HASTA BİLGİLENDİRME FORMU KODU: HD.RB.50 YAYIN TARİHİ

advertisement
HASTA BİLGİLENDİRME FORMU
KODU: HD.RB.50
YAYIN TARİHİ: OCAK 2013
REVİZYON NO: 00
Saat:
REVİZYON TARİHİ: --
SAYFA NO: 1/1
Tarih:
Burun Gerisine Akıntı (BGA)
Burun Gerisine Akıntı (BGA) boğazda akıntı toplandığını hissetmek veya burnun gerisinden
akıntının aktığının farkına varmaktır. BGA egzersiz, kalın salgı veya boğaz kasları ve yutma
ile ilgili sorunlardan ötürü de ortaya çıkabilir.
Normal olarak, burnu ve sinüslerin içini kaplayan salgı bezleri günde 250-500 ml. salgı
üretmektedir. Bu mukozanın yüzeyinde ancak mikroskopla görülebilen hareketli küçük kıllar
vardır. Bunlar salgının geriye doğru hareket etmesini sağlar. Daha sonra bu bilinçsiz olarak
farkına varmadan yutulur. Bu salgı zarları ıslatır ve temizler, enfeksiyonlara karşı savaşır. Bu
salgının üretilmesi ve temizlenmesi sinirler, kan damarları, salgı bezleri, hormonlar, ve küçük
kılcıklar arasında ki ilişkiye bağlıdır.
NORMAL OLMAYAN SALGlLAR
Artmış ince ve temiz salgı soğuk algınlığı, grip (üst solunum yolu viral enfeksiyonu), alerji,
soğuk hava, parlak ışık, bazı besinler ve baharatlar, gebelik ve hormonal değişiklikler, doğum
kontrol hapları ve bazı tansiyon ilaçlarının da içinde olduğu ilaçlar, ve burun içi kemik eğriliği
gibi durumlarda görülür. Vazamotor rinit allerjik olmayan aşırı salgılı ve tıkalı burun
şikayeti yapan bir hastalıkdır. Artmış kalın salgı sıklıkla kış aylarında nemlendirme
yapılmadan ısıtılan, nemin düştüğü ev ve binalarda görülür. Bunun yanında sinüs ve burun
enfeksiyonlarında ve kümes hayvanlarının ürünlerine karşı oluşan allerjilerde de
görülmektedir. Eğer soğuk algınlığında ki salgı zaman içinde kalınlaşıp sarı, yeşil renk
almaya başlıyorsa muhtemelen bakterilerin yol açtığı bir cismin belirtisi olabilir (fasulye,
bezelye, bir parça kağıt, oyuncağın bir parçası v.b.) Salgının azalması aşağıda ki nedenlerden
birinden dolayı olabilir:
Uzun süre çevreye ait tahriş edici maddelere maruz kalmak burnu kurutup zarların zarar
görmesine neden olabilir (sigara dumanı, endüstriel dumanlar, araba dumanları). Salgı
azaldığında normalden daha kalındır ve yanlış olarak artmış hissi verir. Yapısal bozukluklar
(burun septumu düzensizlikleri) hava akımını değiştirerek burun zarlarının kurumasına neden
olur.(Yapısal bozukluğa bağlı olarak salgıyı arttırır veya azaltır.) Yaşın ilerlemesiyle mukus
zarlar büzüşür ve kurur. Bu normalden daha az ve kalın salgı yapılmasına ve kişinin BGA
hissine kapılmasına yol açar. Diğer az rastlanan nedenler de zarlarda değişiklik yaparak bu
hisse neden olurlar.
YUTMA PROBLEMLERİ
Yutma ağızda ki sıvı ve katı gıdaların yemek borusuna geçmesinden oluşan karmaşık bir
olaydır. Bu ağızdaki, boğazdaki ve midedeki sinir ve kasların koordinasyon içinde çalışması
ile olur. Yutma problemleri katı veya sıvı gıdaların boğazda birikmesine daha sonra ses
tellerinin olduğu bölgeye dökülmesine ve bunun sonucunda ses kısıklığı, boğaz temizleme
hissi veya öksürük ortaya çıkabilir. Yutma güçlüğünün birçok nedeni vardır: Yaşla birlikte
yutma kasları hem güçlerini hem de koordinasyon yeteneklerini kaybederler. Bundan dolayı
bazen normal salgı bile mideye geçemeyebilir. Uyku sırasında yutkunma daha az olur ve
salgı ağızda birikir. Uyanırken öksürme veya boğaz temizleme hissi duyulabilir. Her yaşta
sinirlilik ve stres boğaz kaslarında kasılmaya ve bunun sonucunda boğazda birşey varmış
hissine neden olmaktadır. Sıksık boğaz temizlemek tahrişi daha da arttırarak durumun
kötüleşmesine neden olur. Besinlerin geçtiği yol üzerindeki büyümeler veya şişlikler katı ve
/veya sıvı gıdaların geçişini yavaşlatır veya engeller. Yutma bozuklukları midedeki
besinlerin veya asidin yemek borusuna veya boğaza geri geldiği Gastroözafageal Reflü (GER)
veya Larengofarengeal Reflu (LPR) olarak tanımlanan durumundan da kaynaklanabilir.
Yanma hissi hazımsızlık ve boğazda rahatsızlık belli başlı bulgulardır ve bunlar özellikle
yemek yedikten sonra yatınca daha da artmaktadır. Yemek borusu ile midenin birleşim
yerinde meydana gelen torba şeklindeki fıtıklarda buna neden olur.
TEDAVİ
Tedaviye başlamadan önce mutlaka teşhis konulmalıdır. Bu detaylı bir Kulak Burun Boğaz
muayenesi ve muhtemel bazı laboratuar, endoskopik ve röntgen çalışmalarını içermektedir.
Bakteriyel enfeksiyonlar antibiyotikler ile tedavi edilir ancak bunlar geçici bir iyileşme sağlar.
Kronik sinüzite kapalı sinüslerin ağzını açmak için yapılacak cerrahi bir müdahaleye ihtiyaç
vardır. Allerji; sebebini ortadan kaldırmakla kontrol edilebilir. Antihistaminikler ve
dekonjestanlar, kromolin ve steroid burun spreyleri, diğer şekillerdeki steroidler ve
hiposensitizasyon (aşı tedavisi) tedavi için kullanılabilir. Ancak bazı antihistaminikler
kurumaya neden olup salgıyı daha da kalınlaştırırlar. Dekonjestanlar kan basıncının
artmasına, kalp ve tiroid rahatsızlıklarının şiddetlenmesine neden olurlar. Steroid spreyler
tibbi kontrol altında genellikle yıllarca güvenle kullanılabilir. Ancak kısa dönemde yan etkisi
olmayan ağızdan alınan ve enjeksiyonla verilen steroidlerin uzun dönem kullanımlarında
muhakkak sıkı bir kontrol ve gözlem yapılmalıdır. Gastroözafageal Reflü tedavisine yatağın
baş tarafını 12-15 cm kaldırmak, az ve sık yemek yemek, alkol ve kafeinin yasaklanması,
yorucu olmamak şartıyla spor yapılması gibi yaşamı düzenleyici önerilerle başlanır. Antiasit
veya bu hastalıkda çok etkili olan mide asit üretimini durduran ilaçlar doktor kontrolunda
verilmelidir. pH ölçümü gibi kesin teşhis yöntemleri vardır.. Yapısal bozukluklar cerrahi
uygulama gerektirir. Septum deviasyonu sinüslerin normal olarak boşalmasını engeller ve
kronik sinüzite neden olur. Septumdaki bir çıkıntı tahrişe ve anormal salgıya sebeb olacaktır.
Septumdaki bir delik kabuk bağlamaya neden olur. Genişlemiş veya şekli bozulmuş konkalar
(burnun yan duvarlarında çıkan ve hava akımının ayarlıyan, nemlendiren yapılar) veya
polipler (enfeksiyon, allerji veya tahriş sonucunda oluşan selim büyümeler) de aynı
şikayetlere yol açabilir. Her zaman bir neden bulmak mümkün olmayabilir. Tıbbi tedavi
cevap vermezse hasta cerrahi tedaviye karar vermelidir. Bazı durumlarda özel bir neden
bulunamaz. Düzeltilebilecek bir hastalık yoksa tedavi daha kolay akabilmesi için salgının
inceltilmesi yönünde olur. Bu daha ziyade sıvı alımı yetersiz olan yaşlı kişiler için geçerlidir.
Bu hastalar günde en az sekiz bardak su içmeliler, Kafeini bırakmalılar ve eğer uygunsa idrar
söktürücü kullanmamalıdırlar. Salgıyı inceltecek guaifenesin veya organik iyot
kullanıldığında tükrük bezlerinde şişme veya vücutta döküntü gelişirse ilaç kesilmelidir.
Burunun su ile yıkanması kalın ve azalmış salgının düzeltilmesine yardımcı olur. Bu burun
için yapılmış özel cihazlarla günde iki ila altı defa uygulanabilir. Sıcak suyun içine yemek
sodası veya tuz ilave edilerek bu sıvı yapılabilir. Son olarak da reçete gerektirmeyen basit tuz
çözeltiler burnu nemlendirmek için kullanılır.
KRONİK BOĞAZ KIZARIKLIĞI (FARENJİT)
BGA sıklıkla kırmızı, tahriş olan bir boğaza neden olur. Boğaz kültürlerinden genellikle bir
sonuç alınmaz ama bademcikler ve diğer dokular şişerek rahatsızlığa neden olurlar. BGA
tedavi edildiğinde bu olayda ortadan kalkacaktır.
Sinuz (Ağrı, Basınç, Akıntı)
Yardım edin sinüslerim beni öldürüyor! Bunu daha önce hiç söylediniz mi?. Eğer cevabınız
hayır ise siz çok şanslısınız demektir. Çünkü her yıl milyonlarca lira sinüs problemleri için
harcanmaktadır (Burunda dolgunluk, baş ağrısı ve burun akıntısı).
HERKESİN SİNÜSÜ VAR MIDIR?
Evet, yeni doğmuş bir bebeğin bile çok küçük olsa dahi sinüsleri vardır. Başlangıçta bezelye
büyüklüğünde olan bu boşluklar burnun içinden yüz ve kafatası kemiklerinin içine doğru
genişleyen boşluklardır. Çocukluk ve genç erişkinlik çağında büyümeye ve genişlemeye
devam eder. Hava cepleridirler. Burnun iç yüzünü kaplayan zarın aynısı tarafından
kaplanmaktadırlar ve bir kurşun kalem başı büyüklüğünde açıklarla burun boşluğuna
bağlanırlar.
SİNÜSLER NE İŞE YARAR?
Sinüsler normal salgı (mukus) oluşturan burun, sisteminin bir parçasıdır. Normal olarak burun
ve sinüsler günde yaklaşık olarak yarım litre mukus salgılar. Üretilen mukus burun örtüsü
(mukoza) üzerinde hareket ederek toz parçacıklarını, bakterileri ve diğer havayla taşınan
partikülleri süpürür ve yıkarlar. Daha sonra bu mukus geriye boğaza süzülür ve yutulur.
İçindeki parçacıklar ve bakteriler mide asidi tarafından parçalanır. Birçok insan bunun
farkında değildir çünkü normal bir vücut fonksiyonudur.
BURUN GERİSİNE AKINTl NE DEMEKTİR?
Burun içi; hava kirliliği tarafından, allerjiye neden olan maddeler tarafından, dumanla veya
virüsler tarafından rahatsız edildiğinde normalden çok fazla mukus üretir. Bu burun
zarlarındaki allerjik maddeyi yıkayıp uzaklaştırmak amacıyla bol miktarda üretilmiş, berrak
su gibi bir salgıdır. Burun arkasına doğru su gibi bir salgı oluşur. Arkaya akıntının en önemli
nedeni bu olaydır. Bir başka tipte ise mukus yapışkan ve kıvamlıdır. Bu, hava yollarının çok
kuru olduğu ve zarların yeterince sıvı salgılıyamadığı durumlarda görülür. Bakteriler
tarafından oluşturulan enfeksiyonlarda da yapışkan ve kıvamlı mukus gözlenir aynı zamanda
cerahatten dolayı mukusun rengi sarı veya yeşil olabilir.
SİNÜS NEDİR?
"-it" eki tıpta enfeksiyon veya enflamasyonu ifade eder. Bu nedenle sinüzit, sinüslerin
enfeksiyonu veya enflamasyonudur. Tipik bir akut sinüzit vakası soğuk algınlığı veya allerjik
bir atak sonucunda fazla miktarda mukus salgılanması ile ortaya çıkar. Zarlar o kadar çok
şişebilir ki sinüslerin küçük açıklıkları kapanır. Hava ve mukus burun ile sinüsler arasında
rahat hareket edemezse mukus sinüsler içinde birikir ve basıncın artmasına neden olur. Hangi
sinüsün etkilendiğine bağlı olarak yüzde veya alında üzerine basmakla oluşan, gözler arasında
veya gerisinde, yanaklarda ve üst dişlerde ağrıya meydana gelir. Çıkışı kapalı ve mukus dolu
bir sinüs bakterilerin üremesi için çok uygun bir ortamdır. Soğuk algınlığı normalden fazla
sürerse ve sümüğün rengi yeşil-sarıya dönerse veya garip bir tat oluşursa muhtemel bakteriyel
enfeksiyon gelişmiştir. Akut sinüzit olgularında yüzdeki ve alındaki ağrı çok kötü olabilir.
Sinüs çıkışının uzun süre kapandığı durumlarda kronik sinüzit gelişir. Baş ağrısı az görülür
ancak akıntı ve kötü koku devam eder. Enflamasyonun çok aşırı olması sonucunda polip adı
verilen oluşumlar gelişir. Bazı sinüzit olguları üst dişteki enfeksiyonun sinüse geçmesi
sonucunda oluşur.
SİNÜZİT TEHLİKELİ MİDİR?
Sinüzit olgularının büyük çoğunluğu tıbbi tedaviye cevap verir ve tehlikeli değildir. Bununla
birlikte sinüs içindeki bir enfeksiyon hem göze hem de beyne çok yakındır. Enfeksiyonun
göze veya beyine yayılması çok nadirdir. Enfeksiyonlu sinüslerden akan mukus akciğerler
için sağlıklı değildir. Böylece sinüzit; bronşit, kronik öksürük veya astımı ya azdırır yada
bunların ortaya çıkmasına neden olur.
SİNÜZİT BAŞ AĞRISI NEDİR?
Soğuk algınlığı sırasında veya burun örtüsü şiştiği ve burnun aktığı zamanda veya burun
sümükle dolu olduğunda yüzde, yanaklarda, alında veya göz çevresinde ortaya çıkan baş
ağrısı muhtemelen sinüzit ağrısıdır. Sinüs enfeksiyonu buna neden olur. Bir başka tür sinüs
baş ağrısı ise uçak inmek üzere alçaldığı zaman ortaya çıkar. Bu özellikle soğuk algınlığınız
veya aktif allerjiniz varsa belirgin olur (buna "Vakum Baş Ağrısı" denilir). Maalesef sinüs baş
ağrısıyla karıştırılabilecek birçok başka neden vardır. Örnek olarak migren ve diğer damar
kaynaklı baş ağrıları veya gerginlik baş ağrısı hem alın ve göz çevresinde ağrı oluşturması
hem de burun akıntısına da neden olabilmelerinden dolayı sinüzit ile karıştırabilirler. Ancak
bu tip baş ağrıları doktor müdahalesi olmadan kısa sürede gelip geçerler. Doktor müdahalesi
olmadan uzun süren ve ancak antibiyotik tedavisiyle düzeltilebilen sinüzitten farklıdırlar.
Bununla birlikte arada sırada gelen, bulantı ve kusmaya neden olan baş ağrısı daha ziyade
migren baş ağrısıdır. Şiddetli, sık ve uzun süren baş ağrılarının tanısı için mutlaka doktora baş
vurulmalıdır.
KİMLER SİNÜS PROBLEMİYLE KARŞILAŞIRLAR?
Gerçekte herkes sinüs enfeksiyonu geçirebilir ancak bazı gruplar daha hassastırlar.
Allerjisi olanlar : Bir allerji atağı soğuk algınlığı gibi mukozanın şişmesine, sinüs
kanallarının kapanmasına, mukus akımının engellenmesine ve bakteri enfeksiyonuna neden
olur. İyi nefes almayı ve mukus akışını engelleyecek yapısal burun bozuklukları olanlar :
Örnek olarak kırık bir burun veya septum deviasyonu (septum burun delikleri arasında burnu
sağ ve sol olmak üzere ikiye bölen kıkırdak bir yapıdır. Bunun bir tarafa doğru eğilmesine
deviasyon denir.) >Sık sık enfeksiyona maruz kalanlar: Okul öğretmenleri ve sağlık personeli
hassastır. Sigara içenler: Tütün dumanı, nikotin doğal direnç mekanizmasını bozarlar.
DOKTOR SİNÜSLERİM İÇİN NE YAPACAKTIR?
Doktorunuz size soluk alıp vermeniz, burun akıntınızın rengi ve kokusu ve hangi olayların
(günün hangi saatinde veya hangi mevsiminde ) bu bulgulara neden olduğu ile ilgili sorular
soracaktır. Baş ağrınızı tarif etmeye hazır olun; Ne zaman ve hangi sıklıkta olduğu, ne kadar
sürdüğü, bulantı, kusma, görme bozukluğu, veya burun tıkanıklığı ile ilişkili olup olmadığı.
Kulak Burun Boğaz uzmanı özellikle mukozanın görünüşüne ve salgının niteliğine dikkat
ederek kulağınızı, burnunuzu, ağzınızı, dişlerinizi, ve boğazınızı muayene edecektir.
Burnunuzdaki hassasiyeti inceleyecektir. Bazı durumlarda sinüslerinizin röntgen fılmi gerekli
olabilir. Tedavi doktorunuzun koyduğu teşhis ile bağlantılı olacaktır. Enfeksiyonlar için
antibiyotik tedavisi veya cerrahi müdahale bazen de her ikisi birden gerekebilir. Akut sinüzit
çoğunlukla antibiyotik tedavisine yanıt verirken kronik için genellikle cerrahi müdahale
gerekmektedir. Son yıllarda uygulanan Fonksiyonel Endoskopik Sinüs Cerrahisi (FESS) bu
hastalıkların çözümünde uygulanan basit bir tekniktir. Sonuçlar oldukça başarılıdır. Eğer
bulgular allerji, migren veya sinüzite benzeyen bir başka nedenden dolayı ise doktorunuz
alternatif bir tedavi planı uygulayacaktır.
SİNÜSLERİM İÇİN BEN NE YAPABİLİRİM?
Allerjiniz varsa bunu kontrol edin. Soğuk algınlığı olduğunuz zaman buharla nemlendirici
kullanın. Yatağınızın baş tarafı daha yükseltilmiş bir şekilde uyuyun. Dekonjestanlar
kullanılabilir ancak içlerindeki kimyasal maddeler adrenalin gibi etki gösterebileceğinden
yüksek tansiyonu olanlarda riskli olabilir. Aynı zamanda bunlar uykusuzluğa neden olan
uyarıcıdırlar. Kullanmadan önce doktorunuza baş vurun. Burnunuzu tahriş eden
kirleticilerden, özellikle sigara dumanından uzak durun. Dengeli beslenin, düzenli egzersiz
yapın. Enfeksiyonu olduğunu bildiğiniz insanlarla ilişkilerinizi sınırlamaya çalışın bu
olmuyorsa bir takım önlemler alın (el yıkamak, ortak havlu ve önlük kullanmamak). Birçok
reçetesiz sinüs ilacı satılmaktadır ancak uygun bir tanı koyulmadan bunları kullanmak doğru
değildir. En iyisi sizi muayene eden ve sizin şikayetlerinizi bilen doktorunuzun verdiği ilaçları
kullanmaktır.
Bademcik ve Geniz Eti
Bademcik (Tonsil) ve geniz eti (Adenoid) olarak isimlendirilen dokular lenfoid
hücrelerden oluşmuştur. Lenfosit yapımında rolü vardır. Yeni doğanda
anneden geçen immünglobulinler nedeniyle küçüktürler. 4-5 yaşlarda daha sık
olmak üzere enfeksiyonlara bağlı olarak büyürler. İleri yaşlarda küçülme eğilimi
gösterirler. Geniz etinin büyük olması burundan solunuma engel oluşturur.
Ayrıca kulak ve sinüslerin boşalımını bozarak değişik boyutta problemlere yol
açarlar. Bu çocuklarda işitme kayıpları, horlama, ağızdan soluma, gece
öksürükleri, burun akıntıları gözlenmektedir. Kronik geniz eti iltihapları veya
büyümeleri ortodontik bozukluklar, yüz gelişiminde bozukluklar ve konuşma
bozukluğuna yol açabilmektedir.
Bademcik ve geniz eti büyümeleri üst solunum yolunu daraltacak boyuta
ulaştığında horlama ve apne dediğimiz uykuda nefessiz kalma gibi ciddi
sorunlar başlatır. Bu durumlarda bir KBB uzmanı ile görüşülmesinde yarar
vardır.Romatizmal ateş olarak bilinen hastalık A grubu beta hemolitik
streptokoklara karşı oluşturulan antikorların yol açtığı bir komplikasyondur.
Kalp kapakçıklarında bozukluklara yol açabilmektedir.
BADEMCİKLER VE GENİZ ETİ HANGİ DURUMLARDA ALINMALIDIR?
Bademcik ve geniz eti ameliyatları KBB kliniklerinde sık uygulanmaktadır. İlaç
tedavisinden fayda görülmediğinde cerrahi olarak bunların çıkartılmasına baş
vurulmaktadır. Bu ameliyata karar vermek için kullanılan iki kriter vardır.Kesin
ve göreceli olarak ameliyatın gerekliliği belirlenir.Kesin ameliyatı gerektiren
durumlar: Üst solunum yolunun bademcik ve geniz eti büyüklüğüne bağlı
olarak tıkanması Bademcik etrafında abse (Peritonsiller abse) Kötü huylu tümör
şüphesi Çene yapısını bozan geniz eti ve bademcik büyümeleri. Göreceli
kriterlerin en başında sık tekrar eden bademcik enfeksiyonları gelmektedir.
Bademcik ameliyatlarının %40'ı bu nedenle yapılmaktadır. Son bir yılda 7 defa
veya son iki yılda yıl başına 5'şer defa veya son üç yılda yıl başına 3 'er defa
yada daha sık ateşli bademcik iltihaplanması geçirilmesi Difteri (Kuş palazı)
mikrobu taşıyıcıları Kalp kapak bozukluğu olan kişiler. Bademcik ve geniz eti
iltihaplanmasına bağlı olarak sık orta kulak iltihabı geçirilmesi.Bu gibi
durumlarda kronik bademcik iltihaplanması olarak adlandırılır. Çözümünde
cerrahi tedavisi önerilir, planlanır.
BU AMELİYATLAR HANGİ YAŞTA YAPILIR?
Bademcik hastalıkları çocuk yaş grubu sorunu olarak bilinmekle birlikte erişkin
işinde aynı kurallar geçerlidir. Ameliyata engel oluşturacak herhangi bir ciddi
sağlık problemi olmayan erişkinlerde de bademcik ameliyat uygulanmaktadır.
Alt yaş sınırı zorunlu haller dışında 4-5 yaş olarak belirlenmiştir. Üst yaş sınırını
belirlemek mümkün değildir. Genel olarak ileri yaşlarda bu hastalığın görülme
oranı düşüktür ve çoğu zaman basit çözümler tercih edilmektedir.
BADEMCİK AMELİYATI RİSKLİ MİDİR?
Bademcik ameliyatları riski oldukça düşük orandadır. İstatistiklerde 14.000
ameliyattan birinde anesteziye veya cerrahiye bağlı ciddi komplikasyon
bildirilmektedir. Ameliyat sonrası ciddi kanama oranı 5/1000 gibi düşük
orandadır. Bademcik ameliyatından sonra vücudun savunma sistemi ile ilgili
bir çok bilimsel çalışma yapılmış ancak net bir sonuç elde edilmemiştir.
Bademcikleri alınmış insanlarda lenfositlerin bazı tiplerinin sayısında azalma
gösterilmiştir. Ancak bunun klinik olarak sorun doğurduğuna rastlanılmamıştır.
Bademcik ameliyatından sonra daha kolay farenjit olunduğu yolunda bir inanış
vardır. Bademciği alınmış yada alınmamış insanlarda farenjit görülme oranı
aynı sıklıktadır. Bademciklerin alınması farenjit olma oranını artırmamaktadır.
Saman Nezlesi Nedir?
Saman nezlesi tanımı yanlış isimlendirilmektedir. Çünkü saman bu olaya neden olmaz.
Hastalık; akan / kaşınan burun ve göz, hapşırma, boğaz kaşıntısı ve burun, boğazda çok
miktarda akıntıdan oluşmaktadır. Havayla solunan parçaçıklara karşı gelişen allerji buna
neden olmaktadır.Yaz gribi ise bilinen grip (Virüs enfeksiyonları) den farklıdır, gribin aksine
saman nezlesi gibi havadaki parçaçıklara karşı gelişen bir alerjidir. Saman nezlesi ve yaz gribi
tıp dilinde allerjik rinit olarak bilinen durum için kullanılan yaygın isimlerdir. (Rinit, burun
iltihabıdır.)Her yıl çok sayıda insan allerjik rinite yakalanmaktadır. Bazıları çok hafif
atlatırken bazıları için çok ağır geçmekte, işlerini engellemekte ve yaşam kalitesini
bozmaktadır.
ALLERJİNİN NEDENİ NEDİR?
Bir bitki veya hayvana ait bir parçaçık vücüda girerse (gözü kaplayan zardan, burun veya
boğazdan) bu istilayı önlemek amacıyla bağışıklık sistemine ait bir yanıt gelişir. Normal
şartlar altında bu yararlı, doğal bir korunmadır. Bununla birlikte bazı kişiler bir takım
maddelere karşı aşırı reaksiyon göstermektedir. Bu maddelere allerjen, kişilere ise allerjik
denilmektedir. Bu olay ailevi olarak görülme eğilimi göstermektedir.
Allerjenler vücudu antikor yapmak üzere uyarırlar. Bunlar daha sonra allerjenlerle birleşerek,
vücudda bu şekilde istenmeyen etkilere yol açan bazı kimyasal maddelerin salgılamasına
neden olurlar. Histamin bunlar içinde en iyi bilinen kimyasal maddedir. Bu madde burun
zarlarının şişmesine, kaşıntıya, tahrişe ve aşırı miktarda sümük oluşmasına neden olur.
HANGİ ALLERJENLER RİNİT YAPAR?
Havada taşınabilecek kadar küçük ve hafif olan hayvan ve bitki proteinleri gözümüz
burnumuz ve boğazımızdaki zarlar üzerinde birikirler. Polenler, mantar sporları, hayvan
tüyleri ve ev tozu bu parçaçıkların en sık rastlananlarındandır.
HANGİ POLENLER SORUN OLUR?
İlkbaharın erken dönemlerinde saman nezlesine polenler yada çevrede sıklıkla rastlanan
ağaçlar neden olmaktadır. İlkbaharın geç dönemlerinde ise polenler çayırlardan
kaynaklanmaktadır. Renkli süs bitkileri nadir olarak allerjiye neden olmaktadır. Çünkü
onların polenleri havayla taşınamayacak kadar ağırdır. Bu bitkilerin polenleri bir yerden bir
yere böcekler tarafından taşınmaktadır. (arılar, kelebekler)
Bazı bitkiler ise Ağustosun sonunda polen vermeye başlarlar. Bu eylül ayı boyunca devam
eder. Kimi zaman ekim ayına kadar veya ilk soğuklara kadar polen verdiği olur.
MANTAR NEDİR?
Mantarlar ekmeği küflendiren, meyvaların bozulmasına neden olan küflerdir. Aynı zamanda
kuru yapraklarda, çayırlarda, samanda, tohumlarda diğer bitki ve toprakta da bulunurlar.
Soğuğa dirençli oldukları için allerji sorunu uzundur ve karın toprağı kapattığı dönemler
dışında tüm bir yıl sporları havada bulunur.
Ev içinde mantarlar ev bitkilerinde ve onların saksı toprağında yaşar. Bodrum katları ve
çamaşır odaları gibi nemli yerlerin yanı sıra peynirde ve mayalanmış içkilerde de bulunurlar.
TÜM YIL BOYUNCA SAMAN NEZLESİ NASIL DEĞİŞİR?
Allerjenler hayvan artıkları (kediler, köpekler, atlar, yün) kozmetik malzemeler, mantarlar,
yiyecekler ve ev tozlarıda dahil olmak üzere bütün yıl boyunca bulunurlar. Ev tozu,
mobilyalardan dökülen selülozdan, mantardan, ev hayvanlarında dökülen artıklardan ve böcek
parçalarından oluşan karmaşık bir yapıdır. Allerji kışın sıcak hava sistemlerinin açılmasıyla
ev tozunun etkisi altında artmaktadır.
ALLERJİ ZARARLI OLABİLİR Mİ?
Allerjik kişilerin soğuk algınlığına, sinüs enfeksiyonu ve kulak enfeksiyonlarına olan
hassasiyetleri artmıştır. Bu hastalık onları allerjisi olmayan insanlardan daha fazla rahatsız
edebilir. Hatta bazen daha ağır olarak bu kişilerde astım gelişebilir.
SİZ NE YAPABİLİRSİNİZ?
İdeal olarak allerjinizin oluştuğu yerden uzakta yaşamayı seçebilirsiniz. Örneğin sadece deniz
havası teneffüs edebileceğiniz bir yerde veya hiçbir şeyin yaşamayacağı kadar kuru bir
iklimde yaşamanıza devam edebilirsiniz. Ne yazık ki bu ideal uygulama nadiren yapılabilir.
Ancak aşağıda sıralanan kendi kendinize yardım önerileri denemeye değerdir.
1.Çimleri keserken veya ev temizliği yaparken polen maskesi takın. (birçok eczaneden temin
edilebilir)
2.Isıtma ve havalandırma sistemlerindeki filtreleri aylık olarak değiştirin yada bir hava
temizleme aygıtı kullanmaya başlayın.
3.Polenlerin çok yoğun olduğu dönemlerde kapıları ve pencereleri kapalı tutun.
4.Evde bulunan bitki ve hayvanlardan uzak durun.
5.Kuş tüyü yastıkları, yün battaniye ve yün örtüleri pamuk veya sentetik maddeden yapılmış
olanlarla değiştirin.
6.Gerekli olduğunda yeterince antihistaminik ve dekonjestan kullanın.
7. Yatağınızın baş tarafı yukarı kaldırılmış bir şekilde uyuyun. Bunun için yatağınızın baş
tarafındaki ayakların altına birer tuğla koyabilirsiniz.
8. Genel sağlık kurallarına uyun. Hergün egzerzis yapın. Sigarayı bırakın ve diğer hava
kirliliğine neden olan şeylerden uzak durun. Dengeli beslenin karbonhitratları aza indirin.
Dietinizi vitaminler ve özelliklede C vitaminiyle destekleyin.
10.Doktorunuzun tavsiyelerine uyun Kış aylarında iyi bir nemlendirici kullanın. Çünkü kuru
ev içi havası birçok allerjik kişinin kötüleşmesine neden olmaktadır. Ancak nemlendiricide
mantar üreme şansına da dikkat edin.
DOKTORUNUZ SİZİN İÇİN NE YAPABİLİR?
Kulak Burun Boğaz uzmanınız tam bir kulak, burun, boğaz, baş ve boyun muayenesi
yapacaktır. Dikkatli bir değerlendirme sonucunda doktorunuz şikayetlerinize herhangi bir
enfeksiyonun yada yapısal bir bozukluğun yol açıp açmadığına ve bunlara yönelik uygun
tedaviye karar verecektir.
Allerji tedavisinde bir çok ilaçtan yararlanılmaktadır ve dokturunuz bunlar arasından size en
uygun olanını seçecektir. Bunlar arasında antihistaminikler, dekonjestanlar, kromolin ve
kortizonlu ilaçlar vardır. Şüphelenilen bir allerjinin medikal tedavisi aynı zamanda çevre
kontrolü danışmalığınıda kapsamaktadır. Sonuç olarak detaylı bir hikaye ve iyi bir
muayeneden sonra doktorunuz hangi maddeye karşı allerjiniz olduğunu tespit etmek için
testler önerebilir.
Solunum havasındaki allerjenlerin tek tedavisi spesifik olarak o allerjene karşı antikor
oluşturacak enjeksiyonlar yapmaktır. Bundan önce hassasiyetinizin gerçek nedeni
bulunmalıdır. Allerji araştırmaları ya kan tahlili yada deri testi şeklindedir. Modern testler
sadece hangi maddeye karşı allerjiniz olduğu değil bu allerjinin düzeyi de ortaya çıkmaktadır.
Bu, eğer enjeksiyon gerekiyorsa başlanabilecek en yüksek dozla başlayarak tedaviye cevabı
en kısa zamanda almamızı sağlar.
BURUN TIKANIKLIĞI
Burun tıkanıklığı, nefes almada zorluk çekme insanlığın en eski şikayetlerinden biridir.
Bazıları için bu çok önemli olmasa bile kimileri bu şikayetlerden dolayı çok zorluk çeker.
Doktorlar burun tıkanıklarının nedenlerini dört bölümde inceler ve bunlar arasında bazen
benzer noktalarda olabilmektedir. Özellikle şikayetlerine birden fazla şeyin neden olduğu
hastalarda bu ortak noktalar artmaktadır.
YAPISAL NEDENLER
Bu sınıf içinde burnun ve ince bir kıkırdaktan oluşan ve burnu iki ayrı bölüme ayıran burun
septumunun bozuklukları incelenir. Bu bozukluklar genellikle insanın hayatında geçirdiği
herhangi bir kaza sonucu oluşmaktadır. Kaza çocukluk çağında olmuş olabileceği gibi
unutulmuş bile olabilir. Yeni doğan bebeklerin yüzde yedisinde doğum esnasında burun
zedelenmesi olabilmektedir. Şu bir gerçektir ki insan, hayatı boyunca en az bir kere burnunu
bir yere çarpar. Bu nedenlerden dolayı burun deformiteleri ve septum deviasyonları çok sık
görülen nedenlerdir. Eğer bunlar soluk almayı güçleştirirse cerrahi olarak düzeltilebilir.
Çocuklarda en sık rastlanan burun tıkanıklığı nedeni geniz etinin büyümesidir. Bu bademciğe
benzeyen ve damağın gerisinde burnun arkasında yer alan bir dokudur. Bu problemi olan
çocuklar geceleri sesli nefes alırlar, hatta horlarlar. Bunun yanı sıra bu çocuklar sürekli olarak
ağızlarından nefes alırlar, yüzlerinde bir mutsuzluk ifadesi vardır. Hatta dişlerinde de
bozukluklar söz konusu olabilir. Geniz etini almaya yönelik cerrahi girişimler önerilebilir. Bu
kategori içinde yer alan başka nedenler arasında burun tümörleri ve yabancı cisimler de
vardır. Çocuklar küçük parçacıkları burunlarına sokma eğilimindedir. Bunlar düğme, çengelli
iğne, oyuncak parçaları, bezelye ve nohut olabilir. Tek taraflı kötü kokulu akıntı
hissettiğinizde dikkatli olun. Çünkü bu yabancı cisim tarafından tıkalı bir burnun uyarısı
olabilir.
Bu durumda muhakkak bir doktora başvurulmalıdır.
ENFEKSİYON Normal bir insan yılda ortalama bir iki kez soğuk algınlığı geçirebilir. Bu
gençlerde daha fazla, bağışıklık sistemi gelişmiş yaşlı kişilerde ise daha azdır. Soğuk algınlığı
virüsler tarafından oluşturulan bir hastalıktır. Bazı virüsler hava yoluyla geçerken çoğunlukla
el burun yoluyla bulaşır. Virüs bir kere buruna yerleşince vücutta bulunan histamin adında bir
kimyasal maddenin salgılanmasına neden olur. Bu madde sonucunda buruna giden kan
miktarında belirgin bir artış gözlenir. Sonuç olarak burun zarları şişer. Diğer taraftan burun
zarlarından sıvı salgılanması da artar. Antihistaminikler ve dekonjestanlar bu şikayetlerin
azaltılması için kullanılabilir. Fakat soğuk algınlığı zaman içinde kendi kendine geçer. Virüs
enfeksiyonları sırasında burnun ve sinüslerin bakteri enfeksiyonlarına olan direnci azalır. Bu
da soğuk algınlığı sırasında neden sıklıkla burun ve sinüs enfeksiyonu görüldüğünü açıklar.
Burun akıntısı berrak görünümünden sarı veya yeşile dönerse bu bakteriyel enfeksiyonu
gösterir ve muhakkak doktora başvurulmalıdır. Ani sinüs enfeksiyonlarında burunda
tıkanıklık, Koyu bir akıntı, hangi sinüsün etkilendiğine bağlı olarak yanaklarda ve üst
dişlerde, gözler arasında ve gerisinde veya üzerinde ağrı ve hassasiyet bulunur. Kronik sinüs
enfeksiyonları ağrı yapabilirde yapmayabilir de. Fakat burun tıkanıklığı ve burun akıntısı
sürekli vardır. Bazı hastalarda sinüslerden polip denilen yapılar gelişir. Hastalık aşağı hava
yollarına da yayılarak kronik öksürük, bronşit ve astıma neden olabilir. Akut sinüzit genellikle
antibiyotik tedavisine cevap verir, kronik sinüzit için ise genellikle cerrahi tedavi önerilir.
ALLERJİ Saman nezlesi allerjik rinite verilen isimdir. Allerji ; yabancı bir cisim, polen, ev
tozu akarı, hayvan atıkları veya ev tozundaki bazı parçacıklara karşı oluşan aşırı enflamasyon
yanıtıdır. Bazen besinler de rol oynamaktadır.
Polenler ilkbaharda veya sonbahar da sorun yaratırlar. Bunun yanında ev tozu bütün bir yıl
boyunca rahatsız edebilir. Bunun ideal tedavisi şikayetlere neden olan şeylerden uzak
durmaktır. Ancak çoğu zaman bu pratik değildir. Allerjik hastalarda, soğuk algınlığında
olduğu gibi, vücutta histamin salgılanmasına neden olan parçacıklar sonucunca burun
tıkanıklığı ve akıntısı oluşur. Antihistaminik ilaçlar histaminin etkisini önleyerek şikayetleri
ortadan kaldırılabilir. Dekonjestanlar genişlemiş kan damarlarnı büzerek burnun açılmasını
sağlarlar. Antihistaminiklerin büyük çoğunluğu uykuya meyli artırırken dekonjestanlar tam
bunun aksi olarak uyarıcı etki gösterir. Bu nedenle bu ilaçları bir arada kullanmak en doğru
seçim olacaktır.
UYARI Antihistaminik kullanırken uykuya meyili olanların otomobil kullanmaları veya
tehlikeli işlerde çalışmaları çok sakıncalıdır. Dekonjestanlar kalp hızını ve kan basıncını
artırdıkları için yüksek tansiyonu, kalbin ritim bozukluğu, glokomu ve idrara çıkmada zorluğu
olan hastalarda kullanılmamalıdır. Hamileler alacakları herhangi bir ilaç için mutlaka
doktorlarına başvurmalıdırlar. Kortikosteroidler (Kortizon) birçok allerjik hastada belirgin bir
şekilde etkindir ancak bilinen yan etkilerinden dolayı muhakkak doktor kontrolunda
kullanılmalıdır. Bunun yanında bu ilaçlar burun spreyi olarak kullanıldıklarında da etkilidirler
ve bu kullanım şekli daha güvenlidir.
Allerji iğneleri en spesifik tedavi yöntemidir ve yüksek düzeyde başarıya sahiptir. Bazan
hastanın hangi maddelere karlı allerjik oluşunu anlamak için kan ve deri testleri yapılır.
Doktor tedavinin başlangıç şemasını belirleyecektir. Bunlar genelde enjeksiyonlar şeklinde
olacaktır. Bu tedavi insandaki antikorları bloke ederek allerjik reaksiyonun önlenmesi yoluyla
etki gösterir. Birçok hasta ilaçların yan etkilerinden dolayı enjeksiyonu tercih eder. Allerjisi
olan hastaların sinüs enfeksiyonu olma eğilimleri daha da artmışdır.
VAZOMOTOR RİNİT Rinit burunun ve burun zarlarının enflamasyonu demektir.
Vazomotor kan damarları ile ilgili demektir. Burun zarları çok miktarda genişleme ve daralma
yeteneğine sahip atar damar, toplar damar ve kılcal damarlara sahiptir. Normalde bu
damarların yarısı açık yarısı kapalıdır. Fakat kişi ağır egzersiz yapıyorsa uyarıcı etkili
hormonların (adrenalin) salgılanması artar. Adrenalin damarların büzülmesine neden olur.
Bunun sonucunda zarlar büzülür, hava yolu açılır ve kişi daha rahat nefes alır. Bunun tam
tersi allerjik atakta veya kişi soğuğa maruz kalınca gelişir. Kan damarları genişler ve burun
tıkanır. Allerji ve enfeksiyonlara ek olarak bazı başka nedenler de burun damarlarının
genişlemesine sebep olarak vazomotor rinite yol açar. Bunlar arasında stres, tiroid
foksiyonlarında yetersizlik, hamilelik, bazı tansiyon ilaçları, doğum kontrol hapları ve
dekonjestan ilaçların aşırı veya uzun kullanılması sayılabilir. Bütün bu nedenlerin
başlangıcında burun tıkanıklığı geçici ve geri dönebilir niteliktedir. Yani neden ortadan
kaldırılırsa hastalık düzelecektir. Bunun yanında eğer yeterince uzun sürerse bu sefer de kan
damarları elastikiyetini kaybedecek ve olay geri dönülmez bir duruma dönüşür. Varisleşmiş
damarlara benzerler. Hasta sırt üstü yattığında veya bir tarafına döndüğünde aşağı kısımları
kanla dolar.
BURUN KANAMASI
Burun kanamaları çoğunlukla can sıkıcıdır. Ancak bazen korkutucu ve yaşamı tehdit edici
boyuttadır. Uzmanlar burun kanamalarını iki gruba ayırmaktadırlar. Ön burun kanamaları
burun ön kısmından gelen kanamalardır. Ayakta duran yada oturan kişide burun deliğinden
akan kanama şeklinde kendini gösterir.
Arka kanama: Burun arkasından olan kanamadır. Kanama genize doğrudur. Otururken veya
ayakta dururken bile kanama boğaza doğru olur. Hasta sırt üstü yattığında ön kanama bile olsa
her iki yönde kanama olabilecektir. Arka burun kanamalarının tanınması oldukça önemlidir.
Bu kanama tipi bir uzmanın takibini gerektirmektedir. Arka kanamalar çoğunlukla yaşlı
kişilerde görülür. Bu hasta grubu genellikle yüksek kan basıncı (tansiyon) olan kişiler yada
travma geçirmiş kişilerdir. Burun kanamaları çocuk yaş grubunda genellikle ön kanama
tipinde olmaktadır. Kuru hava veya kış aylarında görülen kabuklanmalar kanamaya neden
olmaktadır. Bundan korunmak için nemlendirici bir kremi burun orta bölmesine parmak ucu
ile sürmek faydalı olacaktır. Bu amaçla vaselin gibi kremler kullanılabilir. Günde üç defa
kullanılması önerilir.
Ancak gece yatmadan önce sürülmesi yeterlidir. Burun kanaması sık tekrarlıyorsa
doktorunuza görünmenin faydası vardır.
ÖN KANAMALARIN DURDURULMASI
Siz yada çocuğunuzda ön burun kanaması varsa şunları uygulayınız: Burunun ucundaki
yumuşak kısmını başparmağınızla diğer iki parmağınız arasına alınız Burunu parmakla
sıkıştırılmış olarak yüzünüze doğru bastırın.Beş dakika böyle bekleyiniz. (Saat
tutunuz.)Başınızı kalbinizden daha yüksek tutmaya dikkat ediniz. Bu nedenle oturmanız yada
başınız daha yukarda uzanmanınız önerilir.Burun ve yanağınıza buz tatbik ediniz. (Bir plastik
torba içine buz doldurarak.) KANAMA DURDUKTAN SONRA YENİDEN KANAMAYI
ÖNLEMEK Sümkürmemeye dikkat ediniz. Yerden ağır bir şey kaldırmak yada buna benzer
zorlayıcı hareketler yapmayınız.Başınızı mutlaka göğsünüzden daha yukarda tutmaya
çalışınız.
TEKRAR KANAMA OLURSA
Burun içindeki tüm pıhtıları sümkürerek temizleyiniz.3, 4 defa her iki burun deliğine
dekonjestan burun spreyi sıkınız. Tekrar en baştaki 1. ve 3. basamaktaki gibi buruna baskı
yaparak sıkınız.Doktorunuzu arayınız.
NE ZAMAN DOKTORU ARIYALIM YADA ACİL SERVİSE BASVURALIM?
Eğer kanama durmuyorsa veya yeniden kanamaya eğilim gösteriyorsa;
Eğer kanama nedeniyle yorgunluk ve halsizlik hissediliyorsa.
Eğer kanamanız burun önüne kanamadan çok boğaz arkasına doğru oluyorsa.
KULAK ÇINLAMASI
Bazı zamanlar kulağımda zil sesi duyuyorum bu normal midir? Tamamiyle değil. Kafa içinde
ki bu seslere genel olarak tinnitus denilir ve çok yaygındır. Tinnitus zaman zaman ortaya
çıkabilir veya siz sürekli olarak bir ses duyabilirsiniz. Çok kalın veya çok ince olabilir, tek
kulağınızda veya her iki kulağınızda da duyabilirsiniz. Zil sesi sürekli olduğunda bu kişiyi çok
rahatsız edebilir. Hatta bu rahatsızlık kişilerin normal hayatlarını etkiliyecek boyuta kadar
çıkabilir.
BAŞKA İNSANLAR KULAĞIMIN İÇİNDEKİ BU SESLERİ DUYABİLİR Mİ?
Bu genellikle olmaz ancak bazı durumlarda dinleyen kişi bir çeşit ses duyabilir. Bu tip
tinnituslara objektif tinnitus denilir. Çoğunlukla ya bir damar anormalliğinden dolayı veya
kasların kasılması sonucu orta kulakta meydana gelen seslerden ötürü gelişir.
TİNNİTUS (ÇINLAMA) KONUSUNDA EN SIK RASTLANAN SORULAR
Tinnitusun Nedeni Nedir?
Sesin sadece hasta tarafından duyulduğu subjektif tinnitusun birçok olası nedeni vardır. Bazı
nedenler kötü değildir (örnek olarak küçük bir kulak kiri geçici bir süre tinnitus yapabilir.)
Bunun yanında enfeksiyon, kulak zarında delinme, orta kulakta sıvı birikmesi ve orta kulakta
ki kemiklerin eklem yerlerinin sertleşmesi gibi daha önemli nedenler de olabilir. Tinnitus baş
ve boyun bölgesindeki damar genişlemeleri (anevrizma) veya denge ve işitmeyi sağlayan
sinirden kaynaklanan bir tümörden (akustik nörinom) dolayı da olabilir. Bu problemlerde
işitme kaybı da vardır. Allerji, yüksek veya düşük tansiyon, tümör, şeker hastalığı, tiroid
problernleri, baş ve boyun bölgesine gelen darbeler ve birçok diğer nedenler: bazı romatizma
ilaçlan, bazı antibiotikler, sakinleştirici ilaçlar ve aspirin tinnitusa neden olabilir. Her durum
için tedavi çok farklıdır. Bu nedenle konusunda uzmanlaşmış bir doktora kontrol olmak ve
kulak çınlamasının gerçek nedenini bulmak çok önemlidir.
Tinnitus çoğunlukla işitme sinirlerinin mikroskopla görülebilecek kadar küçük olan uçlarında
meydana gelen hasarlardan ötürü gelişir. Bu sinir uçlarının sağlıklılığı doğru ve kesin
duymayı sağlar ve bunlarda meydana gelecek bir hasar işitme kaybı ve tinnitusa yol açar.
İlerlemiş yaşla birlikte sinir uçlarında bazı değişiklikler meydana gelir bu da beraberinde
tinnitusu getirir. Günümüz dünyasında yüksek ses tinnitusun muhtemelen en sık rastlanan
nedenidir ve işitme kaybına da yol açar. Ne yazık ki birçok insan endüstriel gürültünün,
yangın alarmlarının, yüksek sesle müzik dinlemenin ve diğer gürültülerin ne kadar zararlı
olduğundan ya habersiz yada bunu umursamamaktadır. Stereo kulaklıklarla yüksek müzik
dinlemek riski daha da fazlalaştırmaktadır.
Tinnitusun Tedavisi Nedir?
Vakaların çoğunda özel bir tedavi yoktur. Eğer doktorunuz gerçek nedeni bulursa bunu
ortadan kaldırmaya yönelik tedavi sonucunda kulağınızdaki çınlamalar da ortadan kalkar.
Bunun için bazı röntgen filmleri ve denge testlerine ihtiyaç duyulabilir. Bunlara rağmen
tinnitusun nedeni çoğu zaman bulunamaz. Neden ortaya konulmamış olmasına rağmen bazı
durumlarda ilaçlar yardımcı olmaktadır. Kullanılan birçok ilaç vardır. Genellikle hastaya ilaç
alması önerilir ve sonuç alınıp alınmadığı sorulur.
Eğer Bir Neden Ortaya Konulamazsa Tinnitusun Azalması İçin Birşey Yapılabilir mi?
Evet. Aşağıda yapmanız ve yapmamanız önerilen şeyler tinnitusunuzun azalmasına yardımcı
olacaktır. Herşeyden önce işitme sisteminin vücudun en hassas ve kırılgan sistemi olduğu
hatırlanmalıdır. Bu nedenle aşağıdakileri yapmanız önerilmektedir.
Yüksek sesli müziğe maruz kalmaktan korunun.
Kan basıncını sürekli kontrol ettiriniz. Kontrol altında olması için doktorunuza başvurun.
Tuz alımını kısıtlayın (fazla tuz dolaşım sisteminizi bozacaktır.) Tuzlu yiyeceklerden uzak
durun ve yemeğinize tuz eklemeyin.
Sinir sistemine uyarıcı etkisi olan kahve, kola ve sigaradan uzak durun.
Günlük egzersizler kan akımınızı düzenler.
Yeterince dinlenin ve çok yorulmaktan sakının.
Sesten endişelenmeyin. Kulak çınlamanız sizin sağır olmanıza ve aklınızı kaybetmenize
neden olmaz. Bu sesleri rahatsız edici ama önemsiz bir gerçek olarak kabul edin ve
olabildiğince yok saymayı öğrenin. Bu çeşit kontrol ya kişinin kendini tembihlemesiyle yada
maskeleme yöntemiyle başarılabilir.
Sinirliliğinizi ve gerginliğinizi en aza indirin.
KİŞİNİN KENDİNİ TEMBİH ETMESİ NE DEMEKTİR? BU GEÇERLİ MİDİR?
Tembihleme, konsantrasyon ve gevşeme egzersizleri sonucunda kan basıncını ve kas
gruplarını sistemli olarak kontrol etmeyi sağlar.
MASKELEME NEDİR? TİNNİTUS MASKELEMESİ NEDİR?
Tinnitus özellikle çevre sessiz olduğu zaman, gece yatarken, daha rahatsız edicidir Tinnitusla
yarışacak bir ses bir saatin tıklaması veya bir radyo, rahatsızlığı azaltacaktır. Bazı doktorlar
alçak seşle FM kanallarını dinlemeyi önermektedir: Birçok hasta iki istasyon arasında
ayarlanmamış radyonun çıkardığı sesi alçak sesle dinlemekten fayda bulduklarını ifade
etmiştir. Böylesine statik bir ses çok rahatlatıcı olabilir. Bu ses beyaz ses olarak bilinmektedir.
Bazı hastalar rahatlatıcı ses üreten elektronik aletler kullanmaktadır. Tinnitus maskeleyici
işitme cihazını içine yapılan veya ona eklenen küçük bir eloktronik parçadır. Sürekli ama
rahatsız etmeyecek bir ses üreterek kişinin kulak çınlamasını unutmasını sağlar.
İŞİTME CİHAZLARI ÇINLAMANIN AZALMASINI SAĞLAR MI?
İşitme bozukluğu kişilerin bazılarında çınlamanın kullandıkları cihazlar tarafından azaltıldığı
veya yok edildiği söylenmektedir. Ancak işitme cihazı sadece tinnitusu önlemek için
kullanılacaksa özenli bir çalışma yapılmalıdır. Genellikle işitme cihazı çıkartılınca çınlama ilk
durumuna geri döner.
SONUÇ
Kulak çınlamanız için herhangi bir tedaviye başlamadan muhakkak bir Kulak Burun Boğaz
uzmanı tarafından dikkatli bir muayeneden geçmelisiniz.
BAŞ DÖNMESİ
Bazı insanlar denge problemlerini baş dönmesi olarak nitelendirirler. Çevrenin dönmediği bu
denge bozukluğu bazen iç kulağa bağlı bir problemden dolayı ortaya çıkar. Bazı insanlar ise
denge sağlamaktaki zorluklarını vertigo kelimesiyle açıklarlar. Bu kelime Latince "dönmek"
fiilinden gelmektedir. Bu hastalar sıklıkla kendilerinin veya çevrenin döndüğünü söylerler.
Vertigo çoğunlukla iç kulak probleminden kaynaklanır.
HAREKET HASTALIĞI VE DENİZ TUTMASI NEDİR?
Bazı insanlar uçağa bindiklerinde veya arabada bulantı hissederler, hatta bazen kusarlar. Bu
duruma taşıt tutması denilir. Bir çok insan bu rahatsızlığı gemiye bindiği zaman çeker bu
yüzden aynı olay olmasına rağmen buna deniz tutması denir. Deniz tutması sadece ufak bir
rahatsızlıktır. Bunun dışında herhangi bir tıbbi bozukluğun ifadesi değildir. Ancak bazen
yolcular bu rahatsızlıktan dolayı çok kısıtlanabilirler. Çok az bir kısmında da bu rahatsızlık
yolculuk bitse dahi birkaç gün daha sürmektedir.
DENGE SİSTEMİNİN ANATOMİSİ
Baş dönmesi (Dizzines, vertigo) ve taşıt tutması denge sistemi ile ilgilidir. Uzay
araştırmacıları bu duyguya uzaysal oriantasyon demektedirler. Denge sistemi iç kulaktadır ve
beyine vücudun uzay içinde nerede olduğunu, pozisyonunun yönü, hangi yönde hareket ettiği
ve dönüyor mu yoksa sakin durumda mı olduğunu bildirir. Denge duygunuz sinir sisteminin
aşağıda belirtilen bölümleri arasındaki kompleks ilişkilerle sağlanmaktadır. İç kulak (aynı
zamanda labirent adını da almaktadır.) hareketin yönünü yani dönüp dönmediğini, ileri veya
geri, bir yandan diğer yana ve yukarı veya aşağıya doğru olduğunu belirler. Gözler vücudun
uzay içindeki yerini (baş aşağı vs.) ve hareketin yönünü belirler.
Eklemlerde ve omurgada bulunan basınç reseptörleri vücudun hangi parçasının aşağıda
olduğunu ve neresinin yere değdiğini belirler. Kaslardaki ve eklemlerdeki algılama
reseptörleri vücudun hangi parçasının hareket ettiğini belirler. Merkezi sinir sistemi (beyin ve
omurilik) daha önceki dört sistemden gelen uyarıları işler ve sonuçta koordinasyonu
sağlanmış bir algılama ortaya çıkar. Taşıt tutmasının bulguları ve baş dönmesi, merkezi sinir
sistemine diğer dört sistemden birbirine zıt mesajlar geldiğinde ortaya çıkmaktadır. Örnek
olarak fırtınalı bir günde uçağa bindiğinizi düşünün ve uçağınız hava akımlarından dolayı
sallanmaktadır. Fakat gözleriniz bu hareketi algılamamaktadır. Çünkü bütün gördüğünüz
uçağın içidir. Bunun sonucunda beyniniz birbiriyle uyuşmayan mesajlar almaktadır. Sizi
bundan dolayı uçak tutabilir. Veya bir arabanın arka koltuğunda oturmuş kitap okuduğunuzu
düşünün. İç kulağınız ve deri reseptörleriniz yolculuğun hareketini algılayacaktır. Ancak
gözleriniz sadece kitabı görecektir. Bu nedenle sizi taşıt tutabilir. Gerçek bir tıbbi örnek
vermek gerekirse bir darbeden dolayı yalnızca bir taraftaki iç kulağınızın hasarlandığını
düşünün. Hasarlı iç kulak normal iç kulakla aynı mesajları göndermez. Bu beyine dönme
eylemiyle ilgili yanlış bilgi verir. Kişi vertigodan veya dönüyormuş hissinden şikayetçi
olabilir. Bazen bulantı da görülür.
HANGİ TIBBİ RAHATSIZLIKLAR BAŞ DÖNMESİNE NEDEN OLUR?
Dolaşım: Dolaşım bozuklukları baş dönmesinin en sık nedenleri arasındadır. Eğer beyniniz
yeterince kan almazsa başınız dönmeye başlar. Hemen hemen herkes yatarken aniden ayağa
kalktığında birkaç defa hissetmiştir, ancak bazı insanlar sık veya kronik nedenlerden ötürü baş
dönmesi şikayetlerinde bulunurlar. Bu arterioskleroz (damar sertliği) dan dolayı olur. Bu
rahatsızlık çoğunlukla yüksek tansiyon hastalarında, şeker hastalarında ve kan yağları yüksek
olanlarda görülür. Bazen de kalp fonksiyonları yetersiz olanlarda veya kansızlık şikayeti
olanlarda rastlanır. Bazı ilaçlar özellikle nikotin ve kafein beyne giden kan akımını azaltır.
Dietteki çok miktarda tuz da kan akımının azalmasına neden olur. Bazen dolaşımında strese,
sinirlenmeye veya gerginliğe bağlı olarak bazı bozukluklar olabilir. Eğer iç, kulak yeterince
kan alamazsa daha özel bir baş dönmesi durumu olan vertigo ortaya çıkar. İç kulak kan
dolaşımındaki değişikliklere çok hassastır. Bu yüzden beyin için bahsedilen zayıf kan
dolaşımı durumlarının hepsi iç kulak için de geçerlidir.
Yaralanma: Kafatasında meydana gelen, iç kulağı da zedeleyen bir kırık sonrasında
aşırı,kısıtlayıcı bir vertigoyla birlikte bulantı ve işitme kaybı gelişir. Baş dönmesi birkaç hafta
sürer. Bu süre içinde normal taraf yavaş yavaş karşı tarafın fonksiyonlarını üstlenir.
Enfeksiyon: Virüslerden örneğin soğuk algınlığına neden olanlar iç kulağı ve onun beyinle
olan sinir bağlantılarını etkileyebilirler. Bu kötü bir vertigoya neden olurken işitme genellikle
etkilenmez. Buna rağmen bakteriler sonucunda oluşan enfeksiyonlarda hem denge hemde
işitme fonksiyonlarının bozulmasına neden olur. Baş dönmesinin şiddeti ve iyileşme zamanı
kırıklarda olduğu gibidir.
Allerji: Bazı insanlar allerjik oldukları besinlerle veya havadaki parçacıklarla
karşılaştıklarında baş dönmesi veya vertigo ile karşılaşabilirler.
Nörolojik hastalıklar: Multipl Skleroz, sifiliz, tümör gibi sinir sistemini etkileyen hastalıklar
dengenin bozulmasına neden olur. Bunlar nadir nedenler olmasına rağmen doktorunuz
muayene sırasında bunları da düşünecektir.
ARAÇ TUTMASINA KARŞI NE YAPABİLİRİM?
Her zaman vücudunuzun hareketinin iç kulağınız ve gözleriniz tarafından aynı şekilde
algılanabileceği bir yerde oturun. Örnek olarak arabanın ön tarafında oturup uzak manzaralara
bakabilirsiniz veya geminin güvertesi ne çıkıp ufku izleyebilirsiniz yada uçakta cam
kenarında oturup dışarıyı seyredebilirsiniz. Uçak yolculukların da hareketin en az olduğu
kanat üstüne denk gelen koltukları tercih edin.
Eğer araba sizi tutuyorsa kitap okumayın yada zıt yöndeki koltuklara oturmayın.
Araç tutması olan bir başka yolcuyla konuşmayın veya onu izlemeyin.
Yolculuktan hemen önce yada yolculuk sırasında keskin kokulardan, baharatlı ve yağlı
yiyeceklerden uzak durun. Araştırmalar halk arasında yaygın olarak kullanılan formüllerin
etkinliğini bilimsel olarak kanıtlayamamıştır.
Doktorunuz tarafından tavsiye edilen ilaçlardan birini yolculuğunuzdan önce alın. Bu
ilaçlardan bazıları reçetesiz olarak da satın alınabilir. Sakinleştirici veya sinir sistemini
etkileyen ilaçlar için doktorunuzun reçetesi gerekir. Bazıları hap veya fitil şeklindedir bazıları
ise (scopolamine) kulak arkasına yapıştırılabilen bantlar şeklindedir.
Şunu hatırlayın: Baş dönmesi ve araç tutması olaylarının büyük çoğunluğu hafiftir ve kişi
bunu kendi kendine tedavi edebilir. Ancak ağır veya giderek daha da ağırlaşan vakalar Kulak
Burun Boğaz, denge ve sinir sistemi konusunda uzman bir doktor tarafından takip edilmelidir.
DOKTOR BAŞ DÖNMESİ İÇİN NE YAPAR?
Doktorunuz baş dönmesini tarif etmenizi isteyecektir. Bunun bir göz kararması mı yoksa bir
hareket hissi mi olduğunu, ne kadar sürdüğünü, işitme kaybı veya bulantı ve kusma olup
olmadığını soracaktır. Hangi durumların baş dönmesi oluşturduğu da sorulabilir. Genel
durumunuz, ilaç alıp almadığınız, kafa travması, son zamanlarda geçirilmiş bir enfeksiyon, ve
kulağınızla, sinir sisteminizle ilgili birçok soruya cevap vermek durumunda olabilirsiniz.
Doktorunuz kulağınızı, burnunuzu ve boğazınızı muayene ettikten sonra sinir sistemiyle ilgili
bazı testler yapacaktır. İç kulak hem işitme hem de dengeyle ilgili olduğu için dengedeki bir
bozukluk işitmeyi de etkileyecek veya bunun tersi olacaktır. Bu nedenle doktorunuz işitme
testi (odiogram) isteyebilir. Bazı durumlarda kafatasınızın röntgenini, tomografisini veya
manyetik rezonans ile görüntülenmesini veya iç kulağınızı uyarmak için kullanılan sıcak veya
soğuk sudan sonra göz hareketlerinizi izleyecek bir test (elektronistagmografi - ENG)
isteyebilir. Bazı durumlarda da kalbinizin değerlendirilmesini veya bazı kan testlerini
önerebilir. Her hasta için her test gerekmemektedir. Doktorunuzun kararı hangi testlerin
gerekli olduğunu belirleyecektir. Benzer olarak önerilen tedavi de konulan teşhis ile ilişkili
olacaktır.
BAŞ DÖNMESİNİ AZALTMAK İÇİN NE YAPABİLİRİM?
Ani pozisyon değişikliklerinden kaçının. Örnek olarak yatar durumdan aniden ayağa
kalkmayın veya bir taraftan diğerine ani olarak dönmeyin.
Aşırı kafa hareketlerinden (özellikle yukarı bakmak) veya hızlı baş hareketlerinden kaçının.
Dolaşımı bozacak (nikotin, kafein ve tuz) ürünlerinin kullanımını azaltın.
Baş dönmenize neden olan stresden, sinirlilikden uzak durun ve allerjiniz olan maddelere
maruz kalmamaya çalışın.
Baş dönmeniz olduğunda araba kullanmak tehlikeli alet kullanmak veya merdiven tırmanmak
gibi zarar verebilecek aktivitelerden uzak durun.
HORLAMA
Normal erişkin insanların en az %45’i zaman zaman horlamaktadır. %25’i sürekli olarak
horlamaktadır. Horlama problemi en sık şişman erkeklerde görülür ve yaşla birlikte her geçen
gün artar. A.B.D. de 300 den fazla firma horlamaya karşı cihaz geliştirmiştir. Bazı modeller
pijama arkasına tenis topu yapıştırmak gibi eski bir modelin modifikasyonlarıdır (Sırt üstü
yatarken horlama daha çok artar.). Çene ve boyun askıları, boyunluklar ve ağız içine
yerleştirilen cihazlar hiçbir yarar sağlamamıştır. Horlama sesi ile çalışıp hastayı uyandıran
elektronik cihazlar bulunmuştur. Bütün bunlar hastanın horlamadan uyuma alıştırmaları
olarak düşünülmüştür. Ancak maalesef horlama kişinin kontrolünde olmayan bir problem
olup tüm bu cihazlar hastayı sadece uyutmamaya yöneliktir.
HORLAMANIN NEDENİ NEDİR?
Ağız ve burun arkasındaki hava yolunda darlık olduğunda ortaya çıkan gürültü biçiminde ki
sese horlama denir. Dilin arkası ve yumuşak damak ve küçük dilin olduğu kısmın genizle
birleştiği bölge kendiliğinden daralabilen bir bölgedir. Bunlar birbirleri üstüne geldiğinde
solunumla birlikte titreşmekte ve horlama ortaya çıkmaktadır. Horlayan biri aşağıdaki
problemlerden en az birine sahiptir.
Dil ve boğaz kasları gerginliği azalmıştır. Gevşek kaslar sırt üstü yatınca dilin boğaz arkasına
doğru kaymasına engel olamaz. Bu olay alkol yada ilaç alarak gevşemiş birinin uykusunda
kas kontrolünün kaybolması ile ortaya çıkar. Bazı insanlarda uykunun derin fazında
gevşemeye bağlı olarak yine horlama görülebilmektedir.
Boğazdaki dokuların aşırı büyük olması. Büyük bademcik ve geniz eti çocuklarda en sık
rastlanan horlama nedenidir. Şişman insanlarda kalın boyun dokusu sebep olarak gösterilir.
Kist ve tümörlerde nadir olarak bu yolla horlama yapabilmektedir.
Yumuşak damak ve küçük dilin aşırı sarkık ve uzun olması boğaza doğru hava yolunu
daraltır. Hava yoluna sarktığı için bir valv gibi horlamaya neden olur.
Burun tıkanıklığı olan kişi havayı almak için genizde aşırı vakum yaratır. Bu vakum boğazda
kollabe olabilen dokuları hava yoluna doğru çeker. Böylelikle burun açık iken horlamayan
kişide horlama görülmeye başlar. Bu durum neden bazı insanların sadece allerjik dönemlerde
veya grip, sinüzit olduğu zamanlarda horladığını izah etmektedir. Burun deformasyonları bu
tip burun tıkanıklığı nedenleri olarak bilinir. Deviasyon burun orta bölmesinin yan taraflara
taşması olarak tanımlanır. Burun içi deformasyonları içinde en sık rastlanılanıdır.
HORLAMA CİDDİ BİR SORUN MUDUR?
Sosyal olarak evet! Bu aile yaşamında ciddi bir şekilde tehdit eder. Horlayan kişi alay konusu
olur. Ailenin diğer bireyleri için uykusuz gecelerin sorumlusu tutulur. Horlayan kişi tatil ve iş
gezilerinde istenilmeyen oda arkadaşı olur. Tıbbi olara evet! Kişinin kendine verdiği zarar
daha büyüktür. Dinlenilmeden geçirilen geceler vardır. Aşırı horlayan kişilerde yüksek
tansiyon horlamayan kişilere göre daha sık görülür. Horlamanın en ağır formu “tıkayıcı tipte
horlama hastalığıdır.”
“Uyku apnesi” diye bilinen bu hastalıkta şiddetli horlama nefessiz kalınan bir dönemle
kesilmektedir. Bu sırada solunum tam durmuştur. 10 saniyenin üzerindeki nefessiz kalma
nöbetlerinin bir saat içinde 7 den fazla görülmesi yaşamı ciddi şekilde tehdit eder. Bu
durumda doktorunuzun size bir uyku merkezinde inceleme yapılmasını önerecektir. Apneli
(nefesin kesilmesi) hastalarda saatte 30-300 defa tıkanmalara rastlanılmaktadır. Böylelikle
uykuda kan oksijen düzeyi aşırı oranda düşer. Oksijenin düştüğü bu dönemde kalp kanı daha
çok pompalamak zorundadır. Bir süre sonra kalp ritmi bozulurken, yıllar içinde yüksek
tansiyon ve kalp büyümesi yerleşir. Tıkayıcı tipte horlama hastalığı olan kişiler uykularının
çok az bir kısmında derin uyku fazına geçebilmektedirler. Derin faz gerçek dinlenme için tek
yoldur. Dinlenmeden geçirilen gecenin gündüzü uykulu, yorgun ve verimsiz geçecektir.
Araba kullanırken yada iş başında uyuklamalar görülecektir.
HORLAMA TEDAVİ EDİLEBİLİR Mİ?
Horlamanın bir çok tipi tedavi edilebilir. Erişkin horlayan kişiler için aşağıda sıralana
önerilere uyulmalıdır.
İyi bir adele tonusu kazanmak için sportif bir yaşam biçimi seçilmeli.
Horlayan kişiler uyku ilaçları, sakinleştirici ve antihistaminik denilen allerji ilaçlarını uykudan
önce almamalı.
Uykudan 4 saat önce alkol almaktan sakınmalı.
Uykudan 3 saat önce ağır yemekten sakınmalı. Aşırı yorgunluktan sakınmalı.
Uykuda sırt üstü yatmak yerine yana yatmak tercih edilmeli. Eski bir öneri olarak pijama
sırtına tenis topu dikmek hala faydalı bir metot dur. Böylelikle sırt üstü uyumaya engel
olunur.
Yatağınızın baş tarafı daha yukarıda olacak şekilde tüm yatağınız yaklaşık olarak 10 cm bir
tarafa doğru çeviriniz. Bu amaçla yatağınız bir tarafı altına bir tuğla yerleştirmek amacınıza
uygun olacaktır.
Evde horlamayan kişilerin sizden önce uykuya geçmeleri için onlara süre tanıyın.
Her pozisyonda horlayan kişiler “ağır horlayan” olarak isimlendirilir. Bu kişilerin yukarıdaki
önerilerden daha fazla yardıma ihtiyaçları vardır.
Horlama kişi ve ailesi için zararlı hale geldiğinde uzman doktorunuz ile görüşmeniz uygun
olacaktır. Bu özellikle uyku sırasında nefes alamama problemi olduğunda (Yüksek sesli
horlama nefessiz kalma dönemi ile kesilmektedir.) Doktorunuza baş vurmanız daha da önem
kazanmaktadır. Horlama hastasının burun, ağız, boğaz ve boynunun detaylı muayenesi
yapılmalıdır. Horlamanın boyutu ve horlayan kişinin sağlığını belirlemek açısından uyku
laboratuarı çalışmaları değerlidir.
Tedavi şüphesiz tanıya dayanır. Bu allerji veya enfeksiyon tedavisi gibi basit yada bademcik
geniz eti veya burun bozukluklarının cerrahi gerektirir biçimdedir.
Horlama - Nefessiz kalma hareketli dokuların sabitleştirilmesi ve hava yolunun daha
genişletilmesini sağlayan horlama ameliyatlarından başarılı sonuçlar elde edilmektedir. Buna
uvulopalatofarengoplasti ameliyatı (UPPP) adı verilmektedir. Hasta için bademcik
ameliyatından çok farklı his vermez. Laser'ın kullanıldığı Laser-assisted uvulopalatoplasti
(LAUP) lokal anestezi ile yapılabilen bir başka ameliyattır. Cerrahinin çok riskli veya hasta
tarafından istenilmediği durumlarda boğaza basınçlı hava veren maske takarak (CPAP)
uyuyabilir. Kronik olarak horlayan her çocuk KBB uzmanı tarafından detaylı olarak muayene
edilmelidir. Bademcik ve geniz eti ameliyatının gerekli olduğu durumlarda cerrahi müdahale
çocuk sağlığına ve gelişimine çok önemli yararlar sağlayacaktır.
Unutmayın: Horlama nefes almanın tehlikeli biçimde kesilmesidir. Horlama komik değildir,
umutsuz hiç değildir.
BAŞ BOYUN KANSERLERİ
Uyarıcı işaretlerin bilinmesi:
Bir yılda 55000 Amerikalıda baş ve boyun bölgesinde kanser tesbit edildiğini, bunların
13000’ünün öldüğünü ve yine bunların önlenebileceğini biliyor muydunuz? Tütün bu
ölümlerin en çok önlenebilir nedenidir. Her yıl ABD’de 200.000’den fazla insan sigara ile
ilişkili hastalıklardan ölmektedir. İyi haber bu sayının sigarayı bırakan Amerikalı sayısındaki
artışla beraber düşmesidir. Kötü haberse bazı sigara içicilerinin dumansız tütün, çiğnenebilir
tütün kullanımına yönelmesidir ki bunun güvenli bir alternatif olabileceği düşünülse de bu
doğru değildir. Bu yalnızca kişideki kanser riskini akciğerlerden dudağa taşır. Akciğer kanseri
görülme sıklığı azalırken baş boyun kanseri sayısında artış görülmektedir.
Baş boyun kanserleri erken yakalanırsa tedavi edilebilirler. Baş boyun kanseri erken belirti
vermesi özelliği erken tanı konulabilmesini sağlar. Muhtemel uyarıcı işaretleri bilmeli ve
doktorunuzu mümkün olan en kısa zamanda uyarmalısınız.
Baş boyun kanserlerinin başarılı tedavisinin erken teşhise bağlı olduğunu unutmayın. Uyarıcı
bir takım belirtilerin bilinmesi baş boyun kanserinde yaşamınızı kurtarır.
Erken tespit edilmeli ve tedavi edilmeli!
Neleri gözlemlemeliyiz?
Boyunda bir şişlik
Baş boyun kanserleri genellikle vücutta herhangi bir yere yayılmadan önce boyundaki lenf
düğümlerine yayılır. Boyunda 2 haftadan uzun sürede geçmeyen şişlikler mümkün olan en
kısa zamanda bir doktor tarafından görülmelidir. Tabii ki tüm şişlikler kanser demek değildir.
Ancak şişlik ya da şişlikler ağız, gırtlak, guatr kanseri, bazı lenf kanserleri ve kan kanserinin
ilk belirtisi olabilir. Böyle şişlikler genellikle ağrısız ve gittikçe büyüme eğilimindedir.
Ses değişimi
Pek çok gırtlak kanseri ses değişimine neden olur. 2 haftadan uzun süren ses kısıklığı ya da
ses değişimleri doktorunuzu görmeniz açısından sizi uyarmalıdır. Bir Kulak Burun Boğaz ve
baş boyun uzmanı; ses tellerinizi kolay ve ağrısız yöntemlerle muayene edebilir. Her ne kadar
pek çok ses değişikliğinin nedeni kanser değilse de işi şansa bırakmamalısınız. Eğer ses
kısıklığınız 2 haftadan uzun sürerse gırtlak kanseri olmadığınızdan emin olmalı ve
doktorunuza gitmelisiniz.
Dudakta büyüme
Dil ve dudak kanserlerinin çoğu geçmeyen yara ve şişliğe neden olur. Yara ve şişlikler
iltihaplanmadıkça ağrısızdır. Kanama görülebilirse de sıklıkla hastalığın ileri dönemlerine
kadar görülmez. Yara ya da şişlik boyundaki bir kitleye eşlik ederse bu son derece ciddiye
alınmalıdır. Diş doktorunuz ya da doktorunuz biyopsi (doku örnekleme testi) gerekip
gerekmediğini değerlendirip bu işlem için sizi bir baş boyun cerrahına sevk edebilir.
Kanama
Bu sıklıkla kanser haricinde bir nedene bağlıdır. Bununla beraber ağız, burun, boğaz ve
akciğer tümörleri kanamaya neden olabilirler. Birkaç günden fazla bir süre tükürük veya
balgamda kanama görülürse doktora görünmelisiniz.
Yutma problemleri
Boğaz ve yemek borusu kanserleri katı gıdaların ve bazen sıvıların yutulmasını zorlaştırır.
Gıda belli bir noktada batma hissi uyandırıp ya mideye gider ya da ağızdan geri gelir. Bu
durumda bir doktora başvurmalısınız. Genellikle X ışınlı baryum yutma filmi ya da yutturulan
bir tüp yoluyla yemek borusunun direkt muayenesi ile neden ortaya konur.
Ciltteki değişiklikler
Baş boyunda çok sık karşılaşılan deri kanseri erken başlanan tedaviye iyi yanıt verir. En sık
alın, yüz, kulak gibi cildin güneşe maruz kaldığı yerlerde görülürse de cildin herhangi bir
yerinde olabilir. Deri kanseri sıklıkla küçük soluk bir yara şeklinde başlar, yavaş büyür ve
ortasında gamze şeklinde bir çukur ve hatta ülser oluşur. Bu alanın bir kısmı iyileşirken daha
büyük bir bölümü ülsere kalır. Bazı deri kanserlerinde renk değişimi görülür.
Baş boyunda görülen diğer kanser tipleri arasında; yassı hücreli kanser ve habis melanom
sayılabilir. Yassı hücreli kanserlerin bir bölümü alt dudak ve kulakta görülür.
Deri kanserine benzer ve erken teşhis edilip uygun tedavi edilirse genellikle daha tehlikeli
hale gelmez. Dudakta, yüzde, kulakta iyileşmeyen bir yara varsa hemen doktora başvurun.
Habis melanom klasik olarak ciltte koyu mavi siyah renkli değişime neden olur. Bununla
beraber herhangi bir bendeki büyüklük, renk değişikliği, kanamanın başlaması da birer
sorundur. Yüz ve boyunda özellikle büyüklük ve şekil bakımından değişiklik gösteren mavi
siyah renkli bir leke varlığında mümkün olduğunca çabuk zamanda bir deri hastalıkları
uzmanına ya da başka bir doktora başvurmalıdır. Devam eden kulak ağrıları
Yutkunma esnasında kulak ve etrafında oluşan ağrılar boğazda büyüyen tümöre ya da
enfeksiyona bağlı olabilir. Böyle bir şikayet; yutkunma güçlüğü, ses kısıklığı ya da boyunda
bir şişlik ile beraberse daha da dikkat çekicidir. Bu bulguların en kısa zamanda bir Kulak
Burun Boğaz Uzmanı tarafından da değerlendirilmesi gereklidir.
Baş ve boyun kanserlerinde yüksek riskin tanımlanması:
Baş ve boyun kanserlerinin %30 kadar bir kısmı sigara kullanımı ve alkol gibi spesifik
faktörlere uzun süre maruz kalmayla yakın ilişkilidir. Sigara ve içki kullanmayan erişkinlerde
ağız ve boğaz kanserine neredeyse hiç rastlanmaz. Uzun süreli güneş ışığına maruz kalma
dudak kanseri ile ilişkilidir ve cilt kanserinin en büyük nedenidir. Ne yapmalısınız?
Tarif edilen tüm belirti ve bulgular kanser olmayan durumlarda da varolabilir. Aslında çoğu
zaman bu şikayetler kanser dışındaki diğer bazı durumlarda da görülebilir. Fakat bunu iyi bir
muayene yapmaksızın söyleyemezsiniz. Bu nedenle bu şikayetlerin varlığında doktorunuza
gidin ve emin olun.
Hatırla!
Baş boyun kanserlerinin erken teşhisi ile tedavinin başarısı arasında çok büyük bir ilişki
vardır. Buradaki tıbbi önerilerin çok sayıda insana ulaşmasıyla tedavi oranlarının
yükseleceğine inanıyoruz.
Baş boyun kanseri ile ilgili bir belirtinin varlığından şüpheleniyorsanız hemen bir doktora
gidin.
BEBEĞİM DUYUYORMU
Çocuğunuzun işitme kaybının olup olmadığının belirlenmesi:
Çocuğunuzun işitme kaybı olduğunu düşünüyorsanız haklı olabilirsiniz. Aşağıdaki kontrol
listesi, çocuğunuzun bir işitme kaybı olduğunun belirlenmesinde yardımcı olacaktır. Her
maddeyi dikkatlice okuyun ve sadece size, ailenize veya çocuğunuza uyan faktörleri dikkate
alın.
İşitme kaybı için göstergeler:
Uyan her maddeyi kontrol edin...
Anne hamilelik sırasında
Kızamıkçık, viral bir enfeksiyon ve grip geçirmiş
Alkollü içecek tüketmiş
Yenidoğan (doğumdan ilk 28 güne kadar)
Doğumdaki kilosu 1600 gramdan düşük
Yüz ve kulaklarının görüntüsü farklı vDoğumda sarılığı oldu ve kan değişimi uygulandı
Yenidoğan yoğun bakım ünitesinde beş günden fazla kaldı
Damardan iğne ile antibiyotik aldı
Menenjit geçirdi
Ailemde
Erken yaşlarda olan veya gelişmiş, kalıcı veya ilerleyen işitme kaybı olan, bir veya daha fazla
birey var
Bebeğim (29 gün ile 2 yaş arası)
Damardan antibiyotik aldı
Menenjit oldu
Nörolojik bir bozukluğu var
Kulaktan kanamanın olduğu veya olmadığı kafatası kırığı olan ciddi bir yaralanma geçirdi
3 aydan fazla süren, kulakta sıvının olduğu tekrarlayan kulak enfeksiyonu var.
Çevreye Cevap Verme (konuşma ve lisan gelişimi)
Yenidoğan (doğumdan 6 aya kadar)
Beklenmedik yüksek sesli gürültülerle irkilmiyor, hareket etmiyor, ağlamıyor veya her hangi
bir şekilde tepki vermiyor
Yüksek sesli gürültülerle uyanmıyor
Kendiliğinden sesleri taklit etmiyor
Sadece sesle sakinleştirilemiyor
Başını sesime doğru çevirmiyor
Küçük bebeğim (6 ay-12 aya kadar)
Sorulduğunda tanıdık kişi veya eşyaları gösteremiyor
Konuşma sesi çıkarmıyor yada konuşma sesi çıkarmayı bıraktı
12 aylıkken, “el salla” ,”elini çırp” gibi basit sözleri yalnız dinlemekle anlamıyor
Büyük bebeğim (13 ay-2 yaş )
Hafif bir sesle ilk seslenişte doğru yöne dönmüyor
Çevreden gelen seslere duyarsız
İlk seslenişte cevap vermiyor
Sese cevap vermiyor veya sesin nereden geldiğini anlıyamıyor
Tanıdık insanlar ve evde çevresindekiler için basit kelimeleri kullanmaya ya da taklit etmeye
başlamadı
Benzer yaştaki diğer çocuklar gibi ses çıkarmıyor ve konuşamıyor
Normal ses yüksekliğinde televizyon seyretmiyor
Anlama ve iletişim için kelimelerin kullanımında yeterli gelişmeyi göstermiyor
Ne Yapmanız Gerekir?
Bu göstergelerden bir veya daha fazlasını tespit ettiyseniz, çocuğunuzun işitme kaybı olması
ihtimali olabilir.
Çocuğunuzda bu göstergelerden bir veya daha fazlası varsa, çocuğunuzu kulak muayenesi ve
işitme testine götürmeniz gerekir. Bu herhangi bir yaşta, doğumdan hemen sonra bile
yapılabilir.
Bu faktörlerden hiçbirini belirlemediniz, fakat çocuğunuzun normal duymadığından
şüpheleniyorsanız, çocuğunuzun doktoru endişelenmiyorsa bile çocuğunuzun işitmesini
ölçtürün.
İşitme kaybı olmasa bile testin ona bir zararı olmaz. Ne var ki, çocuğunuzda işitme kaybı
varsa, geç teşhis konuşma ve lisan gelişimini etkileyebilir.
Bu kontrol listesi maddelerinin hiçbiri bulunmasa bile işitme kaybı mevcut olabilir.
18 yaşın altındaki bir çok çocukda farklı derecelerde işitme kaybı vardır. Siz ebeveynler ve
onların ana babaları bebeklerinizdeki işitme kaybını keşfedecek kişilersiniz. Çünkü onlarla en
fazla vakit geçiren sizsiniz. Eğer herhangi bir zaman bebeğinizin işitme kaybı olduğunu
düşünürseniz bunu doktorunuzla görüşün.
Bebeğinizin duyması profesyonel olarak herhangi bir yaşta test edilebilir. Bilgisayarlı işitme
testleri yeni doğanları taramayı mümkün kılar. Bazı bebeklerin diğerlerine göre ortalamadan
daha fazla işitme kaybı olasılığı vardır. Bu listedeki herhangi bir maddeyi belirlerseniz,
mümkün olan en kısa zamanda çocuğunuza işitme testi yaptırmalısınız.
Okula başlamadan önce tüm çocuklara işitme testi yapılmalıdır. Bu anne, baba veya çocuğun
fark etmediği hafif işitme kayıplarını ortaya koyabilir. Tek kulaktaki bir kayıp bu yolla
saptanabilir. Böyle bir kayıp, belirgin olmasa da konuşma ve lisanı etkileyebilir.
İşitme kaybı kulak kiri veya kulakta sıvı birikmesinden bile kaynaklanabilir. Bu tipte geçici
işitme kaybı olan bir çok çocuğun, ilaç tedavisi veya küçük bir cerrahiyle işitmesi
düzeltilebilir.
Geçici işitme kaybının tersine bazı çocukların kalıcı olan sinir kaynaklı sağırlığı vardır. Bu
çocukların çoğunluğunun bir miktar kullanılabilir işitmesi olur. Çok azı tamamen sağırdır.
Erken teşhis, erken işitme cihazı uygulanması ve özel eğitim programlarına erken başlamak,
çocuğun mevcut işitmesini en yüksek seviyeye getirmeye yardımcı olabilir.
İŞİTME KAYBI
10 kişiden birinde işitme kaybı vardır, bu kayıp normal konuşmayı ve anlayabilmeyi etkiler.
Aşırı sese maruz kalma işitme kaybının en sık sebebidir.
Gürültü gerçekten kulaklarımı etkileyebilir mi?
Evet,gürültü tehlikeli olabilir. Eğer ses yeterince yüksekse ve uzun sürerse işitmemize zarar
verebilir. Gürültü sonucu meydana gelen hasara işitme siniri ile ilgili işitme kaybı ya da sinir
kaybı diyoruz. Bu gürültüden başka faktörlerle de oluşabilir ancak gürültü sebebiyle meydana
gelen işitme kaybının başka yönden önemi vardır:azaltılabilir ve hatta önlenebilir.
Kulaklarımı iyileştirebilir miyim?
Hayır,eğer kulağınızın yüksek sese alıştığını düşünüyorsanız bu durum kulaklarınıza büyük
olasılıkla zarar vermiştir ve hiç bir tedavi yöntemi yoktur. Ne ilaç, ne cerrahi ne de işitme aleti
kulağınız gerçekten zarar görmüşse gerçekten işitmenizi düzeltmez.
Kulak nasıl çalışır?
Kulağın üç ana bölümü vardır:dış kulak, orta kulak, iç kulak. Dışarıdan görebildiğimiz parça
olan dış kulak kendi kanalına açılır. Kulak zarı dış kulak yolunu orta kulaktan ayırır. Orta
kulaktaki örs, çekiç ve üzengi kemikçikleri iç kulağa sesin iletilmesine yardımcı olurlar. İç
kulakda işitme ve dengeye hassas hücrelerle, beyine giden işitme siniri vardır. Herhangi bir
ses kaynağı kulağa titreşim veya ses dalgaları gönderir. Bunlar dış kulak yolu vasıtasıyla
iletilir ve kulak zarına çarparak zarın titreşimini sağlar. Bu titreşimler orta kulağın küçük
kemikçiklerine iletilir ve kemikçikler yoluyla iç kulağa buradan da işitme sinirine geçerler.
Titreşimler iç kulakda sinir uyarıları haline dönüştürülür ve direkt olarak beyine giderler.
Beyne gelen uyarılar müzik, kapı çarpması gibi ses olarak algılanır. Ses çok fazla olduğu
zaman iç kulaktaki sinir uçlarını öldürmeye başlar. Yüksek sese maruz kalma süresi uzadıkça
daha fazla sinir ucu harap olur. Sinir ucu sayısı azaldıkça da işitme azalır. Ölü sinir uçlarını
canlandırmak mümkün değildir ve hasar kalıcıdır.
Sesin zararlı olduğunu nasıl anlayabilirim?
İnsanlar gürültüye duyarlılıkları açısından farklıdır. Genel olarak sesinizi duyurmak için
bağırmak zorunda kaldığınız gürültülü ortam, kulağınızı ağrıtan sesler, kulağınızı çınlatan
gürültü veya maruz kaldıktan sonra sağırlık yaşattıran sesler işitmenize zarar verebilir.
Bilimsel olarak ses iki türlü ölçülebilir: şiddet veya sesin yüksekliği desibel (dB) olarak
ölçülür. Tizlik ise saniyedeki ses titreşim frekansı olarak ölçülür. Düşük tizlik (tuba gibi derin
ses) daha az titreşim yaparken yüksek ses (violin gibi) daha fazla titreşim yapar.
Frekans ve işitme kaybı arasında nasıl ilişki vardır?
Frekans saniyedeki devir veya Hertz (Hz) olarak ölçülür sesin tizliği ne kadar yüksekse
frekansı o kadar fazladır. Genel olarak en iyi duyan çocuklar büyük kilise orgunun en düşük
notası olan 20 Hertz’lik sesten köpek havlama sesinin en tizliği olan 20.000 Hertz’lik sese
kadar sesleri ayırt edebilir . İnsan konuşması 500 - 2.000 Hz arasında değişir ve pek çok
insana çok yüksek veya çok alçak frekanslı seslerden daha gürültülü gelir.
Duyma kaybı başlayınca yüksek frekanslar daha önce kaybedilir. Bu da işitme kayıplı
insanların bayan ve çocukların yüksek tizlik seslerini neden daha zor duyduklarını açıklar.
Yüksek frekanslardaki duyma kaybı ses bozulmasına yol açar. Böylece ses duyulmasına
rağmen anlaşılamaz. Ayrıca işitme kayıplı hastalar benzer duyulan kelimeler arasındaki farkı
ayırt edemezler çünkü bu sessiz harfler diğer sessizlere ve sesli harflere nazaran daha yüksek
frekans aralığına sahiptirler.
Desibel Nedir?
Sesin şiddeti desibel (dB) olarak ölçülür. Yelpaze insan kulağının duyabileceği en silik sesten
(0dB) roketin havalanma sesine (180dB) kadar değişir. dB logaritmik bir ifadedir, bu yüzden
dB şiddetinde 10 ünitelik artış bir alttakinin 10 katı fazlası anlamına gelir; yani 20 dB, 10
dB’in 10 katı ve 30dB de 10 dB’in 100 katıdır.
dB düzeyi
Örnek (Ortalama) 0
İnsan kulağının duyabileceği en silik ses 30
Fısıldama sessiz kütüphane ortamı 60
Normal konuşma,daktilo, dikiş makinesi 90
Çimen biçme makinesi, kamyon trafiği (günlük 8 saat maksimum maruz kalma
süresidir.) 100
Demir testeresi,havalı delici,kar aracı (korumasız maksimum 2 saat maruz kalma
süresidir.) 115
Rock konseri, oto kornası (korumasız max.15 dakika maruz kalma süresidir.) 140
Jet motoru (gürültü ağrı yaratır ve geçici sağırlık oluşturur)
Duymamı etkilemeksizin dB ne kadar yükseğe çıkabilir?
Pek çok uzman 85 dB’ den daha fazla sese maruz kalmanın zararlı olduğu konusunda hem
fikirdir .
Duyduğum gürültüye maruz kalma süresinin işitmedeki hasarla ilişkisi var mıdır?
Vardır. Yüksek sese ne kadar uzun süre maruz kalırsanız o kadar hasar gelişir. Ayrıca sesin
kaynağına ne kadar yakınsanız hasar o kadar fazla olur. Her silah sesi yakın çevredeki
herkesin kulağına zarar verebilir. Daha büyük ve topçu sınıfı silahlar en kötüsüdür çünkü en
fazla gürültüyü bunlar çıkarır. Ancak patlama yakınınızda olursa küçük silahlar bile
işitmenize zarar verebilir. Ateşli silah kullanan biri kulaklık kullanmıyorsa işitme kaybı
riskiyle karşı karşıyadır. Son çalışmalar gençlerde işitme kaybı sıklığının arttığını
göstermektedir. Yüksek sesle dinlenen rock müziği ve kulaklıklı taşınabilir radyo-teyp
(Walkman) kullanımındaki artış gençlerdeki işitme kaybından sorumlu olabilir.
Gürültü işitmem dışında başka bir zarar verebilir mi?
Kulak çınlaması gürültüye maruz kalma sonrası görülür ve sıklıkla kalıcıdır. Bazı insanlar
yüksek sese sinirlilik reaksiyonu gösterirler ayrıca kalp hızı ve kan basıncı veya mide asidinde
artma görülebilir. Çok yüksek ses güç görevleri yerine getirmeyi dikkati dağıtmak suretiyle
azaltır. r />
Kim işitme koruyucusu kullanmalıdır?
Eğer gürültülü bir ortamda çalışmak zorundaysanız koruyucu kullanmalısınız. Ayrıca bu
koruyucular; güçlü elektrikli aletler, gürültülü bahçe aletleri veya ateşli silah kullanırken de
giyilmelidir.
İş sırasında gürültüye maruz kalma ile ilgili kanunlar nelerdir?
Pek çok insanda devamlı 85 dB üzerinde gürültüye maruz kalma anlamlı şekilde işitme
kaybına yol açar ve daha yüksek sesler bu hasarı arttırır. Korunmamış kulaklar için izin
verilen maruz kalma süresi ortalama gürültü seviyesinde her 5dB artış için yarısı kadar
azaltılmalıdır. Örneğin 90dB için maruz kalma süresi 8 saat, 95 dB için 4 saat ve 100 dB için
2saat olmalıdır. İzin verilen en yüksek gürültü seviyesi korunmuş kulak için günde 15 dakika
ve 115 dB’dir.140 dB üzerindeki gürültü kabul edilemez. ABD’de mesleki güvenlik ve sağlık
birliği yönetimi 1983 yılı işitme koruma kanununda gürültülü çalışma ortamlarında işitme
koruma programı uygulamayı istemektedir. Bu ise ortalama 85 dB veya daha fazla gürültüye
maruz kalan yaklaşık 5milyon çalışanda yıllık işitme testi yapmayı kapsar. İdeal olarak
gürültülü makine ve çalışma ortamları daha az gürültülü aletlerle donatılmalı veya çalışma
saatleri azaltılmalıdır. Ancak bunun maliyeti pahalıdır. Alternatif olarak kişisel işitme
korumaları ortalama 90 dB’den yüksek gürültüde kullanılmalıdır. Gürültü ölçümleri işitme
koruması ihtiyacını gösterirse işveren en az kulak tıkacı ve bir tip de kulak susturucusunu
ücretsiz olarak çalışanlarına vermek zorundadır. Yıllık işitme testleri yüksek frekanslarda 10
dB veya daha fazla işitme kaybını gösterirse çalışan bilgilendirilmeli ve gürültü 8 saat için 85
dB’den fazla ise işitme korumaları kullanmalıdır. İşitmede daha fazla kayıp ve/veya kulak
hastalığı ihtimali KBB uzmanına görünmeyi gerektirir.
İşitme koruyucuları nedir ve ne kadar etkilidir?
İşitme koruyucu aletleri kulak zarına ulaşan sesin şiddetini azaltırlar. 2 formu vardır: kulak
tıkacı ve kulak maskesi. Kulak tıkacı dış kulak yoluna uyan küçük aletlerdir. Etkili olmaları
için total olarak kulak kanalını tıkamaları gerekir. Çeşitli tip ve ebatlarda olabilirler. Kulakta
tutamayan kişiler için baş bandı ile kullanılabilirler.
Kulak maskesi kulağı kaplayacak şekilde oturur ve kulak kanalının tüm çevresini bloke eder.
Bunlar uyumlu bantlarla yerlerinde tutulur. Gözlük çevresini ve uzun saç çevresini
kapatmazlar ve ayarlanabilir baş bandı kulak maskeyi yerinde tutmak için yeterlidir. Kulak
tıkaçları rahat bir şekilde yerleştirilmeli ve böylece kulak kanalı tamamen kapanmalıdır. İyi
uymayan kirli veya yırtılmış tıkaçlar kanalı kapatmaz ve rahatsız edebilir. Uygun, iyi oturmuş
tıkaçlar sesi 15-30 dB azaltabilir. İyi tıkaçlar ve maskeler sesin azaltılmasında eşittirler ancak
tıkaçlar düşük; susturucular yüksek frekanslarda etkilidirler. Tıkaç ve susturucuların birlikte
kullanımı tek başlarına kullanıma nazaran 10-15 dB daha fazla koruma sağlar. 105 dB’den
yüksek sesler için beraber kullanım düşünülmelidir.
Niçin sadece pamuk ile kulaklarımı kapatamam?
Kulak topları ve kağıt doku tıpaları sesi sadece 7 dB azaltır.
İşitme koruyucularının ortak problemleri nelerdir?
İşitme koruyucusu kullanan işçilerden yarısı koruyucuların ses azaltma potansiyellerinin
yarısını kullanırlar çünkü bu gereçleri devamlı kullanmazlar veya bu aletler tam olarak kulağa
uymaz. 8 saatlik bir süre devamlı takılırsa 30 dB’lik ses azalması sağlayan bu koruyucu
gürültüde 1 saat çıkarılırsa sadece 9 dB’lik sağlar. Bu desibeller logaritmik yelpaze ile
ölçülmeleri sonucudur ve her 10dB artışta ses enerjisinde 10 kat artış görülür. Korunmamış
kulakla işçi koruyucu kullanmaya nazaran 1000 kat daha fazla ses enerjisine maruz kalır. Ek
olarak sese maruz kalma toplamsaldır. Bunun için evdeki gürültü veya partideki gürültü
toplanarak hesaplanır. İş yerinde maksimum izin verilebilen gürültünün ardından gürültülü
müziğe maruz kalma günlük güvenlik limitini aşar. Tıkaç veya susturucu devamlı kullanılsa
bile eğer kulak derisi ve koruyucu biraz aralık varsa fazla işe yaramazlar. İşitme koruyucuları
kullanırken sesimizi daha fazla ve derinden duyarsınız. Bu koruyucuların iyi yerleştirildiğini
gösteren yararlı bir bulgudur.
İşitme koruyucuları kullanırken diğer insanları veya makine problemlerini duyabilir
miyim?
Güneş gözlükleri nasıl parlak ışıkta görmeye yardımcı olursa işitme koruyucuları çok
gürültülü yerlerde konuşmayı anlamayı arttırır. Sessiz bir ortamda normal duyan işitme
koruyucusu takan insanlar düzenli konuşmaları anlayabilirler. İşitme koruyucuları işitmesi
bozuk veya dil anlaması kötü olanlarda normal anlamayı çok az azaltırlar. Ancak hafif işitme
kayıplı kişilerin kulak tıkaç ve susturucuları takmaları daha fazla iç kulak hasarının önlenmesi
açısından önemlidir. İşitme koruyucularının işçilerin bozuk bir makine sesini anlayabilme
kabiliyetini düşürdüğü tartışılmıştır. Ancak pek çok işçi daha fazla seste de uyum sağlayabilir
ve böylece problemleri tesbit edebilirler.
İşitmemdeki hasar eski ise bunu nasıl anlayabilirim?
İşitme kaybı uzun yıllar süresince oluşur. Yavaş, ilerleyici ve ağrısız olduğu için fark
edilmeyebilirler. Fark edebildiğiniz kulakta çınlama veya başka seslerdir. Bu da uzun süreli
olarak işitme sinirine zarar veren gürültüye maruz kalma sonucunda gelişir. Veya insanların
söylediklerini anlama güçlüğü çekilebilir. Özellikle gürültülü bir ortamdayken insanlar
mırıldanıyor gibi gelebilir. Bu yüksek frekans işitme kaybının başlangıcı olabilir ve işitme
testi bunu tesbit edebilir. Eğer bu bulgulardan herhangi biri varsa kulakta kulak kiri veya
kulak enfeksiyonu gibi düzeltilebilir hastalıklarınız olabilir. Ancak gürültüye bağlı işitme
kaybı da olabilir.
Her durumda işinizi şansa bırakmayın. Gürültüye bağlı işitme kaybı kalıcıdır. Eğer işitme
kaybından şüpheleniyorsanız bir KBB uzmanına görünün. Doktor işitme problemini teşhis
eder ve en iyi tedavi yolunu önerir.
YUTMA PROBLEMLERİ
Yutma güçlüğüne (Disfaji) özellikle yaşlılarda olmak üzere tüm yaş gruplarında yaygın olarak
rastlanır. Disfaji terimi yemeklerin ve sıvıların ağızdan mideye geçmesi sırasında zorluk
hissetmeyi ifade eder. Bu duruma çoğu tehlikeli olmayan ve geçici olan birçok faktör neden
olabilir. Yutma güçlüğü nadiren tümör veya ilerleyici nörolojik hastalık gibi daha önemli
patolojiye işaret eder. Kısa bir süre içerisinde yutma güçlüğü kendiliğinden iyileşmez ise
kulak burun boğaz uzmanı tarafından değerlendirilmelidir.
Nasıl Yutarız?
İnsanlar katı yiyecekleri yemek sıvıları içmek ve vücudun ürettiği tükürük ve mukusu yutmak
için günde yüzlerce kez yutma işlevini gerçekleştirirler. Yutma işlevinin dört fazı vardır:
1) Birinci faz yiyecek ve içeceklerin çiğnenerek yutmaya hazır hale getirildiği dönem.
2) Ağız fazı boyunca, dil yiyecek ve içecekleri ağızın arka bölümüne iterek yutma yanıtını
başlatır.
3) Yutak fazında yiyecek ve içecekler hızlıca yutaktan yemek borusuna geçer.
4) Son faz olan yemek borusu fazında yiyecek ve içecekler yemek borusundan mideye geçer.
Birinci ve ikinci fazlar istemli kontrol altında oluşurken,üçüncü ve dördüncü fazlar
kendiliğinden oluşur.
Yutma Hastalıklarının Nedenleri Nelerdir?
Yutma işlevi sırasındaki herhangi bir kesinti yutma güçlüğüne neden olabilir. Yutma güçlüğü
sağlıksız dişler, uygun olmayan takma dişler veya soğuk algınlığı gibi basit nedenlere bağlı
olabilir. Yutma güçlüğünün en yaygın nedenlerinden biri mideden yemek borusuna geri
kaçıştır. Bu durum mide asitinin yemek borusundan yutağa doğru yukarı hareketinin sonucu
oluşur. Diğer nedenler arasında felç, ilerleyici nörolojik hastalık, trakeostomi tüpü varlığı,
hareketsiz ses teli, ağız, gırtlak veya yemek borusu tümörü ile baş boyun bölgesine uygulanan
cerrahi operasyonlar sayılabilir.
Yutma Hastalıklarını Kim Değerlendirir ve Tedavi Eder?
Yutma güçlüğü inatçı ise ve nedeni bilinmiyor ise bir kulak burun boğaz uzmanı, söz konusu
hastanın hikayesini ele alarak muayenesini yapacaktır.
Bu muayene, aynalar veya özel optik sistemle görüntüleme sağlayan endoskoplar kullanarak
dilin arka bölümünün, boğaz ve larenksin incelenmesi yoluyla yapılır. Eğer gerekli ise yemek
borusu, mide ve oniki parmak bağırsağı incelemesi, kulak burun boğaz uzmanı veya mide ve
barsak hastalıkları uzmanı tarafından yapılır. Bunun sonucuna göre baryumlu yemek borusu
geçiş filmi ile yutma mekanizması fonksiyonlarının değerlendirilmesi gerekebilir.
Eğer özel patolojiler söz konusu ise,üst mide- barsak sistem filmi veya videofloroskopi ile
beraber radyologla temasa geçilebilir. Böylece yutmanın her dört fazınında değerlendirmesi
yapılır. Değişik kıvamda yiyecek ve içecekler kullanarak ve hastaya değişik pozisyonlar
verdirerek, yutma yeteneğini değerlendirilebilir. Eğer yutma güçlüğü felç veya ilerleyici
nörolojik hastalıklara bağlı ise nörolog tarafından değerlendirilmelidir.
Semptomlar
Yutma güçlüğünün semptomları şunlardır. Ağızda tükürük artışı Yiyecek ve içeceklerin
boğaza takılması hissi Boğaz ve göğüste rahatsızlık hissi( Mideden yemek borusuna kaçış var
ise - Reflu) Boğazda yabancı cisim veya parça hissi Uzamış veya belirgin yutma güçlüğüne
bağlı yetersiz beslenme ve kilo kaybı Yutma sırasında kolayca geçmeyen yiyecek parçaları
sıvı ve tükürüğe ve bunların akciğerlere aspire edilmesine bağlı olarak gelişen öksürük ve
boğulma hissi
Mümkün Olan Tedaviler:
Neden belirlenebilmişse, yutma güçlüğü tıbbi tedavi, yutma tedavisi veya cerrahi yöntemlerle
tedavi edilebilir.
Bu hastalıkların birçoğu tıbbi tedavi ile tedavi edilebilir. Mide asit salgısını engelleyen ilaçlar
kas gevşeticiler ve asit gidericiler var olan ilaçlardan birkaçıdır. Tedavi yutma hastalığının
nedenine göre düzenlenir. Mideden yemek borusuna kaçış sıklıkla beslenme ve yaşama
alışkanlıklarını değiştirerek tedavi edilebilir. Örneğin : Hazmı kolay yiyeceklerden oluşan bir
diyet ile sık aralıklarla ve az miktarlarda beslenmek Alkol ve kafeinden uzak durmak Kilo ve
stresi azaltmak Uyku vaktinden önceki üç saat boyunca yemek yemekten sakınmak Geceleri
yatağın başını yükseltmek. Eğer bunlar yardımcı olmazsa yemekler arasında ve uyku
vaktinden önce asit giderici kullanmak rahatlama sağlayabilir.Birçok yutma hastalığı yutma
tedavisinden yarar görebilir. Yutma kaslarının beraber çalışmasını sağlayan ve yutma
refleksinin oluşmasını sağlayan sinirleri uyaran özel egzersizler yaptırılabilir. Hastalara ayrıca
yutma işleminin başarılı şekilde yapılmasına yardımcı olacak vücut ve baş pozisyonlarını
öğretebilir. Yutma güçlüğü olan hastalardan bazıları yetersiz beslenme problemi ile
karşılaşırlar. Mesleki terapist beslenme teknikleri hakkında hasta ve ailesine yardımcı olabilir.
Bu teknikler hastayı olabildiğince bağımsız kılar. Diyetisyen veya beslenme uzmanı hasta için
gerekli olan yiyecek ve içecek miktarını ve ek besinlerin gerekli olup olmadığını belirler.
Cerrahi tedavi belirli bazı problemlerin tedavisinde kullanılır. Darlık veya yapışıklık
varlığında söz konusu alanın genişletilmesi gerekli olabilir. Kasların ileri derecede kasılması
varlığında ilgili kasların genişletilmesi ve hatta serbestleştirilmesi gerekli olabilir. Bu yöntem
kas kesilmesi olarak adlandırılır ve kulak burun boğaz uzmanı tarafından gerçekleştirilir.
Yutma güçlüğünün birçok sebebi vardır. Eğer inatçı bir yutma güçlüğünüz varsa bir Kulak
Burun Boğaz uzmanına gitmeniz gerekmektedir.
MENİERE HASTALIĞI
Tanı nasıl konulur?
Bir doktor ataklarınızın sıklığını, süresini, ciddiyetini ve karakterinin hikayesini
değerlendirdikten sonra işitme kaybınızın süresini, değişip değişmediğini, çınlama veya
dolgunluk hissinizin olup olmadığını, bunun tek veya çift taraflı olup olmadığını
belirleyecektir. Size geçmişte frengi, kızamık veya diğer ciddi enfeksiyonları geçirip
geçirmediğiniz, gözünüzde bir iltihap olup olmadığı, bağışıklık sisteminde bozukluk veya
allerjinizin olup olmadığı veya geçmişte bir kulak ameliyatı geçirip geçirmediğiniz sorulabilir.
Genel sağlığınız, şeker hastalığınız, tansiyonunuz, yüksek kolesterolünüz, guatrınızın,
nörolojik veya duygusal problemlerinizin olup olmadığı da sorulabilir. Bazı durumlarda bu
problemlere yönelik testler yapılabilir. Kulak ve baş boyunun diğer yapılarının fizik
muayenesi ataklar haricinde normaldir.
İşitme testi olan Odiometrik muayene, etkilenen kulaktaki işitme kaybını gösterir. Etkilenen
kulakta konuşma ayırt etme yeteneği (hastanın “git “ ve “bit “ gibi benzer kelimeler arasında
ayırım yapamaması.) etkilenmiş olabilir. Denge fonksiyonunu değerlendirmek için ENG
(elektronistagmografi) uygulanabilir. Bu karanlık bir odada yapılır. Kayıt elektrotları göze
yakın yerleştirilir. Elektrodlardan çıkan kablolar kalp monitörüne benzeyen bir makineye
bağlanır. Sıcak ve soğuk su, yada hava yavaşça her iki kulak kanalına uygulanır. Göz ve
kulak, sinir sistemi sayesinde birlikte çalıştıkları için denge sistemi ölçümünde göz
hareketlerinin ölçümü kullanılır. Hastaların yaklaşık %50 sinde etkilenen kulakta denge
fonksiyonu azalmıştır. Denge sistemini değerlendirmek için rotasyon testi veya denge düzlemi
gibi diğer denge testleri de uygulanabilir.
Uygulanabilecek diğer testler:
Elektrokokleografi (EcoG) bazı Meniere hastalarında iç kulaktaki artmış sıvı basıncını
gösterebilir. İşitsel beyin kökü cevabı(ABR)işitme siniri ve beyin yollarının bilgisayarlı
testidir.
BT (bilgisayarlı tomografi ) ve MRI (manyetik rezonans görüntülemesi) işitme ve denge siniri
üzerinde meydana gelen tümörü belirlemek için gerekebilir. Bu tümörler nadirdir ancak
Meniere'e benzer semptomlara sebep olurlar.
Doktor hangi tedavileri önerecektir?
Diet ve tedavi:
Az tuzlu diyet ve bir diüretik (suyu vücuttan atılımını sağlayan ilaç ) Meniere hastalarında
atak sıklığını azaltabilir. Diüretikten tam verim alabilmek için tuzu kısıtlamanız ve ilacınızı
belirtildiği şekilde düzenli almanız çok önemlidir.
Yaşam biçimi:
Kafein, sigara ve alkolden uzak durun! Düzenli uyuyun ve iyi beslenin. Fiziksel olarak aktif
olun ama gereksiz yorgunluklardan kaçının. Meniere hastalığında stres, baş dönmesi ve kulak
çınlamasına sebep olabilir. Stres den uzak durun.
Önlemler:
Eğer uyarmaksızın baş dönmeniz olursa, araç kullanmayın çünkü araç kontrolündeki
başarısızlığınız, siz ve diğerleri için tehlikeli olabilir. Güvenlik için yüzmeden,
merdivenlerden, yapı iskelelerinden vazgeçmeniz gerekebilir.
Cerrahi ne zaman tavsiye edilir?
Eğer baş dönmesi atakları konservatif çözümlerle kontrol edilemiyorsa ve ataklar günlük işleri
kısıtlıyorsa aşağıdaki cerrahi işlemlerden biri tavsiye edilebilir:
1) Endolenfatik şant (iç kulak sıvısının boşaltılması) veya dekompresyon (basıncın
azaltılması) işlemi işitmeyi koruyan bir kulak ameliyatıdır. Vakaların 1/2-1/3’ünde baş
dönmesi ataklarının kontrolu sağlanır. Ancak hiçbir hastada bu kontrol kalıcı değildir. Diğer
işlemlere kıyasla daha kısa sürer.
2) Vestibüler nörektomi denge sinirinin iç kulağı terkedip beyine girdiği yerde kesilmesi
işlemidir. Baş dönmesi atakların büyük bir kısmı bu ameliyatla tedavi edilebilir ve vakaların
çoğunda işitme korunulur.
3) Labirentektomi ve işitme sinirinin kesilmesi : Bir tarafın iç kulağndaki işitme ve denge
mekanizmalarının harap edilmesidir. Meniere hastasının etkilenmiş olduğu kulağı çok az
duyuyorsa bu yöntem tercih edilebilir. Genellikle baş dönmesi atakları kontrol altına alınır.
Diğer ameliyatlar ve tedaviler de bazı durumlarda tavsiye edilebilir. Cerrahi tedavi gerekli
görülüyorsa, cerrahınızla riskleri ve kazanacaklarınızı tartışmalısınız. Her ne kadar Meniere
hastalığının tedavisi yoksa da hemen hemen her vakada baş dönmesi kontrol altına alınabilir.
AFT
Ağzınızda; konuşmanıza ve yemek yemenize engel olacak kadar şiddetli ağrıya yol açan bir
yaranız varsa bilin ki yalnız değilsiniz. Pek çok sağlıklı insan tekrarlayan ağız yaralarından
şikayetçidir. En sık rastlanan tekrarlayan ağız yaraları uçuk ve aft (aftöz ülser)’dır. Ağızda
görüldüğünde birini diğerinden ayırmak güçtür. Bu iki lezyonun nedeni ve tedavileri
tamamıyla farklı olduğundan ayırımı çok önemlidir.
Uçuk nedir?
Bunlar sıklıkla dudakta görülen içi sıvı dolu kabarcıklara verilen genel bir addır. Ağızda
özellikle dişetinde, sert damakta da görülebilirse de nadirdir. Uçuk genellikle ağrılıdır ve ağrı
lezyonun ortaya çıkışından birkaç gün önce ortaya çıkar. Bu kabarcıklar saatler içinde
patlayarak kabuklanır. 7-10 gün sürer.
Nedenler
Uçuk bir herpes simpleks virüsünün aktif duruma geçmesi ile meydana gelir. Bu virüs, daha
önce bu enfeksiyonu geçiren hastalarda sessiz ve sinsi bir şekilde bekler ve stres, ateş, travma,
hormonal değişiklikler ve güneş ışığına maruz kalma gibi durumlarda aktif hale geçer.
Tekrarlayan lezyonlar aynı yerde yerleşme eğilimindedir.
Uçuk yayılabilir mi?
Evet. Uçuk patladıktan tamamen iyileşene kadar ki süre enfeksiyonun yayılımı için en riskli
dönemidir. Virüs gözlerinize, cinsel organlara ve diğer insanlara da bulaşabilir.
Önleme Önerileri
Bir lezyon görüldüğünde ağız içi, burun içi, cinsel bölge gibi mukoz zarlar enfeksiyona karşı
korunmalıdır. Uçuğu sıkıştırıp patlatmayın. Birine dokunurken ya da göz veya cinsel
bölgelerinize dokunmadan önce ellerinizi dikkatlice yıkayın. Tüm uyarılara rağmen herpes
virüsün uçuk olmadan da ulaşabileceği unutulmamalıdır. Tedavi: Günümüzde kesin tedavisi
yoktur ancak bu konuda yoğun çalışmalar yapılmaktadır. % 5 asiklovirli merhem gibi bir
antiviral ajan kullanılabilir. Doktor ya da diş hekiminizden son gelişmeler hakkında bilgi
almak için irtibat kurun.
Aft nedir?
Aft dilde, yumuşak damakta, dudak ve yanakların iç kısımlarında görülen küçük, yüzeyel
ülserlerdir. Oldukça ağrılıdırlar ve 5-10 gün sürerler.
Neden?
Nedenleri hakkındaki eldeki en iyi kanıtlar stres, travma, asitli yiyecekler (domates,
turunçgiller, vs.) gibi lokal tahriş edici maddelere maruz kalma gibi durumlarda lokal
bağışıklık cevabında değişiklikler meydana gelmesidir. Aftöz ülser yayılabilir mi? Hayır.
Nedeni bakteri ya da bir virüs olmadığı için lokal yayılımı ya da bir başkasına bulaşması söz
konusu değildir.
Tedavi
Tedavi direkt olarak az önce bahsedilen rahatsızlık verici durumların ortadan kaldırılması ve
enfeksiyondan korunma ile olur. Triamkinalon gibi haricen kullanılan bir kortikosteroid ilacı
da yardımcı olur. Günümüzde kesin tedavisi bulunamamıştır.
Diğer yaralar İki haftadan uzun süren iyileşmeyen ağız yaralarında doktorunuza ya da diş
hekiminize başvurmalısınız.
SİGARA
Nedir?
Kullanılmış sigara dumanı, yanan bir sigaradan çıkan ve sigara içenin dışarı verdiği dumanın
bir karışımıdır. Çevresel Sigara Dumanı (ÇSD) olarak da bilinir ve kendisine has kokusuyla
kolaylıkla tanınır. ÇSD havayı kirletir ve elbiseler, perdeler ve mobilya üzerine siner. Çoğu
kişi ÇSD yi nahoş, rahatsız edici ve gözlerle burnu tahriş edici bulur. Daha önemlisi tehlikeli
bir sağlık tehdididir. ÇSD içinde 4000 in üzerinde farklı kimyasal madde tespit edilmiştir ve
bunların en az 43 tanesi kansere sebep olur.
Çevresel sigara dumanına maruz kalma sık mıdır?
Amerika Birleşik Devletlerinde yetişkinlerin yaklaşık %26 ‘sı sigara içicisidir ve beş yaş
altındaki çocukların %50 si ila %67 si en az bir yetişkin sigara içicisinin oturduğu evlerde
yaşamaktadırlar. Bu rakam ülkemizde daha fazladır.
Kim risk altında?
ÇSD herkes için tehlikeli olmasına rağmen, fetuslar, bebekler ve çocuklar üzerinde daha
büyük bir etkisi vardır. Bu olay ÇSD'nin; akciğer, beyin gibi gelişmekte olan organlara zarar
vermesiyle gerçekleşir.
Etkileri
Cenin ve yenidoğanda
Anne, cenin ve plasentada kan akımı, hamile her sigara içtiğinde değişir. Ne var ki uzun
dönemde bu değişikliklerin sağlık üzerine olan etkileri bilinmemektir. Bazı çalışmalar
hamilelik sırasında sigara içiminin yarık damak-dudak gibi doğumsal bozukluklara sebep
olduğunu göstermiştir.
Sigara içen anneler daha az süt üretir ve bebeklerin doğum ağırlığı daha düşüktür. Annelerin
sigara içmesi 1 ay- 1 yaş arasındaki ölümlerin ana sebebi olan ani bebek ölümü sendromuyla
ilişkilidir.
Çocuk akciğer ve solunum yolları
ÇSD ye maruz kalma tüm yaşlarda çocuk akciğer verimi ve fonksiyonunu bozar. Çocukluk
astımının hem sıklığını hem de şiddetini arttırır. Kullanılmış sigara dumanı sinüzit, rinit
(nezle), kistik fibroz, öksürük ve geniz akıntısı problemlerini alevlendirir. Çocuklarda soğuk
algınlığı ve boğaz ağrısı sıklığını da arttırır.
İki yaş altındaki çocuklarda ÇSD bronşit ve zatürre olasılığını arttırır. Gerçekten, ABD’de
Çevre Koruma Ajansının 1992 deki bir çalışması, ÇSD’nin 18 ay altındaki çocuk ve
bebeklerde her yıl 150. 000 ila 300. 000 alt solunum yolu enfeksiyonuna sebep olduğunu
söylemektedir. Bu hastalıklar 15. 000 hastane yatışı ile sonuçlanıyor. Yarım paket ve daha
fazla sigara içen ebeveynlerin çocuklarının solunum yolu hastalığı nedeniyle hastaneye yatma
riski neredeyse iki katına çıkar.
Kulaklar
ÇSD ye maruz kalma çocuklarda hem kulak enfeksiyonu sayısını hem de hastalık süresini
arttırır. Solunan duman burun arkasını orta kulağa bağlıyan östaki borusunu tahriş eder. Bu
orta kulaktaki basıncın eşitlenmesini bozan şişme ve tıkanıklığa ve sonuçta ağrı, sıvı birikimi
ve enfeksiyona yol açar. Kulak enfeksiyonları çocuk işitme kayıplarının en sık sebebidir. İlaç
tedavisine yanıt vermediğinde kulağa tüp takılması gerekir.
Beyin
Hamilelik sırasında ve sonrasında sigara içmiş annelerin çocuklarının sigara içmeyenlerin
çocuklarına göre hiperaktivite gibi davranış bozuklukları olması daha olasıdır. Okul
performansında ve entellektüel başarıda orta dereceli bir bozulma gösterilmiştir.
Kullanılmış sigara dumanı kansere sebep olur.
Çocuğunuzun gelişmesinde ÇSD’nin nasıl zarar verdiğini okudunuz ama ÇSD nedeniyle
gelişme riskinin ev dışı kanser sebebi kirlilik nedenlerine göre yaklaşık 100. 000 kat daha
fazla olduğunu biliyor muydunuz? ÇSD’nin her yıl 3. 000 den fazla sigara içmeyenin akciğer
kanserinden ölmesine neden olduğunu biliyor muydunuz? Bu gerçekler herkes için oldukça
alarm vericiyken çocuğunuzun kullanılmış sigara dumanına maruz kalmasını şimdi
durdurabilirsiniz.
Ne Yapabilirsiniz?
Sigara içiyorsanız,bırakın. Gerekirse doktorunuza danışın . Bırakmanıza yardımcı olacak bir
çok farmakolojik ürün mevcuttur. Ev sakinlerinden içen varsa bırakmasına yardım edin. Eğer
bırakamıyorlarsa onlar ve ziyaretçilerden evin dışında içmelerini rica edin.Arabanızda sigara
içilmesine izin vermeyin. Çocuğunuzun okul ve kreş ortamlarının dumansız olduğundan emin
olun.
BURUN ESTETİĞİ
ameliyatı ile birlikte yapılması mümkündür.
Rinoplasti olarak isimlendirilen bu cerrahi işlemde amaç burun şekil bozukluğunu
düzeltmektir. Burun içinde nefes almaya engel oluşturan kemik eğrilikleri (deviasyon)
ameliyatı ile birlikte yapılması mümkündür. Çoğunlukla burun küçültmek olarak bilinen
rinoplasti de bazen burunu büyültmekte amaçlanır
AMELİYATIMI KİME YAPTIRMALIYIM?
Bu ameliyatı kulak, burun, boğaz uzmanı mı yoksa plastik cerrah mı yapmalı? Burun estetik
ameliyatı yüz estetiği (Fasial Plastik) branşının bir ameliyatıdır. Amerikan Yüz Plastik ve
Rekonstrüktif Cerrahi Cemiyeti üyelerinin (American Academy of Facial Plastic and
Reconstructive Surgery) %60 ını Kulak Burun Boğaz uzmanları oluşturmaktadır. Kulak burun
boğaz uzmanı bir baş boyun cerrahıdır. Temel eğitiminde burun cerrahisi olan tek branş KBB
uzmanlığıdır. Fasial plastik cerrahi KBB uzmanlığının bir yan dalı olarak bütün dünyada hızla
yaygınlaşmaktadır. Fasial plastik cerrahi ile ilgilenen bir KBB uzmanı bu sorunuzu en ideal
biçimde çözümleyecektir. Ancak hekiminizi seçme konusunda en doğru kararı yine siz
vereceksiniz.
AMELİYAT ÖNCESİ GÖRÜŞME
Doktorunuzla görüşmeden önce burnunuzla ilgili tüm problemlerinizi belirlemeniz faydalı
olacaktır. Nefes almanız, burun akıntısı olup olmadığı, geniz ardına akıntı ve baş ağrısı olup
olmadığını belirlemeniz bu ameliyatla birlikte bu problemlerin çözümünü mümkün hale
getirecektir. Burun şekil sorunlarınızı ve nelerin düzeltilip nelerin düzeltilemiyeceğini
doktorunuzla mutlaka tartışın.
Ameliyat sonrası beklentilerinizin olabilirliği doktorunuz tarafından ifade edilecektir.
Ameliyat sonrası hayal kırıklığından kurtulmanın yolu bu dönemi iyi değerlendirmek ile
mümkündür. Bu ameliyatta doktorunuzla birlikte davranmanız hem sizi hem doktorunuzu
rahatlatacaktır. Yardımlaşma tüm ameliyat döneminizi zevkli bir uğraşı haline dönüştürecektir
Farklı beklentiler daha yolun başında doktorunuzla sizi karşı karşıya getirecektir. Sizin için
çok büyük kusurlar cerrahi olarak basit bir işlemle düzeltilebilirken çok küçük bir ayrıntı
bazen zor bir cerrahi ile ancak düzeltilebilmektedir. En iyi, iyinin düşmanı olarak
hatırlanmalıdır.
AMELİYATIN AMACI NEDİR?
Burun estetiğinde amaç yüzünüze en uygun burunu yapmaktır. Bu cerrahi işlem şüphesiz
mevcut kumaşla yapılacaktır Yani sizin cildinizin kalınlığı, mevcut kıkırdakların inceliği ve
formu yara iyileşmeniz ve daha önce geçirdiğiniz burun ameliyatları başarı oranını belirler.
Amaç yüzünüze ilgisiz bir burun yapmak değildir. Bu nedenle tek başına en güzel burunu
yapmak sorunları çözmeyecektir. Yüzünüze en uygun burunu yapmak en başarılı sonuç olarak
kabul edilir. Burunun bazı yerleri küçültülürken bazı yerlerinin büyültülmesi ile yüzde iyi
görünen burun sağlanmaya çalışılır. Burun deliklerinin aşırı görünmediği, diri, kemik çatının
kaybedilmediği ve ameliyatlı olduğu izleniminin saklanması önemlidir. Başka bir deyişle
GÜZEL BURUN YOKTUR,
GÜZEL GÖRÜNEN BURUN VARDIR!
AMELİYAT VE SONRASI
Burun estetik ameliyatları dünyada en çok yapılan estetik amaçlı ameliyatlardır.
Ameliyat süresi 1-1.5 saati aşmamaktadır. Ancak özel durumlarda bu süre daha uzun
olabilmektedir.
Ameliyat sonrası morluk ve şişlik eskiden uygulanan cerrahi tekniklere göre çok daha az
oranda görülmektedir. Burun içinde bir gün kalacak tampon yada nefes almanıza engel
olmayacak özel bir sünger ve burun dışını saran minik bir alçı ile uyanacaksınız.
Ameliyat sonrası genellikle korkulduğu gibi ağrılı geçmemektedir. Basit ağrı kesicilerle bu
dönem oldukça rahat geçecektir. Bir gün sonra burun içi boşaltılacak, nefes almanız normale
dönecektir.
Aşırı sıcak olmayan bir mekanda başınız hafif yukarda yada oturur durumda istirahat etmeniz
önerilir. Burun ameliyatlarından sonra her rastladığınız insan size farklı yorumlar yapacaktır.
Bu zevklerin değişik olması yanı sıra eski burnunuzun iyi bilinmemesi ile ilgilidir.
Burununuz ile ilgili yorumu bu konunun uzmanları bile ancak eski burunu göz önüne alarak
yapabilmektedir. Zaman içinde burnunuzla ilgili değişiklikleri doktorunuzla birlikte takip
etmeniz en uygun yol olacaktır.
BURUN ESTETİĞİ SONRASI DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR
Burun üzerindeki alçı 7-10 gün arasında kalacaktır. Islanmaması gerekmektedir. Terleme ile
bu alçının gevşeyeceğini düşünerek aşın sıcak yerlerde bulunmamanız
gerekmektedir.Dişlerinizi ilk 10 gün çok dikkatli fırçalamanız gerekmektedir. Özellikle ön
dişlerinizi fırçalarken dikkat etmeniz gerekecektir.Fırçanızın yumuşak olması
önemlidir.Ameliyat sonrası aşırı fiziksel aktiviteden uzak durun. Burnunuzdaki sargılar
kalkıncaya kadar banyo yapılmamasıve buharlı ortamda bulunulmaması.Bir hafta boyunca
aşırı yüz hareketleri ve gülmekten kaçınınız.Ameliyatı takip eden 20 gün boyunca boğazlı
kazak veya dar boyunlu giysiler giyilmemesi.Yüzünüze ve burnunuza 3 hafta süreyle sert bir
şekilde dokunmayınız.Operasyonu takip eden 6 hafta boyunca aşırı güneş ışığından uzak
durunuz. Aşırı sıcak burnunuzda şişmeye neden olacaktır.Burun ameliyatlarından sonra göz
altlarında ve yüzde şişme olabilmektedir. Eski ameliyat tekniklerine göre bu duruma çok daha
az oranda rastlanmaktadır. Bu şişlikler 1-2 hafta içinde geçecektir.Doktorunuzun verdiği
ilaçlar dışında ilaç almayınAmeliyat sonrası 5 gün kontak lens takılmaması.16 hafta boyunca
her türlü gözlük kullanılmaması daha sonraki dönemde hafif bir çerçeve
kullanılması.Burnunuz açıldıktan sonra burun cildini sıvı sabun veya özel losyonlarla
temizleyiniz. Bantlarınız alındıktan sonra makyaj yapabilirsiniz. Daha fazla bilgi için
haberleşmemiz uygun olacaktır
Download