OTC ve İLAÇTA REKLAM İlaç ticari bir ürün değildir. Reçeteli ya da reçetesiz olmasına bakılmaksızın sadece eczanede ve eczacı danışmanlığında sunulmalıdır. İlaç ve tedaviye yardımcı ürünlerin kullanımının ülkemizde eczane dışındaki tüketiminde yetkin olmayan kişilerin etkili olduğu ve sonuçlarının katlanılabilir olmadığı bir gerçektir. Kaldı ki, OTC’nin yaygın uygulandığı ABD’de bile ilaç zehirlenmesinden can kaybının 4.sırada olduğu göz ardı edilmemelidir. Sonuç olarak , - Bilinçsiz ilaç ve tedaviye yardımcı ürünlerin kullanımından dolayı oluşan olumsuz sonuçlar öncelikli olarak halk sağlığını tehdit edecek ve Sosyal Güvenlik Kurumlarına ek bir yük getirecektir. - OTC ürünü daha çok yabancı firmalar tarafından pazara sunulmaktadır. Buda ülkemizdeki yerli ilaç sanayinin olumsuz etkilenmesinde etken olacaktır. - İlaç ve tedaviye yardımcı ürünlerin kontrolsüz kullanımı tıbbi tanının konma sürecinde semptomları maskelemekte ve tedavinin seyrini değiştirebilmektedir. - Yine ilaç ve tedaviye yardımcı ürünlerin bilinçsiz kullanımı sırasında gıda-ilaç yada ilaç-ilaç etkileşimleri oluşmaktadır. Örneğin ; antihistamik etkili bir ilaç ile greyfurt kullanımı, antigripal ilaçların hipertansiyon hastalarında oluşturabileceği olumsuz etkiler gibi. - Bu gün ülkemizde kontrole tabi olan ve reçetesiz satılamayan antigripal ilaçların, OTC grubuna alınması halk sağlığı açısından OTC’nin sakıncalarını ortaya koyan en somut örnek olmalıdır. - Ayrıca ilacın doğru kullanılmadığında bir zehir olduğu ve tedavi edici dozu ile bu özelliğin kontrol edilebildiği unutulmamalıdır. - OTC kapsamındaki ürünler , fitoterapi ürünleri, tedavi amacı olmayan besin takviyesi vitaminler gibi ürünlerin internet ortamında satışında da ciddi sakıncalar vardır. Bu yüzden bu tür sitelerin insan sağlığını doğrudan etkileyecek ürünlerin satış ve tanıtımını engelleyecek denetim mekanizmasının oluşturulması gerekmektedir. Kaldı ki reklamı yapılan her ürün herkes için uygun olmayabilir. Son söz olarak ; reklamın iyisi kötüsü olmaz, ama ilacın da reklamı olmaz. * KAMU İSKONTOLARI 14 Aralık 2004 tarihinde Çalışma ve Maliye Bakanlığı ve TEB arasında imzalanan Kamu İlaç Alım Protokolü ile ilaç firmalarınca kamuya %4-11 arasında ıskonto uygulamasına bağlanmıştır. Bunu takiben referans fiyat kapsamında olan ve eşdeğer ilaç uygulaması nedeniyle ilaçları referans fiyat üstünde kalan firmaların girişimleriyle ilaç fiyat düşüşleri ve ek kamu ıskontosu uygulanmaya başlanmıştır. İlaç firmalarınca Sosyal Güvenlik Kurumlarına verilen sözlerin yerine getirilmemesi nedeniyle eczane sermayelerinde büyük kayıplar yaşanmıştır. Gelinen noktada bazı ilaçlarda kamu ıskontosu oranları %50 varmıştır. Firmalarla devlet arasındaki alım fiyatı savaşında sürekli değişen takip edilemez ıskontolar yapılmakta ve Yeni İlaç Kararnamesi’nde de kamu ıskontosu ile eczacı zararı oluşmamasına yönelik bir düzenleme yapılmadığından hem ek ıskonto hem de ilacın eczaneye girerken depocu fiyatından ıskonto alması, devlete satılırken P.S.F üzerinden ıskonto yapılarak satılması arasındaki farkın %1,5-10 arasında olması nedeni ile kayıplar artarak devam etmektedir. Ayrıca firmalar kamuya ıskontoyu eczacının cebinden vermişlerdir. 15-16 Ocak’ta vazgeçilmez olduğunu düşünmemiz nedeniyle eylem yaptığımız peşin ıskontolarımız bazı firmalar tarafından %3 e düşürülmüş, bazıları tarafından tamamen kaldırılmıştır. Yani firmalar eczacıdan almış, Sosyal Güvenlik Kurumlarına vermiştir. Kamu ıskontosundan doğan kayıplar belgelenemediği için bu kayıplar muhasebesel anlamda kar ya da envanter olarak görülmekte eczaneler muhasebelerinde de büyük sıkıntılar yaşamaktadırlar. Kamu ıskontolarının yükünün bir kısmı bazı firmalar ıskonto sözünü yerine getiremeyecekleri için eczaneler tarafından karşılanmaktadır. SGK ve kamunun firmalardan alacağı ilaca karşılık olan kamu ıskontolarının takipçisi eczacı değildir. Kurum ıskontosu ilacı üreten veya ithal eden firma ile devlet arasında bir ilişkidir. Eczacı bunun hiçbir şekilde tarafı ve aracısı olmamalıdır. İlacın sosyal güvencesi olmayan vatandaşlara perakende satış fiyatı üzerinden, SGK ve kamuya indirimli fiyattan satılması; çift fiyatının olması kabul edilemez. İlaç fiyatı tek olmalı, hem devlete hem de kendi ödeyerek ilacını alan vatandaşa eczacı ilacı tek fiyat üzerinden vermelidir. Sosyal devlet olmanın gereği budur. Biz meslek yeminimizden hareketle herkese eşit hizmet vermek istiyoruz. İlaç sadece kamu için değil devletin tüm vatandaşları için ucuz ve ulaşılabilir olmalı, bu hizmeti sadece eczacılar vermeli ve hizmet verecek meslek grubu olan bizlerin kayıpları ortadan kaldırılarak sağlık hizmetinin sürdürülebilirliği sağlanmalıdır. * KATILIM PAYLARI Son yıllarda emekli vatandaşlarımızın maaşlarından kesilen katılım payları eczanelere sağlıklı olarak dönmekte ve teknolojinin tüm olanaklarına rağmen takip edilememektedir.Özellikle çok sayıda kurumla anlaşmalı olan eczanelerde katılım payı takibi tamamen olanaksız bir hale gelmiştir. Geçiş sürecinde eczanelerde, eczaneler için büyük önem taşıyan katılım paylarının şeffaf ve anlaşılır olarak eczanenin izleyeceği bir sistem benimsenmelidir. Devamında ise sorunun çözümü olarak eczanelerin kuruma fatura ettiği reçetelere ait katılım payları ilgili dönem fatura bedelleri ile birlikte blok olarak ödenmelidir. 22 Mart 2008 Cumartesi günü İzmir’de gerçekleşen Ege Eczacı Odaları toplantısında atölye çalışmalarına katkı veren tüm meslektaşlarımıza teşekkürlerimizi sunarız. EGE BÖLGESİ ECZACI ODALARI