2001-2010 YILLARI ARASI TÜRK LİRASINDA YAŞANAN DEĞERLENMENİN ÖLÇÜM RAPORU Dr. Özer ARABACI Dr. Kadir Yasin ERYİĞİT Prof. Dr. Lale Erdem KARABIYIK 1.GİRİŞ Yabancı ülke paralarının yerli para cinsinden fiyatı olan döviz kurları, serbest piyasa ekonomisindeki diğer tüm fiyatlar gibi arz ve talep kuralları gereğince dengeye yönelen ve piyasada döviz arz ve talebini eşitleyen fiyatlardır. Ancak döviz arzı ve talebi dış ticaret ve dış sermaye piyasası olmak üzere iki piyasada gerçekleşmektedir. Döviz talebinin kaynağı dış ticaret piyasasındaki ithalat ile dış sermaye piyasasında ülkeden çıkacak olan yabancı sermaye ya da daha net bir ifade ile sıcak para ve dolaysız sermaye çıkışları ve borç ödemeleri gibi faktörlerdir. Döviz arzının kaynağı ise, dış ticaret piyasasındaki ihracat ile dış sermaye piyasasında ülkeye giren yabancı sermaye ya da yine daha net bir ifade ile sıcak para ve dolaysız sermaye girişleri ve alınan borçlardır (Ertuna, 2007). Dış sermaye piyasalarındaki faktörler sabit iken, dış ticaret piyasasında ihracat ithalatı karşılayamıyorsa, döviz talebi döviz arzından yüksek olur. Böylece döviz kuru yükselir, daha yüksek bir döviz kuru seviyesinde ithal mallar daha pahalı ve ihraç malları daha ucuz hale gelir. Bu durumda yaşanan ihracat artışı ve ithalat düşüşü ile ihracat ithalatı karşılar, döviz talebi ile döviz arzı eşitlenir. Ancak dış sermaye piyasasındaki faktörler elbetteki sabit olmayacaktır. İhracatın ithalatı karşılayamadığı durumda eğer ülkeye herhangi bir nedenle yabancı sermaye girişi oluyorsa, o ülkede döviz arz ve talebi yine eşitlenir. Fakat bu durumda ulaşılan denge dış ticaret açığına ve bu yolla cari işlem açıklarına yol açan bir dengedir (Ertuna, 2007). Döviz kurlarının düşük olması ya da enflasyon oranında artmaması, ithalatı daha ucuz ihracatı ise daha pahalı hale getirmiştir. Dış ticaret piyasasındaki döviz arz ve talep dengesizliğinin yabancı sermaye piyasalarından karşılanmaya devam edilmesi döviz kurlarının düşmesine ya da enflasyona oranla daha yavaş artmasına neden olmaya devam eder. Ancak böyle bir durumda ülke parasının yabancı bir para birimi karşısında değerinin sözkonusu iki ülkenin enflasyonlarıyla orantılı bir şekilde değişmemesi o ülke parasının aşırı değerlenmesi anlamına gelecektir. Ülke parasının aşırı değerlenmesi, dış ticaret açıkları yoluyla da cari işlem açıklarının giderek daha fazla büyümesi sonucunu doğurur. Hemen burada şunu da belirtilmesi gerekmektedir ki bir ülke parasının değerlenmesi, ülke ekonomisinde verimliliğin (işgücü ve sermaye), teknolojik ilerlemenin, tasarım ve marka yaratımı vb. gelişmelerin sonucunda olur (Ertuna, 2004). Bu yollarla rekabet gücünün artması, ihracatın ve dolayısıyla da dış ticaret piyasasında döviz arzının artması ile döviz kuru denge fiyatının yine daha düşük bir noktada belirlenmesine yol açar. Ancak bu durum bir aşırı değerlenme değil, ülke parasının daha değerli hale gelmesidir. Aslında Türkiye ekonomisi 2001 sonrası dönemde yukarıda kabaca ana hatları verilen yerli paranın aşırı değerlenme senaryosunu yaşamış ve yaşamaya devam etmektedir. Bilindiği gibi Türkiye’de çeşitli istikrar programları uygulanmış olsa da yüksek ve oynak bir enflasyon varlığını 2002 yılına kadar sürdürmüştür. Aralık 1999’da uygulanmaya başlanan kur çıpasına dayalı ve ücret çıpasıyla desteklenen istikrar programı Kasım 2000 ve Şubat 2001 krizleriyle sona ermiş ve bu krizlerden sonra Mayıs 2001’de güçlendirilmiş bir istikrar programı esnek kur rejimi altında yeni bir IMF programı olarak uygulamaya konulmuştur. 2002 yılı başından itibaren enflasyon hedeflemesi sistemiyle birlikte azalmaya başlayan enflasyon 2004 yılından beri %10’lar civarında seyretmektedir. Ayrıca ilgili dönemde ekonomik büyüme rakamları oldukça yüksek oranlarda gerçekleşmiştir. Gayri Safi Yurt İçi Hasılanın gelişme hızlarına bakılacak olursa, 2002’nin birinci çeyreğinden 2008’in üçüncü çeyreğine kadar hiçbir negatif değer göze çarpmamaktadır. 2008 krizinin olumsuz etkilerinin hemen ardından ekonominin büyüme anlamında gösterdiği toparlanma yüksek oranlarla kendisini göstermektedir. Ancak Türkiye ekonomisinin gösterdiği yüksek büyüme performansı 2000 ve 2001 krizlerinin ortaya çıkardığı işsizlik problemini giderememiş ya da bir başka ifade ile büyüme istihdam yaratmayan bir görünüm sergilemiştir. 2000 ve 2001 krizleri ile %6.4 ‘den %10’ların üzerine yükselen işsizlik oranı 2002 sonrası dönemde büyüme oranlarındaki artışa paralel gerileme göstermemiş fakat 2008 krizindeki daralmanın etkisi ile %14’ler seviyesinin üzerine çıkmıştır. 2009 ve 2010 yılında yaşanan büyüme işsizlik oranını bir miktar geriletse de DPT tahminlerine göre 2010 yılı için %12.2 olarak gerçekleşecek, 2011, 2012 ve 2013 projeksiyonlarına göre de %11’lerin üzerinde olacaktır. Ele alınan dönemde yabancı ülke paralarının TL cinsinden fiyatı olan döviz kurlarında, özellikle 2003 sonrası periyotta, Türkiye ekonomisi çok da alışık olmadığı gelişmeler yaşamıştır. 2010 yılı Eylül ayında 1.50 TL olan 1 ABD Doları, 2004 yılı Mayıs ayı değerine eşit ve 2001 yılı Ekim ayı değerinin %6.5 oranında altındadır. Bu gelişmede elbette özellikle 2001 yılı sonlarından itibaren ABD’nin Doların değerini düşürerek kendisine uluslararası alanda rekabet avantajı yaratmasının etkisi bulunmaktadır. Ancak 2010 yılı Eylül ayında 1.94 TL olan 1 Avro da 2006 yılı Haziran ayı değerinin altındadır. 2003 yılı için 100’e endeksli tüketici ve üretici fiyatları endeks değerlerinin, 2009 yılı için sırasıyla 164 ile 160, 2010 yılında içinde bulunduğumuz dönem itibariyle de yine sırasıyla 177 ve 173 değerlerine ulaşmış olması konuyu son derce düşündürücü kılmaktadır. Çalışmada ele alınan konu itibariyle dış ticarete yaşanan gelişmeler son derece önem arz etmektedir. İhracat 2001 yılında 31.334 milyar dolar iken 2008 yılında 132.028 milyar dolar seviyesine ulaşarak tam 4.2 kat artmıştır. Bu yıllık ortalama %22.75’lik bir artış anlamına gelmektedir. Öte yandan ithalat ise 2001 yılında 41.339 milyar dolar seviyelerinden 2008 yılında 201.964 milyar dolar seviyesine çıkmıştır. İthalat ilgili dönemde 4.88 kat artış göstermiştir. Bu ise yıllık ortalama %25.43’lik bir artış anlamına gelmektedir. Dış ticaret açığı ise 2001 yılında 10 milyar dolar seviyelerinden 2008 yılına gelindiğinde yaklaşık 70 milyar dolara yükselmiştir. Dış ticaret açığı 7 kat artmış ve yıllık ortalama artışı %32 olmuştur. Öte yandan 2008 krizi dış ticarette önemli bir daralmaya yol açmıştır. 2009 yılında ihracat bir önceki yıla göre %22.63, ithalat ise %30.22 oranında gerilemiştir. Dış ticaret açığı ise %44.54 oranında azalarak 38.786 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Ancak krizin etkisinin azalmasıyla dikkat çekici gelişme, ihracat, ithalat ve dış ticaret açığının 2008 krizinin öncesi dönemdeki artış trendlerini tekrar yakalamaları olmuştur. 2010 yılında içinde bulunduğumuz döneme kadar ihracat 81.884 milyar dolar, ithalat 130.523 milyar dolar ve dış ticaret açığı da 48.639 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Geniş ekonomik grupların sınıflandırılmasına göre ithalatın alt kalemlerine bakıldığında yukarıda bahsedilen gelişmelere bir açıklama getirmek aslında mümkündür. Türkiye ekonomisinin 2001 yılında 41.339 milyar dolar olan ithalatının 30.301 milyar doları aramalı ithalatı olup bu toplam ithalatın %73 kadarını oluşmaktadır. Sermaye ve tüketim malları ithalatı ise sırasıyla %17’lik ve %9’luk kısımları oluşturmaktadır. 2008 yılına kadar olan süreçte aramalı ithalatı tam 5 kat kadar artıp 151.747 milyar dolara ulaşmış ve yıllık ortalama artışı %25.88 olmuştur. 2008 Krizinin etkisiyle 2009 yılında bir önceki yıla göre % 35 oranında azalan aramalı ithalatı, 2010 yılında içinde bulunduğumuz döneme kadar 94.134 milyar dolar olarak gerçekleştirerek toplam ithalatın yine %72.12’lik kısmını oluşturmuş ve 2008 krizinin öncesi dönemdeki artış trendini tekrar yakalamıştır. Bu durumda toplam yapılan ithalata şeklini veren ithalat kaleminin aramalı ithalatı olduğu açıktır. İthalatta yaşanan yüksek artışın dış ticaret açığını kriz dönemi dışında yıllık ortalama %32 arttırdığı düşünülecek olursa, bu durumun sorumlusunun aramalı ithalatı olduğu rahatlıkla söylenebilir. Aramalı ithalatının bu derece yüksek bir artış göstermesinin temelinde TL’nin aşırı değerlenmesi ve bunun sonucunda ithalatın ucuzlaması gerçeği yatmaktadır. İhracat ürünleri ise üretimde kullanılan daha ucuz ithal girdiler nedeniyle düşük katma değerli hale gelmektedir. Böylece bu durum, yüksek büyüme oranlarına rağmen 2002 yılı öncesi seviyelerine bir türlü geri dönemeyen işsizlik oranlarının da bir ölçüde sorumlusudur. Dış ticaret açıkları yoluyla Türkiye ekonomisi ciddi boyutlarda Cari işlemler açıkları vermektedir. Mal dengesindeki bu fark hizmet gelirleri (Turizm) ve Cari transferler ile kapatılamamaktadır. Alınan borçlar için ödenen faizler nedeniyle Yatırım gelirleri kaleminin Türkiye için sürekli negatif çalıştığını da hesaba katacak olursak, Cari işlem açıklarının ülke ekonomisi için önemli risk yarattığını söylemek yanlış olmayacaktır. Cari işlem açıkları 2002 yılından 2008 yılına kadar 626 milyon dolardan 41.946 milyar dolara çıkarak yaklaşık 68 kat artmıştır. Bu denli yüksek olan cari işlem açıklarının kapatılması için ülkeye ciddi boyutlarda yabancı sermaye girişi gerekmektedir. Bu çalışmanın amacı 2001 yılı sonrası dönem boyunca TL’nin aşırı değerlenme oranını belirlemektir. Bu amaçla öncelikli olarak Satınalma Gücü Paritesinin (PPP) ticaret partnerleri arasında sadece ticarete konu olan mallar için geçerli olduğu varsayımından hareketle TL/DL ve TL/EU ikili reel döviz kurları için dönemler itibariyle denge değerleri tahmin edilmiştir. Sonrasında bu uzun dönem denge değerleri baz alınarak nominal döviz kurları için denge değerleri hesaplanmıştır. Bu bulunan değerlerle piyasada oluşan nominal döviz kurları arasındaki farka dayanarak TL’nin Dolar ve Avro karşısındaki aşırı değerlenme oranları dönemler itibariyle elde edilmiştir. 2. MODEL Bu çalışmada temel alınan model, Kakar ve Ogaki (1999) ve Kakar (2001) çalışmalarına dayanmaktadır. Türkiye TR ve ABD US gibi iki ülkede ticarete konu olan T ve ticarete konu olmayan N mallar olmak üzere iki tür malın bulunduğu varsayımı altında, her iki ülke için ticarete konu olan ve olmayan malların geometrik ortalamalarından oluşturulan genel fiyat düzeyleri, p j ,t j ,t j p Nj ,t 1 j pTj ,t , j TR,US (1) olarak ifade edilebilir. Burada, p j ,t , logaritmik formda genel fiyat endeksini, j , genel fiyat endeksindeki ticarete konu olmayan malların oranını ve aynı zamanda durağan olduğu varsayılan j ,t , genel fiyat düzeyinden sapmalara yol açan ölçme hataları gibi faktörleri dikkate alan bir değişkeni temsil etmektedir. Nominal döviz kurunun logaritmasını, et göstermek üzere reel döviz kuru, CPI CPI ret et pTR ,t pUS ,t (2) şeklindedir. Burada ptCPI , genel fiyat düzeyi olarak tüketici fiyatlarını göstermektedir. Ülkeler arasında ticarete konu olan mallar genellikle özdeş olmadığından kısa dönemde PPP ticareti yapılan mallar için bile geçerli olmayabilir. PPP uzun dönemde ticarete konu olan malların fiyatları için geçerli olduğunda T T et pTR,t pUS ,t t olacaktır. Burada, t (3) i.i.d.0, 2 varsayımı yapılmaktadır. Ticarete konu olan ve olmayan malların göreli fiyatlarını, q j ,t p Nj ,t pTj ,t , j TR,US (4) göstermek üzere eşitlik (1) - (4) birleştirilerek, reel döviz kuru yeniden, ret TR qTR,t US qUS ,t vt (5) şeklinde yazılabilir. Burada t TR,t US ,t Ete TR,t US ,t t , sıfır ortalamalı rassal değişken ve Ete TR,t US ,t ’dir ve iki ülke arasındaki t dönemindeki ölçme hataları farkının beklenen değeri Ete ile göstermektedir. Eşitlik (5), reel döviz kurunun uzun dönemde göreli fiyatlar ile birlikte hareket edeceğini ima etmektedir. Böyle bir denklemi tahmin edebilmek için her iki ülkenin ticarete konu olan ve olmayan mallarının göreli fiyatlarına gereksinim vardır. Bu tür fiyat endekslerini hazır olarak bulmak mümkün değildir. Tek çözüm, bu değişkenleri iyi bir şekilde temsil edecek gölge değişkenler üretmektir. Tüketici fiyat endeksleri, hane halkları tarafından ortalama olarak tüketilen bir mal sepetine dayanmaktadır. Öte yandan toptan eşya fiyat endeksleri, genel olarak büyük çapta ticareti yapılan tarımsal ve sanayi mallarının bir sepetini temel almaktadır. Sepet içeriklerindeki bu temel farklılık nedeniyle, tüketici fiyat endeksleri toptan eşya fiyat endekslerinden daha fazla ticarete konu olmayan mal içerecektir. Bu gerçekten hareketle, ticarete konu olan ve olmayan malların göreli fiyatları için gölge değişkenler üretilebilir. Tüketici ve toptan eşya fiyatları sırasıyla, pTj ,t , j TR,US (6a) pTj ,t , j TR,US (6b) CPI N pCPI j ,t j ,t j p j ,t 1 j WPI N pWPI j ,t j ,t j p j ,t 1 j WPI şeklinde ifade edilebilir. Burada CPI ticarete konu olan ve olmayan malların j ,t ve j ,t geometrik ortalamaları ile belirlenemeyen sapmalara neden olan faktörleri, temsil etmektedir. Tüketici fiyat endeksleri, toptan eşya fiyat endekslerine kıyasla daha fazla ticarete konu olmayan mal bileşimi içerdiğinden 0 j j 1 varsayımı yapılabilir. Eşitlik (6b), (6a)’dan çıkarılırsa, p CPI j ,t WPI pWPI CPI j j qj , j ,t j ,t j ,t j TR,US (7) elde edilir.1 Eşitlik (7) q j için çözülür ve bulunan eşitlik (5)’te yerine konursa US CPI TR CPI WPI WPI ret pUS ,t pUS ,t t pTR,t pTR,t TR US TR US denklemi bulunur. Burada (8) CPI WPI CPI WPI Ete TR,t TR,t US ,t US ,t CPI WPI CPI WPI t v TR ,t TR ,t US ,t US ,t E e t CPI TR ,t WPI CPI WPI TR ,t US ,t US ,t sabit terim ve sıfır ortalamalı bir rassal değişkendir. Eşitlik (8) reel döviz kurunu her iki ülkedeki tüketici fiyat endeksi ile toptan eşya fiyat endeksinin göreli değerlerinin doğrusal bir fonksiyonu olarak ifade etmektedir. Bu denklemdeki göreli fiyatlar, ticarete konu olmayan malların fiyat düzeyleri için birer gölge değişken olarak kullanılabilir. Eşitlik (8)’de verilen model, uygun yöntemlerle tahmin edilerek katsayı tahminlerinin işaretlerinin beklentilere uygunluğu araştırılabilir ve tahmin edilen katsayıların anlamlılığı sınanabilir. 3. EKONOMETRİK YÖNTEM Bu kesimde, eşitlik (8)’de sunulan modelin uzun dönem denge katsayıları Johansen ve diğerleri (2000) yapısal kırılmalı eştümleşim sınaması kullanılarak tahmin edilmektedir. Kuşkusuz, eşitlik (8)’de ifade edilen uzun dönemli ilişki çok değişkenli eştümleşim yöntemi ile tahmin edilmeden önce, modelde yer alan değişkenlerin zaman serisi özelliklerinin incelenmesi gerekmektedir. Bu çalışmada özellikle ele alınan dönem itibariyle ekonomik krizlerin serilerde olası yapısal kırılma olarak ortaya çıkması durumunu da dikkate almak Dikkat edilirse eşitlik 6(a) ve 6(b) logaritmik formda verilmektedir. Dolayısıyla yapılan işlem tüketici fiyatlarının toptan eşya fiyatlarına bölünmesi ve sonucun logaritmik formda ifade edilmesidir. 1 açısından, Lee ve Strazicich (2003) tarafından geliştirilen çoklu yapısal kırılmalı birim kök sınamasının kullanılması uygun bulunmaktadır. 3.1 Johansen, Mosconi ve Nielsen Eştümleşme (2000) Yaklaşımı Aralarında uzun dönem denge ilişkisi aranan zaman serilerinin incelendikleri dönemlerde bir ya da iki yapısal kırılma içerdiği durumlar için Johansen ve diğerleri (2000) alternatif bir eştümleşme sınama yordamı geliştirmiştir. Bu yaklaşım Johansen (1988) ve Johansen ve Juselius (1990) tarafından geliştirilen yöney hata düzeltme modeli (VECM) tabanlı eştümleşim analizinin alternatif bir uygulamasıdır. Eşitlik (8) için Yt ret p CPI TR ,t WPI pTR ,t p CPI US ,t WPI pUS ,t olmak üzere r sayıda eştümleşim yöneyi içeren bir yöney olarak tanımlanırsa, Johansen ve diğerleri (2000) tarafından önerilen model VECM biçiminde Yt q k 1 k d Yt 1 E Y D mWm,t t t i t i j ,i j ,t i tE i 1 i 1 j 2 m 1 t (9) şeklinde ifade edilebilir. Burada t ..., 1, 0,1,... olmak üzere , birinci fark işlemcisi, k , gecikme sayısı, Et E1t E2t ... Eqt , T j 1 k t T j j 1,..., q için E j ,t 1 diğerleri sıfır olarak kabul edilen q adet kukla değişken yöneyidir. Burada dikkat edilirse E j ,t etkin alt örneğinin ilk k gözlemi sıfıra eşitlenmektedir. D j ,t i , j -nci dönemdeki i -nci gözlem için eğer t T j 1i j 1,..., q ise D j ,t i 1 diğerleri sıfır olan “etki” (impulse) kukla değişkenleridir. “Müdahale” (intervention) kukla değişkeni Wm,t m 1,..., d Hendry ve Mizon’un (1993) önerisi doğrultusunda, kalıntıların normal dağılmasını sağlamak için modele katılmaktadır. , p r boyutlu uzun dönem denge ilişkisini gösteren eştümleşim dizeyi, ise p r boyutlu uzun dönem dengesine doğru ayarlanma hızını gösteren katsayı dizeyidir. 1 2 ... q , q r boyutlu uzun dönem yönelim katsayılarının dizeyidir. i 1,..., k 1 olmak üzere i , p p 1 2 ... q , boyutlu, j 2,...q , i 1,..., k ve m 1,..., d olmak üzere p q boyutlu, j ,i , q 1 boyutlu ve m , q 1 boyutlu kısa dönem katsayı dizey ve yöneyleridir. Her bir alt örnek dönemi için, Yt tEt düzey ve yönelim kırılması etrafında durağanlığı göstermektedir. Eşitlik (9), Yt eştümleşim ilişkisinin yönelim ve düzeyinin dönemden döneme farklılık gösterdiği doğrusal yönelim modeli, Hl r , olarak adlandırılır. Burada dikkat edilirse p p ve 1 ,..., q 1 ,..., q pq olmak üzere eğer rank , 1 , 2 ,.., q r ise her bir alt örnekte belirlenimsel bileşen hem durağan dışılık hem de eştümleşim ilişkisi için doğrusaldır. Doğrusal yönelim modelindeki r adet eştümleştirici yöneyin varlığı için sınanan önsav H l r : rank ,1 , 2 ,.., q r şeklindedir. Kanonik ilgileşim (CanCor), i 1,...,k Yt 1 CanCor Yt , Et , Yt 1 , Yt 2 ,..., Yt k 1 , D j ,t i ,Wm,t , j 2,...,q tE t m 1,...,d (10) kullanılarak 1 ˆ1 ... ˆ p 0 kareli örnek kanonik ilgileşim değerlerinin tahmin edilmesiyle H l p alternatifine karşı r eştümleşim ilişkisi H l r önsavı için olabilirlik oranı sınaması (iz sınaması), p LR H l r H l p T ln 1 ˆi i r 1 (11) şeklinde olmaktadır (Johansen ve diğerleri, 2000). Eştümleşim ilişkisinin sadece düzeyinin dönemden döneme farklılık gösterdiği durumda, eşitlik (9)’da verilen model şu şekle dönüşmektedir: k q d Y k 1 Yt t 1 i Yt i j ,i D j ,t i mWm ,t t . Et i 1 i 1 j 2 m 1 (12) Burada Yt Et düzey kırılmaları etrafında durağanlığı gösterir ve düzey her bir dönem için farklılık gösterecektir. Eşitlik (12) H c r modeli olarak adlandırılmaktadır. 1 ˆ1 ... ˆ p 0 kareli örnek kanonik ilgileşimleri, i 1,..., k Yt 1 CanCor Yt , Yt 1 , Yt 2 ,..., Yt k 1 , D j ,t i ,Wm,t , j 2,..., q Et m 1,..., d (13) tahmininden elde edilecektir. Bu durumda H c p alternatifine karşı r eştümleştirici ilişki H c r önsavı için olabilirlik oranı sınaması yine eşitlik (11)’deki gibi olacaktır. Gerek H l r ve gerekse H c r modeli için kritik değerler Johansen ve diğerlerinde (2000)’de önerildiği şekilde Gamma dağılımından türetilmektedir. 3.2 VECM Kısıtlama Sınamaları Yöney hata düzeltme modeli üzerindeki kısıtlamalar, olabilirlik oranı sınaması ile sınanabilir. Harris ve Sollis (2003) bu sınamaları standart bir çerçevede ele almıştır. Çalışmada olabilirlik oranı sınamaları Johansen ve diğerleri (2000) tarafından önerilen modellere genişletilmektedir. Burada Yt ret p CPI TR ,t WPI pTR ,t p CPI US ,t WPI pUS ,t , üç adet birinci dereceden tümleşik içsel değişkenlerin bir yöneyi için sistemde bir adet eştümleşim ilişkisi r 1 ve iki adet düzey ve yönelim kırılmasının mevcut olduğu varsayılırsa içsel değişkenler yöneyi ve uzun dönem ve kısa dönem katsayı yöneyleri sırasıyla, Yt 1 tE ret t p CPI TR ,t WPI pTR ,t p CPI US ,t WPI pUS tE1t ,t tE2t tE3t , (14) re pTRCPI pTRWPI pUSCPI pUSWPI 1 2 3 (15) ve re pCPI pWPI TR TR pUSCPI pUSWPI (16) şekline dönüşecektir. VECM üzerindeki ilk kısıtlama sınaması, bireysel dışlanma sınamasıdır. Bu sınama her bir içsel değişkenin eştümleşim uzayında yer almadığı sıfır önsavını ayrı ayrı sınamaktadır. Örneğin ret için bireysel dışlanma sınaması için sıfır önsavı, H 0 : 0 CPI WPI pTR pTR CPI WPI pUS pUS 1 2 3 (17) 2 şeklindedir ve olabilirlik oranı sınama istatistiği bir dağılımına sahiptir ( LR ~ 2 ). İkinci sınama yapısal kırılmaların uzun dönem denge ilişkisinde herhangi bir değişime yol açıp açmadığını sınamaktadır. Örneğin ilk yapısal kırılma için sıfır önsav, H 0 : 0 CPI WPI pTR pTR CPI WPI pUS pUS 1 1 3 (18) şeklindedir ve LR ~ 2 . Zayıf dışsallık için sıfır önsavı ise örneğin ret için, H 0 : re 0 (19) şeklindedir ve LR ~ 2 . Burada, eğer re 0 sıfır önsavı reddedilmesi, buna karşın p CPI TR WPI pTR 0 ve p CPI US WPI pUS 0 önsavları reddedilememesi reel döviz kurunun içsel, yurtiçi ve yurtdışı ticarete konu olmayan malların fiyat düzeylerinin zayıf dışsal olduğunu ima etmektedir (bkz. Dawson ve Sanjuan, 2005). 4.BULGULAR Serilerin tek değişkenli zaman serisi özelliklerinin incelenme sürecine Lee ve Strazicich (2003) tarafından önerilen birden çok yapısal kırılmalı minimum lagrange çarpanları (LM) birim kök sınamasının uygulanmasıyla başlanmıştır. Birim kök sınama sonuçları aşağıda Tablo 1’de sunulmuştur. Lee ve Strazicich Birim Kök Sınama İstatistikleri incelendiğinde, serilerin düzeylerinde durağan dışı olduğu görülmektedir. Gerek reel dolar kuru ve gerekse de reel avro kurunun durağan dışılığı PPP’nin geçersizliğini ima etmektedir. Bununla birlikte, Lee ve Strazicich (2003) iki yapısal kırılmalı birim kök sınaması, reel dolar kuru için biri 2003 yılı Şubat ayı ve diğeri de 2008 yılının Kasım ayı için iki yapısal kırılmaya işaret etmektedir. Tablo 1 Lee ve Strazicich Birim Kök Sınama İstatistikleri Seriler p p p Kırılma Tarihi 2003:02 0.2 2008:11 0.8 2003:01 0.2 2008:10 0.8 t -istatistiği %5 Kritik Değer -5.13 -5.71 -5.03 -5.71 0.3 -4.26 -4.45 2003:02 2008:08 0.2 0.8 -4.71 -5.71 2005:12 0.5 -3.38 -4.51 Model Gecikme retdl Düzey ve Eğim Kırılması 11 reteu Düzey ve Eğim Kırılması 11 Düzey ve Eğim Kırılması 4 2003:12 Düzey ve Eğim Kırılması 11 Düzey ve Eğim Kırılması 12 CPI TR,t WPI pTR,t CPI US ,t WPI pUS ,t CPI EU ,t pWPI EU ,t Not: Kritik değerler Lee ve Strazicich (2003 ve 2004)’ten alınmıştır Reel avro kuru için ise biri 2003 yılı Ocak ayı ve diğeri de 2008 yılının Ekim ayında olmak üzere iki yapısal kırılma tespit edilmiştir. Test ayrıca, Türkiye için ticarete konu olmayan malların fiyat düzeylerinde 2003 yılı Aralık ayında ve AB için ticarete konu olmayan malların fiyat düzeylerinde ise 2005 yılının Aralık ayında yapısal kırılma olduğunu işaret etmektedir. ABD için ise ticarete konu olmayan malların fiyat düzeylerinde biri 2003 Şubat diğeri de 2008 Ağustos aylarında iki yapısal kırılma bulunmuştur. Serilerin her biri için düzeylerde birinci derece durağan dışılığın söz konusu olması, çözümlemenin bundan sonraki kısmı için Johansen ve diğerleri (2000) eştümleşim sınaması sürecinde tümleşme derecesi açısından karşılaşılması olası bir denge sorunun olmaması anlamına gelmektedir. Reel döviz kuru ile ticarete konu olmayan malların göreli fiyatları arasındaki uzun dönemli ilişki incelenirken, kırılma dönemleri reel dolar kuru için 2003 yılı Şubat ayı ve 2008 yılının Kasım ayı alınarak, reel avro kuru için ise 2003 yılı Ocak ayı ve 2008 yılının Ekim ayı alınarak eştümleşim çözümlemeleri yapılmaktadır. Tablo 2 TL/Dolar reel döviz kuru için Johansen ve diğerleri (2000) iz sınaması sonuçları (k=2) Model H c r H 0 H1 Model H l r r 0 r 1 r 1 r 2 r 2 r 3 60.04 (51.14) 99.62 (70.63) 22.69 (31.53)* 9.73 (15.68) 33.96 (45.14) 12.34 (23.37) *Kritik değerler parantez içerisindedir ve Johansen ve diğerleri (2000)’de önerildiği gibi Gamma dağılımı kullanılarak türetilmektedir. Tablo 3 TL/Euro reel döviz kuru için Johansen ve diğerleri (2000) iz sınaması sonuçları (k=2) Model H c r H 0 H1 Model H l r r 0 r 1 r 1 r 2 r 2 r 3 66.93 (51.17) 23.10 (31.56)* 5.44 (15.72) 100.58 (70.67) 49.57 (45.15) 16.65 (23.37) * Kritik değerler parantez içerisindedir ve Johansen ve diğerleri (2000)’de önerildiği gibi Gamma dağılımı kullanılarak türetilmektedir. H c r ve Hl r modellerinin sırasıyla tahmininden elde edilen Johansen ve diğerleri (2000) eştümleşim iz sınaması sonuçları, Tablo 2 ve Tablo 3’de sunulmuştur. Uygun gecikme uzunluğunun seçimi için Akaike model seçim ölçütü kullanılmış ve k 2 olarak belirlenmiştir. İz sınaması sonuçlarına göre, gerek H c r ve gerekse de Hl r modelleri için eştümleşimsizlik sıfır önsavı bir adet eştümleşim için reddedilmektedir. Ancak Pantula prensibi gereğince iki eştümleşimsizlik sıfır önsavının ilk olarak H c r modelinde reddedilememesi nedeniyle uygun model olarak H c r modeli seçilmiştir. Dolayısıyla her iki reel döviz kuru ile ticarete konu olmayan malların fiyat düzeyleri arasında düzeyde kırılmaların söz konusu olduğu birer uzun dönemli ilişki söz konusudur. Tablo 4 TL/Dolar reel döviz kuru için VECM kısıtlama sınama istatistikleri H0 Sıfır Önsavları Bireysel Dışlanma redl 0 retdl p p CPI TR,t WPI pTR,t CPI US ,t WPI pUS ,t p p CPI TR,t WPI pTR,t WPI pTR 0 7.26 (0.01) p WPI pUS 0 10.11 (0.00) CPI TR CPI US CPI US ,t WPI pUS ,t 1 2 2 3 13.99 (0.00) 1.58 (0.21) re 0 11.29 (0.000) dl 17.56 (0.00) p Uzun Dönem Kırılmaları 2003:02 2008:11 Zayıf Dışsallık retdl LR -istatistiği p WPI pTR 0 3.81 (0.06) p WPI pUS 0 3.25 (0.07) CPI TR CPI US Not: marjinal anlamlılık düzeyleri parantez içerisinde verilmektedir. Yukarıda Tablo 4 ve aşağıdaki Tablo 5 analizle ilgili olarak üç önemli bilgi sunmaktadır. İlk olarak, Tablo 4’de bireysel dışlanma sıfır önsavları reddedilen reel dolar kuru ve ticarete konu olmayan mal fiyat düzeylerinin aynı eştümlesim uzayında yer aldığı söylenebilir. Bunun yanında reel dolar kuru içsel olarak tahmin edilebilirken ticarete konu olmayan malların fiyat düzeyleri modele dışarıdan dahil edilebilir. Ayrıca uzun dönem kırılmaları ile ilgili sınamalar birinci ve ikinci alt örneklemlerinde düzeylerin anlamlı bir şekilde birbirinden farklı olduğunu, ancak ikinci ve üçüncü alt örneklemlerin düzeylerinin anlamlı bir şekilde farklı olmadığını ima etmektedir. Tablo 5 TL/Euro reel döviz kuru için VECM kısıtlama sınama istatistikleri H0 Sıfır Önsavları Bireysel Dışlanma reeu 0 reteu p p CPI TR,t WPI pTR,t CPI EU ,t pWPI EU ,t p CPI TR p Uzun Dönem Kırılmaları 2003:01 2008:10 Zayıf Dışsallık p p reteu CPI EU WPI pTR,t CPI EU ,t pWPI EU ,t 22.59 (0.00) WPI pTR 0 4.12 (0.04) pWPI EU 0 11.19 (0.00) 1 2 2 3 14.30 (0.00) 2.16 (0.14) re 0 23.88 (0.00) eu CPI TR,t LR -istatistiği p CPI TR p CPI EU WPI pTR 0 3.76 (0.52) pWPI EU 0 2.37 (0.12) Not: marjinal anlamlılık düzeyleri parantez içerisinde verilmektedir. Tablo 5’te reel avro kuru için elde edilen sonuçlar, yukarıda reel dolar kuru için elde edilen sonuçlarla paralellik göstermektedir. Tablo 6 TL/Dolar reel döviz kuru için uzun dönem elastikiyetleri p CPI TR WPI pTR 0.1014 p CPI US WPI pUS -1.2522 1 2 3 1.5990 1.1119 1.0068 Tablo 6 reel dolar kuru için tahmin edilen uzun dönem esnekliklerini sunmaktadır. Buna göre, Türkiye için ticarete konu olmayan malların fiyat düzeylerindeki %1 artış reel dolar kurunu uzun dönemde %0.1 arttırmaktadır. Bunun yanında ABD için ticarete konu olmayan malların fiyat düzeylerindeki %1 artış reel dolar kurunu uzun dönemde %1.3 azaltmaktadır. Tablo 7 TL/Euro reel döviz kuru için uzun dönem elastikiyetleri p CPI TR WPI pTR 0.9815 p CPI EU pWPI EU -1.7984 1 2 3 1.5275 1.2977 1.2133 Benzer şekilde Tablo 7 reel avro kuru için tahmin edilen uzun dönem esnekliklerini sunmaktadır. Buna göre, Türkiye için ticarete konu olmayan malların fiyat düzeylerindeki %1 artış reel avro kurunu uzun dönemde yaklaşık olarak %1 arttırmaktadır. Bunun yanında AB için ticarete konu olmayan malların fiyat düzeylerindeki %1 artış reel avro kurunu uzun dönemde %1.8 azaltmaktadır. Kabaca bakıldığında bu sonuçlar oldukça ilginç bir detaya işaret etmektedir. Türkiye’de ticarete konu olmayan malların fiyatlarındaki değişim reel dolar kuruna nazaran reel avro kurunda çok daha etkili bir rol oynamaktadır. Her iki reel döviz kuru için uzun dönemli elastikiyetler kullanılarak, elde edilen denge reel döviz kurlarının zaman grafiği aşağıda sunulmuştur. CPI CPI et ret pTR ,t pUS ,t eşitliği kullanılarak, denge nominal döviz kurları hesaplanabilir. Aşağıda 2001 Ocak ve 2010 Eylül tarihleri arasında denge nominal dolar ve denge nominal avro kurlarının piyasa nominal kurlar karşısında değerleri sunulmuştur. TL’nin ABD doları karşısında düzenli olarak aşırı değerlenmesi 2002 yılının Eylül ayından itibaren başlamıştır. 2006 yılı Ocak ayında piyasa dolar kuru 1.33 TL iken denge nominal dolar kuru 1.56 TL’dir. Aşırı değerlenmenin bu tarihteki oranı %17’dir. 2006 yılının ilk altı ayında aşırı değerlenme oranında bir azalma yaşanmış ve aşırı değerlenme oranı 2006 Haziran ayında yüzde % 12.5 olarak gerçekleşmiş, bu tarihte piyasa dolar kuru 1.59 TL iken denge nominal dolar kuru 1.79 TL’dir. Bu tarihte %13.25 olan gecelik faiz oranları %17.25’e çekilmiştir. Hazine iskontolu ihaleleri yıllık bileşik faiz oranları da %18 seviyesinden %22 seviyelerine yükselmiştir. Aşırı değerlenmedeki bu azalma hareketine Merkez Bankası ve Hazinenin faiz oranlarını arttırma cevabıyla aşırı değerlenme tekrar ivme kazanmış ve 2008 yılı Temmuz ayında piyasa dolar kuru 1.21 TL, denge nominal dolar kuruda 1.70 olarak belirlenmiş, aşırı değerlenme oranı %40.5 olarak gerçekleşmiştir. Hatırlanacak olursa 2008 yılında dış ticaret açığı 70 milyar dolara cari işlem açıkları da 41.946 milyar dolara ulaşmıştır. 2008 krizinin dış ticarette önemli bir daralmaya yol açmasıyla, 2009 yılında ihracat bir önceki yıla göre %22.63, ithalat %30.22, dış ticaret açığı ise %44.54 oranında azalmıştır. 2009 yılı mart ayında TL’nin aşırı değerlenme oranı da %10.8 düzeyine kadar gerilemiştir. 2009 Mart ayında piyasa dolar kuru 1.70 ve denge nominal dolar kuruda 1.89 değerindedir. Yine hatırlanacağı gibi krizin etkilerinin azalmasıyla dikkat çekici gelişme, ihracat, ithalat ve dış ticaret açığının 2008 krizinin öncesi dönemdeki artış trendlerini tekrar yakalamaları olmuştur. Benzer trend TL’nin ABD doları karşısında aşırı değerlenme trendini tekrar yakalamasıyla burada da karşımıza çıkmaktadır. 2010 yılı Eylül ayı itibariyle piyasa dolar kuru 1.48 iken denge nominal dolar kuru ise 1.85 seviyesindedir. Aşırı değerlenme ise %24 olarak gerçekleşmiştir. TL’nin Avro doları karşısında düzenli olarak aşırı değerlenmesi ise 2005 yılının Ocak ayından itibaren başlamıştır. ABD doları karşısındaki aşırı değerlenme trendine benzer şekilde 2006 yılı Şubat ayında aşırı değerlenme oranı %9.32 olarak gerçekleşmiştir. Bu tarihte piyasa avro kuru 1.57 iken denge nominal avro kuru 1.73’tür. 2006 yılının başında yaşanan düşüş ile TL’nin Avro karşısında aşırı değerlenme oranı 2006 yılı Haziran ayında %4 seviyesine gerilemiştir. Merkez Bankası ve Hazinenin faiz oranlarını arttırmasıyla aşırı değerlenme tekrar ivme kazanmış ve 2008 yılı Ocak ayında piyasa avro kuru 1.72 TL, denge nominal avro kuruda 1.99 olarak belirlenmiş, aşırı değerlenme oranı %15.86 olarak gerçekleşmiştir. 2008 yılının Şubat ayından Nisan ayına kadar TL’nin Avro karşısında aşırı değerlenmesinde ufak bir düzeltme yaşanarak aşırı değerlenme oranı %9.3’lere doğru gerilemiş ancak Hazine iskontolu ihaleleri yıllık bileşik faiz oranları %16 seviyesinden düzenli olarak artarak 2008 yılı Mayısında %23 seviyelerine yükselmiştir. Bu hareketi Merkez Bankasının gecelik faiz oranlarında Haziran ayında %15.25’den 15.75’e, Temmuzda %16.25’e ve Ağustos ayında 16.75’e yükseltmesi izlemiştir. TL’nin avro karşısındaki aşırı değerlenme oranı da önce Mayıs ayında %10’ların üzerine daha sonrada 2008’in Eylül ayında tekrar %15’e kadar yükselmiştir. 2009 yılındaki TL’nin ABD doları karşısındaki aşırı değerlenme trendinin negatife dönmesine benzer şekilde TL’nin avro karşısındaki aşırı değerlenme oranı 2009 yılı Eylül ayında %5.95’e kadar gerilemiştir. Ancak bu tarihten sonra kriz öncesindeki aşırı değerlenme trendi tekrar yakalanmış ve 2010 yılı Eylül ayında aşırı değerlenme %11 olarak gerçekleşmiştir. Bu tarih itibariyle piyasa avro kuru 1.94, denge nominal avro kuru ise 2.16 seviyesindedir. Tablo 7 TL/$ ve TL’nin $ Karşısında Aşırı Değerlenme Oranları Tablo 8 TL/€ ve TL’nin € Karşısında Aşırı Değerlenme Oranları 5. SONUÇ 2002-2007 arası dönemde küresel ekonomideki büyüme süreci özellikle dış ticaret fazlası veren ülkeler başta olmak üzere çalıştırılabilir küresel fonların artmasına neden olmuştur. Diğer taraftan cari açık veren ülkelerin , dış ticaret dengesizlikleri sonucu kapatılamayan cari açıkların doğrudan ya da dolaylı sermaye ile sürdürülmeye çalışılması çoğu gelişmekte olan ülkenin izlediği bir yoldur. Özellikle cari açıklarını kredi kurumları yerine küresel sermaye ile dengelemeye çalışan ülkelere, izlenen yüksek faiz politikalarıyla ve bu ülke borsalarının yüksek değer artış kazançları cazip geldiği için dönem dönem çok yüksek miktarlara ulaşan küresel sermaye girişleri olmuştur. İçeriye giren küresel sermaye yerel para karşısında yabancı paranın arz fazlası sebebiyle değerini düşürmüş ve yerel paranın aşırı değerlenmesini sağlamıştır. Ancak diğer taraftan aşırı değerlenen yerel para dış ticaretteki rekabet gücünü etkilemekte, bir taraftan dış ticaret açığını kapatmak yerine sürdürebilmek ( geçici olarak dengeleyebilmek) için kullanılırken , diğer taraftan aşırı değerlenme ile ucuzlayan ithalat nedeniyle dış ticaret açığını daha fazla büyütmekte, böylece sonraki dönemde daha büyüyen cari açığın sürdürülebilmesi için daha fazla yabancı sermaye ihtiyacı hissedilmekte ve bir kısır döngü yaşanmaktadır. Geniş ekonomik grupların sınıflandırmasına göre bakıldığında ithalatın en büyük kalemi aramalı ithalatıdır. İhracat artışı ise aramalı ithalatına bağlı hale gelmiş ve katma değeri düşük bir görünüme bürünmüştür. Ayrıca bu durum ekonomik büyüme gerçekleşse bile kaybolan üretim ve istihdam anlamına gelmektedir. 2001 krizi sonrasında yaşanan işsizlik oranındaki artış yüksek büyüme rakamlarına rağmen 2001 yılı öncesi oranlara dönmemiş fakat 2008 kriziyle birlikte yaşanan daralmayla bir basamak daha yükselebileceğini göstermiştir. Ülkemize gelen küresel sermaye önümüzdeki günlerde de gelmeye devam edecektir. Çünkü başta AB ülkelerindeki bozulmalar ve hala risk teşkil eden ABD finans sektörü, küresel sermaye için başta ülkemiz olmak üzere bazı ülkeleri, altın yatırımından sonra güvenli bir liman ve risk priminin gelişmiş ekonomilere göre daha düşük olduğu bir piyasa olarak cazip hale getirmiştir. ABD’nin izlediği parasal genişlemenin bir defada olmayıp, en az 6-8 aylık bir zaman sürecine yayılacak olması beklentisi de dönem dönem dış piyasada doların değer kaybı ile TL’yi parite bazında etkileyebilir. Dünya ekonomisi artık rant ile değil üretimle büyümelidir. Türkiye ekonomisi de önümüzdeki dönemde yabancıların tasarruflarıyla değil üretim ve ihracat ile büyüme sağlamak zorundadır. İstihdam sorunu da zaten ancak böyle çözülebilir. Yani büyümenin katma değeri artmalıdır. Özellikle 2011 verimliliği arttırma yılı olmalıdır. İhracatta rekabet gücünü arttıracak önlemler alınmalıdır. Öncelikle de burada önemli olan TL kurunun rekabet edilebilir seviyede olmasıdır. Hükümetin sıcak para konusunda kontrolün sağlanması gerektiği yönündeki düşünceleri memnuniyet vericidir ve bu konuda en kısa zamanda uygulamaya geçilmesi gerektiği inancındayız. Sıcak paranın içeride kalış süresi ile orantılı ve kademeli olarak tobin vergisi benzeri uygulamaların yanı sıra, döviz istikrar fonu, faiz ve MB politikaları ile bir dizi önlem paketi oluşturulması yerinde olacaktır. Kaynakça Adler, M, ve Lehman, B. (1983), Deviations from Purchasing Power Parity in the Long Run, Journal of Finance, 39,1471–1487. Bahmani - Oskooee, M. (1998), Do Exchange Rates Follow a Random Walk Process in Middle Eastern Countries?, Economics Letters, 58, 339–344. Balassa, B. (1964), The Purchasing Power Parity Doctrine: A Reappraisal, Journal of Political Economy, 72, 584–596. Civcir, İ. (2003), Before the All Was The Turkish Lira Overvalued?, Eastern European Economics, 41, 69-99. Darby, M.(1983), Movements in Purchasing Power Parity: The Short and Long Runs, M. Darby an J. Lothian, The International Transmission of Inflation, (Ed.) içinde, 462–477, University of Chicago Press, Chicago. Dawson, P. J. ve Sanjuan, A. I. (2005), Structural Breaks, the Export Enhancement Program and the Relationship between Canadian and US Hard Wheat Prices, Journal of Agricultural Economics, 57, 101–116. De Gregorio, J., Giovannini, A. ve Krueger T. H. (1994), The Behavior of Nontradable Goods Prices in Europe: Evidence and Interpretation, Review of International Economics, 2, 284–305. De Gregorio Giovannini, A. ve Wolf, H.C. (1994), International Evidence on Tradables and Nontradables Inflation, European Economic Review, 38, 1225–1244. Dutton, M. ve Strauss, J. (1997), Cointegration Tests of Purchasing Power Parity: The Impact of Nontraded Goods, Journal of International Money and Finance, 16, 433–444. Edison, H. (1987), Purchasing Power Parity in the Long Run: A Test of the Dollar/Pound Exchange Rate (1890-78), Journal of Money, Credit, and Banking, 19, 376–387. Engel, C. (1993). Is Real Exchange Rate Variability Caused by Relative Price Changes? An Empirical Investigation, Journal of Monetary Economics, 32, 35–50. Erlat, H. (2003), The Nature of Persistence in Turkish Real Exchange Rates, Emerging Markets Finance and Trade, 39, 70–97. Ertuna Ö. (2004), TL’nin Değer Kazanması ve Tütkiye Ekonomisine Etkileri, MUFAD Muhasebe ve Finansman Dergisi, Temmuz 2004, s.6-16 Ertuna Ö. (2005), TL’nin Değerlenmesinin Makro ve Mikro Çelişkisi, MUFAD Muhasebe ve Finansman Dergisi, Ocak 2005 , s.6-17 Ertuna Ö. (2006), Yüksek Faiz Düşük Kur Sarmalı ve Çözümler, MUFAD Muhasebe ve Finansman Dergisi, Ekim 2006, s.7-17 Ertuna Ö. (2007), Aşırı Değerli TL ve Türkiye Ekonomisine Etkileri, MUFAD Muhasebe ve Finansman Dergisi, Temmuz 2007 , s.6-16 Frankel, J. A. (1986), International Capital Mobility and Crowding Out in the U.S. Economy: Imperfect Integration Financial Markets or Goods Markets?, R. Hafer How Open is the U.S. Economy, (Ed.) içinde, Lexington Boks, Lexington. Froot, K. ve Rogoff, K. (1995), Perspectives on PPP and Long-Run Real Exchange Rates, E. Grossman and K. Rogoff, Handbook of International Economics, (Ed.) içinde, 167–1688, North Holland, Armsterdam. Hakio, C., (1984), A Reexamination of Purchasing Power Parity, Journal of Internatinal Economics, 17, 165–277. Harris, R. ve Sollis, R. (2003), Applied Time Series Modeling and Forecasting, John Wiley and Sons, Chichester, W. Sussex, Hendry, D. F. ve Mizon, G. E. (1993), Evaluating Dynamic Econometric Models by Encompassing the VAR’, Phillips, P. C. P., Models, Methods and Applications of Econometrics, (Ed.) içinde, 272– 300, Basil Blackwell, Oxford. Huizinga, J. (1987), An Empirical Investigation of the Long Run Behavior of Real Exchange Rates, K. Brunner and A. Meltzer, Carnegie-Rochester Series on Public Policy, (Ed.) içinde, 27, 149–215. Hsieh, D.A. (1982), The Determination of the Real Exchange Rate: The Productivity Approach, Journal of International Economics, 12, 355–362. Hylleberg, S., Engle, R. F., Granger, C. W. J., Yoo, B. S. (1990), Seasonal Integration and Cointegration, Journal of Econometrics, 49, 215–238. Johansen, S. (1988), Statistical Analysis of Cointegration Vectors, Journal of Economic Dynamics and Control, 12, 231–254. Johansen, S. ve Juselius, K. (1990), Maximum Likelihood Estimation and Inference on Cointegration with Application to the Demand for Money, Oxford Bulletin of Economics and Statistics, 52, 169– 210. Johansen, S., Mosconi, R ve Nielsen, B. (2000), Cointegration Analysis in the Presence of Structural Breaks in the Deterministic Trend, Econometrics Journal, 3, 216–249. Johansen, S., (2005) The Interpretation of Cointegrating Coefficients in the Cointegrated Vector Autoregressive Model, Oxford Bulletin of Economics and Statistics, 67, 93–104. Kakkar, V. ve Ogaki, M. (1999), Real Exchange Rates and Nontradables: A Relative Price Approach, Journal of Empirical Finance, 6, 193–215. Kakkar, V. (2001), Long-run Real Exchange Rates: Evidence from Mexico, Economics Letters, 72, 79–85. Kim, Y. (1990), Purchasing Power Parity in the Long Run: A Cointegration Approach, Journal of Money, Credit and Banking, 22, 491–503. Lee, J. ve Strazicich, M. C. (2003), Minimum Lagrange Multiplier Unit Root Test with Two Structural Breaks, Review of Economics and Statistics, 85, 1082 – 1089. Lee, J. ve Strazicich, M. C. (2004), Minimum Lagrange Multiplier Unit Root Test with One Structural Breaks, Working Paper. Meese, R. ve Rogoff, K. (1988), Was it Real? The Exchange Rate Interest Differential Relation Over the Modern Floating Exchange Rate Period, Journal of Finance, 43, 933–948. Mustafaoğlu, Z. (1999), The Empirical Investigation of Purchasing Power Parity: The Case of Turkish Real Exchange Rates, State Planning Organization Working Paper, Park, J. Y. (1992), Canonical Cointegrating Regressions, Econometrica, 60, 119–143. Rogers, J.H. ve Jenkins, M.A. (1995), Haircuts or Hysteresis? Sources of Movements in Real Exchange Rates, Journal of International Economics, 38, 339–360. Razin, A. (1993), The Dynamic-optimizing Approach to the Current Account: Theory and Evidence, National Bureau of Economic Research Working Paper, No. 4334, Cambridge, MA. Rogoff, K. (1992), Traded Goods Consumption Smoothing and the Random Walk Behavior of the Real Exchange Rate, National Bureau of Economic Research Working Paper, No. 4119, Cambridge, MA. Samuelson, P. A. (1964), Theoretical notes on trade problems, Review of Economics and Statistics, 46, 145–154. Schmidt, P. ve Phillips, P. C. B. (1992), LM Tests for a Unit Root in the Presence of Deterministic Trends, Oxford Bulletin of Economics and Statistics, 54, 257–287. Taştan, H. (2005), Do Real Exchange Rates Contain a Unit Root? Evidence from Turkish Data, Applied Economics, 37, 2037–2053. Yoshikawa, H. (1990), On the Equilibrium Yen–Dollar Rate, American Economic Review, 80, 576– 583.