celal bayar ün*vers*tes* ahmetl* myo ekonom* pol

advertisement
CELAL BAYAR ÜNİVERSİTESİ
AHMETLİ MYO
EKONOMİ POLİTİKALARI DERSİ
7. HAFTA
Öğr. Gör. Arzu SALKIM ER
TARİHSEL AÇIDAN DIŞ TİCARET
POLİTİKALARI
Dünyanın pek çok ülkesinde yoksulluk ve geri kalmışlık, halen daha çözülmesi
gereken bir başlıca sorunlar arasında yer almaktadır. Gelişmekte olan ülkeler,
yoksulluğu azaltmak ve hatta tamamen ortadan kaldırmak için yoğun bir
çaba harcamaktadırlar. Ekonomik ve sosyal kalkınma politikalarında
öncelikle ortaya konan hedef, olabildiği kadar yüksek oranda ekonomik
büyümeyi sağlamak ve böylece gelişmiş ülkeler düzeyine mümkün
olduğunca çabuk ulaşmak olarak belirlenmiştir.
TARİHSEL AÇIDAN DIŞ TİCARET
POLİTİKALARI
• Günümüzde
dış ticaret, ülkelerin ekonomik kalkınmalarında ve dünya
ekonomisi ile bütünleşmelerinde en önemli politikalardan birisi olarak kabul
edilmektedir. Bu nedenle ülkeler kendi çıkarlarını korumak ve dış
piyasalarda rekabet gücü elde edebilmek amacıyla, dış ticareti destekleyici
nitelikte çeşitli önlemler almaktadırlar. 20. yüzyılın başlarından günümüze
kadar geçen sürede kalkınma politikaları ele alındığında, sanayileşme
hedefini gerçekleştirmek için birisi dışa açık, serbest ticaret ilkelerine
diğeri de, korumacılığa ve devlet müdahalesine dayalı iki temel stratejinin
uygulandığı görülmektedir.
TARİHSEL AÇIDAN DIŞ TİCARET
POLİTİKALARI
•
Türkiye’de Cumhuriyet döneminde dış ticaret politikaları bazen kendi kendine yeterli bir
ekonomi yaratmanın, bazen de karşılaştırmalı üstünlükler bağlamında dışa açılmanın ve
dışa açık kalkınma stratejisinin temel araçlarından birisi olarak kullanılmıştır.
•
Cumhuriyetin ilk yıllarında 1923-1929 döneminde dışa açık ekonomi koşullarında
öncelikle serbest ticaret politikası uygulanmış, ancak bu politikanın başarısızlığı ve
dünya ekonomisinin girdiği krizin de etkisiyle, 1930-1939 döneminde dışa kapalıkorumacı ve devletçi bir politika izlenmiştir. II. Dünya Savaşı’nın başlamasının
ardından bu politikalarda kesintiye uğramıştır. 1953-1960 döneminde ithalatın
sınırlandırılması gündeme gelmiş ve bu dönemi 1963-1976 arasındaki ithal ikameci
strateji izlemiştir. İthal ikameci stratejinin 1970’li yıllarda krize girmesiyle birlikte,
1980 yılından itibaren ihracata dayalı kalkınma stratejisi uygulamaya konulmuştur.
TARİHSEL AÇIDAN DIŞ TİCARET
POLİTİKALARI
1980 öncesi dönem
dış ticaret
politikaları
DIŞ TİCARET
POLİTİKALARI
1980 sonrası
dönem dış
ticaret
politikaları
CUMHURİYET ÖNCESİ DÖNEM
• Uluslararası
ticaretin yapıldığı ülkelerdeki kurumsal yapı farklılıkları,
değişik siyasi egemenlik alanlarının varlığı, ticarete taraf olan ülkelerin
para birimlerinin ve içinde bulundukları iktisadi sistemlerin çeşitlilik
göstermesi uluslararası iktisadi ilişkilerin her ülkenin sınırları içinde farklı
ticaret politikaları uygulamalarına neden olmuştur.
•
Bu durum Osmanlı’nın kuruluşundan günümüz Türkiye’sine kadar geçen dönem içinde de
kendisini göstermiştir .Osmanlı’nın kuruluşundan Cumhuriyet’in ilanı süre zarfında çeşitli
ticaret politikaları uygulanmıştır. Bunun en önemli nedeni, belirli dönemlerde yaşanan
ekonomik darboğazların dış ticaret politikaları üzerinde yaratmış olduğu etkilerdir.
Osmanlı’da İlk Ticaret Politikaları (1830-1914)
• Batılı ülkelerde Sanayi Devrimi devam ederken, Osmanlı Devleti’nde iktisadi
hayatın önemli bir unsurunu oluşturan ticaret, devletin kontrolü altında
yürütülmekteydi. Devletin kontrolü altında sınırlar içinde yapılan ticaret
öncelikli olarak kırsal ve kentsel alanlar arasında mal değişimini arttırırken
bölgeler arasında yardımlaşma ve iş bölümünün gelişmesine yardımcı
olmaktaydı. Osmanlı Devleti’nin sınırları dışında yapılan ticarette ise,
Osmanlı Devleti sınırları içerisinde üretilmeyen mallar temin edilmeye
çalışılmaktaydı. Bu durum da çeşitli kentlerde dış pazar için üretim yapan
ekonomik birimlerin gelişmesine yardımcı olmaktaydı.
• Osmanlı dış ticaret politikası geleneksel olarak ülke içinde mal
bolluğunu arttırarak ekonomik karlılığı, özellikle de fiyat
karlılığını amaçlayan ithalatı teşvik edici, ihracatı kısıtlayıcı
bir uygulamaya dayanmaktaydı. Uygulanan bu politikaları
desteklemek
amacıyla
ihracat
yüksek
oranlarda
vergilendirilirken bazı mallara da ihracat yasağı
konmaktaydı.
Osmanlı’da İlk Ticaret Politikaları (1830-1914)
• Osmanlı
Devleti’nde ülkenin temel gereksinimlerinin karşılanması ve
vergi gelirlerinin arttırılmasına yönelik dış ticaret politikaları 19’uncu
yüzyılın sonlarına kadar sürdürülmüştür. 19’uncu yüzyılın sonlarından
itibaren kamu gelirlerini arttırmak, diğer bir taraftan da yerli üretimi dış
rekabete karşı korumak amacıyla, ithalat vergilendirilmeye çalışılmıştır.
Yine aynı yıllar içinde Osmanlı Devleti’ni dışa açık bir pazar konumuna
getiren 1838 yılında Osmanlı devleti ile İngiltere arasında imzalanan ticaret
anlaşmasının geliştirilmesine çalışılmıştır. (1838-İngiliz Ticaret Anlaşması)
Osmanlı İmparatorluğu’nun Son Dönemleri
• 19.
yüzyıl başlarında Osmanlı İmparatorluğu’nda dış ticaret hacmi,
toplam üretimin %1-2’si düzeyinde ve imparatorluğun kendi içindeki
ticaret, dış ticarete göre daha çok ön plandadır. I. Dünya Savaşı’na kadar
geçen sürede, Osmanlı İmparatorluğu’nun Batı ve Orta Avrupa ülkeleri ile
olan ekonomik ilişkilerinin artması ve sanayileşme sürecinin başlaması
sonucunda dış ticaret hacminde artışlar meydana gelmiştir.
• Avrupa’nın yeni bir genişleme ve birikim dönemine girmesi, bir
taraftan Osmanlı hammaddelerine olan talebi arttırmış, diğer
taraftan da yabancı sermaye tarafından inşa edilen demiryolları
aracılığı ile limanlardan iç bölgelere olan taşıma maliyetlerini
azaltmıştır. Osmanlı son dönemlerinde dış ticaret, gıda ve
hammadde ihraç edip, bunun karşılığında mamul mallar ve gıda
maddeleri ithal eden bir duruma gelmiştir.
1923-1980 DÖNEMİ
• 1923-1929 Dışa Açık Ekonomi Dönemi
• 1930-1939 Korumacılık ve Devletçilik Dönemi
• 1940-1949 II. Dünya Savaşı Dönemi
• 1950-1960 Demokrat Parti Dönemi
• 1960-1980 Planlı Dönem ve Karma Ekonomi
1980 ÖNCESİ DIŞ
EKONOMİ
DÖNEMLERİ
1923-1929 Dışa Açık Ekonomi Dönemi
• Cumhuriyetin
kuruluşundan 1929 Dünya Ekonomik Krizine kadar olan
dönemi; dışa açık ekonomi politikaları aracılığıyla ekonominin yeniden
yapılandırıldığı bir dönem olarak belirlemek mümkündür. Türkiye’de bu
dönemde izlenen liberal iktisat politikaları doğrultusunda, serbest bir dış
ticaret ve kambiyo rejimi uygulanmıştır.
• Lozan
antlaşması koşullarına bağlı olarak, her ne kadar kapitülasyonlar
kaldırılmışsa da, dış ticaret politikaları üzerinde bazı kısıtlamalar söz
konusu olmuştur. Lozan anlaşması ile saptanan gümrük tarife oranları
ulusal ekonomiye sadece %12,9’luk bir koruma sağlamıştır. Söz konusu
kısıtlamalar, 1928 yılında sona erdiğinden, Türkiye ancak 1929’da gümrük
tarifelerini değiştirme imkanı bulmuş ve ortalama koruma oranı %45,7’ye
yükseltilmiştir.
1923-1929 Dışa Açık Ekonomi Dönemi
• 17 Şubat 1923 tarihinde Cumhuriyetin dışa bağımlılığının azaltılması, milli
sanayinin kurulması ve geliştirilmesi konularında önemli kararların
alındığı İzmir İktisat Kongresi toplanmıştır. Kongre sonunda genel olarak,
kalkınmacı, yerli ve yabancı sermayeyi teşvik edici, üreticiyi özendirici,
ekonominin denetiminin ulusal unsurlar aracılığıyla ile sağlanmasını ve
ılımlı bir korumacılığı öngören politikalar, gümrük politikasındaki zorunlu
kısıtlamalar dışında kabul edilmiştir. Dönemin dış ticaret yapısı içinde,
yaprak, tütün, kuru üzüm, pamuk, incir, fındık, zeytinyağı, tiftik ve gülyağı
toplam ihracatın %70-80’ini, sınai tüketim malları ise ithalatın büyük bir
bölümünü oluşturmaktadır.
1923-1929 Dışa Açık Ekonomi Dönemi
1930-1939 Korumacılık ve Devletçilik Dönemi
• 1929 yılında meydana gelen krizin genişlemesine bağlı olarak, uluslararası
ticarette mal talebi ve hammadde fiyatları hızla düşmüştür. Türkiye
büyük krizin etkisiyle, bir önceki dönemde uyguladığı serbest ticaret
politikalarının sürdürülememesi sonucu, 1930-1939 yılları arasında
korumacı ve devletçi iktisat politikalarına yönelmiştir.
•
Devletçilik politikası, sanayileşmeyi hızlandırmak için bir alternatif olarak
doğmuş ve devlet öncülüğünde planlı sanayileşme hedef alınmıştır. Devletçi
sanayileşme politikalarının temel amaçlarından birisi ve en önemlisi, ithalat
konusu olan malların yerli üretiminin gerçekleştirilmesini sağlamaktır.
1930-1939 Korumacılık ve Devletçilik Dönemi
• Türkiye’deki
devletçilik ve planlı ekonomi uygulaması hiçbir zaman
kolektivist sisteme geçiş aşaması niteliğine sahip olmamıştır. Devletçilik, o
günkü ihtiyaçlardan doğmuş ve yeni bir ekonomik kalkınma stratejisi
olarak ele alınmıştır. Devletçi politikaların temel niteliği, devletin tarım
dışındaki üretim alanlarına doğrudan üretici olarak girmesidir. İktisat
politikalarının yöneldiği amaç ve elde edilen sonuçlar açısından, bu yıllar
ilk sanayileşme dönemi olarak nitelendirilmektedir. Bu dönemde
yürürlüğe konulan I. Beş Yıllık Sanayi Planı’nın (1933-1937) hedefi
hammaddeleri yurt içinden sağlanması mümkün olan dokuma, maden,
selüloz, seramik ve kimya sanayi kollarının devlet tarafından kurulmasını
sağlamaktır.
1930-1939 Korumacılık ve Devletçilik Dönemi
• Hızlı bir sanayileşme sürecinin yaşandığı bu dönemde, devlet
fabrika kurmak ve işletmek yoluyla ekonomik hayata aktif
olarak müdahale etmiştir. Tarım ürünlerinin işlenmiş ve yarı
işlenmiş duruma getirilerek ihracatının yapılması, yerli
üretimi yapılan malların ithalatının sınırlandırılması,
Türkiye’nin mallarını satın alan ülkelerden mal satın alınması
ve ikili anlaşma konusu olan malların ithalatında serbestliğe
gidilmesi bu politikaların başlıca özellikleridir.
1940-1949 II. Dünya Savaşı Dönemi
•
Bu dönemde Türkiye’de savaş ekonomisi koşullarına bağlı olarak, ekonomik
faaliyetlere devlet öncülük etmekte ve karma ekonomi uygulanmaktadır.
Seferberlik ortamına giren ülke, bütçesinin önemli bir bölümünü savunma
giderlerine ayırmıştır. Bu olumsuz gelişmeler sonucunda ekonomik politika,
kalkınmadan ziyade mal darlığını gidermeye, karaborsayı önlemeye ve fiyat
artışlarını sınırlandırmaya yönelmiş ve hükümet 1940 yılında çıkarıp 1942’de
bazı hükümlerini değiştirdiği Milli Koruma Kanunu’na dayanarak sıkı tedbirler
almak zorunda kalmıştır. 2. Beş Yıllık Sanayi Planı’nın uygulanamaması nedeniyle,
1945 yılında 3. Beş Yıllık Kalkınma Planı hazırlanmıştır. Mevcut fabrikaların
verimliliğini arttırmayı ve kağıt, çimento, dokumacılık gibi sektörlerde yeni tesisler
kurmayı hedefleyen bu plan da hayata geçirilememiştir.
1940-1949 II. Dünya Savaşı Dönemi
• 1930-1950 yılları arasındaki devletçilik döneminde, Türkiye’deki sanayileşme
politikaları ithal ikamesine dayanmaktadır. Pamuk, dokuma ve şeker gibi üç
temel tüketim malının yurt içi üretiminde, yerli fabrika üretiminin payı büyük
ölçüde artarken, yeni kurulan demir-çelik kağıt ve cam ürünleri fabrikaları bu
mallarda da ithal ikamesine yol açmıştır.
1950-1960 Demokrat Parti Dönemi
• Türkiye’nin 1950 yılından itibaren, tek partili rejimden çok partili rejime
geçmesi ile birlikte, ekonominin serbestleşmesi amacıyla çeşitli tedbirler
alınmaya başlanmıştır. İktidara gelen Demokrat Parti, 1950 yılına kadar
uygulanan ekonomik politikayı şiddetle eleştirerek bu politikanın
bürokratik ve tekelci olduğunu, yersiz devlet müdahaleleri ile ekonominin
işleyişini engellediğini, yabancı sermayeden yeterince faydalanılamadığını,
özel sektörün güçlendirilmesi ve hatta devlete ait kuruluşların da özel
sektöre devredilmesi gerektiğini öne sürmüştür. Bu dönemde hükümetin
uyguladığı temel ekonomik politikalar; sanayileşmeyi özel kesim aracılığıyla
gerçekleştirmek, tarım sektörüne öncelik vermek ve devletçilik yerine liberal
bir politika benimsemek biçiminde olmuştur.
1950-1960 Demokrat Parti Dönemi
• Ekonomik
gelişmeyi hızlandırmak için, öncelikle tarımın kalkındırılmasına
önem verilmiştir. 1950-1953 tarihleri arasında gerçekleşen Kore Savaşları
nedeniyle tarımsal ürün fiyatları yükselmiş, tarımsal üretim ve buna bağlı
olarak tarımsal ürün ihracatı artmıştır. 1954-1960 yılları ekonominin
durgunluğa girdiği dönemi kapsamaktadır. 1950 yılında 22.2 milyar dolar olan
dış ticaret açığı, 1952 yılında dönemin en yüksek değerine ulaşarak 193
milyon dolara yükselmiştir. (yaklaşık %800)
• 1954 yılından itibaren tarımda yaşanan olumsuzluklar ve finansman sorunları,
ihracatın azalmasına ve dış açığa neden olmuştur. İhracat 1953 yılında 396
milyon dolarken, düşme eğilimine girmiş 1958’de dönemin en düşük değeri
olan 247.3 milyon dolara kadar gerilemiştir.
1960-1980 Planlı Dönem ve Karma Ekonomi
• 1960
sonrası dönem, kalkınmanın planlı bir yaklaşımla
sağlanabileceği düşüncesinden hareketle, beşer yıllık planlar
hazırlanması ve buna uygun stratejilerin belirlenmesi
nedeniyle planlı dönem olarak adlandırılmaktadır. Bu dönemin
en belirgin özelliği, ithal ikamesine yönelik sanayileşmenin
kalkınma planları ile uygulamaya konulmasıdır. Günümüzdeki
anlamıyla, plan anlayışı ilk defa 1961 Anayasası ile ortaya
konulmuş ve ekonomi politikalarının uzun süreli, tutarlı ve
bilimsel kurallara uygun bir şekilde uygulanmasına özen
gösterilmeye başlanmıştır.
1960-1980 Planlı Dönem ve Karma Ekonomi
• Kalkınma
planlarının ortak özellikleri, üretim yapısını veri
almaları, ekonominin her yıl belli bir hızda büyümesini
hedeflemeleri, sanayileşmeye öncelik vermeleri ve belli bir uzun
dönem stratejisinin bir parçası olmalarıdır. 1963-1967 yılları
arasında geçerli olan I. Beş Yıllık Kalkınma Planında, %7’lik
bir büyüme oranına ulaşmak, sermaye birikimin arttırmak,
kamu kesimine ağırlık vermek, enflasyonsuz tasarrufları
arttırmak ve yatırımları çoğaltmak hedefleri ortaya
konulmuştur.
1960-1980 Planlı Dönem ve Karma Ekonomi
• Birinci kalkınma planı devlet ve özel teşebbüsün birlikte yan yana yer aldığı
karma bir ekonomik yapıyı öngörmüştür. Kalkınmanın büyük ölçüde sanayide
meydana gelecek gelişmeye bağlı olduğu kabul edilmiştir. Dış ticaret
politikasının temeli ikame edilebilir ithalatın ikamesini ve yerli hammadde
kullanılmasını teşvik ederek ithalatta tasarruf sağlamak olarak söylenebilir.
• İkinci beş yıllık kalkınma planı (1968-1972) 15 yıllık uzun dönemli planın
ikinci dilimi olarak hazırlanmıştır. İkinci kalkınma planında ekonomik
hedefler 7% yıllık kalkınma hızı, dış kaynaklara bağlılığın azaltılması,
ekonomide yapısal değişikliklerin yapılması, sanayi sektörünün GSMH
içerisindeki payının yükseltilmesi ve yatırım tasarruf dengesinin
sağlanması şeklinde tespit edilmiştir.
1960-1980 Planlı Dönem ve Karma Ekonomi
• 1974 petrol krizi ekonomi üzerinde olumsuz etki yapmıştır. Petrol fiyatları 4
kat artmış ve 1970’li yılların sonlarındaki krizi hazırlayan sebeplerden biri
olmuştur. 1974 yılı öncesindeki ucuz petrol Türk ekonomisinin petrole olan
bağımlılığını arttırmış ve bu durumda petrol fiyatlarının artmasıyla
Türkiye’nin ithalat maliyetlerini yükseltmiştir. Bu nedenle Türkiye ithalat
kısıtlamasına ve kambiyo kontrollerinin arttırılmasına başvurmak zorunda
kalmıştır.
• 1975-1977
yıllarında dış ticaret açıkları daha fazla büyüyerek GSMH nın
8.5% una ulaşmış 1978 den itibaren dış borç vadelerinin gelmeye
başlamasıyla ekonomi krize girmiştir. 1960-1980 döneminin en önemli
özelliği ihraç malları içindeki tarım ürünleri payının azalarak, sanayi ürünleri
HAFTAYA..
• 1980 SONRASI DIŞ EKONOMİ POLİTİKALARI
• GENEL TEKRAR
Beni Dinlediğiniz İçin Teşekkür Ederim…
Arzu SALKIM ER
arzu.salkim@cbu.edu.tr
Download