menengiç - Erciyes Üniversitesi Eczacılık Fakültesi

advertisement
1
T. C.
ERCİYES ÜNİVERSİTESİ
ECZACILIK FAKÜLTESİ
PISTACIA TEREBINTHUS (MENENGİÇ) MEYVE
EKSTRELERİNİN VE MENENGİÇ KAHVESİNİN TOTAL
FENOLİK VE FLAVONOİT MADDE
KOMPOZİSYONLARININ VE ANTİOKSİDAN
ETKİLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI
Hazırlayan
Ecz. Gülsüm YILDIZ
Danışman
Yrd. Doç. Dr. Perihan GÜRBÜZ
Farmakognozi Anabilim Dalı
Bitirme Ödevi
Mayıs 2013
KAYSERİ
2
T. C.
ERCİYES ÜNİVERSİTESİ
ECZACILIK FAKÜLTESİ
PISTACIA TEREBINTHUS (MENENGİÇ) MEYVE
EKSTRELERİNİN VE MENENGİÇ KAHVESİNİN TOTAL
FENOLİK VE FLAVONOİT MADDE
KOMPOZİSYONLARININ VE ANTİOKSİDAN
ETKİLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI
Hazırlayan
Ecz. Gülsüm YILDIZ
Danışman
Yrd. Doç. Dr. Perihan GÜRBÜZ
Farmakognozi Anabilim Dalı
Bitirme Ödevi
Mayıs 2013
KAYSERİ
i
BİLİMSEL ETİĞE UYGUNLUK
Bu çalışmalardaki tüm bilgilerin, akademik ve etik kurallarla uygun bir şekilde elde
edildiğini beyan ederim.Aynı zamanda bu kurallar ve davranışların gerektirdiği gibi, bu
çalışmanın özünde olmayan tüm materyal ve sonuçları tam olarak aktardığımı ve
referans gösterdiğimi belirtirim.
Ecz.Gülsüm YILDIZ
ii
KABUL VE ONAY
“Pistacia Terebinthus (Menengiç) Meyve Ekstrelerinin ve Menengiç Kahvesinin
Total Fenolik ve Flavonoit Madde Kompozisyonlarının ve Antioksidan Etkilerinin
Karşılaştırılmasıˮ adlı Bitirme Ödevi ‘Erciyes Üniversitesi Lisansüstü Tez Önerisi ve
Tez Yazma Yönergesi’ ne uygun olarak hazırlanmış ve Eczacılık Fakültesi
Farmakognozi Anabilim Dalında Bitirme Ödevi olarak kabul edilmiştir.
Tezi Hazırlayan
Danışman
Ecz. Gülsüm YILDIZ
Yrd. Doç. Perihan GÜRBÜZ
Farmakognozi Anabilim Dalı Başkanı
Prof. Dr. Müberra KOŞAR
ONAY:
Bu tezin kabulü Eczacılık Fakültesi Dekanlığı’ nın ………./……/……… tarih ve
……………….. sayılı kararı ile onaylanmıştır.
………./……/………
Prof. Dr. Müberra KOŞAR
Dekan
iii
TEŞEKKÜR
Eğitimim süresince yetişmemde emeği geçen, Farmakognozi Anabilim Dalı’ nın
imkanlarından faydalanmamı sağlayan, tecrübe ve deneyimlerinden çok şey kazandığım
değerli dekanımız Prof. Dr. Müberra KOŞAR’ a;
Tez
çalışmalarım
süresince
desteğini
ve
yardımını
esirgemeyen,
bilgi
ve
deneyimlerinden yararlandığım danışman hocam Yrd. Doç. Perihan GÜRBÜZ’ e,
Gerek tez yazımımda gerek laboratuvar çalışmalarımda, bana değerli vaktini ayırıp
yardımlarını esirgemeyen, Arş.Gör. Gökçe ŞEKER KARATOPRAK’a,
Kaynak temininde yardımlarını esirgemeyen Öğr. Gör. Dr. Ayşe BALDEMİR’ e ve
Arş. Gör. Selen ERTÜRK’ e,
Bu süreçte hep yanımda olan arkadaşım; Ayşegül VURAL’ a
Hayatım boyunca bana her konuda destek olup, yardımlarını esirgemeyen aileme
Sonsuz teşekkürlerimi sunarım.
Gülsüm YILDIZ
Mayıs 2013, Kayseri
iv
PISTACIA TEREBINTHUS (MENENGİÇ) MEYVE EKSTRELERİNİN VE
MENENGİÇ KAHVESİNİN TOTAL FENOLİK VE FLAVONOİT MADDE
KOMPOZİSYONLARININ VE ANTİOKSİDAN ETKİLERİNİN
KARŞILAŞTIRILMASI
Ecz. Gülsüm YILDIZ
Erciyes Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi
Bitirme Ödevi, Mayıs 2013
Danışmanı: Yrd. Doç. Dr. Perihan GÜRBÜZ
ÖZET
Karakteristik aromalarından dolayı geleneksel bitki kahvelerinin tüketimi son yıllarda
geniş ölçüde artmıştır. Türkiye’ de “menengiç kahvesi” olarak bilinen terebinth kahvesi
Türkiye’ de en çok tüketilen bitkisel kahvelerdendir. Terebinth veya turpentine ağacının
(Pistacia terebinthus L., Anacardiaceae) genellikle eşit miktarda süt ile pişirilmiş
menengiç kahvesi;kurutulmuş ve kavrulmuş meyvelerin yağlı kahverenkli ürünüdür (1).
Bu tez kapsamında Anacardiaceae familyasına dahil olan Pistacia terebinthus bitkisinin
meyvesinden elde edilen metanol ekstresinin ve menengiç kahvesinin antioksidan
aktiviteleri ve total flavonoit ve fenolik madde kompozisyonları incelenmiştir.
Pistacia terebinthus bitkisinin meyvesi metanolle ekstre edilerek ve daha sonra
kuruluğa kadar uçurularak metanol ekstresi hazırlanmıştır. Ticari olarak temin edilen
Menengiç kahvesi ise olduğu gibi kullanılmıştır. Meyve metanol ekstresinin ve
kahvenin antioksidan aktivitelerinin belirlenmesi amacıyla 1,1-difenil-2-pikrihidrazil
(DPPH●) radikali ve 2,2'-azino-bis (3-etilbenzotiazolin-6-sulfonik asit) (ABTS+)
radikali süpürücü etkileri, incelenmiştir. Meyve ve kahvenin spektrofotometrik olarak
toplam fenolve flavonoit madde komposizyonları da belirlenmiştir.
Deney sonuçlarına göre;Pistacia terebinthus bitkisinin meyve ekstresi toplam flavonoit
ve fenol bakımından zengin bulunmuştur. Yapılan antioksidan çalışmalarda meyve
ekstresinin kahveye göre daha aktif olduğu görülmüştür.
Anahtar kelimeler: Pistacia terebinthus; Menengiç kahvesi; Antioksidan aktivite;
Toplam Fenol, Toplam Flavonoit
v
COMPARE OF TOTAL PHENOLIC AND FLAVONOID CONSTITUENTS AND
ANTIOXIDANT EFFECTS EXTRACT OF THE FRUITS OF PISTACIA
TEREBINTHUS (MENENGIC) AND MENENGIC COFFEE
Pharm. Gülsüm YILDIZ
Erciyes University, Faculty of Pharmacy
Graduation Project, May 2013
Advisor: Assistant Professor Perihan GÜRBÜZ
ABSTRACT
Consumption of traditional herbal coffees has been widely increased in last decades due
to their distinctive aroma. Terebinth coffee, known as “menengic coffee” in Turkish, is
one the most consumed herbal coffees in Turkey. It is an oily brown-coloured powder
produced from the dried and roasted fruits of terebinth or turpentine tree (Pistacia
terebinthus, Anacardiaceae), which is usually cooked in a equal amount milk to that of
the menengic coffee (1).
In this study, Pistacia terebinthus fruits were extracted with methanol and then extracts
were evaporated by rotary evaporator to dryness to obtain methanol extract.
Commercially available Menengic coffee has been used.
Methanol extract of Pistacia terebinthus fruits and Menengic coffee were studied for
their antioxidant capacity by 1,1-difenil-2-pikrihidrazil (DPPH●) and 2,2'-azino-bis (3etilbenzotiazolin-6-sulfonik asit) (ABTS+) radical scavenging effects and their total
fenolic and total flavonoid compositions were studied spectrophotometrically.
According to results; methanol extract of Pistacia terebinthus L. fruits was found to
contain rich amounts of total phenolic and flavonoid compounds. Antioxidant activity
studies showed that the extract prepared from the P. terebinthus L. fruit had higher
antioxidant activity than menengic coffee.
Keyword: Pistacia terebinthus, Menengic coffee, Antioxidant activity, Total phenolic,
Total flavonoid
vi
İÇİNDEKİLER
BİLİMSEL ETİĞE UYGUNLUK .................................................................................. i
KABUL VE ONAY ......................................................................................................... ii
ÖZET............................................................................................................................... iv
ABSTRACT ..................................................................................................................... v
İÇİNDEKİLER .............................................................................................................. vi
TABLOLAR LİSTESİ .................................................................................................viii
RESİM, ŞEKİL VE GRAFİK LİSTESİ ...................................................................... ix
1. GİRİŞ VE AMAÇ ....................................................................................................... 1
2. GENEL BİLGİLER .................................................................................................... 3
2.1. Botanik Bilgiler ...................................................................................................... 3
2.1.1. Anacardiaceae Familyası ................................................................................. 3
2.1.2. Pistacia L. Türü ............................................................................................... 3
2.1.3. Pistacia terebinthus L.’ nin Yayılışı ................................................................ 5
2.2. Pistacia Türlerinin Kullanılışları ve Biyolojik Aktiviteleri ................................... 6
2.3. Pistacia Türleri Üzerinde Yapılmış Fitokimyasal Çalışmalar ............................. 11
2.4. Antioksidanlar ...................................................................................................... 12
2.4.1. Oksijen Türevi Serbest Radikaller ................................................................. 13
2.4.2.Oksijen Türevi Serbest Olmayan Radikaller .................................................. 15
2.4.3. Oksijen Türevi Olmayan Reaktif Azot Türleri .............................................. 16
2.4.4. Oksidatif Stres................................................................................................ 17
2.4.5. Antioksidanlar ve Savunma Mekanizmaları .................................................. 19
3. GEREÇ VE YÖNTEM ............................................................................................. 25
3.1. Fitokimyasal Çalışmalar ....................................................................................... 25
3.1.1. Bitkisel Materyal............................................................................................ 25
3.1.2. Deneysel Çalışmalarda Kullanılan Kimyasal Maddeler ve Aletler ............... 26
3.1.3. Ekstrelerin Hazırlanışı ................................................................................... 26
vii
3.1.4. Kompozisyon Analizleri ................................................................................ 26
3.1.4.1. Toplam Fenol Miktar Tayini ................................................................... 26
3.1.4.2. Toplam Flavonoit Miktar Tayini ............................................................. 27
3.2. Antioksidan Aktivite Çalışmaları ......................................................................... 27
3.2.1. 1,1-difenil-2-pikrilhidrazil (DPPH●) radikalini süpürücü etki tayini ............ 27
3.2.2. 2, 2'- azino-bis (3- ethylbenzhiazoline-6- sulphonic acid) (ABTS+)
radikalinin süpürücü etki tayini ............................................................................... 28
4. BULGULAR .............................................................................................................. 29
4.1. Fitokimyasal Çalışmalara Ait Bulgular ................................................................ 29
4.2. Antioksidan Aktivite Çalışmalarına Ait Bulgular ................................................ 30
4.2.1. 1,1-difenil-2-pikrilhidrazil (DPPH●) Radikalini Süpürücü Etki Tayini ........ 30
4.2.2. 2,2'- azino-bis (3- ethylbenzhiazoline-6- sulphonic acid) (ABTS⁺) radikalinin
süpürücü etki tayini .................................................................................................. 32
5. TARTIŞMA VE SONUÇ.......................................................................................... 33
6. KAYNAKLAR .......................................................................................................... 36
ÖZ GEÇMİŞ .................................................................................................................. 45
viii
TABLOLAR LİSTESİ
Tablo 2.1. Pistacia Türlerinin Kimyasal Bileşimi.......................................................... 11
Tablo 2.2. Oksidatif strese neden olan faktörler ............................................................ 17
Tablo 2.3. Antioksidan savunma sistemi elemanları ..................................................... 21
Tablo 4.1. Meyve ve kahvenin toplam fenol ve flavonoit bakımdan miktarı ................ 30
ix
RESİM, ŞEKİL VE GRAFİK LİSTESİ
Resim 3.1. Pistacia terebintus ssp. ağacı (Haziran, Tokat) ............................................ 25
Resim 3.2. Pistacia terebinthus ssp. meyvesi (Eylül, Tokat). ........................................ 25
Resim 3.3. Pistacia terebinthus ssp. meyvesi (Kasım, Mersin) ..................................... 25
Resim 4.1. (a) Pistacia terebintus meyvesi ekstresi total fenol, (b) Menengiç kahvesi
total fenol ..................................................................................................... 29
Resim 4.2. Standart olarak kullanılan kateşin ................................................................ 30
Resim 4.3. (a) Pistacia terebintus meyve ekstresi total flavonoit, (b) Menengiç kahvesi
total flavonoit .................................................................................................................. 30
Resim 4.4. Pistacia terbinthus meyvesinin seyreltme sonucu DPPH● ile reaksiyon
görünüşü ....................................................................................................... 31
Resim 4.5. Menengiç kahvesinin seyreltme sonucu DPPH● ile reaksiyon görünüşü..... 31
Şekil 2.1. Oksijenin suya indirgenmesi........................................................................... 12
Şekil 5.1. DPPH● radikali ile antioksidan arasındaki reaksiyon ..................................... 34
Grafik 4.1. P. terebinthus meyve ekstresi ve standartların DPPH● radikalini süpürücü
aktiviteleri .................................................................................................... 31
Grafik 4.2. P. terebinthus meyvesi ekstresi ve standartların ABTS+radikalini
süpürücü aktiviteleri .................................................................................... 32
1
1. GİRİŞ VE AMAÇ
Tarih boyunca insanlar kendi yörelerinde bulunan bitkilerden birçok kullanım ve yarar
elde etmiştir. Başlangıçta yabani bitkiler doğal ortamlarından toplanmış,bunu en genel
kullanımı olanbitkilerintarımı takip etmiştir (2). Türkiye, florasındaki yaklaşık 11.000
bitki türü ile dünyanın en zengin florasına sahip ülkelerdendir (3, 4). Ülkemiz florasının
zenginliğinin temelinde, değişik iklim tiplerinin varlığı, coğrafik durumu, jeolojik
yapısı, topoğrafik özellikleri, çeşitli toprak gruplarına sahip olması ve üç değişik
fitocoğrafik (Avrupa-Sibirya, İran-Turan ve Akdeniz bitki coğrafyası) bölgenin
birleştiği yerde bulunması yatmaktadır (3).
Oksidatif stres kanser patolojisinde, arterosklerozda, nörodejeneratif hastalıklarda ve
yaşlanma sürecinde rol oynar. Yaşam sistemi içinde, diyetsel antioksidanlar ve endojen
enzimler hücreleri oksidatif hasara karşı korurlar. Fenolik maddeler LDL’ nin in vitro
oksidasyonunu azaltabilme yeteneğine sahiptir, bilimsel çalışmalar antioksidanların
hücreleri serbest radikallerden koruduğunu ispatlamıştır (5). Bitkiler, flavonoitler,
antosiyaninler, karotenoitler, vitaminler ve endojen metabolitler gibi çok çeşitli fenolik
çekirdeğe sahip ve antioksidan özellikleri olan maddeleri içerirler (6).
Dünyanın değişik yerlerinde menengiç ağacının farklı organlarından çok yönlü
yararlanılmaktadır. Türkiye’ de, arkeolojik bulgular menengicin eski çağlardan beri gıda
olarak kullanıldığını göstermiştir .Taze sürgün ve meyvelerden beslenmede yararlanılır.
Meyveler iştah açıcı olarak, özel köy ekmeklerinde, kahve ve çay şeklinde
tüketilmektedir (7, 8, 9). Özellikle son yıllarda kuru meyveler öğütülerek kahve ve çay
şeklinde ticari anlamda yoğun bir biçimde tüketilmektedir (8, 9, 10, 11). Pistacia
terebinthus L.’ nin meyvelerin kavrulduktan sonra ezilmesi ile elde edilen sıvı,
Gaziantep bölgesinde ‘‘Menengiç kahvesi’’ ismi altında, kahve yerine kullanılmaktadır
(12).
2
Menengiç bitkinin tüketim şekli halk arasında genellikle kahve şeklinde olmaktadır. Bu
nedenle bitkiden elde edilecek fayda kahveden bekleneceğinden halkın menengiç
kahvesi olarak tükettiği kahvenin bitki ile benzer nicelikte olup olmadığı oldukça önem
taşımaktadır.
Pistacia türlerinin özellikle flavonoit ve diğer fenolik içeriğinden dolayı antioksidan,
antimikrobiyal, anti-enflamatuvar ve sitotoksik etki potansiyeli araştırmacıların ilgisini
çekmiştir.
Bu çalışmamızın amacı Pistacia terebinthus L. meyvesinden elde edilen metanol
ekstresinin ve halkın menengiç kahvesi olarak tükettiği kahvenin antioksidan
aktivitelerini, total flavonoit ve fenolik madde kompozisyonlarının karşılaştırılmasıdır.
3
2. GENEL BİLGİLER
2.1. Botanik Bilgiler
2.1.1. Anacardiaceae Familyası
Çoğunlukla kabukları reçineli olan ağaçlar veya çalılardır. Yapraklar alternat (almaçlı),
basit, üç yaprakçıklı veya tüysü (pinnat), kulakçıksız veya kulakçıklar çok belirsizdir.
Çiçekler aktinomorfik (ışınsal simetrili), genellikle fonksiyonel olarak tek eşeylidir
nadiren hermafrodittir.
Sepaller 3-5 veya nadiren yoktur, genellikle tabanda birleşir. Petaller 3-5, serbest, veya
yoktur. Stamenler 5 veya 10, bir disk üzerine yerleşmiştir. Ovaryum üst durumlu,
genellikle tek lokuslu (olgunlaşmayan 3-lokuslu olabilir). Ovüller 1(-3), genellikle
tabanda. Stiluslar 1-3. Meyve 1-tohumlu (eriksi) drupa, genellikle asimetrik ve nadiren
kuru.
1. Bazı pediseller (çiçekçik sapı) olgunlaşmadan düşen çiçekler taşır, meyvede uzamış
ve ince uzun sık tüylü; yapraklar basit.
1. Cotinus
1. Bütün pediseller verimli çiçekler taşır, meyvede uzamamış ve ince uzun sık tüylü
değil, yapraklar tüysü (pinnat) veya üç yaprakçıklı, nadiren basit.
2. Petaller kalıcı; yaprakçıkların kenarı dişlidir
2. Petaller yok; yaprakçıkların kenarı düz
2. Rhus
3. Pistacia
2.1.2. Pistacia L. Türü
Dioik (iki evcikli) ağaçlar veya çalılardır. Yapraklar alternat (almaçlı), kışın dökülücü
veya herdem yeşil, tüysü (pinnat), nadiren üç yaprakçıklı veya basit. Çiçekler dallanmış
panikula veya rasem çiçek durumunda, tek eşeyli, petalsiz veya çıplak, 1-3 küçük brakte
4
ve 2-7 braktecik taşımaktadır. Erkek çiçekler diske bağlanmış 4-5 anterlerli. Dişi
çiçekler kısa, stilus 3-parçalı. Meyve 1-tohumlu asimetrik drupe (13).
1. Yaprak ana ekseni dar kanatlı.
2. Yapraklar paripinnat (uçta iki yaprakçıklı), herdem yeşil; yaprakçıklar uçta küçük
dikencikli; çiçekler rasemoz çiçek durumunda
1. lentiscus
2. Yapraklar imparipinnat (uçta tek yaprakçıklı), dökülücü; yaprakçıklar uçta dikencikli
değil; çiçekler dallanmış panikula çiçek durumunda
3. Yaprakçıkların üst yüzeyi koyu yeşil, alt yüzeyi daha açık renkli; meyvelerin boyu
eni kadar veya eninden uzun (5-8×5-6 mm)
2. atlantica
3. Yaprakçıkların her iki yüzeyi açık yeşil; meyve basık, uzunluğundan daha geniş (67×8-9 mm)
3. eurycarpa
1. Yaprak ana ekseni kanatlı değil
4. Meyve her zaman basık-küremsi; yaprakçıklar obtus (kör), uçta dikencikli değil
3. eurycarpa
4. Meyve en az uzunluğu kadar geniş; yaprakçıklar uçta dikencikli veya akuminat
(sipsivri)
5. Meyve yumurtamsı-oblong (uzamış), 16-22×9-22 mm; yaprakçıklar geniş
yumurtamsı-eliptik, ucu yuvarlak ve dikencikli, belirgin ağsı-damarlı (kültür formları)
5. vera
5. Meyve ters yumurtamsı, 6-7×5-6 mm; yaprakçıklar yumurtamsı-oblong (uzamış)
veya oblong (uzamış), ucu sivri veya sipsivri, damarlanma belirgin ağsı değil.
6. Rakis (eksen) ve yaprakçıkların kenarının tabanı kısa yumuşak tüylü; yaprakçıkların
ucu sipsivri nadiren küçük dikencikli, belirgin tüysü damarlı; en uçtaki yaprakçık yan
yaprakçıklardan daha geniş
4. khinjuk
5
6. Rakis (eksen) ve yaprakçıkların kenarının tabanı tüysüz; yaprakçıklar obtus (kör),
sivri veya sipsivri, daima belirgin dikencikli, belirgin olmayan tüysü damarlı; en uçtaki
yaprakçık yan yaprakçıklardan daha geniş değil, genellikle çok indirgenmiş, hatta kılçık
şekline indirgenmiş
6. terebinthus
P. terebinthus L.
Genellikle galli (mazılı), 2-3 m boylanmış çalılar veya 6 m’ ye kadar küçük ağaçlardır.
Yapraklar dökülücü, uçta tek yaprakçıklı veya iki yaprakçıklı; yaprakçıklar (1-)2-4(-6)parçalı, yumurtamsı-oblong (uzamış) veya oblong (uzamış)-mızraksı, 3-7(-8)×1.8-3(-4)
cm, obtus (kör), sivri veya sipsivri, daima küçük dikencikli, tüysüz, üst yüzeyi koyu
yeşil, alt yüzeyi daha açık, en uçtaki yaprakçık (eğer mevcutsa) yandakilerden daha
geniş değil, genellikle indirgenmiş, hatta kılçık şeklinde; rakis (eksen) kanatsız, tüysüz.
Meyve panikulat, küremsi veya geniş ters yumurtamsı, 5-6 × 4-6 mm. Türkiye’de ara
formları yaygın olmasına karşın iki alt türün yayılış gösterdiği kabul edilmektedir.
1.
Yapraklar daima uçta tek yaprakçıklı, orta yaprakların uç yaprakçıkları genellikle
yanlardakiler kadar büyük; yan yaprakçıklar yumurtamsı-oblong (uzamış), obtus (kör)
subsp. terebinthus
1. Yapraklar uçta iki yaprakçıklı veya tek yaprakçıklı, orta yaprakların uç yaprakçıkları
her zaman yanlardakilerden daha küçüktür veya kılçık şekline indirgenmiştir; yan
yaprakçıklar oblong (uzamış) -mızraksı, ucu sipsivri
subsp. palaestina (13)
2.1.3. Pistacia terebinthus L.’ nin Yayılışı
Pistacia terebinthus L., Akdeniz ve Batı Asyanın tipik bir bitkisidir. Anacardiaceae
familyasına ait olan ağaç, Türkiye’ nin batı ve güney bölgelerinde yaygın olarak yetişir
ve menengiç adıyla bilinir. Mart ve nisan aylarında açan, bir önceki yıla ait sürgünlerde
gelişen çiçekler kırmızımsı-erguvan; küremsi küçük meyveler ise olgunlaştığında
mavimsi yeşil renktedir (13, 8, 14). Türkiye’ de menengiç ağacı, kıyı kesimlerdeki
kayalık ve tepelik yerlerde veya Toros dağlarındaki çam ormanlarında, yaklaşık 1600 m
yükseklikte yetişir (8, 14).
subsp. terebinthus
6
Güney Avrupa, Batı Afrika, Hindistan’da bulunmaktadır. Çanakkale: Gelibolu, Suvla ve
Anzak, Tekirdağ: Ganos Da., İstanbul. Kilyos, İstanbul: Büyükada, Bursa: Çekirge
yakını, Zonguldak: Kozlu, Balıkesir: Kopez Dağı.,
Kuzey-batı Afrika, Sirenaika Kuzey-batı Anadolu’dan Güney Afrika’ nın doğusuna
doğru, Akdeniz havzası bitkisi, subsp. palaestina’dan daha batıdadır. Hatta Doğu Ege
Adalarında daha fazla kaydedilmiştir ve Güney Anadolu, muhtemelen düzensizlikle
takip eden alt türler arasındadır.
subsp. palaestina
Lektotip: Galilaea içinde Palestine (Filistin)
Çanakkale: Erenköy, Kocaeli: Gebze’den İzmit’e doğru, Zonguldak: Karabük,
Kastamonu: Taşköprü’ den Gökçeağaç’ a doğru, Amasya: Amasya, Tokat: Tokat’ tan
Niksar’ a doğru, Trabzon: Trabzon, Zigana Geçidi, Manisa: Demirci’ den Salihli’ ye,
Kayseri: Kükürt Da. Kayseri, Sümer, Malatya: Eremenek’ten Gölbaşı’na doğru, İzmir:
Samsun
Da.
Sarikayadere,
Muğla:
Marmaris’
ten
Datça’ya
doğru,
Antalya:d.Gediz,Kozlu De. İçindeki Kuşdere, İçel: Alahan, Seyhan: Feke, Konya. Kara
Da., Hatay: d. Dörtyol, Rabat. Is: Samos, Rodos
Kıbrıs, Latakia, Lebanon (Lübnan), Palestine (Filistin), Doğu Akdeniz havzası bitkisi.
İki alt tür arasında geçiş formu gösteren örnekler (hibrit formlar) daha sonraki
araştırıcılar tarafından toplanmıştır. Bilecik: Bilecik’ten Pazaryeri’ne doğru, Sakarya:
Adapazarı’nın batısı, Kastamonu: Küre üzerinde, Kütahya: Gediz, Muğla: d. Fethiye,
Baba Da. (13).
2.2. Pistacia Türlerinin Kullanılışları ve Biyolojik Aktiviteleri
Bitkinin Halk Arasındaki Kullanılışı
Yüksek oranda kırsal alanlarda yaşayan insanlar ve hatta ekonomik sebepler nedeniyle
Türk insanları yabani bitkilere oldukça ilgilidir. Yerel bitkiler beslenme, boyama ve
medikal amaçlar için kullanılır (15).
Türkiye’ de elde edilen arkeolojik bulgular, menengiçin eski çağlardan beri gıda olarak
kullanıldığını
göstermektedir.
Özellikle
Türkiye’
nin
güney
kesminlerinde
meyvelerinden sade halde çerez olarak faydalanılmaktadır. Ayrıca kırsal kesimlerde
7
kuru incir, ceviz gibi diğer gıdalarla karıştırılan meyveler; öğütülmesinin ardından
kavrulmakta ve özel açılmış yufka ekmeklerinin yapımında kullanılmaktadır. Bazı
yörelerde birtakım çeşni ve baharatlarla harmanlanarak ‘‘zahter’’ adı verilen karışımdan
faydalanılmakadır. Ayrıca, bitkiden elde edilen sabit yağların yemeklik özelliği
bulunmaktadır (16, 17).
Farklı oranlarda menengiç yağı içeren ve yöresel adıyla ‘‘menegiç sabunu’’ veya
‘‘bıttım sabunu’’ diye tabir edilen ürünler, türün ticari anlamda en önemli
değerlendirilmiş şekillerindendir (18).
P. terebinthus L. (çirtlemek) tohumu karın ağrısında kullanılır (19). P. terebinthus
L.subsp.terebinthus (kokorağaç, menengiç ağacı) yapraklar dekoksiyon şeklinde karın
ağrısında 6 gün için yemeklerden önce bir günde üç defa bir çay bardağı içilir (20).
Pistacia terebinthus yaprakları Türk halk tıbbında üriner antiseptik, peptik ülserin
tedavisinde ve güneş çarpmasına karşı kullanılmaktadır (21). Ayrıca drupa tipindeki
meyveler diüretik ve ekspektoran olarak kullanılır (22).
Pistacia terebinthus yaprakları mikoziste haricen topikal olarak kullanılır (23, 24).
Menengiç Sakizi (TerebinthinaChia, T. Cypria): P. terebinthus L. (Menengiç) ağacının
dallarından sızan bir sakızdır. Kendi kendine meydana geldiği gibi, dallara yapılan
yaralamalar sonunda da elde edilir (25, 26). Bal kıvamında, esmer sarı veya yeşilimsi
gri renkli, özel ve hoş kokulu bir maddedir. Halen memleketimizde elde edilmediği için
bunun yerine sakız kullanılmaktadır (12). Dahilen idrar ve solunum yolları antiseptiği
ve olarak kullanılır. Günde 3-4 defa 0,2-0,5 g, hap halinde verilir (12).
Menengiç Mazisi (Caruba di Guiden): P. terebinthus L. (Menengiç) bitkisinin
yapraklarında, bir yaprak biti (Pemphigus corniculatus Pass.)’ nin meydana getirdiği bir
mazıdır. Bu mazı 30-40 cm boyunda, siyahımtırak renkli ve boynuz görünüşündedir.
Kabız, kronik bronşit ve astımda öksürük nöbetlerini kesici etkilere sahiptir. Kabız
olarak dahilen günde 2-3 defa 0, 5 g alınır.astmaya karşı sigara halinde içilir. Yaprak ve
genç sürgünleri, şap ile birlikte, kumaşları sarı renge boyamak için kullanılır (12).
menengiç meyvesi (FructusPistacia terebinthinae): P. terebinthus L. (Yabani fıstık ağ)
türünün kurutulmuş olgun meyvalarıdır. Meyveler idrar söktürücü ve kuvvet verici
8
etkilere sahiptir. Meyve toz edilir ve bal ile karıştırılarak günde 10-20 gr alınır. Olgun
meyvelerin sıkılması ile elde edilen
yağ
bölgelerde
yemeklik
yağ olarak
kullanılmaktadır. Meyvelerin kavrulduktan sonra ezilmesi ile elde edilen sıvı, Gaziantep
bölgesinde ‘‘Menengiç kahvesi’’ ismi altında, kahve yerine kullanılmaktadır (12).
P. terebinthus L.’ nin meyveli yaprakları meyve turşusu, P. lentiscus L. salgısı reçel
olarak kullanılır (27).
P. lentiscus L.’ in (sakız ağacı /sakızlık /sakızdırık /kündük /künük /dat çalısı) dal sakızı
açık yaralara sürülür; ufak meyveleri pişirilip içilince adet sancılarına iyi gelir, dalı
ısıtılıp karına konursa ağrıyı keser; yaprakları suda kaynatılır, bu suda banyo yapılırsa
romatizma ve diğer ağrıları keser (28).
Pistacia lentiscus bitkisinin (yabani sakız) toprak üstü kısımları İspanya’ da
hipertansiyon tedavisinde kullanılmaktadır (29).
Pistacia lentiscus var chia’ dan elde edilen sakız (gum mastic) mide ağrısı ve diyareye
karşı antienflamatuvar etkisi nedeniyle kullanılmaktadır (30). P. lentiscus var cha’ nın
yaprakları ızgara balığa lezzet ve koku verici olarak kullanılır (31).
Antep Fıstığı (SemenPistaciae verae): P. vera L. türünün olgun tohumlarıdır. Tohumda
yeşil renkli ve yenebilen kotiledonlar bulunur. Gaziantep, Kahramanmaraş, Mardin ve
Urfa bölgelerinde yetiştirilmektedir (12). Protein ve sabit yağ (% 45-59) taşımaktadır
(32, 33). Eskiden şamfıstığı şurubu halinde balgam söktürücü olarak kullanılırdı. Bu
şurup kabuğu soyulmuş tohumların havanda ezilmesi ve bu karışıma şeker şurubu
ilavesi ile elde edilir.Bugün bilhassa çerez olarak yenilir ve kuvvet verici karışımların
içeriğine girer (12).
Fıstık Sakızı: P. vera L. türünün dal ve gövdesinde meydana gelen bir sakızdır. Özel
kokulu, açık sarı renkli ve taze iken bal kıvamındadır. Zamanla sertleşir. Gaziantep ve
Urfa bölgelerinde elde edilir. Urfa bölgesinde dahilen (ağızdan emilerek) mide
ağrılarına, haricen ise basura karşı merhem halinde kullanılır (12).
P. khinjuk (Buttum ağ), Siirt bölgesinde, bu türün meyve kabuğu ve küçük
meyvelerinin, öğütüldükten sonra sıkılması ile sabit yağ elde edilir. Buttum yağı,
yeşilimsi-esmer renkli, hafif balsam kokulu ve zeytinyağı kıvamında bir yağdır. Bu yağ
9
derilerin parlatılmasında ve sabun yapımında kullanılır .Bu yağ ile elde edilen sabun
‘‘Bıttım sabunu’’ (Bıdım yağı, Bıtım yağı, Bıdım sabunu, Gizven (Mardin )) ismiyle
tanınmaktadır. Saç bakımında, yağlanma ve kepeklenmeye karşı kullanılır. Meyveleri
Antep fıstığı gibi yenilmektedir (12).
Bitkinin Biyolojik Aktivitesi
Antioksidan Aktivite
P. terebinthus’ un kuru meyve ekstrelerinin tavşanlar üzerine toksik etki yapmaksızın
bazı hipolipidemik etkileri olduğu gösterilmiştir (34). P. terebinthus’ un meyvelerinin
lipit profilini düzelttiği ve aterosklerozda azalmalara sebep olduğu görülmüştür (35).
P. lentiscus ekstresinin antiaterojenik etkisi GSH (intrasellüler antioksidan glutatyon)
seviyelerini düzelttiği ve CD36 (B sınıfı bir radikal süpürücü reseptör) downregüle
ettiği göstermiştir (36). P. lentiscus’ un reçinesi antioksidan ve antimikrobiyal aktivite
sergilemiştir (37, 38, 39).
α-Tokoferol (vitamin E) Pistacia yapraklarında doğal olarak görülmüştür .Bu vitaminin
farmakolojik önemi iyi bilinen bir doğal antioksidan olarak geniş çapta kullanılmasıdır.
Ayrıca α-tokoferol kozmetolojide kullanılmaktadır (40).
Pistafolia A, P. weinmannifolia’ nın yaprak ekstresinden izole edilen bir yeni
gallotanenin, E vitaminin suda çözülebilen analoğu olan Trolox’ tan daha fazla
antioksidan potansiyeli olduğu görülmüştür (41). Hatta P.weinmannifolia’ dan izole
edilen diğer yeni iki gallotanenlerin serbest radikal süpürme yeteneklerinden dolayı
biyomakromolekülleri (lipitler, proteinler ve DNA) oksidatif zarara karşı yüksek
koruma etkileri görülmüştür (42).
Pistachio kabukları son zamanlarda ilk 50 gıda ürünleri arasında en yüksek antioksidan
potansiyel içinde yer almıştır (43).
Mastik sakızı orta batı ve Akdeniz ülkelerinde besin desteği ve bitkisel ilaç olarak geniş
çapta
kullanılmaktadır.
Son
zamanlarda
tıbbi
denemeler
mastik
sakızının
gastrointestinal sistem için sitoprotektif ve antasit etkilere ve insan kolon kanserine
karşı anti-tümör aktiviteye sahibi olduğu gösterilmiştir (44, 45, 46, 47, 48).
10
Antimikrobiyal Aktivite
Üç Pistacia türünün yani P. vera, P. terebinthus ve P. lentiscus’ un zirai patojen
mantara karşı antifungal aktivitesi saptanmıştır (49).
Bazı araştırmacılar P. lentiscus var. chia’ nın mastik sakızının Candida albicans’ a
karşı antifungal aktiviteye sahip olduğunu kaydetmiştir. P. vera çekirdek ve
tohumlarının lipofilik ekstrelerinin bakteri, mantar ve virüslere karşı önemli antiviral ve
antifungal aktivite gösterdiği saptanmıştır. Pistacia cinslerinin reçinesi içinde bulunan
epilupeol ve epilupeol asetatın antiviral aktiviteye sahip olduğu gözlemlenmiştir (50).
Mastik dumanının Shigella dysenteriae, Escherichia coli, Bacillus subtilis ve
Pseudomonas aeruginosa üzerinde antimikrobiyal aktiviteye sahip olduğu gösterilmiştir
(51). Sıvılaşmış mastik dumanının gıda işlemede koruyucu ajan olarak kullanımı
kayıtlıdır (52). Bazı in-vitro çalışmalarda P .terebinthus’ un etanol ekstresi ve P.
lentiscus var. chia’ nın mastik sakızının uçucu yağının Gram-negatiflerden daha çok
Gram-pozitif bakterilere karşı antibakteriyel aktiviteye sahip olduğu gösterilmiştir (39).
Antiprotozoal Etki
Türkiye’ deki P. vera uçucu yağının bileşiminde bulunan bazı maddelerin antiprotozoal
aktivite gösterdiği bulunmuştur (53, 54) ve bazı kardanollerin çam ağacı nematodu
Bursaphelenchus xylophilus’ a karşı antinematodal özellikleri dikkate alınmıştır (55).
Sitotoksik Etki
Pistacia terebinthus, Pistacia lentiscus ve Pistacia lentiscus var. chia yapraklarının nhekzan, metanol ve etanol ekstrelerinin sitotoksik olduğu saptanmıştır (56).
Anacardiaceae fenolleri hakkında bir çalışmada, hem BT-20 göğüs ve HeLa epiteloid
serviks karsinoma hücrelerine karşı anakardik asitin sitotoksik aktivitesi kabul edilmiştir
(57).
Antihipertansif Etki
P. lentiscus’ tan izole edilen bir polimerik form içindeki prosiyanidinlerin hipotansif
aktivite gösterdikleri bulunmuştur (58, 59).
Diğer Etkiler
Diğer yandan Pistacia cinslerinde anti-aterojenik, hipoglisemik, anti-enflamatuvar ve
insektisit aktiviteler gibi çeşitli biyolojik aktivitelerin olduğu kaydedilmiştir (60, 61, 62,
63, 64).
11
2.3. Pistacia Türleri Üzerinde Yapılmış Fitokimyasal Çalışmalar
Pistacia türleri üzerinde yapılan fitokimyasal çalışmalarda bitkide varlığı tespit edilen
maddeler Tablo 2.1. de verilmiştir.
Tablo 2.1. Pistacia Türlerinin Kimyasal Bileşimi
Bitki
Bileşikler
Referanslar
P. terebinthus L.
Triterpenik bileşikler
(65, 66)
Fenolik bileşenler, Triterpenoik asitler
(21)
Rezin, uçucu yağ ve sabit yağ (palmitik, (17)
stearik,
oleik
ve
linoleik
asitlerin
trigliseritleri)
P. lentiscus
Prosiyanidinler
(58, 59)
P. weinmannifolia
Gallotanenler ve flavonoit glikozitleri
(67)
P. weinmannifolia
Pistafolia A (gallotanen)
(41)
P. khinjuk
Mirsetin glikozitleri
(68)
P.atlantica,
Kersetin 3-O-glikozit
(68)
α-tokoferol
(56)
P. lentiscus,
P.chinensis
P. terebinthus,
P. lenthiscus,
P. lentiscus var. chia
P. lentiscus
Mirsetin, kersetin glikozit, antosiyaninler, (69)
gallik asit türevleri
P. vera
3-(8-pentadisenil)-fenol
(70)
3-(10- pentadisenil)-fenol
3- pentadisenil-fenol
3-(10-eptadisenil)-fenol
P. vera
Protein ve sabit yağ
(32, 33)
12
Uçucu yağ
P. terebinthus L. meyvelerinin uçucu yağlarında α-pinen, kamfen, β-pinen, sabinen, ∆3-karen, β-mirsen, cis-β-okimen, c-terpinen, trans-β-okimen, α-terpinolen, karyofilen,
germakren isimli terpenik maddeler tespit edilmiştir (71).
2.4. Antioksidanlar
Antioksidanlar son yıllarda oldukça fazla araştırılan ve yazılan bir konu olarak
karşımıza
çıkmaktadır.
Antioksidan
maddelerin
serbest
radikallerle
savaştığı,
yaşlanmayı geciktirdiği ve birçok tipteki hastalığı önlediği en çok bilinen
özelliklerindendir. Serbest radikallerin verdiği hasarın neden olduğu, aralarında kanser
ve kalp rahatsızlıkları gibi önemli hastalıklarında bulunduğu 60’ ın üzerinde hastalık
mevcuttur. Antioksidanların hastalıklardan korunmada nasıl anahtar rol oynadığını
anlayabilmek için serbest radikallerin ve oksijenin vücudumuz üzerine olan etkilerini ve
antioksidanların çalışma mekanizmasını bilmemiz gerekmektedir (72).
Oksijen ve Önemi
Hayvan, bitki ve bakteri gibi aerobik organizmaların enerji ihtiyaçlarını karşılamak için
son derece gerekli ve hayati öneme sahip oksijen elementi, aynı zamanda bu
organizmalar için toksik, zararlı, mutajenik ve hatta ölümcül olabilir (73).
Soluduğumuz havanın % 21’ ini oluşturan oksijen, solunum olayı sonucunda
mitokontrilerde bulunan elektron taşıma sistemlerinde birtakım enzimsel olaylar ve
indirgenme reaksiyonları ile suya çevrilmekte ve zararsız hale getirilmektedir. Ancak
bazı durumlarda oksijen suya kadar indirgenmeden ortamdan ayrılır. Henüz
reaksiyonunu tam olarak gerçekleştiremeyen oksijen, yarım kalan bu reaksiyonunu
diğer hücresel materyallerle tamamlama eğilimine girer. Bu olay ‘Oksijen Paradoksu’
olarak adlandırılır (74).
e-
e-
O2
O2-
2H+
e-
H2O2
e-
OH-
OH-
H2O
H+
Şekil 2.1. Oksijenin suya indirgenmesi
13
Oksijenin vücut için zararlı olan molekülleri oluşturması karşısında, vücutta kendi
antioksidan savunma mekanizmasını geliştirmiştir. Bu sistem pek çok endojen ve
ekzojen kaynaklara bağlı kompleks bir sistemdir (74).
Serbest Radikaller
Biyolojik sistemlerde normal oksidasyonun işleyişi sırasında yüksek oranda
serbestradikal oluşur (75). Serbest radikaller eşleşmemiş elektrona sahip moleküllerdir.
Eğer bir molekül eşleşmemiş elektrona sahip ise stabil değildir ve sürekli reaksiyona
girme eğilimindedir (72). Bu noktada da serbest radikallerin zararlı etkileri ortaya
çıkmaktadır.
Serbest radikaller vücudun normal fonksiyonları sırasında oluşan ya da vücudun dış
faktörlerle etkileşmesi sonucu açığa çıkan moleküllerdir. Vücut besinleri ve oksijeni
enerji elde etmek üzere kullanırken, eşleşmemiş elektronlara sahip olan oksijen
molekülleri serbest radikalleri oluşturur. Normal metabolizmanın oluşturduğu bu
ürünler ise DNA, lipit ve proteinlere büyük ölçüde zarar vermektedir. Hava kirliliği, Xray, güneş ışınlarından dolayı maruz kaldığımız radyasyon da serbest radikallerin
oluşumuna neden olmaktadır (72).
Serbest radikallerin tamamen zararlı olması gibi bir durum söz konusu değildir. Aslında
vücudumuzun serbest radikallere ihtiyacı vardır. Örneğin bazı yaşamsal hormonların
üretiminde, belli başlı öneme sahip bazı hormonların aktivasyonunda serbest radikallere
ihtiyaç vardır (72). Enfeksiyon gibi bazı istenmeyen durumlarda ve yabancı maddeleri
uzaklaştırmak için de vücut serbest radikalleri kullanır, ancak bu sırada kendi
hücrelerine zarar verebilir; örnek olarak bu hasar DNA üzerinde oluşursa kanser
oluşabilir. İşte antioksidanlarda, hücreler kendine zarar vermeden önce oksidasyonu
azaltarak oluşabilecek hasarı azaltır (75).
2.4.1. Oksijen Türevi Serbest Radikaller
Süperoksit Anyon Radikali
Süperoksit radikali (O2●-) moleküler oksijene ekstra bir elektron bağlanmasıyla
meydana gelir. Milisaniyelik yarı ömrü ile zayıf bir oksidan ancak güçlü bir
14
redüktandır. Bu radikal oksijen toksisitesinde önemli bir faktördür. Süperoksit dismutaz
(SOD) enzimi ise organizmayı bu radikalin etkilerine karşı korur (76).
Süperoksit radikalinin en muhtemel kaynağı, aerobik hücrelerde mitokondriler içinde
bulunan elektron taşıma sisteminde meydana gelen kaçaklardır. Sistemden çıkan
elektronlar moleküler oksijenle birleşerek süperoksit radikalini oluştururlar (77).
Ayrıca süperoksit radikali aktive olmuş fagositik hücreler tarafından oluşturulurlar. Bu
hücreler istilacı mikroorganizmalara karşı savunma amacıyla NADPH enzimatik
sistemini kullanarak doğrudan süperoksit radikalini oluşturabilir (73).
Zayıf bir oksidan olarak süperoksit radikalinin hücreye kendi başına önemli bir hasar
vermesi muhtemel görülmemektedir. Ancak O2●- radikali oluştuktan sonra tiyol
gruplarıyla reaksiyon verebilir, bu durumda ya GSH (Glutatyon peroksidaz)
tüketilmesine yol açar ve hücreyi ileri derecede oksidatif strese sokar ya da diğer
hücresel proteinler üzerindeki tiyol grupları ile reaksiyon vererek proteinleri inaktive
eder. Aynı zamanda O2●- oksidatif strese sebep olabilecek bir dizi reaksiyonun
başlamasına da sebep olabilir. Bu reaksiyonlara örnek olarak Haber-Weiss reaksiyonu
verilebilir. Bu reaksiyonda O2●-ve H2O2 radikalleri demir varlığında etkileşerek son
derece reaktif olan ●HO radikalini verir. Üretilen bu ●HO radikali son derece önemli
hücresel hasarlara yol açar (76).
Hidroksil Radikali
●
HO radikali kimyada bilinen en reaktif oksijen radikalidir. Hemen hemen tüm hücresel
makro moleküllerle reaksiyona girebilir. Fakat en önemli etkileri lipitler, proteinler,
sitokromlar ve nükleik asitler üzerinedir (78). Hidroksil radikalinin en tehlikeli olduğu
durum DNA bileşenleri yerine (örnek olarak deoksiriboz şekeri ) DNA ile eşleşmesi
durumunda gerçekleşir. Bu durumda DNA mutasyonları gerçekleşir ve kanser gibi
birçok önemli hastalığın oluşmasına neden olur (72).
Haber–Weiss reaksiyonunda görüldüğü gibi demir iyonu varlığında O2●- ve H2O2’ in
reaksiyonu ile ●HO radikali oluşur. Ayrıca canlı hücrelerin başlıca bileşenleri su olduğu
için bu hücrelerin iyonize edici radyasyona maruz kalmaları durumunda su
molekülünden hidrojen radikali ve hidroksil radikali meydana gelir. Hidroksil radikali
15
reaksiyonları genelde 3 başlık altında özetlenebilir. Bunlar hidrojen verilmesi,
eklenmesi ve elektron transferidir. Bu reaksiyonlar sonucu radikal olmayan bir türle,
serbest radikallerin etkileşimi değişik radikalleri oluşturur. Genellikle oluşan bu yeni
radikaller orijinal radikale eşit veya daha az reaktif özellik gösterir (77).
Hidroksil radikalini süpürücü etkiye sahip spesifik bir molekül geliştirilememiştir.
Flavonoitler, karotenoitler gibi antioksidanlar yüksek seviyelerde uygulansalar bile ●HO
radikalini in vivo olarak uzaklaştırmaları pek olası değildir. Bu nedenle antioksidanlar
●
HO radikalinin verdiği zararı ya onun prekürsör formlarını bloke edip uzaklaştırarak ya
da süperoksit ve hidrojen peroksit formları için ihtiyaç duydukları metal iyonlarını
bağlayıp değiştirerek karşılamaya çalışırlar (73).
●
HO radikali ile hidrojen verilmesi ayrıca, canlılar için önemli bir reaksiyon olan lipit
peroksidasyonunu da başlatır (74).
CH2 + ●HO
C●H + H2O
Şekil 2.2. Hidroksil radikali ile H çıkartılması ve lipit peroksidasyonunun başlaması
2.4.2. Oksijen Türevi Serbest Olmayan Radikaller
Hidrojen Peroksit
Hidrojen peroksit radikali son derece güçlü bir oksitleyici ajan olsa da nisbeten yavaş
reaksiyon verir. Kimyasal olarak radikal özellik göstermez ancak serbest radikal
kimyasında önemli rol oynar. O2●-in dismutasyon reaksiyonu ile veya doğrudan
oksijenin indirgenmesi ile meydana gelir (76).
Hidrojen peroksit radikali, flavin koenzim katalizli reaksiyonlarda, kinonların
oksidasyonunda, sülfidril içeren bileşiklerin oksidasyonlarında ve süperoksit dismutaz
aktivitesi sırasında oluşur. Bununla beraber hücrelerde hidrojen peroksit oluşumunun en
önemli kaynağı mitokontrilerdeki elektron taşıma zinciridir. Buna göre canlı dokunun
her bir gramında dakikada 82 nmol hidrojen peroksit üretimi olur. Yani bir memelinin
gözlerindeki
hidrojen
peroksit
miktarı
konsantrasyonu
mikromolar
cinsinden
ölçüldüğünde soluduğu havadaki ile aynı seviyelerdedir (78).
Hidrojen peroksit radikali moleküler yapısı bakımından suya oldukça benzemektedir,
hücre içi ve dışında yayılabilir özellik gösterir (77). Ayrıca bazı metabolik rollere de
16
sahip olan bu radikal tiroid bezleri tarafından fiziksel homeostasiyi sağlamak amacıyla
kullanılır (73).
Singlet O2
Oksijen molekülünün daha reaktif bir türü olan singlet O2’ler moleküler oksijenin enerji
alması ile oluşurlar. Ömrü oldukça kısadır ancak bu süre zarar verici etki yaratmak için
oldukça yeterli bir süredir (76, 78).
Singlet O2, çoklu doymamış yağ asitleri, hidrokarbonlar ve kolestrollerle reaksiyona
girebilme özelliğine sahiptir (78). Göz retinası sürekli ve yoğun şekilde ışığa maruz
kalır. Retinada bulunan retinal pigmentin ışığa maruziyeti ile bu bölgede yoğun olarak
bulunan doymamış lipitlere O2’ nin atak yapması singlet O2 üretilmesine neden olur ve
retinanın önemli derecede harabiyeti ile sonuçlanır. Ayrıca singlet O2’ lerin biyolojik
olarak önemli olan proteinlerle ve metiyonin, triptofan, histidin ve sistein gibi
aminoasitlerin kalıntıları ile reaksiyon vermesi de önemli hasarlar oluşturur (76).
2.4.3. Oksijen Türevi Olmayan Reaktif Azot Türleri
Nitrojen oksit
Nitrik oksitin canlı organizmalarda hem fizyolojik hem de patolojik birçok görevi
vardır. Buna rağmen kolaylıkla serbest radikal olaylarına katılabilmektedir. Nitrik oksit
aynı süperoksit radikali gibi limitli olarak reaktivite gösterir. Yani hidroksil radikali gibi
bütün biyolojik moleküllerle reaksiyona girmez. Önemli fizyolojik görevlerinin yanı
sıra aşırılık durumunda toksik etki gösterir (77).
Yaşayan organizmalarda başlıca nitrik asit sentetaz tarafından sentezlenir. Oksijene
ihtiyaç vardır ve 4 temel ko-faktörü; FAD, FMN tetrahidrobiopterin ve HEM’dir (77).
Peroksinitrit
Peroksinitrit, nitrik oksitten veya süperoksit anyon radikalinden meydana gelmekte ve
-
SH gruplarını kolaylıkla hasara uğratabilmesi nedeniyle tehlikeli olmaktadır.
Peroksinitritin protein yapılarını ve mitokondrial elektron taşıma sistemindeki bazı
enzimlerin yapılarını bozduğu, ayrıca DNA da kırılmalara yol açtığı bilinmektedir. Çok
çabuk bozularak kendisinden çok daha tehlikeli olabilecek hidroksil radikaline dönüşür
(74).
17
2.4.4. Oksidatif Stres
Oksidatif stres antioksidanların tamamen veya kısmen eksik olması durumunda
meydana gelen antioksidan dengesizliğidir. Sağlıklı bir organizmada üretilen reaktif
oksijen türleri (ROS) ve reaktif nitrojen türleri (RNS) antioksidan mekanizmalar
tarafından oldukça mükemmel olarak denge halinde tutulurlar. Bu dengenin bozulması
durumunda oksidatif stres durumu ortaya çıkar. Örnek olarak antioksidan savunma
enzimlerinin mutasyonlardan etkilenmesi ve miktarının azalması veya ROS/RNS üretim
miktarının oksijen molekülünü yükseltgemesi ya da ROS/RNS üretmek için metabolize
edilmiş toksinlerin artması gibi durumlarda oksidatif stres meydana gelir. Bunun yanı
sıra iyonize radyasyon, ilaç yan etkileri veya toksik kimyasallar, geçiş elemetlerinin
aşırı derecede kullanılabilir olması gibi durumlarda oksidatif strese neden olan diğer
ekzojen kaynaklı olaylardır (77).
Tablo 2.2. Oksidatif strese neden olan faktörler
Ekzojen Faktörler
Endojen faktörler
1. Diyetsel
• Bilinçsiz yapılan veya yetersiz fiziksel
• Çoklu
doymamış
yağ
asitlerince egzersiz
beslenme
• Stres
• Alkol
• Yaşlılık
• Hayvansal
proteinlerce
zengin • Doku hasarı ve kronik hastalıklar
beslenme
(damar
• Aşırı demir ve bakır alınması
enflamasyon, iskemi gibi)
• Az sebze ve meyve yenmesi
• Diyetsel antioksidanların sağlanmasını
tıkanıklığı,
kanser,
etkileyen olumsuz koşullar
2. Çevresel
• Sigara dumanı
• Hava kirliliği (O3, NO2, SO2) –
• Diğer kirleticiler (Asbest, Pestisitler)
• Radyasyon
kronik
18
Lipit Peroksidasyon
Oksidasyon olayı oksijen moleküllerinin hidrojen alarak, oksijen ekleyerek ya da
elektron alarak diğer molekülleri okside etmesi olayıdır. Bu olayın ardından oksidanlar
ve serbest radikaller oluşur ki bu radikaller tıpkı bir makine gibi hücre hücre, doku doku
vücudun bozulmasına neden olur (72).
Hücre membranlarını oluşturan doymamış yağ asitlerinin oksidasyonu insan vücudunda
sıklıkla rastlanan bir durumdur. Oksijen molekülünün doğrudan lipit molekülü ile
reaksiyonuna otooksidasyon denir. Bu olay oksidasyon başladıktan sonra kendi kendini
tetikleyen bir olaydır. Lipitlerle reaksiyona giren oksijenin oksidasyon ve peroksidasyon
terimlerini kullanarak açıklanması aşamasında otooksidasyon; eksternal bir indükleyen
olmadan lipit sisteminde olan oksidasyon, peroksidasyon ise yine lipit sisteminde
peroksil kısım tarafından indüklenen oksidasyon olarak tanımlanabilir. Oksidasyon ise
oksijenle reaksiyona giren lipitler anlamında kullanılan genel bir terimdir (73).
Lipit Peroksidasyonunun Mekanizması
Lipit peroksidasyonu üç temel aşamada incelenmektedir.
Serbest radikalin, bir yağ asidinin (LH) metilen kısmından bir hidrojen atomu kopararak
lipit radikali oluşturur. Bu safha lipit peroksidasyonu, başlama safhası olarak bilinir
(76).
R ●+ LH
RH + L●
Bu reaksiyonu serbest radikallerden başka değişik demir-oksijen kompleksleri de
başlatabilir ve reaksiyon mevcut olan okside olmamış yağ asitleri ve oksijen kaynakları
tükeninceye kadar devam edebilir (73). Lipit radikaline O2 ilavesi ile lipit peroksil
radikali oluşmaktadır. Bu aşamada çoğalma safhası başlamaktadır (74).
L ● + O2
LOO ●
(LOO ●: Lipit peroksil radikali)
Oluşan lipit peroksil radikali başka yağ asitleri ile reaksiyona girerek yeni lipit
radikallerini oluştururken kendisi de lipit hidroperoksiti haline geçer. Lipit peroksil
19
radikalleri sadece yağ asitleri ile etkileşime girmekle kalmaz aynı zamanda
karbonhidratlar ve peptitler gibi diğer biyolojik moleküllerle de reaksiyona girerek
yapılarını bozarlar (74).
LOO ●+ LH
LOOH + L ●
(LOOH: Lipit hidroperoksiti)
Lipit hidroperoksiti, lipit peroksidasyon olayının ilk oluşan kararlı bileşiğidir ve Fe+2 ve
Cu+
gibi
geçiş
elementlerinin
varlığında
kolaylıkla bozulabilmektedir.
Lipit
hidroperoksitleri oksidasyon düzeyini belirlemede de kullanılır (74). Sonlanma
aşamasında iki serbest radikal birbirleri ile reaksiyona girerek radikal olmayan ürünlere
dönüşürler (77).
LOO ●+ L
LOOL
LOO ●+ LOO●
L● + L●
LOOL + O2
L2
2.4.5. Antioksidanlar ve Savunma Mekanizmaları
Antioksidanların tanımlanması çeşitli şekillerde olmaktadır. Genel terim olarak
antioksidanlar lipit peroksidasyonunu engelleyen inhibitörler olarak belirtilirler.
Halliwell ve ark’na göre, antioksidanlar düşük konsantrasyonlarda okside edici ajanlarla
karşılaştıklarında bu ajanlarla yarışarak substratın oksidasyonunu geciktiren veya
engelleyen maddeler olarak tanımlanmışlardır (73).
Antioksidanlar etkilerini başlıca şu şekillerde gösterirler:
1. Reaktif oksijen türlerinin enzimsel reaksiyonlar aracılığı ile veya doğrudan
temizlenmesi
2. Reaktif oksijen türlerinin baskılama yoluyla engellenmesi
3. Metal iyonlarının bağlanması ve böylece radikal oluşum reaksiyonlarının
engellenmesi
4. Hedef moleküllerin hasar sonrası tamiri veya temizlenmesi (74).
Antioksidanlar çeşitli şekillerde sınıflandırılabilir;
1) Yapılarına göre
20
a) Enzimler b) Enzim olmayan proteinler, küçük moleküller
2) Kaynaklarına göre
a) Organizmaya ait olanlar (endojen antioksidanlar)
b) Dışarıdan alınanlar (ekzojen antioksidanlar)
3) Çözünürlüklerine göre
a) Suda çözünenler
b) Lipitlerde çözünenler
4) Yerleşimlerine göre
a) Hücre içinde bulunanlar
b) Ekstraselüler sıvılarda bulunanlar (79).
Canlı organizmada normal metabolizma sırasında ya da patolojik yollarla ortaya çıkan
serbest radikallerin oksidatif strese neden olmadan antioksidanlar aracılığıyla ortadan
kaldırılması aşamasında çeşitli savunma mekanizmaları geliştirilmiştir (77).
Antioksidan savunma mekanizmalarını kısaca özetleyecek olursak;
a) Ajanlar serbest radikalleri ve diğer reaktif türlerini katalitik olarak uzaklaştırırlar.
Süperoksit dismutaz, katalaz ve peroksidaz enzimleri bu kısımda yer alır.
b) Demir, bakır ve hem gibi pro-oksidanların varlığında proteinler yapar. Transferrinler,
heptaglobinler, hemopeksinler ve metallotiyonein bu kısımda yer alır.
c) Proteinler farklı mekanizmalarla biyomolekülleri oksidatif hasara karşı korurlar.
d) Küçük moleküllü ajanlar reaktif oksijen ve reaktif azot türlerini (ROS/RNS)
süpürürler. Glutatyon, askorbik asit ve α-tokoferol örnek olarak verilebilir (75).
Biyolojik sistemlerdeki antioksidan savunma sistemi elemanları aşağıdaki Tablo 2.5.’ te
verilmiştir (74).
21
Tablo 2.3. Antioksidan savunma sistemi elemanları (76).
Enzimatik antioksidanlar
Enzimatik olmayan antioksidanlar
Birincil olanlar
Vitamin E
Süperoksit dismutaz
Vitamin C
Se bağımlı glutatyon peroksidaz
Glutatyon
Glutatyon S- transferaz
Flavonoitler
Katalaz
Butillenmiş hidroksianizol
İkincil olanlar
Butillenmiş hidroksitoluen
NADPH- kinon oksidoretüktaz
Ebselen
Glutatyon S-transferaz
β- karoten
Epokist hidrolaz
Ürat
UDP- Glukuronil transferaz
Seruloplazmin
Sulfonil transferaz
Transferin
Glutatyon redüktaz
Albumin
Glukoz -6- fosfat dehidrogenaz
Haptoglobin
6-fofoglukonat dehidrogenaz
Likopen
İzositrat dehidrogenaz
Metallotiyonein
GSSG ve Konjugat taşıyıcılar
Bilirubin
Ubikinon
Deferoksamin
Melatonin
Sistein
Ferritin
Mannitol
Oksipurinol
Probukol
Enzimatik Olan Koruyucu Sistemler
Süperoksit dismutaz (SOD)
Hücre membranlarında ve DNA üzerinde doğrudan veya dolaylı olarak hasar yapan
süperoksit anyon radikalinin aerobik organizmalarda ortamdan uzaklaştırılmasının
22
hayati önemi vardır. Süperoksit anyon radikalinin organizmadan uzaklaştırılması
işleminden sorumlu olan süperoksit dismutaz enzimidir. Süperoksit dismutaz enziminin
3 farklı tipi vardır: metal içeren süperoksit dismutaz enzimi (Fe-SOD), manganez içeren
süperoksit dismutaz enzimi (Mn-SOD), bakır/çinko içeren süperoksit dismutaz enzimi
(Cu, Zn-SOD)(77). Bu enzim süperoksit anyon radikalini hidrojen peroksit radikaline
dönüştürerek etkisiz hale getirir (77).
2O2 + 2H
2O2 + O2
Katalaz (CAT)
H2O2 biyolojik sistemler için zararlıdır ve ●HO oluşumunu arttırmaktadır. Bu yüzden
oluşan H2O2’ nin uzaklaştırılması hücreler için gereklidir. Bu amaçla hücre içinde H2O2’
yi yıkan enzimlerden birisi de katalazdır (76).
2 H2O2
2H2O + O2
Genellikle peroksizomlarda, sitozolde ve mikrozomal franksiyonlarda da az da olsa
bulunmaktadır (80).
Glutatyon peroksidaz (GSH-Px)
Glutatyon peroksidazlar selenoenzimlerdir yani fonksiyonları bu minerallerin varlığına
bağlıdır. Herbir glutatyon peroksidaz enzimi 4 selenyum atomu içerir (73). Bu enzim
hidrojen peroksitin suya dönüşmesinden sorumludur. Glutatyon peroksidaz bu
reaksiyon sonucu yükseltgenmiş glutatyona dönüşür (77).
H2O2 + 2GSH
GSSH + 2H2O
Glutatyon peroksidazın bazı tipleri yalnızca sitozolde bulunmaktadır. Bununla beraber
diğer tiplerinin membran üzerinde koruyucu etkileri vardır. Bu enzim aynı zamanda
mitokondride de bulunmaktadır (73).
Enzimatik Olmayan Koruyucu Sistemler
Enzimatik olmayan koruyucu ajanlar ekzojen ve endojen kaynaklı olabilirler. Bunlardan
en önemlileri C vitamini, E vitamini, fenolik bileşikler ve karotenoitlerdir (74).
23
E Vitamini
E vitamini tokoferol yapısında olup ilk olarak 1922 yılında izole edilmiştir. α, β, γ ve δ
olarak adlandırılan 4 tokoferol karışımıdır. Doğada dağılımı en geniş ve biyolojik
aktivitesi en yüksek olan α-tokoferol’dür. Bu nedenle güçlü bir antioksidandır.
Yapısında bulunan fenolik hidroksil gruplu aromatik halka, vitaminin kimyasal olarak
aktif olan kısmını oluşturur (76). α- tokoferol dokularda değişik konsantrasyonlarda
bulunmaktadır. Özellikle mitokondri ve mikrozom gibi membrandan zengin hücre
kısımlarında bulunur. Bitkisel yağlar ve tohumlar zengin E vitamini kaynaklarıdır (76).
E vitamini hücre membran fosfolipitlerinde bulunan çoklu doymamış yağ asitlerini
serbest radikallerin etkisinden koruyan ilk savunma elemanıdır. E vitamini O2●-, ●HO,
singlet O2, lipit peroksi radikallerini ve diğer radikalleri temizler (76).
C Vitamini
C vitamini suda çözünebilen, optikçe aktif, beyaz kristalize bir madde olup genellikle
askorbik asit olarak bilinmektedir. Güçlü bir antioksidan olarak doğada yaygın halde
bulunur. Vücutta sentezlenemez ve diyetle dışarıdan alınır (81).
C vitamini hücrede birçok hidroksilasyon reaksiyonlarında indirgeyici ajan olarak görev
yapar. Güçlü indirgeyici aktivitesinden dolayı aynı zamanda güçlü bir antioksidandır
(76). Askorbik asit, E vitamini ile birlikte Düşük Yoğunluklu Lipoproteinlerin (LDL)
oksidasyonunu engellemektedir. C vitamini bazı durumlarda prooksidan özellik
gösterir. Ortamda C vitamini ile birlikte Fe+3 iyonları da varsa C vitamini bu iyonları
Fe+2 formuna indirger. Fe+2 iyonları ise hidrojen peroksit ile etkileşime girerek
süperoksit radikalinin oluşmasına neden olur ve prooksidan özellik bu şekilde ortaya
çıkar (77).
Karotenoitler
A vitamininin metabolik ön maddesi olan β-karoten en önemli karotenoitlerdendir.
Bitkilerdeki kloroplast membranının bir bileşenidir. Son derece güçlü bir singlet O2
temizleyicisi olup ayrıca ●HO, peroksi ve alkoksi radikalleriyle de doğrudan reaksiyon
vererek lipit peroksidasyon zincir reaksiyonunu önleyebilir (76).
24
β-karoten sahip olduğu uzun konjuge çifte bağlarından dolayı radikal ataklar için
oldukça mükemmel bir subsrattır. Işığa maruz kaldıklarnda derhal parçalanırlar. Bu
nedenle çeşitli antioksidan deneylerinde oksidasyona bağlı olarak ışık ve renge bağlı
oluşan absorbanslar kullanılarak aktivite ölçümü yapılır (73).
β-karoten şartlara bağlı olarak hem antioksidan hem de prooksidan özellikler
gösterebilir. Tokoferollerle birlikte lipit peroksidasyonunun inhibisyonunda sinerjistik
etki gösterebilir (73).
Polifenoller
Aromatik halkasında bir ya da daha fazla hidroksil grubu taşıyan maddeler fenolik
maddelerdir. Fenolik maddelerin bir araya gelmesi ile polifenolik maddeler oluşur.
Polifenollerden antioksidan etkisi C ve E vitamininden bile daha güçlü olan bir grup
vardır ki, bu grup flavonoitler olarak adlandırılır ve C6-C3-C6 yapısına sahiptirler ve
bitkilerde genellikle glikozit halinde bulunmaktadırlar. Flavonoitler serbest radikal
süpürücü etkileri yanında metallerle şelat oluşturarak muhtemel serbest radikal
oluşumlarının da önüne geçerler (74).
Ürik asit
İnsan dokuları ürat oksitaz içermez ve bu nedenle pürin metabolizmasında son ürün
olarak ürik asit oluşur. Ürik asit singlet O2, peroksil radikalleri,●HO, ozon ve HOCI için
güçlü bir temizleyicidir ve in vivo antioksidan olarak kabul edilir (76).
Melatonin
Melatonin ●HO temizleyen güçlü bir antioksidandır. Lipofilik bir madde olduğu için
kan-beyin bariyeride dahil olmak üzere bir çok kompartımana girerek geniş bir alanda
antioksidan aktivite gösterir. Bu özelliği ile diğer antioksidanlara karşı üstünlük
sağlamaktadır. Diğer bazı antioksidanlar gibi prooksidan özellik göstermez (76).
Ubikinon
Ubikinon lipofilik bir antioksidandır ve soya yağı ile balık başlıca doğal kaynaklarıdır.
En önemli ubikinon, ubikinon-10 (koenzim-Q) dur. Çok güçlü bir antioksidan değilse
de E vitamini gibi güçlü bir antioksidan maddenin rejenerasyonunda rol oynar (74).
25
3.GEREÇ VE YÖNTEM
3.1. Fitokimyasal Çalışmalar
3.1.1. Bitkisel Materyal
Deneysel çalışmalarda kullanılanPistacia terebinthus Tokat Gümenek bölgesinde
(yabani olarak yetişen) eylül ayında meyvelerin olgunlaşma
mevsiminde toplandı,
2012. Bitki örnekleri Erciyes Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmakognozi Anabilim
Dalı’ nda muhafaza edilmektedir.
Resim 3.1. Pistacia terebintus ssp. ağacı (Haziran, Tokat)
Resim 3.2. Pistacia terebinthus ssp.
(Eylül, Tokat)
Resim 3.3. Pistacia terebinthus ssp.
(Kasım, Mersin)
26
3.1.2. Deneysel Çalışmalarda Kullanılan Kimyasal Maddeler ve Aletler
Kimyasal Maddeler: 2,2'- azino-bis (3- ethylbenzhiazoline-6- sulphonic acid (Sigma),
1,1-difenil-2-pikrilhidrazil
(Sigma),
Folin-ciocalteus
Phenolreagenz
(Merck),
Alüminyumklorit (Merck), Sodyum Karbonat (Sigma), Sodyum Hidroksit (Merck),
Potasyum Peroksodisülfat (Merck), Metanol (Merck), Etanol (Merck).
Deneylerde
kullanılan
tüm
kimyasal
maddeler
analitik
kalitededir.
Tüm
deneylerdekullanılan su ise distile sudur.
Aletler: Ultrasonik banyo (Elma S 100H Elmasonic), Vorteks karıştırıcı (Velp
scientifıca), pH metre (Inolab pH 720 WTW), Spektrofotometre (Shimadzu .UV-1800),
Rotavapor (Heidolph Laborota 4000 efficient HB Digital), Sıcak Su banyosu
(Memmert).
3.1.3. Ekstrelerin Hazırlanışı
Bitkinin kurutulmuş olgun meyveleri öğütücüde öğütüldü. 3 g öğütülmüş meyveler 37
ºC’ de 3 defa 100 mL metanolle rotary evaporatörde ekstre edilmiştir. Süzülerek
birleştirilen ekstreler ekstreler rotavoparda (< 37 ºC) yoğunlaştırılmıştır. Ekstre analiz
anına kadar -18 ºC de saklandı.
3.1.4. Kompozisyon Analizleri
Bitkisel materyallerden elde edilen ekstreler total fenolik bileşiklerve total flavonoitler
bakımından spektrofotometrik olarak incelendi.
3.1.4.1. Toplam Fenol Miktar Tayini
Ekstrelerin içerdikleri toplam fenol miktarı gallik asite eşdeğer olarak Folin- Ciocalteu
yöntemi kullanılarak hesaplandı (82). Bu yöntem, Singleton ve arkadaşları tarafından
toplam fenolik içeriği ölçmek için geliştirilmiştir. Yöntemin temeli, fenolik bileşiklerin
Folin Ciocalteu ayıracı (FCR) ile sadece bazik ortamda reaksiyon vermesine
dayanmaktadır. Toplam fenolik bileşenlerin tayin yöntemi olarak bilinen FolinCiocalteu ayıracı (fosfomolibdik fosfotungstik asit) kullanılan bu yöntem, gerçekte
örneğin indirgenme kapasitesini tayin etmektedir.3, 95 mL distile su içeren 10 mL’ lik
kap içerisine 50 µL örnek çözeltisi ve 250 µL Folin-Ciocalteu reaktifi ilave edildi. 1
27
dakika sonra 750 µL % 20’lik sulu Na2CO3 ilave edilip 10 mL’ ye su ile tamamlandı.
Kontrol olarak ekstre içermeyen reaktif karışımı kullanıldı. 25 ºC’ de 2 saat inkübe
edildikten sonra 760 nm’ de absorbansı ölçüldü ve gallik asit kalibrasyon eğrisi ile
karşılaştırıldı. Toplam fenolik madde miktarı gallik asite eşdeğer olarak hesaplandı.
Deneyler üç paralel olacak şekilde yapıldı ve sonuçlar ortalama değerler olarak verildi.
3.1.4.2. Toplam Flavonoit Miktar Tayini
Ekstrenin ve kahvenin içerdikleri toplam flavonoit miktar tayini Zhishen ve ark.’nın
metoduna 1999 göre yapılmıştır.(83). Jia Zhishen ve diğerleritarafından rapor edilen
AlCl3/NaNO2 yönteminde toplam flavonoid içeriği, alüminyum klorür ve sodyum nitrit
ayıraçları kullanılarak, alkali ortamda pembe renkli flavonoit-alüminyum kompleksinin
meydana gelmesiyle belirlenmiştir.
AlCl3/NaNO2 yönteminde toplam flavonoit içeriği, (0, 3 mL) % 10’ luk alüminyum
klorür ve 5 dakika sonra (0, 3 mL) % 5’ lik sodyum nitrit ve 6. dakikada (2 mL) 1 M
sodyum hidroksit ayıraçları kullanılarak, alkali ortamda pembe renkli flavonoitalüminyum kompleksinin meydana gelmesiyle belirlenmiştir. Çözeltilerin absorbansları
510 nm’ de ölçüldü. AlCl3/NaNO2 yöntemleriyle bulunan toplam flavonoit
içerikleri,genellikle kersetin eşdeğeri olarak hesaplanır.
3.2. Antioksidan Aktivite Çalışmaları
3.2.1. 1,1-difenil-2-pikrilhidrazil (DPPH●) radikalini süpürücü etki tayini
Ekstrenin ve kahvenin DPPH● radikalini süpürücü etkileri Gyamfi ve ark.’ nın
metoduna 1999 göre yapılmıştır (84). Tris-HCI tamponu (50 nM, p.H 7.4) ve 1 mL 0.1
mM metanolde hazırlanmış. 1,1-difenil-2-pikrilhidrazil çözeltisi (DPPH●) ile karıştırldı.
Kontrol olarak ekstre içermeyen reaktif karışımı ve pozitif kontroller (BHT, BHA,
askorbik asit ve gallik asit) kullanıldı. Oda sıcaklığında ve karanlıkta 30 dakika inkübe
edildikten sonra absorbanslar 517 nm’ de okundu. İnhibisyon yüzdesi aşağıdaki eşitlik
kullanılarak hesaplandı. IC50 değerleri nonlineer regregasyon eğrileri kullanılarak (85)
hesaplandı. Analizler 3 paralel olarak hesaplandı ve ortalama değerler kullanıldı.
% inhibisyon= [(Abskontrol- Abs örnek) / Abs kontrol] x 100
28
3.2.2. 2,2'- azino-bis (3- ethylbenzhiazoline-6- sulphonic acid) (ABTS+) radikalinin
süpürücü etki tayini
Troloks eşdeğeri antioksidan kapasite olarak ifade edilen TEAC/ABTS yöntemi, ilk
olarak Miller ve arkadaşları (86, 87) tarafından geliştirilmiştir. Bu yöntem; 2,2’-azinobis
(3-etilbenzotiazolin-6-sulfonat) (ABTS⁺) kromojen radikal katyonunun absorbansının,
antioksidanlar tarafından inhibisyonunu temel alır. Antioksidanlar varlığında ABTS⁺
radikal katyonunun absorbansında belirli bir süre içindeki azalmadan yararlanarak
toplam antioksidan kapasite troloks cinsinden bulunur.
Ekstrenin ve kahvenin ABTS+ radikalini süpürücü etkilerine bakıldı (87). ABTS+
radikali (7 mM) ABTS+’ in sulu çözeltisi ile K2S2O8 ( 2.45 mM, son konsantrasyon)’ un
karanlıkta 12-16 saat bekletilmesiyle meydana getirildi ve absorbansı oda sıcaklığında
734 nm’ de 0.700 (± 0.030) olacak şekilde ayarlandı. Bu şekilde hazırlanan radikal
çözeltisi (990 µL) ile ekstre çözeltileri (10 µL ) karıştırıldı ve 734 nm de 1 dakikalık
aralıklarla 15 dakika süresince reaksiyon kinetiği ölçüldü. Konsantrasyona karşı ölçülen
inhibisyon yüzdeleri Troloks’ a eşdeğer olarak (TEAC) hesaplandı.
29
4.BULGULAR
4.1. Fitokimyasal Çalışmalara Ait Bulgular
Toplam Fenol
Ekstrenin toplam fenol miktarı deneysel kısımda verilen yöntem kullanılarak
spektrofotometrik olarak belirlenmiştir. Toplam fenol miktarı gallik aside eşdeğer
olarak hesaplanmıştır. P. terebinthus meyve ekstresi total fenol miktarı 93, 74 ± 1, 84
mgGAE/g iken menengiç kahvesinin total fenol miktarı 43, 5 ± 2, 27 mgGAE/g
bulunmuştur.
a
b
Resim 4.1. (a) Pistacia terebintus meyvesi ekstresi total fenol, (b) Menengiç kahvesi
total fenol
Toplam Flavonoit
Ekstrenin toplam flavonoit miktarı deneysel kısımda verilen yöntem kullanılarak
spektrofotometrik olarak belirlenmiştir. Toplam flavonoit miktarı kateşine eşdeğer
olarak hesaplanmıştır. Meyve ekstresi toplam fenol ve flavonoit içeriği olarak kahveden
daha zengin bulunmuştur. Sonuçlar Tablo4.1 de verilmiştir.
30
a
Resim 4.2. Standart olarak kullanılan kateşin
b
Resim 4.3. (a) Meyve ekstresi total flavonoit,
(b) Menengiç kahvesi total flavonoit
Tablo 4.1. Meyve ve kahvenin toplam fenol ve flavonoit bakımdan miktarı
Ekstre
% Verim
Toplam Fenol
Toplam Flavonoit
[mgGAE/g ekstre]
[mgCE/g ekstre]
93, 74 ± 1,84
76, 01 ± 5,90
Pistacia
terebinthus L.
meyvesi
% 13, 33
Menengiç
kahvesi
43, 5 ± 2, 27
4.2. Antioksidan Aktivite Çalışmalarına Ait Bulgular
4.2.1. 1,1-difenil-2-pikrilhidrazil (DPPH●) Radikalini Süpürücü Etki Tayini
Vücuttan zararlı ve hastalık yapıcı radikallerin uzaklaştırılması oldukça önemlidir. Bu
amaçla azot merkezli stabil bir radikal olan DPPH● radikali kullanılmıştır. IC50
değerleri, radikalin %50’sini süpürebilecek gerekli konsantrasyon olarak tanımlanır.
Küçük değer yüksek aktiviteyi gösterir. Menengiç meyve ekstresinin ve standartların
IC50 değerleri hazırlanan doğrusal olmayan eğriler kullanılarak hesaplanmış ve
sonuçlar Grafik 4.1. de verilmiştir.
31
P. terebinthus ekstresi ile yapılan çalışmalar sonucunda ekstrenin fizyolojik pH da
süpürücü etki gösterdiği belirlenmiştir. Menengiç kahvesinin aktivitesi ise 4 mg/ml’ den
büyük bulunmuştur. Grafik 4.1 e gore P. terebinthus ekstresi pozitif kontrol olarak
kullanılan askorbik asit, BHT, BHA, rosmarinik asit ve gallik asit kadar etkili
bulunmamıştır.
Resim 4.4. Pistacia terbinthus
meyvesinin seyreltme sonucu DPPH● ile
reaksiyon görünüşü
Resim 4.5. Menengiç kahvesinin
seyreltme sonucu DPPH● ile reaksiyon
görünüşü
IC 50 [ mg/mL]
0,3
0,25
0,2
0,15
0,1
0,05
0
BHA
BHT
GA
RA
AA
PF
ÖRNEKLER
Grafik 4.1. P. terebinthus meyve ekstresi ve standartların DPPH● radikalini
süpürücü aktiviteleri
32
4.2.2. 2,2'- azino-bis (3- ethylbenzhiazoline-6- sulphonic acid) (ABTS⁺⁺) radikalinin
süpürücü etki tayini
Bu yöntem mavi/yeşil renkli bir bileşik olan ABTS⁺ radikali katyonu tarafından
antioksidatif
maddelerin
miktarının
spektroskopik
olarak
ölçülmesi
esasına
dayanmaktadır. Bu yöntem ile; flavonoitler, hidroksisinamik asitler, karotenoitler gibi
hidrofilik ve lipofilik antioksidanlar ölçülebilmektedir. Ekstrenin ve kahvenin ABTS⁺
radikalini süpürücü etkileri değerlendirilmiş ve sonuçlar Grafik 4.2.’ de verilmiştir. Tüm
ekstre ve standartlarda etki konsantrasyonla doğru orantılı bir şekilde artış göstermiştir.
Ekstreler 2 mg/ml ve 4 mg/ml konsantrasyonlarda aktif bulunmuştur.
3
TEAC [mg/mL]
2,5
2
0,25
0,5
1,5
1
1
4
0,5
2
0
PK
PM
BHT
BHA
AscAs
GA
RA
ÖRNEKLER
Grafik 4.2. P. terebinthus meyvesi ekstresi ve standartların ABTS+ radikalini
süpürücü aktiviteleri
33
5. TARTIŞMA VE SONUÇ
Bu tez kapsamında araştırma konumuz olan Pistacia terebinthus bitkisinin meyvesi ve
bundan elde edilen menengiç kahvesinin antioksidan aktivitesi ve total fenol ve total
flavonoit
miktarları
kantitatif
olarak
incelenmiştir.
Bu
amaçla
kahve
suda
çözündürülmüş ve meyvenin metanol ekstresi hazırlanmıştır. Bu ekstreler hem
antioksidan aktivite deneylerinde hem de kompozisyon analizlerinde kullanılmıştır.
P. terebinthus’ un meyvesinden hazırlanan metanol ekstresinin verimi 13, 33 mg/g
olarak bulunmuştur. Bitkinin ekstresinin toplam fenol miktarı 93, 74 ± 1,84 mgGAE/g
ekstre bulunurken suda çözündürülmüş kahvenin
ise 43, 5 ± 2, 27 mgGAE/g
ekstrebulunmuştur. Bitki ekstresinin total flavonoit miktarı 76, 01 ± 5, 90 mgCE/g
ekstre hesaplanmıştır.
Fenolik asitler ve flavonoitler doğal antioksidanlar olarak bilinirler. Fenolik asitler,
özellikle hidroksisinnamatlar, antioksidan aktivitelerini hidrojen vererek gösterirler
(89). Bu tez kapsamında incelenen meyve ekstresi içerisinde flavonoitler ve fenolik
maddelerin varlığı saptanmışken bu oran kahvede çok daha düşük miktarlarda
bulunmuştur. Fenolik asitler ve flavonoitler polar çözücülerde çözünürler ve polar
sistemlerde güçlü aktivite gösterirler. DPPH●
radikal süpürücü etki testleri polar
ortamlarda yapılmaktadır. Bu nedenle de bu bileşiklerce zengin fraksiyonlar bu deney
sistemlerinde etkili olarak bulunmuşlardır.
1,1-Difenil-2-pikrilhidrazil (DPPH●) radikali, 517 nm’ de maksimum absorbans veren
stabil bir radikaldir. Antioksidan özellikli maddeler tarafından elektron ve hidrojen atom
transferi ile DPPH radikalinin hidrazin türevlerine indirgendiğinde absorbans düşer.
34
DPPH●
DPPH-H
Şekil 5.1. DPPH● radikali ile antioksidan arasındaki reaksiyon
Ekstrelerin azot merkezli stabil bir radikal olan DPPH● radikalini süpürme kapasiteleri
fizyolojik pH da incelenmiş ve sonuçlar IC50 değerleri olarak (mg/mL) verilmiştir. IC50
değeri küçüldükçe aktivite artmaktadır. P. terebinthus ekstresinin IC50 değerleri 0.28
mg/mL’ dir. Grafik 4.1. e göre meyve ekstresi pozitif standartlar kadar aktivite
göstermemiştir.
En çok kullanılan antioksidan aktivite ölçüm metodlarından birisi ABTS⁺/TEAC
yöntemidir. Bu yöntem, ABTS⁺’nin (2,2'-azinobis-(3-etilbenzotiazolin-6-sulfonik asit))
oksidasyonu sonucu oluşan ABTS⁺ radikal çözeltisi üzerine, antioksidan içeren örneğin
eklenmesi sonucu radikalin indirgenmesi ve oluşan mavi/yeşil renkli ABTS⁺ radikalinin
renginin 600–750 nm dalga boyunda belirlenmesi ilkesine dayanmaktadır (77).
ABTS⁺ radikalini süpürücü etki tayini P. terebinthus meyve ekstresi için 2 mg/mL,
menengiç kahvesi için 4mg/ml dozlarda incelenirken pozitif standartlar 0, 25 ve 0, 5
mg/mL dozlarda çalışılmıştır. Bitki ve kahve ekstreleri pozitif standart olarak kullanılan
BHT, BHA, gallik asit, rozmarinik asit ve askorbik asit kadar aktivite gösterememiştir.
(76).
Sonuç olarak, P. terebinthus’ un meyve ekstresi ile yapılan çalışmalar sonucunda
bitkinin methanol ekstresinin fenolik maddeler ve flavonoitler bakımından zengin
olduğu tespit edilmiştir. Ancak menengiç kahvesinde fenolik içerik ve aktivite oldukça
düşük çıkmıştır. Menengiç kahvesi üzerinde daha önce yapılmış ayrıntılı kimyasal
35
çalışma bulunmamaktadır. Bu tez kapsamında P. terebinthus metanol ekstresi ile
menengiç kahvesi incelenmiş ve tüm değerler karşılaştırmalı olarak verilmiştir. Bu
sonuçlar meyvelerin kavrulmadan direk polar bir çözücü olan su ile ekstre edildiğinde
kahveden daha yüksek biyolojik aktivite göstereceğini düşündürmüştür. Ayrıca
floramızda doğal olarak yetişen bir ağaç olan menengiç meyvelerinin ileri çalışmalar
yapıldıktan sonra uygun ekstreleri halinde bitkisel ilaç olabilme potansiyeli bulunduğu
da düşünülmüştür.
36
6. KAYNAKLAR
1.
Sekeroglu, N., Kaya, D. A., Inan, M., & Kirpik, M. (2006). Essential oil contents
andethnopharmacological characteristics of some spices and herbal drugs traded in
Turkey. International Journal of Pharmacology, 2, 256–261.
2.
Akan H, Korkut MM, Balos MM (2008). An ethnobotanical study around Arat
Mountain and its surrounddings (Birecik, Sanlıurfa). Fırat University J. Sci. Eng.
20: 67-81.
3.
Kaya B. Alchemilla L. (Rosaceae) Cinsi Türlerinde Flavonoit Bileşiklerinin Tayin
Edilmesi ve Bu Bileşiklerin Taksonomik Olarak Kullanılması, Doktora Tezi,
Kırıkkale Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Kırıkkale 2009: 266.
4.
Kırımer N, Köseoğlu Ç, İşcan G, Kürkçüoğlu M, Başer K.H.C. Bazı Yağaltı
Sularının Uçucu Yağ Bileşikleri ve Mikrobiyal Kontrolleri. Marmara Pharm J
2012; 16: 23-28.
5.
Moure, A., Cruz, J. M., Franco, D., Dominguez, J. M., Sineiro, J., Dominguez, H.,
et al. (2001). Natural antioxidants from residual sources. Food Chemistry, 72, 145171.
6.
Choi WC, Kim CS, Hwang SS et al. Antioxidant Activity and Free Radical
Scavenging Capacity Between Korean Medical Plants and Flavonoits by AssayGuided Comparison. Plant Scı 2002; 163: 1161- 1168.
7.
Walheim, L. 1981. Western Fruit and Nuts. HP Books, Inc. P. 166.
8.
Baytop, T.(1984). Türkiye’ de Bitkiler ile Tedavi. İstanbul Üniv. Yay. No. 3255.
9.
Duke, J.A., 1989. CRC Handbook of Nuts. CRC Pres., 343 p. Boca Raton, Florida.
37
10. Ayrancı, E., Dalgıç, A.C., 1992a. Preparation of protein isolates from Pistacia
terebinthus L. and examination of some functional properties. Lebenssmittel
Wissenschaft und Technologie, 25, 442-444.
11. Ayrancı, E., Dalgıç, A.C., 1992b. Moisture sorption isotherms of Pistacia
terebinthus L. and protein isolate. Lebenssmittel Wissenschaft und Technologie,
25, 482-483.
12. Baytop T. Türkiye’de Bitkilerle Tedavi Geçmişte ve Bugün (İlaveli 2. baskı), Nobel
Yayınları, 1999:324-325.
13. Davis PH, Calen J, Coode MJE. Flora of Turkey and The East Aegean Island
Edınburgh Unıversıty Pres, 1967;Volume 2:542-548.
14. Baytop, T.(1994). Türkçe Bitki Adları Sözlüğü. Türk Dil Kurumu Yay. No. 578
Ankara.
15. Baytop T (1999). Therapy with medicinal plants in Turkey. (Past and Present )
Nobel Medicinal Publish, İstanbul.
16. Tanker, M., Tanker, N., 1990. Farmakognozi Cilt 2. Anadolu Üniversitesi,
Eczacılık Fakülte-si Yayınları, 65, 335 s. İstanbul.
17. Ayfer. M.: Bazı önemli Pistacia türlerinin meyvelerinde yağ miktarı ile yağ
asitlerinin çeşit ve oranları ve bunlardan biyokimyasal sistematikte yararlanma
olanakları üzerinde araştırmalar-Ankara Üniv. Ziraat Fak.Yıll. 23: 126 (1973).
18. Karacan, M.S., Çağran, F., 2009. Multielement determination in fruit, soaps, and
gummy extract of Pistacia terebinthus L. by ICP OES. Turkish Journal of Biology,
33, 311-318.
19. G. Honda et al./ Journal of Ethnopharmacology 53 (1996) 75-87.
20. Ş.Kültür, / Journal of Ethnopharmacology 111 (2007) 341-364.
21. Yeşilada, E., Gisho, H., Sezik, E., Tubate, M., Fujite T, Tanaka, T., Takedu, y.,
Takaishi, ‘’Y., Trraditional medicine in Turkey. V. Folk medicine in the inner
Taurus Mountains’’, Journal of Ethnopharmacology 46, 133-152, 1995.
38
22. Tanker, M., & Tanker, N. (1998). Farmakognazi (2nd ed.). Ankara: Ankara
University-Faculty of Pharmacy Publication [no: 65].
23. Yeşilada E, Sezik E, Honda G. Takaishi Y, Tanaka T.J Ethnopharmacol 1999;
64:195.
24. Sayar A, Güvensen A, Ö zdemir F, Öztürk M. J SYST Bot 1995; 2: 151.
25. Maltass, H. S.: Note on some products of terebinth (Pistacia terebinthus) – Pharm.
Journ. (London) 17:540 (1858).
26. Stiepowich: La verite sur la terebinthine de Chio – J. de la Societe de Pharmacie de
Constantinople 2: 116 (1880).
27. Dogan Y, Baslar S, Ay G, Mert H. H., The Use of Wild Edible Plants. In Western
And Central Anatolia (Turkey). Economic Botany 58(4) pp.684-690. 2004.
28. Ertuğ F. ‘’Bodrum Yöresinde Halk Tıbbında Yararlanılan Bitkiler’’ 2002:82.
29.J.S. Mills and R. White, Arhaeometry 31(1), 37, 1989.
30. Tümen, G., Başer, K.H.C., Kırımer, N., ‘‘Türk sakızı uçucu yağının bileşikleri’’,
Proceedings of The XI th Symposium on Plant Originated Crude Drugs, Ed.
Coşkun, M., A. Ü. Eczacılık Fak. Yayınları, No: 75, 122-129, Ankara, 1997.
31. Tuzlacı E, ‘’Baba Dağı (Muğla) Florası ve Fethiye Yöresinde Halkın Yararlandığı
Bitkiler Hakkında Bir Ön Araştırma M. Ü. Eczacılık Fakültesi Farmasötik Botanik
Anabilim Dalı, Haydarpaşa-İstanbul, 2004.
32. Yazıcıoğlu, T.: Türkiye’ nin nebati yağ zenginliği, Türkiye’nin yağ, tohum ve
meyveleriyle nebati yağları üzerinde tecrübi araştırmalar- Ankara Y. Zir. Enst.
Derg. 2; 680 (1945).
33. Yazıcıoğlu, T.: Eine Studie über die Zusammensetzung der Früchte der türkischen
Pistazienarten-Zeit. Fette und Seifèn 52:89 (1950).
39
34. Bakirel T., Sener, S., Bakirel, U., Keles, O., Sennazli, G., & Gürel, A. (2003). The
investigation of the effects of P. terebinthus L. upon experimentally induced
hypercholesterolemia and atherosclerosis in rabbits. Turkish Journal of Veterinary
Sciences, 27, 1283-1292.
35. Edwards, K., Kwaw, I., Matud, J.,& Kurtz, I.(1999). Effect of pistachio nuts on
serum lipid levels in patients with moderate hypercholesterolemia. Journal of the
American College of Nutrition, 18, 229-232.
36. Doedoussis , G. V., Kaliora, A. C.,
Psarrs, S., Chiou, A., Mylona, A.,
Papadopoulos, N. G., et al.(2004) Antiatherogenic effect of .Pistacia lentiscus via
GSH restoration and downregulation of CD36 mRNA expression. Atherosclerosis,
174, 293-303.
37. Abdel-Rahman, A. H. Y.,& Soad, A. M. Y. (1975). Mastic as antioxidant. Journal
of the American Oil Chemists Society, 52, 423.
38. Iauk, L., Ragusa, S., Rapisarda, A., Franco, S., Nicolosi, V.M., 1996. In
vitroantimicrobial activity of Pistacia lentiscus
L. extracts: preliminary
report.Journal of Chemotherapy 8, 207–209.
39. Magiatis, P., Melliou, E., Skaltsounis, A. L., Chinou, I. B.& Mitaku, S. (1999).
Chemical composition and antimicrobial activity of the essential oil of Pistacia
lenticus var. Chia. Planta Medica, 65, 749-752.
40. Sheppard EP, Stutsman MJ. J Soc Cosmet Chem 1977;28:11.
41. Wei, TT., Sun, H., Zhao, X., Hou, A., Zhao, Q., et al. ( 2002). Scavening of
reactive oxygen species and prevention of oxidative neuronal cell damage by a
novel gallontannin, pistafolia A. Life Sciences, 70, 1889-1899.
42. Zhao, X., Sun, H., Hou, A., Zhao, Q., Wei, T., & Xin, W. (2005). Antioxidant
properties of two gallotannins isolated from the leaves of Pistacia. Biochimica et
Biophisica Acta (BBA), 1725, 103-110.
40
43. Halvorsen BL, Carlsen MH, Phillips KM, Bøhn SK, Holte Jr K, Jacobs DR, et al.
Content of redox-active compounds (i.e., antioxidants) in food consumed in the
United States. Am J Clin Nutr 2006;84:95–135.
44. Al-Habbal, M.J., Al-Habbal, Z., Huwez, F.U., 1984. A double-blind controlled
clinicaltrial of mastic and placebo in the treatment of duodenal ulcer. Clin. Exp.
Pharmacol. Physiol. 5, 541–544.
45. Al-said, M.S., Ageel, A.M., Parmar, N.S., Tariq, M., 1986. Evaluation of mastic, a
crude drug obtained from Pistacia lentiscus for gastric and duodenal anti-ulcer
activity. J. Ethnopharmacol. 15, 271–278.
46. Huwez, F.U., Al-Habbal, M.J., 1986. Mastic in treatment of benign gastric ulcers. J.
Gastroenterol. 3, 273–274.
47. Balan, K.V., Prince, J., Han, Z., Dimas, K., Cladaras, M., Wyche, J.H., Sitaras,
N.M., Pantazis, P., 2007. Antiproliferative activity and induction of apoptosis in
human colon cancer cells treated in vitro with constituents of a product derived
from Pistacia lentiscus L. Var. Chia. Phytomedicine 14 (4), 263–272.
48. Dimas, K., Hatziantonio, S., Wyche, J.H., Pantazis, P., 2009. A mastic gum extract
induces suppression of growth of human colorectal tumor xenografts in
immunodeficient mice. In Vivo 23 (1), 63–68.
49. Duru, M. E., Çakır, A., Kordali, S., Zengin, H., Harmandar, M., Izumi, S., et al.
(2003). Chemical composition and antifungal properties of essential oils of three
Pistacia species. Fitoterapia, 74, 170-176.
50. Özçelik, B., Aslan, M., Orhan, I., & Karaoğlu, T. (2005). Antibacterial, antifungal,
and antiviral activities of the lipophylic extracts of Pistacia vera. Microbiological
Research, 160, 159-164.
51. A. Mohagheghzadeh,P. Faridi, Y. Ghasemi. / Fitoterapia 81 (2010) 577–580.
52. Holley RA, Patel D. Improvement in shelf-life and safety of perishable foods by
plant essential oils and smoke antimicrobials. Food Microbiol 2005;22: 273–92.
41
53. Chowwanapoonpohn, S., Baramee, A., 2000. Antimalarial activity in vitro of some
natural extracts from Vitex trifolia.Chiang Mai J. Sci. 27, 9–13.
54. Goulart, H.R., Kimura, E.A., Peres, V.J., Couto, A.S., Fulgencio, A.A.D., Katzin,
A.M., 2004. Terpenes arrest parasite development and inhibit biosynthesis of
isoprenoids in Plasmodium falciparum. Antimicrob. Agents Chemother.48, 2502–
2509.
55. Alen, Y., Nakajima, S., Nitoda, T., Baba, N., Kanzaki, H., & Kawazu, K. (2000).
Two antinematodal phenolics from Knema hookeriana, a Sumatran rainforest plant.
Zeitschrift fuer Naturforschung, C: Journal of Biosciences, 55, 300–303.
56. Kıvçak, B., & Akay, S. (2005). Quantitative determination of α-tokopherol in
Pistacia lentiscus, Pistacia lentiscus var. chia, Nd Pistacia terebinthus by TLC
densitomery and colorimetry. Fitoterapia, 76, 62-66.
57. Kubo, I., Ochi, M., Vieira, P. C., & Komatsu, S. (1993). Antitumor agents from the
cashew (Anacardium occidentale) apple juice. Journal of Agriculture and Food
Chemistry, 41, 1012–1015.
58. Sanz, M. J., Terencio, M.C.,& Payả, M. (1992). Isolation and hypotensive activity
of a polimric procyanidin fraction from Pistacia lentiscus L. Die Pharmazie, 47,
466-467.
59. Sanz, M. J., Terencio, M.C.,& Payả, M. (1993). Pharmacological actions of a new
procyanidin polymer from Pistacia lentiscus L. Die Pharmazie, 48, 152-153.
60. Demo, A., Petrakis, C., Kefalas, P., Boskou, D., 1998. Nutrient antioxidants in
some herbs and Mediterraneanplant leaves. Food Res. Int. 31, 351–354.
61. Pascual-Villalobos, M.J., Robledo, A., 1998. Screening for anti-insect activity in
Mediterranean plants. Ind.Crops Prod. 8, 183–194.
62. Giner-Larza, E.M., Manez, S., Giner-Pons, R.M., Recio, M.C., Rios, J.L., 2000. On
the anti-inflammatory and anti-phospholipase A2 activity of extracts from
lanostane-rich species. J. Ethnopharmacol. 73,61–69.
42
63. Dedoussis, G.V.Z., Kaliora, A.C., Psarras, S., Chiou, A., Mylona, A.,
Papadapoulos, N.G., Andrikopoulos, N.K., 2004. Antiatherogenic effect of Pistacia
lentiscus via GSH restoration and down regulation of CD36 mRNAexpression.
Atherosclerosis 174, 293–303.
64. Hamdan, I.I., Afifi, F.U., 2004. Studies on the in vitro and in vivo hypoglycemic
activities of some medicinal plants used in treatment of diabetes in
Jordaniantraditional medicine. J. Ethnopharmacol. 93, 117–121.
65. Giner-Larza, E. M., Ma´nez, S., Recio, M. C., Giner, R. M., Prieto, J. M., Cerda´Nicola´s, M., et al. (2001). Oleanolic acid, a 3-oxotriterpene from Pistacia, inhibits
leukotriene synthesis and has anti-inflammatoryactivity. European Journal of
Pharmacology, 428, 137–143.
66. Giner-Larza, E. M., Ma´nez, S., Giner, R. M., Recio, M. C., Prieto, J. M., Cerda´Nicola´s, M., et al. (2002). Anti-inflammatory triterpenes from Pistacia terebinthus
galls. Planta Medica, 68, 311–315.
67. Hou, A. J., Peng, L. Y., Liu, Y. Z., Lin Z. W.,& Sun, H. D., (2000). Gallotannins
and related polyphenol from Pistacia weinmannifolia. Planta Medica, 66, 624-626.
68. Kawashty, S. A., Mosharrafa, S. A. M., El-Gibali, M., & Nicolosi, V. A. M. (2000).
The flavonoids of four Pistacia species in Egypt. Biochemical Systematics and
Ecology, 28, 915-917
69. Romani, A., Pinelli, P., Galardi, N., Mulinacci, N., & Tattini, M. (2002)
Identification and quantification of galloyl derivatives, flavonoid glycosides and
anthocyanins in leaves of Pistacia lentiscus L. Phytochemical Analysis, 13, 79–86.
70. Saitta, M., Giuffrida, D., La Torre, G. L., Potortı`, A. G., & Dugo, G. (2009).
Characterisation of alkylphenols in pistachio (Pistacia vera L.) kernels. Food
Chemistry, 117, 451-455.
43
71. I.E. Orhan , F. Sezer Senol a, A. Rifat Gulpinar c, Nazim Sekeroglu d, Murat Kartal
c, Bilge Sener.’’ Neuroprotective potential of some terebinth coffee brands and the
unprocessed fruits of Pistacia terebinthus L. and their fatty and essential oil
analyses’’ / Food Chemistry 130 (2012) 882–888.
72. Cooper R. Age- Reversing Free Radical Fighters Antioxidants, Woodland
Publishing, Utah 1997: 5-11.
73. Peltoketo A. Oxidation and Its Prevention: In vitro Evaluation of the Antioxidant
Properties of Natural Phenolic Substances Using The Free Radical DPPH● Method,
Yüksek Lisans Tezi, University of Helsinki, Division of Pharmacognosy, Helsinki
Finland,2000:20.
74. Göger F. Salvıa vırgata Jacq. veSalvıa halophıla Hedge’nin Antioksidan Etkilerinin
ve Bileşimlerinin Belirlenmesi, Yüksek Lisans Tezi, Anadolu Üniversitesi Sağlık
Bilimleri Enstitüsü, Eskişehir, 2006: 98.
75. Panglossi HV. New Developments in Antioxidants Research, Nova Science
Publisher, New york USA, 2006:1.
76. Aydın A, Sayal A, Işımer A. Serbest Radikaller ve Antioksidan Savunma Sistemi.
Gülhane Askeri Tıp Akademisi Basımevi, 2001; 20: 2-70.
77. Bachmayer O. Antioxidant Properties of Aqueous Extracts from Selected Culinary
Herbs, Yüksek Lisans Tezi, University of Helsinki, Division of Pharmacognosy,
Helsinki, Finland,2004:85
78. Olinescu R, Smith TL. Free Radical in Medical. ISBN 1-56072-869-8. 2002. New
York 2002:1-2.
79. Yalçın AS. Antioksidanlar. Klinik Gelişim1998; 11: 342-346.
80. Güneş HV, Başaran A. Hücre Yapısı, Tıbbi Biyoloji ve Genetik (1), Güler
AD.(editor), Anadolu Üniversitesi Basımevi, Eskişehir 2006:11.
81. Mukhopadhyay A.K. Antioxidants Natural and Synthetic. ISBN-13: 978-3-93805405-5. Kiel, Almanya 2006
44
82. Singleton VL, Orthofer R, Lamuela-Ravento´S RM. Analysis of Total Phenols and
Other Oxidation Substrates and Antioxidants by Means of Folin-Ciocalteu Reagent.
In Methods in Enzymology, Packer, L. (Ed.), Academic Press, San Diego, CA,
1999; 299: 152-315.
83. Gyamfi MA, Yonamine M, Aniya Y. Free-Radical Scavenging Action of Medicinal
Herbs from Ghana Thonningia Sanguinea on Experimentally Induced Liver
Injuries. General Pharmacology 1999; 32: 661-667.
84. J. Zhishen, T. Mengcheng, W. Jianming, Food Chemistry, 64, 1999, 555-559.
85. Sigma Plot 2001 versiyon7.0, SPSS Inc., Chicago IL
86. Miller, N.J., Diplock, A.T., Rice-Evans, C., Davies, M.J., Gopinathan, V., Milner,
A., 1993, A novel method for measuring antioxidant capacity and its application
tomonitoringthe antioxidant status in premature neonates, Clin. Sci.,84, 407-412.
87. Miller, N.J., Rice-Evans, C., 1994, Total antioxidant status in plasma and body
fluids, Methods in Enzymology,234, 279-293.
88. Re R, Pellegrini N, Proteggente A et all. Antioxidant Activity Applying an
Improved ABTS Radical Cation Decolorization Assay. Free Radical Bio Med
1999; 26: 1231-1237.
89. Rice-Evans
CA,
Miller
NJ,
Paganga
G.
Structure-Antioxidant
Activity
Relationships of Flavonoids and Phenolic Acids, Free Radıcal Bıo Med 1996; 20:
933-956.
45
ÖZGEÇMİŞ
Gülsüm YILDIZ, 1987 yılında Tokat’ ta doğdu. İlk ve orta öğrenimini Gülbahar Hatun
İlköğretim Okulu’nda, liseyi Tokat Anadolu Lisesi’ nde tamamladıktan sonra 2008
yılında girdiği Erciyes Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nden 2013 yılında mezun oldu.
İletişim Bilgileri
E- mail: ecz.gulsumyildiz@hotmail.com
Download