TASLAK YAYGINLAŞTIRMAYINIZ BİRLEŞMİŞ MİLLETLER ENGELLİ HAKLARI SÖZLEŞMESİ’NİN 19. MADDESİNİN TÜRKİYE’DE UYGULANMASINA DAİR BİR YOL HARİTASI ÖNERİSİ I. GİRİŞ 1. Amaç, kapsam ve yapı Bu Yol Haritasının amacı engelli bireylerin “topluma tam olarak dâhil olma ve katılma” hakkını tanıyan Birlemiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi’nin 19. maddesinin Türkiye’de uygulanması için ihtiyaç duyulan temel eylemleri ortaya koymaktır. Bu belge engelli bireylere yönelik toplum temelli hizmetler ile ilgili kanun ve politikaların geliştirilmesi ve sağlanmasından sorumlu politika yapıcılarına, engelli bireylerin oluşturduğu örgütlere, diğer sivil toplum kuruluşlarına (STK) ve hizmet sağlayıcılara yardımcı olmayı hedeflemektedir. Bu belge ayrıca engelli bireylerin toplumda yaşama ve topluma katılma haklarının hayata geçirilmesi için alınması gereken tedbirlerin tespit edilmesi amacıyla da kullanılabilir. Yol Haritası, Türkiye’deki engelli kişilerin oluşturdukları örgütler ve uzmanlarla istişare edilerek ve BM Engelli Hakları Sözleşmesi ile Avrupa Komisyonu tarafından kabul edilen ve Kurumsal Bakımdan Toplum Temelli Bakıma Geçiş Avrupa Uzmanlar Grubu tarafından hazırlanan Kurumsal Bakımdan Toplum Temelli Bakıma Geçiş Avrupa Ortak Kılavuz İlkeleri1 temelinde hazırlandı. 2. BM Engelli Hakları Sözleşmesi 1. Engelliliğe tıbbi bakıştan sosyal ve insan hakları temelli bakışa Yirminci yüzyılın büyük bir kısmına hâkim olan geleneksel anlayış, engelliğe bireysel ve tıbbi açıdan yaklaşmaktadır (engelliğe dair tıbbi model). Bu model fiziksel ya da psikolojik kısıtları olan engelli bireylerin toplumdan dışlanmalarını açıklamakta ve ayrıca rehabilitasyon ve tıbbi müdahalelere odaklı politika ve mevzuatın geliştirilmesi ile bakımevleri ve özel okullar gibi kurumsal çözümlerin yaygınlaşmasına neden olmuştur. BM Engelli Hakları Sözleşmesi, engelliğe dair sosyal bir anlayış getirerek (sosyal model), odağı engelli bireylerin ekonomik ve sosyal faaliyetlere katılımlarını kısıtlayan çevresel, iktisadi ve kültürel engellere yöneltmektedir. Sosyal modele dayalı olarak geliştirilen politikalar fiziksel çevrenin ve ulaşımın erişilebilir kılınması, kişisel destek sağlanması gibi yollarla toplumdaki engellerin ortadan kaldırılmasına odaklanmaktadır. Bu model ayrıca engelli bireyleri toplumdan tecrit eden bakımevi kurumları ile engelli bireyleri toplumdan yalıtan ve ana akım hizmetlere paralel olarak geliştirilen özel okullar gibi hizmetlerin kapatılmasını da teşvik etmektedir. Kurumsal Bakımdan Toplum Temelli Bakıma Geçiş Avrupa Uzmanlar Grubu, (2012) Kurumsal Bakımından Toplum Temelli Bakıma Geçiş Avrupa Ortak Kılavuz İlkeleri. İngilizce ve Türkçe dillerinde mevcut, bkz: http://deinstitutionalisationguide.eu/. 1 TASLAK YAYGINLAŞTIRMAYINIZ BM Engelli Hakları Sözleşmesi engelliliği bir haklar paradigması içine de dâhil etmektedir. Sözleşme, engelli bireyleri bakım, sosyal koruma ve tıbbi müdahalelerin pasif “nesneleri” olarak değerlendiren bir bakış açısından, engelli bireyleri kendilerine dair kararları verebilme ve haklarını talep etme ehliyeti olan “özneler” olarak gören bir yaklaşıma geçildiğinin somut bir ifadesini teşkil etmektedir. Devletler, engelli bireylerin haklarına saygı gösterilmesinin sağlanması için engelli bireylerin dışlanmalarını yol açan tüm mevzuat ve politikaları değiştirmeli ve engelli bireylerin topluma katılımlarının önündeki engelleri ele alacak politikalar geliştirmelidir. 2. Madde 19 – Bağımsız yaşam ve topluma dâhil olma Madde 19 tüm engelli bireylerin “diğer bireylerle eşit seçimler” yaparak toplumda yaşama hakları olduğunu belirtmekte ve devletleri engelli bireylerin bu haktan “tam olarak yararlanmalarını” güvence altına almak için uygun hukuki, idari ve yargısal tedbirleri almakla yükümlü kılmaktadır. Bu tedbirler şunları içermelidir: Engelli bireylerin topluma dâhil olmalarını destekleyecek çeşitli toplum hizmetlerinin geliştirilmesi, Ana akım hizmetlere erişimlerinin sağlanması ve Engelli bireylere yönelik uzun süreli yatılı kurumların kapatılması. Engelli bireylerin uzun süreli yatılı kurumlarda tecrit edilmeleri, bu kişilerin “yaşama ve topluma dâhil olmalarının desteklenmesi ile toplumdan tecrit edilmelerinin ve toplum dışında kalmalarının önlenmesi” için destek verilmesini öngören 19. maddenin açık bir ihlalidir. Dolayısıyla engelli çocuk ve yetişkinler için tesis edilen yatılı kurumların kapatılmalarına dair bir planlamanın yapılması 19. maddeye riayet edilmesi için alınacak temel tedbirlerden birini oluşturmaktadır. Söz konusu tedbir, destek hizmetlerinin geliştirilmesi ve ana akım hizmetlerin erişilebilir kılınması tedbirleriyle birlikte yürütülmelidir. Engelli bireylerin toplum içinde yaşama hakkının etkili bir biçimde hayata geçirilmesi bu üç alanın tamamında tedbirlerin alınmasını gerektirmektedir. TASLAK YAYGINLAŞTIRMAYINIZ Madde 19 – Bağımsız yaşam ve topluma dâhil olma İşbu Sözleşme'nin Taraf Devletleri, tüm engelli bireylerin, diğer bireylerle eşit seçimler yaparak toplum içinde yaşama konusundaki eşit haklara sahip olduğunu kabul etmektedirler ve engelli bireylerin bu haktan tam olarak yararlanmaları ve topluma tam olarak dâhil olmaları ve katılımlarının kolaylaştırılması amacıyla aşağıdakilerin sağlanması da dâhil olmak üzere etkin ve uygun önlemleri alacaklardır: (a) Engelli bireylerin, ikamet edecekleri yeri ve nerede ve kiminle birlikte yaşayacaklarını başkaları ile eşit olarak seçme fırsatına sahip olmaları ve belirli bir şekilde düzenlenmiş bir yerde ikamet etmek zorunda olmamaları; (b) Engelli bireylerin, yaşama ve topluma dâhil olmalarının desteklenmesi ve toplumdan tecrit edilmelerinin ve toplum dışında kalmalarının önlenmesi için gerekli olan kişisel yardım dâhil olmak üzere ev içindeki, yerleşim yerindeki ve başka toplum destek hizmetlerinden yararlanmaları; (c) Nüfusun geneline sunulan hizmet ve tesislerin, eşit biçimde engelli kişilerin yararlanmasına açık olmaları ve onların gereksinimlerini karşılamaları. 3. Anahtar terimlerin tanımlanması 1. Toplum yaşamı Diğer bireylerle eşit seçimler yaparak toplumda yaşamak, engelli bireylerin kendilerinin seçtiği evlerde yaşayabilmeleri, engelli olmayan diğer akranlarıyla birlikte aynı okullara gidebilmeleri ya da aynı işyerinde çalışabilmeleri ve kendi seçtikleri toplumsal faaliyetlerde yer alabilmeleri anlamına gelmektedir. Bu, engelli bireylerin gündelik yaşama katılmaları için gereken desteği alabilmelerini ve tüm ana akım hizmetlerin erişilebilir olmasını gerektirmektedir. 2. Toplum temelli hizmetler Toplum temelli hizmetler terimi, konut, sağlık hizmetleri, ulaşım, istihdam, kültür ve dinlence gibi herkesin erişimine açık hizmetlere erişilmesi ile kişisel destek gibi engelli bireylere özel hizmetleri kapsayacak şekilde anlaşılmalıdır. Toplum temelli hizmetler, yatılı bakım kurumları, özel okullar, uzun kalışlı hastaneler ve ana akım ulaşım hizmetleri erişebilir olmadığından ötürü özel ulaşım ihtiyacı gibi özel ve tecrite dayalı hizmetlere olan ihtiyacın ortadan kaldırılması için sağlanmalıdır. Fiziksel olarak toplumda yer alan özel hizmetlerin tümü toplum temelli değildir. Bir hizmetin toplum temelli sayılabilmesi için söz konusu özel hizmet 1) fiziksel olarak toplumun içinde yer almalı ve 2) engelliliğe sosyal ve insan hakları açısından yaklaşan bir anlayışa dayanmalıdır. Bu tür hizmetler ancak bu koşulları karşıladıkları takdirde engelli bireylerin bağımsız olarak yaşamalarına ve topluma tam olarak katılmalarına destek verebilecektir. TASLAK YAYGINLAŞTIRMAYINIZ 3. Kurum Aşağıda yer verilen özellikleri taşıyan her yatılı bakımı ‘kurum’ olarak düşünebiliriz: sakinler toplumun genelinden tecrit edilmiş ve/veya bir arada yaşamaya zorlanmış vaziyettedir, sakinler kendi hayatları üzerinde ve kendilerini etkileyen kararlar üzerinde yeterli kontrole sahip değildirler ve kurumun kendi gerekleri sakinlerin kişiselleştirilmiş ihtiyaçlarından önce gelmektedir.2 Kurumun dışsal özellikleri (örneğin binanın büyüklüğü) en çok görünen unsur olsa da her zaman kurumun en önemli özelliği olmayabilir. Depersonalizasyon (kişisel eşyalar, bireysel ve kişiliğe dair işaret ve sembollerin ortadan kaldırılması), rutinin katılığı (kişisel tercih ya da ihtiyaçlardan bağımsız olarak sabit uyanma, yemek ve etkinlik saatleri), blok tedavi (kişilerin mahremiyetleri ya da bireysellikleri göz önünde bulundurulmaksızın grup olarak ele alınmaları) ve sosyal mesafe (personel ve kurum sakinlerinin değişik statülerinin sembolize edilmesi) 3 gibi uygulamalar kurum kültürünün özellikleri arasında yer almaktadır. TÜRKİYE’DE TOPLUM YAŞAMI İLE İLGİLİ MEVCUT DURUM 1. Kanunlar ve politikalar Geçtiğimiz yıllarda Türkiye’de toplum yaşamı ile ilgili olanlar da dâhil olmak üzere yürürlükteki mevzuatın BM Engelli Hakları Sözleşmesi’yle uyumlu hale getirilmesi için önemli adımlar atılmıştır. 2005 yılında kabul edilen 5378 sayılı Engelliler Hakkındaki Kanun’da 2014 yılında önemli değişiklikler yapılmıştır. Önceleri engelliliğe dair tıbbi modele dayanan bu kanun, bugün insan hakları temelli bir yaklaşımı teşvik etmektedir. Kanun, engelli bireylerin bağımsız olarak yaşama ve topluma dâhil olma hakkını tanıyarak engelli bireylerin özel bir yaşam düzenine zorlanamayacaklarını ve toplum temelli destek hizmetlerine erişimlerinin sağlanması gerektiğini açık bir biçimde belirtmektedir.4 Kanunda ayrıca engelli bireylerin ana akım hizmetlere erişimleriyle ilgili olan (doğrudan, dolaylı ve engelliliğe dayalı) ayrımcılığa dair kapsamlı hükümler de yer almaktadır. Örneğin doğrudan ayrımcılık yapma yasağı engelli bireylerin eğitim, konut, ulaşım ve istihdam gibi ana akım hizmetlere erişimlerinin engellenemeyeceği; dolaylı ayrımcılık yasağı da engelli bireylerin ana akım hizmetlere erişebilmeleri için kendilerine destek sağlanması gerektiği anlamına gelmektedir. Engelliler Hakkındaki Kanunun bu ilerici karakterini ise engelliliğe dair tıbbi bir modele dayalı olarak geliştirilmiş diğer genel nitelikli kanunlardaki hükümler kısmen kısıtlamaktadır. Örneğin Bu tanım Kurumsal Bakımdan Toplum Temelli Bakıma Geçiş Avrupa Ortak Kılavuz İlkelerinde kullanılmaktadır, a.g.e. 3 Kurumsal Bakımdan Toplum Temelli Bakıma Geçiş Geçici Uzman Grubu (2009) Report of the Ad Hoc Expert Group on the Transition from Institutional to Community-based Care. Brüksel: Avrupa Komisyonu. (İngilizce): ec.europa.eu/social/BlobServlet?docId=3992&langId=en 4 Madde 4/B 2 TASLAK YAYGINLAŞTIRMAYINIZ 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu “akıl hastalığı” ve “akıl zayıflığı” bulunan kişilerin fiil ehliyetlerini5 kısıtlamakta ve bu kişilere bir vasi atanmasını öngörerek6 kendileri için karar verebilme yetilerini sınırlandırmaktadır. Söz konusu hükümler, devletlere “engelli bireylerin yaşamın her alanında diğer kişilerle eşit olarak hukuki ehliyete sahip olduklarını kabul etme” yükümlülüğü getiren BM Engelli Hakları Sözleşmesi’nin 12. maddesinin ihlalini teşkil etmektedir. Dahası, “akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle işlerini göremeyen kişiler”7 ibaresini de içeren bu düzenlemeler bireylerin gündelik yaşamdaki zorluklarını aldıkları tanıyla ilişkilendirerek engelliliğe dair tıbbi bir modeli ortaya koymaktadır. Bu, engelli bireylerin topluma tam ve aktif katılımlarına mani olan çevresel engellerin önemini vurgulayan ve BM Engelli Hakları Sözleşmesi’nde teşvik edilen anlayışla uyuşmamaktadır. Son ama önemli noktalardan birisi de, sözü edilen bu hükümlerin toplum temelli hizmetlerin geliştirilmesi ve bu hizmetlere erişilmesi üzerine doğrudan sonuçlar doğurduğu gerçeğidir. Örneğin “akıl hastalığı ya da akıl zayıflığı” olan kişilerin kendi işlerini göremedikleri kabul edildiğinden ötürü bu kişilerin kendileri için karar alabilmelerini destekleyecek hizmetler (desteklenmiş karar alma) geliştirilmemektedir. Medeni Kanun’un belli bir engelliğin varlığını istemsiz yatış için yeterli bir sebep olarak değerlendiren ve rıza hilafına tedavileri düzenleyen hükümleri de tıbbi model temelinde engelli bireylerin haklarının ihlal edilmesinin bir diğer örneğini oluşturmaktadır. Engelliler Hakkındaki Kanun’da yer alan kapsamlı nitelikteki ayrımcılık karşıtı hükümlere rağmen, ayrımcı maddeler halen diğer kanunlarda bulunmaya devam etmektedir. Örneğin 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu’nun 8. maddesi engelli bireylerin hâkim ya da savcı olabilmelerini engellemektedir. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 122. maddesini tadil eden 6529 sayılı kanunla ilgili eleştiriler de yapılmıştır. Türk Ceza Kanunu’nun 122. maddesindeki bu değişiklikle birlikte engelli bir bireyin kamuya arz edilmiş bir hizmetten yararlanmasının engellenmesi, söz konusu engelleme, nefret saikiyle yapılmadığı sürece artık bir ceza olarak tanımlanmamaktadır; zira tek tipleştirme ve önyargıdan doğan ayrımcılık bu maddede göz önünde bulundurulmamaktadır8. Politikalarla ilgili olarak da kurumsuzlaştırma ve toplum temelli destek modeline geçiş birkaç yıldır hükümetin gündeminde yer almaktadır. 2005 yılında reformlar çocukların bakımına ilişkin alanda başlamış ve binlerce çocuğun aileleri ya da akrabalarıyla yeniden bir araya gelmelerine vesile olmuştur. Koruyucu aile bakımı alternatif, aile temelli bakım türü olarak aktif bir biçimde geliştirilmiş ve Sevgi Evleri gibi yeni hizmetler sunan yerler açılmıştır. Bu çabaların neticesinde de onlarca büyük ölçekli yurt (yetiştirme yurdu) kapatılmıştır.9 Hukuki ehliyet kavramı hak sahibi olma anlamına gelen hak ehliyeti ile bu hakları kanun gereğince kullanma anlamına gelen fiil ehliyetini birlikte barındırmaktadır. Bkz. BM Engelli Bireylerin Hakları Komitesi, 1 Sayılı Genel Yorum (2014), Madde 12: Yasa önünde eşit tanınma, http://daccess-ddsny.un.org/doc/UNDOC/GEN/G14/031/20/PDF/G1403120.pdf?OpenElement . Söz konusu kavramın Türkiye mevzuatındaki kullanımına ilişkin bir tartışma için, bkz. RUSIHAK (2014) Iterative Draft Country Report on Legal Capacity. EU PERSON project – Turkey, sayfa. 5. İngilizce: http://www.eu-person.com/publication/turkish-euperson-country-report/wppa_open/ 6 Madde 405. 7 Madde 405. 8 Bkz. TOHAD (2013) Mevzuattan Uygulamaya Engelli Hakları İzleme Raporu. 9 Bkz. UNICEF (2009) Turkey. Fact sheet. İngilizce: http://www.unicef.org/ceecis/Turkey_factsheet.pdf; Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı (2014) Faaliyet Raporu: http://sgb.aile.gov.tr/data/5434f307369dc31d48e42dc5/2014_idare_faaliyet_raporu.pdf 5 TASLAK YAYGINLAŞTIRMAYINIZ Bu büyük ölçekli kurumların kapatılması genel itibariyle olumlu bir gelişme olsa da, sunulan yeni hizmetlerin engelli çocukların topluma tam olarak dâhil olmalarına katkıda bulunup bulunmadığı ve bu katkının derecesinin ne olduğuna dair sorular yanıt beklemektedir. Bir sonraki bölümde yer verildiği üzere, yeni geliştirilen bu hizmetlerin çoğu, engelli çocukların tecrit edilmiş ortamlarda ve paralel hizmetlerle dışlanmalarını esasen devam ettirmektedir. Engelliliklerle ilgili olarak, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü 2013 yılında engelliğe dair tıbbi modelin terkedileceği ve özellikle de ruh sağlığı hizmetlerinde toplum destekli yaklaşımın benimseneceğini duyurmuştur. 2011 yılında mevcut ruh sağlığı hizmetlerinin yeniden düzenlenmesi ve hizmet sunumunda toplum destekli modelin getirilmesini amaçlayan Ulusal Ruh Sağlığı Eylem Planı kabul edilmiştir. Bu plan 2011 ve 2023 arasındaki dönemi kapsamakta ve Toplum Ruh Sağlığı Merkezleri, Yarı-Yol Evleri, Korumalı Evler, hastanelerin ruh sağlığı birimlerinde görevli personele yönelik eğitimler, yatak sayısının artırılması gibi yeni hizmetlerin geliştirilmesini içermektedir. Toplum temelli yaklaşıma geçilmesi için atılan bu adım BM Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşme ile uyumlu ve takdir edilesi bir gelişmedir. Ancak bu planın uygulaması, toplum temelli yaklaşımın felsefesinin ve temel ilkelerinin anlaşılamadığını göstermekte ve bu durumun da politikalardan ciddi anlamda taviz verilmesine yol açtığı gözlemlenmektedir. Dolayısıyla bu politikalar nihai olarak toplum yaşamını desteklememekte ve bunun yerine engelli bireylerin dışlandığı mevcut durumu devam ettirmektedir (ayrıntılı bir bilgi için, bkz. bir sonraki kısım). Sonuçlar: Başta Engelliler Hakkındaki Kanun’da 2014 yılında yapılan değişiklikler olmak üzere mevzuatta birtakım önemli adımların atılmasına rağmen, ilgili diğer düzenlemelerde toplum yaşamı hakkı da dâhil olmak üzere engelli bireylerin haklarını ihlal eden ve topluma tam olarak dâhil olmalarının önünde engeller yaratan hükümler yer almaya devam etmektedir. Toplum temelli hizmetlerin geliştirilmesinin desteklenmesi amacıyla politikalar yapılmaktadır. Ancak söz konusu politikalarda insan hakları yaklaşımı ve engelliliğe dair sosyal modele ilişkin bir kavrayış olmamasından ötürü hizmetler halen engelliliğe dair tıbbi model temelinde sunulmakta ve kurum kültürünü yeniden üretmektedir. Dahası, reformlar ruh sağlığı alanına odaklanmakta ve diğer engelli gruplar dışlanmaya devam edilmektedir. 2. Engelli çocuk ve yetişkinlere sağlanan hizmetler Türkiye’deki engelli bireylere hâlihazırda aşağıda yer verilen türde hizmetler sağlanmaktadır: Bakım ve rehabilitasyon merkezleri (konut hizmetleri) sıfır yaş dahil olmak üzere her yaştan kişilere ve her türlü engelliliğe yönelik olarak gündüz bakım desteği, kalacak yer, rehabilitasyon programları ve sosyal, kültürel ve sportif faaliyetleri sunmaktadır. Bakım ve rehabilitasyon merkezleri (gündüz bakım hizmetleri) her yaştan kişilere ve her türlü engelliliğe yönelik olarak hizmetler sunmaktadır. TASLAK YAYGINLAŞTIRMAYINIZ Toplum ruh sağlığı merkezleri ruh sağlığı hizmetlerinden yararlanan kişiler ile ailelerine bilgi ve destek sağlamaktadır. Bilgilendirme, bireysel ve grup terapi, mesleki terapi, eğitim, sosyal ve sportif faaliyetler sağlanan hizmetler arasında yer almaktadır. (Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından sağlanan) Evde bakım desteği10 kişisel hijyen, ilaçların verilmesi, ev temizliği gibi ailenin gelir düzeyine bağlı olarak her yaştan engelli bireye sunulan hizmetleri kapsamaktadır. Bu hizmetler profesyonel kişiler tarafından verilebildiği gibi hizmetlerin karşılığında ücret alan aile bireyleri ya da akrabalar tarafından da sağlanabilmektedir. Umut evleri her yaştan kişilere11 ve her türlü engelliliğe yönelik olarak yaşanacak bir yer sağlayan küçük grup evleridir. Korumalı evler ruh sağlığı hizmetlerinden yararlanan kişiler ile öğrenme güçlüğü olan kişilere yönelik küçük evlerde konut sağlanmasıdır. Bu evler Elazığ Ruh Sağlığı Hastanesi tarafından 2006 ve 2007 senelerinde uygulanan bir pilot proje kapsamında açılmıştır. Ruh sağlığı hastaneleri ruh sağlığı hastalarına akut ve kronik koğuşlarda kısa ve uzun erimli hizmetler sunmaktadır. Aşağıdaki tabloda her hizmet türüne dair sayılar, bunların büyüklüğü ve toplam kapasitelerine ilişkin verilere yer verilmektedir. Hizmetin türü Bakım ve rehabilitasyon merkezleri12 Toplum ruh sağlığı merkezleri13 Gündüz bakım14 Evde bakım Umut evleri15 Korumalı evler16 Yatılı mı? Evet Hizmetin sağlandığı yerlerin sayısı 87 Hayır 96 Hayır Hayır Evet Evet 28 94 5 Birim başına kapasite Toplam kapasite 6 – 800 6,394 28.785 kişiye hizmet verildi 2 – 12 523 25 Evde tıbbi bakım Sağlık Bakanlığı tarafından da sağlanmaktadır. Bu kapsamda yaraların bakımı, giydirme ve iğnelerin yapımı gibi hizmetler sağlanmaktadır. 11 0 ve üstü yaştaki çocuklar için sadece bir tane Umut Evi bulunmaktadır. 12 Bakım ve Rehabilitasyon Merkezleri, Gündüz bakımı ve Umut Evleri hakkındaki veriler Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nce yayımlanan mevcut hizmetler listeleri temel alınarak hazırlanmıştır. Bkz: http://eyh.aile.gov.tr/kuruluslarimiz/kuruluslarimiz-engelli (Türkçe). Erişim tarihi: 15Ekim 2015. 13 Toplum Ruh Sağlığı Merkezlerine ilişkin veriler TOHAD’ın 2014 yılı Mevzuattan Uygulamaya Engelli Hakları İzleme Raporu’ndan alınmıştır. Bkz: http://www.engellihaklariizleme.org/tr/yayinlar.html 14 Bakım ve rehabilitasyon merkezlerinden yirmi üçü gündüz ve yatılı bakım sağladığından ötürü her iki hizmet türüne de dahil edilmiştir. 15 Bkz: http://eyh.aile.gov.tr/kuruluslarimiz/kuruluslarimiz-engelli/umut-evleri (Türkçe). Erişim tarihi: 15 Ekim 2015. 10 TASLAK YAYGINLAŞTIRMAYINIZ Genel fiziksel terapi ve rehabilitasyon hastaneleri 17 Ruh sağlığı hastaneleri Evet 12 50 – 375 2362 Evet 9 88 – 1434 4.159 Yukarıda belirtilenlere ek olarak, engelli çocuklar ve yetişkinlere yönelik hizmetlerde uzmanlaşmış ve engelli çocuklar ve yetişkinlerin de yerleştirildiği çocuk ve yaşlı bireylere yönelik bir dizi yatılı hizmetler de verilmektedir. Yaşlılar için bakımevleri, yetiştirme yurtları, kız çocuklarına yönelik bakımevleri ve yetiştirme yurtları, Sevgi Evleri, Çocuk Evleri ve koruma merkezleri bu hizmetler arasında yer almaktadır. Hizmetin türü Yaşlı bakımevleri18 0-12 yaş arası çocuklara yönelik bakımevleri19 13-18 yaş arası çocuklara yönelik yetiştirme yurtları Kız çocuklarına yönelik bakımevleri ve yetiştirme yurtları Sevgi evleri Çocuk evleri Koruma merkezleri (gündüz bakım ve yatılı) Yatılı mı? Evet Evet Hizmetin sağlandığı yerlerin sayısı 197 9 Evet 19 Birim başına kapasite Toplam kapasite 26 – 500 13.286 418 631 Evet 7 337 Evet Evet Evet 77 1015 60 10 – 12 5–8 4.610 5.251 1.116 Genel sonuçlar Hizmetlere ilişkin genel bir değerlendirme hâlihazırda geleneksel kurumsal bakımın yaygınlığının devam ettiğini ve hizmet türlerinin ve hizmetlere erişimin kısıtlı olduğunu ortaya koymaktadır. Geleneksel kurumsal bakımın yaygınlığı Engelli bireylere sunulan yatılı hizmetlerin kayda değer bir bölümü engelliliğe dair tıbbi modele 16 Daha fazla bilgi için bkz: http://elazigrsh.saglik.gov.tr/detay.php?id=120&cid=116 (Türkçe). Hastanelere ilişkin verilere TOHAD (2014) raporundan alınmıştır, a.g.e. 18 Bu kategori Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü’ne, kamu kurum ve kuruluşlarına, yerel yönetimlere, azınlık vakıflarına ve dernek ve vakıflara bağlı bakımevlerini içermektedir. (http://eyh.aile.gov.tr/kuruluslarimiz). Bakımevleri doğrudan engelli bireylere yönelik olmasa da, bu yerlerdeki sakinlerin çoğu engellidir. 19 Çocuklara yönelik kurumlara ilişkin veriler Mayıs 2015 tarihi itibariyle olan verilerdir. Bkz: http://cocukhizmetleri.aile.gov.tr/data/544e2899369dc318044059c3/May%C4%B1s.pdf, Erişim Tarihi: 15 Ekim 2015. 17 TASLAK YAYGINLAŞTIRMAYINIZ dayalı büyük ölçekli geleneksel kurumlarda verilmektedir. Bu kurumlar engelli bireyler için birer “depo” işlevi görerek bu kişileri yeterli bakım ve destek sağlamaksızın toplumdan tecrit etmektedir. Örneğin altı Ruh Sağlığı Hastanesinin izlendiği yakın tarihli bir çalışmada ilaç temelli terapi ve elektrokonvülsif terapinin (EKT) izlenen beş hastanedeki tek tedavi yöntemi olduğu ve “Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi tarafından getirilen yeni paradigmanın uygulanmasına karşı ciddi bir direnç”20 bulunduğu bulgularına ulaşılmıştır. Raporda ayrıca tecrit ve hareket kısıtlaması uygulamaları ile yüksek düzeyde seyreden istemsiz yatışa dair ciddi endişelere de yer verilmektedir. Hizmet çeşitlerinin kısıtlı olması Sunulan hizmetlerin çeşidi oldukça kısıtlıdır ve bu durum mevcut hizmetlerin bu hizmetlerden faydalanan kişilerin ihtiyaç ve tercihlerine yeterli düzeyde cevap veremediği ve yine bu kişilerin topluma katılımlarını desteklemediği anlamına gelmektedir. Kişisel destek gibi engelli bireylerin topluma dâhil olmalarını sağlayacak birtakım temel hizmetler geliştirilmemiştir. Hizmetlere erişimin kısıtlı olması Sunulan hizmetlerin sayısı talebi karşılamada yetersizdir. 2002 yılında Başbakanlık Özürlüler İdari Başkanlığı (ÖZİDA) tarafından gerçekleştirilen bir araştırmaya göre Türkiye’deki nüfusun %12,29’u ya da yaklaşık 8 milyonu21 engelli bireylerden oluşmaktadır; ancak kurumsal bakım da dâhil olmak üzere mevcut hizmet kapasitesi ise 80.000’den azdır. Hizmetlerin sayısının yetersiz olması engelli bireylerin toplumdaki hizmetlere erişimlerinin de kısıtlanmasına neden olmaktadır. Yeni geliştirilen “toplum temelli” hizmetlere ilişkin değerlendirmeler Bir önceki bölümde yer verildiği üzere, geçtiğimiz yıllarda engelli bireylere yönelik olarak gerek Toplum Ruh Sağlığı Merkezleri gibi yatılı olmayan gerekse de Umut Evleri gibi yatılı olan yeni hizmetlerin geliştirilmesine yönelik bir eğilim ortaya çıkmıştır. Bu yeni hizmetlerin kapasitesi ve mevcudiyeti de sürekli olarak artmaktadır. Örneğin Toplum Ruh Sağlığı Merkezlerinde sunulan hizmetlerden yararlanan kişi sayısı 2012 ve 2014 yılları arasında neredeyse dört kat artmış ve bu sayı 6.966’dan 28.785’e22 çıkmıştır. Toplum Ruh Sağlığı Merkezlerinin yatışları önlemedeki etkisi de oldukça olumludur. Toplum Ruh Sağlığı Merkezlerinin bulunduğu yerlerde ikamet eden ve bu merkezlerin sunduğu hizmetlerden faydalanan kişilerin yeniden yatış oranlarında ciddi bir düşüş yaşandığı gözlemlenmiştir.23 Ancak bu hizmetlerin örgütlenmesi ve sunulmasına dair bir dizi endişe de bulunmaktadır. Yatılı tipteki hizmetlerin geliştirilmesinin tercih edilmesi Yeni hizmet çeşitlerinin büyük bir bölümü hâlihazırda yatılı tipte geliştirilmektedir. Söz konusu hizmetler konut sağlanması ile destek sağlanmasını bir arada ele alarak engelli bireylerin nerede ve kimlerle birlikte yaşayacakları seçimini yapabilmelerini kısıtlamaktadır. Dahası, bu yerlerin 20 RUSIHAK (2013) Türkiye raporu: http://www.rusihak.org/download/yayinlar/rusihak_2013_turkiye_raporu.pdf (Türkçe). a.g.e. 21 Bkz: http://kutuphane.tuik.gov.tr/pdf/0014899.pdf 22 TOHAD (2014), a.g.e. 23 RUSIHAK (2013), a.g.e. TASLAK YAYGINLAŞTIRMAYINIZ çoğu da nitelik itibariyle kurumsal yerlerdir. (bkz. aşağıda). Toplu tipte ve tecrit edici nitelikte hizmetler Yeni yatılı “toplum hizmetlerinin” bir bölümü engelli bireylerin izolasyonunu ve tecrit edilmelerini sürdürecek şekilde örgütlenmiş durumda. Örneğin Sevgi Evlerinin bir bölümü önceki kurumların bulundukları yerlerde ve uzak mekânlarda yer almakta ve yüzlerce çocuk görece büyük sayılabilecek 10-12 kişilik küçük evlerde barındırılmaktadır. Çocuklar bu yerlerin sınırları dâhilinde eğitim ve dinlence faaliyetlerine katılmaktadır.24 Bu hizmetlerle büyük ölçekli yatılı kurumlar arasındaki temel fark çocukların daha küçük evlere yerleştirilmeleri ve daha iyi yaşam koşullarına sahip olabilmeleridir. Ancak ne evlerin konumu ne de sağlanan hizmetin örgütlenmesi ve sunumu çocukların topluma dâhil olmalarına katkı sağlamamaktadır. Kurum kültürünü yeniden üreten hizmetler Büyük ölçekli kurumlara alternatif olarak geliştirilen yeni yatılı hizmetlerin büyük bir çoğunluğu depersonalizasyon, rutinlerin katılığı, blok tedavi, sosyal mesafe ve paternalizm de dâhil olmak üzere kurum kültürünü yeniden üretmektedir. Örneğin, Umut Evinde daha önce kalan bir sakin şunları paylaşmaktadır: “Umut Evinden yararlanan kişiler alışveriş, yemek pişirme gibi evin idaresine dair herhangi basit bir kararın alınmasına dâhil edilmiyor. Günlük rutinler arasında ilaçların verilmesi ve ev içinde yapılan sosyal faaliyetlerle dersler var. Sosyal yaşama katılım ve kaynaştırma diye bir şey söz konusu değil, hepimiz gözetim altındayız.”25 Engelliliğe dair tıbbi model temelinde yapılan hizmet sunumu Yakın bir dönemde yeni tip hizmetlerin toplum içinde sunulmaya başlanmış olması toplum temelli bir dizi desteğin sağlanmasına yönelik olumlu bir adım teşkil etse de, engelliliğe dair tıbbi bir model temelinde sunulmaya devam edilen hizmetlere dair bazı ciddi kaygılar bulunmaktadır. Örneğin Umut Evlerinden yararlanan kişiler hizmetlere erişimin bir koşulu olarak vesayet altına alınmaktadır. Yatılı olmayan bir hizmet sunan Toplum Ruh Sağlığı Merkezlerinden yararlanan kişiler ise faydalanacakları bakım ve desteğe dair kararların alınmasına genellikle dâhil edilmemektedirler. Toplumda yaşamı desteklemeyen “toplum-temelli” hizmetler “Toplum-temelli” olarak geliştirilen özelleşmiş hizmetler fiziksel olarak toplum içinde yer alsalar da, engelliliğe dair tıbbi bir modele dayanmaktadırlar. Yukarıda yer verildiği üzere söz konusu hizmetlerde yararlanıcılardan ziyade uzmanlar hizmetin merkezinde yer almakta ve yararlanan kişilere seçme ve kontrol fırsatı tanınmamaktadır. Bu tür hizmetler, sosyal ve insan hakları temelli bir bakışa dayanmadıkları ve engelli bireylerin toplumda bağımsız olarak yaşamalarını desteklemediklerinden ötürü gerçek anlamda toplum-temelli bir nitelikte değillerdir. Türkiye’deki durumun ele alındığı bu bölümün ardından sonraki bölümde engelli bireylerin topluma tam olarak dâhil olmalarının desteklenmesine yönelik tedbirlere dair tavsiyelere yer verilmektedir. 24 25 Örneğin Ankara Sevgi Evleri Çocuk Yuvası 60 küçük evde 629 çocuğu barındırmaktadır. RUSIHAK (2014) Tuzla Umut Evi Ziyareti. TASLAK YAYGINLAŞTIRMAYINIZ II. 19. MADDENİN UYGULANMASI İÇİN ÖNERİLEN TEDBİRLER Bu bölümde 19. maddenin Türkiye’de uygulanmasında anahtar role sahip olduğu tespit edilen tedbirlere yer verilmektedir. Her bir kısımda tedbirin ele alacağı temel konular, tedbirin amaçları ve ana unsurlarına dair bir liste sunulmakta ve sonrasında ise Türkiye’deki deneyim ve Kurumsuzlaştırmaya Dair Avrupa Ortak İlkeleri temelinde hazırlanan bu tedbirlerin uygulanmasına ilişkin ayrıntılar ve tavsiyeler yer almaktadır. Önerilen tedbirler: Paydaşların dâhil edilmesi ve ortak bir anlayışın tesis edilmesi Mevcut durumun değerlendirilmesi Eylem planı (ya da planlarının) hazırlanması Toplum yaşamını destekleyici hukuki çerçevenin ihdas edilmesi Toplum temelli destek ve erişilebilir ana akım hizmetlerin geliştirilmesi Kurumlardan toplum yaşamına geçen bireylerin ve ailelerin desteklenmesi 1. Paydaşların dâhil edilmesi ve BM Engelli Hakları Sözleşmesi’ne dair ortak bir anlayışın tesis edilmesi Ele alınması gereken konular: - Politika yapıcılar, engelli bireyler, engelli bireylerin oluşturduğu örgütler, insan hakları ve engellilik alanında çalışan diğer STK'lar ve hizmet sağlayıcıları tarafından BM Engelli Hakları Sözleşmesi tarafından teşvik edilen kavramların eksiksiz bir biçimde anlaşılmaması, - Engelli bireylerin oluşturduğu örgütlerin büyük bir bölümünün politika yapım sürecinde temsil edilmemesi ya da yalnızca şeklen dâhil edilip görüşlerinin dikkate alınmaması, - Kurumsuzlaştırmayı teşvik eden politikalarda devamlılığın olmaması -önceliklerin ilgili yetkililer ve/veya hükümetlerin değişmesine bağlı olarak değişmesi. Hedefler: - Engelli bireylerin ve ilgili tüm paydaşların Madde 19’un uygulanmasıyla ilgili olarak alınacak kararlara dâhil olmalarının sağlanması. - BM Engelli Hakları Sözleşmesi tarafından teşvik edilen temel değer ve ilkelere dair daha kapsamlı bir kavrayışın sağlanması. - İlgili tüm alanlardaki reformlara kılavuzluk edecek ortak bir vizyonun tesis edilmesi. - Reform taahhütlerinin uzun erimli olması. TASLAK YAYGINLAŞTIRMAYINIZ Unsurlar: - Paydaşların dâhil olmaları ve eşgüdüm mekanizmalarının tesis edilmesi. - Reformun ilke ve hedeflerinin belirlenmesi. - Stratejik bir belgenin kabul edilmesi. 1.1. Paydaşların dâhil olmaları ve eşgüdüm mekanizmalarının tesis edilmesi Kurumsal bakım sisteminden bağımsız yaşamı ve erişilebilir ana akım hizmetleri destekleyen toplum temelli hizmetlere geçiş çeşitli alanlarda adımlar atılmasını gerektirmekte ve çoğu zaman birbiriyle çatışan ihtiyaçları ve/veya menfaatleri bulunan farklı paydaşları etkilemektedir. Bu nedenden ötürü de reformların geniş bir destek bulmasını sağlamak için ilgili tüm paydaşların sürecin başından itibaren dâhil olmaları önemlidir. Madde 19’un uygulanmasıyla ilgili olarak gerçekleştirilecek tartışmalara aşağıda yer verilen paydaşların dâhil olmaları gereklidir: - - - Devlet kurumları: Sosyal bakım, sağlık, eğitim, istihdam, konut, ulaşım ve kültür alanlarında politikalar geliştirmeden sorumlu bakanlıklardan karar vericiler -Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Bakanlıkların İl Müdürlükleri, Valilikler, Büyükşehir Belediyeleri. Değişime yönelik siyasi bir iradenin sağlanması ve sürecin ilerletilebilmesi için üst düzeydeki karar vericilerin dâhil olmaları elzemdir. Devlet dışı aktörler: Çocuklar da dâhil olmak üzere engelli bireyler ve engelli bireylerin oluşturdukları örgütler, aileler ve ailelerin ve bakımı üstlenen kişilerin oluşturdukları örgütler, hizmet sağlayıcıların oluşturdukları örgütler; Yerel Belediyeler ya da belediyeleri temsil eden örgütler. Strateji ve eylem planının geliştirilmesinden bunların uygulanmasına ve sonrasında da izlenmesinden değerlendirmesine uzanan sürecin her aşamasında paydaşların yeterli düzeyde dâhil olmaları ve iyi bir eşgüdümün sağlanması için ilgili mekanizma ve yapıların tesis edilmesi gerekmektedir. Engelli bireyler ve engelli bireylerin oluşturdukları örgütlerin dâhil olmaları26 Engelli bireylerin politika yapım, karar alma ve hizmetlerin sağlanmasına dâhil olmaları 5378 sayılı Engelliler Hakkındaki Kanun’da temel bir ilke olarak yer almaktadır. Ancak bu ilkenin uygulanması, anlamlı bir katılımı sağlanamadığından başarısız olmaktadır.27 Engelli Bireylerin Oluşturdukları Örgütler, engelli bireyler için çalışan örgütlerden farklı olarak engelli bireyler tarafından işletilen örgütlerdir. 27 TOHAD (2014) Submission to the Right of Persons with Disabilities to Participate in Decision-Making’. (İngilizce) Bkz: http://www.ohchr.org/Documents/Issues/Disability/DecisionMaking/States/PM%20%20Turkey_ENG.docx 26 TASLAK YAYGINLAŞTIRMAYINIZ Engelli bireylerin katılımlarının niteliğinin artırılması için engelli bireylerin oluşturdukları farklı örgütlerin politika yapım süreçlerinde temsil edilmelerinin güvence altına alınması gerekmektedir. Örneğin çalışma grupları ve toplantılarda katılımcı sayısının kısıtlı tutulmasına dair bir ihtiyacın söz konusu olması halinde, katılımcıların aday gösterilme ve seçilmelerinin demokratik ve şeffaf bir süreç çerçevesinde gerçekleştirilmesi önemlidir. Sürece katılımın ölçüsü yalnızca örgütlerin büyüklüğü ya da “temsil edebilirlikleri” olmamalıdır. Çatı örgütlerinin üyesi olmayan engellilerin oluşturduğu çok sayıda örgüt bulunmaktadır ve yalnızca engelli bireyler federasyonları sürece katılmaya davet edildikleri sürece bu örgütler temsil edilmemeye devam edecektir. Dahası, engelli bireylere etkili bir biçimde katılmalarına olanak verilmesi için gereken tüm desteğin sağlanması gerekmektedir. Yazılı bilgilerin erişilebilir bir şekilde verilmesi, belgelere dair görüş ve önerilerin sunulması için yeterli zamanın ayrılması, toplantılar esnasında tercüman desteğinin sağlanması gibi tedbirler sözü edilen destek biçimleri arasında yer almaktadır. 1.2. Ortak bir vizyonun tesis edilmesi ve strateji belgesinin kabul edilmesi Toplum yaşamına geçiş sürecindeki en temel adımlardan biri engelli bireyler için arzulanan gelecekteki koşullara dair ortak bir vizyonun tesis edilmesidir. Bu vizyon kişinin kendi seçimlerini yapma özgürlüğü, topluma tam ve etkili katılım, farklılığa saygı ve fırsat eşitliği ve erişilebilirlik dahil olmak üzere Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi’nde teşvik edilen değer ve ilkeler temelinde inşa edilmelidir28. Bu noktada süreçte yer alan katılımcıların tamamının ilkeler ve ilkelerin fiili olarak uygulanmalarına dair yeterli bir kavrayışa sahip olmalarının sağlanması önemlidir. Örneğin kişinin kendi seçimlerini yapma özgürlüğü ya da engelli bireylerin tam olarak dâhil olmaları ve katılabilmeleri vizyonun bir parçasıysa, bu hususların BM Engelli Hakları Sözleşmesi bağlamında ne anlama geldikleri açık olmalıdır. Bilgilendirilmiş onayın mevcut olmasını, toplumda ve evde bir dizi destek hizmetlerinin geliştirilmesini ve ana akım hizmetlerin erişebilir olmasını sağlayan tedbirler bu vizyonla uyumlu; rıza hilafında gerçekleştirilen tıbbi müdahaleler ve yeni yatılı kurumların inşa edilmesi ise doğrudan bu vizyonla çelişmektedir. Reformlara ilişkin vizyon, kurumsal bakımdan, engelli bireylerin toplumda yaşamalarını destekleyen bir sisteme doğru geçişteki reform sürecine rehberlik edecek ortak stratejik bir belgenin geliştirilmesinde dayanak olmalıdır. Bu belge tüm paydaşların katılımıyla geliştirilmeli ve hükümet tarafından da kabul edilmelidir. Böyle bir yöntem, değişime dair siyasi bir iradenin mevcut olduğunu ortaya koyacak ve hükümet değiştiğinde bile reformların eşgüdümlü olmasını ve devam etmesini güvence altına alacaktır. 2. Durum değerlendirmesi Ele alınması gereken konular: 28 Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi, Madde 3. TASLAK YAYGINLAŞTIRMAYINIZ - Türkiye’deki engelli bireylerin karşılaştıkları engeller hakkında bilgilerin yetersiz olması. Yatılı hizmet alan engelli çocuk ve yetişkinlerin sayısı hakkında bilgilerin yetersiz olması Hedefler: - Reformların Türkiye’deki temel sorun alanlarını ele almasının sağlanması. - Teşvik edilecek iyi uygulamaların tespit edilmesi. Unsurlar: - Ana akım hizmetlerin engelli bireyler için ne denli kapsayıcı olduğunun değerlendirilmesi - Toplumdaki mevcut desteğin değerlendirilmesi - Engelli bireylere yönelik kurumlara dair bilgilerin toplanması 2.1. Ana akım hizmetler Topluma tam olarak dâhil olmak, nüfusun geneline sunulan hizmet ve tesislerin “engelli bireylerin eşit biçimde yararlanmasına açık olmaları ve engelli bireylerin gereksinimlerini karşılamalarını” (Madde 19) gerektirmektedir. Dolayısıyla eğitim, konut, sağlık hizmetleri, ulaşım, dinlence ve benzeri ana akım hizmetlerin mevcudiyeti ve erişilebilirliğine dair bir analizin gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Bu analizde aşağıdaki hususlar göz önünde bulundurulmalıdır: Hizmetlerin mevcut olup olmadığı; Fiziksel erişilebilirlik; Bilgi ve iletişimin erişilebilirliği; Etkin erişim ve dâhil olmayı kolaylaştıracak desteğin sağlanması; Kurumsal pratikler (örneğin okullarda eğitim ve öğrenmeye dair yaklaşımlar); Personelin bilgi ve becerileri (örneğin personelin zihinsel engelli kişiler ya da konuşma sorunu yaşayan bireylerle iletişim kurma becerileri var mı?); Profesyonellerin tavır ve önyargıları (örneğin, engelli bireyler “eğitilemez” olarak mı görülüyor?). Bu tür bir analiz engelli bireylerin topluma tam olarak katılmalarına mani olan ve ana akım hizmetlerde erişimi kısıtlayan engellerin ele alınmasına yönelik tedbirlerin planlanmasına olanak verecektir. Bu analiz belli bir gruba yönelik paralel hizmetlerin devam ettirilmesinden ziyade ana akım hizmetlerin herkes için nasıl erişilebilir kılınacağını göstereceğinden kaynakların daha etkili bir şekilde kullanımı için de bir ön koşuldur. Engelli bireyler teklif edilen reformlardan doğrudan etkileneceklerinden ötürü, topluma katılımlarının önündeki engellere dair görüşlerinin dinlenmesi ve göz önünde bulundurulması elzemdir. TASLAK YAYGINLAŞTIRMAYINIZ 2.2. Engelli bireylere yönelik hizmetler Durum değerlendirmesi, hizmet türleri, kullanıcı grupları, kapasite, bölgesel dağılım, sorun alanları, BM Engelli Hakları Sözleşmesi’nin ışığında iyi örnekler gibi engelli bireylere yönelik olarak sağlanan (ve büyük ölçekli kurumlar hariç) mevcut özelleşmiş hizmetleri de kapsamalıdır. Gerçekleştirilecek bu analizin yanıtlarını bulmaya çalışacağı sorulardan bazılarına aşağıda yer verilmektedir: Engelli bireylerin toplumda kendi seçtikleri bir mekânda yaşamalarına olanak veren toplumsal destek hizmetleri mevcut mu? Hizmetler öğrenme güçlüğü bulunan ve yüksek derecede desteğe ihtiyaç duyan kişiler de dâhil olmak üzere tüm engelli bireyler için mevcut mu? Engelli bireylerin içinde yaşadıkları yerel topluluklarda hizmetler sağlanıyor mu? Tüm engelli bireylerin kişisel destek hizmetine erişimi bulunuyor mu? Engelli bireyler hizmet sunumuna ve izlenmesine dâhil olabiliyor mu? Hizmet sunumu Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi’ndeki değer ve ilkelerle uyumlu mu? (Örneğin, engelli bireyler bakım ve desteğe dair kararlarda yer alıyorlar mı? Benzer bir biçimde gündelik yaşamlarına dair seçimler yapabilme olanakları mevcut mu?) 2.3. Engelli bireylere yönelik kurumlar Büyük ölçekli yatılı kurumların kapatılmasının toplum yaşamını hayata geçirmeyi amaçlayan reformların anahtar unsurlarından biri olduğu göz önünde bulundurulduğunda, kurumsal bakım sistemine dair bilgilerin de toplanması gerekmektedir. Bu tür bir bilgi farklı kademelerde toplanabilir. İlk aşamada genel bir strateji ve eylem planının geliştirilmesine destek vermesi amacıyla genel bir bilgiye ihtiyaç duyulacaktır. Sonraki aşamalarda ise kurumun kapatılmasına yönelik belli bir eylem planının hazırlanması için her kurum hakkında ayrıntılı bilgilere sahip olunması önemli olacaktır. Genel itibariyle, kurumsal bakım sistemine dair gerçekleştirilecek bir analiz kurumun sakinleri, kurumun kendisi ve çalışanlarına dair bilgileri içermelidir. Bu bilgiler (1) kurumdaki engelli bireylerin toplum yaşamına geçişlerini destekleyecek somut faaliyetlerin planlanmasına; (2) kurumun kapatılmasının ardından binaların ve arazinin nasıl kullanılacağına karar verilmesine ve (3) mevcut ve yeni hizmetleri sağlayacak personele dair faaliyetlerin planlanmasına yardımcı olacaktır. 3. Eylem planının (ya da planlarının) hazırlanması Ele alınması gereken konular: - Reformların örgütlenmesi ve uygulanmasında netliğin olmaması (örneğin hangi konudan başlanacağı, neyin dâhil edileceği ve nasıl fonlanacağı). - Engelli bireylere dair konular ana akımlaştırılmamış (tüm politikalara dâhil edilmemiş). TASLAK YAYGINLAŞTIRMAYINIZ Hedefler: - Farklı politika alanlarındaki eylemler arasında eşgüdümün sağlanması - Reformlar için yeterli düzeyde mali desteğin tahsis edilmesi - Eylem planının (ya da planlarının) düzenli bir şekilde izlenmesi, değerlendirilmesi ve uygun düşen değişikliklerin yapılması Unsurlar: - Açık bir şekilde tanımlanmış görevleri, zaman planını, bütçeyi ve izleme mekanizmasını içeren eylem planının (ya da planlarının) hazırlanması 3.1. Eylem planı (ya da planlarının) hazırlanması Kurumsal bakımdan toplum temelli bakıma geçişe dair reform süreci stratejik taahhütlerin somut eylemler olarak hayata geçirileceği kapsamlı bir eylem planı (ya da planları) temelinde yürütülmelidir. Eylem planlarında bulunması gereken bazı temel unsurlar şunlardır: İlkeler ve vizyon Hedef ve amaçlar Eylemler Zaman planı Bütçe Sorumlu kurumlar Göstergelerin, sorumlu kişi ve kurumların ve zaman planının yer aldığı izleme ve değerlendirme mekanizması Uzun ve kısa dönemli hedef ve amaçların belirlenmesi verili bir zaman diliminde ve mevcut kaynaklarla nelerin başarılabileceğine dair kararların verilmesini içerecektir. Öncelikler paydaşlarla istişare edilerek belirlenmeli ve durum değerlendirmesi esnasında tespit edilen sorun alanları ile devletin Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi çerçevesindeki yükümlülüklerini göz önünde bulundurmalıdır. Sürecin ve bu sürecin engelli bireylerin yaşamlarına yaptığı etkinin düzenli bir biçimde gözden geçirilmesine ve değerlendirilmesine imkân sağlayacak izleme ve değerlendirme mekanizması da eylem planına (ya da planlarına) dâhil edilmelidir. Aşağıda örnekleri verilen ve farklı tipteki göstergelerin de eylem planının yer alması elzemdir: Faaliyetlerin plana göre yürütülüp yürütülmediğini gösterecek göstergeler (örneğin yaratılan yeni hizmetlerin sayısı, belli bir zaman diliminde kapatılan kurumların sayısı, vs.) Uygulamanın niteliğine dair bilgileri sağlayacak göstergeler (örneğin engelli bireyler izleme ve değerlendirme faaliyetlerinin kaçında yer aldılar?) Engelli bireylerin sosyal olarak içerilmelerine ilişkin olarak gerçekleştirilen faaliyetlerin etkilerine dair göstergeler (örneğin topluluklarındaki ana akım hizmetlere erişimi olan TASLAK YAYGINLAŞTIRMAYINIZ engelli bireylerin yüzdesi) Aşağıda bu Yol Haritasının hazırlanması sürecinde sorun alanları olarak tespit edilen ve durum değerlendirilmesi çalışması esnasında tespit edilen alanlarla birlikte eylem planında yer alması gereken bir dizi konuya işaret edilmektedir: ana akım hizmetler: ana akım hizmetlerin erişilebilir kılınması için tedbirler engelli bireylere yönelik hizmetler: toplumda destek hizmetlerinin geliştirilmesi ve bu hizmetlerin sunumunda kalite standartlarının belirlenmesi için tedbirler (bkz. 5. kısım) yatılı kurumlar: engelli bireylere yönelik mevcut yatılı kurumların kapatılmalarına yönelik tedbirler mevzuat: engelli bireylerin haklarını ihlal eden mevzuatın gözden geçirilmesi ve tadil edilmesi; toplum-temelli destekle ilgili hükümlerin gözden geçirilmesi ve tadil edilmesi (bkz. 4. kısım) politikalar: engelliliğe dair konuların tüm politikalara dahil edilmesi; bir diğer ifadeyle tüm yeni politikaların yapımında engelli bireylerin ihtiyaçlarının göz önünde bulundurulmasının şart koşulması akademik kurumlar: sosyal hizmetler, sağlık hizmetleri, eğitim, kamu yönetimi, medya çalışmaları gibi ilgili tüm disiplinlerdeki öğrencilerin (1) BM Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşme’nin ilkelerine ve engelliliğe insan hakları temelli yaklaşıma aşina olmaları ve (2) engelli bireylerle nasıl iletişim kurup çalışacağına dair bilgi ve becerilere sahip olmaları için müfredatın gözden geçirilerek tadil edilmesi; engellilik alanındaki çalışmaların teşvik edilmesine yönelik tedbirlerin alınması profesyoneller: engelli bireylerin haklarına dair farkındalığın artırılması ve profesyonellerin engelli bireylerle birlikte ve bu kişilere fırsat verici bir şekilde nasıl çalışabileceklerine dair bilgi ve becerilerinin artırılması engelli bireylerin oluşturduğu örgütler: engelli bireyler ve engelli bireylerin oluşturduğu örgütlerin yerel ve ulusal düzeydeki karar alma mekanizmalarına dahil olmalarını sağlayacak tedbirler; engelli bireylerin oluşturdukları örgütlerin akran desteği, bağımsız yaşam konulu eğitimler ve savunuculuk gibi belli başlı hizmetleri sağlamalarına destek veren hukuki ve mali tedbirlerin alınması; farkındalığın artırılması toplum: engelli bireyleri “tam bir birey” olarak görmeyen ya da engelli bireyleri haklara ehil bireyler olarak değil de hayır ve bakımın özneleri olarak gören sorunlu yaklaşım ve tavırların ele alınmasına yönelik farkındalık artırıcı tedbirler. 4. Toplum yaşamını destekleyici hukuki çerçevenin ihdas edilmesi Ele alınması gereken konular: Engelli bireylerin haklarını ihlal eden ve onların tam olarak dâhil olmalarının önüne set çeken bazı mevcut yasal hükümler Nitelikli toplum hizmetlerin geliştirilmesi için desteğin yetersiz olması Hedefler: Mevzuatın kapsayıcı nitelikte ana akım hizmetlerle toplumda nitelikli bir desteğin geliştirilmesi için teşvik edici olmasının sağlanması TASLAK YAYGINLAŞTIRMAYINIZ Engelli bireylerin kendilerine dair kararları kendilerinin verebilme hakkının tanınması ve desteklenmesi Unsurlar: Engelli bireylerin topluma tam olarak dâhil olmalarını engelleyen boşlukların ve hükümlerin tespit edilmesi için mevcut politikaların ve mevzuatın gözden geçirilmesi Mevcut politikaların ve mevzuatın tadil edilmesi ve/veya yeni politikaların ve mevzuatın geliştirilmesi 4.1. Toplum-temelli hizmetler Özelleşmiş ve yaygın nitelikli toplum-temelli hizmetlerin sağlanmasına ilişkin reform yeterli düzeyde bir mevzuat desteğinin bulunmasını gerektirmektedir. Bu mevzuat aşağıdaki hususları içermelidir: Kişisel destek ve evde verilen hizmetler de dâhil olmak üzere toplumda bir dizi özelleşmiş hizmetlerin geliştirilmesini teşvik etmesi; Ülkenin farklı yerlerinde ikamet eden engelli bireylerin toplumdaki desteğe eşit biçimde ulaşabilmelerini sağlaması; Hizmetlerden yararlanan kişilerin ve bu kişilerin oluşturdukları örgütlerin hizmetlerin planlanmasına, sunumuna ve izlenmesine dâhil olmalarını teşvik etmesi; Hizmetlerden yararlanan kişilerin alacakları desteğe ve bu desteğin nasıl örgütlendiğine dair kararları alabilmelerini sağlaması; Hizmet sunumunda yeterli düzeyde kalite standartlarının mevcut olmasını güvence altına alması; Hizmetlerin kalitesini izleyecek ve değerlendirecek mekanizmaların mevcut olmasını güvence altına alması; Engelli bireylerin nüfusun geneline sunulan sosyal konut, eğitim, istihdam, ulaşım, sağlık hizmetleri, dinlence ve diğer hizmet ve tesislere erişimlerini desteklemesi. 4.2. Topluma katılımın önündeki engeller Uzmanlar ve sivil toplum örgütleri tarafından hâlihazırda tespit edilen temel hukuki engeller arasında hukuki ehliyet ve vesayet ve istemsiz tedavi yer almaktadır. Hukuki ehliyet ve vesayet Vesayet sistemi engelli bireyleri kendi hayatları, nerede ve kiminle yaşamak istedikleri gibi konularda karar verme hakkından mahrum kıldığından ötürü toplum içinde yaşam ilkesiyle bağdaşmamaktadır. Bu kararlar engelli bireyler yerine vasiler tarafından ve çoğu zaman engelli bireylerin görüşleri alınmaksızın ve tercihleri hilafına bir şekilde alınmaktadır. Hâlihazırda Türkiye’deki birçok engelli birey- “akıl hastalığı ve akıl zayıflığı bulunan kişiler”- TASLAK YAYGINLAŞTIRMAYINIZ hukuki ehliyetlerinden mahrum ve kendilerine vasi atanmış durumdadırlar29. Engelli bireylerin topluma dâhil olmalarını desteklemeyi amaçlayan reformların bir ayağı hukuki ehliyetle ilgili hükümlerin gözden geçirilerek tadil edilmesini içermelidir. Bu, asgari olarak, aşağıdaki hususları kapsamalıdır: Vesayetin kaldırılması, Ruh sağlığı hizmetlerinden yararlanan kişiler ile öğrenme güçlüğü bulunan kişilerin hayatın tüm alanlarında diğer kişilerle eşit bir hukuki ehliyete sahip olduklarının kabul edilmesi, Ruh sağlığı hizmetlerinden yararlanan kişiler ile öğrenme güçlüğü bulunan kişilere hukuki ehliyetlerini kullanabilmeleri- bir diğer ifadeyle hayatın tüm alanlarında kendilerine dair kararları verebilmeleri- için gerekli desteğin sağlanması, “Hukuki ehliyetin kullanılması ile ilgili tüm önlemlerin, kişinin hakları, iradesi ve tercihlerine saygı göstermelerini; herhangi bir çıkar çatışması ve gereksiz etkiden ari olmalarını; kişinin koşullarına uygun ve orantılı olmalarını; mümkün olan en kısa süre zarfında uygulanmalarını ve yetkili, bağımsız ve tarafsız bir makam ya da adli organ tarafından düzenli olarak gözden geçirilmelerini” 30 sağlayarak verilen desteğin istismar edilmesine karşı güvencelerin benimsenmesi. İstemsiz yatış ve istemsiz tedavi Türk Medeni Kanunu ruh sağlığı hizmetlerinden yararlanan bireylerin istemsiz olarak hastaneye yatırılmalarına cevaz vermektedir. Mevcut düzenleme neticesinde de Ruh Sağlığı Hastanelerindeki kişilerin yaklaşık olarak yarısı vesayet altındadır.31Ancak, hâlihazırda uygulamada olan hükümlerin ruh sağlığı hizmetlerinden yararlanan kişilerin toplum içinde yaşama seçeneklerine bir engel teşkil etmemesi için mevzuatta bir dizi değişiklerin gerçekleştirilmesine ihtiyaç vardır. Bu değişikler, asgari olarak, aşağıdakileri içermelidir32: İstemsiz yatışlar ancak kişinin kendi ya da bir başkasının sağlığı için yakın ve ciddi bir tehlike bulunması koşuluna bağlanmalıdır. Zorunlu yatışa ancak daha az kısıtlayıcı tedbirlerin sonuç vermediği hallerde ve son çare olarak başvurulacağı kabul edilmelidir. Gerek rızaları dâhilinde gerekse de istemsiz olarak hastaneye yatış yapan ve psikiyatrik teşhis alan kişilerin tedaviye rıza verme ya da tedaviyi reddetme hakkının olduğu kabul edilmelidir. Bir özgürlükten yoksun bırakılma durumu olan istemsiz yatışlarda, yatışı istenen kişinin en geç 24 saat içinde hâkim önüne çıkarılmalı ve kendisine ücretsiz avukat, sosyal çalışmacı ve/veya savunucu desteği sağlanmalıdır. 5. Toplum-temelli hizmetlerin geliştirilmesi 29 Türk Medeni Kanunu, Madde 405 Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi, Madde 12 (4). 31 RUSIHAK (2013), a.g.e. 32 Buradaki tavsiyelerin büyük bir kısmı RUSİHAK’ın ruh sağlığı sisteminin izlenmesi konulu raporuna dayanmaktadır. Bkz: http://www.rusihak.org/download/yayinlar/rusihak_2013_turkiye_raporu.pdf . 30 TASLAK YAYGINLAŞTIRMAYINIZ Ele alınması gereken konular: Ana akım hizmetlerin engelli bireyler için erişilebilir olmamaları Yatılı hizmetlerin yaygınlığı Yeni geliştirilen hizmetlerin kurum kültürünü yeniden üretmeleri ve engelliliğe dair tıbbi bir modele dayanmaları Engelli bireylerin hizmetlerin sunumuna ve izlenmesine dâhil olamamaları Hedefler: Kişisel destek dâhil olmak üzere toplumdaki hizmetlere daha iyi bir şekilde erişimin sağlanması Yeni geliştirilen hizmetlerin BM Engelli Hakları Sözleşmesi’nin ilkeleriyle uyumlu olmalarının sağlanması Engelli bireylerin kendileri adına konuşmalarına güç verici hizmetlerin geliştirilmesinin desteklenmesi Ana akım hizmetlerin engelli bireyler için erişilebilir kılınması Unsurlar: Çeşitli toplum-temelli destek hizmetlerinin geliştirilmesi Hizmetlerin izlenmesi ve değerlendirilmesi Ana akım hizmetlerin erişilebilir kılınması Yeterli olarak kaynak tahsis edilmiş hizmetlerin bulunması 5.1. Engelli bireylere yönelik çeşitli toplum-temelli hizmetlerin geliştirilmesi Özelleşmiş toplum-temelli hizmetlerin genel hedefi engelli bireylerin toplumda yaşamalarını ve topluma katılmalarını desteklemek olmalıdır. Durum değerlendirmesi çalışması neticesinde elde edilen bulgular temelinde, evde, ev dışında ya da esnek olarak belirlenecek diğer mekânlarda sağlanan kişisel yardımcı hizmeti33 de dâhil olmak üzere engelli bireylere yönelik çeşitli toplumtemelli hizmetler geliştirilmelidir. Engelli bireylerin ayrıca makul ücretli ve erişilebilir konut seçeneklerine, teknik destek ve yardımcı teknolojilere ve mali desteğe erişimleri olmalıdır. Yeni hizmetlerin geliştirilmesine ilaveten, mevcut hizmetlerde de, bu hizmetlerin BM Engelli Hakları Sözleşmesi’nin ilkelerine riayet etmesi için reformlar gerçekleştirilmelidir. Aşağıda, bu Yol Haritasının yazımı sürecinde tespit edilen sorun alanları ışığında belirlenen ve Türkiye’de nitelikli toplum-temelli hizmetlerin geliştirilmesine yönelik bir dizi tavsiyeye yer verilmektedir. Kişisel destek hizmetleri ve bu hizmetlerin nasıl örgütlenebileceğine ilişkin daha fazla bilgi için bkz: Kurumsal Bakımdan Toplum Temelli Bakıma Geçiş Avrupa Ortak Kılavuz İlkeleri, a.g.e. 33 TASLAK YAYGINLAŞTIRMAYINIZ Toplu tipteki kurumlardan kaçınılmalıdır Çok sayıda evin aynı kampüsün içinde yer aldığı toplu tipteki barınma veya bakım hizmetleri engelli bireylerin toplumdan yalıtılmalarını sürdürdüğünden bu uygulamadan kaçınılmalıdır. Bunun yerine, konutlar meskûn bölgelerde dağıtılmalı ve nüfusun çoğunluğunun yaşadığı aynı tip ve büyüklükteki daire ve evlerden oluşmalıdır34. Yeni hizmetlerde kurum kültürünün oluşması engellenmelidir Grup evleri gibi (örneğin Umut Evleri) daha küçük ölçekli konut modellerindeki temel sorunlardan biri de, söz konusu hizmetlerin topluma dâhil olmayı kolaylaştırma amacını güttüğünün beyan edilmesine rağmen, kurum kültürünü yeniden üretmesidir. Bu mekânlarda yaşayan bireylerden kişisel ihtiyaçlarını dikkate almayan kurallara uymaları talep edilmektedir. Grup evleri fiziksel olarak kent içinde olmalarına rağmen insanları tıpkı eski tip kurumlarda olduğu üzere toplumdan yalıtabilmektedir. Bu tür hizmetlerin geliştirilmesi erişilebilir barınmanın olmamasını telafi etmek için kullanılmamalı ve kurumsal bakımdan toplumda yaşama geçiş sürecinde öncelikli olarak ele alınmamalıdır. Bu tür hizmetlerin geliştirilmesi halinde de, kurum kültürünü yeniden üretmemeleri için özel bir çaba sarf edilmelidir. Örneğin kullanıcılara en fazla seçme ve kontrol imkânı ile hizmetin örgütlenmesi ve sunumuna dair düşüncelerini ifade edebilme fırsatı veren, personele eğitimlerin verilmesini ve denetlenmelerini sağlayan ve şikâyet usulleri getiren politikaların geliştirilmesi bu çabalar arasında sayılabilir. Barınma ve destek birbirinden ayrılmalıdır Grup evleri gibi hizmetler tek bir hizmet sağlayıcısı tarafından verilen, kullanıcıların seçme ve kontrol imkânlarını kısıtlayan ve kullanıcıları tek bir hizmet paketini kabul etmeye zorlayan hizmetlerdir. Bunun yerine, kullanıcıların arzu ettikleri takdirde farklı barınma ve destek hizmeti sağlayanlar arasında seçim yapabilmelerine olanak veren düzenlemeler gerçekleştirilmelidir. Böyle bir uygulama kişilere konutlarını değiştirmek zorunda kalmaksızın hizmet sağlayıcısını değiştirme (ya da tam tersi) imkânı verecektir. Kullanıcıların seçme ve kontrol imkânı olmalıdır Hizmetlerden yararlanan kişilerin aldıkları hizmetler ve bu hizmetleri nasıl aldıklarına dair bir seçme ve kontrol imkânları bulunmalıdır. Kullanıcılar, alacakları destek türünün amaçlarının ve bu desteğin ne şekilde sağlanacağının belirlenmesi de dâhil olmak üzere yararlanacakları destek ve tedavi planlarına dair karar alma süreçlerine dâhil olabilmelidir. Kullanıcılar ayrıca hizmet sağlayan kişi ya da kurumu, destek sağlayan kişiyi, acil durumlarda ve kriz durumlarında danışılacak kişileri seçebilmelidir. Hizmetlerden yararlanan kişilerin, bu hizmetlere dair kararları verebilmelerine yardımcı olmak için gerekli bilgi ve desteğin de sunulması gerekmektedir. Toplu Tip Yerleşimler Çalışma Grubu (2011) Time to Move on from Congregated Settings: A Strategy for Community Inclusion, Report of the Working Group on Congregated Settings, sayfa.71. (İngilizce): http://www.fedvol.ie/_fileupload/Next%20Steps/Time%20To%20Move%20On%20From%20Congregated%20Settings.pdf 34 TASLAK YAYGINLAŞTIRMAYINIZ Çeşitli özelleşmiş hizmetler geliştirilmelidir Engelli bireylerin ihtiyaçlarına ve tercihlerine cevap verilebilmesi için önleyici hizmetler de dâhil olmak üzere toplumda çeşitli özelleşmiş hizmetlerin mevcut olması gereklidir. Yol Haritasının ilk bölümünde tartışıldığı üzere, kişisel yardımcı ya da yardımcı gibi engelli bireylere yönelik bazı temel hizmetler hâlâ mevcut değildir. Güçlendirici hizmetler geliştirilmelidir Akran desteği ve savunuculuk gibi hizmetler engelli bireylerin kendi adlarına konuşmaları ve karar alma süreçlerine anlamlı bir şekilde katılmalarını güçlendirmek için elzemdir. Devlet, bu tür hizmetlerin sağlanmasını hukuki ve mali olarak teşvik etmelidir. Bu tür hizmetlere erişim engelli bireylerin alacakları desteğe ilişkin bilgilendirilmiş seçimler yapabilmelerine imkân verecektir. Ana akım hizmetler erişilebilir kılınmalıdır Ana akım eğitim, dinlence ve benzeri hizmetlere paralel hizmetlerin yürütülmesi, bu hizmetlerden yararlanan kişilerin topluma dâhil olmalarının önünde engel olacaktır. Örneğin, hizmet alıcıların ana akım hizmetlerden yararlanmalarını sağlayacak düzenlemeler yapmak yerine eğitim, sağlık ve dinlence hizmetlerini belli bir mekânda bir araya getirildiği küçük grup evleri uygulamasına gitmek kullanıcıların toplumla anlamlı bir etkileşimde bulunma şanslarını azaltmaktadır. Dolayısıyla bunun yerine ana akım hizmetlere erişim desteklenmelidir. 5.2. Hizmetlerin izlenmesi ve değerlendirilmesi Hizmet kalitesinin sağlanması ve istismarın önlenmesi için hizmetler düzenli olarak izlenmeli ve değerlendirilmelidir. İzleme ve değerlendirme, engelli bireylerin ve ilgili temel paydaşlarla istişare edilerek benimsenen ve BM Engelli Hakları Sözleşmesi’nin ilkelerini teşvik eden ulusal düzeydeki kalite standartları temelinde gerçekleştirilmelidir. Kalite standartları, asgari olarak, aşağıdaki içermelidir: Fiziksel çevre (örneğin, binaların erişilebilirliği, kişisel mahremiyet için olanakların bulunması) İnsan kaynakları (örneğin, personelin yeterliliği, insan hakları temelli bakışa ve engelliliğe dair sosyal modele dayalı anlayışa aşina olması) TASLAK YAYGINLAŞTIRMAYINIZ Hizmet sunumu (örneğin, hizmet alıcıların katılımı, şikâyet prosedürünün bulunması)35 Hizmetlerin genel amacının engelli bireylerin topluma tam olarak katılmalarını sağlamak olduğu göz önünde bulundurulduğunda, hizmetlerin, bu hizmetlerden yararlanan kişilerin topluma dâhil olmaları üzerindeki etkisinin de değerlendirilmesi önemli bir hale gelmektedir. Böyle bir değerlendirme örnek olarak engelli bireylerin yaşadıkları yerlerden ne sıklıkta dışarı çıktıkları ya da ana akım hizmetleri ne sıklıkta kullandıkları gibi hususlara odaklanabilir. 5.3. Ana akım hizmetlerin erişilebilir kılınması Engelli bireylerin topluma tam anlamıyla dâhil olmalarının sağlanabilmesi için, ana akım hizmet ve tesisleri erişilebilir kılacak tedbirler muhakkak özelleşmiş hizmetlerin geliştirilmesine ve yatılı kurumların kapatılmasına yönelik tedbirlerle birlikte alınmalıdır. Ana akım hizmetlere paralel olacak hizmetlerin geliştirilmesi engelli bireylerin toplumdan yalıtılmalarını pekiştireceğinden ötürü böyle bir yaklaşımdan kaçınılmalıdır. Örneğin, engelli çocukları akranlarından ayrı tutacak özel bakımevleri ve okullara yatırımlar yapmak yerine ana akım bakımevleri ve okullar engelli çocuklar için erişilebilir kılınmalıdır. Bu tür bir yaklaşım, yalnızca engelli çocuklara yönelik özel mekân ve düzenlemelere olan ihtiyacı da ortadan kaldıracaktır. Ana akım hizmet ve tesisleri erişilebilir kılmaya yönelik tedbirler, durum değerlendirmesi neticesinde tespit edilen hususlar temelinde alınmalıdır. Bu tedbirler, örnek olarak, binaların erişilebilirliğine, sağlanan bilginin erişilebilirliğine, sistemdeki mevcut desteğe (mesela kaynak merkezler ya da okullardaki öğretim görevlileri) ve personelin tutum ve becerilerine odaklanabilir. Bu tür tedbirler hâlihazırda alınmışsa, bunların uygulanması ve çıktıları değerlendirilmeli ve etkinlik derecelerinin artırılması için yeni tedbirler alınmalıdır. Örneğin, ana akım tesislerin erişilebilir kılınmasını hedefleyen erişilebilirlik denetimlerinin hayata geçirilmesi olumlu bir gelişme olsa da, bu denetimler henüz hedeflerini gerçekleştirememiştir. 2014 yılının ilk üç ayının sonu itibariyle kamu binalarının erişilebilirliğini değerlendirmekten sorumlu kurul herhangi bir karar vermemiştir36. 5.4. İnsan kaynakları İnsan kaynakları ilgili olarak aşağıda yer verilen hususlar önem arz etmektedir: Engelli bireylere yönelik hizmetler yeterli düzeyde ilgili profesyoneller ve diğer destek Kalite çerçevesine ilişkin bir örnek için, bkz: Sosyal Koruma Komitesi ve Avrupa Komisyonu tarafından kabul edilen İsteğe Bağlı Sosyal Hizmetler Kalite Çerçevesi: ec.europa.eu/social/BlobServlet?docId=6140&langId=en (İngilizce) 36 TOHAD (2014), a.g.e. 35 TASLAK YAYGINLAŞTIRMAYINIZ hizmet personeli tarafından verilmelidir. Yatılı tipteki hizmetlerin çoğunda doktor ya da terapist gibi profesyonellere ihtiyaç duyulmayacaktır. Bunun yerine ana akım hizmetlere erişim sağlanmalıdır. Özelleşmiş hizmetleri sağlayan personelin yöneticiden bakıcılara dek iyi eğitim almış olmaları sağlanmalıdır37. Bu, yükseköğretim kurumlarının müfredatında ve eğitimlerin örgütlenmesinde değişiklikler gerektirecektir. Bireysel seçimlerin desteklenmesi ve bu seçimlere saygı gösterilmesi dâhil olmak üzere BM Engelli Hakları Sözleşmesi ve engelliliğe insan hakları temelli yaklaşım her türlü eğitim programı ve müfredatın ana unsurlarından biri olmalıdır. Hizmet alıcılar ve bu kişilerin oluşturdukları örgütler eğitimlerin tasarlanmasında ve gerçekleştirilmesinde çok kıymetli katkılar sunabilirler. Sağlık ve eğitim gibi ana akım hizmetleri sunan profesyonellerin engelliliğe insan hakları temelli yaklaşıma aşina olmaları sağlanmalıdır. Bu alanlarda çalışan kişilere uygun eğitimler ve devamlılık arz eden destek verilmeli ve bu kişilere kariyerleri süresince düzenli eğitimlere katılma şartı getirilmelidir. 5.5. Mali kaynaklar Nitelikli bir toplum-temelli destek için yeterli kaynağa ihtiyaç vardır. Kapatılan kurumlardan ortaya çıkacak olan kaynak ile Avrupa Birliği’nin Katılım Öncesi Mali Destek Aracı (IPA) yeni destek hizmetlerinin fonlanması için kullanılabilecek iki önemli kaynağı teşkil edilebilir. Fonların korunması Kapatılmakta olan kurumların bütçesi “korunmalı” ve aynı gruptaki insanlara yönelik olarak verilecek toplum-temelli destek hizmetlerinin kaynaklandırılması için kullanılmalıdır. Bu tür bir yaklaşım, reformların sosyal alana aktarılan kaynağın kesilmesi için kullanılmasının önüne geçecektir. Avrupa Birliği Katılım Öncesi Mali Destek Aracı’nın (IPA) kullanılması Türkiye, toplum-temelli desteğe geçişle ilgili maliyetin bir bölümünün kaynaklandırılması için Avrupa Birliği’nin Katılım Öncesi Mali Destek Aracı’nı (IPA) kullanabilir. Bu itibarla, toplumtemelli desteğin geliştirilmesine dair ihtiyaçlar ilgili strateji belgelerine ve faaliyet programlarına dâhil edilmelidir. 2014-2020 Endikatif Strateji Belgesi “sosyal içerme ve korumanın sosyal ve sağlık hizmetlerinin verilmesi suretiyle sağlanmasına” Türkiye’nin önündeki temel meselelerden biri olarak atıfta bulunmaktadır ve bu atıf engelli bireylerin toplum yaşamını desteklemeyi amaçlayan faaliyetlerin dâhil edilmesi için bir fırsat sunmaktadır. Eğitim gibi ana akım hizmetlerini erişilebilir kılacak tedbirler için de IPA aracılığıyla mali kaynak bulunabilir. 6. Kurumlardan toplum yaşamına geçen bireylerin ve ailelerin desteklenmesi Ele alınması gereken konular: Hizmet sağlayıcılara daha fazla rehberlik ve eğitim verilmesi ihtiyacı AB’nin en son tarihli Türkiye raporunda da değinilen bir husustur. Bkz: Türkiye 2015 Yılı Raporu, Ek Belge: Avrupa Parlamentosu, Avrupa Konseyi, Avrupa Ekonomik ve Sosyal Komitesi ve Avrupa Bölgeler Komitesi tarafından yapılan bildirim, Brüksel, 10.11.2015, SWD(2015) 216 final. 37 TASLAK YAYGINLAŞTIRMAYINIZ Kurum bakımından çıkan bireylere ve onların ailelerine yönelik desteğin olmaması Birçok engelli bireyin uzun süreli olarak kurumlarda tutulmaları Hizmetlerden yararlanan kişilerin aldıkları tedavi ve desteğe dair kararlara dâhil edilmemeleri Hedefler: Kurum bakımından ayrılan insanların toplum yaşamına geçişlerinin kolaylaştırılması Bireysel tercihlerin ve kararların göz önünde bulundurulması Bireylerin ve ailelerinin ihtiyaç duydukları süre boyunca desteğe sahip olmalarının sağlanması Unsurlar: Toplum yaşamına geçiş için bireysel planların geliştirilmesi Hizmet alan kişilere ve gerektiği takdirde ailelerine bilgi, eğitim ve destek verilmesi Planlama sürecine dâhil olan profesyonellere eğitim ve destek verilmesi Planların düzenli olarak izlenmesi 6.1. Hâlihazırda kurumlarda bulunan kişilere yönelik bireysel planların geliştirilmesi Hâlihazırda kurumlarda bulunan kişilerin toplum yaşamına geçişleri, yeniden kuruma alınma ya da toplumdan yalıtılmış bir şekilde hayatlarını sürdürme risklerinin bertaraf edilmesi için oldukça dikkatli bir biçimde hazırlanmalıdır. Bu, hedeflerin, faaliyetlerin, sorumlulukların ve bir zaman planının yer aldığı bireysel bir destek planının geliştirilmesini de içermelidir. Bireysel planın amacı engelli bireylerin kurumdan ayrılmak ve toplum yaşamına katılmak için ihtiyaç duyabilecekleri desteği almalarını sağlamaktır. Ancak bazı Toplum Ruh Sağlığı Merkezlerindeki deneyimler bireysel bir planının mevcut bulunmasının, söz konusu planın engelliliğe dair sosyal modelden ziyade tıbbi bir modeli yeniden üretmesinden ötürü, her zaman ilerici bir adım olmayabileceğine işaret etmektedir (bkz. Kısım II). Dolayısıyla bireysel planların geliştirilmesi sürecinin BM Engelli Hakları Sözleşmesi’nin ilke ve değerleri temelinde olması sağlanmalıdır. Bunun nasıl gerçekleştirebileceğine dair önerilere ise aşağıda yer verilmektedir: Planın, hizmetlerden yararlanan kişiler için değil, onlarla birlikte geliştirilmesi Hizmetlerden yararlanan kişiler ve uygun olduğu takdirde bu kişilerin aileleri bireysel planının geliştirilmesine dâhil olmalıdır. Bir kişinin nerede yaşayacağına ve alacağı desteğin ne olacağına dair kararlar hizmeti alan kişiler tarafından verilmeli ve ihtiyaç duyulduğunda bunun için kişilere destek sağlanmalıdır. TASLAK YAYGINLAŞTIRMAYINIZ Karar almanın desteklenmesi Hâlihazırda kurumsal bakımdaki bireylerin büyük bir bölümü için, kurumda geçirilen uzun sürelerden ötürü, gelecekteki hayatlarına dair kararları alabilmek zor olabilir. Bu kişilerin, planlama sürecinde bağımsız yaşama dair bilgi, tavsiye ve desteğe erişme ihtiyaçları bulunabilir. Dahası, bireysel engeller hizmet kullanıcılarının katılımları ve karar almaları önünde bir engel olarak görülmemeli ve bu kişilerin anlamlı bir şekilde katılımlarına yardımcı olunması için gerekli destek sağlanmalıdır. Hizmetlerden yararlanan kişilerin tercihlerinin dikkate alınması Bireysel plan hizmetlerden yararlanan kişilerin ne tür destek alacakları ve bu desteğin nasıl örgütleneceğine ilişkin olarak hem ihtiyaçlarını hem de tercihlerini göz önünde bulundurmalıdır. Böyle bir yaklaşım hizmet kullanıcılarının tercih ettikleri yer ve desteği alabilmesine saygı gösterilmesini sağlayacaktır. Akran desteğinin teşvik edilmesi Kurumdan ayrılan ve/veya toplum içinde yaşayan diğer engelli kişilerin bilgi ve tavsiyeleri hizmetlerden yararlanan kişiler için güç verici olabilir. Akran desteği gerek bireysel planların hazırlanmasında gerekse de uygulanmasında anahtar bir role sahiptir. Profesyonellere yönelik yeterli eğitim ve desteğin sağlanması Planlamanın kalitesi büyük ölçüde bu planı düzenleyen ya da süreci denetleyen doktor ve sosyal çalışmacı gibi profesyonellere bağlıdır. Bu kişilerin engelliliğe dair sosyal modeli iyi bir şekilde kavramış olmaları ve hem içerici hem de yetkinleştirici bir planlama sürecini yürütebilmelerine yardımcı olacak beceri ve desteğe sahip olmaları önemlidir. Planın gözden geçirilmesi Bireylerin ihtiyaçları değişebildiğinden, hazırlanan ve uygulanan planının bireysel ihtiyaç ve tercihlere mukabele edebilmesinin sağlanması için düzenli olarak gözden geçirilmesi esastır. 6.2. Geçiş öncesinde, geçiş esnasında ve geçiş sonrasında desteğin sağlanması Geçiş öncesinde, geçiş esnasında ve geçiş sonrasında hizmet alıcılarına ve ailelerine yeterli düzeyde desteğin sağlanması gerekir. Örneğin hizmeti alan kişilere yemek yapma, parayla ilgili işleri yürütme, alışveriş yapma, toplu taşımayı kullanma gibi gündelik yaşama dair beceriler ya da krizin önlenmesine ve krizle başa çıkmaya yönelik stratejilerin geliştirilmesi konulu eğitimler sağlanabilir. Resmi bir görevi olmaksızın bakımı üstlenen kişiler de sorumluluklarını yerine getirirken nasıl daha iyi bir bakım ya da destek sunabileceklerine dair bilgi ve eğitime ihtiyaç duyabilirler. EK 1 TASLAK YAYGINLAŞTIRMAYINIZ Sıklıkla Sorulan Sorular38 Bir yatılı bakım merkezinin kurum olmaması için büyüklüğünün ne olması gerekir? Merkez ne kadar küçükse bireyselleştirilmiş bir hizmet sunabilmek ve sosyal içermeyi kolaylaştırmak o kadar olası hale gelir. Ancak, en küçük yatılı hizmetler bile kurum kültürünü yeniden üretebilir. Kurum kültürünün bazı özellikleri şunları içerir: depersonalizasyon: kişisel eşyaların, bireysel işaret ve sembollerin ortadan kaldırılması rutinin katılığı: kişisel tercih ve ihtiyaçlardan bağımsız olarak sabit uyanma ve yatış, yemek ve etkinlik saatleri blok tedaviler: kişileri mahremiyetleri ya da bireyselliklerinin ötesinde gruplar halinde ele alma sosyal mesafe: personel ve kurum sakinlerinin değişik statülerini sembolize etme Dolayısıyla odak noktası eğer varsa yatılı ortamların küçük çaplı olmalarını ve kurum kültürünü yeniden üretmemelerini sağlamak olmalıdır. Bir kurumda yüksek kaliteli bakım ve destek sağlamak mümkün mü? Bakım kalitesini ve fiziksel koşulların kalitesini arttırmak mümkünken bir kurumdaki yaşam hiçbir zaman toplum içerisinde yaşama denk olamaz. Aile ve arkadaşlarla ilişkiler ile toplumsal yaşama katılım kurum ortamında sağlanamaz. Toplum içerisinde yaşamak sadece nerede yaşanıldığı ile ilgili değildir, aynı zamanda nasıl yaşandığıyla ilgilidir: İlişkiler geliştirmek, okula ya da işe gitmek, sinemaya ya da spor etkinliklerine gitmek ve genel olarak başkalarınınkine benzer bir yaşamdan keyif alma ile ilgilidir. Kurumların temel özelliklerinden biri kişileri toplumdan yalıtıyor olmalarıdır: Bu, bakımın kalitesi ya da fiziksel koşullar ne kadar iyi olursa olsun değişmeyecektir. Bazı insanlar yatılı ortamlarda ya da ayrı topluluklarda kalmayı tercih ediyor. Herkesin nerede ve nasıl yaşayacağını seçebilme imkânı olmalı ve bu tercihe saygı duyulmalıdır. Ancak bazen kişiler toplum içerisinde yeterince destek olmadığı için ya da toplum içerisinde daha az değer verilen bireyler olmaları üzerlerinde toplumdan kaçınma yönünde bir baskı oluşturur ve yatılı bir ortama taşınmaya karar verebilirler. Ailelerine ‘yük olmak’ istemeyebilirler ya da ailelerinden yatılı bakıma yönlenme konusunda baskı görebilirler. Toplum içerisinde yaşamama yönündeki bazı kararlar daha önce kurum dışında hiçbir yerde yaşama fırsatları olmamış olabileceği için bilinmeyene karşı duyulan korkudan (kendi korkuları ya da ailelerinin korkuları) kaynaklanıyor olabilir. Dolayısıyla toplum içerisinde yaşamaları için çeşitli seçenekler geliştirmek ve herkesin toplumun değerli bir üyesi olarak görülmesini sağlamak için her türlü çaba sarf edilmelidir. 38 Kurumsal Bakımdan Toplum Temelli Bakıma Geçiş Ortak İlkelerden alınmıştır. TASLAK YAYGINLAŞTIRMAYINIZ 7/24 bakıma ihtiyacı olan çocuk ve yetişkinler var. Kurum bakımı onlar için daha iyi bir seçenek değil mi? Sürekli bakım her türlü ortamda sağlanabilir: kişinin evinde ya da yatılı bir kurumda. Kişi ve ailesi nerede ve ne tür bir destek alacaklarını seçebilme şansına sahip olmalıdır. Kişilerin nadiren 7/24 tıbbi bakıma ihtiyacı olur ki bu durumda bağımsız bir biçimde ya da aileleriyle (çocuklar söz konusu olduğunda) yaşayabilirler ve ihtiyaç duyduklarında tıbbi bakıma erişebilirler. Bakım verdikleri çocuğun ya da yetişkin bireyin ihtiyaçları ile birlikte gayri resmi bakıcıların ihtiyaçları da göz önünde bulundurulmalı ve karşılanmalıdır. Aileler genellikle tüple besleme ya da emzirme uzmanı gibi tıp uzmanları tarafından yürütülen prosedürlere destek sunmak üzere eğitilebilir. Bu, toplum hemşireleri tarafından izlenebilir ve kişinin evinde özel ekipman sağlanabilir. Toplum içerisinde bağımsız yaşam sağlık ve güvenlikleri konusunda daha büyük riskler olduğu için daha kırılgan kişiler için uygun değildir. Toplum içerisinde bağımsız yaşamın söz konusu kişi için sağlık ve güvenlik konusunda daha büyük riskler barındırdığı argümanının geçerli bir temeli yoktur. Dünyada yatılı ortamlarda sık yaşanan istismar vakaları ve düşük kaliteli bakım yatılı bakımın daha güvenli bir seçenek olduğu yönündeki iddiayı çürütmektedir. Hem yatılı ortamlarda hem toplum içerisinde yaşamda riskleri önlemek ve kişinin güvenliğini sağlamak için gereken zamanında ve yeterli tepkileri verebilmek için (aşırı koruyucu olmadan) önlemler alınmalıdır. Ruh sağlığı sorunu yaşayan bazı kişilerin kurumsuzlaştırılması aileleri ve toplum için bir tehdit oluşturabilir. Ruh sağlığı sorunu yaşayan kişilerin topluma potansiyel tehdit teşkil ettiğini düşünmek çok yaygın bir durum olsa da, araştırmalar bu kişilerin şiddet mağduru olmalarının toplumun diğer üyelerine göre 2,5 kat daha olası bir durum olduğunu göstermektedir. Ruh sağlığı sorunu yaşayan ya da geçmişte psikiyatrik teşhisleri olan kişilerin şiddete daha eğilimli oldukları konusundaki önyargıya rağmen, gerçek daha çok ayrımcılığın, dışlamanın ve şiddetin faili olmaktan çok mağduru oldukları yönündedir. Dolayısıyla, toplum temelli hizmetler geliştirilirken toplumu korumak üzerine değil, ruh sağlığı sorunu yaşayan kişilerin başkaları tarafından istismar edilmemesini kontrol etmek üzerine odaklanılmalıdır. Kurumsuzlaştırma süreci ne kadar sürmelidir? Sürecin uzunluğu kurumlulaşma seviyesi, net ve paylaşılmış bir vizyonun varlığı, güçlü liderlerin varlığı, kullanıcılar tarafından yönetilen kuruluşların gücü ve değişim sürecini yönetecek yeterli, kalifiye uzmanların varlığı da dâhil olmak üzere birkaç faktöre bağlı olacaktır. Önemli olan kurumsuzlaştırmaya sadece yatılı kurumları kapatma çabası olarak bakılmamasıdır. Böylesine dar bir anlayış hızlı ve kolay çözüm arayışına ve nihai olarak da gerçek toplum temelli ve aile temelli seçenekler yerine grup evleri gibi küçük çaplı yatılı hizmetlerin yaygınlaşmasına yol açabilir. Kurumsuzlaştırma, tüm çocuk ve yetişkinlerin kaliteli ana akım hizmetlere TASLAK YAYGINLAŞTIRMAYINIZ erişebilmesi için tüm sistemlerde (sağlık, eğitim ve barınma gibi) kapsamlı değişikliklerin yanı sıra sosyal bakım ve çocuk koruma sistemlerinin önlemeye doğru evrilmesini ve toplum temelli hizmetlerin geliştirilmesini gerektirir. Dolayısıyla reformların sürdürülebilirliğini sağlamak için çeşitli politika alanlarında tedbirlerin eşzamanlı olarak uygulanması gerekmektedir.