Türkiye'nin Taraf Olmadığı UNESCO Uluslararası Anlaşma, Sözleşme ve Protokolleri Hakkında Rapor 1. İmza Protokolü ve İşbu Anlaşma’nın IV.Maddesinde Belirtilen Sertifika Model Formu ile 10 Aralık 1948 tarihinde Beyrut’ta imzalanan Eğitsel, Bilimsel ve Kültürel Karakteri Olan Görsel ve İşitsel Malzemelerin Uluslararası Dolaşımını Kolaylaştıran Anlaşma (Agreement for Facilitating the International Circulation of Visual and Auditory Materials of an Educational, Scientific and Cultural Character with Protocol of Signature and model form of certificate provided for in Article IV of the abovementioned Agreement. Beirut, 10 December 1948.) İşbu anlaşma, eğitsel, bilimsel, kültürel karakterde görsel ve işitsel materyallerin uluslararası dolaşımının kolaylaştırılmasını amaçlamaktadır. Anlaşmanın 1.maddesinde, hangi materyallerin eğitsel, kültürel, bilimsel karakterde sayılabileceği tanımlanmaktadır. 1.madde, eğitsel, kültürel, bilimsel karakterde sayılacak materyallerin kriterlerini sıralamıştır. Buna göre: a. Materyalin öncelikli amacı veya etkisi bir konunun veya konunun bir yönünün geliştirilmesi için bilgi sağlamak, bilgilendirmek, yol göstermek ise Aynı şekilde, materyalin içeriği o konuda bilgi edinilmesini, bilginin artmasını, yayılmasını ve uluslararası anlayış ve iyi niyetin artırılmasını sağlayacak nitelikte ise b. Materyaller özgün, kesin, temsil edici ise c. Materyalin teknik özelliği niteliği gereği materyalin kullanım amacını, ondan elde edilen faydayı etkilemiyorsa materyal eğitsel, kültürel, bilimsel karakterde sayılacaktır. Anlaşma hükümlerinin hangi tür ve formdaki materyallere uygulanacağı 2. maddede açıklanmıştır. Buna göre filmler, mikrofilmler, her tür ve formda ses kayıtları, lam, statik veya hareketli modeller, duvar çizimleri, haritalar, posterler anlaşma kapsamında materyal olarak değerlendirileceklerdir. Anlaşmanın yürürlüğe girmesinden itibaren altı ay içerisinde taraf devletin yukarıda tanımlanan türde materyalleri her tür vergiden, niceliksel kısıtlamadan ve ithalat lisansı uygulamasından muaf tutma, bu materyallere istisna ve serbesti tanıma yükümlülüğü bulunmaktadır. Ancak Anlaşmanın 3.maddesi 2.fıkrasında Anlaşma’da anılan materyallerin, nereden geldiğine veya yapısına bakılmaksızın taraf devlet ülkesine giren tüm mallara uygulanan damga vergisi gibi vergi bedel ve harçlardan muaf tutulmayacağı belirtilmektedir Taraf devletlerin yukarıda anılan serbesti ve imtiyazları tanıdığı sınıfta yer alan materyallere ithalata bağlı olmayan vergiler açısından, kendi ülkesinin ürettiği ürünlere uygulananın üzerinde bir vergi veya kesinti uygulaması mümkün değildir. Taraf devletler, yine anlaşma kapsamındaki materyallere yurt içinde üretilen materyallere denk uygulamalar getirmekle yükümlüdür. Anlaşmada öngörülen ayrıcalıkların anlaşmaya taraf olmayan devlet menşeli materyallere uygulanmaması taraf olan devletin uluslararası yükümlülüklerine veya ekonomi politikalarına aykırılık teşkil ediyorsa söz konusu anlaşmada yer alan düzenlemeler devlet uygulamasına engel oluşturmayacaktır. Anlaşma’nın IV. maddesinde Taraf devletin ülkesine girecek ve serbestilerden yararlanacak materyallere, materyalin anlaşmada tanımlanan nitelikte olduklarını gösterir sertifika verilmesi öngörülmektedir. Bu sertifika materyalin menşe devleti kurumları veya UNESCO tarafından verilebilmektedir. Birleşmiş Milletler tarafından tanınan uluslararası organizasyonların çıkardığı eğitsel, bilimsel, kültürel nitelikte materyallere sertifika UNESCO tarafından verilebilecektir. Sertifikalandırılmış bir materyal başka bir taraf devlet ülkesine bu anlaşma hükümleri çerçevesinde giriş talep ettiğinde, giriş talep edilen ülke, materyalin belirtilen ayrıcalıklardan faydalanabilecek nitelikte olup olmadığına karar verecektir. Anlaşmaya göre sertifikalar materyalin üretildiği devlet veya UNESCO tarafından verilmekte ancak her devlet ülkesine giriş talep eden materyalin niteliklerini kontrol etmekte ve girişe karar vermektedir. Talepte bulunulan Devletin sözkonusu materyali uygun bulmama hakkı bulunmaktadır. Talepte bulunulan Devlet, materyale bilimsel eğitsel kültürel materyallere tanınan ayrıcalıkları sağlamayı uygun bulmazsa, sertifikayı veren devleti veya UNESCO’yu haberdar etmek durumundadır. Devletin verdiği karar nihaidir. Ancak devletin de bu kararı verirken UNESCO’nun veya sertifikayı veren devletin sunumunu dikkate almak durumundadır. Talepte bulunulan Devletin yetkili kurumlarının, ithalatçının materyali kâr amacı gütmeyen kullanımını garantilemek için yaptırım uygulama yetkisine sahip olması gerekmektedir. Anlaşma kapsamındaki ürünü kabul eden devletin, ürünü, ticari amaçlarla kullanıma karşı koruması ve bunun için gerekli önlemleri alması gerekmektedir. Anlaşma kapsamındaki materyalin ithali veya kanunlara uygun olarak denetime tabi tutulması kamu düzeni ve güvenlik gerekçeleri nedeniyle mümkün olup bu anlaşmaya aykırılık teşkil etmemektedir. Taraf devletler, sertifika verilen her materyalin sertifikasının bir örneğini; UNESCO’ya göndermesi gerekmektedir. Aynı şekilde, taraf devletler ülkesine sokmayı reddettiği materyaller için alınan kararı ve kararın gerekçesini UNESCO’yu bildirmelidir. UNESCO’nun ise bu kararlardan tüm devletleri haberdar etme ve materyallerin sertifikaları ile materyallere ilişkin verilen kararları içeren katalog hazırlama yükümlülüğü bulunmaktadır. Devletler ayrıca anlaşmada tanımlanan türde materyallerin uluslararası serbest dolaşımına engel teşkil edebilecek, bu anlaşma ile ortadan kaldırılmayan kısıtlamaları mümkün olan en aşağı seviyeye indirmek için çaba sarf edeceklerdir. Anlaşmanın 8.maddesi gereği taraf devletler anlaşmanın yürürlüğe girmesinden itibaren 6 ay içerisinde anlaşmanın uygulanması için aldıkları önlemleri UNESCO’ya bildirmekle yükümlüdürler. UNESCO bahse konu bildirimlerden taraf devletleri haberdar edecektir. Anlaşmanın 4. ve 5. maddelerine ilişkin ihtilaflar hariç Anlaşmadan doğan uyuşmazlıkların çözümü, her iki tarafın da Uluslararası Adalet Divanı (UAD) Statüsü’ ne taraf olması halinde UAD’nın yetkisindedir. Anlaşmazlık taraflarından birinin veya her iki tarafın da UAD Statüsü’ ne taraf olmaması halinde, devletler uygun görürlerse, tahkime veya bir başka uyuşmazlık çözüm yöntemine başvurması mümkündür. Taraflar anlaşmayı her zaman feshedebilir. Ancak bunun için anlaşmanın o devlet için yürürlüğe girişinin üzerinden 3 yıl geçmiş olması gerekmektedir. Fesih bildirimi bildirimin BM Genel Sekreterine ulaşmasından bir yıl sonra başlar. Anlaşmanın yürürlüğe girişinden itibaren 3 yıl geçtikten sonra, taraf devlet ülkesinin belli bir bölümünde devletin uluslararası sorumluluğu sebebiyle işbu anlaşmanın uygulanmamasının istenmesi mümkündür. Başka bir ifadeyle, uluslararası sorumluluk sebebiyle anlaşmanın bölgesel olarak yürürlükten kaldırılması mümkündür. Bu anlaşmanın taraf olacak devletin diğer uluslararası sorumluluklarına aykırılık teşkil etmesi halinde, uluslararası yükümlülüğün bulunduğu bölgelerde uygulanmaması mümkündür. Bu halde devletin anlaşmayı kabul ederken durumu bildirmesi gerekmektedir. Anlaşmadaki hiçbir düzenleme Birleşmiş Milletler veya BM uzman kuruluşlarıyla serbest dolaşımı kolaylaştırmak için yapılacak diğer anlaşmaların akdedilmesine engel teşkil etmemektedir. Örneğin, Birleşmiş Milletler uzman kuruluşlarından olan WIPO ile daha kapsamlı düzenlemeler içeren bir anlaşma yapılması öngörüldüğünde, bu anlaşmadaki düzenlemelerin anılan türde bir anlaşmanın yapılmasına engel teşkil edecek şekilde yorumlanması mümkün olmayacaktır. Anlaşmaya taraf, 38 devlet bulunmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Norveç bu devletlerden bazılarıdır. Taraf devletler arasında gerek Batı Avrupa devletleri gerek Uzak Doğu devletlerinin çoğunun yer almaması dikkati çekmektedir. Değerlendirme: Bu anlaşmanın kabulü ciddi vergi düzenlemeleri yapılması yükümlülüğünü de beraberinde getirecektir. Anlaşma’nın kabulü ile, iç hukukta yeralan vergi, harç, muafiyet ve benzeri uygulamaları düzenleyen mevzuatta değişikliğe gidilmesi gerekecektir. Ayrıca anlaşma metninde ayrıcalık ve muafiyet tanınması öngörülen materyallere ilişkin olarak geniş ve genel tanımlama yapılmış olduğundan kapsamın büyük ölçüde devletçe belirlenmesi gerekecek bu ise kapsamlı bir çalışma gerektirecektir. Anlaşmaya taraf devletlerin anlaşmanın yürürlüğe girmesinden itibaren altı ay içinde mevzuatlarında gerekli değişiklikleri yapmaları beklenmektedir. Bu sürenin kısalığı dikkati çekmektedir. Anılan anlaşmanın imzalanmasının öngörülmesi halinde gerekli değişikliklerin anlaşma yürürlüğe girmeden yapılması ve anlaşma uygun bulunacağı zaman söz konusu hazırlıkların tamamlanmış olması önem teşkil etmektedir. Anlaşmada anılan tedbir ve önlemler geniş niteliktedir. Bu önlemler çerçevesinde devletin sorumluluğunun sınırları açık olarak belirlenememektedir. Örneğin, bir devletin ülkesi içinde materyali korumak için alacağı önlemlerin yeterliliği hususu belirgin değildir. Devletin ne tür sorumluluğu olduğu, bu sorumluluğun ne genişlikte bir etkinlik sağlayacağı, devletin sorumluluğunu yerine getirmemesi halinde eser sahibine karşı ne tür bir yükümlüğünün doğacağı cevaplanması gereken bazı sorulardır. Anlaşmada, açıkça WIPO gibi uzman kuruluşlarca hazırlanan anlaşmalarının uygulanmasına işbu anlaşmanın engel olmayacağı belirtilmektedir. Bu açıdan, özellikle WIPO’nun aynı konuyu içeren bir anlaşması bulunması halinde WIPO anlaşmasına taraf olunmasının yeterli olacağı akla gelmektedir. Anlaşma uyuşmazlık halinde UAD’nin yetkili olabileceği bir düzenlemeyi içermektedir. Bu hususun anlaşmaya taraf olmasının kararlaştırılması halinde çekinceler bakımından göz önünde bulundurulmasının faydalı olacağı akla gelmektedir. 2. 17 Haziran 1950 tarihinde Floransa’da imzalanan, Eğitsel, Bilimsel ve Kültürel Malzemenin İthaline dair Anlaşma, A’dan E’ye ekler ve Ek Protokol (Agreement on the Importation of Educational, Scientific and Cultural Materials with Annexes A to E and Protocol annexed. Florence, 17 June 1950.) Bu Anlaşma genel itibariyle kitaplar, yayınlar ve diğer eğitsel, bilimsel ve kültürel materyallerin serbest dolaşımını kolaylaştırmayı hedeflemektedir. Bu amaçla, anlaşmanın birinci maddesinde taraf devletlerin, anlaşma kapsamındaki bilimsel, eğitsel ve teknik nitelikteki eserler bakımından ithalatta alınan gümrük vergisi ve diğer vergi veya harçlar ile ithalatla bağlantılı vergi veya harçların uygulamamasını, eserlere bunlardan muafiyet sağlamasını öngörmektedir. Ancak düzenlemeler devletlerin benzer nitelikteki yerli materyallerden alınan miktarı aşmamak kaydıyla ülke içinde, ihraç edilen materyallere vergi uygulamalarına ve yerli ürünlere doğrudan veya dolaylı koruma sağlamayan, vergilendirme geliri amaçlamayan gümrük hizmetlerinin karşılığı için bedel tarh etmelerine engel teşkil etmemektedir. Anlaşmanın 2. maddesine göre taraf devletlerin ayrıca, anlaşmada sayılan nitelikleri haiz dokümanlara lisans verme ve döviz kuru kolaylığı sağlama yükümlülüğü bulunmaktadır. Anılan maddenin ikinci fıkrasına göre ithal miktarına kısıtlama getirilmesi veya döviz kurunun kontrol edilmesi durumlarında taraf devletler diğer eğitsel, bilimsel, kültürel nitelikli materyallerin ithali için gerekli döviz kuru kolaylığını ve lisansı sağlamakla yükümlüdürler. Bilimsel, kültürel, eğitsel nitelikte olup sergilenmek amacıyla geçici ithal edilen materyallere de lisans verme, sunulan hizmetler için kesilenler dışında diğer harçlardan ve vergilerden muafiyet gibi mümkün olan her kolaylığın sağlanması taraf devletlerin diğer bir yükümlülüğünü oluşturmaktadır. Anlaşma Taraf devletlere sergi sonunda materyalin geri gönderilmesi şartı getirilmesine olanak tanımaktadır. Anlaşmaya göre taraf devletler mümkün olduğu oranda bahsi geçen materyallerin serbest dolaşımını sağlamaya ve buna engel olan yasak ve kısıtlamaları kaldırmaya çaba sarf etmeli, bunun için idari süreçleri basitleştirmeli, gümrük sürecini hızlandırmalı, gümrük formalitelerini kolaylaştırmalıdırlar. Anlaşma, millî güvenlik, kamu düzeni ve genel ahlak gerekçeleriyle devletlerin gerekli önlemleri almasına ve materyallerin ithaline veya ithalinden sonra dolaşımına kısıtlama veya yasaklama getiren düzenlemeler yapmasına engel teşkil etmemektedir. Aynı şekilde sözkonusu anlaşma, telif hakları, marka, patent konularına ilişkin mevcut mevzuat ve diğer uluslararası anlaşmalara değişiklik getirmemektedir. Anlaşmada, anlaşmanın uygulanması veya yorumuna ilişkin olarak uyuşmazlık doğması halinde müzakere veya uzlaşmaya başvurulması öngörülmektedir. Materyalin eğitsel, bilimsel, kültürel karakteri konusunda taraf devletler arasında anlaşmazlık doğması halinde tarafların istemiyle UNESCO Genel Direktöründen istişari görüş alınması mümkündür. Anlaşma yürürlüğe girdikten sonra anlaşmaya taraf olunması halinde, taraf olunmasından itibaren 3 ay içinde anlaşmanın tam ve etkin uygulanması için gerekli önlemlerin alınması gerekmektedir. 3 aylık sürenin bitiminden itibaren 1 ay içinde taraf devletin bu önlemlerle ilgili UNESCO’ya rapor sunma yükümlülüğü bulunmaktadır. UNESCO daha sonra bu raporu taraf devletlere iletecektir. Anlaşmaya taraf devlet sayısı 101’dir. Değerlendirme: Bu anlaşma geniş vergi muafiyeti ve ithale ilişkin ödemeler açısından istisnaları beraberinde getirmektedir. Ancak yine, anlaşmada bahsi geçen istisna ve muafiyetlerin çerçevesi geniş tutulmuştur. Bu durumun ise anılan muafiyetlerin ve bunların kapsamının ne olacağı hakkında çelişkiye düşülmesine sebebiyet verebileceği akla gelmektedir. Yukarıda ifade edildiği gibi, Anlaşma devletlere serbest dolaşımı kolaylaştıracak düzenlemeleri yapmaları için 3 aylık bir süre tanımaktadır. Anılan düzenlemelerin geniş bir alanı kapsayacağı akla gelmekte ve bu sebeple sağlanan 3 aylık sürenin ilgili işlemler için yeterli olmayabileceği değerlendirilmektedir. Sayılan nedenlerle bahse konu anlaşmanın imzalanmasının kararlaştırılması halinde gerekli düzenlemelerin anlaşma imzalanmadan önce yapılmasının faydalı olacağı değerlendirmektedir. Patent ve marka gibi konularda mevcut düzenlemelere anılan anlaşmanın değişiklik getirmediği dikkati çekmektedir. Başta WIPO ile ilişkili anlaşmalar gelmek üzere devletimizin taraf olduğu anlaşmalara değişiklik getirilmesi söz konusu olmayacaktır. Bu durumda, anılan düzenlemeler ile bahse konu 1950 tarihli UNESCO anlaşmasının bir arada uygulanması ve ilgili her tür düzenlemenin bu durum göz önünde tutularak yapılması gerekecektir. Yapılacak yeni düzenlemeler için daha kapsamlı bir çalışma gerekeceği değerlendirilmektedir. 3. 26 Kasım 1976 tarihinde Nairobi’de imzalanan Eğitsel, Bilimsel ve Kültürel Malzemenin İthaline İlişkin Anlaşma’ya ilişkin Protokol ve A’dan H’ye ekleri (Protocol to the Agreement on the Importation of Educational Scientific or Cultural Materials with Annexes A to H, Nairobi, 26. November 1976.) Bu Protokol ile, 17 Haziran 1950 tarihli Eğitsel, Bilimsel ve Kültürel Malzemenin İthaline dair Anlaşmanın uygulandığı materyallerin kapsamı genişletilmektedir. Protokolün 4. maddesi ile protokolün ekinde yeralan ithal edilen materyaller için de gümrük vergilerinden ve ithalatta uygulanan diğer vergilerden muafiyet öngörülmüştür. Protokolde yine taraf devletlere benzer nitelikteki yerli materyallerden alınan miktarı aşmamak kaydıyla ülke içinde, ithal edilen materyallere vergi uygulayabilme imkânı tanınmış olmakla birlikte, ana anlaşmadan farklı olarak bu maddeye istisna getirilmiştir. Protokolün 2. bölümünde, Anlaşmanın 2.maddesinde lisans verme yükümü tanınan materyaller başta gelmek üzere bazı materyallere bu vergilerden muafiyet tanınmaktadır. Protokol’ün 16.maddesine göre Protokol’ün II. bölümüne çekince koymak mümkündür. Protokolün 4. bölümünde dokümanlara lisans verme ve döviz kuru kolaylığı sağlama yükümlülüğünün kapsamı genişletilmektedir. Bu maddeye de çekince koymak mümkündür. Protokolün 16. maddesi devletlere Protokolü imzalarken, onaylarken veya Protokole katılırken bu maddede sayılan bazı bölümleri veya ekleri ile bağlı olmayacağını bildirme imkânı tanımıştır. Bu çerçevede protokolde belirtilen malları gümrük vergisi muafiyeti dışında tutmak mümkündür. Anılan maddede gelişmekte olan devletlerin ulusal endüstrilerini korumaları için getirilmiş bir istisna da yer almaktadır. Protokol ayrıca ana Anlaşmanın görme engellilere ilişkin materyallere tanıdığı muafiyeti de genişleterek bu hakları tüm engelliler için hazırlanmış materyallere tanımaktadır. Protokolde yukarda bahsedilen, sergilerde kolaylıktan yararlanacak materyallerin kapsamı genişletilmiş ve ayrıca bunların yeniden ihracında aynı kolaylıklardan yararlanması hususuna düzenleme getirilmiştir. Taraf devletlerin alacağı genel önlemlerin kapsamı, protokolün eklerini kapsayacak şekilde genişletmiştir. Protokol ile ana Anlaşma hükümlerinde gelişmekte olan ülkeler lehine değişiklikler yapılmış, bu devletlere özel durumları gereği bazı ayrıcalıklar tanınmıştır Protokol, ana Anlaşmayı ekonomik birlikleri kapsayacak şekilde revize etmiştir. Protokolün yukarıda bahsedilen 2. ve 4.bölümü ile C.1, F, G, H, eklerinden birine veya hepsine çekince konulması mümkündür. Aynı şekilde ek C.1’in karşılıklılık çerçevesinde uygulanması mümkündür. Ancak, ek C.1’e çekince konulması halinde çekincenin C.2 ile bağlı olunması zorunludur. Protokol, onay belgesi ulaştırıldıktan itibaren 6 ay sonra yürürlüğe girecektir. 6 aylık sürenin dolmasından 1 ay içinde protokolün tam etkin uygulanması için gerekli önlemlerin alındığını gösterecek nitelikte bir raporun UNESCO’ya taraf devletçe sunulması gerekmektedir. 22. maddede Protokol’ün Anlaşmayı değiştirmeyeceği ve yeniden düzenlemeyeceği öngörülmektedir. 23.maddede Protokol’ün ekleri, işbu protokolün bütünleyici parçalarını oluşturduğu hükme bağlanmıştır. Sözkonusu Protokole 46 üye taraf olmuştur. Değerlendirme: Anlaşma ve protokol vergi mevzuatında pek çok değişikliğe sebep olacaktır. Yukarıda bahsedilen konularda muafiyet tanınması ve gerekli değişikliklerin yapılması halinde eğitsel, kültürel, bilimsel materyallerin ulaşımın fiili olarak kolaylaşacak olması önem arz etmektedir. Bunun yanında, anlaşmaya taraf olunması halinde gerekli düzenlemelerin yukarıda anılan süre içerisinde gerçekleştirilmesi gerekecektir. 4. 6 Eylül 1952 tarihinde Cenevre’de imzalanan Telif Hakları Evrensel Sözleşmesi, XVII. maddeye ilişkin beyan ve XI. maddeye ilişkin Karar Eki. (Universal Copyright Convention with Appendix Declaration relating to Articles XVII and Resolution concerning Article XI. Geneva, 6 September 1952.) Bu anlaşma, 1952 yılında UNESCO bünyesinde imzalanan ilk telif hakkı Sözleşmesi’dir. Telif Hakları Sözleşmesi daha sonra 1972 yılında bir deklarasyonla birlikte yeniden düzenlenmiştir. 1952 tarihli Sözleşme’ye bağlı 3 protokol bulunmaktadır. Sözleşme mevcut uluslararası sisteme zarar vermeden bu sistemdeki düzenlemeler güçlendirilerek edebi, bilimsel ve sanat çalışmalarının telif haklarının korunmasını ve bu sayede bilginin geniş çevrelerde yayılımının kolaylaştırılmasını amaçlamaktadır. Yazılı eserler, müzik eserleri, dramatik ve sinematografik eserler, resim, heykel ve gravürler Sözleşme kapsamına dâhil edilmiştir. Taraf devletler, Sözleşme’nin tarafı diğer devletlerin tabiiyetindeki kişilerce üretilen veya ilk defa bu devletlerde yayınlanmış eserlere, kendi vatandaşlarının eserlerine veya ilk defa kendi ülkesinde yayınlanan eserlere tanıdığı korumayı tanımakla yükümlüdür. Sözleşme’de aynı denkliğin vatandaşların yayınlanmamış eserleri için de geçerli olacağı öngörülmektedir. Yani, taraf devletler vatandaşının yayınlanmamış eserine tanınan korumadan anlaşmaya taraf diğer devletlerin vatandaşlarının yayınlanmamış eserleri de faydalanacaklardır. Bahse konu hakların, iç mevzuatta yapılacak düzenlemelerle o devlette yerleşik kişilere de tanınması mümkündür. Sözleşme’nin 3. maddesi 1.fıkrasında bir devlette telif hakkının temininin bazı formalitelerin sağlanmasına bağlı olduğu durumlarda anlaşma kapsamındaki eserlere kolaylık öngörülmektedir. Buna göre bir eser üzerindeki telif hakkı formalite şartı koyan devlet vatandaşına ait değilse, eser ilk olarak bu devlet ülkesinde basılmadıysa, bu formaliteleri sağlamış ve usulüne uygun olarak telif almış sayılması mümkündür. Ancak bu düzenlemenin, yayımı devlet ülkesinde yapılan veya hak sahibinin devlet vatandaşı olduğu eserler açısından devletin düzenleme yapmasına engel teşkil etmeyeceği 3. maddenin 2. fıkrasında belirtilmiştir. Yurtdışında basılmış veya telif hakları yabancı uyruklu kişilere ait eserler açısından taraf devletlerin özellikle telif haklarının korunması için harekete geçilmesi istenen durumlarda, bu işlem için gerekli ücretlerin yatırılması, eserin bir kopyasının sunulması gibi formaliteler öngörmesi mümkündür. Ancak bahsedilen formalitelerin telif hakkının varlığını etkilemeyecek nitelikte olması ve devlet tarafından kendi vatandaşına da uygulanıyor olması beklenmektedir. Sözleşmede, tüm taraf devletlerin diğer devlet vatandaşlarının basılmamış eserlerine herhangi bir formalite olmaksızın hukuki koruma sağlayan düzenlemeler yapması beklenmektedir. Sözleşme’nin 4. maddesi çeşitli olasılıklara göre koruma süreleri öngörmektedir. Ancak her durumda öngörülen süreler hâlihazırda Türkiye’nin taraf olduğu anlaşmalar ve ilgili mevzuatı kapsamında tanınan koruma sürelerine nazaran kısa ve dolayısıyla etkisiz kalmaktadır. Ayrıca fotoğraf çalışmaları ve uygulamalı sanatlar olarak anılan yapımlara Sözleşme’nin koruma sürelerinin uygulanmayacağı, yalnızca bunların sanat eseri olarak tanındığı ve koruma altına alındığı devletlerde koruma süresinin en az 10 yıl olarak belirleneceği ifade edilmiştir. Telif hakkı sahibinin çeviri hakkı 5. maddede düzenlenmiştir. Yazarın çeviri yapma, çeviriyi basma, çeviriye veya çevirinin yayımına izin verme hakkı Sözleşme’de koruma altına alınmıştır. Bazı durumlarda yazarın hakları kısıtlanabilmektedir. Eserin, ilk yayımından itibaren 7 yıl içinde bir taraf devletin diline çevirisi basılmamış veya çeviri hakkı sahibince çeviri izni verilmemiş ise çevirinin yapılması için o devletin bir vatandaşına çeviri lisansı tanınması mümkündür. Lisans talebinde bulunacak vatandaşın hak sahibine çeviri izni için başvurmuş ancak reddedilmiş veya hak sahibine ulaşamamış olması gerekmektedir. Çeviri için lisansın o dilde yapılan tüm çeviri basımlarının tükenmesi halinde de verilmesi mümkündür. Hak sahibi bulunamazsa talebin eser üzerinde adı bulunan yayınevine ve hak sahibinin tâbiiyeti biliniyorsa o devletin ilgili diplomatik temsilciliğine gönderilmesi gerekmektedir. Taraf devletlerin, çeviri hakkı sahibinin olası zararını adil ve uluslararası standartlara uygun şekilde giderecek, tazminatın ödenmesini temin edecek, çevirinin doğru yapılmasını güvence altına alacak ulusal düzenlemeler yapma yükümlülüğü bulunmaktadır. Çeviri için alınan lisans sadece alındığı ülkede geçerlidir. Lisansın lisans sahibi tarafından başkasına devri mümkün değildir. Çevirinin tüm basımlarında eserin orijinal adının ve yazarın adının yazılması gerekmektedir. Çevirilerin ancak fıkrada anılan şartların sağlanması halinde, istisnai durumlarda, başka devletlere satışı veya ithali mümkün olacaktır. Sözleşme’de yayım, eserin okunabilen veya görsel olarak algılanabilen nitelikte kopyalarının somut biçimde yeniden üretimi ve kamuya dağıtımı olarak tanımlanmaktadır. 7. madde gereği Sözleşme hükümleri, Sözleşme’nin imzalandığı tarihte kamuya mal olmuş ürün ve haklara uygulanmayacaktır. Taraf devletlerin Sözleşme hükümlerinin uygulanması için anayasalarına uygun gerekli düzenlemeleri yapmaları gerekmektedir. Sözleşme’nin 11. maddesi ile uluslararası bir komitenin kurulması kararlaştırılmıştır. Komite coğrafi temsili göz önünde bulundurularak seçilen 12 temsilciden oluşacaktır. UNESCO Genel Direktörü, Sanat Eserlerinin Korunmasına İlişkin Uluslararası Birlik yöneticisi ve Amerikan Devletleri Teşkilatı Genel Sekreteri veya bunların temsilcilerinin danışman sıfatıyla komite toplantılarına katılmaları mümkündür. Komitenin ilk üyeleri Arjantin, Brezilya, Fransa, Almanya, Hindistan, Japonya, Meksika, İspanya, İsviçre, Birleşik Krallık ve A.B.D olarak seçilmiş; üyelerin üçte birinin 2 yılda bir yenilenmesi kararlaştırılmıştır. Bu komite, Sözleşme’nin uygulanmasına ve telif haklarının uluslararası korunmasına ilişkin sorunlar üzerinde çalışacaktır. Komite, uluslararası telif hakkı sorunlarının çözümü için UNESCO, Edebiyat ve Sanat Eserlerinin Korunmasına İlişkin Uluslararası Birlik ve Amerika Devletleri Teşkilatı gibi ilgili uluslararası örgütlerle işbirliği içinde, telif haklarının uluslararası korunmasına ilişkin doğabilecek diğer sorunlar üzerinde çalışacaktır. Komite ayrıca, taraf devletlere çalışmaları ile ilgili bilgi vermekle yükümlüdür. Komitenin bu sözleşmenin yeniden düzenlenmesi için toplantı düzenleme yetkisi bulunmaktadır. Taraf devletlerin Sözleşmeyi feshetmesi mümkündür. Fesih bildirimi, bildirimden itibaren 12 ay sonra hüküm doğuracaktır. Taraf devletler arasındaki Sözleşme’nin yorumuna ilişkin uyuşmazlıkların, müzakerelerle çözülememesi halinde, taraf devletler başka bir yöntem belirlememişlerse, Uluslararası Adalet Divanı yetkili olacaktır. Sözleşme’nin 17.maddesinde açıkça bu sözleşmenin hiçbir şekilde Bern Sözleşmesi’nde yer alan düzenlemeleri ve Sanat Eserlerinin Korunmasına İlişkin Uluslararası Birlik üyeliklerini etkilemeyeceği ifade edilmiştir. Bu hususta ayrıca Bern Sözleşmesi’ne taraf veya taraf olacak tüm devletler açısından bağlayıcı olan bir deklarasyon yapılmıştır. Deklarasyona göre, Bern Sözleşmesinde adı geçen Birliğe üye devlette üretilen eserler, bu devlet 1 Ocak 1951’den sonra Birlikten ayrılırsa Birliğe üye devletlerde UNESCO Anlaşması ile de korunmayacaktır. Benzer şekilde, Bern Sözleşmesinde anılan Birliğe üye devletlerde üretilmiş eserlere de korumaya ilişkin konularda UNESCO Anlaşması uygulanmayacaktır. Yani bu eserlerin Bern Sözleşmesi ile korunması öngörülmüştür. Ancak Bern Sözleşmesi dışında kalan telif haklarına ilişkin düzenlemelerin bu Sözleşme’yle çatışması halinde bu Sözleşme’nin hükümleri geçerli sayılacaktır. Bu Sözleşme’yle çatışmayan düzenlemeler ise geçerliliğini korumaya devam edecektir. Yine, Sözleşme imzalanmadan önce mevcut uluslararası anlaşmalarla kazanılmış haklar korunacaktır. Sözleşme’ye çekince koymak mümkün değildir. Sözleşme’ye taraf devlet sayısı 101’dir. Değerlendirme: Sözleşme’nin yürürlüğe girmesi ile yabancı eserler ve ülkemizde üretilen eserler arasında genel itibariyle sözleşme tarafı devletler açısından uygulama farkı kalmayacağı anlaşılmaktadır. Çeviri hakkı ve benzeri düzenlemeler içermekle birlikte anılan Sözleşme’de yer alan pek çok koruma devletimizin taraf olduğu diğer anlaşmalarla sağlanmaktadır. Özellikle Sözleşme metninde adı geçen Bern Sözleşmesi oldukça kapsamlı düzenlemeler ve geniş koruma süreleri içermektedir. Bu anlamda UNESCO Anlaşması Bern Sözleşmesinin koruması kapsamında sayılmayan eserler için koruma sağlayabilecek ve uygulanabilecektir. Sözleşmede uyuşmazlık halinde UAD’nin yetkili olabileceği bir düzenlemeyi içermekte ve bu hususun Sözleşme’ye taraf olmasının kararlaştırılması halinde göz önünde bulundurulmasının faydalı olacağı akla gelmektedir. Sözleşme’ye çekince koymanın mümkün olmaması dikkati çeken bir diğer husus olarak değerlendirilmektedir. 5. 6 Eylül 1952 tarihinde Cenevre’de imzalanan Telif Hakları Evrensel Sözleşmesi’nin Vatansızlara ve Mülteciler Uygulanmasına ilişkin, İşbu Sözleşme’ye Ek 1.Protokol. (Protocol 1 annexed to the Universal Copyright Convention concerning the application of that Convention to the stateless persons and refugees. Geneva, 6 September 1952.) Telif Hakları Evrensel Sözleşmesi’nin yukarıda bahsedilen düzenlemeleri, korumayı eserin ilk basıldığı devlete veya yaratıcısının tabiiyetine göre sağlamaktaydı. Sözleşme’nin Birinci Protokolü, vatansız kişiler ve mülteciler tarafından üretilen eserlere koruma sağlamak için kabul edilmiştir. Protokole göre, söz konusu eserler, üreticilerinin mutat meskeni var ise, meskenin bulunduğu devlet vatandaşlarının eserleri ile aynı uygulamalara tabi tutulacaktır Anılan Protokole taraf devlet sayısı 61’dir. 6. 6 Eylül 1952 tarihinde Cenevre’de imzalanan Telif Hakları Evrensel Sözleşmesi’nin Bazı Uluslararası Örgütlerin Çalışmalarına Uygulanmasına ilişkin, İşbu Sözleşme’ye Ek 2.Protokol (Protocol 2 annexed to the Universal Copyright Convention concerning the application of that Convention to the works of certain international organizations. Geneva, 6 September 1952.) İkinci protokol, Birleşmiş Milletler ve uzmanlık kuruluşları tarafından basılan eserlerin de sözleşme kapsamında korumadan yararlanmasını sağlamaktadır. Anılan Protokole taraf devlet sayısı 62’dir. 7. 6 Eylül 1952 tarihinde Cenevre’de imzalanan Telif Hakları Evrensel Sözleşmesi’nin onay, katılım ve kabul belgelerinin geçerlilik tarihlerine ilişkin, İşbu Sözleşme’ye Ek 3.Protokol (Protocol 3 annexed to the Universal Copyright Convention concerning the effective date of instruments of ratification or acceptance of or accession to that Convention. Geneva, 6 September 1952.) Üçüncü Protokol, Sözleşme’nin uygulanmaya başlamasıyla güncelliğini yitirmiştir. Anılan Protokole taraf devlet sayısı 52’dir. 8. 24 Temmuz 1971 tarihinde Paris’de imzalanan Gözden Geçirilmiş Telif Hakları Evrensel Sözleşmesi, XVII.maddeye ilişkin beyan ve XI.maddeye ilişkin Karar Eki. (Universal Copyright Convention as revised at Paris on 24 July 1971, with Appendix Declaration relating to Article XVII and Resolution concerning Article XI. Paris, 24 July 1971.) Bu Sözleşme yukarıda bahsedilen Telif Hakları Evrensel Sözleşmesi’nin yeniden düzenlenmiş halidir. Taraf devletler, gözden geçirilmiş Sözleşme’yle yazarlara ve diğer telif hakkı sahiplerine, edebi, bilimsel, sanat eserleri için uygun ve etkili korumayı sağlamayı kabul etmektedirler. Yazılı eserler, müzikal, dramatik ve sinematografik eserler, resimler, gravürler, heykeller Sözleşme ile korunan eserler sınıfındadırlar. Sözleşme, 1952 tarihli Sözleşme’nin 4. ve 5. maddelerini yeniden düzenlemiştir. 4. maddeye, yazarın hangi haklarının koruma altına alındığı hakkında bilgi veren paragraf eklenmiştir. Buna göre, yazarın temel ekonomik çıkarları korunmalıdır. Eserin çoğaltılmasına, kamuya arzına ve yayınına izin verme hakkı bu maddede sayılmıştır. Hakların bu maddede sıralanması örnekleyici niteliktedir. Maddede ayrıca, yazarın orijinal ve orijinalden türetildiği açıkça anlaşılan her tür formu koruma altına alınmıştır. Bunların yanında, devletlerin iç hukuk düzenlemeleri ile düzenlemeye istisna getirme hakları bulunmaktadır. Getirilecek istisnalar Sözleşme’nin özüne aykırı olmamalı ve istisna getirilen hakka makul koruma sağlanmalıdır. 5. maddenin yeniden düzenlemeleri Vbis, Vquater, Vter maddelerinden oluşmaktadır. Vbis maddesi uyarınca, gelişmekte olan devletlerin diğer iki maddede sayılan istisnaları lehine kullanması mümkündür. Bunun için devletin talebini yazılı olarak bildirmesi gerekmektedir. Gelişmekte olan devletler bu uygulamadan 10 yıl boyunca faydalanabilmektedirler. Devletin talebiyle sözkonusu sürenin 10 yıllık dilimler halinde uzatılması mümkündür. Bir devletin BM Genel Kurulunca artık gelişmekte olan devlet olarak değerlendirilmemesi halinde, yenileme hakkı ortadan kalkacak ve bu devlet sürenin sonunda Sözleşmenin sağladığı imkândan faydalanamayacaktır. Sözleşme’deki imkânlardan faydalanan kopyalar stokları sona erene kadar bunlardan faydalanmaya devam etmektedirler. Vter maddesi, sözleşmenin 5. maddesi 2. fıkrasına ekleme yapmaktadır. Yukarıda bahsedildiği gibi fıkranın önceki halinde bir eserin taraf devlet diline 7 yıl içinde çevrilmemesi halinde, taraf devlet çeviri için harekete geçebiliyor, çevirinin yapılması için eser sahibinin hakkına kısıtlama getirebiliyordu. Yeniden düzenleme ile 7 yıllık süre gelişmekte olan devletler için 3 yıla, söz konusu devletin dilinin gelişmiş devletlerde genel kullanımda olmaması halinde 1 yıla düşürülmüştür. Yine bazı hallerde gerekli şartların sağlanmasıyla süre 1 ila 3 yıl arasında belirlenebilmektedir. Çeviri için sağlanacak lisansın eserin yayımının yanı sıra yayınında da kullanılması mümkündür. Yani eserin çevirisinin yayında kullanılması imkânı mevcuttur. Ancak genel itibariyle sağlanan lisansın eserin eğitsel amaçlarla kullanılması beklenmektedir. Maddenin devamında çeviri için tanınan ayrıcalığın nasıl kullanılacağı ve kullanımın koşulları belirtilmektedir. Söz konusu ayrıcalıkla yapılan çeviriler, gelişmekte olan devlete tanınan sürenin bitiminde dahi 5.maddeye tabi olmaktadır. Yani sürenin bitmesi anlaşmanın uygulanmasına engel teşkil etmeyecektir. V quater maddesi anlaşmanın sağladığı imkânlardan faydalanan gelişmekte olan devletlerin uygulaması gereken düzenlemeleri içermektedir. Anılan Sözleşme’ye taraf devlet sayısı 65’tir.Değerlendirme: Türkiye, gelişmekte olan devletler arasında yer almadığından Sözleşme’nin sağladığı imkânlardan faydalanması mümkün olmayacaktır. Anılan Sözleşme’ye taraf olunması halinde, gelişmekte olan devletlere yukarıda anılan imkânların sağlanması gerekecektir. 9. 24 Temmuz 1971 tarihinde Paris’te imzalanan Gözden Geçirilmiş Telif Hakları Evrensel Sözleşmesi’nin Vatansızlara ve Mülteciler Uygulanmasına ilişkin, İşbu Sözleşme’ye Ek 1.Protokol (Protocol 1 annexed for Universal Copyright Convention as revised at Paris on 24 July 1971 concerning the application of that Convention to works of stateless persons and refugees. Paris, 24 July 1971.) Bu protokol, 1952’de kabul edilen Sözleşme’nin 1. Protokolüne paralel olarak, vatansız kişilerin ve mültecilerin eserleri konusunu düzenlemektedir.1952 tarihli protokolde yer alan düzenleme bu protokolde de korunmaktadır. Anılan Protokole taraf devlet sayısı 38’dir. 10. 24 Temmuz 1971 tarihinde Paris’te imzalanan Gözden Geçirilmiş Telif Hakları Evrensel Sözleşmesi’nin Bazı Uluslararası Örgütlerin Çalışmalarına Uygulanmasına ilişkin, İşbu Sözleşme’ye Ek 2.Protokol (Protocol 2 annexed for the Universal Copyright Convention as revised at Paris on 24 July 1971 concerning the application of that Convention to the works of certain international organizations. Paris, 24 July 1971.) Bu protokol, 1952’de kabul edilen Sözleşme’nin 2. Protokolüne paralel olarak, Birleşmiş Milletler ve uzmanlık kuruluşları tarafından basılan eserlerin de sözleşme kapsamında korumadan yararlanması hususunu düzenlemektedir.1952 tarihli protokolde yer alan düzenleme bu protokolde de korunmaktadır. Anılan Protokole taraf devlet sayısı 42’dir. 11. 3 Aralık 1958 tarihinde Paris’te imzalanan, Devletler arasında Resmi Yayınların ve Hükümet Belgelerinin Değişimine İlişkin Sözleşme (Convention concerning the Exchange of Official Publications and Government Documents between States. Paris, 3 December 1958.) Sözleşme’nin konusunu resmi yayın ve dokümanların değişimi oluşturmaktadır. Sözleşme kapsamında gerçekleşecek değişimler karşılıklılık esasına dayanmaktadır. Sözleşme kapsamında nelerin resmi yayın ve doküman sayılacağı 2. maddede açıklanmaktadır. Buna göre yetkili mercilerce veya onlar hesabına icra edilmiş Parlamento dokümanları; raporlar, dergiler ve diğer yasal belgeler; merkezi, bölgesel ve federal kamu kurumlarının idari yayınları; millî bibliyografyalar, devlet kılavuzları, mahkeme kararları, hukuki dokümanlar ve kararlaştırılan diğer belgeler resmi yayın ve doküman olarak sayılmıştır. Anılan maddenin 2. ve 3. fıkrasına göre hangi yayın ve dokümanların mübadele edileceğine devletler karar vermekte ve kamuya arz edilmemiş, gizli belgeler vb. dokümanlara bu Sözleşme uygulanmamaktadır. 3. maddede bu Sözleşme’nin uygulanması ile ilgili konuların iki taraflı anlaşmalarla düzenlenebileceği ifade edilmiştir. Mübadeleye ilişkin olarak bir millî mübadele merkezinin kurulması veya merkezi makamın ya da yetkilendirilmiş bir birimin bu işlevi gerçekleştirmesi gerekmektedir. Diğer bir deyişle, anlaşmanın uygulanması için yetkili bir birimin kurulması veya mevcut bir birimin yetkilendirilmesi gerekecektir. Bahse konu birim, Sözleşme’nin uygulanması veya gerektiğinde uygulama için çift taraflı anlaşma yapma ve ilgili materyali toplama yetkisini haiz olmalıdır. Yine mübadele edileceklerin sayısı ve listesi ile, bunların değiştirilmesine bu kurum karar verecektir. Söz konusu kurumun gümrük ayrıcalıklarından ve diğer kolaylıklardan faydalanması gerekmektedir. Sözleşme’de yayın ve dokümanların transferlerine, taşıma yöntem ve masraflarına ilişkin düzenlemelere de yer verilmiştir. Sözleşme’nin 10.maddesinde yıllık raporlama öngörülmektedir. Buna göre Sözleşme’nin işleyişi hakkında bilgi verilmesi ve Sözleşme’ye ilişkin olarak yürürlüğe giren çift taraflı anlaşmaların kopyalarının UNESCO’ya iletilmesi gerekmektedir. Başta mübadele kurumlarının kurulması hakkında olanlar gelmek üzere, Sözleşme’nin uygulanışında karşılaşılan teknik sorunlara ilişkin UNESCO desteğini talep etmek mümkündür. UNESCO bu desteği programı ve kaynakları oranında sağlamakla yükümlüdür. Ayrıca UNESCO, bu konularda taraf devletlere teklifte bulunabilmektedir. 13. maddede bu Sözleşme’nin daha önceden yürürlüğe girmiş anlaşmaları etkilemeyeceği ve bunlarda bir değişiklik yapmayacağı ifade edilmiştir. Sözleşme devletin onay belgesinin depozitöre tesliminden 12 ay sonra yürürlüğe girecektir. Sözleşme taraf devletlerce feshedilebilir. Fesih bildirimi, bildirimin yapıldığı tarihten itibaren 12 ay sonra hüküm doğuracaktır.. Sözleşme’ye taraf olan devletlerin sayısı 51’dir. Değerlendirme: Sözleşme, mübadeleden sorumlu ve yukarıda bahsedilen yetkileri haiz yerel bir otoritenin kurulmasını veya bir birimin bu konuda görevlendirilmesini gerektirmektedir. Böyle bir kurum, bu kurumun denetimi ve diğer kuruluşlarla ilişkilendirilmesi hususlarını beraberinde getirecektir. Aynı zamanda kurumun ilgili dokümanları toplaması, bulundurması ve talep edebilmesi hususlarında düzenlemelerin yapılması da gerekmektedir. Diğer anlaşmalarda olduğu gibi bu sözleşme açısından da sözleşmeye taraf olunmasına karar verildiği takdirde gerekli düzenlemelerin anlaşma yürürlüğe girmeden önce gerçekleştirilmesi uygulanabilirlik açısından faydalı olacaktır. 12. 3 Aralık 1958 tarihinde Paris’te imzalanan Yayınların Uluslararası Mübadelesine İlişkin Sözleşme (Convention concerning the International Exchange of Publications. Paris, 3 December 1958.) Bu Sözleşme devlet organları ve kâr amacı gütmeyen bilimsel, eğitsel, kültürel nitelikli sivil kuruluşlar arasında yayınların mübadelesini konu almaktadır. Sözleşmede mübadele edilebilecek yayınlar; eğitsel, hukuki, bilimsel ve teknik, kültürel ve bilgilendirici nitelikte kitap, gazete, süreli yayın, harita ve plan, fotoğraf, baskı, mikro kopya, müzik eseri, Braille alfabesi kullanılarak hazırlanmış yayınlar ve diğer grafik materyal ile Sözleşme kapsamındaki diğer resmi yayınlar ve dokümanlardır. Bu Sözleşme resmi yayın ve devlet dokümanlarının mübadelesine ilişkin iki taraf arasındaki diğer anlaşmaları etkilemeyecek ve gizli belgeler ile kamuya arz edilmemiş dokümanlara uygulanmayacaktır. Sözleşmede mübadele kurumlarına vergi muafiyeti ve diğer ayrıcalıkların sağlanması öngörülmüş, bir mübadele otoritesinin kurulmasından bahsedilmiştir. Mübadele kurumunun materyallerin iletilmesinin kolaylaştırılması, mübadele olasılıkları hakkında bilgi verilmesi gibi işlevleri bulunmaktadır. Ancak bu kurumun kurulması zorunlu tutulmamıştır. Ayrıca, 3. maddede yer alan düzenleme ile kurumun yetkisinin birden fazla kurum arasında dağıtılması da mümkün kılınmıştır. Sözkonusu Sözleşmeye taraf devlet sayısı 47’dir. Sözleşme, mübadeleden sorumlu ve yukarıda belirtilen yetkileri haiz yerel bir makamın kurulmasını veya bir birimin bu konuda görevlendirilmesini gerektirmektedir. Böyle bir kurum, bu kurumun denetimi ve diğer kuruluşlarla ilişkilendirilmesi hususlarını beraberinde getirecektir. Aynı zamanda kurumun ilgili dokümanları toplaması, bulundurması ve talep edebilmesi hususlarında düzenlemelerin yapılması da gerekmektedir. Diğer UNESCO Anlaşmalarında olduğu gibi bu Sözleşme açısından da taraf olunmasına karar verildiği takdirde gerekli düzenlemelerin Sözleşme yürürlüğe girmeden önce gerçekleştirilmesi uygulanabilirlik açısından faydalı olacaktır. 13. 21 Mayıs 1974 tarihinde Brüksel’de imzalanan Uydu Aracılığıyla Program Taşıyan Sinyallerin Dağıtımına İlişkin Sözleşme (Convention relating to the Distribution of Programme-Carrying Signals Transmitted by Satellite. Brussels, 21 May 1974.) Sözleşme, uydu ile yayıncılığın miktar ve coğrafi olarak yaygınlaştığı göz önünde bulundurularak eser sahiplerinin, yapımcıların ve yayıncı kuruluşların haklarını korumak amacı ile hazırlanmıştır. Bu Sözleşme, o dönem mevcut olan uluslararası hukuk sistemi içerisinde yayıncıların iradesi dışında yayınlanan programlara karşı bir düzenleme bulunmadığı göz önüne alınarak kabul edilmiştir. Sözleşme izinsiz denebilecek yayınların uydular kullanılarak yayımını engellemeyi hedeflemekte ve bu çerçevede program taşıyıcı sinyallerin dağıtımının gönderilmek istendiği yer dışında dağıtımının önlenmesine ilişkin düzenlemeleri içermektedir. 1974 tarihli Uydu Sözleşme olarak da bilinen Sözleşme ile mevcut hukuk boşluğu doldurulmaya çalışılmıştır. Sözleşme’nin dibacesinde öncelikle Uluslararası Telekomünikasyon Anlaşması’na, eklerine ve Roma Sözleşmesi’ne diğer mevcut sözleşme ve düzenlemelere etki yapmayacağı belirtilmiştir. Sözleşmeye taraf devletler, kendi dağıtıcılarına gelen sinyalleri kontrol etmekle ve kendi ülkeleri üzerinden amaçlanan alıcı dışında bir alıcıdan sinyal alım ve dağıtımını engellemek için gerekli önlemleri almakla yükümlüdürler. Bu sorumluluğun geçerli olmayacağı istisnalar Sözleşme’nin diğer maddelerinde açıklanmıştır. Sinyalin sınır ötesinden alındığı durumlarda bile, kaynak kuruluş tarafından yayının uydu aracılığıyla doğrudan kamuya ulaştırılmasını amaçlayan iletimler bu Sözleşme’nin kapsamı dışındadır. Hakları korunmak istenen programdan alıntı yapılması, yapılan alıntıların makul ölçüde bilgi verme amaçlaması veya BM Genel Kurulu’nca gelişmekte olan devlet olarak kabul edilen devlette sadece eğitim için kullanılması hallerinde sözleşmeye taraf devletin anılan önlemleri uygulama zorunluluğu bulunmamaktadır. Sözleşme, yürürlüğe girmeden önce gönderilen sinyallere uygulanmayacaktır. Sözleşmedeki düzenlemeler eser sahiplerinin (yazarların, sanatçıların, prodüktörlerin, fonogram yapımcılarının veya yayın kuruluşlarının) haklarını kısıtlayacak, onlara zarar verecek şekilde değerlendirilemez. Sözleşme, devletlerin tekelle mücadele için iç hukuk düzenlemelerini uygulamalarına engel teşkil etmemektedir. Sözleşme’de 2. ve 3. maddelere çekince koymak yasaklanmıştır. Anlaşmaya 35 devlet taraf olmuştur. Brüksel Anlaşması olarak da bilinen bu Sözleşme UNESCO Sözleşmesi olarak görünse de Sözleşme’nin idaresi WIPO tarafından yürütülmektedir. Sözleşme, yayın kuruluşları ve benzeri ilgili kuruluşların “bağlantılı hak” olarak kabul edilen haklarını korumayı amaçlamaktadır. Sözleşme’nin, söz konusu haklara ilişkin düzenlemeler içeren TRIPS ve Roma Sözleşmelerine destek sağlayan bir anlaşma olduğu değerlendirilmektedir. Sözleşme’nin 3. maddesi gereği doğrudan iletimlerde uygulanması söz konusu değildir. 3. madde gereğince anılan Sözleşme’nin uydu yayın hizmetleri açısından uygulanması da söz konusu değildir. Anılan Sözleşme’nin kabul edildiği tarih göz önünde bulundurulduğunda uydu yoluyla yayınların yaygınlaşması ve ucuzlamasından önceki dönemde kabul edilmiş olduğu ve bu durumun anlaşmanın geniş çevrelerce benimsenmesinin önüne geçtiği değerlendirilmektedir. Bu çerçevede Sözleşmenin birinci maddesinde yer alan teknik tanımların günümüz teknolojik uygulamaları göz önüne alındığında gözden geçirilmesine ihtiyaç duyulduğu düşünülmektedir. Başta internet üzerinden yapılan yayınlar olmak üzere günümüz teknolojik gelişmeleri göz önünde bulundurulduğunda, bu Sözleşme’nin kapsamındaki haklar açısından tek başına yeterli olmayacağı düşünülmektedir. 14. 10 Kasım 1989 tarihinde Paris’te imzalanan, Teknik ve Mesleki Eğitim Sözleşmesi (Convention on Technical and Vocational Education. Paris, 10 November 1989.) Sözleşme mesleki ve teknik eğitimin geliştirilmesi ve yayılmasını amaçlamaktadır. Sözleşme, teknoloji ve ilgili bilimler üzerinde yapılan çalışmalar, pratik becerilerin edinilmesi, know-how, sosyal ve ekonomik yaşamda mesleklere ilişkin anlayış ve tutumlar dâhil olmak üzere tüm formlarda ve seviyelerde eğitim sürecini, teknik ve mesleki eğitim olarak tanımlamıştır. Sözleşme taraf devletin mevzuatı doğrultusunda uygulanacaktır. Sözleşmeye taraf devletler, temel politikalarını ve stratejilerini belirleyerek programları, bütçeleri ve ihtiyaçları doğrultusunda bunları uygulamayı kabul etmişlerdir. Mesleki ve teknik eğitimin geliştirilmesi için uygun kanuni düzenlemelerin ve önlemlerin aşağıdaki hususları belirleyen nitelikte olması beklenmektedir: Bireylerin ekonomik, sosyal, kültürel anlamda gelişmeleri için gerekli ihtiyaçları ve kişisel başarıları için mesleki ve teknik eğitimde ulaşılması gereken hedefler Mesleki ve teknik eğitim ile diğer eğitim programları arasındaki yatay ve dikey bağlantılar, Yetkili kurumlarca mesleki ve teknik eğitim için tanımlanan idari örgütlenmenin yapısı, Ekonomik, sosyal büyümeyi planlamadan sorumlu kamu kuruluşlarının ve uygulanabildiği yerde işçilerin, işverenlerin, meslek birliklerinin, diğer ilgili kuruluşların rolleri. Taraf devletlerin teknik ve mesleki eğitime katılan hiçbir bireyin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, millî veya sosyal köken, politik veya diğer görüş, ekonomik statü, doğum veya diğer sebeplerle ayrımcılığa uğramayacağını garanti etmeleri gerekmektedir. Yine, taraf devletlerin teknik ve mesleki eğitime eşit şekilde erişim hakkını, süreç boyunca bireylerin eşit koşullarda eğitim görmeleri için çaba göstermeleri gerekmektedir. Eğitimden eşit şekilde faydalanmalarını sağlamak üzere engellilerin ve diğer dezavantajlı grupların özel ihtiyaçlarının göz önünde bulundurulması ve gerekli önlemlerin alınması gerekmektedir. Teknik ve mesleki eğitim programları aşağıda sayılanlar dikkate alınarak hazırlanmalı ve geliştirilmelidir: Hedef kitlenin sosyal, kültürel, eğitsel geçmişi ve mesleki ihtiyaçları, Ekonominin çeşitli sektörlerinin ihtiyaç duyulan teknik ve mesleki beceriler, bilgiler, mesleki niteliğin seviyesi; olası teknolojik yapısal değişiklikler, Bölgesel, yerel, millî düzeyde büyüme beklentileri ve iş imkânları, İnsanlığın ortak mirasının ve çevrenin korunması, İş sağlığı, iş güvenliği, sosyal güvenlik ve yardım Hazırlanacak teknik ve mesleki eğitimin esnek yapıda olması ve hayat boyu eğitim bağlamında aşağıda sayılanları sağlayabilmesi gerekmektedir: Genel eğitim anlamında tüm genç bireyler için teknoloji ve iş dünyasına giriş niteliği taşımak, Eğitsel ve mesleki bilgi ve rehberlik, kişisel becerilere ilişkin yönlendirme ve danışmanlık sağlanmak, Kalifiye işler için gerekli bilginin sağlanması ve ilerletilmesi amaçlanan eğitim yöntemini geliştirilmek, Mesleki becerilerin, bilginin, becerilerin, fikirlerin geliştirilmesi ve mesleki hareketlilik için şart olabilecek türden eğitim, kurs, staj vb.nin temellerini atmak, Teknik ve mesleki eğitim kurumlarının içinde veya dışında iş sırasında ilk eğitimini alanlar için (çıraklığın bu kapsamda değerlendirilebileceği akla gelmektedir) tamamlayıcı genel eğitimi sağlamak, Özellikle bilgi ve becerileri teknolojik ve bilimsel gelişmeler nedeniyle elverişsiz hale gelmiş yetişkinler ve özel koşulları haiz kişiler için becerilerini tamamlayıcı ve yenileyici eğitimler sağlamak. Teknik ve mesleki eğitim programlarının, iş sektörlerinin teknik gerekliliklerini karşılayacak ve aynı zamanda bireyin kültürel, kişisel gelişimi için gerekli genel eğitimi sağlayacak, söz konusu işle ilgili sosyal, ekonomik, çevresel konuları içerecek nitelikte olması beklenmektedir. Taraf devletler, Sözleşme’yle eğitim kurumları dışında gerçekleşecek işbirliği programı taahhütlerini desteklemeyi ve bunlara yol göstermeyi kabul etmektedirler. Her iş sektörünün gereklilikleri olabildiğince açık şekilde tanımlanmalı, müfredat yeni bilgi ve teknolojik süreçleri içerecek şekilde düzenli olarak güncellenmelidir. Teknik ve mesleki eğitim süreçlerine ilişkin karar verilirken söz konusu teknik alanın hem teorik hem pratik boyutları göz önünde tutulmalı ve eğitim almış kişiler ile iş deneyimine sahip kişilere uygulanabilirliği değerlendirilmelidir. Teknik ve mesleki eğitiminin içeriği ve yapısı, çalışma programları, planlar, çalışma yöntemleri ve materyaller ile okul sistemi - iş dünyası arasındaki işbirliği düzenli olarak gözden geçirilmelidir. Sayılanların teknolojik, bilimsel, kültürel gelişim, çeşitli sektörlerde var olan işgücü ihtiyaçları, eğitsel araştırmalar ve yeniliklere uygun olarak yeniden düzenlenmesi sağlanmalıdır. Teknik ve mesleki eğitim alanında çalışanların ister tam ister yarı zamanlı çalışsınlar, teorik ve pratik uygun bilgi birikimine ve öğretme vasfına sahip olması gerektiği kabul edilmelidir. Sözleşmeye göre, bu kişilerin bilgi ve becerilerini geliştirmelerine imkân sağlanmalı araştırma ve çalışmalara katılmaları fırsatı tanınmalıdır. Bu alanda çalışacak kişilere diğer eğitmenler ile eşit koşullar sağlanmalı, mümkünse nitelikli çalışanları mesleki eğitim alanında çalışmaya teşvik edici şartlar sağlanmalıdır. Uluslararası işbirliğini kolaylaştırmak için taraf devletler teknik ve mesleki eğitim hakkında deneyim paylaşımı, fikir alışverişini teşvik etmekle, uluslararası öğretmen eğitim-öğretim metotları, yayın hazırlanması gibi alanlarda düzenlenecek değişim programlarına aktif olarak katılmakla yükümlüdürler. Aynı şekilde, taraf devletlerin; ticaret, sanayi ve ekonominin diğer alanlarında kullanılan teknik standartların mesleki, teknik eğitimde kullanılmasını teşvik etmek, öğretmen, idareci ve diğer uzmanların uluslararası dolaşımını desteklemek, mesleki ve teknik eğitim alanında edinilen yeteneklerin denkliğini tanımayı kabul eden bir yaklaşım sergilemek öğrencilerin, özellikle gelişmekte olan devletlerin öğrencilerinin taraf devlet teknik eğitim kurumlarında eğitim almalarına imkan sağlamak başta gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler gelmek üzere tüm ülkeler arasında teknolojinin gelişimini desteklemek amacıyla, mesleki ve teknik eğitimde işbirliğini geliştirmek Uluslararası işbirliğini güçlendirmek için taraf devletlerin mesleki ve teknik eğitim alanındaki kaynakları hazırlama, düzenleme sorumluluğu bulunmaktadır. Sözleşmeye yalnızca 17 devlet taraf olmuştur. Sözleşme Türkiye’nin taraf olmadığı anlaşmalar listesinde yer alsa da, bu Sözleşme esasen 21.03.1993 tarih ve 3880 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Uygun Bulma Kanunu ile kabul edilmiş, ancak onay işlemleri tekemmül ettirilmemiştir. 15. 3 Aralık 1982 tarihinde Paris’te imzalanan “Özellikle Su Kuşları Yaşama Ortamı Olarak Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alanlar Hakkında Sözleşmeyi Değiştiren Protokol” (Protocol to amend the Convention on Wetlands of International Importance especially as Waterfowl Habitat. Paris, 3 December 1982.) Bu protokol, kısaca Ramsar Sözleşmesi olarak bilinen Özellikle Su Kuşları Yaşama Ortamı Olarak Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alanlar Hakkında Sözleşmenin yeniden düzenlenmesi amacıyla kabul edilmiştir. Protokolün bağlı olduğu Sözleşme 1994 yılında devletimizce onaylanmış ve yürürlüğe girmiştir. Protokolün 5. maddesi 3. fıkrasında Protokolün yürürlüğe girmesinden sonra anlaşmaya taraf olan bir devletin aksi yönde iradesini açıklamadığı takdirde Sözleşme’nin Protokolle düzeltilmiş haline taraf olmuş sayılacağı hükme bağlanmıştır. Sözleşme’nin yeniden düzenlenmiş şekline taraf olunduğundan ve aksi yönde irade açıklamasında bulunulmadığından Protokole ayrıca taraf olunması gereklilik teşkil etmemektedir. 16. 19 Temmuz 1974 tarihinde Mexico City’de imzalanan Karayipler ve Latin Amerika’da Yüksek Eğitimde Eğitimlerin, Diplomaların ve Derecelerin Tanınması Hakkında Bölgesel Sözleşme (Regional Convention on the Recognition of Studies, Diplomas and Degrees in Higher Education in Latin America and the Caribbean. Mexico City, 19 July 1974.) Adından da anlaşıldığı üzere, sözkonusu Sözleşme Latin Amerika Devletlerine yöneliktir. Bölgesel nitelikteki bu Sözleşmeye Türkiye’nin taraf olması söz konusu olamayacaktır. Bu sebeple Sözleşme içeriğine ilişkin ayrıntılı değerlendirmede bulunulmayacaktır. 17. 5 Aralık 1981 tarihinde Arusha’da imzalanan Afrika Devletleri’nde Yüksek Eğitimde Eğitimlerin, Diplomaların, Derecelerin ve Diğer Akademik Nitelemelerin Tanınması Hakkında Bölgesel Sözleşme (Regional Convention on the Recognition of Studies, Certificates, Diplomas, Degrees and other Academic Qualifications in Higher Education in the African States. Arusha, 5 December 1981.) Adından da anlaşıldığı üzere, Sözleşme Afrika Devletlerine yöneliktir. Bölgesel nitelikteki bu Sözleşme’ye Türkiye’nin taraf olması söz konusu olamayacaktır. Bu sebeple Sözleşme içeriğine ilişkin ayrıntılı değerlendirmede bulunulmayacaktır. 18. 22 Aralık 1978 tarihinde Paris’te imzalanan Arap Devletleri’nde Yüksek Eğitimde Eğitimlerin, Diplomaların ve Derecelerin Tanınması Hakkında Bölgesel Sözleşme (Convention on the Recognition of Studies, Diplomas and Degrees in Higher Education in the Arab States. Paris, 22 December 1978.) Adından da anlaşıldığı üzere, Sözleşme Arap Devletlerine yöneliktir. Bölgesel nitelikteki bu Sözleşme’ye Türkiye’nin taraf olması söz konusu olamayacaktır. Bu sebeple Sözleşme içeriğine ilişkin ayrıntılı değerlendirmede bulunulmayacaktır. 19. 20 Ekim 2005 tarihinde Paris’te imzalanan “Kültürel İfadelerin Çeşitliliğinin Korunması ve Geliştirilmesi Sözleşmesi” (Convention on the Protection and Promotion of the Diversity of Cultural Expressions. Paris, 20 October 2005) Ülkemizin Sözleşme taraf olması için gerekli işlemlere başlandığı için anılan sözleşmeye ilişkin değerlendirmede bulunulmayacaktır. 20. 13 Aralık 1979 tarihinde Madrid’de imzalanan “Fikri Hakların Gelirlerinin Çifte Vergilendirilmesinin Önlenmesi Hakkında Çok Taraflı Sözleşme, Model İkili Anlaşma ve Ek Protokol” (Multilateral Convention for the Avoidance of Double Taxation of Copyright Royalties, with model bilateral agreement and additional Protocol. Madrid, 13 December 1979. ) Sözleşme telif haklarına ilişkin konuların çifte vergilendirilmesinin önlenmesini düzenlemektedir. Ancak sözkonusu Sözleşme’nin 13. maddesi gereği Sözleşme’nin yürürlüğe girmesi için 10 devletin taraf olması gerekmekte olup bu sayı şu ana kadar sağlanamamıştır. Henüz yürürlüğe girmediğinden Sözleşme’ye ilişkin değerlendirmede bulunulmayacaktır. 21. 26 Mart 1999 tarihinde Lahey’de imzalanan “Silahlı Çatışma Durumunda Kültürel Varlığın Korunması Lahey Sözleşmesi’ne ek İkinci Protokol” (Second Protocol to the Hague Convention of 1954 for the Protection of Cultural Property in the Event of Armed Conflict. The Hague, 26 March 1999.) 1990’lı yıllarda dünyada yaşanan silahlı çatışmalar, Silahlı Çatışma Durumunda Kültürel Varlığın Korunması 1954 Lahey Sözleşmesi’nin uygulanabilirliğine ilişkin sorunları ortaya çıkarmıştır. 1954 Sözleşmesi’ne Ek İkinci Protokol ile Silahlı Çatışma Durumunda Kültürel Varlığın Korunması 1954 Lahey Sözleşmesi’nin uygulanabilirliğinin sağlanması ve mevcut sorunlara çözüm bulunması amaçlanmıştır. İkinci Protokol’de, kültür varlıklarına özel koruma sağlanması mekanizması getirilmiştir. 9 Mart 2004 tarihinde yürürlüğe giren İkinci Protokol’e, 38 ülke taraftır. 22. 14 Aralık 1960 tarihinde Paris’te imzalanan Eğitim’de Ayrımcılığa Karşı Sözleşme Convention against Discrimination in Education Paris, 14 December 1960. Bu Sözleşme genel itibariyle eğitimde ayrımcılığın engellenmesi amacını taşımaktadır. Sözleşme’ye taraf devlet sayısı 98’dir. Sözleşme’nin 5.maddesi (c) bendinde ulusal azınlık üyelerinin, okullarının yönetimi dâhil kendi eğitim etkinliklerini yürütme ve her devletin eğitim politikasına bağlı olarak kendi dillerini kullanma ya da öğretme haklarını tanımanın temel ilke olduğu belirtilmektedir. Bununla birlikte, bu hakkın anılan azınlık üyelerini bir bütün olarak topluluğun kültür ve dilini anlamaktan ve topluluk etkinliklerine katılmaktan alıkoyacak veya ulusal egemenliğe zarar verecek şekilde kullanılamayacağı da açıklanmıştır; ancak anılan maddede söz konusu hakkın ne zaman ve ne şekilde ulusal egemenliğe zarar vereceği hususu açıklığa kavuşturulmamıştır. Nitekim devletlerin azınlık kavramını ulusal egemenliklerini ve ülkesel bütünlüklerini tehdit eden bir faktör olarak algılamaları, azınlık kavramının tanımlanması noktasında karşılığını bulmaktadır. Günümüzde devletlerin mutabakata vardıkları ortak bir azınlık tanımı bulunmamakla birlikte, çeşitli uluslararası anlaşmalarda ve yargı kararlarında azınlık tanımlamaları yapıldığı görülmektedir.