OBEZİTE VE BESLENME Obezite , DSÖ (Dünya Sağlık Örgütü) tarafından sağlığı bozacak ölçüde vücutta anormal veya aşırı yağ birikmesi ‘olarak tanımlanmaktadır. Obeziteyi belirlemek için BKİ (Beden Kütle İndeksi) değerleri kullanılmaktadır. BKİ’nin 30 un üstünde olduğu durumlarda obeziteden söz edilmektedir. Son yıllarda araştırmalar vücutta yağın toplandığı bölgenin toplam yağdan daha önemli olduğunu ortaya çıkarmaktadır. Özellikle karın bölgesi yağlanma obeziteye bağlı gelişen hastalık riskini arttırmaktadır. Bu nedenle bel çevresinin kalça çevresine oranının kadınlarda 0,85, erkeklerde 1,0 den fazla olmaması hedeflenmektedir. Yağın karın bölgesinde ve iç organlarda toplanması diyabet, hipertansiyon, koroner arter hastalıklarına yol açabilmektedir. Obezite; yaş, cinsiyet, eğitim düzeyi, gelir durumu, psikolojik problemler, genetik etmenler, metabolik ve hormonal etmenler gibi birçok faktöre bağlı olmakla beraber en temel nedeni aşırı ve yanlış beslenme ile yetersiz fiziksel aktivitedir. Obezite felç, insülin direnci, safra kesesi hastalıkları, karaciğer yağlanması, bazı kanser türleri, hipertansiyon gibi birçok hastalığa neden olabilmektedir. DSÖ verilerine göre dünyada 400 milyonun üzerinde obez ve yaklaşık 1,6 milyardan fazla kilolu birey olduğu ve 2015 yılında bu rakam sırasıyla 700 milyon 2,3 milyar olacağı bildirilmektedir. Durum bu kadar ciddi boyutlara ulaştığı için obezite artık tüm dünyada tedavi edilmesi gereken bir hastalık olarak kabul edilmiştir. Özellikle sanayinin gelişmesiyle birlikte fazla yağlı ve şekerli besinlerin fazla tüketilmesi, teknolojinin gelişmesiyle hareketlerin kısıtlanması, hazır gıda tüketiminin çok artması özellikle obezitenin son zamanlarda bu kadar ciddi seviyelere ulaşmasının başlıca nedenidir. Obezitenin yaygınlaşmasında diğer bir neden öğün atlamaktır. Öğün atlama bir sonraki öğünde daha fazla besin tüketimine neden olmaktadır. Özellikle büyükşehirlerde zaman kısıtlılığından kaynaklanan hızlı yemek yeme diğer bir kilo alma sebebidir. Hızlı yemek yerken kişi doygunluk hissini alamamaktadır. Aynı zamanda yemek yerken TV izlemek veya bilgisayar başında oturmak da ne kadar yemek yenildiğinin farkına varılamaması nedeniyle kilo alımına sebep olmaktadır. Yaşam tarzındaki değişiklikler, kadınların özellikle gebelik ve emziklilik döneminde çok fazla besin tüketmesi, yaşın ilerlemesiyle birlikte metabolizma hızında azalma, hareketlerin kısıtlanması diğer kilo alma sebepleridir. Çocuk ve ergenlerde aşırı ağırlıklı olma ve obezite prevelansı bütün dünyada artış göstermektedir. Bebeklik donemindeki beslenme şekli, çocuğun ileriki yıllarda beslenme alışkanlığını etkiler. Anne sütü ile beslenmenin obezite oluşumunu önleyici etkisi iyi bilinmektedir. Süt çocukluğu döneminde mama ile beslenmenin ve zamanından önce ek gıdaya geçilmesinin de obeziteyi kolaylaştırdığı gösterilmiştir. Çocukluk obezitesi ile ilgili ilk ortam aile ortamıdır. Ailenin obez olma durumu, sosyo– ekonomik durumu, ailenin eğitim seviyesi ve aile tipi çocukluk obezitesi ile ilişkili bulunmuştur. Küçük çocuklarda duzenli yeme alışkanlığı aileler ve bakıcılar tarafından üstlenildiği icin, bu kişiler önemli bir rol oynarlar. Ailenin yeme tercihleri, evdeki yemek çeşitleri, yeme şekli obezitenin oluşup oluşmamasında etkili bir role sahip olan çevre etkenlerindendir. Çocuklar için yeme genellikle sosyal bir durumdur ve diğer insanları (diğer gençler, akranlar, aile) gozlemleyerek kendi yeme davranışlarını ve tercihlerini oluştururlar. Çocukların yiyecek tercihleri, ailelerinin yeme davranışları ve yiyecek seçim tercihleri ile şekillenir. Çocukluk çağında obezite gelişiminde anne–babanın beslenme tarzı, öğun sayısı, günlük aktivite şekli etkili olur. Okul çağı ve ergenlik doneminde ise bireyin gününün büyük bir kısmını geçirdiği eğitim merkezinin kantin ve yemekhanesinde sunulan besinlerin içerikleri ile eğitim programları ve fizik aktivite etkili olmaktadır. Obeziteden korunmaya çocukluk çağından başlanmalıdır. Çocukluk ve ergenlik döneminde oluşan obezite yetişkinlikteki obeziteye zemin hazırlamaktadır. Bu nedenle aile, okul ve yaşanılan çevre yeterli ve dengeli beslenme ve fiziksel aktivite konularında bilgilendirilmelidir. Obezite tedavisi bireyin kararlılığını ve etkin olarak katılımını gerektiren bir süreçtir. Obezite tedavisinde vücut ağırlığında 6 ayda %10’luk bir azalma, obezitenin yol açtığı sağlık sorunlarının önlenmesinde önemli yararlar sağlamaktadır. Obezite tedavisinde 5 yöntem kullanılmaktadır. Tıbbi beslenme tedavisi (Diyet) Egzersiz tedavisi Davranış değişikliği tedavisi İlaç tedavisi Cerrahi tedavi Diyet Tedavisi Diyet tedavisi obezite tedavisinde önemli rol oynamaktadır. Diyet tedavisi ile bireyin vücut ağırlığının boya göre olması gereken düzeye indirilmesi hedeflenmektedir (BKİ 18.5-24.9). Diyet tedavisi bireye özgü olmalıdır. Diyet tedavisinde yeterli ve dengeli beslenmeyi öğrenmek ve bunu yaşam tarzı haline getirmek temel hedeftir. Bu nedenle gerekli kan tahlilleri yapıldıktan sonra bir diyetisyene başvurulması ve bireyin yaşı,cinsiyeti,ekonomik durumu vs. gibi durumlar göz önüne alınarak hazırlanmış bir diyet programı takip edilmesi gerekmektedir. Diyet tedavisi uygulanırken haftalık olarak 0.5-1 kg ağırlık kaybı hedeflenmelidir.Aile ve yakın çevrenin bu süreçte kişiye yardımcı olması oldukça önemlidir. Günlük 3 ana ve 3 ara öğün olacak şekilde beslenme sağlanmalıdır. Öğün atlanmamalıdır. Bireyde kolesterol, karaciğer yağlanması, diyabet vb. metabolik rahatsızlıklardan herhangi birisi varsa diyet programı buna uygun olarak düzenlenmelidir. -Sigara ve alkol tüketiminden kaçınılmalıdır. -Günlük en az 8-10 bardak su tüketilmesi sağlanmalıdır. Kola, hazır meyve suları vs. kalori içeriği yüksek içecekler su yerine geçmemektedir. Bunların fazla tüketiminden kaçınmak gerekmektedir. -Diyet programlarında posa içeriği yüksek besinlere yer verilmesi (kurubaklagil, sebze, meyve) hem bireyi daha tok hissettirmekte hem kabızlık problemini ortadan kaldırmaktadır. -Yemek pişirirken fazla yağdan kullanımından kaçınılmalıdır. Izgara, haşlama gibi yöntemler kullanılmalı, etli sebze yemekleri etin yağı ile pişirilmelidir. -Yemekler mümkün olduğu kadar sakin bir ortamda yavaş yavaş, bol çiğneyerek yenilmelidir. -Yemek yerken TV, bilgisayar karşısında olunmaması gerekmektedir. -Yemek yerken tabağa mümkün olduğu kadar az porsiyonda yiyecek alınmalı, gerek olursa takviye yapılmalı, yemeği bitirmek için uğraşılmamalıdır. -Özellikle sıkıntı, veya kızgınlık dönemlerinde yeme ihtiyacı artıyorsa bu dönemlerde yapılabilecek farklı aktiviteler bulunmalıdır. -Alışverişe her zaman tok karnına ve alışveriş listesi hazırlayarak gidilmelidir. -Çok yağlı, şekerli besin tüketiminden kaçınılmalıdır. -Asansör yerine merdiven kullanılmalıdır. -Çocuklara paten, bisiklet gibi fiziksel aktiviteyi özendirici gereçler hediye olarak seçilmelidir. -Özelikle çocuk ve ergenlerin yemediği besinler varsa(sebze) nasıl olsa yemiyor diye bir tavır izlenmemeli ve mutlaka sofrada bu besinlere de yer verilmeli ve sadece denemesi istenmeli zorla yedirilmeye çalışılmamalıdır. -Okul kantinlerinde çocuklara daha sağlıklı besin tercihleri sunulması için okul idaresi ile iletişime geçilmelidir.