ŞİZOFRENİ ve DİĞER PSİKOZLAR

advertisement
ŞİZOFRENİ
ve
DİĞER PSİKOZLAR
Psikiyatri Anabilim Dalı
Psikotik bozukluk (psikoz):
Temel belirtileri düşünce bozukluğu (sanrı,
delusion) ve algı bozukluğu (varsanı,
hallucination) olan hastalık durumu.
Kişinin uyum ve işlev düzeyi ileri derecede
etkilenmiştir.
Gerçeği değerlendirme yetisi bozulmuştur.
Kişi durumunun farkında değildir (içgörü
yoksunluğu).
PSİKOTİK BOZUKLUKLAR
A. ORGANİK KÖKENLİ PSİKOZLAR
B. ŞİZOFRENİ ve DİĞER PSİKOZLAR
Organik ve Organik Olmayan Psikozlarda
Temel Farklar
Bunlarda genellikle sanrılar egodistoniktir.
Şizofreni de egosintoniktir.
Varsanılar organiklerde; dokunma, görme ve
koku varsanıları şeklindedir. Şizofreniklerde;
daha çok işitme varsanıları vardır.
A. ORGANİK KÖKENLİ PSİKOZLAR
1. Deliryum
2. Demans (bunama)
3. Amnestik Bozukluk
B. Şizofreni ve Diğer Psikozlar
1. Şizofreni
2. Şizofreniform Bozukluk
3. Şizoaffektif Bozukluk
4. Sanrısal Bozukluk
5. Kısa Psikotik Bozukluk
6. Katatoni
7. Tanımlanmamış Psikotik Bozukluklar
ŞİZOFRENİ
TANIM
 Kişinin olağan- alışılagelmiş düşünme
ve algılama biçimlerine yabancılaşması,
 Toplumdan soyutlanması; Kendi içine
kapanması (autizm) ile karakterize
ruhsal bir bozukluktur.
TARİHÇE
Morel “Dementia Praecox”,
Akıl Hastalıkları,1860
Kraepelin “Dementia Praecox”,
Sınıflama, 1896
Bleuler “schizo- phrenia” (us yarılması),
Dementia Praecox ve Şizofreniler Grubu, 1911
YAYGINLIK ve SIKLIK
Bir yıllık yaygınlık (prevalans): %1
Bir yıllık sıklık (insidans): %0,1- 0,7
Yaşam boyu hastalanma riski: %1
RİSK ETMENLERİ
Yaş: Genellikle 45 yaşın altında başlar.
Cinsiyet: Kadınlarda ve erkeklerde eşit oranda.
Sosyal sınıf: Alt sınıflarda yüksek oranda
görülür.
Evlilik: Evlilerin oranı toplum ortalamasının
altındadır.
Göç: Yakın zamanda göç etmişlerde daha sık.
Stres: Toplum ortalamasının üzerinde.
Doğum: Kışın yada ilkbaharda doğanlarda sık
ETYOLOJİ
A. BİYOLOJİK YAKLAŞIMLAR
B. PSİKODİNAMİK YAKLAŞIMLAR
C. EŞLİK EDEN BULGULAR
A. BİYOLOJİK YAKLAŞIMLAR
VARSAYIM: Şizofreni sinir sisteminin gelişimi
sırasında ortaya çıkan bir bozukluğun
sonucudur:
I. KALITIMSAL YATKINLIK
II. VİRAL ENFEKSİYONLAR
III. NÖROGELİŞİMSEL MODEL
IV. NÖRODEJENERATİF MODEL
V. GEBELİK ve DOĞUM KOMPLİKASYONLARI
I. KALITIMSAL YATKINLIK
Kalıtımsal ve çevresel etmenlerin farklı
ölçülerde rol oynadığı, değişik şizofreni alt
gruplarının olduğu varsayılmaktadır:
1. Aile araştırmaları
2. İkiz araştırmaları
3. Evlat edinme araştırmaları
4. Moleküler Genetik araştırmaları
I. KALITIMSAL YATKINLIK
1. Aile araştırmaları
Hastaların birinci derece akrabalarında
hastalığa yakalanma riski % 3-7
bulunmuştur.
Bu oran, toplum ortalamasının 5- 10 katıdır.
I. KALITIMSAL YATKINLIK
2. İkiz araştırmaları
Eş-hastalanma oranları
Çift yumurta ikizlerinde: %10- 15
Tek yumurta ikizlerinde: %40- 60
I. KALITIMSAL YATKINLIK
3. Evlat edinme araştırmaları
Hastaların çocukları, sağlıklı ailelerin
yanında yetişseler de daha sık
hastalanmakta;
Şizofreni tanısı alan evlatlıkların biyolojik
akrabalarında, şizofreni spektrum
bozukluğu daha yüksek oranlarda
I. KALITIMSAL YATKINLIK
4. Moleküler Genetik araştırmaları



En az iki kuşak boyunca hastalığı gösteren
ailelerde, 5. kromozom üzerinde şizofreniye
neden olabilecek bir lokusun varlığı.
11.18.19. kromozomlar ve X kromozomu da
şizofreni ile ilişkili olabileceği ileri
sürülüyor.
Genetik geçişin “çok genli, çok etkenli”
olduğu düşünülmektedir.
II. VİRAL ENFEKSİYONLAR



DNA üzerinde etkili olan virüslerin rolü
üzerinde durulmaktadır.
Özellikle gebeliğin 2. trimesterinde geçirilen
viral enfeksiyonların riski artırdığı sanılıyor.
Kış sonu-ilkbahar başlangıcında doğan
çocuklarda şizofreni riski daha fazladır.
(Viral enfeksiyon riski bu dönemde arttığı
için)
III. NÖROGELİŞİMSEL MODEL
İntrauterin dönemde ve ileri dönemde
şizofreni ortaya çıkar denmektedir.
Pre, peri ve postnatal komplikasyonlar ile
şizofreni görülme sıklığı artar.
Ortaya çıkan bir stresle nöron hücreleri
kökünden yok edilmektedir(glutamat
↑,anoksi, Ca++ ↑).
IV. NÖRODEJENERATİF MODEL
Yıkımlarla, ataklarla gider ve 5 yıl gibi bir
süreç ten sonra (-) belirtilerin daha hakim
olduğu sabit bir gidiş gösterir.
Her atak toksik bir tablodur. İlk atak en az
yıkımın olduğu ve ilaca direncin en fazla
olduğu ataktır
V. GEBELİK ve DOĞUM KOMPLİKASYONLARI
Gebelik ve doğum sırasında bebeğin
oksijensiz kalmasının; limbik sistem,
serebral korteks ve bazal ganglionları
etkileyerek şizofreni riskini artırdığı
düşünülmektedir.
B. PSİKODİNAMİK YAKLAŞIMLAR
VARSAYIM
Erken çocukluk dönemindeki örseleyici
yaşantıların ve aile içi etkileşimin
şizofreniye yatkınlık oluşturduğu
savunulmaktadır:
B. PSİKODİNAMİK YAKLAŞIMLAR
Annenin aşırı gerginliği, şizofreniye yatkın
bir benlik (ego) oluşturur. Sullivan
Bebeğin anneyle yeterli ve tutarlı bir
sembiyotik ilişki kuramaması şizofreniye
yatkınlık yaratır. Mahler
B. PSİKODİNAMİK YAKLAŞIMLAR
Anne ve baba tarafından çocuğa ikili (zıt)
iletilerin verilmesi şizofreniye yatkınlık
yaratır. Bateson
Ana- babadan birinin aşırı baskın ve
saldırgan öbürünün edilgen ve bağımlı
olduğu ailelerin çocuklarında şizofreniye
yatkınlık. Lidz
B. PSİKODİNAMİK YAKLAŞIMLAR
DUYGU DIŞA VURUMU yüksek ailelerde
şizofreninin daha sık yinelediği savlanıyor.
C. EŞLİK EDEN BULGULAR
VARSAYIM
Farklı inceleme bulguları veren birden fazla
şizofreni alt tipi vardır.
C. EŞLİK EDEN BULGULAR
1. BEYİN GÖRÜNTÜLEME ÇALIŞMALARI
Bilgisayarlı Beyin Tomografisi (BBT) ve
Manyetik Rezonans (MR) bulguları:
Şizofrenik hastaların beyninde yan
ventriküller genişlemiştir.
Pozitron Emisyon Tomografisi (PET):
Şizofrenik hastalarda frontal bölge kan
akımında ve glikoz tüketiminde azalma var.
C. EŞLİK EDEN BULGULAR
2. BİYOKİMYA ARAŞTIRMALARI
Mezolimbik- mezokortikal sistemde
dopamin yolakların etkinliğinde artış.
Serotonin etkinliğinin baskılayan bir
antipsikotik olan klozapin ile dirençli
şizofreni tedavisinde iyi sonuç alınmakta.
Benzodiazepinler, MSS’de inhibisyon yapan
GABA’nın etkinliğini artırarak
antipsikotiklerin etkisini güçlendirir.
BAŞLANGIÇ
Genellikle ergenlik ya da erken erişkinlik
döneminde başlar.
Erkek: 15-25;
Kadın: 25- 35 yaş daha sık
Akut ya da sinsi başlayabilir.
KLİNİK BELİRTİLER
Genellikle sıra dışı, tuhaf, alışılmadık
görünüş ve davranışlarıyla dikkati çekerler.
Kendilerine olan ilgi ve bakımları azalmıştır.
Genellikle içe kapanmışlardır.
KLİNİK BELİRTİLER
A. Bilinç ve Yönelim
Bilinç açıktır. Zaman, kişi ve yer yönelimi
yerindedir.
B. Dikkat ve Bellek
Dış dünyadan kopmasına bağlı olarak
dikkatin yoğunlaştırılmasında yetersizlik
görülebilir. Dikkat yetersizliği ve ilgi
azlığına bağlı olarak bellek zayıflığı
bulunabilir.
KLİNİK BELİRTİLER
C. Düşünce ve Konuşma
Düşüncenin süreci ve içeriği bozulur.
I. Düşünce süreci (yapısal düşünce)
bozuklukları
1. Negatif yapısal düşünce bozukluğu
2. Pozitif yapısal düşünce bozukluğu
Yapısal düşünce bozuklukları
1. Negatif yapısal düşünce bozukluğu:
Konuşma azalmıştır; sorulara kısa,
somut ve ayrıntısız yanıtlar verir,
bazı soruları yanıtsız bırakır.
Yapısal düşünce bozuklukları
2. Pozitif yapısal düşünce bozukluğu
Daha çok akut şizofrenide görülür
a. Basınçlı konuşma
Kendiliğinden konuşma miktarı çok
artmıştır
b. Çağrışım çözüklüğü (raydan çıkma)
Bir konudan bununla kısmen ilişkili yada
tümüyle ilgisiz bir başka konuya atlayarak
konuşma
2. Pozitif yapısal düşünce bozukluğu
c. Enkoherans (sözcük salatası)
Dilbilgisi kurallarının ihmal edildiği,
tümüyle anlaşılmaz bir konuşma
d. Neolojizm
Tümüyle uydurma ve anlamsız
sözcüklerle konuşma
2. Pozitif yapısal düşünce bozukluğu
e. Mantıksızlık
Mantık kurallarına uymayan çıkarımlar
yapılır (kuş- uçak)
f. Klang çağrışım (uyaklı konuşma)
Ses benzerliklerinin yönlendirdiği konuşma
g. Bloklar
Düşüncenin akışının kesintiye uğraması
2. Pozitif yapısal düşünce bozukluğu
h. Ekolali
Kendisine söylenen sözleri olduğu gibi
yinelemesi
i. Perseverasyon
Sözcük, düşünce ve konuları ısrarla
yinelemesi
II: Düşünce İçerik Bozuklukları
SANRI (hezeyan, delusion)
Gerçeğe uygun olmayan, yanlış düşünce
ve inançlar:
Kötülük görme (perseküsyon) sanrıları
Kıskançlık (aldatılma) sanrıları
Büyüklük (megalomanik) sanrıları
Aşk (erotomanik) sanrıları
SANRILAR
Suçluluk- günahkarlık sanrıları
Dinsel (mistik) sanrılar
Somatik (bedensel) sanrılar
Referans (alınma) sanrıları
Kontrol edilme sanrıları
Düşünce okunması, yayımlanması,
düşünce çalınması (bizaare sanrılar)
KLİNİK BELİRTİLER
D. Soyut düşünme yetisi
Soyutlama yeteneğinin bozulması, deyimleri,
atasözlerini ve mecazları anlama güçlüğü
E. Gerçeği değerlendirme yetisi
Düşlem ve gerçeği ayırt etmede güçlük
F. Algılama
Varsanı: Uyaransız algılama
Yanılsama: Uyaranı yanlış algılama
KLİNİK BELİRTİLER
G. Duygulanım
Duygulanımda kısıtlılık,küntleşme,düzleşme
Uygunsuz duygulanım
Zevk alamama (anhedoni)
Toplumsal geri çekilme
KLİNİK BELİRTİLER
H. Davranışsal etkinlik
Dürtü ve enerji yitimi.
İnisiyatif yetersizliği.
Yineleyici-kalıplaşmış devinimler (stereotipi).
Donmuş gibi aynı durumda kalma (katatoni)
Taşkınlık, saldırganlık.
KLİNİK BELİRTİLER
ŞİDDET
Şiddet davranışı toplum ortalamasının 6
katıdır.
Bu oran Alkol ve madde bağımlılığında
daha yüksektir.
KLİNİK BELİRTİLER
ÖZKIYIM (İNTİHAR)
Özkıyım oranı toplum ortalamasının
20 katıdır.
Hastaların %40’ı özkıyım girişiminde
bulunur ve
%10’u yaşamını bu şekilde yitirir.
ŞİZOFRENİ TANI ÖLÇÜTLERİ (DSM-V)
A. Karakteristik belirtiler: Bir aylık bir sürenin
önemli bölümünde aşağıdakilerden 2 ya da
daha çoğunun bulunması:
1. Sanrılar
2. Varsanılar
3. Dezorganize (dağınık-anlamsız) konuşma
4. Belirgin dezorganize ya da katatonik
davranış
5. Negatif belirtiler: duygusal küntlük,
düşünce içeriğinin yoksullaşması ya da
istem yokluğu
ŞİZOFRENİ TANI ÖLÇÜTLERİ (DSM-V)
B. Toplumsal/ mesleksel işlev bozukluğu
İş, kişiler arası ilişkiler ya da kendine bakım
gibi önemli işlevsellik alanlarından birinde ya
da daha çoğunda, hastalık öncesine göre
belirgin bozulma.
C. Süre
Belirtiler en az 6 aydır sürüyor olmalı.
ŞİZOFRENİNİN KLİNİK TİPLERİ(DSM-IV)
1. Paranoid tip
2. Dezorganize tip
3. Katatonik tip
4. Ayrışmamış tip
5. Rezidüel tip
6. Basit tip
GİDİŞ ve SONLANIŞ
Şizofreni genellikle süregen giden ve yeti
yitimine yol açan bir hastalıktır.
Son 30 yılda yapılan çalışmaların sonuçları:
Hastaların %60’ı tam ya da belirgin düzeyde
iyileşmekte;
Geri kalan bölümü ise anlamlı düzelme
göstermemektedir.
OLUMLU GİDİŞ GÖSTERGELERİ
 Başlangıcın (+) belirtilerle olması
 Ortaya çıkmasında stres etkeninin varlığı
 Katotonik ve şizoaffektif türler daha iyi
prognoz gösterir
 Hastalık öncesi toplum, iş ve seks yaşamına
göreceli daha iyi uyum yapmış olması
 Aile ortamında duygu dışavurumunun düşük
oluşu
 Gelişmekte olan ülkelerde prognoz daha
iyidir.
OLUMSUZ GİDİŞ GÖSTERGELERİ
 Erken yaşta başlaması
 Hastalık öncesi belirgin şizoid ya da şizotipal
oluşu
 Belirtilerin sinsi ve yavaş ortaya çıkışı
 Negatif belirtilerin baskın olması.
 Ailede kalıtımsal yüklülük
 Ailede duygu dışavurumunun yüksek oluşu
SAĞALTIM
Her hasta biyolojik, ruhsal ve toplumsal
(biyopsikososyal) boyutlarıyla ele alınmalı ve
değerlendirilmelidir.
Sağaltımda hekim, hasta ve hasta
yakınlarının işbirliği esastır.
SAĞALTIM
Şizofreni sağaltımı uzun süren ve özveri
isteyen bir süreçtir.
Aşırı iyimserliğe kaçmadan, bir umudun canlı
tutulmasına özen gösterilmelidir.
ŞİZOFRENİFORM BOZUKLUK
İlk kez 1939’da Langfeld tarafından
tanımlanmıştır.
Amerikan psikiyatri terminolojisine 1980’de
DSM-III ile girmiştir.
ŞİZOFRENİFORM BOZUKLUK
Şizofreninin bütün belirtileri bulunur; ancak
belirtilerin en az 1 ay en fazla 6 ay sürmesi
gerekir.
SIKLIK: Şizofreni sıklığının yarısı kadardır
SAĞALTIM: Psikotik belirtiler antipsikotik
ilaçlarla 3-6 ayda düzelir.
ŞİZOAFFEKTİF BOZUKLUK
Tipik şizofreni belirtileri ve tipik mani ve/veya
depresyon belirtilerinin birlikte bulunduğu,
sıklıkla ergenlik döneminde ve akut başlayan
bir hastalıktır (Kasanin, 1933)
Klinik seyri şizofreniden daha iyi,
duygudurum bozuklarından daha kötüdür.
ŞİZOAFFEKTİF BOZUKLUK TANI ÖLÇÜTLERİ
(DSM-V)
Aralıksız süregiden bir hastalık dönemi
sırasında şizofreni A tanı ölçütlerini (sanrı,
varsanı, dezorganize düşünce ve davranış)
karşılayan belirtilerle eşzamanlı olarak
manik, depresif ya da mikst bir atağın
bulunması.
ŞİZOAFFEKTİF BOZUKLUK TANI ÖLÇÜTLERİ
(DSM-V)
Hastalığın aynı dönemi sırasında,
en az 2 hafta boyunca,
belirgin duygudurum belirtilerinin eşlik
etmediği,
varsanıların ve sanrıların bulunması.
ŞİZOAFFEKTİF BOZUKLUK TANI ÖLÇÜTLERİ
(DSM-V)
Hastalığın aktif ya da rezidüel
dönemlerinin önemli bir bölümünde
duygudurum bozukluklarının tanı
ölçütleri bulunur.
TİPLERİ:
I. Bipolar tip: Manik yada mikst atak
II. Depresif tip: Major depresif ataklar
SANRISAL (PARANOİD) BOZUKLUK
Temel belirtisi, ısrarlı ve sürekli bir yada
daha fazla sayıda sanrının varlığıdır.
Varsanılar bulunsa bile belirgin değildir.
Geçmişte “paranoya” yada “paranoid
bozukluk” diye adlandırılmıştır.
SANRISAL (PARANOİD) BOZUKLUK
“Paranoya” sözcük olarak “usdışı”
anlamına gelir.
İlk kez 1863’de Kahlbaum tarafından
tanımlandı.
Freud 1890’larda paranoyada yadsıma
ve yansıtma düzeneklerinin
işlediğini öne sürdü.
SANRISAL (PARANOİD) BOZUKLUK
Sanrısal Bozukluk terimi 1987’de
DSM-III-R ile psikiyatri literatürüne girdi;
böylece karışıklığa yol açan “paranoid”
terimi terk edilmiş oldu.
BAŞLANGIÇ: Genellikle orta ve geç
erişkinlik dönemlerinde (40 yaşları)
ortaya çıkar.
SANRISAL (PARANOİD) BOZUKLUK
YAYGINLIK: Yüzbinde 25-30 arasındadır.
RİSK ETMENLERİ: Göç edenlerde ve
duyusal bozukluğu (işitme) olanlarda
daha yaygındır.
SANRISAL (PARANOİD) BOZUKLUK
Düşmanlık görme sanrılarının baskın olduğu
tip erkeklerde, somatik ve erotomanik tipler
kadınlarda daha sık görülmekle birlikte K/E
oranı genelde eşittir.
Kıskançlık sanrılarının olduğu tipte E/K oranı
2-4 kat olabilmektedir.
Duyusal bozukluklar özellikle sağırlık bu
bozukluk için risk etmeni olarak
bulunmuştur.
SANRISAL BOZUKLUK TANI ÖLÇÜTLERİ
(DSM-V)
En az 1 ay süren, gerçek yaşamda
görülebilecek türden, sanrıların
bulunması (izlenme, aldatılma, hasta
olduğuna inanma gibi)
Şizofreni A tanı ölçütleri hiçbir zaman
karşılanmamıştır
SANRISAL BOZUKLUK TANI ÖLÇÜTLERİ
(DSM-V)
Sanrı(lar)ın etkisi ve uzantıları dışında
işlevsellik belirgin olarak bozulmamıştır
ve davranışlarda tuhaflık yoktur.
SANRISAL BOZUKLUK TANI ÖLÇÜTLERİ
(DSM-V)
Sanrılarla birlikte duygu durum atakları
da ortaya çıkmışsa da, bunların toplam
süresi sanrısal dönemlerin süresine göre
daha kısadır
SANRISAL BOZUKLUK TİPLERİ
Erotomanik (aşk- şehvet) tip:
Uzaktan sevildiğine inanma
Grandiyöz (büyüklük) tip:
Çok değerli, güçlü, bilgili, özel biri
olduğuna, kutsal bir güç yada ünlü bir
kişiyle ilişkisi olduğuna inanma
SANRISAL BOZUKLUK TİPLERİ
Kıskançlık (aldatılma) tipi:
Cinsel partnerinin onu aldattığına
İnanma
Kötülük görme (perseküsyon) tipi: En sık
görülen sanrı tipidir.
Kendisine (yada bir yakınına) bir şekilde
kötü niyetli davranıldığına inanma
SANRISAL BOZUKLUK TİPLERİ
Somatik (bedensel) tip:
Fiziksel kusurunun yada hastalığının
olduğuna ilişkin sanrılar
Mikst (karışık) tip:
Yukardaki tiplerden birden fazlasına uyan
sanrıların bulunması
Belirlenmemiş tip
SANRISAL (PARANOİD) BOZUKLUK
GİDİŞ ve SONLANIM:
Hastaların uzun süreli izlenmeleri sonucunda: %50’sinde
düzelme
%20’sinde belirtilerde azalma
%30’unda değişme yoktur
Stabil seyirli olduğuna inanılmaktadır. %25’inden azı şizofreni,
%10’undan azı DDB tanısı alır.
Hastalanmadan önceki mesleki, sosyal ve işlevsel uyumun iyi
olduğu, kadın, 30 yaşından önce ve ani başlayan, tetik çeken
stresörlerin tanımlanabildiği vakaların iyi prognozlu olduğu
kabul edilir.
Grandiyöz ve kıskançlık tiplerine göre diğerlerinde prognoz daha
iyidir.
SAĞALTIM:
Antipsikotik ilaçlar
Psikoterapi
KISA PSİKOTİK BOZUKLUK TANI ÖLÇÜTLERİ
(DSM-V)
A. Aşağıdaki belirtilerden en az birinin varlığı:
1. Sanrılar
2. Varsanılar
3. Dezorganize konuşma
4. İleri derecede dezorganizekatatonik davranış
Not: Kültürel özellik gösteren bir tepki ise
değerlendirilmez.
KISA PSİKOTİK BOZUKLUK TANI ÖLÇÜTLERİ
(DSM-V)
B. Bir atağın süresi en az 1 gün olmalı fakat 1
aydan daha kısa sürmelidir ve hastalık
öncesi işlevsellik düzeyine dönüş tam olur.
KISA PSİKOTİK BOZUKLUK TANI ÖLÇÜTLERİ
(DSM-V)
C. Bu bozukluk psikotik özellikler gösteren
duygudurum bozukluğu, şizoaffektif
bozukluk yada şizofreni olarak açıklanamaz
ve bir maddenin ya da genel bir tıbbi
durumun doğrudan fizyolojik etkilerine
bağlanamaz.
KISA PSİKOTİK BOZUKLUK TİPLERİ
Belirgin stres etmen(ler)i olan
(kısa reaktif psikoz):
O kültürde hemen herkes için tek başına ya
da topluca yaşandığında belirgin stres
etmeni olan olaylara tepki
Belirgin stres etmen(ler)i olmayan:
Belirgin bir stres etmeni olmaksızın ortaya
çıkmışsa
KATATONİ TANI ÖLÇÜTLERİ (DSM-V)
Klinik görünüme aşağıdakilerden 3’ü veya daha
fazlası hakimdir.
1.Stupor
2.Katalepsi
3.Balmumu esnekliği
4.Konuşmazlık(mutizm)
5.Negativizm
6.Postür alma
7.Yapma davranış (manyerizm)
8.Basmakalıp davranışlar
9.Ajitasyon
10.Yüzünü buruşturma
11.Ekolali
12.Ekopraksi
TANIMLANMAMIŞ PSİKOZLAR (DSM-V)
Süre giden duyma varsanıları
Duygudurum dönemlerinin belirgin olarak
örtüştüğü sanrılar
Eşik altı psikoz sendromu
Sanrılı bozukluğu olan kişinin eşinde sanrısal
belirtiler
Download