ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ TURGAY BÜLENT GÖKTÜRK 3.2 http//www.emu.edu.tr/tbgokturk * KURTULUŞ SAVAŞI (1921 YILI BAŞINDAN İTİBAREN) * KURTULUŞ SAVAŞININ BİTİŞİ 1920 YILININ BİTİŞİNE DOĞRU SİYASAL GELİŞMELER 1920 yılının son ayının başında imzalanan Gümrü Barışı, Kurtuluş Savaşının dönüm noktasıdır. Bu arada İtalyanlar, Fransızlar Sevr Barışının uygulanabilirliği konusunda kuşku duymaya başladılar. Bu kuşkunun nedenleri özetle; Sevr Barışı Osmanlı Parlementosu tarafından onaylanmadığı için hukuksal açıdan yürürlüğe girmemişti. 1920 YILININ BİTİŞİNE DOĞRU SİYASAL GELİŞMELER TBMM ordusunun doğuda Ermenileri durdurması ve güneyde Fransızlara karşı zafer aşamasına gelmesi, yurtlarından oldukça uzakta savaşan Fransız ve İtalyan askerlerin durumu sorgulamalarına yol açmaktaydı. Anadolu’da oluşan güç, İtalyan ve Fransız diplomatlarını da düşündürmeye başlamıştı. Bütün bu gelişmelerin karşısında Damat Ferit’in başarısız olduğuna karar verildi. 1920 YILININ BİTİŞİNE DOĞRU SİYASAL GELİŞMELER Ankara inandırılmadan Sevr Barışının uygulanamayacağını anlayan İngilizler bile daha ılımlı bir kişinin sadrazam olmasını düşünüyorlardı. Sonuçta Damat Ferit, 16 Ekim 1920 de istifa etti ve yerine daha ılımlı bir devlet adamı olan Tevfik Paşa getirildi. İkinci kez hükümet kuran bu kişi, Osmanlı Devletinin son sadrazamıdır. Yeni kurulan hükümet, TBMM ile anlaşmak için eski sadrazamlardan (başbakan) ve yeni kabinenin bakanlarından Ahmet İzzet ve Salih Paşaları, Mustafa Kemal ile görüşmek için Anadolu’ya gönderdi. 1920 YILININ BİTİŞİNE DOĞRU SİYASAL GELİŞMELER 5 Aralık 1920 de Bilecik görüşmesi yapıldı. Toplantıdan sonuç çıkmaması üzerine Mustafa Kemal, kurul üyelerini iradeleri dışında Ankara’ya getirdi. Bir süre sonra İstanbul’a dönmelerine izin verdi. 1920 yılı sonlarında İngilizler, TBMM hükümetini zorlayabilmek için hazırlıklara başladılar. Yine aynı dönemde batı cephesinde Çerkes Ethem de ayaklanma hazırlıklarına başlamıştı. GÜNEY CEPHELERİ Fransızlarla Çarpışmalar; Güneyde, Fırat nehrinin doğusunda kalan bölgeye İngilizler yerleşmişti. Fıratın batısında, Fransızlara bırakılan bölgelerde 1919 yılı başlarında Kuvayi Milliye etkinliği başlamıştı. Fransızlar daha TBMM açılmadan 11 Şubat 1920 de Maraş’tan, 10 Nisan 1920 de ise Urfa’dan kovulmuşlardı. Antep şehri ise Fransızlara 11 ay kadar direndikten sonra 9 şubat 1921 de düşürülmüştü. GÜNEY CEPHELERİ İtalyanların Durumu; İtalyanlar güneybatıda Antalya’dan Milas’a kadar olan bölgeye yerleşmişlerdi. Birinci Dünya Savaşı sırasında tüm Ege bölgesinin İtalyanlara verilmesi kararlaştırılmıştı. Ancak asıl Ege bölgesi Yunanlara verilince, İtalyanlarda İngiliz siyasetine karşı büyük bir tepki doğdu. Bu nedenle İtalyanlar işgal bölgelerinde Türklere kötü muamelede bulunmadılar. Yunanlara karşı direnen Kuvayi Milliyeye sempati ile bakıyorlardı. Sakarya zaferinin kazanılmasından sonra İtalyanlar işgal bölgelerinden kendiliklerinden çekildi. İÇ CEPHE 1920 yılı sonlarına doğru iç cephe kapanmıştır. Çerkes Ethem’in ayaklanması hem iç cepheyi, hem de batı cephesini ilgilendirmektedir. Doğu Trakya’da Durum; Mondros Ateşkes Anlaşması imzalandıktan sonra Doğu Trakya’daki Türk birlikleri her açıdan desteksiz kalmışlardı. İngilizlerin işgalinde bulunan boğazları geçip yardım ulaştırmak imkansızdı. 1920 yılında Yunan işgaline uğrayan Doğu Trakyadaki Türk birlikleri Bulgaristan’a sığındı. BATI CEPHESİ Çerkes Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı; Kurtuluş Savaşının bunalımlı dönemlerinde Heyeti Temsiliyeye katılan Çerkes Ethem kısa zamanda gösterdiği başarılarla TBMM’nin vazgeçemediği bir güç haline geldi. Ancak düzenli ordunun kurulması Çerkes Ethem’in hoşuna gitmedi. Yetkilerini kaybetmek istemeyen Çerkes Ethem, düzenli ordunun kuruluşu tamamlandıkça üstü konumundaki komutanları dinlememe ve onları saymama yoluna gitti. BATI CEPHESİ Demirci Mehmet Efe’yi kışkırtarak ayaklanmaya sürükleyen Ethem, bir ara Mustafa Kemal’i de tutuklamaya kalktı. 27 Aralık 1920 de Kütahya yöresinde TBMM’ye karşı isyan bayrağını açtı. Aralık ayı sonunda Çerkes Ethem ve Demirci Mehmet Efe ayaklanmaları sürerken, Yunanlılar batıda ilerlemeye başladılar. BATI CEPHESİ Batı cephesi komutanı İsmet Bey, Yunan saldırısının durdurulmasına öncelik verdi. 6-11 Ocak 1921 tarihleri arasındaki çarpışmalarda Yunan ordusu İnönü’de durduruldu. Ardından Ethem’in kuvvetleri üzerine yüklenen birliklerimiz, Ethem’in kuvvetlerini dağıttı ve ayaklanmayı bastırdı. Ethem ve kardeşleri Yunanlılara sığındılar. I.İNÖNÜ ZAFERİNİN SONUÇLARI Yunan saldırısının durdurulması, TBMM hükümetinin otoritesini ve saygınlığını arttırdı. Anlaşma devletleri arasındaki çekişmeler de iyice su yüzüne çıktı. Özellikle Fransızlarla İtalyanlar yeni Türk Devletini artık görüşülmesi gerekli bir siyasal varlık olarak kabul etmeye başlamıştı. LONDRA KONFERANSI I. İnönü Zaferi sonrasında TBMM hükümetinin Londra konferansına çağırılması, önemli bir aşamadır. Anlaşma devletleri, her iki hükümeti birbirine düşürmek için Osmanlı hükümetini de davet etmişlerdi. 23 Şubat 1921 de başlayan görüşmelerde ilk söz Osmanlı Sadrazamı Tevfik Paşa’ya verildi. Ancak Tevfik Paşa, ”Söz Ulusumuzun asıl temsilcilerine aittir.” diyerek, sözü TBMM hükümeti temsilcisi Bekir Sami Bey’e verdi. Tevfik Paşa bu tutumu ile Anadolu hareketinin yanında olduğunu kabul ediyordu. LONDRA KONFERANSI Konferansta sunulan öneri, Sevr Barışının ufak bazı değişiklerini içeren bir metindi. Bu nedenle öneri reddedildi. Bununla birlikte TBMM temsilcisi Dışişleri Bakanı Bekir Sami Bey, İngiliz, Fransız ve İtalyan temsilcileriyle ikili anlaşmalar imzaladı. TBMM, eşitliğe dayanmayan bu anlaşmaları onaylamadı. Başarısızlığa rağmen Londra Konferansı önemli bir siyasal aşamayı oluşturdu. LONDRA KONFERANSI Anlaşma Devletlerinin Sevr Barışının bazı hükümlerinin artık tartışma konusu edilebileceğini ve bu gibi konularda TBMM hükümeti ile görüşmeyi kabullenmelerini göstermesi açısından bir diplomatik başarı olarak değerlendirilebilir. Ayrıca bu şekilde Anlaşma Devletleri TBMM hükümetini, konferansa çağırmakla siyasal bir varlık olarak tanımış oldu. MOSKOVA ANTLAŞMASI Daha sonra Rusya’ya giden TBMM kurulu, 16 Mart 1921 de Sovyet hükümeti ile tarihe adı Moskova Anlaşması olarak geçecek bir belge imzaladı. Ermenilere karşı kazanılan zafer ve Birinci İnönü zaferi Ruslardaki tereddütleri ortadan kaldırmıştı. Bu anlaşmaya göre Sovyet Rusya Sevr barışını kesinlikle tanımıyor ve TBMM hükümetine her türlü maddi ve siyasi destek vermeyi yükleniyordu. Bu durumda TBMM hükümeti kendisine güçlü bir bağlaşık bulmuş oluyordu. TBMM’NİN İLK ANAYASASI TBMM kurulduğu günden itibaren ulusal egemenliği vazgeçilmez bir ilke olarak kabul etmiş ve meclis hükümeti sistemini benimsemişti. Meclis, kuruculuk yetkisini kullanarak 20 Ocak 1921 de ulusal egemenliğe dayanan ilk anayasamızı yaptı. Bu anayasa ile TBMM, daha düzgün bir hukuksal-siyasal yapı kazanmıştı. II.İNÖNÜ SAVAŞI Londra konferansında reddedilen barış tasarısının kabulünü sağlamak için Yunanlıların daha geniş çaplı bir saldırı yapmaları gerekmişti. İnönü yöresine doğru 23 Mart’ta başlayan Yunan saldırısı, 31 Mart’ta yine durduruldu. Yunanlılar Afyon-Bozüyük çizgisinin gerisine çekilmeye başladılar. Yunan ordusunu dağıtabilmek için Aslıhanlar ve Dumlupınar yörelerinde çarpışmalar devam etti. KÜYAHYA-ESKİŞEHİR SAVAŞLARI İkinci İnönü savaşı sonunda istedikleri sonucu elde edemeyen Yunanlılar, Türklerin, Aslıhanlar ve Dumlupınar’da giriştikleri izleme hareketlerine karşı, saldırı gücüne sahip olmadıklarını anlamışlardı. Yunan ordusu İngilizlerin de verdiği bol miktarda silah, cephane, araç ve gereçle çok güçlü bir duruma geldi. 10 Temmuz 1921 de Yunan saldırısı başladı. Saldırı karşısında tutunamayan Türk ordusu daha fazla kayıp vermemek için Sakarya Irmağının doğusuna çekildi. 24 Temmuz’a kadar devam eden çatışmalarda Kütahya, Afyon ve Eskişehir Yunanlılar tarafından işgal edildi. Yunanlılar biraz daha takviye alıp son darbeyi vurmak için hazırlıklara başladılar. YUNAN SALDIRISININ İÇ SİYASETE YANSIMASI Yunanlıların kazandıkları başarı, İngilizleri Sevr barışının uygulanması, Yunanlıları ise Ankara’ya ulaşma konularında bir hayli umutlandırmıştı. Ankara’da ise bir panik ve telaş vardı. TBMM’nin Kayseri’ye nakledilmesi, ordunun dağıtılıp tekrar Kuvayi Milliyeye dönülmesi gibi öneriler yapılıyordu. Komutanlar sert bir biçimde eleştiriliyordu. BAŞKOMUTANLIK Yunan saldırısı sonrasında Ankara’da ortaya çıkan olumsuz havada Mustafa Kemal’in olağanüstü yetkilerle donatılması gündeme geldi. Eğer olağanüstü yetkilerle donatılırsa verdiği kararlar hemen uygulanır ve işler daha çabuk yürürdü. Görüşmeler sonunda 5 Ağustos 1921 de TBMM, Mustafa Kemal’e kendi yetkilerinin bir bölümünü üç ay süreyle devretti. Mustafa Kemal, bu yasa ile başkomutan olarak atandı. Bu yetkiyle Mustafa Kemal’in verdiği kararlar kanun sayılacaktı. SAKARYA SAVAŞI Başkomutanlığa getirilen Mustafa Kemal’in tek amacı, Sakarya Irmağının doğusuna çekilmiş olan Türk ordusunu en kısa zamanda elden geldiğince yeni Yunan saldırısına karşı koyabilecek duruma getirmekti. Bunun için ilk olarak Ulusu özveriye çağırdı ve 7-8 Ağustos’ta Tekalif-i Milliye Emirlerini yayınladı. Başkomutan, Ulustan özetle şunları istiyordu. “Halkın ve tacirlerin elinde bulunan yiyecek ve giyecek maddelerinin %40’ı, bedelleri sonradan ödenmek üzere orduya verilecekti. Öküz ve at arabalarının %10’u, binek ve taşıt hayvanlarının %20’si teslim edecekdi. Halkın elinde ne kadar silah ve cephane varsa üç gün içinde orduya verilecekti. Yurttaki bütün teknik araç ve gereçlerin de %40’ına el konulmuştu. Teknik elemanların hepsi, ordunun buyruğuna alınmıştı. Her aile bir takım çamaşır ile birer çift çorap ve çarık hazırlayıp orduya verecekti. Tekalifi Milliye Emirleri için her ilde komisyonlar kuruldu ve emirlerin uygulanmasını çabuklaştırmak için İstiklal Mahkemeleri gönderildi. SAKARYA SAVAŞI Yunanlılar 23 Ağustos’ta Sakarya Irmağı kıyısında mevzilenen Türk güçlerine karşı saldırıya geçtiler. Çarpışmalar Sakarya Irmağı ve çevresinden oluşan 100 km. uzunlukta bir cephe üzerinde, 13 Eylül’e kadar devam etti. Türk kuvvetlerine karşı üstünlük sağlayamayan Yunan kuvvetleri, Eskişehir- Kütahya çizgisine geri çekildiler. Sakarya savaşının Türk Ulusu açısından tarihsel önemi şudur; bu savaşı yitirseydik Türk varlığı Anadolu’dan kesinlikle silinecekti. Çünkü Yunanlılar, 1071 Malazgirt ve 1176 Miryakefalon savaşlarıyla yitirdikleri Anadolu’yu geri almak istiyorlardı. Sakarya zaferi bu planı bozmuştur. SAKARYA SAVAŞININ SONUÇLARI İç siyasette, TBMM’nin saygınlığı arttı. Herkes TBMM ile kurulan düzenin sağlam ve kalıcı olduğunu anladı. Savaşı yürütüp kazanan kadro, siyasal açıdan büyük bir güç kazandı. TBMM, 19 Eylül 1921 de yaptığı toplantıda Mustafa Kemal’e Gazilik ünvanı ve Mareşallik rütbesini verdi. Ancak tüm olumlu gelişmelerin yanı sıra bazı olumsuz gelişmeler de ortaya çıkmıştır. Bozuk olan ekonomi daha da kötüleşti. SAKARYA SAVAŞININ SONUÇLARI Dış Siyasetteki sonuçları ise şu şekilde özetleyebiliriz; Anlaşma devletleri arasındaki dayanışma sona erdi. Fransa ile İtalya, İngiltere’den iyice koptu. Sovyet Rusya TBMM’ni daha fazla ciddiye almaya başladı. Bunun sonunda Sovyet Rusya’nın aracılığıyla 13 Ekim 1921’de Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan ile Kars Anlaşması imzalandı. Bu antlaşmayla, Türkiye’nin doğu sınırı tam anlamıyla güvenlik altına alındı. SAKARYA SAVAŞININ SONUÇLARI Kars Anlaşmasından kısa bir süre sonra, Fransa ile TBMM hükümeti arasında 20 Ekim 1921’de Ankara Anlaşması imzalandı. İngiltere’nin tüm karşı çıkmalarına rağmen imzalanan bu anlaşmayla, Türk- Fransız çatışması sona erdi. Hatay, İskenderun dışındaki bugünkü güney sınırımız (Suriye Sınırımız) çizildi. Yine aynı dönemde İtalyanlar işgal ettikleri topraklardan sessiz sedasız çekildiler. SAKARYA SAVAŞININ SONUÇLARI Fransa ve italya’nın bu tutumları, Ordunun ihtiyaçlarının karşılanmasında önemli rol oynamıştır. TBMM Hükümeti, bu devletlerden malzeme almaya başladı. İngiliz kamuoyunda ise Anadolu hareketine karşı sempati uyanmaya başladı. İngilizler Yunanlılara desteklerini azalttılar ve Anadolu’da Türk ve Yunan kuvvetleri yalnız başlarına kaldılar. BÜYÜK TAARRUZ (Başkumandan Meydan Muharebesi 30 Ağustos 1922) Sakarya Zaferiyle Yunan ordusunun saldırı ve ilerleme gücü büyük ölçüde yok edilmişti. Ancak iş bitmiş değildi. Yunan ordusunun Anadolu’dan tamamen sökülüp atılması gerekliydi. Bunun için Mustafa Kemal’in isteği ile uzun ve kapsamlı bir hazırlık dönemine girildi. Bu arada öncelikle TBMM Dışişleri Bakanı Yusuf Kemal Bey (Tengirşenk) görüşmeler yapmak için Avrupa’ya gönderildi. BÜYÜK TAARRUZ Yapılan görüşmeler sonrasında Anlaşma Devletleri, 22 Mart 1922’de Türk ve Yunan hükümetlerine ateşkes önerdiler. Türk Hükümeti, Yunanlıların Anadolu’yu boşaltmaları şartıyla ateşkesi kabul edeceğini açıkladı. 26 Mart 1922’de Anlaşma Devletleri bu kez barış esaslarını içeren bir öneri sundular. BÜYÜK TAARRUZ Bu öneriye göre; Doğu’da uluslar kurumu gözetiminde bir Ermeni yurdu kurulacak, Doğu Trakya’da Tekirdağ Türklere, Edirne Yunanlılara bırakılacak, İzmir Türklere geri verilecek, ama oradaki Rumlar yönetimde söz sahibi olacaklar, Türk ordusundaki asker sayısı 85 bine çıkacak, kapitülasyonlar üzerinde pazarlık yapılabilecekti. TBMM Hükümeti, Sevr Anlaşmasının bir benzeri olan bu taslağı kabul etmedi. Aynı zamanda da büyük taarruz hazırlıklarına hız verdi. BÜYÜK TAARRUZ Bu arada 5 Mayıs 1922’de başkomutanlık süresi uzatılmayan Mustafa Kemal, 3 ay daha uzatılması için meclisi ikna etti ve başkomutanlık görevi kendisi istemediği halde, 20 Temmuz’da sınırsız uzatıldı. Mustafa Kemal, başkomutanlık görevini 29 Ekim 1923’e kadar sürdürdü. Hazırlıkların tamamlanmasından sonra 26 Ağustos 1922’de Büyük Taarruz başladı. BÜYÜK TAARRUZ 29 Ağustos akşamına kadar Aslıhanlar- Dumlupınar bölgesi kuşatıldı. 30 Ağustos günü Başkomutan tarafından yönetilen Büyük Meydan Muharebesiyle Yunan ordusunun asıl güçleri yok edildi. Başkomutan Meydan Muharebesi olarak bilinen bu muharebe sonunda Yunan ordusu, dağınık bir şekilde geri çekilmeye başladı. Yunanların işgalinde bulunan yerleşim merkezleri birer birer kurtarıldı. Türk ordusu 9 Eylül’de İzmir’e, 11 Eylül’de Bursa’ya girdi. 18 Eylül’e gelindiğinde Anadolu’da Yunan askeri kalmamıştı. KURTULUŞ SAVAŞININ BİTİŞİ Savaşlar hangi nedenle çıkarlarsa çıksın, ne kadar uzun sürerse sürsün günün birinde biter. Savaşların bitmesi tarafların bir daha savaşmama isteklerini dile getiren barış antlaşmalarıyla sağlanır. Birinci Dünya Savaşının bitişi; Almanya’nın yol açtığı önemli ekonomik ve siyasal çalkantılardan çıktı. Ama savaş kıvılcımlarını ateşleyen Almanlar değildi. Avusturya Macaristan ile Rusya’nın Balkanlardaki çıkar çatışması savaşın kıvılcımıdır. KURTULUŞ SAVAŞININ BİTİŞİ Savaş, Almanya’nın önderliğini yaptığı İttifak Devletleriyle İngiltere ve Fransa’nın önderliğini yaptığı İtilaf Devletleri arasında geçti. Mustafa Kemal savaşın başında savaşın sonucunu tahmin etmişti. Özellikle ABD’nin savaşa katılması savaşın sonunu belli etmişti. 1918 yılı sonlarına doğru çarpışmalar sona erdi. En son Osmanlı Devleti ile 10 Ağustos 1920 tarihinde anlaşma imzalandı. KURTULUŞ SAVAŞININ BİTİŞİ Birinci Dünya Savaşı, Türkler açısından ne zaman bitti; Osmanlı Hükümeti 30 Ekim 1918’de Mondros Ateşkes Anlaşmasını, 10 Ağustos 1920’de Sevr Barışını imzaladı. Ancak gerek ateşkes anlaşması, gerekse barış anlaşması Türk Ulusunun direnmesiyle uygulanamadı. Anadolu’da yeni bir Türk Devleti kuruldu. Osmanlı Devleti açısından bitmiş olan savaş, Türk Ulusu açısından bitmemişti. KURTULUŞ SAVAŞININ BİTİŞİ 2-3 Aralık 1920’ye kadar Ermenilerle, 20 Ekim 1921 tarihinde kadar Fransızlarla savaş devam etti. Aynı tarihlerde en sert çatışmalar ise Yunanistan ile meydana geldi. Yunanlılara destek veren ve boğazları işgal altında tutan İngilizler de savaşın içindeydi. KURTULUŞ SAVAŞININ BİTİŞİ Büyük Zaferden sonra devletlerarası hukuk açısından durum; Türklerin Yunanlılara karşı yürüttüğü savaş, Eylül 1922’de başarı ile sona erdi. Ancak bu sadece bir askeri başarıydı. Bu başarının siyasal bir zafere dönüşmesi gerekiyordu. Bir yanda kağıt üzerinde varlığını sürdüren ve anlaşma devletleriyle barış imzalayan Osmanlı vardı. Diğer yandan bu anlaşmayı reddeden ve savaşı sürdüren yeni bir devlet vardı. MUDANYA ATEŞKES ANLAŞMASI Mudanya’daki ateşkes görüşmelerinde TBMM Hükümeti, Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa tarafından temsil edildi. İngiliz, Fransız ve İtalyan generalleri de görüşmelere katıldı. Yunan temsilcisi ise görüşmelere katılmadı. Sonuçta 11 Ekim 1922’de anlaşma imzalandı. MUDANYA ATEŞKES ANLAŞMASI * Türk ve Yunan Orduları arasında silahlı çatışma sona erecek, * Yunanlılar, Doğu Trakya’yı ateşkesin imzalanmasından sonra 15 gün içinde terk edecek, * Yunanlıların boşalttıkları Doğu Trakya, Anlaşma Devletleri temsilcileri aracılığıyla Türk memurlarına bırakılacak ve bu işlem 30 gün içinde bitirilecek, * Doğu Trakya’yı boşaltan Anlaşma Devletleri, sadece Meriçin batısında bir miktar asker tutabilecek, * Barışın sağlanmasına kadar TBMM Hükümeti, 8000 jandarma erini Doğu Trakya’da tutabilecek. MUDANYA ATEŞKES ANLAŞMASI * Barış anlaşması imzalanıncaya kadar, İstanbul ve boğazlardaki Anlaşma Devletleri varlığı devam edecekti. 11 Ekim’de imzalanan Mudanya Ateşkes Anlaşması, 15 Ekim’de yürürlüğe girdi. Doğu Trakya’nın teslim alınması işiyle Refet Bey görevlendirildi. Refet Bey 19 Ekim’de İstanbul’a girdi ve TBMM temsilcisi olarak kentte kaldı. Mudanya Ateşkes Anlaşmasıyla Anlaşma Devletleri, yeni Türk Devletinin varlığını kabul etmiş oluyordu. 19 Ekim’de Yunanlıların büyük destekçisi İngiliz Başbakan George görevinden ayrılmak zorunda kaldı. SALTANATIN KALDIRILMASI Egemenlik denilen devlet gücü, bir aileden gelen kişilere ait olursa bu takdirde monarşı sistemi söz konusudur. Mudanya ateşkesinin imzalanmasından sonra İstanbul’daki hükümetin varlığı her bakımdan tartışmalı bir duruma gelmişti. Buna rağmen Osmanlı Sadrazamı Tevfik Paşa, Lozan barış görüşmelerine TBMM hükümetiyle birlikte katılmak için 17 Ekim 1922’de TBMM’ye telgraf çekmişti. Anlaşma Devletleri 27 Ekim 1922’de İsviçre’nin Lozan kentinde bir barış konferansı düzenlediklerini bildirdiler. SALTANATIN KALDIRILMASI Anlaşma Devletlerinin hem TBMM hükümetini, hem Osmanlı hükümetini bu konferansa katılmak için girişimlere başlaması, TBMM’de büyük tepkiye neden oldu. Anlaşma devletlerinin her iki hükümeti de davet etmelerinin nedeni, hükümetler arasındaki görüş ayrılıklarından yararlanmak ve TBMM hükümetinin pazarlık gücünü azaltmaktı. Bütün bu gelişmeler saltanatın kaldırılmasını gerekli kılıyordu. Sonuçta Mustafa Kemal ve pek çok milletvekilinin önergesi TBMM’de görüşülmeye başlandı ilk gün oylamadan sonuç alınamadı. SALTANATIN KALDIRILMASI Bunun üzerine M.Kemal, tarihsel ve bilimsel açıklamalarda bulunarak milletvekillerini ikna etti. 1 Kasım 1922’de yapılan oylamada saltanat ve halifeliği birbirinden ayıran 2 önerge kabul edildi ve saltanat kaldırıldı. Halifeliğin Osmanlı Ailesine ait olduğu ve halifenin TBMM tarafından bu aile içinden seçileceği kabul edildi. Artık Osmanlı Ailesinin yalnız halifelik hakkı kalmıştı. Saltanatın kaldırılmasından sonra Padişah Vahdettin, 17 Kasım 1922’de İstanbul’da bulunan İngiliz askeri makamlarına sığındı ve ülkeden ayrıldı. TBMM ertesi gün Osmanlı Veliahtı Abdulmecit Efendi’yi halife seçti. Artık Lozan’da sadece TBMM Hükümeti Türk Ulusu’nun temsilcisi olacaktı. LOZAN BARIŞ ANLAŞMASI Konferans yeri olarak TBMM hükümetinin, İzmir teklifi kabul edilmemiş ve Anlaşma Devletlerinin önerdikleri Lozan’da karar kılınmıştı. Bundan sonra konferansta Türkiye’yi kimin temsil edeceği tartışılmaya başlandı. Mondros Ateşkes Anlaşmasını Osmanlı Devleti adına imzalayan Rauf Bey, Anlaşma Devletleriyle hesaplaşabilmek için Lozan’a gitmek ve tarihe olumlu bir şekilde geçmek istiyordu. Ancak, Mustafa Kemal, İsmet Paşa’yı bu göreve getirdi. LOZAN BARIŞ ANLAŞMASI İsmet Paşa’nın yanı sıra temsilci olarak Rıza Nur ve Hasan Saka Beyler de heyete dahil oldu. Böylece Türk Heyeti Kurulu oluştu. Türk Heyeti, kesinlikle ödün vermeyeceği konuları belirtti. 1. Doğu sınırı; Ermeni yurdu söz konusu olamaz, olursa görüşmelerin kesilmesi gerekir. 2. Kapitülasyonlar kabul edilemez. Eğer görüşmelerin kesilmesi gerekirse yapılır. LOZAN BARIŞ ANLAŞMASI Konferans, 20 Kasım 1922’de başladı. Konferansta, bir tarafta Türkler, diğer taraf olarak İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya, Yugoslavya vardı. Bu devletler arasında özellikle Yunanistan, İngiltere, Fransa ve İtalya ile önemli sorunlarımız vardı. Türkiye ve Yunanistan arasında Doğu Trakya sınırının çizilmesi, Ege Adalarının durumu, Türkiye’deki Rumların durumu ve değiş tokuşu, Yunanistan’dan istenen savaş tazminatı sorunları vardı. LOZAN BARIŞ ANLAŞMASI Diğer devletlerle sorunlarımız ise; kapitülasyonların uygulanmasından doğan sorunlar, Osmanlı borçları, yabancı şirket alacakları, Musul ve boğazların durumu sorunları vardı. Boğazlar konusunda uzlaşma sağlandı. Musul sorununun ileride çözülmesi kararlaştırıldı. Ermeni yurdu beklentileri tarihe karıştı. Kapitülasyonlar ve borçlar konusunda anlaşma sağlanamadı. Anlaşmazlık devam edince heyetler konferansı terk etti. LOZAN BARIŞ ANLAŞMASI Görüşmeler, 23 Nisan 1923’te tekrar başladı. Karşı taraf daha ılımlı görünüyordu. Kapitülasyonlar ve borçlardaki sorun yine çözülemedi. Yunanlılar savaş tazminatı vermek istemedi. Sonuçta Türk tarafı tazminata karşılık Karaağaç’ı kabul etti ve sorun çözüldü. Barış Anlaşması 24 Temmuz 1923’te imzalandı. LOZAN BARIŞ ANLAŞMASI Anlaşmaya göre ; Suriye sınırı; Fransızlarla daha önce imzalanan Ankara Anlaşmasında olduğu şekilde kabul edildi. Irak Sınırı; Sorun çözülemedi. Daha sonraki Türkİngiliz görüşmelerine bırakıldı. Batı Sınırı; Misakı Milli’ye göre çizildi. Batı Trakya ve Ege Adaları alınamadı. Yunanistan’dan istenilen savaş tazminatına karşılık Karaağaç alındı. Anadolu’ya yakın Ege Adalarının silahsızlandırılması kabul edildi. LOZAN BARIŞ ANLAŞMASI Kapitülasyonlar; Tüm sonuçlarıyla birlikte kaldırıldı. Azınlıklar; Bütün azınlıklar Türk uyruklu kabul edildi. Ayrıcalıklar kaldırıldı. Anadolu’daki Rumlar ve Yunanistan’daki Türklerin değiş tokuşu kabul edildi. İstanbul’daki Rumlar ile Batı Trakya’daki Türkler bu değişimden ayrı tutuldu. Savaş Tazminatı; Türkiye, savaş tazminatını kabul etmedi. Yunanlılar, Karaağaç’ı tazminat olarak verdi. LOZAN BARIŞ ANLAŞMASI Devlet Borçları Sorunu; Osmanlı borçları, Osmanlı Devletinden ayrılan devletler arasında pay edildi. Türkiye’nin ödemesi gereken borçlar takside bağlandı. Boğazlar Sorunu; Boğazların denetimi Türkiye’nin başkanı olduğu bir uluslar arası komisyon tarafından yönetilecekti. Boğazların her iki yakası askersizleştirilecekti. LOZAN BARIŞ ANLAŞMASI Lozan Barışı ile yeni Türk Devleti, varlığını ve bağımsızlığını tüm dünyaya kabul ettirdi. Barış ile Akdeniz’in doğusunda güvenlik sağlandı. Anadolu’nun Türkleşme süreci tamamlandı. Ermeni iddiaları tarihe gömüldü. Türkiye’nin bazı istekleri gerçekleşmedi. Batı Trakya ve (İmroz ve Bozcaada dışındaki) Ege adaları geri alınamadı. Musul ve Hatay, sınırlarımız dışında kaldı. Ve Birinci Dünya Savaşı hukuksal olarak sona erdi. ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ TURGAY BÜLENT GÖKTÜRK 3.2 http//www.emu.edu.tr/tbgokturk