HEKİM ANDI VE TAŞIDIĞI DEĞERLER Bir antlaşmayı kesinleştirmek için kullanılan “and içme” kavramı tıpta da kendi özel durumuyla varlığını sürdürmektedir. Hekim andı hekimlik uğraşı kadar eskidir, hekimliğin en eski profesyonel meslek oluşu nedeniyle Şamanizmde, Eski Mezopotamya tıbbi metinlerinde İmhotep (~ MÖ 3000) ile, eski Ege Uygarlığı tıbbında Eskülaplarda biçimlenen and metni, rasyonel tıbbın babası olarak bilinen Hipokrat (MÖ 459-355) ile günümüze kadar izini sürdüğümüz and metinlerine ulaşır. Yazılı ilk bilinen hekim andı, Hipokrat’tan yaklaşık 2000 yıl önce yaşamış olan ve ilk hekim olarak kabul edilen İmhotep tarafından yazılmıştır. O günden günümüze dek hekim andları hep var olagelmiş ve tıbbın evrimi sürecinde kendini hep ileriye taşımış; böylelikle de hekim hasta arasındaki ilişkinin temel dayanaklarından biri olmuştur. Hekimlik andları da yaşadığı dönemlerden, ilişkilerden ve insanlığı etkileyen büyük olaylardan etkilenmişlerdir. II. Dünya savaşı sonrası Dünya Tabipler Birliği'nin 2'nci Genel Kurulu’nda (Eylül 1948, Cenevre-İsviçre) and metni II. Dünya savaşının yaralarını sarmak ve hekimliğin bu savaşta aldığı yaraları onarmak üzere yeniden tanımlanır. Cenevre Bildirgesi/ Mesleki Bağlılık Yemini olarak da geçen bu and metninde ilk kez olarak “Din, ulus, ırk, parti politikaları ya da toplumsal durumla ilgili değerlendirmelerin görevimle hastamın arasına girmesine izin vermeyeceğim” ibaresi yer alır. Bu söylem günümüze kadar tüm and metinlerinin değişmez öğesi olarak kalır. Hekimlik antları, uygulamada yaygınlaştıkça evrenselleşen vicdani bağlayıcı metinlerdir. Hekimler de insanlığın yaşadığı acılardan, sorunlardan ve ötekileştirmelerden kendilerini soyutlayamazlar ve sorumluluktan kaçınamazlar. Bu antlar, hem mesleki dayanışmanın göstergesidir, hem de hastalara güven telkin etmektedir. Hekimler tarafından çok geniş bir coğrafyada kullanılıyor olması, halk tarafından yaygın şekilde bilinen ve kabul görmüş bir mesleki and olması ve hekimlik uğraşını eleştiride kullanılan ilk referans olması, buna kanıt olarak gösterilebilir. İlk anttan bugüne, yararlılık, zarar vermeme ve hastayı önceleme bütün and metinlerinde mevcuttur. Hasta hekim ilişkisinde güveni bu kadar sağlamış ve hekimler için de törenselleştirilerek belleklerde unutulmaz hale gelen bu and metinleri, üstlendikleri bu misyonla dikkatle incelenmeli ve sahiplenilmelidir. 1948’de Dünya Tabipler Birliği’nin, 2. Dünya Savaşı’nda insanlığın ödediği bedellerden çıkardığı bir ders, insanlık onuruna saygı gösterilmesi gerektiği olup, bu çıkarım Cenevre Bildirgesi’ne “Din, ulus, ırk, parti politikaları ya da toplumsal durumla ilgili değerlendirmelerin görevimle hastamın arasına girmesine izin vermeyeceğim” bölümünün metne eklenmesi olarak yansımıştır. Daha sonrasında “Mesleki Bağlılık Yemini” alt başlığında bu metin revize edilmiş, evrensel insan hakları bağlamında bu kısım “Yaş, hastalık ya da sakatlık, inanç, etnik köken, millet, politik eğilim, ırk, cinsel yönelim, sosyal duruş ya da başka herhangi bir etkenin, görevim ve hastam arasına girmesine izin vermeyeceğim” şeklinde yenilenmiştir. Bu yenileme yaşın, sakatlığın, cinsel yönelimin de hekimler için ayrımcılık nedeni olamayacağını reddedilmez hale getirmiştir. Özgün and metni kutsal değerlere vurgu yapmakla birlikte bunun tek bir dinin ilahına indirgenmesi de yanlıştır. Tıp mesleği laik bir meslek olup, tarihte hekimler karşı cinsten kişilerle mesleki ilişkilerinde dinsel sınırlamalardan muaf tutulan bir kaç meslekten biridir. Hekim hasta ilişkisinde hekim hastasının karşısında yalnızca “hekim kimliği” ile var olmalıdır; onun cinsel kimliği, politik ve inançsal kimliği hekim kimliğinin önüne asla geçmemelidir. Yaşadığımız dönemde artık hiçbir şeyin insanlık adına geriye gidemeyeceğini bilerek, insanlığın belleğindeki her türlü acının, ayrımcılığın hekimlerin de belleğinde olması gerektiğine inanmaktayız. Hekimlere yol gösterecek her türlü etik ilke, insanlığa ve hekimlere rağmen hiçbir baskıyla değiştirilemez. İnsanlığa, evrensel etik ilkelere karşı hareket eden her türlü siyasi güç; yine insanlık tarafından engellenecektir. Hasta-hekim ilişkisinde hekimlerin belleğinde yer edinmiş ve edinecek olan, hastasına sadece insan olarak yaklaşmasını sağlayan bu metin üzerinde, ayrımcılığa yol açabilecek her eksiltme, her ekleme ve her değişiklik, vicdani sorumluluk ve suçtur.