Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Yapılan Düzenlemelerin

advertisement
MALİYE DERGİSİ
Osman SARAÇ
Kamu Mali Yönetimi ve
Kontrol Kanunu ile Yapılan
Düzenlemelerin Değerlendirmesi
Osman SARAÇ*
1. GİRİŞ
Ülkeler arasındaki gelir düzeyi farklılığı bütçeleri ciddi olarak etkiler.
Gelir düzeyi düşük ülkelerde yetersiz gelir yeteri kadar kaynak mobilize
edilememesine yol açar. Belirsizlik ise harcama ve gelir akımlarının kontrol
edilememesi demektir. Gelir rahatlığı ve tahmin edilebilirlik belli bir bütçe
bazında küçük küçük tedrici değişiklikler olmasına yol açar. Tedrici değişme
orantılı değişme veya önceliklere göre artış olarak kendini gösterebilir. Bu da
bütçenin tahmin edilebilirliğine ve bütçe belgesinin istikrarlı bir çerçeveye sahip
olmasına yol açar.
5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunuyla, mevcut sistemin
değiştirilerek daha etkin olması, Ulusal Program ve Politika Belgesi'nde de yer
aldığı üzere uluslararası standartlara ve Avrupa Birliği normlarına uygun bir
kamu malî yönetim ve kontrol sisteminin oluşturulması hedefiyle yola çıkılmıştır.
Kanunun felsefesi, kurduğu çatı ortaya konulacak; eksiklikleri, ve önerilerimiz de
bölümler halinde yer alacaktır.
2. 5018 SAYILI KANUNUN HEDEFİ VE KANUNUN GEREKÇESİ
2.1. 5018 Sayılı Kanunun Hedefi
Bütçeleme ve bütçenin kontrol mekanizmalarına bakıldığında, dünyada
tipik bir takım sistemlerin bulunduğunu görürüz:
1) İngiliz Sistemi: Birleşik Krallık'da ve kolonilerinde, bazı Asya,
Afrika ve Karaip ülkelerinde bulunmaktadır. Bazı özellikleri, özellikle harcama
kontrol yöntemleri Orta Doğu ülkelerinde de görülür. En yakın örneği Yeni
Zelanda'da görülmektedir. Bütçe süreci ampirisizmi ve pragmatizmi yansıtır.
Osman SARAÇ: 1973 Konya doğumlu olup Ankara Üniversitesi Siyasay Bilgiler
Fakültesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü mezunudur. Halen Maliye Bakanlığında Maliye
Müfettişi olarak görev yapmaktadır.
122
MALİYE DERGİSİ
Osman SARAÇ
Bütün gelir ve giderlerin konsolide bir fonda toplanması; bütçenin esas olarak
harcama bakımından yapılması ve gelir yanından ayrılmış olması; harcamacı
kurumların bütçe uygulaması sırasında farklı derecede denetime tabi olmasıdır.
2) Fransız Sistemi: Fransa'da ve eski Fransız sömürgelerinde
benimsemiş sistemdir. Esas olarak, güçlü bir mali denetim sisteminin ve
merkezi bir hazinenin varlığı gibi iki ilke üzerine oturur. Denetim sistemi üç
düzeyde işler. Harcamacı kurumlara bağlanmış ve mali işlemlerden, paranın
toplanmasından ve dağıtımından sorumlu saymanlar ve daha yüksek yetki ve
sorumluluğa sahip denetçiler. Fransız hazinesi sadece nakit yöneticisi değil aynı
zamanda kredi veren bir bankerdir. Kamu kuruluşlarının mevduatını da kabul
eder.
3) Avrupa Sistemleri: Ana sistemler Hollanda, İtalya ve Portekiz
sistemleridir. Bu sistemler bu üç ülkeninkine paralel olarak Endonezya, Somali
ve eski Portekiz kolonilerinde çeşitli derecelerde kabul edilmiştir. Hollanda
sistemi bütçelemede amortisman ayrılması, tahakkuku temel alan muhasebe
sistemi gibi ticari ilkelere daha çok dayanır. İtalyan bütçe sisteminde mali yılın
ötesine uzanan fonların varlığı, Genel denetim organı tarafından ayrıntılı
denetim önemli özelliklerdir. Portekiz sistemi diğerlerinden daha büyük ölçüde
bütçeye yasal yaklaşım ve bütçe tahsislerinin yıllık olarak yasaya bağlanması
özelliklerine sahiptir. Almanya'nın sistemi diğer Avrupa ülkelerindekinden pek
farklı değildir, başka bir ülke sistemini de etkilememiştir.
4) ABD Sistemi: Temel özelliği harcamaların ve gelirlerin genel bütçe
ve yasal onaya tabi olmayan çok sayıda fondan oluşmasıdır. 1980'lerde analitik
amaçla, genel bütçe, nakit bütçesi ve milli hesaplar çerçevesinde yapılmış
bütçeden oluşan bütünleştirilmiş bütçe yapılmaya başlanmıştır.
5) Uzak Doğu Sistemi: Japon sisteminden etkilenmiştir. Bütçe sistemi
genel bütçe, yarı ticari ve ihtisaslaşmış faaliyetlerin özel bütçeleri ve en önemlisi
yatırım borçlanması programı olan bütçe dışı fonları kapsar. Bütçe özel
hesaplara transferleri konsolide etmeden gösterir. Bu uygulamalar Güney Kore,
Filipinler ve Tayland'da da görülür. Filipinler 1950'lerde bütçe sistemini
Amerikan sistemine uyarladı, fakat fon uygulamasını korudu.
6) Latin Amerika Sistemi: Aslında bir ölçüde amorf, orijinal İspanyol
etkisinden sonra kendi deneyimleriyle şekillenmiş bir sistemdir. Temel özellikleri
gelirlerin tahsisi (earmarking), kamu faaliyetlerinin özerk kuruluşlarca
yürütülmesi biçimindeki ademimerkeziyetçilik, nakite dayanmayan temel,
muhasebe ve denetim mekanizmalarının birleştirildiği mekanizmanın varlığıdır.1
Türkiye, bütçeleme sistemini, yıllardır olumsuz etkileyen teknik ve politik
etkenlerin etkisiyle, yeni bir mali yönetim ve denetim anlayışı ihtiyacını
hissetmiş; nihayet 11.10.1995 tarihinde Maliye Bakanlığı ve Dünya Bankası
1
İhsan GÖREN, 23/Kasım/1999 Tarihinde İstanbul/Divan Otel’de Düzenlenen, “Kamu
Mali Yönetiminin Yeniden Düzenlenmesi Bağlamında Sayıştay” Konulu Seminer,
www.tesev.org.tr
123
MALİYE DERGİSİ
Osman SARAÇ
arasında "Kamu Mali Yönetim Projesi"nin "Harcama Yönetimi" sistemini
çözümlemeye yönelik bir proje anlaşması imzalanmıştır.
Ardından, IMF İcra Direktörleri Kurulu’nun 6’ncı gözden geçirmeyi
onaylayabilmesi için Kamu Mali Yönetimi ve Denetimi Yasa Tasarısının
yasalaştırılması ön şart olarak ileri sürülmüştür.
Daha sonra, Avrupa Birliği’ne uyum sürecinde, yasa tasarısı Maliye
Bakanlığı tarafından “Avrupa Birliği ve uluslararası standartlarla uyumlu bir
kamu iç kontrol sistemi oluşturulması” amacıyla, 3 Ağustos 2002 tarihinde
T.B.M.M.’ne sunmuştur. Seçim döneminde kadük olan tasarı, 58. Hükümet Acil
Eylem Planında da ilk altı aylık tedbirler arasında yer almış ve 59. Hükümetçe
tekrar Meclis’e sunulmuştur. “Yönetişim” uygulamaları çerçevesinde, yasanın
hazırlanmasında ve yönetişim toplantılarında TESEV, TOBB, TÜSİAD ve
Uluslararası Yerel Yönetim Birliği (IULA) de hazır bulunmuştur.2
2.2. 5018 Sayılı Kanunun Gerekçesi
Kalkınma planları ile bütçeler arasında sıkı bir bağ kurulamaması, bazı
malî işlemlerin bütçelerde yer almaması, bütçe uygulamalarının malî yılla sınırlı
olması ve çok yıllı bütçeleme sisteminin olmaması sistemin başlıca eksiklikleri
olarak ön plana çıkmaktadır. Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunuyla, mevcut
sistemin değiştirilerek daha etkin olması, Ulusal Program ve Politika Belgesi'nde
de yer aldığı üzere uluslararası standartlara ve Avrupa Birliği normlarına uygun
bir kamu malî yönetim ve kontrol sisteminin oluşturulması amaçlanmış; diğer
taraftan Kanunla, bütçe kapsamının genişletilmesi suretiyle bütçe hakkının en
iyi şekilde kullanılması, bütçe hazırlama ve uygulama sürecinde etkinliğin
arttırılması, malî yönetimde şeffaflığın sağlanması, sağlıklı bir hesap verme
mekanizması ile harcama sürecinde yetki-sorumluluk dengesinin yeniden
kurulması, etkin bir iç kontrol sisteminin oluşturulması ve bu suretle çağdaş
gelişmelere uygun yeni bir kamu malî yönetim sisteminin oluşturulması
öngörülmüştür.
Bu çerçevede özetle,
- Bütçe türleri uluslararası standartlara kapsamında yeniden
tanımlanmakta ve sınıflandırılmaktadır. Katma bütçe kaldırılmakta ve bu
kapsamda yer alan kamu idareleri idari ve malî statüsüne göre genel bütçeli ya
da özel bütçeli idare haline getirilmektedir. Ayrıca, döner sermaye işletmeleri ve
fonların gelir ve giderlerinin ilgili oldukları idare bütçesine dahil edilmesi
sağlanmakta; bunların belirli bir süre sonunda tasfiye edilmesi öngörülmektedir.
- Kamu idarelerinin tüm gelir ve giderlerinin bütçelerinde yer alması
sağlanmakta, bütçe dışında gelir elde edilmesi ve gider yapılması
önlenmektedir.
2
A.Alpay DİKMEN, “Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu Tasarısı Üzerine
Değerlendirmeler”, Cumhuriyet, 7.11.2003
124
MALİYE DERGİSİ
Osman SARAÇ
- Genel idareye dahil kamu idarelerinin son iki yıla ait bütçe
gerçekleşmeleri ile izleyen iki yıla ait gelir ve gider tahminlerinin Merkezi İdare
Bütçe Kanununun ekinde yer alması esası öngörülmektedir.
- Mahallî idareler ve sosyal güvenlik kurumlarının bütçe büyüklükleri
Türkiye Büyük Millet Meclisinin bilgisine sunulmaktadır.
- Düzenleyici ve denetleyici kurumlar, Kanunda sayılan sınırlı sayıdaki
maddeye tâbi olmakla birlikte genel olarak Kanun kapsamı dışında tutulmakta;
malî özerkliklerini zedeleyecek herhangi bir hükme yer verilmemektedir.
- Vergi muafiyeti, istisnası ve indirimleri ile benzeri uygulamalar
nedeniyle vazgeçilen kamu gelirleri cetveli Merkezi İdare Bütçe Kanununa
eklenmektedir.
- Bütçe hazırlama ve uygulama sürecinde etkinliğin arttırılması
amacıyla, bütçe hazırlama çalışmalarına daha erken başlanılmakta, kamu
idarelerinin bütçeleri üzerinde daha ayrıntılı hazırlık ve sağlıklı tahmin yapması
sağlanmakta ve malî yönetimde çok yıllı bütçeleme sistemine geçilmektedir. Bu
çerçevede, plan-bütçe ilişkisi güçlendirilerek kamu idarelerinin stratejik plan
hazırlamaları ve bütçelerini bu plana dayandırmaları öngörülmekte, amaçların
ve hedeflerin bütçe büyüklükleri ve sürdürülebilir finansman planı düzeyinde
hangi ekonomik koşullarda gerçekleştirileceğine ilişkin olarak kamu idarelerine
orta vadeli program ve malî plan ile yol gösterilmektedir.
- Diğer taraftan bir iç kontrol sistemi oluşturulmakta ve kamu idarelerinin
bütçe uygulama sürecindeki inisiyatiflerinin artırılması hedeflenmektedir. Kamu
idarelerine bütçe hazırlama ve uygulamaya ilişkin görevlerine ek olarak,
harcama öncesi kontrol yetkisi verilmekte ve iç denetçilik müessesesi
oluşturulmaktadır.
- Kamu idarelerinin malî işlemleri, kurulacak malî hizmetler birimleri
tarafından yapılacak, bütçe sınıflandırmasında ödenek tahsis edilen yöneticiler
harcama yetkilisi olarak karar vermeye yetkili olacak, iş ve işlemler harcama
yetkilisi tarafından verilen harcama talimatı üzerine gerçekleştirme görevlileri
tarafından yerine getirilecektir. Saymanların ödeme aşamasındaki uygunluk
denetimi yapma görevleri sona erdirilerek, bunun yerine kamu idaresi
başkanına bağlı olarak çalışacak malî kontrol yetkilisine, harcama sürecinin
belirli aşamalarında kontrol görevi verilmektedir.
- Kanun ile malî yönetimde şeffaflığın sağlanması ve sağlıklı bir hesap
verme mekanizmasının kurulması, kamu kaynaklarının elde edilmesi ve
kullanılması sırasında gerekli bilginin gerekli zamanda verilmesi suretiyle
kamuoyu denetiminin sağlanması, kamu hesaplarının uluslararası standartlara
uygun bir muhasebe düzenine göre tutulması sağlanmaktadır. Diğer taraftan,
kamu idarelerince idare faaliyet raporu, mahalli idareler için İçişleri Bakanlığınca
değerlendirme raporu ve Maliye Bakanlığınca genel faaliyet raporu
düzenlenmesi öngörülmekte, ayrıca diğer yöntemlerle malî yönetim verilerinin
ve malî istatistiklerin düzenli olarak kamuoyuna açıklanması hedeflenmektedir.
- Sayıştayın harcama öncesi vize ve tescil işlemleri kaldırılmakta,
Maliye Bakanlığınca yapılan taahhüt ve sözleşme tasarılarının vizesi işlemi ise
125
MALİYE DERGİSİ
Osman SARAÇ
yönetsel sorumluluk ve malî kontrol yetkisinin paylaştırılması ilkesi çerçevesinde
kamu idarelerine bırakılmaktadır. Böylece bir yandan bütçe işlemlerine hız
kazandırılırken, diğer yandan Sayıştay'ın dış denetim organı olarak sadece
harcama sonrası denetime odaklanmasına imkân tanınmaktadır. Ayrıca genel
idareye dahil kamu idarelerinin tamamı, dış denetim kapsamına alınmaktadır.3
3. 1982 ANAYASASININ BÜTÇE İLE İLGİLİ HÜKÜMLERİ
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası4nın dördüncü kısmının
birinci bölümü (md. 161-164) bütçeleme sürecine ayrılmıştır.
Anayasa, Devletin ve kamu tüzelkişilerinin harcamalarının yıllık
bütçelerle yapılacağını bildirmiştir. Bütçe kanunlarının, kalkınma planları ile ilgili
yatırımlar veya bir yıldan fazla sürecek iş ve hizmetler için özel süre ve usuller
koyabileceği; ancak bütçe kanununa, bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir
hüküm konulamayacağı belirtilmiştir. Ayrıca, bütçenin TBMM’de Genel Kurulda
görüşülmesi sırasında, gider artırıcı veya gelirleri azaltıcı önerilerde
bulunulamayacağı hükme bağlanmıştır.
Bakanlar Kurulunun, genel ve katma bütçe tasarıları ile milli bütçe
tahminlerini gösteren raporu, mali yıl başından en az yetmiş beş gün önce,
Türkiye Büyük Millet Meclisine sunacak; bütçe tasarıları ve rapor, kırk üyeden
kurulu Bütçe Komisyonunda incelenecektir. Bütçe Komisyonunun elli beş gün
içinde kabul edeceği metin, Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülür ve mali
yıl başına kadar karara bağlanacaktır.
Anayasada “genel” ve “katma” bütçe kavramlarından bahsedilmiş;
bunlara verilen ödeneğin, harcanabilecek miktarın sınırını göstereceği;
harcanabilecek miktarın sınırının Bakanlar Kurulu kararıyla aşılabileceğine dair
bütçelere hüküm konulamayacağı; Bakanlar Kuruluna kanun hükmünde
kararname ile bütçede değişiklik yapmak yetkisi verilemeyeceği; cari yıl
bütçesindeki ödenek artışını öngören değişiklik tasarılarında ve cari ve ileriki yıl
bütçelerine mali yük getirecek nitelikteki kanun tasarı ve tekliflerinde, belirtilen
giderleri karşılayabilecek mali kaynak gösterilmesi zorunlu olduğu bildirilmiştir.
Kesin hesap kanunu tasarılarının, ilgili oldukları mali yılın sonundan
başlayarak, en geç yedi ay sonra Bakanlar Kurulunca Türkiye Büyük Millet
Meclisine sunulacağı; Sayıştay’ın, genel uygunluk bildirimini, ilişkin olduğu kesin
hesap kanunu tasarısının verilmesinden başlayarak en geç yetmiş beş gün
içinde Türkiye Büyük Millet Meclisine sunacağı belirtilmiştir. Kesin hesap
kanunu tasarısı, yeni yıl bütçe kanunu tasarısıyla birlikte Bütçe Komisyonu
gündemine alınır. Bütçe Komisyonu, bütçe kanunu tasarısıyla kesin hesap
kanunu tasarısını Genel Kurula birlikte sunar, Genel Kurul, kesin hesap kanunu
tasarısını, yeni yıl bütçe kanunu tasarısıyla beraber görüşerek karara bağlar.
3
Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(1/692), Dönem : 22, Yasama Yılı : 2, TBMM (S. Sayısı : 302)
4
09.11.1982 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
126
MALİYE DERGİSİ
Osman SARAÇ
Kesin hesap kanunu tasarısı ve genel uygunluk bildiriminin Türkiye Büyük Millet
Meclisine verilmiş olması, ilgili yıla ait Sayıştay tarafından sonuçlandırılamamış
denetim ve hesap yargılamasını önlemez ve bunların karara bağlandığı
anlamına gelmez.
4. KAMU MALİ YÖNETİMİ VE KONTROL KANUNUNUN BÜTÇE İLE
İLGİLİ HÜKÜMLERİ
4.1. Tanım
5018 sayılı Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu5 (Kanun olarak
nitelendirilecektir), kamu kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli bir şekilde
elde edilmesi ve kullanılmasını, hesap verebilirliği ve malî saydamlığı sağlamak
üzere,
1. Kamu malî yönetiminin yapısını ve işleyişini,
2. Kamu bütçelerinin hazırlanmasını, uygulanmasını,
3. Tüm malî işlemlerin muhasebeleştirilmesini, raporlanmasını ve malî
kontrolü
düzenlemek üzere hazırlanmıştır. Görülüyor ki, Kanunun düzenlenme
amacı, mali işlem ve eylemler hakkında doğru ve kapsamlı bir çerçeve
çizmektedir. Ancak, bir mali usul kanunu niteliğindeki Kanunun 1050 sayılı
Muhasebe-i Umumiye Kanunu6ndan farklı olarak mali yönetim yapısı da
düzenlediği anlaşılmaktadır. 1050 sayılı Kanun esas olarak mali usul
düzenlemekte, mali yetki ve sorumluluklar idari yapıya bağlı görevler olarak
tanımlanmakta idi.7
Öte yandan, 1050 sayılı Kanunda sebebiyle yer almamış ve
yerleştirilmemiş olan mali saydamlık, hesap verebilirlik ve raporlama işlevlerinin
5018 sayılı Kanunda yer aldığı gözükmektedir. Mali işlemlerin uzantısı olarak
görünebilecek bu faaliyetlerin, görevin/hizmetin ölçümlenebilmesi bakımından
pekala idari-siyasi nitelikli faaliyetler olduğu, konunun mali hukuk konusu
olmaktan çok, yönetim hukuku sorunu olduğu da ileri sürülen bir düşüncedir.
Konu, sadece 5018 sayılı Kanunun amaç ve tanım maddesinde değil,
Kanunun hemen hemen tüm maddelerine sirayet etmiş, deyim yerindeyse
ruhunu oluşturmuş bir konu durumundadır.
Kanun,
1. Merkezi yönetim kapsamındaki kamu idareleri, sosyal güvenlik
kurumları ve mahallî idarelerden oluşan genel yönetim
kapsamındaki kamu idarelerinin malî yönetim ve kontrolünü
5
24.12.2003 tarih ve 25326 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
09.06.1927 tarih ve 906 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
7
Doğan BAYAR, “Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu Ne Getir(m)iyor?, Maliye
Dergisi, sayı:144, s.47
6
127
MALİYE DERGİSİ
Osman SARAÇ
2. Avrupa Birliği fonları ile yurt içi ve yurt dışından kamu idarelerine
sağlanan kaynakların kullanımı ve kontrolünü (uluslararası
anlaşmaların hükümleri saklı kalmak kaydıyla)
3. Düzenleyici ve denetleyici kurumları (sadece 3, 7, 8, 12, 15, 17, 18,
19, 25, 43, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 68 ve 76’ncı maddeleri)
kapsamaktadır.
1050 sayılı Kanunda bütçe rejiminin üçe ayrıldığı gözükmektedir: genel
bütçe, katma bütçe ve mahalli idare bütçeleri. Kamunun büyümesi ile birlikte
uygulamalarına yenileri katılmış, ancak bunlar 1050 sayılı Kanun kapsamına
alınmamışlardır. Buna rağmen, 1050 sayılı Kanunun 2709 sayılı Anayasaya
birebir uyum sağladığı görülmektedir: Zira, Anayasa, 126 ve 127’inci
maddelerde de belirtildiği gibi, merkezi yönetim ve yerinden yönetim ilkesine
bağı kalmış, merkezi yönetimi genel bütçede, hizmet yönünden yönetimlerini
katma bütçede ve mahalli idare bütçelerinde toplamıştı.
5018 sayılı Kanun, 1050 sayılı Kanunda yer almayan hemen tüm kamu
birimleri saymak suretiyle önemli bir adım atmış, ancak sistematik ve kapsamda
yeni hatalar oluşturulmuştur:8
İlk olarak, Devlet tüzel kişiliğine dahil dairelerin genel bütçe içinde
toplandığı ifade edildiği halde, (I) sayılı cetvelde (bkz. EK-1) TCK, DSİ, SHÇEK
gibi ayrı tüzel kişiliğe sahip idareler de dahil edilmiştir. Kanun ifadesi
değiştirilmeyecek ise, tüzel kişiliğe sahip bu idarelerin tüzel kişilikleri ile ilgili
yasal düzenlemenin tanzimi gerekmektedir.
İkinci olarak, özel bütçeli idareler için iki ayrı cetvel yapılmasıdır.
Yukarıda belirtildiği gibi, Anayasal anlamda özel bütçeli idarelerin tümü, merkezi
yönetime idari vesayet bağı ile bağlı, hizmet yönünden yerinden yönetimlerdir.
İdari vesayetin konusu, kapsamı, araçları, uygulaması ve derecesi bu
kurumların kuruluş kanunları ile belirlenmelidir ve belirlenmiştir. Bu sebeple
derecesi ne olursa olsun, idari vesayete tabi olmayan hiçbir kamu kuruluşu
olamaz. Aksi takdirde, bunlar yürütme yetkisini doğrudan kullanan bağımsız
otoriteler haline gelirler. Bu durum, Anayasanın 8’inci maddesindeki yürütme
yetkisi ve görevi ile 123’üncü maddesindeki idarenin kuruluş esaslarına açıkça
aykırılık teşkil etmektedir.
5018 sayılı Kanunla mali usul düzenlemesi yapılırken, Anayasaya da
aykırılık teşkil edecek biçimde yeni bir yürütme ve idare tanımı getirilmektedir.
1050 sayılı kanunda merkezi idarenin vesayet yetkisi, büyük ölçüde bu konuda
yetkili ve görevli olan Maliye Bakanlığı’na bırakılmıştı, 5018 sayılı Kanunla bu
yapılanma kaldırılmaya çalışılmış ancak 1050 sayılı Kanunun ruhunu mündemiç
olan Anayasanın ilgili maddeleri bırakılmıştır. Anayasa hükümlerinin
değiştirilmesi bahis konusu değilse, Anayasanın üstün yasa olması nedeniyle,
bu anlamda 5018 sayılı Kanunun aykırılık oluşturduğunu belirtmeliyiz.
8
Doğan BAYAR, a.g.m., s.50
128
MALİYE DERGİSİ
Osman SARAÇ
İdari yapılanmanın yeri Anayasa ve teşkilat kanunlarıdır. Bunların
dışında mali usulü düzenlemek amacıyla çıkarılan bir kanunda bu ilişkilerin
yeniden ve farklı bir mantıkla yapılandırılması doğru olmayacaktır.
Diğer taraftan düzenleyici ve denetleyici kurumların, Kanun kapsamına
alındığı belirtildikten sonra, Kanunun bütçeleme, ödenek, harcama, gelir,
taşınır/taşınmaz mal işlemleri, iç kontrol sistemi, yaptırımlar gibi fevkalade
hükümlerinin uygulama dışı bırakılması izahı yapılamayacak kadar büyük bir
eksiklik olarak karşımıza çıkmaktadır.
4.2. Bütçe İlkeleri
Kanunla, bütçelerin hazırlanması, uygulanması ve kontrolünde
• Makroekonomik istikrarla birlikte sürdürülebilir kalkınmanın
sağlanması,
• Harcama yetkisinin görev ve hizmetle uyumluluğu,
• İdarelerin stratejik planları ile performans ölçütlerinin ve faydamaliyet analizinin dikkate alınması
• Çok yıllı bütçeleme esasıyla bütçenin izleyen iki yılın bütçe
tahminleriyle birlikte görüşülüp değerlendirilmesi
• Hükümetin malî işlemlerinin kapsamlı ve saydam bir şekilde
görünmesinin temini
• Gayrisafilik esası
• Ademi tahsis ilkesi
• Denklik ilkesi
• Bütçeyi ilgilendirmeyen hususlara yer verilmemesi
• Uluslararası
standartlara
uygun
olarak
belirlenen
bir
sınıflandırmaya tâbi tutularak hazırlanır ve uygulanır.
• Açıklık, doğruluk ve malî saydamlık
• Genellik ilkesi
uygulanması hedeflenmiştir. Büyük bölümü doktrinde de yer alan bu
ilkelerden birincisinin, fevkalâde sübjektif bir ilke olduğunu, kişilere ve
hükümetlere bağlı olarak değerlendirilebileceğini, bir ilke olmaktan çok siyasiekonomik bir hedef olduğunu belirtmek gerekir. 1050 sayılı Kanun’un 28 ile
59’uncu maddeleri arasında yukarıda sayılan iki unsur dışında diğer ilkelerin var
olduğu gözükmektedir. İlk defa karşımıza 5018 sayılı Kanunla çıkan yenilikler
ise, (1) makroekonomik istikrarla birlikte sürdürülebilir kalkınmanın sağlanması
ve (2) çok yıllı bütçeleme esasıyla bütçenin izleyen iki yılın bütçe tahminleriyle
birlikte görüşülüp değerlendirilmesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Her iki yeni
ilkenin modern bütçeleme anlayışı ile uyumlu ve sağlıklı planlama temeli
üzerine oturduğu görülmektedir. 1050 sayılı Kanundan farklı olarak, bütçenin
yıllık yapılmaması bu Kanuna özgüdür. 1050 sayılı Kanunda, Kanunun 3’üncü
maddesinden hareketle, hesap dönemi, mali yıl ve yönetim dönemi
kavramlarından oluşmaktaydı. 5018 sayılı Kanunda bu anlayışın yer almadığı
görülmektedir.
129
MALİYE DERGİSİ
Osman SARAÇ
4.3. Bütçe Türleri ve Kapsamı
Kanunla ilk defa farklı bütçe isimleri bir terim olarak değerlendirip
kullanılmıştır. Buna göre,
• Merkezî yönetim bütçesi, bu Kanuna ekli (I), (II) ve (III) sayılı
cetvellerde yer alan kamu idarelerinin bütçelerinden
• Genel bütçe, Devlet tüzel kişiliğine dahil olan ve bu Kanuna ekli (I)
sayılı cetvelde yer alan kamu idarelerinin bütçesinden
• Özel bütçe, bir bakanlığa bağlı veya ilgili olarak belirli bir kamu
hizmetini yürütmek üzere kurulan, gelir tahsis edilen, bu gelirlerden
harcama yapma yetkisi verilen, kuruluş ve çalışma esasları özel
kanunla düzenlenen ve bu Kanuna ekli (II) sayılı cetvelde yer alan
her bir kamu idaresinin bütçesinden
• Düzenleyici ve denetleyici kurum bütçesi, özel kanunlarla kurul,
kurum veya üst kurul şeklinde teşkilatlanan ve bu Kanuna ekli (III)
sayılı cetvelde yer alan her bir düzenleyici ve denetleyici kurumun
bütçesinden
• Sosyal güvenlik kurumu bütçesi, sosyal güvenlik hizmeti sunmak
üzere, kanunla kurulan ve bu Kanuna ekli (IV) sayılı cetvelde yer
alan her bir kamu idaresinin bütçesinden
• Mahallî idare bütçesi, mahallî idare kapsamındaki kamu idarelerinin
bütçesinden oluşmaktadır.
Anayasamızda, genel, katma ve özel bütçelerin (ayrıca, KİTlerin özerk
bütçeleri) tarifi yapılmış, bunun dışında bir tanımlama getirilmemiştir. 5018 sayılı
Kanunla tanımlandırılan merkezi yönetim bütçesi, düzenleyici ve denetleyici
kurum bütçesi, sosyal güvenlik kurumu bütçesi ibarelerinin de Anayasada yer
bulmamaları sebebiyle bir Anayasa değişikliği getirilmeyecek ise bu durumun,
anayasaya aykırılık teşkil ettiğini söylemek haksız bir tespit olmayacaktır.
4.4. Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
4.4.1. Merkezi Yönetim Bütçe Kanununun Kapsamı
Merkezî yönetim bütçe kanunu, merkezî yönetim kapsamındaki kamu
idarelerinin gelir ve gider tahminlerini göstermesi, bunların uygulanmasına ve
yürütülmesine yetki ve izin vermesi düzenlenmiştir. Merkezî yönetim bütçe
kanununda; yılı ve izleyen iki yılın gelir ve gider tahminleri, varsa bütçe açığının
veya fazlasının tutarı, açığın nasıl kapatılacağı veya fazlanın nasıl kullanılacağı,
vergi muafiyeti, istisnası ve indirimleri ile benzeri uygulamalar nedeniyle
vazgeçilen vergi gelirleri, borçlanma ve garanti sınırları, bütçelerin
uygulanmasında tanınacak yetkiler, bağlı cetveller, malî yıl içinde gelir ve
giderlere yönelik olarak uygulanacak ve kısmen veya tamamen
uygulanmayacak hükümler yer alacaktır. Bir sonraki başlıkta da ele alacağımız
gibi, çok yıllı bütçeleme esasının bir gereği olarak bütçe kanununda izleyen iki
130
MALİYE DERGİSİ
Osman SARAÇ
yılın da (üç yıllık bütçeleme) bütçesi üzerinde kimi hususların değerlendirilmesi
esas alınmıştır.
4.4.2. Orta Vadeli Program, Mali Plan ve Bütçe Hazırlama Rehberi
Merkezî yönetim bütçe kanunu tasarısının hazırlanmasından ve bu
amaçla ilgili kamu idareleri arasında koordinasyonun sağlanmasından Maliye
Bakanlığı sorumlu tutulmaktadır.
1050 sayılı Kanunda Anayasada yer alan 75 günden önce kurum ve
kuruluşların bütçe taslaklarının Temmuz ayı sonuna kadar Maliye Bakanlığına
gönderilmesi yer almaktaydı. 5018 sayılı Kanunda bütçe hazırlık süreci,
öncelikle orta vadeli programın DPT, ardından orta vadeli mali planın Maliye
Bakanlığı tarafından hazırlanmasına bağlanmıştır. Buna göre, merkezî yönetim
bütçesinin hazırlanma süreci, Bakanlar Kurulunun Mayıs ayının sonuna kadar
toplanarak kalkınma planları, stratejik planlar ve genel ekonomik koşulların
gerekleri doğrultusunda makro politikaları, ilkeleri, hedef ve gösterge
niteliğindeki temel ekonomik büyüklükleri de kapsayacak şekilde Devlet
Planlama Teşkilatı Müsteşarlığınca hazırlanan orta vadeli programı kabul
etmesiyle başlar. (Orta vadeli program, aynı süre içinde Resmî Gazetede
yayımlanır.) Orta vadeli program ile uyumlu olmak üzere, gelecek üç yıla ilişkin
toplam gelir ve gider tahminleri ile birlikte hedef açık ve borçlanma durumu ile
kamu idarelerinin ödenek teklif tavanlarını içeren ve Maliye Bakanlığı tarafından
hazırlanan orta vadeli malî plan, Haziran ayının onbeşine kadar Yüksek
Planlama Kurulu tarafından karara bağlanır ve Resmî Gazetede yayımlanır.
Kamu idarelerinin bütçe tekliflerini ve yatırım programını hazırlama
sürecini yönlendirmek üzere; Bütçe Çağrısı ve eki Bütçe Hazırlama Rehberi
Maliye Bakanlığınca, Yatırım Genelgesi ve eki Yatırım Programı Hazırlama
Rehberi ise Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığınca hazırlanarak Haziran
ayının sonuna kadar Resmî Gazetede yayımlanır.
Burada hemen hemen aynı nitelikte, orta vadeli planlamanın ve bütçe
çağrılarının DPT ve Maliye Bakanlığına paylaştırılmış olması ilginçtir. 540 sayılı
KHK ile kurulan ve büyük bölümü istişari görevlerle donatılmış DPT’ye ciddi
yürütme görevleri yüklenmiş, bu amaçla bütçe hazırlık süreci Maliye Bakanlığı
ile paylaştırılmıştır. İstişari görevlerle donatılmış, yürütme ehliyeti ve kadrolarına
sahip bulunmayan bir kurumun, hangi kaygılarla bütçe sürecine bu etkinlikte
katılımının sağlandığını anlayabilmek zordur. Bundan daha önemlisi, Avrupa
Birliği ve ciddi uluslar arası ülke örnekleri cari-yatırım bütçesi gibi bir bütçeleme
ayırımı getirmemiştir. Bir bütçe vardır ve onun da sahibi belli olmalıdır, aksi
durum, Kanunun tasarımı ve yapımında şikayet konusu edilen mali disiplinsizliği
(md. 16, 17, 18, 25) vahim noktalara taşıyabilecek önemli bir risktir. Bu riskin,
ülke içinde kurumsal prestij kaygılarıyla alınabilmesi şaşırtıcıdır. Son olarak,
yatırım bütçesini hazırlama ile görevlendirilen DPT’nin kuruluş kararnamesinin
buna göre dizaynı yada yanlıştan dönülerek yatırım bütçesi hazırlama sürecinin
DPT’den alınması gerekmektedir.
131
MALİYE DERGİSİ
Osman SARAÇ
4.4.3. Merkezi Yönetim Bütçesinin Hazırlanması
Gelir ve gider tekliflerinin hazırlanmasında;
• Orta vadeli program ve malî planda belirlenen temel büyüklükler ile
ilke ve esaslar,
• Kalkınma planı ve yıllık program öncelikleri ile kurumun stratejik
planları çerçevesinde belirlenmiş ödenek tavanları,
• Kamu idarelerinin stratejik planları ile uyumlu çok yıllı bütçeleme
anlayışı,
• İdarenin performans hedefleri,
dikkate alınacaktır.
Kamu idareleri, merkez ve merkez dışı birimlerinin ödenek taleplerini
dikkate alarak gider tekliflerini hazırlar. Genel bütçe gelir teklifi Maliye
Bakanlığınca, diğer bütçelerin gelir teklifleri 1050 sayılı Kanundan farklı olarak
ilgili idarelerce hazırlanır. Gider teklifleri, ekonomik ve malî analiz yapılmasına
imkân verecek, hesap verilebilirliği ve saydamlığı sağlayacak şekilde Maliye
Bakanlığınca belirlenmiş, analitik bütçeleme esasına göre, kurumsal, işlevsel ve
ekonomik sınıflandırma sistemine; gelir teklifleri ise ekonomik sınıflandırma
sistemine uygun olarak hazırlanır. Kamu idareleri, stratejik planları ile Bütçe
Hazırlama Rehberinde yer alan esaslar çerçevesinde, bütçe gelir ve gider
tekliflerini gerekçeli olarak hazırlar ve yetkilileri tarafından imzalanmış olarak
Temmuz ayı sonuna kadar Maliye Bakanlığına gönderir. Kamu idarelerinin
yatırım teklifleri, değerlendirilmek üzere aynı süre içinde Devlet Planlama
Teşkilatı Müsteşarlığına verilir. Bütçe teklifleri Maliye Bakanlığına verildikten
sonra, kamu idarelerinin yetkilileriyle gider ve gelir teklifleri hakkında görüşmeler
yapılabilir. Burada olumlu bir unsur olarak, kamu idarelerine kendi bütçeleri
hakkında gereken inisiyatifin verildiğini belirtmek gerekir.
Düzenleyici ve denetleyici kurumlar ise, bütçelerini üç yıllık bütçeleme
anlayışı, stratejik planları ve performans hedefleri ile kurumsal, işlevsel ve
ekonomik sınıflandırma sistemine göre hazırlayacak, 16’ncı maddede belirtilen
orta vadeli plan ve programlara, bütçe rehberlerine bağlı kalmayacaklardır.
Ancak, teklifleri DPT ve Maliye Bakanlığına iletilecektir.
4.4.4. Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Tasarısının Sunulması
Makroekonomik göstergeler ve bütçe büyüklüklerinin en geç Ekim
ayının ilk haftası içinde Yüksek Planlama Kurulunda görüşülmesinden sonra,
Maliye Bakanlığınca hazırlanan merkezî yönetim bütçe kanun tasarısı ile millî
bütçe tahmin raporu, malî yıl başından en az yetmiş beş gün önce Bakanlar
Kurulu tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulacaktır. Merkezî yönetim
bütçe kanun tasarısına, Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülmesi sırasında
dikkate alınmak üzere;
• Orta vadeli malî planı da içeren bütçe gerekçesi,
• Yıllık ekonomik rapor,
132
MALİYE DERGİSİ
Osman SARAÇ
• Vergi muafiyeti, istisnası ve indirimleri ile benzeri uygulamalar
nedeniyle vazgeçilen kamu gelirleri cetveli,
• Kamu borç yönetimi raporu,
• Genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin son iki yıla ait bütçe
gerçekleşmeleri ile izleyen iki yıla ait gelir ve gider tahminleri,
• Mahallî idareler ve sosyal güvenlik kurumlarının bütçe tahminleri,
• Kamu iktisadi teşebbüsleri ile kamu şirketi niteliğindeki kuruluşlar
hariç olmak üzere, merkezî yönetim kapsamındaki idarelerin, hizmet
amaçlarıyla ilgili olan diğer kurum ve kuruluşlarından Maliye
Bakanlığınca belirlenecek olanların bütçe tahminleri,
• Merkezî yönetim kapsamında olmayıp, merkezî yönetim bütçesinden
yardım alan kamu idareleri ile diğer kurum ve kuruluşların listesi,
ekleyeceklerdir. Düzenleyici ve denetleyici kurumlar, bütçelerini Eylül ayı
sonuna kadar doğrudan Türkiye Büyük Millet Meclisine, bir örneğini de Maliye
Bakanlığına gönderirler. Kapsam genişlemesi dolayısıyla 1050 sayılı Kanundan
reel olarak getirilen farklı düzenlemenin Kamu Borç Yönetimi Raporu olduğu
gözükmektedir. Bu yepyeni bir belgedir; zira 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve
Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun9un 14’üncü maddesinde,
Devlet borcu ve Hazine garantilerinin uygulama sonuçları Hazine
Müsteşarlığınca hazırlanarak ilgili yıl kesin hesap cetveli ile birlikte Hazine genel
hesabına dahil edilmek üzere Maliye Bakanlığına gönderileceği, ilgili bütçe yılı
içinde sağlanan iç ve dış finansman imkanları, sağlanan Hazine garantileri, Risk
Hesabı, alınan ve verilen hibeler, dış borcun devri, dış borcun ikrazı ve dış
borcun tahsisine ilişkin bilgilerle finans piyasalarına ve borç yönetimine ilişkin
değerlendirmelerin yer aldığı Kamu Borç Yönetimi Raporunun üçer aylık
dönemler itibariyle Plan ve Bütçe Komisyonuna havale edilmek üzere Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına, Bakanlar Kuruluna sunulmak üzere
Başbakanlığa, Maliye Bakanlığına, Sayıştay Bakanlığına ve Devlet Planlama
Teşkilatı Müsteşarlığına gönderileceği bildirilmiş; Hazineden sorumlu Bakanın,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonunu özel gündemle
yapılacak toplantı ile yılda bir defadan az olmamak üzere bilgilendireceği hüküm
altına alınmıştır. Bu raporlama, borç yönetiminde şeffaflık yönünde bir adım
olarak değerlendirilmelidir.
4.4.5. Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Tasarısının Görüşülmesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi, merkezî yönetim bütçe kanun tasarısının
metnini maddeler, gider ve gelir cetvellerini kamu idareleri itibarıyla görüşür ve
bölümler halinde oylar. Merkezî yönetim bütçe kanunu malî yıl başından önce
Resmî Gazetede yayımlanır. 1050 sayılı Kanunun 35’inci maddesi ile bu
düzenlemenin paralellik arzettiği görülmektedir.
1050 sayılı Kanundan kapsam itibariyle doğan farklı bir düzenleme,
kamu yatırım programının, merkezî yönetim bütçe kanununa uygun olarak
Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı tarafından hazırlanması ve anılan
9
09.04.2002 tarih ve 24721 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
133
MALİYE DERGİSİ
Osman SARAÇ
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren on beş gün içinde Bakanlar Kurulu
kararıyla Resmî Gazetede yayımlanmasıdır. Bu konudaki değerlendirmemizi
yukarıda ana hatlarıyla açıklamıştık.
4.5. Geçici Bütçe
1050 sayılı Kanunda yer almayan ancak, uygulamada ortaya çıkmış
bulunan geçici bütçeler, bir standardının bulunmaması, dayanaklarının
yoksunluğu, mali disiplinsizliğe sevki nedeniyle yıllarca eleştiri konusu
edilmiştir.Zorunlu nedenlerle merkezî yönetim bütçe kanununun süresinde
yürürlüğe konulamaması halinde, geçici bütçe kanunu çıkarılır. Geçici bütçe
ödenekleri, bir önceki yıl bütçe başlangıç ödeneklerinin belirli bir oranı esas
alınarak belirlenir. Geçici bütçe uygulaması altı ayı geçemez. Cari yıl bütçesinin
yürürlüğe girmesiyle geçici bütçe uygulaması sona erer ve o tarihe kadar
yapılan harcamalar ve girişilen yüklenmeler ile tahsil olunan gelirler cari yıl
bütçesine dahil edilir.
4.6. Ek Bütçe
Merkezî yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin bütçelerindeki
ödeneklerin yetersiz kalması halinde veya öngörülmeyen hizmetlerin yerine
getirilmesi amacıyla, karşılığı gelir gösterilmek kaydıyla, kanunla ek bütçe
yapılabilir. 1050 sayılı Kanunda “ek bütçe” değil 36’ncı maddesinde, tertibi
bulunup yetersizliğinden dolayı ilave alınan ödenek anlamında “ek ödenek”
düzenlenmiştir.
4.7. Bütçelerin Uygulama Esasları
4.7.1. Ödeneklerin Kullanılması
Bütçe ödeneklerinin kullanılmasında aşağıda belirtilen esaslara uyulur:
• Bütçe ödeneklerinin kullanımının önceden planlanabilmesi amacıyla,
bu Kanuna ekli (I) sayılı cetvelde yer alan kamu idareleri ile genel
bütçeden yardım alan ekli (II) sayılı cetvele dahil idareler, ayrıntılı
harcama programlarını hazırlar ve vize edilmek üzere Maliye
Bakanlığına gönderir. Bütçe ödenekleri, Maliye Bakanlığınca
belirlenecek esaslar çerçevesinde, nakit planlaması da dikkate
alınarak vize edilen ayrıntılı harcama programları ve serbest bırakma
oranlarına göre kullanılır. 1050 sayılı Kanunun 63, 64 ve 74’üncü
maddesi uyarınca, sözleşmelerin Maliye Bakanlığı ve Sayıştayca,
ödemeye ilişkin emirlerin vizesi öngörülmüştü.
• Genel bütçeden yardım almayan ekli (II) sayılı cetvele dahil idareler,
sürdürülebilir finansman durumlarını dikkate alarak, ayrıntılı harcama
programlarını hazırlar ve bir örneğini de merkezî yönetim bütçe
kanununun yürürlüğe girdiği ilk ay içinde Maliye Bakanlığına gönderir.
Bu idareler, aylık uygulama sonuçlarını da izleyen ay içinde Maliye
Bakanlığına göndermek zorundadır.
• Sosyal güvenlik kurumları ile genel bütçeden yardım alan ekli II sayılı
cetvele dahil idareler, hizmetleriyle ilgili aylık finansman programlarını
134
MALİYE DERGİSİ
Osman SARAÇ
vize edilmek üzere merkezî yönetim bütçe kanununun yürürlüğe
girdiği ilk ay içinde Maliye Bakanlığına gönderir. Bu programlar Maliye
Bakanlığınca vize edilmeden, bu idarelerin bütçelerine yardım
yapılamaz. Bu idareler, aylık uygulama sonuçlarını izleyen ay içinde
Maliye Bakanlığına göndermek zorundadır.
• Kamu idareleri, bütçelerinde yer alan ödeneklerin üzerinde harcama
yapamaz. Bütçeyle verilen ödenekler, tahsis edildikleri amaçlar
doğrultusunda yılı içinde yaptırılan iş, satın alınan mal ve hizmetler ile
diğer giderlerin karşılanmasında kullanılır. Ancak, ait olduğu malî
yılda ödenemeyen ve emanet hesabına alınamayan zamanaşımına
uğramamış geçen yıllar borçları ile ilama bağlı borçlar, ilgili kamu
idaresinin cari yıl bütçesinden ödenir.
• Cari yılda kullanılmayan ödenekler yıl sonunda iptal edilir. Ancak,
kamu idarelerinin bütçelerinde cari yıl içinde kullanılmayan
ödeneklerinden merkezî yönetim bütçe kanununda belirtilenler ertesi
yıla devredilebilir. Ödenek devir işlemlerini yapmaya, genel bütçe
kapsamındaki kamu idareleri için Maliye Bakanı, diğer kamu idareleri
için üst yönetici yetkilidir.
• Genel veya kısmi seferberlik, savaş ilanı veya Bakanlar Kurulu
kararıyla zorunlu askeri hazırlıkların yapıldığı olağanüstü hallerde Millî
Savunma Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik
Komutanlığı bütçelerindeki mevcut ödenekler, bu idarelerin ödenek
toplamları aşılmamak şartıyla, birleştirilerek kullanılabilir. Bu durumda
da mevcut ödeneklerin yeterli olmaması halinde toplam ödenek
tutarının yüzde on beşine kadar ek harcama yapılabilir. Yukarıda
sayılan hallerde sevk ve intikalle ilgili giderler için, harcama
yetkililerinin onayıyla görevlendirilecek mutemetlere gereken miktarda
avans verilebilir ve gönderilecek ödeneğe istinaden bir ay içinde
mahsup edilir.
4.7.2. Ödenek Aktarımı
1050 sayılı Kanunda olduğu gibi (md. 56), 5018 sayılı Kanunda,
Merkezî yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin bütçeleri arasındaki ödenek
aktarmaları kanunla yapılacaktır. Ancak, merkezî yönetim kapsamındaki kamu
idareleri, aktarma yapılacak tertipteki ödeneğin, yılı bütçe kanununda farklı bir
oran belirlenmedikçe yüzde beşine kadar kendi bütçeleri içinde ödenek
aktarması yapabilirler. Bu şekilde yapılan aktarmalar, yedi gün içinde Maliye
Bakanlığına bildirecektir. Burada, 1050 say ılı Kanundan farklı olarak aktarma
yetkisinin Maliye Bakanlığından alındığını, bildirilen oran içinde sadece
bildirimde bulunulmakla yetinildiği anlaşılmaktadır.
Öte yandan geçmiş yıllardaki mali disiplini bozucu etkilerinden dolayı,
personel giderleri tertiplerinden, aktarma yapılmış tertiplerden ve yedek
135
MALİYE DERGİSİ
Osman SARAÇ
ödenekten aktarma yapılmış tertiplerden, diğer tertiplere aktarma
yapılamayacağı bildirilmiştir.
Dikkati çeken bir diğer husus, ödenek aktarmanın merkezi yönetim
bütçe kapsamı için söz konusu edilmesidir. Buna göre sosyal güvenlik kurumları
ile mahalli idare bütçelerinde bu durumun olup olmayacağı hususu açıkta
kalmaktadır.
4.7.3. Merkez Dışı Birimlere Ödenek Gönderme
1050 sayılı Kanun ve Devlet Muhasebesi Yönetmeliğinde düzenlenmiş
bulunan ödeme emrinin yerini, 5018 sayılı Kanunda ödenek gönderme belgesi
almıştır. Buna göre, kamu idarelerinin merkez teşkilatı harcama yetkilileri,
merkez dışı birimlere, ihtiyaçlarında kullanılmak üzere Ödenek Gönderme
Belgesi düzenlemek suretiyle ödenek gönderirler. Merkezî yönetim
kapsamındaki kamu idarelerinde ödenek gönderilmesine ilişkin usul ve esasları
belirlemeye Maliye Bakanı yetkili kılınmıştır, bu durum alınan pek çok yetkisine
karşın, uzun vadede Maliye Bakanlığı personeline ve sistematiğine ihtiyaç
duyulacağı gözlenmektedir.
4.7.4. Yedek Ödenek
1050 sayılı Kanunu’nun 37’nci maddesine paralel olarak, 5018 sayılı
Kanunda, merkezî yönetim bütçe kanununda belirtilen hizmet ve amaçları
gerçekleştirmek, ödenek yetersizliğini gidermek veya bütçelerde öngörülmeyen
hizmetler için, bu Kanuna ekli (I) sayılı cetvelde yer alan idarelerin bütçelerine
aktarılmak üzere, genel bütçe ödeneklerinin yüzde ikisine kadar Maliye
Bakanlığı bütçesine yedek ödenek konulabilecek, bu ödenekten aktarma
yapmaya Maliye Bakanı yetkili olacaktır. Ayrıca, malî yıl içinde yedek ödenekten
yapılan aktarmaların tür, tutar ve idareler itibarıyla dağılımı, yılın bitimini takip
eden on beş gün içinde Maliye Bakanlığınca ilan edilecektir. Bu durumu da
şeffaflık ve mali raporlama hizmeti olarak kabul etmek mümkündür.
4.7.5. Örtülü Ödenek
Örtülü ödenek düzenlemesi 1050 sayılı Kanunla hemen hemen aynı
düzenlemeleri içermektedir. Örtülü ödenek; kapalı istihbarat ve kapalı savunma
hizmetleri, Devletin millî güvenliği ve yüksek menfaatleri ile Devlet itibarının
gerekleri, siyasi, sosyal ve kültürel amaçlar ve olağanüstü hizmetlerle ilgili
Hükümet icapları için kullanılmak üzere Başbakanlık bütçesine konulan
ödenektir. Kanunlarla verilen görevlerin gerektirdiği istihbarat hizmetlerini
yürüten diğer kamu idarelerinin bütçelerine de örtülü ödenek konulabilir. Örtülü
ödenek, bu amaçlar dışında ve Başbakanın ve ailesinin kişisel harcamaları ile
siyasi partilerin idare, propaganda ve seçim ihtiyaçlarında kullanılamaz. İlgili
yılda bu amaçla tahsis edilen ödenekler toplamı, genel bütçe başlangıç
ödenekleri toplamının binde beşini geçemez. Başbakanlık ve diğer ilgili idare
bütçelerinde yer alan örtülü ödeneklerin kullanılma yeri, giderin kimin tarafından
yapılacağı, hesapların tutulma ve kapatılma yöntemi, gideri yapanın değişmesi
halinde yeni yetkiliye hangi belgelerin aktarılacağı Başbakan tarafından
belirlenir. Örtülü ödeneklere ilişkin giderler Başbakan, Maliye Bakanı ve ilgili
136
MALİYE DERGİSİ
Osman SARAÇ
Bakan tarafından imzalanan kararname esaslarına göre gerçekleştirilir ve
ödenir.
4.7.6. Kamu Yatırım Projeleri
Kamu yatırım projeleri 19.6.1994 tarihli ve 540 sayılı Kanun Hükmünde
Kararname, Yatırım Programı Hazırlama Rehberi ve ilgili diğer mevzuat
hükümleri çerçevesinde hazırlanır, uygulanır ve izlenir. Devlet Planlama
Teşkilâtı Müsteşarlığı, merkezî yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin yatırım
programında yer alan proje ödeneklerinin belirlenmesi sürecinde, bütçe
bütünlüğünün sağlanması açısından Maliye Bakanlığı ile işbirliği ile
görevlendirilmiştir. Bu Kanuna ekli (III) sayılı cetvelde yer alan idarelerin yatırım
nitelikli projelerine, bilgi için yılı yatırım programında yer verilir. Ayrıca, sosyal
güvenlik kurumları ve mahallî idarelerin yatırımlarının uygulanması ve
izlenmesine ilişkin usul ve esaslar Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığınca
belirlenir.
Kamu yatırım projelerinin gerçekleşme ve uygulama sonuçları, ilgili
kamu idaresi tarafından izleyen yılın Mart ayı sonuna kadar bir rapor halinde
Sayıştay Başkanlığına, Maliye Bakanlığına ve Devlet Planlama Teşkilatı
Müsteşarlığına gönderilir.
Proje maliyeti, Yılı Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve
İzlenmesine Dair Bakanlar Kurulu Kararında belirlenecek sınırın üzerinde
bulunan afetlerle ilgili olanlar hariç yeni kamu yatırım projesi tekliflerinden;
fayda-maliyet veya maliyet-etkinlik analizleri ile çevresel analizleri içerecek
şekilde yapılabilirlik etüdü bulunmayan ve Devlet Planlama Teşkilatı
Müsteşarlığı tarafından incelenerek yapılabilirliği onaylanmamış projeler yatırım
programına alınamaz.
4.7.7. Yüklenme
1050 sayılı Kanunda da (md. 50-51) düzenlenen ertesi yıllara geçici
yüklenme ve yıllara sair yüklenmeler 5018 sayılı Kanunda da yer bulmuştur.
Yanısıra, yüklenme kavramına açıklık getirilmiştir. Buna göre, yüklenme,
usulüne uygun olarak düzenlenmiş sözleşme esaslarına veya kanun hükmüne
dayanılarak iş yaptırılması, mal veya hizmet alınması karşılığında geleceğe
yönelik bir ödeme yükümlülüğüne girilmesi olarak tanımlanmıştır. Bütçede
yeterli ödeneği bulunmayan işler için yüklenmeye girişilemez. Yüklenme süresi
malî yılla sınırlıdır. Harcama yetkilileri, tahsis edilen ödenekler dahilinde
yüklenmeye girebilirler. Yüklenmeye girişilen tutara ait ödenekler saklı tutulur;
başka iş yaptırılması, mal veya hizmet alınması için kullanılamaz.
Niteliğinden dolayı malî yılla sınırlı tutulamayan ve sürekliliği bulunan
aşağıdaki iş ve hizmetler için; her iş itibarıyla, bütçelerinde öngörülen
ödeneklerin yüzde ellisini, izleyen yılın Haziran ayını geçmemek ve yüklenme
süresi on iki ayı aşmamak üzere, ilgili üst yöneticinin onayıyla ertesi yıla geçen
yüklenmelere girişilebilir:
a) Türk Silahlı Kuvvetlerinin yapım, onarım, etüt ve proje işleri,
araştırma-geliştirme projeleri, giyecek ve yiyecek alımları, makine-teçhizat,
silah-mühimmat-teçhizat alımlarıyla bunların bakım, onarım ve imalat işleri.
137
MALİYE DERGİSİ
Osman SARAÇ
b) Yiyecek, yakacak, akaryakıt ve madeni yağ ihtiyaçları.
c) Temini ve korunması güç olan ilaç, aşı, serum ve tıbbi sarf
malzemeleri.
d) Süreli yayın alımı, taşıma, temizlik ve yemek hizmetleri.
e) Taşıtların zorunlu malî sorumluluk sigortası.
f) Makine-teçhizat bakım ve onarım işleri, bilgisayar sistem ve
santralleri ile elektronik bilgi erişim hizmetleri.
Merkezî yönetim kapsamındaki kamu idareleri, bir malî yıl içinde
tamamlanması mümkün olmayan yatırım projeleri için Maliye Bakanlığı ve
Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığının görüşü üzerine, gelecek yıllara
yaygın yüklenmeye girişebilir.
4.7.8. Bütçelerden Yardım Yapılması
Gerçek veya tüzel kişilere kanuni dayanağı olmadan kamu kaynağı
kullandırılamaz, yardımda bulunulamaz veya menfaat sağlanamaz. Ancak,
genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin bütçelerinde öngörülmüş olmak
kaydıyla; kamu yararı gözetilerek dernek, vakıf, birlik, kurum, kuruluş, sandık ve
benzeri teşekküllere yardım yapılabilir. Yardımların yapılması, kullanılması,
izlenmesi, denetlenmesi ve kamuoyuna açıklanmasına ilişkin esas ve usuller bir
yönetmelikle belirlenecektir.
4.8. Bütçe Politikası, Gelir ve Giderlerinin İzlenmesi
Mali anlamda vesayet yetkisi elinden alınan Maliye Bakanı, merkezî
yönetim bütçe kanununun uygulamasına ilişkin olarak; harcamalarda tasarrufu
sağlamak, tutarlı, dengeli ve etkili bir bütçe politikası yürütmek için gelir ve
giderlere ilişkin kanun, tüzük, yönetmelik ve kararnamelerle belirlenmiş
konularda uygulamaları düzenlemek üzere gerekli önlemleri almaya,
standartları belirlemeye, sınırlamalar koymaya, kamu istihdam politikasının
belirlenmesine ve uygulanmasına yön vermeye, bütçe harcama ve
gerçekleşmelerini izlemeye, ödeneklerin dağıtım ve kullanımını belirli esaslara
bağlamaya ve bu hususlarda kamu idareleri için uyulması zorunlu
düzenlemeleri yapmaya ve her türlü bilgi alışverişine yetkili kılınmıştır. Bakanlık
ayrıca, merkezî yönetim kapsamındaki idareler, bütçelerine ilişkin ilk altı aylık
uygulama sonuçlarını, ekonomik ve malî duruma ilişkin gelişmeleri, ikinci altı
aya ilişkin beklentilerini, hedefleri ile faaliyetlerini kapsayan bilgileri, kamuoyuna
açıklar.
4.9. Harcama Yapılması
4.9.1. Harcama Talimatı ve Sorumluluk
1050 sayılı Kanun, devlet giderinin gerçekleştirilmesinde, tahakkuk
memuru-ita amiri-sayman üçlüsüne yer vermiş idi.
Kısaca, tahakkuk memuru, devlet gelirini ve giderini mevzuatına uygun
olarak gerçekleştirenlere; ita amiri devlet hizmetlerine ilişkin giderlerin geçici
yada kesin olarak ödenmesi için saymanlara yazılı emir ve izin verenlere;
sayman da gelir toplama, malları saklama, gideri ödeme işlemlerini yapan ve
Sayıştay’a yönetim dönemi hesabı veren kişi idi. Ayrıca, Kanunun 15’inci
138
MALİYE DERGİSİ
Osman SARAÇ
maddesi hükmü ile tahakkuk memurluğu, ita amirliği ve saymanlık görevlerinin
ikisinin bir kişide toplanması men edilmişti.
Bütçeyle ödenek tahsis edilen her bir harcama biriminin en üst
yöneticisi (Bakanlıklarda müsteşar, diğer kamu idarelerinde en üst yönetici, il
özel idarelerinde vali ve belediyelerde belediye başkanı üst yöneticidir. Ancak,
Millî Savunma Bakanlığında üst yönetici Bakandır, md.11) harcama yetkilisidir.
Harcama yetkisinin devredilmesi, yetkiyi devredenin idari sorumluluğunu
ortadan kaldırmaz.
Bütçelerden harcama yapılabilmesi, harcama yetkilisinin harcama
talimatı vermesiyle mümkündür. Harcama talimatlarında hizmet gerekçesi,
yapılacak işin konusu ve tutarı, süresi, kullanılabilir ödeneği, gerçekleştirme
usulü ile gerçekleştirmeyle görevli olanlara ilişkin bilgiler yer alır. Harcama
yetkilileri (Üst yöneticiler, sorumluluğun gereklerini harcama yetkilileri, malî
hizmetler birimi, malî kontrol yetkilisi ve iç denetçiler ile muhasebe yetkilisi
aracılığıyla yerine getirirler, md. 11), harcama talimatlarının bütçe ilke ve
esaslarına, kanun, tüzük ve yönetmelikler ile diğer mevzuata uygun
olmasından, ödeneklerin etkili, ekonomik ve verimli kullanılmasından ve bu
Kanun çerçevesinde yapmaları gereken diğer işlemlerden sorumludur.
Kamu kaynaklarının kullanımı ve denetimi konusundaki bütün inisiyatif
siyasi otoriteden alınarak bürokrat olan kamu üst yöneticilerine geçmektedir. bu
tür bir kamu mali yönetimi ve kontrol sistemi, anayasa’da öngörülen kamu
yönetimi ve sorumluluk sistemi ile uyumlu değildir. Anayasa’nın 112’nci
maddesinde, her bakanın başbakana karşı sorumlu olup ayrıca kendi yetkisi
içindeki işlerden ve emri altındakilerin eylem ve işlemlerinden de sorumlu
oldukları belirtilmektedir. ayrıca, her bakan TBMM’ne karşı siyasi sorumluluğu
bulunmaktadır. Siyasi otorite, kamuoyu ve TBMM’ne karşı sorumlu olurken
bütçe sürecindeki rolü asgariye inmektedir.
Harcama sürecinde bürokrasi odaklı bir yapının oluşturulması,
uluslararası ve Avrupa standartlarınca öngörülen bir durum olmayıp, bu gelişme
demokratik teamüllere de uygun değildir.
4.9.2. Giderin Gerçekleştirilmesi
Bütçelerden bir giderin yapılabilmesi için iş, mal veya hizmetin
belirlenmiş usul ve esaslara uygun olarak alındığının veya gerçekleştirildiğinin,
görevlendirilmiş kişi veya komisyonlarca onaylanması ve gerçekleştirme
belgelerinin düzenlenmiş olması gerekir. Giderlerin gerçekleştirilmesi harcama
yetkilisinin ödeme emri belgesini imzalaması ve tutarın hak sahibine
ödenmesiyle tamamlanır.
Gerçekleştirme görevlileri, harcama talimatı üzerine; işin yaptırılması,
mal veya hizmetin alınması, teslim almaya ilişkin işlemlerin yapılması,
belgelendirilmesi ve ödeme için gerekli belgelerin hazırlanması görevlerini
yürütürler. Gerçekleştirme görevlileri, bu Kanun çerçevesinde yapmaları
gereken iş ve işlemlerden sorumludurlar.
139
MALİYE DERGİSİ
Osman SARAÇ
4.9.3. Faaliyet Raporları, Kesin Hesap ve Genel Uygunluk Bildirimi
4.9.3.1. Faaliyet Raporları
Üst yöneticiler ve bütçeyle ödenek tahsis edilen harcama yetkilileri
tarafından idari sorumlulukları çerçevesinde her yıl faaliyet raporları düzenlenir.
Bu raporlar, stratejik planlama ve performans programları uyarınca yürütülen
faaliyetleri, belirlenmiş performans göstergelerine göre hedef ve gerçekleşme
durumu ile meydana gelen sapmaların nedenlerini açıklayacak şekilde
hazırlanır.
Harcama yetkilisi, birim faaliyet raporunu üst yöneticiye verir. Üst
yönetici, birim faaliyet raporlarını esas alarak, idaresinin faaliyet sonuçlarını
gösteren idare faaliyet raporunu hazırlar. İdare faaliyet raporu, Sayıştaya verilir
ve üst yönetici tarafından kamuoyuna açıklanır. Merkezî yönetim kapsamındaki
kamu idareleri ile sosyal güvenlik kurumları, idare faaliyet raporlarının bir
örneğini Maliye Bakanlığına, mahallî idareler ise İçişleri Bakanlığına gönderir.
İçişleri Bakanlığı, mahallî idare faaliyet raporları üzerine değerlendirme raporu
hazırlar, Sayıştay’a gönderir ve kamuoyuna açıklar. Bu Raporun bir örneği de
Maliye Bakanlığına gönderilir.
Merkezî yönetim kapsamındaki idarelerin ve sosyal güvenlik
kurumlarının bir malî yıldaki faaliyet sonuçları, Maliye Bakanlığınca
hazırlanacak Genel Faaliyet Raporunda gösterilir. İdare faaliyet raporları da
dikkate alınarak hazırlanacak bu Raporda;
a) Bütçe gelir ve gider hedefleri ve gerçekleşmeleri ile meydana gelen
sapmaların nedenleri,
b) Kamu borç yönetimi raporu kapsamında borç stokundaki gelişmeler
ve borçlanmaya ilişkin diğer bilgiler,
c) Yıl sonundaki varlık ve yükümlülüklerin durumunu gösterir cetvel ile
bunlara ilişkin bilgiler,
d) Ödenek aktarmaları ve diğer ödenek işlemlerini gösteren cetvel,
e) Bütçenin uygulamasına ilişkin olarak Maliye Bakanlığı tarafından
yapılan faaliyetler,
f) İdarelerin stratejik planlama ve performans programları uyarınca
yürüttükleri faaliyetler ile belirlenmiş performans kriterlerine göre hedef ve
gerçekleşme durumları hakkında genel değerlendirmeler,
g) Mahallî idarelerin malî yapılarına ilişkin değerlendirmeler,
h) Bütçeden yardım alan dernek, vakıf, birlik, kurum, kuruluş, sandık ve
benzeri teşekküllerin faaliyetlerine ilişkin değerlendirmeler,
Yer alır.
Maliye Bakanlığı, genel faaliyet raporunu Sayıştaya gönderir ve aynı
zamanda kamuoyuna açıklar. Sayıştay, mahallî idarelerin raporları hariç idare
faaliyet raporlarını, mahallî idareler değerlendirme raporunu ve genel faaliyet
raporunu, dış denetim sonuçlarını dikkate alarak görüşlerini de belirtmek
suretiyle Türkiye Büyük Millet Meclisine sunar.
140
MALİYE DERGİSİ
Osman SARAÇ
Türkiye Büyük Millet Meclisi bu raporlar ve değerlendirmeler
çerçevesinde, kamu kaynağının elde edilmesi ve kullanılmasına ilişkin olarak
kamu idarelerinin yönetim ve hesap verme sorumluluklarını görüşür.
4.9.3.2. Kesin Hesap Kanunu
Türkiye Büyük Millet Meclisi, merkezî yönetim bütçe kanununun
uygulama sonuçlarını onama yetkisini kesin hesap kanunuyla kullanır.
Kesin hesap kanunu tasarısı, muhasebe kayıtları dikkate alınarak,
merkezî yönetim bütçe kanununun şekline uygun olarak Maliye Bakanlığınca
hazırlanır. Bu tasarı, bir yıllık uygulama sonuçlarını karşılaştırmalı olarak
gösteren değerlendirmeleri içeren gerekçesiyle birlikte izleyen malî yılın Haziran
ayı sonuna kadar Bakanlar Kurulunca Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulur ve
bir örneği Sayıştaya gönderilir.
Kesin hesap kanun tasarısının ekinde;
a) Genel mizan,
b) Bütçe gelirleri kesin hesap cetveli ve açıklaması,
c) Bütçe giderleri kesin hesap cetvelleri ve açıklaması,
d) Bütçe gelir ve giderlerinin iller ve idareler itibarıyla dağılımı,
e) Devlet borçları ve Hazine garantilerine ilişkin cetveller,
f) Yılı içerisinde silinen kamu alacakları cetveli,
g) Maliye Bakanlığı tarafından gerekli görülen diğer belgeler,
Yer alır.
Kamu idareleri bütçelerinin kesin hesabının düzenlenmesine ilişkin usul
ve esaslar Maliye Bakanlığınca belirlenir. İdarelerin faaliyet raporları, genel
faaliyet raporu, dış denetim genel değerlendirme raporu ve kesin hesap kanunu
tasarısı ile merkezî yönetim bütçe kanunu tasarısı birlikte görüşülür. Ancak, bu
raporlar ile genel uygunluk bildirimi Türkiye Büyük Millet Meclisi
komisyonlarında öncelikle görüşülür.
Mahallî idare bütçeleri ile sosyal güvenlik kurumları bütçelerinin
uygulama sonuçlarının kesin hesaba bağlanması, ilgili kanunlarındaki
hükümlere göre yapılır.
4.9.3.3. Genel Uygunluk Bildirimi
Sayıştay, merkezî yönetim kapsamındaki kamu idareleri için
düzenleyeceği genel uygunluk bildirimini, kesin hesap kanun tasarısının
verilmesinden başlayarak en geç yetmiş beş gün içinde Türkiye Büyük Millet
Meclisine sunar.
Genel uygunluk bildirimi; dış denetim raporları, idare faaliyet raporları
ve genel faaliyet raporu dikkate alınarak hazırlanır. Kesin hesap kanunu tasarısı
ve genel uygunluk bildiriminin Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olması,
ilgili yıla ait Sayıştayca sonuçlandırılmamış denetimleri önlemez ve hesapların
kesin hükme bağlandığı anlamına gelmez.
141
MALİYE DERGİSİ
Osman SARAÇ
5. MALİ KONTROL
5.1. Kamu Kaynağının Kullanılmasının Genel Esasları
5.1.1. Mali Saydamlık
Saydamlık, devletin, hedeflerini, bu hedeflere ulaşmak için hayata
geçirdiği politikaları, ve bu politikaların yarattığı sonuçları izlemek için gerekli
olan bilgiyi düzenli, anlaşılabilir, tutarlı ve güvenilir bir biçimde sunmasıdır. Bu
tanımda iki unsurun altını çizmekte yarar vardır. Buna göre sistemin saydam
olması için sadece aktörlerin ne yaptıklarının bilinmesi değil, ne yapmaya niyetli
oldukları konusunun da kamuoyuna sunulması gerekmektedir. Niyetlerin açık
bir biçimde belirlenmesi ve kamuoyuna sunulması hem niyetlerin kamu yararına
uygun olup olmadığını tartışma olanağı yaratır, hem de vatandaşlara daha
sonra davranışları ve bu davranışların sonuçlarını değerlendirmede önemli bir
kıstas sunar. İkincisi, bilginin bir yerlerde mevcut olması sistemin saydam
olduğunu göstermez.
Bilginin vatandaş tarafından etkin bir biçimde
kullanılabilmesini sağlayacak bir biçimde düzenli, anlaşılabilir ve tutarlı olması
gerekmektedir. Bilginin güvenilir olması ise objektif olarak doğru olmasını içerir
ama bununla sınırlı değildir. Güvenilirlik aynı zamanda bilgiyi kullananların da
bilginin doğruyu yansıttığına inanmasını, bu ise inandırıcılığı sağlayan “kalite
kontrol” mekanizmalarının kurulmuş olmasını gerektirir.
Saydamlığın çok çeşitli boyutları vardır. Bunlardan birincisi, mali
saydamlık, kamu kaynaklarının kim tarafından, nasıl ve hangi amaçla
kullanıldığının bilgisinin varolması demektir. İkincisi, performans saydamlığı ise
nihai mal ve hizmet sunumunda etkinliğin (yani mümkün olan en az maliyetle
sunulup sunulmadığının veya amaçlanan toplumsal hedeflere ulaşılıp
ulaşılmadığının) değerlendirilmesine yarayan veya bu değerlendirmeyi
kolaylaştıran bilgilerin sunulmasıdır.10
IMF'ye göre, mali saydamlığın asgari şartları arasında şunlar
sayılmıştır:
- Tüm bütçe dışı uygulamaların bütçe sürecinin bir parçası olması
- Bu faaliyetlere ilişkin bilgiler bütçede veya tamamlayıcı raporlarda
yer alması
- Muhasebe uygulama esasları yayınlanması
- Bütçenin yanı sıra, bir maliye politikası bildirimi sunulması
(ve bu bildirim şu unsurları içermelidir; temel varsayımlar, beklentiler,
hedefler, orta vadeli makroekonomik çerçeve, öncelikler, mali sürdürülebilirlik
analizi, riskler)
- Sonuçların hedefler ile karşılaştırılması11.
10
İzak ATİYAS, Şerif SAYIN,
www.tesev.org.tr
11
İzak ATİYAS, Şerif SAYIN, a.g.m.
“Devletin
142
Mali
ve
Performans
Saydamlığı”,
MALİYE DERGİSİ
Osman SARAÇ
Kanunda, her türlü kamu kaynağının elde edilmesi ve kullanılmasında
denetimin sağlanması amacıyla kamuoyu zamanında bilgilendirilmesi; bu
amaçla da;
a) Görev, yetki ve sorumlulukların açık olarak tanımlanması,
b) Hükümet politikaları, kalkınma planları, yıllık programlar, stratejik
planlar ile bütçelerin hazırlanması, yetkili organlarda görüşülmesi, uygulanması
ve uygulama sonuçları ile raporların kamuoyuna açık ve ulaşılabilir olması,
c) Genel yönetim kapsamındaki kamu idareleri tarafından sağlanan
teşvik ve desteklemelerin bir yılı geçmemek üzere belirli dönemler itibarıyla
kamuoyuna açıklanması,
d) Kamu hesaplarının standart bir muhasebe sistemi ve genel kabul
görmüş muhasebe prensiplerine uygun bir muhasebe düzenine göre
oluşturulmasının, zorunluluğu ifade edilmiştir. Malî saydamlığın sağlanması için
gerekli düzenlemelerin yapılması ve önlemlerin alınmasından kamu idareleri
sorumlu tutulmuştur.
5.1.2. Hesap Verme Sorumluluğu
Her türlü kamu kaynağının elde edilmesi ve kullanılmasında görevli ve
yetkili olanlar, kaynakların etkili, ekonomik, verimli ve hukuka uygun olarak elde
edilmesinden, kullanılmasından, muhasebeleştirilmesinden, raporlanmasından
ve kötüye kullanılmaması için gerekli önlemlerin alınmasından sorumludur ve
yetkili kılınmış mercilere hesap vermek zorundadır.
Ancak bu sorumluluk net tarif edilmemiş olup, ilerde pek çok sıkıntıya
gebedir. Sorumluluğun hangi türleri kapsam dahilindedir? Söz konusu olan
temsil sorumluluğu (kurumu üst düzeyde yöneten ve temsil edenin sorumluluğu)
mudur, idari sorumluluk (işin gereğince yürütülmesi için maiyetindeki
elemanların sevk ve idaresinin sorumluluğu) mudur, mali sorumluluk (kişiye
teslim edilen kıymetler, yapacağı işlemler ve alacağı kararlar nedeniyle maruz
bulunduğu risk) mudur, hukuki sorumluluk (yapılan işlem ve eylemler dolayısıyla
maruz kalınan hukuki ve cezai yaptırımların boyutu) mudur, teknik sorumluluk
(inşaat, imalat, vb. işlerde doğması muhtemel zararlar dolayısıyla üstlenilen
sorumluluk) mudur? Bunların bileşkesi midir? Bu belirsizlik ortamında, geçmişte
1050 sayılı Kanuna göre sorumluluğun saymanlar üzerinde kalmasının getirdiği
yük tekrarlanacak mıdır?
Hesap verme yükümlülüğünün, üzerinde anlaşılan beklentiler uyarınca
ifa etmek üzere görev alma ve bu görevi ifa ettiğini gösterme mecburiyetine
dayanan bir ilişki olarak tanımı çağdaş kamu yönetiminin amaçlarına daha
uygun bulunmaktadır. Çünkü bu tanım, başarılan (veya başarılamayan) şey için
cevap verme yükümlülüğünü daha canlı kılar ve çağdaş hesap verme
yükümlülüğünün hiyerarşik olmayan kimi ilişkilerinin özünü daha kolay yakalar.
INTOSAI Denetim Standartlarında yer alan tanıma göre de hesap verme
yükümlülüğü, “kamu teşebbüsleri ve şirketleri de dahil olmak üzere, kendilerine
kamu kaynakları emanet edilen kişi ve idarelerin mali, idari ve program
görevlerinden ötürü açıklama yapma ve bu görevleri kendilerine verenlere
durumu bildirme mecburiyetleri”dir. Yalın bir ifadeyle hesap verme yükümlülüğü,
143
MALİYE DERGİSİ
Osman SARAÇ
genel olarak, kendisine emanet edilen para veya malları yöneten ya da bir
görevi ifa eden bir kişinin, başkalarına, bu para veya malları yönetme veya bu
görevleri yerine getirme tarzı hakkında açıkça cevap vermesi görevidir.12
Bağımsız kurulların hesapverme sorumluluğunun, diğer kamu
kurumlarına göre daha fazla olması gerektiği düşünülmektedir, zira;
• Bağımsız kurullar önemli ihtiyaçlara yanıt vermek amacıyla
oluşturulmuşlardır ve bu yüzden bu kurullarla ilgili beklentilerin düzeyi
hayli yüksektir.
• Bağımsız kurulların faaliyet alanları uzmanlık gerektirdiğinden,
kurulların zor görevlerini başarıyla yerine getirdiklerinden emin
olmaya daha fazla ihtiyaç vardır.
• Bağımsız kurullar kamu yönetimindeki değişim ve yeniliği temsil
etmektedir. Hantal olmayan, verimli ve etkili bir yönetimi ne ölçüde
hayata geçirdiklerine ilişkin daha fazla güvenilir bilgiye ihtiyaç
duyulmaktadır.
• Örgüt yapıları ve insan kaynakları iyi yönetime daha uygundur. Bu
anlamda daha fazla araç ve bilgi ile hesapverme sorumluluğunu
yerine getirebilirler.
• Kurulların bağımsızlıkları hesapverme sorumluluğunun derecesini
artıran bir başka unsurdur13.
5.1.3. Stratejik Planlama ve Performans Esaslı Bütçeleme
Planlı hizmet üretme, belirlenen politikaları somut iş programlarına ve
bütçelere dayandırma ve uygulamayı etkili bir şekilde izlemede kamu
kuruluşlarının inisiyatif almaları ve aktif katılımı zorunlu görülmektedir. Söz
konusu faaliyetlerin kuruluşlar tarafından yürütülmesinde “stratejik planlama”
temel bir araç olarak gündeme gelmektedir. Kamu idareleri; kalkınma planları,
programlar, ilgili mevzuat ve benimsedikleri temel ilkeler çerçevesinde geleceğe
ilişkin misyon ve vizyonlarını oluşturmak, stratejik amaçlar ve ölçülebilir
hedefler saptamak, performanslarını önceden belirlenmiş olan göstergeler
doğrultusunda ölçmek ve bu sürecin izleme ve değerlendirmesini yapmak
amacıyla katılımcı yöntemlerle stratejik plan hazırlarlar.
Kamu idareleri, bütçeleri ile program ve proje bazında kaynak
tahsislerini; stratejik planlarına, yıllık amaç ve hedefleri ile performans
göstergelerine dayandırmak zorundadırlar.
Usul ve esasların belirlenmesine Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı
yetkilidir. Nitekim DPT, Kamu Kuruluşları İçin Stratejik Planlama Kılavuzu
hazırlamış; burada stratejik planlama süreci aşağıdaki gibi tanımlanmıştır.14
12
“Dünyada ve Türkiye’de Yüksek Denetim Kurumları”, www.tesev.org.tr
Fikret GÜLEN, “Hesap Verme Sorumluluğu ve Bağımsız Kurullar”,
http://www.tesev.org.tr/etkinlik/denetim_anasayfa.php
14
Kamu Kuruluşları İçin Stratejik Planlama Kılavuzu, DPT Yayını, Ankara 2003, s.4
13
144
MALİYE DERGİSİ
Osman SARAÇ
•
•
•
•
Plan ve Programlar
GZFT Analizi
Piyasa Analizi
Hedef Kitle/İlgili
Tarafların
Belirlenmesi
DURUM ANALİZİ
•
MİSYON VE İLKELER
•
Kuruluşun varoluş
gerekçesi
Temel İlkeler
•
Arzu edilen gelecek
•
Orta vadede
ulaşılacak amaçlar
Spesifik, somut ve
ölçülebilir hedefler
•
•
•
•
Amaç ve hedeflere
ulaşma yöntemleri
Detaylı iş planları
Maliyetlendirme
• Raporlama
• Karşılaştırma
• Geri besleme
• Ölçme yöntemlerinin
belirlenmesi
• Performans
göstergeleri
• Performans
Yönetimi
VİZYON
NEREDEYİZ?
NEREYE ULAŞMAK
İSTİYORUZ?
STRATEJİK AMAÇLAR
VE
HEDEFLER
FAALİYETLER
VE
PROJELER
GİTMEK İSTEDİĞİMİZ
YERE NASIL
ULAŞABİLİRİZ?
İZLEME
BAŞARIMIZI NASIL
TAKİP EDER VE
DEĞERLENDİRİRİZ?
DEĞERLENDİRME
VE PERFORMANS
ÖLÇÜMÜ
145
MALİYE DERGİSİ
Osman SARAÇ
Kamu idarelerinin bütçelerinin
-stratejik planlarda belirlenen performans göstergelerine uygunluğunu
-idarelerin bu çerçevede yürütecekleri faaliyetlerini
-performans esaslı bütçelemeye ilişkin diğer hususları
belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.
Maliye Bakanlığı, Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı ve ilgili kamu
idaresi tarafından birlikte tespit edilecek olan performans göstergeleri,
kuruluşların bütçelerinde yer alır. Performans denetimleri bu göstergeler
çerçevesinde gerçekleştirilir.
5.2. İç Kontrol Sistemi
5.2.1. Mali Hizmetler
Kamu idarelerinde aşağıda sayılan görevlerin, malî hizmetler birimi
tarafından yürütülmesi belirlenmiştir:
a) Bütçeyi hazırlamak, izleyen iki yılın bütçe tahminlerini yapmak, bütçe
kayıtlarını tutmak.
b) Bütçe ilke ve esasları çerçevesinde, ayrıntılı harcama programı ve
hizmet gereksinimleri dikkate alınarak, ödenek gönderme belgelerini
düzenlemek.
c) Harcama yapılması ve gelir elde edilmesine ilişkin malî işlemleri
yürütmek.
d) Bütçe uygulama sonuçlarına ilişkin verileri toplamak, değerlendirmek
ve bunların raporlanmasını sağlamak.
e) İdarenin bütçe kesin hesabını hazırlamak.
f) Stratejik plan ve performans programlarının hazırlanmasını koordine
etmek ve sonuçlarının konsolide edilmesi çalışmalarını yürütmek.
g) İdarenin mülkiyetinde veya kullanımında bulunan taşınır ve
taşınmazlara ilişkin kayıtları tutmak.
h) Malî kanunlar ile ilgili diğer mevzuatın uygulanması konusunda
harcama yetkililerine gerekli bilgileri sağlamak.
Malî hizmetler birimlerinin çalışma usul ve esaslarının hazırlığını Maliye
Bakanlığı yapacaktır.
5.2.2. Harcama Öncesi Kontrol
Harcama öncesi kontrol süreci; ödenek tahsis edilmesi, yüklenmeye
girişilmesi, ihale yapılması, sözleşme yapılması, mal veya hizmetin teslim
alınması, işin gerçekleştirilmesi, ödeme emri belgesi düzenlenmesi ve harcama
yetkilisi tarafından alınacak benzeri malî kararları kapsar.
Harcama öncesi kontrol görevi, ilgili kamu idaresinin yönetim
sorumluluğu çerçevesinde malî kontrol yetkilisi tarafından yürütülecektir. Ancak,
genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinin merkez dışı birimlerinde harcama
öncesi kontrol görevi il defterdarlıkları tarafından yerine getirilecektir.
Malî kontrol yetkilisi, alınacak malî kararların kullanılabilir ödenek tutarı,
bütçe tertibi, ayrıntılı harcama programı ile harcamanın bütçe ve gider
mevzuatına uygunluğunu kontrol eder; tarafından vize edilen veya uygun görüş
verilen malî işlemler gerçekleştirilir.
146
MALİYE DERGİSİ
Osman SARAÇ
Harcama öncesi kontrol sürecinde uygun görülmeyen veya vize
edilmeyen işlemlerin gerekçesi harcama yetkilisine yazılı olarak bildirilir.
Harcama yetkilisinin ısrarı halinde, malî kontrol yetkilisine ve muhasebe
yetkilisine yazılı olarak bildirilmiş olması kaydıyla malî işlemler gerçekleştirilir.
Bu durumda harcama yetkilisi, kişisel sorumluluk üstlenmiş sayılır ve bu işlemler
en geç beş iş günü içinde malî kontrol yetkilisince ilgili üst yönetici ile Maliye
Bakanlığına ve Sayıştaya bildirilir.
Malî kontrol yetkilileri tarafından kontrole tâbi tutulacak kararların kamu
idarelerinin merkez ve merkez dışı birimleri itibarıyla tutar ve türleri, kontrol,
uygun görüş ve vize süreleri ile bunlara ilişkin işlemlerin usul ve esasları, risk
alanları dikkate alınarak Maliye Bakanlığı tarafından belirlenir.
Malî kontrol yetkilileri, harcama talimatlarının kullanılabilir ödenek
tutarına, tertibine ve ayrıntılı harcama programına uygunluğuna ve harcamaların
bütçe ve gider kanunları ile diğer ilgili mevzuata uygunluğuna ilişkin yaptıkları
vizelerden ve verdikleri uygun görüşlerden dolayı sorumludur. Malî kontrol
yetkililerinin bu Kanuna göre yapacakları kontrollere ilişkin sorumlulukları,
görevleri gereği incelemeleri gereken belgelerle sınırlıdır.
Harcama yetkilisi, malî kontrol yetkilisi veya muhasebe yetkilisi sıfat ve
görevinden ikisi aynı kişide birleşemez. Bu görevleri yürütenler, bu Kanunda
belirtilen görev ve yetkileri dışında harcama sürecinde başka görev alamazlar.
5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Mali Kontrol Kanunu, mali kontrolü,
harcama öncesi önleyici kontrole dayandırmıştır. Merkezde ve taşrada
oluşturulmaya çalışılan, mali kontrol yetkilisi ile mali kontrol süreci daha uzun ve
etkisiz hale gelmekte ve harcama yetkililerinin sorumlulukları mali kontrol
yetkilileri ile paylaştırılmaktadır. Böylece sorumluluğun bütçenin sahibi olan
kurum yöneticisinden, mali işlemleri uygulamadan önce vize eden veya uygun
görüş veren mali kontrol yetkilisine geçmesine neden olmaktadır. Bunun
sonucu, mevcut mali sistemimizin de en önemli sıkıntılarından biri olan, kuruma
tahsis edilen fonların etkin, verimli ve yerinde kullanılması için çaba harcaması
ve performansın artmasından yönetici sıfatıyla sorumlu olması gereken kurum
yöneticilerinin bu fonksiyonlarını yerine getirmek konusunda kayıtsız
kalmalarıdır. Avrupa Komisyonu, 1999 yılına kadar, geleneksel olarak,
harcamaların uygunluğunun sağlanması konusunda, günlük binlerce işlemin
merkezileştirilmiş harcama öncesi vizesine güveniyordu. Harcama öncesi mali
kontrol, her harcama talebinin geçerliliğinin merkezi Mali Kontrol Genel
Müdürlüğü tarafından denetimi yoluyla yapılıyordu. Komisyondaki her harcama
veya hizmet sözleşmesi, imzalanmadan önce Mali Kontrolörlerin görüşüne
sunulmak zorundaydı. Komisyonun Mali Kontrolörlerinin denetim şekli,
çoğunlukla şekilsel olarak sunulan işlemlerin mali ve idari uygunluğu üzerine
odaklanmış durumdaydı. Ancak gelinen noktada Komisyon, önemli sözleşmeler
veya taahhütler dışında harcama öncesi vize uygulamasını kaldırma
aşamasındadır. Bu gelişimin nedeni; Avrupa Parlamentosu ve Komisyonunca
147
MALİYE DERGİSİ
Osman SARAÇ
1999 yılında görevlendirilen bağımsız bir komitenin hazırladığı raporda ülkelerin
harcama öncesi kontrolü kaldırdığının açıkça belirtilmesidir. 15
5018 sayılı Yasa ile, Malî kontrol yetkilisine, alınacak malî kararların
kullanılabilir ödenek tutarı, bütçe tertibi, ayrıntılı harcama programı ile
harcamanın bütçe ve gider mevzuatına uygunluğunu kontrol etme görevi
verilmiştir. Mali kontrol yetkilisine verilen bu görev 1050 sayılı Genel Muhasebe
Kanununun 81 inci maddesiyle saymana verilen “Giderin kendisine verilen yetki
içinde olması, Giderin bütçedeki tertibine uygunluğu, Giderin kanunlar, tüzükler
ve kararlar hükümlerine uygunluğu,” görevinden başka bir şey değildir.
Getirilen sistemde, malî kontrol yetkilisi tarafından vize edilen veya
uygun görüş verilen malî işlemler gerçekleştirilebilecektir. Mali kontrol yetkilisine
verilen bu vize görevini ise Maliye Bakanlığının (Bütçe ve Mali Kontrol Genel
Müdürlüğü) bazı giderler üzerinde (1050 sayılı Genel Muhasebe Kanunun 64
üncü maddesi ve yılı Bütçe Kanununa ekli (İ) cetvelinde belirtilen limitler
dahilinde) harcama öncesi yaptığı vize işlemleri olarak anlamak
gerekmektedir.16
5.3. Muhasebe Hizmetleri
Gelirlerin tahsili, giderlerin hak sahiplerine ödenmesi, para ve parayla
ifade edilebilen değerler ile emanetlerin alınması, saklanması, ilgililere
verilmesi, gönderilmesi ve diğer tüm malî işlemlerin kayıtlarının yapılması ve
raporlanması muhasebe hizmeti olarak tanımlanmaktadır.
Muhasebe yetkilisi, bu hizmetlerin yapılmasından ve muhasebe
kayıtlarının usulüne uygun, saydam ve erişilebilir şekilde tutulmasından
sorumludur. 9.12.1994 tarihli ve 4059 sayılı Kanun hükümleri saklı kalmak
kaydıyla, genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinin muhasebe hizmetlerini
Maliye Bakanlığı yürütecektir. Muhasebe yetkilileri gerekli bilgi ve raporları
düzenli olarak kamu idarelerine verirler.
Muhasebe yetkilileri ödeme aşamasında, ödeme emri belgesi ve eki
belgeler üzerinde;
a) Yetkililerin imzasını,
b) Ödemeye ilişkin ilgili mevzuatında sayılan belgelerin tamam
olmasını,
c) Maddi hata bulunup bulunmadığını,
d) Hak sahibinin kimliğine ilişkin bilgileri,
Kontrol etmekle yükümlüdür.
Muhasebe yetkilileri, ilgili mevzuatında düzenlenmiş belgeler dışında
belge arayamaz. Yukarıda sayılan konulara ilişkin hata veya eksiklik bulunması
halinde ödeme yapamaz. Malî kontrol yetkilisine de bildirilmek şartıyla, belgesi
eksik veya hatalı olan ödeme emri belgeleri, düzeltilmek veya tamamlanmak
üzere en geç bir iş günü içinde gerekçeleriyle birlikte harcama yetkilisine yazılı
olarak gönderilir. Hataların düzeltilmesi veya eksikliklerin giderilmesi halinde
15
16
Erkan KARAASLAN, “Harcama Öncesi Mali Kontrol”, www.mukder.org.tr
Erkan KARAASLAN, a.g.m.
148
MALİYE DERGİSİ
Osman SARAÇ
ödeme işlemi gerçekleştirilir. Muhasebe yetkilileri işlemlerine ilişkin defter, kayıt
ve belgeleri muhafaza eder ve denetime hazır bulundurur.
Muhasebe yetkilileri, ödemeye ilişkin hükümler ile ödemeye ilişkin
kontrol yükümlülüklerinden dolayı sorumludur. Muhasebe yetkililerinin bu
Kanuna göre yapacakları kontrollere ilişkin sorumlulukları, görevleri gereği
incelemeleri gereken belgelerle sınırlıdır. Muhasebe yetkilisi adına ve hesabına
para ve parayla ifade edilebilen değerleri geçici olarak almaya, vermeye ve
göndermeye yetkili olanlar muhasebe mutemedidir. Muhasebe mutemetleri
doğrudan muhasebe yetkilisine karşı sorumludur. Muhasebe mutemetlerinin
görevlendirilmeleri, yetkileri, denetimi, tutacakları defter ve belgeler ve diğer
hususlara ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle
düzenlenir.
5.4. İç Denetim
Kuşkusuz mevcut sistemimiz “denetim” ağırlıklı değil “teftiş” ağırlıklıdır.
Modern dünyada “audit” terimiyle ifade edilen denetim sistemiyle
karşılaştırıldığında, “inspection” terimiyle ifade edilebilecek sistemin bazı
eksikliklerinin ve geliştirilmeye ihtiyaç duyulan yönlerinin bulunması kuşkusuz
doğrudur. Bu bağlamda bu gelişmelerden en fazla etkilenecek olan teftiş
kurulları başta olmak üzere konu ile ilgili taraflarca sistemin önyargısız bir
özeleştirisinin
yapılmamış
olması
önemli
bir
eksiklik
olarak
değerlendirilmektedir. Bütün eksikliklerine rağmen mevcut sistemle getirilmek
istenen yaklaşımın sonucu olarak, teftiş kurullarının kaldırılması ve kamu
denetim sisteminin bir ayağının sadece “iç denetçiler” sistemi üzerine
oturtulmasının önemli sakıncalar doğuracağı düşünülmektedir. Bu sakıncaların
belli başlıları ;
- Uzmanlık isteyen karmaşık nitelikteki suçlarla ve örgütlü suçlarla
mücadele ve soruşturmaların sekteye uğraması ya da uzman olmayan
elemanlarla yürütülmesi ,
- Getirilmek istenen sistemin bir sonucu olarak özellikle üst düzey
yöneticiler de dahil olmak üzere memur soruşturmasının hemen hemen tümüyle
ortadan kalkması veya bu konuda fonksiyonel bağımsızlığı ve mesleki
güvencesi olmayan iç denetçilerin kendilerinin amiri durumunda olan yöneticiler
hakkında soruşturma yapma durumunda kalmaları,
- Farklı bakanlık memurlarınca müştereken işlenen suçların
soruşturulmasında yaşanacak belirsizlikler,
- Muhtelif bakanlıkların teftiş kurullarının kendi bakanlıklarının görev
alanları dışında da yürütmekte oldukları programlı teftiş faaliyetlerinin
kaldırılmasından kaynaklanacak sorunlar
olarak sıralanabilir.
5.4.1. İç Denetçinin Görevleri
Kamu idarelerinin yıllık iç denetim programı üst yöneticinin önerileri de
dikkate alınarak iç denetçiler tarafından hazırlanır ve üst yönetici tarafından
onaylanır.
149
MALİYE DERGİSİ
Osman SARAÇ
İç denetçi, aşağıda belirtilen görevleri yerine getirir:
a) Nesnel risk analizlerine dayanarak kamu idarelerinin yönetim ve
kontrol yapılarını değerlendirmek.
b) Kaynakların etkili, ekonomik ve verimli kullanılması bakımından
incelemeler yapmak ve önerilerde bulunmak.
c) Harcama sonrasında yasal uygunluk denetimi yapmak.
d) İdarenin harcamalarının, malî işlemlere ilişkin karar ve tasarruflarının,
amaç ve politikalara, kalkınma planına, programlara, stratejik planlara ve
performans programlarına uygunluğunu izlemek ve değerlendirmek.
e) Malî yönetim ve kontrol süreçlerinin sistem denetimini yapmak ve bu
konularda önerilerde bulunmak.
f) Denetim sonuçları çerçevesinde iyileştirmelere yönelik önerilerde
bulunmak.
g) Denetim sırasında veya denetim sonuçlarına göre soruşturma
açılmasını gerektirecek bir duruma rastlandığında, ilgili idarenin en üst amirine
bildirmek.
İç denetçi bu görevlerini, İç Denetim Koordinasyon Kurulu tarafından
belirlenen ve uluslararası kabul görmüş kontrol ve denetim standartlarına uygun
şekilde yerine getirir. İç denetçi, görevinde bağımsızdır ve iç denetçiye asli
görevi dışında hiçbir görev verilemez ve yaptırılamaz. İç denetçiler, raporlarını
doğrudan üst yöneticiye sunar. Bu raporlar üst yönetici tarafından
değerlendirmek suretiyle gereği için ilgili birimler ile malî hizmetler birimine
verilir. İç denetim raporları ile bunlar üzerine yapılan işlemler, üst yönetici
tarafından en geç iki ay içinde İç Denetim Koordinasyon Kuruluna gönderilir.
İç denetim sistemi ile ilgili olarak söylenebilecek bir konu da 5018 sayılı
Kanunda iç denetim sisteminin kurumsal yapısı ile ilgili olarak hiçbir
düzenlemeye yer verilmemiş olmasıdır. İç denetçilerin bağımsızlığı, kurum içi
idari kademelerdeki statüleri açık değildir. Bu açıdan sistem “İç Denetçilik
Müessesesi” yerine “iç denetçiler” kavramı üzerine tesis edilmektedir ki; doğru
işletilmesi halinde bir kurumun gelişimine çok önemli katkıları olabilecek olan iç
denetçilik sisteminin bu hali ile amaca hizmet etmesi mümkün değildir.
5.4.2. İç Denetim Koordinasyon Kurulu
Maliye Bakanlığına bağlı İç Denetim Koordinasyon Kurulu, yedi üyeden
oluşur. Üyelerden biri Başbakanın, biri Devlet Planlama Teşkilatı
Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakanın, biri Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu
Bakanın, biri İçişleri Bakanının, başkanı dahil üçü Maliye Bakanının önerisi
üzerine beş yıl süre ile Bakanlar Kurulu tarafından atanır. Bunların 67 nci
maddede belirtilen görevleri yapabilecek niteliklere sahip olması şarttır. Maliye
Bakanı tarafından önerilecek adaylardan birinin ekonomi, maliye, muhasebe,
işletme alanlarından birinde doktora derecesine sahip öğretim üyeleri arasından
olması şartı aranır. Üyeler, bu sürenin sonunda yeniden atanabilirler.
Gerekli görülen hallerde İç Denetim Koordinasyon Kurulu, oy hakkı
olmamak kaydıyla teknik yardım almak ve danışmak amacıyla uzman kişileri de
150
MALİYE DERGİSİ
Osman SARAÇ
toplantılara
davet
edebilir.
İç
Denetim
Koordinasyon
Kurulunda
görevlendirilenlerin asli görevleri devam eder.
Öte yandan iki ay içinde oluşturulması gereken İç Denetim
Koordinasyon Kurulu dört ay gecikmeyle ancak Haziran ayı sonunda
kurulabilmiştir.
5.4.3. İç Denetim Koordinasyon Kurulunun Görevleri
İç Denetim Koordinasyon Kurulu, kamu idarelerinin
iç denetim
sistemlerini izlemek, bağımsız ve tarafsız bir organ olarak hizmet vermek üzere
aşağıdaki görevleri yürütür:
a) İç denetime ilişkin denetim ve raporlama standartlarını belirlemek,
denetim rehberlerini hazırlamak ve geliştirmek.
b) Uluslararası uygulamalar ve denetim standartlarıyla uyumlu risk
değerlendirme yöntemlerini geliştirmek.
c) Kamu idarelerinin denetim birimleri ile işbirliğini sağlamak.
d) Yolsuzluk veya usulsüzlüklerin ortadan kaldırılması için gerekli
önlemlerin alınması konusunda önerilerde bulunmak.
e) Risk içeren alanlarda iç denetçilere program dışı özel denetim
yaptırılması için kamu idarelerine önerilerde bulunmak.
f) İç denetçilerin eğitim programlarını düzenlemek.
g) İç denetçiler ile üst yöneticiler arasında görüş ayrılığı bulunması
halinde anlaşmazlığın giderilmesine yardımcı olmak.
h) İdarelerin iç denetim raporlarını değerlendirerek sonuçlarını
konsolide etmek suretiyle yıllık rapor halinde Maliye Bakanına sunmak ve
kamuoyuna açıklamak.
i) İşlem hacimleri dikkate alınmak suretiyle ilçe ve belde belediyeleri için
iç denetçi atanıp atanmayacağına karar vermek.
j) İç denetçilerin atanmasına ilişkin diğer usulleri belirlemek.
k) İç denetçilerin uyacakları etik kuralları belirlemek.
5.5. Dış denetim
Kamu kurumlarının yasalara uygun, verimli, etkin ve tutumlu bir şekilde
faaliyet gösterip göstermediğini anlamanın en iyi yolu, bunların şeffaflık ve
hesap verme sorumluluk ilkelerine uygun hareket etmelerini sağlamaktır.
Parlamento, ancak bu takdirde yani şeffaflık sağlandığında, hesap verme
sorumluluğu tam olarak yerine getirildiğinde, kendi verdiği yetkilerin ve
kaynakların ne kadar iyi bir şekilde kullanıldığından emin olabilir.
Bu nedenle, dış denetimin birinci önceliği, şeffaflığı ve hesap verme
sorumluluğunu geliştirecek şekilde faaliyet göstermek olmalıdır.
Kamu kurumları, hesap verme sorumluluklarını
en iyi şekilde
performans ölçümü yaparak yerine getirilebileceği için dış denetimin, öncelikle
kurumların performanslarını ölçme kapasitelerini arttırmaya yönelmesi
gerekmektedir. Kamu kurumlarının performans ölçümü yapmaları şeffaflığı da
artıran bir unsurdur. Dış denetim örgütünün performans denetimi incelemeleri
kurumların performans ölçümü yapma kapasitelerini arttırdığından, daha çok
sayıda performans denetimi yapılması gerekmektedir. Yani dış denetim örgütü
151
MALİYE DERGİSİ
Osman SARAÇ
kaynaklarını tahsis ederken performans denetimi alanına daha fazla kaynak
aktarmalıdır.
Kamu kurumlarının performanslarını ölçmelerine uygun bir ortamın
yasal olarak yaratılmadığı durumlarda dış denetim örgütünün denetlenen
kurumların performans ölçüm sistemi oluşturmalarına yardımcı olma misyonu
daha da önem kazanmaktadır.
Şeffaflığı sağlamanın ve hesap verme sorumluluğunu geliştirmenin bir
diğer yolu; dış denetim örgütünün, denetlenen kurumların düzenledikleri mali
tabloların gerçekleri yansıttığı ve güvenilir olduğu konusunda parlamentoya
güvence sağlamasıdır. Mali tablolar hakkında parlamentoya güvence
sağlanması, mali denetim sisteminin bu hedef doğrultusunda yeniden
tasarlanmasını gerektirmektedir. Başka ülkelerde yaşanan deneyim ve
birikimlerden yararlanarak mali denetim sisteminin de iyileştirilmesi
gerekmektedir. Aslında, denetim kapsamının genişlemesi ve denetim konusu
olan işlemlerin sayısının artması bu değişikliği zaten zorunlu hale getirmiştir.
Parlamento adına yapılan denetimin iki temel boyutundan biri olan mali
denetimin, çağdaş yöntem ve teknikler kullanılarak yapılması, şeffaflığı ve
hesap verme sorumluluğunu geliştirecek önemli bir araçtır.
Dış denetimin, hesap verme sorumluluğunu ve şeffaflığı geliştirmek
amacıyla yapması gerekenler özetle şöyledir:
Dış denetim örgütü:
- Kamu parasının kullanıldığı her yeri denetlemeli ve kamusal hesap
verme sorumluluğunun ne ölçüde yerine getirildiğini parlamentoya
raporlamalıdır.
- Kendi performansını değerlendirmeli ve kamu oyuna sunmalıdır.
- Bir dış denetime tabi olmalıdır.
- Kamuoyuna ve parlamentoya açık, anlaşılır ve güvenilir raporlar
sunmalı, iyi uygulama örneklerini yaymalıdır.
- Eleştirel değil yapıcı yaklaşımlarla, sonuç odaklı raporlar yazmaya
yönelmelidir
- Denetimlerini uluslar arası genel kabul görmüş meslek standartlarına
göre yürütmeli, çağdaş denetim yöntem ve tekniklerini kullanmalıdır
- Mali tabloların ve performans raporlarının doğruluğunu ve
güvenilirliğini araştırarak elde ettiği sonuçları parlamentoya raporlamalıdır.17
Kanunla, Sayıştay tarafından yapılacak harcama sonrası dış denetimin
amacı, genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin hesap verme
sorumluluğu çerçevesinde, yönetimin malî faaliyet, karar ve işlemlerinin;
kanunlara, kurumsal amaç, hedef ve planlara uygunluk yönünden incelenmesi
ve sonuçlarının Türkiye Büyük Millet Meclisine raporlanmasıdır.
17
Fikret GÜLEN, “Dış Denetim Sitemi Nasıl Tasarlanmalı”, www.tesev.org.tr
152
MALİYE DERGİSİ
Osman SARAÇ
Dış denetim, genel kabul görmüş uluslararası denetim standartları
dikkate alınarak;
a) Kamu idaresi hesapları ve bunlara ilişkin belgeler esas alınarak, malî
tabloların güvenilirliği ve doğruluğuna ilişkin malî denetimi ile kamu idarelerinin
gelir, gider ve mallarına ilişkin malî işlemlerinin kanunlara ve diğer hukuki
düzenlemelere uygun olup olmadığının tespiti,
b) Kamu kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli olarak kullanılıp
kullanılmadığının belirlenmesi, faaliyet sonuçlarının ölçülmesi ve performans
bakımından değerlendirilmesi,
Suretiyle gerçekleştirilecektir.
Dış denetim sırasında, kamu idarelerinin iç denetçileri tarafından
düzenlenen raporlar, talep edilmesi halinde Sayıştay denetçilerinin bilgisine
sunulur. Denetimler sonucunda; düzenlenen raporlar, idareler itibarıyla
konsolide edilir ve bir örneği ilgili kamu idaresine verilerek üst yönetici
tarafından cevaplandırılır. Sayıştay, denetim raporları ve bunlara verilen
cevapları dikkate alarak düzenleyeceği dış denetim genel değerlendirme
raporunu Türkiye Büyük Millet Meclisine sunar.
Sayıştay tarafından hesapların hükme bağlanması; genel yönetim
kapsamındaki kamu idarelerinin gelir, gider ve mal hesapları ile bu hesaplarla
ilgili işlemlerinin yasal düzenlemelere uygun olup olmadığına karar verilmesidir.
Bu bağlamda işaret edilmesi gereken bir başka nokta da, Sayıştay
denetim kapsamına giren kuruluşların sayıca artacak olmasının getireceği iş
yükü artışının kamu idarelerinde iç kontrol ve iç denetim sistemlerinin oluşumu,
modern denetim metotları ve bilişim teknolojisi imkânları ile dengelenecek
olmasıdır. Tek tek işlemlere odaklanan “işlem tabanlı denetim” yaklaşımının
getirdiği iş yükü ile “sistem tabanlı denetim” yaklaşımının getireceği iş yükü ayrı
kriterlere göre değerlendirilmek durumundadır. Dolayısı ile iç denetim, teftiş,
soruşturma, inceleme fonksiyonlarının bir kurumda iyi ve sağlıklı tanımlanması
Sayıştayın dış denetim fonksiyonunun da iyi işlemesi için ön koşuldur.18
Sayıştayın denetlenmesi, her yıl Türkiye Büyük Millet Meclisi adına
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanı tarafından görevlendirilen ve
gerekli mesleki niteliklere sahip denetim elemanlarından oluşan bir komisyon
tarafından, hesaplar ve bunlara ilişkin belgeler esas alınarak yapılır.
Malî karar ve işlemlere ilişkin her türlü kayıt, bilgi ve belgeler, kamu
idareleri tarafından düzenli olarak muhafaza edilir. Kamu idareleri ve görevlileri;
malî yönetim ve kontrol sistemleri ile bütçenin hazırlanması, uygulanması,
sonuçlandırılması, muhasebeleştirilmesi, raporlanması işlemlerine ait bilgi ve
belgeleri iç ve dış denetimle görevlendirilmiş olanlara ibraz etmek, görevin
sağlıklı yapılmasını sağlayacak önlemleri almak ve her türlü yardım ve kolaylığı
göstermek zorundadır.
18
“Kamu Denetim Sisteminin Yeniden Yapılandırılması Konusunda TESEV Görüş ve
Önerileri”, www.tesev.org.tr
153
MALİYE DERGİSİ
Osman SARAÇ
5.6. Mali Yönetim ve Kontrol Sisteminin Zaafa Uğraması Durumu
Kamu mali kontrol sisteminin zaafa uğraması, arızi olarak ihtiyacı
karşılamkatan oldukça uzaklaşması ihtimal dahilindedir. Bu çerçevede, çeşitli
tedbirler düşünülmüştür.
Bunlardan birincisi, merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerine ait
malî yönetim ve kontrol sisteminin tümüyle zaafa uğradığı, belirgin yolsuzluk
veya kamu zararına yönelik emarelerin ortaya çıktığı durumlarda; ilgili bakanın
talep etmesi veya doğrudan Başbakanın onayı üzerine Maliye Bakanı, yetkili
denetim elemanlarına, kamu idarelerinin tüm malî yönetim ve kontrol
sistemlerini, malî karar ve işlemlerini mevzuata uygunluk yönünden teftiş
ettirecektir. Bu teftişler sonucunda düzenlenecek raporların bir örneği İç
Denetim Koordinasyon Kuruluna, bir örneği de gerekli işlemlerin yapılması için
ilgili bakana gönderilir.
İkinci tedbir, mahalli idarelerle ilgilidir. Buralarda malî yönetim ve kontrol
sisteminin tümüyle zaafa uğradığı, belirgin yolsuzluk veya kamu zararına
yönelik emarelerin ortaya çıktığı durumlarda; il özel idareleri için ilgili vali,
belediyeler için ilgili belediye başkanının talep etmesi veya doğrudan
Başbakanın onayı üzerine İçişleri Bakanı, yetkili denetim elemanlarına, ilgili
mahallî idarelerin tüm malî yönetim ve kontrol sistemlerini, malî karar ve
işlemlerini mevzuata uygunluk yönünden teftiş ettirir. Bu teftişler sonucunda
düzenlenecek raporların bir örneği İç Denetim Koordinasyon Kuruluna, bir
örneği de gerekli işlemlerin yapılması için ilgili vali veya belediye başkanına
gönderilir.
6. KAMU HESAPLARI VE MALİ İSTATİSTİKLER
6.1. Muhasebe Sistemi
Kamu hesapları, kamu idarelerinin gelir, gider ve varlıkları ile malî
sonuç doğuran ve öz kaynağın artmasına veya azalmasına neden olan her türlü
işlemler ile garantilerin ve yükümlülüklerin belirlenmiş bir düzen içinde
hesaplara kaydedilerek, yönetim ve denetim yetkilileriyle kamuoyuna gerekli
bilgilerin sağlanması amacıyla tutulur.
Genel yönetim kapsamındaki idarelerde uygulanacak muhasebe ve
raporlama standartları, çerçeve hesap planı ile düzenlenecek raporların şekil,
süre ve türleri; uluslararası standartlara uygun olarak ilgili idarelerin görüşü
alınmak suretiyle Maliye Bakanlığı bünyesinde Sayıştay Başkanlığı, Maliye
Bakanlığı, Devlet Planlama Teşkilâtı Müsteşarlığı, Hazine Müsteşarlığı ve diğer
ilgili kuruluş temsilcilerinin katılımıyla oluşturulacak bir kurul tarafından belirlenir
ve Maliye Bakanlığının önerisi üzerine Bakanlar Kurulu kararıyla yürürlüğe
konulur. Bu kurulun yapısı, çalışma usul ve esasları ile diğer hususlar Maliye
Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.
Merkezî yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin çerçeve hesap
planına uygun detaylı hesap planları ilgili idarelerin görüşü alınarak Maliye
Bakanlığınca; merkezî yönetim kapsamı dışındaki kamu idarelerinin
154
MALİYE DERGİSİ
Osman SARAÇ
uygulayacakları hesap planları ise Maliye Bakanlığı ile ilgili idareler tarafından
birlikte hazırlanır.
6.2. Kayıt Zamanı ve Kullanılacak Belgeler
Bir ekonomik değer yaratıldığında, başka bir şekle dönüştürüldüğünde,
mübadeleye konu edildiğinde, el değiştirdiğinde veya yok olduğunda
muhasebeleştirilir. Bütün malî işlemlerin muhasebeleştirilmesi ve her muhasebe
kaydının belgeye dayanması şarttır.
Kamu borç yönetimine ilişkin olanlarda Hazine Müsteşarlığının uygun
görüşünün alınması kaydıyla, merkezî yönetim kapsamındaki kamu idarelerinde
malî işlemlerin gerçekleştirilmesi ve muhasebeleştirilmesinde kullanılacak
belgelerle
şekil ve türleri Maliye Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle
belirlenir. Kullanılacak belgelerle ilgili yönetmelikler mahallî idareler için İçişleri
Bakanlığı, sosyal güvenlik kurumları için bağlı veya ilgili oldukları bakanlıklar
tarafından, Maliye Bakanlığının uygun görüşü alınmak suretiyle hazırlanacak ve
uygulanacaktır.
6.3. Kamu Gelir ve Giderlerinin Yılı ve Mahsup Dönemi
Kamu gelir ve giderleri tahakkuk ettirildikleri malî yılın hesaplarında
gösterilir. Bütçe gelirleri tahsil edildiği, bütçe giderleri ise ödendiği yılda
muhasebeleştirilir.
Kamu hesapları malî yıl esasına göre tutulur. Malî yılın bitimine kadar
fiilen yapılmış olan ödemelerden mahsup edilememiş olanların, ödenekleri saklı
tutulmak suretiyle, mahsup işlemleri malî yılın bitimini izleyen bir ay içinde
yapılabilir. Zorunlu hallerde bu süre, Maliye Bakanlığı tarafından bütçe giderleri
için bir ay, diğer işlemlerde beş ayı geçmemek üzere uzatılabilir.
6.4. Mali İstatistikler
Malî istatistikler, genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin malî
işlemlerini kapsar. Malî istatistikler, uluslararası standartlara uygun olarak
bütünlük, güvenilirlik, kullanışlılık, yöntemsel geçerlilik ve ulaşılabilirlik ilkeleri
çerçevesinde; yeterli mesleki eğitimi almış personel tarafından muhasebe
kayıtlarındaki verilere dayanılarak ve istatistiksel yöntemler kullanılarak
hazırlanır.
Genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerine ait malî istatistikler,
Maliye Bakanlığınca derlenir. Merkezî yönetim kapsamı dışındaki kamu idareleri
malî istatistiklerini belirlenmiş ilkelere uygun olarak hazırlar ve belirlenen süreler
içinde Maliye Bakanlığına gönderir. Merkezî yönetim kapsamındaki kamu
idarelerine ait malî istatistikler, Maliye Bakanlığınca aylık olarak yayımlanır.
Sosyal güvenlik kurumları ve mahallî idarelere ait malî istatistikler ile merkezî
yönetim kapsamındaki kamu idarelerine ait malî istatistikler Maliye Bakanlığınca
birleştirilerek, genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerine ait malî istatistikler
elde edilir ve üçer aylık dönemler itibarıyla yayımlanır. Malî istatistiklerin
anlaşılabilir ve kullanıcılar için kolayca ulaşılabilir olması esastır.
Bir yıla ait malî istatistikler izleyen yılın Mart ayı içinde; hazırlanma,
yayımlanma, doğruluk, güvenilirlik ve önceden belirlenmiş standartlara uygunluk
bakımından Sayıştay tarafından değerlendirilir ve bu amaçla düzenlenen
155
MALİYE DERGİSİ
Osman SARAÇ
değerlendirme raporu Türkiye Büyük Millet Meclisine ve Maliye Bakanlığına
gönderilir. Bu raporda yer alan değerlendirmelere ilişkin olarak Maliye Bakanı
gerekli önlemleri alır.
7. YAPTIRIMLAR VE YETKİLİ MERCİİLER
7.1. Kamu Zararı
Kamu zararı kavramı, 5018 sayılı Kanunla maddi verilerle donatılıp
somut hale getirilmiş bir kavramdır. Kamu zararı, mevzuata aykırı karar, işlem,
eylem veya ihmal sonucunda kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye
neden olunması olarak tanımlanmıştır.
Kamu zararının belirlenmesinde kriter olarak, aşağıdaki eylem ve
işlemler kabul edilmektedir:
a) İş, mal veya hizmet karşılığı olarak belirlenen tutardan fazla ödeme
yapılması,
b) Mal alınmadan, iş veya hizmet yaptırılmadan ödeme yapılması,
c) Transfer niteliğindeki giderlerde, fazla veya yersiz ödemede
bulunulması,
d) İş, mal veya hizmetin rayiç bedelinden daha yüksek fiyatla alınması
veya yaptırılması,
e) İdare gelirlerinin tarh, tahakkuk veya tahsil işlemlerinin mevzuata
uygun bir şekilde yapılmaması,
f) Kamu
kaynakları
ile
yükümlülüklerinin
yönetilmesinde,
değerlendirilmesinde, korunmasında veya kullanılmasında gerekli
önlemlerin alınmaması veya özenin gösterilmemesi suretiyle öz
kaynağın azalmasına sebebiyet verilmesi,
g) Mevzuatında öngörülmediği halde ödeme yapılması.
Kontrol, denetim, inceleme, kesin hükme bağlama veya yargılama
sonucunda tespit edilen kamu zararı, zararın oluştuğu tarihten itibaren
hesaplanacak kanuni faiziyle birlikte ilgililerden tahsil edilir. Alınmamış para, mal
ve değerleri alınmış; sağlanmamış hizmetleri sağlanmış; yapılmamış inşaat,
onarım ve üretimi yapılmış veya bitmiş gibi gösteren gerçek dışı belge
düzenlemek suretiyle kamu kaynağında bir artışa engel veya bir eksilmeye
neden olanlar ile bu gibi kanıtlayıcı belgeleri bilerek düzenlemiş, imzalamış veya
onaylamış bulunanlar hakkında Türk Ceza Kanunu veya diğer kanunların bu
fiillere ilişkin hükümleri uygulanır. Ayrıca, bu fiilleri işleyenlere her türlü aylık,
ödenek, zam, tazminat dahil yapılan bir aylık net ödemelerin iki katı tutarına
kadar para cezası verilir. Bu durum, 1050 sayılı Kanun ve Devlet Muhasebesi
Yönetmeliği sistemindeki kişi borçları kavramından son derece farklı, ciddi
yaptırım ve sorumluluklar öngören bir sistemdir.
156
MALİYE DERGİSİ
Osman SARAÇ
Burada sorumluluk Kanunun bütününde yer alan sorumlular19 olup,
aşağıda yer aldığı gibi bunları sıralamak mümkündür:
- idarelerin mali saydamlığı sağlamak için gerekli düzenlemeleri yapma
sorumluluğu (m.7)
- hesap verme sorumluluğu (m.8)
- bakanların sorumluluğu (m.10)
- üst yöneticilerin sorumluluğu (m.11)
- harcama yetkisini devredenin idari sorumluluğu (m.31)
- harcama yetkililerinin sorumluluğu (m.32)
- gerçekleştirme görevlilerinin sorumluluğu (m.33)
- gelirlerin toplanması sorumluluğu (m.38)
- şartlı bağış ve yardımların zamanında kullaılmaması veya amaç dışı
kullanımından doğan sorumluluk (m.40)
- üst yönetici ve harcama yetkililerinin faaliyet raporlarındaki idari
sorumlulukları (m.41)
- mal yönetiminden doğan sorumluluk (m.48)
- mali kontrol yetkililerinin sorumluluğu (m.58)
- harcama yetkilisinin kişisel sorumluluğu (m.58)
- muhasebe yetkililerinin sorumluluğu (m. 61)
- kamu idarelerinin sorumluluğu (m. 76)
7.2. Ödenek Üstü Harcama
Kamu zararı oluşturmamakla birlikte bütçelere, ayrıntılı harcama
programlarına, serbest bırakma oranlarına aykırı olarak veya ödenek gönderme
belgelerindeki ödenek miktarını aşan harcama talimatı veren harcama
yetkililerine, her türlü aylık, ödenek, zam ve tazminat dahil yapılan bir aylık net
ödemeler toplamının iki katı tutarına kadar para cezası verilir.
7.3. Yetkisiz Tahsil ve Ödeme
Kanunların öngördüğü şekilde yetkili kılınmamış hiçbir gerçek veya
tüzel kişi, kamu adına tahsilat veya ödeme yapamaz. Yetkisiz tahsilat veya
ödeme yapılması, kamu hizmeti karşılığında veya kamu hizmetleriyle
ilişkilendirilerek bağış veya yardım toplanması veya başka adlarla tahsilat veya
ödeme yapılması hallerinde; söz konusu tutarlar, yetkisiz tahsilat veya ödeme
yapılanlardan alınarak, ilgisine göre bütçeye gelir kaydedilir veya ilgililerine iade
edilmek üzere emanet hesaplarına kaydedilir. Ayrıca, bu kişiler hakkında ilgili
kanunları uyarınca adli ve idari yönden gerekli işlemler yapılır.
7.4. Para Cezaları ve Yetkili Merciiler
Kanunda belirtilen para cezaları, ilgili kamu idaresinin üst yöneticisi
tarafından verilir. Para cezaları, karar verilmesini izleyen ay başından başlamak
üzere ve herhangi bir hüküm almaya gerek kalmaksızın; ilgililerine yapılan her
türlü aylık, ödenek, zam, tazminat dahil bir aylık net ödemelerin dörtte biri
oranında kesilerek tahsil olunur. Kamu zararının meydana geldiği ve bu
19
Eyüp KIZILKAYA, “5018 Sayılı Kanuna Göre Kamu Zararı”, Mali Kılavuz, sayı: 26
Ekim-Aralık 2004, s.26
157
MALİYE DERGİSİ
Osman SARAÇ
Kanunda belirtilen para cezalarının verilmesini gerektiren fiilin işlendiği yılı
izleyen malî yılın başından başlamak üzere onuncu yılın sonuna kadar tespit ve
tahsil edilemeyen kamu zararları ile para cezaları zamanaşımına uğrar.
8. DEĞERLENDİRME
8.1. Kamu Mali Yönetimi Ve Kontrol Kanunu Tasarısının Olumlu Yönleri
• Bütçenin kapsamı genişletilmekte; bütün kamu idarelerinde aynı
bütçe sınıflandırmasının uygulanması öngörülmektedir.
• Bütçe hazırlama süreci öne alınmaktadır.
• Çok yıllı bütçe sistemine geçilmektedir.
• Stratejik planlama ve performansa dayalı bütçeleme sistemine
geçilmesi öngörülmektedir.
• Bütçe hazırlama ve uygulama süreçlerinde kamu idarelerinin
inisiyatifleri artırılmaktadır.
• Kamuda muhasebe birliği sağlanmaktadır.
• Kamu maliyesine ilişkin istatistiklerin hazırlanması ve kamuoyuna
sunulması öngörülmekte ve mali yönetimde saydamlık
artırılmaktadır.
• Sayıştay denetiminin kapsamı genişletilmektedir.
• Kamu mali yönetiminde şeffaflığı sağlayacak düzenlemeler
yapılmaktır. Harcama öncesi kontrol süreci hızlandırılmakta ve
Sayıştay’ın harcama öncesi kontrol yetkileri kaldırılmaktadır.
Vergi harcamalarının bütçe süreci ile birlikte değerlendirilmesi
zorunluluğu doğmakta ve hükümet bütçelerinin yasama organlarında
görüşülmesi gerekliliğinin demokratik gerekçeleri vergi harcamaları için de
geçerli olmak durumundadır.
IMF bir süredir, “Mali Saydamlık Konusunda İyi Uygulamalar İlkeleri”
adını verdiği ve uygulamalardan elde edilen deneyimleri de göz önünde tutarak
güncelleştirdiği ilkeler bütünü yayınlamaktadır.20 Bu ilkeler bütününün en son
gözden geçirilmiş hali IMF Yönetim Kurulu tarafından 23 Mart 2001 tarihinde
kabul edilmiştir.
IMF mali saydamlığın, iyi yönetişim hedefine en büyük katkıyı
yapacağına inanmakta ve bunun mali politikaların oluşturulması ve sonuçları
hakkında kamuoyunda daha yetkin tartışmalara neden olacağını, hükümetleri
mali politikaların uygulanması konusunda daha sorumlu kılacağını ve bu
nedenlerle makroekonomik politika ve tercihlerin kamuoyunca daha iyi
anlaşılacağını ve inanırlılığının güçleneceğini düşünmektedir.
20
http://www.imf.org/external/np/fad/trans/index.htm IMF, The Code of Good Practices
on Fiscal Transparency
158
MALİYE DERGİSİ
Osman SARAÇ
Mali saydamlık ilkeleri bütününün oluşturulmasının temel amaçlardan
birisi de hükümetlerin faaliyetleri hakkındaki bilgilerin kamuya sunulması olup
söz konusu ilkelerin “Bilginin Kamuya Açıklığı” başlıklı ikinci bölümünde “Vergi
harcamalarını açıklayan raporlar bütçe dokümanlarının bir parçası olmalıdır.”
ilkesine yer verilmiştir. Diğer ilkeler gibi bu ilkenin açıklamaları da IMF
tarafından uygulamaya rehber olması amacıyla yayınlanan “Mali Saydamlık
Kılavuzu”nda21 yer almaktadır.
Buna göre; vergi harcamaları etkileri bakımından sıklıkla normal
harcama programları ile özdeştirler ve bir kez yürürlüğe girdikten sonra yasama
organının yıllık biçimsel onayını gerektirmezler ve bu nedenle normal harcama
programları ile aynı derecede incelemeye konu olmamaktadırlar. Vergi
harcamalarının sayısındaki artış yine bu nedenle saydamlığın önemli derecede
kaybolmasına neden olacaktır.
Ayrıca; merkezi hükümetin vergi harcamalarının bir rapor olarak bütçe
dokümanlarına eklenmesi mali saydamlığın temel gereği olarak nitelendirilmiştir.
Bu raporlar (vergi harcaması olarak nitelendirilen) her bir düzenlemenin
kamusal amacını, yürürlük süresini ve bu düzenlemeden kimlerin
yararlanmasının tasarlandığı göstermelidir ve önemli vergi harcamaları mümkün
olduğunca hesaplanmalıdır.
1. 8.2. Kamu Mali Yönetimi Ve Kontrol Kanunu Tasarısının Olumsuz
Yönleri
2. 8.2.1. Mali Saydamlık Açısından
Düzenleyici ve denetleyici kurumların kanun kapsamına alındıktan
sonra Kanunun pek çok hükmünden muaf tutulması isabetli olmamıştır.
Kanunun 6’ncı maddesinde, Kanuna ekli (I) sayılı cetvelde yer alan
kamu idarelerinin tüm gelirleri Hazine veznelerine girer, giderleri bu veznelerden
ödeneceği ifadesinin mefhumu muhalifi diğer cetvellerde yer alanların buna tabi
olmadıklarıdır. Buna Hazine saymanlıklarına ilişkin istisnalar da eklendiğinde
gerçek anlamda bir hazine birliği tesisisinin gerçekleşemediği görülmektedir.22
3. 8.2.2. Anayasal Yetki Açısından
4. 8.2.2.1. Kamu Mali Yönetiminde Yeniden Yapılanma Öngörülmemektedir
Bütçe, nakit ve borçlanma yönetiminde bütünselliğin sağlanması için
herhangi bir düzenleme öngörmemektedir. Kamu mali yönetimi konusundaki
yetki dağınıklığı giderilmediğinden tasarının getirdiği olumlu müesseselerin
başarı şansı oldukça düşmektedir.
8.2.2.2. Bütçenin Hazırlık, Uygulama Ve Denetim Sürecinde Üst
Yöneticilerin Ön Plana Çıkması Anayasa İle Uyumlu Değildir
Kamu kaynaklarının kullanımı ve denetimi konusundaki bütün inisiyatif
siyasi otoriteden alınarak bürokrat olan kamu üst yöneticilerine geçmektedir. Bu
21
http://www.imf.org/external/np/fad/trans/manual.htm
Transparency
22
Doğan BAYAR, a.g.m., s.50-51
159
IMF,
Manual
on
Fiscal
MALİYE DERGİSİ
Osman SARAÇ
tür bir kamu mali yönetimi ve kontrol sistemi, Anayasa’da öngörülen kamu
yönetimi ve sorumluluk sistemi ile uyumlu değildir.
Anayasa’nın 112’nci maddesinde, her bakanın başbakana karşı
sorumlu olup ayrıca kendi yetkisi içindeki işlerden ve emri altındakilerin eylem
ve işlemlerinden de sorumlu oldukları belirtilmektedir. Ayrıca, her bakan
TBMM’ne karşı siyasi sorumluluğu bulunmaktadır.
8.2.2.3. Kanun Kapsamında İlkesizlik ve Hazine Birliğine Aykırılık
Özel bütçeli idareler için iki ayrı cetvel düzenlenmiş olması, bunlara mali
anlamda farklı özerklik kriterleri ve dereceleri yaratılmasına sebep olmuştur.
Oysa, özel bütçeli idareler merkezi yönetime idari vesayet bağı ile bağlı hizmet
yerinden yönetimleridir. İdari vesayet bağının, mali yönetim kapsamlı bir
kanunda kopartılması, Anayasanın 8 ve 123’üncü maddelerine aykırılık teşkil
etmektedir. İdari yapılanma, Anayasa ve teşkilat kanunlarıyla düzenlenir; mali
usul kanununda bu ilişkilerin yeniden ve Anayasadan farklı bir mantıkla
düzenlenmeye çalışılması doğru olmamıştır.
Keza, kendi tüzel kişilikleri bulunan, TCK, DSİ, SHÇEK gibi kimi kamu
kurum ve kuruluşlarının Devlet tüzel kişiliğine dahil edilmesi de aynı hatanın
diğer bir açılımı olmuştur.
8.2.3. Denetim Açısından
8.2.3.1. Oluşturulan Bütçe Ve Mali Denetim Sistemi Herhangi Bir
Garanti Mekanizmasına Sahip Değildir
Maliye Bakanlığı mali kontrol ile ilgili bütün yetkilerini kaybederken,
kurulmakta olan ve başarı şansı henüz test edilmemiş bir sistemin oluşturduğu
denetim mekanizması ile yetinilerek Maliye Bakanına mali denetim konusunda
herhangi bir rol verilmemektedir.
Maliye Bakanına sistemin noksanlık ve zaaflarını giderme konusunda
verilen yetkiler fiilen kullanılamaz hale getirilmektedir.
Maliye Bakanına oluşturulan mali yönetim ve iç kontrol sistemlerini
gözetleme sorumluluğu verilirken, bu sorumluluğun yerine getirilmesini
sağlayacak gerekli araçlara sahip olması önlenmektedir.
Siyasi otorite, kamuoyu ve TBMM’ne karşı sorumlu olurken bütçe
sürecindeki rolü asgariye inmektedir. Harcama sürecinde bürokrasi odaklı bir
yapının oluşturulması, uluslararası ve Avrupa standartlarınca öngörülen bir
durum değildir. Bu gelişme demokratik teamüllere de uygun değildir.
8.2.3.2. Kurulan İç Denetim Sistemi Önemli Sakıncalar İçermektedir
Oluşturulan iç denetim sisteminde;
- iç denetim münhasıran üst yöneticilere (bakanlıklarda müsteşar,
diğer kamu idarelerinde en üst yönetici, il özel idarelerinde vali, ilçelerde
kaymakam, belediyelerde ise belediye başkanı) bağlı iç denetçiler tarafından
yapılması öngörülmekte;
- müfettişlerin iç denetim yapma yetkileri sona ermekte;
- siyasi otoritenin rolü asgari düzeye indirildiği gibi, yönetsel otoritenin
mali işlemlerini denetlemesini sağlayacak bir mekanizma öngörülmemekte;
160
MALİYE DERGİSİ
Osman SARAÇ
- iç denetim ile teftiş-soruşturma fonksiyonları arasında kesin bir
ayırıma gidilmekte;
- iç denetçilerin atanma ve görevden alınmaları üst yöneticilere
bırakılmaktadır.
Kamu üst yöneticilerinin atamalarında liyakat sistemine uygun olmayan
atamaların yapılmasının oldukça sıkça görülen bir durum olduğu ve iç
denetçilerin atanma ve görevden alınmalarının oldukça kolaylaştırıldığı
hususları hesaba katıldığında yolsuzluklarla mücadele açısından sistemin
başarı şansı oldukça düşmektedir.
8.2.3.3. Üst Yönetici ve Harcama Yetkilisinin Mali Sorumlulukları
Üst yöneticiler bütçe uygulamasından sorumlu tutulmakta fakat işlem
sürecinden kopmaktadır. Üst yönetici bu sorumluluğunu yerine getirirken,
harcama yetkililerinden ve diğer görevlilerden gelecek raporlara bağlı kalacaktır.
Üst yöneticinin gözetim yükümlülüğün uygulama sorumluluğu haline getirilmesi
ve uygulamanın dışına itilmesi hatalı olmuştur. Yine, harcama yetkilisinin
sorumluluğunun harcama talimatı ile sınırlandırılması bir dokunulmazlık
görüntüsü vermektedir. Doğru talimatlar karşısında harcama yetkilisine mali
sorumluluk yüklemek ümkün görünmemektedir.23 Harcama yetkilisine sadece
verdiği talimattan değil, bunun uygulanması sonucu doğan usulsüzlük ve
yolsuzluklardan dolayı da hesap sorulması ve hakkında hüküm tesisi
gerekmektedir.
8.3. 5018 sayılı Kanundaki Eksikliklere İlişkin Öneriler
Bütçe sorumlulukları konusundaki dağınıklığın ve disiplinsizliğin
giderilmesi amacıyla cari-yatırım ve transfer bütçesinin yönetimi tek bir bakanlık
altında birleştirilmelidir.
Bütçenin hazırlık, uygulama ve denetim süreçleri siyasi otoritenin
sorumluluğuna verilmelidir.
İç denetim, teftiş-soruşturma ile iç denetim fonksiyonlarının uyum içinde
yürütülmesi ve iç denetim sisteminin başarı şansının artırılması açısından teftiş
kurulları bünyesinde ancak ayrı bir fonksiyon olarak örgütlendirilmelidir.
Sistemin zaaflarının ortadan kaldırılması ve güçlendirilmesi açısından
Maliye Bakanının genel mali denetim yaptırma yetkisi korunmalıdır.
Özel bütçeli idareler için tek cetvel düzenlenmeli; düzenleyici ve
denetleyici kurumların kanun kapsamındaki yeri diğer kurumlar paralelinde
tutulmalıdır.
Hazine Birliği her üç cetvel itibariyle de sağlanmalı, Hazine
Müsteşarlığına ait istisna hükümleri kaldırılmalıdır.
23
Doğan BAYAR, a.g.m., s.54-55
161
MALİYE DERGİSİ
Osman SARAÇ
9. SONUÇ
5018 sayılı Kanun, daha önce mali yapıda kendisini somut olarak
göstermeyen mali saydamlık ilkesi hayata geçirmek; hesap verebilirliği daha
etkin kılmak; bütçe sürecini ve denetimini strateji ve performans ayaklarıyla
donatmak; etkin bir iç kontrol mekanizması sağlamak temelleri üzerine kurulmuş
bir kanundur.
Kanun, bütçe, nakit ve borçlanma yönetiminde bütünselliğin sağlanması
için herhangi bir düzenleme öngörmemekte; gerçek anlamda bir hazine birliği
tesisisinin gerçekleşemediği görülmektedir. Bütçenin hazırlık, uygulama ve
denetim sürecinde üst yöneticilerin ön plana çıkması anayasa ile uyumlu
değildir. Oluşturulan bütçe ve mali denetim sistemi herhangi bir garanti
mekanizmasına sahip değildir. Kurulan iç denetim sistemi önemli sakıncalar
içermektedir
Dağınıklığın ve disiplinsizliğin giderilmesi amacıyla cari-yatırım ve
transfer bütçesinin yönetimi tek bir bakanlık altında birleştirilmeli, iç denetim,
teftiş-soruşturma ile iç denetim fonksiyonlarının uyum içinde yürütülmesi
açısından teftiş kurulları bünyesinde ancak ayrı bir fonksiyon olarak
örgütlendirilmelidir. Hazine birliği her üç cetvel itibariyle de sağlanmalı, Hazine
Müsteşarlığına ait istisna hükümleri kaldırılmalıdır.
162
MALİYE DERGİSİ
Osman SARAÇ
KAYNAKÇA :
- Ahmet ARSLAN, “Türk Kamu Mali Yönetim Sisteminin Sorunları”,
www.mukder.org.tr
- İzak ATİYAS, Şerif SAYIN, “Devletin Mali ve Performans
Saydamlığı”, www.tesev.org.tr
- Doğan BAYAR, “Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu Ne
Getir(m)iyor?”, Maliye Dergisi, sayı:144, s.47-62
- Doğan BAYAR, “Kamu Yönetiminin Temel Kanunları”, Maliye Dergisi,
sayı:145, s.5-36
- A.Alpay DİKMEN, “Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu Tasarısı
Üzerine Değerlendirmeler”, Cumhuriyet, 7.11.2003
- İhsan GÖREN, 23/Kasım/1999 Tarihinde İstanbul/Divan Otel’de
Düzenlenen, “Kamu Mali Yönetiminin Yeniden Düzenlenmesi Bağlamında
Sayıştay” Konulu Seminer, www.tesev.org.tr
- Fikret GÜLEN, “Dış Denetim Sitemi Nasıl Tasarlanmalı”,
www.tesev.org.tr
- Fikret GÜLEN, “Hesap Verme Sorumluluğu ve Bağımsız Kurullar”,
http://www.tesev.org.tr/etkinlik/denetim_anasayfa.php
- Erkan KARAASLAN, “Harcama Öncesi Mali Kontrol”,
www.mukder.org.tr
5.
- Baki KERİMOĞLU, “Kamu Mali Yönetimi Ve Mali Kontrol
Kanunu Tasarısı: Mali Kontrol, Sorumluluk Ve Görev Dağılımı”,
www.muhasebat. gov.tr
- Eyüp KIZILKAYA, “5018 Sayılı Kanuna Göre Kamu Zararı”, Mali
Kılavuz, sayı: 26 Ekim-Aralık 2004
- Oğuz OYAN, “Kamu Mali Yönetiminde Sözde Reform”,
www.bagimsizsosyalbilimciler.org
- Fikri UÇAK, Genel Muhasebe Kanunu, 2. Baskı, Ankara 1999
- “Dünyada ve Türkiye’de Yüksek Denetim Kurumları”, www.tesev.org.tr
- Kamu Kuruluşları İçin Stratejik Planlama Kılavuzu, DPT Yayını,
Ankara 2003, s.4
- “Kamu Denetim Sisteminin Yeniden Yapılandırılması Konusunda
TESEV Görüş ve Önerileri”, http://www.tesev.org.tr/etkinlik/denetim_rapor2004.
doc
- Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/692), Dönem : 22, Yasama Yılı : 2, TBMM (S. Sayısı :
302)
- Kamu Mali Yönetim Reformu Arenası Sonuç Raporu, Stratejik Teknik
Ekonomik Araştırmalar Merkezi (STEAM) Tarafından, 10-11 Temmuz 2002
Tarihinde Ankara Hilton Otel’de Gerçekleştirilen Seminer Bildirgesi,
http://www.steam.com.tr/kmyasonucraporu.html
163
Download