Sosyal Medya ve Teknolojinin Eğitim Boyutu

advertisement
TEMEL EĞİTİM VE ORTAÖĞRETİM KURUMLARI
DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ HAZİRAN DÖNEMİ SEMİNER ÇALIŞMASI
SOSYAL MEDYA VE TEKNOLOJİ KULLANIMININ EĞİTİM BOYUTU
Günümüzde bilişim teknolojileri,öğrenme-öğretmen sürecini,sosyal,ekonomik ve kültürel yaşamı
olduğu kadar kişiler arası etkileşimide yeniden şekillendirmiştir.Tüm bu gelişmelerle artık insanlar
arasındaki iletişim biçimi çok farklı boyutlara taşınmış milyonlarca insan kendi gerçek kimlikleriye bu
sosyal paylaşım sitelerinde özgürce bilgi paylaşımında ve aktarımında bulunmaya başlamıştır.Soyal
medyanın bu denli güçlü olduğu günümüzde bu sosyal ağların ve paylaşım sitelerinin eğitim sürecine
olumlu etkisini sağlamak ve kullanmak zorunlu hale gelmiştir.
Günümüz eğitim sisteminde sosyal medyanın ve teknolojinin eğitim-öğretim ortamında etkin
kullanımıyla öğretim deneyimlerinin zenginleştirilmesi,iletişim ve dönüt işelmlerinin daha etkili ve hızlı
yapılarak değerlendirme aşamasının mevcut şeklinden hızlı ve pratik olması sağlanabilir.
Yapılan araştırmalar sosyal ağ kullanıcılarının çoğunluğunu öğretmen,öğrenci ve okul yöneticilerinin
oluşturduğunu göstermiştir.Bu durumda bu alanda yeni fikirlere duyulan ihtiyacı artırmıştır.Günümüz
eğitim camiası sosyal paylaşım ve ağların eğitim-öğretime etkin katkısını geliştirecek fikirler ve
yöntemler bulmak ve geliştirmek zorundadır.
Sosyal paylaşım siteleri ve ağlarda bilginin çok hızlı ve çok kişiye anında iletilebildiği gerçeği özellikle
eğitimcilerin üzerinde durması gereken bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bu ağlar bireye bilgi paylaşma,ilişki kurma ve geliştirme gibi birçok konuda fayda sağlamaktadır.
Sosyal ağ sitelerinin okullarda etkin kullanılabilmesi için okul web sayfalarının öğretmen ve öğrenci
kullanımına aktif olarak açılması ile mümkündür.Öğretmenler okul web sayfalarında kendilerine ve
okuttuğu derslere yönelik içerik ekleyebilmeli ve öğrencileriyle paylaşabilmelidir.Öğrencilerine okul
web sitesi üzerinden online sınavlar yapabilmeli,elektronik ortamda ödevler gönderilmelidir.
İnternetin mesleki bilgi edinmek,bireysel üretkenlik,sosyalleşme,dil öğrenmeyi geliştirme,araştırma
amaçlı kullanıldığını düşünürsek bu konularda internetin sağlayacaği fayda bireylerin aktif katılımlarını
sağlamakla mümkün olacaktır.
McLoughlin ve Lee , pedagojik araçlar olarak düşünülebilecek olan sosyal ağların, eğitsel bağlamda
sağlayabileceği olası yararlarını;
a) sosyal destek ve bağlanabilirlik,
b) iş birlikli bilgi keşfi ve paylaşımı,
c) içerik oluşturma
d) bilgi ve enformasyon kümelemesi ve içerik modifikasyonu olarak sıralamaktadırlar
Muijs, vd. ise, eğitimsel bağlamda düşünüldüğünde sosyal ağların:
a) Okul geliştirme,
b) fırsatları arttırma (örneğin işletmelerle işbirliğine gitme)
c) kaynak paylaşımı gibi yararlarının olduğunu ifade etmektedirler.
SONUÇ VE ÖNERİLER:
Dünya da ve ülkemizde internet ve bilgisayar kullanımının hızla artması,internetin hayatın her alanında
karşımıza çıkması,alışveriş yapmaktan iletişim kurmaya,eğitime hatta hayatın her alanına yerleşmesi
teknolojinin günümüzde nekadar önemli olduğunu bize göstermektedir.
Sosyal medya ve teknoloji eğitim alanında bir çok yeniliği ve gelişmeyi içerisinde barındırmaktadır.
Sosyal ağların birçok kullanım özelliği ve olanaklarının olması, öğretmenlerin eğitim öğretim süreçlerini
aktif, yaratıcı, işbirlikli öğrenme ile desteklemelerine, öğrenci-öğrenci, öğrenci-içerik ve öğretmenöğrenci etkileşimi arttırmada, öğrencilerin araştırma, sorgulama ve problem çözme becerilerini
kullanmaları ve geliştirmeleri konusunda destek olmaktadır.
Günümüzde dijital okuryazarlık diyebileceğimiz bu gelişmeler sayesinde düşünceler,yenilikler ve
paylaşımlar eskisinden kat kat daha hızlı bir şekilde yayılmakta ve sınırları aşmaktadır.
 Okullarda teknik altyapılar en kısa sürede tamamlanarak öğrenci ve öğretmenlerin bu alandaki
eğilimleri desteklenmelidir.
 Öğretmen ve öğrenci ve velilerin sosyal medya ve teknoloji kullanmlarını artıracak önlemler ve
teşvikler sağlanmalıdır.
 Bu yönde bilgi ve becerileri geliştirici eğitimler verilmelidir.
 Mümkün olduğunca ders içerisinde teknolojinin imaknmarından faydalanılmalıdır.
 Sosyal medya,sosyal ağlar ve teknolojinin ders oratımına aktarılması ve yoğun bir şekilde
kullanılması için yeni araştırmalar ve fikirler üretilmelidir.
SOSYAL KÜLTÜREL ETKİNLİKLER VE KİTAP OKUMA BİLİNCİ
Eğitim’in en temel amacı öğrencilere birey olma niteliklerini kazandırmak ve bu bireyleri hayata
hazırlamaktır.Araştıran,sorgulayan,düşünen ve üreten bir nesil yetiştirmek için eğitim ortamlarında
sosyal ve kültürel etkinliklere yer verilmeli okuyan,okuduğunu anlayan ve özümseyen bireyler
yetiştirmeye amaç edinmeliyiz. Tüm bu hedefleri gerçekleştirmek için okullarımızda öğrencileri sosyal
etkinliklerle buluşturmalı onları sanata,spora ve müziğe yönlendirmeliyiz.
Bu alanda yapılan araştırmalar sosyal aktivitelerle öğrencilere hayal bile edemeyeceğimiz bilgi ve
beceriler kazanırabileceğimizi kanıtlamıştır.
Günümüz eğitim sisteminde müfredatı yetiştirme endişesinin okullarımızda sosyal etkinlikleri kısıtladığı
gözlemlenmektedir.Milli Eğitim Bakanlığımız tarafından yapılan müfredatı hafifletme çalışmalarının bu
konuda sistemi rahatlatacağını ve okullarda sosyal etkinlik ve aktivitelerin artacağını söyleyebiliriz.
 Sosyal etkinlik ve aktiviteler öğrencilerin sosyal ve kişliler arası iletişimini güçlendirmektedir.
 Özgüveni artırarak sorumluluk alma bilincini geliştirmektedir.
 Sosyal ve toplumsal olaylara karşı duyarlılığı artırmaktadır.
 Kaynaşma ve dayanışma ruhunu güçlendirmektedir.
Ülkemizde ilkokul çağından üniversite çağına kadar toplumumuzda kitap okuma,kitap okumayı
sevdirme konusunda her dönemde sıkıntılar olmuş ancak sorun tam anlamıyla çözülememiştir.
Bu konuda zaman zaman yapılan araştırmalar ülkemizin kitap okuma konusunda dünya ülkeleri arasında
çok gerilerde olduğu defalarca tespit edilmiş,yapılan araştırmalarda kanıtlanmıştır.
Bu alanda üretilen fikirler çözüm odaklı olmamış,eğitim çağının içindeki veya dışındaki bireylerimiz
için okuma bir alışkanlık haline getirilememiştir.
Kişinin hiç bir dış baskı olmadan severek okuyabilmesi öncelikle okumayı kendisi için bir ihtiyaç olarak
görmesiyle ilgilidir.
Okumayı öğrenmiş bireylere bunu severek devam ettirmeleri konusunda öğretmenlerimize ve ailelere
büyük görev düşmektedir.Aileler çocukların okuma davranışlarını sürekli desteklemeli ve teşvik
etmelidirler.Aile tarafından desteklenmeyen okuma davranışını okullarda öğretmenlerin tek başına
kazandırmaları ve sürekliliğini sağlamaları çok zordur.Bu süreçte iki önemli aktör olan öğretmen ve veli
işbirliği içerisinde olmalı ve çocukları birlikte desteklemeli ve onlara örnek olmalıdır.
Kitap okuma bilincini artırmak ve okumayı sevdirmek için;
 Ailece okuma saatleri düzenlenebilir.
 Küçük yaştan itibaren aileler çocuklarına sesli olarak kitap okuyabilir.
 Zaman zaman kitapçılar gezilebilir,kütüphaneler ziyaret edilebilir.
 Kitap aile ve öğretmenler tarafından ödül listesine mutlaka alınmalıdır.
 Aileler ve öğretmenler çocukları harçlıklarının bir kısmıyla kitap alamalrı konusunda
eğitebilirler.
Çocuklara okuma alışkanlığı kazandırılması konusunda Prof. Dr. Bülent Yılmaz’ın dikkat
çektiği dört nokta vardır ;
 Çocukluk dönemi kişiliğin oluştuğu dönemdir
 Okuma, sağlıklı ve gelişmiş bir kişiliğin temel taşlarından birisidir.
 Ebeveyn ve öğretmen, çocuğa okuma alışkanlığı kazandırma ve geliştirmede doğrudan sorumlu
kişilerdir.
ERDEMLİ BİREYLER YETİŞTİRİLMESİ VE KARAKTER EĞİTİMİ
Dünyadaki tüm eğitim sistemlerinin ilk hedefi çevreye,insanlara,hayvanlara saygılı kendisine
ailesine ve topluma faydalı kendi kendine yetebilen erdemli bireyler yetiştirmektir. İlk aşamada
insanoğlunun karakteri genetik kodlarla oluşssada fiziki şartların,coğrafi özelliklerin ve sosyal
çevrenin etkisi bir hayli fazladır.Çocuk yaşta alınan iyi bir eğitimin bireyin ilerleyen yaşlarının en
önemli mihenk taşı olduğunu ve bu dönem de bireye kazandırılan istendik davranışların karakter
üzerindeki olumlu etkisi göz ardı edilmemelidir.
Neredeyse bütün toplumlarda sevgi,doğruluk,dürüstlük,güvenilirlik,sorumluluk sahibi olma gibi
temel insani değerlerle donatılmış bireyler ideal insan tipini oluşturmaktadır.Bu insan tipini
yetiştirmek ise çocukluk yıllarındaki kaliteli bir eğitimden geçmektedir.
Erdemli bireyler yetiştirmek her toplumun ana hedefi olsada erdemli bireyler yetiştirmek okadar
kolay olmamaktadır.Özellikle çocukluk yıllarının çok iyi değerlendirilmesi bireylerin toplumda
kabul gören ve beğeni kazanmış davranışlarla yetiştirilmesi gerekmektedir.
Son zamanlarda Milli Eğitim Bakanlığımız tarafından bu konunun üzerinde önemle durulmakta
karakter ve değerler eğitimi her gün geliştirilmeye çalışılmaktadır.
Erdemli bireyler yetiştirme konusunda öncelikli görev aileye düşmekte ,aileler ilk önce kendilerine
nasıl bir birey yetiştirmek istiyorum sorusunu sorarak başlamalıdırlar.Bu soruyu kendilerine sorup
cevabını veremeyen ebeveynler nasıl bir birey yetiştireceği konusunda net olmadıkları için zaman
zaman bocalama yşayacaklardır.
Aileler çocuklara dini,ahlaki ve estetik değerleri birlikte ve çocukjlarının gelişim özelliklerini
dikkate alarak vermelidir.
Karakter eğitimi aile,okul ve çevre faktörleri birlikte ele alınarak yürütülmelidir.Bu bağlamda
karakter eğitimi duygu,davranış ve bilgi aşamaları olan bir eğitim sürecidir.Çocuklara dini ve ahlaki
değerler birlikte verilmelidir.
Karakter eğitimi konusunda örnek olarak peygamberimizin çocuk eğitimi bizlere örnek
olabilir.Peygamberimizin çocuk eğitiminde uyguladığı sistem araştırılıp incelenerek bu günkü
bireylerin yetiştirilmesinde kullanılabilir.





Peygamberimiz şaka bile olsa çocukları kandırmamayı tavsiye etmiştir.
Kız çocuklarına pozitif ayrımcılık yapmıştır.
Çocuklarla şakalaşmıştır.
Çocukların para karşılığında çalıştırılmaması gerektiğini vurgulamıştır.
Anne-baba eğitiminin önemi üzerinde durmuştur.
Peygamberimiz bu konuda en güzel örnekleri bize sunarak karakter eğitimind enelere dikkat
edeceğizi bize uygulamalı olarak göstermiştir.Peygamberimizin çocuklarla iletişimi ve
eğitiminde izlediği metodlar araştırılıp incelenerek bu konuda yol gösterici olması
sağlanabilir.
KURUMSAL İLİŞKİLER VE PAYDAŞLARLA İŞBİRLİĞİ
Kurumsal ilişkiler, en geniş ifadesi ile “bir kuruluşun paydaşlarıyla olan ilişkisi” olarak tanımlanabilir.
Bir organizasyon tüketicilerinden, faaliyet gösterdiği alanı düzenleyen yasa ve yönetmelikleri
hazırlayanlara, karar alıcılara kadar geniş bir alanla iletişim ve etkileşim halindedir. Siyasetçiler,
hissedarlar, tüketiciler, müşteriler, tedarikçiler, medya, STK’lar ve meslek örgütleri bu alan içinde
sayılabilecek paydaşlardan bazılarıdır.
Tüm bu paydaşlarla iletişimi ve ilişkileri yönetmek, kurum itibarının vazgeçilmez unsurlarıdır.
Dolayısıyla organizasyonlar bu ağı etkin bir şekilde yönetmek için “kurumsal ilişkiler” disiplininden
yararlanmaktadır.
Kurumsal ilişkiler alanında faaliyet gösteren profesyoneller; devletle ilişkileri, medya iletişimini, kriz
yönetimini, kurumsal ve sosyal sorumluluğu ve stratejik iletişim konularını birleştirerek güçlü bir
kurumsal itibar inşa etmek üzere çalışırlar.
Kurum itibarının korunmasında önemli bir araç olan kurumsal ilişkiler, temelde paydaşlarla ortak bir
zemin bulmak ve topluma katkı sunmak üzerine odaklanır ve politika geliştiriciler ile karar alıcılara
daha iyi politikalar geliştirilmesinde ve mevzuat çalışmalarında destek olmayı hedefler.
Bu alan çoğunlukla kamu otoriteleri ile ilişkileri kapsar ve kurumsal ilişkiler yönetimi organizasyonların
bünyesinde “Resmi İşler”, “Devletle İlişkiler”, “Kamu İlişkileri”, “Regülasyon” ya da “Kurumsal
İlişkiler” gibi farklı adlar altında yürütülür. Bu birimlerde görev alan profesyoneller, organizasyonun
tüm paydaş ağıyla etkin bir iletişim kurarak itibar yönetimini gerçekleştirmseini ve karar alma
mekanizmalarında etkili olmasını mümkün kılacak yetkinliklere sahip olmalıdır.
Kurumsal ilişkiler profesyonelleri temsil ettikleri organizasyonun itibarını korumakla olduğu kadar
kamu yararını gözetmekle de sorumludurlar. Bu nedenle çalışmalarında etik kuralları dikkate alarak,
hiçbir çıkar ilişkisine girmeden mesajlarını doğru aktarmak üzere faaliyet gösterirler.
Mesajın doğru iletilmesi kadar doğru bir üslupla iletilmesi de kurumsal ilişkiler yönetiminin önemli
unsurlarından biridir.
İşte eğitimde, okullarda da karar verme süreçlerinde paydaşlarla işbirliği yapılmalıdır.Öğretmen ,öğrenci
ve veli görüşlerine de başvurulmalıdır.
Download