Ankara-1994 - SAGEM E

advertisement
Doç. Dr. Fethiye ERDİL
İkinci Baskı
Ankara-1994
I. Basım : 1000 adet 1993
II. Basım: 1300 adet 1994
Bu kitap, Sağlık Bakanlığı Sağlık Projesi Genel Koordinatörlüğü, Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğü
ve Hacettepe Üniversitesi işbirliği ile düzenlenen "Hizmetiçi Eğitim Hemşiresi Yetiştirme Programı"
çerçevesinde kullanılmak üzere yazılmış ve çoğaltılmıştır. İkinci basımın telif haklan Sağlık Projesi
Genel Koordinatörlüğüne aittir.
Basıldığı Yer: Aydoğdu Ofset Tel: 310 79 79 ANKARA
ÖNSÖZ
Sağlık hizmetlerinin yürütülmesinde en ağır yüklerden birini taşıyan ve kendi başına bağımsız bir meslek olan hemşirelik, yıllarca yardımcı sağlık personeli olarak anılmış ve gerçek değerini alamamıştır. Bunda yeterli süre ve kalitede eğitim almamaları önemli bir rol oynamaktadır.
Eğitim süreçlerinin, günün gelişme ve yenileşmelerine yeterince ayak uydurmaması sağlık alanında eleman yetiştiren bütün okullarımızın yaşadığı ortak bir sıkıntıdır. Bu sıkıntı sahaya çıkıldığı
anda ebesinden hekimine kadar bütün sağlık personeli tarafından çok yoğun şekilde hissedilmekte ve bu durum aynı zamanda hizmetlerin kalitesine yansımaktadır.
Sağlık Projesi Genel Koordinatörlüğü çalışmaları çerçevesinde ele alınan sağlık reformu
çabalarının en önde gelen amaçlarından birisi de hizmetleri büyük güçlüklerle halka ulaştırmaya
çalışan sağlık personelinin sadece okullarda aldıkları eğitimlerle kalmamaları için yeni değişime
ve gelişmelere ayak uyduracak, hizmette en iyi olma anlayışını ön plana çıkaracak ve bunu sağlayacak bilgi ve becerilerle donatacak eğitim süreçlerini uygulamaya koymaktır.
Bu amaçtan hareketle hemşirelerimizin, hizmetiçi eğitim programları aracılığıyla, zenginleşen bilgi ve gelişen teknolojiyi izlemesi ve böylece gerek kendi mesleki statülerinde hakkettikleri
yeri almaları, gerekse insanımıza en iyi hizmeti sunabilmeleri, çalışmalarımızın temelini oluşturmaktadır.
Bu nedenle Bakanlığımız Sağlık Projesi Genel Koordinatörlüğü, Tedavi Hizmetleri Genel
Müdürlüğü, Hacettepe Üniversitesi Hemşirelik Yüksek Okulu ve Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri
Bölümü ile işbirliği içerisinde düzenlenen "Hizmetiçi Eğitim Hemşiresi Yetiştirme Projesi" sağlık
hizmetlerinin temel direği olan hemşirelerimizin güncel bilgi ve becerileri işbaşında yakalayabilmeleri için büyük bir fırsattır.
Bu eğitim programı çalışmalarında kullanılması amacıyla, Hacettepe Üniversitesi'nin çok
değerli öğretim üyeleri tarafından kaleme alınan bu kitapların bütün hemşire arkadaşlara yararlı
olacağına inanıyorum. Bu kitapların hazırlanmasında emeği geçen herkese teşekkür eder, sağlıkta üçüncü bin yıla hazırlanan ülkemiz sağlık ordusunun siz değerli neferlerine başarılar dilerim.
Dr. O. Niyazi ÇAKMAK
Sağlık Projesi Genel Koordinatörü
Sevgili Meslektaşlarım,
Her hizmet sektöründe olduğu gibi, sağlık hizmetlerinde de hizmet içi eğitim ve sürekli
eğitim programları, kurumların hizmetleri arasında yer alması gereken en önemli etkinliklerden
birisi olmaktadır.
Sağlık hizmeti sunan kuruluşlarda bu hizmetler bir sistem içinde yürütülmemektedir.
Kurumların hemen tamamında yalnızca hizmet içi eğitim planlamak ve yürütmekle görevli,
hemşirelik hizmetleri yönetimine bağlı bir birim yoktur. Bu hizmetler, bu alanda yetişmiş ve
yalnızca bu işi yürütmekle görevlendirilmiş nitelikli hemşire insan gücü tarafından
yürütülmemektedir.
Sağlık Bakanlığı Sağlık Projesi Genel Koordinatörlüğü ve Tedavi Hizmetleri Genel
Müdürlüğü işbirliği ile yürütülen "hizmet içi Eğitim Hemşiresi Yetiştirme Projesi" bu anlamda
atılmış ilk ve en önemli adımlardan birisidir.
Adı geçen proje kapsamında 11 ilden, Hemşirelik Yüksek Okulu mezunu yetmiş dokuz
Yüksek Hemşire ve Gevher Nasibe Sağlık Eğitim Enstitüsü mezunu 11 Tıbbi Teknolog 16
Kasım 1992 ile 5 Şubat 1993 tarihleri arasında 126 saatlik bir eğitim programından geçmiş ve
programı başarı ile tamamlayanlara sertifika verilmiştir.
Bu çalışmanın en önemli girişimlerinden birisi de bu programdan geçenlerin kurumlarında
yalnızca bu hizmeti yürütmek üzere görevlendirilmeleri için bir genelge çıkartılmış olmasıdır. Bu
anlamda, bu proje 2000'li yıllar için öngörülen sağlık hizmeti sunumu modelinin vazgeçilmez bir
parçası olan sağlık insan gücünü geliştirme programı için şimdiden atılmış onu destekleyen çok
önemli bir adımdır. Bunu kavramak, değerlendirmek ve bu çabaya sahip çıkmak gerekir.
Elinizdeki kitaplar proje kapsamında yazılmış örnek kitaplardır. Bunları çoğaltmak, bunları
kullanmanıza ve daha fazla talep etmenize bağlıdır.
Sonuç olarak, bu proje ısrarla ve doğru bir şekilde savunulursa kabul görüründe somut bir
örneğidir.
Başarılar diler, saygılar sunarım.
Doç. Dr. Saadet Ülker
Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğü
Hemşirelik Hizmetleri Daire Başkanı
KARDİYAK ARREST VE KARDİOPULMONER RESUSİTASYON
TEMEL YAŞAM DESTEĞİ
KARDİOPULMONER RESUSİTASYONA BAŞLAMA
KARDİOPULMONER RESUSİTASYONA BAŞLARKEN YAPILMASI
GEREKENLER
1- Cevap Durumunun Belirlenmesi
2- Yardım İsteme
3- Uygun Pozisyonu Verme
4- Hava Yolu
5- Solunum
Ağızdan - Ağıza Solunum Ağızdan
- Buruna Solunum Ağızdan Stomaya Solunum 6-Dolaşım,
Kalp Masajı
İLERİ KARDİYAK YAŞAM DESTEĞİ
HAVA YOLU, OKSİJENASYON VE VENTİLASYON İÇİN YARDIMCI ARAÇLAR
VE YÖNTEMLER
İNTRAVENÖZ YOL
ARİTMİLERİN SAPTANMASI
ARİTMİLERİN TEDAVİSİ
KARDİOPULMONER RESÜSİTASYONDA KULLANILAN İLAÇLAR
RESUSİTASYON ETKİNLİĞİNİN SAPTANMASI VE SONLANDİRİLMASl
RESUSİTASYON SONRASI BAKIM
ÖZET
Doç. Dr. Fethiye ERDİL
Hacettepe Üniversitesi
Hemşirelik Yüksek Okulu
Cerrahi Hastalıkları Hemşireliği
Anabilim Dalı Başkanı
KARDİYAK ARREST VE KARDİOPULMONER
RESÜSİTASYON
Kardiyak arrest terimi "ani ölümle" eş anlamlı olup, "Kalp atımlarının, kan
dolaşımının ve solunumun aniden durmasını" ifade eder. Ani ölümlerden geniş
ölçüde kalp hastalıkları sorumludur. Kalp hastalıkları, gelişmiş ülkelerin çoğunda
olduğu gibi ülkemizde de erişkin ölümlerinin en önde gelen nedenidir. ABD'de her yıl
yaklaşık 500.000 kişinin ani ölümle kaybedildiği bilinmektedir. 1983 yılında ülkemizde
yapılan bir araştırmada, ölüm nedenleri arasında % 30.86 ile kalp hastalıklarının birinci
sırada yer aldığı belirtilmiştir. Genel olarak, bulguların ortaya çıkmasından en çok bir
saat içinde olan ölümlere ani (kardiyak) ölüm denilmektedir. Ani ölümlerin % 90'ından
kalp hastalıkları, % 10'undan ise kalp dışı nedenler sorumludur. Kalp dışı nedenler
arasında elektrik çarpmaları, boğulmalar, anaflaktik reaksiyonlar, yabancı cisim
aspirasyonları ve ilaç reaksiyonları yer almaktadır. Ameliyat sırasında da kardiyak
arrest ortaya çıkabilmektedir. Yaklaşık her 1200 ameliyattan birinde kardiyak arrest
görüldüğü belirtilmektedir.
Kalbin, akciğerlerin ve beynin fonksiyonları arasında hayati önemi olan yakın bir
ilişki vardır. Bu üç organdan birinin fonksiyonu durduğunda, kısa sürede diğer ikisinin
de fonksiyonu durmaktadır (Şekil -1).
Şekil -1: Kalbin, akciğerlerin ve beynin fonksiyonları birbiriyle ilişkilidir bu organlardan biri fonksiyon görmezse diğer ikisinin de fonksiyonları durur. (Kaynak : 2)
Hastada solunum arresti geliştiğinde, kalp birkaç dakika pompa fonksiyonunu
sürdürür, bununla beraber beyine giden kan yeterince oksijen içermediğinden, beyindeki "kardiyak merkez"\n fonksiyonu bozulur. Aynı zamanda kalp adalesinin de oksijen ihtiyacı yeterince karşılanamamaktadır. Bu nedenlerle kalp durur ve beyin dokusu
da oksijensizlik nedeniyle ölür.
Hastanın solunumu varken, kalp atımları durursa, solunum da çok kısa sürede,
30-45 saniyede durur. Çünkü kan akciğerlere ve tüm dokulara gidemez. Beyin de oksijensizlik nedeniyle ölür.
Hastanın kalbi ve akciğerleri fonksiyon gördüğü halde, hastalık ya da yaralanma
nedeniyle beyindeki kardiyak ve solunum merkezi tahrib olursa hem kalbin, hem de
akciğerlerin fonksiyonu durur ve oksijensizlik nedeniyle beyin ölür.
Kalp atımları ve solunum durduğunda hasta klinik olarak ölüdür, bu duruma "klinik ölüm" denilmektedir.
Hastanın solunumu ve dolaşımı durduğunda beyin hücreleri 4-6 dakika içinde ölmeye başlar. Hastanın beyin hücreleri ölmeye başladığında "biyolojik ölüm" ortaya
çıkar. Genellikle kalp atımları durduktan sonraki 10 dakika içinde beyin hücreleri ölür.
Klinik ölüm geriye döndürülebilir fakat biyolojik ölüm geriye döndürülemez.
Kardiyak arrest vak'alarında hastanın kurtulması, acil ve uygun "kardiopulmoner
resüsitasyon" (Kalp - akciğer yeniden canlandırması - KPR) yapılmasına bağlıdır.
KPR teknikleri, kardiyak arresten etkilenen kişilerde yapay olarak solunum ve dolaşımı
devam ettirmek için kullanılır. KPR; "Temel Yaşam Desteği" ve "İleri Kardiyak Yaşam Desteği" olmak üzere iki bölümde incelenebilir.
Temel Yaşam Desteği (TYD); karmaşık aletler kullanılmadan yapılan acil tedavidir. Sağlık personeli ve bu konuda eğitim görmüş kişiler tarafından uygulanabilir.
İleri Kardiyak Yaşam Desteği (İKYD); aritmi tedavisi ve defibrilasyon gibi özel tedavi
yöntemlerini içerir, hekim ya da özel eğitim görmüş sağlık personeli tarafından uygulanır.
Yaşam desteği ilkeleri ilk kez 1960 yılında ABD'de sunulmuştur. O yıldan sonra
her altı yılda bir kardiopulmoner resüsitasyon ve acil tedavi konularında yapılan
kongrelerde yaşamı desteklemek için özel teknikler gözden geçirilmekte ve gerekli değişiklikler yapılmaktadır.
Kardiyak arrest, her an, her yerde evde, sokakta, hastanede, kaza anında olabileceği için sadece sağlık personelinin değil, diğer meslek gruplarının polis, itfaiyeci, şoför ve toplumun büyük bir kısmının KPR eğitiminden geçirilmesi büyük önem taşır.
Özellikle riski yüksek kişilerin yakınlarının eğitilmesi de iyi olur. Hastanede çalışan
hemşireler de, hastanın kardiyak arrestte olduğunu çoğu kez ilk farkeden kişi olacaklarından, KPR konusunda yeterli bilgiye ve uygulama becerisine sahip olmalıdırlar. Böyle
durumlarda olaya tanı koymak, kardiyak masaja başlamak, tıbbi yardım istemek, de-
O ile 1 dakika: kardiyak hassasiyet
0 ile 4 dakika: beyinde hasar olasılğı az
4 ile 6 dakika: beyinde hasar mümkün
6 ile 10 dakika: beyinde hasar olasılığı yüksek 10
dakikadan fazla: irreversibl beyin hasarı
fibrilarötü hazırlamak ve bazen de uygulamak hemşirenin görevidir. KPR eğitimi
hem sağlık personeli, hem de bu eğitimden geçmiş diğer kişiler için belirli aralarla tekrarlanmalıdır. Çünkü beceriler sık sık kullanılmazsa kısa sürede unutulur. KPR kötü yapıldığında önemi kalmaz ve hastaya yararı olmaz.
TEMEL YAŞAM DESTEĞİ
Temel yaşam desteğinin amacı:
• Olayı kısa sürede tanıyıp hemen girişimde bulunarak solunum arresti ve kardi
yak arrest gelişmesini önlemek,
• Kardiyak ya da solunum arrestinde olan kişiye, normal kalp ve solunum fonksi
yonları dönünceye kadar, kardiopulmoner resüsitasyon uygulayarak beyini, kalbi ve di-
ger hayati organları oksijensizlikten korumaktır.
KARDİOPULMONER RESÜSİTASYONA BAŞLAMA
Kardiopulmoner resüsitasyona acil olarak başlamak gerektiğinden kardiyak
arrest belirtilerini tanımak önemlidir.
Kardiyak arrest belirtileri:
• Birdenbire ve tam bilinç kaybı,
• Solunum durması ya da kesik kesik solunum,
• Kalp atımlarının, temoral ve karotis arter nabızlarının alınamaması ve
•
Pupillerin dilatasyonudur (Oksijensizlik nedeniyle kafa içi basıncın artarak,
okulomotor siniri etkilemesiyle).
Kardiyak arrestin en geçerli bulgusu karotis arter nabız alınmayışıdır. Bazı
vak'alarda karotis ve femoral arter nabızları alınabilir fakat çok zayıf olabilir. Bu
durumlarda da KPR'a başlamak gerekir. KPR'a başlamada zaman önemlidir. Beyin
4-6 dakika oksijensiz kalırsa beyin hararı olabilir. 6 dakikadan sonra beyin hasarı
kaçınılmazdır (Şekil - 2). Kardiyak arrest ortaya çıktıktan sonra en geç 10 dakika içinde
KPR'a başlanmalıdır. Şifası olmayan bir hastalığın son döneminde olduğu bilinen
hastaya ve biyolojik ölüm gelişmiş hastaya KPR uygulanmaz.
KARDİOPULMONER RESÜSİTASYONA BAŞLARKEN YAPİLMASİ
GEREKENLER
KPR'a gerçekten ihtiyaç olup olmadığını belirlemede "acil bakım" ilkelerinin
A,B,C, si (A = airway=Havayolu; B= Breath = Solunum; C= Circulation = Dolaşım)
(Şekil - 3) geçerlidir. Hava yolunun açıklığı, solunumun niteliği, dolaşım ve bilinç düzeyi
değerlendirilir.
1- Cevap durumunu belirlemek için, hasta hafifçe omuzlarından sarsılır, "iyi
misin?" sorusu yöneltilir. Böylece bilinci açık bir kişiye KPR yapılması önlenir.
2- Kurtarıcı tek başınaysa çevreden yardım istemesi uygun olur.
3- Hastaya uygun pozisyon verilir. Hasta sert ve düz bir zeminde sırt üstü yatar
10
Solunum
Hava yolu
4
Dolaşım
Şekil - 3: Kardiopulmoner res'üsitasyon esasları,
a) Havayolu, b) Solunum, C) Dolaşım. (Kaynak : 4).
pozisyonda olmalıdır. Yüz üstü yatmakta olan hasta çevrilirken baş, boyun ve sırtından
bütün olarak yuvarlanmalıdır, hastada boyun travması bulunabileceği unutulmamalıdır.
Beden yatay tutulurken alt ekstremitelerin 30 cm yükseltilmesi venöz kan dönüşümünü
kolaylaştıracağından yararlı olur (Şekil - 4).
4-Hava Yolu:
Kardiopulmoner resüsitasyonun etkili olabilmesi için hava yolunun hemen
açılması gerekir. Bilinci kapalı bir insanda, boğaz ve dil kaslarındaki gevşeme
nedeniyle dil kökü hava yolunu kapatır (Şekil - 5). Bu nedenle hastanın hava yolu, bir
elle baş alından geriye itilirken, diğer elin parmaklarıyla çene yukarı çekilerek
açılmalıdır (Şekil - 6). Buna başı geriye it / çeneyi kaldır (Head tilt/chin lift) manevrası
denir (Şekil - 7). Ağız içinde yabancı cisim, kırılmış dişler, yerinden çıkmış protez varsa
çıkarılmalıdır. Protez dişler yerlerinde duruyorsa, yapay solunum yapılmasında kolaylık
sağlarlar. Boyun kırığından şüphelenilen hastalarda hava yolunu açmak için çeneyi
öne yukarı kaldırma (Jaw - thrust) manevrası uygulanır (Şekil - 8).
11
Şekil - 4: Hastayı sırt üstü yatırırken: a) Hastanın omuzundan yaklaşık yarım metre uzakta
durun b) Hastanın kendinize yakın kolunu başının üzerine doğru uzatın, bacaklarını
düzeltin, c) Bir elinizi hastanın başının arkasına ve boynuna, diğerini karşı omuzuna
yerleştirin, d) Hastayı omuzundan çekerek kendinize doğru yuvarlayın, e) Hasta düz
konuma gelince, uzatılmış kolunu yanına indirin. (Kaynak : 4).
12
Hava pasajı
Hava pasajını tıkayan dil
Şekil - 5: Şuruu kapa ı hastada kaslardaki gevşeme dilin arkaya düşüp hava yolunu tıkamasına
yol açar (Kaynak : 4).
Hava pasajı açılmış
Dil ileri
Şekil - 6: Başı bükme manevrası: alından uygulanan basınçla boyunu ekstansiyona getirerek
hava yolu açılır. Bu manevra dilin arka farenks duvarında öne yükselmesine yardım eder
(Kaynak : 4).
-
Şekil - 7: Başı büküp, çeneyi kaldırma tekniği: Baş bir el ile arkaya doğru bükülürken, diğer el
çeneyi ok yönünde öne kaldırır (Kaynak : A).
13
Şekil - 8: Alt çeneyi yukarı öne kaldırma manevrası. Kurtarıcı parmaklarını çenenin altına koyup
onu yukarı, öne çeker (Kaynak : 4).
5-Solunum:
Hava yolu açıldıktan sonra hasta normal olarak nefes almaya başlayabilir.
Solunum olup olmadığını kontrol etmek için kurtarıcı, kulağını hastanın ağız ve
burnunun 3-4 cm üzerine yaklaştırır ve dikkatle dinler (Şekil - 9). Eğer hastanın
solunumu yoksa, kurtarıcı yapay solunuma başlamalıdır. Yapay solunum ağızdan ağıza; ağızdan - buruna; ağızdan - stomaya olabilir.
Ağızdan - Ağıza Solunum: Ağızdan - ağıza solunum yaptırmak için kurtarıcı başı
büküp, çeneyi kaldırarak hava yolunu açar. Başı bükülü tutmak için alından bastırırken
aynı elin parmakları ile hastanın burnunu kapatır (Şekil-10). Bu teknikte çeneyi kaldıran
elin baş parmağı, alt dudağı aşağı bastırıp, ağızdan-ağıza solunum sırasında hastanın
ağzının açık kalmasına yardım eder. Sonra, kurtarıcı hastanın ağzını genişçe açar,
derin bir nefes alır, ağzı ile hastanın ağzını tamamiyle kapatır ve havanın pasif olarak
boşalmasına imkân vermeden iki kez, yavaşça (her soluk 1-1,5 saniye sürmelidir)
kendi ekspirasyon havasını hastanın ciğerlerine üfler. Bu sırada ventilasyonun
etkinliğini hastanın göğüs kafesinin yükselmesiyle izler. Yavaşça iki kez yapılan soluk
üfleme yeterli ventilasyonu sağlarken, farinks basıncını çok yükseltmeyerek gastrik
distansiyon ve aspirasyon gelişme olasılığını da azaltır, iki kez üst üste soluk üfledikten
sonra kurtarıcı ağzını hastanın ağzından uzaklaştırarak havanın dışarı çıkmasına izin
verir. Aynı işlem resüsitasyon boyunca sürdürülür. Tek kişinin yaptığı KPR da her 15
kalp masajından sonra 2 kez; iki kişinin uyguladığı KPR da ise her 5 kalp
masajından sonra 1 kez ventilasyon yaptırılır.
14
Şekil - 9: Solunum havanın yanaktaki hareketini hissetme, duyma, göğüs ve karnı her nefeste
hareket ettiğini görme ile değerlendirilir (Kaynak : 4).
Şekil - 10: Ağızdan ağıza solunum a) Kurtarıcı hastanın burnunu kapatır, b) Hastanın ağzını
kendi ağzı ile tamamen kapattıktan sonra derin nefes verir (Kaynak : 4).
15
Ağızdan
Buruna
Solunum:
durumlarda*'ağızdan-buruna
etkili
olur.
solunum
Ağızdan-buruna
Bazı
daha
solunumun
önerildiği durumlar:
Hastanın ağzını açmak mümkün
değilse,
• Yüzdeki ciddi yaralanmalar nedeniyle
hastanın
ağızdan
ventilasyonu
mümkün
değilse,
• Hastanın dişleri olmadığı için ağzı tam
olarak kapatılamıyorsa,
. Kurtarıcı herhangi bir nedenle burun ? ekil " 11:
buruna ventılasyon.
yolunu tercih ediyorsa.
Aldırarak
ağızdan
Ağızdan, buruna solunum için, kurtarıcı hastanın alnına koyduğu eli ile
hastanın başını arkaya doğru itilmiş olarak tutarken diğer elini hastanın alt çenesini
kaldırmak için kullanır (Şekil - 11). Bu manevra dudakları birleştirir. Sonra kurtarıcı
derin bir nefes alır, dudakları ile hastanın burnunu kapatır ve hastanın akciğerleri
genişleyene kadar yavaşça üfler. Sonra ağzını çeker ve hastanın pasif olarak
nefes vermesine izin verir. Kurtarıcı, hasta nefesini verince göğsünün indiğini
görür. Nefes verme sırasında hastanın dudaklarını ayırmak ya da açmak
gerekebilir.
Ağızdan
cerrahi
olarak
-
Stomaya
çıkarılmış,
Solunum:
hastalara
Larenksi
ağızdan
-
stomaya solunum yaptırmak gerekir. Bu hastalarda
kalıcı trakeal stoma vardır. Bu hastalarda yapılan
ameliyatın tipine bağlı olarak başka açıklıklar olabilir.
Orta hattaki stoma dışındakiler dikkate alınmaz
(Şekil-12).
Ağızdan - Stomaya solunum için başı büküp
çeneyi kaldırmak ya da alt çeneyi öne çekmek gibi
manevralar gerekmez. Eğer stomada bir tüp varsa,
16
Şekil - 12: Ağızdan stomaya
(Kaynak: 4).
S0|Unum
kurtarıcı bu tüp aracılığı ile solunum yaptırır. Kurtarıcı bir eli ile hastanın ağız ve
burnunu kapatıp, trakeal tüp veya stomadan solunum yaptırırken havanın yukarı
kaçmasını da önlemelidir.
6- Dolaşım :
Karotis ve femoral arterden nabız
alınamıyorsa kalp masajı başlatılmalıdır.
Karotis arter, boyunda önce larenks
bulunup
sonra
iki
parmak
yana
kaydırılarak kolayca bulunur (Şekil - 13).
Nabızı hissetmek için hafifçe bastırmak
yeterli olur. Fazla bastırılmamalıdır, çünkü
aşırı basınç karotis dolaşımını tıkayabilir.
Kalp
Masajı;
normal
kardiyak
debinin % 25 kadarını sağlayabilir. Uygun
masaj için hasta sert zemin
üzerine yatırılmalı ya da altına şekil13: Karotis nabzı larenks ve sternokleidomas-mutlaka
resüsitasyon
tahtası toid
kası arasındaki odakta hissedilir (Kaynak : 4). konulmalıdır. Elin doğru yere
yerleştirilmesi için, hastanın ayağına yakın olan elin işaret ve orta parmakları, kaburga
yayı boyunca göğsün ortasında ksifoide gelene kadar kaydırılır (Şekil - 14-a). Orta
parmak ksifoid çıkıntıda mümkün olduğunca itilir ve işaret parmağı sternumun üzerinde
iki parmak ucu temas edecek şekilde yerleştirilir (Şekil-14-b). Sonra diğer elin ayası,
ilk elin işaret parmağına temas edecek şekilde sternumun alt kısmının üzerine
yerleştirilir (Şekil - 14-c). Sonra il el kaldırılır ve hastanın sternumun üzerindeki ele, ona
paralel yerleştirilir (Şekil-14-d). Sternum ile sadece bir elin ayası temastadır. Alttaki
elin parmaklarını üstteki elinkilerle kilitlemek kurtarıcı için daha rahat bir teknik olabilir.
Kuvvet "omuzlardan ve aşağıya tam dik olarak uygulanmalı ve sternum 4-5 cm
kadar çökertilmelidir" (Şekil - 15). Masaj sırasında dirsekler bükülmemelidir. Aşağı
doğru dik basınç, bir dinlenme dönemini gerektiren bir baskı yapar. Baskı - dinlenme
döneminin en az % 50'si baskıya ayrılmalıdır (Şekil -16).
17
Şekil - 14: Kapalı kalp masajında göğüsü
bastırırken ellerin yerleştirilişi, (a) Hastanın
ayağına yakın olan elinizin işaret ve orta
parmaklarını hastanın kaburga yayı boyunca
göğsünün ortasındaki girintiye kadar kaydırın,
(b) Orta parmağı girinti boyunca yukarı doğru
itin ve işaret parmağını sternumun alt ucuna
yerleştirin, (c) Sonra ikinci elin ayasını
sternumun alt ucuna, ik elin işaret parmağına
değecek şekilde yerleştirin (d) ilk eli girintiden
kaldırın sternumun üzerindekinin üstüne ve
ona paralel olarak yerleştirin (Kaynak : 4).
Hareketler düzgün, ritmik ve kesintisiz olmalıdır. Kısa, kesik, kesik basmalar
kesinlikle yeterli kan akımı sağlamaz. Dinleme sırasında kurtarıcı elinin ayasını
stemumdan kaldırmamalıdır fakat basınç sternumun normal yerine gelmesini
sağlayacak şekilde tümüyle kaldırılmalıdır. Baskı ve dinlenme kesinlikle ritmik olmalıdır.
Basmalar sırasında parmaklar göğüs kafesine değmemelidir. Basıncın aşağıya doğru
tam dik olabilmesi için kurtarıcı yerde yatan hastanın yanına diz çökmeli; yataktaki
hasta için ise yatağa veya bir basamağa çıkmalıdır. Baskı tekniği çok önemlidir. Çünkü
iyi uygulandığında bile bazı riskleri vardır.
18
Eksternal kalp masajının
komplikasyonları:
Kaburga
kırıkları, karaciğer yırtılması,
dalak
yırtılması
kırığıdır.
ve
sternum
Komplikasyonların
meydana ■ gelmesi tamamen
önlenemezse de iyi ve dikkatli
teknik ile en aza indirilebilir.
Kalp masajı dakikada en
az 80 kez, mümkünse 100 kez
yapılmalı. Tek kurtarıcı varsa,
her 15 basmadan sonra 2
solunum yaptırılır. 15 basma,
10-11 saniyede yapılır.
Şekil -15: Ekstrenal kalp masajı her iki kol boyunca aşağı
bastırıp sternumu 4-5 cm. çökerterek yapılır (Kaynak : 4).
İkinci Kurtarıcının Gelmesi ile Yapılan İşlem
Kurtarıcı KPR'a başladıktan sonra, ikinci kurtarıcı gelirse yapması gereken
basittir. İkinci kurtarıcının işleme girmesi için uygun zaman 15 basma ve 2 solunum
sonrasıdır. İkinci kurtarıcı yapay solunum yaptırmak üzere hastanın diğer tarafında
birincinin karşısına geçer.. Birinci kurtarıcı önce nabızı kontrol edip, tanının doğru
olduğundan emin olmalıdır. Eğer baskı yeterli ise, her basma sonrası karotis nabızı
hissedilmelidir. Hissedilmiyorsa teknik değerlendirilmelidir. Eğer nabız hissediliyorsa,
ikinci kurtarıcı "Basma" demelidir. 5 saniye için basma durdurulur ve ikinci
kurtarıcı spontan nabız olup olmadığını kontrol eder. Nabız alınamazsa İki kişilik
KPR başlatılır.
Nabız olmadığını belirledikten hemen sonra, ikinci kurtarıcı hava yolunu açıp 2
nefes vermelidir. İkinci kurtarıcının gelmesinden nefesler verilene kadar olan süre,
etkili KPR yapılabilmesi için 10 saniyeden fazla olmamalıdır. Bu iki nefes verildikten
sonra KPR'a devam edilir, her 5 basmadan sonra 1 nefes verilir (oran 5:1) Basma hızı
dakikada 80 -100 olmalıdır.
19
Ambulanstaki
hastaya
KPR yaptırırken iki kurtarıcı
hastanın aynı tarafında durmak
zorundadır (Şekil - 17). Bunların
yer değiştirmesi şu şekilde olur.
Hastaya nefes veren kurtarıcı,
göğüse
bastıran
kurtarıcının
arkasından geçer ve solunuma
devam eder.
Kardiopulmoner
resüsitasyona 5 saniyeden
uzun süre ara verilmemelidir.
Sadece hasta taşınırken ve
endotrakeal tüp uygulanırken 5
saniyeden fazla ara verilebilir,
Akciğer
bu iki işlem için maksimum süre
15 saniyeyi aşmamalıdır.
Şekil - 16: a) Bastırma ve bırakma dönemleri eşit süreli
ve ritmik olmalıdır. El ayası sternumdan çekilmemelidir. b)
Bastırmalar arasında, sternumun normal pozisyonuna
dönebilmesi için mutlaka dinlenme araları olmalıdır.
Bebek ve Çocuklarda Eksternal Kalp Masajı
Kardiopulmoner resüsitasyon açısından 1 yaş altındakiler bebek sayılır. 1 ve 8
yaşlar arasındakilere çocuk denir.8 yaşın üzerindekilere, erişkinlere uygulanan
teknikler uygulanır. Bebeklerde karotis arteri üzerinden nabızı hissetmek güç olabilir.
Bu nedenle periferik nabızların niteliğini belirlemek için brakial arter palpe edilmelidir.
Brakial arter kolun iç yanında dirsek ve omuz arasında ortada yer alır (Şekil-18).
Bebek ve çocuklarla, erişkinler arasındaki fark eksternal kalp masajının
uygulanmasındaki tekniktedir. Bebek ve çocuklarda göğüs duvarı daha küçük ve kalp
atım hızı daha yüksektir. Göğüs büyüdükçe kalbin kapladığı yer azalır. Bebek ve
çocuklarda kalp, hemen hemen erişkinlerdeki ile aynı düzeydedir. Eğer meme başları
arasında hayali bir çizgi çizilirse, bastırma yeri bu çizginin 1 parmak altında, sternumun
üzerindedir (Şekil -19). işaret parmağı sternumun kestiği yerde çizginin hemen altına
yerleştirilir. Orta parmak bastırma bölgesinin en üst noktasını belirler (Şekil-19).
20
Erişkinde tarif edilen aynı teknikle,
ksifoid çıkıntı orta parmakla belirlenebilir.
Bu durumda işaret parmağı altında kalan
yer,
bastırma
Çocukların
.
için
uygun
sternumu
yerdir.
6-7
cm
uzunuluğundadır. iki parmak sternumun
alt ucunu kolaylıkla kapatır. Bebek ve
çocuklarda bastırma için iki el gerekmez.
Parmaklar sternumun üzerine konularak
2-3 cm bastırılır. Erişkinde olduğu gibi
hastanın sert bir zeminde yatması
gerekir. Çocuk büyükse ve sternum 3
parmakla bastırılamıyorsa, bir elin ayası
kullanılabilir. Eğer hasta, el ayasının
konulmasını gerektirecek kadar büyükse
bastırma derinliği 3-5 cm olabilir.
Bebek ve çocuklarda kalp hızı daha
.
Şeki| 17: Ambu|ansta iki kurîarıclı KPR.U nasta_ fazla olduğundan bastırma çja daha hızlı nın aynı
tarafında durarak uygular. (Kaynak : 4). olmalıdır. Bebeklerde dakikada 100,
çocuklarda dakikada 80 -100 olmalıdır.
Şekil - 18: Bebekte brakial nabızın alınması. Bu nabız
kolun iç kısmında, dirsek ve omuz arasındaki
mesafenin ortasında yer alır. Nabızı palpe etmek için
işaret ve orta parmakların uçları kullanılır (Kaynak : 4).
21
Şekil - 19: Çocukta eksternal kalp masajı için uygun bölge orta çizgide, meme başlan
arasındaki çizginin bir parmak altındadır (Kaynak: 4).
Dikkatsizce yapılan KPR'da karaciğer ve dalak yaralanabilir. Bastıran parmak
mutlaka göğüste orta çizgide olmalıdır.
Çocuktaki, kalp masajı da solunumla birlikte olmalıdır. Bastırma ve solunum
oranı 5:1 'dir. Tek kurtarıcı olduğunda her 5 bastırmadan sonra, kurtarıcı hava yolunu
açar ve bir nefes verilir. Bebeklerde her beşinci bastırmadan sonra bir nefes (1-1,5
saniye) verilmelidir.
İLERİ KARDİYAK YAŞAM DESTEĞİ
Kaldiopulmoner resüsitasyona başladıktan hemen sonra, kalp masajı ve yapay
solunum sürdürülürken hastanın hayatta kalma şansını artırmak için, özel gereçler,
intravenöz sıvılar, ilaçlar, kullanılarak kardiyak arreste neden olan durumun kesin
tedavisini sağlamaya ve hastanın solunum ve dolaşımını etkin bir şekilde geliştirmeye
yönelik uygulamalara "ileri kardiyak yaşam desteği (İKYD)"denir.
22
Şekil - 20: Orafarıngeaı hava yolu yerleştirilirken 180 derece döndürülür, (a) Çapraz parmak
tekniği ile ağız açılır, (b) Hava yolu dış deliği üzerindeki kısım dudak veya dişler üzerine oturana
kadar itilir (Kaynak : 4).
HAVA YOLU, OKSİJENASYON VE VENTİLASYON İÇİN YARDIMCI ARAÇLAR
VE YÖNTEMLER
Yapay Hava Yolları:
Yapay hava yollarının asıl görevi üst solunum yolunun dil ile tıkanmasını önlemek,
akciğerlere hava ve oksijen gitmesini
sağlamaktır.
Orafaringeal hava yolu; açısı dili
takip edecek şekilde ağıza yerleştirilir.
Dış ucu dudaklarda olmalıdır (Şekil 20).
Balon
-
Maske
sistemi;
kendiliğinden nefes alamayan hastaya
oldukça yüksek (yüzde 50'den fazla)
konsantrasyonda
oksijen
verilmek
Şekil - 21: Balon-maske sistemi. Maskeden
istenildiğinde balon - maske sistemi başka oksijen deposu ve resüsitasyon balonu
kullanılmalıdır. Bu cihaz hastane vardır (kaynak: 4).
23
ortamında ventilasyon amacıyla, ağızdan-ağıza solunum yerine kullanılır. Bir lastik
hava torbası, bir valv ve maskeden oluşur (Şekil - 21).
Endotrakeal Entubasyon; ileri hava yolu temin ederek ventilasyonu sağlamak
ve düzenlemek için hava yoluna bir tüpün yerleştirilmesine entubasyon denir.
Endotrakeal entubasyon ise endotrakeal tüpün hastanın ağız veya burnundan ses
telleri arasından, larenksten geçirilerek trakeaya yerleştirilmesidir. Bu tüpün
yerleştirilmesi için laringoskop kullanılır. Daha sonra tüpün sonuna yakın bölümündeki
balon, trakeanm genişleyip akciğerlere hava verebilmesi için 5-10 cc havayla şişirilir,
Şekil - 22: Endotrakeal entübasyon (Kaynak : 7).
aynı zamanda şişmiş balon fakensteki katı ve sıvıların akciğerler içine kaçmasını önler
(Şekil - 22).
Aspiratörler:
Resüsitasyon için taşınabilir ve sabit aspiratörler şarttır. Bu aletler yeterli faringeal
aspirasyon sağlayabilecek basınçta olmalıdır.
İNTRAVENÖZ YOL
Kardiyak arresteki hastaya ilaç verebilmek için I.V. yola ihtiyaç vardır. Ayrıca kan
kaybı ve sıvı-elektrolit kaybı olan hastalarda kayıpları yerine koymak için de İ.V. yol
kullanılır. Bu amaçla en kolay bulunacak yol antekübital vendir. Ayrıca santral
venlerden birisi (internal, eksternal jugular ven veya subklavyen ven) de bu amaçla
kullanılır.
24
ENDOKTRAKEALYOL
Intravenöz yol bulunmayan hastalara ilaç vermek için endotrakeal yol
kullanılabilir. Solunum mukozasından hızla emilen adrenalin, atropin ve lidocaine,
intiravenöz dozlarının 2 katı 10 mi. steril serum fizyolojikle sulandırılıp, endotrakeal
tüpten verilebilirler.
ARİTMİLERİN SAPTANMASI
Kardiyak arreste yol açan aritminin tanınabilmesi için en kısa sürede hastanın
kalp ritminin monitorize edilmesi gerekir. Bu yolla, monitordan hastanın EKG'si
izlenerek, aritmi saptanır. Kardiyak arrest olanların büyük bir kısmında aritmi olarak
ventriküler fibrilasyon görülür. Az bir kısımda ise asistol ve elektromekanik
disosiyasyon bulunabilir.
ARİTMİLERİN TEDAVİSİ
Ventriküler fibrilasyonda; kalbin esas pompalama bölümlerinde devamlı birbiri
ile ilgisiz adele titreşimleri (fibrilasyon) olur. Bu, kardiyak arreste neden olur, en sık
görülen aritmidir. Ventriküller kasılmadığından kalpten yeterli kan akımı sağlanamaz.
Ventriküler fibrilasyon, tedaviye yanıt açısından en yüz güldürücü aritmidir. Tanı konur
konmaz, KPR'a başlamadan acil defibrilasyon yapılmalıdır. Defibrilasyon, hastanın
göğüs kafesi ve kalbinden elektrik akımı geçirilmesidir. De1'ibrilatör denen, tanışabilir
bataryadan gücünü alan aletler; kalp ritmini kaydetmek ve elektrik yükü oluşturmak ve
bunu aktarmak (düz akım şoku) için kullanılır.
Ventriküler fibrilasyonda, başlangıçta 3 şoka kadar defibrilasyon uygulanır. 3
defibrilasyon girişiminden sonra 1 mg Adrenalin I.V yolla ya da endotrakeal tüpten
yerilir. Sonra bir kez daha defibrilasyon yapılmalıdır. Dördüncü defibrilasyondan sonra
antiaritmik ilaçlar kullanılabilir. İlk seçilecek ilaç Lidocaine (Aritmal/dir. Önerilen doz 1
mg/kg veya 100 mg I.V olarak veya endotrakeal bolus enjeksiyon şeklindedir. Başarılı
resüsitasyondan sonra koruyucu olarak İ.V yolla Lidocaine uygulanır. Tedavi
başarısızsa, ikinci bir antiaritmik ilaç kullanılır. Propafenone (Rytmonorm) I.V bolus
şeklinde verilebilir. Bu işlemler devam ederken başarılı yanıt alınana kadar ya da KPR
sonlandırılana kadar her 5 dakikada bir, 1 mg İ.V >Wrena///7tekrarlanmalıdır.
Asistolde; kalpte herhangi bir elektrik ya da adele aktivitesi yoktur. Kalp
atmıyordur. EKG de herhangi bir elektrik aktivitesi kaydedilemez. Asistol tedavisinde
ilk kullanılacak ilaç Adrenalindir. 1 mg I.V ya da endotrakeal tüp yoluyla verilir.
25
Elektromekanik disosiyasyon; EKG de normal kalp hızı ve ritminin görüldüğü,
nabzın paple edilemediği ve kalbin normal basınç sağlayamadığı bir durumdur. Tanı,
EKG monitorunda bir ritm görülmesi fakat karotis nabız ve kan basıncının
alınamamasıyla kesinleşir. Yapılması gereken, olayın mykorda ilişkin bir sorun
nedeniyle mi yoksa hipovolemi, pnömotoraks, kardiyak tamponat, pulmoner emboli ve
ağır asidoz gibi myokard dışı nedenlerle mi geliştiğini ayrıştırmaktır. Bu nedenle
hastanın hava yolu, solunum seslen ve sıvı-elektrolit dengesi gözden geçirilmelidir.
Kardiyak tamponat varsa perikardiyosentez yapılabilir. Hiperkalemi, hipokalsemi ve
kalsiyum kanal blokerleri kullanılmasına bağlı, elektromekanik disosiyasyon geliştiyse,
I.V yolla kalsiyum klorur ya da kalsiyum glukonat verilir. Elektromekanik disosiyasyon
nedenleri, düzeltilebilir nedenler değilse, tedavi şansı iyi değildir. Myokardial ve
serebral dolaşımı iyileştirmek için 5 dakikada bir, 1 mg. Adrenalin İ.V yolla verilir.
KARDİOPULMONER RESÜSİTASYONDA KULLANILAN İLAÇLAR
Adrenalin:
Kalbin kasılma gücünü ve hızını artıran bir ilaçtır. Kardiyak debiyi artırarak, sistolik
kan basıncını da artırır. Direkt myokarda verilebilir. Bu işlemin genel olarak
komplikasyonu fazladır, intravenöz veya endotrakeal yolu bulunmayanlara uygulanır.
Adrenalin, İ.V ve endotrakeal tüp yoluyla da uygulanır.
Lidocaine:
Antiaritmik ilaçtır. Elektroşok uygulanmasına rağmen ventriküler fibrilasyon
düzelmezse Lidocaine verilir. İ.V veya bolus enjeksiyon şeklinde uygulanır.
Endotrakeal tüp yoluyla da uygulanır.
Propafenone:
Ventriküler aritmileri tedavi etmek için kullanılan bir ilaçtır. İ.V ve ağız yoluyla da
uygulanır.
Atropin:
Vagus tonüsünü azaltarak, (parasempatik aktiviteyi baskılayarak) kalbin atım
hızını artırır. İ.V, i.M, subkutan ve endotrakeal yolla uygulanabilir.
Kalsiyum:
Kalbin kasılma gücünü artırıcı etkisi vardır. Kardiyak arrestte her zaman kalsiyum
verilmez. Ancak hipokalsemi ve kalsiyum kanal blokeri ilaç kullanımı nedeniyle
kardiyak arrest geliştiyse, kalsiyum klorür İ.V yolla verilir.
26
Sodyum Bikarbonat:
Doku anoksisi nedeniyle gelişen metabolik asidozu düzeltmek için kullanılır.
Önceleri kardiyak arrest tedavisinde yaygın olarak kullanılan sodyum bikarbonat,
günümüzde kardiyak arrest tedavisinde önerilmemektedir. Asidozu tedavi etmek için,
hastanın kısa sürede entübe edilerek solunumun geliştirilmesi böylece oksijenasyonun
sağlanması önerilmektedir. Ancak kan pH 7.2'den, HCO3 5 mEq/L'den düşükse
bikarbonat tedavisi uygulanır. Bunun dışında kardiyak arrestte bikarbonat tedavisi
tartışmalıdır. Kan pH ve HCO3" değerleri bilinmeden bikarbonat verilmesi yarardan çok
zarar getirebilir. Hiperozmolariteye (hipernatremiye), yol açabilir, oksijenin
hemoglobinden ayrılmasını güçleştirir ve birlikte verildiği Adrenalini inaktive eder. Bu
nedenlerle bikarbonat kullanılacaksa, defibrilasyon, entübasyon, adrenalin ve
antriaritmik ilaç kullanımından sonraya bırakılmalıdır.
Prekordiyal Darbe:
Yumruğun etli kısmıyla, 20-30
cm yukarıdan sternumun ortasına
vurulacak güçlü bir darbe, küçük
bir
elektrik
getirerek
enerjisi
ventriküler
meydana
fibrilasyonu
sonlandırabilir. Monitordan izlenen
hastalarda
ventriküler
görüldüğünde
olmadığı
ya
fibrilasyon
da
defibrilatör
durumlarda
kardiyak
arrest olursa tek bir prekordiyal
darbe
nadiren,
önerilir.
Bu
ventriküler
uygulama
taşıkardiyi,
ventriküler fibrilasyona dönüştüre- Şekil - 23: Prekordial darbe (Kaynak: 7).
rek zararlı olabilir (Şekil - 23).
RESUSİTASYONUN ETKİNLİĞİNİN SAPTANMASI VE SONLANDIRILMASI
Resüsitasyona devam edilirken kurtarıcı; yapılan uygulamanın hastanın dolaşım
ve solunumunu yeniden sağlamada etkin olup olmadığını değerlendirmelidir.
27
Resisütasyonun etkinliğine karar verebilmek için aşağıdaki belirtilerden en az bir
tanesi bulunmalıdır.
• Pupillerin konstriksyonu (beynin yeterince oksijenlendiğini gösteren anahtar
belirtidir).
• Spontan kalp atımlarının olması.
• Göz kapaklarının uyarılmasıyla göz kırpma.
•. Spontan solunumun başlaması.
• Kollarda ve bacaklarda hareket.
• Siyanozun azalması.
• Bilincin açılması.
Maajesef resüsitasyon her zaman hastalan yaşama döndürmede başarılı
olmayabilir. Koma .durumunun devam etmesi, nabız almamayışı ve pupil
dilatasyonunun devam etmesi resüsitasyonun etkin olmadığını gösterir.
Resüsitasyonun etkin olmayışından çeşitli faktörler sorumludur. Bu faktörlerin
başlıcaları aşağıda verilmiştir.
• Yanlış resüsitasyon teknikleri.
• Kanama nedeniyle kalpteki kanın kaybı ya da kardiyak tamponat.
• Pulmoner emboli nedeniyle kalbin kan akımının engellenmesi.
• Akciğerlerin, kanın oksijenlenmesini sağlama özelliğinin, ciddi akciğer hastalığı
nedeniyle bozulması.
•
Kardiyak masaj sırasında oluşan aspirasyon sonucu akciğerlerin kusmukla
dolması.
Resüsitasyon etkin olmadığında bile, otoriteler resüsitasyon çabalarının,
resüsitasyon işlemine başladıktan sonra en az 1 saat sürdürülmesini
önermektedirler.
RESÜSİTASYON SONRASI BAKIM
Resüsitasyon sonrası uygulanacak etkin bir bakım, yaşam için elzemdir. Bu
devrede genel olarak yapılması gerekenler ve gerekçeleri aşağıda yer almaktadır.
• Olay devamlı bakım ünitesi ya da kardiyak bakım ünitesinde olmadıysa, sürekli
gözlem gereksinimi, monitör, defibrilatör ve benzeri cihazların bulunması nedeniyle
hastanın bu ünitelerden birine alınması.
28
• EKG, santral venöz basınç ve arteriyal kan basıncının monitörden izlenmesi.
•
Ateş saatte bir ölçülmeli. Çünkü yüksek ateş beyin harabiyetini veya beyin
ödemini işaret eder.
•
Ateş 38, 5°C üzerindeyse, hipotermi battaniyesi kullanılır. Hipotermi beyin
ödeminin azalmasına yardımcı olur.
•
Metobalik asidozu saptamak için kan gazları ve pH değerleri belirlenir.
Metabolik asidoz, arrest sırasında yetersiz doku oksijenasyonu nedeniyle gelişir.
•
Hastada konvülsiyonlar varsa Sodyum Amobarbital I.V yolla verilir.
Konvülsiyonlar beyin harabiyeti ya da asidoz nedeniyledir. Konvülsiyonlar devam
ederse Dilantin verilir.
• Göğüs x Ray filmi çekilir. Çünkü kardiyak masaj sırasında kaburgalar kırılabilir.
• Daha önce endotrakeal tüp yerleştirilmemişse yerleştirilir. Bilinci açık olmayan
ve bu nedenle öksürükle sekresyon çıkaramayan hastanın, hava yolu açıklığı sağlanır.
• Resüsitasyonu izleyen ilk 48 saat, endotrakeal tüp ya da maskeyle sürekli
oksijen verilir. Bu uygulama, arrestten sonra bir süre solunum deprese olacağı için
gereklidir.
• Foley kateter takılır. İdrar miktarı, kardiyovasküler durum hakkında fikir verir,
Kardiyak arrestten sonra idrar miktarının çok az olması, kardiyovasküler kollapsı işaret
eder. İdrar miktarı saatte 30 ml'den azsa durum hekime bildirilir.
Komplikasyonlar; kardiyak arrest ya da yaşamı güvence altına almak için
uygulanan resüsitasyon nedeniyle gelişebilir. Başlıca komplikasyonlar: kardiyak masaj
sırasında kaburgaların kırılması sonucunda'pnömotoraks; hatalı resüsitasyon tekniği
nedeniyle karaciğer ya da dalak yırtılmasına bağlı kanama; beyinin yeterince
oksijenlenememesi sonucu beyin ödemi; beyin harabiyeti ya da asidozdan
kaynaklanan, nöbetlerdir.
Psikolojik Destek; kardiyak arrest gibi acil bir durumda hasta ve yakınlarının
psikolojik destek gereksinimlerini unutmak her ne kadar kolaysa da, psikolojik destek
çok önemlidir. Hastayla, tamamen uyanık ve onların farkındaymış gibi konuşmak
gerekir. Yapılacak olan işlemler hastaya önceden açıklanmalıdır. Resüsite edilen
hastaların pek çoğu, resüsitasyon sırasındaki olayları ve konuşmaları
hatırlamaktadırlar. Bu devrede açık ve sakin bir iletişim kurulmalıdır. Hasta ve
yakınlarının dini gereksinimlerinin karşılanması için de destek olunmalıdır.
29
ÖZET
Kardiyak arrest terimi "ani ölümle" eş anlamlı olup, kalp atımlarının, kan
dolaşımının ve solunumun aniden durmasını ifade eder. Ani ölümlerin % 90'ından kalp
hastalıkları, % 10'undan ise kalp dışı nedenler sorumludur. Kardiyak arrest - evde,
caddede, hastanede, kaza anında - her yerde meydana gelebilir.
Kalbin, akciğerlerin ve beynin fonksiyonları arasında hayati önemi olan yakın bir
ilişki vardır. Bu üç organdan birinin fonksiyonu durduğunda, kısa sürede diğer ikisinin
de fonksiyonu durmaktadır. Kalp atımları ve solunum durduğunda hasta klinik olarak
ölüdür, bu duruma "klinik ölüm" denilmektedir. Hastanın solunumu ve dolaşımı
durduğunda, beyin hücreleri ölmeye başladığında "biyolojik ölüm" ortaya çıkar.
Kardiyak arrest vak'alarında hastanın kurtulması, acil ve uygun "kardiopulmoner
resüsitasyon" (Kalp - akciğer yeniden canlandırması - KPR) yapılmasına bağlıdır.
KPR iki ana bölümde incelenmektedir. 1. Temel Yaşam Desteği (TYD); pek
fazla tıbbi gerece gereksinim duyulmadan ve hemen yapılan tedaviyi içermektedir,
sağlık personeli ve bu konuda eğitilmiş kişiler tarafından uygulanabilir. 2. İleri
Kardiyak Yaşam Desteği (İKYD); özel gereçler, intravenöz sıvılar, ilaçlar kullanılarak,
kardiyak arreste neden olan durumun kesin tedavisini sağlamaya ve hastanın solunum
ve dolaşımını etkin bir şekilde geliştirmeye yönelik uygulamaları kapsar, hekim ya da
özel eğitilmiş sağlık personeli tarafından uygulanır.
Kardiyak arrest tanısı konulduktan hemen sonra KPR'a başlanmalıdır. İlk
yapılması gerekenler, hastanın hava yolunun açılması, yapay solunum ve eksternal
kalp masajı uygulanmasıdır. TYD, tek kurtarıcı ya da iki kurtarıcı tarafından yapılabilir.
TYD uygulandıktan sonra, hastaya kısa sürede (8-10 dakika) İKYD uygulanmalıdır.
KPR devam ederken, resüsitasyonun etkinliği değerlendirilmelidir. Resüsitasyon
etkin olmadığında bile uygulama, işleme başladıktan sonra en az 1 saat
sürdürülmelidir.
Resüsitasyon sonrası uygulanacak etkin bir bakım yaşam için elzemdir. Bu
nedenle hasta, devamlı bakım ünitesine alınarak yakından gözlenir ve bu ünitenin
olanaklarından yararlanılarak gerekli tedavi ve bakım uygulanır.
30
KAYNAKLAR
1.
Brunner, Lilian and Sudarth Doris. The Lippincott Manual of Nursing Practice.
2. b.s., New York / San Jose / Toronto, J.B. Lippincoot Company, 1978.
2. Grant, D. Harvey., Murray, Robert and Bergeron, David. Emergency Çare. 4.b.,
Prentice - Hail, Inc., englevvood cliffs, New Jersey 07632, 1986.
3. Harrison, Tinsley Randolph. Principles of Internal Medicine. Eds: Eugene Branuvvald. 11 th ed. New York, McGraw-Hill, (1987), 2.c.
4. Heckman, James, Rosenth, Ronald ve diğerleri. Hasta ve Yaralıların Acil Bakımı
ve Nakledilmesi. 4.bs., Türkiye, Mısırlı Matbaası, Nasetti Limited, 1991.
5. Hiçin, G ve diğerleri, der., Temel Tedavi. Ankara, Güneş Kitabevi, 1991.
6. Kudla, Susan Mary. "Emergency Çare of The Patient with Respiratory Distress"
Critical Çare Update!, Vol.4, No: 12, (December 1977).
7.
Luckmann, J. and Sorensen. C.K. Medical - Surgical Nursing. A Phychophysiologic Approach. W.B. Saunders Company, Philadelphia, London. 1974 and
1987.
8. Mathevvs, P.J; Mathews, M.L. and Mitchell, R.R; "Artificial Airvvays" Nursing 92,
Vol. 22, no: 1 (January 1992).
9. Miller, A. Thomas. Physiologic Basis of Modern Surgical çare. Toronto, The
C.V. Mosby Company. 1988.
10. Pharm D. Mutnich Alan., Fecitt, Susan., and Rogers, Barbara. "Cardiac Drugs",
Nursing 87, Vol. 17, No: 10, (October 1987).
11. Safar, Peter: Cardiopulmonary Cerebral Resuscitation. lllustrations: Asmund 5.
Laerdal, 1981.
12. Sheehy, Budass Susan and Barber, Janet. Emergency Nursing Principles and
Practice. 2. bs., Toronto, The CV. Mosby Company, 1985.
13. Stockard, Nancy. "Kardiopulmoner Resusitasyon ve Acil Kardiak Bakım için Stan
dartlar ve Kurallar", Ulusal Cerrahi Hemşirelik Dergisi. C.l, SAyı: 2, (1982).
31
Download