1. Hafta: Hak ve Hukuk Kavramlarına Giriş, Yerel Yönetimlerin Tanımlanması Doç. Dr. Pelin Pınar ÖZDEN Kentsel Hukuk Dersi Bahçeşehir Üniversitesi Kentsel Sistemler ve Ulaştırma Yüksek Lisans Programı pinozden@istanbul.edu.tr Hak Kavramı • Hukuk düzeninin kişilere tanıdığı ve koruma altına aldığı yetkiler (Çeker) • Hukuk tarafından tanınan ve korunan iradi bir yetki, irade gücü ve irade üstünlüğü (Gözübüyük) • Hukukun koruduğu menfaat (Jhering) • Hukukun himaye edilmiş(korunmuş) ve bu himayeden istifade hak sahibinin iradesine bırakılmış olan menfaati (Velidedeoğlu) • Yasalarla korunmuş menfaatler. BEHİÇ AK http://cagandikenelli.blogspot.com/2011_02_0 1_archive.html Hakların Konusu KİŞİLER EŞYA Hakların Sahibi GERÇEK TÜZEL KİŞİLER KİŞİLER mizahhaber.blogspot.com http://kulturelguncel. blogspot.com/ www.cagdasavukatlar.org www.cigdemyuksel.av.tr www.evrensel.net Hakkın Türleri • KAMU HAKLARI - Kişinin devlete karşı sahip olduğu haklar - Sadece vatandaşlar yararlanır - Yaş, cinsiyeti tahsil durumuna göre yararlama söz konusudur. • ÖZEL HAKLAR - Kişiler arasındaki ilişkilerden doğan haklar - Herkes yararlanır - Eşitlik ilkesi ( Yaş, cinsiyet, tahsil ) geçerlidir www.egitimsen.org www.ayhanalemdar.bloggum.com www.anticopyrighttr.wordpress.com www.yapi.com.tr www.barinmahakki.org www.sendika.tv Kamu Hakları • Kişisel Haklar - Yaşama Hakkı - Kişi dokunulmazlığı - Kişi hürriyeti ve özgürlüğü - Mülkiyet hakkı • Siyasi Haklar - Vatandaşlık hakkı - Seçme seçilme hakkı • Sosyal ve Ekonomik Haklar - Eğitim ve öğretim hakkı - Çalışma hakkı - Sağlık hakkı www.izelrozental.com www.nilgunalemdar.bloggum.com www.hukukihaber.net www.resimlihaber.com www.haberpan.com www.tr-tr.facebook.com www.giresun28haber.com www.hayvanhaklari.blogcu.com www.haberjet.com www.habervitrini.com www.hurriyet.com.tr www.hyhkd.blogcu.com www.denizhaber.com Özel Haklar • İleri sürebileceği çevre açısından - Mutlak haklar: Hak sahibine belirli bir mal veya kişi üzerinde geniş bir tasarruf yetkisi veren ve herkese karşı ileri sürülebilen haklar - Nisbi haklar: Taraflar arasındaki karşılıklı borç ilişkilerinden dolayı ortaya çıkan ve sadece taraflar arasında ileri sürülebilen, belirli bir süre sonunda geçerliliğini kaybeden haklar Konularına göre - Mal varlığı hakları (mali haklar): Kişinin para ile ölçülebilen, yani mal varlığı içinde yer alan haklardır. - Şahıs varlığı hakları: Kişilerin para ile ölçülemeyen haklarıdır. Devredilemez, haczedilemez, miras yoluyla geçmez Devredilmeleri bakımından - Kişiye bağlı haklar: Kişiye sıkı surette bağlı haklardır. Devredilemez, miras yoluyla geçemez, temsilciler tarafından kullanılamaz. (eğitim, sağlık) - Kişiye bağlı olmayan haklar: Kişinin şahsı dışında malvarlığını ilgilendiren haklardır. Başkalarına devredilebilirler. - Mülkiyet hakkı - Alacak hakkı - Fikri haklar HUKUK • Bir toplumda kişiler arasındaki ilişkileri düzenleyen ve devletin yaptırım gücüyle uyulması zorunlu kılınan davranış kurallarının oluşturduğu düzen. • İnsan davranışlarını değerlendiren çıkar çatışmalarına çözüm getiren kurallardan normlardan meydana gelen bir sistem. • Hukuk her şeyden önce bir düzen demektir. Fakat hukukun öngördüğü düzen fiilen gerçekleşen bir düzen değildir. Hukuk toplum içinde insanların gerçekten nasıl davrandıklarını değil nasıl davranmaları gerektiğini gösterir. Bir ülkenin hukuk düzeni • Yasama organınca oluşturulan yazlı hukuk kuralları • Yargı kararları • Devletin iradesi dışında oluşan genel hukuk ilkeleri • Örf ve adet kurallarını kapsar. HUKUK DEVLETİ • Tüm etkinliklerinde hukukun üstünlüğü ilkesine ve yargı denetimine bağlı kalan devlet. • 1982 Anayasası (md 2) hukuk devleti ilkesini kabul etmiştir. “T.C. ….demokratik, laik ve sosyal bir HukuK Devletidir”. • Hukuk devleti ve yargı denetimi ilkeleri özellikle olağanüstü hal ve sıkı yönetim rejimleri altında yapılan işlemler için ortadan kalkmaktadır. Yasa • Toplum hayatını düzenleyen önceden belirlenmiş makam (Yasama organı) tarafından önceden belirlenmiş usul ve esaslara uyularak yapılıp toplumun tüm fertleri (belirli istisnalar hariç) için geçerli ve bağlayıcı olan zorlayıcı unsur (müeyyide) taşıyan yazılı hukuk kuralı. Kentli Hakları • Hukuki düzenlemeler diyebileceğimiz ilk mevzu/pozitif yasalar, kent sakinlerinin haklarını düzenleyen kanunlardır. • Bu bakımdan pozitif hukukun derlenmesi işlemi ilk defa kent yönetimleri, meclisleri, kent rahipleri, tiranları ve beylerinin iktidarları ve otoriteleri himayesinde gerçekleşmiştir. • Kentsel hukuki düzenlemelerin yapılma nedeni ise kentlerin kendi sakinlerine kente ilişkin bir kimlik kazandırmalarıdır. Kent sakinleri kentli olma kimliğini kendileri için bir ayrıcalık olarak görürlerdi. Kent hukukları bu ayrıcalıkları ve kimlikleri koruyan hukuklardı. Kent Hukuku • Antik Yunan kent devletlerinin her birisinin diğerinden bağımsız bir hukuk sistemi vardı. Bu hukukun temel amacı ise kent vatandaşlarının haklarını güvence altına almaktı. Daha sonra Roma İmparatorluğu bu kentleri hakimiyeti altına alınca, kent hukuku ile emperyal Roma hukuku paralel olarak yürürlükte kaldı. Burjuvazi veya endüstri devrimine kadar bu durum böyle kaldı. Kent meclisleri ile papalık, büyük krallıklar ve feodal beyler arasında yetki çatışmaları hep yaşandı (Weber, M.,2000:189-231). Ancak bağımsız bir kent hukuku her zaman var oldu. Bu hukuk kentlilere ayrıcalıklar tanıyordu. YEREL YÖNETİM KAVRAMI • Bir devletin ya da bölgesel yönetimin alt birimi olan, göreceli olarak küçük bir alanda, sınırlı sayıdaki kamusal politikaların belirlenmesi ve uygulanması ile görevli ve yetkili kılınmış kamu kuruluşu (Uluslararası Toplum Bilimleri Ansiklopedisi) • Ulusal sınırlar içinde değişik büyüklükteki yerel topluluk üyelerinin yerel ortak gereksinmelerini karşılamak, ekonomik, toplumsal ve kültürel zenginliğe ve refahına ilişkin yerel hizmetleri görmek üzere kurulan; bu hizmetleri yerel topluluğun yararları doğrultusunda yerine getiren, ayrım gözetmeksizin insanı yerel demokrasinin temeli kabul eden ve yetkilerin yerel topluluğa en yakın yönetim birimince kullanıldığı, kamu tüzel kişiliğine sahip özelrk ve demokratik yönetimler Yerel Yönetimin Türleri • • Yetki Genişliği (deconcentration, delegation): Merkezdeki kuruluşlar, merkezden uzakta bulunan bir örgüte, belli işlevleri yerine getirmeye yetecek bir ya da daha çok yetkiyi, kendi adlarına kullanmak üzere devrederler. Merkezi kuruluşların, kimi etkinliklerini taşrada kurdukları örgütler eliyle yürütmeleri, yetki genişliğine dayanan bir uygulamadır. Bir çok merkezi kuruluşun (örneğin bakanlıkların) bölge örgütleri de bu tür bir örgütlenmenin ürünüdür. Yerinden Yönetim: Yasalar uyarınca oluşturulmuş yönetim organlarının, yine yasaların belirlediği, ya da özeğe bırakılmış olanlardan başka işlevleri görebilmeleri için, tüzel, siyasal ve parasal birtakım yetkilerle donatılmalarıdır. • Yerinden yönetim diye de bilinen özerk yerel yönetim (local self-government), yerel halkın, kendi eliyle seçtiği organlarca yönetilmesini anlatan bir yönetim biçimidir. Yerel yönetim birimi (local authority) ise, merkezi yönetimce, belli sınırlar içinde kurallar koymaya, parasal yükümlülükler getirmeye yetkili kılınmış bir yerel meclisin denetimi altındaki bir yönetim biriminin adıdır. Yerinden Yönetim Türleri • • Siyasal Yerinden Yönetim: Daha çok federal devletlerde, anayasalarca, ulusal kimliğe sahip olmayan yerel birimlere tanınmış bulunan yarı özerk ya da özel statüye dayanan bir yönetim biçimidir. Yönetsel Yerinden Yönetim: Yasama ve yargı erkleri merkezde toplanmıştır. Yerel yönetimlerin yalnız yürütmeye ilişkin bazı yetkileri vardır. Bunun da iki türü vardır: •Hizmet Yönünden Yerinden Yönetim: •Belli kamu hizmetlerinin, merkezin dışında bağımsız bir örgütçe yerine getirilmesidir (Ticaret ve Sanayi Odalarının yaptığı işler gibi) •Yer Yönünden Yerinden Yönetim: Bir yörede yaşayanlara, ortak ve yerel nitelikteki gereksinmeleri yeterince karşılayabilmek, bunları kendi organları eliyle gerçekleştirmek için özerklik tanınması söz konusudur (Belediyeler ve köy yönetimleri). Bu tür birimlerin ayrı tüzel kişilikleri yönetsel özerklikleri vardır YEREL YÖNETİMLERİN TÜRLERİ • Amaç ve İşlevler Bakımından • Genel Amaçlı Yerel Yönetimler: yerel bir topluluğun yerel nitelikteki tüm gereksinmelerini karşılamakla yükümlüdürler (Türk, Fransız, İspanyol, İngiliz belediyeleri gibi). • Özel Amaçlı Yerel Yönetimler: Eğitim, sağlık, posta hizmetleri gibi yalnız bir kamu hizmetinin yerinden görülmesiyle görevlendirilmiş kuruluşlardır (ABD’deki okul kurulları buna örnek verilebilir). Nitelikleri bakımından • Temsil İlkesine Dayalı Yerel Yönetimler: Karar organları seçimle oluşur. Daha çok genel amaçlı birimlerdir. Temel birimleri belediyelerdir. Bazen şube müdürlükleri, mahalle muhtarlıkları, mahalle komiteleri de bunun içinde yer alır. • Temsili Nitelikte Olmayan Yerel Yönetimler: Organları atamayla oluşur. Sayıca azdırlar. Daha çok iç güvenlik ve posta hizmetlerinin görülmesi amacıyla oluşturulmuşlardır. Türkiye’nin Yerel Yönetim Dizgesinin Üç Öğesi • İl Özel İdareleri • Belediyeler • Köy Yönetimleri Tarihsel Süreçte İlk Yerel Yönetimler • Askeri örgütlenme, ulusal savunma, suçluların yakalanıp cezalandırılması gibi, günümüzde genellikle devlete, yani merkezi yönetime bırakılmış olan görevleri yerine getirmekteydi. • Hükümdarlar, kendisine bağlı dominyonları sayısı arttıkça ve denetimi altındaki alanlar genişledikçe, yetkisini her yerde geçerli kılacak yerel yardımcılara gereksinme duymuştur. Bu gereksinmeyi yerel beyler karşılamış, hükümdarın adına erk kullanmış ve onun yetkilerini kullanmışlardır. • Antik site, kendi kendini yöneten, belli bir toprak parçası üzerinde yaşayan insanların oluşturduğu en küçük, demokratik bir yönetsel birimdi. Siyasal bir işlevi, kararlar alma gücü ve yetkileri vardı. Bu siyasal rolü, Roma İmparatorluğu’nun egemenliğine kadar sürmüştür. • Roma’da İmparatorluğa yeni katılan topaklara municipe deniliyordu. “Municipe”ler, kimi yerel ve siyasal yetkileri olmakla birlikte, daha çok yönetsel bir özerklikten yararlanıyorlardı. Yeni kazanılan topraklarda yaşayanlara önce ticari etkinliklerde bulunma hakkı veriliyor, ardından kentin yönetimine ilişkin yetkiler, bir ölçüde bırakılıyordu. BOULEUTERİON Meclis binasıdır. Burada meclis düzenli toplanır ve yönetimle ilgili sorunları tartışıp karara bağlardı • Batı Avrupa’da 2. yy dan beri büyük malikane sahibi olan senyorlar ve feodal beyler kentleri egemenlikleri altına almış, yarı-özerk birimler oluşturmuşlardır. • Ancak bunlar, hükümdarın merkezileştirici gücü karşısında gerçek bir yerel özerkliğe sahip olamamışlardır. GELENEKSEL OSMANLI KENT YÖNETİMİ (1839 Öncesi Dönem) • Geleneksel Osmanlı sisteminde, Tanzimat dönemine kadar kentsel hizmetler, kadılar, muhtesipler, mimar ağaları, vakıflar ve esnaf kuruluşları gibi değişik kurumlar tarafından yürütülüyor. • Hizmetleri tek elden yürütmeye yönelik kurumsal bir yaklaşım yok. BU nedenle adem-i merkeziyetçi bir yapıdan söz etmek mümkün değil. • Yerel yönetim, merkezi yönetimin egemenliğinde yürütülen bir kamusal eylem. Atananlarca yürütülüyor. Fonksiyonlar kadı tarafından yürütülüyor… BELEDİ MÜLKİ ADLİ Yerel Hizmetlerin Sağlanması • Lonca • Vakıf • Mahalle Yerel yönetim çekirdeğinin bulunduğu alanlar • Mahalle Yönetimleri • Köy Yönetimleri • Mahallede imamlar, 19.yyın ilk yarısına kadar kent yönetimiyle ilgili tüm gücü elinde tutan kadının temsilcisi. • Kadı aktif bir yönetici değil; yalnızca düzenin devamlılığını sağlayan pasif bir denetçi. • Sosyal ve teknik altyapı sağlamada vakıflar rol üstlenmiş. İnsanların, canlıların yaşadığı yerlerde mutlaka onlara yapılacak bir yardım, bir hizmet vardır" anlayışı Osmanlı Vakıflarının genel prensibi idi. http://turkalemiyiz.com/tr/?p=140 • 19. yy’a kadar kentleri merkezi hükümet tarafından atananlar yönetmiş. Osmanlı devleti kapitalistleşme sürecine girdikçe kadı yetersiz kalmış; belediye yönetimine gerek duyulmuş. 1826’da Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılması ile kadıların gücü azalmış. • İhtisab Nazırları onların yerine geçmiş; ancak yönetimde etkin ve başarılı olamamışlar. Tanzimat’a gelindiğinde kent yönetimleri ciddi sorunlarla karşı karşıya kalıyor. İdari, mali, askeri ve sosyal reformlar kaçınılmaz hale geliyor. 1838’de yapılan Osmanlı-İngiliz Ticaret Anlaşmasıyla gelişen ve farklılaşan ilişkiler kentin yapısını ve gereksinmelerini değiştiriyor. Bu gelişmeler, 19. yy kent yönetimini etkileyen temel nedenler. Tanzimat Dönemi Kent Yönetimi (1839 Sonrası Dönem) • 19. yy kentlerinde önemli yapısal değişiklikler ve dönüşümler yaşanıyor. Bu dönüşüm, kamunun yeniden örgütlenme sürecini de etkiliyor. Özellikle liman kentleri dönüşümü doğrudan yaşayan yerler. Kentlerde dış dünya ile etkileşim giderek artıyor. Altyapı, donatı, yerli ve yabancı nüfusun farklı beklentileri, vb. gereksinmeleri karşılamak ve hizmet sunmak üzere belediye kuruluyor. Osmanlı toplum hayatının ve yönetim sisteminin yeniden örgütlenmesi ve modernleştirilmesi yönündeki ilk girişim olan Tanzimat Fermanı ile yeni sistemin ilk adımları atılıyor. Böylece ilk belediyecilik hareketleri başlıyor.1876’da Birinci Meşrutiyet Dönemi’yle belediyeciliğin ilk gerçek tohumları atılıyor. Bu dönemde ortaya çıkan belediye statü ve uygulamaları sonraki dönemlere de yansıyor. 6. Daire-i Belediyenin Kuruluşu • Kırım Savaşı Batı ülkeleri ile iletişimi artırıyor. • Bunun sonucunda Fransız komün yönetimlerinden örnek alınarak İstanbul’da 1855 yılında karar ve yürütme organları şehremini ve şehir meclisinden oluşan ilk belediye deneyimi hayata geçiriliyor. • Bu oluşumda Batılı devletlerin istekleri önemli rol oynuyor. Bu dönemde İstanbul’da 100 binin üzerinde yabancı yaşıyor ve Avrupa bunların çağdaş, temiz, düzenli, bakımlı bir şehirde yaşamasını istiyor. • Tanzimat döneminin batılı şehircilik anlayışı uygulamasının ilk örneği Beyoğlu’nda başlatılıyor. • Beyoğlu, tarihi, coğrafyası, etnik ve kültürel özelliği ile batılılaşma için bir başlangıç noktası olarak düşünülüyor. • Beyoğlu limanıyla, rıhtımıyla, Haliç’iyle ticaret merkezi olarak dünyaya açılan bir pencereydi. Bu özelliği yanında, Başkent’e ve Boğaz’a hakim oluşu tüm yabancı elçilikleri bünyesine çekmişti. Yöre halkı, zengin ve batıya açıktı. • Bunun için de işe reformlarla başlamak gerekiyordu. •http://www.beyoglu.bel.tr • 5 Haziran 1870 tarihinde TaksimGalatasaray çevresinde çıkan bir yangın birkaç koldan ilerleyerek pek çok ahşap ve kagir yapıyı yok etmişti. • Bu çok değerli alan özellikle varlıklı Beyoğlu sakinlerince alınmış ve yeni binalar yaptırılmaya başlanmıştı. İşte bu değişimin sonucunda bugünkü Beyoğlu kimliği ortaya çıkmaya başlayacaktı. • 1870 Atlas Pasajı, İsveç Sarayı, Çiçek Pasajı, Avrupa Pasajı, Hacopulo Pasajı • 1883 Tünel Pasajı • 1885 Halep Pasajı • 1893 Aznavur Pasajı 1905 Afrika Pasajı, Anadolu Pasajı1910 Karaköy Palas, ilk otobüs ve duraklar http://www.mimdap.org/ • Beyoğlu’nda Belediye hizmetleri • İstanbul’daki değişim projelerine genellikle Galata yakasına öncelik verilmişti. Örneğin, 1869 ve 1881 yıllarında Galata tarafı için öngörülmüş olan hatlar hizmete girmişti. Aslında bu tramvay hatlarının düzenlenmesinde nüfus yoğunluğu değil, kentin büyümesinin yönelimi ve seçkin nüfusa hizmet götürme isteği yatırımlarda belirleyici olmuştu. • İlk atlı tramvay Galata’da işlemeye başlamıştı; Mühendis Eugene Henri Gavand’e 1869 yılında Karaköy ve Beyoğlu arasında bir metro yapma ve işletme imtiyazı tanınmıştı. İstanbul Tüneli 1875 yılında hizmete başlayacaktı. Gavand ‘in kendi deyişiyle burada bir tür Yeraltı teleferiği, yapılması çok faydalı olacaktı. Aslında Galata ve Pera bölgesinin su sorunu ise, I Mahmut’un katkısı ile 1732 Bahçeköy su şebekesinin yapılmasıyla çözülmüştür.Roma ve Osmanlı Dönemindeki çok kültürlü yönüyle, 19. yüzyıldaki yeni haliyle ve bugünkü yüzüyle ‘Beyoğlu’ her döneme ışık tutmuş çok renkli bir geçmişe sahiptir. • (www.mimdap.org’dan alınmıştır) Beyoğlu'ndan Tünel'e bakış (1905) • Reformlar 28 Aralık 1857 tarihli "6. Daire-i Belediye Nizamatı" ve 7 Haziran 1858 tarihli "Devair-i Belediyeden 6. Daire İtibar olunan Beyoğlu ve Galata Dairesinin Nizam-ı Umumisi" nizamnameleriyle başladı. • İstanbul, 14 belediye dairesine ayrıldı. Beyoğlu, ilk uygulama olmasına rağmen buraya "6. Daire" denildi. Bu adı almasının nedeni, Paris’te "Sixeme arrondıssement" (6. Bölge) diye bilinen Belediye biriminin kentin en mamur bölgesi olmasıydı. 6. Dairenin amaçları ticareti düzenlemek ve Avrupai kent hizmetlerini getirmekti. http://www.beyoglu.bel.tr • 6. Daire-i Belediye’nin ayrıcalıklı bir bütçesi de vardı ve Cumhuriiyet dönemine kadar da faaliyetlerini sürdürdü. 6. Daire-i Belediye • Tanzimat ile birlikte, devlet gücünün doğrudan kullanılması ve merkeziyetçi politika uygulamasının benimsenmesiyle adem-i merkeziyet kavramı Osmanlı İmparatorluğu için anlam kazanmıştır. • Tanzimat’tan başlayarak, kent sorunlarının bütüncül bir biçimde ele alınması ve 19. yy Avrupa’sında öne çıkan eşitlikçi ve katılımcı yönetim anlayışının Osmanlı toplumuna aktarılması ve kent yönetimlerine sınırlı da olsa katılması gibi ihtiyaçlar, belediyeleri ortaya çıkaran temel faktörler arasında yer almıştır. Bunları dış ihtiyaçlar olarak tanımlamak mümkündür. • Klasik Osmanlı kurumlarıyla şehirlerin değişen ihtiyaçlarını karşılamak olanaklı olmadığından, dış baskılar kadar içten gelen zorlamalar da söz konusudur. • 1864’te yürürlüğe giren Vilayet Nizamnamesi ve 1877’de yürürlüğe giren Dersaadet Belediye ve Vilayetler Belediye Kanunları, ilk kez belediyeye yönetsel bir varlık olmaktan öte bir tüzel kişilik kazandırıyor. • Bu kanunlarla belediyelere imar işlerini düzenleme ve kontrol, bayındırlık hizmetleri, aydınlatma, temizlik, belediye mallarının yönetimi, emlak, nüfus sayımı, Pazar - alışveriş kontrolü, hijyenik kontrol ve önlemler, mezbaha, okul açmak, itfaiye görevleri, belediye gelirlerinin tahsili gibi görevler veriliyor. • 1864 tarihli Vilayet Nizamnamesi ile eyalet teşkilatı yerini vilayet teşkilatına bırakıyor. Böylece illerde il genel yönetiminin yanısıra, bir il özel yönetimi yeralması düzenleniyor. • 1870’de çıkan İdare-i Umumiye-i Vilayet Nizamnamesi ile İl Genel Meclisi’nin görev alanı genişletiliyor. • Osmanlı Parlamentosu’nca kabul edilen ilk yasa olan 1877 tarihli Dersaadet Belediye Kanunu’nun çıkmasındaki temel amaç, İstanbul’un giderek artan sorunlarına çözüm bulmak. Köy yönetimleri • İl Özel Yönetimleri ve belediyeler Tanzimat reformları çerçevesinde Fransızlardan örnek alınarak oluşmuşken, köy yönetimleri toplumsal gereksinmeler (siyasi, sosyal, yönetsel) sonucu oluşmuşlardır. • Tanzimattan önce var olan ilk yerel yönetim birimleri olma özelliğini taşırlar. Muhtarlık sistemi 1829 yılında olulmuştur. 1864 tarihli Vilayetler Nizamnamesi, köyleri yerel yönetim birimi olarak tanımlamıştır. • Osmanlı yönetiminin belediyeleri yalnızca şehirlerin imarı, inşası ve güzelleştirilmesine yönelik bir alt yapı kurumu gibi algıladığı, onun temsil ve yönetime katılmaya ilişkin siyasi boyutunu önemsemediği söylenebilir. • Yerel temsil sistemine dayanmadığı ve organları atama yoluyla işbaşına geldiği için, belediyelerin güçlendirilmesi yönünde yeterince talep ve baskı da gelişememiş, merkeze bağımlı ve onun desteği ölçüsünde görev yapabilen kurumlar olmaktan kendilerini kurtaramamışlardır. • Yasal ve kurumsal düzenlemeler, bu kurumları istikrarlı bir şekilde geliştirme arzusundan çok, Tanzimat’ın temel niteliğini oluşturan “tanzim etme” ya da “düzenleme” alışkanlığının bir sonucu olarak değerlendirilmektedir. • Uygulama, her zaman yasal düzenlemelerde olduğu gibi gelişmemiştir. Öneri Kaynakça • Kitap: • Ortaylı İ, 2000. Tanzimat Devrinde Osmanlı Mahalli İdareleri (1840-1880), Türk Tarih Kurumu Yayınları 7. dizi • Makaleler: • Dursun, Davut., 1998. “Türkiye’de Yerel Yönetimlerin Doğuşu ve Siyasi/İdari Gelişme”, Davut Dursun, Hazma Al , (ed.), Türkiye’de Yönetim Geleneği, İlke Yayınları, No:24, İstanbul, 93-104 • Ertan B., Demokrasi ve Yerel Yönetimler, Review of Social, Economik & Business Studies, Vol. 2, 204-215 • Göküş M., Osmanlı İmparatorluğu’ndan Modern Türkiye’ye Yöneten-Yönetilen İlişkilerinin Gelişimi, Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fak. Dergisi, Yıl: 2010, C.15, S.3 227-249. • Koçak S. Y., Ekşi A., 2010. “Katılımcılık ve Demokrasi Perspektifinden Türkiye’de Yerel Yönetimler”, SDÜ Fen Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, Mayıs 2010, Sa:21, 295-307 • Parlak, B. “Osmanlı Devleti’nin Son Yüzyılında Taşra Yönetimine İlişkin Anayasal ve Yasal Gelişmeler ve Cumhuriyete Yansımalar”, Akademik Araştırmalar Dergisi, Kasım 2001-Ocak 2002, 37-50. • Seyitdanlıoğlu M., "Tanzimat Dönemi İmar Meclisleri", OTAM, Sa: 3, Ocak, 1992, 323-332 • Türe, F. 2000. “Türkiye’de Yerel Yönetimlerin Kökeni: Osmanlı İmparatorluğu’nda Yerel Yönetimler”, Yerel Gündem, Yıl:2, Sa:5, 34-41 • Ünal F., 2011. “Tanzimattan Cumhuriyete Türkiye’de Yerel Yönetimlerin Yasal ve Yapısal Dönüşümü”, Dumlupınar Ün. Sosyal Bilimler Dergisi, Sa: 30, 241-248 • Vural T., “Osmanlı İmparatorluğunda Yerel Yönetimler”, Türk İdare Dergisi, Sayı: 444, Eylül 2004, 179-193.