09.11.2012 - Muharrem Ayı ve Aşura

advertisement
İLİ
AY-YIL
TARİH
: BURSA
: KASIM-2012
: 09.11.2012 (2.HAFTA)
‫ِبس ِْم ه‬
‫يم‬
‫من ه‬
‫اَّللِ ه‬
ِ ‫الر ِح‬
ِ ‫الر ْح‬
ْ‫الل َج ِميعا ً َوالَ تَفَ َّرقُواْ َوا ْذ ُك ُروا‬
ِ ّ ‫ص ُمواْ ِب َح ْب ِل‬
ِ َ ‫َوا ْعت‬
ّ ‫ت‬
‫ف بَيْنَ قُلُو ِب ُك ْم‬
َ ‫نِ ْع َم‬
َ ِ‫الل‬
َ َّ‫علَ ْي ُك ْم ِإ ْذ ُكنت ُ ْم أَ ْعدَاء فَأَل‬
َ ‫ى‬
َ‫شفَا ُح ْف َرةٍ ِ ّمن‬
ْ َ ‫فَأ‬
َ ‫صبَ ْحتُم بِ ِن ْع َمتِ ِه ِإ ْخ َوانا ً َو ُكنت ُ ْم‬
َ َ‫عل‬
ّ ‫ارفَأَنقَذَ ُكم ِ ّم ْن َها َكذَ ِل َك يُ َب ِيّ ُن‬
‫اللُ لَ ُك ْم آ َياتِ ِه لَ َعلَّ ُك ْم‬
ِ َّ‫الن‬
َ‫ت َ ْهتَد ُون‬
MUHARREM AYI VE ÂŞÛRÂ
Muhterem Müslümanlar,
Hicri Takvimin ilk ayı olan muharrem ayının
İslam tarihinde önemli bir yeri vardır. Bu ayın
onuncu gününe "aşure günü" denilmektedir. Sevgili
Peygamberimiz (s.a.v.) bu aya değer vermiş ve ;
“Ramazan orucundan sonra en fazîletli oruç, Allah’ın
değer verdiği ay olan muharrem ayında tutulan âşûrâ
orucudur” buyurarak[1] bu ayda oruç tutmuştur.
Aziz Mü’minler,
Hazreti Aişe validemizden rivayet edilen bir
hadis-i şerifte, İslam öncesinde, Mekke halkının oruç
tutmakta olduğu “âşûrâ” gününde Peygamberimizin
de oruç tuttuğu bildirilmektedir. Rasülullah (s.a.v)
Medîne'ye hicret ettikten sonra da bu orucu tutmuş ve
mü’minlere de tutmalarını tavsiye etmiştir.[2]
Ramazan orucu farz kılındıktan sonra da
Peygamberimizin tavsiyesi üzerine bu oruç sünnet
olarak tutula gelmiştir[3] “Âşûrâ orucu" olarak
adlandırılan bu oruç, Muharrem ayının onuncu günü
tutulmakla birlikte, sünnet olan, bu günü bir öncesi
veya sonrası ile oruçlu geçirmektir.[4]
Muhterem Kardeşlerim,
Tarihte geçmiş birtakım hadiselerin, Muharrem
ayında gerçekleşmiş olduğuna dair bazı rivayetler bu
aya ayrı bir değer verilmesine sebep olmuştur. Hz.
Adem'in cennetten yer yüzüne indirilmesi, Hz. Nuh
(a.s.)'ın tufandan kurtulması, Hz. Musa (a.s.) ve ona
iman edenlerin Firavun'un zulmünden kurtulmaları
gibi insanlık tarihinde dönüm noktası sayılabilecek
bazı önemli olayların bu ayda vuku bulduğu rivayet
edilmektedir. İslam tarihinde özel bir yeri olan Hz.
Hüseyin’in Kerbelâ'da şehit edilmesi olayı da yine bu
ayda vuku bulmuştur. Bilindiği gibi, Sevgili
Peygamberimizin torunu Hz. Hüseyin, o dönemde
cereyan eden siyasi kargaşa ve çatışmalar
neticesinde, müessif bir şekilde öldürülmek suretiyle
şehid edilmiştir. Bu üzücü olay, Hz.Peygamberi ve
ailesini seven mü’minlerin gönüllerinde silinmez
izler bırakmıştır.
Değerli Müslümanlar!
Tarihte yaşanmış ve geri dönüşü olmayan böyle
acı olayları tasvip etmek mümkün değildir. Ancak,
bunları hatırlamak, ders almak içindir. Bu olay, bütün
Müslümanları derinden sarsan ve kederlendiren acı
bir tecrübedir. Bu ve benzeri olaylar karşısında,
sağduyulu hareket ederek Allah ve Peygamber
sevgisi etrafında kenetlenmeliyiz. Hz. Peygamberi,
O'nun aile fertlerini ve ashabını sevmek hepimizin
müşterek heyecanı olmalıdır. İyi bilelim ki, huzurlu
bir toplum halinde yaşayabilmek, Yüce Dinimizin
bize öğrettiği karşılıklı sevgi ve saygıya dayalı
kardeşliği, birlik ve beraberliği korumakla
mümkündür.
Hutbemi Yüce Rabbimizin bu konudaki emriyle
bitiriyorum; "Hep birlikte Allah’ın ipine
(Kur’an’a)
sımsıkı
sarılın.
Parçalanıp
bölünmeyin. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın.
Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de O,
kalplerinizi birleştirmişti. İşte O’nun bu nimeti
sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş
çukurunun tam kenarında idiniz de O sizi oradan
kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle apaçık
bildiriyor ki doğru yola eresiniz."[5]
Hazırlayan : Diyanet İşleri Başkanlığı
_____________
[1] Müslim, Sıyam, 38. No:202
[2] Buhârî, Savm, 69. II, 251. Müslim, Sıyâm, 19 no:128.
[3] Buhârî, Savm, 69, II, 251.
[4] Tirmizî, Savm, 50. III, 128
[5]Al-i İmran, 3/103.
Download