Çocuk Ruh Sağlığı Kitapçığı

advertisement
ÇOCUK RUH SAĞLIĞI
Gelişim sürecinde çocuk bedensel gelişiminin yanı sıra
zihinsel ve sosyal olarak da gelişimini sürdürür. Sağlıklı
gelişim için kuşkusuz güven veren, sevgi dolu, anlayışlı bir
çevre gerekmektedir. Bu tarz olumlu bir ortamın kısmen veya
tümden sağlanamaması çocuğun ruhsal anlamda zorlanmasına
ve istenmeyen veya çocuğun uyumunu bozan davranışlar
sergilemesine neden olabilir. Tırnak yeme, kekemelik, tikler,
parmak emme gibi uyum ve davranış
sorunları
çoğu
sınırlarda
olmakla
zaman
birlikte
normal
bazen
ileride ortaya çıkabilecek daha ciddi
Resim
Kitapçıkta
ele
1
problemlerin habercisi olabilir.
aldığımız
diğer
grup
olan
1
psikolojik
bozukluklar (depresyon, otizm vb.) ise, belirtileri ortaya çıkar
çıkmaz uzmana başvurulması gereken durumlardır. Bu
hastalıkların oluşmasında çevre ve dış kaynaklı etkenlerin
(aile içi şiddet, kafaya darbe vb.)
yanı sıra kişinin kendi
beden ve genetik yapısından kaynaklanan etkenler de etkili
olabilmektedir7.
Anne-babalar davranışın ne kadar normal olduğu ya da bir
hastalık
belirtisi
olup
olmadığı
konusunda
tereddütte
kalabilirler. Bu nedenle, yolunda gitmeyen bir şey olduğunu
fark ettiklerinde, çocuklarını gözlemlemeli ve bu gözlemlerini
bir ruh sağlığı çalışanı ile paylaşarak, çocuklarının ruh sağlığı
hakkında bir karara varmaları daha doğrudur. Bu kitapçıkta
anne-babaların bu konudaki farkındalıklarını arttırmak ve
zamanında
harekete
geçmelerini
sağlamak
amacıyla
hazırlanmıştır.
2
A. UYUM VE DAVRANIŞ SORUNLARI
Gelişim dönemlerinden kaynaklanan zorluklarla, olumsuz
çevre etkilerinin birleşmesi sonucu ortaya çıkan duygusal
düzeyde rahatsızlıklardır1.
1. KORKULAR2,3
Yaklaşan bir tehlike nedeniyle ortaya çıkan ve kişide
kaçma isteği uyandıran duyguya korku denilmektedir. İnsanoğlunun sahip olduğu her duygunun bir işlevi olduğu gibi,
korku da bizleri tehlikelere karşı koruyucu role sahiptir.
Ancak, bazı sebeplerle korku olması gerekenden daha aşırı
hissedilerek
hayatı
zorlaştırabilmektedir.
Çocukluk
döneminde de korkular görülmekte ve bazıları dönemsel
olarak normal kabul edilmekle birlikte bazıları uzman yardımı
gerektirmektedir. Bebeklik döneminde ani gürültü, parlak ışık
vb. faktörlerin korkuya sebep olması normaldir. Çünkü
bilinmeyen şeyler korkutur. 3-6 yaş arasında, aileden uzak
kalma, gök gürültüsü, yabancılar vb. korkular görülür. İlkokul
3
döneminde somut korkular (filmler, hayvanlar, kendine zarar
verecek kişiler vb.) ve ergenlikte de soyut (beğenilmeme,
gelecek, küçük düşme vb.) korkular oluşur. Bu tip gelişim
dönemine özgü korkular tedavi gerektirmez. Burada önemli
olan ailelerin olumlu, açıklayıcı, destekleyici olmalarıdır.
Eğer, korkular çocuğun yaşamını etkileyip, işlevlerini
yapmasını engelliyorsa uzman yardımı almak gerekir.
Korkular bir duruma bağlı olarak da ortaya çıkabilir.
Çocuğun kaza geçirmesi, köpek tarafından ısırılması, eve
hırsız girmesi çocukta korkuya neden olabilir. Birde olay çok
kötü yaşanmışsa ve çevreden aşırı tepki olmuşsa korku
pekişir. Böyle durumlarda çocukların korkuları ciddiye
alınarak, dinlenilmeli ve gerekirse uzman yardımı almaktan
kaçınılmamalıdır.
çocuklarında
Anne-babalar
korkuların
farkında
oluşmasına
olmadan
sebep
da
olabilirler.
İstediklerini yaptırmak (yemek yeme, vaktinde yatağa gitme
vb.) veya olumsuz bir davranışı engellemek için çocuklarını
4
bazı sözlerle korkuturlar. Aşağıda bu sözlere örnekler
verilmekte ve yol açtığı durumlar anlatılmaktadır:
Resim 2
a. “Şimdi doktor gelir”, “Şimdi hemşire
gelir”,“İlaç veririm”, “İğne
vurdururum” gibi ifadeler, çocuğa
korkulmaması gereken şeylerden
korkmayı öğretir. Örneğin, hastalanıp ilaç alması
gerektiğinde, ilaç almaktan korkmayı öğrenen çocuk
zorluk çıkaracak ve ilaç almayı reddedecektir.
b. “Seni bırakır giderim”, “Seni dilenciye veririm”, “Seni
sevmem” gibi ifadeler çocukta güvensizlik ve büyük korku
yaratır. Çocuğa, hata yaptığında anne ve babası tarafından
reddedilip sevilmeyeceğini öğretir. Böylelikle terk edilme ve
reddedilme korkusuyla çocuk yaptığı hataları gizleyecek bu da
doğru davranışı öğrenmesini engelleyerek daha çok hata
yapmasına sebep olacaktır.
5
bazı
Anne-babalar
davranışlara
model
olarak
da
çocuklarına korkmayı öğretirler. En küçük şeyden paniğe
kapılan, korkan, kendine güveni olmayan anne-babaları gören
çocuklar da onlar gibi davranmayı öğrenecektir. Bununla
birlikte böyle aileler, “hastalanacak”, “dayak yiyecek”,
“düşecek”
kısıtlayacak;
diye
çocuklarını
bu
da
aşırı
çocuğun
derecede
bazı
şeyleri
kollayarak
yaşayarak
öğrenmesini ve kendine güvenmesini engelleyerek de korkular
geliştirmesine sebep olacaktır.
Okul Korkusu
Çocuk anaokuluna, ilkokula başladığında ya da okulun herhangi
lir.
bir
Ağlama,
döneminde
hırçınlaşma
ortaya
gibi
çıkabidavranış-
lar; mide bulantısı, baş ağrısı, karın ağrısı vb.
Resim 3
bedensel şikayetler görülür.3
Nedenleri:1
1.
Başarısızlık korkusu, sınıfta aktif olamama endişesi,
6
2.
Aşırı korumadan dolayı, çocukların anne-babaya
bağımlı bireyler olmaları,
3.
Hırsızlık, yangın, anne-babanın hasta olması gibi
nedenlerden
dolayı
çocuğun
kendini
evde
bulunmakla sorumlu hissetmesi,
4.
Ayrılık kaygısı (Bu durum uzman tedavisi gerektirir),
5.
Yeni okul, yeni sınıf, yeni ev, yeni koşullar.
Okul korkusu, çocuğun öğrenme ortamından, sosyal
yaşantıdan uzak kalmasına neden olduğundan sosyal ve
akademik
gelişmeyi
olumsuz
şekilde
etkiler.
Ayrıca,
kronikleşirse başka problemlere de yol açabilir. Dayak,
korkutmak yanlış çözümlerdir ve daha kötü sonuçlara yol
açar. Bu nedenle, çocuğun okul korkusunun nedeni en kısa
sürede anlaşılarak gerekli müdahalelerin yapılması ve
çocuğun bir an önce okula dönmesi gerekmektedir. Müdahale
için zaman kaybetmemeli ve uzman yardımı alınmalıdır.
Öneriler:4
7
1. Çocuğun korkuları yok sayılmamalı, önemsenmeli ve alay
edilmemelidir,
nedenleri
2.Korkunun
araştırılarak,
gerekli önlemler alınmalıdır,
3.Çocuğa
korkularını
yenmesi
için
zaman tanımalı ve sabırlı davranılmalıResim 4
dır,
4. Çocukla uygun olduğu zaman korkuları hakkında
konuşulmalıdır,
5. Çocuklara korku içerikli filmler izletilmemeli, masallar
anlatılmamalıdır,
6.
Çocuk
alışsın
diye
birden
korktuğu
şeye
maruz
bırakılmamalı, korktuğu şeye yavaş yavaş alıştırılmalıdır,
7. “Erkek adam hiç korkar mı?”, “Kocaman adam oldun” gibi
sözler söylemekten kaçınılmalıdır,
8. Bir disiplin aracı olarak korku asla kullanılmamalıdır,
9. Aşırı koruyucu tutumdan kaçınılmalıdır.
8
2. TİKLER1,5,6
Kaslarda beliren, amaca yönelik olmayan, aralıklı, istem dışı
kasılmalardır. Erkeklerde ve 7-12 yaş aralığında daha sık
rastlanır. Daha çok boyun ve yüz kaslarında olur. Boyun
oynatma, göz kırpma, omuz oynatma, baş sallama, dudak
kenarlarının çekilmesi, burun çekme, boğazını temizleme
şekillerinde görülür. Diğer vücut hareketleriyle ilgili tiklerle;
boğaz temizleme, ses çıkarmadan konu dışı belirli sözcükleri
ya da deyişleri yineleme, küfür etme, açık saçık sözcükler
kullanma ve kendi söylediklerini, duyduğu son sesi ve
cümleyi yinelemesi gibi ses çıkarma şeklindeki tikler birlikte
görülürse "Tourette Sendromu" adı verilen özel bir durumdan
bahsedilir. Bir bozukluk olan tourette sendromu, genellikle
başka hastalıklarla birlikte görülmekte ve uzman tedavisi
gerektirmektedir.
Nedenleri:
1.
Tikin olduğu bölgede, burun akıntısı, görme bozuklukları, boyun ağrıları gibi uzun süren fiziksel ra-
9
hatsızlıkların yarattığı tahriş,
2.
Anne-baba, öğretmen, arkadaş, akrabaların tiklerini
taklit etme sonucu, tekrarlama yoluyla,
3.
Olumsuz çevre koşulları, gergin aile içi ilişkileri,
ruhsal zorlanmalar.
Öneriler:
1.
Tikin
nedeni
anlaşılmalı
ve
gerekli
önlemler
alınmalıdır,
2.
Tikin üzerinde durmamalı, çocuğun tiki kontrol
etmesi
istenmemelidir.
Bu
durum
çocuğun
gerginliğini daha da arttırarak zaten gerilimden
kaynaklanan tikleri daha da arttıracaktır,
3.
Tiki
nedeniyle
çocuk
küçük
görülmemeli
ve
cezalandırılmamalıdır,
4.
Gerginliğin arttığı durumlarda, çocuğun desteklenerek gerginliğinin azaltılması tiklerin ortadan kalkma-
10
sına yardımcı olacaktır.
5.
Okulda öğretmeniyle iş birliği yapılmalıdır.
6.
İlaçla tedavi yoluna da başvurulabilir.
Resim 5
3. PARMAK EMME 10
Bebeklerin çoğu parmaklarını emerler.
Bu davranışın 3-4 yaşlarına kadar sürmesi
normal kabul edilir. Bebekler parmak
emme
davranışını
henüz
anne
karnında
öğrenirler.
Doğduklarında en güçlü refleksleri emmedir. Anne babalar
parmağını emen bebeğin karnının aç olduğunu düşünürler.
Ancak bu doğru bir yargı değildir. Parmak emme beslenmeyle
ilişkili bir durumdan ziyade duygusal bir doyum aracıdır. 9
aydan itibaren parmak emme ile uyku arasında bir ilişki
olduğu görülmüştür. Uykusu gelen bebeğin parmağını emdiği
gözlenmiştir.
Parmak emme davranışının 4 yaşına doğru kaybolması
11
beklenir. En geç 5-6 yaşlarında ortadan kalkmayan parmak
emme davranışının altında psikolojik bir gerginlik olduğu
düşünülmelidir. Örneğin; yeni bir kardeşin doğumu, çocukta
bu tür bir alışkanlığın başlamasına neden olabilir. Emekleyen,
parmak emip tırnak yemeye başlayan çocuk, bu tür
bebekleşme hareketleriyle kaybettiği ilgiyi kazanma savaşına
girer.
Anne Babanın Yapması Gerekenler

Olayı telaşa kapılmadan sabırla karşılayın.

Bu davranışla sürekli ilgilenmekten kaçının.

Çocuğa bu davranışın bebekçe olduğunu, başkaları
tarafından göze hoş görünmeyeceğini basit bir dille
anlatın.

Parmağını emdiği için, aile içinde, dikkatleri çocuğun
üzerinde toplamayın. Bu onu telaşa ve gerginliğe
sokar.

Parmağını emen çocuğu sürekli eleştirmeyin, alay
etmeyin.
12

Tenkit, azarlama, dayak ve parmağa acı sürmekten
kaçının. Çünkü bu tip davranışlar çocukta uyum
bozukluklarına neden olabilir.
4. TIRNAK YEME 1
Çocuklarda tırnak yeme alışkanlığı 3-4
Resim 6
yaşlarından
önce
başlamaz.
Ergenlik
dönemine doğru çocukların hemen hemen
hepsinde
görülür.
Tırnağını
yiyen
çocukların çoğunun ailesinde de tırnak
yiyen
yetişkinler
bulunmaktadır.
Bu
nedenle tırnak yemenin bir taklit etme olduğu ileri sürülebilir.
Tırnak yeme alışkanlığının nedenleri arasında: üzüntü, sıkıntı,
gerilim, kaygı, öfke, korku, değersizlik, aile içi iletişim
sorunları bulunur. Tırnak yeme bir güvensizlik belirtisi olarak da kabul edilir.
Aile
içinde
aşırı
baskıcı
ve
otoriter
bir
eğitimin
uygulanması ve çocuğun sürekli azarlanarak eleştirilmesi,
kıskançlık, yeterli ilgi ve sevgi görememe tırnak yeme
13
davranışına neden olabilir. Anne baba geçimsizlikleri, anne
babanın sık sık kavga etmesi, ailedeki sorunlar çocuklarda
tırnak yeme gibi davranışlara neden olur. Bunun yanı sıra
anne babanın aşırı kaygılı olması, çocuğu aşırı derecede
koruyup kollaması ayrıca anne babanın çocuklar arasında
ayrım yapması çocuklar arasında kıskançlığa yol açar. Bu da
dolaylı şekilde kendini tırnak yeme olarak gösterir.
Anne
babalar
bu
davranışın
kendiliğinden
ortadan
kalkmasını beklerler. Ancak bu gerçekleşmez. Davranışın
altında yatan sebepler ortadan kaldırılmalıdır.
Çözüm Önerileri

Çocukları korku, kaygı yaratacak durumlardan uzak
tutun.

Çocuğun ilgisini ellerinden başka bir yere çekin,
ellerini sürekli meşgul edecek işler verin.

Azarlamak, korkutmak, ceza vermek sorunu çözmez.

Çocuğun güven duygusunu kazanmasına yardımcı
olun.
14

Tırnak yemenin çocuğu ne kadar çirkin gösterdiğini,
telaşsız bir biçimde, gururunu okşayarak ona anlatın.
5. YALAN SÖYLEME 11
Resim 7
Çocuklar okulöncesi (3-5 yaş arası)
dönemde gerçek dışı simgelerle gerçek
simgeleri birbirinden ayıracak zihinsel
olgunluğa
ulaşmadıklarından
anlattıkları gerçek dışı şeyler yalan
olarak değerlendirilmemelidir. Bazen rüyalarını ve hayallerini
de gerçekmiş gibi anlatabilirler. Dikkat çekmek için
uydurdukları hikayeler de yalandan uzaktır. Çocukları yalana
iten şey genellikle yetişkinlerin yalan söylemeleridir. Bunun
yanı sıra arkadaşlarının yalan söylediğini gören ve bunun
sonucunda avantaj sağladıklarını fark eden bir çocuk da
yalana başvurabilir.
Çocuk güven kazanmak için de yalan söyleyebilir.
Anaokuluna ve ilköğretim okuluna devam eden çocuklarda sık
15
görülen bir yalan türüdür. Eğer çocuk derslerinde başarılı
değilse, okulda ve evde tembelliği başına kakılıyorsa bu
durum çocukta aşağılık duygusu geliştirebilir. Çocuk kendini
değersiz, aptal, işe yaramaz biri olarak görmeye başlar.
Tüm bunların yanı sıra çocuklar şu nedenlerle de yalana
başvurabilirler:

Cezadan kaçmak için,

Kardeşiyle veya başka çocuklarla kıyaslanıyorsa,

Kaygılandıkları durumdan kaçmak için,

Sık sık eleştiriliyorsa,

Mükemmelliğe zorlanıyorsa
Alınabilecek Önlemler

Çocuğunuza doğruyu söyleme konusunda örnek olun.

Yalan söylediğinde aşırı tepki göstermeyin. Aksi taktirde
öfkenizden korunmak için yalan söylemeye devam edebilir.

Baskıcı bir tutum izlemeyin.

Çocuğunuzdan
başaramayacağı
davranışları
beklemeyin.
16

Diğer çocuklarla veya kardeşiyle kıyaslamayın.

Yalan
söylediğinde
hoşunuza
gitmeyen
şeyin
çocuğun kendisi değil yaptığı davranış olduğunu anlatın.

Doğru söylediğinden emin olmak için kontrol edin.
Örneğin: “Ödevin bitti mi?” diye sormak yerine; “ Ödevini
görmek istiyorum” deyin. Böylece sonuçtan çekindiği için
yalan söylemeyi kesecek, kontrol edileceği için ödevini
düzgün yapacaktır.
6. ÇALMA-HIRSIZLIK 12
Çocuklarda
görülen
çalma
davranışının
en
büyüknedeni, ailenin çocuğa mülkiyet haklarıyla ilgili
gerekli eğitimi verememiş olmasıdır. Çocukta doğuştan
mülkiyet bilinci yoktur. Hoşuna giden her şeyi kendine
mal etmeye çalışır. Bu durum 5 yaşına kadar sorun
oluşturmaz.
Çocuklar neden çalma davranışı sergilerler?
 Çocuğa yeteri kadar harçlık verilmemesi, ihtiyaçlarının
karşılanmaması,
17
 Sevilmeyen çocuğun ilgi çekmek istemesi,
 Birinden intikam almak istediklerinde,
 Özgüvenlerini artırmak istediklerinde,
 Yeni doğan kardeşin kıskanıldığı durumlarda çocuklar
çalma davranışı sergileyebilirler.
Nasıl Önlenebilir?

Çocuğa
mülkiyet
ve
dürüstlük
kavramları
öğretilmelidir. Anne baba örnek olmalıdır.

Aile bireyleri arasındaki ilişki güçlendirilmelidir.

Çocuğa, ihtiyaçlarını karşılayacak miktarda harçlık
verilmelidir.

Çocuğa bir eşyanın nasıl ödünç alınacağı ve nasıl geri
verileceği öğretilmelidir.

Çocuğun kendisine ait birkaç eşyası olmalıdır. Anne,
baba veya kardeş bu eşyaları kullanmak istediğinde
çocuktan izin almalıdır.

Çocuk kötü biri olarak damgalanmamalıdır.

Cezalandırma veya dayak yoluna gidilmemelidir.
18
7. SALDIRGANLIK 13
Saldırganlık küçük çocuklarda normal bir tepki biçimidir.
Çocuğun güvenlik, mutluluk ya da başka bir ihtiyacının şekil
Resim 8
değiştirmiş biçimidir.
Karşılanmayan
ihtiyaçların sonucunda ortaya çıkan bir tepkidir.
Bu tepki çocuğun akranlarına vurması, ısırması,
eşyaları fırlatması, tekmelemesi, tükürmesi ve
zarar vermeyi amaçlayan tehditler şeklinde
sözel saldırılarda bulunması olarak ortaya
çıkabilir.
Saldırgan bir çocuk sinirli, anlaşılmaz, eyleme hazır ve
aşırı geçimsizdir. İlişkileri gergindir. Hemen parlar ve kavgaya hazırdır. Durmadan kuralları çiğner. Cezadan etkilenmez
ya da kısa süreli etkilenmiş gibi görünür. Çok basit
anlaşmazlıkları bile kavga yoluyla çözmeye çalışır. Aşırı
tepkiler verir. Öfkesini yenemez ve hep kendini haklı
çıkarmaya çalışır. Bu çocuklar evde, okulda sürekli sorun
19
yaratırlar ve yetişkinlerle sürekli çatışma içindedirler. Erkek
çocuklarda daha sık görülür.
Nedenleri

Çocuğun saldırgan davranışının anne-baba tarafından
ödüllendirilmesi,

Çocuğun yetersiz sevgi görmesi,

Aşırı katı cezalar görmesi,

Babanın uzun süre çocuğunun yanında olamaması

Çocuğun evde şiddet görmesi,

Beyin zarı iltihabı veya beyin zedelenmesi gibi
durumlardır.
Çözüm Yolları

Anne-baba saldırgan davranmamalı, çocuğa olumsuz
model olmamalıdırlar.

Saldırgan davranış ödüllendirilmemelidir.

Çocuğun saldırgan davranarak her istediğini yaptırma-
sına engel olunmalıdır.

Aşırı saldırgan davranışlara tolerans gösterilmemelidir.
20

Saldırgan bir çocuk kesinlikle dövülmemelidir.

Çocuk aşırı sinirli olduğunda onunla tartışılmamalı,
sakinleşmesi beklenmelidir.

Çocuğa, üstesinden gelebileceği, çeşitli sorumluluklar
verilmelidir.

Çocuğun başarı duygusunu tatması sağlanmalıdır.

Çocuk
enerjisini
boşaltabileceği
faaliyetlere
yöneltilmelidir.
8. KEKEMELİK 1,14
Kekemelik sözlü anlatımın akıcılığındaki bozukluktur.
Sesler, heceler veya sözcükler tekrarlanır ya da uzatılır.
Kekemelik heyecan, gerilim, korku, utanma gibi duyguların
belirtisi olarak kabul edilir. Yani heyecan halinde kekemeliğin
belirginleştiği görülebilir.
2-3 yaşlarındaki bir çocuğun düşünme hızı konuşma
hızından fazladır. Çocuk düşünme hızında konuşmak ister
ancak kelime bulmakta zorlanır ve kekelemeye başlar. Bu
21
yaştaki kekemelik normal karşılanmalıdır. Çocuk düzgün konuşmaya zorlanmamalıdır.
Gerçek kekemelik, çocuk belli bir yaşa kadar düzgün
konuşurken yavaş yavaş ya da birden bire sonradan ortaya
çıkan kekemeliktir. Genellikle çocuklar:
 Sessiz harfle başlayan uzun kelimelerde,
 Aşırı baskı, heyecan ve sıkıntı altında olduklarında,
 Yabancı veya önemli bir kişiyle konuşurlarken,
 Kalabalık karşısında konuşurlarken,
 Uykusuz ve yorgun olduklarında kekeleyebilirler.
Düzgün
konuşması
beklenen
çocuk
neyi,
nasıl
söyleyeceğini iyice düşünmek ve tartmak zorunda kalır.
Yanlış bir şey söylemekten korkar. Bu korku duraksamasına
ve iç çatışma yaşamasına yol açar. Kekemelik, bu iç
çatışmanın dile yansımasından başka bir şey değildir. Çocuk
kekelediğinde alay konusu olur. Her an kekeleyeceği korkusu
ile konuşmaktan kaçınır. Özgüveni azalır.
22
Kekemeliğe Yol Açabilen Anne-Baba Tutumları
 Baskıcı, katı kuralcı, aşırı titiz ve mükemmeliyetçi olmak
 Çocuğu sürekli denetim altında tutmak
 Hatalarından dolayı çocuğu sürekli eleştirmek
 Başka çocuklarla kıyaslamak
 Bazen de yaşanan korku veya acı verici bir olayın ardından
(yangın, kaza gibi) çocuğun kekelemeye başladığı görülebilir.
Neler Yapılabilir?
 Aşırı baskıcı, katı kuralcı ve mükemmeliyetçi tutumlardan
vazgeçilmelidir.
 Çocuk başkalarıyla kıyaslanmamalıdır.
 Olumlu davranışları ödüllendirilmelidir.
 Başkalarının yanında azarlanmamalıdır.
 Başkalarının yanında kekemeliğinden söz edilmemelidir.
 Çocuk konuşurken konuşması düzeltilmemelidir.
23
 Konuşması taklit edilmemeli, başkalarının taklit etmesine
de izin verilmemelidir.
ALT ISLATMA 9
Çocukların 2-3 yaşlarına kadar geceleri altlarını ıslatmaları
normal
kabul
edilir.
Çünkü
henüz
mesane
kontrolü
gerçekleşmemiştir. Çocuklar 2 yaşlarında bu kontrolü gündüz
sağlayabilirler. 3,5-4,5 yaşları arasında ise gece kontrolünü
sağlarlar. 4,5 yaşından sonra alt ıslatmanın devam etmesi bir
soruna işaret eder.
Alt ıslatmanın iki türü vardır. Birincil alt ıslatma, sinir-kas
kontrolünün
gecikmesinden
kaynaklanır.
Bu
kontrol
sağlandığında zamanla kaybolur. İkincil alt ıslatma durumu
ise; tuvalet eğitimi oluştuktan sonra, yeni bir kardeşin doğumu
ya da yeni bir eve taşınılması gibi ruhsal gerginliklerin
sonucunda ortaya çıkan türdür.
Alt ıslatma, çocuğun duygusal durumu ile yakından
ilgilidir. Aşırı sevgi ve hoşgörü, kıskançlık, gergin bir ev
24
ortamı veya yetersiz ilgi çocuğun altını ıslatmasına neden
olabilir.
Unutulmamalıdır ki: çocukların tuvalet kontrolü yeterli bir
kas kontrolünü gerektirir. Bu da 2-3 yaşından önce
gerçekleşmez. Anne babanın, bu yaşlarda katı bir tuvalet
eğitimi vermesi çocukta korku ve endişe yaratır. Doğru bir
yaklaşım değildir.
Tedavisi

İlkokul çağına kadar süren alt ıslatma durumlarında,
anne-baba, çocuğun bedensel kaynaklı veya duygusal
bir sorununun olup olmadığını araştırmalıdır.

Bunun sonucunda fiziksel veya psikolojik bir tedavi
izlenebilir.

Olumlu, huzurlu bir ev ortamı sağlanmalı.

Özellikle eşler arasındaki geçimsizlik olabildiğince
çocuğa yansıtılmamalıdır.

Çocuk belirli saatlerde idrar yapmaya alıştırılmalıdır.
25

Gece sık sık tuvalete kaldırılmalıdır.

Ayakları sıcak tutulmalıdır.
DIŞKI KAÇIRMA 9
Çocukların
3-4
yaşından
sonra
dışkılarını
kaçırma
durumudur. Katı bir tuvalet eğitimi, aile içi çatışmalar veya
annenin aşırı titizliğinden kaynaklanabilir. Bunların yanı sıra
yeni bir kardeşin doğumu, ölümler, ayrılıklar, okula başlama,
hastaneye yatma gibi durumlarda da dışkı kaçırma görülebilir.
Tedavisi

Tıbbi bir tedavi yolu izlenebilir.

Çocuğun üzerindeki gereksiz baskılar kaldırılmalıdır.

Aşırı titiz tutumlardan kaçınılmalıdır.

Çocuğun
günde
3-4
kez
tuvalete
gitmesi
sağlanmalıdır.

Ev içinde huzurlu bir ortam sağlanmalı, gerginlikler-
den kaçınılmalıdır.
26
B. RUHSAL RAHATSIZLIKLAR: Kesinlikle uzman
tedavisi gerektiren hastalıklardır.
1.
KAYGI BOZUKLUKLARI:2,7
Aşırı korku, endişe veya huzursuzluk belirtileri görülür.
a.Fobiler: Belirli bir duruma ya da nesneye karşı aşırı, sürekli
ve anlamsız korkudur.
b.Yaygın Kaygı Bozukluğu: Gündelik yaşam olayları ile
ilgili gerçekçi olmayan ve aşırı endişe duymaktır. Çocukların
karın ya da baş ağrısı, genel gerginlik şikâyetleri olur.
c.Travma Sonrası Stres Bozukluğu: Fiziksel veya cinsel
taciz, deprem, sel, kasırga, şiddete tanık olma veya maruz
kalma
gibi çok
stresli
olaylardan sonra
gelişen
bir
bozukluktur. Olay tekrar tekrar hatırlanarak ya da düşünülerek
yaşanır.
d.Ayrılma Kaygısı Bozukluğu: Çocuğun ebeveynlerinden
ayrılmak ile ilgili ciddi şekilde zorlanmasıdır. Oldukça yaygın
bir bozukluktur.
27
e.Obsesif-kompulsif bozukluk:
Tekrar tekrar el yıkama,
nesneleri yerleştirme ya da sayma gibi tekrar eden düşünce ya
da davranışlara takılıp kalma ve durdurmakta zorlanmadır.
Resim 9
2.
DEPRESYON:7
Sıkıntı, umutsuzluk, sürekli bir
hüzün, belirsiz bir
huzursuzluk, ağlama, uyku ve yeme düzeninde bozulmalar,
eskiden keyif alınan şeylerden zevk alamama, sızlanmalar,
günlük aktivitelere ilginin azalması, okul başarısında düşme,
iyileşmeyen ağrılar ve intihar düşünceleri gibi belirtiler
görülür.
Çocuğun
duygularını,
düşüncelerini,
davranışlarını
etkileyen depresyon, ciddiye alınıp tedavi edilmelidir.
Depresyonun şiddetli olması durumunda intihar düşünceleri
28
hatta intihar girişimleri olabilir. Uzmana giderken, belirtilerin
ne kadardır sürdüğünü, sıklığını gözlemlerseniz daha rahat
tanı konulmasına yardımcı olabilirsiniz.
3.
DAVRANIM BOZUKLUĞU:7
Yalan söyleme, hırsızlık yapma, başkalarına zarar verme
veya tehdit etme biçiminde saldırgan davranışlar, erken yaşta
sigara, alkol veya uyuşturucu maddeler kullanma, kuralları
ciddi biçimde ihlal etme gibi belirtiler görülür. Birçok
hastalıkta olduğu gibi erken müdahale ile başarı şansı daha
yüksektir.
4.
OTİZM:7, 8
İleri geri sallanma, kafa vurma ya da nesneleri döndürme
gibi tekrar eden davranışlar, başkaları ile iletişim kurmada
zorluk (konuşma
gecikmesi ya
da hiç
konuşamama,
konuşmayı kendiliğinden başlatma ve sürdürmede zorlanma,
konuşmaları
papağan
gibi
tekrarlama,
seslenildiğinde
bakmama, göz teması kuramama vb.) gibi belirtileri vardır.
29
Oyunları tek düze ve tekrarlayıcıdır. Yaşıtlarına ilgi
göstermezler, tek başlarına oynamayı tercih ederler. Belirtiler
bebeklik döneminde görülebildiği gibi, çocuk normal bir
gelişim gösterdikten sonra da ortaya çıkabilir. Rutin
değişikliğinden hoşlanmazlar dolayısıyla her zaman belli
rutinlerin korunması önemlidir.
Otizmde, tedaviye ne kadar erken başlanırsa, sonuç o
kadar iyi olacaktır. Özel eğitim, kendine bakım becerileri
edinmesini, dil gelişimini, sosyal ve akademik becerileri
geliştirmesini sağlayacaktır.
5.
DİKKAT EKSİKLİĞİ VE
HİPERAKTİVİTE
BOZUKLUĞU (DEHB)7,9
Dürtüsellik (örnek: okulda veya sosyal
ortamlarda davranışlarını kontrol edememe),
Resim 10
aşırı hareketlilik (örnek: zaman zaman
kazalara sebep olma) ve kısa dikkat süresi (örnek: düşük ders
notları) görülür. 3 tipi vardır.
30
1. Yalnızca dikkat eksikliği olan tip: Dikkatleri kolaylıkla
dağılır. Verilen görevleri veya ödevleri hatırlamakta ve
bitirmekte zorlanırlar
2. Yalnızca hiperaktivitesi olan tip: Uzun süre oturamazlar,
sessizce oynayamazlar, sıralarını beklemekte zorlanırlar.
3. DEHB birleşik tip: En yaygın tiptir. Erkek çocuklarda
kızlara oranla daha çok görülür. Yukarıda belirtilen tüm
belirtiler mevcuttur. Bu çocuklarda başka bozukluklarda
bulunabilir.
Bir çocuk çok hareketli ya da yaramaz diye DEHB
olduğu söylenemez. Önemli olan çocuğun, yapması gereken
işleri, görevleri dikkatini vererek yapıp yapmadığıdır. Bu
hususta da en önemli gözlem öğretmene aittir.
Öneriler:
1.
Sabırlı olun ve uzmanın önerilerini uygulayın,
2.
Hastalık hakkında bilgi sahibi olun. Böylelikle çocuğunu-
zu daha iyi anlayarak ona daha çok yardımcı olursunuz,
31
3.
Öğretmeni ile diyalog içinde olup, çocuğunuz için uygun
ortamın hazırlanması konusunda işbirliği yapın,
4.
Dikkat probleminden dolayı, çocuğunuza bir şeyler
anlatırken göz teması kurup, dikkatini çekin, açık, sakin ve
kısa cümlelerle konuşun,
5.
Çocuğunuzun dikkat süresine uygun, eğlenceli, kısa süreli
oyunlar oynamasını teşvik edin,
6.
Aynı rahatsızlığa sahip diğer ailelerle iletişim içinde olun.
Yapacağınız paylaşımlar hastalıkla daha iyi baş etmenizi
sağlayacaktır,
7.
Bu rahatsızlığa sahip çocukların okul başarıları düşük
olduğu için kendilerine güvenleri azdır. Bu nedenle, çocuğun
güvenini artırmaya yönelik sanatsal veya sportif faaliyetlere
katılması sağlanmalıdır.
8.
İlaçla tedavi yoluna başvurulabilir.
6.
ÖĞRENME BOZUKLUKLARI7,9
32
Çocuğun gerçek potansiyeline ters bir şekilde akademik
alanda zorlanmasıdır. Bu zorlanma çevresel nedenlerle (eğitimin yetersiz olması, sık sık öğretmen değişmesi vb. ) açıklanamamaktadır. Zeka geriliği ve nörolojik bir hastalığa bağlı
değildir. Bu durum öğrenme ile ilgili bir güçlüktür. 4 tipi
vardır:
a.Disleksi
(Okuma
Bozukluğu):
Şekilleri,
noktalama
işaretlerini, yazılı harf karakterlerini, çizgileri algılayıp ayırt
etmede zorluk yaşanır. Bu nedenle kelimelerin hatalı
söylenmesi, eklemeler ya da çıkartmalar
yapıldığı
gözlenir.
Erkeklerde
kızlara
oranla daha sık rastlanır.
b.Diskalkuli
(Matematik
Bozukluğu):
Çocuğun yaşıtlarına göre, matematikle
Resim 11 ilgili beceri ve etkinliklerde düşük performans
göstermesidir. Bu durum eksik matematik eğitimine bağlı
değildir.
33
c.Disgrafi (Yazılı Anlatım Bozukluğu): Çocuğun akranlarına
göre,
yazı
yazmada
düşük
performans
göstermesidir.
Kelimeleri cümle içinde doğru yere yerleştirmede, el yazısında, noktalama işaretlerinde bozukluklar vardır.
d.Başka Türlü Adlandırılamayan Öğrenme Bozukluğu
Çocuğunuzda
öğrenme
güçlüğü
belirtilerini
gözlemliyorsanız öğretmeniyle de bu konuyu konuşmalısınız.
Uzmanın önerilerini de göz önünde bulundurmalı, işbirliği
içinde hareket etmelisiniz. Çocuğunuzun kendine güvenini
artırmak için, onu başarılı olduğu konularda destekleyin.
Okulda
başaramadıklarından
ziyade
başardıklarına
odaklanmak ve onu bu konuda övmekte okula olan ilgisini
artıracaktır.
7.YEME BOZUKLUKLARI7,9
Yeme bozukluğu görülen gençler için fiziksel görünüm
çok önem kazanmaktadır. Zorlayıcı kilo hedefleri belirlerler.
34
Kendilerine, kilolarına ve beden şekillerine göre değer
vermektedirler.
a.Anoreksiya Nervoza: Şişmanlamaktan aşırı şekilde korkma
ve bundan dolayı bilinçli olarak zayıf kalma çabası (yemek
yemeyi reddetme, kusma vb.) sonucunda aşırı kilo kaybı
şeklinde görülür. 12-18 yaşları arasında başlar. Sinsi ve yavaş
ilerleyebilir. Çoğunlukla durumun ciddiyeti hasta normal
kilosunun %20-25’ini kaybettikten sonra anlaşılır. Aşırı kilo
kaybına ikincil ölümle sonuçlanabildiği için ciddiye alınması
gereken bir tablodur.
b. Bulimiya Nervoza: Yemek yeme krizlerinin ardından, kilo
almayı önlemek için kusmanın, iştah kesici ve/veya idrar
söktürücü ilaçların kullanımının görüldüğü bir rahatsızlıktır.
Aşırı kilo kaybı olanlar da görülmesine rağmen genelde
hastaların kilosu normale yakındır. Ergenlikte başlar. Hastalar
yemek ve yememek arasında bocalama yaşarlar. Çoğunlukla
çökkün duygu durumunun görüldüğü hastalar kendilerini
eleştirir, suçlar ve hatta iğrenirler.
35
c.Kontrolsüz Yeme: Kendisini artık yiyemeyecek kadar
rahatsız hissedene kadar, aşırı kalorili yiyecekleri bir defada
tüketmek.
Kendilerini
bu
yemeler
esnasında
kontrol
edemediklerini söyleyen hastalar aşırı şişmandırlar ve çok zor
kilo verirler.
ÇOCUĞUN RUH SAĞLIĞI UZMANINA
GÖTÜRÜLMESİ3
Çocuk
uzmana
götürülürken
yalan
söylenmemeli ve yaşına uygun kelimeler
seçilerek kime, niye gideceği anlatılmalıdır.
Burada ailenin tutumu çok önemlidir. Annebabanın kaygılı, ya da korkmuş görünmesi
Resim 12
zaten yeni bir ortam ve kişiyle karşılaşacak
olan çocuğun tedirginliğini daha da artıracaktır.
36
iyi
Anne-babalar
ebeveynler
olmadıkları
için
suçlanacakları korkusuyla uzmana gitmekten çekinebilirler.
Hâlbuki hiç kimse birbiri için kötü anne-baba şeklinde
yargılama yapma hakkına sahip değildir ve uzmanın görevi de
suçlu bulmak değil çocuğun sorununun nedenini tespit edip
etkili önlemler alınması için anne-babayla işbirliği yapmaktır.
Her anne-babanın çocuk yetiştirmede hataları olabilir, aile de
istenmeyen olaylar yaşanmış olabilir ya da bazı hastalıklar
elimizde olmadan da gelişebilir. Önemli olan yaşanan
problemlere
çözümler
zamanında
üretebilmektir
ve
ve
etkili
uzman
yardımı da bunun için gereklidir.
Böylelikle sorunun daha karmaşık bir
hal alması engellenerek hem çocuk hem
de çevresindekiler için huzurlu bir
Resim 13
ortam oluşması sağlanacaktır.
Ailelerin dikkat etmesi gereken diğer bir hususta, hasta
olmayan
çocuklarıdır.
Anne-babalar
hasta
çocuklarına
37
devamlı surette ilgi ve alaka gösterirken, sağlıklı çocuklarını
farkında olmayarak ihmal edebilirler. Bu durum kıskançlığa
ve sağlıklı çocuklarda da istenmeyen davranışlar görülmesine
sebep olabilir. Hâlbuki onların da anne-babalarının sevgisine
ve ilgisine ihtiyaçları vardır. Bu nedenle ebeveynler, bütün
çocuklarına sevgi ve ilgi gösterdiklerinden emin olmalıdırlar.
38
Resim 14
39
KAYNAKÇA
1.
Yavuzer, H. (2005). Çocuk Psikolojisi (28. bs.). İstanbul:
Remzi
Kitabevi
2.
Anne Gel Korkuyorum! (t.y.). Erişim: 29.05.2008
http://www.bengisemerci.com/makale.asp?id=25&kid=6
3.
T. C. Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü
(2002). Çocuk Ruh Sağlığı ve Gelişim Dönemleri Hakkında Anne
Babalara Temel Mesajlar [Elektronik Sürüm]. Ankara: Gökçe Ofset
Ltd. Şti.
4.
Korku.(t.y.).Erişim:22.05.2008
http://www.dogakoleji.com/SariyerAnaokulu/Rehberlik.asp?ID=2
5.
Sağlık Rehberi: Çocuklarda Ortaya Çıkan Tikler (t.y.). Erişim:
13.05.2008 http://www.memorial.com.tr/saglikrehberi.php?Id=289
6.
Toros F, Tot Ş & Avcı A. (2002). Çocuk ve Ergenlerde Tourette
Bozukluğu:
Sosyodemografik,
Klinik
Özellikler
ve
Eştanılar
[Elektronik Sürüm]. Türk Psikiyatri Dergisi. 13(3): 187-196.
7.
Orta Doğu Teknik Üniversitesi Toplum ve Bilim Merkezi (2007).
Psikolojik Sağlığımızı Nasıl Koruruz? I: Çocukluk ve Ergenlik.
Ankara: ODTÜ Yayıncılık
8.
İstanbul Tıp Fakültesi Hasta Okulu (2005). Otistik Çocuklar
[Elektronik Sürüm].
http://www.saglikinfo.com/pdf/11-Otistik.pdf
40
9.
T.C. Ankara Valiliği Milli Eğitim Müdürlüğü (2007).
Davranış Değiştirme Süreci (Çözüm Odaklı Terapi).
[Elektronik Sürüm]. Ankara
10. Çocuklarda parmak emme. (t.y.). Erişim: 28.05.2008
http://www.hekimim.com/merak_ettikleriniz/parmak_tirnak/parmak_
emme.htm - 20k 11. Çocuklar
neden
yalan
söyler?
Engellemek
için
neler
yapılmalıdır? (t.y.). Erişim: 28.05.2008
http://www.hamileportal.com/cocuklarda_yalan_soyleme.html-27k
12. Çocuklarda çalma davranışı (Hırsızlık). (t.y.). Erişim:
28.05.2008.
http://www.epsikoloji.com/forum/showtread.php?t=2762-56k
13. Çocukta saldırganlık ve şiddet. (t.y.). Erişim: 28.05.2008
http://www.okulpdr.net/saldırganlık.htm-44k
14. Çocuklarda kekemelik. (t.y.). Erişim: 28.05.2008
http://www.zaferdergisi.com/article/?makale=917-23k
41
RESİMLER
Resim 1: http://www.tottingtonnursery.co.uk/images/kidsholdinghands.jpg
Resim 2:
http://tell.fll.purdue.edu/JapanProj/FLClipart/Nouns/people&animal/children.
gif
Resim 3:
http://www.bcpl.info/firstyears/firstyears_kidcard.gif
Resim 4:
http://www.articulate.com/rapid-elearning/wpcontent/uploads/2007/09/kidsart.gif
Resim 5:
http://www.pdrkariyer.com/aileyemektuplar/mek13_dosyalar/image004.jpg
Resim 6:
http://arsiv.sabah.com.tr/2006/11/25/cpsabah/im/815684388E050F4CA32890
6Fb.jpg
Resim 7:
http://www.nisanpsiko.com/Resim.asp?PhotoUrl=Article_i/urun725352.jpg&
style=7
Resim 8:
http://www.hamileportal.com/cocuk/saldirgan.gif
Resim 9: http://unpopulartruths.files.wordpress.com/2007/12/bullying739607gif.png?w=265&h=249
42
Resim 10:
http://www.dorecenters.com/i/adhd.png
Resim 11:
http://www.house.gov/davis/images/learn.gif
Resim 12:
http://www.childadvocate.net/cda06.jpg
Resim 13:
http://www.egitimim.com/Resimler/rehberlik/1.GIF
Resim 14: http://img154.imageshack.us/img154/5208/cocuk9rrza3fe5qt7.jpg
43
Download