İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ ACİL YARDIM VE AFET YÖNETİMİ PROGRAMI AFETLER TARİHİ DOÇ.DR. DAVUT HUT 9. TARİHTE GÖRÜLEN BÜYÜK YANGINLAR Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz? 9.1. Tarihte Görülen Büyük Şehir Yangınları 9.2. XIX ve XX. Yüzyıllardaki Önemli Yangınlar 9.3. İstanbul’da Meydana Gelen Büyük Yangınlar 1 Giriş Tarih boyunca yaşanılan büyük yangınlar, önemli oranda can ve mal kaybına sebep olmak suretiyle afetlere sebep olabilmişlerdir. Bu sebeple, büyük yangınların da sosyo-ekonomik ve siyasi hayata önemli etkilerinin olduğunu söyleyebiliriz. Önemli devlet ve imparatorlukların başkentliğini yapmış olan Londra, İstanbul, Paris, Moskova ve Tokyo gibi şehirlerde meydana gelen büyük yangınlar ise, bu bakımdan daha da mühim bir konuma sahiptirler. Benzer şekilde, büyük orman yangınları da ekonomik ve toplumsal hayatta önemli değişimler meydana getirmişlerdir. 2 9.1. Tarihte Görülen Büyük Şehir Yangınları Büyük Roma Yangını (M.Ö 64): Büyük Roma yangınını, İmparator Neron’un gerçekletirdiğine dair somut bir kanıt yoktur. Yangını bizzat yaşayan Romalı tarihçi Tacitus, yangının büyümesinin sebebini rüzgara bağlar. Devrin Romalı tarihçilerine göre yangın, M.Ö. 64 yılının 19 Temmuzu’nda şehirdeki dükkanlarda başladı. Kısa sürede yayılan yangın, bütün şehri etkisi altına aldı. 5 gün sonra ancak kontrol altına alınabilen yangın sonucunda şehirdeki 14 yerleşim yerinden dördü tamamen, yedisi ise kısmen küle dönmüştü. 3 Büyük Roma yangınını konu edinen bir resim 4 Büyük Moskova Yangınları (1571, 1812): XVI. Yüzyıl, Osmanlı (Kırım Hanlığı)-Rus ilişkilerinin yoğunlaştığı bir dönemdir. Moskova ilk ciddi yangını 1547’de yaşamıştı. Korkunç İvan, taç giydikten birkaç ay sonra Moskova’da büyük bir yangın felaketi yaşanmış; 3 binden fazla kişi ölmüştü. Mayıs 1571’de ise, Kırım Hanı I. Devlet Giray Han, 40 bin kişilik ordusuyla gerçekleştirdiği Rusya/Moskova seferinde Rusları (IV. “Korkunç” İvan) yenerek (Livonya Savaşı) Moskovaya girmiş ve şehri yağmalamıştı. 5 24 Mayıs 1571 günü şehrin varoşlarını ateşe verdi ve şiddetli rüzgâr yüzünden yangının etkisine giren Moskova neredeyse tamamen yandı. Felakette, Moskova ile birlikte, Opriçnina Sarayı ve çevre kasabalar da, birkaç saat içinde yandı. Yangından canını kurtarmaya çalışan insanlar, kiliselere ve Moskova Nehri’ne doğru kaçıyordu. Bu sırada, Kremlin Sarayı’ndaki cephanelik de infilak ettiğinden, kiliselerde saklananlar dumandan; diğerleri de nehirde boğularak can verdi. Dünya tarihindeki en büyük şehir yangınlarından biri olan Moskova yangınında can ve mal kaybı konusunda kesin bilgiler olmasa da, çok sayıda insanın öldüğü tahmin edilmektedir. 6 Korkunç İvan’ın emriyle nehre atılan cesetler yüzünden, Moskova nehrinin üzeri cesetlerle dolmuş ve hatta onları taşıyamaz hâle gelmiştir. Sonuçta, enkaza dönüşen şehrin nüfusu hızla azalmıştır. Yangından sonra Moskova ve çevresi, Kırım Hanlığı tarafından işgal edilmesine rağmen kısa bir süre sonra tahliye edildi. Korkunç İvan ise, barış isteyip Moskova’ya döndü. Bir sonraki yıl yapılan savaşı, bu kez Ruslar kazandı. 7 Moskova, 1812 yılında bir kez daha büyük bir yangınla kül oldu. Fransa’yı büyük ve sömürgeci imparatorluk hâline getirme hedefiyle yola çıkan Napolyon Bonaparte, 1812 yılında kuzeydeki düşmanı Rusya’ya karşı büyük bir sefere çıkmıştı. 7 Eylül 1812’de Moskova yakınlarındaki savaşı kazanan Napolyon, 14 Eylül’de ordusuyla birlikte Moskova’ya girdi; Rus ordusu ise şehri terk ederek Moskova’nın güneyine geçti. Bununla birlikte şehir, 15 Eylül’de başlayıp 18 Eylüle kadar yaklaşık dört gün süren büyük yangınlara maruz kaldı ve adeta harabeye dönüştü. Yangın, Kremlin yakınındaki dükkanlar ve ambarlarda başlamıştı. 8 Sabahleyin diğer yerlerden de zuhur ederek şiddetli bir rüzgarın yardımıyla iki gün içinde koca şehri mahalle mahalle tahrip etmişti. Bu felakete şahit olanlardan birinin ifadesine göre, “Moskova uzaktan bir alev denizi gibi” görünüyordu. Şehrin ancak dörtte biri sağlam kalmıştı. Felakette birkaç bin kişinin öldüğü, on binlerce binanın da kül olduğu tahmin edilmektedir. Tarihe “Büyük Moskova yangını” olarak geçen bu felaketin sebebi, hâlen tartışmalıdır. 9 Bununla birlikte, şehrin askeri valisi Fyodor Rostopchine’in stratejik bir hamle olarak yangınları teşvik etmesiyle felaketin çıkmış olma ihtimali bulunmaktadır. Ayrıca, şehri işgal eden Napolyon’un yangını çıkarttığı da söylenmektedir. Şehre girip şu veya bu şekilde yangına sebep olan Napolyon, kışın yaklaşıyor olmasından ve Rus Çarı’nın da bir anlaşmaya yanaşmamasından dolayı, 19 Ekim’de geri çekilme emri verdi. Enkaza dönüşen Moskova ise, bir plan dahilinde yeniden inşa edildi. 10 Avusturyalı bir ressam tarafından çizilen Moskova Yangını 11 Büyük Londra Yangınları (1212, 1666): Tarihin en ölümcül yangınlarından biridir. Yaklaşık 3 bin kişinin yanarak öldüğü tahmin edilmektedir. Yangın Londra'nın Southwark bölgesini kül ederek enkaza dönüştürdü. Birçok insan o dönemde ahşap olan Londra köprüsünde yanarak öldü. Yangın eski Londra'nın üçte birini harabeye çevirdi. Britanya’nın kalbi Londra, tarihindeki en büyük yangın felaketi ise, 2 Eylül 1666 gece yarısından hemen sonra başladı ve özellikle ahşap yapılar yüzünden cehenneme dönüştü. Yangın, Romalılar döneminden kalma surlar içindeki Orta Çağ Londrası’nda etkili oldu ve üç gün içinde de bölgeyi harabeye çevirdi. 12 Yangın ilk olarak, yukarıda bahsedilen semtte yer alan bir ekmek fırınında başladı ve kısa sürede rüzgârın da etkisiyle çevreye yayıldı. Londra Belediye Başkanı’nın basiretsiz tutumu ve kararsızlığı nedeniyle, yangın söndürme faaliyetleri ve tedbirleri, zamanında ve yeterince alınamamıştı. Bu sebeple yangın, bir sonraki gün kentin merkezine doğru ilerlemeye başladı. Bu sırada, şüpheli bazı yabancıların yangını kasten çıkarttıkları şâyiası, şehirde asayiş ve düzenin bozulmasına sebep oldu. Yangının yarattığı korku ortamının ve İngiltere-Hollanda Savaşı’nın da etkisiyle, şüphelerin Fransızlar ve Hollandalılar üzerinde yoğunlaşmasına ve bu guruptan insanlara saldırılara neden oldu. 13 Yangın, üçüncü gününde kentin tamamına yakınında etkili olmuş ve tam bir felaket hâlini almıştı. Öyle ki, abidevi bir mekân olan St Paul Katedrali’ni de kül etmiş ve kral II. Charles’ın Whitehall’daki sarayına kadar gelmişti. Fakat, bu sırada rüzgarlar da etkisini kaybetmişti. Nitekim, bu aşamada yoğun bir çaba gösterilerek yönetim merkezi olan saray kül olmaktan kurtarıldı. Ayrıca, asilzadelerin yaşadığı Westminster bölgesi ve fakir mahalleleri de yangından etkilenmedi. 14 Bununla birlikte bilanço ağır olmuştu: Çoğu ahşap olan 13 binden fazla ev, St. Paul Katedrali, Bridewall Sarayı, 90’a yakın kilise, şirket binaları ve mal depoları, ayrıca postane ve onlarca devlet binası yangından nasibini almış ve yok olmuştur. Kentin nüfusunun o dönemde 80 bin olduğu düşünülürse, bunun 70 bini evsiz kalmıştır. Can kaybına dair bilgiler kesin olmasa da, az sayıda insanın öldüğü tahmin edilmektedir. Bununla birlikte, felaketin etkileri ve sonuçları hayli ağır olmuştur. Yangını Katolikler’in çıkarttıkları iddiası Katoliklik yanlısı olan Kral II. Charles’ın muhalifleri tarafından siyasi bir propaganda olarak kullanıldı. 15 Yangında şehir nüfusunun yaklaşık % 85’i evsiz ve açıkta kalmıştı. Evsiz kalanların yaratacağı sorunlardan ve daha da önemlisi başlatacağı bir ayaklanmadan korkan İngiliz kralı, felaketzedelerin şehirden çıkarılarak başka bir yere yerleştirilmesini istemiştir. Bununla birlikte şehir, eski planına ve siluetine uygun olarak yeniden imar edildi. Felaket, sigortacılığın gelişmesinde de büyük etkiye sahiptir. Öte yandan, büyük yangın felaketi, olumlu denebilecek bir gelişmeye de sebep olmuştur. 1665’te Londra’da “fukara vebası” olarak bilinen bir salgında onbinlerce kişi hastalıktan ölmüştü ve hastalık etkisini, yangının meydana geldiği bir sonraki yılda da sürdürmüştü. 16 Londra’nın daha modern, güzel ve düzenli bir kent olarak yeniden inşası için bulunmaz bir fırsat oluşturan büyük yangından sonra ise, ahşap yerine taş ve tuğla evlerin inşa edilmesiyle, vebayı yayan farelerin yaşam alanları daraltılmış oldu. Bu da vebayı zayıflattı ve karantina tedbirlerinin de alınmasıyla, şehirde bu tarihten sonra bir daha şiddetli bir veba salgını görülmedi. 17 1666’daki Büyük Londra Yangını’nın, bilinmeyen bir ressam tarafından yapılmış resmi 18 9.2. XIX ve XX. Yüzyıllardaki Önemli Yangınlar Chicago Yangını (1871): Yaklaşık 17 bin binayı kül eden Büyük Chicago yangınında 90 bin insan da evsiz kaldı. Bununla birlikte, 300 olan ölü sayısı oldukça azdı. Yangın bir çiftlikte çıktı ve bütün şehre yayıldı. Yangın ABD itfaiyesinin tamamen yenilenmesine ve diğer şehirlere örnek olmasına yol açtı. 19 Chicago Yangını 1871 20 Peshtigoi Yangını (1871): 1871’de Chicago yangınıyla aynı günde gerçekleşti. Ancak, ölü sayısı bakımından daha büyük felaketle sonuçlandı (2500 ölü). Yangın sonrası yaşanan tornado ise, felaketi daha da şiddetlendirdi. Boston Yangını (1872): Amerikan tarihinde en büyük zarar veren yangınlardan biri olarak kabul edilir. Bunun sebebi ise, şehir merkezinde gerçekleşmesi ve birçok banka ve finans kuruluşu binasını kül etmesiydi. Boston yangınından sonra birçok sigorta şirketi bu sebepten iflas etti. Dönemin itfaiye teknikleri de geri kalınca 776 bina kül oldu. 20 kişi yangında öldü 21 Büyük San Francisco Yangını (1906): 18 Nisan 1906 tarihinde, ABD’nin Kaliforniya Eyaleti’nin merkezi San Francisco’da, meydana gelen şiddetli deprem sonrasında meydana gelen büyük yangın, deprem felaketinin boyutlarını bir kat daha arttırmıştır. Yangının çıkışı büyük depremdi, ancak yangın söndürme çalışmalarının zayıf kalmasıyla yangın giderek yayıldı. Bu sırada, itfaiye servisi şefinin de yangında ölmesiyle itfaiye sistemi çökmüştü. Yangının çok ciddi ekonomik sonuçları olmuştur. Deprem ve günlerce devam eden yangın sonucunda 25 bin bina kül olduğu gibi, 3 bine yakın da can kaybı yaşandı. 22 Binaların çoğu depremde değil, yangında yıkılmıştır. ABD, bu felaketten manevi olarak da çok etkilendi. Deprem ve sonrasındaki yangın felaketi, ABD tarihinin en büyük afeti olarak kabul edilir. Ancak felaketten sonra San Francisco yaklaşık on sene içinde yeniden imar edildi. 23 Büyük San Francisco Yangını (1906) 24 Büyük Tokyo Yangını (1923): 1 Eylül 1923’te, Japonya’nın Kanto (Kwanto) bölgesinde meydana gelen yıkıcı deprem ve sonrasında başkent Tokyo’da patlayan gaz borularından büyük yangınlar çıktı. Depremin öğle saatlerinde gerçekleşmesi birçok insanı yemek yaparken yakaladı ve bu da yangınları tetikledi. Tayfun rüzgarları da yangını yayılmasına yardımcı oldu. Deprem ve yangının bilançosu çok ağırdı: 150 bine yakın insan öldü; 570 bin ev yıkıldı ve 2 milyona yakın insan da evsiz kaldı. kaldı. 25 Şiddetli deprem ve yangının yarattığı tahribat sebebiyle, yoğun bir iç göç de başlamış ve ülkeye kanunsuzluk hakim olmuştur. Bu yönleriyle deprem ve yangın Japon tarihinde ve kamuoyunda derin izler bırakmış; depreme dair kitaplar ve filmler hazırlanmıştır. Bununla birlikte, Tokyo yeniden inşa edildi. Bu felaket, tarihte gerçekleşmiş olan en etkili yangın felaketlerinden biridir. 26 Depremden sonra başlayan Büyük Tokyo yangınından görüntü (1923) 27 Texas Yangını (1947): Yangın felaketi, büyük miktarda amonyum nitrat gübre taşıyan bir kamyondan çıkması yönüyle diğerlerinden ayrılır. Yangının yol açtığı patlama sonucunda ise, yaklaşık bin bina yerle bir oldu ve 600 kişi de öldü. Bu yönüyle yangın, ülke tarihine en büyük endüstri kökenli yangın olarak geçti. 28 Texas Yangını (1947) 29 9.3. İstanbul’da Meydana Gelen Büyük Yangınlar Bizans ve Osmanlı İmparatorluklarına başkentlik yapmış olan İstanbul’un yangınları, meydana getirdiği afetler, verdiği zararlar, şehri viraneye çevirmesi ve toplum nazarında yarattığı korku ve dehşet bakımlarından kayda değerdir. Şehirde, Bizans ve Osmanlı dönemlerinde yüzlerce büyük ve yıkıcı yangın meydana gelmiştir. Bizans ve Osmanlı dönemlerinde de İstanbul’da pek çok yangın çıkmıştı. Bizans dönemindeki yangınlardan birini ise, 1203-1204 yıllarında, Batıdan gelen IV. Haçlı Seferi şövalyeleri çıkarmıştı. Yangın, ahşap ev ve binaların yoğun olduğu İstanbul için her an gerçekleşebilecek bir şeydi ve bu yüzden de şehir halkında büyük bir endişe yaratıyordu. 30 Yangın, şehrin sakinleri ile birlikte hayat şartları, tarihi eserleri ve şehir silüeti bakımından da umutsuzluğa ve sefalete sürükleyebiliyordu. Nitekim, her büyük yangından sonra, yangının hüküm sürdüğü bölgeler, hayat izlerinin kaybolduğu birer enkaz ve harabe hâline gelmekte; bu da maddi ve manevi büyük sıkıntılara yol açmaktaydı. İstanbul yangınları, şehircilik bakımında İstanbul’un çehresini sık sık değiştirmesine; pek çok değerli kitap ve belgelerin yok olmasına da sebep olmuştur. İstanbul halkı bu tür felaketleri, belki de her yıl ve yüzlerce defa yaşadı. 31 Şehir yangınlarının büyük ve etkili olmasının ve etkili olduğu bölgeleri harabeye çevirmesinin bazı sebepleri vardı: Öncelikle binalar ahşap olup birbirine bitişik düzendeydi ve ayrıca sokaklar son derece dardı. Öte yandan, teknik imkanlar ve personel bakımlarından da önemli eksiklikler vardı. Her yangından sonra yeniden oluşturulmaya çalışılan mahalle ve evlerin yine eskisi gibi inşa edilmesi ise, bu felaketlerden gerekli derslerin alınmadığını da gösteriyordu. Böylece, yangın felaketleri, bu emperyal başkenti yüzyıllar boyunca yalnız bırakmamıştır. 32 XVIII. Yüzyıl’ın başlarına kadar şehirde düzenli bir yangın söndürme teşkilatı yoktu. 1714 yılında ilk olarak Yeniçeri Tulumbacıları teşkilatı kuruldu ve yeniçerilerin kaldırıldığı 1826’ya kadar görev yaptı. Bu tarihten 1874’e kadar semt tulumbacıları ve belediye daireleri ve son olarak da askeri İtfaiye teşkilatı İstanbul yangınlarının söndürülmesinde görev almıştır. Yukarıda belirtildiği gibi, büyük ya da küçük olsun, İstanbul hemen her yıl bir yangın felaketiyle karşılamıştır. İstanbul yangınlarının en büyükleri ve yıkıcı olanları, tarihi yarımadadaki Yahudi nüfusun yoğun olduğu Cibali ve Hocapaşa semtlerinde ortaya çıkmış ve büyük yıkım yaratmıştır. 33 Bu semtlerde sık sık çıkan büyük yangınların gözetlenmesi için de, Beyazıt Yangın Kulesi, önce ahşaptan –o da yandığı için- 1849’da kâgir olarak yeniden inşa edilmiştir. Biz, bunlardan önemli olan bazıları üzerinde duracağız: 1509 yılında II. Beyazıt devrinden meydana gelen ve Küçük Kıyamet olarak anılan 1509 depreminden sonra, şehir mimarisinde ahşap inşaat tarzı benimsenmişti. Ancak, İstanbul bu kez de, ahşap binaların kolaylıkla yanıp kül olduğu büyük yangın felaketleriyle karşı karşıya kalacaktır. Bunlarda, 1510 yılında, bir mahallede başlayıp Balat’a oradan da Bahçekapı’ya kadar sirayet eden yangında yaklaşık 800 dükkân kül olmuştur. 34 Büyük İstanbul Yangını (1515): 25 Ağustos 1515’te meydana gelen yangın, sabaha karşı Bedesten civarında çıkmış; çok sayıda mahalleyi, cami, medrese, mesken ve dükkânları kül ettikten sonra Gedikpaşa hamamına ulaştığı sırada söndürülmüştür. Yangının, devrin padişahı Yavuz Sultan Selim’i de kaygılandırdığı söylenir. 35 Büyük İstanbul Yangını (1569): II. Selim devrinde, 19 Eylül’de başlayıp 26 Eylül 1569’da söndürülebilen büyük yangın, ilk olarak Yahudi mahallesinden çıkmış ve bir hafta sürmüştü. Çoğu mesken olmak üzere binlerce bina yanıp kül olmuştur. Başıboş kalan bazı yeniçeriler yağmacılığa başladığı için yangın yayılmış ve bundan dolayı da Yeniçeri Ağası Cafer Ağa azledilerek yerine başkası atanmıştır. 36 Büyük Cibali yangını (1633): 2 Eylül 1633’te başlayıp İstanbul’un neredeyse beşte birinin yok olmasına neden olan bu yangın, birçok ileri gelen ve zengin âilelerin de konaklarını yakarak kül etmiştir. Bir gemi kalafatlanırken çıkan şiddetli yangın, Cibali’den başlayıp Kadı Çeşmesi ve Sultan Selim’e; Unkapanı ve Zeyrek Yokuşu ile Saraçhane’ye kadar ulaşıp buraları da yakmıştır. Sultan IV. Murat, afete duhan (tütün) tiryakilerinin sebep olduğuna inandığından “tütün yasağı” koydurmuş ve ayrıca bütün kahveleri de kapattırmıştır. 37 1639’daki yangın, Balatkapı dışında başlayıp rüzgar sayesinde sur dışına ve oradan da suriçine ulaşarak Balat semti ve Fener kapısı ile Çukurbostan arasının kül olmasına sebep oldu. 1659’da İstanbul’un dörtte üçünü yakan yangında Ağa Kapısı harabeye döndü. 1692’de, Ferrah Kethuda Camii yakınındaki bir hallaç dükkanında çıkan yangında yaklaşık 1500 ev ve dükkan kül oldu. 1693 ve 1713 yıllarındaki büyük Cibali yangınlarında binlerce ev, dükkan, cami-mescid, han-hamam yanıp kül olmuş ve mahalleler viraneye dönmüştür. 38 Yangınla mücadele döneminin başladığı 1714-1826 döneminde, 44 büyük yangın çıkmış ve bu yangınlarda yaklaşık 7 bin dükkan, ev, medrese, hamam ve han yanmıştır. Bazı yangınların anında söndürüldüğü de olmuştur. Balatkapı dışındaki bir dükkanda çıkan 1729 yangını, rüzgar sayesinde kısa sürede büyüyerek tam bir afet halini almıştır. Fener Kapısı’ndan Ayvansaray’a kadar etkili olan yangında, İstanbul’un yaklaşık sekizde biri harabeye dönüşmüş; binlerce bina kül olmuştur. 39 Bu yangındaki can kaybı ise binlerle ifade edilmektedir. 1750’de çıkan yangın ise 20 bin binayı yok ederken, 1756’da 15 bin bina, 1782’de ise 12 bin bina yangın nedeniyle yerle bir oldu. 1746’daki Fener ve Balatkapı yangınlarında 800 ev-işyeri ve birçok Yahudhane; 1750’deki Büyük Kapalı Çarşı yangınında, yüzlerce dükkan yanarak maddi zarar çok fazla olmuştur. 1752’deki Langa-Aksaray yangınına yaklaşık 2 bin ev ve dükkân yandı. 40 Hocapaşa Yangını (27 Eylül 1755): İstanbul’un büyük yangınlarından biri de “Büyük İstanbul Yangını” olarak bilinen yangındır. Bu yangın Sirkeci, Hocapaşa çevresinde gece başlamış, Divanyolu istikametinde ilerlemişti. Rüzgarında etkisi ile çok geniş bir bölgeye yayılan yangın otuz altı saat sürmüştü. Yangında bir çok resmi dairenin yanında Babıali’de yanmış ve bir çok resmi evrak yok olmuştu. Yangın, Suriçi bölgesinde büyük tahribat yarattı. 41 Büyük Cibali Yangını (6 Temmuz 1756): İstanbul'un fethinden sonraki yangınların en büyüklerinden biri olarak kabul edilir. Cibali Kapısı’ndaki bir yahudhânede başlayan yangın, çok geniş bir alana yayılarak Unkapanı, Süleymaniye, Vefâ, Şehzâdebaşı, Longa, Zeyrek, Saraçhâne, Et Meydanı, Aksaray, Avratpazarı, Fâtih, Sultanselim, Ayakapı ve Yenikapı’yı yakarak kül etmiştir. İki gün süren yangında, 200 câmi ve mescit, 70 hamam, 580 değirmen ve fırın, bir han ve bin kadarı da dükkân olmak üzere 10 bine yakın bina ve ev yanmıştır. 42 Büyük Cibali Yangını (1782): 22 Ağustos 1782’de yine Cibali’de meydana gelen bir diğer büyük yangında, Haliç kıyısında, Sultan Selim Cami ile Karagümrük ve Hazine-i Şerif arasındaki 260 hamam, 36 han yanmış ve on bine yakın mesken ve bina kül olmuştur. İki gün kadar süren yangın bir evde başladı. Pâdişah ve sadrâzam dahi yangının söndürülmesi çalışmalarına nezaret etti. 43 Yedikule, Samatya, Dâvud Paşa, Longa, Topkapısı, Mevlevîhâne Kapısı, Silivri Kapısı, Odun Kapısı, Aya Kapısı, Sultan Selim Câmii civârı, Bayezit, Aksaray, Cerrahpaşa, Avratpazarı, Molla Gürânî, Dâvud Paşa Câmii civârı, Hekimoğlu Ali Paşa Câmii ve Koca Mustafa Paşa çevresinde binaları kül ederek büyük tahribat yaptı. İnsanlar, mallarıyla birlikte sığındıkları camilerde yanmaktan kurtulamadı. Bu büyük felaketin konu edildiği “harîk (yangın) risâleleri” yazılmıştır. Eserlerde, yangının sebepleri ve halkın yangınları nasıl benimsediği dile getirilmiştir. Yangın esnasında oruç tutulmaması ve yağmaya karşı cuma namazının kılınmamasına dâir fetvâ dahi çıkarılmıştı. 44 Cibali Yangını (1833): 1 Temmuz 1833 Cuma günü öğleden sonra çıkan yangın ertesi günün sabahına kadar geniş bir alanı enkaza çevirmiştir. Cibali Kapısı civârındaki Tüfekhâne’den çıkan yangın rüzgârın da etkisiyle yayılarak bölgeyi küle çevirmiştir. Âşık Paşa Mahallesi, Fâtih, Sofular Hamamı, Horhor, Kıztaşı, Alâeddîn Tekkesi, Akarçeşme, Ayazma Kapısı, Vefâ Meydanı, Süleymaniye, Şehzâde Câmii civârı yangından etkilenen yerler arasındadır. Saraçhâne ve Kavafhâne gibi önemli çarşılar yanıp kül olmuştur. 45 Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılmasıyla (1826) birlikte semt tulumbacıları yangınlarda görev yapmaya başlamıştır. Bu dönemde, 1855’teki Aksaray yangınında 700 bina; 1861’deki Unkapanı yangınında 600 bina; aynı yıldaki Fener yangınında ise 1100 bina; 1863’teki Kasımpaşa yangınında 526 bina yandı. Hocapaşa Yangını (1865): 8 Eylül 1865 tarihinde meydana gelen ve 32 saat boyunca devam eden Hocapaşa yangını, yarattığı büyük tahribattan dolayı, “harîk-i kebir” (büyük yangın) olarak bilinir. Yangın, rüzgarın etkisiyle çok geniş bir alana yayıldı. 1007 bina ile birlikte Sultanahmet ve Beyazıt civarındaki 27 mahalle tamamen yandı. 46 Bu büyük felaketten sonra, yangının hızla yayılması ve bu bölgelerde büyük hasar vermesinin ve bu arada yangın sonrası için alınacak tedbirlere dair önemli raporlar hazırlandı. Yangının olumlu denebilecek bir diğer sonucu da; dört ay devam edip binlerce ölü bırakan 1865 “İstanbul büyük kolera salgını”nın yangından sonra etkisini kaybetmeye başlamasıydı. 47 Büyük Beyoğlu Yangını (1870): 5 Haziran 1870 Pazar günü öğleden sonra başlayan büyük Beyoğlu yangını, İstanbul’un maruz kaldığı en büyük yangın afetlerinden biridir. Zira, bu yangında Beyoğlu, Tarlabaşı, Karaköy ve Galata semtleri yanarak adeta harabeye dönüşmüştür. Yangın ilk olarak, Feridiye sokağı’nda bir Macar’ın oturduğu ahşap meskende çıktı. Ahşap evlerin yanı sıra şiddetli rüzgarın da etkisiyle beş-altı kol hâlinde hızla yayıldı. Oysa ki, yangını söndürmek için büyük çaba sarf edilmişti. Neticede çok büyük bir saha küle dönüşmüştür. 48 Tarlabaşı’ndan Taksim’e kadar ilerleyen yangının bir kolu Cadde-i Kebir (İstiklal caddesi)’de Galatasaray Sultanisi karşısına; diğer kolu da Bülbül Deresine inip oradan Emin Bey Camii civarına ve Sururi mahallesi sınırından İngiliz elçiliğini de kül ederek yine Galatasaray lisesi civarına kadar ulaşmıştır. Bir diğer kol, Kalyoncu Kulluğu’na ulaşarak, İtalyan elçiliği ile beş yüz kadar ev ve dükkânı harabeye çevirmiştir. 49 Çırçır-Fatih Yangını (1908): İstanbul’da yaşanan en büyük yangın felaketlerinden biri olan Çırçır yangınında toplam 1500 bina yanmıştır. Yangın, II. Meşrutiyet’in ilanından yaklaşık bir ay sonra, 23 Ağustos 1908’de Fatih’in Çırçır semtinde mahallesinde başladı. Rüzgarın da etkisiyle büyüyen yangın, mahallenin tamamını enkaza çevirdi. At pazarı ve Kadınlar Pazarı’nın yanı sıra, ev ve dükkanlar, çok sayıda cami ve mescid, medrese ve han da kül oldu. Yangını söndürmede başarısız kalınmıştı. Nitekim, yangından sonra, yangın söndürmede kullanılan “tulumbacılık” işi de yeniden düzenlendi. 50 Çırçır yangınından sonra harabeye dönen semt 51 Aksaray Yangını (1911): 23 Temmuz 1911 tarihinde meydana gelen büyük yangın, aynı zamanda II. Meşrutiyet’in ilanının da yıldönümü olduğundan, can kaybı olmamıştır. Bu yangın, diğer büyük yangınlarda da karşılaşılan temel problemlerden olan susuzluk ve tedbirsizlik gibi sebeplerle önlenememiştir. Yangın felaketi sonucunda, yaklaşık yarısı mesken olmak üzere 5 binden fazla bina yanıp kül olmuştur. Yanan binalar arasında, Şura-yı Devlet Dairesi (Danıştay) ile Dahiliye Nezareti ve Sadaret Dairesi (Başbakanlık)’nin iki kısmı da vardı. 52 Yangından sonra Aksaray 53 Ayasofya ve Cibali Yangınları (1912, 1918): 4 Haziran 1912’de meydana gelen yangında, Ayasofya civarındaki yaklaşık bin mesken, dükkan, cami ve kamu binası yanmıştır. 1918’deki Cibali-Fatih Altımermer yangınında ise 7500 bina yanarak kül olmuştur. 54 Cibali yangını (1918) 55 Ayasofya Yangını (1912) 56 Kapalıçarşı Yangını (1954): 1954’teki yangın, itfaiyenin Kapalıçarşı’nın her iki kapısını birden açmasıyla büyüyerek kontrolden çıkmıştır. Çarşı’daki 744 dükkan tamamen, 1290 dükkan da kısmen olmak üzere 2 binden fazla dükkan yanıp kül olmuştur. Çok büyük maddi zararın meydana geldiği bu yangın sonrasında sigorta şirketleri büyük miktarda tazminat ödemişlerdir. Bu yönüyle de Türkiye sigortacılık sektörü açısından önemli bir sınav olmuştur. 57 Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti Bu bölümde, Tarih boyunca Dünya’nın önemli şehirlerinde görülüp afet oluşturan bazı büyük yangınların özellikleri ve sonuçları ele alınmıştır. Bu yönüyle yangınlar, büyük çapta maddi hasar ve can kaybına yol açarak, insanlık tarihi boyunca büyük felaketlere sebep olmuşlar; birçok tarihi şehri adeta harabeye çevirmişlerdir. Yangınlar, ayrıca insan ve toplum hayatında derin korkular yaratarak kaos ortamları meydana getirmişlerdir. 58 Roma, Londra, Moskova ve İstanbul gibi Dünya’nın önemli imparatorluk başkentleri tarih boyunca pek çok büyük yangın felaketine maruz kalmışlardır. Bunlardan, Büyük San Franscisco (1906) ve Büyük Tokyo (1923) yangınları, meydana gelen şiddetli depremin etkisiyle birlikte ortaya çıkan yangınlar olup, söz konusu şehirlerin adeta harabeye dönmesiyle sonuçlanmıştır. Moskova 1571 ve 1812 yıllarında olmak üzere iki kez şiddetli yangına maruz kalmış; Londra ise 1212 ve 1666 yılllarında tarihinin en şiddetli yangınlarını yaşamıştır. 1666’daki yangında Londra’nın büyük tahribata uğramasına rağmen, şiddetli veba salgınından kurtulduğu ve özellikle yangın sigortacılığının gelişmesine sebep olduğu ifade edilmektedir. 59 İmparatorluklar başkenti İstanbul da tarih boyunca pek çok büyük yangınla boğuşmak zorunda kalmıştır. 1509’daki şiddetli deprem (Küçük Kıyamet)’den sonra ahşap binaların yapımına ağırlık verilmesi, bu kez şehrin yangın felaketleriyle daha fazla karşılaşmasına bir sebep olmuştur. İstanbul yangınlarının çoğu ise, özellikle Haliç kıyısındaki Cibali ve Hocapaşa semtlerinde ortaya çıkarak, kısa sürede Suriçi bölgesindeki geniş bir alana yayılmış ve büyük tahribat yaratmıştır. Bunun dışında, 1870 yılında çıkan büyük Beyoğlu yangını da şehrin bu türde yaşadığı en şiddetli felaketlerden biri olmuştur. İstanbul yangınları, sosyo-kültürel hayatta derin tesirler bırakmıştır. 60 auzef.istanbul.edu.tr 61