Türkiye`de Transfer Fiyatlandırması: Mükellefler Hazırlıklı

advertisement
Türkiye’de Transfer Fiyatlandırması: Mükellefler Hazırlıklı Olmak İçin Ne Yapmalı?
Dr. Özgür Toros
Türkiye’de transfer fiyatlandırması uygulaması 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 13.
Maddesi ile “Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı” adı altında ve 1
Ocak 2007 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 5 Temmuz 2007 tarihinde yayınlanan “Transfer
Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı Hakkında Genel Tebliğ Taslağı” henüz
resmi olarak kesinleşmemiş olmakla birlikte, konuya ilişkin oldukça kapsamlı açıklamalar
içermektedir.
Bütün bu resmi yayınlara ve bunlara dayanarak yazılmış akademik ve akademik olmayan
yorumlara rağmen Türkiye’de birçok mükellef halen yürürlükteki şekliyle transfer
fiyatlandırması kuralları çerçevesinde nasıl davranması gerektiği konusunda şüphededir. Bu
konuda mükelleflerin mevcut kurallara uymak için neler yapmaları gerektiğini özet olarak
aşağıda toparlayalım.
1) İlişkili Kişilerle Olan İşlemlerin Belirlenmesi
Transfer fiyatlandırması konusunda hazırlıklı olmak isteyen mükelleflerin ilk yapacakları şey
ilişkili kişilerle olan işlemlerinin dökümünü çıkartmak olmalıdır. Bunu yaparken de ilişkili
kişiler arasında olan işlemlerde klasik mal ve hizmet alım/satım işlemleri formatının dışında
fikir yürütmek gerekmektedir. Mesela gayr-i maddi hak kullanımı oldukça sıklıkla göz
önünden kaçan bir transfer fiyatlandırması konusudur. Yani A firmasının kendi finansmanı
ile geliştirdiği bir gayr-i maddi hakkı ilişkili B firmasına karşılık almadan kullandırması
emsallere uygunluk ilkesine aykırı bir durum teşkil etmektedir. Ancak A ve B firmaları
arasında bir lisans anlaşması olmaması durumunda gözden kolayca kaçtığı için sıkça rastlanan
bir durumdur. Öte yandan, arada bir lisans anlaşmasının olmaması iktisadi olarak bedeli
ödenmemiş bir hak kullanımı olmadığı anlamına gelmez ve dolayısıyla söz konusu transfer
fiyatlandırması sorununu gidermez. Başka bir örnek olarak da A firmasının ilişkili B
firmasına borç verdiği bir durum düşünülebilir. A firması bu borcun faizini emsallere
uygunluk ilkesine uygun faizin altında tutarsa efektif olarak B firmasına gelir aktarıyor
olacaktır. Görüldüğü gibi, ilişkili kişilerle olan işlemlerin dökümünü yaparken mükellefler
olaya geniş bir bakış açısıyla yaklaşmak durumundadırlar. Bu konuda yardıma ihtiyacı olan
mükelleflerin bu aşamada da profesyonellerden yardım almalarında bir sakınca yoktur.
İlişkili kişilerle olan işlemlerin belirlenmesi esnasında söz konusu işlem hacimlerinin de
belirlenmesi firmanın karşı karşıya bulunduğu transfer fiyatlandırması riskinin boyutlarının da
belirlenmesinde yardımcı olacaktır. Çünkü emsallere uygunluk prensibine uygun olmayan
ilişkili kişi işlemlerinin hacmi arttıkça firmanın transfer fiyatlandırması riski de artacaktır.
Örneğin A firmasının ilişkili kişi işlem hacminin 1.000.000 YTL, B firmasının ise 50.000
YTL olduğunu ve her iki durumda da işlemlerin emsallere uygunluk prensibine uygun
olmadığını varsayalım. Öte yandan, her iki firma için de yapılan transfer fiyatlandırması
analizi sonunda emsallere uygunluk prensibi doğrultusunda %50’lik bir düzeltme yapılacağını
düşünelim. Kurumlar vergisi oranı %20 olduğuna göre, bu durumda A firmasına yapılacak
düzeltmenin getireceği ek vergi yükü 1.000.000 YTL x %50 x %20 = 100.000 YTL, benzer
bir düzeltmenin B firmasına getireceği ek vergi yükü ise 50.000 YTL x %50 x %20 = 5.000
YTL olarak hesaplanacaktır. Ancak, bu basitleştirilmiş hesaba ödenecek cezalar dahil
değildir.
Kısaca ilişkili kişilerle yapılan işlemlerin ve bu işlemlere ilişkin hacimlerin belirlenmesi hem
firmanın karşı karşıya olduğu transfer fiyatlandırması riskinin boyutlarını gözler önüne
serecek, hem de bu konuda hazırlıklı olmak için gerekli olan ilk adımın atılmasını
sağlayacaktır.
2) Fonksiyon ve Risk Analizi Yapılması
İlişkili kişilerle olan işlemlerinin belirlenmesinden sonra atılacak ikinci adım bu işlemleri
kapsayacak şekilde bir fonksiyon ve risk analizinin yapılmasıdır. Fonksiyon ve risk
analizinden anladığımız söz konusu işlemlere taraf olan kurumların tam iktisadi portrelerinin
çıkartılması ya da daha teknik tabirle üstlendikleri fonksiyon ve aldıkları risklerin dökümünün
yapılmasıdır. İyi yapılmış bir fonksiyon ve risk analizini okuyan bir okuyucu, firmanın
faaliyeti veya içinde bulunduğu endüstri hakkında hiç bir şey bilmese dahi firmanın tam
olarak ne yaptığını ve ilişkili kişilerle operasyonları sırasında faaliyet ve risk dağılımının nasıl
olduğunu kesin olarak anlayabilmelidir. İyi yapılmış bir fonksiyon ve risk analizinin firmanın
faaliyetinde ve içinde bulunduğu iktisadi ortamda büyük ve önemli değişiklikler olmadığı
sürece ve dikkatlice güncellenerek birkaç yıl kullanılabilmesi mümkündür. Dolayısıyla bu
konuda mükellef tarafından işin başından harcanan emek boşa gitmemiş olacaktır. Öte
yandan, ekonomik analiz bu fonksiyon ve risk analizine bağlı olduğu için bu analiz
yapılmadan bir sonraki adım olan ekonomik analizi tatbik etmek mümkün olmayacaktır.
Fonksiyon ve risk analizinin doğru yapılması sonraki adımların doğru atılabilmesi açısından
da büyük önem taşımaktadır. Yanlış veya özensiz yapılmış bir fonksiyon ve risk analizinin
firmaya getireceği ciddi kaynak maliyetleri vardır. Örneğin, yapılan fonksiyon analizi
sonucunda söz konusu firmanın dağıtımcı (“distributor”) kabul edildiğini ancak firmanın
gerçek sınıflandırmasının bir satış temsilcisi (“sales agent”) olması gerektiğini varsayalım.
Dahası, firmanın ilişkili kişi ile yaptığı işlem için dış emsal aranmak durumunda kalındığını
düşünelim. Bu yanlış fonksiyon ve risk analizi doğrultusunda aslında satış temsilcisi firma
için dağıtımcılar arasından karşılaştırabilir şirket aranacak ancak tespit edilen emsaller
doğrultusunda oluşturulacak fiyat emsallere uygunluk prensibine uygun olmayacaktır.[1]
Dolayısıyla, doğru emsal fiyatın tespiti için satış temsilcileri arasından yeni bir
karşılaştırılabilir şirket tespitine gidilmesi gerekecek, bu da firmaya ciddi oranda ek kaynak
maliyetleri getirecektir.
3) Ekonomik Analiz Yapılması
Bir transfer fiyatlandırması raporunun en son adımı da ekonomik analizdir. Bu adımda
yukarıda değindiğimiz gibi yapılan fonksiyon ve risk analizi çerçevesinde uygulanacak
transfer fiyatlandırması metodu seçilir, ilişkili işlemler için emsal tespiti yapılır ve bu
emsallerle dayanarak uygulanacak transfer fiyatları hesaplanır. Emsal tespiti firmanın
ilişkisiz kişilerle olan işlemleri (iç emsal) ya da ne firmayla ne de birbirleriyle ilişkisi olan
kurumların finansal verileri (dış emsal) araştırılarak yapılabilir. Emsal tespiti fonksiyon
bazında yapıldığı için karşılaştırılabilir firmalar inceleme altındaki firmanın rakibi olmak
zorunda değildir. Örneğin, inceleme altındaki A firmasının ilaç dağıtımcısı olduğunu ve
ilişkili B firmasına muhasebe hizmeti verdiğini varsayalım. Bu durumda A firmasının B
firmasına verdiği ilişkili hizmetin emsalleri ilişkisiz ilaç dağıtımcıları arasından değil, ilişkisiz
kurumlara muhasebe hizmeti veren firmalar arasından aranacaktır. İç emsallerin
bulunamadığı ya da yetersiz kaldığı durumlarda dış emsal aramasında hangi veri tabanlarının
kabul edileceği ya da edilmeyeceği konusunda şu ana kadar Mali İdare tarafından detaylı bir
yönlendirme bulunmamaktadır. Dolayısıyla şu an dış emsal aramaları OECD prensipleri
çerçevesinde ve genelde Avrupa bazlı veri tabanları vasıtasıyla yapılmaktadır ve Mali İdare
tarafından aksi yönde bir yönlendirme olana dek böyle yapılmaya devam edilecektir. Tabi ki
bu tip bir analiz yerli emsallerle desteklenmesi durumunda çok daha ikna edici olmaktadır.
Ancak yerli emsallerin tespiti şu anda yerli veri tabanlarının henüz gelişmemiş olması
nedeniyle hemen hemen olanaksız durumdadır.
Sonuç olarak ; transfer fiyatlandırması konusunda hazırlıklı olmak isteyen mükelleflerin
yapması gereken şeyler ilişkili kişilerle olan işlemlerinin belirlenmesi, kapsamlı bir fonksiyon
ve risk analizi yapılması ve son olarak da ekonomik analiz yapılmasıdır. Bütün bu
aşamalarda oluşturulan belgeler ve hesaplamalar sonrası için ispat edici kağıtlar olarak
saklanmalıdır. Yukarıda değindiğimiz adımları atan ve ilişkili kişiler ile gerçekleştirdikleri
işlemlerini açık ve test edilebilir şekilde doğru olarak yapılandıran mükelleflerin işi sonraki
yıllarda çok kolaylaşacaktır. Çünkü yapmaları gereken tek şey, firmanın faaliyetinde ve
içinde bulunduğu iktisadi ortamda büyük ve önemli değişiklikler olmadığı sürece, fonksiyon
ve risk analizini ve emsal seçimini güncellemek olacaktır. Dolayısıyla baştan bu konuda
harcanacak emek ve zaman sonrasında kanunlara uymanın rahatlığı ve sınırlı kaynakların
tasarrufu olarak mükellefe geri dönecektir.
[1] Dağıtımcı ve satış temsilcilerinin üstlendikleri fonksiyonlar ve aldıkları riskler farklı
olduğu için normal piyasa şartları içinde ortalama kârlılıkları da farklı olacaktır.
Download