ATTİLA İLHAN-BEN SANA MECBURUM GEÇMİŞTEN GELECEĞE VATAN SEVGİSİ Attila İlhan’nın ‘Mustafa Kemal’in Sofrası’ şiiri bana millet sevgisini, dayanışmayı, toplumda yer alan ortak yönleri, birlik ve beraberlik kavramlarını çağrıştırdı. Bu kavramlara ek olarak, bu şiirin gerçek yaşamın bir yansıması olduğu kanısındayım. Bu kanıya,‘’buğday konuşacağız, ağrı çobanları sizi de beklerim.’’(sayfa 80) mısrasından vardım. Birinci sekizlikte şiir kişisi, insanları dış görünüşlerini önemsememeleri gerektiğini dile getirterek bana sofradaki konulardan birinin barış, diğerinin ise buğday olduğunu çağrıştırmıştır.Bunun yanı sıra bu sekizlikte şiir kişisinin halkı sofraya gelmeleri için çağırması dikkatimi çekmiştir. İkinci yedilikte, halkın tüm umut ve hayallerini yitirdikleri anlatılmak istenmiş olabilir. Şiir kişisi ise halkı yeniden canlandırmaya çabalamaktadır.Şiir kişisinin bu tutumu bende dayanışma ve yardımseverlik duygularını uyandırdı. Sofradaki dostluk ortamında, her şeyin yoluna gireceğinin belirtildiğini düşünüyorum. Ülkedeki bazı problemlerin birlik ve beraberlikle çözüme kavuşacağı okuyucuya akıcı bir dille ifade edilmiştir. Üçüncü sekizlik ve dördüncü on üçlükte halkın durumu anlatılmaktadır. Halkın sürekli olarak etkin bir şekilde çalıştığı belirtilmiştir.Vatanlarının gelişip, kalkınması uğruna her şart ve şekilde çalışıp,emek gösteren insanlar betimlenmiştir.Ancak bu noktada şunu fark ettim ki, üzülerek belirtmek gerekirse, günümüz halkı maalesef bu mentaliteyle hareket etmemektedir.Her birey kendi çıkarlarını düşünmektedir.Bu da, ülkenin gelişip,kalkınmasını yavaşlatmaktadır. Beşinci on dokuzlukta anlatıcı, Ragıp üzerinden okumanın ülkeyi geliştireceğini anlatmıştır. Ülkenin sadece halkın birleşmesi ile kurtulacağını belirtmek isteyen şiir kişisi halkı uyarmaktadır. Geçmiştede eğitimin öneminin açıkça vurgulandığını bu dizelerden çıkartabilmek mümkün. Son on ikilikte ise, şiir kişisi tüm halkı Mustafa Kemal’in sofrasına çağırmaktadır. Sofrada tüm halkın olmasını istemekte ve yalnızca bu sayede memnun olacağını belirtmiştir.Şiir kişisinin bu duruşu bende millet sevgisi,yardımlaşma,birlik ve beraberlik gibi kavramlar çağrıştırdı. Bu şiirde gözüme en çok tekrar edilen söz öbekleri ilişti. Bu söz öbeklerinin bazı değerleri temsil ettiğini düşünüyorum. Örnek vermek gerekirse,’buğday konuşacağız’’ sözü sıkça kullanılmakta ve ortak kararlar ile beraberliği temsil ettiği fikrindeyim. Bu ifade gelecekte iyi günlerin olacağını gösterebilir. Kalkınma ve halkın birleşerek yeni bir sistemin kurulması gerektiğini ifade eden bu dize, okura milli birlik ve beraberliğin sağlanarak ülke genelini bir araya getirme mesajını iletmek istemiş olabilir. Diğer bir söz öbeği ise,‘’Sofraya buyurun sofraya’’ ifadesi de şiirde çokça yer alan bir dizedir. Geleceğe yönelik adımların atılması gerektiği anlatılmıştır. Bu söz öbeklerinin yanı sıra, şiirde bazı anahtar sözcüklerin olduğunu düşünüyorum. Örneğin, mutlaka sözcüğünün gereklilik bildirdiğini, buğday sembolik bir anlatıma sahip olup umut, üretim ve kalkınmayı simgelediği çağrışımlarında bulundum. Bunlara ek olarak, ışık kelimesi ülkenin gelişimini ve aydınlatılmasını ifade etmekte olup, Kuvayı milliye sözcüğü de halkın birlik ve beraberlik içinde olması gerektiğini belirttiği kanısındayım. Attila İlhan’ın bu şiir kitabını okuduğumda şairin dilbilgisi kurallarını uygulamadığını fark ettim. Bunun da şairin üslubuyla ilgili olduğunu düşünüyorum. Serbest şiir anlayışıyla yazılan bu şiirde Mustafa Kemal küçük harflerle yazılmıştır, bunun nedeni de Mustafa Kemal’in halkla eş olduğunu gösterme isteği olabilir. Samimi ve içten bir dil yer almaktadır. AYRIMCILIĞA BİR IŞIK YAKIN Attila İlhan’ın ‘Neden kızkardeşlerim’ şiirinde ayrımcılık, kısıtlama, eşitlik ve özgürlük gibi kavramların üzerinde durulmuştur.’neden kızkardeşlerim niçin saklanıyorsunuz niçin peçelerin peştemalların arkasına gizliyorsunuz nur yüzünüzü’ (saya 58) mısralarından bu kavramların anlatılmak istendiği çıkarttım. Birinci on birlikte şiir kişisi, kadınların korkmaması gerektiğinden, kendilerini kısıtlamalarının yersiz olduğunu, tam tersine onlarında istediklerini yapabilme haklarına sahip olduklarını vurgulamak istemiş olabilir.Şiir kişisinin bu söylemlerinden kadınların özgür olmadıklarını ve kısıtlandıklarını kavradım.Ancak, kadınların bu denki korkması ve çekinmeleri, ülkede kadınlara karşı ayrımcılığın ve dışlanmışlığın olduğunu açıkça ortaya koymaktadır ve maalesef bu konu günümüzde bile halen vardır. İkinci beşlikte ise, şiir kişisi, kadınların kendilerini dış dünyaya kapamalarından dolayı rahatsız olduğunu dile getirmiştir.’kim geçerse geçsin yanınızdan ışığı kendinize haram ediyorsunuz’ (sayfa 58) mısraları kadınların kendileri için olan gelişime bile duyarlı olmadıkları anlatılmak istenmiş olabilir.Ayrıca kadınların toplum baskısı yüzünden bütün olanaklardan kendilerini çektiklerini düşünüyorum. Üçüncü on beşlikte ise,kadınların güçlü karakterlerinden bahsedilmiştir. Zorluklara rağmen nasıl ayakta dimdik kalabildikleri ‘dağ kuşlarının pençesi gibi çevik yırtıcı üstelik çocuk doğururken’ (sayfa 59) mısralarından çıkarılabilir. Son kıtada ise, kadınların hiçbir koşulda çekinmeden istediklerini giyebilecekleri, rahatça sokaklarda korunmadan veya korkmadan gezebileceklerinin iletildiği kanısındayım. Bu şiirde en çok gözüme ‘neden kızkardeşlerim’ ibaresi çarptı. Her nazım biriminin başlangıcında iki sözcük kullanılmıştır. Neden sorusu şiir kişisinin eleştirdiğini veya sorguladığını gösteriyor olabilir. Kızların toplum baskısı yüzünden kendilerini savunmasız, yalnız ve dışlanmış hissetmelerinin eleştirildiğini düşünüyorum. Bunun yanı sıra, ‘kızkardeşlerim’’in ayrı yazılmayıp birleşik olarak yazılmasının, şiir kişisinin hiçbir bayanı ayırmadığı ve hepsini bir gördüğü kanısındayım. Şiir kişisi kızların toplumdan korkup kendilerini gizlemelerini eleştirmekle kalmayıp, onların ne denli güçlü ne denli zorluklara göğüs gerdiklerinden övünmektedir.’dağ kuşlarının pençesi gibi çevik yırtıcı üstelik çocuk doğururken’ mısrası şiir kişisinin kadınların kuvvetine hayran kaldığını gösteriyor olabilir. Son olarak, şiir kişisi son kıtasında kadınlara gönderme yapmaktadır. Onlara öğüt verip, diledikleri gibi giyinmelerini, özgürce gezmelerini önermiştir. Bunu ‘ne zararı var bütün kirpikleriyle üzerime açılsınlar hem tüyleri yaldızlı boyunlarınızı herhangi bir sokağı ilkbahar gibi bir anda şenlendiren’ (sayfa 59) mısralarından çıkardım. Şiirdeki bütün harflerin küçük yazılmış ve kızkardeşlerimin ayrı yazılmamış olması şairin birlik ve beraberliğe gönderme yaptığını düşünüyorum. Kimsenin kimseyi ayırt etmemesi ve dışlamamasına yönelik iletilerde yer almaktadır SEVGİNİN YOLU ‘Uzaktan sevmek’ şiiri Attila İlhan’ın bireysel bir şiiridir. Şiir kişisinin duygu durumu bana yalnızlık, hayranlık, aşk, sevgi, heyecan, tutku ve aidiyet gibi kavramları çağrıştırdı. Bu çağrışımıma şu dizelerden vardım: ’İncecik sürahiler gibi bir kadın gökyüzü sanırsın gülümserken’(sayfa 99) Birinci beşlikte şiir kişisinin duygu durumunun çarpıcı imgelerle belirtildiğini düşünüyorum. Âşık olduğu kadına olan hayranlığını ‘incecik sürahiler gibi’ imgesinden çıkardım. Kendini yorgun bir Ermeni’ye benzeten şiir kişisi benliğini sevdiği kadında bulduğu kanısındayım.’gökyüzü sanırsın gülümserken’ imgesi şiir kişisinin hayranlığını belirttiği fikrindeyim. İkinci beşlik ise güçlü imgelerle doludur.’yapayalnız bir mısra puşkin’den’ (sayfa 99)imgesi beni çok etkiledi. Bu mısradan şiir kişisini ne kadar yalnız ve kendinin ne kadar aşağıladığını fark ettim. Yalnızlığını âşık olduğu kadında dindirdiği çağrışımında bulundum. Bu mısraya ek olarak, yazarın ne denli sevdiği kadına tutulduğunu da ‘ sanki saçlarını değiştirmese bir sonbahar parkında erivan’ın’ mısralarından çıkardım. Son beşlikte de, şiir kişisini sevgisini dile getirmektedir.’gözleri çevrilmemiş filmlerden uzaktan onu sevdiğimi bilse’ (sayfa 99) mısralarından şiir kişisinin umutsuz olduğunu düşünüyorum. Sevdiği kadının gözünün yükseklerde olduğunu ‘gözleri çevrilmemiş filmlerden’ mısrasından çıkardım. Kendini sevdiği kadının yanında küçük gören şiir kişisi aşkının bu şiirle itiraf etmiştir. Attila İlhan’ın bu şiirini okuduğumda kendimi şiir kişisinin yerine koydum ve ikinci bir sefer daha okudum. Şairin yapmış olduğu imge ve betimlemeler şiir kişisinin içinde bulunduğu duygu durumunu çok iyi açıkladığını fark ettim. Yalnızlık, kendini küçük görme, umutsuzluk, aşk ve sevgi gibi duyguların bu küçücük şiire sığabildiğinin düşünüyorum. Gündelik dildeki anlatımları kullanmayan Attila İlhan bu şiirinde de şiir kişisinin ruh durumunu okura çarpıcı imgeler kullanarak fark ettirmiştir. İLAYDA ÖZBABA