İSTANBUL SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER ODASI ISTANBUL CHAMBER OF CERTIFIED PUBLIC ACCOUNTANTS EĞİTİM SEMİNERLERİ E-KİTAP DİZİSİ DÖNEM SONU İŞLEMLERİ VE MUHASEBESİ Yazarlar Yrd. Doç. Dr. Mustafa ÇANAKÇIOĞLU SMMM Nevzat PAMUKÇU SMMM HALİM BURSALI Editör Yrd. Doç. Dr. Mustafa ÇANAKÇIOĞLU KADİR HAS ÜNİVERSİTESİ İSTANBUL 2016 EĞİTİM SEMİNERLERİ E-KİTAP DİZİSİ 2. KİTAP DÖNEM SONU İŞLEMLERİ VE MUHASEBESİ İSTANBUL, İSMMMO, 2016 ISBN: 978-975-555-235-4 Bu kitabın basım, yayım ve satış hakları İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası’na aittir. Bu e-kitabın bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluşun Eğitim Müdürlüğü’nden izin almadan e- kitabın tümü ya da bölümleri hiç bir amaçla mekanik, elektronik, fotokopi, manyetik kayıt veya başka şekillerde çoğaltılamaz, basılamaz ve dağıtılamaz. Nisan 2016 SUNUŞ Muhasebe mesleği Ülkemizde, 13 Haziran 1989 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanan 3568 sayılı yasa ile kurumsallaşma sürecine girmiştir. Bu süreç içerisinde 3568 sayılı kanunun 14.maddesine göre; üyelerin ihtiyaçlarını karşılama, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak, üyelerin birbirleriyle ve iş sahipleri ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hâkim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlakını korumak amacı ile 20 Mart 1990’da kurulmuş olan İstanbul Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler Odası, Muhasebe mesleğinde, araştıran, bilgi üreten ve öncü kurum olma sorumluluğunun bilincinde olarak, misyonunu üyelerinin ve stajyerlerinin mesleklerini en iyi şekilde icra edebilmeleri adına mesleki gelişimlerini sağlayacak eğitim ve danışmanlık hizmetleri verme üzerine kurmuştur. Meslektaşlarından aldığı destekle kuruluşundan beri İstanbul Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler Odası, düzenlediği seminerler, konferanslar, sempozyumlar, eğitim çalışmaları ve mesleki kurslarla önemli eğitim başarılarına imza atmıştır. Muhasebe sisteminin etkinliği, sistemin uygulamasını yapacak muhasebecilerin kaliteli ve iyi eğitilmiş olmasına bağlıdır. Bu amaçla siz değerli üyelerimize, birçok eğitim seminerleri düzenlenmiştir. Düzenlenen bu eğitim seminerlerinin daha kapsamlı bir şekilde sizlere kaynak kitap olarak sunmak adına “Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi” projesi başlatılmıştır. Bu proje kapsamı doğrultusunda hazırlanan “e-Uygulamalar” ilk E-Kitap olma özelliğini taşımaktadır. Bu çalışmayı sizlere sunan Yardımcı Doçent Doktor Mustafa Çanakçıoğlu’na, Nevzat Pamukçu’ya, ve Halim Bursalı’ ya çok teşekkür ederim. Saygılarımla, Dr. Yahya ARIKAN İSMMMO Başkanı Nisan, 2016 İÇİNDEKİLER 1. TEMEL KAVRAMLAR 1.1. Envanterin Tanımı 1.2. İşletmenin Ticari Defterleri 1.2.1. Defter Tutma Bakımından Tüccarlar 1.2.2. Türk Ticaret Kanunda Defterler 1.2.3. Vergi Usul Kanunda Defterler 1.2.4. Muhasebe Defterleri 1.2.5. Defterlerin Tasdik Zamanı 1.3. Muhasebede Kullanılan Belgeler 1.3.1. Vergi Usul Kanunu’na Göre Belgeler 1.3.2. Türk Ticaret Kanunu’na Göre Belgeler 1.3.3. Türk Medeni Kanunu’na Göre Belgeler 1.4. Defter Ve Belgelerin Saklama Süreleri 1.5. Ticaret Unvanı Ve İşletme Adı 2. MUHASEBE SÜRECİ 2.1. Dönem Başı İşlemler 2.2. Dönem İçi İşlemler 2.3. Dönem Sonu (Envanter) İşlemleri 2.4. Envanter İşlemlerinin Aşamaları 2.4.1. Muhasebe Dışı Envanter 2.4.2. Değerleme Ölçüleri 2.4.2.1. Maliyet Bedeli 2.4.2.2. Borsa Rayici 2.4.2.3. Tasarruf Değeri 2.4.2.4. Mukayyet Değer 2.4.2.5. İtibari Değer 2.4.2.6. Vergi Değeri 2.4.2.7. Rayiç Bedel 2.4.2.8. Emsal Bedel 2.4.2.9. Diğer Değerleme Ölçüleri 2.4.3. Muhasebe İçi Envanter 1 2 3 6 6 9 10 12 14 15 16 17 17 19 22 23 23 24 25 26 27 29 31 32 32 33 34 34 34 36 37 3. KASA 3.1. Kasa Sayım Fazlalığı 3.2. Kasa Sayım Noksanlığı 3.4. Dövizli Kasa Hesabının Değerlemesi 3.5. Kasa Fazlası / Ortaklar Cari 3.6. Kasada 7.000 TL Sınırı 4. ÇEKLER 4.1. Alınan Çeklerin Envanteri 4.2. Yabancı Paraları Çeklerin Kur Değerlemesi 4.3. Verilen Çekler Ve Ödeme Emirleri 5. BANKALAR 5.1. Döviz Hesapları 5.2. Vadeli Mevduattan Faiz Geliri 5.3. Dövizli Vadeli Mevduattan Faiz Geliri 6. DİĞER HAZIR DEĞERLER 7. MENKUL KIYMETLER 7.1. Hisse Senetleri 7.1.1. Hisse Senetlerinin Değer Tanımlamaları 7.1.2. Hisse Senetlerinin Fiyat Tanımlamaları 7.1.3. Hisse Senetlerinin Çeşitleri Ve Hakları 7.1.4. Hisse Senedi Sahiplerinin Hakları Ve Yükümlülükleri 7.2. Özel Kesim Tahvil Senet Ve Bonoları 7.3. Kamu Kesimi Tahvil Senet Ve Bonoları 7.4. Tahviller 7.5. Repo 7.6. Menkul Kıymetlerin Değerlemesi 7.6.1. Alış Bedeli İle Değerlenecek Menkul Kıymetler 7.6.2. Borsa Rayici İle Değerlenecek Menkul Kıymetler 7.6.3. Kıst Getiri İle Değerlenecek Menkul Kıymetler 7.6.4. Menkul Kıymet Çeşitleri Ve Değerlemesi 7.6.4.1. Yatırım Fonu Katılma Belgeleri 7.6.4.2. Kâr - Zarar Ortaklığı Belgeleri 7.6.4.3. Hazine Bonoları 7.6.4.4. Devlet Tahvilleri 7.6.4.5. Gelir Ortaklığı Senetleri 7.6.4.6. Özel Sektör Tahvilleri 7.6.4.7. Finansman Bonoları 40 41 42 43 45 49 50 51 53 55 56 56 57 61 62 64 64 65 66 67 71 74 75 75 77 79 81 82 83 84 84 85 86 86 87 87 88 7.6.4.8. Varlığa Dayalı Menkul Kıymetler 7.6.4.9. Banka Bonoları ve Banka Garantili Bonolar 8. TİCARİ ALACAKLAR 8.1. Senetsiz Alacakların Envanteri 8.2. Senetli Alacakların Envanteri 8.3. Şüpheli Ticari Alacaklar 8.3.1. Şüpheli Alacak Sayılma Şartları 8.3.2. Şüpheli Alacak Karşılığı Ayrılmasının Şartları 8.3.3. Karşılık Ayırmada Özellikli Durumlar 8.3.4. Şüpheli Ticari Alacaklarla İlgili Örnekler 8.4. Değersiz Alacaklar 8.5. Vazgeçilen Alacaklar 8.6. Reeskont 8.6.1. Reeskont İle İlgili Özellikli Durumlar 8.6.2. Reeskont Tutarının Hesaplanması 8.6.3. İleri Tarihli Çekler Ve Reeskont 9. STOKLAR 9.1. Üretimle ilgili Stoklar 9.2. Ticari Mallar 9.2.1. Ticari Malların Alış Maliyeti 9.2.2. Alış Maliyeti İle İlgili Diğer Giderler 9.2.2.1. Finansman Giderleri 9.2.2.2. Kur Farkları 9.2.2.3. Alış İskontoları 9.2.2.4. Ciro Primi 9.2.2.5. Vade Farkları 9.2.3. Stokların Sayımı 9.2.4. Zayi Mallar Ve Katma Değer Vergisi 9.2.5. Çalınan Mallar 9.2.6. Konsinye Mallar 9.2.7. Değeri Düşen Mallar 9.2.7.1. Değeri Düşen Malın Kayıtlardan Çıkarılması 9.2.7.2. Değeri Düşen Malların Satışı 9.2.8. Stok Değerleme Yöntemleri 9.2.8.1. Hareketli Ağırlıklı Ortalama 9.2.8.2. İlk Giren İlk Çıkar (FIFO) Yöntemi 88 89 89 90 93 94 95 96 98 101 107 110 112 113 116 121 124 124 128 129 131 131 132 132 135 138 140 141 146 148 148 154 155 157 158 159 10. DURAN VARLIKLAR 10.1. Mali Duran Varlıklar 10.1.1. Mali Duran Varlıkların Edinilmesi 10.1.2. Mali Duran Varlıkların Değerlemesi 10.2. Maddi Duran Varlıklar 10.2.1. Maddi Duran Varlıkların Satın Alınması 10.2.2. Maddi Duran Varlıkların Amortismanı 10.2.3. Amortisman Hesaplama Yöntemleri 10.2.4. Yenileme Fonu Uygulaması 10.2.5. Maddi Duran Varlıkların Hurdaya Ayrılması 11. BORÇLARIN TANIMI 12. AKTİF VE PASİF GEÇİCİ HESAPLAR 12.1. 180 Gelecek Aylara Ait Giderler 12.2. 181 Gelir Tahakkukları 12.3. 380 Gelecek Aylara Ait Gelirler 11.4. 381 Gider Tahakkukları YARARLANILAN KAYNAKLAR 161 161 161 162 163 164 164 166 171 176 177 182 183 189 189 190 192 Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi 1. TEMEL KAVRAMLAR Başkalarının ihtiyaçlarını karşılamak üzere mal ve hizmetleri üretmek ve sahibine kâr sağlamak amacıyla faaliyet gösteren ekonomik birimlere işletme denir (Mucuk, 2005, s.3). İşletme bilimi açısından işletmeler çeşitli bakımlardan sınıflandırılabilir. Bir ülke ekonomisinin yapısı bakımından yapılan sınıflamada ise işletmeler; mal üreten işletmeler (üretim), satıcı işletmeler (ticari), hizmet üreten işletmeler (hizmet) olarak üçe ayrılırlar. Bu işletmelerin amaçları çok çeşitli olsa da, genellikle kabul edilen amaçlar şöyle sıralanabilir. Kâr sağlama, Sosyal sorumluluk, Varlığını sürdürme ve büyüme. İnsanların ihtiyaçları çeşitlidir. Bu ihtiyaçları karşılayacak mal ve hizmetlerin tümünü insanların kendilerinin üretmesi olanaksızdır. İnsanların kendilerinin üretemediği ve ihtiyacı olan bu mal ve hizmetleri, işletme adını verdiğimiz iktisadi birimler karşılar. Mal ve hizmet üretmek için çeşitli faaliyetlerde bulunan işletmelerin bu faaliyetleri sırasında varlıkları ve kaynaklarında değişmeler meydana gelir. İşte muhasebe, yapılan faaliyetleri ve buna bağlı olarak oluşan değişmeleri saptar ve bunları yeni kararlar alınmasında tekrar kullanılabilir bilgiler haline getirir (Salık, 1993). Para ile ifade edilebilen işlem ve olayların kaydedilmesi, sınıflandırılması, özetlenerek raporlar halinde sunulması ve yorumlanması olarak klasik bir tanıma sahip olan muhasebeden; ekonomik gelişmeler neticesinde işletme yöneticileri bazı bilgilerin analiz edilmesini, yorumlanmasını ve bunlarla ilgili raporların kendilerine sunulmasını beklemektedirler (Kızıl, 2006, s.1). -1- Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi İşletme sahipleri veya yöneticiler, işletmenin faaliyet sonuçlarını belirli süreler itibarı ile ölçmek ve denetlemek zorundadırlar. Çünkü aynı uzunluktaki süreler içinde ölçülen bu sonuçların, daha sonra değerlendirilmesi ve karşılaştırılması yapılır. Bu bakımdan muhasebe işlemleri belirli bir tarihte başlar ve belirli bir tarihte sona erer. Muhasebe veya hesap dönemi olarak adlandırılan bu süre 12 ay olup bir takvim yılını kapsar. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda hesap dönemi yerine “faaliyet dönemi” kavramı kullanılmış ve bu dönemin on iki ayı geçemeyeceği belirtilmiştir (TTK, md.66). Vergi Usul Kanunu ise, hesap dönemini normal bir takvim yılı olarak kabul etmiştir (VUK, md.174). Ayrıca İşletmeler özel hesap dönemi isteyebilirler. Bunun için Maliye Bakanlığı’na müracaat eden işletmeler, 12’şer aylık kendilerine özel hesap dönemi alabilirler. 1.1. Envanterin (Dönem Sonu İşlemleri) Tanımı İşletmenin sürekliliği kavramı uyarınca sınırsız kabul edilen ömrünün, belli dönemlere bölünmesi ve her dönemin faaliyet sonuçlarının diğer dönemlerden bağımsız olarak saptanması “Dönemsellik Kavramı” dır. Bunu için işletmeler, Sınırsız ömürlerinde faaliyetlerini sürdürürken Bu faaliyetlerinin sonuçlarının ne olduğu, amaçlarına ulaşmada başarısının ölçülmesi sorunu ortaya çıkmaktadır. Çünkü, işletmelerin etkileşim içerisinde oldukları çıkar grupları beklentilerine cevap aramaktadırlar. Bu nedenle, işletmelerin sınırsız olarak kabul edilen ömürlerinin belirli dönemlere bölünmesi gerekir. Bölünen bu dönemlere hesap dönemi denir. Her dönem sonunda işletmeler, muhasebe kayıtlarına dayanarak mali tablolarını düzenleyip, bu tabloları yorumlar. Böylece her döneme ait faaliyet sonuçları ortaya konmuş olunur. Gelir ve giderlerin tahakkuk -2- Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi esasına göre muhasebeleştirilmesi, hasılat, gelir ve kârların aynı döneme ait maliyet, gider ve zararlarla karşılaştırılması bu kavramın gereğidir. Bu kavramın, işletmeler açısından geçerliliğinin bulunmadığı veya ortadan kalktığı durumlarda ise, bu husus mali tabloların dipnotlarında açıklanır. Muhasebenin temel kavramlarından yukarıda açıklanan “Dönemsellik Kavramı”na göre işletme faaliyetlerinin belirli dönemler esas alınarak izlenmesi ve sonuçlarının saptanması gerekir. Dönem içinde sürdürülen faaliyetlere ilişkin kayıtlar ne kadar düzenli yapılırsa yapılsın, dönem sonunda kayıtlardaki durum ile gerçek ekonomik ve finansal durum arasında farklılıklar olabilir. Bu farklılıkların saptanması ve gerçek ekonomik ve mali yapı konusunda bilgilerin elde edilmesi için, muhasebe sisteminde yer alan hesapların dönem sonunda yeniden gözden geçirilerek düzenlemelerin yapılması gerekir. İşletmelerin yasal zorunluluk olarak da dönem sonu işlemlerini yerine getirmeleri sonucu; Mali ve ekonomik yapının yeniden gözden geçirilmesi, Genel amaçlı temel mali tabloların (bilanço ve gelir tablosu) hazırlanması, Yasal sınırlar dahilindeki şirketlerin ek mali tabloları (satışların maliyet tablosu, fon akım ve nakit akım tablosu gibi.) hazırlanması, İşletmenin varlık ve kaynak unsuru olarak finansal Muhasebe sisteminde yer alan kalemlerin izleyen hesap dönemine aktarılmasını sağlamak, gibi çeşitli amaçları vardır. 1.2. İşletmenin Ticari Defterleri Mükellef, ilgili kanunlara göre, verginin doğumunu bağladığı olay ile ilişkisi dolayısıyla vergi borcunu geliri veya servetinden ödemek zorunda olan kişi ve kurumdur (Oktar, 2006, s.69). VUK madde 8’e göre, “mükellef, vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu terettübeden -3- Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi (düşen veya yüklenen) gerçek veya tüzel kişidir. Ayrıca, Anayasanın 73’üncü maddesinin üçüncü fıkrasında “vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir ve kaldırılır”, tanımlarından da anlaşılacağı üzere, verginin kanuniliği ilkesi gereği kimin verginin mükellefi olduğunu kanun belirler (Oktar, 2006, s.73). Mükelleflerin tutmak zorunda oldukları bazı muhasebe defterleri vardır. İşletmeyle ilgili olan birçok kişi ve kurumun hem işletme hakkında gerekli bilgileri sağlamak hem de devletin vergi uygulamalarını denetlenebilmesi açısından muhasebe defterlerinin tutulması zorunludur. Bu zorunluluk, TTK’nın 12’inci maddesinde tanımı yapılan tacire, TTK madde 18 (Bu kanun hükümleri uyarınca gerekli ticari defterleri tutmakla da yükümlüdür) ve TTK madde 64’de defter tutmayı zorunlu olarak yüklemiş bulunmaktadır. Türk Ticaret Kanunu’nun 26.06.2012 tarihinde değişen 64’üncü maddesine göre, “Her tacir, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde, ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu Kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorundadır. Defterler, üçüncü kişi uzmanlara, makul bir süre içinde yapacakları incelemede işletmenin faaliyetleri ve finansal durumu hakkında fikir verebilecek şekilde tutulur. İşletme faaliyetlerinin oluşumu ve gelişmesi defterlerden izlenebilmelidir” denmiştir. Kanunun 65’inci maddesinde de ticari defterlerin tutulmasında uyulması gereken birtakım usûl ve esaslara yer verilmiştir. Bu maddede defterlere yazımlar ve diğer gerekli kayıtlar, eksiksiz, doğru, zamanında ve düzenli olarak yapılması istenmiştir. Türk Ticaret Kanunu’nun 562’inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde Kanun’un 65’inci maddesine uygun olarak defterlerini tutmayanların idari para cezasıyla cezalandırılır denilmiştir. Yine aynı -4- Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi maddenin dördüncü fıkrasında; bu Kanun hükümlerine göre tutulmakla veya muhafaza edilmekle yükümlü olunan defter, kayıt ve belgeler ile bunlara ilişkin bilgileri, denetime tabi tutulan gerçek veya tüzel kişiye ait olup olmadığına bakılmaksızın, 210’uncu maddenin birinci fıkrasına göre denetime yetkili olanlarca istenmesine rağmen vermeyenler veya eksik verenler ya da bu denetim elemanlarının görevlerini yapmalarını engelleyenler, fiilleri daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde 300 günden az olmamak üzere adli para cezasıyla cezalandırılacakları belirtilmektedir. Ayrıca, yine aynı maddenin altıncı fıkrasında; ticari defterlerin mevcut olmaması veya hiçbir kayıt içermemesi yahut bu Kanuna uygun saklanmaması hâllerinde, sorumlular 300 günden az olmamak üzere adli para cezasıyla cezalandırılır ibaresi yer almaktadır. Vergi Usul Kanunu defter tutma konusunda Türk Ticaret Kanunu’na göre daha kapsamlı olarak konuyu ele almaktadır. Buna göre, defter tutmanın amaçlarını VUK md.171’de anlatırken, defter tutma zorunda olan mükellefleri VUK md.172’de belirtmiştir. Vergi Usul Kanunu’na göre, defter tutmanın amaçları aşağıda belirtilmiştir. Mükellefin vergi ile ilgili servet, sermaye ve hesap durumunu tespit etmek, Vergi ile ilgili faaliyet ve hesap sonuçlarını tespit etmek, Vergi ile ilgili işlemleri belirlemek, Mükellefin vergi karşısındaki durumunu hesap üzerinden kontrol etmek ve incelemek, Mükellefin hesap ve kayıtlarının yardımı ile üçüncü kişilerin vergi karşısındaki durumlarını (emanet mahiyetindeki değerler dahil) kontrol etmek ve incelemek. Türk Ticaret Kanunu’na göre defterler ve gerekli diğer kayıtlar Türkçe tutulur (TTK, md.65). Vergi Usul Kanunu’na göre de tutulacak -5- Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi defter ve kayıtların Türkçe tutulması zorunludur. Ancak, Türkçe kayıtlar bulunmak kaydıyla defterlerde başka dilden kayıt da yapılabilir. Kayıt ve belgelerde Türk para birimi kullanılır (VUK, md.215/1). Belgeler, Türk parası karşılığı gösterilmek şartıyla, yabancı para birimine göre de düzenlenebilir (VUK, md.215/2a). 1.2.1. Defter Tutma Bakımından Tüccarlar Defter tutma bakımından tüccarlar birinci ve ikinci sınıf tüccarlar olarak ikiye ayrılır. 6102 Sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu’nda, sadece birinci sınıf tüccar tanımı yapılmış, ikinci sınıf tüccar tanımı ise, yapılmamıştır. Fakat aynı Kanunun 64’üncü maddesinin 5’inci fıkrasında “Bu Kanunun defter tutma, envanter, mali tabloların düzenlenmesi, aktifleştirme, karşılıklar, hesaplar, değerleme, saklama ve ibraz hükümleri 213 sayılı Vergi Usul Kanun ile diğer vergi kanunlarının aynı hususları düzenleyen hükümlerinin uygulanmasına, vergi kanunlarına uygun olarak vergi matrahının tespit edilmesine ve buna yönelik mali tabloların hazırlanmasına engel teşkil etmez” hükmü vardır. Bu yüzden uygulamada, ikinci sınıf tüccarların tutacağı defterleri 10.01.1961 yılında yayımlanan 213 Vergi Usul Kanunu’nun hükümleri belirlemektedir. Vergi Usul Kanunu da, tüccarları defter tutmak bakımından iki grupta toplamıştır (VUK, md.176). Bilanço esasına göre defter tutan birinci sınıf tüccarlar (VUK, md.177) ve işletme hesabı esasına göre defter tutan ikinci sınıf tüccarlar. İkinci sınıf tüccarlar ise, birinci sınıf tüccarların dışında kalanlar ile Kurumlar Vergisi mükelleflerinden işletme hesabı esasına göre defter tutmalarına Maliye Bakanlığı’nca izin verilenlerden oluşmaktadır. Yeniden işe başlayan tacirler, yıllık iş hacimlerine göre sınıflandırılıncaya kadar ikinci sınıf tacir gibi hareket edebilirler (VUK, md.178). 1.2.2. Türk Ticaret Kanunda Defterler Türk Ticaret Kanunu’na göre; “Her tacir, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde, ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali -6- Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu Kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorundadır. Defterler, üçüncü kişi uzmanlara, makul bir süre içinde yapacakları incelemede işletmenin faaliyetleri ve finansal durumu hakkında fikir verebilecek şekilde tutulur” (TTK, md.62/1). Tutulması zorunlu olan bu defterlerin ne zaman tasdik edileceği konusundaki açıklaması ise şu şekildedir: “ Fiziki ortamda tutulan yevmiye defteri, defteri kebir ve envanter defteri ile diğer defterlerin açılış onayları, kuruluş sırasında ve kullanılmaya başlanmadan önce noter tarafından yapılır. Bu defterlerin izleyen faaliyet dönemlerindeki açılış onayları, defterlerin kullanılacağı faaliyet döneminin ilk ayından önceki ayın sonuna kadar notere yaptırılır. Pay defteri ile genel kurul toplantı ve müzakere defteri yeterli yaprakları bulunmak kaydıyla izleyen faaliyet dönemlerinde de açılış onayı yaptırılmaksızın kullanılmaya devam edilebilir. Yevmiye defterinin kapanış onayı, izleyen faaliyet döneminin altıncı ayının sonuna kadar, yönetim kurulu karar defterinin kapanış onayı ise izleyen faaliyet döneminin birinci ayının sonuna kadar notere yaptırılır. Ticaret şirketlerinin ticaret siciline tescili sırasında defterlerin açılışı ticaret sicili müdürlükleri tarafından da onaylanabilir (TTK, md.62/3). Anlaşılacağı üzere yeni Türk Ticaret Kanunu defterlerin açılışı tasdikinden başka kapanışlarının da yapılması yeni yılın altıncı ayının sonuna kadar yapılmasını zorunlu kılmıştır. 6102 sayılı TTK’nın 64’üncü maddesinin 3’üncü fıkrasında yevmiye defteri, defteri kebir ve envanter defteri tutulması zorunlu defterler arasında sayılırken, tutulması gereken diğer zorunlu defterler için aynı fıkrada “dördüncü fıkrada sayılan defterler” diyerek diğer defterlere de atıf yapmıştır. 64’üncü maddenin dördüncü fıkrasında yer alan “ Pay defteri, yönetim kurulu karar defteri ve genel kurul toplantı ve müzakere defterlerini de kanun ticari defterler olarak belirlemiştir. -7- Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi Yine kanunun 64’üncü maddesinde; “Fiziki ortamda veya elektronik ortamda tutulan ticari defterlerin nasıl tutulacağı, defterlere kayıt zamanı, onay yenileme ile açılış ve kapanış onaylarının şekli ve esasları Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile Maliye Bakanlığınca müştereken çıkarılan tebliğle belirlenir” demiştir. 19.12.2012 Tarihli Resmi Gazetenin 28502 sayılı Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile Maliye Bakanlığı’nın ticari defterlere ilişkin tebliğinde tutulması gerekli defterler şu şekildedir. Gelir vergisi mükellefleri için: 1) Bilanço Esasına Göre Tutulacak Defterler; (Gerçek Kişiler) a) Yevmiye Defteri b) Defteri Kebir c) Envanter Defteri 2) Kollektif ve Komandit Şirketler a) Yevmiye Defteri b) Defteri Kebir c) Envanter Defteri d) Genel Kurul Toplantı ve Müzakere Defteri 3) İşletme Esasına Göre Tutulacak Defter; a) İşletme Defteri 4) Serbest Meslek Erbabının Tutacağı Defter; a) Serbest Meslek Kazanç Defteri Kurumlar Vergisi Mükellefleri İçin: 1) Anonim Şirketler ve Sermayesi Paylara Bölünmüş Komandit a) Yevmiye Defteri b) Defteri Kebir c) Envanter Defteri d) Pay Defteri e) Yönetim Kurulu Karar Defteri f) Genel Kurul Toplantı ve Müzakere Defteri -8- Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi 2) Limited Şirketler: a) Yevmiye Defteri b) Defteri Kebir c) Envanter Defteri d) Pay Defteri e) Genel Kurul Toplantı ve Müzakere Defteri 3) Dernek ve Vakıfların İktisadi İşletmelerin Tutacağı Defterler a) Yevmiye Defteri b) Defteri Kebir c) Envanter Defteri Türk Ticaret Kanunu’na göre defterler ve gerekli diğer kayıtlar Türkçe tutulmak zorundadır. (TTK, md.64). Vergi Usul Kanuna göre tutulacak defter ve kayıtların Türkçe tutulması zorunludur. Ancak, Türkçe kayıtlar bulunmak kaydıyla defterlerde başka dilden kayıt da yapılabilir (VUK, md.215). 1.2.3. Vergi Usul Kanunda Defterler Vergi Usul Kanunu defter tutma konusunda Türk Ticaret Kanunu’na göre daha kapsamlı olarak konuyu ele almaktadır. Buna göre, defter tutmanın amaçlarını VUK md.171’de anlatırken, defter tutma zorunda olan mükellefleri VUK md.172’de belirtmiştir. Kurumlar Vergisi mükellefleri ile birinci sınıf tüccarların yani bilanço esasına tabi ticari işletmeler tarafından tutulması zorunlu olan defterler Vergi Usul Kanunu’nun 182 ve izleyen maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre, birinci sınıf tüccarların tarafından tutulacak defterler aşağıdadır. -9- Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi 1) Yevmiye defteri, 2) Envanter defteri, 3) Defter-i kebir (Büyük defter), 4) Damga vergisi defteri (sürekli damga vergisi mükellefiyeti tesis ettiren anonim şirket dışındaki kurumlar, bilanço esasına göre defter tutan mükellefler). İkinci sınıf tacirlerin tutmak zorunda oldukları defter, işletme hesabını içeren “İşletme Hesabı Defteri”dir (VUK, md.193). Öte yandan, serbest meslek erbabı tarafından ise, serbest meslek kazanç defteri tutulması gerekmektedir. İşletme hesabı esasına tabi mükellefler ile serbest meslek erbabından sürekli damga vergisi mükellefiyeti tesis ettirenler ayrıca damga vergisi defteri de tutmak zorundadırlar. 1.2.4. Muhasebe Defterleri Muhasebe kullanılan bazı defterler ilgili kısa açıklamaların yansıra, kullanılan defterlerin ilgili kanunların hangi maddelerinde yer aldığına dair bilgilere aşağıdadır. A) Yevmiye Defteri (VUK, md.183 ve Aralık 2012 Tarihli Resmi Gazete’nin 28502 sayılı Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile Maliye Bakanlığının ticari defterlere ilişkin tebliğinin 6’ıncı maddesi). B) Defteri Kebir (Büyük Defter) (VUK, md.184) ve 09.12.2012 Tarihli Resmi Gazete’nin 28502 sayılı Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile Maliye Bakanlığı’nın ticari defterlere ilişkin Tebliği’nin 7’inci maddesi. - 10 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi C) Envanter Defteri (VUK, md.185). (VUK, md.188) ve 09.12.2012 Tarihli Resmi Gazete’nin 28502 sayılı Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile Maliye Bakanlığı’nın ticari defterlere ilişkin Tebliği’nin 8’inci maddesi. D) Pay Defteri (TTK, md.64/4 ve md. 499) ve 09.12.2012 Tarihli Resmi Gazete’nin 28502 sayılı Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile Maliye Bakanlığı’nın ticari defterlere ilişkin Tebliği’nin 9’uncu maddesi. E) Yönetim Kurulu Karar Defteri (TTK, md.64/4) ve 09.12.2012 Tarihli Resmi Gazete’nin 28502 sayılı Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile Maliye Bakanlığı’nın ticari defterlere ilişkin Tebliği’nin 10’uncu maddesi. F) Genel Kurul Toplantı ve Müzakere Defteri (TTK, md.64/4) ve 09.12.2012 Tarihli Resmi Gazete’nin 28502 sayılı Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile Maliye Bakanlığı’nın ticari defterlere ilişkin Tebliği’nin 11’inci maddesi. G) İşletme Defteri (VUK, md.193 - 195). H) Serbest Meslek Kazanç Defteri (VUK, md.210). I) Çiftçi İşletme Defteri (VUK, md.213). J) Yabancı Nakliyat Kurumlarının Nakliyat Defteri (VUK, md.207). K) Ambar Defteri (VUK, md.209). L) Damga Vergisi Defteri (VUK, md.205). M) İmalat Defteri (VUK, md.197) Vergi Usul Kanunu’nun 203’üncü maddesi’nin üçüncü fıkrasında, "İmalat defterine kaydolunan malumatı ihtiva edecek şekilde sınai muhasebe tutanlar, Maliye Bakanlığından müsaade almak şartıyla ayrıca imalat defteri tutmazlar" hükmü yer almaktadır. Ancak, 246 no’lu VUK genel Tebliği’nde yapılan açıklama şu şekildedir. “Vergi Usul Kanununun mükerrer 257’inci maddesi’nin Bakanlığımıza verdiği yetkiye dayanılarak, muhasebe işlemlerini sözü edilen Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğlerinde - 11 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi yer alan 7/A seçeneğine göre izleyen mükelleflerin imalat defteri tutma mecburiyetleri, 01.01.1996 tarihinden itibaren kaldırılmış olup, bu hususta izin almak üzere Bakanlığımıza başvurulmasına gerek bulunmamaktadır.”. Bu Tebliği ile 7/A seçeneğine göre kayıt yapan sınai işletmelerin, imalat defteri tutma zorunluluğunu ortadan kaldırmıştır. Fakat yapılacak kayıtlarında, üretimin miktar dengesine konu olan hammadde cins ve miktarlarının detaylı bir şekilde yevmiye kaydının açıklama kısımlarında yer almasına özen gösterilmelidir. Ayrıca, 7/B seçeneğine göre üretim maliyeti yapan işletmelerde imalat defteri tutma zorunluluğu devam etmektedir. N) E-Defter: 14.12.2012 tarihli ve 28497 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 421 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile zorunluluk getirilen mükelleflere ilave olarak elektronik defter tutma ve elektronik fatura (e-fatura) uygulamasına dâhil olma zorunluluğu getirilen mükelleflerin kapsamı 20.06.2015 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan 454 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğ ile genişletilmiştir. 1.2.5. Defterlerin Tasdik Zamanı Defterler hesap dönemi itibariyle tutulur ve kayıtlar her hesap dönemi sonunda kapatılır ve ertesi hesap dönemi başında yeniden açılır (VUK, md.174). Vergi Usul Kanunu’nda yer alan defterleri kullanacak olanlar, bunları aşağıda yazılı zamanlarda tasdik ettirmek mecburiyetindirler (VUK, md.221). - 12 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi 1) Öteden beri işe devam etmekte olanlar, defterin kullanılacağı yıldan önce gelen son ay içinde, 2) Hesap dönemleri Maliye Bakanlığı tarafından tespit edilenler, defterin kullanılacağı hesap döneminden önce gelen son ay içinde, 3) Yeniden işe başlayanlar, sınıf değiştirenler ve yeni bir mükellefiyete girenler işe başlama, sınıf değiştirme ve yeni mükellefiyete girme tarihinden önce; vergi muafiyeti kalkanlar, muaflıktan çıkma tarihinden başlayarak on gün içinde, 4) Tasdike tabi defterlerin dolması dolayısıyla veya sair sebeplerle yıl içinde yeni defter kullanmaya mecbur olanlar bunları kullanmaya başlamadan önce. Vergi Usul Kanunu’na göre, defterlerini ertesi yılda da kullanmak isteyenler Ocak ayı, hesap dönemleri Maliye Bakanlığı’nca tespit edilenler bu dönemin ilk ayı içinde tasdiki yeniletmeye mecburdurlar. Tasdik ettirilmesi mecburi olan defterler ise, aşağıda verilmiştir (VUK, md.222). Yevmiye ve envanter defterleri, İşletme defteri, Çiftçi işletme defteri, İmalat ve İstihsal Vergisi defterleri (Basit İstihsal Vergisi Defteri dâhil), Nakliyat Vergisi defteri, Yabancı nakliyat kurumlarının hasılat defteri, Serbest meslek kazanç defteri. Türk Ticaret Kanunu’na göre; Yevmiye defterinin kapanış onayı, izleyen faaliyet döneminin altıncı ayının sonuna kadar, yönetim kurulu karar defterinin kapanış onayı ise izleyen faaliyet döneminin birinci ayının sonuna kadar notere yaptırılır. - 13 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi Kambiyo senetleri defteri, günlük kasa defteri ve günlük perakende satış ve hasılat defteri 4369 sayılı kanunun 82/1-b maddesiyle 01.01.1999 tarihinden itibaren tutma zorunluluğu kaldırılmıştır. TTK’nın 64’üncü maddesinin üçüncü fıkrasında düzenlenen açılış ve kapanış onaylarını yaptırmayanlara, aynı Kanunun “Suçlar ve Cezalar” başlıklı 562’inci maddesine göre idari para cezası uygulanır. 1.3. Muhasebede Kullanılan Belgeler Muhasebede yapılan her kaydın mutlaka doğruluğunu ispat eden bir belgeye dayanması zorunludur. Aksi halde, kaydın ve dolayısıyla defterlerin hangi ilişki veya işlemi belirlediğini anlamak olanaksızdır. Bir ticari faaliyeti, kişi, yer, zaman, nitelik ve nicelik gibi açılardan saptayan ve kanıtlayan yazılı nesnelere muhasebe belgesi denilir (Ertaş, 2007, s.21). Muhasebe belgelerinin düzenlenme gereğini kanunlar ve muhasebenin temel kavramları olmak üzere iki açıdan ele alabiliriz. Türk Ticaret Kanunu sadece ticari defterleri için gerekli olan belgelerin saklanması konusuna değinmiştir. Kanunun 82’inci maddesinin d fıkrasında her tacirin, “64’üncü maddenin birinci fıkrasına göre yapılan kayıtların dayandığı belgeleri, sınıflandırılmış bir şekilde saklamakla yükümlüdür” demiştir. Vergi Usul Kanunu, vergi hukuku yönünden delil niteliği taşıyacak belgeleri özellikleri ile belirtmiştir. Ayrıca aynı kanunun 227’inci maddesi, bu kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu kanuna göre tutulan ve üçüncü kişilerle olan ilişki ve işlemlere ait olan kayıtların belgelendirilmesini zorunlu kılmıştır. Vergi Usul Kanunu’nun yukarıda belirtilen 227’inci maddesi ayrıca, sadece defter tutmak zorunda olanlar değil, defter tutmak zorunda olmayan mükelleflerinde vergi matrahlarının saptanmasıyla ilgili giderlerini belgelendirmeleri zorunluluğu getirmiştir. Aynı maddede, kullanma mecburiyeti olan belgelerin öngörülen zorunlu bilgileri taşımaması halinde - 14 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi bu belgelerin Vergi Usul Kanunu bakımından hiç düzenlenmemiş sayılacak hükmünün bulunması belgelere verilen önemi vurgulamaktadır. Belge teminine olanak olmayan giderler ile Vergi Usul Kanunu’na göre götürü olarak tespit edilen giderler için belge aranmaz. Muhasebenin temel kavramlarından, Tarafsızlık ve Belgelendirme Kavramına göre, muhasebe kayıtlarının gerçek durumu yansıtılan ve usulüne uygun olarak düzenlenmiş objektif belgelere dayandırılması gerekir. Yani her bir ticari faaliyetin bir belgeye dayandırılması muhasebenin temel kabul görmüş bir kavramıdır. İşlemlerin kayıtlarının dayandığı belgeler aşağıda verilmiştir. 1.3.1. Vergi Usul Kanunu’na Göre Belgeler Vergi Usul Kanunu’nda yer alan belgelerle ilgili olarak detaya girilmeden aşağıda sadece belgelerin Kanun’un hangi maddelerinde yer aldığına dair bilgiye yer verilmiştir. A) Fatura (VUK, md.229–232). B) E – Fatura (VUK, mükerrer madde 242 ve 257). C) Sevk İrsaliyesi: Maliye ve Gümrük Bakanlığı 12.09.1991 Tarih ve 20989 Sayılı Resmi Gazete’de 211 Sayılı VUK Tebliği yayımlayarak, fatura ve sevk irsaliyesinin aynı zamanda düzenlenebileceği kararını almıştır. Düzenlenecek irsaliyeli faturalarda; malın nereye ve kime gönderildiğine dair ilave bilginin yanı sıra, Katma Değer Vergisi (KDV) oranı ve tutarı yer alması gerekir. Bu bilgilerin eksik olması hâlinde irsaliyeli fatura hiç düzenlenmemiş sayılır. D) Fatura Yerine Geçen Belgeler: Fatura düzenlenmesinin zorunlu olmadığı bir kısım alım satım ve hizmet işlerinde mükellefler kayıtlarını fatura yerine geçen belgelerle düzenlemek zorundadırlar. Bunlar, - 15 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi Perakende satış belgeleri (VUK, md.233), Gider pusulası (VUK, md.234), Müstahsil Makbuzu (VUK, md.235) ve Serbest Meslek Makbuzları (VUK, md.236). E) Diğer VUK Belgeleri: Vergi Usul Kanunu’nda yer alan diğer belgeler ise, Ücret Bordrosu (VUK, md.238), Taşıma İrsaliyeleri Yolcu Listeleri ve Günlük Müşteri Listeleri (VUK, md.240). F) Kıymetli Maden Alım Satım Belgesi: 05.01.2008 tarih ve 26747 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 379 no’lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile 01.03.2008 tarihinden geçerli olmak üzere, kıymetli maden alımında "Kıymetli Maden Alım Belgesi", satımında da "Kıymetli Maden Satım Belgesi" düzenleme zorunluluğu getirilmiştir. 1.3.2. Türk Ticaret Kanunu’na Göre Belgeler Türk Ticaret Kanunu’nda yer alan belgelerle ilgili olarak herhangi bir açıklama yapılmayıp, aşağıda sadece belgelerin Kanun’un hangi maddelerinde yer aldığına dair bilgiye yer verilmiştir. Bono (TTK, md.776), Poliçe (TTK, md.766), Çek (TTK, md.780), Hisse Senedi (pay) (TTK, md.476-501), Tahvil (TTK, md.504-506), Makbuz Senedi ve Varant (TTK, md.832-843), İlmühaber (TTK, md.486), İntifa Senetleri (TTK, md.502 - 503), Kuponlar (TTK, md.660), Talon (TTK, md.661), Konişmento (TTK, md.1228-11246). - 16 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi 1.3.3. Türk Medeni Kanunu’na Göre Belgeler Türk Medeni Kanunu’nda yer alan belgelerle ilgili olarak herhangi bir açıklama yapılmayıp, aşağıda sadece belgelerin Kanun’un hangi maddelerinde yer aldığına dair bilgiye yer verilmiştir. İpotekli borç senedi: (MK, md.898), İrat senedi: (MK, md.903). 1.4. Defter Ve Saklama Süreleri Belgelerin Beyan esasına dayanan vergi sistemimizde mükellefleri doğru beyanda bulunmaya zorlayan idari mekanizma vergi denetimidir. Defter ve belgelerin vergi incelemesine yetkili olanlara herhangi bir mücbir sebep hali olmaksızın ibraz edilmemesinin müeyyideleri Vergi Kanunlarımızda açıklanmıştır. Buna göre VUK’nın mükerrer 355’inci maddesi uyarınca özel usulsüzlük cezası kesilecek, aynı kanunun 30ve 33’üncü maddeleri uyarınca Gelir (Kurumlar) vergisi ve KDV matrahlarının re’sen takdiri yapılacak, Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 29’uncu ve 34’üncü maddeleri uyarınca indirim konusu yapılan KDV’leri reddedilecek ve yine Vergi Usul Kanunu 352’inci maddesi gereğince birinci derecede usulsüzlüktür (Kürk, 2010, s.175). Ticaret Kanunu’nun 562’inci maddesine göre Bu Kanun hükümlerine göre tutulmakla veya muhafaza edilmekle yükümlü olunan defter, kayıt ve belgeler ile bunlara ilişkin bilgileri, denetime tabi tutulan gerçek veya tüzel kişiye ait olup olmadığına bakılmaksızın, kanunun 210’uncu maddenin birinci fıkrasına göre denetime yetkili olan Gümrük ve Ticaret Bakanlığı denetim elemanları tarafından istenmesine rağmen - 17 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi vermeyenler veya eksik verenler ya da bu denetim elemanlarının görevlerini yapmalarını engelleyenler, fiilleri daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde üç yüz günden az olmamak üzere adli para cezasıyla cezalandırılır. Özel hukukta genel zamanaşımı süresinin on yıl, vergi alacağı bakımından zamanaşımının beş yıl olarak belirleniş olması sebebiyle TTK ve VUK’da saklama süreleri de farklı belirlenmiştir. Vergi Usul Kanunu’na göre defter ve belgeleri saklama zorunluluğu 5 yıl (VUK, md.253), Gelir Vergisi Kanunu’na (GVK) göre 5 yıl, Türk Ticaret Kanunu’na göre 10 yıl saklama zorunluluğu vardır (TTK, md.82/5). Kanunlarda defter ve belgelerin saklama süreleri belli olmasına rağmen konuyla ilgili bazı istisnalarda vardır. Örneğin, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 42'inci maddesi uyarınca birden fazla takvim yılına sirayet eden inşaat ve onarma işlerinde kâr ve zarar işin bittiği yıl kârı olarak tespit edilir ve tamamı o yılın geliri sayılarak, işin bittiği yıl beyannamesinde gösterilir. Gelir Vergisi Kanunu hükümlerine göre, yıllara sari inşaat işlerinde vergiyi doğuran olay işin bittiği yılda doğmakta ve zamanaşımı da izleyen yıldan başlamaktadır. Ayrıca, geçmiş yıllarla ilgili zararların, mahsup edildiği bir durumda söz konusu zararın doğru olup olmadığının vergi inceleme elemanı tarafından araştırılması muhtemeldir. Zararın doğduğu yıl bakımından zamanaşımı süresi dolmuş olsa bile zararın mahsup edildiği yıla ilişkin bir matrah unsurudur. Bu yüzden zararın mahsup edildiği yıldan itibaren zararın doğduğu yıla ait kayıtların saklama süreleri başlar. Bunların dışında, amortismana tabi kıymetin iktisabı ile ilgili belgeler ve önceki yıllarda ayrılmış aşınma payı kayıtları bakımından beş yıllık muhafaza süresi kıymetin tamamen itfa edildiği yılı izleyen takvim yılı başından başlar. Yatırım indirimine tabi harcamaların kurum kazancından tamamen düşüldüğü yılı izleyen takvim yılı başından başlayacaktır. Kurumlarda tasfiyenin sonuçlandığı yılı izleyen takvim yılı başından başlar ve beşinci yılın sonunda dolmuş olur. Kurumların, Gelir - 18 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi Vergisi Kanunu’nun 94/6. maddesi uyarınca ödedikleri stopajlarda zamanaşımı, stopajın yapıldığı dönemi takip eden yıldan itibaren başlamaktadır. 1.5. Ticaret Unvanı Ve İşletme Adı Ticari işletmelerin ürünlerini veya sahiplerini tanıtmak ve başkalarından ayırt edilmesini sağlamak amacıyla çeşitli ad ve işaretler kullanılır. Bu ad ve işaretler beş gruba ayrılırlar. Ticaret unvanı, İşletme Adı, Marka, Menşe adı ve mahreç işaretleri, Kalite ve Garanti İşaretleri. Ticaret unvanı, tacirin ticari işletmesine ilişkin işlemlerde kullandığı adıdır. Ticaret unvanı, ticari işletme sahibini diğer işletme sahiplerinden ayırt etmeye yarar, ticaret unvanına bakıldığında, ticari işletme sahibinin kim olduğu anlaşılır. Ticaret unvanı gerekli olmasının nedenleri ise aşağıda sıralanmıştır. Her tacir, ticari işletmesine ilişkin işlemleri ticaret unvanı ile yapmak ve işletmesiyle ilgili her türlü senet ve evrakı bu unvan altında imzalamak zorundadır. Tacir tarafından seçilen ticaret unvanının, ticari işletmenin açıldığı veya açılmış sayıldığı tarihten itibaren on beş gün içinde işletme merkezinin bulunduğu yer ticaret siciline tescil ve ilân ettirilmesi gerekir. Ticaret unvanının, ticari işletmenin giriş cephesinin herkes tarafından kolayca görülebilecek bir yerine okunaklı bir şekilde yazılması zorunludur. - 19 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi Tacirin işletmesiyle ilgili olarak düzenlediği ticari mektuplarda ve ticari defterlere yapılan kayıtların dayandığı belgelerde tacirin sicil numarası, ticaret unvanı, işletmesinin merkezi ile tacir internet sitesi oluşturma yükümlülüğüne tabi ise tescil edilen internet sitesinin adresi de gösterilir. Tüm bu bilgiler şirketin internet sitesinde de yayımlanır. Bu sitede ayrıca, anonim şirketlerde yönetim kurulu başkan ve üyelerinin adları ve soyadları ile taahhüt edilen ve ödenen sermaye miktarı, limited şirketlerde müdürlerin adları ve soyadları ile taahhüt edilen ve ödenen sermaye miktarı, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerde yöneticilerin adları ve soyadları ile taahhüt edilen ve ödenen sermaye miktarı yayımlanır (TTK md. 39). 14.02.2014 tarihli 28913 sayılı resmi gazete’ de yayımlanan “Ticaret Unvanları Hakkında Tebliğ” gereğince, ticaret şirketleri ile ticari işletme işleten diğer tacirlerin ticaret unvanları belirlenirken aşağıdaki hususlara dikkat edilmelidir. 1) İşletme konusu ile şirket türünü gösteren ibareler Türkçe olmak kaydıyla ticaret unvanı serbestçe belirlenebilir. 2) Ticaret unvanında yer alacak ibareler, tacirin kimliği, işletmesinin genişliği, önemi ve finansal durumu hakkında üçüncü kişilerde yanlış bir görüşün oluşmasına sebep olacak nitelikte ve gerçeğe aykırı olamaz. 3) Ticaret unvanında yer alan ibareler kamu düzenine, ulusal çıkarlara ve ahlaka aykırı olamaz, kültürel ve tarihi değerleri zedeleyecek şekilde belirlenemez. 4) Bir ticaret unvanına “Türk”, “Türkiye”, “Cumhuriyet” ve “Milli” kelimeleri yalın, sade ve eksiz olarak; Bakanlar Kurulu kararıyla konulabilir. Bu ibarelerin Türk Ticaret Kanunu’nun 41 ve 42’inci maddeleri uyarınca ticaret unvanında kullanılması zorunlu olan gerçek kişinin ad veya soyadında yer alması halinde Bakanlar Kurulu kararı aranmaz. - 20 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi 5) Ticaret unvanında resmi olarak tanımlanmış yer adları kullanılabilir, ülke adlarının unvanda kullanılabilmesi için ise o ülkenin yetkili makamlarından izin alınması gerekir. 6) Anonim ve limited şirketlerin ticaret unvanında işletme konularından en az birinin yer alması zorunludur. İşletme konusunu gösteren ibarelerde kısaltma yapılamaz. Başlıca amacı başka işletmelere katılmaktan ibaret olacak şekilde kurulacak anonim şirketlerin unvanında “holding” ibaresine yer verilmesi zorunludur. 7) Kamu kurum ve kuruluşları ile ulusal ve uluslararası diğer kuruluşların adları ya da bunları tanımlayan kısaltılmış adları ticaret unvanlarında ek olarak kullanılamaz. Ancak bu kurum ve kuruluşların işlettiği işletmeler ile hissedarı oldukları şirketlerin ticaret unvanlarında kendilerinin adları veya kısaltılmış adları kullanılabilir. 8) Ticaret sicilinden silinen bir ticaret unvanı, unvanın silinmesine ilişkin ilanın Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlandığı tarihten itibaren beş yıl geçmedikçe başka bir tacir adına yeniden tescil edilemez. 9) Bir ticaret unvanı, Türkiye’nin herhangi bir sicil müdürlüğüne daha önce tescil edilmiş bulunan diğer bir unvandan ayırt edilmesi için gerekli olan ek yapılmadan tescil edilemez. 10) Daha önceden tescil edilmiş bir ticaret unvanının, Türk Ticaret Kanunu’nun 46’ıncı maddesi kapsamındaki ek ve işletme konusunu gösteren ilk ibaresi aynı olan diğer bir ticaret unvanına ayırt edici bir ek yapılmadan tescil edilemez. 11) Daha önce tescil edilmiş ticaret unvanının eki ile kendi eki aynı olan, ancak ekten sonra gelen işletme konusunu gösteren ilk ibaresi farklı olan ticaret unvanı, ayırt edici bir ek yapılmadan tescil edilebilir. - 21 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi 12) Daha önce tescil edilmiş bir ticaret unvanından yalnızca şirket türünü gösteren ibareleri farklı olan diğer bir unvan, ayırt edici ek yapılmadan tescil edilemez. 2. MUHASEBE SÜRECİ Muhasebe, karar alıcıların işletmenin finansal durumunu doğru bir şekilde anlayıp analiz edebilmesi açısından gerekli mali bilginin üretilmesini sağlamaktadır. Muhasebenin dört temel fonksiyonundan ilki olan kaydetme, diğer fonksiyonların (sınıflandırma, özetleyerek raporlama, analiz ve yorum) uygun şekillerde yerine getirilebilmesi için gerekli mali olayları belgelere ve yasal dayanağa dayanarak muhasebe defterlerine kaydeder. İşletmede oluşan mali nitelikteki işlemler muhasebe yardımıyla kayda alınırken belirli bir faaliyet yılı veya dönem esas alınır (dönemsellik kavramı). Bu bakımdan muhasebe işlemleri belirli bir tarihte başlar ve belirli bir tarihte sona erer. Muhasebe veya hesap dönemi olarak adlandırılan bu süre 12 ay olup bir takvim yılını kapsar. 6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu’nda hesap dönemi yerine “faaliyet dönemi” kavramı kullanılmış ve bu dönemin on iki ayı geçemeyeceği belirtilmiştir (TTK, md.66). Vergi Usul Kanunu ise, hesap dönemini normal bir takvim yılı olarak kabul etmiştir (VUK, md.174). Ayrıca İşletmelerin özel hesap dönemi isteyebilirler. Bunun için Maliye Bakanlığı’na müracaat den işletmeler, 12’şer aylık kendilerine özel hesap dönemi alabilirler. 01.01.20XX tarihinde başlayıp 31.12.20XX tarihinde sona eren bir hesap (faaliyet, muhasebe) dönemi boyunca işletmelerin, mali olayları muhasebeye yansıtırken yapması gereken işleri, belirli bir sıra dâhilinde gerçekleştirmesine de muhasebe süreci denmiştir. Bu iki tarih arasındaki muhasebe sürecini de, dönem başı, dönem içi ve dönem sonu olmak üzere üç aşamada ele alabiliriz (Çanakçıoğlu, 2014, s.105-134). - 22 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi 2.1. Dönem Başı İşlemler Bu işlemlerin tarihi 01.01.20XX tarihi itibariyle gerçekleştirilir. Dönem başı muhasebedeki iş sırası aşağıda verilmiştir. a) Açılış veya dönem başı envanterinin yapılması, b) Açılış envanterine dayanarak açılış bilançosunun yapılması, c) Açılış bilançosuna bağlı olarak açılış kaydının yevmiye defterine yazılması yevmiye defterine yazılan hesapların parasal tutarlarının büyük defterde (defteri kebir) kayda alınması. 2.2. Dönem İçi İşlemler Dönem başı işlemleri tamamlandıktan sonra artık dönem boyunca ortaya çıkacak günlük işlemlerin (mali olayların) kaydına geçilir. Dönem içinde yapılması gereken işlemler aşağıda verilmiştir. Muhasebe işlemleri ile ilgili muhasebe belgelerinin toplanması, Bu belgelerin ilgili muhasebe fişlerine kaydedilmesi, - 23 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi Bu muhasebe fişlerine göre yevmiye defterinin yazılması, Yevmiye kayıtlarına göre işlemlerin defteri kebir'e ve yardımcı defterlere yazılması, Ay sonlarında aylık mizanların düzenlenmesi. 2.3. Dönem Sonu (Envanter) İşlemleri Muhasebenin temel kavramlarından "Dönemsellik" kavramına göre işletme faaliyetlerinin belirli dönemler esas alınarak izlenmesi ve sonuçlarının saptanması için her hesap dönemi sonunda envanter yapılmalıdır. Bir işletmeye ait aktif ve pasif kalemlerin muayyen bir tarihteki ayrı ayrı miktar ve değerlerinin tayin ve takdiri olan Envanter, TTK'ya ve VUK'ya göre envanter çıkarmak olarak ifade edilmiştir. Türk Ticaret Kanunu envanteri, “Her tacir, ticari işletmesinin açılışında, taşınmazlarını, alacaklarını, borçlarını, nakit parasının tutarını ve diğer varlıklarını eksiksiz ve doğru bir şekilde gösteren ve varlıkları ile borçlarının değerlerini teker teker belirten bir envanter çıkarır. Tacir açılıştan sonra her faaliyet döneminin sonunda da böyle bir envanter düzenler” şeklinde tanımlamıştır (TTK, md.66). Ayrıca kanunun değerleme ilkelerinde “Bilanço kapanış gününde, varlıklar ve borçlar teker teker değerlendirilir” ifadesinde bulunmuştur (TTK, md.78). Vergi Usul Kanunu’nun 186’ıncı maddesi de "envanter çıkarmak, bilanço günündeki mevcutları, alacakları ve borçları saymak ölçmek, tartmak ve değerlemek sureti ile kesin bir şekilde ve müfredatlı olarak tespit etmektir. Şu kadar ki, ticari teamüle göre tartılması, sayılması ve ölçülmesi mutad (alışılmış) olmayan malların değerleri tahminen tespit olunur. Mevcutlar, alacaklar ve borçlar işletmeye dâhil iktisadi kıymetleri ifade eder." şeklinde açıklanmıştır. Hem TTK hem de VUK’nın envanter tanımından da anlaşılacağı üzere; her iki tanımda aynı olup her iki tanımda da ele alınan “Bilanço - 24 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi Günü” deyimi, envanter ve bilançoların düzenlendiği hesap döneminin son gününü ifade etmektedir (TTK, md.78 ve VUK, md.185). Bunun tek istisnası, Vergi Usul Kanunu’nun 190’ıncı maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre “Büyük mağazalar ve eczaneler emtia mevcutlarının envanterlerini üç yılda bir çıkarabilirler. Bu takdirde envanter çıkarılmayan yıllarda hesaben mevcut iktisadi kıymetleri envanter defterlerine kaydederler. Büyük mağazalardan maksat, çeşitli mal üzerine geniş ölçüde ve perakende iş yapan ticarethanelerdir. Maliye Bakanlığı büyük sınai işletmelerin, icabına göre, iki veya üç yılda bir envanter çıkarmalarına müsaade edebilir. Bu takdirde yukarı ki hüküm uygulanır.”. Vergi Usul Kanunu envanter işlemi yapmak zorunda olanları aşağıdaki gibi belirlemiştir. VUK’nın 171-226’ıncı maddeleri gereğince, yıllık alış ve satış tutarları birinci sınıf tüccar kabul edilip bilanço esasına göre defter tutan gelir vergisi mükellefleri, Her türlü ticaret şirketleri, Kurumlar vergisine tabi olup bilanço esasına göre defter tutan diğer tüzel kişiler, Kendi isteği ile bilanço esasına göre defter tutmayı tercih eden mükellefler, İşletme hesabı esasına göre defter tutanlardan emtia üzerine iş yapan gelir ve kurumlar vergisi mükellefler, envanter işlemi yaparak faaliyet sonuçlarını belirlemek zorundadırlar. 2.4. Envanter İşlemlerinin Aşamaları 31.12.20XX için gerekli günlük kayıtlar tamamlandıktan sonra genel geçici mizanın alınması gerekmektedir. Çünkü, envanter işlemleri, genel geçici mizanın alınması ile başlar. Envanter işlemleri muhasebe dışı envanter ve muhasebe içi envanter olmak üzere iki aşamadan oluşur. Muhasebe dışı - 25 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi envanter işlemler; sayma, tartma ve ölçme anlamındaki ilgili hesapların fiziki sayımını anlatırken, muhasebe içi envanter işlemleri ise, yapılacak yevmiye kayıtlarını anlatır. 2.4.1. Muhasebe Dışı Envanter Genel geçici mizan alındıktan sonra, açılış ve dönem içinde ilgili defterlere yazılan kıymetlerin fiili olarak işletmede olup olmadığının tespiti için, işletmenin varlık ve kaynaklarını sayma, ölçme, tartma ve değerlendirme işlemine geçilir. Muhasebe dışı envanter diye tanımlanan bu sayım işleminde, kıymetlerin gerçek (fiili) değerlerinin tespiti yapılır. Türk Ticaret Kanunu ile Vergi Usul Kanunu’nda tanımı yapılan ve yılda en az bir kere yapılması zorunlu olan envanter de aslında bu muhasebe dışı envanterdir. Muhasebe dışı envanter işlemi kendi içinde üç aşamadan oluşur. Bunlar; Varlık ve kaynakları saymak, Sayım sonuçlarını değerlemek, Envanter defterine yazmak, şeklinde sıralanabilir. Envanter defteri sadece stok envanteri olarak anlaşılmamalıdır. İnceleme için istendiğinde yalnızca bilanço stok envanteri yazılarak ibraz edilmemelidir. Envanter Defteri tasdik ettirilmeli ve sayımı yapılan tüm hesapların detaylı dökümleri yazılmalıdır (Gürbüz, 2007). Bilançoda gösterilen kıymetlerin tasnif edilerek ayrıntısıyla envanter defterine yazılmaması durumunda, sahibi lehine delil olamamasını yanı sıra, defter kayıtlarının bir vergi incelemesine imkân vermeyecek ölçüde noksan, usulsüz ve karışık olması ile de birinci derecede usulsüzlük cezası uygulanabilir (VUK, md.352/3). - 26 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi Vergi Usul Kanunu’nun “bina ve arazinin envantere alınması” başlıklı 187 ve “envanterde amortisman kayıtları” başlıklı 189’uncu maddeleri de envanter çıkarma ve envanter defterinin içeriği bakımından önem arz eden maddelerdir. Bilançodaki dönem kâr ya da zararının açılımı ve de ayrıntısını anlatan gelir tablosunun da envanter defterine yazılması gerekir. Her hesap çeşidi için ayrı ayrı düzenlenerek hazırlanan bu listelerin özet sonuçları envanter defterine yazıldıktan sonra bu listelerde, defterler gibi Vergi Usul Kanunu’na göre 5 yıl saklanmalıdır. Envanter işlemlerinde bir sonraki adım değerleme işlemidir. Kullanılan değerleme ölçülerine göre işletmenin iktisadi ve mâli durumunun bilançodaki görünümünü ve faaliyet sonucunu (kâr veya zararı) etkiler. 2.4.2. Değerleme Ölçüleri İşletmelerde bir hesap dönemi içinde meydana gelen mâli nitelikteki işlemlerin belgelere dayanılarak ilgili hesaplara kaydedilmesi sonucunda, 31.12’de çıkarılan genel geçici mizandan hareketle yapılan sayımdan sonra, değerleme işlemlerine geçilir. Bu değerleme işlemlerinin yapılma nedenlerinden bazıları aşağıdaki gibi sıralanabilir (İbiş ve Diğerleri, 2015, s.114-121). Defteri kebir veya genel geçici mizandaki hesapların bakiyeleri ile sayım veya mutabakat sonucu bulunan tutarlarının birbirine eşitliğinin kontrol edilmesi, Yabancı para mevcutlarının Maliye Bakanlığı'nca belirlenecek döviz alış kurları ile değerlenmesi gerekliliğinin olması, Dönem sonunda portföyde bulunan alacak ve borç senetlerinin nominal değerleri ile tasarruf değerleri (bilanço günündeki peşin değeri) aynı olmayışı, - 27 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi Bazı alacakların tahsili şüpheli duruma düşmüş, bazı alacakların tahsil olanağı tamamen ortadan kalkmış yani değersiz duruma gelmiş olması, Mal hareketleri, ister aralıklı ister aralıksız envanter yöntemine göre kayda alınmış olsun; hesap dönemi içinde fire, çalınma, kaybolma gibi miktar azalışlarına, neden olan olaylar ile modası geçme, fiyat düşmesi vb. nedenlerle meydana gelen değer azalışları sonucu Ticari Mallar Hesabı mevcut malların değerini göstermeyişi, Amortismana tabi duran varlıklarda değer kayıplarının (aşınma, yıpranma, teknolojik yeniliğini kaybetme gibi) gerçekleşmesi, Gelir ve gider hesaplarında, gelecek yıllarda gelir ve gider olarak gerçekleşecek tutarlarının olması ve bu nedenle dönem ayarlamalarının yapılarak câri döneme ait gelir ve giderlerin tespit edilmesi. Türk Ticaret Kanunu’nda varlıklar ile borçların değerleme ölçülerini “Duran ve dönen varlıklar Türkiye Muhasebe Standartları uyarınca bu standartlarda gösterilen ölçülere göre değerlenir. Borçlar ve diğer kalemler için de aynı standartlar uygulanır” şeklinde anlatmıştır (TTK, md.79). Bilindiği üzere Türkiye Muhasebe Standartları belli işletmeler hariç olarak 17.01.2012 tarihinde Resmi Gazete 28470 no’lu sayısında Kamu Gözetim Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunun yapacağı yeni bir belirlemeye kadar yürürlükteki mevzuatın uygulanmasının devamına karar verilmiştir. Değerleme, VUK’nın 258’inci maddesi gereğince, vergi matrahlarının hesaplanmasıyla ilgili iktisadi kıymetlerin vergi kanunlarında gösterilen gün ve zamanlardaki değerlerinin takdir ve tespitidir. Bu yüzden değerleme, envanter işleminin ikinci aşamasıdır. İlk aşamasında sayılan, ölçülen ve tartılan iktisadi kıymetler, miktar olarak saptanır. Envanterin ikinci aşamasında miktar olarak saptanan bu iktisadi kıymetlerin değerleri tespit edilir. Değerleme doğrudan vergi matrahlarının tespit edilmesiyle - 28 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi ilgili bir işlemdir. Bu yüzden envanter işlemleri sırasında işletmeye ait iktisadi kıymetlerin değerlemesi Kanunun 261’inci maddesindeki değerleme ölçülerinden biri ile yapılmalıdır. Bu ölçüler şunlardır. 1) Maliyet Bedeli, 2) Borsa Rayici, 3) Tasarruf Değeri, 4) Mukayyet Değer, 5) İtibari Değer, 6) Vergi Değeri, 7) Rayiç Bedel, 8) Emsal Bedel. Ancak, anılan maddede belirtilenler dışında VUK’nın diğer maddeleri ve ilgili kanunlarında tespit edilmiş olan ilave bazı değerleme ölçüleri de vardır. 2.4.2.1. Maliyet Bedeli “Bir iktisadi kıymetin elde edilmesi veyahut değerinin artırılması münasebetiyle yapılan ödemelerle bunlara ait bilumum giderleri ifade eder” şeklinde tanımlanmıştır. Vergi Usul Kanunu’nun 262’inci maddesinde yer alan bu tanımdan anlaşılacağı üzere, maliyet bedeli şu unsurlardan oluşur. İktisadi bir kıymetin elde edilmesi sırasında yapılan ödemeler, İktisadi kıymetin değerini artırıcı ödemeler, Bunlara bağlı diğer giderlerdir. İktisadi bir kıymetin elde edilmesi sırasında yapılan ödemeler; o kıymetin edinme maliyetleridir. Bu maliyetleri de satın alma maliyeti ve üretim maliyeti olarak ikiye ayırabiliriz. Satın alma maliyeti, dışardan temin edilen iktisadi kıymetin işletme stoklarına girmesine kadar oluşmuş - 29 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi alış maliyeti ve giderler toplamını ifade eder (www.yaklasim.com). Bu satın alınan malın maliyet bedeline giren unsurlar ana başlıklar itibariyle aşağıdaki gibidir. Malın satın alma bedeli, Malın işyerine getirilmesi için yapılan nakliye ve hamaliye giderleri, Malın alımı ile ilgili olarak ödenen sigorta giderleri, Alış komisyonları, Mal ile ilgili finansman giderleri, Malın işletmeye getirilmesi aşamasına kadar yapılan depolama giderleri, Ekspertiz giderleri. Yukarıda sayılan gider unsurları ile benzeri giderler, işletme tarafından bizzat yapılmış olmaları halinde maliyet unsurları olarak kabul edilirler. Üretim maliyeti de, işletme organizasyonu içinde üretilen iktisadi değerlerin satış öncesi aşamaya kadar oluşmuş gider ve maliyet toplamını ifade eder. Üretim maliyetine ilişkin olarak VUK’nın 275’inci maddesinde; “İmal edilen emtianın (tam ve yarı mamul mallar) maliyet bedeli aşağıda yazılı unsurları ifade eder. Mamulün vücuda getirilmesinde sarf olunan iptidai ve ham maddenin bedeli, Mamule isabet eden işçilik, Genel imalat giderlerinden mamule düşen hisse, Genel idare giderlerinden mamule düşen hisse (bu hissenin mamulün maliyetine katılması ihtiyaridir), Ambalajlı olarak piyasaya arz edilmesi zaruri olan mamullerde ambalaj malzemesinin bedeli. - 30 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi Mükellefler, imal ettikleri emtianın maliyet bedellerini yukarıdaki unsurları ihtiva etmek şartıyla diledikleri usulde tayin edebilirler.” hükmü yer almaktadır. Bu madde hükmü özellikle maliyet muhasebesini ilgilendirmekte olup, imalat maliyetine girecek gider ve maliyet unsurları tereddüt doğurmayacak şekilde tek tek sayılmak suretiyle belirtilmiştir. Maliyet bedeli ile değerlenecek iktisadi kıymetler ise şunlardır; Gayrimenkuller, Tesisat ve makineler, Gemiler ve diğer taşıtlar, Gayri maddi haklar, Özel maliyet bedeli, Demirbaş eşya, Alet edevat ve mefruşat, Emtia (Stok) ve Zirai mahsuller ve hayvanlar. İktisadi kıymetin değerini artırıcı ödemeler ise; işletmenin aktifine dâhil iktisadi kıymetlerin kullanım ömrünün uzatılması veya kullanım fonksiyonunun (faydasının, veriminin) artırılması veya her ikisinin birden yapılmasını ifade eder. İşletme aktifine dâhil iktisadi kıymetlerin bu şekilde değerini artırmaya yönelik direkt ve endirekt gider ve harcamalar toplamı da söz konusu kıymetin maliyet bedeline dâhil edilecektir. İktisadi kıymetin değerini artırmaya yönelik olmayan yani, kıymetin kullanım verimini artırmayan veya kullanım ömrünü uzatmayan normal bakım, tamir vb. giderler maliyet bedeline dâhil edilmez. 2.4.2.2. Borsa Rayici Borsa rayici, değerlemeye konu iktisadi kıymetin değerleme günündeki resmi borsalarda oluşmuş fiyatını ifade eder. Borsa rayicine ilişkin VUK'nın 263’üncü maddesi; “gerek menkul kıymetler ve kambiyo borsasına, gerekse ticaret borsalarına kayıtlı olan iktisadi kıymetlerin değerlemeden evvelki son muamele gününde borsadaki muamelelerin ortalama değerini ifade eder” şeklindedir. İşletmenin kasasında bulunan yabancı paralar ile yabancı para cinsinden oluşan senetli ve senetsiz borç veya alacakların; VUK’un 280’inci maddesi uyarınca değerleme günü itibariyle Maliye Bakanlığı’nca yayımlanan döviz alış kuru üzerinden değerlenmesi gerekmektedir. - 31 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi 2.4.2.3. Tasarruf Değeri Vergi Usul Kanunu’nun 264’üncü maddesinde, “bir iktisadi kıymetin değerleme gününde sahibi için arz ettiği gerçek değerdir” şeklinde tanımlanmıştır. VUK’nın 281 ve 285’inci maddelerine göre, senetli alacaklar ve borçlar tasarruf değeri ile değerlemeye tabi tutulur. Bu durum bilanço ilkelerinde de açıklanmıştır. Bilanço da yer alan vadeli (senetli) alacakların ve borçların bilanço günündeki değerine indirgenmesi için tasarruf değeri ile değerleme (reeskont işlemi) yapılmalıdır. Tasarruf değeri, bir senedin değerleme yapıldığı gündeki peşin değeridir. Diğer bir deyişle, iktisadi kıymetin değerleme gününde elden çıkarılması durumunda elde edilecek değeri ifade eder. Değerleme gününde, senedin ödeme veya tahsil edileceği tarihe kadarki süre içinde oluşmamış vade farkları iç iskonto formülü ile hesaplanır. Hesaplanan bu tutar, senedin üzerinde yazılı olan değerden (nominal değer) çıkartılarak senedin tasarruf değeri bulunur. VUK’nın 285’inci maddesine, 04.12.1985 tarihinde yayımlanan 3239 sayılı Kanunun 22’inci maddesiyle, alacak senetlerini değerleme gününün kıymetine irca eden mükellefler, borç senetlerini de aynı şekilde işleme tabi tutmak zorunluluğu getirilmiştir. Bu yüzden reeskont uygulaması isteğe bağlıdır. 2.4.2.4. Mukayyet Değer Vergi Usul Kanunu’nun 265’inci maddesinde mukayyet değer; "bir iktisadi kıymetin muhasebe kayıtlarında gösterilen hesap değeri" olarak tanımlanmıştır. Mukayyet değer uygulamada “muhasebe değeri”, “kayıtlı değer”, veya defter değeri olarak da adlandırılmaktadır. Mukayyet değerle değerlenecek iktisadi kıymetler aşağıdaki gibidir. Senetsiz alacaklar (VUK, md.281), Senetsiz borçlar (VUK, md.285), - 32 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi Aktifleştirilen kuruluş ve örgütlenme giderleri ile peştamallıklar (VUK, md.282), Aktif geçici hesap tutarları; gelecek bir hesap dönemine ait olarak peşin ödenen giderler ile câri hesap dönemine ait olup da henüz tahsil edilmemiş olan gelirler (VUK, md.283), Pasif geçici hesap tutarları; gelecek hesap dönemlerine ait olarak peşin tahsil edilen hasılat ile câri hesap dönemine ait olup henüz ödenmemiş olan giderler (VUK, md.287), Zirai işletmelerde henüz idrak edilmemiş olan mahsuller için yapılan giderler; hazırlık işleri giderleri gibi (VUK, md.283), Karşılıklar (VUK, md.288). 2.4.2.5. İtibari Değer Nominal değer olarak da tanımlanan bu değer, VUK’nın 266’ıncı maddesinde “Her nevi senetlerle, esham ve tahvillerin üzerinde yazılı olan değer” olarak tanımlanmıştır. İtibari değerle değerlenecek iktisadi kıymetler aşağıdaki gibidir. Kasa Mevcudu (ulusal para birimi) (VUK, md.284), Eshamlı şirketler ve iktisadi kamu müesseselerince çıkarılan tahviller (VUK, md.286), Anonim Şirketlerin ihraç ettikleri hisse senetleri ve tahviller. Burada dikkat edilecek nokta, itibari değerle değerlenecek hisse senetleri bedelsiz elde edilen senetlerdir. Bedel ödemek suretiyle elde edilen hisse senetleri VUK’nın 279’uncu maddesine göre değerlenecektir. - 33 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi 2.4.2.6. Vergi Değeri Bina ve arazinin Emlak Vergisi Kanunu’nun 29’uncu maddesine göre tespit edilen değeridir (VUK, md.268). Bu değer, bina ve arazinin rayiç bedelidir. Rayiç bedel, beyan günündeki normal alım satım bedeli yani emlak vergisi matrahına esas teşkil eden değerdir. Vergi değeri ölçüsü; işletmeye dâhil arsa, arazi ve binaların değerlenmesinde maliyet bedeli bilinmeyen arsa, arazi ve binanın değerlenmesinde kullanılır. VUK’nın 289’uncu maddesinde, değerleme bölümünde yazılı olmayan veya yazılı olup da kendi ölçüleriyle değerlenmesine imkân bulunmayan arsa, arazi ve binaların vergi değeri ile değerleneceği hükme bağlanmıştır. Dolayısıyla, ticari işletme sahiplerinin özel varlıklarına dâhil olan ancak maliyet bedeli ölçüsüyle değerlenmesine imkân bulunmayan arsa, arazi ve binaların ticari işletmeye dâhil edilmesi halinde vergi değeri ölçüsü ile aktifleştirilmeleri gerekmektedir (www.mergemusavirlik.com). 2.4.2.7. Rayiç Bedel Bir iktisadi kıymetin değerleme günündeki normal alım ve satım değeri rayiç değeridir (VUK, mükerrer md.266). Diğer bir deyişle, iktisadi kıymetin normal piyasa değeridir. 2.4.2.8. Emsal Bedel Gerçek değeri belli olmayan veya bilinmeyen veyahut doğru olarak tespit edilemeyen bir malın, değerleme gününde satılması halinde emsaline nazaran ifade ettiği değere “Emsal Bedel” denir (VUK, md.267). Buna göre emsal bedeli değerleme konusu malın emsal satış bedelidir. Bu bedelin tespit edilmesinde VUK’nın belirlediği sıralama dikkate alınır. Bu sıra, öncelikle “ortalama fiyat esası”, sonra “maliyet bedeli esası” bu - 34 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi ikisiyle de tespit edilemiyorsa “takdir esası” uygulanmak suretiyle tespit edilir. Birinci sıra (Ortalama fiyat esası): Aynı cins ve nevideki mallardan sıra ile değerlemenin yapılacağı ayda veya bir evvelki veya bir daha evvelki aylarda satış yapılmışsa, emsal bedeli bu satışların miktar ve tutarına göre mükellef tarafından çıkarılacak olan "Ortalama satış fiyatı" ile hesaplanır. Bu esasın uygulanması için, aylık satış miktarının, emsal bedeli tayin olunacak her bir malın miktarına nazaran %25'ten az olmaması şarttır. İkinci sıra (Maliyet bedeli esası): Emsal bedeli belli edilecek malın, maliyet bedeli bilinir veya çıkarılması mümkün olursa; bu takdirde mükellef bu maliyet bedeline, toptan satışlar için %5, perakende satışlar için %10 ilave etmek suretiyle emsal bedelini tespit eder. Üçüncü sıra (Takdir esası): Yukarıda yazılı esaslara göre belli edilemeyen emsal bedelleri ilgililerin müracaatı üzerine takdir komisyonunca takdir yolu ile belli edilir. Takdirler, maliyet bedeli ve piyasa kıymetleri araştırılmak ve kullanılmış eşya için ayrıca yıpranma dereceleri nazara alınmak suretiyle yapılır. Takdir edilen bedellere mükelleflerin vergi mahkemesinde dava açma hakkı mahfuzdur. Ancak, dava açılması verginin tahakkuk ve tahsilini durdurmaz. Emsal bedelinin mükellef tarafından bizzat hesaplandığı hallerde, bu hesaplara ait kayıt ve cetveller ispat edici kâğıtlar olarak muhafaza edilir. Emsal bedeli ile değerlenmesi gereken iktisadi kıymetler aşağıdaki gibidir (Metin ve Yalçın, 1996, s.32-33). Satış bedeli maliyet bedelinden %10 ve daha fazla gösteren ticari ya da mamul emtialar (VUK, md.274), Maliyet bedelinin tespitinin mümkün olmadığı zirai dâhil hayvanlar (VUK, md.277), Kıymeti düşen mallar (VUK, md.278), Özel haller (VUK, md.289), - 35 - düşüklük işletmelere Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi Tapu sicilinde bedeli gösterilmeyen haklarla Tescile tabi bilumum hakların dışında kalanlar (Sınai ve edebi mülkiyet hakları ile imtiyazlar dâhil) emsal bedelleriyle değerlenir (VUK, md.296), Gelir Vergisi mükelleflerinin ayni olarak bağışladıkları, mukayyet değeri bulunmayan mal ve haklar (GVK, md.89), Bedeli bulunmayan veya bilinmeyen işlemler ile bedelin paradan başka ayni bir değer olması halinde (KDVK, md.27/1), Bedelin emsal bedele nazaran açık bir şekilde düşük olduğu ve bu düşüklüğün sebebinin haklı bir şekilde izah edilemediği durumlarda (KDVK, md.27/2), Kurumlar Vergisi mükelleflerinin ayni olarak bağışladıkları maliyet bedeli ve mukayyet değeri bulunmayan mal ve haklar (KVK, md.10/2), Kurumların tasfiyesi ve servet değerinin tespiti ile ilgili olarak hisselerine mahsuben ortaklara dağıtılan, satılan, devredilen veya kurum sahibine iade olunan iktisadî kıymetlerin değerleri; dağıtımın, satışın, devrin veya iadenin yapıldığı gün itibarıyla emsal bedeli ile belirlenir (KVK, md.17/4b). 2.4.2.9. Diğer Değerleme Ölçüleri Alış bedeli, iktisadi bir kıymetin iktisap edilmesi (satın alınması) karşılığında ödenen veya borçlanılan bedeldir. Alış bedeli sadece iktisadi kıymetin alış bedelini kapsar, alışla ilgili diğer masrafları kapsamaz. Bu sebeple alış bedeli maliyet bedelinden farklıdır. Maliyet bedeli alış bedelini de içeren bir kavramdır. Bu uygulamaya sadece VUK, md.279’da ifade edilen bazı menkul kıymetlerde rastlanır. Hizmet erbabına hizmet karşılığı verilen ayınlar (erzaklar) verildiği gün ve yerdeki ortalama perakende fiyatlara göre değerlenir (GVK, md.63). Bir vergiye matrah olan servet değerlemesinde tapuda - 36 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi kayıtlı haklar için tapu siciline kayıtlı bedel uygulanır (VUK, md.296). Finansal kiralama işlemlerinde, finansal kiralamaya konu olan iktisadi kıymet ile sözleşmeden doğan hak, borç ve alacakların değerlemesi finansal kiralamalarda kira ödemelerinin bugünkü değer esaslarına göre yapılır (VUK, md.290). Bu değerleme işlemiyle birlikte işletmenin mâli durumu ve faaliyet sonuçları hakkında doğru bilgiler veren bilanço ve gelir tablosunun hazırlanabilmesi için muhasebe içi envanter işlemlerine geçilir. 2.4.3. Muhasebe İçi Envanter Muhasebede dönem sonu işlemlerinin tamamlanabilmesi için muhasebe dışı envanterde sayım ve değerleme işlemlerinden elde edilen veri ve bilgilerin, muhasebe içi envanter işlemleriyle bütünlüğe kavuşturulması gerekir. Diğer bir deyişle, dönem sonunda hem muhasebe, hem de kanunlar çerçevesinde belirtilen ilgili kayıtların yapılması ve bunun sonucu olarak hesap kalanlarının bilançoda işletmenin gerçek durumunu yansıtmasının mümkün olması için yapılan kayıt işlemlerini, muhasebe içi envanter olarak adlandırabiliriz. Muhasebe içi envanter işlemlerini aşağıdaki gibi sıralanabilir. Geçici mizanın düzenlenmesi, Henüz tahakkuk ettirilmemiş gelir ve giderlerin kayda alınması, Sayım sonuçlarının değerlendirilmesi, Maliyet tespitleri, Saptanan farklara ilişkin düzeltme kayıtlarının yapılması, Karşılık, amortisman ve reeskont gibi işlemlerinin yapılması, Gelir, gider hesaplarının sonuç hesabına aktarılması, Vergi karşılıklarının ayrılması, Kesin mizanın düzenlenmesidir. - 37 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi Yansıtma kayıtları (Devir ve Kapanış Kayıtları)’na kadar, yasal düzenlemelerden kaynaklanan ilgili bazı envanter kayıtlarının da yapılmasını içeren dönem sonu işlemlerini, aşağıdaki şekilde sıralayabiliriz (Öztürk, 2006, s.4., Kurdoğlu, 2015). 1) 31.12 tarihinde, açılış ve dönem içi işlemlerden kaynaklanan kayıtlara göre genel geçici mizanın hazırlanması, 2) Mizanda yer alan tüm hesapların elden geçirilmesi, banka hesaplarının, alıcı - satıcı, verilen - alınan çeklerin ve alacak ve borç senetlerinin mutabakatlarının yapılması, 3) Defteri kebir kayıtlarına göre hazırlanan genel geçici mizanla yapılan muhasebe dışı envantere göre oluşan fiili neticeler arasındaki farkların ortaya konması ve bu farkların nedenlerine göre gerekli düzenleyici muhasebe kayıtları ile muhasebe içi envanter işlemlerinin yapılması, 4) VUK değerleme hükümlerine göre değerlenecek tüm hesapların tek tek ele alınarak değerlemelerin yapılması, 5) Bu değerlemeler yapılırken, TL ve yabancı paralı işlemlerde değerleme, aktif hesaplarda değer düşüklüğüne karşılık ayırma, pasif hesaplarda borç ve gider karşılıkları hesaplamaların ve gelir ve giderlerde dönem ayırımına ait tutar belirleme kayıtlarının unutulmaması, 6) İsteğe bağlı olarak yapılacak olan alacak ve borç senetlerinin (çekler dâhil) reeskonta tabi tutulması, 7) Amortisman hesaplamaların yapılması, 8) Mal hareketleri, ister aralıklı ister aralıksız envanter yöntemine göre kayda alınmış olsun; satışların maliyetinin doğru hesaplanması, 9) SGK ödemelerinin de dikkatle gözden geçirilmesi, - 38 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi 10) Yine bu değerlemeler yapılırken, tüm giderler ve bazı gelirler için ödemenin değil, tahakkukun esas alınması gerektiğinin göz önünde tutulması, 11) Gelir tablosu (6’ıncı hesap) grubundaki doğrudan kayıt yapılabilecek gider ve tüm gelir hesaplarına eklenecek işlem bulunup bulunmadığının kontrolünün yapılması, 12) Maliyet (7’inci grup) hesaplarını etkileyecek kalemlerin ele alınması ve dönemsellik kavramı da göz önünde tutularak değerleme ve aktarmaların yapılması, 13) Yansıtma hesaplarının kullanılarak ilgili maliyet hesaplarının gelir tablosunun ilgili hesaplarına yansıtılması, 14) Dönem içinde çalışan maliyet hesapları ile yansıtma hesaplarının karşılıklı kapatılması, 15) Gelir tablosunun hazırlanması, 16) Gelir tablosunun gelir ve gider hesaplarının kapatılarak, 690 Dönem Kârı veya Zararı Hesabı’nda toplanması, 17) 690 Dönem Kârı veya Zararı Hesabı’nın bakiyesinin de oluşan döneme ait kâr veya zararın ilgili bilanço hesaplarına aktarılmasının yapılması, 18) Kesin mizan çıkartılması, 19) Kesin mizandaki bilanço hesaplarının bakiyelerine göre dönem sonu bilançosunun hazırlanması, 20) Diğer ek mali tabloların düzenlenmesi, 21) Kapanış kaydının yapılması. Yapılacak olan temel finansal tabloların (Bilanço ve Gelir Tablosu) yanı sıra işletmeler; bir önceki yıl (2015) Aktif toplamı 14.074.300 TL ve - 39 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi Net Satışlar toplamı 31.275.800 TL aşan işletmeler ise, 2016 yılı için Ek Mali Tabloları da hazırlamak zorundadırlar. 3. KASA Kasa hesabı, belirli bir tarihte işletmeye ait olan kağıt ve madeni paralardan oluşur. Kasadaki Türk parası mevcutları Vergi Usul Kanunu’na (m.284) ve genel kabul görmüş muhasebe ilkelerine göre İtibari Değerle (her nevi senetlerle esham ve tahvillerin üzerinde yazılı olan değer) değerlendirilir. Yani paralar üzerinde yazılı olduğu değerle değerlenir. Bu nedenle, dönem sonu envanterinde Türk parası ile ilgili olarak bir değerleme işlemi yapılmaz. Kasa Hesabı, daima borç bakiyesi verir veya bakiyesi sıfır olur. Hesabın, alacak bakiyesi vermesi durumunda işletmeler şu iddialarla karşılaşabilirler; Kasa hesabındaki giriş ve çıkış kayıtlarının gerçeği yansıtmadığını, Firma tüzel kişilikse para tahsilâtlarının şirkete aktarılmadığını ortaklar veya müdürün şahsi ihtiyaçlarında kullanıldığını, Çifte muhasebe kaydının var olduğunu. Yukarıdaki iddiaların belgelerle kanıtlanması halinde veya muhasebe işlemlerinin doğru olduğu iddia edildiğinde ise, bu durum ya gelirlerin gizlendiği ya da gerçek dışı ödemelerin sanki yapılmış gibi kayıtlara intikal ettirildiği anlamına gelir ki bu da VUK’nın 30/4’üncü maddesine göre yetkili idare re’sen takdir yetkisini kullanarakKanunun verdiği ölçütlerde vergi ve vergi zıyaı salabilir. Bu uygulamalar Vergi Mahkemeleri ve Danıştay dairelerinde de hukuki olarak kabul görmektedir. - 40 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi İşletmenin kasa hesabının bakiyesi ile kasanın muhasebe dışı envanteri neticesinin farklı olması durumunda ise; fiili olarak sayılan para tutarının kayıtlardaki kasa hesabının bakiye tutarından fazla olması durumunda fazlalık, az olması durumunda ise noksanlık söz konusudur. Değerlemeden doğmuş olması mümkün olmayan bu farkın kayıt altına (muhasebe içi envanter) alınması gerekir. Noksanlıklar 197 Sayım ve Tesellüm Noksanları hesabının borcuna, fazlalıklar da 397 Sayım ve Tesellüm Fazlaları hesabının alacağına kaydedilir. Bilanço hesaplarına geçici olarak kaydedilen bu farkın, nedeni bulununcaya kadar araştırılması gerekmektedir. Farkın nedeni bulunca da noksanlık ve fazlalığın sebeplerine göre, bu geçici hesaplar kapatılarak farklar ilgili hesaplara devredilir. 3.1. Kasa Sayım Fazlalığı Kasa sayımı sonucu kasa fazlası çıkması halinde, 397 Sayım ve Tesellüm Fazlaları Hesabı, sayım ya da teslim alma sırasında fazla çıkan ve araştırılmasına karar verilen varlıkların tutarı üzerinden alacaklanır. Bu işlemde yapılması gereken ilk adım kasada ortaya çıkan fazlalığın kayıt altına alınmasıdır. İşlemin Tarihi 100 KASA XXX 397 SAYIM VE TESELLÜM FAZLALARI 397.01 Kasa Sayım Fazlalıkları Kasa fazlalığının kaydı XXX / İkinci aşamada sayım fazlalarının nedeni araştırılır ve fazlalığın nedeninin bulunması halinde yazılacak yevmiye 397 Sayım ve Tesellüm Fazlaları Hesabı borçlandırılarak kapatılırken kaydın alacak tarafında ise, bu farkın ortaya çıkmasına neden olan muhasebe işlemindeki ilgili hesaplar yer alır. - 41 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi Sayım fazlalarının nedeninin bulunmaması halinde, söz konusu fazlalık 679 Diğer Olağan Dışı Gelir ve Kârlar Hesabı’na gelir kaydedilerek daha sonrada, dönem kârına aktarılır. Çünkü nedeni tespit edilemeyen fazlalık sermayede meydana gelen artış olarak kabul edilecektir. İşlemin Tarihi 397 SAYIM VE TESELLÜM FAZLALARI 397.01 Kasa Sayım Fazlalıkları 679 DİĞER OLAĞANDIŞI GELİR VE KÂRLAR 679.01 Kasa Sayım Fazlalığı Kasa sayım fazlalığının kapatılması 600 600 / 3.2. Kasa Sayım Noksanlığı Kasa sayım noksanlığının çıkması halinde 197 Sayım ve Tesellüm Noksanları Hesabı, sayım ya da teslim alma sırasında noksan çıkan ve araştırılmasına karar verilen varlıkların tutarı üzerinden borçlanır. İşlemin Tarihi 197 SAYIM VE TESELLÜM NOKSANLARI 197.01 Kasa Sayım Noksanlıkları 100 KASA Kasa noksanlığının kaydı 300 300 / İkinci aşamada sayım noksanlarının nedeni araştırılır ve noksanlığın nedeninin bulunması halinde yazılacak yevmiye kaydında 197 Sayım ve Tesellüm Noksanları Hesabı alacaklandırılarak kapatılırken kaydın borç tarafında ise, bu farkın ortaya çıkmasına neden olan muhasebe işlemindeki - 42 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi ilgili hesaplar yer alır. Noksanlığın nedeni tespit edilemezse, bu durumda yapılacak kayıt aşağıda verilmiştir. İşlemin Tarih 689 DİĞER OLAĞANDIŞI GİDER VE ZARARLAR 689.10 Kanunen Kabul Edilmeyen Giderler 197 SAYIM VE TESELLÜM NOKSANLARI 197.01 Kasa Sayım Noksanlığı Kasa sayım noksanlığının kapatılması 300 300 / Gelir Vergisi Kanunu’nun 88’nci maddesinde; “…..menkul ve gayrimenkul sermaye iratlarında, gider fazlalığından doğanlar hariç, sermayede vukua gelen eksilmeler zarar addolunmaz.” hükmü yer almaktadır. Bu yüzden, kaynağı tespit edilemeyen sayım noksanlıkları, faaliyetin normal icabı haricinde meydana gelen bir sermaye kaybı olarak kabul edildiğinden söz konusu noksanlıkların (kayıpların) vergi kanunları açısından gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmamaktadır. Bu nedenle, ticari kârın tespiti açısından gider kabul edilen bu durum, mâli kârın tespiti aşamasında gider olarak kabul edilmeyerek vergi matrahına eklenir. Dolayısıyla kanunen kabul edilmeyen gider niteliğindeki bu tür işlemlerin, fonksiyon hesaplarının bütünlüğünü ve yapısını bozmadan muhasebe kayıt sisteminde bilgi amaçlı izlenebilmesi için ayrıca aşağıdaki kayıt yapılmalıdır. İşlemin Tarih 950 BORÇLU NAZIM HESAP 950.01 Kanunen Kabul Edilmeyen Giderler 951 ALACAKLI NAZIM HESAP 951.02 Matraha Eklenecek Tutar Kasa noksanlığından kaynaklanan matrah düzeltmesi / - 43 - 300 300 Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi 3.4. Dövizli Kasa Hesabının Değerlemesi Yabancı paralar borsa rayicine göre değerlendirilir. Türkiye’de böyle bir kambiyo borsası olmadığından borsa rayici yerine alış bedeli uygulanmaktadır (VUK, md.280). Türkiye’de yabancı para borsası olmadığından değerlemeye uygulanacak kuru Maliye Bakanlığı tespit eder. VUK’nın 283 no’lu Genel Tebliğine göre; Maliye Bakanlığı’nca kur ilan edilmediği durumlarda T.C. Merkez Bankası’nca ilan edilen kurların esas alınması gerekmektedir. Bakanlık da bu görevi Merkez Bankası’na vermiştir (217 no’lu Gelir Vergisi Genel Tebliği). Bu şekilde yapılacak değerlemelerde nakit yabancı paralar için efektif alış kurunun (bulunmaması halinde döviz alış kurunun), döviz cinsinden yabancı paralar içinse, döviz alış kurunun uygulanacağı tabidir. Döviz alış kuru nakit olmayan yapancı paralar için uygulanır. Bu grupta; bankada bulunan yabancı paralar, döviz cinsinden düzenlenen senetler, kıymetli evraklar, senetsiz alacak ve borçlar bulunur. Dönem sonlarında yabancı paralarla ilgili yapılan değerleme farkları olumlu ise, kambiyo kârı olarak; olumsuz ise, kambiyo zararı olarak dönem matrahının tespitinde dikkate alınır. Örnek) İşletme, dönem içinde kur 2.60 iken 10.000 dolar satın almıştır. İşletme bu dolarları bozdurmayıp elde tutmuştur. Dönem sonunda ise kur 1 dolar 2.80 TL’dir. 31/12/20XX 100 KASA 100.02 Dolar Kasası 646 KAMBİYO KÂRLARI $10.000 x 2.80 TL = 28.000 TL $10.000 x 2.60 TL = 26.000 TL Kur değerlemesi / - 44 - 2.000 2.000 Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi Örnek) İşletme, dönem içinde kur 2.95 iken 10.000 dolar satın almıştır. İşletme bu dolarları bozdurmayıp elde tutmuştur. Dönem sonunda ise kur 1 dolar 2.50 TL’dir. 31/12/20XX 656 KAMBİYO ZARARLARI 100 KASA 100.02 Dolar Kasası $10.000 x 2.50 TL = 25.000 TL $10.000 x 2.95 TL = 29.500 TL Kur değerlemesi 4.500 4.500 / 3.5. Kasa Fazlası / Ortaklar Cari Kasa bakiyesinin çok büyük meblağlarda olması halinde bu paranın kasada olamayacağı ortaklar tarafından kullanılmış olduğu gerekçesiyle örtülü kazanç dağıtımı sayılarak cezalı tarhiyata muhatap olunabilir. Bu nedenle, kasa bakiyesinin işletmenin büyüklüğüne iş hacmine ve kasa işlemlerinin yoğunluğuna diğer bir deyişle, ticari teamüllere uygun miktarda bulunması gerekmektedir. Firmaların kasalarında bulundurdukları paranın ticari teamüllere uygunluğunun ölçütü firmaların bulunduğu sektörlere ve kişilerin bakış açısına göre değişir. Bu kavramın ölçütlerinin ne olduğunu konusunda Maliye Bakanlığı’nın, Vergi Mahkemelerinin ve Danıştay dairelerinin ortak noktada birleştiği görüş ve bu görüş doğrultusunda alınan kararların özü şöyledir; “Sermayesine yakın bir miktarda parayı bir yıl boyunca kasasında bekletmesinin iş kolunun özelliğine ve ekonomik icaplara uymaması nedeniyle kurum kazancının gizlendiği sonucuna varılıp kasada - 45 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi atıl olarak bırakılan para miktarı esas alınarak davacı şirket adına cezalı tarhiyat yapılmasında isabetsizlik bulunmadığı ”dır (İbiş ve Diğerleri, 2015, s.141-146). Mali işlemlerinin vergisel açıdan denetlenmesinde sırasında kasa hesabı hareketleri ile, kasada tutulan paranın miktarı ve işletmenin ilişkili olduğu kişiler ve işletmelerle olan cari hesap hareketleri ile para transferleri 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 13/1-2 maddeleri uyarınca Transfer Fiyatlaması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı sayılması ile karşı karşıya kalabilirsiniz. Ayrıca aynı kanunun 12’inci maddesinin birinci fıkrasında” Kurumların, ortaklarından veya ortaklarla ilişkili olan kişilerden doğrudan veya dolaylı olarak temin ederek işletmede kullandıkları borçların, hesap dönemi içinde herhangi bir tarihte kurumun öz sermayesinin üç katını aşan kısmı, ilgili hesap dönemi için örtülü sermaye sayılır” denilmiştir. Ayrıca Türk Ticaret Kanunu’nun 358 ve 395’inci maddeleri pay sahiplerinin şirkete karşı borçlanmalarının yani, sermaye taahhüdü dâhil, birçok iş ve işlemde şirket kasasını kullanmalarının, kişisel harcamalarını bu kanaldan yapmalarının, hatta şirketten para çekmelerinin engellenmesi amaçlanmaktadır. Hükme aykırılık, aynı zamanda cezaî yaptırıma da bağlanmıştır (TTK mad.562/4). Vergisel açıdan yapılacak adat yöntemiyle faiz hesabında kredi tutarı; kasa hesabı açısından ticari hayatın gerekleri, işletme olağan nakit çıkışları üzerinde olduğu ve işletmenin gelir hanesine girmeyen bir şekilde, işletme kayıtları dışında değerlendirildiği kabul edilen tutardır. Bu tutarın, işletme sahiplerine mal edilmesi ve normalin üstündeki kasa bakiyelerine adat uygulaması yaparak faiz işletilmesi ve bu faizinde vergilendirilmesi gerekmektedir. Adat yöntemiyle faiz hesaplaması yapılırken önce işletmenin özelliğine göre günlük işlemler baz alınarak ne kadar bir azami fonun kasada bekletilmesi gerektiğine karar verilmelidir. - 46 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi Tespit edilen azami para tutarının üzerinde kalan tutarlar aşağıdaki formül ile adatlandırılır. FAİZ = (A x N x T) 360 x 100 A = Kredi tutarı (kasadaki fazla para, N = Faiz oranı, T = Gün. FAİZ = (Kredi Tutar ı x Faiz Oran x Gün) 360 x 100 Formüldeki, faiz oranı olarak ise, TC Merkez Bankası tarafından ilan edilen reeskont veya avans işlemlerinde uygulanacak faiz oranı üzerinden hesaplanabilir. 14.12.2014 tarihinden itibaren reeskont işlemlerinde uygulanan iskonto oranı %9, avans işlemlerinde uygulanan faiz oranı ise, 10,50’dur. - 47 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi Tabloda hesaplanan faiz tutarı 3.088,50 TL’dir. Hesaplanan faize ayrıca KDV de uygulanmalıdır. Çünkü hesaplanan ve ortağın borcuna yazılan faiz, ortağa verilen bir finansman hizmeti karşılığıdır. Ortaklarına cari hesap yoluyla borç para kullandıran şirketler banka, banker ve sigorta şirketi olmadıklarından BSMV mükellefi değildirler. BSMV’nin mükellefi olmadıklarından işlemin BSMV’ye tabi tutulması söz konusu değildir. Ancak, Maliye Bakanlığı öteden beri ortakların şirket parasını faizsiz olarak çekip kullanmalarını bir finansman hizmeti kapsamında değerlendirdiği için bu hesaplanan faize %18 KDV uygulanmalı ve fatura ilgili ortak adına düzenlemelidirler. Bu tutar üzerinden hesaplanacak %18 KDV ile birlikte yazılması gereken yevmiye kaydı aşağıda verilmiştir. İşlemin Tarihi 131 ORTAKLARDAN ALACAKLAR 3.644,43 391 HESAPLANAN KDV 679 DİĞER OLAĞANDIŞI GELİR VE KÂRLAR Kasa hesabına uygulanan adat kaydı 555,93 3.088,50 / Adat uygulamasında elde edilen bir faiz geliri olmasına rağmen bu gelirin 642 Faiz Gelirleri Hesabı yerine, 679 Diğer Olağandışı Gelir ve Kârlar Hesabı’nda takip edilmesi daha doğrudur. Çünkü, 642 Faiz Gelirleri Hesabı her türlü kısa ve uzun vadeli mali yatırımlardan sağlanan faiz gelirlerinin izlendiği hesaptır. Bu nedenle, adat yöntemiyle hesaplanan faiz, mali nitelikteki yatırımlardan elde edilen bir gelir değildir. İşletmenin ortaklardan olan alacakları ticari faaliyetin elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmaması nedeniyle bu alacaklar için şüpheli alacak karşılığı ayrılması mümkün değildir. Ancak, işletmenin ortaklardan olan alacaklarına aylık dönemler itibarıyla hesaplanan adat faizlerinin alınamaması durumunda, bu faiz tutarları için şüpheli alacak karşılığı ayrılması mümkündür. Bu nedenle, adat hesaplama yolu ile ortaya çıkan bu - 48 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi tutarın ortaklar tarafından işletmeye ödenmesi gerektiğinden yazılacak yevmiye kaydının borçlu tarafında 131 Ortaklardan Alacaklar Hesabı olmadır. Yüksek bakiyeli kasalara adat yöntemiyle sürekli faiz hesaplamak vergisel yönden oluşabilecek tüm eleştirileri ve olumsuz sonuçları engellemeyebilir. Kasa bakiyesi sürekli olarak kabul edilemeyecek derecede fazla olan işletmelere vergisel açıdan kesinlikle kayıt dışı işlemleri olan işletme gözüyle bakılacaktır. Bu nedenle mali işlemleri, ortakları ile olan ilişkileri, ortaklarının şahsi vergi beyanları daha detaylı bir incelemeye tabi tutulacaktır. Olması gereken kasa hesabında yüksek tutarların bulundurulmaması, işletme nakdinin mümkün olduğunca bankada tutulması ve tahsilat ve ödemelerde kesinlikle banka kanalının tercih edilmesidir. Kasa hesabına adat yapılmadığı takdirde ise, aşağıdaki cezai hükümler aynı anda uygulanabilir. Re’sen KDV ve Vergi Ziyaı, Resen Kurumlar/Gelir Vergisi ve Vergi Ziyaı, Özel usulsüzlük, Re’sen Stopaj Gelir Vergisi ve Vergi Ziyaı cezaları. 3.6. KASADA 7.000 TL SINIRI 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun mükerrer 257’inci maddesi’nin birinci fıkrası'nın 2 numaralı bendinin vermiş olduğu yetkiye dayanarak Maliye Bakanlığı “mükelleflere muameleleri ile ilgili tahsilat ve ödemelerine banka, benzeri finans kurumları veya posta idarelerince düzenlenen belgelerle tevsik etmeleri zorunluluğunu getirmeye ve bu zorunluluğun kapsamını ve uygulamaya ilişkin usul ve esasları belirlemeye” yetkili kılınmıştır. İlk yayımlanan 320 sayılı VUK’nın Genel tebliğ ile “Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenler, defter tutmak zorunda olan çiftçiler, serbest meslek erbabı ile vergiden muaf esnafın kendi - 49 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi aralarında yapacakları ticari işlemleri ile nihai tüketicilerden (Türkiye'de mukim olmayan yabancılar hariç) mal veya hizmet bedeli olarak yapacakları 7.000 Türk Lirasını (24 Aralık 2015 tarihli ve 29572 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 459 Sıra no’lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile tahsilat ve ödemelerin tevsik zorunluğuna ilişkin olarak hali hazırdaki 8.000 TL’lik had, 2016 yılından geçerli olmak üzere 7.000 TL’ye indirilmiştir) aşan tahsilat ve ödemelerini banka, özel finans kurumları ve Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü (PTT) aracı kılınarak yapılması ve bu kurumlarca düzenlenen dekont veya hesap bildirim cetvelleri ile tevsiki zorunludur. Tahsilat ve ödemelerin finans kurumları aracılığıyla yapılmış olmasının tarafların o işleme ilişkin Vergi Usul Kanunu’nda yer alan belgeleri (fatura, serbest meslek makbuzu, gider pusulası vb.) düzenleme zorunluluğunu kaldırmayacaktır. Aynı günde aynı kişi veya kurumlarla yapılan işlemlerin toplam tutarının 7.000 TL’yi aşması durumunda, işlemlerin her biri işlem bazında belirlenen haddin altında kalsa bile, aştığı işlemden itibaren işleme konu tahsilat ve ödemelerin de aracı finansal kurumlar aracılığıyla yapılması zorunludur. Bu zorunluluğa uymayan mükelleflere her bir işlem için mükerrer 355. madde de belirtilen özel usulsüzlük cezası uygulanır. 4. ÇEKLER İşletmenin çek ile ilgili işlemleri 101Alınan çekler ile 103 Verilen Çekler ve Ödeme Emirleri Hesaplarında takip edilmektedir. İşletmenin bankaya yapmış olduğu ödeme emirleri veya talimatları da bir havale işlemi gibi algılanmamalı ve Tek Düzen Muhasebe Sistemi Tebliğ’ine göre 103 Verilen Çekler ve Ödeme Emirleri Hesabı’nda takip edilmelidir. Hem alınan çeklerin ham de verilen çeklerle ilgili envanter işlemleri aşağıda anlatılmıştır. - 50 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi 4.1. Alınan Çeklerin Envanteri Bir ödeme aracı olan çeklerin alınan çeklerin envanter işlemleri, işletmenin alıcılarından aldığı ve elinde bulunan çeklerin sayılması ve tutanağa geçirilmesi yoluyla yapılır. Alınan çeklerin envanteri sırasında, işletme portföyünde bulunmamakla birlikte mülkiyeti işletmeye ait olup bankaya tahsile veya teminata verilen çekler de belge incelemesi yoluyla tespit edilerek sayım tutanağına geçirilir. Çeklerin hangilerinin tahsil edilip edilemediği araştırılmalıdır. Bu araştırma sırasında eğer karşılıksız çekler varsa, bu çeklere ait olan parasal tutarların tahsilinin şüpheli hale gelip gelmediğinin tespiti yapılmalıdır. Karşılıksız çıkan ve işleme konulmadan düzenleyicisine iade edilen çekler alınan çekler hesabından çıkartılarak ilgili cari hesabına kaydedilir. Karşılıksız çıkan çekler için yasal takibe geçildiğinde ise eğer çekler esas faaliyet konusu ile ilgili olarak alınmışsa 128 Şüpheli Ticari Alacaklar Hesabı’na alınmalıdır. Bu hesaba alınan tutarların tahsil edilememe olasılığına göre ihtiyatlılık kavramı gereği uygun karşılıklar ayrılır. Ayrılan karşılıkların mali kârın tespiti aşamasında gider olarak dikkate alınabilmesi için Vergi Usul Kanunu’nun 323’üncü maddesindeki şartlara da (Ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak) uyması gerekir. Örnek) İşletme, karşılıksız çıkan 70.000 TL’lik bir çek için dava açmıştır. Dönem sonunda ise bu dava ile ilgili olan tutarın tamamı için karşılık ayırmıştır. - 51 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi 31/12/2015 128 ŞÜPHELİ TİCARİ ALACAKLAR 128.01 ABC Firması 101 ALINAN ÇEKLER 101.04 Karşılıksız Çekler Ticari bir alacakla ilgili çekin şüpheli hale gelmesi 31/12/2015 654 KARŞILIK GİDERLERİ 654.01 Şüpheli Ticari Alacaklar 129 ŞÜPHELİ TİCARİ ALACAKLAR KARŞILIĞI 129.01 ABC Firması Şüpheli hale gelen alacak için karşılık ayrılması 70.000 70.000 70.000 70.000 / Alınan Çekler Hesabı’nın kayıtları içerisinde ortaklar veya şirketin ilişkili olduğu kurumlara ait çekler olması halinde, bunlar işle ilgili olma ve Kurumlar Vergisi Kanunu’ndaki örtülü kazanç ve örtülü sermaye hükümleri açısından kontrol edilmelidir (KVK, md.12 ve 13). Alınan çeklerin listesinde çekin alındığı kişi veya işletmenin adı soyadı unvanı, tarihi ve tutarı bilgileri 120 Alıcılar Hesabı ile karşılaştırılmalıdır. Esas faaliyet konusu dışındaki çekler 136 Diğer Çeşitli Alacaklar Hesabı’na devredilmelidir. Örnek) İşletmenin, çek portföyünde bulunan 40.000 TL değerinde bir çekin işletmenin esas (ana) faaliyet konusu ile ilgili olmadığı anlaşılmıştır. 31/12/2015 136 DİĞER ÇEŞİTLİ ALACAKLAR 136.01 EFG Firması 101 ALINANÇEKLER 101.01 Çek Portföyü Ticari faaliyetle ilgili olmayan çekin kaydı / - 52 - 40.000 40.000 Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi İşletmenin portföyünde bulunan ileri tarihli çeklerde tespit edilerek, işletme yönetiminin politikası eğer çekleri vadelerine kadar bekletip vadeleri geldiğinde tahsil etmek yönünde ise bu takdirde “Özün Önceliği” kavramı gereği bunların hazır değerler grubu içinde değil ticari alacaklar grubunda raporlanmasını sağlamak üzere gerekli kayıtlar yapılır. Bu durumda, bu çeklerin 101 Alınan Çekler Hesabı’ndan çıkartılıp “121 Alacak Senetleri Hesabı’na, aynı şekilde ileri tarihli verilen çeklerin de ilgili hesaptan çıkartılıp, 321 Borç Senetleri Hesabı’na devri gereklidir. 31/12/2015 121 ALACAK SENETLER 121.50 İleri Tarihli Çekler 101 ALINAN ÇEKLER 101.01 Çek Portföyü İleri tarihli çeklerin alacak senetleri hesabına devri 62.000 62.000 31/12/2015 103 VERİLEN ÇEKLER VE ÖDEME EMİRLERİ 103.01 Verilen Çekler 321 BORÇ SENETLERİ 321.02 Verilen Çekler Vadeli verilen çeklerin 321 no’lu hesaba aktarılması 69.000 69.000 / 4.2. Yabancı Paraları Çeklerin Kur Değerlemesi Çeklerin değerlemesinde, muhasebe ilkeleri ve vergi mevzuatı arasında fark yoktur. Alınan çekler Türk parası üzerinden düzenlenmişse, itibari değerleri üzerinden değerlenir (VUK, md.266). Dolayısıyla dönem sonunda bu çeklerle ilgili olarak başkaca bir değerleme işlemine gerek olmaz. - 53 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi Yabancı para olarak düzenlenmiş çekler, alındıkları tarihteki kur üzerinden Türk parasına çevrilerek kaydedilir. Yabancı para üzerinden düzenlenmiş çekler, borsa rayici ile değerlenir. Yabancı paranın borsada rayici yoksa, Maliye Bakanlığı’nın tespit ve ilan ettiği kur üzerinden değerleme yapılır (VUK, md.280). Bu çekler dönem sonlarında Maliye Bakanlığı’nca yayımlanan döviz alış kuru ile değerlendirilerek bilanço günündeki Türk Lirası karşılıkları tespit edilir ve bu tutarlar alınan çekler hesabının kalanıyla, yani kayıtlı değerlerle karşılaştırılarak ortaya çıkan olumlu ya da olumsuz kur farkları yabancı paralarda olduğu gibi 646 Kambiyo Kârları veya 656 Kambiyo Zararları Hesapları’na aktarılır. Örnek) İşletmenin portföyünde 20.000 Dolar tutarında bir çek mevcuttur. Söz konusu çek 1 Dolar = 2,85 TL kuru üzerinden hesaba alınmış olup 31.12 günü kur 1 Dolar = 2,65 TL’dir. 31/12/20XX 656 KAMBİYO ZARARLARI 101 ALINAN ÇEKLER 101.10 Dövizli Çek Portföyü Yabancı paralı çekin değerlemesi 20.000 X (2,75 – 2,65) = 4.000 TL 4.000 4.000 / Örnek) İşletmenin portföyünde 50.000 dolar tutarında bir çek mevcuttur. Söz konusu çek 1 dolar = 2,87 TL kuru üzerinden hesaba alınmış olup 31.12 günü kur 1 dolar = 2,80 TL’dir. 31/12/20XX 101 ALINAN ÇEKLER 101.10 Dövizli Çek Portföyü 656 KAMBİYO KÂRLARI Yabancı paralı çekin değerlemesi $ 50.000 X (2,87 – 2,80) = 3.500 TL / - 54 - 3.500 3.500 Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi 4.3. Verilen Çekler Ve Ödeme Emirleri Envanter işlemleri sırasında ileri tarihli çeklerin belirlenmesi durumunda, bu çeklerin aktif düzenleyici bir hesap olan 103 Verilen Çekler ve Ödeme Emirleri Hesabı’ndan çıkartılıp “Özün Önceliği” kavramı gereği 321 Borç Senetleri Hesabı’na aktarılarak niteliğine uygun bilanço kaleminde yer alması sağlanır. Örnek) İşletmenin portföyünde bulunan 31.12.2015 tarihinden sonraki 27.000 TL’lik ileri tarihli çekler özün önceliği kavramı gereği ilgili hesaba aktarılmıştır. 31/12/2015 103 VERİLEN ÇEKLER VE ÖDEME EMİRLERİ 321 BORÇ SENETLERİ 321.50 İleri Tarihli Çekler İleri tarihli çeklerin borç senetleri hesabına devri 27.000 27.000 / Özün önceliği kavramı gereği yukarıda yapılan kaydın ertesi yıl açılış kaydından sonra ters çevrilmesi gerekmektedir. Ters çevrilmeyle ilgili kayıt aşağıda verilmiştir. 01/01/2016 321 BORÇ SENETLERİ 321.50 İleri Tarihli Çekler 103 VERİLEN ÇEKLER VE ÖDEME EMİRLERİ İleri tarihli çeklerin ilgili hesaba devri 27.000 27.000 / Çeklerle ilgili bilgiler daha önce 101 Alınan Çekler Hesabı’nda daha detaylı anlatılmıştır. Bu yüzden 103 no’lu hesapla ilgili olarak belirtilecek son bilgi ise; ileri tarihli çeklerin reeskont işlemine tabi tutulabilmesi için 321 Borç Senetleri Hesabı’na aktarılmasıdır. Bu konu da reeskont kısmında ele alınacaktır. - 55 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi 5. BANKALAR Bankalar hesabının envanteri yapılırken öncelikle bankalar hesabı ile ilgili yanlış ve eksik kayıtların düzeltilmesi yapılarak muhasebe kayıtlarının banka ekstreleri ile uyumu sağlanır. Bu nedenle, Bankalar ile gerçekleştirilen her türlü işlemin, ilgili bankadan alınan belge ile tevsik edilmesi gerekir. Vadeli ve vadesiz hesap bakiyeleri ve kullanılan krediler için hesap ekstreleri, elde edilen gelirler üzerinden yapılan verg3i kesintilerine dair onaylı banka yazıları, her türlü fona ait ekstre, kredi sözleşmeleri, şirket kredi kartı varsa buna ait kredi kartı ekstresi temin edilmelidir. Bankaların işletme adına GVK’nın 94’üncü maddesi uyarınca faiz ve repo gelirleri üzerinden kesmiş olduğu vergi kesintilerine ait tutarların 193 Peşin Ödenen Vergiler ve Fonlar Hesabı’na doğru olarak aktarılıp aktarılmadığı da kontrol edilmelidir. 5.1. Döviz Hesapları Banka hesaplarında bulunan yabancı para mevcutları, döviz alış kuru ile değerlenir. Döviz bankadaki hesaptan çekildikten sonra yani nakde dönüşmesi halinde efektif hale geldiği kabul edilmelidir. Banka hesabında döviz cinsinden değerler Maliye Bakanlığı’nca yayımlanan ilgili döviz efektif alış kuru ile değerlenmeli, oluşan kur farkları 646 Kambiyo Kârı veya 656 Kambiyo Zararı Hesaplarına aktarılmalıdır. - 56 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi Örnek) İşletme, dönem içinde kur 2.85 TL iken 25.000 Dolar satın alarak bankada vadesiz döviz hesabı açmıştır. Dönem sonunda ise kur 1 Dolar 2.75 TL’dir. 31/12/20XX 656 KAMBİYO ZARARLARI 102 BANKALAR 102.10 Vadesiz Dolar Hesabı Yabancı parada oluşan zararın kaydı $25.000 x 2.85 TL = 71.250 TL $25.000 x 2.75 TL = 68.750 TL 2.500 2.500 / Örnek) İşletme, dönem içinde kur 2.50 TL iken 25.000 Dolar satın alarak bankada vadesiz döviz hesabı açmıştır. Dönem sonunda ise kur 1 Dolar 3.00 TL’dir. 31/12/20XX 102 BANKALAR 102.10 Vadesiz Dolar Hesabı 646 KAMBİYO KÂRLARI Yabancı parada oluşan kârın kaydı $25.000 x 2.50 TL = 62.500 TL $25.000 x 3.00 TL = 75.000 TL 12.500 12.500 / 5.2. Vadeli Mevduattan Faiz Geliri Bankadaki döviz hesapların envanterinden başka, işletmenin bankadaki vadeli mevduat hesaplarından envanter günü elde edeceği faiz gelirinin nasıl kayıt altına alınacağı da önemli bir konudur. 5228 Sayılı Kanunun 59’uncu maddesinin 1/b bent hükmü ile VUK’nın 281’inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Alacaklar mukayyet değerleriyle değerlenir.” ibaresi aşağıdaki şu şekilde değiştirilmiştir; “Alacaklar - 57 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi mukayyet değeriyle değerlenir. Mevduat ve kredi sözleşmelerine müstenit (bir şeye dayanan) alacaklar değerleme gününe kadar hesaplanacak faizleriyle birlikte dikkate alınır”. Bu değişiklik 01.01.2004 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 31.07.2004 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Söz konusu madde hükmüne göre sadece ticari bir işletmenin bankada bulunan vadeli mevduat hesaplarının dönem sonu değerlemesinde; hesabın açıldığı tarihten bilanço düzenleme tarihine kadar olan kıst döneme ait faiz gelirleri, mevduata ilişkin faiz oranı kullanılarak hesaplanacaktır. Dönemsellik kavramının da gereği olan bu düzenlemenin sonucu olarak, vadeli mevduat hesaplarının dönem sonu itibariyle gerçekleşen faiz tutarı, 181 Gelir Tahakkukları Hesabı karşılığında faiz geliri olarak dikkate alınacak ve vergilendirilecektir. Örnek) 11 Aralık günü 300.000 TL altı ay vadeli %10 faiz oranından bankaya yatırılmıştır. 31/12/2015 181 GELİR TAHAKKUKLARI 642 FAİZ GELİRLERİ Vadesi gelmemiş fakat tahakkuk eden faizin kaydı (300.000 x 20 x 10) / 36.500 = 1.643,84 1.643,84 1.643,84 / 11 Aralık’tan 31 Aralığa kadar oluşan 20 günlük faiz tutarı olan 1.643 TL 84 kuruş işletme için bir gelir olduğundan 642 Faiz Gelirleri Hesabı’na kaydedilir. Kanunun “mevduat hesaplarının değerleme gününe kadar hesaplanacak faizleriyle birlikte dikkate alınır” ifadesinden hareketle, oluşan gelirin tahsil edilmeyip tahakkuk olmasından ötürü, 181 Gelir Tahakkukları Hesabı kullanılır. Döneme ait elde edilen faizin gelir olarak kaydında bir başka sorun da; bu banka faizine ait gelir vergisi stopajıdır. Bu konudaki mevzuata göre - 58 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi () stopaj tutarının mahsubu, faizin bitiş tarihine bağlıdır. Vadeli mevduat hesabının bitiş tarihi, beyanname verilmeden önce faizin tamamı tahsil edilir ve kesinti belgelenebilirse, stopaj gelir vergisi kesintileri 2015 yılı gelir veya kurumlar vergisi beyannamesinde mahsup edilebilecektir. Faiz tahsilatı beyanname verildikten sonraki döneme kalırsa, gelir yazılan faizlere isabet eden stopaj gelir vergisi kesintileri 2016 yılı gelir veya kurumlar vergisi beyannamesinde mahsup edilebilecektir. Ancak hemen ifade etmek gerekir ki, bu uygulama sadece ticari işletmelere ait vadeli mevduat hesaplarına dayanan alacaklarda yapılacaktır. Gerçek kişilerin yani şahısların bankalardaki vadeli mevduat hesapları nedeniyle elde edecekleri faiz gelirleri vade bitiminde elde edilmiş sayılacak ve faiz gelirinin tamamı vadenin bittiği yılın geliri olarak vergilendirilecektir. Sonraki dönemde, alacakların kesinleşmesiyle hesaptaki tutarlar bu hesabın alacağına karşılık, ilgili hesapların borcuna geçirilerek kapatılır. Vade sonunda yapılacak kayıt ve bu kayıtla ilgili hesaplama aşağıdadır. () Maliye Bakanlığı’nın yayımladığı 2000/2 Seri Numaralı Kurumlar Vergisi İç Genelgesi (2000/2 tarih: 28.04.2000 Sayı: B.07.0.GEL.0.49/4938– 68/20134) ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu 03.04.2007 tarih 26482 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 1 Seri Numaralı Genel Tebliğinin (34.8.) bölümü - 59 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi 12/05/2015 102 BANKALAR 193 PEŞİN ÖDENEN VERGİ VE FONLAR 181 GELİR TAHAKKUKLARI 642 FAİZ GELİRLERİ Faiz gelirinin kaydı 12.784,94 2.256,16 1.643,84 13.397,26 / Vadeli mevduat hesabının bitiş tarihi, beyanname verilmeden önce faizin tamamı tahsil edilir ve kesinti belgelenebilirse, stopaj gelir vergisi kesintileri 2015 yılı gelir veya kurumlar vergisi beyannamesinde mahsup edilebilecektir. Bu durumda mevduata ait faiz gelir ve peşin verginin ilgili hesaplara kaydı yapılmalıdır. Konu ile ilgili örnek aşağıda verilmiştir. FAİZ = (A x N x T) 360 x 100 A = Kredi tutarı (kasadaki fazla para, N = Faiz oranı, T = Gün. - 60 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi FAİZ = FAİZ = (Kredi Tutar ı x Faiz Oran x Gün) 360 x 100 (120.000x 9 x 82) (60.000 x 8 x 41) = 2.460 TL FAİZ = = 546,67 TL 360 x 100 360 x 100 31/12/2015 181 GELİR TAHAKKUKLARI 193 PEŞİN ÖDENEN VERGİ VE FONLAR 642 FAİZ GELİRLERİ 2.555,67 451 3.000,67 / 67 seri no.lu KVK Genel Tebliği ile, repo işlemlerinin de vadeli mevduat olarak değerlendirileceği düzenlenmiştir. Bu nedenle dönem sonu itibariyle geri dönmeyen repo bedelleri için de aynı şekilde işlem yapacaklardır. Diğer bir deyişle, repo ve ters repoya konu edilen menkul kıymetlerin, her zaman menkul kıymeti geri almakla yükümlü olan tarafından, Vergi Usul Kanunu’nun 279’uncu maddesi çerçevesinde kıst getiri esasına göre değerleme işlemine tabi tutulması gerekmektedir. 5.3. Dövizli Vadeli Mevduattan Faiz Geliri Vadeli döviz hesaplarında envanter günü yapılması gereken önce kur farkını hesaplayıp daha sonra 32.12.2015 tarihine kadar gerçekleşen faiz gelirinin hesaplanmasıdır. Bulunan faiz gelir de, kur ile çarpılarak kayıt altına alınır. Örnek) İşletmesi bankaya 15.07.2015 tarihinde 25.000 dolarını 12 ay vadeli %6 faiz oranı ile yatırmıştır. 15.07.2015 tarihinde kur 1 Dolar 2.70 TL’dir. 31.12.2015 tarihinde kur 1 dolar 3.10 TL’dir. İşlemin 31.12.2015 tarihindeki kayıtları aşağıda verilmiştir. - 61 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi 31/12/2015 102 BANKALAR 102.20 Vadeli Dolar Hesabı 646 KAMBİYO KÂRLARI $25.000 x 2.70 TL = 67.500 TL $25.000 x 3.10 TL = 75.000 TL Yabancı parada oluşan kârın kaydı 7.500 7.500 31/12/2015 181 GELİR TAHAKKUKLARI 642 FAİZ GELİRLERİ (25.000 x 168 x 6) / 36.500 = $ 690 ($690 x 3.10) = 2.139 Vadesi gelmemiş fakat oluşan faizin kaydı 2.139 2.0139 / 6. DİĞER HAZIR DEĞERLER Tekdüzen Hesap Planı’nda aynı hesap grubuna ait olup ilgili muhasebe işleminin kaydedileceği bir hesap varsa tutar ilgili hesaba, yoksa bu muhasebe işlemine ait tutar grubun “Diğer..” kelimesi ile başlayan hesaba yazılır. Hazır değerler grubuna ait olan, nakit para, çekler ve bankadaki paralar dışında kalan hazır değerler bu hesapta yer alır. Mukayyet bedelle değerlenen ve nitelikleri itibarıyla hazır değer sayılan bu varlıkların aşağıda verilmiştir. Henüz bedeli tahsil edilmemiş kredi kartı slipleri, Henüz bedeli tahsil edilmemiş vadesi gelmiş menkul kıymet kuponları, Henüz işletmeye ulaşmamış yoldaki paralar. - 62 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi Kredi Kartı Sliplerinin kaydı; İşlemin Tarihi 108 DİĞER HAZIR DEĞERLER 108.03 Kredi Kartı Slipleri 600 YURT İÇİ SATIŞLAR 391 HESAPLANAN KDV Kredi kartı ile satış XXX XXX XX / Kredi kartından doğan satış gelirinin işletmenin banka hesabına yattığı öğrenilince aşağıdaki yevmiye kaydı yazılır. İşlemin Tarihi 102 BANKALAR 108 DİĞER HAZIR DEĞERLER 108.03 Kredi Kartı Slipleri Kredi kartın satışından doğam gelirin kaydı XXX XXX / Bu hesapta yer alan kredi kartı sliplerinin işletmenin bankadaki hesabına yatacağı sürede önemli olabilir. Hazır değerler grubunun tanımında “nakit olarak elde veya bankada bulunan varlıklar ile istenildiği zaman değer kaybına uğramadan paraya çevirme imkânı bulunan varlıkları (Menkul kıymetler hariç) kapsar” denmektedir. Bu yüzden paranın hesaba geçmesi çok kısa bir sürede gerçekleşecekse bu hesap kredi kartları için doğru kullanılmıştır. Burada işletme ile banka arasında yapılan anlaşmaya göre bu paranın hesaba yatma süresi uzun ise (örneğin on gün yirmi veya daha fazla) bu para hazır değer olmamakta ve bir ticari alacak niteliğine dönüşmektedir. Bu gibi durumlarda, 108 Diğer Hazır Değerler Hesabı yerine 127 Diğer Ticari Alacaklar Hesabı’nın kullanılması daha doğru olacaktır. Ayrıca, kredi kartları ile ilgili olarak bankalardan alınan dekont, bu paranın hesaba yattığına dair bir belgedir. Bu paranın ortaya çıkma sebebi olan satışa ait faturalarında düzenlenmiş olması gerekmektedir. - 63 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi 7. MENKUL KIYMETLER İşletmelerin borçlanmak veya sermaye sağlamak amacıyla seri halinde ve çok sayıda çıkardıkları, üzerinde yazılı değerleri ve diğer ibareleri aynı olan yatırım araçlarına menkul kıymetler denir. Alacaklılık hakkı sağlayan menkul kıymetlere örnek olarak tahvilleri, ortaklık hakkı sağlayan menkul kıymetlere örnek olarak da hisse senetlerini gösterebiliriz. 7.1. Hisse Senetleri Hisse senedi, sermayesi paylara bölünmüş ortaklıklar tarafından çıkarılan ve ortaklık sermayesine katılma payını temsil eden değerli evraklardır. Sermayelerini hisse senedi çıkarmak sureti ile toplayan şirketlerin en çok bilinen anonim şirketlerdir. Anonim şirketteki sermayenin bölünmesi sonucu oluşan birime "pay" denilmekte olup, bu şirket payları kıymetli evrak niteliğinde senede bağlanmış ise pay senetleri olarak adlandırılmaktır. 6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu’nda eski Türk Ticaret Kanun’dan farklı olarak “Hisse Senetleri” yerine “Pay Senetleri” ifadesi kullanılmıştır. Pay senetleri, hamiline veya nama yazılı olur. Bedelleri tamamen ödenmemiş olan paylar için hamiline yazılı pay senetleri çıkarılamaz (TTK, md.484/1). Ancak nama yazılı pay senetleri, emre yazılı senetlere özgü devir şekli olan ciro vasıtasıyla devredildiklerinden, kanunen emre yazılı senet sayılır (TTK, md.490/2). Ayrıca 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda limited şirketlerle ilgili ortakların hak ve borçları bölümde limited şirketlere de belli şartlar altında pay senedi çıkarma hakkı vermiştir. Bu konuyla ilgili olarak Kanun, “Esas - 64 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi sermaye pay senetleri ispat aracı şeklinde veya nama yazılı olarak düzenlenir” demiştir (TTK, md. 593/2). 7.1.1. Hisse Senetlerinin Değer Tanımlamaları Hisse senedi değer tanımlamaları, hisse senedinin verimliliğinin saptanmasında kullanılan ölçümlerde ve analizlerde ele alınan tanımlamalardır. Bunların başlıcaları aşağıdaki gibi sıralanabilir (Gücenme s. 263 1996, Alkan 2007, s.19, www.muhasebeturk.org, www.agchukuksitesi). 1) Defter Değeri: Bir işletmenin öz sermaye toplamının varsa geçmiş yıllar zararlarının düşüldükten sonra kalan tutarın, hisse senedi sayısına bölünmesi ile bulunan değerdir. Burada öz sermaye ile, ödenmiş sermaye, ihtiyatlar toplamı, dağıtılmamış kârlar ve bu türdeki diğer fonlarla karşılıklar kastedilmektedir. İşletmenin özsermayesi ödenmiş sermayesinden yüksekse, defter değeri nominal değerden yüksek, aksi durumda yani sermayenin eksiği durumunda ise nominal değerden düşük olacaktır. 2) Tasfiye Değeri (Likidasyon Değeri): Şirketin iflası sonrası, varlıklarının satılması ve tüm borçlarının ödenmesinden geriye kalan tutarın, hisse senedi sayısına bölünmesi sonucu ortaya çıkan değerdir. Tasfiye değeri piyasa değerinin araştırılmasında önemlidir. Çünkü şirketin hisse senetlerinin piyasa değeri için, tasfiye değeri alt sınırı oluşturacaktır. 3) İşleyen Teşebbüs Değeri: Burada, işletmenin bir bütün olarak, çalışır durumda devredilmesi halinde bulacağı değer söz konusudur. Bu değer, İşletmenin tüm varlıkların değerinden tüm borçlarının düşülmesi sonrası bulunan tutarın hisse senedi sayısına bölünmesiyle hesaplanır. Bu değerin belirlenmesinde işletmenin mevcut kazançlarının yanında gelecekte elde edebileceği potansiyel kazançlarının da dikkate alınması gerekir. Tasfiye değeri, piyasa değeri için alt sınırı oluştururken, işleyen teşebbüs değeri de üst sınırı oluşturacaktır. - 65 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi 4) Net Aktif Değeri: Belirli bir faaliyet dönemi sonunda (genellikle bir yıl) düzenlenen bilançodaki net aktif tutarının hisse senedi sayısına bölünmesi ile bulunan değerdir. 5) Alternatif Gelir Değeri: Ortaklar tarafından oluşturulan sermayenin, şirket içinde şirket sermayesi şeklinde kullanılmayıp, başka bir yatırım alanında değerlendirilmiş olması halinde, hisse senetlerine yatırılan sermaye miktarı ile elde edilebilecek alternatif gelirden bir hisseye düşen gelir tutarını açıklar. Türkiye'de alternatif gelir değeri belirlemesi, genellikle banka faizi, devlet tahvili gelirleri ile karşılaştırılarak yapılmaktadır. 6) Gerçek Değer: Yatırımcıların, işletmenin gelecekte gelir yaratma potansiyelini ve kendilerinin bu hisse senedinden bekledikleri kazanç oranını göz önüne alarak, işletmenin pay senedine biçtikleri, mevcut koşullar altında söz konusu hisse senedi için normal buldukları değerdir. 7.1.2. Hisse Senetlerinin Fiyat Tanımlamaları Hisse senedi fiyat kavramındaki başlıca tanımlamalar nominal (itibari) fiyat, ihraç (emisyon) fiyatı, piyasa fiyatı ve borsa fiyatıdır. 1) Nominal (itibari-kayıtlı) Fiyat: Pay (hisse) senedinin üzerinde yazılı olan fiyattır. Pay, ortaklık sermayesinin belirli sayıda birim değere bölünmüş olan bir parçasını ifade eder. Bu anlamda pay, 50.000 TL olan esas sermaye, 5.000.000 adet bir (1) kuruş birim değere bölünmüş ise, her 1 kuruşluk birim değer bir paydır. Bu değere ‘nominal’ veya ‘itibari’ değer denilmektedir. Payın itibari değerinin az veya çok olması, payın gücünü etkilemez. Pay sahibi oyunu paylarının toplam itibari değeriyle orantılı olarak kullanır. Böylece, yeni Türk Ticaret Kanunu’nda eski Kanundaki ‘pay sistemi’ terk edilerek ‘pay sahibinin paylarının toplam itibari değeri’ sistemine geçilmiştir - 66 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi 2) İhraç Fiyatı: Hisse senetlerinin, şirket tarafından çıkarılışı aşamasında satışa sunulduğu fiyattır. Şirketler çıkardıkları yeni hisseleri nominal fiyatla satmakla beraber, nominal değerin üzerinde bir fiyatla da satabilir. Nominal fiyatın üzerinde bir fiyatla satılması durumunda oluşan farklara hisse senedi ihraç primi veya emisyon primi adı verilmektedir. Türk Ticaret Kanunu’na göre, İtibarî değerinden aşağı bedelle pay çıkarılamaz. Payların itibarî değerinden yüksek bir bedelle çıkarılabilmeleri için esas sözleşmede hüküm veya genel kurul kararı alınmalıdır (TTK, md.347). Kanunda emisyon primi yedek akçelerle birlikte ele alınmıştır (TTK, md.519). 3) Piyasa Fiyatı: Bir pay senedinin sermaye piyasasında alınıp satıldığı fiyat, o pay senedinin piyasa fiyatı olarak tanımlanır. Arz ve talep koşullarına göre oluşur. 7.1.3. Hisse Senetlerinin Çeşitleri Ve Hakları Çok farklı biçimlerde tasnifi yapılan hisse senetlerinin önemli olanları aşağıda verilmiştir. 1) Sürüm şekline göre: Nama (belli bir kişi adına yazılı olan senet) ve hamiline (senedin taşıyanı kim ise) yazılı olmak üzere ikiye ayrılır. Hamiline yazılı pay senetlerinde; şirketin unvanını, sermaye tutarını, kuruluş tarihini, bu tarihteki sermaye tutarını, çıkarılan pay senedinin tertibini, bunun tescili tarihini, senedin türünü ve itibarî değerini, kaç payı içerdiğini belirtmesi ve şirket adına imza etmeye yetkili olanlardan en az ikisi tarafından imza edilmiş olması şarttır (TTK, md.487/1). Nama yazılı pay senetlerinde ise ayrıca; sahiplerinin adı ve soyadını veya ticaret unvanını, yerleşim yerini, pay senedi bedelinin ödenmiş olan miktarını da açıklaması gerekir. - 67 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi Bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere Üzerinde şirket ve paya ilişkin bilgiler dışında, hak sahibi olan kişiler ile ilgili bilgilerin de yer aldığı senetlere nama yazılı hisse senetleri denmektedir. Nama yazılı hisse senetleri üzerinde bazen esas sözleşmede kabul edilen farklı sınırlamalar bulunabilmektedir. Bu tip hisse senetleri de “Bağlı Nama Yazılı Hisse Senetleri” olarak adlandırılmaktadır. Bu senetler şirketin pay defterine kaydolunur (TTK, md.487/2). 2) Karşılıklarına göre: Nakit ve ayin karşılığı Pay olmak üzere ikiye ayrılır. Nakit Karşılığı Pay Şirketin çıkardığı pay senetlerinin bedelleri karşılığı nakden yani para ile ödenir (TTK, m.344). Nakit dışında bir değerin şirkete sermaye olarak konulmasında ayın sermaye söz konusudur. Üzerlerinde sınırlı ayni bir hak, haciz ve tedbir bulunmayan, nakden değerlendirilebilen ve devrolunabilen, fikrî mülkiyet hakları ile sanal ortamlar da dâhil, malvarlığı unsurları ayni sermaye olarak konulabilir. Hizmet edimleri, kişisel emek, ticari itibar ve vadesi gelmemiş alacaklar sermaye olamaz (TTK, md. 342). Bu sınırlama sadece sermaye şirketlerinde vardır. Kanunda, ister nakdi ister ayni sermaye karşılığı olsun nama yazılı olan paylar veya pay senetleri, kanunda ve esas sermayede aksi öngörülmemişse, herhangi bir sınırlamaya tabi olmaksızın her zaman serbestçe devredilebilir (TTK, md.490/1). 3) Şirket kârına iştiraklerine göre: adi, imtiyazlı ve oydan yoksun hisse senetleri olmak üzere üçe ayrılır. Ana sözleşmede aksine bir kayıt yoksa sahiplerine eşit haklar sağlayan senetler adi hisse senetleridir. Sahiplerine kâr payı temettü, tasfiye payı, rüçhan ve oy hakkı gibi haklarda çıkar ve hak sağlayan senetlere de imtiyazlı senetler denir (TTK, md.478). İmtiyaz paya tanınan üstün bir haktır. Anonim şirketler hukukunda ‘oransallık ilkesi’ olarak anılan sermayeye katılım oranında haklardan yararlanma ilkesi benimsendiğinden, imtiyaz da ‘paylar arasında eşitlik’ ilkesinin bir istisnasını teşkil eder. Ayrıca, yönetim kurulunda temsil edilme hakkı tanınan paylar imtiyazlı sayılır. (TTK, md.360/2). Böylece, - 68 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi Kanunda pay’ın yanında pay sahiplerine de imtiyaz tanınmasına olanak sağlanmıştır. İmtiyaz oluşturulabilecek konular üç ana başlık altında toplanabilir. Bunlarla ilgili kısa açıklamalar aşağıda verilmiştir. a) Malvarlığı Haklarında İmtiyaz Kâr Payında İmtiyaz: Kâr payında imtiyaz, kârdan daha fazla pay almak, kâr payından öncelikle yararlanmak ve kâr payında imtiyazın birikir nitelikte olması şeklinde başlıca üç şekilde düzenlenebilir. Tasfiye Payında İmtiyaz: Bu tür pay senetleri, şirketin tasfiyesi sonunda elde edilecek şirket safi malvarlığı yani tasfiye bakiyesi üzerinde adi pay senetlerine nazaran rüçhan hakkını haizdirler. Rüçhan Hakkında İmtiyaz : Rüçhan hakkı olan pay sahiplerinin, yeni çıkarılan paylardan, mevcut paylarının sermayeye oranına göre, pay alma hakkı vardır (TTK, md. 461). b) Oy Hakkında İmtiyaz: Pay sahipleri oy haklarını, ilke olarak sermayeye katılma oranına göre kullanırlar. Bu oransallık ilkesinin istisnasını, oyda imtiyazlı pay teşkil eder. Bu TTK md.479/1 hükmünde ‘oyda imtiyaz, eşit itibari değerdeki paylara farklı sayıda oy hakkı verilerek tanınabilir’ şeklinde belirtilmiştir. TTK md.479/2 hükmüne göre, bir paya en çok on beş oy hakkı tanınabilir. Bu hüküm karşısında, oyun itibari değere göre hesaplanması kuralı uygulanmaz. c) Yönetim Kurulunda Temsil Edilmeye İlişkin İmtiyaz: Kanunun m.360/1 hükmü ile Yargıtay’ın Yerleşik İçtihatlarına uygun olarak esas sözleşmede öngörülmek şartı ile belirli pay gruplarına, özellik ve nitelikleriyle belirli bir grup oluşturan pay sahiplerine ve azlığa yönetim kurulunda temsil edilme hakkı tanınabileceğini öngörmüştür. - 69 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi 4) Oy Hakkına göre: Konu yukarıda da anlatıldığı gibi TTK md.479/1. maddesine göre, eşit itibari değerdeki paylara farklı sayıda oy hakkı verilebilir. Bu duruma göre, Türk Ticaret Kanunu’nda oydan yoksun pay olamaz. Türk Ticaret Kanunu sisteminin aksine, 2499 sayılı Sermaye Kanunu’nun yapılan değişiklikle, kar payında imtiyazlı oydan yoksun paylar çıkarılması kuralı getirilmiştir. Buna göre, oy hakkından yoksun pay çıkarılabilmesi için; Anonim Ortaklık esas sermayesinde bu hususta bir hüküm bulunması, payların halka arz edilmek üzere çıkarılması, mevcut pay sahiplerine oydan yoksun pay tahsis edilememesi, karda imtiyaz sağlamak amacıyla çıkarılması gerekir. 5) Sermayeyi temsil edip etmediklerine göre: bu çeşit senetlerin en önemlisi intifa hisse senetleridir (TTK, md.502). Şirket bazı kimselere çeşitli hizmetler ve alacak karşılığı olarak kuruluştan sonra verdiği ve sermaye payını temsil etmeyen senetlerdir. Bir diğer çeşitte, kurucu senetlerdir. Bu senetler, sahiplerine pay sahipliği hakkı vermez; ancak, bu kişilere, net kâra, tasfiye sonucunda kalan tutara katılma veya yeni çıkarılacak payları alma hakları tanınabilir (TTK, md.503). Kurucular için çıkarılanlar da dâhil olmak üzere, intifa senetleri emre ve hamiline yazılı olabilir . 6) Primli ve Primsiz oluşlarına göre: Türk hukuk sisteminde itibari (nominal) değeri bulunmayan pay (hisse) senedi ihracı söz konusu değildir. Diğer bir deyişle İtibarî değerinden aşağı bedelle pay çıkarılamaz (TTK, md.347). İtibari değerin başlıca görevleri, sermaye borcunun miktarını, hakların kapsamlarını ve içeriklerini ve agio (prim) hesabı tespitini sağlaması olarak sayılabilir. TTK, md.476/1 hükmü uyarınca, payın itibari değeri en az bir yeni kuruş olup bu değer ancak birer kuruş ve katları olarak - 70 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi yükseltilebilir. Bu kurallara aykırı olarak çıkarılan paylar ve hisse senetleri geçersizdir. Payların itibari değerden yüksek bir bedelle yani primli olarak çıkarılabilmeleri için, esas sözleşmede veya genel kurul kararında hüküm bulunmalıdır. Kayıtlı sermaye sistemini kabul eden anonim şirketlerde esas sözleşme ile yönetim kuruluna primli pay çıkarma yetkisi tanınabilir (TTK, md.480). Primli hisse senedi ihraç edilmesi halinde oluşacak emisyon primleri vergiye tabi olmaktadır. Emisyon primleri, primli hisse senedi ihracından dolayı oluşan şirket sermayesindeki artış bakiyesidir. Bu yüzden pay senedinin nominal fiyatı ile satış fiyatı arasındaki farklar öz kaynaklar sınıfındaki 520 Hisse Senedi İhraç Primleri hesabında takip edilmelidir. 7) Bedelli ve Bedelsiz oluşlarına göre: Bedelsiz sermaye artırımı, şirketin iç kaynaklardan sermayeye aktardıkları tutar karşılığında çıkardıkları hisse senetlerini bir bedel almaksızın ortaklara ellerindeki paylar oranında dağıtılmasıdır. Bu tür hisse senetlerine bedelsiz hisse senetleri adı verilir. Bedelli sermaye artırımı ise şirketlerin yeni fon ve kaynak elde edebilmek için bedelli olarak nominal değerinden yada daha yüksek fiyattan satmalarıdır. Bedelli hisse senetleri mevcut ortaklara satılabileceği gibi şirket sermayesinin bedelli artırılması yoluyla ortaya çıkan rüçhan hakkı diğer yatırımcılara da satılabilmektedir. 7.1.4. Hisse Senedi Sahiplerinin Hakları Ve Yükümlülükleri Bu kısımda hisse senetlerinin (pay) Türk Ticaret Kanunu çerçevesinde kazanılmış hakları ve yükümlülüklerine değinilecektir (www.agchukuk sitesi, Alkan, 2001 s.15). 1) Malvarlığı Hakları a) Kâr Payı (Temettü) Hakkı: Yıllık kâr, TTK md.508/2 hükmü uyarınca, yıllık bilançoya göre hesaplanır ve belirlenir. Anonim şirkette yıllık bilançoya göre belirlenen kârın dağıtılabilmesi için iki şartın gerçekleşmesi gerekir. Bu iki şart; - 71 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi Kanuni yedek akçelerde bir azalma olmamalı; Bunun anlamı şirketin aktiflerin toplamının, borçlar ile ödenmiş sermaye ve kanun, yedek akçe toplamından fazla olmasıdır. Kâr gerçekten elde edilmiş olmalı; Bunun anlamı ise, kârın şirket kasasında mevcut olması yani hukuk ve muhasebe yönünden gerçekleşmiş, kesinleşmiş bir karın mevcut olması demektir. Türk Ticaret Kanunu Sistemine göre kâr payı dağıtılması için şu şartların gerçekleşmiş olması gerekir; Yıllık bilançoya göre, kâr sağlanmış veya önceki yıl kârlarından bu gaye için yedek akçe ayrılmış olmalı, Kanuni ve isteğe bağlı yedek akçelerin net dönem kârından ayrılmış olmaları gerekir ( TTK, md.523/1). Kâr payının ödeme zamanı, şekil ve şartlarını ve oranı Genel Kurul belirler ( TTK, md.409/1). Kâr payının ayrılması ve dağıtılmasına ilişkin genel kurul kararı, alındığı tarihten itibaren hem ortaklar hem de diğer ilgililer açısından alacak hakkı doğurur. Ayrıca kesinleşen bu alacak hakkı, daha sonra alınacak bir genel kurul kararı ile değiştirilemez. Alacağın muaccel olması için ise, ödeme tarihinin belirlenmiş olması gerekmektedir. Hak sahiplerinin kâr payı alacağını beş yıl içinde şirketten talep etmeleri gerekir, aksi halde o yıla ilişkin kâr payı hakkı zamanaşımına uğrar. b) Tasfiye Payı Hakkı: Şirketin sona ermesi hâlinde her pay sahibi, esas sözleşmede sona eren şirketin mal varlığının kullanılmasına ilişkin, başka bir hüküm bulunmadığı takdirde, tasfiye sonucunda kalan tutara payı oranında katılır (TTK, md.507). Tasfiye sonucu kalan tutar olumsuz ise, ödenmeyen pay ile sınırlı bir borç yaratır. Tasfiye payı, şirketin sona ermesi ve tasfiyesi sonunda şirketin tüm borçları ödendikten ve pay bedelleri geri verildikten sonra kalan varlığın pay sahipleri arasında bölüşülmesi sonucunda pay sahibine düşen hissedir. Aksi esas sözleşmede - 72 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi kararlaştırılmadıkça, tasfiye artığı, pay sahipleri arasında ödedikleri sermaye ve imtiyaz hakları oranında dağıtılır (TTK, md.543/1). Tasfiye payının muaccel olması için kat’i bilançonun genel kurul tarafından tasdik edilmesi gerekir. Ayrıca payın dağıtılabilmesi için şirket borçlarının tamamının ödenmiş ve alacaklılara yapılan çağrıdan itibaren 1 yıllık bekleme süresinin geçirilmiş olması gereklidir. c) Yeni Pay Alma (Rüçhan) Hakkı: Ortağın mevcut sermayedeki payı oranında artırılan sermaye kısmından da aynı oranda pay alma hakkını ifade etmektedir. Sermaye artırımına gidildiği zaman, üçüncü kişilere müracaat edilmeden öncelikle pay sahiplerine müracaat edilmesi ve onlara payları oranında yeni pay almaları imkânı verilmesidir (TTK, md.461/1). Devredilebilir bir haktır. 2) Katılma Hakları a) Genel Kurula Katılma Hakkı: Anonim şirketlerde pay sahibinin, şirket yönetiminde etkili olabilmesi için ya genel kurula katılması ya da elektronik ortamda oy kullanması gerekir. b) Oy Hakkı: Pay sahipleri, oy haklarını genel kurulda, paylarının toplam itibarî değeriyle orantılı olarak kullanır (TTK, md.434). Oy hakkı, temsilci aracılığıyla da kullanılabilir. Yeni kanunda, Anonim şirketlerde genel kurulların elektronik ortamda yapılmasına yer verilerek genel kurula online katılma ve oy verme olanağı tanınmıştır. c) Temsil Yetkisi: Anonim şirketlerde temsil yetkisi yönetim kurulunda olduğundan pay sahibi ancak şirket yönetim kuruluna seçilerek şirket temsilinde söz sahibi olabilir. - 73 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi d) Bilgi Alma Hakkı: Pay sahipleri, soru sormaya dayalı bilgi alma hakkı, ticari defter ve yazışmaları inceleme hakkı, bilgi alma ve inceleme isteminin haksız reddi halinde, talep edilen bilgilerin mahkeme yolu ile elde edebilme haklarına sahiptir (TTK, md.437). e) İnceleme Hakkı: Pay sahiplerinin bilgi alma hakkının yanında inceleme hakkı da bulunmaktadır. Anonim şirketin ticari defter ve yazışmalarının pay sahiplerince incelenebilmesi için, genel kurulun açık izni veya yönetim kurulu kararı gerekir (TTK, md.437/4). f) Denetim Hakkı: Her pay sahibi, pay sahipliği haklarının kullanılabilmesi için gerekli olduğu takdirde ve bilgi alma veya inceleme hakkı daha önce kullanılmışsa, belirli olayların özel bir denetimle açıklığa kavuşturulmasını, gündemde yer almasa bile genel kuruldan isteyebilir (TTK, md.438/1). 7.2. Özel Kesim Tahvil Senet Ve Bonoları Özel kesim tarafından çıkartılmış tahvil, senet ve bono şeklinde bir menkul kıymet edinildiğinde bu hesaba borç, menkul kıymetin herhangi bir nedenle elden çıkarılmasında ise alış değeri üzerinden hesaba alacak kaydedilir. Hesap borç kalanı verir ise; bu kalan işletmenin sahip olduğu tahvil, senet ve bonoların borsa değeri (borsa değerine göre değerleme yapmayanlarda alış bedeli) üzerinden tutarını gösterir. Özel kesim tarafından çıkarılabilecek menkul kıymetler ise; finansman bonoları, banka bonoları ve banka garantili bonolar, varlığa dayalı menkul kıymetler, menkul kıymet yatırım fonları ve yatırım fonu katılma belgeleridir. Örnek) İşletme 01.11.2015 tarihinde birim fiyatı 3 TL den 20.000 Adet B Tipi Likit Fon almıştır. 31.12.2015 tarihinde likit fonun birim fiyatı 3,20 TL olmuştur. - 74 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi / 111 ÖZEL KESİM TAHVİL SENET VE BONOLARI 102 BANKALAR B tipi likit fon alımı 60.000 60.000 / Alınan B tipi likit fon’un dönem sonu değerlemesine ilişkin yevmiye kaydı aşağıdaki gibidir. / 111 ÖZEL KESİM TAHVİL SENET VE BONOLARI 102 BANKALAR Likit fon’un dönem sonu değerlemesi 3,20 – 3,00 = 0,20 TL 0,20 TL x 20.000 Adet = 4.000 TL 4.000 4.000 / 7.3. Kamu Kesimi Tahvil Senet Ve Bonoları Kamu tarafından çıkartılmış bulunan tahvil, senet ve bonolar bu hesapta izlenir. Kamu tarafından çıkarılmış tahvil, senet ve bono şeklinde bir menkul kıymet edinildiğinde alış fiyatı üzerinden bu hesaba borç; menkul kıymetin herhangi bir nedenle elden çıkarılmasında ise, yine satılanların alış fiyatı üzerinden alacak kaydedilir. Hesap borç kalanı verir ve bu kalan işletmenin sahip olduğu tahvil, senet ve bonoların borsa değeri (borsa değerine göre değerleme yapılmayan durumlarda alış bedeli) üzerinden tutarını gösterir. Kamu kurumlarınca çıkarılabilecek menkul kıymetler; devlet iç borçlanma senetleri, hazine bonoları, devlet tahvilleri ve gelir ortaklığı senetleridir. 7.4. Tahviller Anonim şirketlerin ve kamu kurumlarının ödünç para bulmak için çıkardıkları uzun vadeli borç senetlerine Tahvil (obligasyon, tahvilat) denir. Türk Ticaret Kanunu’nda, tahvil çıkarabilmenin ön şartı, genel kurul - 75 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi kararıyla ya da genel kurulun yetki vermesi kaydıyla yönetim kurulunca çıkarılmasıdır. Daha önce şirket tahvil çıkarmışsa bunun bedeli tamamen ödenmeden yeni tahvil çıkarılamaz. Çıkarılacak tahvilin tutarı, sermaye ile bilançoda yer alan yedek akçelerin toplamını aşamaz (TTK, md.504). Buna göre, tahvillerin çıkarılmasına ilişkin genel kurul kararının tescil ve ilanından sonra SPK’ya müracaat edilerek ilgili prosedürün tamamlanması gerekir. Mülkiyet senedi olan hisse senetlerinin aksine belli bir vadeye dayalı borç senedi olan tahviller, nominal değerinin altında bir değerle ihraç edilebilir ve bir itfa planı dahilinde itfa edilirler. Tahvil çıkaran şirketler, kâr dağıtımından önce tahvil sahiplerinin alacaklarını ödemekle yükümlüdürler. Kamu ve özel sektör tarafından çıkarılmış bulunan tahvil, bono ve senetlerin dışında kalan varlığa dayalı menkul kıymetler yatırım fonları, kâr ve zarar ortaklığı belgesi ve diğer kıymetler 118 Diğer Menkul Kıymetler Hesabı’nda izlenir. Tahvillerin alış ve satış işlemleri sonucunda elde edilen - 76 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi kârlar 645 Menkul Kıymet Satış Kârı Hesabı’nda, oluşan zararlar ise 655 Menkul Kıymet Satış Zararı Hesabı’nın hesabına kaydedilir. 7.5. Repo Ellerinde menkul kıymet bulunan ve paraya ihtiyaç duyan kişi ve kurumların, bu gereksinimlerini karşılamak için belli bir fiyattan, bir süre sonra geri almak üzere menkul kıymetlerini satmalarına repo denir. Elinde nakit olan ve yatırım yapmak isteyenlerin geçici olarak menkul kıymetleri satın almalarına ise ters repo denir. Yasal düzenlemelere göre repo işlemlerine konu olabilecek menkul kıymetler şunlardır; 1) Devlet tahvilleri, 2) Hazine bonoları, 3) Banka bonoları garantili bonolar, ve banka 4) Devlet iç borçlanma senetleri, 5) Menkul kıymetler borsaları veya teşkilatlanmış diğer piyasalarda işlem gören veya borsada tescil edilmiş olan borçlanma senetleri. Özün önceliği kavramı gereği repo işlemlerine konu olan menkul kıymetler yukarıda da açıklandığı üzere kamu kesimine ait tahvil, senet ve bonolardan oluşmaktadır. Yapılan repo işlemlerine ait tutarların 118 Diğer Menkul Kıymetler Hesabı yerine, 112 Kamu Kesimi Tahvil Senet ve Bonoları Hesabı’nda takip edilmesi daha doğru bir yaklaşım olabilir. Örnek) ABC işletmesi 02.03.2015 tarihinde 100.000 TL tutarında repo yapmıştır. 03.09.2015 tarihinde 5.000 TL repo geliri elde etmiştir (Gelir vergisi stopaj oranı % 15 hesaplanmıştır). - 77 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi 02/03/2015 112 KAMU KESİM TAHVİLİ SENET VE BONOLARI 102 BANKALAR Repo yapılması 100.000 100.000 / 03/09/2015 102 BANKALAR 193 PEŞİN ÖDENEN VERGİ VE FONLAR 642 FAZİ GELİRLERİ 112 KAMU KESİM TAHVİLİ SENET VE BONOLARI Reponun geri dönüşü 104.250 750 5.000 100.000 / Geri alım taahhüdü ile menkul kıymet satışı (repo) ve geri satım taahhüdü ile menkul kıymet alımı (ters repo) işlemleri esas itibarıyla günün faiz koşullarında bir borç para alış veriş işlemi olup geri alım ve satım işlemine konu edilen menkul kıymetler bu işlemlerde bir nevi teminat unsuru olarak kullanılmaktadır. Zira repo ve ters repo işlemlerinde kullanılan faiz oranı, menkul kıymet üzerindeki faiz oranından bağımsız olarak günün piyasa koşullarına göre belirlenmekte, repo ve ters repoya konu menkul kıymetler üzerindeki gelirler repo ve ters repo yoluyla borç para veren tarafa aktarılmamakta ve dolayısıyla repo ve ters repo yoluyla borç para alanlar bu işlemlerden elde ettikleri vergiye tabi kazançlarını bu işlemlere konu olan menkul kıymetlerin piyasa değerlerinden bağımsız olarak belirlemektedirler. Bu durumda, repo ve ters repoya konu edilen menkul kıymetlerin, her zaman menkul kıymeti geri almakla yükümlü olan tarafından, Vergi Usul Kanunu’nun 279’uncu maddesi çerçevesinde değerleme işlemine tabi tutulması gerekmektedir. Vadesi değerleme gününden sonra olan repo ve ters repo işlemleri ile ilgili olarak, değerleme gününe kadar tahakkuk eden faiz tutarları, repoya taraf olanlarca ticari kazancın elde edilmesi ile ilgili Gelir Vergisi - 78 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi Kanunu’nun 38 ve 39, Kurumlar Vergisi Kanun’unun 6’ıncı maddesi hükümleri çerçevesinde gelir veya gider olarak dikkate alınacaktır (VUK 369 no’lu Tebliği). 7.6. Menkul Kıymetlerin Değerlemesi Menkul kıymetlerin envanteri dönem sonunda yapılır. Menkul kıymetler sayılarak hesap kalanları ile mutabakatları sağlanır. Noksan ve fazlalar 197 Sayım ve Tesellüm Noksanları veya 397 Sayım ve Tesellüm Fazlaları Hesapları’nda takip edilir. Hisse senetleri yabancı para üzerinden düzenlenmiş iseler, VUK’nın 280’inci madde hükmü gereğince, dönem sonunda TCMB efektif alış kuruna göre hesaplanan karşılığı ile değerlenirler. Bu işlem yapılırken oluşan kur farkları 646 Kambiyo Kârları Hesabı veya 656 Kambiyo Zararları Hesabı’nda izlenir. Menkul kıymetler; faiz geliri veya kâr payı sağlamak veya fiyat değişmelerinden yararlanarak kâr elde etmek amacı ile geçici bir süre elde tutulmak üzere alınan hisse senedi, tahvil, hazine bonosu, finansman bonosu, yatırım fonu katılma belgesi, kâr-zarar ortaklığı belgesi, gelir ortaklığı senedi gibi finansal araçlardır. Bu finansal araçlar VUK’nın 279’uncu madde hükmü gereğince, bir kısım menkul kıymetler borsa rayici, bir kısım menkul kıymetler alış bedeli ile bir kısmı da, kâr ilaveli alış bedeliyle (kıst getiri ölçütü) değerlenmektedir. Menkul kıymetlerin genel olarak değerleme işlemi aşağıdaki tabloda özetlenmeye çalışılmıştır (www.vergianaliz.net). - 79 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi Tablo 2. MENKUL KIYMETLERİN DEĞERLEMESİ Hisse Senedi veya Fon payının en az %51’i Türkiye’de kurulmuş bulunana şirketlerin hisse senetlerinden oluşan Yatırım Fonu Katılma Belgesi mi? Alış Bedeli ölçüsü ile değerlenecek Borsada işlem gören bir menkul kıymet mi? Borsa Rayici yok yada Borsa Rayici muvazaalı bir şekil de mi oluşmuş? Getirisi sabit mi? Borsa Rayici ölçüsü İle değerlenecek Kıst Getiri ölçüsü ile değerlenecek Alış Bedeli ölçüsü ile değerlenecek - 80 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi VUK’nın menkul kıymetlerin değerlemesine ilişkin 279’uncu madde hükmü şöyledir; “Hisse senetleri ile fon portföyünün en az yüzde 51’i Türkiye’de kurulmuş bulunan şirketlerin hisse senetlerinden oluşan yatırım fonu katılma belgeleri alış bedeliyle, bunlar dışında kalan her türlü menkul kıymet borsa rayici ile değerlenir. Borsa rayici yoksa veya borsa rayicinin muvazaalı bir şekilde oluştuğu anlaşılırsa değerlemeye esas bedel, menkul kıymetin alış bedeline vadesinde elde edilecek gelirin (kur farkları dâhil) iktisap tarihinden değerleme gününe kadar geçen süreye isabet eden kısmının eklenmesi suretiyle hesaplanır. Ancak, borsa rayici bulunmayan, getirisi ihraç edenin kâr ve zararına bağlı olarak doğan ve değerleme günü itibariyle hesaplanması mümkün olmayan menkul kıymetler, alış bedeli ile değerlenir.”. 7.6.1. Alış Bedeli İle Değerlenecek Menkul Kıymetler Hisse Senetleri ile fon portföylerinin en az %51’i Türkiye’de kurulmuş bulunan şirketlerin hisse senetlerinden oluşan yatırım fonu katılma belgeleri alış bedeli ile değerlenecektir. Menkul kıymetlerin değerlemesinde alış bedelinin kullanılması maliyet bedeli ile karıştırılmamalıdır. Vergi Usul Kanunu’nda alış bedeli tanımlanmamış olmakla birlikte alış bedelinin, bir iktisadi kıymetin iktisabı için satıcıya ödenen veya borçlanılan meblağ olduğu yönündeki görüş, genel kabul görmektedir (Atila, 2008, s.3). Bu meblağ, ilgili iktisadi kıymetin bağlı olduğu aktif karakterli hesaba borç yazılırken, katlanılan finansman gideri, kur farkı, komisyon gideri ve benzeri nitelikteki harcamalar sonuç hesapları kullanılarak giderleştirilir. Oysa maliyet bedeli ile değerlenen bir iktisadi kıymetin elde edilmesi sırasında katlanılan giderler, bu kıymetin maliyet bedelinin bir parçasını oluşturacak ve ilgili kıymet hesabında aktifleştirileceklerdir. - 81 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi Yukarıdaki yapılan anlatım sonucu olarak, menkul kıymetin alış bedelinin içinde bu kıymetin alımı sırasında ayrıca ödenen komisyon giderleri yoktur. Alım sırasında ödenen bu komisyonlar 653 Komisyon Giderleri Hesabı’nda ayrıca takip edilmelidir. VUK’nın 279’uncu maddesine göre alış bedeliyle değerlenecek menkul kıymetler şunlardır. Hisse senetleri, Fon portföyünün en az yüzde 51’i Türkiye’de kurulmuş bulunan şirketlerin hisse senetlerinden oluşan yatırım fonu katılma belgeleri, Borsa rayici bulunmayan, getirisi ihraç edenin kâr ve zararına bağlı olarak doğan ve değerleme günü itibariyle hesaplanması mümkün olmayan menkul kıymetler (Kâr-Zarar Ortaklığı Belgeleri). Bir menkul kıymetin alış bedeli ile değerlenmesi, söz konusu menkul kıymetin satılması aşamasına kadar herhangi bir değerleme farkı vermemesi demektir. Bu da söz konusu menkul kıymetlerin bünyesinde oluşacak değer artışlarının, bu menkul kıymetlerin satışı aşamasına kadar hiçbir şekilde vergilemeye konu olmaması anlamına gelmektedir (Akyol, 2008). Bir menkul kıymetin alış bedeli ile değerlenmesi, özel bir düzenleme olmadıkça, bu kıymetin alış bedelinin altında bir bedelle mâli tablolarda yer alamayacağı anlamına gelir. Bu nedenle alış bedeli ile değerlenen menkul kıymetlerde oluşacak değer kayıpları için ayrılacak karşılıklar mâli kâr olan vergi matrahı yönünden kanunen kabul edilmeyen gider mahiyetindedir. Alış bedeli ile değerlenen menkul kıymetlerde oluşacak değer artışları için herhangi bir kayıt yapılmayacaktır. 7.6.2. Borsa Rayici İle Değerlenecek Menkul Kıymetler Borsa rayici ölçüsüne göre değerlenecek menkul kıymetlerde ana kural olarak, yukarıda açıkladığımız ve alış bedeliyle değerlenmesi gereken menkul kıymetlerin dışında kalan tüm menkul kıymetler borsa rayici ile - 82 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi değerlenecektir. Borsa rayici; VUK’nın 263’üncü maddesinde, gerek menkul kıymetler ve kambiyo borsasına, gerekse ticaret borsalarına kayıtlı olan iktisadi kıymetlerin değerlemeden önceki son muamele gününde borsadaki işlemlerin ortalama değeri olarak tanımlanmıştır. Bununla beraber normal dalgalanma haricinde fiyatlarda bariz kararsızlıklar görülmesi halinde, son muamele günü yerine, değerleme gününden önceki 30 gün içindeki ortalama rayici esas olarak aldırmaya Maliye Bakanlığı’nın yetkisi vardır. Vergi Usul Kanunu’nun 279’uncu maddesinde “Hisse senetleri ile fon portföyünün en az %51'i Türkiye'de kurulmuş bulunan şirketlerin hisse senetlerinden oluşan yatırım fonu katılma belgeleri alış bedeliyle, bunlar dışında kalan her türlü menkul kıymet borsa rayici ile değerlenir” ifadesi kullanılmıştır. Bu ifadeye göre, borsa rayicine göre değerlenecek menkul kıymetlerin şunlardır; Devlet tahvili, hazine bonosu, özel sektör tahvilleri, gelir ortaklığı senetleri, finansman bonoları, banka bonoları ve varlığa dayalı menkul kıymetler. 7.6.3. Kıst Getiri İle Değerlenecek Menkul Kıymetler Kıst getiri ölçüsüne göre değerlenecek menkul kıymetlerin, borsa rayicinin olmaması veya borsa rayicinin muvazaalı bir şekilde oluştuğunun anlaşılması halinde, değerlemeye esas bedel; menkul kıymetin alış bedeline, vadesinde elde edilecek gelirin (kur farkları dâhil) iktisap tarihinden değerleme gününe kadar geçen süreye isabet eden kısmının eklenmesiyle bulunur (Kotar ve Dokur, 2002, s.241). Kıst getirinin hesaplanabilmesi için, menkul kıymetin getirisinin sabit olmasına bağlıdır. Yani, vadede elde edilecek gelir belirlenebilmelidir ki değerleme gününe isabet eden gelir miktarı tespit edilebilsin. Eğer menkul kıymetin getirisi sabit değil ise, kullanılacak değerleme ölçüsü, “alış bedeli” ölçüsü olacaktır. Kıst getiri ölçüsünün değerleme işleminde kullanılabilmesi için menkul kıymetin; - 83 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi Hisse senedi ve fon portföyünün en az %51’i Türkiye’de kurulmuş bulunan şirketlerin hisse senetlerinden oluşan yatırım fonu katılma belgeleri dışında bir kıymet olması, Borsada işlem gören bir kıymet olması durumunda, borsa rayicinin olmaması veya borsa rayicinin muvazaalı bir şekilde oluşmuş olması ve bunların beraberinde de söz konusu menkul kıymetin getirisinin sabit olması, Borsada işlem görmeyen bir kıymet olması durumunda da getirisinin sabit olması, gerekmektedir. 7.6.4. Menkul Kıymet Çeşitleri Ve Değerlemesi Menkul kıymet çeşitlerinden hisse senetlerinin alış bedeli ile değerleneceği kesindir. Bunun dışında kâr-zarar ortaklığı belgeleri de alış bedeli ile değerlenir. Ayrıca Devlet tahvili ve hazine bonoları borsa rayici ile değerlenir. Geriye kalan bazı menkul kıymetler ise hem borsa hem de kıst getiri ile değerlenebilir. Bu menkul kıymetlerden bazılarının tanıtımı ve değerlendirilmesi aşağıda açıklanmıştır (Atila, 2008., Ateşoğlu, www.vergianaliz.net., www.sakaryavdb.gov.tr). 7.6.4.1. Yatırım Fonu Katılma Belgeleri Halktan katılma belgeleri kârşılığında toplanan paralarla, belge sahipleri hesabına, riskin dağıtılması ilkesi ve inançlı mülkiyet esaslarına göre sermaye piyasası araçları, gayrimenkul, altın ve diğer kıymetli madenler portföyü işletmek amacıyla kurulan malvarlığına yatırım fonu adı verilir (SPK, md.37). Yatırım fonu türleri; hisse senedi fonu, tahvil ve bono fonu, sektör fonu, iştirak fonu, grup fonu, yabancı menkul kıymetler fonu, kıymetli madenler fonu, kârma fon, likit fon, değişken fon, endeks fon şeklinde adlandırılabilir. - 84 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi Yatırım fonu katılma belgesi, belge sahibinin kurucu ve saklayıcı kuruma karşı sahip olduğu hakları taşıyan ve fona kaç pay ile katıldığını gösteren kıymetli evrak niteliğinde bir senet olup, emre veya hamiline yazılı olarak düzenlenmesi mümkündür. Katılma belgelerinin itibari değerleri bulunmamaktadır. Bir fonun pay değeri, toplam fon değerinin tedavüldeki katılma belgelerinin kapsadığı pay sayısına bölünerek elde edilmektedir. Bu değer kurucu tarafından hesaplanmakta ve açıklanmaktadır. Katılma belgesi sahipleri de istedikleri zamanda açıklanan bu değerler üzerinden belgelerini paraya çevirebilmektedir. Katılma belgelerinin getirisi, fon portföyünün yapısına göre değişim göstermektedir. Vergi Usul Kanunu’nun 279’uncu maddesi uyarınca, fon portföyünün en az %51’i Türkiye’de kurulmuş olan şirketlerin hisse senetlerinden oluşan yatırım fonu katılma belgeleri alış bedeli ile değerlenecektir. Portföyünün %51’inden daha az bir kısmı hisse senetlerinden oluşan borsa yatırım fonlarının (örneğin, altın borsa yatırım fonları) katılma belgeleri ise, borsa rayici ile değerlenecektir. Borsada işlem görmeyen yatırım fonu katılma belgeleri varsa bu tür kıymetlerin değeri bunları ihraç eden kurumlar tarafından ilan edilmekte ve istenildiğinde paraya çevrilebilir niteliktedir. Bu kıymetlerin değerlemesinde bunların değerleme günü itibariyle kıst getirisinin dikkate alınması ve kıst getiri hesaplamasında ise, katılma belgelerini ihraç eden kurumların ilan edecekleri fiyatların esas alınması gerekir. 7.6.4.2. Kâr - Zarar Ortaklığı Belgeleri Anonim şirketlerin, kâr ve zarara ortak olmak üzere faaliyet alanına giren tüm faaliyetlerin gerektirdiği finansman ihtiyaçlarını karşılamak üzere yurt içinde ve yurt dışında satılmak üzere ihraç ettikleri menkul kıymetlerdir. Kâr-zarar ortaklığı belgeleri hamiline veya nama yazılı şekilde çıkarılırlar. Bu menkul kıymetlere sahip olanların oy kullanma hakları bulunmaz. Anonim şirketlerin ihraç edecekleri kâr-zarar ortaklığı belgelerinde kâr garantisi olmayacağı gibi zarar da oluşabilir. Dolayısıyla - 85 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi bu belgelerin sabit bir getirisi olmadığı gibi, kâr-zarar ortaklığı belgelerinin getirileri ihraç edenin kâr ve zararına bağlı olarak doğmakta ve değerleme günü itibariyle hesaplanamamaktadır. Söz konusu menkul kıymetler borsada işlem görmemektedir. Vergi Usul Kanunu’nun 279’uncu maddesinde, getirisi ihraç edenin kâr ve zararına bağlı olarak doğan ve değerleme günü itibariyle hesaplanması mümkün olmayan menkul kıymetlerin alış bedeli ile değerleneceği belirtilmiştir. Bu nedenle, söz konusu menkul kıymetlerin vergi dönemlerine ilişkin kazancın tespitinde de alış bedeli ile değerlenmesi gerekir. 7.6.4.3. Hazine Bonoları Genellikle bütçe gelirleri ile giderleri arasında zaman yönünden uyuşmazlık olduğu zamanlarda devletin finansman ihtiyacını karşılamak amacıyla Bütçe Kanunu’na dayanılarak çıkarılan ve vadesi bir yılın altında olan kamu iç borçlanma senetlerine hazine bonosu veya plasman bonosu adı verilmektedir. Hazine bonolarında kupon bulunmaz. Bunlar iskonto esasına göre ihraç edilir. Bononun üzerinde gösterilen tutar vade sonunda anapara ve faiz dâhil ödenecek parayı gösterir. Bu nedenle de hazine bonolarında getiri sabittir ve önceden hesaplanabilir. Bu menkul kıymet çeşidi BİST Tahvil ve Bono Piyasası’nda işlem görmektedir. Dolayısıyla bu kıymetlerin sahiplerince yapılacak değerleme işleminde borsa rayici ölçüsü kullanılacak ve oluşan olumlu veya olumsuz farklar sonuç hesaplarına yansıtılacaktır. 7.6.4.4. Devlet Tahvilleri Devlet tahvili, vadesi 1 yıl ve daha uzun Devlet iç borçlanma senetleri olarak tanımlanmaktadır. Devlet tahvilleri üzerinde yazılı değer fiilen borçlanılan tutarı gösterir. Hazine bonolarından farklı olarak Devlet tahvillerinde kupon bulunur. Ödeme planına göre borçlanılan tutar üzerinde - 86 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi kupon karşılığı faiz ödemesi yapılır. Getiri sabittir ve önceden hesaplanabilir. Devlet tahvilleri, BİST Tahvil ve Bono Piyasası’nda işlem görmektedir ve bunların borsa rayici bulunmaktadır. Dolayısıyla VUK’nın 279’uncu maddesi hükmü gereği Devlet tahvillerinin borsa rayici ile değerlenmesi gerekmektedir. 7.6.4.5. Gelir Ortaklığı Senetleri Gelir ortaklığı senetleri; köprü, baraj gibi belli bir kamu altyapı tesisinin belirli bir süre içindeki gelirinin belli bir kısmı karşılık gösterilerek çıkarılır. Bu senetlerin getirisi, Kamu Ortaklığı İdaresi tarafından hesaplanan ve üçer aylık süreyi kapsayan cetvellerle belirlenir. VUK’nın 279’uncu madde hükmü gereğince gelir ortaklığı senetlerinin borsa rayici ile değerlenmesi gerekmektedir. Ancak bunların BİST’de işlem göreceği bir piyasa açılmakla birlikte, bu piyasa etkin değildir. Dolayısıyla, gelir ortaklığı senetlerinin borsa rayicinin tespit edilebilmesi durumunda bu rayiç ile borsa rayicinin oluşmaması halinde ilgili döneme isabet eden kıst getirilerinin hesaplanarak alış bedeline ilave edilmesi suretiyle değerlemeye tabi tutulması gerekmektedir. 7.6.4.6. Özel Sektör Tahvilleri TTK’nın 420’inci maddesinde tahvil, anonim şirketlerin ödünç para bulmak için, itibari kıymetleri eşit ve ibareleri aynı olmak üzere çıkardıkları borç senetleri olarak tanımlanmıştır. VUK’nın 279’uncu madde hükmü gereğince özel sektör tahvillerinin borsa rayici ile değerlemesi, borsa rayici yoksa bunların ilgili döneme isabet eden kıst getirilerinin hesaplanarak alış bedeline eklenmesi suretiyle değerlenmesi gerekmektedir. - 87 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi 7.6.4.7. Finansman Bonoları Finansman bonoları, anonim şirketlerin kısa vadeli finansman ihtiyaçlarını karşılamak üzere çıkardıkları kısa vadeli senetlerdir. Finansman bonolarının üzerinde yazılı olan nominal bedel, anapara ve faizden oluşur. Finansman bonolarından elde edilen gelir sabittir. Finansman bonoları, İstanbul Borsa’sındaki Tahvil ve Bono Piyasası’nda işlem görebilecek menkul kıymetler arasında sayılmıştır. Ancak Ülkemizde finansman bonoları borsada işlem görmemektedir. Dolayısıyla VUK’nın 279’uncu maddesi gereği borsa rayici olmayan finansman bonolarının ilgili döneme isabet eden kıst getirilerinin hesaplanarak alış bedeline ilave edilmesi suretiyle değerlemeye tabi tutulması gerekmektedir. 7.6.4.8. Varlığa Dayalı Menkul Kıymetler Varlığa dayalı menkul kıymetler; genel finans ortaklıkları, bankalar, finansman şirketleri ve finansal kiralamaya yetkili kuruluşlar ve gayrimenkul yatırım ortaklıklarının kendi ticari işlemlerinden doğmuş alacakları veya SPK Mevzuatı çerçevesinde temellük edecekleri alacaklar karşılığında ihraç ettiği kıymetli evraktır. İskonto esasına göre çıkarılabileceği gibi, dönemsel ve değişken faiz ödemeli olarak da ihraç edilebilir. Varlığa dayalı menkul kıymetler, İstanbul Borsa’sındaki Tahvil ve Bono Piyasası’nda işlem görebilecek menkul kıymetler arasında sayılmıştır. Ancak Ülkemizde, varlığa dayalı menkul kıymetler borsada işlem görmemektedir. Dolayısıyla VUK’nın 279’uncu madde hükmü gereği borsa rayici olmayan varlığa dayalı menkul kıymetlerin ilgili döneme isabet eden kıst getirilerinin hesaplanarak alış bedeline ilave edilmesi suretiyle değerlemeye tabi tutulması gerekmektedir. - 88 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi 7.6.4.9. Banka Bonoları ve Banka Garantili Bonolar Yatırım ve kalkınma bankaları ile anonim şirketlerin kısa vadeli finansman ihtiyaçlarını karşılamak üzere, ihtiyaç duydukları ölçüde ihdas edilen bonolardır. Bunlar seri halde çıkarılmazlar ve dönemsel gelir getirmezler. Halka arz edilmesi söz konusu olmaz. Daha çok ikili ilişkiler çerçevesinde büyük miktarlarda çıkarılır ve belirli yerlere plase edilir. Bunların üzerinde yazılı olan nominal bedel, anapara ve faizi kapsamaktadır. Satış sırasında bu bedel iskonto edilir ve iskontodan sonra tahsil edilen tutar borçlanılan tutarı gösterir. Bu tür menkul kıymetlerden elde edilen getiri sabittir. Bu menkul kıymetlerin Vergi Usul Kanunu’nun 4369 sayılı Kanun’la değişik 279’uncu madde hükmü gereğince, hem Gelir Vergisi ve Kurumlar Vergisi hem de Geçici Vergi açısından borsa rayiciyle değerlenmesi gerekir. Ancak, bu bonolar İstanbul Borsası’nda işlem görmemektedir. Dolayısıyla, bunların borsa rayici oluşmamaktadır. Bu nedenle, bu bonoların ilgili döneme isabet eden kıst getirilerinin hesaplanarak alış bedeline eklenmesi suretiyle değerlemeye esas alınması gerekir. 8. TİCARİ ALACAKLAR İşletmenin normal faaliyet konusunu teşkil eden mal ve hizmet satışı iki şekilde olabilir. 1) Satış işlemi gerçekleştiği anda mal ve hizmet bedeli nakit olarak alınır veya tahsil edilir. Bu tür işlemlere "peşin" işlemler denir. 2) Satış işlemi gerçekleştikten sonra mal ve hizmet bedelinin tutarı ile - 89 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi ilgili ödeme veya tahsilat işlemi belli bir süre sonra yapılır. Bu tür işlemlere de "kredili" veya “veresiye” işlemler denir. Yukarıda yapılan açıklamaya göre, işletmenin esas faaliyet konusuna bağlı olarak ortaya çıkan alacaklara "ticari alacaklar" denir. İşletmenin esas faaliyet konusu dışında ortaya çıkan alacaklara ise "ticari olmayan alacaklar" (diğer alacaklar) denir. İşletmeler, hem mal aldığı hem de mal sattığı şirketlerin cari hesabını genelde tek bir hesapta izleyebilmektedirler. Örneğin (ABC) şirketinden hem mal alıyorsak hem de mal satıyorsak bu şirketin cari hesabı genelde ya tek başına 120 Alıcılar Hesabı’nda yada 320 Satıcılar Hesabı’nda takip edilmektedir. Bu durumda tekdüzen muhasebe hesap planına aykırıdır. Bu yüzden, hesapları tek bir hesapta değil ayrı ayrı 120 Alıcılar ve 320 Satıcılar Hesapları’nda izlemesi daha doğrudur. Ancak, her iki şirketin kendi aralarında yapacağı cari hesap sözleşmesi ile, uygulanabilecek usulsüzlük cezasının önüne geçilebilir. Konuyla ilgili olarak Türk Ticaret Kanunu’nun 89’uncu maddesi cari hesabı şu şekilde tanımlamıştır. “İki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesidir. Bu sözleşme yazılı yapılmadıkça geçerli olmaz” (Cari hesap sözleşmesi ile ilgili hükümler TTK’nın 89-101’inci maddeleri arasındadır). 8.1. Senetsiz Alacakların Envanteri VUK’nın 281’inci maddesi bütün alacakların mukayyet değer ile değerleneceğini açıklamıştır. Aynı kanunun 283’inci maddesi, câri hesap dönemine ait olup da henüz tahsil edilmemiş hasılâtın da mukayyet değer üzerinden değerleneceğini belirtmiştir. Bu durumda senede bağlanmamış - 90 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi olan alacaklar aktarılacaktır. muhasebe kayıtlarındaki değerleri ile bilançoya Türk Lirası alacaklarda olduğu gibi dövizli alacakların değerlemesinde de mukayyet değeri dikkate alınır. Ancak VUK'nın 280’inci maddesine göre; yabancı paralar borsa rayici ile değerlenir. Borsa rayicinin oluşumunda muvazaa (danışıklı işlem) olduğu anlaşılırsa borsa rayici yerine alış bedeli esas alınır. Türkiye’de Kambiyo borsası olmadığından, değerlemeye uygulanacak kur Maliye Bakanlığı’nca tespit olunmaktadır. Alacakla ilgili olarak lehte hesaplanacak kur farkları 646 Kambiyo Kârları Hesabı’na, aleyhte hesaplanacak kur farkları da 656 Kambiyo Zararları Hesabı’na kaydedilir. 2 sıra no’lu Muhasebe Uygulama Genel Tebliği’nde Resmi Gazete’de 16.12.1993 tarihinde 21790 no ile yayımlanmıştır. Bu tebliğe göre, İhracatla ilgili cari dönem kur farkları; (takvim yılı) Olumlu farklar (gelirler) 601 Yurtdışı Satışlar Hesabı’nda, cari dönem kur farkları; (takvim yılı) Olumsuz farklar (zararlar) 612 Diğer İndirimler Hesabı’nda takip edilmelidir. Önceki dönemden devreden yurt dışı alacaklara ait olumlu kur farkları (gelirler) 646 Kambiyo Kârları Hesabı’nda, önceki dönemden devreden yurt dışı alacaklara ait olumsuz kur farkları (zararlar) 656 Kambiyo Zararları Hesabı’nda takip edilmelidir. Dönem sonunda müşterilerden olan senetsiz alacakların envanter işlemlerinin ilk aşamasında, 120 Alıcılar Hesabı’na ait tüm muavin (yardımcı veya alt) hesaplarının her bir müşteri için açılmış yardımcı hesaplarının borç ve alacak toplamları, 120 Alıcılar Hesabı’nın borç ve alacak toplamına eşit olması gerekir. Bu nedenle senetsiz alacakların envanteri, önce 120 Alıcılar Hesabı’nın kendi içindeki mutabakatı ile başlar. Bu eşitlik yoksa, büyük olasılıkla yardımcı hesaplarda bir unutma veya yanlış kayıt yapılmış olabilir. Bununla ilgili olarak yapılabilecek bazı envanter işlemleri aşağıda sıralanmıştır (Tek, 1996, s.62). Aynı alıcıdan olup farklı alt hesaplarda takip edilen tutarların birleştirilmelidir, - 91 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi Uzunca bir süre hareket etmeyen (uyuyan hesaplar) gözden geçirilmelidir, Yanlış, ve unutulmuş kayıtların saptanarak gerekli düzeltmelerin yapılmalıdır, Alıcı aleyhine tahakkuk eden faizler ile sağlanan iskontolar kayıt altına alınmalıdır, Avans olarak alındığı halde bu hesaplara yanlışlıkla kayıt yapılan tahsilatların, avans hesaplarına aktarılmalıdır, Yabancı para üzerinden düzenlenen alacakların bilanço günündeki döviz alış kuru değeriyle değerlemesi yapılmalıdır, Şüpheli, değersiz ve vazgeçilen alacakların 120 Alıcılar Hesabı’ndan çıkartılarak ilgili hesaplara aktarılmalıdır, Şüpheli duruma giren ve bu durumu envanter gününde de devam eden alacaklar için karşılık ayrılmalıdır, Aynı isimdeki alıcı’nın, 320 Satıcılar Hesabı’nda da ayrı olarak takip edilmesi veya satış sözleşmesi yapılarak tek bir hesapta takip edilmesi dikkate alınmalıdır, Alıcılardan olan uzun vadeli alacaklardan (220 kodlu hesaptan) bilanço gününe göre kısa vadeli nitelik kazanan tutarların bu hesaba aktarılması yapılmalıdır. Bu işlemlerden sonra her bir alıcıya gönderilen hesap özetleri ile karşılıklı mutabakat sağlanılmaya çalışılır. Bu mutabakatının yazılı olarak, mümkünse ıslak imzalı olarak gerçekleştirilmelidir. Alacaklarda oluşan mutabakatsızlıkların sebebi araştırılmalı. Araştırma sonucu tespit yapılırsa gereken düzeltme yapılır. Tespit yapılamıyor ise fark gelir veya gider olarak kayıtlara alınarak düzeltme tamamlanır. Gider yazılan tutar Kurumlar Vergisi beyannamesinde KKEG olarak dikkate alınır. - 92 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi 8.2. Senetli Alacakların Envanteri Alacakların mukayyet değerle değerlendiğinden, 121 Alacak Senetleri Hesabı’na bu senetlerin üzerinde yazılı değerle kaydedildiğinden, bu hesabın herhangi bir andaki borç kalanı, işletmenin elinde bulunan alacak senetlerinin (nominal) değerleri toplamına eşit olması gerekir. Alacak senetlerinin envanterinde; mülkiyeti ve kullanma hakkı işletmeye ait olan senetler, senet borçlusunun adı soyadı, adresi, senedin vadesi, nominal (itibari) değeri, reeskonta tabi tutulmuş peşin değeri itibariyle bir liste halinde düzenlenirler. Alacak senetlerinden tahsile, teminata ve takibe verilmiş senetler varsa bu özelikler alacak senetleri ile ilgili envanter listelerinde belirtilir. Vadesi geldiği halde tahsil edilme olanağı azalan ve tahsil edilememiş olanlar (şüpheli alacak olarak) takibe alınır (Öztürk, 2006, s.117). VUK’nın 281’inci maddesine göre bütün alacaklar mukayyet değer ile değerlenir. Mukayyet değer ölçüsü uygulanmadan önce, bu alacaklar içinde tahsil imkânlarını yitiren, tahsil imkânları şüpheli hale gelen veya vazgeçilen alacakların normal alacak hesaplarından çıkarılarak, ayrı hesaplarda gösterildikten sonra geriye kalan alacaklara mukayyet değer ölçüsü uygulanır. Döviz üzerinden düzenlenmiş alacak senetleri de mukayyet değerle değerlenir. Ancak VUK’nın 280’inci maddesi uyarınca dövizli alacakların mukayyet değeri, değerleme günü itibariyle Maliye Bakanlığı’nca yayımlanan döviz alış kuru üzerinden yapılacak kur değerlemesi sonuçlarına göre düzeltilir. Alacak senedi kur değerlemesinde lehte hesaplanacak kur farkları 646 Kambiyo Kârları, aleyhte hesaplanacak kur farkları da 656 Kambiyo Zararları Hesapları’na kaydolunur. Kur - 93 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi değerlemesi sonunda işletme lehine oluşan kur farkları için 121 Alacak Senetleri Hesabı’na borç, işletme aleyhine oluşan kur farkları için de 121 Alacak Senetleri Hesabı’na alacak kaydı yapılır. 8.3. Şüpheli Ticari Alacaklar Ödeme süresi geçmiş bu nedenle vadesi bir kaç defa uzatılmış veya protesto edilmiş, yazı ile birden fazla istenmiş ya da dava veya icra safhasına aktarılmış senetli ve senetsiz alacakları kapsar. Envanter sırasında şüpheli alacaklar gözden geçirilerek, şüpheli olma niteliği ortadan kalkanlar bu hesaptan çıkarılarak niteliklerine uygun hesaba aktarılır. Değersiz alacak haline gelenler de karşılığı ile mahsup edilerek (karşılığı yoksa doğrudan zarar yazılarak) kayıtlardan düşülür. İşletmenin davalarını avukatların takip etmesinden ötürü, İşletmelerin yetkili muhasebecileri değerleme günleri veya en azından bilanço döneminde işletmenin avukatından o döneme ait lehte veya aleyhte açılmış tüm davalara ait bir yazı almalı ve ayrıca sonuçlanan davalara ait tahsil edilen veya ödenen paraların dökümünü istemelidir. Ticari alacaklar, işletmenin ticari ilişkisi nedeniyle ortaya çıkan tüm senetli ve senetsiz alacakları kapsar. Dolayısıyla, ticari alacağın senetli ya da senetsiz olmasına bakılmaksızın şüpheli hale gelmesi durumunda karşılık ayrılması gerekir. Karşılık ayrılması için kullanılacak hesap ise, aktif düzenleyici bir hesap olan 129 Şüpheli Ticari Alacaklar Karşılığı Hesabı’dır. Borçlusu tarafından vadesinde ödenmeyen alacaklar kanuni yollara hangi dönemde başvurulmuşsa alacak o dönemde şüpheli hale geleceğinden, karşılık da söz konusu dönemde ayrılacaktır. - 94 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi Alacağın vadesi ile kanuni yollara başvurulması farklı dönemlere rastlarsa, karşılık vadenin dolduğu yılda değil, gerekli kanuni şartların sağlandığı yılda ayrılacaktır. Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı’nca verilen 28.03.2012 tarih ve B.07.1.GİB.4.35.18.02-1741-366 sayılı mukteza’da; Şüpheli alacak karşılığı uygulaması ihtiyari bir uygulamadır. Dolayısıyla alacağın şüpheli hale geldiği dönemde karşılık ayrılmadığı durumda, işletmenin ihtiyariliğini karşılık ayırmama yönünde kullanıldığı kabul edilerek, daha sonraki dönemlerde bu alacak için karşılık ayrılması söz konusu olamaz (Kartaloğlu, Atamer, 2014). 8.3.1. Şüpheli Alacak Sayılma Şartları Ticari ve zirai kazancın elde edilmesi veya idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla; VUK’nın 323’üncü maddesinde aşağıda belirtilen durumlarda bir alacağın şüpheli hale geleceği belirtilmiştir. Buna göre; a) Dava ve icra safhasında bulunan alacaklar; dava veya icra safhasında bulunan alacaklar şüpheli alacak olarak sayılmıştır. Şüpheli alacak karşılığı ayırmak bakımından, alacağın hangi nedenle dava veya icra konusu yapıldığının bir önemi yoktur. Alacağın varlığı, vadesi veya miktarı ihtilaf konusu olabileceği gibi, borçlunun ödeme kabiliyetini yitirmiş olması da ihtilaf nedeni olabilir. Mahkemeye dava, icraya takip dilekçesinin verilmiş olması, alacağın dava veya icra safhasına intikal ettiğini gösterir. Ancak, dava ve icra safhasının ciddi şekilde takip edilmesi gerekir (Maliye bakanlığının 13.9.1999 Tarih ve 29/2978-323-162/38446 sayılı muktezası). Dava veya icra takip dilekçesinin verilmesinden sonra dava ve icra takibinin ciddi bir - 95 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi şekilde yapılmaması nedeniyle, dosyası takipten kalkan alacak için karşılık ayrılamayacağına dair Danıştay’ın kararları vardır (Danıştay 3’ncü Daire’nin E:1986/2768, K:1987/1552 sayılı kararı). b) Yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklar; alacağın dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük olması, alacağın şüpheli sayılabilmesi için yeterli değildir. Bu tür alacakların şüpheli sayılabilmesi için aynı zamanda protesto edilmiş veya yazı ile bir defadan fazla istenmesine rağmen ödenmemiş olması da gerekmektedir (Vural, 2000, s.106). Borçlusu tarafından ödenmeyen bu küçük alacaklar için karşılık ayrılabilmektedir. Çünkü, karşılık ayrılabilmesi için alacağın taahhütlü ve ilmühaberli mektupla istenmesi gerekir. Diğer bir deyişle, yapılan protestonun veya yazılı istemin borçluya ulaşması şarttır. Vergi Usul Kanunu’nda belirtilmemiş olmasına rağmen, iddianın kanıtlanabilmesi ve doğrulanabilmesi adına protestonun noter aracılığı ile yazılı isteminde taahhütlü mektupla en az iki defa yapılması şarttır. Dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklar yine kanunun aynı maddesinde şüpheli alacak sayılmışlardır. Kanun küçük alacağın tanımını yapmamış olmasına rağmen, Maliye Bakanlığı’nın yayınladığı bir özelge’de (04.02.1999 tarih ve 29/2923-151/3439 sayılı) küçük alacak miktarını belirlenmesinde bu alacaklar için yapılacak dava ve icra masrafının tahmini olarak hesaplanarak alacakla kıyaslanmasını belirtmiştir (Atay, 2002, s.42). 8.3.2. Şüpheli Alacak Karşılığı Ayrılmasının Şartları Vergi Usul Kanunu’nun 323’üncü maddesindeki, değerleme gününün tasarruf değerine göre pasifte karşılık ayrılabilir hükmünden hareketle, bir alacağın şüpheli sayılarak zarar hesabına nakli, ancak karşılık ayrılması ile mümkündür. Başka bir deyişle, şüpheli alacaklar doğrudan doğruya gider yazılamayacağından karşılık ayrılarak giderleştirilmesi - 96 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi gerekir. Şüpheli alacaklar için karşılık ayrılmasının şartları ise aşağıda belirtilmiştir. 1) Bilanço Usulüne Göre Defter Tutulmuş Olması: Karşılık ayrılması sadece bilanço esasına göre defter tutulması halinde söz konusu olacaktır. Dolayısıyla, işletme hesabı esasına göre defter tutan mükellefler ile serbest meslek erbaplarının şüpheli hale gelen alacakları için karşılık ayırmaları mümkün değildir (Yıldız, 2014, s.26). 2) Alacağın Tahakkuk Etmiş Olması: Vergi sistemimizde ticari kazancın elde edilmesinde tahakkuk esası geçerlidir. Bu esasta, gelirin tahsil edilmesi değil, mahiyet ve tutar itibariyle kesinleşmesi önem taşımaktadır. Bu yüzden yapılan satışların karşılığı hiç tahsil edilmese, satışlar kredili (veresiye) olarak yapılsa bile satışın gerçekleştirildiği tarihte gelir elde edilmiş sayılır ve ticari defterlere kaydedilir. Vergi sisteminde şüpheli alacak karşılığı müessesesinin varlığı, söz konusu kazançlarda tahakkuk esasının geçerli olmasının bir sonucudur (Nazalı, 2008). 3) Alacağın Değerleme Gününde Şüpheli Halde Bulunması: VUK 323’üncü maddesi, dava veya icra safhasında bulunan alacakların envanter aşamasında davaları hala devam ediyorsa ve yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklar için karşılık ayrılabilir. 4) Alacağın Teminatsız Olması: Şüpheli alacak karşılığı ayırabilmek için alacağın teminata bağlanmamış olması gerekir. Menkul rehni ve gayrimenkul ipoteği şeklinde ayrıca bir teminata bağlanmış alacaklar için karşılık ayrılmaz. Eğer sağlanan teminat, şüpheli duruma düşen alacağın sadece bir kısmını kapsıyorsa geriye kalan tutar kadar karşılık ayrılabilir. - 97 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi 5) Karşılığın Hangi Alacağa Ait Olduğunun Belirtilmesi: VUK’nın 323. maddesinde şüpheli alacaklar için değerleme gününün tasarruf değerine göre pasifte karşılık ayrılabileceği ve bu karşılığın hangi alacaklara ait olduğunun karşılık hesabında gösterileceği hükme bağlanmıştır. Dolayısıyla alacak, şüpheli hale geldiği tarihte diğer alacaklardan ayrılmalıdır. Şirket yasal defterleri, şüpheli alacakların borçlusunu ve borcun tutarını, varsa yapılan tahsilatları ayrıntılı bir şekilde göstermelidir. 6) Şüpheli Alacak İçin Karşılık Ayrılmadan Zarar Yazılmaması: VUK’nın 323’üncü maddesine göre şüpheli alacak için pasifte karşılık ayrılmadan zarar yazılması mümkün değildir. Şüpheli alacağın daha sonradan, tahsilin izlenebilmesi için pasifte detaylı karşılık hesaplarına ihtiyaç vardır. Diğer taraftan karşılık hesabı açmadan gider yazılması, Maliye Bakanlığı 1 Seri no’lu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği’ne de aykırıdır. 8.3.3. Karşılık Ayırmada Özellikli Durumlar Alacağın şüpheli hale geldiği hesap döneminde karşılık ayrılabilir. Karşılık ayırmada yukarıda anlatılan şartların yerine getirilmesinden başka, bir de bazı özel durumlarda karşılığın ayrılıp ayrılamayacağı konusu da mevcuttur. Hangi durumlarda karşılığın ayrılıp ayrılamayacağına dair bazı durumlar aşağıda belirtilmiştir. Karşılık ayrılabilecek bazı olaylar aşağıda verilmiştir (Yıldız, 2015, s.28-29., Kartaloğlu ve Atamer, 2014, s.19). Aciz vesikasına bağlanan alacaklarda alacağın tamamı için değil bu vesikada yer alan tutar kadar karşılık ayrılabilir, Yurt dışından olan alacaklar için de yurt dışında dava açıldığının dış temsilciliklere onaylatılması şartıyla karşılık ayrılabilir, Yabancı para cinsinden olan ve şüpheli hale gelen alacaklar için karşılık ayrılmasına karar verilmesi durumunda, bu alacaklar - 98 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi nedeniyle değerleme gününde hesaplanan kur farkları için de karşılık ayrılabilecektir. İflas Ertelemesi kararı almış kurumlardan olan alacaklar için de karşılık ayrılabilir (Gelir İdaresi Başkanlığı Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü Sayı B.07,1.GİB.4.99.16.01/01-MUK-57 23.07.2009/25281). İflas masasına kaydedilen alacaklar için, iflas masasına kaydedildiği tarih itibariyle diğer bir ifadeyle icra safhasına intikal ettiği hesap döneminde şüpheli alacak karşılığı ayrılması mümkündür. İflas halinde de ayrılan şüpheli alacakların sonradan tahsil edilen miktarları tahsil edildikleri dönemde kâr-zarar hesabına intikal ettirilir (Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı'nca verilen 10.10.2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.06.18.02-32323-7876-863 sayılı mukteza). İştiraklerden olan alacaklar için karşılık ayrılabilir, Maliye Bakanlığının 05.05.2004 tarihinde yayınladığı 334 Sıra no’lu Vergi Usul Kanunu’nun Genel Tebliğine göre, alacağın ilgili dönem kayıtlarına girmiş olması ve KDV beyannamelerinde beyan edilmiş olması şartıyla, KDV içeren şüpheli alacaklarda katma değer vergisi için de karşılık ayrılabilir, İleride teslim alınacak bir hizmet için yapılan sipariş avansı niteliğindeki ödemelerin ticari faaliyetin devamı için yapılması ve bu tür ödemelerin Vergi Usul Kanunu’nun 323’üncü maddesinde belirtilen şartları haiz olması halinde, bu ödemelerin tahsil edilemediği durumlarda karşılık ayrılması mümkün bulunmaktadır (Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı'nca verilen 23.08.2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.16.17.02-VUK-11-25-183 sayılı mukteza). İşletmenin ortaklardan olan alacaklarına aylık dönemler itibarıyla hesaplanan adat faizlerinin alınamaması durumunda, bu faiz tutarları için şüpheli alacak karşılığı ayrılması mümkündür. - 99 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi Ticari ve zirai kazanca katkısı olmayan alacaklar için de şüpheli alacak karşılığı ayrılamayacağından, gider olarak kayıt altına alınamazlar. Karşılık ayrılamayacak bazı olaylar ise aşağıda verilmiştir. Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı’nca verilen 21.02.2012 tarih ve B.07.1.GİB.4.06.18.02-32323-7986-282 sayılı muktezasında; Kamu idare ve müesseselerindeki alacaklar için karşılık ayrılması söz konusu olamaz. Çünkü, kamu idare ve müesseselerinden alacağın tahsil edilememesi mümkün değildir, denilerek, bu konuya açıklık getirmiştir. Dolayısıyla, kamu kurum ve kuruluşlarından olan alacaklar için karşılık ayrılması mümkün değildir, Kampanyalı (ön ödemeli) satışlardan doğan alacaklar ve mahiyetindeki alacaklar için karşılık ayrılamaz, avans İşletmeye devredilen şahıs bonolarının ticari faaliyetle oluşmayan ve şahsi ilişkiler sonucu doğan alacakların, bir gelir ve menfaat sağlamayan kefalet nedeniyle ortaya çıkan alacakların, finansman amacıyla alınan hatır çek ve senetlerinin şüpheli alacak karşılığının gider yazılması mümkün değildir (Kızıl, 2006, s.297), İleride teslim alınacak bir hizmet için yapılan sipariş avansı niteliğindeki ödemelerin ticari faaliyetin devamı için yapılması ve bu tür ödemelerin Kanunun 323’üncü maddesinde belirtilen şartları haiz olması halinde, bu ödemelerin tahsil edilemediği durumlarda karşılık ayrılması mümkün bulunmaktadır (Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı'nca verilen 23.08.2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.16.17.02VUK-11-25-183 sayılı mukteza). Ferdi işletme ve şahıs şirketlerinde şirketin ortaklarından olan alacakları için karşılık ayrılamaz, Borçlunun borcunu vadesinde ödememesi halinde mallarına haciz konulması, alacağın teminata bağlanması ile ilgilidir. Bu yüzden - 100 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi haciz işlemi uygulanan alacaklar teminatlı alacaklar sayılacağından karşılık ayrılamaz, Konkordato, borçlunun alacaklılarının en az üçte iki çoğunluğuyla yaptığı ve anlaşmayı kabul etmeyen diğer alacaklıları da bağlayan, alacaklıların, alacaklarının belli bir yüzdesinden vazgeçtiklerini belirleyen bir anlaşmadır. Alacaklıların kendi istekleri doğrultusunda alacaklarının tahsilinden vazgeçmeleri halinde vazgeçilen alacaklardan bahsedilebilir. Şüpheli alacak karşılığı ayrılması söz konusu değildir. Borçlar Kanunu’nun 162’inci maddesi hükmü uyarınca temlik edilen alacağın, alacak talep hakkı temlik edilen firmaya geçeceğinden, borca mahsuben temlik edilen tutarlar için şüpheli ticari alacak karşılığı ayrılması mümkün bulunmamaktadır (Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı'nca verilen 15.02.2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.06.18.02-32323-7834-78 sayılı mukteza). Verilen avanslar ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve ticari iş ve işletmeyle ilgili olsa da hasılat olarak kayıtlara intikal ettirilmediğinden verilen avanslardan dolayı oluşan alacaklar için karşılık ayrılamaz, 8.3.4. Şüpheli Ticari Alacaklarla İlgili Örnekler 128 Şüpheli Ticari Alacaklar için hesaplanan karşılık tutarı 129 Şüpheli Ticari Alacaklar Karşılığı Hesabı’na alacak, 654 Karşılık Giderleri Hesabı’na borç kaydedilir. Şüpheli alacağın tahsiline bağlı olarak 644 Konusu Kalmayan Karşılıklar Hesabı alacağına devredilerek 129 Şüpheli Ticari Alacaklar Karşılığı Hesabı’na borç kaydedilir. Şüpheli alacağın tahsilinin imkânsız olduğu kesinleştiği takdirde 129 Şüpheli Ticari Alacaklar Karşılığı Hesabı’na borç, ilgili hesaba da alacak kaydedilir. 129 Şüpheli Ticari Alacaklar Karşılığı Hesabı’nın amacı, şüpheli ticari alacakların tahsil edilemeyecek kısımları için ayrılacak karşılıkların takip - 101 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi edilmesidir. Bilançoda bu hesap, eksi değerle ticari alacakların hesap grubunun altında yer alır. Dava veya icra safhasında bulunan alacaklar için alacağın şüpheli olan miktarı, mahkemede dava konusu edilmiş veya icra takibi açılmış olan alacak miktarıdır. Şüpheli alacağın tamamı için karşılık ayrılabileceği gibi bir kısmı için de karşılık ayrılabilir. Gerçekleşen zararın ayrılan karşılıklardan fazla olması halinde, ayrılan karşılık kadar 129 Şüpheli Ticari Alacaklar Karşılığı hesabına borç, zarar fazlası ise 681 Önceki Dönem Gider ve Zararları Hesabı’na borç, tahsil edilemeyen tutar, ilgili alacak hesabına alacak kaydolunur. Daha önce alacaklardan düşülen ve 129 Şüpheli Ticari Alacaklar Karşılığı hesabına borç kaydedilen alacakların tahsili söz konusu olduğu takdirde, oluşlarına göre 671 Önceki Dönem Gelir ve Kârlar Hesabı’na alınır. Örnek) İşletme tahsil edemediği 50.000 TL’lik senetsiz bir alacağı için dava açmıştır. Dönem sonunda da dava konusu olan tutarın tamamı için karşılık ayrılmıştır. Hesabın dönem içi kaydı; / 128 ŞÜPHELİ TİCARİ ALACAKLAR 120 ALICILAR Senetsiz ticari bir alacağın şüpheli hale gelmesi 50.000 50.000 / Hesabın dönem sonu kaydı; 31/12/2015 654 KARŞILIK GİDERLERİ 129 ŞÜPHELİ TİCARİ ALACAKLAR KARŞILIĞI Şüpheli hale gelmiş alacak için karşılık ayrılması 50.000 50.000 / Şüpheli alacaklar için değerleme gününün tasarruf değerine göre pasifte karşılık ayrılabilir (VUK, md.323/2). - 102 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi Bu olayla ilgili olarak ortaya çıkan gelir, ayrılan karşılık hesabı ile gidere atıldığından, gelir ve gider hesapları arasında eşitlik sağlanmış olunacağından işletme tahsil edemediği gelirin (satış geliri) vergisini ödemek durumda olmayacaktır. 654 Karşılık Giderleri Hesabı, ayrılan karşılık giderlerinin izlendiği bir hesaptır. Ayrılan karşılığın 2015 yılının dönem sonu işlemleri sırasında olmasından ötürü, bu davanın sonuçlanması ve bu sonuçlanan davaya göre de yapılacak kayıtlar bir ertesi hesap dönemine yani 2016 yılına ait olacaktır. Dava konusu olan 50.000 TL, 2015 yılında açılan iki hesapta takip edilmektedir. Bu hesaplar 128 ve 129 no’lu hesaplardır. B 128 Şüpheli Ticari Alacaklar (2015) 50.000 A B 129 Şüp Tic.Alac.Karş. A 50.000 (2015) Örnek) 2015 yılında 50.000 TL’lik şüpheli hale gelen ve tamamı için karşılık ayrılan ticari alacağın davası 2016 yılında sonuçlanmış ve dava kaybedilmiştir. ../../2016 129 ŞÜPHELİ TİCARİ ALACAKLAR KARŞILIĞI 128 ŞÜPHELİ TİCARİ ALACAKLAR Şüpheli hale gelen alacağın tahsil edilememesi 50.000 50.000 / Şüpheli ticari alacaklar takip eden 128 Şüpheli Ticari Alacaklar Hesabı ile davaya konu olan parasal tutarın tamamı için karşılık ayrılarak 2015 yılında gidere yazılmasına neden olan 129 Şüpheli Ticari Alacaklar Karşılığı Hesabı ters yevmiye kaydı ile karşılıklı kapatılırlar. Yazılan kayıttan sonra hesapların defteri kebirleri aşağıda verilmiştir. B 128 Şüpheli Ticari Alacaklar A (2015) 50.000 50.000 (2016) - 103 - B 129 Şüp.Tic.Alac.Karş. A (2016) 50.000 50.000 (2015) Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi Örnek) 2015 yılında 50.000 TL’lik şüpheli hale gelen ve tamamı için karşılık ayrılan ticari alacağın davası 2016 yılında sonuçlanmıştır. 2016 yılında kazanılan davaya konu olan paranın tamamı alınmıştır. ../../2016 102 BANKALAR 128 ŞÜPHELİ TİCARİ ALACAKLAR Şüpheli hale gelen alacağın tahsil edilmesi 50.000 50.000 / Davanın bitmesi ile şüpheli ticari alacağın tahsili gerçekleştiğinden 102 Bankalar Hesabı’nda bir nakit artışı 128 Şüpheli Ticari Alacaklar Hesabı’nda aynı tutar kadar bir azalma olur. Geçen yıl (2015) gidere atılan tutarın takibi için açılan ve davanın sonuçlanması ile dava konusu olan parasal tutarının da tamamının tahsil edilmesinden sonra, bu alacak tutarı için ayrılan karşılık tutarının takip edildiği pasif karakterli 129 Şüpheli Ticari Alacaklar Karşılığı Hesabı’nın da alacaklandırılırak kapatılması gerekir. ../../2016 129 ŞÜPHELİ TİCARİ ALACAKLAR KARŞILIĞI 644 KONUSU KALMAYAN KARŞILIKLAR Şüpheli hale gelen alacağın tahsil edilmesi sonucu karşılığın gelir kaydedilmesi 50.000 50.000 / 644 Konusu Kalmayan Karşılıklar Hesabı; aktifle ilgili olarak daha önce karşılık ayrılmış bir değerin tahsili veya satılması durumunda iptal edilen karşılık tutarlarının izlendiği bu gelir hesabında nakit artışı olacağından, hesap alacaklandırılır. Böylece, geçen yıl tahsil edilmeyip giderleşen bu tutar, 2016 yılında tahsil edilmesinden ötürü gelir olarak kaydedilmiştir. - 104 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi Yukarıda ayrı olarak yapılan iki kayıt olayın hangi hesaplarla karşılıklı kapatılması gerektiğini vurgulamak adına anlatılmıştır. Oysa bu işlem, tek kayıtla da yapılabilir. Örnek) 2015 yılında 50.000 TL’lik şüpheli hale gelen ve tamamı için karşılık ayrılan ticari alacağın davası 2016 yılında sonuçlanmıştır. Kazanılan davaya konu olan paranın 30.000 TL’lik kısmı tahsil edilmiş geriye kalan 20.000 TL’lik tutar ise kesinlikle tahsil edilemeyecektir. ../../2016 102 BANKALAR 129 ŞÜPHELİ TİCARİ ALACAKLAR KARŞILIĞI 128 ŞÜPHELİ TİCARİ ALACAKLAR 644 KONUSU KALMAYAN KARŞILIKLAR Davanın sonuçlanması 30.000 50.000 50.000 30.000 / Örnek) 2016 yılı içinde kaybedilen dava sonucu ve tahsili mümkün olmadığı için hesaplardan düşülen 20.000 TL alacağın 2017 yılında alıcı tarafından işletmenin banka hesabına yatırılmıştır. ../../2017 102 BANKALAR 671 ÖNCEKİ DÖNEM GELİR VE KÂRLARI Dava bittikten sonra dava ile ilgili paranın tahsili 20.000 20.000 / Adından da anlaşılacağı üzere ve dönemsellik ilkesine göre hareket eden 671 Önceki Dönem Gelir ve Kârları Hesabı câri dönemden önceki dönemlere ait olan tutarların gösterildiği bir gelir hesabıdır. - 105 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi Örnek) 2015 yılında ticari alacaklar hesabında bulunan 100.000 TL’lik bir alacak şüpheli hale gelmiş ve 60.000 TL’lik karşılık ayrılmıştır. Dava 2016 yılında sonuçlanmıştır. Dava sonucu işletme 90.000 TL’lik kısmını almış fakat geriye kalan 10.000 TL’lik kısmını ise dava sonucuna göre kesinlikle tahsil edemeyecektir. 2016 yılına ait kayıtlar aşağıda verilmiştir. ../../2016 102 BANKALAR 129 ŞÜPHELİ TİCARİ ALACAKLAR KARŞILIĞI 681 ÖNCEKİ DÖNEM GİDER VE ZARARLARI 128 ŞÜPHELİ TİCARİ ALACAKLAR 644 KONUSU KALMAYAN KARŞILIKLAR Davanın sonuçlanması 90.000 60.000 10.000 100.000 60.000 / Gerçekleşen zararın, ayrılan karşılıklardan fazla olması halinde; ayrılan karşılık kadar bu hesaba borç, zarar fazlası ise 681 Önceki Dönem Gider ve Zararları Hesabı’na borç, tahsil edilemeyen tutar ilgili alacak hesabına kaydedilir. Bu olayla ilgili olarak aşağıdaki gibi bir kayıt yapılacak olursa bu kayıt gelir tablosu ilkeleri açısından yanlış yapılmış sayılır. ../../2016 102 BANKALAR 129 ŞÜPHELİ TİCARİ ALACAKLAR KARŞILIĞI 128 ŞÜPHELİ TİCARİ ALACAKLAR 644 KONUSU KALMAYAN KARŞILIKLAR Davanın sonuçlanması / - 106 - 90.000 60.000 100.000 50.000 Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi Gelir tablosu ilkelerinin amacı; satışların, gelirlerin, satışlar maliyetinin, giderlerin, kâr ve zararlara ait hesapların ve belli dönemlere ait işletme faaliyeti sonuçlarının sınıflandırılmış ve gerçeğe uygun olarak gösterilmesini sağlamaktır. Bu nedenle, Bütün satışlar, gelir ve kârlar ile maliyet, gider ve zararlar brüt tutarları üzerinden gösterilirler ve hiç bir satış, gelir ve kâr kalemi bir maliyet, gider ve zarar kalemi ile tamamen veya kısmen karşılaştırılmak suretiyle gelir tablosu kapsamından çıkarılamaz. 8.4. Değersiz Alacaklar Bilanço ve işletme esasında defter tutan tüccarlar ile bilanço ve zirai işletme esasında defter tutan çiftçilere, VUK’nın (Vergi Usul Kanunu) 322’inci maddesiyle, değersiz alacaklarını zarar yazabilme imkânı getirilmiştir. Söz konusu maddede, “Kazai bir hükme veya kanaat verici bir vesikaya göre tahsiline artık imkân kalmayan alacaklar değersiz alacaktır” şeklinde tanımlanmıştır. Değersiz alacaklar, bu mahiyete girdikleri tarihte tasarruf değerlerini kaybederler ve mukayyet değerleriyle doğrudan zarara geçirilerek yok edilirler. Bir alacağın değersiz alacak sayılabilmesi için tüm hukuki yolların tüketilmiş olması gerekir. Borçlunun iflas etmiş olması tek başına değersiz alacak yazmak için yeterli değildir. Değersiz alacaklar VUK 322’inci maddesine göre iki şartla zarar yazılabilmektedir. Bunlar: 1) Kazai hüküm; Kazai hükümden maksat, alacağın tahsil edilme imkânının tamamen ortadan kalktığını hükme bağlayan bir mahkeme kararının mevcudiyetidir. Alacak için tüm kanuni yollar denenmiş, ancak tüm bunlara rağmen alacak tahsil edilememiş ve alacağın tahsilinin imkânsız olduğu da mahkeme kararıyla ortaya konulmuş olması gerekir. - 107 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi 2) Kanaat verici vesika; Kanaat verici vesikadan ne anlaşılması gerektiği VUK’da açıklanmamış olsa dahi bunlar, borçlunun borcunu bir daha ödeyemeyeceğini ispat eden her türlü gerçek belgelerdir. Ancak, VUK'nın ikinci kitabında kanaat verici vesika olarak kabul edilebilecek vesikaların neler olabileceği belirtilmiştir. Kanat verici vesikalara örnek olarak şunlar gösterilebilir (Ercan, 2009, s.2). Konkordato anlaşması, Alacaktan vazgeçildiğini gösteren mahkeme tutanakları, Borçlunun varlık bırakmadan öldüğü ve mirasçıların mirası reddettiğini gösteren belgeler, Borçlunun kesin olarak yurt dışına çıktığı ve haczi kabil malı olmadığını gösteren belgeler, Borçlunun gaipliğine ilişkin mahkeme kararı ve buna bağlı olarak herhangi bir mal varlığının bulunmadığına dair resmi belgeler, Borçlunun adresinin saptanamaması nedeniyle icra takibat dosyasının işlemden kaldırıldığına dair icra memurluğu yazısı, İflas kararı, Gerek doğuşu, gerekse vazgeçilmesi bakımından, belli ve inandırıcı sebepleri olmak şartı ile alacaktan vazgeçildiğini gösteren anlaşmalar, Sulh anlaşması ile alacaktan vazgeçildiğini gösteren belgeler. Değersiz alacak niteliğini kazanacak alacağın, ticari ve zirai faaliyet sonucu doğması ve işletmenin kârına etkide bulunması gereklidir. Serbest meslek kazançlarında tahsil esası olduğundan alacak değersiz hale gelmez. İşletme hesabı esasına göre defter tutan mükelleflerin işletme defterlerinin gider kısmına yazılmak suretiyle dönem kazancının tespitinde dikkate alınabilmektedir. - 108 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi Buna göre, hatır senedi ve çeşitli kefaletlerden doğan alacaklar faaliyetle doğrudan ilgili olmadığı için, değersiz alacak kabul edilip zarar yazılamaz. Değersiz alacaklar, bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerce, anılan alacağın değersiz hale geldiği yıl mukayyet değeri ile gider yazabilir. Ancak alacak, değersiz duruma geldiği yıl hesaplarına zarar olarak intikal ettirilir. İlgili olduğu dönemde zarar yazılmayan alacak, sonraki yıllarda zarar yazılamaz. Şirket avukatlarının alacağın takibi için yapılan işlemlerin sonuçsuz kaldığı yolundaki görüşüne istinaden değersiz alacak kaydı yapılmamalıdır. Örnek) İşletmenin 20.000 TL senetli, 5.000 TL’de senetsiz alacağının tahsil edilmesinin olanaksız hale gelmiş olduğunun mahkeme kararı ile tespit edilmiştir. / 689 DİĞER OLAĞAN DIŞI GİDER VE ZARARLAR 689.20 Değersiz alacaklar 120 ALICILAR 121 ALACAK SENETLERİ Alıcı firmanın hem senetli hem de senetsiz alacağının değersiz hale gelmesi 25.000 5.000 20.000 / Örnek) 2015 yılında değersiz hale gelen 25.000 TL’lik bir alacak dönem sonu hesaplarına zarar olarak kaydedildikten sonra ilgili firma tutarı işletmenin bankadaki hesabına 2016 yılında yatırmıştır. …/.../2016 102 BANKALAR 671 ÖNCEKİ DÖNEM GELİR VE KÂRLARI Değersiz hale gelen bir alacağın daha sonraki yıllarda tahsil edilmesi / - 109 - 25.000 25.000 Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi 8.5. Vazgeçilen Alacaklar Vergi Usul Kanunu’nun 324’üncü maddesinde vazgeçilen alacaklar; “Konkordato veya ile alınmasından vazgeçilen alacaklar, borçlunun defterlerinde özel bir karşılık hesabına alınır. Bu hesabın muhteviyatı alacaktan vazgeçildiği yılın sonundan başlayarak üç yıl içinde zararla itfa edilmediği takdirde kâr hesabına naklolunur” şeklinde açıklanmıştır. Vazgeçilen alacak konkordato anlaşması veya sulh yoluyla oluşmaktadır. Bu şekilde söz konusu alacak, alacaklı için değersiz alacak niteliğini de kazanmış olur. Ancak, değersiz alacak için gerekli olan kazai hüküm veya kanaat getirici bir belge, bu şekilde değersiz alacak haline gelen alacaklar için gerekli değildir. Ayrıca 4503 sayılı Kanunla Vergi Usul Kanunu’na eklenen geçici 24’üncü maddeye ilişkin olarak yayımlanan 284 sıra no'lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile sulh anlaşmasının notere tasdik ettirilmesi veya noter huzurunda düzenlenmesi zorunluluğu getirilmiştir. Bu alacakların gider kaydedilebilmesi için alacak ve borçlunun, yani her iki tarafın serbest irade beyanları ile anlaşmaya varmaları şarttır. Vazgeçilen alacağı karşılık hesabında izlemek için bilanço esasında defter tutmak gerekir. İşletme hesabı esasında, konkordato veya sulh yoluyla vazgeçilen alacakları; alacaklı gider, borçlu ise gelir olarak kayıtlarına alır. Bu alacakların değersiz alacak olarak gidere kaydı konkordato veya sulh anlaşmasının gerçekleştiği dönemde yapılmalıdır. Alacaklı yönünden yapılması gereken kayıt aşağıda verilmiştir. - 110 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi / 689 DİĞER OLAĞANDIŞI GİDER VE ZARARLAR 689.30 Vazgeçilen alacaklar 120 ALICILAR 121 ALACAK SENETLERİ Alıcı firmanın hem senetli hem de senetsiz alacağından vazgeçilmesinin kaydı XXX XXX XXX / Değersiz alacak, alacaklı açısından bir gider iken; vazgeçilen alacak, borçlu bakımından bir gelirdir. Çünkü bu yolla borçlunun pasif kalemlerinde bir azalma olmuş, borçları azalmıştır. Esasen bu kârdır. Ancak kanun koyucu ödeme gücü azalmış borçlunun bu durumunu göz önünde bulundurarak vazgeçilen alacağı hemen vergilemek istememiş ve maddede de belirtildiği üzere, vazgeçilen alacağın borçlunun defterinde özel bir karşılık hesabına alınarak üç yıl çıkacak zararla mahsup edilmek üzere bekletilebileceği hükmüne yer vermiştir. Ancak, alacaktan vazgeçildiği yılın sonundan başlamak üzere üçüncü yıl sonuna kadar zararla itfa edilmeyen karşılık, dönem kazancına eklenerek vergiye tabi tutulur. Borçlu yönünden yapılması gereken kayıtlar ise aşağıdadır (VUK, md.324). / 320 SATICILAR 321 BORÇ SENETLERİ 549 ÖZEL FONLAR 549.10 Vazgeçilen Borçlar Karşılığı Borcun ortadan kalktığında yapılacak kayıt XXX XXX XXX / Üç yıl içindeki yapılacak zarar mahsuplarında veya 3 üncü yılda kalan tutar olması durumunda yapılacak muhasebe kaydı aşağıdaki gibi olacaktır. - 111 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi / 549 ÖZEL FONLAR 549.10 Vazgeçilen Borçlar Karşılığı 671 ÖNCEKİ DÖNEM GELİR VE KÂRLARI Vazgeçilmiş borcun üç yılın sonunda gelir hesabına devri XXX XXX / 8.6. Reeskont Dönemsellik esası, tahakkuk esasına göre tespit edilen gelir ve giderlerin sadece câri döneme ait olan kısmının dikkate alınmasını ifade eder. Dönemsellik ilkesinin bir sonucu olarak reeskontu; değerleme günü itibariyle senede bağlı alacak ve borç tutarı içinde yer alan veya aldığı varsayılan vade farkının (faizin) ayıklanıp ilgili olduğu döneme aktarılmasını sağlayan bir değerleme işlemi olarak tanımlamak mümkündür. Reeskont işlemi sayesinde senetli alacak ve borçlar değerleme günü kıymetine irca edilmiş olur. Bunun anlamı ise, senedin mukayyet değeri ile değerleme günündeki değeri arasındaki farkın dönem matrahından düşülmesi veya dönem matrahına eklenmesidir (Toroslu, 2008, s.1). Değerleme günü ile senedin vade tarihi arasındaki süreye isabet eden vade farkının gelir ve giderin içerisinden çıkartılması sonucu, henüz elde edilmemiş bir gelir ile gerçekleşmemiş bir giderin vergi matrahını etkilemesi bu şekilde önlenmiş olunmaktadır. Diğer bir deyişle, reeskontta amaç, senede bağlı alacak ve borcun değerleme günü itibariyle net (peşin) değerinin bulunması ve kârzararın bu değere göre tespit edilmesidir (Değer, 2009, s.1). 213 Sayılı VUK’nın Alacak Senetleri ile ilgili 28l’inci maddesinin konuya ilişkin hükmü şöyledir; "Vadesi gelmemiş senede bağlı alacaklar - 112 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi değerleme gününün kıymetine irca olunabilir. Bu takdirde, senette faiz nispeti açıklanmış ise bu nispet, açıklanmamışsa Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın resmi iskonto haddi uygulanır". Vergi Usul Kanunu çerçevesinde senede bağlı alacak veya borçların reeskont işlemine tabi tutulması ile ilgili bazı hususlar aşağıda verilmiştir (Sipahi, 2002, s.1). Alacak veya borcun işletme faaliyetiyle ilgili olması, Alacak veya borcun senede bağlı olması, Alacak veya borç senedinin vade içermesi, Alacak veya borç senedinin değerleme günü itibariyle vadesinin gelmemiş olması, Alacak veya borç senedinin değerleme günü itibariyle işletmenin aktifinde ya da pasifinde yer alması, Alacak senetleri reeskonta tabi tutuluyorsa borç senetlerinin de reeskonta tabi tutulması, Câri dönem reeskont hesaplarının izleyen dönemde kapatılmalıdır. 8.6.1. Reeskont İle İlgili Özellikli Durumlar Reeskont işleminde özellik arz eden bazı durumlar da aşağıda belirtilmiştir. 1) Bankalara teminata gönderilen alacak senetlerinin bankaya rehin edilmiş olması bu senetlerin alacak senedi olma özelliğini ortadan kaldırmaz. Aynı şekilde bankaya tahsile gönderilen senetlerde banka sadece işletme adına tahsil ile görevli olduğundan, henüz tahsil edilmemiş olan senet üzerindeki işletmenin tasarruf (sulh, ibra ve feragat vb) hakkı ortadan kalkmaz. Bu yüzden bankaya ister tahsile, ister teminata gönderilen senetler ile işletmenin portföyündeki senetler açısından reeskont uygulaması yönünden bir fark yoktur (Öngen, 2000, s.239). - 113 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi 2) İşletmenin esas faaliyeti ile ilgili olmayan senetlere reeskont işlemi uygulanmaz. Örneğin, hatır senetleri gerçek bir mal ve hizmet bedelinin karşılığı olmayıp şahsi bir kefalet niteliğindedir. 3) Avans niteliğindeki senetlerde de reeskont işlemi yapılmaz. Çünkü, yapılan satış sözleşmesi ile satışın yapıldığı iki tarih arasında kalan senetler gerçekte sipariş avansı mahiyetindedirler. Mal ya da hizmet satışı ile oluşan hasılat kaydından önce alınan bu senetlerin hasılatla ilişkisi olmamasından ötürü, aktife alınması yerine bilançonun pasifinde yer alan 340 Alınan Sipariş Avansları Hesabı’nda izlenmesi daha doğrudur (Öngen, 2000, s.241). 4) Vergi Usul Kanunu'nun 323’üncü maddesine göre şüpheli hale gelen senetler, karşılık ayırmak suretiyle giderleşirler. Dolayısıyla, şüpheli alacaklar için ayrıca reeskont hesaplayarak kayıtlara tekrardan gider olarak alınması mümkün değildir. 5) Reeskont uygulaması yapılırken, bütün alacak senetlerinin reeskonta tabii tutulması gerekmektedir. Bir kısmının reeskonta tabi tutulması, diğer bir kısmının tabi tutulmaması yani kısmi reeskont uygulaması, değerleme günü itibariyle gerçek borç ve alacağın tespit edilmesi açısından doğru değildir. Ancak Danıştay’ın 4’üncü dairesinin 28.04.1986 tarih ve E: 1985/5206, K: 1986/1684 sayılı kararında, kısmi reeskont uygulamasının mümkün olduğu şeklinde karar verilmiştir (Öztürk, 2006, s.129). 6) İflas eden bir kimseye ait senetler için reeskont işlemi uygulanmaz. Çünkü, bu tür alacaklar borçlu olan kişinin iflasının açılması ile vadesi gelmiş (muaccel) olur. Oysa reeskont uygulanabilmesi için değerleme gününde henüz senedin vadesinin gelmemiş olması gerekir. 7) Vadeli satış işlemlerinde alacak senetleri çoğu zaman katma değer vergisini de içermektedir. Alacak senetleri içinde yer alan katma değer vergileri için reeskont ayrılması mümkündür. Reeskont işlemi açısından senetlerin katma değer vergisini de içermesi özellikli bir durumdur. Maliye - 114 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi Bakanlığı’nca verilen 10.08.2001 tarih ve 29-2950-281-56/42547 sayılı özelgede; “Ekonomik faaliyetlerin doğal bir sonucu olarak ortaya çıkan ve satışlar sırasında satış bedeli ile birlikte alacak senedinin bedelini oluşturan KDV, işletme alacaklarının unsurunu teşkil eden ve doğrudan doğruya mal veya hizmetin satılmasından kaynaklanan bir alacak olması nedeniyle reeskont uygulanmasının alacak senedi içerisinde yer alan katma değer vergisi dâhil bedel üzerinden yapılması mümkün bulunduğu” belirtilmiştir. Tahsil edilemeyen katma değer vergisine karşılık ayrılıp ayrılamayacağı konusundaki tartışma, Maliye Bakanlığı’nca 05.05.2004 Tarihli Resmi Gazete 25453 sayıyla yayımlanan 334 sıra no’lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile sona erdirilmiş ve tahsil edilemeyen katma değer vergisi için şüpheli ticari alacaklar karşılığı ayrılabileceği yönünde açıklama yapılmıştır. Tebliğin V’inci bölümünde konuyla ilgili yapılan açıklama aşağıda verilmiştir. “Vergi Usul Kanunu’nun 323’üncü maddesinde bir alacağın şüpheli alacak olarak değerlendirilmesinde aranılan şartlar gösterilmiştir. Katma değer vergisi, ekonomik faaliyetlerin doğal bir sonucu olarak ortaya çıkan ve işletmenin alışları sırasında ödediği, işletme alacaklarının bir unsurunu teşkil eden ve doğrudan doğruya mal (veya hizmet) tesliminden (veya ifasından) kaynaklanan bir alacaktır. Bu itibarla, katma değer vergisinden kaynaklanan alacak için şüpheli alacak karşılığı ayrılabilmesi; yukarıdaki madde hükmünde yer alan şartların mevcut olması, alacağın ilgili dönemin kayıtlarına girmesi ve katma değer vergisi beyannamelerinde beyan edilmesi halinde mümkün olacaktır.”. 8) Reeskont işleminin amacı, gelecekteki nominal değeri bilinen alacakların veya borçların bugünkü değerine indirgenmesi olduğuna göre, özün önceliği kavramı gereği vadeli çeklerin de reeskont işlemine tabi - 115 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi tutulması gerekir (konu ile ilgili bilgi 101 Alınan Çekler Hesabı’nda anlatılmıştır. 9) Yıllara sâri inşaat onarma işlerinde dönem kazancı, Gelir Vergisi Kanunu’nun 42’inci maddesi uyarınca, işin bittiği yıl kati olarak tespit edilir ve tamamı o yılın geliri sayılarak, işin bittiği yıl beyannamesinde gösterilir. Bu nedenle, birden fazla yıla sirayet eden inşaat onarma işleri dolayısı ile alınan alacak senetleri için, ancak işin bittiği yıl itibarı ile reeskont hesaplaması yapılabilmektedir. Çünkü işin bittiği yıl itibariyle kayıtlara gelir olarak intikal ettirilip ticari kazancın tespitinde dikkate alınmaktadır. Yıllara sâri inşaat ve onarma işi ile ilgili iş bitmeden, önceki yıllarda alınan alacak senetleri kayıtlarda alındığı dönemin gelir unsuru olarak dikkate alınmadığı için reeskont hesaplamasına tabi tutulamaz (Toroslu, 2008). 10) Dikkate alınacak faiz (iskonto) oranı, VUK’nın 281 ve 285’inci maddeleri uyarınca, senette faiz oranı açıklanmışsa bu oran, faiz oranı açıklanmamış Türk Lirası senetlerde; TCMB’nin kısa vadeli avans işlemlerinde uygulanan faiz oranı, yabancı para cinsinden senetlerde ise değerleme gününde geçerli olan Londra Bankalar Arası Faiz Oranı (LİBOR) esas alınacaktır. Dövizli senetlerin reeskont tutarı önce döviz bedeli üzerinden hesaplanır daha sonra bu tutar kur değerlemesine tabi tutularak reeskont tutarına ulaşılır. 8.6.2. Reeskont Tutarının Hesaplanması Reeskont, vadesi gelmemiş senede bağlı alacak ve borçların değerleme gününün kıymetine irca edilmesi işlemidir. Bu, aynı zamanda mukayyet değer ile değerleme günündeki değer arasındaki farkın dönem matrahından düşülmesi veya matrahına eklenmesi anlamına gelmektedir. Böylece senede bağlı alacak ve borçlar tasarruf değeri ile değerlenmiş olacaktır. - 116 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi Vergi Usul Kanunu 264. maddesine göre; Tasarruf değeri, iktisadi kıymetin değerleme gününde sahibi için arz ettiği gerçek değer olup, reeskont işlemi ile senedin bugünkü değerinin bulunduğu dolayısıyla, sahibi için arz ettiği gerçek değerin hesaplandığı kabul edilmektedir. Reeskont işleminin amacı; senede bağlı alacak ve borçların gelecekteki vadeleri ile bilanço günü arasındaki zaman farkının senedin değerine olan etkisinin ölçülmesi, bir başka deyişle değerleme günü itibariyle vadeleri henüz gelmemiş olanların değerleme günü câri değerine indirgeme işlemidir. Reeskont tutarı halihazır değer üzerinden hesaplanmalıdır. Halihazır değer üzerinden reeskont hesaplanmasına “İç İskonto” yöntemi denir. Dış iskonto formülü ile direkt olarak iskonto miktarını hesaplamak mümkündür. Reeskont hesaplamasında iç iskonto yöntemi yada dış iskonto yönteminin uygulanacağı konusunda yapılan tartışmalar Danıştay 4. Dairesinin kararı ile açıklığa kavuşmuştur. Bu konuda Danıştay’ın 4.dairesinin 27.03.1989 tarih ve E: 1986/5710, K: 1989/1486 sayılı kararında iç iskonto yönteminin uygulanacağı karara bağlanmıştır. Ayrıca, 02.03.1995 yılında Maliye Bakanlığı’nın yayınladığı 238 sıra no’lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nde bu konuya açıklık getirerek, reeskont işlemlerinde iç iskonto uygulanacağı belirtilmiştir. İç iskonto yöntemi, senet üzerindeki vadeye kadar olan gün farkı ve faiz (iskonto) haddi dikkate alınarak, senedin halihazır değeri üzerinden iskonto tutarı hesaplanması esasına dayanır. Formül aşağıda verilmiştir. F : F= A – {A x 360/[360+(m x t)]} A : t : m: Hesaplanan iskonto tutarı Senedin nominal değeri Senedin vadesine kalan gün sayısı Faiz (iskonto) oranı Alacak senetlerine reeskont yapılacaksa, borç senetlerin de reeskont yapılmalı ve her iki işlem de ayrı yarı kayıt altına alınmalıdır. - 117 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi Örnek) İşletmenin 31.12.2015 tarihinde portföyünde 60 gün vadeli 1.000.000 TL tutarında bir alacak senedi bulunmaktadır. İskonto oranı %9’dur. F= A – {A x 360/[360+(m x t)]} F= 1.000.000 – {1.000.000 x 360/[360+(0.09 x 60)]} F= 1.000.000 – 985.221 = 14.779 TL 31/12/2015 657 REESKONT FAİZ GİDERLERİ 122 ALACAK SENETLERİ REESKONTU Dönem sonu alacak senetlerinin reeskont kaydı 14.779 14.779 / Yukarıdaki 985.221 TL senedin 31.12’deki peşin (net) değerini belirtirken, 14.779 TL’de 31.12 tarihi itibariyle senedin gerçekleşmemiş faiz tutarıdır. ../../2016 122 ALACAK SENETLERİ REESKONTU 647 REESKONT FAİZ GELİRLERİ Alacak senetlerinin reeskont tutarının kapatılması 14.779 14.779 / 122 Alacak Senetleri Reeskontu hesabı, bilanço gününde, senetli alacakların tasarruf değeri ile değerlenmesini sağlamak üzere alacak senetleri için ayrılan reeskont tutarlarının izlenmesinde kullanılır. Hesaplanan reeskont tutarları bu hesaba alacak, 657 Reeskont Faiz Giderleri Hesabı’na borç yazılır. İzleyen dönemde bu hesap 647 Reeskont Faiz Gelirleri Hesabı’na aktarılarak kapatılır. Örnek) İşletmenin 31.12.2015 tarihinde portföyünde 60 gün vadeli 500.000 TL tutarında bir alacak senedi bulunmaktadır. İskonto oranı %9’dur. - 118 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi F= A – {A x 360/[360+(m x t)]} F= 500.000 – {500.000 x 360/[360+(0.09 x 60)]} F= 500.000 – 492.611 = 7.389 TL 31/12/2015 322 BORÇ SENETLERİ REESKONTU 647 REESKONT FAİZ GELİRLERİ Dönem sonu borç senetlerinin reeskont kaydı 7.389 7.389 / Yukarıdaki 492.611 TL senedin 31.12’deki peşin (net) değerini belirtirken, 7.389 TL’de 31.12 tarihinde senedin gerçekleşmemiş faiz tutarıdır. Borç senetleri için hesaplanan reeskont tutarları pasif düzenleyici bir hesap olan 322 Borç Senetleri Reeskontu Hesabı’nın borcuna kaydedilirken, 647 Reeskont Faiz Gelirleri Hesabı’na gelir kaydedilir. 122 Alacak Senetleri Reeskontu ve 322 Borç Senetleri Reeskontu Hesapları, ertesi dönem açılış kaydından sonra (veya ilgili senetlerin ödenmesi yapılınca) yazılacak iki yevmiye kaydı ile kapatılırlar. ../../2016 122 ALACAK SENETLERİ REESKONTU 647 REESKONT FAİZ GELİRLERİ Alacak senetlerinin reeskont tutarının kapatılması 14.779 14.779 / ../../2016 657 REESKONT FAİZ GİDERLERİ 322 BORÇ SENETLERİ REESKONTU Borç senetlerinin reeskont tutarının kapatılması / - 119 - 7.389 7.389 Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi Dövizli senetlerde, reeskont tutarı önce döviz bedeli üzerinden hesaplanır. Daha sonra bu tutar kur değerlemesine tabi tutularak reeskont tutarına ulaşılır. Aşağıda sadece alacak senetleri için bir örnek verilmiştir. Örnek) İşletmenin aktifinde 31.12.2015 tarihi itibariyle 100 gün vadeli $ 10.000 (25.000 TL olarak kayıtlı) tutarında alacak senedi vardır. Senede uygulanacak Londra Bankalar Arası Faiz Oranı % 12 olarak belirtilmiştir. Dönem sonu kur 1 Dolar 3.00 TL’dir. Dövizli senetlerde reeskont tutarı önce döviz bedeli üzerinden hesaplanır. F= A – {A x 360/[360+(m x t)]} F= 10.000 – {10.000 x 360/[360+(0.12 x 100)]} F= $ 10.000 – $ 9.677 = $ 323 Bulunan $ 323, kur değerlemesine tabi tutularak reeskont tutarına ulaşılır. 31/12/2015 657 REESKONT FAİZ GİDERLERİ 122 ALACAK SENETLERİ REESKONTU Dövizli alacak senetlerinin reeskont kaydı $ 323 x 3.00 TL = 969 TL 969 969 / Bir sonraki yıl açılış kaydından sonra bu 122 Alacak Senetleri Reeskont hesabının iptal kaydı unutulmamalıdır. Reeskont hesaplandıktan sonra ayrıca senedin kur değerlemesi işlemi de yapılmalıdır. $ 10.000 tutarındaki senet 25.000 TL olarak kayıtlı ve 31.12.2015 tarikindeki kur 1 dolar 3.00 TL olduğuna göre yapılacak kayıt aşağıda verilmiştir. - 120 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi 31/12/2015 121 ALACAK SENETLERİ 646 KAMBİYO KÂRLARI Dövizli alacak senedinin değerlemesi $ 10.000 x 3.00 TL = 30.000 TL 30.000 – 25.000 = 5.000 TL 5.000 5.000 / Bir sonraki yıl açılış kaydından sonra bu 122 Alacak Senetleri Reeskont hesabının iptal kaydı unutulmamalıdır. 8.6.3. İleri Tarihli Çekler Ve Reeskont İleri tarihli çekler, vadeli bir alacak reeskont işlemine tabi tutulabilir. Konu ile ilgili yasal düzenlemeler şu şekildedir. Maliye Bakanlığı’nın Gelir İdaresi Başkanlığının 30.04.2013 tarihinde VUK-64/2013-9/ Vadeli Çeklerde Reeskont Uygulaması-2 sayısı ile yayımladığı, Vergi Usul Kanunu Sirküler/64 ‘de; ileri düzenleme tarihli çeklerin değerleme gününde vadesi gelmemiş senetlere bağlı olarak reeskont uygulamasından yararlanabileceği duyurulmuştur. Bu durumda 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 281 ve 285 no’lu maddelerinde alacak ve borç senetlerinin mukayyet değerleriyle değerleneceği açıklanmıştır. Ayrıca, vadesi gelmemiş olan senede bağlı borçların ve alacakların değerleme günü kıymetine irca olunması halinde senette faiz nispeti açıklanmışsa bu nispet, açıklanmamışsa Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın resmi iskonto haddinde bir faiz uygulanır hükmü yer almaktadır. Vergi mükellefleri Alınan Çeklere ve Verilen Çeklere 30.04.2013 tarihinden itibaren reeskont hesaplayabilecek ve hesaplama sonucu çıkan gelir ve giderlerini kayıt edebileceklerdir. Bu noktada hatırlatılması gereken en önemli husus alınan çeklere reeskont uygulayanlar verilen çeklere de reeskont uygulamak zorundadır. Diğer bir önemli ayrıntı ise, - 121 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi hatır çeklerine ve şüpheli hale gelmiş çeklere reeskont uygulanmasının mümkün olmadığıdır. Fakat, çeklerle ilgili alınan çeklerin reeskontu veya verilen çeklerin reeskontu adında Tekdüzen Hesap Planı’nda hesaplar bulunmamaktadır. Bu yüzden çeklerin ilgili senet hesaplarına 31.12.20XX tarihinde devir yapılması kesin gereklidir. Müşterilerden alınan çeklerin 101 Alınan Çekler Hesabı’ndan çıkartılıp “121 Alacak Senetleri Hesabı’na, aynı şekilde ileri tarihli verilen çeklerin de ilgili hesaptan çıkartılıp, 321 Borç Senetleri Hesabı’na devri gereklidir. Örnek) İşletmenin portföyünde bulunan 31.12.2015 tarihinden sonraki 50.000 TL’lik ileri tarihli alınan çek ile 30.000 TL’lik verilen çekin özün önceliği kavramı gereği ilgili hesaba aktarılmıştır. 31/12/2015 121 ALACAK SENETLER 121.50 İleri Tarihli Alınan Çekler 101 ALINAN ÇEKLER 101.01 Çek Portföyü İleri tarihli çeklerin alacak senetleri hesabına devri 31/12/2015 103 VERİLEN ÇEKLER VE ÖDEME EMİRLERİ 103.01 Verilen Çekler 321 BORÇ SENETLERİ 321.02 İleri Tarihli Verilen Çekler Vadeli verilen çeklerin 321 no’lu hesaba aktarılması 50.000 50.000 30.000 30.000 / Örnek) İşletme, müşterilerinden aldığı ileri tarihli çekleri 121 Alacak Senetleri Hesabı’na devrettikten sonra, 05.03.2016 tarihine ait 50.000 TL’lik bir müşteri çekini reeskonta tabi tutamaya karar vermiştir. Bu çekin hesaplanmış reeskont tutarı ise 5.000 TL’dir. - 122 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi 31/12/2015 657 REESKONT FAİZ GİDERLERİ 122 ALACAK SENETLERİ REESKONTU 122.50 İleri Tarihli Alınan Çekler Alınan çekin reeskont kaydı 5.000 5.000 / Örnek) İşletme, satıcısına verdiği ileri tarihli çeklerini 321 Borç Senetleri Hesabı’na devrettikten sonra, 11.02.2016 tarihine ait 30.000 TL’lik bir kendi çekini reeskonta tabi tutamaya karar vermiştir. Bu çekin hesaplanmış reeskont tutarı ise 3.000 TL’dir. 31/12/2015 322 BORÇ SENETLERİ REESKONTU 322.02 İleri Tarihli Verilen Çekler 647 REESKONT FAİZ GELİRLERİ Verilen çeklerin reeskont kaydı 3.000 3.000 / Yukarıda yapılan dönem sonu kaydında yer alan 122 Alacak Senetleri Reeskontu Hesabı ile 322 Borç Senetleri Reeskontu Hesabı, 2016 yılının açılış kaydından sonra kapatılması gerekir. Bu kayıtları aşağıda verilmiştir. 01/01/2016 122 ALACAK SENETLERİ REESKONTU 122.50 İleri Tarihli Alınan Çekler 647 REESKONT FAİZ GELİRLERİ Devreden alınan çekler reeskontunun kapatılması 01/01/2016 657 REESKONT FAİZ GİDERLERİ 322 BORÇ SENETLERİ REESKONTU 322.02 İleri Tarihli Verilen Çekler Devreden verilen çekler reeskontunun kapatılması / - 123 - 5.000 5.000 3.000 3.000 Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi 9. STOKLAR Bu grup, işletmenin satmak, üretimde kullanmak veya tüketmek amacıyla edindiği; ilk madde ve malzeme, yarı mâmul, mâmul, ticari mal, yan ürün, artık ve hurda gibi bir yıldan az bir sürede kullanılacak olan veya bir yıl içerisinde nakde çevrilebileceği düşünülen varlıklardan oluşur. Faturası gelmemiş stoklar, ilgili bulundukları kalemin içinde gösterilir. 9.1. Üretimle ilgili Stoklar Üretimde veya diğer faaliyetlerde kullanılmak üzere işletmede bulundurulan hammadde, yardımcı madde, işletme malzemesi, ambalaj ve diğer malzemelerin izlendiği hesaptır. Maliyet muhasebesi konularının kapsamında olan bu hesapların çok fazla detayına girmeden, 7/A seçeneğini göre fiili maliyet sistemini uygulayan işletmelerin muhasebe kayıtlarına yer verilecektir. Dönemin üretimle ilgili maliyet hesaplarından hammadde, işçilik ve genel üretim giderleri ile ilgili dönem içi yevmiye kayıtları aşağıda verilmiştir. Bu kayıtların veriliş amacı mamul maliyetinin oluşmasında kullanılacak olan kayıtlara ve özellikle 151 Yarı Mamuller-Üretim Hesabı’nın oluşmasını anlatabilmektir. / 710 DİREKT İLK MADDE VE MALZEME GİDERLERİ 150 İLK MADDE VE MALZEME XXX XXX / 720 DİREKT İŞÇİLİK GİDERLERİ 360 ÖDENECEK VERGİ VE FONLAR 361 ÖDENECEK SOSYAL GÜVENLİK KESİNTİLERİ 335 PERSONELE BORÇLAR / - 124 - XXX XXX XXX XXX Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi / 730 GENEL ÜRETİM GİDERLERİ 730.0 İlk Madde ve Malzeme Giderleri 730.1 İşçi Ücret ve Giderleri 730.2 Memur Ücret ve Giderleri 730.3 Dışarıdan Sağlanan Fayda ve Hizmetler 730.4 Çeşitli Giderler 730.5 Vergi Resim ve Harçlar 730.6 Amortisman ve Tükenme Payları 730.7 Finansman Giderleri 150 İLK MADDE VE MALZEME 360 ÖD. VERGİ VE FONLAR 361 ÖD. SOSY. GÜV. KESİNTİLERİ 335 PERSONELE BORÇLAR 100 KASA 320 SATICILAR 373 MALİYET GİD.KARŞILIKLARI 381 GİDER TAHAKKUKLARI 257 BİRİKMİŞ AMORTİSMANLAR 268 BİRİKMİŞ AMORTİSMANLAR 300 BANKA KREDİLERİ XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX XXX / Maliyet dönemi sonunda, 710, 720 ve 730 Hesap’larının ilgili üretim dönemine ait parasal tutarları ortaya çıkmıştır. Bu hesapların, ilgili yansıtma hesapları ile 151 Yarı Mamuller - Üretim Hesabı açılır. Sadece üretimle ilgili olarak yapılacak yansıtma kayıtları ve sonrasına ait kayıtlar aşağıdadır. / 151 YARI MAMULLER - ÜRETİM 711 DİREKT İLK MADDE VE MALZEME GİDERLERİ YANSITMA HESABI 721 DİREKT İŞÇİLİK GİDERLERİ YANSITMA HS. 731 GENEL ÜRETİM GİDERLERİ YANSITMA HESABI Dönemin üretim maliyetinin yansıtma hesapları ile oluşturulması / - 125 - XXX XXX XXX XXX Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi Yukarıdaki kayıtta, fiilen ortaya çıkan tutarlar yansıtma hesapları ile ilgili üretim hesabına aktarılarak, câri döneme ait üretim maliyeti oluşturulur. Bu kayıttan sonra yapılması gereken yansıtma hesapları ile fiili gider hesaplarının karşılaştırılıp kapatılmasıdır. / 711 DİREKT İLK MADDE VE MALZEME GİDERLERİ YANSITMA HESABI 721 DİREKT İŞÇİLİK GİDERLERİ YANSITMA HESABI 731 GENEL ÜRETİM GİDERLERİ YANSITMA HESABI 710 DİREKT İLK MADDE VE MALZEME GİDERLERİ 720 DİREKT İŞÇİLİK GİDERLERİ 730 GENEL ÜRETİM GİDERLERİ Yedili hesapların karşılıklı kapatılması XXX XXX XXX XXX XXX XXX / Unutulmaması gereken, tüm stok hesaplarındaki parasal tutarların aslında maliyet olduğudur. Diğer bir deyişle, tüm stok hesapları maliyetle takip edilir. 151 no’lu hesabın adının Yarı Mamuller - Üretim olmasından ötürü bu hesap; hem yarı mamullerin, maliyetini hem de üretimin maliyetini anlatacaktır. Hesabı’nın defteri kebiri ile anlatımı aşağıda verilmiştir. Borç 151 Yarı Mamuller – Üretim Hesabı Alacak Hesabın Borç Tarafındaki Hesabın Alacak Tarafındaki Parasal Tutarlar Parasal Tutar DÖNEMİN ÜRETİM DÖNEMİN MAMUL MALİYETİ MALİYETİ Hesabın Borç Bakiyesi ise, Dönem Sonu Yarı Mamul Stokların Maliyetini (DSYMS) Üretimi tamamlanan mamullerin satış ambarına alınması gerekmektedir. Bu işlem için de, 151 Yarı Mamuller - Üretim Hesabı’nın alacak tarafından dönemde tamamlanan mamullerin, maliyeti ile çıkış - 126 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi yapılarak satış ambarını takip eden 152 Mamuller Hesabı’nın borcuna kaydedilmelidir. / 152 MAMULLER 151 YARI MAMULLER - ÜRETİM Mamul maliyetinin ilgili hesaba alınması XXX XXX / Üretimi tamamlanamamış mamullere isabet eden tutar ise, 151 Yarı Mamuller - Üretim Hesabı’nın bakiyesi olarak dönem sonunda kalır. Kalan bu parasal tutarın adı dönem sonu yarı mamul stok (DSYMS) maliyetidir. 152 Mamuller Hesabı’na alınan ve satışa hazır mamullerin satılması durumunda ilgili satış kaydının yapılması ve bu satış kaydından sonra da satılan mamullerin maliyet kaydının yapılması gerekir. Bu iki kayıt ve 152 Mamuller Hesabı’nın defteri kebir bilgileri aşağıda verilmiştir. / 120 ALICILAR 600 YURTİÇİ SATIŞLAR 391 HESAPLANAN KDV Mamullerin kredili (veresiye) satış kaydı XXX XXX XXX / / 620 SATILAN MAMULLER MALİYETİ 152 MAMULLER Satılan mamullerin maliyet kaydı XXX XXX / Borç 152 Mamuller Hesabı Alacak Hesabın Borç Tarafındaki Hesabın Alacak Tarafındaki Parasal Tutarlar Parasal Tutar SATIŞA HAZIR MAMULLERİN SATILAN MAMULLERİN MALİYETİ MALİYETİ Hesabın Borç Bakiyesi ise, Dönem Sonu Mamul Stokların Maliyeti (DSS) - 127 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi 9.2. Ticari Mallar Ticari mallar hesabı alış maliyeti ile takip edilir. Bu kavram satılan ticari mallar maliyetini de etkilemektedir. Bu kavramın parasal anlamda belirlenmesinde işletmeler iki yöntem kullanmaktadırlar. Bu yöntemlerden biri aralıklı envanter alma öteki ise, aralıksız (devamlı, sürekli) envanter alma yöntemleridir. Satmak amacı ile satın alınan ve üzerinde herhangi bir işlem yapılmadan aynen satılacak olan varlıklara “ticari mal” denir. Tedbirli satın alma ve imal etme politikası gereği ve stok dönüş hızının düşüklüğü nedeniyle, bir yıldan daha fazla sürede elden çıkarılacağı veya kullanılacağı düşünülen stoklar ise, 293 Gelecek Yıllar İhtiyacı Stoklar Hesabı’nda izlenmelidir. Bu hesap, kullanım dönemi bir yılın altına inen stokların dönen varlıklardaki ilgili stok hesabına aktarılmasında, bu hesapta iken satılmasında veya fire ve zayiat vermesinde alacaklanır. Örnek) İşletme, stok devir hızı yüksek olan bir malın ucuza temin etmesinden ötürü iki yıllık ihtiyacı karşılamak üzere, aldığı bir parti malı bir yıldan daha fazla bir süre içinde kullanmayacağını düşündüğünden 450.000 TL’lik malı ilgili stok hesabına aktarmıştır. / 293 GELECEK YILLAR İHTİYACI STOKLAR 153 TİCARİ MALLAR Bir yıldan daha uzun süre kullanılmayacak ticari malın ilgili hesaba kaydı / - 128 - 450.000 450.000 Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi Ayrıca, çeşitli nedenlerle kullanılma veya hemen elden çıkarılma olanağını yitiren stoklar ise, 294 Elden Çıkarılacak Stoklar ve Maddi Duran Varlıklar Hesabı’na aktarılmalıdır. / 294 ELDEN ÇIKARILACAK STOKLAR VE MADDİ DURAN VARLIKLAR 153 TİCARİ MALLAR Elden çıkarılma olanağı olmayan ticari malların ilgili hesaba kaydı XXX XXX / 9.2.1. Ticari Malların Alış Maliyeti Vergi Usul Kanunu’nun 274’üncü maddesinde satın alınan ve imal edilen malın maliyet bedeliyle değerleneceği hükme bağlanmıştır. VUK'nın 274’üncü maddesi'nde satın alınan malların maliyet bedeline nelerin gireceği ya da nelerin girmeyeceği yönünde herhangi bir belirleme yapılmamıştır. Yalnızca değerleme ölçüsü maliyet bedeli olarak belirlenmiştir. Bu nedenle satın alınan malların maliyet bedelinin tespitinde, sadece Vergi Usul Kanunu’nun 262’inci maddesinde yapılan maliyet bedeli tanımına göre belirleme yapılacaktır. Bu tanımda malların maliyet bedeli, “iktisadi bir kıymetin elde edilmesi veyahut değerinin artırılması münasebetiyle yapılan ödemelerle bunlara ait bilumum giderlerin toplamını ifade eder” şeklindedir. Tanımdan da anlaşılacağı üzere satın alınan mallarda maliyet bedeli, satın alınan malın işletmenin deposuna girinceye kadar yapılan bütün harcamaları kapsar. Bu alım, hem yurt içinden hem de yurt dışından olabilir. Yurtiçinden satın alınan malın maliyet bedeline giren unsurlar ana başlıklar itibariyle aşağıdaki gibidir (Pehlivan, s.4). - 129 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi Malın satın alma bedeli, Malın işyerine getirilmesi için yapılan nakliye ve hammaliye giderleri, Malın alımı ile ilgili olarak ödenen sigorta giderleri, Alış komisyonları, Mal ile ilgili finansman giderleri, Malın işletmeye getirilmesi aşamasına kadar yapılan depolama Giderleri, Ekspertiz raporu giderleri. Yukarıda sayılan gider unsurları ile benzeri giderler işletme tarafından bizzat yapılmış olmaları halinde maliyet unsurları olarak kabul edilebilirler. Malın yurtdışından ithal edilmesi durumunda yurtiçinden satın almadan farklı bazı gider unsurlarının doğması söz konusu olmaktadır. Bu maliyet unsurları genellikle yurtiçinde satın alma durumunda katlanılan unsurlara ek olarak ithalat işleminin özelliği gereği ortaya çıkar. Bu giderler aşağıda verilmiştir. Malın ithali için ödenen gümrük vergisi, diğer vergi ve harç giderleri, Malın ithali için alınan kredilerin faizleri, komisyon ve finansman giderleri, - 130 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi Akreditifler için bankalara ödenen faiz, komisyon ve diğer giderler, İthalat teminatları için yapılan giderler, Gümrük komisyonu, ekspertiz raporları giderleri ve malın çekilmesi için yapılan diğer giderler. 9.2.2. Alış Maliyeti İle İlgili Diğer Giderler Yukarıdaki giderlerin yanında ithal edilen malın özelliği gereğince yapılan giderler de maliyet bedeline dâhil olan unsurlar arasındadırlar. Bu nedenle menşe şahadetnamesi ve lisans alınması için katlanılan giderler, malın sipariş ve yüklenmesi sırasında yapılan haberleşme giderleri, limanda yapılan giderler ve antrepo giderleri gibi gider unsurları da maliyet bedeline eklenmesi gereken giderler arasındadır. Bu giderlerle ilgi bilinmesi gereken bazı kurallar ve bu giderlere eklenebilecek bazı gider çeşitleri aşağıda verilmiştir. 9.2.2.1. Finansman Giderleri Yıl içinde işletme faaliyetlerinin sürdürülmesi amacıyla temin edilen krediler ve benzeri kaynaklar için ödenen faiz ve komisyon giderleri ile ithal edilen emtiaya bağlı olarak ortaya çıkan finansman giderlerinin dönem sonundaki stok maliyetiyle ilgilendirilip ilgilendirilmeyeceği hususunda gerekli açıklamalar Maliye Bakanlığı tarafından 02.03.1995 tarihinde 238 sıra no’lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği‘nde açıklanmıştır. Bu Tebliğ’de, Vergi Usul Kanunu’nda belirtilen satın alınan malın maliyet bedeli ile değerleneceği bu yüzden bir giderin maliyet bedeline dâhil olabilmesi için, iktisadi bir kıymetin edinilmesi veya değerinin artırılması için yapılan ödemeler ile bunlara benzer ek diğer giderlerden olması gerektiğinden, “İşletmelerin finansman temini maksadıyla bankalardan veya benzeri kredi müesseselerinden aldıkları krediler için ödedikleri faiz ve komisyon giderlerinden dönem sonu stoklarına pay vermeleri zorunlu bulunmamaktadır. Buna göre mükellefler söz konusu - 131 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi ödemelerini doğrudan gider olarak kaydedebilecekleri gibi, diledikleri takdirde stokta bulunan emtiaya isabet eden kısmını maliyete dâhil edebileceklerdir” hükmü yer almıştır. Yapılan bu açıklama ile finansman giderlerinin maliyetle ilişkilendirilmesi zorunlu olmaktan çıkartılarak, işletmelerin tercihine bırakılmıştır. 9.2.2.2. Kur Farkları Kur farkları ile ilgili durumda yine Maliye Bakanlığı tarafından 02.03.1995 tarihinde çıkartılan 238 sıra no’lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nde açıklanmıştır. Yapılan açıklamada konu ile ilgili olarak, “malın satın alınıp işletme stoklarına girdiği tarihe kadar oluşan kur farklarının maliyete intikal ettirilmesi zorunludur. Stokta kalan emtia ile ilgili olarak daha sonra ortaya çıkacak olumsuz kur farklarının ise, ilgili bulundukları yıllarda gider yazılması veya stokta bulunan emtiaya isabet eden kısmını maliyete intikal ettirilmesi mümkün bulunmaktadır” denmiştir. Diğer bir deyişle mükelleflerin seçimine bırakılmıştır. Malın işletmenin stoklarına girdiği tarihe kadar oluşan lehe kur farklarının maliyetten düşülmesi, daha sonrasında ortaya çıkan lehe kur farklarının ise doğrudan gelir yazılması veya malın maliyetinden düşülmesi, mükellefin tercihine bırakılmıştır (VUK 334 sıra no’lu Genel Tebliğ). 9.2.2.3. Alış İskontoları Malın alışları sonucunda satıcıdan elde edilen fiyat indirimleridir. İndirim olayı, malı alırken alış faturası üzerinde de gerçekleşebilir. Malı alırken yapılan alış faturası üzerindeki iskonto olayında KDV olmaz (KDV, md.25/a). KDV’nin söz konusu olabilmesi için alış sonrası gerçekleşmesi yani kasa ve miktar iskontosu olaylarının gerçekleşmesi şarttır. 26.04.2014 tarihinde 28983 sayı ile Resmi Gazete’de yayımlanan Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği’nin III. Matrah, Nispet ve İndirim bölümdeki A Matrah kısmında yer alan 6.1 İskontolarla ilgili açıklanmasında aşağıdaki gibidir. - 132 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi “3065 sayılı Kanunun (25/a) maddesi ile teslim ve hizmet işlemlerine ilişkin olarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen ticari teamüllere uygun miktardaki iskontoların, KDV matrahına dâhil olmadığı hükme bağlanmıştır. Buna göre, faturanın düzenlenmesini gerekli kılan mal teslimi veya hizmet ifasına bağlı olarak yapılan iskonto, aynı faturada yer alması ve ticari teamüllere uygun miktarda olması şartlarına bağlı olarak Katma Değer Vergisi matrahına dahil edilmez. Bu durumda, iskontoların Katma Değer Vergisi matrahına dâhil edilmemesi için aşağıdaki şartların bulunması gerekmektedir. a) Söz konusu iskontolar fatura ve benzeri vesikalarda gösterilmiş olmalıdır. b) İskontolar ticari teamüllere uygun miktarda olmalıdır. Bu iki şartın bir arada bulunmaması halinde iskontoların matrahtan indirilmesine imkân bulunmamaktadır. Bu nedenle, satılan mal ya da yapılan hizmet karşılığında düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilmeyip sonradan ya da yılsonlarında iskonto yapıldığının bir dekontla bildirilmesi veyahut ticari teamülleri aşan bir miktarda iskonto yapılması hallerinde, yapılan ya da bildirilen iskontolar bu bent hükmünden yararlanamaz.”. Ticari mal alışından sonra iskonto olayının elde edilmesi durumda ise, iki çeşit iskonto olayından söz edilebilir. Bu iskontolardan ilki, mal alış şartlarına göre yapılan erken ödeme veya diğer adı ile kasa iskontosudur. Mal alış sonrasında elde edilen bu kasa iskontosu, alınan malın elde etme maliyetinde bir azalış yaratır. Maliyeti azaltan bu iskonto tutarı, 153 Ticari Mallar Hesabı’nın bir alt hesabı olan Mal Alış İskontoları Hesabı’nın alacağına kaydedilir. İskontoyu yapan satıcı işletme ise, bu tutarı 611 Satış İskontoları Hesabı’nda takip etmesi gerekir. - 133 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi Örnek) Satıcı, mal satışından sonra erken ödemeden ötürü, işletmeye 10.000 TL iskonto yaptığını bildirmiştir. Ticari malın stokta bulunması durumunda İşlemin Tarihi 320 SATICILAR 153 TİCARİ MALLAR 153.05 Alış İskontoları 391 HESAPLANAN KDV Kasa iskontosunun kaydı 11.800 10.000 1.800 / Satıcı tarafından yapılan iskontonun geçerli olması için bir satış iskontosu faturasının alıcı tarafından düzenlenmesi gerekir. Faturayı düzenlenecek işletmede, iskonto olayını elde eden işletme olacağından (alıcı firma) burada kullanılması gereken KDV hesabı 391 Hesaplanan KDV Hesabı olmalıdır. Ticari malın satılması durumunda İşlemin Tarihi 320 SATICILAR 602 DİĞER GELİRLER 391 HESAPLANAN KDV Kasa iskontosunun kaydı 11.800 10.000 1.800 / İskontoyu yapan satıcının kaydı İşlemin Tarihi 611 SATIŞ İSKONTOLARI 191 İNDİRİLECEK KDV 120 ALICILAR Satıcının kasa iskontosu kaydı 10.000 1.800 11.800 / - 134 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi 9.2.2.4. Ciro Primi Sonradan oluşan iskonto olaylarından ikincisi de alınan mal miktarının belli bir büyüklüğü aşması sonucu oluşan miktar iskontosu veya diğer adı ile ciro primidir. Fatura ve benzeri belgelerde ayrıca gösterilmeyip, yıl sonralarında, belli bir dönem sonunda ya da belli bir ciro aşıldığında (satış primi, hasılat primi, yıl sonu iskontosu gibi adlarla) yapılan ödemeler ise, katma değer vergisine tabi olacaktır. 26.04.2014 tarihinde 28983 sayı ile Resmi Gazete’de yayımlanan Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği’nin III: Bölüm A Kısmının 6.1.’inci maddesi’nde “Fatura ve benzeri belgelerde ayrıca gösterilmeyip, yıl sonlarında, belli bir dönem sonunda ya da belli bir ciro aşıldığında (satış primi, hâsılat primi, yıl sonu iskontosu gibi adlarla) yapılan iskontolar esas itibarıyla, asıl işleme ilişkin KDV matrahının değişmesi sonucunu doğurmaktadır. Dolayısıyla, KDV matrahında değişiklik vuku bulduğu bu gibi durumlarda 3065 sayılı Kanun’un 35’inci maddesine göre düzeltme yapılması gerekmektedir. Bu itibarla, fatura ve benzeri vesikalarda gösterilmeyip belli bir dönem sonunda ya da belli bir ciro aşıldığında yapılan iskontolar nedeniyle KDV matrahında değişiklik vuku bulduğu hallerde düzeltme işlemi, alıcı tarafından satıcı adına bir fatura ve benzeri belge düzenlenmek ve bu amaçla düzenlenecek belgede, KDV matrahında değişikliğe neden olan iskonto tutarına ilk teslim veya hizmetin yapıldığı tarihte bu işlem için geçerli olan KDV oranı uygulanmak suretiyle yapılacaktır.” denmiştir. Elde edilen bu ciro primleri alıcı işletme için sattığı mallarla ilgili değildir. Yani, Yapılan anlaşma sonucunda satıcı firmadan daha çok satmak adına alınan mallara uygulanan ciro priminde satıcı firma bir nevi elde ettiği geliri alıcı işletme ile paylaşmaktadır. Çünkü, satıcı firma ile alıcı firma arasında düzenlenen sözleşmeye göre, alıcı firma sözleşmenin - 135 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi hükümlerine uygun olarak belli bir çabayı göstermiş veya belli bir hizmeti vermiştir ki, ek ödemeye (iskontoya) hak kazanmıştır. Yapılan bu hizmet karşılığı elde edilen gelir, işletmenin esas faaliyet konusu olan mal satışları ile ilişkili olduğundan bu ciro primi tutarının 60 Brüt Satışlar grubunda takip edilmesi gerekir. İşletme, ciro primi sonucu elde ettiği geliri 600 Yurtiçi Satışlar Hesabı’nda takip edebilir. Şayet işletme, 600 Yurtiçi Satışlar Hesabı’nda sadece yapmış olduğu satışları görmek istiyorsa, bu ciro primini bu gruba ait 602 Diğer Gelirler Hesabı’nda da takip edebilir. Her ne kadar Diğer Gelirler Hesabı’nın açıklamasında ciro primi yer almamakla birlikte, işletmenin esas faaliyetini oluşturan diğer hasılat kalemlerinin bu hesapta takip edilmesi gerekir. Aşağıda konu ile ilgili verilen örneklerde 602 Diğer Gelirler Hesabı kullanılmıştır. Örnek) Satıcı, yıl sonunda işletmeye 10.000 TL miktar iskontosu (ciro primi) yapmıştır. Nakdi ciro primi İşlemin Tarihi 320 SATICILAR 602 DİĞER GELİRLER 391 HESAPLANAN KDV Ciro priminin kaydı 11.800 10.000 1.800 / İskontoyu yapan satıcının kaydı İşlemin Tarihi 611 SATIŞ İSKONTOLARI 191 İNDİRİLECEK KDV 120 ALICILAR Satıcının ciro primi kaydı 10.000 1.800 11.800 / - 136 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi Örnek) Satıcı, yıl sonunda işletmeye 10.000 TL ciro primi yapmış ve karşılığında da aynı tutarda ticari mal göndermiştir. Ayni Ciro Primi İşlemin Tarihi 320 SATICILAR 602 DİĞER GELİRLER 391 HESAPLANAN KDV Ciro priminin kaydı İşlemin Tarihi 153 TİCARİ MALLAR 191 İNDİRİLECEK KDV 320 SATICILAR Ciro primine ait bedelsiz mal alımı 11.800 10.000 1.800 10.000 1.800 11.800 / Ciro primine nakdi veya aynı olsun bu tutar gelir kaydedilmelidir. Ciro primine karşılık bedelsiz mal gönderilmesi halinde ciro primi yine gelir olarak kaydedilirken, bu tutar aynı zamanda bedelsiz alınan malın, alış bedeli olarak da kaydedilir. Söz konusu mallar işletme aktifinde bu bedelle gösterilir. Kesinleşen Ciro priminin kaydı İşlemin Tarihi 181 GELİR TAHHAKKUKU 602 DİĞER GELİRLER Ciro priminin tahakkuku 10.000 10.000 / İskontoyu yapan satıcının kaydı İşlemin Tarihi 611 SATIŞ İSKONTOLARI 381 GİDER TAHAKKUKLARI Satıcının ciro priminin tahakkuk kaydı / - 137 - 10.000 10.000 Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi 9.2.2.5. Vade Farkları Vade farkları, mal bedelinin peşin ödenmemesi nedeniyle, peşin satış fiyatına ek olarak yapılan ödemelerdir. Vade farkları, malın alınma aşamasında belli olup, alış faturasında açıkça gösterildiği takdirde, , satıcı tarafından hasılatın bir parçası olarak 602 Diğer Gelirler Hesabı’nda muhasebeleştirilir. Çünkü, burada oluşan vade farkı satış tarihindeki vade farkıdır. Alıcı açısından ise, alış faturası üzerinde gösterilen vade farkı mal maliyetinin parçası olarak 153 Ticari Mallar Hesabı’nda muhasebeleştirilir. Örnek) A İşletmesi 1 Kasım 2015 tarihinde, peşin fiyatı 8.000 TL olan bir malı 2 ay vadeli olarak 10.000 TL’ye satmış, vade farkını düzenlediği satış faturasında göstermiştir. Alıcının yapması gereken muhasebe kaydı 01/11/2015 153 TİCARİ MALLAR 191 İNDİRİLECEK KDV 320 SATICILAR Vade farklı mal alımı 10.000 1.800 11.800 / Satıcının yapması gereken muhasebe kaydı 01/11/2015 120 ALICILAR 11.800 600 YURTİÇİ SATIŞLAR 602 DİĞER GELİRLER 391 HESAPLANAN KDV Satıcının vade farklı mal satışının kaydı / - 138 - 8.000 2.000 1.800 Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi Ancak emtianın alımı aşamasında söz konusu olmayıp, alıcının borcunu belirlenen vadede ödeyememesi gerekçesiyle doğan ve ayrıca fatura edilen vade farklarının ise, alıcı tarafından 780 Finansman Giderleri Hesabı’na, satıcı tarafından da 642 Faiz Gelirleri Hesabı’na kaydedilmelidir. Vade farklarına uygulanacak KDV oranı ise mal veya hizmetin oranı nispetindedir. Örnek) İşletme, 18.11.2015 tarihinde50.000 TL+KDV tutarındaki malı 7 gün vadeli almıştır. Malın bedelini vadesinde ödeyememesi üzerine satıcı 26.11.2015 tarihinde 500 TL + %18 KDV tutarındaki vade farkı faturası düzenleyip işletmeye göndermiştir. Alıcıya vade farkı faturası geldiğinde 26/11/2015 780 FİNANSMAN GİDERLERİ 191 İNDİRİLECEK KDV 320 SATICILAR Satıcıdan gelen vade farkı faturası 500 90 590 / Satıcı vade farkı faturası düzenlediğinde 01/11/2015 120 ALICILAR 590 642 FAİZ GELİRLER 391 HESAPLANAN KDV Satıcının düzenlediği vade farkı faturasının kaydı 500 90 / 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 24/c maddesinde vade farkı, fiyat farkı, faiz, prim gibi çeşitli gelirler ile servis ve benzer adlar altında sağlanan her türlü menfaat, hizmet ve değerlerin matraha dâhil olduğu hükmü altına alınmıştır. - 139 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi 9.2.3. Stokların Sayımı İşletmelerde stoklar aktifin önemli bir bölümünü oluşturduğundan stokların fiziki miktarlarının ve parasal tutarlarının belirlenmesi büyük önem arz eder. Çünkü stok tutarlarının olduğundan az veya çok olarak bilançoda gözükmesi, faaliyet sonucunda oluşacak kâr veya zararında daha az veya daha çok hesaplanmasına neden olur. Çünkü, stoklar olduğundan düşük gösterilirse, satılan ticari malların maliyeti yüksek olacağından kâr azaltılmış olur. Stoklar olduğundan yüksek gösterilirse satılan ticari mallar maliyeti düşük olacağından kâr artırılmış olur. Envanter listelerine alınması gereken stokları belirlerken bazı özel durumlar olabilir. Bu nedenle, mali kurumlara veya alacaklıların depolarına konarak rehin bırakılmış veya konsinye mallar ile satın alınmış ve belgeleri (sevk irsaliyesi ve/veya fatura) gelmiş ancak fiilen gelmemiş yoldaki mallar sayım listelerine dâhil edilmelidir. Mülkiyeti işletmeye ait olmayan işletmeye konsinye olarak bırakılmış malların, mülkiyeti henüz işletmeye ait olmayan yoldaki mallar sayım listelerine dâhil edilmemelidir. Satılmış ve muhasebeleştirilmiş ancak henüz alıcı firmaya yollanmamış mallar ile komisyonculara veya başka firmalara satılmak üzere gönderilen konsinye malların, teslim şartı ile alıcıya gönderilen henüz yoldaki malların mülkiyeti işletmenin üzerinde olduğundan sayım (envanter) listelerine dâhil edilmelidir. Yukarıdaki açıklamalardan anlaşılacağı üzere dönem sonunda sayımı yapılan malların işletmenin mülkiyetinde ve tasarrufu altında olması - 140 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi gerekir. Bu sayım esnasında kullanılamaz hale gelmiş, değerini ve vasfını kaybetmiş mallar mevcutsa, bunların da listelere dâhil edilmesi gerekir. İşletmenin mal stoklarının dönem sonunda fiili sayımı sonucu bulunan miktar ve tutarlarının ilgili defteri kebir hesaplarındaki tutar ile aynı olması gerekmektedir. Defter kayıtları ile fiili sayım sonucu bir fark varsa bu farkların düzeltilmesi gerekir. Bu durumda esas alınacak tutar, fiili sayım sonucu bulunan tutardır. Fiili sayım sonucu bulunan tutar ticari mallar hesabının bakiyesinden fazla ise, mal sayım fazlalığı söz konusudur. Fiili sayım sonucu bulunan bu fazlalığın ticari mallar hesabına giriş kaydı yapılmalıdır. Fiili sayım sonucu bulunan tutar ticari mallar hesabının bakiyesinden az ise, mal sayım noksanlığı söz konusudur. Fiili sayım sonucu bulunan bu azlığın ticari mallar hesabından çıkış kaydı yapılmalıdır. 9.2.4. Zayi Mallar Ve Katma Değer Vergisi Vergi Usul Kanunda yer alan değeri düşen mal kavramı ile (VUK, md.278) zayi olan mal kavramı arasında bir benzerlik bulunmakla birlikte, değeri düşen mallar fiziksel olarak kaybolmamakta, sadece parasal değeri düşmektedir. Zayi olan mallarda ise, mal fiziksel olarak tamamen yok olmaktadır. Kullanım süresi geçen veya bir başka biçimde kullanılamayacak hale gelen ve imha edilen mallar, zayi olan mal mahiyetinde düşünülebilir. İmalat veya satış sırasında meydana gelen fireler de, zayi olan mal kavramı dışında değerlendirilmektedir. Buradaki zayi mal kavramı içinde çalınma veya kaybolma suretiyle zayi olan mallarda yoktur. Çalınma konusu - 141 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi çalışmamızın ileriki kısımlarda ele alınmıştır. Ayrıca, malın tamamen yok olmaması, ancak değerinde önemli derecede düşüklük meydana gelmesi halinde malın zayi olması hükümleri geçerli olmayacaktır. Bu durumda malların zayi olması değil, düşük bedelle veya zararına satışı söz konusu olacaktır. Bu kapsamdaki konu da çalışmamızın değeri düşen mallar kısmında ele alınmıştır. Bu kısımda ele alınacak olan konu Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 30/c maddesinde; deprem, sel felaketi ve Maliye Bakanlığı’nın yangın sebebiyle mücbir sebep ilân ettiği yerlerdeki yangın dışında kalan, kaza veya yangın sonucu zayi olan malların takdir komisyonu kararına göre nasıl kayıt altına alınacağıdır. Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 30/c maddesi’nin dışında kalan kaza veya yangın sonucu zayi olan mallara ilişkin belirtiler ortadan kalkmadan önce, mahkeme, itfaiye vb. makamlara başvurarak olay tespit ettirilir. Tespit belgesi ile birlikte hesap dönemi içinde bağlı bulunan Vergi Dairesine başvurularak, emsal bedel tespiti istenir. Emsal bedel tespiti takdir komisyonlarınca yapılması gerekir. Takdir komisyonu kararına göre tespit edilen bedel, ticari ve kurum kazançlarının tespitinde gider olarak kabul edilir. Zayi olan ürünlerin giderleştirilmesi ile ilgili olarak Kocaeli Vergi Dairesi Başkanlığı’nın Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü’nün 27.08.2012 tarihinde B.07.1.gib.4.41.15.02-105[vuk 278-2012/11]-196 sayı ile yayımladığı özelge de “......kaza sonucu zayi olduğu belirtilen söz konusu malların 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 267’inci maddesinin 3’üncü bendine göre takdir komisyonunca takdir edilen emsal bedeli ile değerlenmesi ve bu bedel ile kayıtlı değeri arasındaki farkın kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmaktadır.” denilmiştir. İşletmelerin faaliyetlerine ilişkin olarak stoklarında mevcut olan ancak kullanım süresi geçen veya bir başka nedenle kullanılamayacak durumda olan malların, ilgili mevzuat uyarınca teşkil edilen ve Takdir Komisyonu - 142 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi huzurunda imha edilerek gider olarak dikkate alınabilmektedir. Takdir komisyonu dışında, ilgili mevzuat gereği görevli olan bakanlıkların veya yetkili kurumun görevlileri ve bu emtiayı imha etmeye yetkili müessese ile mükellefin temsilcilerinin de yer aldığı bir komisyon nezdinde imha işleminin yapılması ve bu durumun komisyon tarafından tutanakla tespit edilmesi halinde de imha edilen malların bedellerinin gider olarak dikkate alınabilecektir. Konu ile ilgili olarak İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı Mükellef Hizmetleri Katma Değer Vergisi Grup Müdürlüğü’nün 30.09.2013 tarih ve 39044742-KDV.29-1617 sayı ile verdiği özelgede “....Emtiaların imhasında genel uygulama, imhaların takdir komisyonu nezaretinde yapılmasıdır. Ancak son kullanma tarihi geçmiş veya bozuk olan ilaç, tıbbi malzeme, gıda, atık vb. emtianın insan sağlığına zararlı olabileceği ve acilen imha edilmesi mecburiyeti bulunan bu ürünlerin emsal bedellerinin takdir komisyonlarınca muayyen bir zamanda takdirinin mümkün olamayacağı hususları göz önüne alınarak; takdir komisyonuna başvurulmaksızın ilgili bakanlık veya yetkili kurum görevlilerinin de yer aldığı bir komisyon nezdinde tutanakla tespit edilmek suretiyle imha edilebilmesi Başkanlığımızca benimsenmiştir. Bu çerçevede imha edilecek emtianın niteliğine göre, ilgili mevzuat gereği görevli olan bakanlıkların veya yetkili kurumun görevlileri ve bu emtiayı imha etmeye yetkili müessese ile mükellefin temsilcilerinin de yer aldığı bir komisyon nezdinde imha işleminin yapılması ve bu durumun komisyon tarafından tutanakla tespit edilmesi gerekmektedir. İmha işleminin söz konusu tutanağa istinaden muhasebe kayıtlarına intikal ettirilmesi mümkün bulunmaktadır.” denilmiştir. Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 30/c maddesinde; deprem, sel felaketi ve Maliye Bakanlığı’nın yangın sebebiyle mücbir sebep ilân ettiği yerlerdeki yangın sonucu zayi olanlar hariç olmak üzere, zayi olan mallara ait KDV'nin indirim konusu yapılamayacağı hükme bağlanmıştır. Bu mallara ilişkin yüklenilen KDV’nin indirilemeyeceği konusunda - 143 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi 26.04.2014 tarihinde 28983 sayı ile Resmi Gazete’de yayımlanan Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği’nin III. Matrah, Nispet ve İndirim bölümdeki C İndirim kısmında yer alan 2.4 Kullanım Süresi Geçen veya Kullanılamayacak Hale Gelen Mallara İlişkin Yüklenilen KDV’nin İndirimi ile ilgili açıklaması aşağıdaki gibidir (Konuyla ilgili ayrıca 57 ve 60 no’lu Katma Değer Vergisi Sirkülerleri). “Mükelleflerin faaliyetlerine ilişkin olarak stoklarında mevcut olan ancak kullanım süresi geçen veya bir başka nedenle kullanılamayacak durumda olan malların iktisabı dolayısıyla yüklenilen KDV’nin, 3065 sayılı Kanunun (30/c) maddesi hükmü uyarınca indirim konusu yapılması mümkün değildir. Söz konusu malların ilgili mevzuat uyarınca teşkil edilen resmi komisyonlar veya Takdir Komisyonu huzurunda imha edilmesi durumunda da bu mallar ilişkin yüklenilen KDV indirilemez. Bu çerçevede, zayi olan mallara ait yüklenilen ve daha önce indirim konusu yapılan KDV’nin, imha tarihini kapsayan vergilendirme dönemine ait 1 no’lu KDV Beyannamesinin “İlave Edilecek KDV” satırına dâhil edilmek suretiyle indirim hesaplarından çıkarılması gerekmektedir.”. Bu hüküm uyarınca; Deprem, sel felaketi ve Maliye Bakanlığı’nın mücbir sebep ilan edilen yerde olması koşuluyla, malların kullanılamaz duruma gelmesi halinde, bu mallara ilişkin yüklenilen vergiler indirim konusu yapılabilecektir. Ancak, Maliye Bakanlığı’nca ilgili felaket sebebiyle mücbir sebep ilan edilmediği sürece, bu felaket sonucu zayi olan mal nedeniyle yüklenilen KDV’nin indirim konusu yapılması mümkün değildir. Kullanım süresi geçen veya bir başka biçimde kullanılamayacak hale gelen ve imha edilen mallar, zayi olan mal mahiyetinde olduğundan mükelleflerce bu malların iktisabı dolayısıyla yüklenilen KDV’nin indirim konusu yapılması da mümkün değildir, - 144 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi Takdir komisyonu kararınca fiziken var olduğu saptanan ve değeri (0) sıfır olarak belirlenen malların çürüme, bozulma veya kullanım süresinin geçmesi gibi sebeplerle takdir komisyonu gözetiminde imha edilmesi durumunda bu malların zayi olan mallar kapsamında değerlendirilmeyeceği, imha edilen söz konusu malların alımı sırasında yüklenilen ve alış faturalarında gösterilen katma değer vergisinin indirim konusu yapılması mümkün değildir, Malın tamamen yok olmaması, ancak değerinde önemli derecede düşüklük meydana gelmesi halinde malın zayi olması hükümleri geçerli olmayacaktır. Bu durumda malların zayi olması değil düşük bedelle veya zararına satışı söz konusu olacağından, bu malların iktisabı dolayısıyla yüklenilen KDV’nin indirim konusu yapılabilir, İmalat veya satış sırasında meydana gelen fireli mallar zayi olan mal kavramı dışında değerlendirilmektedir. Fire olarak kabul edilen malların alımında yüklenilen KDV indirim konusu yapılabilir, Alım, satım veya üretime bağlı olarak ortaya çıkan normal fireler KDV’nin 30’uncu maddesinin (c) bendi kapsamında değerlendirilmemelidir. Yasal düzenlemeler ve mesleki kuruluşlar tarafından belirlenen fire miktarını aşan kayıplara ilişkin malların iktisabında yüklenilen KDV’nin indirim konusu yapılması mümkün değildir, Malların tamamen zayi olması durumunda bunların alımında yüklenilen vergiler indirim konusu yapılmış ise, indirilmiş olan vergilerin hesaplanan katma değer vergisine ilave edilmek suretiyle düzeltilmesi vergilerin henüz indirilmemiş olması halinde ise, bu vergilerin indirilecek katma değer vergisi hesabından çıkarılması gerekmektedir. Örnek) 10.000 TL +%18 KDV ile peşin ödenerek alınan mal zayi olmuş ve Takdir Komisyonu raporuna göre ekonomik değeri sıfırdır. - 145 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi İşlemin Tarihi 689 DİĞER OLAĞANDIŞI GİDER VE ZARARLAR 153 TİCARİ MALLAR 391 HESAPLANAN KDV 391.10 İlave Edilecek KDV Zayi olan malın kaydı 11.800 10.000 1.800 / Zayi olan malların alışı sırasında ödenen ve indirim konusu yapılan KDV’nin olayın vuku bulunduğu dönemde hesaplanan KDV’si ilave edilmek suretiyle iptal işlemi yapılır. 9.2.5. Çalınan Mallar Vergi kanunlarında, kaybolan mal bedellerinin zarar olarak yazılacağına dair herhangi bir hükme yer verilmemiştir. Gelir Vergisi Kanunu’nun 40’ıncı maddesinde, safi ticari kazancın tespitinde hasılattan indirilecek giderler ve ayrıca Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 8’inci maddesinde kurum kazancının tespitinde ayrıca indirilecek giderler sayılmış olup, bunlar arasında ticari işletmede mevcut varlıkta herhangi bir suretle meydana gelen eksilmelerin gider yazılacağı hususuna yer verilmemiştir. Ayrıca, Çalınan ve kaybolan mallar işletme için sermayede vukua gelen bir eksilme olarak kabul edilmekte ve Gelir Vergisi Kanunu’nun 88. maddesi uyarınca gider olarak dikkate alınamamaktadır. Bu nedenle, çalınan emtia bedelinin gelir ve kurumlar vergi matrahının tespitinde zarar veya gider olarak indirilmesi de mümkün bulunmamaktadır. Diğer bir deyişle, malın kaybolduğu veya çalındığına karar verilmesi durumda bu zarar vergi uygulamaları açısından kanunen kabul edilmeyen gider niteliğindedir. Çalınan veya kaybolan malların çalındığı veya kaybolduğu polis raporuyla ya da mahkeme kararıyla bile tespit edilse bu malların maliyet bedellerinin gider olarak vergi matrahından düşülmesi mümkün değildir. Dolayısıyla çalınan veya kaybolan mallara ilgili bir değerleme yapılmaz. - 146 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi Muhasebe kayıtlarına alındığı tarihteki kayıtlardan çıkarılır (Pamukçu, 2012). maliyet bedeli üzerinden Diğer taraftan; Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 30/c maddesinde; zayi olan malların alış belgelerinde gösterilen Katma Değer Vergisi'nin indirim konusu yapılmayacağı hükme bağlanmıştır. Bu hükme göre, çalınan mallar için yüklenilen Katma Değer Vergisi'nin indirim konusu yapılması mümkün bulunmamaktadır. Ayrıca, çalınarak zayi olan malların alımı sırasında yüklenilen vergilerin indirilmiş olması halinde indirilen vergilerin, malların çalındığı dönemde verilecek Katma Değer Vergisi beyannamesinde hesaplanan Katma Değer Vergisi'ne ilave edilmek suretiyle düzeltilmesi gerekmektedir. Örnek) 10.000 TL +%18 KDV ile peşin ödenerek alınan mal çalınmıştır. Bu mal için Polis karakolu raporu vardır. İşlemin Tarihi 689 DİĞER OLAĞANDIŞI GİDER VE ZARARLAR 689.10 Kanunen Kabul Edilmeyen Giderler 153 TİCARİ MALLAR 391 HESAPLANAN KDV Çalınan ve karakol raporu olan malın kaydı 11.800 10.000 1.800 / Örnek) 10.000 TL +%18 KDV ile peşin ödenerek alınan mal çalınmıştır. Bu mal için Polis karakolu raporu yoktur. Çalınan bu malın emsal bedeli 15.000 TL olduğundan bu fiyata satılacaktır. İşlemin Tarihi 131 ORTAKLARDAN ALACAKLAR 600 YUTİÇİ SATIŞLAR 391 HESAPLANAN KDV Çalınan ve karakol raporu olmayan malın kaydı / - 147 - 17.700 15.000 2.700 Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi 9.2.6. Konsinye Mallar Konsinye kelimesinin karşılığı tam olarak olmasa da anlaşılması açısından kelimeye baktığımızda emanet mal olarak ifade edebiliriz. Bir tanım olarak bakacak olursak konsinye sözcüğünün anlamı, mülkiyet devri yapılmaksızın, malların satış sorumluluğunu yüklenen bir kişiye (komisyoncuya) gönderilmesidir. Gönderilme ile malın mülkiyetinin değil, yalnızca zilyetliğinin (sahibi olsun ya da olmasın, bir malı elinde bulunduran ve kullanan kişi) devri söz konusu olmaktadır. Bir kişi veya işletmenin aracılığı ile yapılan bu şekildeki satışlara, konsinyasyon suretiyle satış denir. Malı gönderen tüccar veya işletmeye “konsinyatör” ve malı satmak koşuluyla teslim alan tüccar veya işletmeye de “konsinyi” denilmektedir. Buradaki mantık gönderilen konsinye malın satış olmadığı ancak konsinyi tarafından konsinyatör adına satılması durumumda satışın gerçekleşmiş olacağıdır. Bu yüzden buradaki malın mülkiyeti konsinyatöre ait olduğundan konsinye mallar satılıncaya kadar konsinyatörün stoklarında gösterilmelidir. 9.2.7. Değeri Düşen Mallar Değeri düşen hesaplar konusuna geçmeden önce bu olayla ilgili 157 Diğer Stoklar ve 158 Stok Değer Düşüklüğü Karşılığı Hesaplarının kısaca anlatımı yapılacaktır. 15 Stoklar grubuna ait olup, fakat bu gruptaki hesapların hiçbirinin kapsamına alınmayan ürün, artık ve hurda gibi kalemler Hesabı’nda yer alır. Elde edilen bu stoklar maliyet bedeli ile hesaba borç; satıldığında, devredildiğinde veya kullanıldığında alacak kaydedilir. Bu hesaptaki stoklar maliyet veya emsal değeri ile değerlendirilir. Diğer stoklarda olduğu gibi miktar belirlenerek kayıtlarla eşitliği sağlanır. Ayrıca, değer düşüklüğüne uğrayan stoklar için karşılık ayrılır. Önceki - 148 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi dönemlerde ayrılmış karşılık varsa, bu karşılık dönem sonundaki değer düşüklüğü miktarına eşitlenir. Bu stok hesabında işletmenin promosyon, numune ve eşantiyon gibi dağıtacağı ürünleri takip edebilir. Ayrıca, işletmelerin yüklü miktarda kendi iç tüketimleri için aldığı kırtasiye malzemeleri de bu hesapta takip edilebilir. Aktif düzenleyici 158 Stok Değer Düşüklüğü Karşılığı Hesabı ise; yangın, deprem, su basması gibi doğal afetler ve bozulma, çürüme, kırılma, çatlama, paslanma, teknolojik gelişmeler ve moda değişiklikleri nedenleriyle stokların fiziki ve ekonomik değerlerinde önemli azalışların ortaya çıkması veya bunların dışında diğer nedenlerle stokların piyasa fiyatlarında düşmelerin meydana gelmesi dolayısıyla, kayıpları karşılamak üzere ayrılan karşılıkların izlendiği hesaptır. Karşılık ayrılan stok kaleminin işletme içinde kullanılması ya da satılması halinde; ilgili stok hesabının alacağı ile karşılaştırılarak, daha önce ayrılan karşılık 644 Konusu Kalmayan Karşılıklar Hesabı’na aktarılarak kapatılır. Vergi Usul Kanunu’nda 274’üncü maddesinde “Emtia, maliyet bedeliyle değerlenir. Emtianın maliyet bedeline nazaran değerleme günündeki satış bedelleri % 10 ve daha fazla bir düşüklük gösterdiği hallerde mükellef, maliyet bedeli yerine 267’inci maddenin ikinci sırasındaki usul hariç olmak üzere, emsal bedeli ölçüsünü tatbik edebilir” ifadesi yer almıştır. Değeri düşen malların teknolojik gelişmeler sonucunda piyasa çıkan daha yeni ve daha gelişmiş ürünler ile (örneğin cep telefonu, bilgisayar, televizyon) demode olma veya modası geçme (örneğin gözlük, spor ayakkabıları) sonucu ortaya çıkmışsa mükellef isterse bu değeri düşen malların emsal bedeline göre kendi hesaplayabilir. Emsal bedelinin mükellef tarafından bizzat hesaplandığı hallerde, bu hesaplara ait kayıt ve cetveller ispat edici kâğıtlar olarak muhafaza edilmelidir. - 149 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi Mükelleflerin isteğine bağlı olan bu değerleme şeklinde kriter olan satış fiyatı, mükellefin kendi satış fiyatı değil piyasada oluşan ortalama fiyattır. Bu nedenle dönem sonu stoklarını emsal bedelle değerlemek isteyen mükellefin, mal maliyet bedelinin piyasadaki o mala ilişkin genel satış fiyat düzeyinin % 10 ve daha fazla altında kaldığını ispatlaması gerekir (Bursalı, 2014). Örnek) Dönem sonu stok miktarı 200 birim olan, söz konusu malın, işletmedeki birim maliyet bedelinin 55 TL ve değerleme günü itibariyle piyasada oluşan fiyatının 48 TL olması halinde, piyasada oluşan fiyat, maliyet bedelinin % 10’undan daha fazla oranda düşük olduğundan, işletme emsal bedelle değerleme yapılabilir. İşletme bu işlemi Vergi Usul Kanunu’nun 267’inci maddesi’ndeki birinci sırasındaki (ortalama fiyat esası) usule göre şu şekilde yapabilir. 31/12/2015 157 DİĞER STOKLAR 153 TİCARİ MALLAR Değeri düşen mallar 200 birim x 55 TL = 11.000 31/12/2015 654 KARŞILIK GİDERLERİ 158 STOK DEĞER DÜŞÜKLÜĞÜ KARŞILIĞI Değeri düşen mallara karşılık ayrılması 55 TL – 48 TL = 7 TL x 200 birim / - 150 - 11.000 11.000 1.400 1.400 Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi Vergi Usul Kanunu’nda 267’inci maddesi ise, emsal bedelini anlatarak bu emsal bedeli sırasını hangi esaslara göre belirleneceğini belirtmiştir. Birinci sıra: (Ortalama fiyat esası) aynı cins ve nevideki mallardan sıra ile değerlemenin yapılacağı ayda veya bir evvelki veya bir daha evvelki aylarda satış yapılmışsa, emsal bedeli bu satışların miktar ve tutarına göre mükellef tarafından çıkarılacak olan "Ortalama satış fiyatı" ile hesaplanır. Bu esasın uygulanması için, aylık satış miktarının, emsal bedeli tayin olunacak her bir malın miktarına nazaran % 25 ten az olmaması şarttır. İkinci sıra: (Maliyet Bedeli Esası) Emsal bedeli belli edilecek malın, maliyet bedeli bilinir veya çıkarılması mümkün olursa, bu takdirde mükellef bu maliyet bedeline, toptan satışlar için %5, perakende satışlar için %10 ilave etmek suretiyle emsal bedelini bizzat belli eder. Üçüncü sıra: (Takdir Esası) İlk iki esasa göre belli edilemeyen emsal bedelleri mükellefin müracaatı üzerine takdir komisyonunca takdir yolu ile belli olur. Takdirler, maliyet bedeli ve piyasa kıymetleri araştırılmak ve kullanılmış eşya için ayrıca yıpranma dereceleri nazara alınmak suretiyle yapılır. Takdir edilen bedellere mükelleflerin vergi mahkemesinde dava açma hakkı mahfuzdur. Ancak, dava açılması verginin tahakkuk ve tahsilini durdurmaz. Bu hükümler dışında Vergi Usul Kanunu’nda 278’inci maddesi de kıymeti düşen malların değerlemesinin ölçüsünü açıklamıştır. Madde hükmü “Yangın, deprem ve su basması gibi afetler yüzünden veyahut bozulmak, çürümek, kırılmak, çatlamak, paslanmak gibi haller neticesinde iktisadi kıymetlerinde önemli bir azalış vaki olan emtia ile maliyetlerinin hesaplanması mutat olmayan hurdalar ve döküntüler, üstüpü, deşe ve ıskartalar emsal bedeli ile değerlenir” şeklindedir. Değeri düşen mallarla ilgili yapılacak yevmiye kaydında 157 Diğer Stoklar Hesabı kullanılır. Bu hesap, tek düzen hesap planı içinde 15 no’lu - 151 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi Stoklar grubunda yer alan ve defteri kebir hesaplarına dâhil edilmeyen ürün, artık ve hurda gibi kalemlerin izlendiği bir hesaptır. Bir malın değer düşüklüğünün olması halinde, değeri düşen ticari malın maliyet değeri ile 153 Ticari Mallar Hesabı’ndan çıkartılarak 157 Diğer Stoklar Hesabı’na giriş yapılması gerekir. Değeri düşen ticari malın değer düşüklüğü ise, 158 Stok Değer Düşüklüğü Karşılığı Hesabı’nda takip edilir. Ayrılan bu karşılığın ortadan kalkması halinde de ilgili tutar, pasif karakterli çalışan 158 Stok Değer Düşüklüğü Karşılığı Hesabı’nın borcuna yazılırken 644 Konusu Kalmayan Karşılıklar Hesabı’nın da alacağına kaydedilir. Örnek) İşletmenin elinde bulunan ve maliyeti 10.000 TL bir malın değeri %50 düşmüştür. İşlemin Tarihi 157 DİĞER STOKLAR 157.01 Değeri Düşen Mallar 153 TİCARİ MALLAR Değeri düşen malın ilgili hesaba devri İşlemin Tarihi 654 KARŞILIK GİDERLERİ 654.03 Değeri Düşen Mallar 158 STOK DEĞER DÜŞÜKLÜĞÜ KARŞILIĞI Mal değer düşüklüğü karşılığının gidere kaydı 10.000 10.000 5.000 5.000 / Yukarıdaki kayıt ile değer düşüklüğüne uğrayan mal, 153 Ticari Mallar Hesabı’ndan maliyet bedeli ile çıkartılarak bu gibi mallar takip edildiği 157 Diğer Stoklar Hesabı’na alınmıştır. Daha sonrada düşen değer kadar karşılık ayrılmıştır. Değeri düşen malla ilgili oluşan karşılığın yazıldığı hesap ise 654 Karşılık Giderleri Hesabı’dır. Mükellefler yangın, deprem ve su basması gibi bir doğal afetle karşılaştıklarında; afete ilişkin belirtiler ortadan kalkmadan önce konuyla ilgili mahkeme, itfaiye, sigorta, polis vb. makamlara başvurarak olayı - 152 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi "tespit" ettireceklerdir. Bu makamlardan aldıkları tespit belgesi ile birlikte hesap dönemi içinde bağlı bulundukları Vergi Dairesine başvurarak afet dolayısıyla değeri düşen malların emsal bedelinin "takdir" edilmesini isteyeceklerdir. Uygulamada bazen mükellefler değeri düşen malların hasar tespitini sigorta eksperleri; ilgili kişi ve kurumlara yaptırdıktan sonra değer düşüklüğünü gider hesaplarına kaydetmektedirler. Bu durumda işletmeler kanunen kabul edilmeyen gider ile karşı karşıya kalabilirler. Çünkü, değeri düşen malların hangi esaslara göre tespit edileceği Vergi Usul Kanunu'nun 267'inci maddesinde hüküm altına alınmıştır. Kanunun 267'inci maddesi; "Birinci Sıra: (Ortalama Fiyat Esası), İkinci Sıra: (Maliyet Bedeli Esası) ve Üçüncü Sıra: (Takdir Esası) Yukarıda yazılı esaslara göre belli edilemeyen emsal bedelleri ilgililerin müracaatı üzerine Takdir Komisyonunca takdir yolu ile belli edilir” demiştir. Emtiadaki piyasa fiyatının düşmesi vb. nedenlerle değer düşüklüğü halinde emsal bedeli, Vergi usul Kanunu’ndaki yönteme göre bizzat işletme tarafından tayin edebileceği gibi (Ortalama fiyat ve maliyet bedeli esası), fiziki nedenlerle meydana gelen kıymet kayıpları için işletme stok değer düşüklüğü için ayıracağı karşılığı Takdir Komisyonu kararına göre de ayırabilir. Değeri düşen malların emsal bedelinin mükellefler tarafından takdir komisyonundan talep edilmesi daha yaygın bir uygulamadır. Takdir komisyonu talep edilmesi ve beyanname verme süresinin sonuna kadar takdir komisyonu kararının alınamaması durumunda, değeri düşen malların emsal bedel ile değerlenmesi mümkün değildir. Beyanname verme süresinin sonuna kadar takdir komisyonu kararının alınamaması durumunda ise, mükelleflerin ihtirazi kayıtla beyanname vermeleri ve takdir komisyonu kararına göre daha sonra malların değerinde meydana gelen düşmeye isabet eden vergiyi geri almaları mümkündür. - 153 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi Bu tespitlerin Vergi Usul Kanunu'nun 267'inci maddesinde çerçevesinde yapılmadığı durumlarda karşılık olarak ayrılan gider, kanunen kabul edilmeyen giderdir. Bu giderin de, nazım hesaplarda takip edilmesi vergi beyanı sırasında unutulmaması açısından yaralı olur. İşlemin Tarih 950 BORÇLU NAZIM HESAP 950.01 Kanunen Kabul Edilmeyen Giderler 951 ALACAKLI NAZIM HESAP 951.02 Matraha Eklenecek Tutarlar Matrah düzeltmeleri 5.000 5.000 / 9.2.7.1. Değeri Düşen Malın Kayıtlardan Çıkarılması Örnek) 5.000 TL karşılık ayrılmış ve maliyeti 10.000 TL olan mal kayıtlardan çıkartılmıştır (Takdir Komisyonu raporu var). İşlemin Tarihi 158 STOK DEĞER DÜŞÜKLÜĞÜ KARŞILIĞI 689 DİĞER OLAĞAN DIŞI GİDER VE ZARARLAR 157 DİĞER STOKLAR Değeri düşen malın kayıtlardan çıkartılması 5.000 5.000 10.000 / Örnek) 5.000 TL karşılık ayrılmış ve maliyeti 10.000 TL olan mal kayıtlardan çıkartılmıştır (Takdir Komisyonu raporu var). Bu mal 3.000 TL’ye sigortalıdır. İşlemin Tarihi 127 DİĞER TİCARİ ALACAKLAR 158 STOK DEĞER DÜŞÜKLÜĞÜ KARŞILIĞI 689 DİĞER OLAĞAN DIŞI GİDER VE ZARARLAR 157 DİĞER STOKLAR Değeri düşen malın kayıtlardan çıkartılması / - 154 - 3.000 5.000 2.000 10.000 Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi Görüldüğü üzere malın sigortalı olması oluşan zararı sigorta tutarı kadar azaltmıştır. Örnek) 5.000 TL karşılık ayrılmış ve maliyeti 10.000 TL olan mal kayıtlardan çıkartılmıştır (Takdir Komisyonu raporu var). Bu mal 8.000 TL’ye sigortalıdır. İşlemin Tarihi 127 DİĞER TİCARİ ALACAKLAR 158 STOK DEĞER DÜŞÜKLÜĞÜ KARŞILIĞI 679 DİĞER OLAĞAN DIŞI GELİR VE KÂRLAR 157 DİĞER STOKLAR Değeri düşen sigortalı malın kayıtlardan çıkartılması 8.000 5.000 3.000 10.000 / Görüldüğü üzere malın 8.000 TL’ye sigortalı olması hem oluşan zararı yok ettiği gibi hem de oluşan değer kaybından daha fazla bir tutarda sigortalı olması sonucu 3.000 TL kâr oluşmuştur. Değeri düşen emtialar için sigorta yaptırılmış olması halinde ise, VUK’nın 330’uncu maddesi uyarınca emtia ve zirai mahsul ve hayvan kıymetlerinde vukua gelen zayiat dolayısiyle alınan sigorta tazminatları bunların değerlerinden fazla olursa bu fazlalık kâra alınır. İşletme hesabı esasında tutulan defterde bu tazminat hasılat kaydedilecektir.” hükmü uyarınca işlem yapılması gerekmektedir. 9.2.7.2. Değeri Düşen Malların Satışı Örnek) 10.000 TL maliyetli ve 3.000 TL karşılık ayrılmış değeri düşen bir mal 8.000 TL ve %18 KDV bedeli ile satılmıştır. Fatura bedeli havale ile tahsil edilmiştir. - 155 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi İşlemin Tarihi 157 DİĞER STOKLAR 157.01 Değeri Düşen Mallar 153 TİCARİ MALLAR Değeri düşen malın ilgili hesaba devri İşlemin Tarihi 654 KARŞILIK GİDERLERİ 654.03 Değeri Düşen Mallar 158 STOK DEĞER DÜŞÜKLÜĞÜ KARŞILIĞI Mal değer düşüklüğü karşılığının gidere kaydı 10.000 10.000 3.000 3.000 / İşlemin Tarihi 102 BANKALAR 600YURTİÇİ SATIŞLAR 391 HESAPLANAN KDV Değeri düşen malın satışı 9.440 8.000 1.440 / Değeri düşen malın satış işlemi için yapılan yukarıdaki kayıttan sonra, bu malın maliyet kaydı gerçekleştirilir. Karşılık ayrılmasının geçici bir işlem olduğu, zararın kesinleştiği dönemin sonuç hesaplarında yer alması, dolayısıyla karşılığın tümünün iptal edilmesi gerekir. Böylece, maliyetle satış hasılatı karşılaştırılır. Kâr veya zarar doğmasına bakılmaksızın mevcut karşılığın tümünün iptal edilerek 644 Konusu Kalmayan Karşılıklar Hesabı’na alınır. İlgili kayıtlar aşağıda verilmiştir. İşlemin Tarihi 623 DİĞER SATIŞLARIN MALİYETİ 157 DİĞER STOKLAR 157.01 Değeri Düşen Mallar Değeri düşen malın satışı sonrası maliyet kaydı 10.000 10.000 İşlemin Tarihi 158 STOK DEĞER DÜŞÜKLÜĞÜ KARŞILIĞI 644 KONUSU KALMAYAN KARŞILIKLAR Değeri düşen mal için ayrılan karşılığın kapatılması / - 156 - 3.000 3.000 Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi Satış bedeli ile stok maliyetinin karşılaştırılması, Satış zararı : Satış Fiyatı – ilk alış maliyet Satış zararı : 8.000 TL – 10.000 TL = (2.000) TL Karşılık iptal kârı : 3.000 TL Bu örnek Tekdüzen Muhasebe Sistemi Tebliği’ne göre daha doğrudur. Çünkü Tebliğ’de, gelir tablosu ilkelerinin amaçları: “bütün satışlar, gelir ve kârlar ile maliyet, gider ve zararlar brüt tutarları üzerinden gösterilmelidir. Hiç bir satış, gelir ve kâr kalemi bir maliyet, gider ve zarar kalemi ile tamamen veya kısmen karşılaştırılmak suretiyle gelir tablosu kapsamından çıkarılamaz.” şeklinde belirtilmiştir. Her türlü malda oluşan kuruma, dökülme, bozulma gibi sebeplerle oluşan eskime veya ağırlık kaybına fire denir. Fire, bir ürünün kendi doğasından kaynaklanıyorsa “asıl fire”, rastlantı sonucu ortaya çıkıyorsa, “arızi fire” dir. İşletmenin gerek üretim ve gerekse ticari fire oranlarının tespitinin yapılması gerekir. Bu oranlar üretimde ve ticarette (kaydi-fiili miktar dengeleri kontrol edilmek suretiyle) tespit edilir. Fiili fire oranları şirketteki imalatın yapısına, benzer sektörlerdeki nispetlere, kapasite raporundaki prensiplere ve varsa Sanayi ve Ticaret odası kriterlerine uygun olmalı, (varsa) mevcut resmi fire oranlarını aşmamalıdır. Aksi halde uygulanan firelerin iktisadi ticari ve teknik icaplara uygun olduğunun izahı gerekebilir. Makul oranlardaki fireler dönem sonuç hesaplarında gider veya maliyet olarak dikkate alınabilir. 9.2.8. Stok Değerleme Yöntemleri Mal satılırken malın maliyetinin bilinebilmesi için işletmeler her malın maliyet bilgilerini ayrı ayrı izlemek zorundadırlar. Bu işlem için ilgili hesapların altında yardımcı hesaplar açılabileceği gibi stok kartlarından da her malın maliyeti takip edilebilir. Bir stok kartında bulunması gereken bilgiler işlem tarihi, açıklama, giren (alınan) malın miktarı, birim fiyatı, - 157 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi tutarı, çıkan (satılan) malın miktarı, birim fiyatı, tutarı ve kalan malın miktarı, birim fiyatı, tutarı şeklindedir. Bir stok değerleme ölçüsü olan maliyet bedeli ile değerlemede kullanılan yöntemler ticari mallarda kullanılan aralıksız (devamlı veya sürekli envanter) ve aralıklı (dönem sonu envanter alma) sistemlerinin her ikisi içinde geçerlidir. Maliyet bedeli ile değerlemede kullanılan yöntemler aşağıda sıralanmıştır. 1) Gerçek Maliyet Yöntemi 2) Ortalama Maliyet Yöntemi 2a) Basit ortalama maliyet 2b) Ağırlıklı (periyodik, tartılı) ortalama maliyet 3b) Hareketli ağırlıklı ortalama maliyet 3) İlk Giren İlk Çıkar (FIFO) Yöntemi 4) Son Giren İlk Çıkar (LIFO) Yöntemi 5) Standart Maliyet Yöntemi 9.2.8.1. Hareketli Ağırlıklı Ortalama Yöntemde, her yeni giriş işleminden sonra işletmede bulunan stokların ortalama birim maliyetleri tekrardan hesaplanır. Çıkış işlemine konu olan birim maliyet ise hesaplanan bu maliyettir. Bu birim maliyetin hesaplanması içinde, önce mevcut stokların toplam maliyeti ile yeni alınan malların maliyeti toplanır. Bu toplam, mevcut stokların miktarı ile yeni alınan malların miktarının toplamına bölünür. Aşağıda BX malına ait Şubat ayının stok kartı bilgileri verilmiştir. Örneğimizdeki malın birimi adettir. - 158 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi Devamlı envanter sistemini uygulayan işletmelerde kullanılan bu yöntem daha gerçekçi bir maliyet hesaplamasına olanak vermekle birlikte, mal sayısının artması durumunda anlamını yitirebilir. Fiyatların sürekli arttığı bir ortamda dönem sonu stokların değeri düşük çıkacağından satılan ticari mallar maliyetinin tutarını yükseltir. Bu durumda satış kârının az olmasına neden olur. 9.2.8.2. İlk Giren İlk Çıkar (FIFO) Yöntemi Bu değerleme yönteminde işletmede kullanılan, üretime verilen veya satılan malların işletmenin stoklarına ilk girenlerden olduğu kabul edilir. Çıkışlar işletmeye ilk giren mallardan başlayarak giriş sırasına göre devam - 159 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi eder. Bu durumda dönem sonunda işletmenin elinde bulunan stoklar, son giren mallardan kalmış olacaktır. CX malının Mayıs dönemine ait bilgileri aşağıda verilmiştir. Özellikle çabuk bozulan, azalan, kırılan ve çürüyen mallar için uygulanan bu yöntemde fiyatların yükseldiği dönemlerde, her satın alınan mal bir öncekinden daha yüksek fiyatlı olacağından ve ilk alınan malında ilk satılacağından, dönem sonunda mevcut stokların değeri satılanlardan daha yüksek olacaktır. Bu duruma bağlı olarak ta satılan ticari malların maliyeti düşük olacağından satış kârı yüksek olacaktır. Fiyatların düştüğü dönemlerde ise, dönem sonu stokların değeri düşük, satılan ticari malın maliyeti de yüksek olacaktır. - 160 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi 10. DURAN VARLIKLAR Bu ana hesap grubu; bir yıldan veya bir normal faaliyet döneminden daha uzun sürelerle, işletme faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi için kullanılmak amacıyla elde edilen ve ilke olarak bir yılda veya normal faaliyet dönemi içinde paraya çevrilmesi veya tüketilmesi öngörülmeyen varlıkları kapsar. 10.1. Mali Duran Varlıklar Uzun vadeli amaçlarla veya yasal zorunluluklar nedeniyle elde tutulan veya paraya dönüşme niteliğini kaybetmiş uzun vadeli menkul kıymetler bu hesap grubunda izlenir. Ayrıca, diğer bir işletmeye ortak olmak amacıyla edinilen sermaye payları da bu grupta yer alır. Mali Duran Varlıklar hesap grubu, aşağıdaki hesaplardan oluşur. 10.1.1. Mali Duran Varlıkların Edinilmesi Bir hisse senedi yatırımının 242 İştirakler Hesabı’nda izlenebilmesi için, sermaye payı dikkate alınmaksızın sahip olunan oy hakkı veya yönetime katılma hakkının % 10 ile % 50 arasında olması gerekir. Bu oranın % 50’nin üzerinde olması halinde, yapılan yatırım 245 Bağlı Ortaklıklar hesabında muhasebeleştirilir. % 10’un altındaki bir oy hakkı - 161 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi veya yönetime katılma hakkı söz konusu ise, yapılan yatırım 240 Bağlı Menkul Kıymetler Hesabı’nda izlenir. Görüldüğü gibi, Tekdüzen Muhasebe Sistemi’nde mali duran varlık yatırımlarının kaydedileceği hesap için belirleyici etken; yapılan yatırımdaki ortaklık oranından ziyade yatırım üzerinde sahip olunan oy hakkı veya yönetime katılma hakkıdır. Söz gelimi, ortaklık oranı % 50’nin altında olmasına rağmen, imtiyazlı hisseler sayesinde oy hakkı % 50’nin üzerinde ise, yapılan yatırım 245 Bağlı Ortaklıklar Hesabı’nda muhasebeleştirilir. Mali duran varlıklar alış bedeli üzerinden kayıtlara alınır. Mali duran varlık alımları için ödenen komisyonlar alış bedelinin bir parçası olarak kabul edilmemelidir. Diğer taraftan, faiz ve kur farkları da, alış bedelinin bir parçası değildir. Bu nedenle, döviz cinsinden borçlanılarak hisse senedi alınması halinde, bu alıma ilişkin faiz ve vade farkı aktifleştirilmez. Bununla birlikte, değerleme ölçüsü maliyet bedeli olan maddi ve maddi olmayan duran varlıkların alımlarına ilişkin borçlanmanın yapıldığı ilk yılın faiz ve kur farkı, maliyet bedeline eklenerek aktifleştirilir. Maddi ve maddi olmayan duran varlıklar ve hisse senedi yatırımlarındaki faiz ve kur farklarının muhasebeleştirme esasının farklı olmasının nedeni, ilkinin maliyet bedeli ile ikincisinin ise, alış bedeli ile değerlemeye tabi tutulmasıdır. Burada hemen belirtmek gerekir ki Maliye İdaresi de, hisse senedi alımına ilişkin faiz ve kur farklarının aktifleştirilmeyerek doğrudan dönem gideri olarak kâr veya zarardan düşülmesi yönünde görüş belirtmiştir.1 10.1.2. Mali Duran Varlıkların Değerlemesi VUK’nın 279’uncu maddesinde yer alan düzenlemeye göre hisse senedi yatırımları, alış bedeli ile değerlenir. Alış bedeline, hisse senetlerini 1 Maliye Bakanlığı Özelgesi, 13.3.1998 tarihli, GEL:0.29/2992-549 sayılı Özelge. - 162 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi edinmek için ödenen komisyon masrafları faiz ve kur farkları dâhil edilmez. Söz konusu harcamalar, dönem gideri olarak kâr veya zarardan indirilir. Aslında, edinildiklerinde alış bedeli ile kayıtlara alınmış hisse senetleri için, vergi mevzuatı açısından dönem sonunda herhangi bir muhasebe işlemi yapılması gerekmez. Ancak, Tekdüzen Muhasebe Sistemi borsa rayici alış bedelinin altına düşen hisse senetleri için (ihtiyatlılık kavramı kapsamında) değer düşüklüğü karşılığı ayrılmasını zorunlu kılmaktadır. Ticari kârın tespitinde Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğleri (Tekdüzen Muhasebe Sistemi) esas alındığına göre, değeri düşen hisse senetleri için karşılık ayrılabilir. Bununla birlikte, ayrılan karşılık gideri, mali kâr hesaplamasında “kanunen kabul edilmeyen gider” olarak kabul edilmeli ve vergi matrahına eklenmelidir. 10.2. Maddi Duran Varlıklar İşletme faaliyetlerinde kullanılmak üzere edinilen ve tahmini yararlanma süresi bir yıldan fazla olan fiziki varlık kalemlerinin ve bunlarla ilgili birikmiş amortismanların izlendiği hesap grubudur. Bu grupta aşağıdaki hesaplar yer alır. - 163 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi Maddi Duran Varlıklar grubunda yer alan hesapların kullanımında dikkat edilmesi gereken hususlar aşağıda açıklanmıştır. 10.2.1. Maddi Duran Varlıkların Satın Alınması Vergi mevzuatına göre maddi duran varlıklar, maliyet bedeli ile kayıtlara alınır ve dönem sonunda maliyet bedeli ile değerlenerek bilançoya yansıtılır. Maliyet bedeli aşağıdaki harcamalardan oluşur: Satın alma bedeli, İthalatta ödenen gümrük vergileri, Nakliye ve montaj gideri, Bina yıkım ve arsa tesviye gideri, Noter, mahkeme, kıymet takdiri, komisyon giderleri, emlak ve özel tüketim vergileri, binek otomobili KDV’si (bunların maliyet bedeline dâhil edilmesi serbesttir, istenirse doğrudan giderde kaydedilebilir). 10.2.2. Maddi Duran Varlıkların Amortismanı Maddi duran varlıkların aktifleştirilen maliyet bedelleri faydalı ömürlerine yayılarak giderleştirilir. Bunun için, geçici vergi dönemleri de dâhil, her raporlama dönemi sonunda amortisman işlemleri yapılır. Böylelikle, maddi duran varlıklar, maliyetinden amortisman payı düşüldükten sonra kalan tutar üzerinden bilançoda gösterilir (İbiş ve Diğerleri, 2015, s.369-371). Amortisman Ayırmak İhtiyari midir? VUK’nın 320’inci maddesinde, “her yılın amortismanı ancak o yıla ait değerlemede nazara alınabilir” ve “ amortismanın her hangi bir yıl yapılmamasından veya ilk uygulanan nispetten düşük bir hadle yapılmasından dolayı amortisman süresi uzatılamaz” ifadeleri yer almaktadır. Buradan, amortisman ayırmanın VUK açısından zorunlu olmadığı çıkarımı yapılabilir. Ancak, vergide dönemsellik ilkesi gereği, bir yıl ayrılmayan amortismanın sonraki - 164 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi yıllarda ayrılmasına izin verilmemektedir. Örneğin, 2015 yılında 50.000 TL maliyet bedeli üzerinden aktifleştirilmiş, 5 yıl faydalı ömrü olan bir makine için 2015 yılında amortisman ayrılmamış olsun. Bu durumda, 2015 yılı kârından 10.000 TL’lik amortisman gideri düşme hakkı kullanılmamıştır. Bu hakkın daha sonraki yıllarda kullanılmasına imkân yoktur. İşletme 2016 yılında amortisman ayırmaya karar verirse, bu yıldan başlayarak her yıl 10.000 TL amortisman ayırmalı ve 2019 yılı sonunda amortisman işlemini bitirmelidir. Görüldüğü gibi, 50.000 TL amortisman hakkının 40.000 TL’lik kısmı 2016, 2017, 2018 ve 2019 yıllarında kullanılabilecek, 2015 yılında kullanılmayan amortisman dolayısıyla amortisman süresi uzatılamayacaktır. Her ne kadar VUK amortisman ayırmayı zorunlu kılmasa da, finansal tabloların doğru ve gerçeğe uygun sunumunu sağlamak amacıyla Tekdüzen Muhasebe Sistemi’ne göre her raporlama dönemi sonunda amortisman kaydedilmelidir. Bunun yanında, Tekdüzen Muhasebe Sistemi’nde yer alan bilanço ilkelerine; maddi ve maddi olmayan duran varlıkların maliyetini dönemlere yaymak amacıyla her yıl uygun oranlarda amortisman ayrılmalıdır. Tekdüzen Muhasebe Sistemi’ne uygun olarak muhasebe kayıtlarının yapılarak ticari kârın bulunması gerektiğine göre, amortismanların muhasebeleştirilmemesi yönünde bir seçimlik hak bulunmadığı ortaya çıkmaktadır. Ne var ki, amortismanları kaydederek ticari kârda dikkate alan işletmeler, bu tutarları matrahtan indirmeyebilirler. Hangi Varlıklar Amortismana Tabi Tutulur? VUK’nın 313’üncü maddesi, amortisman konusu edilecek varlıkları tanımlamaktadır. Bu maddeye göre; işletmede bir yıldan fazla kullanılan ve yıpranması, aşınması veya değer azalışına maruz kalması muhtemel olan ve bu nedenle amortismana tabi tutulacak varlıklar şu şekilde sıralanmıştır. Gayrimenkuller, VUK’nın 269’uncu maddesi gereğince gayrimenkul gibi değerlenen iktisadi kıymetler (gayrimenkullerin tamamlayıcı unsurları, tesisat ve makineler, gemi ve diğer taşıtlar, gayri maddi haklar), - 165 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi Alet, edevat, mefruşat, demirbaş ve sinema filmleri. VUK’nın 314’üncü maddesinde ise boş araziler ve arsaların amortisman konusu edilemeyeceği, ancak tarım işletmelerinde meydana getirilen tarım tesisleri (bahçeler, meyvelikler gibi) ve işletmede inşa edilmiş olan yollar ve harkların amortismana tabi tutulabileceği belirtilmektedir. Burada hemen belirtmek gerekir ki, arsa veya arazi boş ise, amortisman konusu edilemez. Üzerine tesis veya bina inşa edilen arazi ve arsalar ise, tesis veya bina ile birlikte amortismana tabi tutulabilmektedir. Bedeli Belirli Bir Tutarın Altındaki Maddi Duran Varlıklar nasıl belirlenir? VUK’nın 313’üncü maddesi, muhasebedeki önemlilik kavramını esas alarak, belirli bir tutarın altındaki demirbaşların aktifleştirilmeden doğrudan dönem gideri olarak kaydedilebileceklerini düzenlemektedir. 2015 yılı için bu sınır 880 TL olarak belirlenmiştir. Ancak, iktisadi ve teknik bakımdan bütünlük2 arz eden varlıklarda bu sınır topluca dikkate alınır. Bir başka deyişle, iktisadi ve teknik bakımdan bir bütünlük arz eden demirbaşların tek tek tutarları 880 TL’nin altında olsa bile, bunların doğrudan dönem gideri olarak muhasebeleştirilmesi mümkün değildir. Söz konusu varlıkların tümünün toplam değerinin 880 TL’nin altında olması halinde ise, istenirse bu tutar dönem gideri olarak kaydedilebilir. Örneğin, bir lokantadaki çatal, kaşık, bıçak gibi demirbaşlar iktisadi bir bütünlük arz etmektedirler. Bu nedenle, bunların her biri 880 TL’nin altında olsa bile, dönem gideri olarak muhasebeleştirilmezler. Ancak, toplam değerleri 880 TL’nin altında kalırsa, aktifleştirilmeyerek dönem gideri olarak kaydedilebilirler. 10.2.3. Amortisman Hesaplama Yöntemleri Maddi duran varlıkların amortisman hesaplamalarında ele alınan değeri (maliyet değeri); sabit kıymeti satın alırken katlanılan tüm İktisadi ve teknik bütünlük; bir fonksiyonu yürütmek için bir arada olma ve fonksiyonu birbirini tamamlayarak yerine getirme anlamına gelmektedir. 2 - 166 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi maliyetleri içerir. Ekonomik ömrü, işletme için yararlı olabilecek süreyi kapsamaktadır. Amortisman süresi kıymetlerin aktife girdiği yıldan başlar. Vergi Usul Kanunu’nun 17.12.2003 tarihinde yayımlanan 5024 sayılı Kanun ile değişik 315’inci maddesi uyarınca Mükellefler amortismana tabi iktisadi kıymetlerini Maliye Bakanlığının tespit ve ilan edeceği oranlar üzerinden itfa ederler. İlan edilecek oranların tespitinde iktisadi kıymetlerin faydalı ömrü dikkate alınır” şeklinde değiştirilmiştir. Kanundaki bu metin ile 01.01.2004 tarihinden sonra alınacak duran varlıklar için uygulanacak amortisman oranları, Maliye Bakanlığı’nın tespit ve ilan ettiği oranlar üzerinden itfa etmeleri gerekmektedir. Bu tarihten önce aktife giren iktisadi kıymetler aktife alındıkları yıldaki hükümlere göre amortisman ayrılmaya devam olunur (Geçici md. 18). Bu oranlar; Vergi Usul Kanunu’nun 333 Sıra no’lu Genel Tebliği ve arkasından çıkan 339, 365 ve 389 no’lu tebliğlerde de yeniden yapılandırılmıştır. Amortisman hesaplamada amaç, duran varlıkların değerini ölçmek değil, maliyet veya başka bir ölçekle değerlenmiş bedelini, anılan varlık için tahmin edilmiş ekonomik ömür içinde sistemli bir yöntemle, ticaret işletmelerinde dönem giderlerine, sanayi işletmelerinde ürün birim maliyetine dağıtmaktır. Sonuçta, amortisman bir değerleme yöntemi değil, bir maliyet dağıtım yöntemidir. Hesaplanan amortisman tutarlarının izleneceği hesaplar ise; maddi duran varlıkları için 257 Birikmiş Amortismanlar, maddi olmayan duran varlıklar içinse 268 Birikmiş Amortismanlar Hesaplarıdır. Bu hesaplara VUK’na göre kullanıldıkları süre içerisinde tüketilen değerleri kaydedilir. Başlıca amortisman hesaplama yöntemlerini 213 sayılı VUK’ya göre şu şekilde sıralayabiliriz. - 167 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi Arazide Amortisman : Boş arazi ve boş arsalar amortismana tabi değildir. Ancak; tarım işletmelerinde vücuda getirilen meyvelik, dutluk, fındıklık, zeytinlik ve güllüklerle, incir bahçeleri ve bağlar gibi tarım tesisleri ile işletmede inşa edilmiş olan her nev'i yollar amortismana tabi tutulur (VUK, m.314). Madenlerde Amortisman : İşletme sebebiyle içindeki cevherin azalmasından dolayı maddi değerini kaybeden madenlerin ve taş ocaklarının imtiyaz veya maliyet bedelleri; ilgililerin müracaatları üzerine bunların büyüklük ve mahiyetleri göz önünde tutulmak ve her maden veya taş ocağı için ayrı ayrı olmak üzere Maliye ve Sanayi Bakanlıklarınca belli edilecek nispetler üzerinden yok edilir (VUK, m.316). Fevkalade Amortisman : Bu yöntemin uygulanabilmesi için bazı özel şartlara gerek vardır. Bunlar; Yangın, deprem, su basması gibi afetler neticesinde değerini tamamen veya kısmen kaybeden, Yeni icatlar dolayısıyla teknik verim ve kıymetleri düşerek tamamen veya kısmen kullanılmaz bir hale gelen, Cebri çalışmaya tabi tutuldukları için normalden fazla aşınma ve yıpranmaya maruz kalan, amortismana tabi varlıkları kapsar. Bu şartların oluşumu sonucunda işletmenin müracaatı üzerine ve ilgili bakanlıkların mütalâası alınarak, Maliye Bakanlığı’nca her işletme için işin mahiyetine göre ayrı ayrı belli edilen "fevkalade ekonomik ve teknik amortisman nispetleri" uygulanır. Normal Amortisman: Mükellefler, amortismana tâbi iktisadî kıymetlerini Maliye Bakanlığı’nın tespit ve ilân edeceği oranlar üzerinden itfa ederler. İlân edilecek oranların tespitinde, iktisadî kıymetlerin faydalı ömürleri dikkate alınır (VUK, m.315). - 168 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi Azalan Bakiyeler: Bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerden dileyenler, amortismana tabi iktisadi değerlerini, azalan bakiyeler üzerinden amortisman usulü ile yok edebilirler. Bu usulün tatbikinde: Her yıl, üzerinden amortisman hesaplanacak değer, evvelce ayrılmış olan amortismanlar toplamının tenzili suretiyle tespit olunur, Bu usulde amortisman oranı % 50'yi geçmemek üzere normal amortisman oranının iki katıdır, Amortisman süresinin son yılına devreden tutar, tamamen yok edilir (VUK Mükerrer, m.315). Azalan bakiyeler yöntemi, yalnızca bilanço usulüne göre defter tutan mükellefler tarafından kullanılabilirken, normal amortisman yöntemi için herhangi bir sınırlama söz konusu değildir. Bir işletme iktisadi ve teknik bakımdan bir bütün teşkil eden amortismana tabi duran varlıkları için istediği yöntemi seçmekte serbesttir. Normal amortisman yöntemini seçenler azalan bakiyeler yöntemine geçiş yapamazlar. Ancak, bilanço dipnotlarında ve beyannamelerinde belirtmek şartı ile işletmeler, azalan bakiyeler yönteminden normal amortisman yöntemine geçebilirler. Kabul edilen yeni usul bildirimin yapıldığı beyannamenin bildirildiği dönemden itibaren dikkate alınır. Bu takdirde henüz yok edilmemiş olan değer kısmı, kalan amortisman süresine bölünmek suretiyle eşit miktarlarda yok edilir (VUK, m.320). VUK’nın 320’inci maddesine göre amortisman süresi, iktisadi kıymetlerin aktife girdiği yıldan başlatılır Ancak binek otomobillerde kıst amortisman uygulaması benimsenmiştir. Faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otomobillerinin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olanların bu amaçla kullandıkları binek otomobilleri hariç olmak üzere işletmelere ait binek otomobillerinin aktife girdiği hesap dönemi için ay kesri tam ay sayılmak suretiyle kalan ay süresi kadar amortisman ayrılması zorunlu olup, amortisman ayrılmayan süreye isabet eden bakiye değer ise, itfa süresinin son yılında tamamen yok edilmelidir. - 169 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi 1) Normal ( Düz Ve Eşit Paylı) Amortisman Yöntemi Bu yöntemde ayrılacak amortisman tutarı, duran varlığın maliyetinin, söz konusu duran varlığın yasalarda belirtilen bu duran varlık için tespit edilmiş ekonomik ömrüne bölünmek sureti ile bulunur. Örneğimizde bu alınan demirbaşın ekonomik ömrünün 4 yıl olduğunu kabul edecek olursak, her yıl bu demirbaş için %25 oranında yıpranma aşınma ve eskime payı anlamına gelen amortisman ayrılacaktır. Bu yönteme göre oluşturulan tablo aşağıda verilmiştir. 2) Azalan Bakiyeler Amortisman Yöntemi Bu yöntem maddi duran varlıkların ilk yıllarda daha çok aşındığı ve yıprandığı fikrine dayanır. Azalan bakiyeler usulünde amortisman, vergi sistemimize 1963 yılında 205 sayılı Kanunla girmiştir. İşletmelerin yatırım yıllarında fon gereksinimlerinin daha fazla olacağı düşünüldüğünde normal amortisman yöntemine göre ilk yıllarda daha fazla fon yaratarak işletmenin güçlü kılınması amaçlanmıştır. Aynı zamanda ilk yıllarda daha az bir vergi ödenmesini olanaklı kıldığından, bu yöntem vergi ertelemesi de sağlamaktadır. Ayrıca bu yöntem işletmelerin amortismana tabi iktisadi kıymetlerini daha sık yenilemelerine de yardımcı olmaktadır. - 170 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi Bu yöntemde amortisman oranı normal amortisman oranının iki katıdır. Fakat %50’yi aşamaz. Sürenin son yılına devreden amortisman tutarı o yılın amortismanı sayılır. Sabit kıymetlerin ekonomik ömürlerinin sonlarına doğru verimlerinin düştüğü görüşünden kaynaklanan bu yöntemde oran, her yılın başındaki net defter değerine tatbik edilir. Böylece, yıllık amortisman oranı sabit tutularak duran varlığın bir önceki yılın net defter değerine uygulanan amortisman oranı ile hem yıllık amortisman payı, hem de dönem sonu net defter değerleri azalarak birbirini takip eder. Ekonomik ömrünün son yılında kalan net defter değeri, oran kullanılmaksızın amortisman tutarı olarak kabul edilir. Aksi takdirde sürekli yıllar itibarı ile azalan bakiyeler sabit bir amortisman oranının uygulanması nedeni ile sürekli sabit varlığın dönem sonu net defter değerinin olmaması mümkündür. Örneğimize konu olan 200.000 TL maliyetli demirbaşın bu yönteme göre çözümü aşağıdaki tabloda verilmiştir. 10.2.4. Yenileme Fonu Uygulaması İşletmede bırakılması ve tasarrufu zorunlu yasal fonlar ile diğer maksatlarla ayrılan fonlar 549 Özel Fonlar Hesabı’nda hesapta izlenir. - 171 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi Yenileme Fonu uygulaması VUK’nın 328 ve 329’uncu maddeleri ile düzenlenmiş olup, ticari işletmelerce iktisadi kıymetlerin yenileme amacı ile satılması sonucu oluşan kârın, yenileme giderlerini karşılamak üzere pasifte geçici bir hesapta ve “yenileme fonu” adı altında vergisiz olarak en fazla üç yıl süre ile tutulmasına imkân vermektedir. Bu kârın sermayeye eklenmesi veya kâr olarak dağıtımı mümkün değildir. Yeni bir iktisadi kıymetin alınması durumunda, yeni alınan iktisadi kıymetin amortismanı bu hesaptan mahsup edilerek hesap kapatılır. Üçüncü yılın sonunda ayrılan fon yeni bir iktisadi kıymet alınmaması nedeniyle kullanılmamış ise, fonda yer alan tutar üçüncü yılın vergi matrahına eklenerek vergilendirilir. Bilanço usulüne göre defter tutan işletmelerde yenileme fonu uygulamasının şartları aşağıda sıralanmıştır. 1) Karar defterine yazılmalıdır: İşletmenin yerine alacağı amortismana tabi yeni duran varlıkla ilgili olarak yönetim kurulu kararı almalı ve bu kararı deftere işlemelidir. 2) Özel Fonlar hesabı kullanılmalıdır: Kârlı satış işlemi sonrası oluşacak duran varlıkların kârlı satışında kullanılan 679 Diğer Olağandışı Gelir ve Kârlar hesabı yerine 549 Özel Fonlar hesabı kullanılmalıdır. 3) Hem isim hem de sayı olarak birebir eşleme olmalıdır: Satılan duran varlık ne ise onun aynısı isim olarak alınmalıdır. Bunun nedeni, satış sonrası oluşan kârın bir gelir hesabına değil de 549 Özel Fonlar Hesabı’na yazılması ile ilgilidir. Çünkü, yerine yenisi alınacak duran varlığın amortisman tutarı gidere yazılmayıp, 549 no’lu hesaptaki tutardan sıfırlanıncaya kadar düşülecektir. Yani, sadece yerine yenisini alma şartı ile satılıp yerine yenisi alınan duran varlığın amortisman gideri 549 no’lu - 172 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi hesaptan düşülecektir. Diğer duran varlıklar için hesaplanan amortisman giderlerinin bu 549 no’lu hesap ile herhangi bir ilişkisi yoktur. 5) Üç yıl içinde yenisi alınmalıdır : Satışı yapılan varlığın satıldığı yıldan itibaren üç yıl içinde alınması gerekmektedir. Fakat burada üç yılla ilgili herhangi bir ay kısıtlaması yoktur. Yani mart ayında satılmışsa üç yıl sonraki mart ayının sonuna kadar ki süre içerisinde alınmalıdır şeklinde anlaşılmamalıdır. Buradaki üç yıl koşulu, üçüncü yılın son iş gününe kadar alınmasına dayanmaktadır. Satılan duran varlığın yerine yenisi alınmadığı takdirde, 3’üncü yılın sonunda 549 Özel Fonlar Hesabı’nda bulunan tutar 671 Önceki Dönem Gelir ve Kârlar Hesabı’na devredilir. Yenileme fonunun matraha eklenmesi için belirlenen 3 mali yıl sınırının hangi tarihten itibaren başladığı konusunda görüş ayrılıkları mevcuttur. Maliye İdaresi, sürenin maddi duran varlık satışı ile başladığını iddia etmektedir. Danıştay ise, sürenin satışın yapıldığı yılın sonunda başladığı görüşündedir. Örneğin, 01.11.2015 tarihinde yenilemek amacıyla satılan bir demirbaş söz konusu ise, yenileme yapılmadığı takdirde Maliye İdaresi’ne göre en geç 31.12.2017 tarihli finansal tablolarda yenileme fonu gelir kaydedilmelidir. Danıştay’a göre ise bu işlem 31.12.2018 tarihine kadar uzatılabilir. Yenileme fonu ayrılabilmesi için aşağıdaki koşulların varlığı gerekir. Örnek) A İşletmesi maliyet bedeli 50.000 TL, birikmiş amortismanları 30.000 TL olan bir makineyi, yerine yenisini satın almak amacıyla 01.12.2015 tarihinde 25.000 TL + % 18 KDV bedelle satmış ve bedelini banka kanalıyla tahsil etmiştir. Satış fiyatı 25.000 Defter değeri (50.000 – 30.000) 20.000 Satış kârı 5.000 - 173 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi 01/12/2015 102 BANKALAR 257 BİRİKMİŞ AMORTİSMANLAR 253 TESİS, MAKİNE VE CİHAZLAR 391 HESAPLANAN KDV 549 ÖZEL FONLAR Makine satışı 29.500 30.000 50.000 4.500 5.000 / Durum 1: 10.01.2016 tarihinde 80.000 TL + % 18 KDV ödenerek yeni makine satın alınmıştır. Yeni makinenin faydalı ömrü 5 yıl olup normal amortisman yönteminin uygulanmasına karar verilmiştir. 10/01/2016 253 TESİS, MAKİNE VE CİHAZLAR 191 İNDİRİLECEK KDV 102 BANKALAR Makine satın alınması 80.000 14.400 94.400 / Yeni makinenin amortismanı: 80.000 / 5 = 16.000 TL 31/12/2016 549 ÖZEL FONLAR 730 GENEL ÜRETİM GİDERLERİ 257 BİRİKMİŞ AMORTİSMANLAR Üretimde kullanılan makinenin amortismanı 5.000 11.000 16.000 / 31/12/2016 151 YARI MAMULLER ÜRETİM 731 GENEL ÜRETİM GİDERLERİ Üretim maliyetlerinin yansıtılması / - 174 - 11.000 11.000 Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi Yukarıdaki amortisman kaydı yapıldığında, dönemin amortisman gideri 11.000 TL olarak 730 Genel Üretim Giderleri Hesabı’na kaydedilmektedir. Ne var ki, gerçekte makinenin 2015 yılı amortisman gideri 16.000 TL’dir. Bu tutarın raporlama ve yönetim muhasebesi amaçlı olarak, 730 Genel Üretim Giderleri Hesabı’na alınması uygun olabilir. Bu muhasebeleştirme yöntemi, vergisel açıdan da eleştiri konusu yapılamaz; çünkü her iki durumda da stok maliyetine 11.000 TL eklenmiştir (İbiş ve Diğerleri, 2015, s.380-382). Yeni makinenin amortismanı: 80.000 / 5 = 16.000 TL 31/12/2016 730 GENEL ÜRETİM GİDERLERİ 257 BİRİKMİŞ AMORTİSMANLAR Üretimde kullanılan makinenin amortismanı 16.000 16.000 / 31/12/2016 151 YARI MAMULLER ÜRETİM 549 ÖZEL FONLAR 731 GENEL ÜRETİM GİDERLERİ YANSITMA Üretim maliyetlerinin yansıtılması 11.000 5.000 16.000 / Durum 2: 3 mali yıl boyunca yenileme yapılmamıştır. 31/12/2017 549 ÖZEL FONLAR 671 ÖNCEKİ DÖNEM GELİR VE KÂRLAR Özel fonların gelir hesabına devri / - 175 - 5.000 5.000 Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi 10.2.5. Maddi Duran Varlıkların Hurdaya Ayrılması Maddi duran varlıkların hurdaya ayrılması, bunlarla ilgili maliyet ve birikmiş amortisman hesaplarının kapatılarak, 294 Elden Çıkarılacak Stoklar ve Maddi Duran Varlıklar ile 299 Birikmiş Amortisman Hesapları’na aktarılmalarını gerektirir. Hurdaya ayrılan maddi duran varlıklar, elden çıkarılmadıkça kalan faydalı ömürleri boyunca amortisman ayrılmasına devam edilir. Hurdaya ayrılan maddi duran varlık; işletmede var oldukça, amortisman süresi sona erse dahi, kayıtlarda tutulmaya devam edilir. Hurdaya ayrılmış maddi duran varlık satılırsa, hurda bedeli hasılat olarak kaydedilir. Amortisman süresini tamamlayan ve ekonomik değeri olmayan hurda niteliğindeki maddi duran varlık, bedelsiz hurda faturası düzenlenerek kayıtlardan çıkarılabilir. Örnek) A İşletmesi, maliyet bedeli 50.000 TL, birikmiş amortismanları 30.000 TL olan bir makinesini hurdaya ayırmıştır. 01/12/2015 294 ELDEN ÇIKARILACAK STOKLAR VE MADDİ DURAN VARLIKLAR 257 BİRİKMİŞ AMORTİSMANLAR 253 TESİS, MAKİNE VE CİHAZLAR 299 BİRİKMİŞ AMORTİSMANLAR Makinenin hurdaya ayrılması 50.000 30.000 50.000 30.000 / Yıllık amortisman gideri 10.000 TL’dir. 01/12/2015 730 GENEL ÜRETİM GİDERLERİ 299 BİRİKMİŞ AMORTİSMANLAR Makinenin hurdaya ayrılması / - 176 - 10.000 10.000 Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi Hurdaya ayrılan makine üretim dışı kaldığına göre, amortisman gideri stok maliyetiyle ilişkilendirilmemelidir. 31/12/2015 680 ÇALIŞMAYAN KISIM GİDER VE ZARARLARI 731 GENEL ÜRETİM GİDERLERİ YANSITMA Hurdaya ayrılan makinenin amortisman giderinin yansıtılması 10.000 10.000 / Örnek) A İşletmesi, daha önce hurdaya ayırdığı maliyet bedeli 50.000 TL, birikmiş amortismanları 50.000 TL olan ve artık kullanılamaz halde olduğu için ekonomik bir değere sahip olmayan ve çöpe atılan bir demirbaşı, 01.12.2015 tarihinde kayıtlarından çıkarmaya karar vermiş ve bedelsiz hurda faturası düzenlemiştir. 01/12/2015 299 BİRİKMİŞ AMORTİSMANLAR 294 ELDEN ÇIKARILACAK STOKLAR VE MADDİ DURAN VARLIKLAR Hurdaya ayrılan demirbaşın kayıtlardan çıkarılması 50.000 50.000 / 11. BORÇLARIN TANIMI Ticari borçlar işletmenin ticari ilişkileri nedeniyle ortaya çıkan, üçüncü kişilere olan borçların kaydedildiği hesapları kapsar. Bilançoda kısa vadeli yabancı kaynaklar altında yer alan işletmenin ticari borçları en başta vadesiz ve hemen ödenecek borçlardan, taahhütlerden, bundan sonra ödeme vadesinin en kısasından başlanarak bir yıla kadar olan borç ve taahhütlerden oluşur. İşletmenin süreleri bir yılı aşan borçları ise bilançoda uzun vadeli yabancı kaynaklar sınıfının hesaplarında takip edilir. Dönem sonunda bu - 177 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi gruptaki hesaplarda yer alan tutarlardan vadeleri bir yıl veya bir yılın altına inmiş olanlar kısa vadeli yabancı kaynaklardaki ilgili hesaplara aktarılmalıdır. Kısa vadeli yabancı kaynaklar, dönen varlıkların ayrılmasında kullanılan ölçüye uygun olarak, en çok bir yıl veya işletmenin normal faaliyet dönemi sonunda ödenecek yabancı kaynakları kapsar. 1) Mali Borçlar: Banka ve diğer finans kuruluşlarından alınan krediler ile, işletme tarafından ihraç edilmiş ve borçlanmayı ifade eden menkul değerler karşılığı sağlanan yabancı kaynakları ifade eder. Kısa vadeli olanlar 30 Mali Borçlar, uzun vadeli olanlar 40 Mali Borçlar hesap gruplarındaki hesaplara kaydedilir. Bu hesap gruplarında yer alan defteri kebir hesapları şu şekilde sıralanır. Banka Kredileri şirketlerin sermayelerini ve yatırımlarını finanse etmek amacıyla bankalardan veya özel finans kurumlarından aldıkları vadesi bir yıl veya daha az olan kredilerin izlendiği hesaptır. Bir yıldan uzun vadeli kredi borçlanmaları 400 Banka Kredileri Hesabı’nda takip edilir. Dönem sonu itibariyle 400 Banka Kredileri Hesabı’nda izlenen uzun vadeli kredilerin anapara borcunun kısa vadeli hale gelen kısımları 303 Uzun Vadeli Kredilerin Anapara Taksitleri ve Faizleri Hesabı’na alacak kaydı yapılarak takip edilir. - 178 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi 2) Ticari Borçlar: Ticari ilişkilerinden ötürü ortaya çıkan senetli ve senetsiz borçlar işletmenin ticari borçlarını oluşturur. Kısa vadeli olanlar 32 Ticari Borçlar uzun vadeli olanlar 42 Ticari borçlar hesap grubundaki hesaplara kaydedilir. Bu hesap gruplarında yer alan defteri kebir hesapları şu şekilde sıralanır. Satıcılar Hesabı; İşletmenin faaliyet konusu ile ilgili her türlü mal ve hizmet alımlarından kaynaklanan senetsiz borçların izlendiği hesaptır. Dövizli alımlar aynı hesap içinde ayrıca takip edilmekte ve dönem sonlarında değerlemeye tabi tutulmaktadır. Vadesi bir yıldan daha fazla olan senetsiz borçlar 420 Satıcılar Hesabı’nda izlenir. Satıcı firmalar ile cari hesap mutabakatları yapılır. Mutabakatta sistemdeki bakiyeler karşılaştırılır ve varsa farkların nedenleri araştırılır. Mutabakat farkları diğer gelir/gider hesaplarına kaydedilir. Yurtdışından gelen hizmet faturalarının içeriği takip edilmeli ve gümrükte beyan edilmesi gereken bir durum olup olmadığı kontrol edilmelidir. İthal edilen mallar stoklara girinceye kadar oluşan kur farkları malın maliyetine ilave edilmelidir. Dövizli satıcı bakiyeleri ay sonu TCMB döviz alış kuru ile değerlenmektedir. Kur farkı hesaplaması sonucu kambiyo karı çıkması durumunda 646 Kambiyo Kârları Hesabı alacaklandırılırken, 320 Satıcılar Hesabı borçlandırılır. Kambiyo zararı çıkması durumunda ise 656 Kambiyo Zararları Hesabı borçlandırılırken 320 Satıcılar Hesabı alacaklandırılır. - 179 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi Borç Senetleri; İşletmenin faaliyet konusu ile ilgili her türlü mal ve hizmet alımlarından kaynaklanan senede bağlanmış ticari borçlarının izlendiği hesaptır. Vadesi bir yıldan fazla olan senetli ticari borçlar 421 Borç Senetleri Hesabı’nda izlenir. Vergi Usul Kanunu uyarınca yabancı para cinsinden olan bakiyeler TCMB döviz alış kuru ile değerlenmelidir. Değerleme sonucu hesaplanan kur farkı tutarları 646 Kambiyo Kârları veya 656 Kambiyo Zararları Hesapları’na kaydedilmelidir. Alınan Depozito Ve Teminatlar; İşletme, üçüncü kişilerin belli bir iş yapmalarını, aldıkları bir değeri geri vermelerini sağlamak amacıyla ve belli sözleşmeler nedeniyle gerçekleşecek bir alacağın karşılığı olarak alınan depozito ve teminat adıyla bir takım paraları tahsil edebilir. Tahsil edilen paralar bir yıldan kısa süreli ise 326 no’lu, bir yıldan uzun süreli ise 426 Alınan Depozito ve Teminatlar hesaplarında takip edilir. Alınan depozito ve teminat borçlarının dönem sonu fiili envanterinde, karşı işletmelerle mutabakat sağlanır. Mutabakatsızlık hallerinde 197 Sayım ve Tesellüm Noksanları ve 397 Sayım ve Tesellüm Fazlaları hesapları geçici olarak kullanılır. Envanter işlemleri sırasında depozito ve teminatların vadelerine göre ayırımı da yapılır. Alınan depozito ve teminatlar diğer borçlar gibi mukayyet değeri ile değerlenir. Döviz üzerinden bir bedelle alınmış olan depozito ve teminatın mukayyet bedeli, dönem sonu itibariyle Maliye Bakanlığı’nca yayımlanacak döviz alış kuru ile yapılacak kur değerlemesi sonucuna göre düzeltilir. Lehte hesaplanan kur farkları 646 Kambiyo Kârları hesabına, aleyhte kur farkı giderleri ise, 656 Kambiyo Zararları hesabına kaydedilir. - 180 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi 3) Diğer Borçlar: İşletmenin ticari ve finansal borçları dışında kalan borçlarıdır. Kısa vadeli olanlar 33 Diğer Borçlar, uzun vadeli olanlar 43 Diğer Borçlar hesap grubundaki hesaplara kaydedilir. Bu hesap gruplarında yer alan defteri kebir hesapları şu şekilde sıralanır. 4) Borç ve Gider Karşılıkları: Envanter gününde belirgin olarak ortaya çıkan ancak tutarının ne olacağı kesin olarak bilinemeyen veya tutarı bilinmekle birlikte ne zaman gerçekleşeceği bilinmeyen borç ve giderler için ayrılan karşılıkların izlendiği hesaplardır. Kısa vadeli olanlar 37 Borç ve Gider Karşılıkları, uzun vadeli olanlar 47 Borç ve Gider Karşılıkları hesap grubundaki hesaplara kaydedilir. Bu hesap gruplarında yer alan defteri kebir hesapları şu şekilde sıralanır. - 181 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi 12. AKTİF VE PASİF GEÇİCİ HESAPLAR Geçici hesaplar bilançoda yer alır aktif geçici ve pasif geçici hesaplar olmak üzere ikiye ayrılır. Aktif geçici hesaplar, gelecek bir hesap dönemine ait olarak peşin ödenen giderleri ile cari hesap dönemine ait olup da henüz tahsil edilmemiş olan gelirlerden oluşur. Pasif geçici hesaplar, gelecek hesap dönemlerine ait olarak peşinen tahsil edilmiş gelirler ile cari hesap dönemine ait olup henüz ödenmemiş giderlerden oluşur. Her iki hesap grubunda yer alan hesaplar aşağıdaki tabloda verilmiştir. Dönemsellik ilkesi, her dönemin faaliyet sonuçlarının diğer dönemlerden bağımsız olarak tespit edilmesini, gelir ve giderlerin tahakkuk esasına göre muhasebeleştirilmesini, hasılat gelir ve kârların aynı döneme ait gider ve maliyetlerle karşılaştırılmasını gerektirir. Hasılatın ve giderlerin hangi döneme ait olduğunun belirlenmesinde ödeme ve tahsilat önem arz etmemekte olup, bu belirleme tahakkuk esasına göre yapılacaktır. VUK’nın 283’inci maddesinden hareketle, içinde bulunulan dönemde ödenen ancak - 182 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi gelecek yıllara ait olan giderler, mukayyet değerleriyle aktifleştirilmek suretiyle ilgili oldukları yılda gider kaydedilecektir. Tekdüzen Hesap Planı’nda gelecek dönemlere ait olarak peşin ödenmiş giderler için 18 (kısa vadeli) ve 28 (uzun vadeli) olmak üzere iki hesap grubu öngörülmüştür. Gelecek aylara ait gelirler ve gider tahakkukları hesap grubu ise, içinde bulunulan dönemde ortaya çıkan ancak gelecek aylara ait gelirler ile faaliyet dönemine ait olup ödenmesi gelecek aylarda yapılacak giderlerden oluşur. Tekdüzen Hesap Planı’nda gelecek dönemlere ait olarak peşin tahsil edilmiş gelirler için 38 (kısa vadeli) ve 48 (uzun vadeli) olmak üzere iki hesap grubu öngörülmüştür. 12.1. 180 Gelecek Aylara Ait Giderler Bu hesap, peşin ödenen ve câri dönem içinde ilgili gider hesaplarına kaydedilmemesi gereken, gelecek döneme ait giderleri izlemek için kullanılır. Aşağıdaki olaylar sonucunda bu hesaba borç kaydı yapılır. - 183 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi Ödendiği anda gelecek aylara ait olduğu bilinen giderler, Ödendiği anda ne kadarının gelecek aylara ait olacağı bilinmediği için tamamı gider hesabına alınan ancak, bilanço dönemleri sonu itibariyle gidere dönüşmediği belirlenen kısmı, Envanter sırasında ilgili dönem gideri hesabından çıkartılan giderler, Bir yıldan daha uzun dönemlerle ilgili olarak 280 Gelecek Yıllara Ait Giderler Hesabı’na kaydedilen tutarların, dönemsellik ilkesi gereği gelecek aya ait gidere dönüşen kısımları. Hesap, giderin ait olduğu dönemde ilgili gider hesaplarına aktarılması karşılığında alacaklanır. Bu hesap için genelde kira, sigorta, kırtasiye, yakıt ve defter tasdiklerinin tutarı için kullanılır. Söz konusu giderlerin peşin ödenerek yapılması esastır. Bu kavramların dışında peşin ödenmemiş ama gelecek aylara veya hesap dönemine ait olduğu bilinen giderler bu hesapta takip edilmemelidir. Örneğin, banka kredilerinin faizleri gibi. Örnek) İşletme 01.09.2015’da binasını, aylık 1.000 TL’den alt aylık sigorta bedeli olan 6.000 TL’ye banka kanalı ile ödeyerek sigortalamıştır. Cari hesap döneminde üç’er aylık dönemler itibarı ile kayıtlar ele alınacaktır. İşletmenin sigorta giderinin altı aylık durumu aşağıdaki şemada anlatılmıştır. - 184 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi 01/09/2015 770 GENEL YÖNETİM GİDERLERİ 180 GELECEK AYLARA AİT GİDERLER 102 BANKALAR Altı aylık sigorta bedelinin ödenmesi 1.000 5.000 6.000 / Yukarıda yapılan kayıtla birlikte eylül dönemi 770 Genel Yönetim Giderlerine aktarılırken geriye kalan 5 ay 180 gelecek aylara ait giderler Hesabı’na yazılmıştır. Yukarıda yapılan kayıtla birlikte, Eylül ayına ait sigorta tutarı 770 Genel Yönetim Giderleri Hesabı’na alınmıştır. Geriye kalan beş aylık sigorta giderinin tamamı ise, 180 Gelecek Aylara Ait Giderler Hesabı’na kaydedilmiştir. Gelecek Aylara Ait Giderler Hesabı’nın hesap kodu olan 180 olup, Dönen Varlıklar sınıfına aittir. Bu açıdan geriye kalan kalan beş aylık tutar aslında bir yıl içindedir. Örneğe ait hesapların defteri kebirleri aşağıda verilmiştir. B 770 Genel Yönetim Gid. 1.000 borç bakiye 1.000 A B 180 Gele. Aylara Ait Gid. 5.000 borç bakiye 5.000 A 31.12.2015 envanter günü Ekim Kasım Aralık aylarına ait gider tutarı ise, 180 no’lu hesaptan çıkartılıp 770 no’lu hesaba yazılmalıdır. 31/12/2015 770 GENEL YÖNETİM GİDERLERİ 180 GELECEK AYLARA AİT GİDERLER Câri döneme ait sigorta giderinin ilgili hesaba kaydı 3.000 3.000 / Örneğe ait hesapların defteri kebirleri aşağıda verilmiştir. B 770 Genel Yönetim Gid. 1.000 3.000 borç bakiye 1.000 A B 180 Gele. Aylara Ait Gid. A 5.000 3.000 borç bakiye 2.000 - 185 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi Kapanış bilançosunda 180 Gelecek Aylara Ait Giderler Hesabı’nda 2.000 TL gözükecektir. Bunun anlamı 2016 yılına ait olarak peşin ödenen bir sigorta tutarın olduğudur. Kayıtlardan sonra hesabın 2015 yılına ait olan kapanış bilançosundaki görünümü aşağıda verilmiştir. Uygulamada bu örneğe ait kayıt ise, aşağıda verilmiştir. 01/09/2015 770 GENEL YÖNETİM GİDERLERİ 180 GELECEK AYLARA AİT GİDERLER 280 GELECEK YILLARA AİT GİDERLER 102 BANKALAR Bir yıllık sigorta bedelinin ödenmesi 1.000 3.000 8.000 12.000 / Uygulamada bu geriyi kalan beş aylık kira giderinin 3 aylık kısmı 180 Gelecek Aylara Ait Giderler Hesabı’na, 2 aylık kısmı ise, 280 Gelecek Yıllara Ait Giderler Hesabı’na kaydedilmesi; eğer bu tip giderleri doğru takip etmek ve hata yapmamak adına yapılıyorsa doğru kabul edilebilir. Fakat hesabın adı gelecek yıllara ait diye, 2015 yılında sonra gelecek yıl 2016 diye bu iki aylık kira tutarı 280 Gelecek Yıllara Ait Giderler Hesabı’na atılmamalıdır. Çünkü hesabın kodu 280 olup, bu hesap ta, Duran Varlıklar sınıfına aittir. Kaldı ki bu tip kayıt yapanlar ayrıca, 280 Gelecek Yıllara Ait Giderler Hesabı’na kaydettikleri 2 aylık sigorta giderini de - 186 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi 31.12.2015 envanter işlemleri sırasında Ekim Kasım Aralık aylarına ait gider tutarı 180 no’lu hesaptan çıkartılıp 770 no’lu hesaba yazarken ayrıca 280 Gelecek Yıllara Ait Giderler Hesabı’ndaki 2.000 TL’yi de, 180 Gelecek Aylara Ait Giderler Hesabına devretmek zorundadırlar. Örnek) İşletme 01.11.2015 yılında 20.000 TL banka kanalıyla ödeme yaparak satın aldığı yakıtı gider hesabında kayıt altına almıştır. Envanter günü yapılan sayımda alınan yakıtın 14.000 TL kısmının kullanıldığı anlaşılmıştır. 01/11/2015 770 GENEL YÖNETİM GİDERLERİ 191 İNDİRİLECEK KDV 102 BANKALAR Yakıt alınması / 20.000 3.600 23.600 14.000 TL’lik yakıtın kullanıldığı, geriye kalan 6.000 TL’lik yakıtın 2015 yılında kullanılmadığı için bu tutarın 180 Gelecek Aylara Ait Giderler Hesabı’nda yer alması gerekecektir. İlgili kayıt aşağıda verilmiştir. 31/12/2015 180 GELECEK AYLARA AİT GİDERLER 770 GENEL YÖNETİM GİDERLERİ Kalan yakıtın ilgili hesaba devri / 6.000 6.000 Bu kayıt ile 2015 döneminde tüketilen yakıtın tutarı 14.000 TL olurken 31.12.2015 tarihinin kapanış bilançosunda 180 Gelecek Aylara Ait Giderler Hesabı’nda gözükecek olan 6.000 TL, 2016 yılına ait peşin ödenen bir giderin olduğunu anlatacaktır. Örneğe ait hesapların defteri kebirleri aşağıda verilmiştir. B 770 Genel Yönetim Gid. A B 180 Gele. Aylara Ait Gid. 20.000 6.000 6.000 borç bakiye 14.000 borç bakiye 6.000 - 187 - A Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi Burada unutulmaması gereken gelir tablosunda yer alan bir giderin cari döneme ait olduğu, bilançoda yer alan bir giderin ise gelecek hesap dönemlerine ait olduğudur. Bu nedenle, sadece yakıt gideri açısından bakacak olursak, 770 Genel Yönetim Giderleri Hesabı’nın bakiyesinin yansıtılması sonucu 632 Genel Yönetim Giderleri hesabında 14.000 TL gözükecektir. Bu gider de döneme ait olan yakıt gideri tutarıdır. Örnek) İşletme Aralık 2015 yılında 2016 yılına ait defterleri 500 TL +%18 KDV’yi peşin ödeyerek satın almış ve notere tasdik ettirmiştir. Bu işlem için notere 1.000 TL +%18 KDV ve 200 TL’de harcı peşin ödemiştir. İşlemin dönem içi kaydı; Aralık 2015 180 GELECEK AYLARA AİT GİDERLER 191 İNDİRİLECEK KDV 100 KASA 2016 yılının ait defterlerin satın alınması 500 90 590 Aralık 2015 180 GELECEK AYLARA AİT GİDERLER 191 İNDİRİLECEK KDV 770 GENEL YÖNETİM GİDERLERİ 100 KASA 2016 yılının defter tasdiki 1.000 180 200 1.380 / İşlemin bir sonraki hesap dönemindeki (2016) kaydı; ../../2016 770 GENEL YÖNETİM GİDERLERİ 180 GELECEK AYLARA AİT GİDERLER 2016 yılının defter ve tasdik tutarlarının kaydı / - 188 - 1.500 1.500 Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi 12.2. 181 Gelir Tahakkukları Üçüncü kişilerden tahsili ya da bunlar hesabına kesin borç kaydı hesap döneminden sonra yapılacak gelirlerin, içinde bulunulan döneme ait olan kısımlarının izlendiği hesaptır. Bilanço tarihi itibariyle doğmuş ancak istenebilir duruma gelmemiş gelirlerin, gelir hesaplarına alınmasında kullanılan bir hesaptır. Câri hesap dönemine ait olup da, henüz tahsil edilememiş gelirlerden süreleri bir yılı aşanlar 281 Gelir Tahakkukları Hesabı’nda; süresi bir yıl içinde olanlar ise, 181 Gelir Tahakkukları Hesabı’nda takip edilirler. VUK’nın 283’inci maddesine göre, câri hesap dönemine ait olup henüz tahsil edilmemiş olan hasılat, dönem kazancının tespitinde dikkate alınmak üzere mukayyet değerleri üzerinden aktifleştirilir. Dönem sonlarında, döneme ait olarak hesaplanacak tutarlar ilgili hasılat ve gelir hesapları karşılığında bu hesaba borç kaydedilir. Sonraki dönemde, alacakların kesinleşmesiyle hesaptaki tutarlar bu hesabın alacağına karşılık, ilgili hesapların borcuna geçirilerek kapatılır. Örnek) Şirket 1.000.000 TL’ye 01.12.20XX tarihinde %12 yıllık faizli vadeli hesap açıyor. Vadeli hesabın faizi ile ilgili yıl sonu kaydı aşağıda verilmiştir. 31/12/20XX 181 GELİR TAHAKKUKLARI 642 FAİZ GELİRLERİ Câri döneme ait faiz gelirinin tahakkuku (1.000.000 x 12 x 30) / 36.500 9.863 9.863 / 12.3. 380 Gelecek Aylara Ait Gelirler Gelecek bilanço dönemlerine ait peşin tahsil olunan gelirlerin bir yıldan kısa süreye ait kısımlarının izlendiği hesaptır. Peşin tahsil olunan ve bir yıldan kısa vadeye ait gelirler bu hesabın alacağına kaydedilir. - 189 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi Raporlama dönemi sonunda ait olduğu dönemde ilgili gelir hesaplarına devredilir. Uzun vadeli olanlar ise 480 Gelecek Yıllara Ait Gelirler Hesabı’nın alacağına kaydedilir. Örnek) Y işletmesi 01.10.2015 yılında kullanmadığı bir deposunu bir başka şirkete kiraya vermiş ve altı aylık kira bedeli olan 12.000 TL + %18 KDV’yi kiracısından peşin olarak tahsil etmiştir. 01/10/2015 102 BANKALAR 380 GELECEK AYLARA AİT GELİRLER 391 HESAPLANAN KDV 649 DİĞER OLAĞAN GELİR VE KÂRLAR Kira sözleşmesine istinaden altı aylık kira bedelinin peşin tahsil edilmesi 14.160 9.000 2.160 3.000 / VUK’nın 287’inci maddesine göre göre gelecek hesap dönemlerine ait olarak peşin tahsil olunan hasılat mukayyet değerleri üzerinden pasifleştirilmek suretiyle değerlenir. Yukarıdaki kayıtanda görüleceği üzere 2016 yılına ait kira Gelecek Aylara Ait Gelirler Hesabı’na alınmıştır. Ait olduğu aylarda bu hesaptan çıkarılıp gelir hesaplarına intikal edeceklerdir. 11.4. 381 Gider Tahakkukları Gelecek aylarda ödemesi yapılacak ve kesinlikle belgeye dayalı gider tahakkuklarının izlendiği hesaptır. Giderlerin uzun vadeli olması yani, gelecek yıllarda ödenmesi söz konusu ise, 481 Gider Tahakkukları Hesabı kullanılmalıdır. Bu tür giderler ister kısa vadede isterse uzun vadede ödenecek olsun, alacaklısı tarafından henüz istenebilir durumda olmayan gider niteliğindedir. Yapılan tahakkuklar ilgili gider ve zarar hesaplarına borç, bu hesabın ilgili alt hesaplarına alacak, yapılan ödemeler borç kaydedilir. Gider tahakkuk hesapları alacak karakterlidir ve ay sonlarında borç bakiyesi vermez. - 190 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi Vergi Usul Kanunu’na gelecek hesap dönemlerine ait olarak peşin tahsil olunan hasılat ile cari hesap dönemine ait olup henüz ödenmemiş olan giderler mukayyet değerleri üzerinden pasifleştirilmek suretiyle değerlenir. Örnek) işletmenin Aralık 2015 ayına ait elektrik faturası 30.12.2015 tarihinde 10.000 TL + %18 KDV olarak gelmiştir. Faturanın ödemesi ise, 15.01.2016 tarihindedir. 30/12/2015 770 GENEL YÖNETİM GİDERLERİ 191 İNDİRİLECEK KDV 381 GİDER TAHAKKUKLARI Elektrik giderinin ilgili döneme kaydı / - 191 - 10.000 1.800 11.800 Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi YARARLANILAN KAYNAKLAR AKYOL, M. Emin., “Mali Kâr Yönünden Menkul Kıymet Değerlemesi”, Yaklaşım Dergisi, Sayı 181, Ocak 2008. ALKAN, Havva Hilal., Hisse Senedi Satın Almada Finansal Bilgi Sisteminin Etkisinin Analizi, Süleyman Demirel Üniversitesi, Yüksek Lisans Tezi, No: YS00531, 2007. ATAY, Tezcan., Dönem Sonu İşlemleri, Vergi Sorunlar Dergisi Özel Eki, Sayı 171, Aralık 2002. ATİLA, Berrak.,” Menkul Kıymetlerin Değerlemesi”, Yaklaşım Dergisi, Sayı 181, Ocak 2008. BURSALI, Halim., “Dönem Sonu İşlemleri ve Vergi Uygulamaları” Eğitim Notu İSMMMO, 2014. ÇANAKÇIOĞLU, Mustafa., Finansal Muhasebe Yeterlilik ve Staj Sınavlarına Hazırlık Kitabı, İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası Yayını, Yayın No: 157, İstanbul, 2014. DEĞER, Nuri., “Reeskont İşlemleri Hakkında Genel Bilgiler ve 2008 Yılı Alacak ve Borç Senetlerinin Reeskontu”, E-Yaklaşım Dergisi, Sayı 194, Şubat 2009. ERCAN, İbrahim., “Alacaklarda Amortisman (Karşılıklar)” Mali Çözüm Dergisi, Sayı 93, 2009. GÜCENME, Ümit., Tek Düzen Hesap Planına Göre Ticaret İşletmelerinde Muhasebe ve Envanter İşlemleri, Marmara Kitabevi Yayınları, Bursa, 1996. İBİŞ, Cemal., Çatıkkaş, Özgür., Bahadır, Oğuzhan., Çanakçıoğlu, Mustafa., Pamukçu, Nevzat., Bursalı, Halim., İşletmelerde Vergi (Usul) İncelemeleri ve Muhasebe Uygulamaları, İSMMMO Yayını, Yayın No: 159, İstanbul, 2015. - 192 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi KARTALOĞLU, Emre., ATAMER, Murat.,“ Dönem Sonu İşlemlerinin Vergisel Boyutu” Semineri, Muğla Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası, 2014. KIZIL, Ahmet., Genel Muhasebe Vergi Uygulamalar Muhasebesi, Bahar Yayınevi, İstanbul, 2006. Enflasyon KOTAR, Erhan, Dokur, Şükrü., İşletmelerin Mali İşlemleri ve Muhasebesi, Alfa Yayınları No: 1053, İstanbul, 2002. KURDOĞLU, Nusret., Dönem Sonu Eğitim Notları, Bodrum SMMMO, 9 Ocak 2015. KÜRK, Memiş., “Mükelleflerin Yasal Defter ve Belgelerini Saklama Süresi Ve İstisnaları”, İSMMMO yayını , Mali Çözüm Dergisi, Sayı 98, Yıl 2010. METİN, Kazım., YALÇIN, Hüseyin., İşletmeye Dahil İktisadi Kıymetleri Değerleme, Kılavuz Yayınları, İstanbul, 1996. MUCUK, İsmet., Temel İşletme Bilgileri, Türkmen Kitabevi, İstanbul. 2005. NAZALI, Ersin., “Şüpheli Ticari Alacaklar Karşılığı”, Yaklaşım Dergisi, Sayı 192, Aralık 2008. OKTAR, Ateş, Vergi Hukuku, Türkmen Yayınları, 2006. ÖNGEN, Safiye., Vergi Muhasebesi, Yaklaşım Yayınları, Ankara, 2000. ÖZKAN, Azzem., “Karşılıklar ve Muhasebe Uygulamaları” Erciyes Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Sayı 16, 2000. ÖZTÜRK, Bünyamin., Vergi ve Muhasebe Uygulamaları Açısından Dönem Sonu Envanter ve Değerleme İşlemleri, Maliye ve Hukuk Yayınları Kasım, 2006. - 193 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi PAMUKÇU, Nevzat., Dönem Sonu İşlemleri Eğitim Notu, yıl 2012. SİPAHİ, Barış., “Alacak ve Borç Senetlerinde Reeskont”, Mali Çözüm Dergisi, İSMMMO Yayını, Yayın No: 61, 2002. TEK, Nergis., Tek Düzen Muhasebe Sisteminde Dönem Sonu İşlemleri ve Uygulamalar, Bilim Ofset, İzmir, 1996. TOROSLU, M. Vefa., “Reeskont Uygulaması” Yaklaşım Dergisi, Sayı 190, Ekim 2008. VURAL, Mahmut., “Şüpheli Alacak Karşılığı Uygulaması” Dönem Sonu İşlemleri, TÜRMOB Yayınları, Yayın No: 146, Ankara, 2000. Yıldız, Murat., “Dönem Sonu İşlemlerinin Vergisel Boyutu”, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası, Yayın No: 86, Ankara, 2014. Yıldız, Murat., “ Muktezalar ve Yargı Kararları Çerçevesinde Güncel Vergisel Konular ”Semineri, Bursa Sanayi ve Ticaret Odası, 2015. İNTERNET SAYFALARI (Erişim Tarihi 2009 ve 2015 tarihleri arasındadır) ATEŞOĞLU, K. Volkan., DEĞERLEME, www.sakaryavdb.gov.tr. GÜRBÜZ, Cazim., Envanter Defteri www.muhasebe.tr.com., 2007. GÜLER, Mustafa, “Vergi İncelemeleri www.kuzeyekspres.com.tr., 2013. “İş Olsun” İle İlgili Defteri Bir Husus” PEHLİVAN, Yasef., Stokların Değerlemesi, www.legalisplatform.net - 194 - mi?, Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi Yararlanılan İnternet Siteleri www.vergianaliz.net www.sakaryavdb.gov.tr www.mergemusavirlik.com www.muhasebeturk.org www.agchukuksitesi Yararlanılan Kanun ve Tebliğler Türk Ticaret Kanunu Vergi Usul Kanunu ve Tebliğleri Katma Değer Vergisi Kanunu Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği Kurumlar Vergisi Kanunu Gelir Vergisi Kanunu ve Tebliğleri Sermaye Piyasası Kanunu Özel Tüketim Vergisi Kanunu Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu Çek Kanunu Danıştay Kararları Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğleri Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Tebliğleri Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı’nın özelge ve muktezaları - 195 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi - 196 - Dönem Sonu İşlemleri ve Muhasebesi Eğitim Seminerleri E-Kitap Dizisi - 197 -