İMAM BUHARİ (810 - 870) Feridun Eser Geyve İmam Hatip Lisesi

advertisement
İMAM BUHARİ
(810 - 870)
Feridun Eser
Geyve İmam Hatip Lisesi
Felsefe Öğretmeni
İslam dininin iki temel kaynağı vardır: Kur’an-ı Kerim ve Hz. Muhammed’in sünneti
(hadisleri). İmam Buhari, hadis ilminin ve hadis alimlerinin önderi olarak, İslam dünyasının parlayan
yıldızlarından biridir. İmam Buhari, hadis alimlerinin (muhaddislerin) en meşhurudur. Hadis ilmi
dendiğinde, akla ilk gelen kişi, şüphesiz İmam Buhari’dir. O, Hz. Peygamberin (SAV) sahih hadislerini
toplayarak en büyük hadis kitabı olan Sahih-i Buhari’yi hazırlamıştır.
Gerçek ismi, Ebu Abdullah Muhammed bin İsmail’dir. 810 senesinde Buhara’da doğmuş,
kendisine bu nedenle “Buhari” denilmiştir. Buhara o yıllarda, İslami ilimlerin merkezlerinden biri idi.
İmam Buhari, babasını, küçük yaşlarda kaybetmiş ve eğitimi ile annesi ilgilenmiştir. Annesi,
yaşamı boyunca, onun eğitimi için hiçbir fedakarlıktan kaçınmamıştır. İmam Buhari, 10 yaşlarında
iken hadis ilmi ile meşgul olmaya ve hadis dersleri almaya başlamıştır. 15 yaşında iken, 70.000 hadisi
ezberlemiş durumda idi. Mekke başta olmak üzere Hicaz bölgesi, Mısır, İran ve Irak gibi İslam
kültürünün önemli merkezlerini dolaşmış ve gittiği yerlerdeki alimlerden dersler dinlemiştir.1
Hanbeli mezhebinin kurucusu olan Ahmed bin Hanbel, Buhari’nin hocalarından biridir.
Kendisinden hadis dersi almış olan bazı tanınmış kişiler şunlardır: Tirmizi, Nesai, İbn-i Ebu Davut,
Müslim bin Haccac.2
Hadislerin yazılıp yazılmaması hususu, çeşitli tartışmalara konu olmuştur. Bazı söylentilere
göre Hz. Peygamber (SAV), hadis yazmayı yasaklamış; bazılarına göre de teşvik etmiştir. Ancak şu var
ki; Hz. Ali ve Enes bin Malik gibi sahabeden bazı şahıslar, Hz. Peygamberden bizzat işittiklerinin bir
kısmını yazmışlardır. Buna dayanak olarak ta Haşr Suresi 7. ayet mealinde “Peygamber size ne
verirse onu alın, sizi neden men ederse geri durun.”, ve Nisa Suresi 80. ayet mealinde “Peygambere
itaat eden, Allah’a itaat etmiş gibi olur…” delillerine sığınmışlardır.3 Yani daha Hz. Peygamber (SAV)
hayatta iken, ondan işitilen sözlerin bir kısmı yazıya aktarılmıştı.
- Sahih-i Buhari Oluşuyor! İmam Buhari, hocası İshak bin Rahuye’nin “sahih hadislerin, müstakil bir kitapta toplanması”
tavsiyesi üzerine harekete geçmiş ve bu uğurda 16 yıl çalışmıştır.4 İmam Buhari’nin 16 yıl çalışarak
oluşturduğu Sahih-i Buhari isimli eser, İslam aleminde Kur’an’dan sonra en çok itibar edilen ikinci
temel kitap olma şerefini kazanmıştır. Bu çerçevede, yapmış olduğu hizmet, oldukça önemlidir!
İmam Buhari, topladığı ve işittiği hadislerin, güvenilir olmasına çok dikkat ederdi. Bunun için
de, hadis rivayet edenlerin hayatlarını gözlemlemiş; yaşantılarında dinin emirlerine açıktan
uymayanların, edep üzere yaşamayanların ve ahlaklarında kusur bulunanların nakletmiş oldukları
hadisleri dikkate almamıştır. Onun bu hassasiyeti, meşhurdur. Anlatılır ki; kaçırdığı devesini, içi boş
bir yem torbası ile kandırarak yakalamaya çalışan bir şahsa, bu tavrı nedeni ile güvenmemiş, onun
nakledeceği hadisi almaktan vazgeçmiştir. Gerçekte, hadis toplayan bütün alimler, hadis rivayet eden
kişinin fasık ve kötü hal sahibi olmamasına dikkat etmişlerdir.
İmam Buhari, 70.000’den fazla hadisi, senetleri (ravileri yani aktarıcıları) ile birlikte, ezbere
bilecek kadar Allah vergisi üstün bir hafıza sahibidir. İşittiği her hadisi, o hadisi aktaran kişinin adı ile
birlikte ezberliyor ve unutmuyordu.5
İslam alimlerinin bir çoğu, sözbirliği etmişçesine, “Kur’an-ı Kerim’den sonra en sahih kitap,
Sahih-i Buhari’dir” demişlerdir. İmam Buhari, duymuş olduğu 600.000 hadis içinden, titizlikle seçerek
hazırlamış olduğu bu kitabında, 7.275 hadisi şerife yer vermiştir. 6 büyük hadis külliyatı içinde, en
meşhuru olan Sahih-i Buhari’nin diğer adı, Cami-us Sahih’tir. İmam Buhari, bu kitabı Mescid-i
Haram’da yazmış ve yazacağı her hadisi, yazmadan evvel istihare yaparak, manevi işaret aldığında,
Mücteba UĞUR, İmam Buhari, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara, 1994, s.10 -13
Yeni Rehber Ansiklopedisi, İhlas Gazetecilik AŞ., İmam Buhari maddesi
3
İbrahim CANAN, Kütüb-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları, Cilt: 1, 1988, Ankara,s.. 26- 33
4
CANAN, a.g.e.s.197
5
UĞUR, a.g.e.s.13
1
2
abdestli olarak yazmıştır.6 Onun bu hassasiyeti göz önüne alındığında, -Sahih’indeki hadisleri kast
ederek- “Rivayet edilen hadisler içinde uydurma hadisler vardır” diyenlerin sözlerinin, ne kadar abes
olduğu anlaşılacaktır!
Zeynüddin Ahmed Zebidi, 7.275 hadisin yer aldığı Sahih-i Buhari’yi gözden geçirerek, tekrar
eden hadisleri ayırmış ve tekrarları çıkararak, hadis sayısını 4.000’e indirmiş, bu şekilde “Sahih-i
Buhari Muhtasarı” adlı kitabı hazırlamıştır. Osmanlıların son döneminde yaşayan alimlerden Ömer
Ziyauddin Dağıstani de, “Zübde-tül Buhari” (Buhari’nin Özü) adı ile benzeri bir kitap hazırlamıştır.
- Hz. Peygamber’in Sünneti ve Hadislerin Önemi İslam’ı tam olarak anlayabilmek ve yaşayabilmek için Hz. Peygamber’in (SAV) hadislerini
bilmek gerekir. Peygamber efendimizin sözlerinin ve uygulamalarının unutulmasına, gönlü razı
gelmiyordu. O, Müslümanlara hadis öğretmeyi kendine en büyük amaç edinmişti. Çünkü o, tam bir
peygamber aşığı idi ve iyi bir Müslümandı. Bir Müslüman için örnek alınacak en mükemmel kişi, Hz.
Peygamberdir. Hadis alimleri, o örneği, bize tanıtan kişilerdir. Bu bakımdan hadis alimlerinin
yaptıkları çalışmalar, son derece önemlidir.
Hadis, sözlüklerde “söz, haber” anlamına gelir; dini terim olarak, Peygamber efendimizin
(SAV) söylediği sözler, başkalarından görüp - duyup onayladığı ve bizzat kendisinin yaptığı işler
demektir. Hadis, sünnet kelimesi yerine de kullanılır. Hadislerle ilgili olan ilme, hadis ilmi denir.
Hadis ilminin gayesi, Müslümanların, dünya ve ahret mutluluğuna ulaşabilmelerini sağlamaktır.
Hadisler, başlıca şu hususları bildirmektedir: Kur’an-ı Kerim’e ve sünnete bağlılık, İslam ve
imanın şartları, ibadet, muamelat yani ticaret, sanat, ziraat ve bir takım toplumsal hak ve
yükümlülükler, iyi ahlak, sahabenin üstünlüğü, geçmiş kavimlerle ilgili bazı bilgiler, kıyametle ilgili
haberler, cennet, cehennem, melek ve şeytanlar, tıbbi öğütler..
Sünnet, Kur’an’ın açıklaması ve fıkhın kaynağıdır. Kur’an’ın daha iyi anlaşılması ve
yaşanabilmesi için hadisleri iyi bilmek ve anlamak gerekir. Kur’an’da açık olmayan bazı emirler,
hadislerle yani Hz. Peygamberin (SAV) söz ve uygulamaları ile açıklığa kavuşturulmuştur. Şöyle ki:
Kur’an’da defalarca “namaz kılın” denir; ancak namazın ne zaman ve nasıl kılınacağı anlatılmaz.
Müslümanlar, namazın ne zaman ve nasıl kılınacağını, Hz. Peygamberden öğrenmişlerdir. Kur’an’da
oruç tutmak emredilir; ancak orucun ne zaman ve nasıl tutulacağı ile ilgili hususlar da Kur’an’da yer
almaz. Oruçla ilgili ayrıntıları, Hz. Peygamberin uygulamalarından öğreniriz. Diğer ibadet ve
uygulamalarda da, vaziyet aynıdır. Bu bakımdan sünnet, Kur’an’ın açıklaması niteliğindedir ve
İslam’ın doğru bir biçimde yaşanabilmesi için bilinmesi zaruridir.
İslami bir kavram olarak “sünnet”, “kültür” kavramına karşılık gelir. Kültür, en genel anlamı
ile bir topluma özgü yaşama tarzıdır. Hz. Peygamberin sözleri ve uygulamaları, Müslümanlar
tarafından bir yaşam tarzı olarak benimsenmiştir. Hadisler, tüm Müslümanların ortak değeridir. Bu
bakımdan, sünneti terk etmek, İslam kültürünü terk etmektir. Sünnet, bu açıdan, İslam toplumunun
belirleyici vasfıdır. Nitekim Peygamber efendimiz, “Kim benim sünnetimden yüz çevirirse o, benim
yolumu terk etmiştir; benden değildir.” (Sahih-i Buhari) buyurmuştur. Selçuklu ve Osmanlılar, hadis
öğrenimine o derece önem vermişlerdir ki, hadis öğretimi için dar-ül hadis (hadis üniversitesi) denilen
özel medreseler kurmuşlardır.
Buhara valisi Halid bin Ahmed, İmam Buhari’den, evine gelerek çocukları için özel ders
vermesini ve bu derslere kimsenin alınmamasını istemişti. Valinin, çocuklarına özel ders isteğini
uygun bulmamıştı. İmam Buhari, bu isteğe karşılık, “Ben, ilim ehliyim; şunun bunun kapısına giderek
ilmin şerefini düşüremem. Bir kısım kimseleri hadis dinlemekten men ederek, birkaç kişiye hadis
öğretemem” cevabını vermişti. Bu olay üzerine İmam Buhari’nin, vali ile arası açılmıştı. Valinin
baskıları nedeni ile doğup büyüdüğü yer olan Buhara’dan ayrılmak zorunda kalmıştır. Bu olay, ona
çok dokunmuş ve; "Allahım! Artık yeryüzü bana dar gelmeye başladı, beni yanına al." şeklinde
üzüntüsünü dile getirmiştir. İmam Buhari, bu olayın üzerinden bir yıl geçmeden, 870 yılında,
Semerkant’ın Hartenk kasabasında Hakk'ın rahmetine kavuşmuştur; kabri oradadır.7
6
7
Yeni Rehber Ansiklopedisi, İhlas Gazetecilik AŞ., İmam Buhari maddesi
UĞUR, a.g.e.s.51,56
İmam Buhari, sadece hadis alimi değil aynı zamanda iyi bir fıkıhçıdır.8 Hadisler ve sahabe
görüşleri, İslam fıkhının temel kaynaklarındandır. İmam Buhari, Sahabe ve Tabiinin (Sahabenin
ardından gelen nesil) çeşitli meselelere ilişkin fetvalarını toplamış ve onları kitaplaştırmıştır.
- Hakkında Söylenenler Dostlarından Muhammed bin Yusuf anlatıyor: "Kendisiyle birlikte kaldığım bir gece, tam
onsekiz defa kalkıp kandili yaktığını gördüm. Her seferinde aklına gelen, bir şeyleri kaydediyordu.”
İmam Buhari’nin hocası olan İshak bin Rahuye; “Ey hadis ilmiyle uğraşanlar, Buhara'lı şu
gencin etrafında toplanın ve muhtaç olduğunuz her şeyi ondan öğrenin.” demiştir.
Zehebi onun için, “Zekada, ilimde, takva ve ibadette önde gelenlerdendir.” demiştir.
Muhammed bin İshak, Buhari için şöyle demiştir: “Şu gökkubbenin altında, Buhari'den daha
iyi hadis bilen bir insan görmedim.”
Abdullah Dehlevi ise şu ifadeyi kullanmıştır: “Şu üç kitabın eşi yoktur: Kur’an-ı Kerim,
Buhari-i şerif ve Celaleddin Rumi’nin Mesnevi’si!”
İmam Buhari, dürüst, cömert, yumuşak huylu ve hoşgörülü idi. Her insanın, bir değerinin
olduğuna inanırdı. Herkese, elinden geldiğince iyilik etmeye çalışırdı. Fakirlere çokça sadaka verir,
talebelerinin ihtiyaçlarını karşılardı. Az yer, az uyur, az konuşurdu. Yılın büyük kısmını, oruçlu
geçirirdi. En çok sevdiği şeylerden biri, dostlarına, özellikle Ramazan geceleri, hatimle namaz
kıldırmaktı. Yediklerinden, başkalarına da ikramda bulunmayı ihmal etmezdi. Kitap okumayı çok
severdi. Dil belası sayılan, gıybet ve dedikodudan özenle uzak dururdu.
Sahih-i Buhari, Selçuklu ve Osmanlı medreselerinde okutulan temel ders kitaplarından biri idi.
Kurtuluş Savaşı yıllarında, I. TBMM açılmadan evvel, Mustafa Kemal Atatürk’ün emri ile Hacı
Bayram ve Zincirli Camiilerinde Kur’an-ı Kerim ve Sahih-i Buhari hatimleri okunmaya başlanmıştır.
Kurtuluş Savaşı, hatimlerin manevi desteği ile başlamıştır. Cumhuriyetin ilanından sonra da, yine
Atatürk’ün arzusu ile Kur’an’ın Türkçe meali ve tefsiri hazırlanıp basılmış; Sahih-i Buhari de
Türkçe’ye çevrilmiştir.9 Bu gerçekler, Türk milletinin, Kur’an’a ve sünnete verdiği önem ve değeri
gösteren misallerdir. Halen, birçok evde veya kütüphanede, İmam Buhari’nin eserine rastlamak
mümkündür.
Eserleri:
Sahih-i Buhari (Sünni Müslümanların kabul ettiği altı büyük hadis kitabından biri ve ilki;
Kur’an’dan sonra İslam’da temel kabul edilen ikinci kaynaktır.)
Tarih-ül Kebir (Zamanına gelinceye kadar yaşamış olan hadis aktaran kişiler hakkında bilgiler
veren bir kitaptır),
Edeb-ül Müfred (İslam ahlakı ile ilgili hadislerin toplandığı bir kitaptır),
Tefsir-ül Kebir (İmam Buhari’nin hazırlamış olduğu tefsir kitabıdır.),
Esma-üs Sahabe (Bu kitabın, İmam Buhari’ye ait olup olmadığı tartışmalıdır.)
Feridun Eser
Geyve İmam Hatip Lisesi
Felsefe Öğretmeni
KAYNAK:
TÜRK İSLAM MEDENİYETİNİN YILDIZLARI
Yazarı: Feridun Eser
Eğitimde Birlik Derneği Kültür yayınları-2, Ankara, 2011
8
9
CANAN, a.g.e.s..188
UĞUR, a.g.e.s.121,122
Download