Türk Çayı'nın 2023 vizyonu çalıştayı başladı Rize Ticaret Borsası ve Rize Eğitim, Kültür ve Yardımlaşma Derneği tarafından düzenlenen "Türk Çayının Markalaştırılması ve Uluslararası Tanıtım 2023 Vizyonu" çalıştayı bugün Rize Ticaret Borsası Salonu'nda başladı. Üç gün sürecek çalıştaya Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Rize Valisi Seyfullah Hacımüftüoğlu, Rize Belediye Başkanı Halil Bakırcı, Rize Üniversitesi Rektörü Prof. Dr Arif Yılmaz, Çaykur Genel Müdürü İmdat Sütlüoğlu, Rize Ticaret Borsası Başkanı Mehmet Erdoğan, Rize Dernekler Federasyonu Başkanı Dr. Süleyman Basa başta olmak üzere Çay sektörü ile ilgili çok sayıda kişi katıldı. ÇAYKUR Genel Müdürü İmdat Sütlüoğlu, çay sektöründe Türkiye'nin dışındaki ülkelerde yılda 15-16 kez, 36 farklı çeşit haşere ile mücadele için kimyasal ilaçlama yapıldığını, Türkiye'de ise iklim yapısı dolayısıyla ilaçlamaya gerek olmadığını belirterek, ''Ülkemizde haşere mücadelesi olmaması bizim en büyük avantajımızdır. Bu bizi rakipsiz hale getirmektedir'' dedi. Sütlüoğlu, Türkiye'de çay ekiminin 1940'lı yıllarda ilk olarak Rize'den başlaması dolayısıyla çayın Rize çayı olarak bilindiğini, ancak dünyada Türk çayının aradan geçen uzun yıllara rağmen hala markalaşamadığını belirtti. Kimyasal ilaçlamanın çayda pestisit kalıntısına neden olduğunu, bunun da çay içimiyle insanlara geçtiğini ifade eden Sütlüoğlu, ''Kanserojen bir madde olan pestisit, kalıtsal hastalıklara neden olmaktadır. Ülkemizin dışındaki tüm çay üreten ülkelerde ilaçlama yapılmakta, dolayısıyla bu sorunlar bulunmaktadır. Ayrıca bazı ülkelerde çay üretiminde boya kullanılmaktadır. Ancak bugüne kadar bunları insanımıza yeterince anlatamadık. İnsanımızın sağlığını korumak bizim görevimizdir'' diye konuştu. Çayda ikinci büyük adımın markalaşarak atılabileceğini vurgulayan Sütlüoğlu, ''Ülkemizde haşere mücadelesi olmaması bizim en büyük avantajımızdır. Bu bizi rakipsiz hale getirmektedir. Rize Ticaret Borsası'nın çaydan 500 milyon dolar kazanma hedefi var. Çayımızın organik olması halinde bu miktardan çok daha fazlasını, milyar dolarlar kazanabiliriz. Sadece çayımızda kullandığımız kimyasal gübre yerine organik gübre kullanarak da çayımızı tamamen organik yapabiliriz. Böylece ürünümüz emsalsiz bir ürün haline gelecektir. Bu ürünü, çay üreten ülkelere bile satabiliriz. Önümüzdeki yıllarda bunu göreceğimizden çok umutluyum'' diye konuştu. -Rize Valisi HacımüftüoğluRize Valisi Seyfullah Hacımüftüoğlu da, üreticinin de çayın değerini bilmesi gerektiğini dile getirerek, ''Üretici çaya gereken kıymeti vermelidir. Çaya 1970'li yıllarda altın muamelesi yapılıyordu. Bugün ise değersiz bir ürün gibi bakılıyor. Başka bir işi olanlarca üretilen çaya, yan ürün olarak bakılır hale geldi'' dedi. Türk çay sektörü olarak bugün bulunulan durumun kendilerini tatmin etmediğini de söyleyen Erdoğan, ''Bölgemizde çay tarımı yapan 200 bin aile için çay geçim kaynağı olmaktan uzaklaşmıştır ve giderek bir külfete dönüşmektedir. Ne yazık ki insanımız gün geçtikçe çaydan umudunu kesiyor. 70-80 yıl önce başlayan Türk çaycılığı bugün bir yol ayrımındadır. Ya yüksek gümrük duvarlarıyla korumaya devam edip iç pazarlarda satmaya devam edeceğiz ya da dünyadaki değişime paralel olarak iklim avantajımızı kullanacağız ve kaliteli Türk çayını dünyaya yüksek fiyatla satacağız'' diye konuştu. RTB olarak 2023 yılında, 300 bin ton çay üretip bunun 50 bin tonunu ihraç ederek 500 milyon dolar döviz kazanmayı hedeflediklerini ifade eden Erdoğan, ''İnanıyorum ki bu çalıştaydan çıkacak sonuçlar, Türk çay sektörüne yeni bir ivme kazandıracaktır'' ifadesini kullandı. Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Türkiye'nin hektar başına elde edilen çay ürünü bazında dünya birincisi olduğunu belirterek, ''Hektar başına elde edilen çay ürünü bazında Türkiye, 2 bin 618 kilogram ile dünya birincisi konumunda bulunmaktadır. Kişi başına çay tüketiminde de yine dünyada ilk sıradayız'' dedi. Bakan Yazıcı, Rize Ticaret Borsası'nda (RTB) düzenlenen ''Yeşil Altın, Türk Çayının Markalaştırılması ve Uluslararası Tanıtımı 2023 Vizyonu Çalıştayı''nda yaptığı konuşmada, çayın dünya pazarlarında bir marka değeri kazanması için çay üretiminin tüm aşamalarını ve pazarlanmasının önemli olduğunu ifade etti. Kalitenin markalaşmanın ilk adımı olduğunu anlatan Yazıcı, ''Her kaliteli ürün marka değildir. Markalaşma, kaliteyi pazarlama stratejisidir. Önce tüm bu süreçlerdeki aksayan yönleri doğru tespit edip, mükemmel üretim ve pazarlama sistemini oluşturmalıyız. Günümüz dünyasının ekonomik ilişkilerinde bu durumun birçok örneği mevcuttur. Doğru pazarlama stratejilerini kullanan bir firma Afrika'nın, Güney Amerika'nın yoksul bölgelerinin yegane zenginliği olan kahve çekirdeğini uluslararası bir marka haline getirerek yüksek kar marjıyla pazarlayabilmektedir. Bu güç de o ürünü bir marka haline getirebilme yeteneğidir'' dedi. Bakan Yazıcı, ''hedeflerinin hem üretiminde hem de dünya pazarlarına sunumunda Türk çayını alternatifi olmayan bir içecek haline getirmek olduğunu'' vurgulayarak, ''Ülkemizde sudan sonra en çok içilen, sağlık yönünden bilimsel olarak yararları kanıtlanan organik Türk çayını bir marka olarak dünyaya tanıtmak hepimizin ortak gayesidir. Hükümet olarak 2023 yılına kadar dünya çapında en az 10 marka üretme hedefi koyduk. Bu 10 markadan biri mutlaka 'Rize Çayı-Türk Çayı' olmalıdır. Türkiye'nin en önemli endüstriyel değerlerinden biri olan çayımızı, bir marka değer haline getirmek, yeşil altını hak ettiği konuma ulaştırmak hepimizin üzerine düşen sorumluluktur'' şeklinde konuştu. Son yıllarda hızla büyüyen organik çay pazarında daha fazla yer almak için organik çay alanlarının genişletilmesi gerektiğini, bunun yanında senede sadece 90 gün çalışan çay fabrikalarının atıl dönemde başka faaliyetlerde bulunabilmesi için de düzenlemeler yapılması gerektiğini anlatan Yazıcı, ''Markanın amacı çayı daha rekabetçi bir duruma getirmek, kısacası çayı dış pazarlara daha fazla açabilmektir. Ancak çay pazarında dış pazara açılmanın önünde yüksek maliyet ve ürün çeşitliliğinin olmaması gibi yapısal ve ciddi sorunlarımız var. İç pazarımızda demleme çay yaygınken, Avrupa pazarında poşet çay talebi daha fazladır. Dolayısıyla pazara uygun ürün geliştirilmesi bir ihtiyaçtır'' dedi. Bakan Yazıcı, dünya çapında marka üretmenin aynı zamanda kendi kültürünü tanıtmak ve transfer etmek anlamına da geldiğini ifade ederek, ''TurkishTea olarak adlandırılacak olan Türk çayı ve altında oluşacak markalarla, Türk çay içme kültürü ve diğer geleneksel unsurlarımız dünyaya tanıtılacaktır. Türk çayını markalaştırıp yurt dışına ihraç ettiğimizde, çayımızın değeri artacak ve öncelikle yaş çay üreticimiz kazanacaktır. Çayda markalaşma ve ürün değerinin artması Türk çayının kalitesinin yükselmesini, Doğu Karadeniz'de yeni yatırımlar yapılmasını, istihdamın artmasını ve göçün azalmasını sağlayacaktır'' ifadelerini kullandı. -Türkiye, hektar başına çay veriminde dünya birincisiBakan Yazıcı, dünya genelindeki çay üretimine bakıldığında 2009 yılı itibariyle 3 milyon 14 bin hektar olarak ölçülen çay ekim alanlarının yüzde 47'sinin Çin'de bulunduğunu, Türkiye'de 75 bin 851 hektar olan çay ekim alanlarının ise dünya çay ekim alanlarının yüzde 2.51'ini oluşturduğunu anlatarak, şunları ifade etti: ''Çay üretim miktarı bakımından ise 3 milyon 950 bin ton olarak ölçülen 2009 dünya üretiminin yüzde 34.82'sini Çin üretmektedir. Bunu sırasıyla Hindistan, Kenya, Sri Lanka ve yüzde 5.02 ile Türkiye takip etmektedir. Geçen yıl ülkemizin çay ithalatında ilk üç sırayı yüzde 56 ile Sri Lanka, yüzde 13 ile Kenya ve yüzde 11 ile İran almıştır. Bu yılın Ocak-ağustos döneminde ise en fazla ihracat gerçekleştirilen ilk üç ülke sırasıyla Belçika, Hollanda ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olmuştur. Türkiye, 2009 yılı itibariyle 198 bin 601 tonluk net kuru çay üretimi yaparak dünya üretiminde 5. sırada yer almıştır. Hektar başına elde edilen çay ürünü bazında Türkiye, 2 bin 618 kilogram ile dünya birincisi konumunda bulunmaktadır. Kişi başına çay tüketiminde de yine dünyada ilk sıradayız.'' Gelecekte tarım ve tarımsal faaliyetlerin çok daha önemli olacağını, organik tarımın çok daha öne çıkacağını ve insanların organik ürünlerin üretim alanlarını arar duruma geleceğini belirten Yazıcı, bu bakımdan Rize ve bölgenin organik çay yetiştirme bakımından sahip olduğu avantajları çok iyi değerlendirmesi gerektiğini söyledi. Bakan Yazıcı, Ekim ayının ilk haftasında Rize'de yapılan ''Çay Sorunları Çözüm Toplantısı''nda 15 maddelik eylem planı hazırladıklarını ve bu konularda çalışmalar başlattıklarını anımsatarak, özellikle çayın DNA'sının belirlenmesi amacıyla gerçek çayın, piyasaya sürülen diğer çaylardan laboratuvar ortamında kolaylıkla ayırt edilmesi yönündeki çalışmaların Türk çayının geleceğini garanti altına alacağını kaydetti. -Gümrük ve Ticaret Bakanlığı'nın çayla ilgili çalışmalarıGümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, bakanlığı bünyesinde bazı çalışmalar yapıldığını anlatarak, şöyle konuştu: ''Çay üretiminde ülkemizin en önemli sorunlarından birisi, çay üretiminin 4-5 ay gibi bir sürede yapılmasıdır. Bu nedenle üreticimiz çoğu zaman ürününü satarken beklediği değerlere ulaşamıyor. Hükümetlerimiz döneminde bu konu üzerinde hassasiyetle durduk. Yaş çay üretici fiyatları ortalaması 2003 yılında 0.36 kilogram/TL iken, 2010 yılında 0.85 kilogram/TL oldu. Siyah çay üretici fiyatları ortalaması ise 2003'te 6.13 TL iken, 2010'da 10.67 TL olarak gerçekleşti. Yaş çay üretici fiyatları ortalaması 2003-2010 yılları arasında yüzde 135 artış gösterirken, siyah çay üretici fiyatları ortalamasında aynı dönemde yüzde 75 artış olmuştur. Üreticimizi daha da güçlendirmek için Bakanlık olarak ürün ihtisas borsacılığı kapsamında, çayın mülkiyetini temsil eden ürün senetleri ile alınıp satılabilmesine yönelik çalışmaları yürütüyoruz. Bakanlık olarak yasal ticareti kolaylaştırmak için gerekli tedbirleri alıyoruz'' -Çay kaçakçılığıBakan Yazıcı, çalışmalar çerçevesinde çay kaçakçılığını da önlemeye çalıştıklarını ifade ederek, şunları anlattı: ''Yasa dışı ticareti önlemek için de yoğun çaba sarf ediyoruz. Gümrük Muhafaza Genel Müdürlüğümüz gümrük kapılarında, girişlerde aldığı tedbirlerle kaçak çay faaliyetlerini önlemeye çalışmaktadır. Çay kaçakçılığı ile mücadele kapsamında 2010 yılında gümrük muhafaza ekiplerimiz ve diğer kolluk kuvvetlerince 3 bin 200 ton kaçak çay yakalanmıştır. Son 3 yılda ise toplam 8 bin 400 ton kaçak çay yakalanmıştır. Ülke ekonomisinin geliştirilmesinin önündeki en önemli engellerden birisinin çay kaçakçılığı olması bakımından 'Çay Kaçakçılığı ile Mücadele Eylem Planı' hazırladık. Bakanlığımız ile ÇAYKUR arasında 'Sahte ve Kaçak Çay Ticareti ile Mücadelede İşbirliği Protokolü' imzaladık. Bu kapsamda Mersin, İskenderun, Gaziantep, Habur, Hakkari, Gürbulak, Hopa, İstanbul, Edirne, Ankara Gümrük ve Muhafaza Başmüdürlüklerinde görevli 20 muhafaza memuruna çay kaçakçılığının önlenmesi konulu eğitim verildi. Çay kaçakçılığı ile mücadelede faydalanılmak üzere çay kokusuna duyarlı 3 çay detektör köpeği kullanılmaya başlandı. Ayrıca kaçakçılıkla mücadele için pek çok teknik çalışma yaptık.'' Bakan Yazıcı, hükümetinin, çay markalaşmasının takipçisi ve destekleyicisi olacağını da sözlerine ekledi. Çalıştay daha sonra konuşmacıların yer aldığı oturumlarla devam etti. Çalıştay 20 Kasım Pazar günü sona erecek. Tarih: 23.11.2011 www.hemsinvadisi.com http://www.hemsinvadisi.com/