çalışma hürriyetinin vazgeçilmez unsurudur ve köleliği yasaklamaktadır. Çalışma hürriyeti ile beraber bu ilke ilk Türk anayasası olan 1876 Kanun-i Esasi’den itibaren Türk anayasalarında yer almıştır. Yalnız angarya yasağı olarak da geçen zorla çalıştırma yasağı temel hak ve hürriyetlerin yer almadığı Türk Devletinin ilk anayasası olan teşkilatı Esasi’de yer almamıştır. Bu anlamda hukuki olarak uluslararası standartlara çok önceden ulaşıldığı söylenebilir. Anayasal güvence altına alınan çalışma özgürlüğünün temeli sözleşme yapma özgürlüğüdür. Buna göre taraflar sözleşmenin konusunu ve içeriğini serbestçe belirleyebilirler. Bununla birlikte genel bir hüküm olarak (tüm sözleşmelere uygulanabilir) Borçlar Kanunu sözleşme özgürlüğüne sınırlamalar ya da yasaklar getirmiştir. Kanunun 26. maddesine göre; “Kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkânsız olan sözleşmeler kesin olarak hükümsüzdür.” Dolayısıyla çalışmaya temel oluşturan iş sözleşmesi de bu zorunlu şarta uygun olarak yapılmalıdır. Eğer kanuni şartlara aykırı olarak çalışmak bir suç teşkil ediyorsa bunun yaptırımı ceza olarak ayrıca görülecektir. Bununla birlikte her hakkın özellikle de sosyal hakların kullanımının ödev getirdiği ilkesi doğrultusunda iş sözleşmesinin taraflara getirdiği ağır yükümlülüklerin çalışma özgürlüğü ve hakkı ile beraber bulunduğu unutulmamalıdır. Anayasada geçen çalışma hakkının kullanımını sınırlayan temel ilkelerden birisi de çalışma bakımından özel olarak korunan kimselerle iş sözleşmesi yapma yasağıdır. Anayasaya göre, “Kimse, yaşına, cinsiyetine ve gücüne uymayan işlerde çalıştırılamaz. Küçükler ve kadınlar ile bedenî ve ruhî yetersizliği olanlar çalışma şartları bakımından özel olarak korunurlar” (Madde 50). Anayasanın bu hükmü iş mevzuatında ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. 4857 sayılı İş Kanunun 71. maddesine göre onbeş yaşını doldurmamış çocukların çalıştırılması yasaktır. Ancak, ondört yaşını doldurmuş ve ilköğretimi tamamlamış olan çocuklar, bedensel, zihinsel ve ahlaki gelişmelerine ve eğitime devam edenlerin okullarına devamına engel olmayacak hafif işlerde çalıştırılabilirler. Yine, sanayiye ait işlerde onsekiz yaşını doldurmamış çocuk ve genç işçilerin gece çalıştırılması yasaktır. Kadınlarla ilgili olarak ise İş Kanunu Maden ocakları ile kablo döşemesi, kanalizasyon ve tünel inşaatı gibi yer altında veya su altında çalışılacak işlerde kadınların çalıştırılmasını yasaklamıştır. Kanunun mülga 85-87. maddelerinde ve Ağır ve Tehlikeli İşler Yönetmeliğinde ağır işlere yönelik önemli kısıtlamalar bulunmaktaydı. İş hukukunun önemli kaynaklarından biri olan toplu iş sözleşmeleri de belirli şartlarda iş sözleşmelerinin yapılmasını kısıtlayabilir. Toplu iş sözleşmeleri ile bazı durumlarda iş sözleşmesi yapılamayacağına ilişkin yasaklar getirilebilir. Örneğin belli sayının üstünde çırak, yabancı işçi ve kadın işçi çalıştırılamayacağı kararlaştırılabilir. Ancak bu yasakların emredici hükümlere, fırsat eşitliği ve kadın erkek eşitliği ilkelerine aykırı olmaması gerekir (Aktay, vd. 2009: 111). Sözleşme özgürlüğü ilkesini sınırlandıran durumlardan birisi de bazı hallerde işverene sözleşme yapma zorunluluğunun getirilmesidir. Anayasa devlete harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleriyle, malûl ve gazilerin korunması ve sakatların toplum hayatına intibaklarını sağlayıcı tedbirleri alınmasını sorumluluk olarak yüklemiştir (Madde 61). İş Kanunu 72