el dokuması halıcılığın sürdürülebilirliğine ithalatın etkileri

advertisement
EL DOKUMASI HALICILIĞIN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİNE İTHALATIN ETKİLERİ
Filiz Nurhan ÖLMEZ*
İhsan AKKUŞ**
GİRİŞ
El dokuması halıcılık ata sanatımız olup teknik ve motifleriyle sağlam bir geleneğe
dayanmaktadır. Bununla birlikte, el dokuması halıcılık sektörünün sorunları her geçen gün
biraz daha artmaktadır. Mevcut sorunlar sadece ülkemizle sınırlı kalmayıp, halıcılıkla uğraşan
tüm ülkelerde kendini göstermektedir. Küresel ekonomi, AB politikaları, uyum süreci
çalışmaları, halıcılık alanında da geleneksel üretim süreçlerinin yeniden gözden geçirilmesini
zorunlu kılmaktadır. I. Dünya Savaşı’na kadar dünya halı ticaretinin merkezi ve transit
pazarı durumunda olan ülkemize, 2000’li yıllarda ne olmuştur da bu niteliğini yitirmiştir?
Uluslar arası halı ticaret merkezlerinde meydana gelen değişiklikler, ülkemizde sıkça yaşanan
ekonomik krizler, sağlıklı bir halıcılık mevzuatının düzenlenip uygulanamaması, son yıllarda
ithalatın üretime oranla hızla artması, bu sektörün kalkınmasını olumsuz yönde etkileyen
hususlar olarak dile getirilmektedir. Tüm bu hususlar insansal ve materyal kaynakların
azalması ile de yakından ilişkili olup, dünya koşullarına ayak uydurabilen akılcı yönetim
biçimleri ile telafi edilebilecek sorunlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Değişen ve gelişen
dünyada yeni kavram ve yönetim biçimlerinin halıcılık sektöründe ele alınıp, gerekli
düzenlemelerin yapılması acil bir zorunluluk olarak görülmektedir. Bu bildiride el
halıcılığının günümüzdeki ve dünyadaki durumu rakamlarla ortaya konulup, ithalatın el
halıcılığı üzerindeki etkileri sektörde söz sahibi olan firmaların görüşleri doğrultusunda
irdelenecek, sorunların temel kaynağı aranarak, çözüm önerilerine katkı sağlamak amacıyla,
toplam kalite yönetimi ve el halıcılığında sürdürülebilir kalkınma kavramları üzerinde
durulacaktır.
TÜRKİYE’DE EL HALICILIĞI
Sorunların kaynağına inebilmek için, ülkemizde el halıcılığına; talep, üretim, ithalat,
ihracat pencerelerinden genel olarak bakmak gerekmektedir. El dokuması halıcılıkta üretim
talebe göre belirlenmekte, bu nedenle de stok miktarları çok az olmaktadır. El dokuması yün
halı üretiminde yurt içi talebi belirleyen en önemli unsurlar tekstil, inşaat ve mobilyadekorasyon sektöründeki gelişmelerdir. 5 Nisan 1994 ‘ de ekonomik önlemlerin uygulanması
sonucunda el dokuması halı sektörüne olan iç talepte bir daralma olduğu gözlenmiştir. El
dokuması halı talebi 1995 yılında bir önceki yıla göre %20.2 oranında artmış, 1996 yılında ise
bir önceki yıla göre %0.2 oranında azalmıştır[1]. Bu azalma günümüze kadar devam etmiştir.
Türkiye’deki el halısı üretiminin 2002 yılında 2,4 milyon m² ve el halısı talebinin ise 2,2
milyon m² olduğu bilinmektedir. İç talep turistik bölgelerdeki yabancı turistlere yapılan
satışları da kapsamaktadır[2] .
1996 yılında 4 milyon m2 el dokuması halı üretimi gerçekleşmiş olup, 1995 yılında bir
önceki yıla göre yıllık artış miktarı %5.6 iken, 1996 yılında yine bir önceki yıla göre bu oran
%2.8 olmuş yani önceki yıllara göre üretim miktarında bir düşüş yaşanmıştır[3]. El halısı
üretimi 2001 yılında azalırken 2002 yılında yeniden artış eğilimine geçmiştir. 2002 yılındaki
% 19’luk üretim artışına rağmen, halı üretimi 2000 yılındaki seviyesinin gerisinde kalmıştır.
1990’lı yıllarla kıyaslandığında el dokuması halı üretiminin tedrici olarak azaldığı dikkati
çekmektedir. Sektörde çalışan dokuyucu sayısının 600.000-700.000 civarında olduğu tahmin
edilmektedir.
Ülkeye önemli miktarda döviz girdisi sağlayan yün halı ihracatımız ise dünya çapında
üretici bir ülke konumunda olmamıza karşın, üretim hacmimize kıyasla çok azdır. El
dokuması halıcıkta ihracatın üretim içindeki payı 1990’lı yıllarda %20 dolayındadır. Oysa
üretimi Türkiye’ den çok daha fazla olmayan İran’ da %50 civarındaki bu oran İran-Irak
savaşından önce %70’e kadar çıkmıştır. Üretimi Türkiye’den çok geri olan Hindistan, Çin,
Pakistan ve Afganistan’ın ise ihracatları üretim miktarlarına göre %90 dolayındadır[4]. 1995
yılında el dokuması halı ihracatımız, bir önceki yıla göre %23.3 oranında düşüş göstererek
3.764 trilyon TL’ den 2.888 trilyon TL’ ye gerilemiştir. Bunun başlıca nedeni ise, Almanya
ve İsviçre pazarının doyuma ulaşmasından dolayı bu ülkelere yapılan ihracatlardaki
azalmadır. İhracatta görülen bu azalma 1996 yılında %18.9 oranında gerçekleşmiş, elde edilen
gelir 2.888 trilyon TL’ den 3.434 trilyon TL’ ye yükselmiştir. Çizelge 1’de günümüzde el
dokuması halı ihracatımızın yıllara göre dağılımı verilmiştir.
Çizelge 1. Günümüzde Türkiye'nin yıllar itibariyle el dokuması halı ihracatı
El Halısı
1998
1999
2000
2001
2002
2003
2004 (*)
M²
896.723
783.557
713.258
1.068.165
948.306
1.002.231
1.221.221
$
136.938.577
103.073.898
98.740.647
97.957.441
77.812.175
71.083.471
87.058.347
$/M²
153
132
138
92
82
71
71
Kaynak: Dış Ticaret Müsteşarlığı
(*) : Kasım 2004 Sonu İtibariyle
1996’dan 1998’e kadar ihracatta gözlenen artış, 2003’e kadar düşüş seyri göstermiş
ancak 2004’ de yeniden canlanmaya başlamıştır. El halısı ihracatımız 1990 yılında 144
milyon dolar, 1992 yılında 154 milyon dolar, 1998 yılında 136 milyon dolar, 1999 yılında 103
milyon dolar ve 2003 yılında ise 71 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. 2004 yılı Kasım sonu
itibarıyla 87 milyon dolara olduğu açıklanmıştır. 1990-2004 yılları arasında toplam halı
ihracatımız artarken el halısı ihracatımızın toplam halı ihracatı içerisindeki payı sürekli
azalmış, 1989 yılında %72,6 iken, 2003 yılında % 18,6’ya gerilemiştir.
Ülkemizin turistik bölgelerinde yabancı turistlere önemli oranda halı satışı
yapılmaktadır. Turistlere satılan el dokuması halı ve kilimlerin değerinin 1-1,5 milyar dolar
arasında olduğu tahmin edilmektedir. El halısı ihracatımız, dünya piyasalarında genel alıcı
olan refah seviyesi yüksek batılı ülkelere yapılmaktadır. En fazla ihracat yapılan ülkeler
sırasıyla Almanya, ABD, İngiltere, Japonya, İtalya ve İspanya’dır. Türkiye’nin el halısı
ihracatındaki azalma ülkeler bazında da açıkça görülmektedir. Örneğin 1990 yılında
Almanya’ya yapılan ihracat 56 milyon dolarken, 2003 yılında bu rakam 16,6 milyon dolara
gerilemiştir. Aynı şekilde 1990 yılında 23 milyon dolar ihracat gerçekleştirilen Fransa’ ya,
2003 yılında sadece 0,6 milyon dolar ihracat yapılmıştır. Diğer ülkelerde de benzer eğilimler
dikkati çekmektedir[5].
İthalata bakıldığında ülkemizde halı ithalatının %40.5’ini el halıları oluşturmaktadır
(Çizelge 4). Halı sanayi ülkemizin dış ticaret fazlası veren sektörlerinden biridir. 2003 yılında
halı sektörü 312 milyon dolar fazla vermiştir. Çizelge 2’de ülkemizin halı ithalat rakamları
verilmiştir.
Çizelge 2. Türkiye’nin halı ithalatı 1989-2003 (1 000 $)
Ürün
1989
1990
1992
1993
1994
1995
1996
1997
1998
1999
2000
2001
2002
2003
El halısı
113
370
593
252
287
598
12,479
18,754
15,434
14,721
25,701
27,797
25,447
27,833
Kaynak: Dış Ticaret Müsteşarlığı
Bu rakamlara göre el halısı ithalatı 1989 yılında 113 bin dolar iken bu rakam 1995
yılında 598 bin dolara, 1996 yılında 12 milyon dolara ve 2003 yılında ise 25 milyon dolara
yükselmiştir. 2004 yılı Kasım sonu itibarıyla 35 milyon dolar olduğu açıklanmıştır.
Türkiye’nin Gümrük Birliği öncesi el halısındaki dış ticaret fazlası 108 milyon dolarken bu
rakam her yıl azalmış ve 2002 yılında 43 milyon dolara gerilemiştir. Çizelge 3’ de ülkemizin
halı ithal ettiği ülkeler verişmiştir.
Çizelge 3. El dokuması halı ithalatı yaptığı ülkeler ve ithalat değerleri 1989-2003 (1 000 $)
ÜLKE
1990
1992
1993
1994
1995
1996
1997
1998
1999
2000
2001
2002
2003
Çin Halk Cumhuriyeti
95
100
40
-
61
3,193
6,432
7,162
3,023
7,936
10,394
11,426
10,281
Hindistan
-
-
-
-
-
6
783
436
417
1,134
1,943
2,065
3,851
Nepal
-
-
-
-
-
19
30
55
160
1,220
1,043
1,764
3,793
Pakistan
12
-
-
-
-
131
768
1,797
1,636
3,801
6,790
4,024
3,706
İran
2
1
-
-
-
174
959
229
700
1,025
1,678
2,050
2,889
Romanya
-
-
-
-
-
-
84
323
356
707
706
1,233
694
Almanya
45
30
56
1
149
4,913
5,206
3,616
4,410
4,134
704
719
438
A.B.D.
1
14
111
32
166
611
234
459
362
1,003
435
432
Güney Kore
-
-
-
-
-
-
-
-
-
0
0
0
195
Azerb-Nahç.
-
-
-
-
-
87
264
37
104
345
208
385
182
Diğer
215
462
142
176
356
3,790
3,617
1,545
3,457
5,039
3,328
1,346
1,372
Toplam
370
593
252
287
598
12,479
18,754
15,434
14,721
25,701
27,797
25,447
27,833
Kaynak: Dış Ticaret Müsteşarlığı
Türkiye’nin el halısı ithalatında en çok paya sahip ülkeler sırasıyla % 44 ile Çin, %
16 ile Pakistan, % 8 ile Hindistan ve İran dır. Bu ülkeler dünya piyasalarında bu sektörde en
büyük rakiplerimizdir. Gümrük birliğinden önce bu ülkelerden hemen hemen hiç ithalat
yapılmazken gümrük birliğinden sonra bu ülkelerden yapılan ithalat önemli ölçüde artmıştır.
Türkiye ile AB arasında 6 Mart 1995 tarihli ve 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı
(OKK) ile Gümrük Birliği oluşturulmuş sözkonusu karar kapsamındaki yükümlülükler
çerçevesinde Türkiye üçüncü ülkelere karşı Ortak Gümrük Tarifesini (OGT) uygulamaya
başlamıştır. OGT, AB’nin üçüncü ülkelere karşı uyguladığı gümrük tarifesidir. Türkiye’nin
üçüncü ülkelere karşı OGT’ yi uygulamaya başlamasıyla ithalatta uygulanan fonlar
kaldırılmış ve gümrük oranlarının aşamalı olarak önemli miktarda indirilmesi sonucu el
dokuması halı ithalatı iç piyasayı tehdit edecek boyutta artmış ve bu durum yerli üreticiyi zor
duruma sokmuştur. Bu nedenle, Ortak Ticaret Politikası araçlarına uyum kapsamında,
Topluluğun 518/94 (3285/94) ve 519/94 sayılı Konsey Yönetmelikleri ile DTÖ Korunma
Tedbirleri Anlaşması hükümleri doğrultusunda hazırlanan, İthalatta Gözetim ve Korunma
Önlemleri ile Kota İdaresi ve Tarife Kontenjanı Hakkındaki 95/6814 sayılı Karar kapsamında
el halısı ve kilim ithalatının gözetime tabi tutulması ve koruma önlemlerinin alınmasının
faydalı olacağı düşünülmektedir[6]. Çizelge 4’de el halısı ithalatının toplam halı ithalatı
içerisindeki payı (%) verilmiştir.
Çizelge 4. El halısı ithalatının toplam halı ithalatı içerisindeki payı (%)
Yıllar
1989
1990
1991
1992
1993
1994
1995
1996
1997
1998
1999
2000
2001
2002
2003
% Pay
9.7
5.5
16.3
10.7
3.6
6.0
8.2
28.6
34.4
28.8
32.6
40.8
53.8
44.3
40,5
Çizelge 4’de görüldüğü gibi el halısı ithalatının toplam halı ithalatı içerisindeki payı
1989’da %9.7 iken, çeşitli düşüş ve artışlarla 1998 yılına kadar gelinmiş ve 1998’ de
%28.8’den 2003’de %40.5’e yükselmiştir.
DÜNYA’DA EL HALICILIĞI
Dünyadaki el halısıüretim ve ihracat faaliyetlerine bakıldığında İran, Çin, Pakistan,
Hindistan, Türkiye, Nepal ve Tibet gibi ülkelerin faal olduğu dikkati çekmektedir. Dünya’ da
halı en çok kullanılan yer kaplaması olmasına rağmen parke, ahşap döşeme, lamine, vinil gibi
diğer zemin kaplamalarına olan talebin artması nedeniyle son yıllarda halıya olan talep
azalmıştır. Özelikle sıcak iklime sahip bölgelerde halı talebinde önemli daralmalar
gözlenmekte olup dünya el halısı ticareti azalma eğilimindedir.
Örneğin, dünya el halısı ithalatı son yıllarda azalma göstermektedir. 1997 yılında
dünya el halısı ithalatı 2 milyar dolar iken 2001 yılında 1.7 milyar dolara gerilemiştir.
Dünya’da en çok el halısı ithal eden ülkeler sırasıyla: ABD, Almanya, Japonya, İtalya,
İngiltere ve Fransa’dır (Çizelge 5).
Çizelge 5.Ülkelere göre dünya el halısı ithalatı* (1 000 $)
ÜLKE
1997
1998
1999
2000
2001
ABD
352,147
441,937
494,959
619,844
576,384
Almanya
689,433
631,806
521,362
453,345
416,128
Japonya
140,873
97,507
90,706
99,124
84,375
İtalya
115,478
109,647
106,012
93,730
74,238
İngiltere
90,821
76,050
76,001
66,059
64,734
Fransa
54,381
56,477
57,296
52,336
57,966
İsviçre
74,446
67,499
53,729
50,384
48,667
Kanada
34,978
37,990
37,190
38,161
32,031
Türkiye
20,000
16,711
16,385
27,757
30,122
Diğer
434,236
348,058
340,177
308,904
266,798
Toplam
2,006,793
1,883,682
1,793,817
1,809,644
1,651,443
Kaynak: PC-TAS, International Trade System UNCTAD/WTO
* 570110, 570190 ve 570210 Armonize Sistem numaralı ürünleri kapsamaktadır.
İhracat penceresinden bakıldığında, dünya el halısı ihracatının % 70’i İran ve Çin
tarafından yapılmaktadır. Ülkelere göre dünya el halısı ihracatı Çizelge 6’da verilmiştir.
Çizelge 6. Ülkelere göre dünya el halısı ihracatı (1 000 $)
ÜLKE
1997
1998
1999
2000
2001
İran
644,076
576,885
700,768
655,089
545,178
Çin
322,394
279,715
253,539
260,938
234,970
Türkiye
163,580
148,253
114,003
106,282
103,932
Almanya
83,349
79,048
72,517
70,187
57,787
Diğer Ülkeler
530,479
546,883
615,821
543,459
169,913
Toplam
1,743,878
1,630,784
1,756,648
1,635,955
1,111,780
Kaynak: PC-TAS, International Trade System UNCTAD/WTO
Türkiye dünya el halısı ihracatında 2001 rakamlarına göre üçüncü sıradadır.
Türk halısının pazar payı her geçen yıl bir önceki yıla kıyasla azalmaktadır. Türk el halıcılığı,
2005’ teki mevcut konumu itibariyle yaklaşık 2 milyar dolarlık dünya halı ticareti içerisinde
2002 yılında 77.812.175 USD tutarında 948.306 m2 el halısı ihracatı, 25.446.902 USD
tutarında toplam 934.483 m2 el halısı ithalatı gerçekleştirmiştir. Türkiye’nin el halısı ithalat
miktarında büyük bir artış kaydedilmesine karşın, parasal değer olarak düşüş meydana gelmiş
olup, ithalatta daha ucuz halılara yer verildiği anlaşılmaktadır[7].
İTHALATIN TÜRK EL HALICILIĞINA ETKİLERİ
İthalat rakamları artarken, üretim rakamlarının düşmesi durumu, “ ithalat ülkemizde el
halıcığının sürdürülebilirliği karşısında bir engelmidir?’ sorusunu karşımıza çıkarmaktadır.
Bu sorunun cevabını alabilmek için, sektörde söz sahibi olan halı üreticilerinin olaya bakışını
irdelemek gerekmektedir.
Halı sektörünün yayın organlarından Halı dergisinde yayınlanan röportajlara
bakıldığında halı sektörünün lider ve piyasa belirleyici firmalarından biri %40’ı kendi
üretimleri iken %60’ını Çin, Hindistan, Nepal ve Vietman gibi ülkelerden modern dizaynlı
halılar ithal ettiğini ifade etmektedir.1996 yılından bu yana adı geçen ülkelerde şirketin
anlaşması olan fabrikalar firma için fason üretim yapmaktadır. Başka bir deyişle firma bu
ülkelerdeki bazı fabrikaları kiralamaktadır ve bu fabrikalar sadece bu firma için üretim
yapmaktadır. Buralarda üretilen halılar ithal edilerek ülkemize girmektedir. Anlaşma yapılan
fabrikalar, firmanın belirlediği koleksiyonları renk, desen ve ebatlarına göre üretmekteler[8].
Bir diğer firma yöneticisi öncelikle ithalatçıların ülke ekonomisine negatif bir katkı
sağladığını ve bunu özellikle hazır ürün getiren ithalatçılar açısından dile getirdiğini
belirtmiştir. Firma hazır ürünler ithal etmekten ziyade, kendi tasarımlarını oluşturarak üretimi
dışarıda yaptırmayı tercih etmektedir. İngiltere, Belçika, Nepal, Çin ve Hindistan olmak üzere
5 ayrı ülke ile çalışmaktadırlar. İthalat yapmalarının nedeni sorulduğunda, Uzakdoğu
ülkelerinde maliyetlerin oldukça düşük olması nedeniyle bu ülkelerle rekabet etmelerinin
mümkün olmadığını, bu anlamda farklı bir strateji uygulamaya karar verdiklerini ve
müşterilerin arzu ettikleri renk, desen ve ölçüde üretim yapmaya başladıklarını belirtmiştir.
Firma yetkilisi el halısını Türkiye’de üretmenin neredeyse imkansız hale geldiğinden
yakınmakta, sadece çok kaliteli, katma değeri yüksek ürünlerin ülkemizde üretilebileceğini
savunmaktadır. Orta kalite halıları ülkemizde üreterek rakip ülkelerle başa çıkmanın mümkün
olmadığını, örneğin Hereke kalitesinde halılar üreterek rekabet ortamına girebileceklerini
belirtmiştir. Ayrıca ülkemizde halıcılık sektöründe araştırma geliştirme çalışmalarının
olmadığını dile getirerek, yeni iplik türleri, yeni dokular yaratılması zorunluluğunu ifade
etmiştir[9] .
Bir başka halı firması da benzer şekilde, Türk ve dünya pazarında alıcı bulacağına
inandıkları kendi tasarımlarını ve bunun yanında Avrupalı halı tasarımcılarından satın
aldıkları desenleri Nepal’ de ve Çin’ de fason olarak ürettirdiklerini belirtmektedir. 20032004 yılında Nepal hükümeti tarafından Nepal’de üretim yaptıran yabancı firmalar arasında
başarı ödülüne layık görüldüklerini ifade etmektedir. Firma yetkilisi Türkiye’ de dokunan
halıların geleneksel Türk motiflerinden oluştuğunu belirterek, bu tarz tasarımların günümüz
dekorasyonunda fazla tercih edilmediğinden yakınmaktadır. Nepal halısının dünyadaki tüm el
halılarından farklı olduğunu, Nepal’de halen ipliği ellerinde eğirdikten sonra, Tibet
platosunda yetişen özel bitkileri kullanarak en eski geleneksel yöntemlerle ip boyamaya
devam edildiğini anlatmaktadır. Ayrıca Nepal’in de son yıllarda, kendi geleneksel
motiflerinden ziyade Amerikalı ve Avrupalı halı tasarımcılarının istekleri doğrultusunda
üretim yaptıklarını belirterek, günümüz ev dekorasyonuna uygun halı üretildiğini iddia
etmektedir[10].
Üretimin neden diğer ülkelerde yapılıp sonradan ithal edildiğinin cevabını ise bir başka
üretici firma vermektedir; Kayseri’de İpek halı üretimi yapan bir yetkili Halı dergisine
verdiği röportajda yurtdışı fuarlarını takip ettiklerini, çeşitli uluslar arası ödüller aldıklarını,
ancak Türkiye'nin Gümrük Birliği'ne girmesi ve halı ithalatının serbest kalmasıyla ihracattaki
şanslarının tükendiğini anlatmaktadır. İhracat yaptıkları yıllarda Avrupa, ABD ve Japonya
gibi ülkelerle çalıştıklarını ancakÇin'den gelen mallarla mücadele etmelerinin imkansız
olduğunu, çünkü orada malzeme ve işçiliğin ucuz olduğunu ve devletin halı sektörünü
desteklediğini belirtmiştir. Ayrıca desen kopyacılığının Çin’de yaygın olduğuna değinen
üretici, Çin'e gittiğinde orada kendi desenlerini gördüğünü; bu ürünlerin Türkiye'ye de
geldiğini ve nihai tüketicinin halıdaki desenin kime ait olduğunu bilmediğini belirtmiştir.
Kopyalamanın yalnızca Çin'le de sınırlı kalmadığını; Hindistan ve Pakistan’ın da desen
kopyacılığı yapıldığını vurgulamaktadır. Öte yandan Nepal’ın kesinlikle kopya ürün
yapmadığını; Nepal'in kendine has bir halısı olduğunu belirtmektedir. İran’ın da aynı
sıkıntıyı yaşadığını, ama dünyadaki halıcıların %85'inin İranlı olduğunu ve İranlıların Çin'de
de halı dokuttuğunu deneyimlerine dayanarak anlatmaktadır. Buna ek olarak üretici, işçiliğin
en pahalı olduğu ülkelerden birinin Türkiye olduğunu, İran'daki işçilik maliyetlerinin dahi
ülkemizden düşük olduğunu, Çin, Hindistan ve Pakistan'da da çok düşük işçilik maliyetleri
bulunduğunu ifade etmektedir. Halı dokumacılığının Türkiye'de son zamanlarını yaşadığına
inandığını eklemektedir[11].
Bunun karşıtı görüş beyan eden halı üreticileri de vardır. Bir üretici şunları
belirtmektedir ’Çoğu insan Türkiye'de işçiliğin pahalı olduğunu iddia ediyor ama bu iddia
kesinlikle yanlıştır. Herkes Hindistan'da işçiliğin çok ucuz olduğunu söylüyor ama Türkiye
Hindistan'dan daha ucuz. Türkiye'de bu sektörde bazı bölgemizde 40-60 $ a insanlar çalışıyor.
Bizim Mersin-Mut ta imalat atölyemiz vardır. Bu bölgede 60 $ a insan çalışıyor. Türkiye'nin
problemi yüksek işçilik maliyetleri değil; asıl sorun üretim kapasitemizin çok düşük
olmasıdır. Gelişmiş ülkelerin üretimini daha ucuz olan Uzak doğu ülkelerinde yaptırdığını
biliyoruz bu da Türkiye'deki halıcılık bilgisiyle başka bir ülkede halı üretimi yaptırmayı
zorunlu hale getirecektir. Döviz kurunun düşük olmasından dolayı ihracattan kazanamıyoruz.
İhracatın güzel yanı ülkeye döviz giriyor. Türkiye'ye ithal gelen halıların %50'si yine
yurtdışına gidiyor. Müşteriyi kandırmadığın sürece başka ülkelerden alınan malların yine
başka ülkelere satılmasında bir sakınca yok” [12].
Bir diğer bakış açısı da Türkiye de tüketicinin istediği halıyı beğenme ve alma
özgürlüğü olduğu, bunun da ithalatla sağlanabileceği yönündedir. ’El halıcılığında çalışma
prensibi günümüz şartlarına uygun çalışmak olmalıdır. Renk, desen ve kullanılan materyaller
tüketicinin istekleri doğrultusunda, doğru ürünlerde kullanılarak üretim yapılmalıdır. Ürün
yelpazesi de bu kurallarla orantılı olarak geniş tutulmalı, farklı seçenekler sunulmalıdır. Tek
bir ürün üzerinde durmaktansa geçmişi günümüze uyarlayıp yeni ürünler üretmeliyiz.Tüketici
Nepal halısı istiyorsa ve biz üretemiyorsak, olması gereken ürünü ithal edip, satmaktır”
görüşü de yaygındır” [13] .
Bir başka firma yöneticisi ’Küreselleşmenin halıcılık sektörüne yansıması
kaçınılmazdır. Hammadde, yani halı yünü sadece yün üretimi yapan Yeni Zelanda gibi
ülkelerden dünyanın dört bir yanına dağılmaktadır. Desenler, basın, fuarlar, internet
aracılığıyla her yere her sekil de ulaşabilmektedir. Böylece ürünün orijinini bilmek
zorlaşmaktadır. Türk desenleri, gelişen teknoloji sayesinde tüm dünyada kullanılır hale
gelmiştir veya başka ülkelerin desenleri Türkiye de yapılabilmektedir. Bu da ata sanatımız
olan halıcılığın küresel bir kimlik kazanmaya başladığını gösterir. Yeni Zelanda yününü biz
kullanıyorsak, Erzurum yününün de Hindistan’da kullanıldığını bilmekteyiz’ şeklinde görüş
beyan etmiştir[14].
Halı sektöründe söz sahibi olan şirketlerin görüşleri böyle iken uluslar arası rekabetin
başlıca sorunlarından birinin kopyacılık olduğu yadsınamaz. Örneğin kendi alanında ekol olan
Hereke halısının bire bir kopyaları, Hindistan'da, Çin'de yapılarak dünya ülkelerine ve bu
arada Türkiye piyasasına da sürüldüğü bilinmektedir. Çin, Hindistan, Tibet gibi ülkelerden
düşük fiyatla üretilen ve yerli ürünlerin bire bir kopyası olan bu mallarla mücadele çabaları
sonucunda, Isparta'da Halı İhtisas Gümrüğü kurulması yönünde gelişmeler sağlanmıştır.
Ekspertiz işlemlerine başlanmıştır. Türkiye'ye giren halıların marka veya coğrafi işaret
tescilleri Türkiye olanların taklit edilerek ülkeye getirilmemesi yolunda bakanlık çabaları
vardır.
Çin, Nepal ve Tibet'te el halılarının ucuza üretilmesinin nedenini, bu ülkelerde işçilik
ücretinin daha düşük olmasına bağlamak sağlıklı bir değerlendirme olmamaktadır. Böyle bir
değerlendirmeyi yaparken bu ülkelerde klasik üretim tekniklerinin kullanılmıyor olmasını,
’Nippon düğüm tekniği’ gibi farklı üretim tekniklerinin uygulanıyor olmasını da göz
önünde bulundurmak gerekmektedir. Bu yöntemde düğüm bulunmamakta, çözgü üstüne
tutturulan şişin altına ve üstüne iplikler bukle şeklin dolanmaktadır. Düğümü olmayan ancak
düğümlü halıya çok benzeyen, havlı yüzeyli bir dokuma elde edilmektedir. Çabuk üretildiği
için de doğal olarak maliyeti daha ucuz olmaktadır. Bu yöntemle üretilen halıların el
dokuması halı olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği tartışma konusudur. Ancak
gerçek olan el dokuması halı adı altında ithal edilen bu halıların ülkemiz piyasalarında
satıldığıdır.
Yukarıda görüşlerine yer verilen sektör firmalarının Belçika, Çin, Hindistan, Pakistan,
Nepal ve Vietnam'dan modern dizaynlı halı ithalatı yaptıkları belirtilmiştir. İthalatçı
firmaların ithalatta başlıca üç yöntem kullandıkları anlaşılmaktadır. Bunların; hazır ürün ithal
etme yöntemi, söz konusu ülkelerde fabrika kiralayarak tüm üretimi belli bir süre bağlamak
yöntemi ve program üretim yöntemi olduğu görülmektedir. Program üretim yönteminde
firma yetkilisinin de belirttiği gibi belli desenlerden belli miktarlarda sipariş verilmektedir. Bu
yöntemlerin şüphesiz avantajları ve dezavantajları vardır, firmalar kendilerine en uygun
yöntemi belirleyip ithalat gerçekleştirmektedir. Burada önemli olan konu siparişlerin mümkün
olan en kısa sürede yerine ulaştırılması ve teknik, renk, boyama, iplik kalitesi gibi unsurlarda
standart kaliteye önem verilmesidir.
İTKİB Halı İhracatçılar Birliği ülkemizde el halıcılığının geleceğinin olması için marka
değerinin olması, marka yaratmak ve markayı nasıl koruyacağını bilmek, dünya taleplerini
karşılayacak kadar üretim yapmak gerektiğini belirtmektedir[15]. Sümerhalı A.Ş. Genel
Müdürlüğü de benzer görüşleri paylaşmaktadır[16].
Ülkemiz halıcılığında önemli bir yer tutan Kayseri’de Kayseri halıcılılar Odası
başkanı 1990'dan sonra Türkiye genelinde ve Kayseri'de el dokuma halı imalat ve ticaretinde
görülen hızlı azalmanın ana nedeninin ithal makine halılarının ucuz olması ve tüketicinin
tercihini bu yönde kullanmasından kaynaklandığını belirtmiştir. Ayrıca 1975 yılından sonra
el dokuması halılarda kirmen ipi yerine fabrika imalatı olan kalitesiz yün ipliklerin
kullanılmasının da sorunu körüklediği üzerinde durulmaktadır. Dünyada halı imalatında söz
sahibi olan ülkeler, 1980 yılından sonra atölye sistemi ile imalat yapmaya başlamış, ancak
ülkemizde bu yol halı imalatçıları tarafından tercih edilmemiştir. Ayrıca İthalatçı ülkelerden
gelen aynı model ve renkteki halıların, talepleri karşılayamadığı için pazar kayıpları
yaşandığı, halı ihracatı yapanlar tarafından dış taleplerin de karşılanamaz hale geldiği
belirtilmektedir. Oda başkanı temelde bu etkenlerin halıcılık sektörünü zora soktuğunu ifade
etmektedir. Bunlara ek olarak Bağ-Kur Yasası kapsamına vergi mükellefi olan esnaflar dahil
edilmişse de kendi nam ve hesabına vergiden muaf olarak halı ve kilim dokuyucularının bu
kapsamda yer almamasının da önemli bir sorun olduğunu anlatmaktadır. Halı dokuyan
köylünün işçi statüsünde görülmemesi, sosyal güvenliğin ne olduğunu öğrenen köylünün halı
dokuma işinden elini eteğini çekmesine neden olduğuna dikkati çekmektedir. 6 metrekare
halıyı 45-50 günde dokuyan dört bayanın, bugünkü değerlerle almış olduğu ücretin
yetersizliği de ayrı bir neden olarak gösterilmektedir. Bunların yanında halı imalatçılarının
ihracat koşullarında karşılaştığı zorluklar ve 1983 yılından itibaren hükümetler tarafından
uygulanan KDV’ nin, ipek ve yün halı imalatçılarına ek bir yük getirmiş olduğu
belirtilmektedir. Turistik yörelerde kalitesiz halıların kaliteli halılarmış gibi satılması
sonucunda Türk halıları hakkında yurtdışında yapılan olumsuz propaganda ve turistlerin kendi
ülkelerinde halı satıcılarımız hakkında yaptıkları şikayetlerin de halı pazarlarının
kaybedilmesinde önemli bir unsur olduğu özellikle üzerinde durulan bir konudur. Türk
ekonomisinde önemli bir yeri olan halıcılık sektörüne yönelik gereken yasal düzenlemeler
yapılarak üretici birliklerinin kurulması sağlanmalıdır. Bu birlikler aracılığıyla üretilen
mamuller dünya pazarlarına ihraç edilmeli, bu çerçevede imalatçı ve dokuyucularımıza devlet
desteği sağlanmalıdır. Bu hususlar Kayseri halıcılılar Odası başkanı tarafından da dile
getirilmekte tüm bunların yanında halı ihracatçısına kolaylıklar tanınarak, halı ticareti ve
ikinci el halıların ihracatında teşvik sağlanması gerektiği belirtilmektedir[17].
Bir başka önemli firma yöneticisi Türkiye’ deki üretim maliyetlerinin yüksek olması
nedeniyle firmaların ithalata yönelmelerinin kaçınılmaz olduğunu dile getirmektedir.
Türkiye’de üretim maliyetlerinin daha makul koşullara taşındığı taktirde üretimi burada
gerçekleştirmeyi istediklerini dile getirmektedir. Firma olarak, Bünyan ve Ladik gibi yerli
üretim halıların satışını yaptıklarını, bunlar dışında Hindistan, Çin , Pakistan ve Nepal gibi
ülkelerden el halısı, hand tufted halılar ve son dönemde oldukça popüler olan shaggy halılar
gibi çeşitli halılar getirdiklerini ifade etmiştir. Röportajda firmanın önemle üzerinde durduğu
husus ithal halıların yerli üretimin şansını düşürdüğüdür. Bu anlamda Bünyan halısının
üretiminin de oldukça düştüğünü belirtmişlerdir. İthal ürünlerin, yerli üretimdeki halıların
satışını olumsuz etkilediğini vurgulamaktadır[18].
Görüldüğü gibi, ülkemizdeki bir çok üretici firma ucuz işgücü nedeniyle Türk halılarını
yurt dışında dokutturmakta daha sonra ise ülkemize ithal etmektedir. Böylelikle üretim yurt
dışına yönelmektedir.
Dünya el halısı pazarı çoğunlukla İranlı, Çinli ve Pakistanlı üretici/ihraçacıların
kontrolünde bulunmaktadır. Sözkonusu ülkelerin dünya el dokuması halı pazarına hakim
olmalarının sebepleri, bu görüşlerin bir özeti mahiyetinde, İGEME tarafından şu şekilde
açıklanmaktadır[19]:
ü İthalatçı ülkelerdeki dağıtım kanallarının, depoların ve perakende ağının büyük
çoğunluğuna sahip olmaları
ü
Bu dağıtım kanallarında kendi ülkelerinin ürünleri dışında ürünleri satmamaları
ü Bu ürünlerde en fazla maliyet kalemini oluşturan işçilik giderlerinin bu ülkelerde oldukça
düşük olması nedeniyle ürünleri dünya pazarına düşük fiyatla sunabilmeleri
ü Devletin bu ülkelerde el dokuması halı ve kilim sektörü için toparlayıcı ve koordine edici
rolünün etkisi
ü
Bu ülkelerin uzun yıllardır ürünleri için batı pazarlarında oluşturdukları güçlü imaj
Tüm bu görüş ve açıklamalardan problemin asıl kaynağının tek başına ithalat olmadığı
kalite ve yönetimde karşılaşılan sorunların ve eksikliklerin önemli yer tuttuğu sonucuna
varılmaktadır.
EL HALICILIĞINDA SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA VE TOPLAM KALİTE
YÖNETİMİ
Nüfus artışı, az gelişmişlik, yetersiz sermaye, ve tasarruf birikimi, teknolojik
gelişmelerin kaynak kullanımını hızlandırması, örgütlenme sorunu, az gelişmiş ya da
gelişmemiş ülkelerde eski teknolojilerin büyüme uğruna kaynaklar üzerinde ağır baskı
oluşturması, bilgi eksikliği, ülkeler ve bölgeler arası çıkar çatışmaları gibi temel sorunlar
kaynakların doğal olarak kendini yenilemesini engellemektedir. Sürdürülebilir kalkınma bu
sorunların çözümünü esas alan bir yaklaşımı benimsemekte, ülkelerin gelişme hedeflerine
ulaşırken kaynakların kendilerini doğal olarak yenilemesine izin vermesini ön görmektedir.
Aynı şekilde işgücü ve doğal hammadde gibi ülke kaynaklarının kullanımına son derece
bağımlı olan el dokuması halıcılık sektörü de kaynakların rasyonel olmayan kullanımından
etkilenmektedir. Çevresel, sosyal, kültürel etkilerin yanı sıra en ön sırada ekonomik etkiler
gelmektedir.
Sürdürülebilir kalkınmayla ilgili bir çok tanım vardır. Ancak bu kavramın halıcılığa
uyarlanması konusunda her hangi bir literatürel bilgiye rastlanmamıştır. Sürdürülebilir
kalkınma, ’insan ile doğa arasında denge kurarak doğal kaynakları tüketmeden, gelecek
nesillerin ihtiyaçlarının karşılanmasına ve kalkınmasına imkan verecek şekilde bugünün ve
geleceğin yaşamını ve kalkınmasını programlama’ anlamını taşımaktadır. Sürdürülebilir
kalkınma sosyal, ekolojik, ekonomik, mekansal ve kültürel boyutları olan bir
kavramdır.Bugünkü nesillerin ihtiyaçlarını, gelecek nesillerin kendi ihtiyaçlarını
karşılayabilmelerini tehlikeye sokmaksızın karşılayabilen kalkınmadır.
Sürdürülebilir kalkınma tanımlamalarından yola çıkılarak sürdürülebilir halıcılık
kalkınması şu şekilde tanımlanabilir: ’Doğal hammaddeyi, tasarımda teknolojiyi ve bunun
getirdiği çeşitlenmeyi, gerekli üretimsel süreci, potansiyel işgücünü ve kültürel entegrasyonu
yerinde muhafaza ederken, ekonomik, sosyal, ve estetik ihtiyaçların tam olarak
karşılanabileceği şekilde tüm kaynakların yönetimidir’. Sürdürülebilir halıcılık, sosyal,
ekonomik ve kültürel amaçlar arasındaki dengeyi kurmak için bir araç olarak kabul edilmeli,
uzun vadeli hedefler açısından önemi üzerinde durulmalıdır. Sürdürülebilir halıcılık
kalkınması sahip olduğu kaynakları koruyan, geliştiren ve optimum seviyede kullanan bir
yönetim anlayışı olarak izah edilebilir. Bu tanımlamadan da anlaşılacağı gibi halıcılık
sektöründeki materyal ve insansal kaynakların da teknolojik gelişme ve küreselleşme
sürecinde bir kullanım sınırı vardır.
Bu görüş ECRA’nın (Avrupa Halı ve Kilim Derneği) amaçları ile de örtüşmektedir.
Merkezi Brüksel’de bulunan ECRA, Avrupa halı endüstrisi tarafından, iletişim hattı güçlü,
geniş çapta destek gören, profesyonel bir kuruluş haline getirilerek yeniden organize edilen
bir kuruluştur. Yeni ECRA, faaliyetlerine 1 Ocak 2005 tarihinden itibaren başlamıştır. ECRA
iki ayrı misyon üstlenmiştir; halı konusunda pozitif bir imaj yaratmak ve yeni AB politika ile
yönetmeliklerine aktif karşılık verebilmek için Avrupalı makamlarla işbirliği içerisine girmek
ve tüketicileri halıdan yana motive etmek. Bununla beraber ECRA, ekonomik, sosyal, yasal,
çevresel ya da sağlık ve güvenlikle ilgili konular gibi çok farklı konularla da ilgilenmeyi
misyon edinmiştir [20].
Halıcılık sektöründen önemli ölçüde gelir elde ediliyor olması ve bu gelirden pay
kapma çabaları ülkeler arasında rekabet meydana getirmekte, bu rekabetin sonucu olarak da
hem halıcılık işletmelerinde yeni yönetim modeli arayışları hem de günümüzde kaçınılmaz
olan ithalatın olumsuz etkilerini bertaraf etmeye yönelik tedbirler içeren sistem ve yönetim
yaklaşımlarına yönelmek kaçınılmaz olmaktadır. Bu arayış bizi son yıllarda ivme kazanmaya
başlayan Toplam Kaliteye Yönetimi (TKY) ve sürdürülebilir halıcılık kalkınması
yaklaşımlarına götürmektedir.
1950’li yıllardan başlayarak devreye giren TKY ilk etapta sanayi işletmeleri için
ortaya çıkmışsa da, 1970’li yılların sonundan başlayarak 90’lı yıllara kadar hizmet
sektörleri içinde de genel kabul görmeye başlamıştır. Genellikle işletme bazında müşteri
odaklı olarak tanımlanan TKY, son 10 yıldır toplumsal ve çevresel etkileri de içeren daha
geniş bir kapsama kavuşmuştur. Halıcılık söz konusu olduğunda işletme bazında müşteri
odaklı yönetimin yanında, kültürel etkileri de içeren turizm, toplum ve kültürel mirasın
volarizsayonu açısından da TKY önemlidir. TKY’nin stratejik olarak sadece işletme bazında
değil, toplumsal ve kültürel faktörleri de kapsayacak şekilde tüm sektöre uygulanması
halıcılığın uzun dönemde daha dengeli gelişmesine katkıda bulunacaktır.
Kalite kısaca ’bir mal veya hizmetin müşterilerin beklentilerine uygunluk derecesi’
olarak tanımlanmaktadır[21]. Bolat[22], bu tanıma ilave olarak ürün ya da hizmetin
kabuledilebilir bir fiyat düzeyinde olmasını da eklemektedir. Kalite kavramı temel olarak,
performans, özel nitelikler, güvenirlilik, konfor, dayanıklılık, servis, estetik ve algılanan kalite
ya da markanın ünü gibi boyutları kapsamaktadır. Aynı şekilde ürün ya da hizmetin
sunulduğu pazarın özelliklerine göre de bu boyutlar farklı değerlendirilebilmektedir.
TKY ise müşteri odaklı ürün ve hizmetlerin kalitesinin yanında yönetimin de kalitesini
ve verimliliğini artırmayı hedefleyen bir yönetim sistemidir[23]. Tekin[24], “ rekabet, kalite
ve insan odaklı gelişen yeni bir yönetim felsefesi’ olarak tanımlamaktadır. Halıcılıkta toplam
kaliteyi oluşturan temel unsurlar;
1.Müşteri odaklı olması; bu durum görüşleri burada sunulan bir çok firma yöneticisi
tarafından özellikle belirtilmiştir,
2.Sürekli değişim ve gelişim; firma yöneticileri bu konudaki gereksinimlerini ve eksikliklerini
hem halıcılık sektöründeki ar-ge faaliyetlerinin az olması hem de yeni tasarımlara ve
teknolojilere talebin yoğun olması noktasında dile getirmektedirler. Halılar günümüzde
önemli bir aksesuar niteliği kazanarak, dekorasyon anlayışına bağlı bir eşya, kolay
yenilenebilir bir ev tekstili haline gelmiş, kendi modasını geliştirmiştir. Bunu yeni dekorasyon
anlayışı, inşaat ve mobilya sektöründeki gelişmeler izlemiştir. Ev tekstili ve mobilya
mağazalarına halı reyonları eklenmeye başlamıştır. Bu durum halıda desen konusunu yeniden
gündeme taşımıştır. Türk halıcılığında halı deseni tasarımı başlı başına bir iş kolu olarak
kendini göstermiştir. 90'lardan itibaren halı desinatörlüğü veya halı tasarımcılığı adında bir
meslek kolu ortaya çıkmış ve son 5 yıl içinde büyük önem kazanmıştır. Güzel sanatlar
fakültelerinin Geleneksel Türk El Sanatları ve Tekstil Tasarımı bölümlerinden mezun olan
tasarımcılar halı tasarımı alanında çalışabilmektedir. Günümüzde halı tasarımları uzman
bilgisayar programlarıyla yapılmaktadır. Piyasada yer bulan en ünlü halı tasarım ve desen
programı Hollanda kökenli Nedgraphic olup bunu, Boria, Eres, Mira ve Css izlemektedir[25].
Bu programlara erişebilen firma sayısı ise parmakla gösterilecek kadar azdır.
3.İnsan kaynakları yönetimi; hammaddeden, desene, dokumaya, pazarlamaya kadar bir çok
değişik üretim aşaması içeren halıcılık sektöründe insan kaynağı üretimin temelini teşkil
etmektedir. Akılcı bir yönetimle sektörün sorunlarının kaynağına inildiğinde, çözüm
kendiliğinden gelecektir,
4.Eğitim; hacılık sektöründe söz sahibi olan firma sahiplerinin babadan oğula geçen bir
sistemle halıcılıkla uğraştıkları, sektörün alaylı tabir edilen bir kesimden oluştuğu dikkati
çekmektedir. Üretim aşamalarında rol alan çalışanların da dokuyucudan, pazarlama elemanına
kadar, küçük kurslardan başka bu sektöre yönelik üniversite düzeyinde eğitim faaliyetlerinde
yer almadıkları bilinmektedir. Ayrıca, tüketicinin eğitimle bilinçlendirilmesi ve halıya sadece
mobilyasına uyan bir dekorasyon elemanı olarak değil, aynı zamanda görsel ve estetik bir
sanat eseri, kültürel mirasımızı yaşatan bir organik varlık olarak görmesini sağlamak da
oldukça önemlidir.
5.Veri toplama ve istatistiksel tekniklerin kullanımı: Firmaların üretim, ithalat, ihtacat
rakamlarını kendi firmaları bazında derlemekte, ancak rakip ülkeler açısından bilgi edinme
gereksinimi duymamaktadırlar. Bu tür gereksinimlerin ortaya çıkabilmesi de eğitim
faktörüyle doğru orantılı olarak gelişebilecek bir eksikliktir.
TKY’nin genel hatlarıyla tanımlarına ve unsurlarına bakıldığında, çevresel, kültürel
ve toplumsal faktörleri pek içermediğini, daha çok işletme içi verimliliği ele alarak
müşterilerin beklentilerine uygun mal hizmetlerin üretimine odaklandığı görülmektedir.
Ancak, son yıllarda ortaya çıkan gelişmeler tüketicilerin saf yün, doğal boyalı iplik gibi artık
daha fazla çevre dostu ürünlere yöneldiğini, işletmelerin kamuoyu imajlarının da ürettikleri
ürünlerin tercih edilme nedenlerinden biri olduğunu göstermektedir. Bu noktada devreye
Stratejik Toplam Kalite Yönetimi (STKY) kavramı girmektedir. STKY sosyal sorumlulukları
ve çevresel kararlarda kapsayan bir felsefe olarak temelini TKY’den almıştır[26]. Nitekim
bazı firma yetkililerinin saf yün, doğal boyalı, elde eğrilmiş iplik vb kullanarak dokunmuş
ekolojik ürünler, arzu edilen desenlerde halılar ithal etmesi, TKY’de esas olan müşteri odaklı
felsefenin, artık müşterilerinde giderek daha duyarlı ve seçici olduğu sosyal, toplumsal ve
çevresel unsurları da içerecek şekilde tekrar yorumlanmasına neden olmaktadır. Bu durumda
günümüz işletmeleri TKY’ ni uygularken çevresel, sosyal, toplumsal faktörleri daha çok göz
önüne almak zorunda kalmaktadırlar.
Önemli bir sektör olan halıcılığın hammaddeden pazarlamaya bir çok bileşenden
oluşması STKY felsefesinin boyutlarının bu sektörde çok geniş bir alana yayıldığını
göstermektedir. Sektörde yer alan iplik üretimi, boyacılık, desen tasarımı, dokumacılık,
restorasyon, pazarlama gibi birimlerin kısmen, mesela sadece iplik üretimi tesislerinin bu
felsefeyi uygulaması yetersiz kalacaktır. Çünkü müşterinin sadece iplikten memnun kalması
tek başına yeterli olmayacak, müşteri solmayan, arzu ettiği renkte ve dizaynda ürün almak ve
aldığı üründen memnun kalmak isteyecektir. Bu da bize halıcılık faaliyetleriyle uğraşan tüm
işletmelerde, kuruluşlarda ve çevresel alanlarda STKY’ nin uygulanmasını öngörmektedir.
Müşteri ihtiyaç ve beklentileri uygun değer düzeyde tatmin edilirken kaynaklar ve
kültür korunabilir, diğer taraftan ekonomik bir refah sağlanabilirse, bu da halıcılıkla uğraşan
insanların subjektif refah sahibi olmalarına neden olabilecektir (Şekil1).
Şekil 1. Kalkınmanın sağlıklı beşgeni[27]
Şekilde görülen beşgeni oluşturan beş temel unsurun birbiri üzerinde baskın olmaması
ve dengeli olması halıcılıkta kalitatif kalkınma için hayati önem taşımaktadır. Aralarında
dengenin söz konusu olduğu açılardan biri diğerine baskın olursa, denge bozulacak, ve
sağlıksız bir yapı ortaya çıkacaktır. Bunun uygulanması sadece müşterileri memnun etmekle
kalmayacak, aynı zamanda halıcılık sektöründe hayati önemi olan ekonomik, kültürel ve tarihi
kaynaklarında muhafaza edilmesine ve sonuç olarak halıcılıkta dengeli ve sürdürülebilir
kalkınmanın sağlanmasına katkıda bulunacaktır.
KAYNAKLAR
Anonim,1997. Ekonomik ve sosyal sektördeki gelişmeler. 7. Beş Yıllık Kalkınma Planı
1996Yılı Program Destek Çalışmaları (1996-2000), D. P. T. Yayınları, Ankara.
Anonim, 2004. Ekonomik ve Sosyal Sektörlerdeki Gelişmeler 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı
Başbakanlık D. P. T. Yayınları, Ankara.
Bolat, T., 2000. Toplam kalite yönetimi: Konaklama İşletmelerinde uygulanması. Meta
Basım Yayım. S-2. İstanbul
Dış Ticaret Müsteşarlığı, 2005. Halı Üretim, İthalat, İhracat Miktarları. Ankara
Emek, A., 2004. Türkiye’de halı sanayi. İGEME Sanayai Dairesi Raporu.
http://www.igeme.org.tr/TUR/arge/inceleme03073.htm
Er. Tar. 15.07. 2006
Erim, L., 2005. ’Halıda Desen çağı’. Yeni Para / 27 Mart - 2 Nisan 2005 Sayı: 2005 / 13
http://www.floor.com.tr/abakli_5_devam.htm Er. Tar. 08.11.2005
http://www.floor.com.tr/cepken_4_devam.htm Er. Tar. 09.06-2006
http://www.floor.com.tr/eldokumahali.htm Er. Tar. 08.11.2005
http://www.floor.com.tr/halikul_4_devam.htm Er. Tar. 08.06.2006
http://www.floor.com.tr/ithalat.htm. Er. Tar. 08.11.2005
http://www.floor.com.tr/yenizellanda.htm Er. Tar. 08.06.2006
http://www.floor.com.tr/terzioglu.htm. Er. Tar. 08.06.2006
http://www.halionline.net/haber/dergi/6/ecra_6_devam.htm Er. Tar. 06.06.2006.
http://www.halionline.net/haber/dergi/11/allmode_11_devam.htm Er. tar. 08.06.2006
Kayıpmaz, F., 2005. Türk el halıcılığı ile ilgili çözümler.
http://www.halionline.net/haber/dergi/ Er. Tar. 08.11.2005
Müller, H., 1994. The Thorny Path to Sustainable Tourism Development. Journal of
Sustainable Tourism Channel View Boks. Multilingual Matters Ltd. Vol:2, No:3,
London p-131-136
Özalp, İ., Koparan, C., Berberoğlu, G., 1998. Yönetim ve organizasyon. Anadolu Ün.
Yay. No:951. s-321. Eskişehir.
Özlem, İ., Doğan, E., Eriş, D., 2005. Stratejik toplam kalite yönetimi.
http://www.sbe.deu.edu.tr/yayınlar/dergi/dergi05/dogan.html. Er.Tar. 11.06.2006
Tekin, M., 2000. Toplam Kalite Yönetimi. S-26-34.Ankara
* Yard. Doç. Dr. Süleyman Demirel Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Geleneksel Türk El
Sanatları Bölümü, 32100 ISPARTA, 0.246.2282992/152; filizolmez@sdu.edu.tr
**Öğr. Gör. Süleyman Demirel Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Geleneksel Türk El
Sanatları Bölümü, 32100 ISPARTA, 0.246.2282992/152; iakkus32@hotmail.com
[1] Anonim,1997. Ekonomik ve sosyal sektördeki gelişmeler. 7. B. Y. K. P. 1996 Yılı P. D.
Çal. (1996-2000), DPT. Yay.Ank.
[2]Anonim, 2004. Ekonomik ve Sosyal Sektörlerdeki Gelişmeler Başbakanlık 8. B. Y. K. P.
D. P. T. Yay, Ank.
[3]Anonim, 1997 A.g.e.
[4]Anonim,1997. A.g.e.
[5] Dış Ticaret Müsteşarlığı, 2005. Halı Üretim, İthalat, İhracat Miktarları. Ank.
[6]Emek, A., 2004. Türkiye’de halı sanayi. İGEME S.D. Rap. Ank.
[7] Kayıpmaz, F., 2005. Türk el halıcılığı ile ilgili çözümler.
http://www.halionline.net/haber/dergi/
[8]http://www.floor.com.tr/abakli_5_devam.htm
[9]http://www.halionline.net/haber/dergi/11/allmode_11_devam.htm
[10]http://www.floor.com.tr/eldokumahali.htm
[11] http://www.floor.com.tr/cepken_4_devam.htm
[12]http://www.floor.com.tr/halikul_4_devam.htm
[13]http://www.floor.com.tr/ithalat.htm
[14]http://www.floor.com.tr/yenizellanda.htm
[15]http://www.floor.com.tr/terzioglu.htm.
[16]Kayıpmaz 2005 A.g.e.
[17]http://www.halionline.net/haber/dergi/12/kayseri.htm
[18]http://www.halionline.net/haber/dergi/12/kayseri.htm
[19]Emek 2004 A.g.e.
[20] http://www.halionline.net/haber/dergi/6/ecra_6_devam.htm
[21] Tekin, M., 2000. Toplam Kalite Yönetimi. S-26.Ank.
[22] Bolat, T., 2000. Toplam kalite yönetimi: Konaklama İşletmelerinde uygulanması. Meta
Basım Yayım. S-2. İst.
[23] Özalp, İ., Koparan, C., Berberoğlu, G., 1998. Yönetim ve organizasyon. Anadolu Ün.
Yay.No:951. s-321. Esk.
[24] Tekin 2000 A.g.e s-34
[25] Erim, L., 2005. ’Halıda Desen çağı’. Yeni Para / 27 Mart - 2 Nisan 2005 Sayı: 2005 /
13
[26] Özlem, İ., Doğan, E., Eriş, D., 2005. Stratejik toplam kalite yönetimi. D.E.Ü. Yay. İzm.
[27]Müller, H., 1994. The Thorny Path to Sustainable Tourism Development. Journal of
Sustainable Tourism Channel View Boks. Multilingual Matters Ltd. Vol:2, No:3, London p131
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------TÜRKİYE’DE EL DOKUMASI HALICILIĞIN GÜNÜMÜZDEKİ DURUMUNA
YÖNELİK RAPOR
1.TÜRK EL HALICILIĞININ TARİHİ GELİŞİMİ
Türklerde el dokuması halıcılığın tarihçesini “ Türk Sanat Tarihi ve Kültürü”
içerisinde incelemek ve değerlendirmek gerekmektedir. Türk kültürünün sanatsal duyarlılığını
doğrudan yansıtması açısından, bozkır göçerinden bu yana kesilmeden süregelen en önemli
tek sanat geleneği el dokuması halıcılıktır. Türk sanatının kaynağına inebilmek, Türklerin en
eski çağlarda yaşamış oldukları bölgelerde inceleme yapılmasına bağlıdır. Coğrafi açıdan
bakıldığında, Türk sanatının başlangıcından günümüze kadar olan devre içerisinde, eski
dünyanın üç büyük kıtasına yayıldığı görülmektedir. Türk sanatının doğduğu, ilk adımlarını
attığı ve geliştiği yer Orta ve İç Asya’dır. Bu nedenle Türk sanatı tarihi çalışmalarında Asya
boyutu dikkatle incelenmelidir. Çünkü kurum, ilke ve teknikler bu bölgelerde oluşmuş,
İslamiyet’ten önceki ve sonraki devirlerde Suriye, Irak, Mısır, Kafkasya, Kırım, Doğu
Avrupa ve Balkanlar’ a uzanmıştır (Çoruhlu 1998).
Türk el dokuması halı sanatı tarihinde ilk defa düzenli ve sürekli bir gelişmenin
başlangıcı; 1905 yılında Konya Aleaddin Camiinde Anadolu Selçuklularından kalan orijinal,
Gördes düğüm tekniği ile dokunmuş, üçü bütün ve beşi parça halinde olmak üzere 8 halının
bulunması ile olmuştur. İstanbul Türk ve İslam Eserleri Müzesinde sergilenen bu Selçuklu
halıları ‘ ye varan büyük boylarda olup, renk ve desen yönünden oldukça zengindir. El
dokuması halıcılığın diğer İslam ülkelerine yayılması, Türklerin batıya doğru ilerlemesiyle
ilgilidir.11. Yüzyıldan itibaren Horasandan inerek İran’a hakim olan Selçuklular, düğümlü
halı tekniğini bütün Yakındoğu’ya tanıtmışlardır. Selçukluların Anadolu’ya gelmeden önce
yaptıkları halılardan hiçbiri günümüze kadar gelememiştir. Ancak bulunan bazı Çin
rulolarında görülen halı tasvirleri bunların varlıkları hakkında bilgi vermektedir (Yetkin
1984). 16. Yüzyılda Osmanlı imparatorluğunun yükseliş dönemine paralel olarak Türk halı
sanatı en parlak dönemini yaşamıştır (Arseven 1984). Türk halı sanatının, sağlam bir geleneğe
dayanan teknik ve motifleriyle 18. yüzyılda altın çağı sona ermiş, bir duraklama ve giderek
gerileme devresine girmiştir. Bununla birlikte, I. Dünya Savaşı’na kadar Türkiye dünya halı
ticaretinin merkezi ve transit pazarı durumundadır. 1910-1914 yılları arasında Türkiye’ deki
halı tezgahlarının ve bu alanda çalışan işçilerin sayısı ile bunların belirli merkezlere göre
dağılımı Çizelge.1’de verilmiştir (Dölen 1992).
Çizelge 1. 1910-1914 arasında halı tezgahlarının ve bu alanda çalışan işçilerin belirli
merkezlere göre dağılımı
Bölgeler
Tezgah sayısı
İşçi sayısı
Tezgah başına işçi
Uşak-Kula çevresi
4555
14476
3.24
Isparta çevresi
3710
10781
2.91
Kayseri-Bünyan çevresi
6470
18800
2.90
Öteki bölgeler
4510
16025
3.55
Toplam
19145
60082
3.14
Yine 18. ve 19. yüzyıllarda İzmir ve çevresi önemli bir halı üretim merkezi ve ihracat
limanı olarak görev yapmıştır. 19.yy.’da Avrupa ülkelerinden gelen yoğun talep üzerine
ihracata yönelik halı üretimine ağırlık verilmiş, İzmir ve yöresine önemli miktarda halı
siparişi verilerek halı dokutturulmuş ve ihracat limanı İzmir olduğu için İzmir halısı adı
altında bir kavram Avrupa piyasasına girmiştir. Bunun sonucunda Anadolu’nun bazı
bölgelerinde geleneksel aile üretimi bırakılmıştır. Bu yüzyılda Trabzon limanından da İran’ a
halı ihraç edildiği bilinmektedir. Ticari halıcılığın bu ilk döneminde bir İngiliz şirketi olan
Şark Halı Şirketi, yaklaşık 40 yıllık bir süre içerisinde (1880-1920), Batı Anadolu’ da
birbiriyle bağlantılı dokuma atölyeleri ve iplik eğirme fabrikalarından oluşan büyük bir ticari
ve endüstriyel ağın kurulmasını sağlamıştır. 1913 yılında yabancı rakiplerini ortadan kaldırıp
halı imalat ve ihracatını tek elden yürüten tek yabancı şirket durumuna gelmiş, 8156 tezgah ve
bu tezgahlarda çalışan 25257 dokuyucu kapasitesi ile 20 yılda (1893’ten 1913’e kadar ) halı
üretimi yapmıştır. Bu İngiliz şirketi evlerinde çalışan çok sayıda dokuyucuya iş imkânı
sağlamıştır. Ancak bu yüzyıllarda üretilen halılar hiçbir zaman desen, renk uyumu ve işçilik
yönlerinden önceki yüzyıllarda dokunan halılara erişememişlerdir. 1913 yılında atölyelerde
yapılan halı üretimi daha yoğun olmasına karşın ev üretimi %42 oranında devam
etmiştir.1920’lerde İngiliz Şirketi gerilemeye başlamış, 1930’ların ortasında yok olmuştur.
Bu yıllar halı ihracatının azaldığı yıllardır ve bunda şirketin gerilemesinin de özel bir yeri
vardır. Bir başka sebep ise uluslararası halı ticaret merkezlerinde meydana gelen
değişikliklerdir. İstanbul’un ’doğu halıları ticaret merkezi’ olması Türkiye’nin halı üretim
ve ihracatını önemli ölçüde etkilemiştir. Oysa iki Dünya Savaşı arasındaki dönemde toptan
halı ticareti merkezi önce Londra daha sonra da Hamburg’a kaymıştır (Ayata 1987, Çadırcı
1991).
Diğer yandan bozulan halıcılığı yeniden eski görkemli günlerine getirmek, sarayın el
dokuması halı ihtiyacını karşılamak ve kontrollü, kaliteli halı üretmek amacıyla de Sultan
Abdülmecit tarafından İstanbul yakınlarındaki Hereke’de saray için bir halı atölyesi
kurulmuştur. Bu atölye sadece kaliteli saray halıları dokumak konusunda etkili olmamış aynı
zamanda yörede kaliteli el halısı dokuma geleneğinin yerleşmesini de sağlamıştır. Bugün de
ülkemizde ince ve kaliteli el dokuması yün halılar Hereke yöresinde ve Hereke halısı adı
altında dokunmaktadır (Tansuğ 1996).
1883’de Sultan Abdülhamit tarafından 100 tezgahtan oluşan bir Halıhane yaptırılmış
ve üretime geçilmiştir. Bu durum yine sarayın kontrolünde halı dokunmasına neden olmuş,
Türk halı sanatına yeni bir özellik katmıştır. Burada yapıldığı bilinen halı ve seccadeler , başta
İran olmak üzere, Memluk ve Anadolu halılarının süsleme özelliklerini taşıyan karma bir
üslup göstermiştir. Bazılarında ipek, bazılarında ise altın ve gümüş tel kullanılmıştır.
Çözgülerinde pamuk ipliğinin de kullanıldığı örnekler vardır. Hereke halı ve seccadelerinde
Gördes ile beraber İran düğümüne benzeyen ve daha gevşek olan Hekim düğümü
kullanılmıştır. Böylece İran halılarında kullanılan kıvrak hatlı motiflerin kullanılmasına imkan
sağlanmıştır. Topkapı Sarayı Müzesi’nde ki seccadelerin bir kısmı Hereke’de dokunmuştur.
Sultan II. Mahmut zamanında Kumkapı yakınında dokuma imalathanesi olarak kurulan ve
aslında fes imalatı için Feshane adını alan kuruluş, 1830’a kadar devam etmiştir. 1833-1839
yıllarında genişletilerek Eyüp civarında Defterdar’ a nakledilmiştir. Fabrika 1876’da askeri
teşkilata , 1923’de Sanayi ve Maadin Bankası’na, 1939’da Sümerbanka bağlanmıştır.
Hereke ve Feshane halılarında ,yapılan kuruluşun adı, tarihi ve hatta usta isimleri halının sağ
üst köşesine yazılmıştır. Feshane halılarında İran halılarından alınan desenler yanında ,Avrupa
halılarından alınan desenler ile devrin üslubunu yansıtan Barok ve Ampir motifleri taşıyan
kaliteli halılar da yapılmıştır. Böylece son devirde dahi Avrupa halıları ile yarışabilecek
üstünlükte halılar yapılabildiği anlaşılmaktadır. Buna karşılık çeşitli kasaba ve köylerdeki
tezgahlarda geleneksel desenleri sürdüren halılar dokunmaya devam etmiştir. Bugün bütün
Anadolu’da geleneksel desenleri ile Türk halı sanatının sağlam karakterini sürdüren halılar
dokunmaktadır.
1926 yılında yalnız Ege bölgesinde 11.305 tezgahta 30.940 dokuyucu ile 592.462 m2
üretim yapıldığı, bunun sonucunda İzmir limanının Türkiye’nin en büyük halı ihraç limanı
olduğu, İstanbul’un ikinci sıraya yerleştiği belirtilmektedir. Ayrıca İran, Kafkasya ve Orta
Asya halıları bu iki limandan Avrupa’ya sevk edilmişlerdir (Anonim 1959).
I. Dünya Savaşı’na kadar Türkiye dünya halı ticaretinin merkezi ve transit pazarı
olmuştur. Birinci Dünya Savaşı ve İstiklal Savaşı yıllarında ülkemiz bu merkezi durumunu
nispeten kaybetmişse de Çizelge 2.’de görüldüğü gibi Cumhuriyet devrinde 1930 ekonomik
krizine kadar en önemli ihraç ürünü olma niteliğini korumuştur (Anonim 1959, Anonim
1986, Dölen 1992).
Çizelge 2.1923-1947 yılları arasında Türkiye’nin el dokuması halı ihracatı miktar (kg)
ve değerleri ($),ile ithalat (kg)değerleri
Yıllar
İthalat Miktar (kg)
İhracat Miktar (kg)
İhracat Değer ($)
1923
82587
981208
3318779 TL
1924
74594
1288052
1925
114516
1297076
5637074 TL
1926
296255
1394401
1927
485142
1385478
3417407
1928
236324
1565299
3296713
1929
50820
1315567
2617407
1930
136999
933956
3911272 TL
1931
308393
780324
1932
76433
403442
-
1933
1247
341743
1934
43135
296534
1935
247
207261
1936
693
208442
1937
28
108295
1938
498
275
1939
570
58
1940
30
747
6198
1945
440
-
-
1946
-
22
1947
184
110
Türkiye 1930 yılına kadar önemli bir halı ihracatçısı olma özelliğini korumuştur. 1923
ile 1935 yılları arasında yılda ortalama 20000 ton kaba-karışık yapağı üretilmiştir. Eşberk
(1939) ‘ e göre 1928 yılında 2500 ton yün çeşitli tekstil ürünleri imalatında, 9000 ton kabakarışık yün ise halı ipliği yapımında kullanılmıştır. Yazar 6000 ton yünün yapağı üreticileri
tarafından doğrudan kullanıldığını, fakat bu miktarın önemli bir bölümünün de yine halı ipliği
yapımı için kullanıldığını belirtmekte ve bu rakamları değerlendirerek 1928’ de 1milyon m2
halı ve kilim dokunduğu sonucuna varmaktadır. Bu üretimin büyük kısmını köylünün kendi
ihtiyacını karşılamaya yönelik ya da pazar yerlerinde satıp gelir elde etmeye yönelik
dokuduğu halılar oluşturmaktaydı. Diğer bir deyişle üretim gerek ulusal pazara ve gerekse
ihracata, bir önceki döneme oranla daha az yönelik olmuştur. Cumhuriyet dönemi ile birlikte
diğer tüm alanlarda olduğu gibi el dokuması halıcılıkta da önemli ilerlemeler sağlanmıştır.
Cumhuriyet döneminde ülkenin bir çok yerine kurulan iplik fabrikaları ile el dokuması
halıcılıkta kullanılan hammadde iyileştirilmeye çalışılmıştır. Yine bu dönemde desen
çalışmaları başlamış, özgün desenler üretilmeye yönelik faaliyetler teşvik edilmiştir. Tüm
Türkiye’de Türk halılarının köklü geçmişinden kaynaklanan, sağlam Türk düğümünün ve
solmayan parlak renklerin elde edildiği doğal boyaların kullanıldığı halıların dokunması için
haklı bir özen ve çaba gösterilmektedir (Yetkin 1991,Yazıcıoğlu 1992, Kuban 1995, Tansuğ
1996).
Bu dönemde iki ayrı tür halının ihraç edildiğini söylemek mümkündür. Birincisi, 1930
yılına kadar devam eden yüksek miktarlardaki dış satım, evlerden tek tek toplanan antika halı
ticaretinden kaynaklanmıştır. İkincisi ise, bir önceki dönemle karşılaştırıldığında çok daha az
bir ev üretimi çerçevesinde ulusal ve uluslararası pazarlar için halı dokunmuştur. Daha öncede
anlatıldığı gibi İngiliz Şirketinin kurduğu fabrikalar kanalıyla iplik temin etmenin zorlaştığı,
1950’lere kadar uzanan dönemde özellikle ihraç halıları üretimi için halı ipliğii ithalatı sık
sık yapılmıştır. İhracattaki tedrici azalma ise İkinci Dünya Savaşı yıllarına kadar sürmüş hatta
savaş sırasında kısa bir süre için halı ihracatı hiç yapılmamıştır. İhracattaki azalmayla beraber
el dokuması halıcılıkta gerek kullanılan hammaddeler gerek desen, renk, boya, kalite
yönünden hızla gerileme ve yozlaşma sürecine girilmiştir. Ulusal ve Uluslararası Pazar için
üretim İkinci Dünya Savaşı sonrasında yeniden canlanmaya başlamıştır. Oransal olarak,
üretimin genellikle %10-20’yi geçmeyen bölümünün ihraç edildiği görülmektedir.1950
yılından sonra iç piyasada, satın alma gücünün artması ve para değerindeki dalgalanmalara
paralel olarak el dokuması halıya olan talep artmış, bu durum ise ucuz ve kalitesiz üretime
neden olmuştur. (Atalay 1967,Anonim 1986,Ayata 1987).
Şekil 1.1955-1975 Yılları arasında Türkiye’de tezgah sayısı ve el dokuması halı üretim
miktarları ( Ayata 1987).
Şekil 1 ’de 1955 ile 1975 yılları arasında el dokuması halı üretiminin yaklaşık dört
kat artığı görülmektedir. Ancak bu defa üretim artışının esas nedeni iç pazara yönelik el
dokuması yün halı üretimidir. Önce Kamu İktisadi Teşebbüsleri sonra da özel sektör ip
eğirme sanayine önemli yatırımlar yapmış, bunun sonucu olarak da el dokuması halı
sanayinin talebi kolaylıkla karşılanabilmiştir. Bir diğer önemli neden ise talep artışıdır; burada
genel nüfus artışı ve 1950-1975 döneminde kişi başına düşen ortalama gelirin hızla
yükselmesi gibi iki temel faktör talep artışını sağlamıştır. Üretim artışının diğer nedenleri
ise; hızlı kentleşme, inşaat sektörünün canlanması ve beton zeminli konutların çoğalması
şeklinde sıralanmaktadır. Gerek özel konutlar gerekse işyerleri ve resmi daireler beton zemini
örtecek halı vb eşya talebini kamçılamıştır. Fakat burada 1970’li yıllarda makine halıları
üretiminin de devreye girdiğini ve talebin karşılanmasında giderek el dokuması halıyı geride
bıraktığını belirtmek gerekmektedir. 1960 yılından itibaren dış pazarlardan özellikle eski
Anadolu halılarına talep artmaya başlamış, bunun sonucunda da karakteristik desen ve
renklerde, kalitede fark edilir bir iyileşme olmuştur (Anonim 1986).
Dünyada ihraç edilen el hallırın değeri 1981 yılında 1.372 milyon $dır. 1980’ li
yıllarda İhracatçı ülkelerin çoğu Asya ülkelerinden oluşmakta olup, toplam dünya ihracatının
%83’ü bu ülkelere aittir. Bu ülkelerin başında İran, Hindistan, Pakistan, Afganistan ve
Türkiye gelmekte olup, bu ülkelerin dünya ihracatındaki payı 1981’de şöyledir; %28.8 İran;
%15.4 Hindistan; %14.7 Pakistan; %10.9 Afganistan; %10.4 Türkiye. Ancak 80’li yılların
sonunda İran Irakla olan savaşı yüzünden ihracatında düşme kaydetmiştir. Benzer şekilde
80’li yıllarda en önemli el halısı ithal eden ülkeler ise şunlardır; ABD, İsviçre, İngiltere,
Fransa, Suudi Arabistan, ve İtalya. 1984’de Batı Almanya’ya el halısı ihrac eden ülkelerin
başında %25.5 ile Hindistan, %23.4 ile İran, %13.5 ile Pakistan, %9.6 ile Fas ve %7 ile
Türkiye gelmektedir. 1982 yılında Batı Almanya’ya ipek halı ihraç eden ülkelerin başında
ise Türkiye yer almakta olup aynı yıl bu ülkeye 44.335 milyon DM değerinde ipek halı ihraç
etmiştir. 80’li yıllarda Hollanda ve Yunanistan da belli ölçülerde halı dış ticaretinde pay
sahibidirler. Yunanistan’ın Anadolu halıları adı altında halı ihraç ettiği de bilinmektedir
(Anonim 1984).
Ülkemizde el dokuması halıcılığı özendirmekte devletin aldığı tedbirlerin de çok
büyük katkısı olmuştur. Ev üretiminin aşırı dağınıklığı göz önüne alındığında geniş bir
karayolu ağının örülmüş olmasının önemi daha iyi anlaşılmaktadır. Pazara yönelik el
dokuması halı üretimi köylerin kasaba ve kentlere bağlanmasıyla paralel gelişmiştir. Diğer bir
uygulama ise yeni koyun türlerinin geliştirilmesine öncülük ederek kaliteli iplik ve kaliteli
halı üretimini bu yoldan teşvik etmek olmuştur. Fakat devletin katkısı bunlarla sınırlı
kalmamış, ihracatı geliştirme amacına yönelik olarak uygulanan vergi iadeleri politikası da rol
oynamıştır. Bu yoldan sağlanan maliyet düşüşü ihracatçının uluslararası pazardaki rekabet
gücünü kısıtlı ölçüde de olsa artırmıştır. Diğer yandan el dokuması halı sanayindeki işçi-
işveren ilişkilerine yönelik alınması gereken tedbirler ve bu alandaki uygulamalardan
kaynaklanan bir destek de söz konusudur. Halı dokuyan işçiler için İş Kanununun
uygulanması yolunda hiçbir ciddi resmi çaba sarf edilmemiş veya bu tür işletmelerin işçiişveren ilişkilerini kapsayan özel yasalar hazırlanması yoluna gidilmemiştir. Kısacası, bu
sanayinin çalışanları koruyucu yasalardan hiç etkilenmemekte; bu durum ise halı imalatçısına
(amiller, şirketler. vb) sendikasız, sigortasız bir ucuz emek arzından sonuna kadar yararlanma
imkanı sağlamaktadır. Bu durum günümüzde de devam etmektedir. Bunlara ek olarak, yapağı
ticareti, ip alım satımı, dokumacılık alanındaki işçi-işveren ilişkileri büyük oranda resmi mali
denetimin dışında kaldığı için devletin halı alım satımını denetleyebilmesi de hemen hemen
imkansızlaşmakta ve bu ticaretin olsa olsa çok sınırlı bir bölümü vergilendirilebilmektedir.
Kısacası bu üç faktör (vergi iadesi, yasa kapsamı dışında oluşan işçi-işveren ilişkileri ve mali
denetim boşluğu) halı sanayinde maliyetleri aşağı çekmek suretiyle sanayinin gelişmesini
kamçılayan temel faktörler olarak Türk el dokuması halıcılık tarihinde yerini almıştır.
Orta Anadolu’da Konya, Sivas, Kayseri yöresinde, Karapınar, Taşpınar, Ladik,
Sarayönü, Bünyan,Yahyalı, Mucur, Şarkışla, Eskişehir, Sivrihisar, Niğde ;Batı Anadolu
yöresinde Isparta, Bergama, Balıkesir, Çanakkale, Ezine, Yağcıbedir, Demirci, Uşak, Kula,
Gördes, Milas ;Güney Anadolu’da, Fethiye, Döşemealtı; Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da,
Malatya, Kars, Erzurum, Van, Bitlis ve Siirt’ de halen halı dokumacılığı yapılmaktadır. Bu
çalışmaların Türk halı sanatının köklü geçmişine dayanan geleneksel motiflerden yaralanarak
değerlendirilmesi gerekmektedir. Günümüzde el dokuması halıların gerek iç gerekse dış
piyasada önemle aranır duruma geldiği görülmektedir.
2. EL HALICILIĞININ TÜRK EKONOMİSİNDEKİ YERİ VE ÖNEMİ
Ülkemizde el dokuması halıcılıkla geçimini sağlayan binlerce aile
bulunmakta ve ailelerin tüm bireylerinin iş gücünü değerlendirmeye yönelik bir aile sanatı
halinde yürütülmektedir. Bu nedenle el dokuması halıcılık nüfusumuzun büyük bir
çoğunluğunu oluşturan kadın iş gücünün aktif hale getirilmesinde önemli rol oynayan, sosyoekonomik yapımıza uygun düşen ve ülke kalkınma politikasında küçümsenmeyecek derecede
etkinliği olan bir el sanatıdır.
Ülkemizin içinde bulunduğu sosyo-ekonomik koşullar nedeniyle gelir kaynaklarımızın
en verimli şekilde değerlendirilmesi, ödemeler dengesindeki açıkların kapatılabilmesi ve
özellikle son yıllarda büyük boyutlara ulaşan işsizliğin giderilebilmesi için insan gücünden
yeterince yararlanmanın bir zorunluluk olduğu göze çarpmaktadır. Nitekim son yıllarda
yapılan hükümet plan ve program çalışmaları ile teknik ve ekonomik içerikli bir çok
araştırmalar da bu gerçeği vurgulamaktadır (Anonim 1995).
Ülkemiz sanayileşme çabası içinde olan bir tarım ülkesidir. Tarım sektörünün GSMH
(Gayri Safi Milli Hasıla) içindeki payı 2004 yıllının 1. döneminde %23.3, iken 2. döneminde
%17.8, ve 3. döneminde %9.4 düzeyine inmiştir. Buna karşılık tarımın sivil istihdamdaki payı
ise %45 ile ağırlığını sürdürmektedir. Tarımın ekonomideki önemi azalırken, nüfusun önemli
bir kısmı geçimini tarımla sağlamaya devam etmektedir. Tarım sektöründe istihdam
edilenlerin geliri ise diğer sektörlere nazaran düşüktür. Tarım sektöründe çalışanların yaklaşık
%60’ını ücretsiz aile işçileri oluşturmaktadır ve bu işçilerin %80’i kadındır. Aynı zamanda
kırsal kesimde kadınların iş gücüne katılma oranları %10.1 iken, 12-14 yaş grubundaki
kadınların (potansiyel dokuyucu) toplam işgücü içindeki payı %3.8 düzeyindedir. Bu
bilgilerden tarım kesiminde çalışanların nüfuslarına oranla az bir katma değer oluşturdukları
ve bu kesimde kullanılmayan işgücü fazlasının bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu durumun tarım
kesiminde işin mevsimlik olmasından kaynaklandığı söylenebilir. Mevsimlik tarımsal
işsizliğin yanında sürekli tarımsal işsizliğinde önemli boyutlara ulaştığı işsiz oranının
1997’de 14.3 iken, bu rakamın 2003 yılında %20.5’e ulaştığı DİE (2005)’ de
belirtilmektedir.
İşe ihtiyacı olan işgücü fazlasının arttığı ülkemizde 2005 Ocak ayında bir önceki aya
göre; ihracat miktar endeksi %26, ithalat miktar endeksi %32,5 azalmıştır. Geçici verilere
göre, 2005 yılı Ocak ayında geçen yılın aynı ayına göre ihracat %0.3 oranında artarak 4 624
Milyon Dolar, ithalat ise %10.6 oranında artarak 6.959 Milyon Dolar olarak gerçekleşmiştir.
Aynı dönemde dış ticaret açığı %38.7 oranında artarak 1.684 Milyon Dolardan 2.335 Milyon
Dolara yükselmiştir. Dış borçlanma net olarak 2005 Ocak ayı itibarıyla 2.399 milyon YTL
düzeyindedir (Anonim 2005, Anonim 1995).
Bu durumda ülkemiz bir yanda milyonlarca çalışabilir aktif nüfusu ve kadın iş gücünü
GSMH’ya hiç bir katkısı olmaksızın besleyen, diğer yanda ödemeler dengesinde açık veren,
ağır bir dış borç yükü olan bir görünüm sergilemektedir.
Toplam işgücü içindeki azami ilkokul öğrenimi görenlerin oranı %75’i bulmaktadır.
Çıraklık sistemi yeterince geliştirilememiştir. İşgücünün ortalama niteliğinin düşüklüğü
istihdamın geliştirilmesine kısıtlayıcı bir etki yapmaktadır. Doğu ve Güneydoğu Anadolu,
Karadeniz ve İç Anadolu Bölgelerinin bazı yörelerinde işsizlik yaygın bir nitelik kazanmıştır.
İşsizliğin artması ve ekonomik dengelerin bozulması, toplumlarda ve ülkelerde büyük sosyal
sorunlara neden olmaktadır. Bunun önlenmesi için en etkin yol ise açık işgücünün istihdam
edilmesidir.
Bu durumda insan işgücümüzü çok az ilk tesis sermayesi isteyen, eğitim düzeyi düşük
olan kesimin de çalışabileceği, her yaştaki kadın iş gücünün değerlendirilebileceği alanlara
kaydırmanın yararlı olduğu göze çarpmaktadır. Bu tür imkanlar sağlayan en önemli iş
kollarından biri de el dokuması halıcılıktır. El dokuması halıcılığa gerekli yatırım yapılmak
suretiyle mevsimlik ve sürekli işsizlik önlenebileceği gibi dış satıma yönelik üretim nedeni
ile, ülkemiz ödemeler dengesi açığı da olumlu yönde etkilenecektir.
Nitekim bu durum hükümet politikalarına da yansımıştır. VII. Beş Yıllık Kalkınma
Planı’ na göre yerel ekonomik potansiyellerin harekete geçirilmesi için kamuoyunun da
teşvik ve desteği ile doğa, insan gücü ve finansman kaynaklarını kullanarak piyasada rekabet
gücüne sahip olacak girişimlerin gelişmesinin sağlanacağı belirtilmektedir. Ayrıca, üretken
ekonomik faaliyet ve istihdam potansiyeli taşıyan somut projelerin gerçekleştirilmesini
sağlayacak çözümlerin, yerel ihtiyaç ve kapasiteleri de dikkate alarak hayata geçirileceği de
belirtilmektedir. Bu çerçevede özellikle halıcılık ve el sanatları alanlarında da faaliyet
gösteren girişimlerin hedefleneceği ifade edilmektedir.
Türkiye’de el dokuması halı üretimi üç şekilde gerçekleşmektedir. Bunlar, üreticinin
kendi adına dokuması, atölyelerde yapılan üretim ve fason üretimdir. Büyük ihracatçı ve
toptancılar el dokuması halıların bir kısmını köylülerden ve yerel küçük toptancılardan
almakta, bir kısmını ise fason olarak dokutmaktadır.
El dokuması yün halılar başta Ege ve Doğu Anadolu bölgeleri olmak üzere
yurdumuzun bir çok yöresinde dokunmaktadır. Son yıllarda ucuz işgücü nedeni ile üretim batı
bölgelerinden doğu bölgelerine doğru kaymaktadır. Bununla birlikte el dokuması yün halı
üretiminde Isparta başta olmak üzere Manisa yöresi Milas ve Fethiye gibi yöreler ülkedeki
toplam üretimin önemli bir kısmını sağlamaktadır.
Üretim süreci de değişkenlik göstermektedir. Düğüm sayısına göre değişmekle birlikte
bir metrekare halı bir kişi tarafından yaklaşık 20 gün/m (ortalama 80-90 bin düğüm) 5-6 kg.
malzeme ile dokunmaktadır. Genellikle atkısı ve çözgüsü pamuk ipliğinden, ilmesi yünden
yapılmaktadır. Doğudan batıya doğru kış aylarında en az 3-5 ay arasında bir zamanın hemen
hemen boş geçtiği ülkemizde halıcılık köylü ailelerinin kolaylıkla meşgul olabilecekleri ve
aynı zamanda iyi gelir getirici bir uğraştır. Bununla birlikte el dokuması halıların sağlam
olmaları yüksek kaliteli ve el emeği ürünü olmaları nedeniyle gelecekte antik değer
kazanacağı düşünülmekte, ileri sanayi ülkelerinde bir yatırım malı olarak görülmekte ve çok
aranılmaktadır (Anonim 1996).
El dokuması halıcılıkta üretim talebe göre belirlenmekte, bu nedenle de stok miktarları
çok az olmaktadır. Sektörde yeni kapasite yaratılması sorun olmayıp, kolaylıkla kapasite
artırımı mümkündür.
El dokuması yün halı üretiminde yurt içi talebi belirleyen en önemli unsurlardan biri
de, inşaat sektöründeki gelişmelerdir. Çizelge de 3 yılın (1994-1996) el dokuması halı talep
miktarları verilmektedir.
Çizelge 3. Türkiye’ de el dokuması halı talebi (Miktar: Milyon m2, Değer: Milyar TL)
(Anonim 1997a)
Ürün Adı
1994
1995
1996
Yıllık Artış (%)
El dokuması Halı
(Milyon m2)
Miktar
1
Değer
2
Miktar
3
Değer
4
Miktar
5
Değer
6
1995
4/2
1996
6/4
2
5046
3
6064
3
5940
20.2
-0.2
5 Nisan 1994 ’de Ekonomik Önlemlerin uygulanması sonucunda el dokuması halı
sektörüne olan iç talepte bir daralma olduğu gözlenmiştir. El dokuması halı talebi 1995
yılında bir önceki yıla göre %20.2 oranında artmış 1996 yılında ise bir önceki yıla göre %0.2
oranında azalmıştır. Bu azalma günümüze kadar devam etmiştir (Çizelge 4).
Çizelge 4. Türkiye’ de el dokuması halı talep/üretim oranları
Halı imalatı
(milyon m²)
2002*
Talep
Üretim
% Fark
Talep/Üretim (%)
El halısı
2,2
2,4
9,1
91,7
Makina halısı
3,9
14,9
282,1
26
Tafting, keçe
7,3
34,8
376,7
21,0
Toplam
13,4
52,1
288,8
25,7
Kaynak: DPT, 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı Ekonomik ve Sosyal Sektörlerdeki Gelişmeler
* Tahmini
Türkiye’deki el halısı üretiminin 2002 yılında 2,4 milyon m² ve el halısı talebinin ise 2,2
milyon m² olduğu tahmin edilmektedir. İç talep turistik bölgelerdeki yabancı turistlere yapılan
satışları da kapsamaktadır. 2002 yılında makine halısı üretiminin 49,7 milyon m² talebinin ise
11,2 milyon m² olduğu tahmin edilmektedir. Tahmini üretim rakamlarından da görüleceği
üzere makine halısı üretimi talepten oldukça fazladır. Makine halısı üretiminin sadece %
26’sı iç piyasa tarafından talep edilmektedir.
El dokuması halıcılıkta toplam üretim rakamlarını belirlemek ise oldukça zordur. Aynı
zorluk tezgah sayısı ve çalışan dokuyucu sayısını belirlemek için de geçerlidir. Çizelge 5’ de
1994-1996 yılları arasında el dokuması halı üretim miktarları verilmektedir.
Çizelge 5. Türkiye’ de 90’lı yıllarda el dokuması halı üretimi (Miktar: Milyon m2, Değer:
Milyar TL (Anonim 1997a)
Ürün Adı
1994
1995
1996
Yıllık Artış (%)
El dokuması Halı
(Milyon m2)
Miktar
1
Değer
2
Miktar
3
Değer
4
Miktar
5
Değer
6
1995
4/2
1996
6/4
3
7398
4
7833
4
8051
5.9
2.8
Çizelge 5’ den de anlaşıldığı gibi 1996 yılında 4 milyon m2 el dokuması halı üretimi
gerçekleşmiştir.1995 yılında bir önceki yıla göre yıllık artış miktarı %5.6 iken,1996 yılında
yine bir önceki yıla göre bu oran %2.8'dir. Bu rakamlardan da anlaşıldığı gibi önceki yıllara
göre üretim miktarında bir düşüş gözlenmektedir.
Çizelge 6.Günümüzde Türkiye’de halı üretimi
2000
(m²)
2000
(milyar TL)
2001
(m²)
2001
(milyar TL)
2002
(m²)
2002
(milyar TL)
01/ 00
(%)
02/ 01
(%)
El halısı
2.4
84,151
2.3
80,169
2.4
82,975
-4.7
3.5
Makina halısı
17.6
47,856
13.4
36,503
14.9
40,518
-23.7
11
Tafting, Keçe
35.9
29,289
33.3
27,174
34.8
28,397
-7.2
4.5
Toplam
55.9
161,296
49.0
143,846
52.1
151,890
-35.6
19
Kaynak: DPT, 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı Ekonomik ve Sosyal Sektörlerdeki Gelişmeler
Türkiye’deki el ve makine halısı üretimi 2001 yılında azalırken 2002 yılında yeniden artış
eğilimine geçmiştir. 2002 yılındaki % 19’luk üretim artışına rağmen halı üretimi 2000
yılındaki seviyesinin gerisinde kalmıştır. 1990’lı yıllarla kıyaslandığında el dokuması halı
üretiminin tedrici olarak azaldığı dikkati çekmektedir.
Sektörde çalışan dokuyucu sayısının ise 600.000-700.000 civarında olduğu tahmin
edilmektedir.
Ülkeye önemli miktarda döviz girdisi sağlayan yün halı ihracatımız ise dünya çapında
üretici bir ülke konumunda olmamıza karşın, üretim hacmimize kıyasla çok azdır. El
dokuması halıcıkta ihracatın üretim içindeki payı 1990’lı yıllarda %20 dolayındadır. Oysa
üretimi Türkiye’ den çok daha fazla olmayan İran’ da %50 civarındaki bu oran İran-Irak
savaşından önce %70’e kadar çıkmıştır. Üretimi Türkiye’den çok geri olan Hindistan, Çin,
Pakistan ve Afganistan’ın ise ihracatları üretim miktarlarına göre %90 dolayındadır. Çizelge
7’ de 1990’lı yıllarda Türkiye’nin el dokuması halı ihracat değerleri verilmiştir.
Çizelge 7. Türkiye’nin 1990’lı yıllarda el dokuması halı ihracatı (Miktar: Milyon m2,
Değer: Milyar TL) (Anonim 1997a)
Ürün Adı
1994
1995
1996
Yıllık Artış (%)
El dokuması Halı
(Milyon m2)
Miktar
1
Değer
2
Miktar
3
Değer
4
Miktar
5
Değer
6
1995
4/2
1996
6/4
1000000
3764
790289
2888
1000000
3434
-23.3
18.9
1995 yılında el dokuması halı ihracatımız, bir önceki yıla göre %23.3 oranında bir
düşüş göstererek 3.764 trilyon TL’ den 2.888 trilyon TL’ ye gerilemiştir. Bunun başlıca
nedeni ise, Almanya ve İsviçre pazarının doyuma ulaşmasından dolayı bu ülkelere yapılan
ihracatlardaki azalmadır. İhracatta görülen bu azalma 1996 yılında ise %18.9 oranında
gerçekleşmiş, elde edilen gelir 2888 trilyon TL’ den 3434 TL’ ye yükselmiştir. Çizelge
8’de günümüzde el dokuması halı ihracatımızın yıllara göre dağılımı verilmiştir.
Çizelge 8. Günümüzde Türkiye'nin yıllar itibariyle el dokuması halı ihracatı
El Dokuması Halı
1998
1999
2000
2001
2002
2003
2004 (*)
M²
896.723
783.557
713.258
1.068.165
948.306
1.002.231
1.221.221
$
136.938.577
103.073.898
98.740.647
97.957.441
77.812.175
71.083.471
87.058.347
$/M²
153
132
138
92
82
71
71
(*) : Kasım 2004 Sonu İtibariyle
1996’dan 1998’e kadar ihracatta gözlenen artış, 2003’e kadar düşüş seyri göstermiş
ancak 2004’de yeniden canlanmaya başlamıştır. Çizelge 9’da diğer halı çeşitleri içerisinde
el halısı ihracat rakamlarını verilmiştir.
Çizelge 9. Türkiye’nin halı ihracatı 1990-2003 (1 000 $)
1990
1991
1992
1993
1994
1995
1996
1997
1998
1999
2000
2001
2002
2003
5701
144,785
108,500
154,557
185,660
126,704
108,659
139,061
150,586
136,939
103,074
98,741
97,957
77,812
71,083
5702
50,376
71,779
102,483
98,261
115,478
136,633
149,386
136,906
123,501
105,376
106,300
76,176
72,106
80,710
5703
7,126
8,567
5,064
6,930
9,849
6,117
17,342
59,793
79,990
58,157
87,312
86,363
133,252
224,853
5704
1
50
30
44
295
154
364
94
286
903
272
261
190
203
5705
91
126
271
498
201
685
1,065
2,335
2,933
2,528
2,772
2,497
2,162
4,162
Top.
202,378
189,022
262,406
291,394
252,527
252,249
307,218
349,714
343,649
270,037
295,397
263,254
285,523
381,013
Kaynak: Dış Ticaret Müsteşarlığı; 5701: Düğümlü veya sarmalı halılar, 5702: Dokuma
halılar, 5703: Tafting halılar, 5704: Keçeden halılar, 5705: Diğer hallar ve yer kaplamaları
El halısı ihracatımız 1990 yılında 144 milyon dolar, 1992 yılında 154 milyon dolar, 1996
yılında 139 milyon dolar, 1999 yılında 103 milyon dolar ve 2003 yılında ise 71 milyon dolar
olarak gerçekleşmiştir. 2004 yılı Kasım sonu itibarıyla 87 milyon dolara olduğu açıklanmıştır.
1990-2004 yılları arasında toplam halı ihracatımız artarken el halısı ihracatımızın toplam halı
ihracatı içerisindeki payı sürekli azalmıştır.
Çizelge 10. El halısı ihracatının toplam halı ihracatı içindeki payı (%)
Yıl
1989
1990
1991
1992
1993
1994
1995
1996
1997
1998
1999
2000
2001
2002
2003
% Pay
72.6
71.5
57.4
58.9
63.7
50.2
43.1
45.3
43.1
39.8
38.2
33.4
37.2
27.3
18,6
El halısı ihracatının toplam halı ihracatı içindeki payı 1989 yılında %72,6 iken bu oran 2003
yılında % 18,6’ya gerilemiştir.
Ülkemizin turistik bölgelerinde yabancı turistlere önemli oranda halı satışı yapılmaktadır.
Turistlere satılan el dokuması halı ve kilimlerin değerinin 1-1,5 milyar dolar arasında olduğu
tahmin edilmektedir. Ülkemizin halı ihraç ettiği ülkeler ve ihracat değerleri Çizelge 11’ de
verilmiştir.
Çizelge 11. Ülkemizin halı ihraç ettiği ülkeler ve ihracat değerleri 1989-2003 (1 000 $)
ÜLKE
1990
1992
1993
1994
1995
1996
1997
1998
1999
2000
2001
2002
2003
İst.Ahl.Serb. Böl.
0
0
0
0
0
231
3,173
46,024
24,975
20,557
19,666
26,372
22,754
Almanya
56,132
60,458
68,335
33,566
25,556
41,410
57,544
27,882
19,745
20,426
36,712
21,020
16,660
A.B.D.
18,569
18,224
17,204
21,019
15,493
20,432
24,128
21,007
26,098
32,036
22,674
11,787
9,746
İngiltere
5,426
4,188
4,402
5,815
6,869
5,891
8,506
7,414
6,285
2,641
2,020
1,844
2,880
Japonya
5,388
3,272
4,021
5,902
4,803
7,283
6,284
4,245
3,178
4,260
5,037
3,665
2,847
İtalya
6,526
5,274
5,704
5,755
4,553
5,583
4,638
3,544
2,562
2,694
1,824
2,665
2,530
İspanya
1,651
3,130
3,133
4,506
3,353
3,718
3,757
4,200
3,822
2,631
1,606
1,907
2,056
Kocaeli Serbest Böl.
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
1,978
İsviçre
8,774
19,874
36,673
14,662
5,344
5,893
3,459
2,073
1,250
2,721
2,272
1,666
1,728
Hollanda
573
479
895
483
208
448
398
174
330
357
292
669
1,724
Avusturya
9,137
14,056
12,214
5,323
3,405
6,394
1,840
1,531
839
768
626
546
731
Portekiz
66
691
1,593
2,974
1,396
1,569
1,998
1,958
1,185
814
605
921
656
Fransa
23,447
14,742
15,503
9,166
4,056
7,689
3,337
3,081
1,816
986
714
450
604
Meksika
145
76
39
19
23
0
20
31
64
1,572
333
685
549
Suudi Arabistan
542
1,129
431
218
96
455
433
101
4,297
147
114
394
419
Yunanistan
237
22
31
80
417
1,045
1,122
391
273
210
361
271
315
Diğer
8,170
8,942
15,482
17,218
33,087
31,022
29,951
13,283
6,357
5,919
3,102
2,952
2,901
Toplam
144,785
154,557
185,660
126,704
108,659
139,061
150,586
136,939
103,074
98,741
97,957
77,812
71,083
Kaynak: Dış Ticaret Müsteşarlığı
El halısı ihracatımız, dünya piyasalarında genel alıcı olan refah seviyesi yüksek batılı ülkelere
yapılmaktadır. En fazla ihracat yapılan ülkeler sırasıyla Almanya, ABD, İngiltere, Japonya,
İtalya ve İspanya’dır. Türkiye’nin el halısı ihracatındaki azalma ülkeler bazında da açıkça
görülmektedir. Örneğin 1990 yılında Almanya’ya yapılan ihracat 56 milyon dolarken 2003
yılında bu rakam 16,6 milyon dolara gerilemiştir. Aynı şekilde 1990 yılında 23 milyon dolar
ihracat gerçekleştirilen Fransa’ ya, 2003 yılında sadece 0,6 milyon dolar ihracat yapılmıştır.
Diğer ülkelerdeki benzer eğilimler yukarıdaki tabloda açıkça görülmektedir.
Ülkemizde halı ithalatının % 38,5’nu tafting halıları, %40,5’nu el halıları, % 15,2’sini
dokuma halılar, % 3,5’ nu keçeden halılar ve %2,2’sini diğer halılar oluşturmaktadır. Halı
sanayi ülkemizin dış ticaret fazlası veren sektörlerinden birisidir. 2003 yılında halı sektörü
312 milyon dolar fazla vermiştir.
Çizelge 12. Türkiye’nin halı ithalatı 1989-2003 (1 000 $)
Ürün
1989
1990
1992
1993
1994
1995
1996
1997
1998
1999
2000
2001
2002
2003
5701
113
370
593
252
287
598
12,479
18,754
15,434
14,721
25,701
27,797
25,447
27,833
5702
198
1,977
715
784
874
1,482
9,507
6,051
5,872
4,459
4,507
4,962
8,103
10,439
5703
763
2,798
2,361
3,756
1,731
3,133
19,518
25,993
27,030
23,323
29,829
16,937
21,658
26,490
5704
9
31
666
1,052
921
723
599
1,730
2,020
1,794
1,282
1,075
1,364
2,391
5705
81
1,496
1,208
1,185
983
1,381
1,534
1,913
3,154
927
1,604
885
919
1,511
Top.
1,164
6,673
5,543
7,030
4,797
7,317
43,638
54,441
53,510
45,224
62,922
51,655
57,490
68,665
Kaynak: Dış Ticaret Müsteşarlığı; 5701: Düğümlü veya sarmalı halılar, 5702: Dokuma
halılar, 5703: Tafting halılar, 5704: Keçeden halılar, 5705: Diğer hallar ve yer kaplamaları
El halısı ihracatında meydana gelen olumsuz gelişmeler ithalatta da yaşanmaktadır. El halısı
ithalatı 1989 yılında 113 bin dolar iken bu rakam 1995 yılında 598 bin dolara, 1996 yılında 12
milyon dolara ve 2003 yılında ise 25 milyon dolara yükselmiştir. 2004 yılı Kasım sonu
itibarıyla 35 milyon dolara olduğu açıklanmıştır. Türkiye’nin Gümrük Birliği öncesi el
halısındaki dış ticaret fazlası 108 milyon dolarken bu rakam her yıl azalmış ve 2002 yılında
43 milyon dolara gerilemiştir. Çizelge 13’de ülkemizin halı ithal ettiği ülkeler verişmiştir.
Çizelge 13. El dokuması halı ithalatı yaptığı ülkeler ve ithalat değerleri 1989-2003 (1 000 $)
ÜLKE
1989
1990
1992
1993
1994
1995
1996
1997
1998
1999
2000
2001
2002
2003
Çin Halk Cumhuriyeti
112
95
100
40
-
61
3,193
6,432
7,162
3,023
7,936
10,394
11,426
10,281
Hindistan
-
-
-
-
-
-
6
783
436
417
1,134
1,943
2,065
3,851
Nepal
-
-
-
-
-
-
19
30
55
160
1,220
1,043
1,764
3,793
Pakistan
-
12
-
-
-
-
131
768
1,797
1,636
3,801
6,790
4,024
3,706
İran
-
2
1
-
-
-
174
959
229
700
1,025
1,678
2,050
2,889
Romanya
-
-
-
-
-
-
-
84
323
356
707
706
1,233
694
Almanya
1
45
30
56
1
149
4,913
5,206
3,616
4,410
4,134
704
719
438
A.B.D.
1
14
111
32
166
611
234
459
362
1,003
435
432
Güney Kore
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
0
0
0
195
Azerb-Nahç.
-
-
-
-
-
-
87
264
37
104
345
208
385
182
Diğer
-
215
462
142
176
356
3,790
3,617
1,545
3,457
5,039
3,328
1,346
1,372
Toplam
113
370
593
252
287
598
12,479
18,754
15,434
14,721
25,701
27,797
25,447
27,833
Kaynak: Dış Ticaret Müsteşarlığı
Türkiye’nin el halısı ithalatında en çok paya sahip ülkeler sırasıyla % 37 ile Çin, % 14 ile
Hindistan, % 13,6 Nepal, % 13,3 Pakistan ve % 10,4 ile İran’dır. Bu ülkeler dünya
piyasalarında bu sektörde en büyük rakiplerimizdir. Gümrük birliğinden önce bu ülkelerden
hemen hemen hiç ithalat yapılmazken gümrük birliğinden sonra bu ülkelerden yapılan ithalat
önemli ölçüde artmıştır.
Ülkemizdeki bir çok üretici firma ucuz işgücü nedeniyle Türk halılarını yurt dışında
dokutturmakta, daha sonra ise ülkemize ithal etmektedir. Böylelikle üretim yurt dışına
yönelmektedir. Çizelge 14’de el halısı ithalatının toplam halı ithalatı içerisindeki payı (%)
verilmiştir.
Çizelge 14. El halısı ithalatının toplam halı ithalatı içerisindeki payı (%)
Yıllar
1989
1990
1991
1992
1993
1994
1995
1996
1997
1998
1999
2000
2001
2002
2003
% Pay
9.7
5.5
16.3
10.7
3.6
6.0
8.2
28.6
34.4
28.8
32.6
40.8
53.8
44.3
40,5
Çizelge 14’de de görüldüğü gibi yıllar itibarıyla ülkemizin el halısı ithalatı tedrici bir
artış göstermektedir.
3. SONUÇ VE ÖNERİLER
El dokuması halı ve kilimler, günümüzde yer kaplama amacıyla değil daha çok süs ve prestij
amaçlı olarak kullanılmaktadır. El dokuması halı ve kilimler, iklim şartları nedeniyle,
Karadeniz Bölgesi dışında, hemen hemen ülkemizin tüm bölgelerinde dokunmaktadır. El
dokuması halı ve kilim üretimi hem özel kesim (özel şirketler, kooperatifler, köylerde yapılan
dokumalar) hem de kamu kesimi (Sümer Halı A.Ş., valiliklere / kaymakamlıklara bağlı
vakıflar) tarafından yapılmaktadır.
Ülkemizdeki el dokuması halı ve kilimlerin üretim maliyetlerinin yaklaşık % 50’sini işçilik,
% 35’ ini iplik ve % 10i5’ini ise genel giderler oluşturmaktadır. Türkiye’deki halı
üretiminde en büyük maliyet kalemini oluşturan emek gideri aylık yaklaşık 100 dolardır.
Hindistan, Çin, Nepal gibi bu sektörde ülkemizin en büyük rakipleri olan ülkelerde işçilik
ücreti aylık 15 dolar civarındadır. Türkiye’deki işçilik maliyetlerinin yüksek olması
nedeniyle emek yoğun olan bu sektörde, el halısında dünya pazarındaki payımız gerilerken iç
piyasada da ithalatın payı artmıştır.
Türkiye’deki toplam halı pazarının 60 milyon m2 olduğu ve halı pazarının % 90’lık
bölümünün makine halısının oluşturduğu tahmin edilmektedir. Türkiye’deki kişi başına halı
tüketimi diğer ülkelere göre oldukça düşüktür. Almanya’da kişi başına kullanılan halı 2,5 m²
, Suudi Arabistan’da 5 m² yi aşarken Türkiye’de bu oran 0,4 m² dir (Anonim 2000).
Dünya el halısı ve kilim üretimi ve ihracatı genellikle İran, Çin, Pakistan, Hindistan, Türkiye,
Nepal ve Tibet tarafından yapılmaktadır. Dünya el halısı ve kilim pazarı çoğunlukla İranlı,
Çinli ve Pakistanlı üretici/ihracatçıların kontrolünde bulunmaktadır. Söz konusu ülkelerin
dünya el dokuması halı ve kilim pazarına hakim olmalarının sebepleri şunlardır:
- İthalatçı ülkelerdeki dağıtım kanallarının, depoların ve perakende ağının büyük çoğunluğuna
sahip olmaları.
- Bu dağıtım kanallarında kendi ülkelerinin ürünleri dışında ürünleri satmamaları.
- Bu ürünlerde en fazla maliyet kalemini oluşturan işçilik giderlerinin bu ülkelerde oldukça
düşük olması nedeniyle ürünleri dünya pazarına düşük fiyatla sunabilmeleri.
- Devletin bu ülkelerde el dokuması halı ve kilim sektörü için toparlayıcı ve koordine edici
rolünün etkisi.
- Bu ülkelerin uzun yıllardır ürünleri için batı pazarlarında oluşturdukları güçlü imaj.
İhracatımızın artırılması için; iplik, boya, renk ve desen yönünden orijinal, otantik ve
birinci kalite ürünlerin ihracata sunulması gerekmektedir. Bunun yanında tanıtım ve
pazarlama çalışmalarına öncelik vererek, dünyadaki önemli halı fuar ve sergilerine katılmak
halıcılığımızın geliştirilebilmesi açısından önemlidir
Bunun için gerekli organizasyonları kurmak, dış pazar isteklerini saptamak,
eksiklikleri gidermek, üretim koşullarını, tekniklerini, kısaca iç pazarda halıcılığımızın
durumunu bilmek, amaca yönelik koşulları saptamak oldukça önemli görülmektedir.
El dokuma halı sektöründe, maliyetler üzerinde işçiliğin etkisi oldukça fazladır. Bu
sektör, Türkiye ucuz iş gücü avantajı yakalayabildiği sürece, AB içerisinde gelecek vaat eden
bir sektör olacaktır. Halı ipliği üreticilerinin örgütlü bir kurum çatısı altında toplanarak hem
kaliteli hem de ucuz iplik üretmek amacıyla güçlerini birleştirmeleri, hammadde sorununun
aşılmasında önemli bir aşama olacaktır. İplik kalitesi konusuna gerekli önemin verilmemesi
Türk halıcılığına kötü etki yapmaktadır. Stryhgarn iplik kullanımı emeğin boşa harcanmasına
neden olmaktadır. Kamgarn yün ipliğin kullanımının teşvik edilerek artırılmasına ihtiyaç
duyulmaktadır. Özellikle AB ülkeleri ile Uzak Doğu ülkelerinde Türk halılarının tanıtımı ve
reklamı yapılmalıdır. Benzer kaliteyi Türk halılarından daha ucuza ihraç eden ülkelerden
Türkiye’ye el halısı ithal edilmektedir. Çin, Nepal ve İran halılarının Türk pazarına girişine
kısıtlama getirilmelidir.
Dünya’da halı en çok kullanılan yer kaplaması olmasına rağmen parke, ahşap döşeme,
lamine, vinil gibi diğer zemin kaplamalarına olan talebin artması nedeniyle son yıllarda halıya
olan talep azalmıştır. Özelikle sıcak iklime sahip bölgelerde halı talebinde önemli azalmalar
gözlenmektedir.
Dünya el halısı ticareti son yıllarda azalma eğilimindedir. 1997 yılında dünya el halısı ithalatı
2 milyar dolar iken, 2001 yılında dünya el halısı ithalatı 1,7 milyar dolara gerilemiştir.
El halısı ve kilim genellikle refah seviyesi yüksek batılı ülkeler tarafından ithal edilmektedir.
Bu ülkelerde el halısı ve kilim üretimi olmadığından ithalat genellikle el halısı ve kilim üretim
merkezleri olan İran, Çin, Pakistan, Türkiye, Nepal gibi ülkelerden yapılmaktadır. Dünya’ da
en çok el halısı ve kilim ithal eden ülkeler sırasıyla: ABD, Almanya, Japonya, İtalya, İngiltere
ve Fransa’dır. Dünya el halısı ihracatının %70’i İran ve Çin tarafından yapılmaktadır.
Türkiye dünya el halısı ihracatında %10’luk dilimin içerisindedir. Dünya el halısı ihracatında
Asya ülkeleri lider konumundadır.
Bu gün küreselleşmenin ulaştığı noktada, patenti olmayan Türk halıları rakip ülkelerde
taklit edilmektedir. Ülkemiz de bile Hereke'de Hereke halısı üretiminin çeşitli nedenlerle
azalması sonucu, Diyarbakır Hereke'si, Niğde Hereke'si, Niksar Herekesi gibi kavramlar
ortaya çıkarmakta, Çin'de bile Hereke halısı üretildiği bilinmekte, taklitleri Pakistan ve
Hindistan'da çok yaygın olarak üretilmektedir. Bursa ve Antakya eskiden ipek üretiminin
merkezi iken günümüzde bazı Türk halıları ithal ipekle dokunmakta, Yeni Zelanda'dan ithal
edilen yün Türk halısına girebilmektedir ve Yeni Zelanda yünü kullanılması kaliteyi
çağrıştırdığı için tüketici bu tür halıları tercih etmektedir. Bu da 55 milyon baş koyun varlığı
olan ülkemizde, halı ipliği üretimimize vurulan ağır darbelerden biridir.
Ülkemizde el dokuması halıcılık konusunda yapılmış bir çok araştırma bulunmaktadır.
Bunlar içinde halıcılığın örgütleme durumu, el dokuması halıların teknolojik özellikleri, kalite
faktörleri, dokuyucuların sağlık. sosyal ve ekonomik durumlarını, çalışma ortamlarını,
kullanılan araç ve gereçleri üzerinde orijinal ve bilimsel araştırmaların azlığı dikkati
çekmektedir. Türk halılarının renk, desen ve motif özelliklerinin yanında bu görsel ögeleri
destekleyen alt yapı unsurlarına da derinlemesine değinilmelidir.
KAYNAKLAR
Anonim,1959. Türkiye’de halıcılık. Türkiye Ticaret Odaları ,S.O ve T.B Yayın Birliği
Yayınları. Doğuş Matbaası. Ankara.
Anonim, 1984. İGEME, El Halısı Dış Piyasa Araştırması.
Anonim,1986. Halı ihraç formaliteleri. İGEME Yayınları:103, Hazine ve Dış Ticaret
Müsteşarlığı Basımevi. Ankara.
Anonim,1995. 7. 5 Yıllık kalkınma planı. Başbakanlık D. P. T. Yayınları, Ankara.
Anonim,1996. El Halısı ve Kilim. İGEME ürün profili.
Anonim,1997a. Ekonomik ve sosyal sektördeki gelişmeler. 7. 5 Yıllık Kalkınma Planı 1996
Yılı Program Destek Çalışmaları (1996-2000), D. P. T. Yayınları, Ankara.
Anonim, 2000. Dünya Gazetesi, Taban Döşemeleri ve Halı eki, 30.11.2000, sf 1.
Anonim, 2004. 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı Ekonomik ve Sosyal Sektörlerdeki Gelişmeler
Başbakanlık D. P. T. Yayınları, Ankara.
Anonim, 2005. www.die.gov.tr
Arseven,C.E.,1984. Türk sanatı. Cem Yayınevi. Özkur Ofset. Ankara.
Ayata,S.,1987.Kapitalizm ve küçük üreticilik-Türkiye’de halı dokumacılığı- Yurt Yayınları
:15. Türkiye Araştırmaları Dizisi :14. MAYA Matbaacılık Yayıncılık Ltd. Şti.
Ankara.
Atalay, B., 1967. Türk halıcılığı ve Uşak halıları . Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları . Ajans
Türk Matbaacılık. Ankara.
Çadırcı, M., 1991.Tanzimat döneminde Anadolu kentlerinin sosyal ve ekonomik yapıları.
Türk Tarih Kurumu Yayınları :VII. Dizi-Sa:124. Türk Tarih Kurumu Basımevi.
Ankara
Çoruhlu, Y., 1998. Erken devir Türk sanatının abc’si. Kabalcı Yayınevi;104, ABC Dizisi ;3,
Yaylacık Matbaası .İstanbul.
Dölen,E.,1992. Tekstil tarihi, dünyada ve Türkiye’ de tekstil teknolojisinin ve sanayiinin
tarihsel gelişimi. Marmara Üniversitesi Teknik Eğitin Fakültesi Yayınları No: 91/1. Matbaa
Eğitim Bölümü Yayın No :6 M. Ü. Teknik Eğitim Fakültesi Matbaası. İstanbul.
Eşberk, T. 1939. Türkiye’de köylü el sanatlarının mahiyeti ve ehemmiyeti. Y.Z.E.
Yayın No:44, Recep Ulusoğlu Basımevi.Ankara.
Kuban,D.1995. Türk ve İslam sanatı üzerine denemeler .Arkeoloji ve Sanat Yayınları. Kanaat
Matbaası. İstanbul.
Tansuğ, S.,1996. Çağdaş Türk sanatı. Remzi Kitabevi. İstanbul.
Yazıcıoğlu,Y.,1992. El dokuması halıcılık. Menekşe Yayıncılık .Ankara.
Yetkin,Ş., 1984. Selçuklu halıları ile ilgili yeni buluntular. ’Konya’ Feyzi Halıcı.Güven
Matbaası. Ankara.s.65-68.
Yetkin,Ş.1991.Türk halı sanatı. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları. Genel Yayın No:150.
Sanat Dizisi : 20 .TİSAMAT Basım Sanayi. Ankara.
Download