İlaç-kaplı stent yerleştirilmesinden 12 ay sonra klopidogrel’in kesilmesi veya devam edilmesi : OPTIDUAL randomize çalışması Giriş İlaç kaplı stentler(DES), perkutanöz koroner girişim(PCI)1 yapılan koroner arter hastalarında sonuçları önemli derecede iyileştirmiştir. DES implante edildikten sonra hastalar, stent tromboz riski ve advers kardiyak sonuçları azaltmak için dual antiplatelet terapi(DAPT) ile tedavi edilirler. Bu tedavi, P2Y12reseptör inhibitörü ile asprin kombinasyonunu içerir2. Yeni jenerasyon DES’lerde stent trombozu artık nadir bir durum haline gelse de, yine de hayatı tehtid etmektedir3. Güncel olarak DES implantasyonundan sonra 6-12 ay süreyle dual antiplatelet tedavisi önerilmektedir4,5. Ancak, optimum tedavi süresi hala tartışma konusudur. Önceki çalışmaların kanıtlarına göre6-9, DAPT süresini uzatmak kanama riskini arttırmakla birlikte trombotik olay riskini azaltmamaktadır. Aynı şekilde bazı randomize çalışmaların verileri göstermiştir ki, kısa süreli DAPT (3-6ay), uzun süreli DAPT’a(örn 12-24 ay) kıyaslandığında, benzer sayıda major kardiyovasküler olay ve daha düşük kanama oranları görülmüştür10; bu çalışmaların median takip süresi 16.8 ay idi. Daha yeni çalışmalar DES implantasyonundan sonra uzun süreli DAPT’ın yararını gösterememiştir: ISAR-SAFE11 ve ITALIC12 çalışmaları, 6 ve 12 aylık klopidogrel tedavisinin net klinik sonuçları arasında fark olmadığını bulmuştur. Ancak büyük DAPT13 çalışması göstermiştir ki; tek başına asprin tedavisine kıyasla DAPT tedavisini 18 aya uzatmak(DES yerleştirilmesinden 1 sene sonra), stent trombozu ve major advers kardiyovasküler ve serebrovasküler olay risklerini azaltmış, ancak kanama riski artışıyla ilişkili bulunmuştur. Ayrıca kanama,travma veya kanser nedenli non-kardiyovasküler mortalitenin başını çektiği bir tüm-nedenli-mortaliteler artışı göze çarpıyordu. Bu sonuçları bağdaştırmak zordur ve stent implantasyonundan sonra uygun DAPT süresiyle ilgili daha fazla veriye ihtiyaç duyulduğunu gösterir. Az sayıda çalışma özel olarak “çok-uzun süreli DAPT kullanımı”nı konu almıştır, ancak onların sonuçlarına göre; uzun süreli çok-geç stent trombozu riski biraz doğrusal ve düşüktür: özellikle yeni jenerasyon stentlerin kullanımı ile13-15; dolayısıyla, uzun süreli DAPT kullanımının geç-stent trombozunu önlemede bir yararı varsa, 12-18 aydan sonra risk düşüşü beklemek için belirli bir neden yoktur. Bu yüzden biz, çok uzun-süreli DAPT’ın klinik sonuçları iyileştirmedeki değerini araştırmak istedik. OPTImal DUAL antiplatelet tedavi(OPTIDUAL) çalışması şu soru için dizayn edilmiştir: DES alan hastalarda PCI sonrası klopidogrel tedavisini uzatmak, 12.ayda kesmeye kıyasla daha üstün net klinik sonuçlar getiriyor mu getirmiyor mu? Yöntemler Çalışma Dizaynı OPTIDUAL, koroner stentlemeden sonra DAPT’ın 12 veya 48 ay devam ettirilmesinin yarar ve risklerinin karşılaştırıldığı, araştırmacı tarafından başlatılan, çok merkezli, açık etiketli, randomize bir çalışmadır16. Araştırmacılar yalnızca çalışma dizaynından ve yönetiminden, data analizinden ve manuscript ve final içeriğin yazımından sorumludur. Çalışma protokolü bağımsız etik komitesi tarafından onaylanmıştır(CPP 34-2008). Çalışma helsinki bildirgesine, International Conference on Harmonisation Good Clinical Practice kılavuzlarına ve yürürlükte olan yasalara uygun olarak yürütülmüştür. Çalışma Popülasyonu Uygun hastalarda stabil anjina, sessiz iskemi veya akut koroner sendrom semptomları(örn anstabil anjina, non-ST elevasyonlu MI, veya ST-elevasyonlu MI) ile birlikte 2.25mm çapından büyük bir ana damarda(native vessel) lokalize 1 veya daha fazla >%50 stenozlu lezyon, ve herhangi bir türde 1 veya daha fazla DES implantasyonu. Major dışlama kriteri şunları içermektedir: oral antikoagülasyon, korunmamış bir sol ana koronter artere DES implantasyonu, malignite ve 2 yılın altında hayat beklentisiyle ilişkili diğer durumlar. Aynı işlem sırasında çıplak-metal stent(bare metal) implante edilen hastalar da çalışmaya dahil edildi. Tüm hastalara yazılı onam formu imzalatıldı. Müdahale DES implantasyonundan 12 ± 3 ay sonra, DAPT(klopidogrel + asprin) tedavisi alan ve major kardiyovasküler veya serebrovasküler olay yaşamamış hastalar rasgele eşit (1:1) 2 gruba ayrılmıştır. İlk gruba 36 ay daha günde 75mg klopidogrel(uzatılmış DAPT grubu) verilecek(DAPT ile toplam tedavi süresi 48 ± 3 ay), diğer grubun ise klopidogrel’i kesilecekti(asprin grubu). Prosedür sonrası asprin kullanımı süresiz olarak reçete edildi.(75-160mg/gün, yerel standartlara göre). PCI sırasında klopidogrel yerine prasugrel alan hastalar(n=18, tüm randomize hastaların %1.3’ü), randomizasyondan ≥6 ay önce klopidogrel’e geçiş yapmıştır. Randomizasyon, interaktif bir sesli yanıt sistemini kullanan merkez tarafından stratifiye edilmiştir(tabakalandırılmıştır). Klinik Takip Başlangıçtaki hasta özellikleri, klinik ve prosedürel bilgiler randomizasyon sırasında alındı. Tüm hastalara 6 ayda bir klinik takip planlandı(randomizasyondan sonra 6-36 ay süreyle); dolayısıyla her hasta 1-6 adet takip vizitine katıldı(en az biri hastanede olmak üzere). Takip vizitlerinin %60.9’u ofiste olmadı; bunların yerine telefon görüşmesi yapıldı. Görüşmeyi, tüm hastaneye yatışlar ve/veya major olaylar hakkında deneyimi olan, özel ve eğitimli çalışma koordinatörleri/klinik araştırma asistanları gerçekleştirdi. Son takip viziti, araştırmacı ile bir klinik vizit şeklinde gerçekleşti. Sonuçlar ve Tanımlamalar “Primer sonuç”: tüm nedenlere bağlı mortalite, non-fatal miyokard enfarktüsü, inme veya majör kanama ile tanımlanan “net advers klinik olaylar” idi. Myokard enfarktüsü şu şekilde tanımlanmıştır: myokardial iskemi ile tutarlı klinik veya elektrokardiyografik değişiklikler ile birlikte evrensel olarak tanımlanan normalin üst sınırını aşmış kardiyak biyomarker’lar’ın varlığı17. Serebral görüntüleme sonucuna göre inme, iskemik veya hemorajik olarak sınıflandırılmıştır. Major kanama Uluslararası Tromboz ve Hemostaz Cemiyeti(ISTH) 18 klasifikasyonu’na göre tanımlanmıştır (ölümcül kanama, ve/veya kritik bir yerde veya organda semptomatik kanama ve/veya hemoglobin seviyesinde ≥20g/L düşüşe neden olan, veya ≥2 ünite tam kan veya eritrosit transfüzyonu gerektiren kanama). “Sekonder sonuçlar”, primer sonucun ayrı ayrı bileşenleriydi: stent trombozu(akademik araştırma konsorsiyum’una[ARC] göre tanımlanmıştır); tedavi edilen damarın tekrar revaskülerizasyonu; ve kanama. Kanama şunlara göre tanımlanmıştır= ISTH18, Tıkalı Koroner Arterler için Streptokinaz ve doku plazminojen aktivatörü küresel Kullanımı(GUSTO)20(orta veya şiddetli), Miyokard enfarksiyonunda tromboliz(TIMI)21(major ve minör), ve Kanama Akademik Araştırma Konsorsiyum’u(BARC)19 tip 2,3, 5 klasifikasyonları. Randomizasyondan sonra oluşan tüm olaylar, randomizasyondan haberi olmayan(kör) bağımsız bir klinik olay komitesi tarafından değerlendirilecek(hüküm verilecektir). Sonuçların detaylı tanımları Supplementary material online, Appendix S3’de mevcuttur. İstatistiksel değerlendirmeler Çalışma, bir üstünlük(superiority) çalışması olarak dizayn edildi: The trial was designed as a superiority trial: a sample size of 983 patients per arm was calculated to provide 80% power to demonstrate a significant reduction in the primary composite outcome at 3 years postrandomization from 7% with aspirin alone to 4% with prolonged DAPT, using survival analysis based on a Cox model and a 5% two-sided significance level. Temmuz 2014’de kaynak eksikliği ve beklenenden daha düşük katılım olması yüzünden, yürütme komitesi eylül 2014 sonunda takibi sonlandırmayı önerdi. Tüm analizler tedavi-niyetli prensibe(intention-to-treat) göre yapıldı, randomize edilen tüm hastalar tahsis edildikleri gruplarına göre değerlendirildi. The primary and secondary outcomes related to time to an event were analysed in a survival analysis based on a Cox model. Olay oluşumayla ilgili değerlerin eksik olduğu durumlarda, hastalar son vizit zamanlarında sensörlenmiştir. Takip sırasında sağkalım durumu Kaplan-Meier eğrileri ile açıklanmıştır. In addition, since it cannot be excluded that patients who were censored differed from those who were still being followed (informative censoring), thus possibly inducing a bias, we performed an additional ‘inverse probability of censoring’ weighted analysis that incorporates confounders to account for potential imbalances due to censoring patterns.22,23. Diğer sekonder sonuçlar Chi-kare veya fisher’s exact test ile analiz edildi. İki-yanlı anlamlılık düzeyi %5’e sabitlendi. Bu çalışma kör olmadığı için, randomize tedaviyle uyumun(kompliyans) sonuçlarımız üzerine etkilerini belirlemek önemliydi. Bu yüzden, ayrıca hassasiyet analizleri yaptık: (1): a perprotocol analysis (treatment as attributed by randomization taken until the last follow-up visit, no premature discontinuation of the study); (ii) an ‘as treated’ analysis with all randomized patients analysed as a function of the treatment really taken (i.e. a patient randomized in the aspirin group but who received clopidogrel during their follow-up was considered to be in the extended-DAPT group. All tests were performed with SAS version 9.3 (SAS Institute Inc., Cary, NC, USA). Sonuçlar Hastalar ve prosedürler Ocak 2009-Ocak 2013 tarihleri arasında, DES implantasyonu yapılan ve DAPT tedavisi alan 1799 hasta çalışmaya dahil edilmiştir. Hastaların çoğunluğu(n=1396) DES implantasyonundan hemen sonra dahil edilmiştir, kalanlar DES implantasyonundan 12 ± 3 ay sonra dahil edilmiştir. DES implantasyonundan 12 ± 3 ay sonra, PCI’dan hemen sonra dahil edilen 1396 hastanın 401’i randomize edilmedi. Randomizasyonda(ortalama ± SD 12 ± 3 ay sonra) DAPT alan, MI, inme veya girişim süresinde major kanama olayı olmayan 1398 hasta, rasgele 2 gruba ayrıldı: İlk grup 36 ay süreyle klopidogrel(75mg/gün) ve asprin(75-160mg/gün) alacak : “uzatılmış DAPT grubu” ; ikinci grup ise yalnızca asprin(75-160 mg/gün) alacaktı: “asprin grubu”. Şekil 1 çalışma akışını özetlemektedir. 13 hasta(6 tanesi uzatılmış-DAPT grubuna, 7 tanesi asprin grubuna atanmıştı) analiz edilemedi(2 hasta onamını geri çekti, 11 hasta için bilgi mevcut değildi). Hem başlangıç hem prosedür özellikleri iki grup arasında iyi dengelenmişti(>75 yaş ve damar revaskülerizasyon hedefi olan LAD hariç: ikisi de asprin grubunda anlamlı derecede yüksekti(Tablo1). Popülasyonun ortalama ± yaşı 64.1 ± 11.1 yıl idi; hastaların %31.4’ü diyabetus mellitus idi, %17.4’ünde MI öyküsü vardı, %26.4’ünde geçmiş PCI öyküsü vardı. Genel olarak, 5014 hasta(36.24%) akut koroner sendrom ile prezente olmuşken, kalan %63.86 hastada PCI elektif olarak yapıldı. Başlangıçtaki lezyon ve anjiyografik özelliklere göre, hastaların %54.7 ‘sinde multi-damar(çoklu damar) hastalığı vardır. Sol anterior inen koroner arter hastaların %60.2’sinde revaskülerizasyon için hedef damardı. Ortalama olarak her hastaya 1.5 ± 0.8 DES yapıldı ve toplam stent uzunluğu hasta başına 18.72 ± 7.45 mm idi. Stentin ortalama ± SD(standart deviasyon) çapı : 3.01 ± 1.35mm idi. Hastaların %34.3’ünde ilk-jenerasyon(sirolimus salınımlı ve paklitaksel salınımlı stentler) DES, geri kalanında(%65.7) ikinci-jenerasyon DES(zotarolimus salınımlı, everolimus salınımlı, veya biyodegredable(bozunabilir) polimer biolimus-salınımlı stentler). İndex(ilk,ana) prosedürden sonra kanıta dayalı ilaç kullanımı yüksekti: hastaların %93.9’u statin, %79.8’i ß-bloker, ve %74.7’si bir anjiyotensin-converting enzim inhibitörü veya anjiyotensin II reseptör blokeri kullanıyordu. Hastaların yarısında proton-pompa inhibitörleri kullanıldı(%48.3). Tüm hastalar en az 6 ay süreyle takip edildi. Hastaların %43.7’si maximum süreyle takip edildi(randomizasyondan sonra 36 ay). Şekil1:T