anne baba tutumu çocuklarda etkileri

advertisement
ANNE BABA TUTUMU VE
ÇOCUKLARA ETKİLERİ
(ANAOKUL)
PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK
BİRİMİ
VELİ BÜLTENİ
KASIM 2012
ANNE BABA TUTUMU VE ÇOCUKLARA ETKİLERİ
Okul öncesi dönemde, çocuğun yaşamındaki en etkili sosyalleşme
kurumu, ailesidir. Bu dönem çocukta başkalarını taklit eğiliminin en
yüksek olduğu evredir. Bu dönemde çocuk, sosyal bir birey olmayı
öğrenirken, aynı zamanda en küçük ayrıntısına kadar kopya edeceği
bir modele gereksinim duyar. Kişiliğin oluşumu için gerekli olan bu
özdeşleşme, aile içindeki, yakın üyelerle gerçekleştirilebilir.
Her anne babanın bilerek ya da bilmeyerek çocuklarına karşı
tutumu değişik olabilmektedir. Bazı çocuklar daha çok sevilmekte,
bazılarına baskı yapılmakta, bazıları istenmeyen çocuk olarak
görülmekte, bazılarına ise daha çok hoşgörü gösterilmektedir. Bütün
bu tutumlar, çocuğun hem kişiliğinin hem de sosyal gelişiminin değişik
biçimler kazanmasına neden olmaktadır.
Anne ve Babanın Çocuklarına Karşı
En Yaygın Tutum ve Davranış Biçimleri
Aşırı Koruma: Anne babanın aşırı koruması, çocuğa gerektiğinden
fazla kontrol ve özen göstermesi anlamına gelir. Bunun sonucu çocuk,
diğer kimselere aşırı bağımlı, kendine güveni olmayan, duygusal
kırıklıkları olan bir kişi olabilir. Bu bağımlılık, çocuğun yaşamı boyunca
sürebilir ve yetişkinliğinde aynı koruma duygusunu eşinden
bekleyebilir.
Hoşgörü Sahibi Olma: Anne babanın çocuklarına karşı hoşgörü
sahibi olmaları, çocukların bazı kısıtlamalar dışında, arzularını
diledikleri biçimde gerçekleştirmelerine izin vermeleri anlamına gelir.
Böyle durumlarda çocuk, evine yönelik bir birey olur. Eğer anne
babasının hoşgörüsü normal bir düzeydeyse, bu çocuğun kendine
güvenen, yaratıcı, toplumsal bir birey olmasına yardım eder.
Aşırı Hoşgörü ve Düşkünlük: Aşırı hoşgörü ve düşkünlük çocuğu
bencil yapar. O, daima diğerlerinin dikkatini çekmek ve kendisine
hizmet edilmesini ister. Böyle çocuklar ev içinde ve dışında çok zayıf
bir sosyal uyum gösterirler.
Çocuklara Boyun Eğme: Çocuklarına boyun eğen anne babalar,
evde onların egemenliğini kabullenen kişilerdir. Bu tür ailelerde,
çocuklar, anne babalarına hükmeder ve onlara çok az saygı
gösterirler. Bu çocuklar yalnız anne ve babalarıyla yetinmeyip,
zamanla ev dışındaki kimselere de egemen olmanın yollarını arayan
bireyler haline dönüşürler.
Reddetme: Reddetme, bir anlamda, çocuğun bedensel ve ruhsal
gereksinimlerini karşılamayı aksatarak, ona düşmanca duygular
beslemek şeklinde tanımlanabilir. Bu ortamdaki çocuk, yardım
duygusundan uzak, sinirli, duygusal kırıklıkları olan, diğerlerine
özellikle kendinden küçük ve zayıflara karşı düşmanca duygulara sahip
bir birey olabilir.
Kabul Etme: Anne babanın kabulü, çocuğu sevgi ve sevecenlikle
ele alması biçiminde davranışa yansır. Kabul eden anne baba, çocuğun
ilgilerini göz önünde tutarak, onun yeteneklerini geliştirecek ortam
hazırlar. Kabul edilen çocuk genellikle sosyalleşmiş, işbirliğine hazır,
arkadaş canlısı, duygusal açıdan dengeli ve mutlu bir bireydir.
Baskı Altında Bulundurma: Anne ve babadan birinin ya da her
ikisinin baskısı altında kalan çocuk, nazik, dürüst ve dikkatli
davranmasına karşın, çekingen, başkalarının etkisinde kolay kalabilen,
aşırı hassas bir kişilik yapısına sahip olabilir. Suçlayan, cezalandıran
ve sürekli karışan anne babaların çocuklarının, kolayca ağlayan
çocuklar olduğu görülür. Baskı altında büyüyen çocuklarda genellikle
isyankâr tavır alışlarla birlikte, aşağılık duygusu gelişebilir.
Çocuk Ayırma: Bütün çocuklarını eşit düzeyde sevdiklerini
söylemelerine karşın, kimi anne ve babanın, bazı çocuklarını daha çok
sevdikleri gözlenmektedir. Böyle durumlarda anne ve babalar,
sevdikleri çocukları diğerlerinden ayırarak, onları kayırırlar. Aşırı
sevgi gören bu çocuklar, daha çok anne ve babalarıyla oyun oynamayı
yeğlerken, akranlarıyla ilişkilerinde saldırgan ve baskıcı bir tavır
içindedirler.
Anne ve Babanın Uyguladığı Disiplin
Aşırı sert ve otoriter bir disiplin yöntemi, olumsuz ve itaatsiz
çocukların yetişmesine neden olacaktır. Anne ve babanın uygun bir
yetiştirme ve disiplin yönteminde görüş birliğinde olmadıklarına
inanan çocuklar, onlara karşı saygı ve güvenlerini yitirmeye başlarlar.
Evlerinde yakın bir ilgiyle demokrasinin birleştiğini gören
çocuklar, en etkin, özgür ve arkadaşlarıyla ilişkilerinde en başarılı
çocuklar olmaktadırlar. Araştırıcılara göre, hoşgörü ve demokratik
evlerde büyüyen çocuklar, arkadaşlarıyla ilişkilerinde daha etkin, daha
girişken, yaratıcı fikirler öne sürebilen, fikirlerini serbestçe söyleme
eğiliminde görülen çocuklar olmaktadırlar. Bu tür çocuklarda kendini
denetleme becerisine daha erken rastlanmaktadır.
Buna karşın, daha sert bir denetim altında tutulan ya da eğitim
yöntemleri değişken olan ailelerde büyüyen çocuklar ise, karşı çıkma
ve saldırganlık gibi yollarla kendilerini kabul ettirmek istemekte ve
kendi iç dünyalarını açıklamakta zorluk yaşamaktadırlar.
Ancak unutmamalıyız ki, dengeli, duygusal ve toplumsal
etkileşimin güçlü olduğu aile ortamında, yeterli güven, sevgi ve
sevecenlik içinde büyüyen çocuklar, gelişimleri için gerekli deneyimleri
elde edebilirler. Bu tür aile ortamlarında, aile üyelerinin kendilerine
düşen sorumlulukların bilincinde olması, çocuğun sağlam bir kişilik
yapısına sahip olmasını sağlar.
Kaynak: Doğum Öncesinden Ergenlik Sonuna Çocuk Psikolojisi,
Prof. Dr. Haluk YAVUZER
Download