İZ Bİ R Lİ K ZEYTİN AĞACININ BİYOLOJİK VE MORFOLOJİK ÖZELLİKLERİ | 42 AK D EN ZEYTİN AĞACININ BİYOLOJİK VE MORFOLOJİK ÖZELLİKLERİ 5 ZEYTİNDE BAKIM İŞLEMLERİ | 43 İZ Bİ R Lİ K 5.1. Ağaç : Zeytin ağacı kendi haline bırakılırsa zakkum, fındık, böğürtlen gibi çalımsı büyüyen bir bitkidir. Dallanır, budaklanır, sıklık yapar, uzar gider, uzadıkça çalılaşır, çalılaştıkça uzar. Yetişkin zeytin ağacı genetik olarak orta büyüklükte, doğal tacı küreseldir. Zeytin değişik safhaları olan bir ağaçtır ve olgun safhadakilerden açıkça farklı yaprakları olan bir gençlik dönemine sahiptir. Zeytin ağacı kurak, subtropik iklime uygun bir Akdeniz ağacı olarak kuraklık ve yüksek sıcaklık gibi ekstrem çevre şartlarına karşı çok iyi uyum gösterirler. Zeytin havalanmış topraklara ihtiyaç duymasına rağmen, geniş bir dağılım gösteren farklı toprak tiplerine kendisini iyi adapta edebilir ve sıfırın birkaç derece altındaki düşük sıcaklıklara karşı dirençlidir. Zeytin olağanüstü yüksek bir morfogenetik güce sahiptir ve bu nedenle şekil ve gençleştirme budamalarına iyi cevap vermektedir. AK D EN 5.2. Kök Sistemi : Tohumdan veya çelikten meydana gelmiş fidanlarda kökler 3. ve 4. yaşına kadar daima dikine büyüme gösterirler. Daha sonra bu köklerin yerine yumruların oluşması ile saçakvari yeni bir kök sistemi meydana gelmektedir. Oluşan bu kök sistemi hemen toprak yüzeyinin altında yer almaktadır. Zeytin ağacının yaşına bağlı olarak kökler de büyümeye ve yayılmaya devam ederler. Kök sisteminin dağılımı toprağın bünyesine ve özellikle de havalanmasına bağlıdır. Havalanması iyi topraklarda kök sisteminin açısı nispeten dardır ve kökler 6-7 m. hatta daha da derine ulaşabilir. Daha az havalanan topraklarda açı artar ve kök sisteminin derinliği azalır. Sulanan bahçelerde kök sistemi yüzeyseldir ve köklerin çoğunluğu 70-80 cm.’lik kısımda yoğunlaşmaktadır. Her ana kök, her bir kök ve tacın özel bir kısmı bölgesel bir etkileşim yaratarak, ana dallardan biriyle doğrudan bağlantılıdır. Bunun için toprak şartlarına bağlı olarak dengesiz taçlar gelişebilmektedir. Bir ana dalın çıkarılması kendisine denk gelen kök sisteminin zayıflamasına neden olabilecektir. Yeni bir ana dalın gelişimiyle bağlantılı olarak yeni kökler gelişecektir. Zeytin ağacı toprak altındaki kök sistemi ve gövdesi ile bir bütündür. Kök sistemini her bölümün görevleri ayrı olan dört bölüme ayırmak mümkündür. ZEYTİN AĞACININ BİYOLOJİK VE MORFOLOJİK ÖZELLİKLERİ | 44 İZ Bİ R Lİ K (i) Turp: Ağaç gövdesinin toprak altında kalan kısmına “turp”, bunun etrafındaki şişkinliklere “yumru” denir. Turp, ağacın yedek gıda deposudur. İhtiyaçtan fazla nem ve bitki besinlerini burada depo eder. Zeytin ağacının herhangi bir kısmı kök yapma özelliğine sahiptir. Fakat özellikle yumrular daha çok kök yaparlar. Ağaç gübre ve sudan yoksun kaldığında, yaşamını bu yedek gıda ile sürdürür. Bu yüzdendir ki zeytin ağaçları gıdasız ve susuz kaldıklarında diğer meyve ağaçları gibi kolay kolay kurumaz verimden düşmezler. Turp’un büyük bir bölümü toprak altında olup, tabanı düzdür. Halk arasında turp’a “çotuk” da denir. (ii) Boğaz Kökleri: Turp etrafına bağlı olup, ağacın beslenmesini sağlar. Ama bunların çektiği bitki besin maddelerinin kısa sürede ağaca iletilmesini sağlar. Ağaç beslenmede zorluk çektiğinde onun yaşamına yardımcı olurlar. (iii) Kök Kolları: Bunlar, turp’tan kalın olarak çıkar ve uzadıkça incelir ve dallanıp budaklanır. Topraktan alınan bitki besin elementlerini ağaca ulaştırırlar. Yatay olarak uzayarak ve yayılarak ağacın toprakta tutunmasını sağlarlar. D EN (iv) Kılcal Kökler: Yukarıda sözü edilen kök kollarına bağlı olarak sıralanırlar. Uçlara doğru birbiri içerisine dolaşık vaziyette bulunurlar. Bunların ince uçlarında küçük kabarcıklar bulunmaktadır. Bu kabarcıklar topraktan nem ve nem içinde erimiş olan bitki besin maddelerini çekerler. Ağacın besleyici ilk girişi bu kılcal köklerdir. Bunlara halk dili ile “saçak kökler” denir. Kök sistemi geçirgen, hafif, derin ve çakıllı topraklarda çok yayılır. Zeytin ağacı kökleri derinliğine değil yanlamasına gelişirler. Gövdeden uzaklaştıkça incelir ve saçak kökler çoğalır. İşte ağaç topraktan gübresini ve suyunu bu saçak köklerden almaktadır. AK 5.3. Gövde ve Dallar : Ağacın iskeletini oluştururlar. Gövde üzerinden ana dallar, ana dallardan yan dallar, yan dallardan dalcıklar oluşur. Yumrulardan kök ile birlikte gövde de meydana gelir. Ağaç yaşlandıkça gövdenin esas kısımları farklı olarak genişlediğinden gövde yuvarlaklığını kaybeder. Gövde yüzeyinde çıkıntılar meydana gelerek çatlaklıklar oluşur. Zeytin ağacının gövdesi işlevsel açıdan birbirinden bağımsız farklı kısımlardan oluşmuş bir kümedir. Böylece gövdenin şekli her bir ana dalın gelişme derecesine göre dinamik bir şekilde değişmektedir. ZEYTİNDE BAKIM İŞLEMLERİ | 45 İZ Bİ R Lİ K Ağaç tacının kapladığı alan 3-8 m çapındadır. Ana dalların üzerinde ikinci ve üçüncü derecede dallar mevcuttur. Bu dallar gevrek ve parlak yüzeylidir, kolayca kırılabilir özelliktedir. Zeytin gövdesinin kabuğu ve odunsu kısmı, sulanan ve sulanmayan ağaçlaragöre farklılık göstermektedir. Sulanan ağaçlarda kabuk ince, genellikle dokuları yüzeye doğru canlı ve hücreler az miktarlarda klorofil içerirlerken, kuru toprak koşullarında gövde oldukça kalın bir mantar tabakası geliştirmektedir. Zeytinin kabuk altı odun tabakası üzerinde zamanla yara dokusu gelişmektedir. Bilhassa, yaşlı ağaçların içi çürüyerek oyulmaktadır. Bu durum ağacın yıllık gelişimini ve verimliliğini etkilememekte ancak kırılmayı teşvik edebilmektedir. Çeşitlerin çoğunda zeytinin genç dalları tomurcuklardan sürmeye başladıkları zaman yeşildir. Sürgünün gelişme hızı ve olgunlaşması hem çeşide hem de çevresel şartlara bağlıdır. İlkbahar veya yazın birkaç hafta süreyle ışığa maruz kalan her gövde veya ana dal, bu bölgedeki latent veya adventif gözlerden oluşan yeni sürgünlerin gelişimine imkân sağlamaktadır. D EN 5.4. Sürgünler : Ağacın, üzerinde yaprak taşıyan, yeşilimsi kabuğu ile kendini belli eden incecik dal uzantılarına “sürgün” denir. Üzerinde yaprak bulunduğundan bunlar ağacın kaçınılmaz besleyici organlarıdır. Çoğunlukla uzayıp dik giden sürgünler ya hiç ya da çok az meyve verirler. Eğik ve yanlara gidenler daha verimlidir. Zeytin meyvesi çoğunlukla bunlar üzerinde oluşurlar. Sürgünler, dalcıkların üzerinde bulunur. Sürgünler yaşlanıp, uzadıkça kabuklar sertleşerek esmerleşirler. Bunlardan yeni sürgünler oluşarak daha sonra dalcık halini almakta ve hızla uzamaktadır. Meyve en çok iki yaşlı sürgünler üzerinde meydana gelmektedir. AK 5.5 Filizler: Gövde dal ve dalcıklardan çıkan ince, kısa ve açık renkli kabuğu bulanan yapraklı kısa sürgünlerdir. Bunlar fazla ürün vermemekle beraber ağacın besleyici organlarıdır. Sürgün ve filizlerin 15 cm.’den kısa olanlarında ve 50 cm.’den uzunlarında çok az yada hiç dane bulunmamaktadır. 5.6. Oburlar: Dal ve dalcıklar üzerinden baston gibi dik çıkmış sürgünlere “obur” denilmektedir. Bunlarda da çok az dane bulunur. Oburlar verimli olmaktan çok ağacın sömürücü parçalarıdır. Ancak yeni dal oluşumunda işe yararlar. ZEYTİN AĞACININ BİYOLOJİK VE MORFOLOJİK ÖZELLİKLERİ | 46 Lİ K 5.7. Şahlar: Ağacın gövde tepesinden ve ana dallarından dik olarak çıkan uzun sürgünlere “şah” dal denir. Daha çok ağacın açık tarafında yeni mahsul dalcıklarını oluşturmada kullanılırlar. Aksi takdirde ağaca yüktür, alınmaları gerekir. Filizler uzayıp giderse, “şah” ve “obur” dal olurlar. Faydalı olmaktan çıkarak sömürücü olmaya başlarlar. Yana gidenler mahsuldar dalcıklar meydana getirirler. İZ Bİ R 5.8. Dip Sürgünleri : Boğaz köklerinin beslendiği ve turp üzerinden dik olarak çıkan sürgünlere “dip sürgünü” denir. Bunlarda ağacı besin maddelerine ortak olarak sömürürler. Oburların ve dip sürgünlerinin, bozuk ağaçları düzeltmek ve bodurlaştırmak söz konusu olduğunda korunmaları ve bakıma alınmaları gerekmektedir. Dip sürgünleri uzadıkça zararları artar, fazla uzamadan kesilmeleri gerekir. Ağacın gövde üzerindeki tüm dal, dalcık ve yapraklı bütününe topluca “taç” adı verilir. Bütün bu deyimler zeytinde bakım işlemlerinde gerekli olacağı için ayrı ayrı tanımlanmıştır. AK D EN 5.9. Yapraklar : Zeytin yaprakları değişik safhaları olan bir yaprak gelişimine sahiptir. Çöğürler üzerindeki gençlik safhasına ait yapraklar ufak, yuvarlak veya hafifçe uzun, etli ve koyu yeşil bir renge sahip olmalarına sebep olacak kadar yüksek bir klorofil içeriğine sahiptir. Ağacın taban kısmından çıkan kuvvetli dip sürgünleri üzerindeki yapraklar, şekilleri bakımından gençlik safhasında görülenlere benzemektedir. Gençlik safhasına ait yaprak tipinden olgun yaprak şekline geçiş kademelidir ve geçiş devresinde bir çok ara formlar bulunmaktadır. Yaprakların üst kısmı açık yeşil renkte alt kısmı ise daha mat gümüşümsü bir renge sahiptir. Yaprağın uç kısım ekseni bazı çeşitlerde yuvarlaktır. Yapraklar genellikle üç yılda bir değişmektedir. Ortalama zeytin yaprağı yaklaşık 5-6 cm uzunluğunda ve orta kısmı da 1-1.5 cm. genişliğindedir. Yaprak şekli, büyüklüğü ve özellikleri çeşitlere göre önemli farklılıklar gösterebilmesine rağmen temel özellikler çoğu çeşitler için benzerdir. Bütün zeytin yapraklarının kenarları düzdür ve sadece kısa bir sapa sahiptirler. Bir çok çeşidin yapraklarının büyüklüğü; bitkinin yaşı, kuvveti ve çevresel şartlara göre önemli derecede değişiklik göstermektedir. Ayrıca gelişme mevsimi esnasında yıllık sürgün üzerinde yaprak büyüklüğünde birbirini izleyen bir değişiklik belirgin olmaktadır. ZEYTİNDE BAKIM İŞLEMLERİ | 47 İZ Bİ R Lİ K Zeytin yapraklarının üst yüzeyi stoma oluşturmaz. Üst epidermisin altı 2-3 tabaka palizat hücreleridir. Bu hücreler, yoğun bir klorofile sahip olan çok sayıda kloroplastları içermektedir. Zeytin yaprakları ışık sınırlamasına karşı çok hassastırlar ve böyle şartlarda döküleceklerdir. Aydınlıktaki ve gölgedeki yapraklar arasındaki fotosentez eğilimi oldukça büyüktür ve bir zeytin ağacının iç yaprakları fotosentez konusunda oldukça yetersizdir. Ayrıca yüksek veya düşük sıcaklık gibi ekstrem çevre şartları; fotosentez işlevinin aktivitesinde belirgin bir azalma ile birlikte, gelişme ile ilgili strese neden olmaktadır. AK D EN 5.10. Çiçeklenme : Çiçek gözü başlangıcı, farklılaşması ve gelişimi, genellikle ağacın performans geçmişine ve çevresel şartlara bağımlı, nispeten kısa ve sürekli bir süreç olarak bilinmektedir. Çiçeklenme, hemen hemen sadece önceki mevsim vegetatif olarak gelişen sürgünler üzerinde olmaktadır. İlkbahar ve yaz mevsiminde meyve dalları uzun dalcıklar oluşturarak gelecek yılın ürün dallarını meydana getirmektedir. Çiçekler iki yıllık dalcıklar üzerinde salkım şeklinde kendini gösterir, renkleri beyaz olup halk arasında buna “somak” denir. Her salkımda ortalama 5 ile 65 adet çiçek bulunmaktadır. Çanak yapraklar yeşil renklidir. Çiçek formülü S(4)+P(4)+A2+G şeklindedir. Yani çanak yapraklar bileşik ve kısadır. Her çiçekte 4 bileşik çanak yaprak (sepal); tabanlarında birleşmiş 4 beyaz taç yaprağı (petal); büyük ve sarı iki loblu anter’e sahip 2 erkek organ (stamen); her biri 2 adet tohum taslağı (ovul) içeren 2 karpel taşıyan yumurtalık (ovaryum) bulunur. Zeytindeki çiçekler hermafrodit bir yapıya sahip olup, zeytin çeşitlerinin çoğunda iki tip çiçek bulunmaktadır. Normal erselik yani tam çiçek ve eksik erkek çiçeklerdir. Erkek çiçekler, taslak safhasında ovaryumdaki bir gerileme sonucunda oluşmaktadır. Zeytinin kromozom sayısı 2n=46'dır. İyi çiçeklenmenin olduğu yıllarda, çiçeklerin %1-2’sinin meyve tutması iyi bir ürün elde etmek için yeterlidir. Zeytin, anemofil bir bitkidir, yani çiçeklerinin tozlanması genellikle rüzgâr ile gerçekleşmektedir. Maksimum verim için somak başına 1 tam çiçek yeterlidir. Zeytinde çiçeklerinin tozlanması genellikle rüzgar ile gerçekleşir. Çiçek tozlarının 7 km’ye kadar taşınabilmesine rağmen ticarî yetiştiricilikte iyi bir tozlanma için çeşitlere bağlı olarak tozlayıcı ağaçlara ihtiyaç olabilmektedir. Çeşitli böcekler de, çok etkili olmasalar bile tozlanmayı artırmaktadır. Çiçeklenme için soğuklama ihtiyacının da karşılanması gerekmektedir. +7.2oC altında 50-60 saatlik soğuklama ihtiyaçlarından, 1,200 saatten daha fazlasına kadar soğuklama ihtiyacı belirlenmiştir. ZEYTİN AĞACININ BİYOLOJİK VE MORFOLOJİK ÖZELLİKLERİ | 48 İZ Bİ R Lİ K İlkbaharda Nisan ayından îtibaren iklim şartlarına bağlı olarak küçük dalcıklar büyümektedir. Daha sonra iki yillık dalcıkların üzerinde “çiçek tomurcukları” kendini göstermektedir. Havalar kurak ve aynı zamanda sıcaklıklar yüksek ise çiçeklerin açılması Nisan ayı sonunda başlar ve Mayıs ortasına kadar devam eder. Fakat yağışlı ve serin geçen yıllarda Haziran ortalarına kadar sürdüğü görülmektedir. Çiçeklerin açılması tozlanmaya uygun hava koşulları içerisinde olmazsa meyve tutumu bol çiçeklenmeye göre oldukça az olur. Çiçeklenme sırasında sıcaklığın 30 oC’nin üzerine çıktığı zamanlarda polen tüpü gelişiminin ovaryum içerisinde engellendiği belirlenmiştir. Böyle şartlarda çok düşük bir meyve tutumu meydana gelmekte ve önemli bir miktarda küçük partenokarpik meyveleri olan somaklar teşekkül etmektedir. 5.11. Zeytinde Periyodisite (Verim Düzensizliği) EN Meyve ağacının bir yıl meyve verip ertesi yıl çok az yada hiç meyve vermemesine “periyodisite” denir. Zeytin periyodisite gösteren bir meyve türü olup diğer meyve türlerine göre daha belirgin olarak kendini göstermektedir. Bu durum üretici ülkeler için ortak bir sorun olup, ham dane, zeytinyağı ve sofralık zeytin üretiminin yıllara göre büyük değişiklikler göstermesine neden olmaktadır. Zeytinde kuvvetli periyodisite gösterenler genellikle yabaniye kaçanlardır. Periyodisite, kendi haline bırakılan ağaçlarda kuvvetli, bakımlı ağaçlarda daha hafif seyretmektedir. AK D (i) (ii) (iii) (iv) İklim düzensizlikleri, Budamanın uzun aralarla ve sert yapılması, Dengesiz gübreleme, Derim ve toprak işlemenin hatalı yapılmaması, periyodisite’nin şiddetini arttıran unsurlardır. Budama, gübreleme, mücadele, hasat ve toprak işleme gibi teknik işlemlerin zamanında ve gereği gibi yapılması ile periyodisite oldukça hafifletilebilmektedir.