ZAMAN İÇİNDE BİLİM Öğr:DAMLA NUR KARTAL Öğrt: Aygün Bıyıksız HER BİLİMSEL BULUŞ YENİ BİR BAŞARIDIR Mısır Piramitleri : Mısır Piramitleri , Mısır’da yer alan eski piramit şekillerde yapılardır. Mısır’da 100’den fazla piramit vardır. Piramitlerin çoğu Eski Krallık Dönemi’nden Orta Krallık Dönemi’ne kadar firavunların mezarı için inşa edilmiştir. Bilinen en eski piramit 3. Hanedan döneminde inşa edilen Basamaklı Piramit’tir. Bu piramit ve etrafını çevreleyen bloklar; mimar İmhotep tarafından tasarlanmıştır. Ayrıca bu yapılar dünyanın en eski şekilli taşlardan inşa edilmiş yapısıdır. En çok bilinen piramitler Gize’de bulunmuştur. Birkaç Gize Piramidi inşa edilmiş en büyük yapılardandır. Gize Piramitleri’nin en büyüğü olan Keops Piramidi şu ana kadar zarar görmeden ayakta duran, Dünya’nın Yedi Harikası’ndan biri olarak görülmektedir. HER BİLİMSEL BULUŞ YENİ BİR BAŞARIDIR Barut : Barut; güherçile, kükürt ve kömür tozundan meydana gelmiş patlayıcı bir maddedir. Ateşli silahlar mermiyi atmak için kullanılır. Barutun çok eski bir tarihi olup Çinliler, barutu ilk kez eğlenceli amaçlı kullanmışlardır. HER BİLİMSEL BULUŞ YENİ BİR BAŞARIDIR Cam: Camın Tarihçesi Camın tarihi antik çağlara uzanır. İlk olarak ne zaman üretildiği net olarak bilinmese de mevcut en eski cam eşyalar yaklaşık olarak MÖ 2500 yılına ait Antik Mısır boncuklarıdır. Daha geç dönem Mısır bulgularında ise tüye benzer renkli zikzak paternleri olan cam kaplara rastlanır. Türk Cam Yapımı Türkiye’deki geleneksel cam ürün yapımı Selçuk ve Osmanlı dönemleri olarak ele alınabilir. Selçukluların doğudan Anadolu’ya yeni göç ettikleri dönemden kalma bazı Selçuklu cam ürünlerinin varlıkları bilinmektedir. Selçuklu ve Artuklular döneminin bazı parçaları bugün müze koleksiyonlarında yer almaktadır. Osmanlı dönemi sırasında, bu dönemden kalan parçalardan da görülebileceği gibi, cam sanatı oldukça ilerlemiştir. Cam endüstrisi özellikle İstanbul’un fethinden sonra bu şehirde oldukça gelişmiştir. HER BİLİMSEL BULUŞ YENİ BİR BAŞARIDIR Mürekkep : Tarihte mürekkebi ilk kullanan uygarlıklardan birinin de mısır olduğu bilinmektedir. Mürekkebi elde etmek için, renkli mineralleri toz hale getirip, sonra bu tozu sıvıyla karıştırıp seyreltiyorlardı. Benzer teknikle mürekkep Eski Çin uygarlıklarında da üretiliyordu. Türkler, 20. yüzyıla kadar, genellikle bezit yağının yakılmasından elde edilen bezir mürekkebini kullandılar. Siyah mürekkep ise, Musul mazısı, sirke, göztaşı ve temiz suyun kaynatılıp süzülmesinden sonra, içine biraz Arap zamkı katılmasıyla hazırlanılırdı. HER BİLİMSEL BULUŞ YENİ BİR BAŞARIDIR Pusula: Karalar gözden kaybolduktan sonra, denizde artık deneysel kurallara dayanılarak yol bulmak ve bunu sürdürmek imkânsızdı. Bu yüzden denizciler kıyıyı takip etmek zorunda kalıyorlardı. HER BİLİMSEL BULUŞ YENİ BİR BAŞARIDIR Tekerlek: En eski tekerlek, yaklaşık 5.000 yıl önce Mezopotamya’da yapılmıştır. Tekerlek ile ilgili en eski kayıt, M.Ö. 3.500 yıllarına ait tekerlekli bir kızağı resmeden Sümer (Erech) piktogramı’dır. Tekerlek fikri muhtemelen kütüklerin kolayca yuvarlanarak taşınması amacıyla kullanılmasından doğmuştur. Bilinen en eski tekerler, bir kazık üzerine geçirilmiş üç tahta diskten oluşur. SÖZ UÇAR YAZI KALIR SÖZ UÇAR YAZI KALIR: Günümüzden yirmi bin yıl önce mağara duvarlarına çizilen hayvan resimleriyle başlayan insanın iz bırakma tutkusu, altı bin yıllık bir geçmişi olan yazının ortaya çıkarılmasında atılan ilk adımlardır. Tarih, insanın yazıyı bulmasıyla başladı. Konuşurken çıkarılan seslere bir takım işaretler karşılık olabilirdi. ilk yazı nesneleri gösteren resimler şeklindeydi. Konuşma dilini yazı diline çevirmeyi başaran Sümerler düşünceyi ve tarihi gelecek kuşaklara bırakma yöntemini bulmuş oldular. Sümerlerin kil tablet üzerine yazdıkları harflerin biçimi çiviye benzediği için bu yazıya çivi yazısı adı verildi. Çivi yazısını Babil ve Hitit gibi uygarlıklarda kullanmışlardır. Eski Mısırlıların kullandığı resimli yazıya "hiyeroglifdenir. Bu yazıda harfler resimlerle ifade edilir. Hiyeroglif yazılar yalnızca duvara ve anıtlara yazılırdı. Güney Amerika uygarlığı olan inkalar "Khipuadı verilen düğümlerden oluşan ip demetlerinden yararlanıyorlardı. Khipu"lar sayısal kayıtları tu'ak için kullanılmakta her ip farklı renkte ve farklı düğüm şeklindeydi. Fenikeliler yazıyı çeşitli harflerle anlatarak ilk alfabeyi icad ettiler. Bu alfabe Yunanlılar ve Romalılar tarafından da geliştirilerekLatinAlfabesi oluşturulmuştur. Gutenbergise yazıyı daha seri bir şekilde kopyalayan bir matbaa geliştirmiştir. (1457) TÜRK VE İSLAM DEVLETLERİNDE YETİŞEN BİLGİNLER Harezmi : Coğrafya ve astronomi ile de uğraşan Harezmi en önemli çalışmalarını matematik alanında yaptı.Günümüzde de kullandığımız Hint rakamları İslam dünyasını tanıttı.’’0’’ı matematiği kazandırdı,böylece günümüzde kullandığımız onlu sayı sistemi ortaya çıktı.Aynı zamanda günümüzde matematiğin bir dalı olan cebir onun bu bilim alanına kazandırdığı başka bir katkıdır.Cebir ile ilgili kitabı tercüme edilerek XVII. Yüzyılda kadar Avrupa üniversitelerinde okutuldu . TÜRK VE İSLAM DEVLETLERİNDE YETİŞEN BİLGİNLER Biruni : Bilimsel araştırmalara çok küçük yaşta başlayan Biruni henüz 17 yaşında Güneş’i gözlemlemek için bir alet yaptı.Bu gözlemler sonucu dünyanın döndüğünü ve yer çekiminin bulunduğunu söyledi.Dünyanın çevresini hesapladı. Gazneli hükümdarların himayesinde çalışmalarını sürdüren Biruni’nin ilgi alanı astronomi ile sınırlı değildi. Coğrafya, matematik, optik, tıp, eczacılık gibi alanlarda 140’ın üzerinde eser bıraktı. TÜRK VE İSLAM DEVLETLERİNDE YETİŞEN BİLGİNLER İbni Sina : Avrupa’da “Avicenna” (Avisenna) adıyla tanınan İbni Sina farklı bilim dallarında eserler vermiş çok yönlü bir insandı. Daha 16 yaşındayken tıp alanında çalışmalar yapmaya başladı. Tıp alanında çalışmalarının yer aldığı “Kanun” isimli eseri Avrupa’da XVII. yüzyıla kadar tıp eğitiminde kullanıldı.Bir başka eseri olan “Şifa” ise felsefeden, matematik ve fiziğe kadar bilimlerin yer aldığı bir ansiklopediydi. TÜRK VE İSLAM DEVLETLERİNDE YETİŞEN BİLGİNLER Uluğ Bey : Timur Devleti’nin hükümdarı Timur’un torunu olan Uluğ Bey siyasetten çok bilime ilgi duydu. Semerkant’ta bir medrese ve bir gözlemevi (rasathane) yaptırdı. Dönemin en gelişmiş ve büyük aletleri bulunan gözlemevinde Güneş, Ay ve gezegenlerin konumları, yıl uzunluğunun tespiti gibi çalışmalar yaptı. TÜRK VE İSLAM DEVLETLERİNDE YETİŞEN BİLGİNLER Ali Kuşçu : Uluğ Bey’in öğrencilerinden Ali Kuşçu Fatih Döneminde elçi olarak İstanbul’a geldi. Fatih’in, İstanbul’da kalmasını ve medresede ders vermesini istemesiyle bu şehre yerleşen Ali Kuşçu astronomi ve matematik alanında eserler verdi. Gök cisimlerinin dünyaya uzaklığını hesapladı, Ay’ın haritasını çıkardı. Bu çalışması nedeniyle NASA tarafından Ay’da bir bölgeye ismi verildi. TÜRK VE İSLAM DEVLETLERİNDE YETİŞEN BİLGİNLER Piri Reis : XVI. yüzyılda Osmanlı kaptanı Piri Reis Amerika kıtasını da içine alan bir dünya haritası çizdi. Piri Reis’in o dönemde bu doğrulukta bir haritayı nasıl çizebildiği bilinmemektedir. Bu harita dışında “Kitabı Bahriye” adlı bir eser yazmış, Akdeniz çevresindeki kara ve limanları tanıtmış böylece sosyal bilimlerden coğrafyaya önemli katkılarda bulunmuştur. TÜRK VE İSLAM DEVLETLERİNDE YETİŞEN BİLGİNLER Taküyyiddin : XVI. yüzyılda İstanbul’da bir gözlemevinin kurulmasına öncülük etti. Bu gözlem evinde daha önce eşine rastlanmayan yeni aletler kullanarak Güneş ve Ay tutulmalarını gözlemledi.