Yıl: 4, Sayı: 13, Ağustos 2017, s. 470-497 Özge

advertisement
Yıl: 4, Sayı: 13, Ağustos 2017, s. 470-497
Özge DEMĠRDELEN1
Mustafa Tevfik ODMAN2
KÜRESEL ISINMANIN YOL AÇTIĞI SORUNLARDAN BĠRĠ: ĠKLĠM
MÜLTECĠLERĠNĠN HUKUKĠ STATÜSÜ3
Özet
İnsanlık tarihine bakıldığında birbiriyle etkileşim içinde olma, toplum
haline gelme, toprak sahibi olma, devlet kurma, farklı görüş ve düşüncelerin,
inançların ve birçok etkenin ortaya çıkması ve varlığını sürdürmesi ile birlikte
kutuplaşmalar, farklılaşmalar ve çatışmalar insan güvenliğinin olumsuz yönde
etkilenmesine neden olmuştur. İnsan güvenliği, yaşam, vücut ve cinsel
dokunulmazlığı başta olmak üzere, temel hak ve özgürlükler; iç siyasal olaylar,
tabiat olayları, ülke çapında çatışmalar veya savaş, ülkelerin diğer ülkelerin toprak
bütünlüğüne ve siyasal rejimlerine karışması veya dış tehdit unsurları gibi,
nedenlerle baskı ve zulme dönüşen tehditlerle karşı karşıya kalabilir. Öyle ki,
bunlar sonucunda insanlar vatandaşlık bağı ile bağlı oldukları ülkelerini veya
herhangi bir ülkeyle vatandaşlık bağı bulunmayanlar, ikamet ettikleri ülkelerini
terk etmek zorunda kalmaktadırlar. Terk ettikleri ülkelerin coğrafi konumu, hangi
şartlar altında bulundukları yerleri terk ettikleri, herhangi bir devlete vatandaşlık
bağı ile bağlı bulunup bulunmaması gibi hususların netleştirilmesinin ardından
hukuki statüleri ve sahip oldukları haklar ve diğer hususlar belirlenmektedir.
Korku, baskı, zulüm, şiddet gibi nedenlere dayalı olarak bireysel veya kitlesel yer
değiştirme hareketlerinin başlamasıyla beraber başka devletlerin koruma sağlaması
ve devletin egemenlik alanıyla ilgili bir konu haline gelmesine bağlı olarak mülteci
hukukunun temeli oluşturulmuştur. İkinci Dünya Savaşı’ nda ve sonrasında çok
ağır insan hakları ihlalleri yapılması sonucunda bütün dünyada çok fazla yer
1
Arş. Gör., Çağ Üniversitesi, Hukuk Fakültesi, ozgedemirdelen@cag.edu.tr
Prof. Dr., Çağ Üniversitesi, Hukuk Fakültesi, mustafatevfikodman@cag.edu.tr
3
Bu makale, 18-20 Mayıs 2017 tarihlerinde Alanya Alaatin Keykubad Üniversitesi ev sahipliğinde
düzenlenen “II. Uluslararası Sosyal Bilimler Sempozyumu”nda, “Küresel Isınmanın Yol Açtığı
Sorunlardan Biri: İklim Mültecilerinin Hukuki Statüsü” başlıklı bildirinin genişletilerek güncellenmiş
hâlidir.
2
Özge Demirdelen _ Mustafa Tevfik Odman
değiştirmelerin olmasıyla birlikte Birleşmiş Milletler, mülteci hukukunu en önemli
konuları arasına almış ve bazı temel düzenlemeler getirmiştir. İnsan haklarının ihlal
edilmesiyle birlikte yeni bir hukuk alanın doğmasının yanı sıra küresel ısınma gibi
çevresel faktörlerin neticesinde insanların vatandaşı oldukları veya ikamet ettikleri
ülkeleri terk ederek başka ülke topraklarına yerleştikleri günümüzde olan bir
gerçekliktir. Bunun sonucunda kişiler ülkelerine dönememekte fakat bulundukları
ülkeler açısından da hukuki statü belirlemesine gidilememektedir. İklim mültecileri
küresel ısınmanın yol açtığı sorunlar yüzünden ülke topraklarını terk etmek
zorunda kalan, yasal bir dayanağı henüz oluşturulamamış bir hukuki statüye sahip
kişilerdir. Bu çalışmada, iklim mültecilerinin durumu irdelenerek hukuki
statülerinin belirlenmesiyle birlikte uluslararası hukuk açısından koruma altına
alınıp alınamamasıyla ilgili genel bir bakış sunulacaktır.
Anahtar Kelimeler:
Vatansızlar, Yer Değiştirme.
İklim Mültecileri, Küresel Isınma, Mülteci,
ONE OF THE PROBLEM CAUSED BY GLOBAL WARMING: THE
LEGAL STATUS OF CLIMATE REFUGEES
Abtract
When it is examined the human history, the polarizations, differentiation
and conflicts are caused the affecting human safety adversely with interacting with
one another, becoming a society, being a landowner, establishing a state,
developing different beliefs and beliefs, many factors and maintaining their
existence. Basic rights and freedoms, especially human security, life, body and
sexual immunity might expose domestic political events, natural events, conflicts
or wars across the country, threats of oppression and persecution for reasons such
as interference of countries with territorial integrity and political regimes of other
countries or external threats. Such that, As a result people have to leave the
citizenship, the countries they are affiliated with or the citizenship of any country,
the countries where they reside. Legal status and rights and other matters they have
have determined after landing The geographical location of the countries where
they leave, clarifying the conditions under which they abandon their places,
whether they are attached to citizenship in any state. The based on refugee law was
formed with the based on reasons such as fear, oppression, persecution, violence,
together with the beginning of individual and mass displacement movements by
depending on the fact that other states are protecting and becoming a subject of the
state's sovereignty. The United Nations has made refugee law the most important
issue, as there have been a lot of changes in the whole world as a result of very
heavy human rights violations in the Second World War and after and they have
brought some basic regulations. People who are citizens or have left their country
of residence and settled in another country is the reality with the result of the
emergence of a new legal field with the violation of human rights, as well as
environmental factors such as global warming. As a result, people do not go to
their countries, but they can not go to determine their legal status in terms of the
countries they are in. Climate refugees are those who have a statutory status that
has yet to establish a legal basis for abandoning the country's land because of
SOBİDER
Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 4, Sayı:13, Ağustos 2017, s. 470-497
471
Küresel Isınmanın Yol Açtığı Sorunlardan Biri: İklim Mültecilerinin Hukuki Statüsü
global warming problems. In this study, an overview of the situation of climate
refugees and the protection of international law, together with the determination of
their legal status, will be presented.
Keywords: Climate Refugees, Global Warming, Refugees, Stateless,
Relocation.
GĠRĠġ
Geçmişten günümüze tarihe bakıldığında çeşitli faktörlerin etkisiyle insanların yaşam
alanını değiştirdiği görülmektedir. Aslında bu husus her canlı için kabul edilebilecek bir
olgudur. İnsanların yaşam alanını değiştirmesi, bulunduğu bir yerden başka bir yere göç etmesi,
vatandaşı olduğu ülke topraklarını terk etmesi “gönüllü” olabileceği gibi bunu yapmak
durumunda bırakılması şeklinde “zorunlu” da olabilir.
İlk çağı sona erdirip orta çağı başlatan, tarihin en önemli kitlesel hareketi olarak kabul
gören “Kavimler Göçü”, Amerika kıtasının keşfiyle birlikte yeni kıtalara yapılan yerleşmeler ve
sömürge hareketleri, 1923 Lozan Barış Antlaşması ile birlikte Türkiye-Yunanistan arasında
gerçekleşen mübadele, sanayileşmenin etkisiyle yapılan işgücü göçü gibi tarihin önemli dönüm
noktaları içindeki bu olayları yer değiştirme hareketlerine örnek olarak vermek mümkündür.
Yer değiştirme; terk etme hareketlerinin dayanağını ekonomik, siyasi, sosyal ve doğa
olaylarının neticesinde karşılaşılan sorunlar oluşturmaktadır. Buna göre, yaşanılan sorunlar, bu
sorunların ne boyutta olduğu ve sorunlarla ilgili çözüm niteliğinde cevap alınabilmesi
karşısında, gerçekleşen bireysel veya kitlesel hareketlerin ülke içinde veya ülke dışına; gönüllü
ya da zorunlu olarak yapıldığı tespit edilmektedir.
Bulunulan yeri değiştirme; terk etme eylemlerinin hangi nedenlerden kaynaklandığı
irdelenerek, elde edilen verilere göre insanların, gittikleri yerlerdeki durum ve statüleri hakkında
belirleme yapılmaktadır.
Uluslararası yapılan bireysel veya kitlesel yer değiştirme hareketleriyle ilgili ulusal veya
uluslararası hukuk kuralları açısından niteleme farklılığının bulunduğu görülebilir. Genel
anlayış çerçevesinde ekonomik, sosyal vb. nedenlerle yerleşme niyetiyle bir başka ülkenin
sınırlarına geçiş yapanlar göçmen4 olarak tanımlanmaktadır. Mülteci kavramıyla çeşitli
sebeplerden dolayı ülkesini; vatandaşlık bağının bulunduğu devleti terk etmek zorunda bırakılan
ve bu devlete geri dönemeyen; dönmek istemeyen kimsenin iltica etme hakkını elde ettikten
sonra kazandığı hukuki statü; sığınmacı terimiyle ise, kazanılan bir hukuki statüden ziyade, fiili
bir durumdan ve başka bir ülkeye iltica etmek için kısa süreli bir ikamet etme durumu ifade
edilmektedir5.
Göçmen, sığınmacı, mülteci gibi kavram tanımlarının ortak noktası, bir sebepten dolayı,
vatandaşı oldukları devlet ülkesini veya ikamet ettikleri ülke topraklarını terk ederek, başka bir
devlete gitmeleri ve gitmek zorunda kaldıkları devlette “yabancı” statüsünde bulunmalarıdır.
4
Aysel Çelikel / Günseli Gelgel Öztekin, Yabancılar Hukuku, Beta yayınları, Yenilenmiş 22. Bası,
İstanbul, Nisan 2016, s.27.
5
Mustafa Tevfik Odman, Mülteci Hukuku, AÜSBF. İnsan Hakları Merkezi Yayınları, No: 15, Ankara,
1995, s.188-189.
SOBİDER
Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 4, Sayı: 13, Ağustos 2017, s. 470-497
472
Özge Demirdelen _ Mustafa Tevfik Odman
Vatandaşlığın karşıtı olarak yabancılar; yabancı devlet vatandaşları, birden fazla
vatandaşlığa sahip olan kişiler, vatansızlar ve mülteciler şeklinde kategorize edilmektedir6.
Yabancı olmayla ilgili yapılan bu kategorize sonucunda kişilerin bulundukları ülke açısından ne
tür haklara sahip olacakları, ulusal ve uluslararası alanda hangi statüde muamele görecekleri,
uluslararası korumadan yararlanma şekilleri gibi konular açığa kavuşturulmaktadır.
Değişen dünya, ortaya çıkan yeni sorunlar, karşılaşılan durumlar ve sıralanabilecek
birçok neden sonucunda uluslararası gerçekleşen hareketlerin de dayandığı nedenlerde yeni
haller ortaya çıkmıştır. Küresel ısınma sonuncunda ortaya çıkan iklim değişikliği, günümüz ve
gelecekteki yaşam için, insanlık açısından bir tehdit olmaktadır. Küresel ısınmanın yol açtığı
sorunlar yüzünden insanlar yaşam mücadelesi vermekte ve hayatını devam ettirebilmek için
vatandaşı oldukları veya bulundukları ülkeleri terk etmektedir7. Küreselleşen dünyanın karşı
karşıya kaldığı bu sorunla ilgili henüz tam bir farkındalığın oluşturulamamış olmasıyla birlikte
yaşanan sorunlardan dolayı vatandaşı oldukları veya bulundukları ülke topraklarını terk etmek
zorunda kalan insanların sığındıkları ülke mevzuatı ve uluslararası düzenlemeler açısından
uluslararası koruma sağlanamaması noktasında tehlike bulunmaktadır. Başta mültecilerle ilgili
olmak üzere uluslararası koruma kapsamında yapılan sözleşmeler o günün ve geçmiş tarihin
etkisi ile oluşan sonuçların doğrultusunda yapılmıştır. Kimlere mülteci statüsünün tanınacağının
kapsamı, hangi hal ve durumların kabul edileceğinin çerçevesi, sözleşmeleri yapmaya iten
sebeplerin neticesinde oluşturulmuştur. Küresel ısınmanın etkisiyle yerini terk etmek zorunda
kalma hali ise, siyasi, dini, belli bir toplumsal gruba ait olma gibi nedenlerin yanında yeni bir
durumdur. Ortaya çıkan bu yeni durumun yarattığı yer değiştirme hareketi sonucunda kişilerin
uluslararası koruma bakımından sahipsiz kalması söz konusudur.
Birinci Dünya Savaşı itibariyle süregelerek uygulanan uluslararası hukukta bazı birey
kategorilerini korumaya yönelik özel rejimler oluşturulmuştur8. Birey olarak gerçek kişilerin
uluslararası hukuk alanında hukuk süjesi olarak kabul görmesi insan haklarının uluslararası
boyutta korunması sisteminin kabul edilerek uygulanmasıyla birlikte gelişme göstermiştir9.
İnsan haklarındaki gelişmelerle birlikte birey kategorilerini koruma noktasında azınlıklar,
mülteciler, vatansızlar ile ilgili statü belirlenmesinin ardından bu kişilerin hukuk karşısında
durumları uluslararası hukuk çerçevesinde belirlenmeye başlanmış ve ortaya çıkan eksiklilerle
duyulan ihtiyaçlar karşısında yeni düzenlemeler yapılmıştır10.
6
Mustafa Tevfik Odman, Vatansızların Hukuki Durumu ve Türk Hukuku, Çağ Üniversitesi Yayınları
No:15, Birinci Baskı, Adana, Ocak 2011, s. 8.
7
İklim değişikliği nedeniyle ülkelerini terk etmek zorunda kalanlara ilk örnek Tuvalu halkı için bkz.,
İklim değişikliğinin karanlık yüzü: İklim mültecileri, https://gaiadergi.com/iklim-degisikliginin-karanlikyuzu-iklim-multecileri/, e.t.:09.04.2017.
8
Hüseyin Pazarcı, Uluslararası Hukuk Dersleri, II. Kitap, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler
Fakültesi ve Basın - Yayın Yüksekokulu Basımevi, Ankara, 1989, s.154-155,
http://kitaplar.ankara.edu.tr/dosyalar/pdf/151.pdf, e.t.:05.04.2017.
9
Yasin Poyraz, “Suriye Vatandaşlarının Geçici Korunması ve Uluslararası Mülteci Hukuku”, Selçuk
Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 20, Sayı 2, 2012, s.55-56,
http://dergipark.gov.tr/download/article-file/262776, e.t.:07.04.2017.
10
Poyraz, a.g.m., s.56.
SOBİDER
Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 4, Sayı:13, Ağustos 2017, s. 470-497
473
Küresel Isınmanın Yol Açtığı Sorunlardan Biri: İklim Mültecilerinin Hukuki Statüsü
Bu makalede uluslararası hukuk açısından yeni bir düzenleme yapılması gereken ve
buna ihtiyaç duyulan küresel ısınma neticesinde ortaya çıkan olumsuz hayat koşulları karşısında
ülkelerini terk eden veya terk etmek zorunda kalan iklim mültecileri olarak adlandırılan kişilerin
hukuk karşısındaki durumları ayrıntılı olarak ele alınacaktır.
1. Küresel Isınma
İnsanlarla birlikte diğer tüm canlıların besin, barınma, üreme ve birbirleriyle etkileşim
halinde olduğu ortam açısından çevre kavramı; fiziksel, biyolojik, ekonomik ve sosyal olmak
üzere, bütün ilişkilerden oluşmaktadır. Bu ilişkiler bütününden oluşan çevre ile ilgili sorunlar,
insan ve insan dışı etkenlerden oluşmaktadır. Ancak, gün geçtikçe daha iyi görülmektedir ki,
çevresel sorunların çoğunluğu insan faktörü odaklıdır11.
Çevre sorunları dönem dönem farklı şekillerde de ortaya çıkmıştır. Buna rağmen,
1950’li yılların öncesinde, yerel nitelikli sorunlar olarak ele alınmıştır. Zaman içerisinde ise, bu
sorunlar küresel sorun olarak tespit edilmiştir. Sorunların küresel boyuta ulaşmasıyla ele
alınması sonucunda, farkındalığın yaratılmasında ve duyarlılığın oluşmasında artış olmuştur.
Çölleşme, küresel boyutta açlık, asit yağmurları ve toprak erozyonu gibi sorunların, 1970’li
yıllarda ciddi boyutlara ulaşması; 1980’li yıllarda biyo-çeşitliliğin azalışa geçmesi, ozon
tabakasının delinmesi ve iklim değişikliği gibi yeni sorunların ortaya çıkmasının ardından çevre
sorunlarına bakış açısı değişmiştir12.
Ortaya çıkan yeni sorunlar kişilerin yaptığı hareketin nedenlerinin temelinde de
farklılığa yol açmıştır. Örneğin, ırk, din, siyasi düşünce gibi nedenlerden dolayı bulundukları
ülke topraklarını terk edip, uluslararası korumadan yararlanmak için başka bir devletin
topraklarına sığınan kişilerin yaptığı hareketin temelinde, siyasi nedenlerden kaynaklı verilen
yaşam mücadelesi yatmaktadır. Yine iş bulmak, daha iyi yaşam koşulları içinde hayatlarını
idame ettirmek için başka bir devlete yerleşen kişilerin yaptığı hareketin temeli ekonomik
nedenlere dayanmaktadır. Küresel ısınmanın yol açtığı iklim değişikliği neticesinde ise, çevresel
sorunların ortaya çıkmasıyla birlikte, susuzluk, çölleşme, ülke topraklarının sular altında
kalması, yaşam alanlarının giderek yok olması gibi durumlardan kaynaklı olarak insanlar
bulundukları ülke topraklarını terk ederek, başka bir devlete sığınmaktadır.
Küresel ısınmanın yarattığı sonuçlar nedeniyle bulundukları ülke topraklarını terk eden
insanların durumlarıyla ilgili değerlendirme yapılmadan önce, küresel ısınma ve küresel
ısınmanın dünya üzerinde yarattığı etkiler açıklanacaktır.
1.1.Küresel Isınma ve Etkileri
Küresel ısınma, “insanların çeşitli faaliyetleri sonucunda meydana gelen ve sera
gazları olarak adlandırılan çeşitli gazların CO2-CH4-N2O-O3-CFCs ve H2O (karbondioksit,
metan, azot oksit, ozon, kloroflourkarbon ve su buharının) atmosferde yoğun bir şekilde
artması sonucunda yeryüzüne yakın atmosfer tabakaları ile yeryüzü sıcaklığının yapay olarak
artması sürecidir13”. Dünyanın aldığı ve yansıttığı güneş ışığı miktarı, sıcaklığın atmosfer
11
Ahmet Mutlu, İbrahim İrdem ve Berna Üre, “Ekolojik Mültecilik”, Memleket Siyaset Yönetim
(MSY), Cilt 10, Sayı 23, Ocak 2015, s. 80, http://www.msydergi.com/uploads/dergi/209.pdf, e.t.:
30.10.2016.
12
Mutlu, İrdem ve Üre, y.a.g.e., s. 80-81.
13
H. Naci Bayraç, “Enerji Kullanımının Küresel Isınmaya Etkisi ve Önleyici Politikalar”, Eskişehir
Osmangazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi,11(2), s.232,
SOBİDER
Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 4, Sayı: 13, Ağustos 2017, s. 470-497
474
Özge Demirdelen _ Mustafa Tevfik Odman
tarafından tutulması ve su buharının evaporasyonu14 ve yoğunlaşması dünya yüzeyindeki
sıcaklığın tayin edilmesindeki başlıca dört faktörün ışığında ise, “atmosferin dünya yüzeyine
yakın kısımlarında ortalama dünya sıcaklığının doğal olarak ya da insan etkisiyle artması15”
şeklinde tanımlanmaktadır.
Atmosferde bileşenlerin etkisiyle birlikte doğal değişikliklerin ve 19 uncu yüzyılın
ortalarından itibaren insan faaliyetlerinin küresel iklimi etkilediği görülmektedir. Sanayileşme
ile birlikte fosil yakıtların yakılması, çarpık sanayileşme, ormanların tahrip edilmesi gibi insan
faaliyetlerinin sonucunda sera gazları iklim değişikliğine neden olmaktadır. Sera gazlarının
kızılötesi ışımaların bir kısmını soğurması atmosferin ısınmasına yani dünyanın ortalama
sıcaklığında artışa yol açmaktadır16.
İklim tiplerinde değişiklik17, deniz seviyesinde yükselme şeklinde küresel ısınmanın
etkileri görülmekle birlikte bu etkinin yarattığı sonuçlar her yerde aynı olamayacağından dolayı
iklim kuşaklarında ve yaşam ortamlarında kaymalar da meydana gelebilmektedir18.
1988 yılında Dünya Meteroroloji Örgütü- World Meteorological Organization (WMO)
ve Birleşmiş Milletler Çevre Programı- United Nations Environment Programme (UNEP)
tarafından kurulan Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli -Intergovernmental Panel on
Climate Change (IPCC) 2014 yılında Beşinci Değerlendirme Raporu çerçevesinde yayınladığı
“İklim Değişikliği 2014: Etkiler, Uyum ve Etkilenebilirlik” Raporunda19, iklim değişikliğinde
insanların etkisinin net olarak bulunduğu başlıca bulgular arasında yer almıştır20.
Küresel ısınmaya etkisinin yanında, küresel ısınmanın sonuçlarına katlanmak zorunda
kalan yine insanın kendisidir. Küresel ısınma, dünyayla birlikte insanı etkileyen, onun yaşamını
zorlaştıran ve onu yaşam mücadelesi içine iten bir durumdur. Kendi eliyle yarattığı ve kendine
zarar olarak dönen bir sorunu, yine insanın kendisinin çözüm yolu bularak düzeltmesi
gerekmektedir. Yıllar içinde küresel ısınma ve iklim değişikliği ile ilgili olarak devletler
tarafından çalışmalar başlatılmış ve birçok adım atılmıştır. Her ne kadar tam istenilen düzeye
http://sbd.ogu.edu.tr/makaleler/11_2_Makale_11.pdf,
e.t.:07.04.2017.
14
Buharlaşma bkz.
http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_bts&view=bts&kategori1=veritbn&kelimesec=118795,
et.:11.4.2017.
15
Latif Kurt, Cemal Seçkin Aksay ve Osman Ketenoğlu, “Küresel Isınma ve İklim Değişikliği”,
Selçuk Üniversitesi Fen Fakültesi Fen Dergisi, Sayı 25, 2005, Konya, s.31,
http://dergipark.gov.tr/download/article-file/214946, http://dergipark.gov.tr/sufefd/issue/23134/247140,
e.t.:11.04.2017.
16
Climate Volunteers (İklim Gönüllüleri), İklim Değişikliği,
http://www.climatevolunteers.com/?page=iklimDegisikligi, e.t.:11.04.2017.
17
Birleşmiş Milletler Çerçeve Sözleşmesi 1 inci maddesinde, ““İklim değişikliği”, karşılaştırılabilir
zaman dilimlerinde gözlenen doğal iklim değişikliğine ek olarak, doğrudan veya dolaylı olarak
küresel
atmosferin
bileşimini bozan insan faaliyetleri sonucunda iklimde oluşan bir değişlik demektir.” Şeklinde iklim
değişikliği tanımlanmıştır. Ayrıca bkz. http://iklim.cob.gov.tr/iklim/Files/Mevzuat/BM_iklimcerceve.pdf.
18
Kurt, Aksay ve Ketenoğlu, y.a.g.m., s.37-38.
19
T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, İklim Değişikliği, Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC)
Tarafından "İklim Değişikliği 2014: Etkiler, Uyum ve Etkilenebilirlik" Raporları Yayınlanmıştır,
http://www.csb.gov.tr/projeler/iklim/index.php?Sayfa=haberdetay&Id=12743, e.t.:11.04.2017.
20
Boğaziçi Üniversitesi, Haberler, IPCC İklim Değişikliği Raporu’nu Türkiye’ye Boğaziçi
Üniversitesi’nde tanıttı, http://haberler.boun.edu.tr/tr/haber/ipcc-iklim-degisikligi-raporunu-turkiyeyebogazici-universitesinde-tanitti, e.t.:11.04.2017.
SOBİDER
Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 4, Sayı:13, Ağustos 2017, s. 470-497
475
Küresel Isınmanın Yol Açtığı Sorunlardan Biri: İklim Mültecilerinin Hukuki Statüsü
ulaşılamaması, verilmesi gereken tam desteğin verilememiş olması söz konusu olsa da, belli
girişimlerde bulunulması, farkındalığın yaratılmaya başlanması olumlu bir gelişmedir.
Küresel boyutta iklim değişikliklerinin oluşmasına sanayileşmenin yol açabileceğine
ilişkin, verilerin sonucunda, özellikle 1980’li yılların sonundan itibaren doğal nedenlerde iç ve
dış olayların yanında, atmosferdeki sera gaz miktarına insan faaliyetlerinin de etkisi dikkate
alınmaya başlanmıştır21.
Günümüzde neredeyse bütün konuları içinde barındıran, “sanayi devriminden22”
itibaren dünyanın gelişim sürecinin son halkasını oluşturan globalizm (/küreselleşme), ekonomi,
siyaset, savaş, teknolojik gelişme gibi hususların yanı sıra çevresel sorunlarının da kaynağını
oluşturmaktadır2324. Küreselleşmeyle birlikte özellikle sanayileşmenin25 ardından küresel
ısınmanın tehlikeli ve geri dönüşü pek mümkün olmayan etki ve sonuçlar yaratacağı görülen bir
gerçektir.
Küresel ısınmanın etkilerini azaltmak ve onunla mücadele etmek için atılan adımların
yanında, devletler bu konuda işbirliği içine girmelidir. Doğal yaşamın düzeltilmesi, bir yandan
kurulan kuruluşlar ve yapılan sözleşmeler; düzenlemelerle birlikte yapılmaya çalışılırken, diğer
yandan da küresel ısınmanın yarattığı sorunlarla yüz yüze kalan insanların uluslararası alandaki
durumları için devletlerin taşın altına elini koyması gerekmektedir.
1.2.Ġklim Mültecileri-Vatansızları Kavramı
Deniz seviyesinin artması, iklim değişikliği yüzünden toprakların verimsiz hale gelmesi,
kuraklığın yaşanması veya toprakların sular altında kalması ve ekinlerin donması nedenleriyle,
nüfus hareketliliğinin yaşandığı görülmektedir. Yakın gelecekte küresel ısınma nedeniyle,
dünyanın ikliminde günden güne gerçekleşen değişimler sonucunda bu nüfus hareketliliğin
artarak devam edeceği beklenmektedir26.
Günümüzde olan ve gelecekte çok daha büyük rakamlara ulaşması tahmin edilen
çevresel mülteciler, iklim mültecileri veya vatansızları, irade dışı vatansız kişi statüsünün bir
türü olarak ilk kez 1984 yılında International Institude for Environment and Development
Brifing Belgesi’nde kullanılmıştır27.
Küresel ısınma nedeniyle kişiler, ülkelerinde topraksız kaldıklarından dolayı, başka
devlet topraklarına gitmektedirler. Vatandaşı oldukları devletin ülke topraklarına dönme
imkânları bulunmadığı için bu kişilerin de irade dışı-fiili vatansız statüsünde oldukları
21
Ayrıca Bkz. Mehmet Özel/ Selim Kılıç, “Küresel Bir Sorun Olarak İklim Değişikliği ve İklim
Politikaları”, Ġstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, No:34, Mart, 2006, s.139,
http://dergipark.gov.tr/download/article-file/5367, e.t.:07.04.2017.
22
Sanayi Devrimi öncesi ve sonrası seviyeler arasında karşılaştırma yapıldığında ortalama 2 °C ve üstü
bir küresel ısınma tehlikeli ve geri dönüşü olmayan etkiler yaratabilir. Bkz.
http://www.climatevolunteers.com/?page=iklimDegisikligi
23
Kürşat Kan, “Globalleşmenin Uluslararası İlişkilere Etkileri”, Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi
Sosyal ve Ekonomık AraĢtırmalar Dergısi, 2011, s.1,
http://dergipark.gov.tr/kmusekad/issue/10216/125567;
http://dergipark.gov.tr/download/article-file/107327, e.t.:07.04.2017.
24
Global sözcüğüyle ilgili ayrıca bkz., Kan, y.a.g.m., s.2.
25
Kurt, Aksay ve Ketenoğlu, a.g.m., s.33.
26
Odman, Vatansızların Hukuki Durumu ve Türk Hukuku, s. 26.
27
Odman, y.a.g.e., s. 25-26.
SOBİDER
Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 4, Sayı: 13, Ağustos 2017, s. 470-497
476
Özge Demirdelen _ Mustafa Tevfik Odman
düşünülmektedir. Esasen bu kişilerin vatandaşlıklarını kaybetme gibi bir durumları söz konusu
değildir. Aralarında vatandaşlık bağı bulunan devletin vatandaşlığından çıkma isteği-iradesi
olmaksızın, iklimsel nedenlerden dolayı, ülkelerini terk edip, başka bir devlete sığınmaktadırlar.
Kendi ülkelerine dönme imkânlarının da bulunmaması sonucunda bu kişiler, iklimsel
mülteciler-vatansızlar olarak, irade dışı vatansızların bir türü olarak kabul edilmektedirler28.
Küresel ısınmanın sonucunda deniz seviyesinde meydana gelen yükselme, dünyanın ilk
iklim mültecileri olarak adlandırılan Tuvalu halkının büyük bir kısmının sular altında kalan
evlerini terk ederek Yeni Zelanda ve Avusturya’ ya gitmek zorunda bırakmıştır. Bu olayla
birlikte iklim mülteciliği konusunun kalkınmış ülkeler açısından bir sorun teşkil etmeyeceği
düşünebilir. Bunun aksine, aralarında Amerika Birleşik Devletlerinin de yer aldığı birçok zengin
ülke vatandaşı da bu sorunu yaşamaktadır29. Kalkınmış, zengin ülkeler açısından da bu sorunun
varlığı söz konusu olmakla birlikte henüz bu durum hakkında devletler herhangi bir girişimde
bulunmamakta ve ulusal boyutta dahi düzenleme yoluna gitmemektedir.
1.2.1.Uluslararası Hukuk KarĢısında Mülteci Statüsü
İnsanlar, aralarında vatandaşlık ilişkisi bulunan devlet ülkesinde veya ikamet ettikleri
ülkede, baskı, zulüm, şiddet ve benzeri nedenlerden kaynaklanan korku karşısında, bireysel
veya kitlesel olarak yer değiştirebilir. Söz konusu yer değiştirme hareketlerinin başlamasıyla
birlikte, bu kişilere uluslararası toplum tarafından koruma sağlanması ihtiyacı ortaya çıkmış ve
uzun bir süreç sonunda, bu kişilerle ilgili kurallar ve standartlar oluşturulmaya başlanmıştır.
Dünya genelinde geliştirilen ve gerek bölgesel, gerekse evrensel nitelikteki uluslararası hukuk
tarafından düzenlenen ve kabul edilen bu kurallar ile yapıla geliş kuralları, mülteci hukukunu
oluşturmuştur.
Birinci Dünya Savaşı ve özellikle, İkinci Dünya Savaşı ve sonrasında çok ağır insan
hakları ihlallerinin yapılması ile kitlesel yoğun nüfus hareketleri yaşanmıştır. İnsanlar vatandaşı
oldukları veya ikamet ettikleri ülkelerini terk etmek zorunda kalmıştır. Tüm dünyada çok fazla
yer değiştirmelerin olmasıyla birlikte, Birleşmiş Milletler-BM. mülteciler ve vatansızlarla ilgili
konulara hassasiyetle eğilmiş ve bu bağlamda, başta 28 Temmuz 1951 Tarihli Mültecilerin
Hukuki Statüsüne Dair Birleşmiş Milletler Sözleşmesi-1951 Sözleşmesi30-The 1951 Geneva
Conventio Relating to the Status of Refugees ve Mültecilerin Hukuk Statüsüne İlişkin 1967
Protokolü-1967 Protokolü31-The 1967 Protocol Relating to the Status of Refugees olmak üzere,
1954 Tarihli Vatansız Kişilerin Hukuki Statüsüne Dair Sözleşme’yi hayata geçirmiştir32.
28
Odman, Vatansızların Hukuki Durumu ve Türk Hukuku, s. 27.
Ġlk iklim mültecileri ABD'den yola çıktı,
http://www.cnnturk.com/2006/bilim.teknoloji/bilim/08/17/ilk.iklim.multecileri.abdden.yola.cikti/218867.
0/index.html, e.t.:09.04.2017.
30
Resmi Gazete: 5.9.1961, Sayı: 10898.
Ayrıca bu sözleşme mülteci statüsünün kimlere verileceğine dair belirleme yapmakla beraber daha
önceden mültecilerle ilgili yapılan sözleşmeleri de 1/A-1 maddesinde sayarak bu kişilere mülteci
kapsamında 1951 Sözleşme hükümlerinin uygulanacağını düzenlemiştir.
31
RG.: 5.8.1968, S. 12968, ayrıca bkz.
http://humanrightscenter.bilgi.edu.tr/media/uploads/2015/08/02/MultecilerinHukukiDurumunaDair1967P
rotokolu.pdf, e.t.:12.03.2017.
32
28 Eylül 1954 tarihinde Ekonomik ve Sosyal Konsey’ in 26 Nisan 1954 tarih ve 526 A sayılı Kararı
uyarınca toplanan Tam Yetkili Temsilciler Konferansı’ nda kabul edilmiş; 6 Haziran 1960 tarihinde
29
SOBİDER
Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 4, Sayı:13, Ağustos 2017, s. 470-497
477
Küresel Isınmanın Yol Açtığı Sorunlardan Biri: İklim Mültecilerinin Hukuki Statüsü
1951 Sözleşmesi’nin 1/A-2 maddesine göre mülteci,
“1 Ocak 1951’ den önce meydana gelen olaylar sonucunda ve ırkı, dini, tabiiyeti, belli bir
toplumsal gruba mensubiyeti veya siyasi düşünceleri yüzünden, zulme uğrayacağından haklı
sebeplerle korktuğu için vatandaşı olduğu ülkenin dışında bulunan ve bu ülkenin korumasından
yararlanamayan, ya da söz konusu korku nedeniyle yararlanmak istemeyen; yahut tabiiyeti
yoksa ve bu tür olaylar sonucu önceden yaşadığı ikamet ülkesinin dışında bulunan, oraya
dönemeyen veya söz konusu korku nedeniyle dönmek istemeyen şahıs.”
olarak tanımlanmaktadır. 1 Ocak 1951 tarihinin sınır olarak kabul edilmesinin nedeni, 1951
Sözleşmesi’nin kabulü sırasında devletlerin, o anda mevcut olan ya da o zamana kadar
gerçekleşmiş olan olaylardan kaynaklanıp da sonuçlarının sonradan ortaya çıkabilecek mülteci
sorunlarıyla yükümlülüklerini sınırlamak istemeleridir33. Fakat 1951 Sözleşmesi’nin kabul
edilmesinden sonra; yeni mülteci durumlarının ortaya çıkmasıyla birlikte, sözleşmede yer alan
sınırlama yüzünden Sözleşme kapsamına girememe durumunun olabileceği düşünülerek, 1967
Tarihli Ek Protokol ile zaman sınırlamasına bakılmaksızın, Sözleşme kapsamına giren bütün
mültecilerin eşit hukuki statüden yararlanacakları konusunda taraf devletler anlaşmıştır. Ancak,
günümüzde Türkiye34 halen Sözleşme’deki “…Avrupa’da meydana gelen olaylar35” sınırlaması
ilgili yaptıkları deklarasyon nedeniyle, Avrupa dışındaki ülkelerden gelen kişilere mülteci
statüsü vermemektedir.
478
yürürlüğe girmiştir. Ayrıca bkz., http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2014/10/20141025-5-1.pdf,
e.t.:15.03.2017.
33
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği, Mülteci Statüsünün Belirlenmesinde
Uygulanacak Ölçütler ve Usuller Hakkında Elkitabı, Mültecilerin Statüsüne ĠliĢkin 1951 SözleĢmesi
ve 1967 Protokolü Çerçevesinde, Şubat 2013, s.6,
http://www.refworld.org/cgi-bin/texis/vtx/rwmain/opendocpdf.pdf?reldoc=y&docid=55fa66404,
e.t.:07.05.2017.
34
“Türkiye, Bakanlar Kurulu'nun 1 Temmuz 1968 tarihli kararı ile Protokole katılmıştır.”,
http://cenevreofisi.dt.mfa.gov.tr/ShowInfoNotes.aspx?ID=203413, e.t.:12.03.2017.
RG:05.08.1968, S.12968, ayrıca bkz.
http://humanrightscenter.bilgi.edu.tr/media/uploads/2015/08/02/MultecilerinHukukiDurumunaDair1967P
rotokolu.pdf, e.t.:12.03.2017.
“Türkiye Sözleşmeyi 24 Ağustos 1951 tarihinde imzalamış ve 29 Ağustos 1961 tarihinde ihtirazi kayıtla
onaylamıştır. 359 Sayılı Onay Kanunu 5 Eylül 1961 gün ve 10898 Sayılı Resmi Gazete'de yayınlanmıştır.
Türkiye’nin ihtirazi kaydı şöyledir: "Bu sözleşmenin hiçbir hükmü¸ mülteciye Türkiye’de Türk uyruklu
kimselerin haklarından fazlasını sağladığı şeklinde yorumlanamaz".”,
http://www.danistay.gov.tr/upload/multecilerin_hukuki_durumuna_dair_sozlesme.pdf,
e.t.:12.03.2017;
Resmi Gazete için ayrıca bkz.,
http://humanrightscenter.bilgi.edu.tr/media/uploads/2015/08/03/MultecilerinHukukiDurumunaDairSozles
me.pdf, e.t.:12.03.2017.
35
Avrupa sözcüğü ile kastedilen Avrupa Konseyi üyesi olan ve Bakanlar Kurulu tarafından belirlenen
diğer ülkelerdir. Bkz. YUKK. 3/1-b maddesi. Ayrıca bkz.,
http://www.mfa.gov.tr/avrupa-konseyi_.tr.mfa , e.t.:12.03.2017.
SOBİDER
Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 4, Sayı: 13, Ağustos 2017, s. 470-497
Özge Demirdelen _ Mustafa Tevfik Odman
Tanımdan yola çıkarak mülteci statüsünün tanınmasıyla birlikte uluslararası hukuk
bakımından korumaya sahip olunabilmesi için gerekli koşulları şu şekilde sıralamak
mümkündür:
Vatandaşı olunan veya ikamet edilen ülke dışında olma,
Baskı ve zulme teşkil eden nedenlerin varlığı,
Haklı bir nedene dayalı olarak korkunun bulunması,
Ülke korumasından yararlanılamaması veya korku nedeniyle yararlanmak
istenilmemesi.
Uluslararası hukuk çerçevesinde mülteci statüsü için kişinin vatandaşı olduğu ülke
dışında bulunması, ülkesinde baskı ve zulüm göreceğine dair haklı bir nedene dayalı korkunun
bulunması ve bu haklı nedene dayalı korku neticesinde terk ettikleri ülke korumasından
yararlanılamaması veya yararlanmak istememesi veya vatansız kişiler açısından bu tür
nedenlerden dolayı ikamet ettiği ülkenin dışında bulunması, geri dönememesi veya bahsedilen
korku nedeniyle dönmek istememesi durumlarının mevcut olması gereklidir. Buradaki baskı ve
zulme teşkil edecek nedenler de 1951 Sözleşme kapsamında, ırk, din, tabiiyet, belli bir
toplumsal gruba mensubiyet veya siyasi düşünce olarak sayılmıştır.
1.2.2.Vatansızlık Kavramı ve ÇeĢitleri
George Jellinek, devlet kuramında devletin unsurlarını; insan, toprak ve egemenlik
olmak üzere belirlemiştir. Günümüzde de devletin bu üç unsurdan oluştuğu kabul edilmektedir.
Buna göre, “devlet, belirli bir insan topluluğunun, belirli bir toprak parçası üzerinde egemen
olmasıyla oluşan, hukuki kişiliğe sahip devamlı bir teşkilattır”36.
İnsan topluluğu olarak adlandırılan unsur, devletin millet unsurudur. Bir bütün olarak
devletin milletini oluşturan kişilerin, devletle aralarında bulunan hukuki bağlılığı, vatandaşlık
olarak ifade edilir. Bu bakımdan, vatandaşlık bir kişinin belli bir devlete ait bulunduğunu,
devletle kişi arasındaki bağlılığını gösteren, kişinin devlete sadakat yükümlülüğünü belirten ve
kişi ile devlet arasındaki hukuki ilişkinin temel dayanağını oluşturan bir kavramdır37.
i.
ii.
iii.
iv.
Hukukta vatandaşlığın çift yönü olup, bir tarafı ulusal hukuku, diğer tarafı ise,
uluslararası hukuku ilgilendirmektedir. Uluslararası hukuk bakımından, her şeyden önce,
devletlerin vatandaşlarını diplomatik koruma görevi bulunmakta olup, bu yönüyle vatandaşlık
uluslararası hukukunun konusunu oluşturmaktadır.
Vatandaşlığın karşıtı olarak yabancılar; yabancı devlet vatandaşları, birden fazla
vatandaşlığa sahip olan kişiler, vatansızlar ve mülteciler şeklinde kategorize edilmektedir.
Vatansızlar, mültecilere benzemekle birlikte, özel durumları nedeniyle, mültecilerle diğer
yabancılara göre, farklı bir hukuki statüye sahip bulunmaktadırlar38.
28 Eylül 1954 tarihinde New York’da imzalanan Vatansız Kişilerin Statüsüne İlişkin
Sözleşme’nin 1. maddesinde vatansız kişi, “kendi yasalarının işleyişi içinde hiçbir Devlet
36
Kemal Gözler, Anayasa Hukukunun Genel Esasları, Ekin Basım Yayın Dağıtım, Bursa, Eylül 2011,
Güncelleştirilmiş, Düzeltilmiş ve Genişletilmiş İkinci Baskı, s.133-135.
37
Ergin Nomer, Türk VatandaĢlık Hukuku, Filiz Kitabevi, 20. Bası, İstanbul, 2014, s. 1-25. 25 Mart
1999 Tarihinde Strazburg'da yapılan olağanüstü Genel Kurul toplantısında kabul edilen ve 14 Eylül 1999
Tarihinde Lizbon'da imzalanan Vatandaşlık Belgesi Verilmesine İlişkin Sözleşme’nin 1. maddesine göre
vatandaşlık, “…bir şahıs ile bir Devlet arasındaki hukuki bağı belirler ve kişinin etnik kökenini
göstermez” şeklinde tanımlanmıştır.
38
Odman, Vatansızların Hukuki Durumu ve Türk Hukuku, s. 8.
SOBİDER
Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 4, Sayı:13, Ağustos 2017, s. 470-497
479
Küresel Isınmanın Yol Açtığı Sorunlardan Biri: İklim Mültecilerinin Hukuki Statüsü
tarafından vatandaş olarak sayılmayan bir kişi” şeklinde tanımlanmıştır39. Bu tanımda, “de
jure”, yani hukuki vatansız kişiler konu edilmektedir40. Bunun yanında, siyasi nedenlerden
dolayı kişinin devlet korumasını kabul etmemesi veya devletin o kişiyi korumayı reddetmesi
hallerinde ortaya çıkan “de facto” vatansız kişiler de, söz konusu olabilmektedir41.
Vatansızlık statüsünün tanınması ve güvenli bir hukuki statünün sağlanması
bakımından, 1954 Sözleşmesi vatansız kişilere sunulan haklardan yararlanma imkânın
sağlanması yoluyla, vatansız kişilerin insan haklarına olan saygının iyileştirilmesinde önemli ve
etken bir rol oynamaktadır42.
Vatandaşlığın hangi esasa dayalı olarak kazanılacağını veya kaybedileceğini devletler
kendi hukuk kuralları altında belirler43. Ancak, modern vatandaşlık hukukuna göre, bu belirleme
yapılırken devletlerin bazı ilkeleri temel alması gerekmektedir. Bu ilkeler, “herkes vatandaşlık
hakkına sahiptir”, “vatansızlıktan kaçınılmalıdır” ve “hiç kimse keyfî olarak vatandaşlığından
mahrum edilemez” ilkeleridir44. Bu ilkelerdeki temel amaç, hiç kimsenin belirli bir devlete
aidiyetinin bulunmamasının, yani vatansızlık hallerinin asgari düzeye indirilmesini sağlamaya
çalışmak ve vatansızlığın önüne geçmektir.
Kişinin, bir devletin vatandaşlığını kazanma koşullarını sağlamadığı durumlarda ortaya
çıkan statü, vatansızlıktır. Vatansız birinden kişinin doğması veya devletin kişiyi vatandaşlıktan
çıkarması veyahut milletlerarası hukukta devletin halefiyeti söz konusu olduğunda, vatandaşlık
hakkını elde etmek için gereken süreye uyulmaması gibi, vatandaşlığın kaybı ya da çeşitli
devletlere ait vatandaşlık kanunlarının menfi çatışması ile vatansızlık halinin ortaya çıkması
olabilmektedir45.
1.2.2.1.Ġrade DıĢı Vatansızlık
Kişinin nesebinden, yani ana veya babasından kan bağı esasına dayalı olarak doğum
sebebiyle, irade dışı olarak vatandaşlık kazanamaması mümkündür. Buna göre, vatansız ana ve
babanın soyundan gelip, kan bağı esasına dayalı bir devletin sınırları içinde kişinin dünyaya
gelmesi söz konusu olduğunda, kişi ne toprak esasına dayalı olarak, ne de kan bağı esasına bağlı
olarak vatandaşlık kazanmış olacaktır46. Yine, toprak esasına dayalı olarak vatandaşlığın
39
http://www.unicankara.org.tr/doc_pdf/metin127.pdf, e.t.: 23.11.2016.
The UN Refugee Agency, Vatansız KiĢilerin Korunmasına ĠliĢkin El Kitabı, Vatansız Kişilerin
Statüsüne Dair 1954 Sözleşmesi Kapsamında, UNCHR, Cenevre, 2014, s. 5.
http://www.refworld.org/cgi-bin/texis/vtx/rwmain/opendocpdf.pdf?reldoc=y&docid=55fa66844,
e.t.: 23.11.2016.
41
Ergin Ergül, Avrupa Ġnsan Hakları SözleĢmesi’nde Sınır DıĢı Etme ve Geri Verme, Temmuz 2015,
s. 27-28, https://books.google.com.tr/books?id=LsVCgAAQBAJ&pg=PA27&lpg=PA27&dq=de+facto+vatanda%C5%9Fl%C4%B1k&source=bl&ots=ZC
wg9OTzG&sig=m3ZLYCEdoBcM7hpUAs5kSH8RMEY&hl=tr&sa=X&ved=0ahUKEwj0ns6ktr7QAhX
iB8AKHRt0CIEQ6AEIIjAB#v=onepage&q=de%20facto%20vatanda%C5%9Fl%C4%B1k&f=false,
e.t.:23.11.2016.
42
Vatansız KiĢilerin Korunmasına ĠliĢkin El Kitabı, s. 6.
43
Bir devlet vatandaşlığın kazanılma şeklini, kan bağı (jus sanguinis), doğum yeri (jus soli) veya karma
sistem olarak belirleyebilir. Ayrıntılı bilgi için bkz.,Odman, Vatansızların Hukuki Durumu ve Türk
Hukuku., s.8-9.
44
Avrupa Vatandaşlık Sözleşmesi, Alper Can Aykaç, (Çev.), TBB Dergisi, Sayı 77, 2008, s. 361-362,
http://tbbdergisi.barobirlik.org.tr/m2008-77-445, e.t.: 22.11.2016.
45
Nomer, y.a.g.m., s.42.
46
Vatansızlık statüsünü önlemek için Türk hukukunda üç şartın gerçekleşmesi ile birlikte doğum yeri
Türkiye olan çocuğun Türk vatandaşlığını kazanması mümkündür. Türkiye’ de doğmuş olmak, çocuğun
40
SOBİDER
Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 4, Sayı: 13, Ağustos 2017, s. 470-497
480
Özge Demirdelen _ Mustafa Tevfik Odman
kazanıldığı bir devletin vatandaşı olan kişilerin, kan bağı esasını kabul eden bir devlette doğum
olayını gerçekleştirmeleri halinde, doğan çocuk yine vatansız kişi statüsüne haiz olacaktır.
Kişilerin, yabancı ülkede uzun süre oturup, vatandaşı oldukları ülke ile bağlarını
kesmeleri, sadece başka bir ülkeye vatandaşlık bağı ile bağlı kalmak isteyerek, vatandaşı olduğu
devletin vatandaşlığından çıkıp, süresinde diğer devletin vatandaşlığına geçememeleri veya
vatandaşı olduğu devletin vatandaşlığından çıkartılıp, başka bir devletin vatandaşlığına
geçmemeleri veyahut bir devletin vatandaşlığını kazanıp, daha sonra bu vatandaşlığın iptal
edilmesiyle vatandaşlıklarını kaybetmeleri, irade dışı vatansızlık hallerindendir47.
Devlet, kendisini oluşturan insan topluluğunu belirleme konusunda, münhasır yetkiye
sahiptir. Kişinin vatandaşı olduğu devlete karşı sadakat yükümlülüğü olduğuna göre, bu
yükümlülüğü yerine getirmeyen, bu borca aykırı eylemlerde bulunan kişileri devletin münhasır
yetkisine dayanarak vatandaşlıktan çıkarması mümkündür.
Bir diğer irade dışı vatansızlık hali ise, kişinin vatandaşı olduğu devletin ortadan
kalkması veya arazi terk ve ilhakından dolayı vatandaşlığın kaybedilmesidir48.
Yukarıda sayılan irade dışı vatansızlık halleri, hukuki-de jure vatansızlık halleri olup,
bunların yanında, siyasi veya yasal nedenlerden dolayı vatandaşı olduğu devletin o kişiye
koruma sağlamayı reddetmesi ve vatandaşlıktan kişiyi çıkarması durumunda, de facto
vatansızlık hali söz konusu olacaktır. Bu durumda, kişinin vatandaşlıktan çıkma konusunda bir
istemi; iradesi bulunmamakta ve kişi devleti tarafından vatandaşlıktan çıkartılmaktadır. Şayet,
kişi başka bir devletin vatandaşlığına sahip değilse veya başka bir devletin vatandaşlığını elde
etme sürecinde ise, o dönem içinde ya da başka bir devletin vatandaşlığını da kazanamazsa
bundan sonraki süreçte, de facto vatansız kişi olacaktır.
Siyasal sebeplerden dolayı, özellikle olağanüstü durumlarda, devlet vatandaşının sahip
olduğu siyasi düşünce, inandığı din veya kökeninin dayandığı ırk nedeniyle, devletin kendi iç ve
dış politikası çerçevesinde, vatandaşını vatandaşlıktan çıkarması söz konusu olabilmektedir.
Vatandaşlıktan çıkarılan kişiler, devlet korumasından artık yararlanamayacak durumda kalmış
olup, devlet himayesinden faydalanma imkânları ortadan kalkmıştır. Nasyonel Sosyalizm
Dönemi’nde, 1933-1945 yıllarında, çoğunluğu Yahudilerden olan Alman vatandaşları
vatandaşlıktan çıkarılarak, Türkiye’ye sığınmıştır49. Buradaki vatandaşlıktan çıkarma da, irade
dışı vatansızlıktan çıkarılmaya tarihten bir örnektir.
2.Ġklim Mültecileri-Vatansızları Kavramının Yeniden Ele Alınması
İklim mültecileri- vatansızları irade dışı vatansız kişi statüsünün bir türü olarak
kullanılmasının yanında mülteci ve vatansızlık hallerinin koşul ve durumlarına bakıldığında bu
kişilerin statülerini belirleyen tam bir terim bulunamadığı açıktır. Hâlbuki statüleri
doğumla ana ve babasından vatandaşlık kazanamaması, çocuğun doğumla vatandaşlık kazanamaması
şartları var olduğunda çocuk Türk vatandaşlığını kazanmış olacaktır.
47
Odman, Vatansızların Hukuki Durumu ve Türk Hukuku, s. 10
48
Odman, Vatansızların Hukuki Durumu ve Türk Hukuku, s.10-11.
49
Yeşim Mutlu, Emrah Kırımsoy ve Şahin Antakyalıoğlu, “Bulanık Mekanlarda Kalanlar”, Gündem
Çocuk Derneği, Suriyeli Mülteci Çocuklar ve Vatansızlık Riski AraĢtırma Raporu, Ankara, 2016
Mart, s.13,
http://www.gundemcocuk.org/belgeler/yayinlarimiz/kitaplar/Suriyeli-Multeci-Cocuklar-Ve-VatansizlikRiski-Raporu.pdf, e.t.: 27.11.2016.
SOBİDER
Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 4, Sayı:13, Ağustos 2017, s. 470-497
481
Küresel Isınmanın Yol Açtığı Sorunlardan Biri: İklim Mültecilerinin Hukuki Statüsü
belirlenememiş bu kişilerin arasında yer alan ve yer almaya devam edecek olan kişi sayısı
günden güne artmaktadır. Bu sorunla karşı karşıya kalacaklar sadece dünyanın belli bir kesimi
olmayacaktır. Herkes için bir tehdit oluşturan bu durumun dünya devletleri tarafından dikkate
alınıp, bu kişiler için ne yapılabilir onun bulunması ve gerekenin yapılması gerekmektedir.
İklim mültecileri-vatansızları, mültecilerin durumlarından farklıdır. Mülteci, ırk, din,
tabiiyet, belli bir toplumsal gruba mensubiyet veya siyasi düşünce sebebiyle zulme
uğrayacağından haklı sebeplerle korktuğu için vatandaşı olduğu ülke dışında bulunmakta ve
ülke korumasından yararlanamamakta ya da yararlanmak istememektedir. Mülteci olan vatansız
kişiler açısından ise yine benzer sebeplerden dolayı ikamet ettiği ülke dışında bulunma ve oraya
geri dönememe veya korku nedeniyle dönmek istememe hali mevcuttur. İrade dışı vatansızlık
yönünden ise, bu kişilerin ne vatandaşlık bağı ile bağlı oldukları devlet vatandaşlığını
kaybetmeleri, ne de çeşitli sebeplerden dolayı irade dışı olarak bir devletin vatandaşlığını
kazanamamış olma hali mevcuttur.
İklim mültecileri-vatansızları, vatandaşı oldukları ülke topraklarını, ırk, din, tabiiyet,
belli bir toplumsal gruba mensubiyet veya siyasi düşünceler sebebiyle zulme uğrayacağından
korktukları için vatandaşı oldukları ülke dışında bulunma ve ülke korumasından yararlanamama
veya yararlanmak istememe hali içinde değillerdir. Bu kişiler vatandaşı oldukları ülkeleri doğal,
ekonomik ve sosyal nedenlerden dolayı terk etmektedirler. Küresel ısınma sonucu meydana
gelen afetler, kuraklık, kıtlık, toprak verimsizliği gibi etkenler doğal nedeni, güvenlik, sağlık
gibi durumların tehlikede olması sosyal nedeni, iş olanağı, doğal kaynakların kaybı ekonomik
nedeni oluşturmaktadır. Mültecilerde siyasi nedenlerden dolayı bir zulme uğrama korkusu ve bu
korku neticesinde oluşan ülke korumasından yararlanamama veya yararlanmak istememe
durumu, İklim mültecileri-vatansızları için pek söz konusu değildir. İklim mültecilerivatansızları, siyasi nedenler dışındaki iklimsel sebepler ve bunların doğurduğu sonuçlar
neticesinde kendilerine uygun yaşam koşullarının olduğu yerlere giderek hayatlarını devam
ettirmek istemektedirler. İklim mültecileri-vatansızları, ne vatandaşı oldukları ülkenin
vatandaşlığından çıkmaktalar, ne de çıkarılmaktadırlar. Ancak onları vatansız statüsüne
geçirebilecek durumlar ortaya çıkabilir. Bunlardan birisi, iklim değişikliğinin yarattığı bir sonuç
olarak, deniz seviyesinin yükselmesi ile birlikte ülke topraklarının sular altında kalmasıdır.
Devleti oluşturan üç unsurdan biri belirli bir toprak parçasıdır. Bu belirli bir toprak parçasının
bütünüyle yok olması devletin de ortadan kalkması demektir. Böylesi bir durumda, olmayan bir
devletin vatandaşlığı da söz konusu olamayacağından, bu kişiler vatansız statüsüne geçmiş
olabileceklerdir50. Yine bir devletin bütün ülke topraklarının vatandaşları tarafından terk
edilmesi, başka ülkeler tarafından ülke topraklarının ilhak edilerek devlet egemenliğinin
değişmesi, gerçekleşecek doğal afetler sonucunda devlet topraklarının, sınırların kayması, başka
ülke topraklarıyla birleşmesi gibi durumların ortaya çıkması halinde de yine vatansızlık gibi
durumların meydana gelmesi mümkündür. Olması muhtemel olan bu ve bunların dışında
olabilecek hallerin dışında İklim mültecileri-vatansızların vatansızlık statüsündeki bir yabancı
olarak değerlendirilmeleri mümkün değildir. Bu nedenlerden dolayı hem mülteci hem de
vatansız kelimelerinden soyutlanarak bu kişilerin ayrı olarak statü ve durumlarının belirlenmesi
gerektiği düşüncesine sahip olunmaktadır.
2.1.Sığınma Kavramının Yeniden Değerlendirilmesi
50
Mutlu, İrdem ve Üre, y.a.g.m., s.97-98.
SOBİDER
Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 4, Sayı: 13, Ağustos 2017, s. 470-497
482
Özge Demirdelen _ Mustafa Tevfik Odman
Her ne kadar farklı nedenlerden ve bunlara bağlı durumlardan meydana gelen bir nüfus
hareketliliğinden söz edilse de, sonuç olarak bu insanlar da, ülke topraklarını terk etmek
noktasında bir zorunluluk hali içindedirler. Başka devlet topraklarına giden bu kişiler için de ilk
başta “sığınma” olgusundan bahsetmek gerekir. Eğer bir zorunluluk hali mevcut olmamakla
birlikte karşılaşılabilecek bir tehdidin varlığını hissetmeleri veya olanın yaşamlarını idame
ettirmeleri açısından yeterli olmaması söz konusu ise, gönüllü olarak yapılan bir “göç”
hareketinden söz etmek mümkündür.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 10 Aralık 1948 Tarihli ve 217 A(III) Sayılı Kararı
ile kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nin-İHEB. 13 üncü maddesinde51;
“(1)Herkesin bir devletin toprakları üzerinde serbestçe dolaşma ve oturma hakkı vardır.
(2)Herkes, kendi ülkesi de dâhil olmak üzere, herhangi bir ülkeden ayrılmak ve ülkesine yeniden
dönmek hakkına sahiptir.” ve 14 üncü maddesinde de;
“(1)Herkesin zulüm altında başka ülkelere sığınma ve sığınma olanaklarından yararlanma
hakkı vardır.
(2)Gerçekten siyasal nitelik taşımayan suçlardan veya Birleşmiş Milletlerin amaç ve ilkelerine
aykırı eylemlerden doğan kovuşturma durumunda bu haktan yararlanılamaz.”
şeklinde düzenlemeye yer verilmiş olup, sığınmayla ilgili doğrudan ve dolaylı olarak temel ve
evrensel nitelik taşıyan bir düzenleme getirmiştir. Bu düzenlemede sığınma ve sığınma
olanaklarından yararlanma hakkına yer verilmiştir.
Afrika Birliği Örgütü tarafından kabul edilen Mülteci Sözleşmesi, 1984 Tarihli
Cartegane Merkezi ve Güney Amerika Mültecilerle İlgili Bildiri ve BM 1967 Ülkesel Sığınma
Bildirisi’nde belirtildiği gibi bir devlet tarafından, sığınma hakkından yaralanma imkânının
sığınma talebinde bulunan bir kişiye tanınması politik olmayan, insani bir harekettir. Sığınma
hakkı, İHEB 14 üncü maddesinde, kişiler arasında ayrım gözetilmeksizin, herkese tanınmış ve
her devlet tarafından saygı gösterilmesi gereken bir haktır. Uluslararası hukuk tarafından
tanımlanmamış bir kavram olmakla beraber sığınılan devlet ülkesinde belirli bir süre, geçici
olarak ikamet etme olanağının verilmesi anlamına gelmektedir.
Devlet olarak hangi devletin vatandaşı olursa olsun her insan, kendi ülkesi de dahil
olmak üzere, herhangi bir ülkeyi terk etmek ve ülkesine geri dönmek hakkına sahiptir. Bu hak
sadece bir devletle arasında vatandaşlık bağı bulunan kişiler için değil, belirli bir devletin
vatandaşı olmayan kişiler açısından da söz konusu olan ve İHEB. ile herkese tanınan bir
haktır52.
İHEB.nin 14 üncü maddesinde, zulüm nedeniyle herkesin başka ülkelere sığınmayı
isteme ve sığınmadan yararlanma hakkına sahip olduğuna yer verilmiştir. Buna göre, kişilerin
zulüm karşısında başka devletlerden sığınma talep etme ve bu talebin devlet tarafından uygun
görülmesiyle birlikte, kabul edilerek sığınmadan yararlanma hakkı vardır.
51
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, s.205,
http://www.danistay.gov.tr/upload/insanhaklarievrenselbeyannamesi.pdf, e.t.: 29.01.2017.
52
Bkz. İHEB. m.13, f.1.
SOBİDER
Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 4, Sayı:13, Ağustos 2017, s. 470-497
483
Küresel Isınmanın Yol Açtığı Sorunlardan Biri: İklim Mültecilerinin Hukuki Statüsü
İHEB. nin 3 üncü maddesinde, yaşamanın, özgürlüğün ve kişi güvenliğinin herkesin
hakkı olduğu; 1966 Tarihli Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi53’nin 6 ncı maddesinde,
herkesin doğuştan gelen yaşama hakkının olduğu ve bu hakkın yasalarla korunduğu, 9/1
maddesinde, herkesin kişi özgürlüğü ve güvenlik hakkının varlığı belirtilmiş; 1950 Tarihli
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi54’nin 2/1 maddesinde yaşama hakkının, 5/1 maddesinde
kişilerin özgürlük ve güvenlik hakkının; 1969 Tarihli Amerikalılar-arası İnsan Hakları
Sözleşmesi55’nin 4/1 maddesinde yaşama hakkının, 7/1, maddesinde özgürlük ve güvenlik
hakkının; 1981 Tarihli Afrika İnsan ve Halkların Hakları Şartı56’nın 4 üncü maddesinde yaşama
hakkının, 6 ncı maddesinde özgürlük ve güvenlik hakkının olduğu vurgulanmış ve son olarak da
7 Aralık 2000 tarihinde imzalanan Avrupa Birliği Temel Haklar Şartı57’nın 2/1 maddesinde
yaşama hakkına, 6 ncı maddesinde de özgürlük ve güvenlik hakkına yer verilmiştir.
Kişiler arasında hiçbir ayrım gözetmeksizin kabul edilen yaşama hakkı, özgürlük ve
güvenlik hakkı, tüm bu sözleşmeler ve ulusal hukuklarında, anayasal düzenlemelerle güvence
altına alınmış en önemli haklardır. Bu hakların korunması bağlamında, devletlerin ulusal
boyutta koruma sağlama yükümlülüğü olduğu gibi, bazı durumlarda devletlerarası boyutunun
olduğu da açıktır.
Bu evrensel nitelikteki hükümler karşısında, kişilerin bir yerde zorla tutulmaları, yasal
istisnalar dışında mümkün olamayacağı gibi, istedikleri takdirde bulundukları yeri terk
haklarının olduğunu vurgulamak gerekmektedir. Bunun yanında, kişilerin temel hakkı olan
yaşama haklarının tehlikeye girmesi; kişisel özgürlük ve güvenliklerinin tehdit altında olması
53
“3 Şubat 2004 tarihinde New York’da imzalanan, 1 Mart 2006 tarihli ve 5468 sayılı Kanunla
onaylanması uygun bulunan ekli “Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşmeye Ek İhtiyari
Protokol” ün ilişik beyanlar ve çekincelerle birlikte onaylanması; Dışişleri Bakanlığı’nın 7 Haziran 2006
tarihli ve HUMŞ/226322 sayılı yazısı üzerine, 31 Mayıs 1963 tarihli ve 244 sayılı Kanunun 3 üncü
maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 29/6/2006 tarihinde kararlaştırılmıştır.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 16 Aralık 1966 tarih ve 2200 A (XXI) sayılı Kararıyla kabul edilip
imza, onay ve katılıma açılmıştır. İhtiyari Protokol 9. maddeye uygun olarak 23 Mart 1976 tarihinde
yürürlüğe girmiştir.”, http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2006/08/20060805-1.htm, e.t.:12.03.2017,
saat:17.44.
54
4 Kasım 1950 tarihinde taraf devletlerce Roma’ da kabul edilen Sözleşmeyi Türkiye 20 Mart 1952
tarihinde imzalamıştır. 6366 Sayılı Onay Kanunu 19 Mart 1954 gün ve 8662 Sayılı Resmi Gazete'de
yayınlanmıştır. Türkiye Sözleşme’yi ihtirazi kayıt ile onaylamıştır. Türkiye’nin ihtirazi kaydı şu
şekildedir: "İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetlerini Koruma Sözleşmesine Ek Protokolün ikinci maddesi 3
Mart 1924 tarih ve 430 sayılı Tevhidi Tedrisat Kanununun hükümlerini ihlal etmez.”, ayrıca bkz.,
http://www.izmirbarosu.org.tr/Upload/files/Sayfalar/merkezler/cmk/aihs.pdf, e.t.:12.03.2017.
55
22 Kasım 1969 tarihinde San Jose/Kosta Rika’ da kabul edilmiş ve 18 Temmuz 1978 tarihinde
yürürlüğe
girmiştir.
Ayrıca
bkz.,
https://burakgemalmaz.files.wordpress.com/2015/05/02.pdf,
e.t.:12.03.2017.
56
27 Haziran 1981 tarihinde, Afrika Birliği Örgütü (ABÖ) Devlet ve Başkanları Meclisi tarafından
gerçekleştirilen on sekizinci toplantıda Nairobi, Kenya’ da kabul edilmiş ve 21 Kasım 1986 tarihinde
yürürlüğe girmiştir. Ayrıca bkz., https://burakgemalmaz.files.wordpress.com/2015/05/01-1981-june-27af-ihhc59f.pdf,
e.t.:12.03.2017.
57
“3-4 Haziran 1999 tarihlerinde gerçekleştirilen Köln Zirvesinin sonuç bildirgesinde, Avrupa Birliğinin
geldiği aşamada, Birlik düzeyinde uygulanan temel hakların, bir Şartta toplanmak suretiyle açıklığa
kavuşturulmasının gerekliliği vurgulanmıştır. Köln Zirvesinin bu direktifi doğrultusunda sürdürülen
Çalışmalar, Nice’de 7 Aralık 2000 tarihinde “Avrupa Birliği Temel Haklar Şartı”nın imzalanmasıyla
sonuçlanmıştır.”, ayrıca bkz.,
http://www.eskisehirab.gov.tr/userfiles/files/AVRUPA%20B%C4%B0RL%C4%B0%C4%9E%C4%B0
%20TEMEL%20HAKLAR%20%C5%9EARTI.pdf, s.3, e.t.:12.03.2017.
SOBİDER
Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 4, Sayı: 13, Ağustos 2017, s. 470-497
484
Özge Demirdelen _ Mustafa Tevfik Odman
durumlarında, ülkelerini veya bulundukları toprakları terk ederek başka bir ülkenin korumasına
girmeyi istemek haklarının olduğu da, uluslararası hukuk kuralı olarak kabul edilmektedir. Bir
insanın doğuştan ve insan olmasından dolayı sahip olduğu yaşama hakkının tehlikede olması
halinde, yasal veya yasal olmayan yollardan başka bir ülkeye sığınmak için giren bir kişinin, bu
devletten sığınma talep etmesi ve bundan yararlanmak istemesi, güvence altında olan ve temel
sayılan insan haklarından kaynaklıdır.
Doktrinde sığınma, bir kişinin vatandaşlık bağı ile bağlı olduğu veya ikamet ettiği
devlet ülkesini karşı karşıya kaldığı baskı, zulüm veya kovuşturma nedeniyle devlet
korumasından yararlanamaması ya da yararlanmak istememesi sonucunda terk edip, başka bir
devletin ülkesine giderek, koruma talebinde bulunması olarak tanımlanmaktadır. Kişi doğuştan
sahip olduğu temel insan haklarının ihlal edildiği veya ihlal edilmesi tehlikesinin varlığı
neticesinde başka bir devletin korumasının talep etmektedir58. Koruma talebinin yöneltildiği
devlet, kişiye ülkede kalma ya da bir başka ülkeye geri verilmeme ve ülkede kalma izni verdiği
durumda sığınma talebi kabul edilmiş olacaktır59.
Bir zorunluluk halinin varlığı neticesinde ülke topraklarını zorunlu olarak terk eden
iklim mültecilerinin başka devletin topraklarına gitmeleri ve gittikleri devletten koruma talep
etmeleri esasen “sığınma” olarak adlandırılan fiili durumdur. Ancak ne var ki, hukuksal
metinlerin ve doktrinsel görüşlerin sığınma ile ilgili yaptıkları tanımların ve açıklamaların
ışığında iklim mültecilerinin “sığınmacı” olarak değerlendirilmeleri mümkün olmamaktadır.
Sığınma, ırk, din, siyasi düşünce gibi siyasi nedenler, işkence veya kötü muamele ya da
ölüm cezası veyahut savaş gibi durumlardan dolayı bir baskı, zulüm görülmesi sonucunda temel
hakların ihlali ile karşı karşıya kalınmasından dolayı başka bir devlet korunmasından
yararlanmak istenilmesidir. İklim mültecileri açısından ise, sayılan nedenler yüzünden görülen
ne bir baskı, ne de bir zulüm vardır.
İklim mültecileri, küresel ısınmanın yarattığı sonuç yüzünden kıtlık, kuraklık, çölleşme,
susuzluk, deniz seviyesinde yükselme, yerleşim yeri-toprak kaybı, sel, deprem gibi doğal
nedenler yüzünden eğitim, kültürel faaliyet, beslenme gibi sosyal hayatının ve istihdam
sağlayamama, geçim sıkıntısı içinde olma gibi ekonomik hayatının etkilenmesiyle birlikte
yaşamlarına devam edememektedirler. İnsanların yaşamlarına devam edebilmeleri için
yaşayacakları bir toprak parçasına, geçimlerini sağlayabilmeleri için işe, sağlıklı bir hayat
sürebilmeleri için yeterli besin ve suya, güvende olabilmeleri için fazla risk taşımayan alanlara
vb. birçok şeye ihtiyacı vardır. Doğal nedenlerin sonucunda sosyal ve ekonomik hayatları
etkilenmekte ve aslında doğal, sosyal ve ekonomik nedenler neticesinde yaşamla mücadele
noktasına gelen İklim mültecileri, başka bir çareleri kalmayıp, zorunlu olarak başka ülkeye
giderek koruma talebinde bulunmaktadırlar. Doğal faktörlerin yanında insan etkeninin de
fazlaca yer aldığı küresel ısınma neticesinde, adeta doğadan gelen bir zulme maruz kalınmakta;
58
Hüseyin Pazarcı, Uluslararası Hukuk Dersleri, II. Kitap, Turhan Kitabevi, Ankara, 2005, s.185-186’
dan aktaran Ahmet Hamdi Topal, Uluslararası Hukuk Açısından Diplomatik Sığınma ve Assange Olayı,
“Uluslararası Hukuk Açısından Diplomatik Sığınma ve Assange Olayı”, Ġstanbul Medipol Üniversitesi
Hukuk Fakültesi Dergisi 1 (1), Bahar 2014, s.52,
http://www.academia.edu/8466100/Uluslararas%C4%B1_Hukuk_A%C3%A7%C4%B1s%C4%B1ndan_
Diplomatik_S%C4%B1%C4%9F%C4%B1nma_ve_Assange_Olay%C4%B1_Diplomatic_Asylum_Acco
rding_to_International_Law_and_the_Assange_Case, e.t.:24.04.2017.
59
Topal, y.a.g.m., s.52.
SOBİDER
Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 4, Sayı:13, Ağustos 2017, s. 470-497
485
Küresel Isınmanın Yol Açtığı Sorunlardan Biri: İklim Mültecilerinin Hukuki Statüsü
doğal olaylar sebebiyle insan hakları ihlal edilmekte ve kişilerin yaşamı, özgürlüğü ve güvenliği
tehdit altında bulunmaktadır. Hem sığınmanın, sığınma hakkının, hem de zulüm teriminin
yeniden ele alınması ve değişen dünya düzeniyle birlikte ortaya çıkan yeni durumların;
ihtiyaçların karşılanması gerekmektedir60.
2.2.Ġnsan Haklarının GeliĢme Sürecine Etki Eden Evrensel Nitelikli Olaylar
Sosyal ve ekonomik hakların Anayasa metinlerinde yer alması Birinci Dünya Savaşı
sonrası başlamıştır. Savaşla birlikte ve savaş sonrasında ortaya çıkan olağanüstü şartlar ve
durumlar, kişilerin hak ve özgürlükleriyle ilgili yeni kapsam ve düzenlemelerin hukuk
metinlerinde yer almasına neden olmuştur. Bunun sonucunda ekonomik ve sosyal haklar (sağlık
hakkı, öğrenim hakkı, çalışma hakkı, sosyal güvenlik vb.) olarak klasik insan hakları kataloğuna
eklenmiştir61.
İkinci Dünya Savaşı ağır insan hakları ihlallerine karşı mücadele savaş sona ermeden
başlamıştır. Savaş sonrası ise, herkesin eşit olarak gerçek bir hürriyet düzeninden
yararlanabilmesi için öncelikli olarak insanların sefaletten kurtarılması ve insanlara insanca
yaşama koşullarını sağlamak fikri çatısında toplanıldığı görülmüştür. Bu nedenle, İkinci Dünya
Savaşı sonrasında da, insan haklarının kapsamı ve klasik haklar listesi yeniden düzenlenerek
genişletilmiştir62.
İkinci Dünya Savaşı’ nın insan hakları ve özgürlükleriyle ilgili bir başka önemi, insan
haklarını ulusal boyuttan uluslararası boyuta geçişini sağlayarak bu hakların ilk defa uluslararası
bir nitelik kazanmasıdır63.
Tarih boyunca insan haklarıyla ilgili hem ulusal, hem de uluslararası düzeyde
gerçekleşen gelişmeler neticesinde modern anlamdaki insan hakları kavramı oluşmuştur64.
Birinci Dünya Savaşı ve özelikle İkinci Dünya Savaşı gibi durumlar karşısında insan hakları ile
ilgili anlayış evrensel boyuta ulaşmış ve insan hakları ile ilgili evrensel bir sağduyu oluşturma
çabaları ortaya çıkmıştır65.
Dikkat edilecek olursa, insan hakları ile ilgili hukuk metinlerinin düzenlenmesi,
kapsamlarının genişletilmesi, ulusal düzeyden uluslararası boyuta taşınması, yapılan
tanımlamaların ve sayılan hakların kapsam ve içeriğinin değiştirilmesi ya da daha kapsayıcı hale
getirilmesi hep evrensel nitelik taşıyan ve tüm dünyayı ilgilendiren olaylar sonucunda olmuştur.
Gerçekleşen gelişmeler, duyulan ihtiyaçlar illa ki siyasal nitelik taşıyan veya bir dünya
savaşının ardından ortaya çıkan durum ve şartlardan meydana gelmek zorunda değildir. Küresel
ısınma da, insan faktörünün çok büyük etken olduğu doğal bir olaydır. Fakat evrensel bir boyuta
ulaşmıştır. Evrensel boyuta ulaşan bu durumun karşısında da esasen ağır insan hakları ihlalleri
doğal olaylar neticesinde söz konusu olmaktadır. Bir insanın insanca yaşaması en temel insan
60
Özge Demirdelen, “Kanunlar İhtilafı Bağlamında Mülteci ve Vatansızların Durumu ve Vatandaşlık
Esasına Göre Yetkili Hukukun Değerlendirilmesi”, Yüksek Lisans Tezi, Haziran, 2017, s.53.
61
Münci Kapani, Kamu Hürriyetleri, Yetkin Yayınları, Yedinci Baskı (Tıpkı Basım), Ankara, 1993,
s.54-55.
62
Kapani, y.a.g.e., s.56-57.
63
Kapani, y.a.g.e., s.60.
64
Şeref Ünal, Temel Hak ve Özgürlükler ve Ġnsan Hakları Hukuku, Yetkin Yayınları, Ankara, 1997,
s.40.
65
Kapani, y.a.g.e., s.75.
SOBİDER
Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 4, Sayı: 13, Ağustos 2017, s. 470-497
486
Özge Demirdelen _ Mustafa Tevfik Odman
hakkı olmakta ise66, küresel ısınma sonucu vatandaşı oldukları veya ikamet ettikleri ülkeyi
yaşama olanakları kalmadığı için zorunlu olarak terk eden kişiler açısından da insan hakları
ihlali bulunmaktadır. Denilebilir ki, savaş dışı bir nedenden dolayı olmakla birlikte bu kadar
geniş çaplı nüfus kitlesini etkileyen bir durumun değerlendirilmesi ve bunun sonucunda bazı
yeni düzenlemelerin yapılması gerekmektedir.
Ulusal hukuk yönünden devletlerin kendi münhasır yetki sınırları içerisindeki alanları
ile ilgili hususlar yasa koyucu tarafından düzenlenmektedir. Ancak bu durum uluslararası hukuk
alanında herhangi bir yasa koyucu olmadığından mümkün değildir. Uluslararası hukuk kuralları,
devletlerin kendi iradeleriyle münhasır yetki alanlarında sınırlandırma yaparak, kendilerine
uluslararası yükümlülükler getirmeleri sonucunda oluşmaktadır. BMA gibi insan hakları ile
ilgili yapılan hukuk metinlerinde de durum bu şekildedir67. Ağır insan hakları ihlallerinin
yarattığı zararların karşısında bir şeylerin yapılabilmesi, bir daha aynı durumların yaşanmaması,
devletlerin insan haklarına saygılı olup, ona göre muamelede bulunması ve her kim, nerede
olursa olsun, kişiler arasında hiçbir ayrım gözetmeksizin, sahip olduğu hak ve özgürlükler
çerçevesinde hayatını sürdürebilmesinin sağlanması için devletler uluslararası araçları
kullanmaktadır68. İklim mültecilerinin de sahip olduğu fakat karşılaştıkları zor durum karşısında
yoksun kaldıkları temel hak ve özgürlüklerinin tekrar sağlanabilmesi, hak ihlallerinin ortadan
kaldırılabilmesi, herkesin sırf insan olduğu için var olan hakları ile birlikte hayatına devam
edebilmesi için devletlerin yeniden bir araya gelerek, uluslararası araçları kullanıp, bir
düzenleme yapması gerekmektedir.
Devletlerin kendi iradeleriyle, münhasır yetkilerine sınırlama getirdiği ve bazı
yükümlülükler altına girdiği uluslararası andlaşmaları yapma nedenlerini üç grupta toplamak
mümkündür. Bunlardan ilki savaş, silahlı çatışma gibi olaylar sonucunda galip gelen tarafın
isteğiyle yapılan ve taleplerini içeren andlaşmalardır. Bu andlaşma nedenine tarih boyunca çok
sık rastlanmıştır. İkinci olarak, uluslararası ilişkiler nedeniyle yapılan andlaşmalardır. Bilim ve
teknolojinin ilerlemesi, ihtiyaçların çeşitlenmesi ve arz-talebin artması, küreselleşmenin
etkisiyle birlikte dünya sahnesinde devletlerin her bir durum ve ihtiyaca karşı tek başına yeterli
olmaması sonucunda bu uluslararası andlaşmalar yapılmaktadır. Diğer bir neden ise, insan
hakları ve insancıl hukuku ilgilendirmedir69. İklim mültecileriyle ilgili, ikinci ve üçüncü grup
andlaşma nedenlerine dayalı olarak bir uluslararası andlaşmanın yapılması söz konusu olabilir.
3.1951 SözleĢmesi Kapsamında Değerlendirme
Mültecilerin durumuna benzetilen fakat mülteci olma koşullarının sağlanamaması
nedeniyle o kapsamda değerlendirilemeyen iklim mültecileriyle ilgili 1951 Sözleşmesi ile 1967
Protokolü’ nü “iklim mültecilerini” içerecek kapsamda genişletme önerisinde bulunanlar
olmuştur70. Mülteci hukukunun doğuşu ve gelişim sürecinin değerlendirilmesinin ardından bu
konuda yorum yapılması gerektiği fikri bu makale kapsamında ele alınacaktır.
66
Sosyal ve ekonomik haklar açısından da bu husus geçerlidir.
Ayhan Döner, Ġnsan Haklarının Uluslararası Alanda Korunması ve Avrupa Sistemi, Seçkin,
Ankara, 2003, s.30.
68
Döner, y.a.g.e., s.35.
69
Süleyman Dost, Temel Kavramlar Metinler ve Kararlar Bağlamında Uluslararası Hukukta
Adalet, Yetkin Yayınları, Ankara 2016, s.84.
70
Ayrıca ülkesinde yerinden edilmiş kimselerle ilgili ilkeler kapsamında da değerlendirilebileceği
düşünülmektedir. Bu hususlarla ilgili ayrıntılı bilgi için bkz. http://alternatifsiyaset.net/2015/03/13/iklim67
SOBİDER
Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 4, Sayı:13, Ağustos 2017, s. 470-497
487
Küresel Isınmanın Yol Açtığı Sorunlardan Biri: İklim Mültecilerinin Hukuki Statüsü
3.1.Mülteci Hukukunun GeliĢim Süreciyle Birlikte BakıĢ Açısı
1921 yıldan başlayıp İkinci Dünya Savaşı’ na kadar olan dönemle, İkinci Dünya Savaşı
sonrası başlayıp günümüze kadar olan döneme bakıldığında sığınmacı ve mülteci ile ilgili
sorunlarına çözüm arayışlarının ve yasal olarak korunmaları durumlarının halen devam eden bir
süreç olduğu görülmektedir.
Birinci Dünya Savaşı sonrasında 1921’de Milletler Cemiyeti tarafından Rus ve Ermeni
mülteciler için Milletler Cemiyeti Yüksek Komiserliği kurulmuştur. 12 Mayıs 1926 ve 30
Haziran 1928 tarihlerinde Cenevre’ de iki sözleşme ve bunları takiben 28 Kasım 1933 tarihli
Mültecilerin Milletlerarası Statüleri Hakkındaki AntlaĢma imzalanmıştır71.
Avrupalı mültecilerle ilgili olarak, 1947 yılında Uluslararası Mülteci Örgütü-UMÖ
geçici olarak kurulmuştur. UMÖ mülteci sorunun her safhasıyla alakadar olan ilk uluslararası
örgüttür72. İkinci Dünya Savaşı döneminde mülteci sorunu sadece Avrupa değil, tüm dünyayı
kapsayan bir nitelik kazanmıştır. Ortak bir güvenlik sisteminde buluşulması amacıyla 26
Haziran 1945 tarihinde San Francisco Konferansında BirleĢmiĢ Milletler AndlaĢması-BMAConstitution of the United Nations imzalanmış; 22 Ekim 1945 tarihinde yürürlüğe girmiştir73.
Çok ağır insan hakları ihlallerinin yapılması ile kitlesel yoğun nüfus hareketlerinin yaşanması
ve tüm dünyada çok fazla yer değiştirmelerin olmasıyla birlikte, BM, mülteciler ve vatansızlarla
ilgili konulara hassasiyetle eğilmiş ve bu bağlamda, başta 1951 Sözleşmesi ve 1967 Protokolü
olmak üzere, 1954 Tarihli Vatansız Kişilerin Hukuki Statüsüne Dair Sözleşme’yi hayata
geçirmiştir74. Uluslararası düzeyde mültecileri korumak amacıyla, kimi düzenlemelere gitmek
ve mültecilere öncülük etmek ve mültecilerin karşı karşıya kaldığı sorunları çözmek için, BM.
Genel Kurulu tarafından, 14 Aralık 1950 Tarihinde BirleĢmiĢ Milletler Mülteciler Yüksek
Komiserliği Bürosu-BMMYK-United Nations High Commissioner for Refugees
kurulmuştur. BMMYK, dünya çapında mültecileri korumak ve mültecilerin sorunlarına çözüm
bulmak hedefiyle, uluslararası faaliyetleri koordine etme ve yürütme görevine haiz bir kuruluş
olarak oluşturulmuştur75.
Mültecilerle ilgili açıklamalardan sonra görülmektedir ki, her yeni gelişen olay ve
ihtiyaç duyulan alan karşısında devletler hep bir adım öteye gitme çabasına içine girmiş ve daha
kapsayıcı, daha çok imkân sağlayan düzenlemeler yapmıştır. Aynı durumun iklim mültecileri
için de yapılması gerekmektedir.
3.2.BM Çerçevesinde Değerlendirme
multecileri-ve-uluslararasi-hukuktaki-bosluklar-benjamin-glahn/;
https://dunyadanceviri.wordpress.com/2015/03/16/iklim-multecileri-ve-uluslararasi-hukuktaki-bosluklarii-benjamin-glahn/.
71
Çelikel/Gelgel, y.a.g.e., s.20.
72
BMMYK, Dünya Mültecilerinin Durumu, BMMYK, Türkiye Temsilciliği Yayınları, Ankara, 2001,
s.15.
73
Ayrıca bkz. http://www.un.org/en/sections/history/history-united-nations/index.html, e.t.:28.04.2017.
74
28 Eylül 1954 tarihinde Ekonomik ve Sosyal Konsey’ in 26 Nisan 1954 tarih ve 526 A sayılı Kararı
uyarınca toplanan Tam Yetkili Temsilciler Konferansı’ nda kabul edilmiş; 6 Haziran 1960 tarihinde
yürürlüğe girmiştir. Ayrıca bkz., http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2014/10/20141025-5-1.pdf,
e.t.:15.03.2017.
75
http://www.unhcr.org/turkey/home.php?page=52, e.t.:20.11.2016.
SOBİDER
Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 4, Sayı: 13, Ağustos 2017, s. 470-497
488
Özge Demirdelen _ Mustafa Tevfik Odman
İklim mültecileri- vatansızlarının öncelikli olarak mülteci ve vatansız isimlerinden
arındırılmalıdır. Ne mülteci ne de vatansız statülerinin içinde kendine yer bulamayan bu kişilere,
onların ihtiyaçlarına cevap veremeyen ve herhangi bir koruma sağlanmasına olanak veremeyen
sadece tanımlanma noktasında kullanılan iklimsel mülteciler- vatansızlar teriminin verilmesi
yerinde olmamıştır. Söz konusu kişileri ülke topraklarını terk etmeye iten sebeplerin ışığında,
onların durumunu tam anlamıyla karşılayacak bir terimin bulunması daha uygun olacaktır.
Global etkiye maruz kalanlar76, “Sanayileşme sürecine girilmesiyle birlikte doğal
faktörlerin yanında, insan faaliyetlerinin de büyük etkisiyle oluşan küresel ısınma sonucu ortaya
çıkan iklim değişikliğinin yarattığı olumsuz yaşam koşulları nedeniyle, ülke içinde yer
değiştiren veya vatandaşı olduğu ya da ikamet ettiği ülke topraklarını terk eden ve geri
dönemeyen veyahut deniz seviyesinin yükselmesi veya gerçekleşebilecek başka olaylar sonucu
ülke topraklarının yok olması, insanın yaşamını devam ettirebileceği yaşam koşullarının artık
bulunmadığı ya da bulunamayacağı tehlikesinin meydana gelmesi ve benzeri nedenler yüzünden
terk etmek zorunda kalarak geri dönemeyenler” olarak tanımlanabilir.
BirleĢmiĢ Milletler Örgütü-BMÖ, Birleşmiş Milletler Andlaşması “Başlangıç”
bölümünde gelecek nesilleri savaş felaketlerinden korumak, uluslararası barış ve güvenliği
sağlamak amacıyla güçlerini bir çatı altında toplamıştır. Değişen dünya düzeni, uluslararası
barış ve güvenliği tehdit eden yeni unsurların ortaya çıkması karşısında BM de uyarlama
hareketlerinin yapılması gerekmektedir77. Uluslararası barış ve güvenliği tehdit edecek veya
gelecek nesillerin kendilerini savaş felaketi içinde bulmasına yol açacak tek sebep ekonomi ve
siyasi alandaki değişen denge ya da yenidünya gücü gibi unsurlar değildir. Tüm dünyayı
etkileme durumu söz konusu olan bir doğa olayı ve bu olayın yarattığı ve yaratabileceği toprak
kayıpları, insan haklarının zarar görmesi, kitlesel nüfus hareketleri, sınır değişiklikleri
sonucunda ekonomik ve siyasi denge değişiklikleri, barış ve güvenlik tehdidi ve gelecek
nesillerin kendini savaş felaketi içinde bulma tehlikesi ortaya çıkabilecektir. İşte bu nedenlerden
dolayı BM’in değişen hallere göre yenilenmeye gitmesi gerekmektedir.
Global etkiye maruz kalanlarla ilgili yapılacak bir andlaşmayla78 (örneğin BM Global
Etkiye Maruz Kalanların Hukuki Statüsüne Dair Sözleşme) öncelikli olarak kimlerin, hangi
şartlar altında, nasıl bir korumaya sahip olacağı belirlenmelidir. Tüm unsurlar göz önüne
alınarak, iklim mültecisi olarak kabul edilecek kişinin, bu statüyü elde edebilmesi için hangi
nedenlerin bir arada olmasının, hangi durum ve koşulların oluşmasının gerektiği genel bir
çerçeve içinde ele alınmalıdır. Buna göre, yapılacak sözleşme kapsamında, tanımda yer alan
ölçütlere uyan kişi, o andan itibaren global etkiye maruz kalan sayılacaktır. Global etkiye maruz
kalan statüsünü fiilen elde etmiş olacaktır.
Global etkiye maruz kalan kişi statüsünün tanınması için ilgili kişide bulunması gereken
unsurların, bu statünün hangi hallerde sona ereceğinin ve kimlerin statü dışında bırakılacağının
açıkça sözleşme kapsamında yer alması gereklidir.
Global etkiye maruz kalanlarla ilgili durum belirlemesi yapılırken BM bünyesinde
uluslararası düzeyde korumalarını sağlayan ve gidecekleri ülkeleri belirleme için çalışmalar
76
İklim mültecileri, çalışma kapsamında bundan sonra “global etkiye maruz kalanlar” olarak anılacaktır.
Dost, a.g.e., s.192-193.
78
Bu andlaşma Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin Eki şeklinde yapılacak bir
uluslararası andlaşma olabilir.
77
SOBİDER
Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 4, Sayı:13, Ağustos 2017, s. 470-497
489
Küresel Isınmanın Yol Açtığı Sorunlardan Biri: İklim Mültecilerinin Hukuki Statüsü
yapacak tali bir organ da kurulmalıdır. Bu organ, küresel ısınma-iklim değişikliği, çevresel
sorunlar ve önlenmesine dair girişimlerde bulunanlar vb. kurum ve kuruluşlarla beraber
çalışmalar yapmalıdır79. Çalışma konularından birisi global etki neticesinde ülkelerini terk
etmek zorunda kalan kişilerin nereye gideceklerini belirlemeyle ilgilidir. Bu konuda kademeler
oluşturulmalıdır. Terk etmek zorunda kalan kişilerin, kültürel, sosyal ve benzeri yönlerden çok
fazla sorun yaşamayacağı, diğer ülkelere göre daha az uyum yaşayıp, daha kolay alışacağı ve
birçok yönün ele alınacağı bir durum değerlendirmesi yapılarak gidebilecekleri ve gidilen
ülkelerin de sosyal, ekonomik ve benzeri yönlerden kabul edebilecekleri kitlesel nüfus sayısına
göre ilk ülkelerin listesi hazırlanmalıdır. Bu gidilebilecek ilk ülkeler, birinci kademe ülkeleri
olmalıdır. Şartların sağlanıp, yerleşme olayının gerçekleştirilmesinin ardından kişilerin kabulü
noktasında yapılan dağılımda gelinen son duruma göre, ikinci kademe ve üçüncü kademe
ülkelere kişilerin yerleştirilmeleri yapılmalıdır. Bunun yanında, bilim ve teknolojinin ışığında
terk edilen veya terk edilmesi ilerde muhtemel olan ya da olabilecek olan ülke topraklarıyla
ilgili de çalışmalar yapılmalıdır. Buna göre, küresel ısınma-iklim değişikliği ile mücadele
noktasında ilerleme kaydedilmesi, önlemler alınması ve yapılabilecek başka şeylerle birlikte
insanların ülke topraklarındaki yaşamlarını devam ettirebilmeleri için çalışmalar yapılmalıdır.
Son yıllarda teknolojinin gelişmesiyle birlikte enerji kullanımı yüksek miktarda
artmıştır. Fosil yakıtların hem çevreye zararlı oluşu, hem de yenilenemez olması yeni enerji
kaynakları bulmaya bilim insanlarını yönlendirmiştir. Bunun sonucunda yenilenebilir enerji
kaynakları kullanımı büyük ölçüde artmaya başlamıştır. Bu kaynakların küresel ısınmaya sebep
olan gazları içermemesi ve çevre dostu olması dünyanın küresel ısınmayla mücadelede büyük
olumlu etkiye sahip olmasını sağlamıştır. Bu sayede küresel ısınmanın mümkün olduğunca
yavaşlatılması, dolayısıyla deniz sularının yükselme süresinin uzatılması dolaylı olarak iklim
mültecilerinin oluşum hızının yavaşlatılması anlamına gelmektedir.
Geri dönüşü mümkün olmayan, yaşamsal faaliyetlerin hiçbir şekilde
gerçekleşemeyeceği hallerin dışındaki bölgeler için yapılabilecek bir şeyler varsa söz konusu
tali organ ve ona yardımcı organlarla birlikte öncelikli olarak alınacak önlemler alınmalı ve
atılabilecek adımlar atılmalıdır. Sonuç alınıncaya kadar geçici süreyle ülke içinde
yerleştirilebilecek başka yerler varsa global etkiye maruz kalan kişi ya da kişiler bu yerlere
yerleştirilmeli veya tahmin edilebilir bir süre belirlenerek ve ortaya çıkan yeni durumların
neticesinde sürenin uzatılması ile ilgili hükümlere de yer vererek yine birinci kademe ülke;
ikinci kademe ülke şeklinde giden silsile şeklinde kişi veya kişilerin yerleştirmeleri
yapılmalıdır.
Global etkiye maruz kalanlar için uluslararası bağlamda bir düzenleme getirilmesi
gerekli olup, yeterli değildir.
Finlandiya ve İsveç, ulusal hukuk düzeyinde bir adım atılması konusunda örnek olarak
gösterilebilecek ülkelerdir. 29 Eylül 2005 tarih ve 716 sayılı İsveç Yabancılar Kanunu’ nun
“Mülteciler ve korunmaya muhtaç kişiler” başlığı altında çevre felaketi nedeniyle ülkesine
dönemediği için vatandaşı olduğu ülke dışında olanları “korumaya muhtaç kişiler” arasında
79
Zararlı gazların çevreye verdiği zarar ve küresel ısınmanın etkilendiği, ikim değişikliğinin ortaya
çıkmasına sebep olan nedenler iyice incelediğinde görülecektir ki, şirketlerin de sorumluluğu
bulunmaktadır. Bu nedenle sorumluluğu sadece devletler noktasında bırakmamak gerekir. Yapılacak her
bir girişimde devletlerin yükümlülüğünün yanında şirketlerin de katkısının sağlanması gerekmektedir.
Ayrıca şirketlerin sorumluluğunun gözardı edilmemesi için bkz. Dost, a.g.e., s. 178.
SOBİDER
Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 4, Sayı: 13, Ağustos 2017, s. 470-497
490
Özge Demirdelen _ Mustafa Tevfik Odman
saymıştır80. Ancak burada da tam bir korumadan söz etmek mümkün değil. İsveç Adalet
Bakanlığı Göç ve İltica Politikası Bölümü, mevzuatın ani çevre felaketleri olayları ile sınırlı
olduğunu belirtiyor. Buna göre, sürekli olan çevre sorunlarına maruz kalanlar açısından tam bir
koruma getirmiyor. Fin Yabancılar Kanunu’ nun “Geçici koruma” başlığı altında, vatandaşı
olduğu veya ikamet ettiği ülkeye çevresel faktörler nedeniyle dönemeyen kişilere de geçici
koruma sağlanacağını hüküm altına almıştır81. Burada İsveç Yabancılar Kanunu uygulamasında
yaşanan kısıtlayıcı durumun olmadığını söylemek mümkündür82.
Fin ve İsveç Yabancılar Kanunu ulusal hukuk düzeyinde yapılabileceklere örnek olarak
gösterilse de, tüm dünya insanları için tehdit oluşturan ve tüm ülkelerin münhasır egemenlik
alanı ilgilendiren bu hususun uluslararası düzeyde ele alınarak her ulusal hukukun kendine
uygun şekilde düzenleme yapması gereklidir. Her ne kadar uygulama ve kapsam açısından tam
bir ihtiyaca karşılık veremese de, Fin ve İsveç ulusal hukuklarına istinaden benzer düzenlemeler
yapılmalıdır.
İlke olarak kişilerin devletle ve bazı hallerde kişilerle olan karşılıklı yatay ilişkileri
insan haklarının konusunu oluşturmaktadır. Bu nedenle insan haklarının korunmasıyla ilgili
uluslararası düzeyden önce ve asıl olarak ulusal hukukun görevidir. Ancak günümüzden
geçmişe bakıldığında tarih bize insan haklarının en çok devletler tarafından ihlale uğratıldığını
gösterecektir. Bu yüzden insan haklarının hem ulusal, hem de uluslararası düzeyde korunması
gereklidir83.
3.2.1.Geri Göndermeme
1951 Sözleşmesi 33/1 maddesinde yer alan, “Hiçbir Taraf Devlet, bir mülteciyi, ırkı,
dini, tabiiyeti, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti veya siyasi fikirleri dolayısıyla hayatı ya da
özgürlüğü tehdit altında olacak ülkelerin sınırlarına, her ne şekilde olursa olsun geri
göndermeyecek veya iade (”refouler”) etmeyecektir.” hükmüyle ilgili de yapılacak andlaşma
kapsamında değerlendirme yapılması gerekmektedir.
Ülkelerine döndüklerinde karşılaşabilecekleri doğal felaket veya onun yarattığı sonuçlar
karşısında hayatını sürdürebilmesi imkânı yoksa veya dönebileceği toprak parçası çeşitli
şekillerde yok olmuşsa; sınır değişikliğine uğramışsa ve bunun sonucunda döndüğü anda hayati
bir tehlikeyle karşı karşıya kalacaksa, yapılan çalışmalar sonucunda durumun düzeltme imkânı
kalmamışsa veya düzeltme imkânının olmaması daha kuvvetle muhtemelse bu kişilerin geri
gönderilmemesi gerekecektir.
3.2.2.Hukuki Statünün Belirlenmesi
Her devlet ancak, kendi vatandaşını temsil edebilir ve bu statünün başka devletler
tarafından kabul edilmesini sağlayabilir84. Devletin kendi vatandaşı olarak kimleri kabul
80
https://ec.europa.eu/anti-trafficking/sites/antitrafficking/files/aliens_act_sweden_en_1.pdf,
e.t.:09.04.2017.
81
http://www.finlex.fi/en/laki/kaannokset/2004/en20040301.pdf, e.t.:09.04.2017.
82
Ġklim mültecileri ve uluslararası hukuktaki boĢluklar – II – Benjamin Glahn,
https://dunyadanceviri.wordpress.com/2015/03/16/iklim-multecileri-ve-uluslararasi-hukuktaki-bosluklarii-benjamin-glahn/, e.t.:09.04.2017.
83
İlyas Doğan, Ġnsan Hakları Hukuku, astana, Genişletilmiş 2. Bası, Ankara, Eylül 2015, s.175.
84
Ergün Ergül, “Uluslararası Hukuk ve Türk Mevzuatında Yabancı Kavramı ve Türleri”, Türk Ġdare
SOBİDER
Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 4, Sayı:13, Ağustos 2017, s. 470-497
491
Küresel Isınmanın Yol Açtığı Sorunlardan Biri: İklim Mültecilerinin Hukuki Statüsü
edeceği, bir vatandaşın sahip olduğu haklar o devletin iç hukuku tarafından belirlenmektedir85.
Vatandaş haklarına sadece devlet ülkesinde bulunduğu süre zarfında değil, her yerde ve her
zaman sahiptir. Devletin iç hukuk kurallarına göre vatandaşı olarak belirlediği kişilerin devlete
karşı sadakat borcu; devletin vatandaşlarına karşı ise koruma borcu bulunmaktadır86.
Bir devletle arasında vatandaşlık ilişkisi bulunmayan bir kişinin bulunduğu ülke
açısından konumu “yabancı”; hukuki durumu ise yabancılar hukukunun kişiye tanıdığı bir
statüdür87. Hukuki statü terimi, yabancı türlerinin içinde yer alan vatansızların
yararlanabildikleri ve yararlanamadıkları hakları ifade etmek için kullanılmaktadır. Herhangi
bir devletle arasında vatandaşlık ilişkisi bulunmayan ve hiçbir devletin koruma borcu altında
olmadığı vatansız kişilerle ilgili bazı belirsizliklerin giderilmesi adına hukuki statüleriyle ilgili
olarak hükümler 1954 Sözleşmesi ikinci bölümünde “hukuksal statü” başlığı altında
düzenlenmiştir88.
1954 Sözleşmesi’nin 12 nci maddesinde vatansız kişilerin “Kişisel statü” konusu
düzenlenmiştir:
“(1) Vatansız bir kişinin kişisel statüsü daimi ikametgâhının ait olduğu ülkenin kanununa,
ikametgâhı yoksa oturduğu ülkenin kanununa göre düzenlenir.
(2) Vatansız bir kişi tarafından daha önce elde edilen ve kişisel statüye ilişkin olan haklara,
özellikle evliliğe bağlı haklara, her Sözleşmeci Devlet tarafından, eğer bu gerekliyse, söz
konusu devletin yasalarının gösterdiği koşulları yerine getirmek kaydıyla, saygı gösterilir;
ancak, söz konusu hakkın, kişi vatansız olmasaydı o devletin yasaları tarafından tanınacak
haklar arasında bulunması gereklidir.”.
Kişisel statü, kişinin şahsı ile doğrudan doğruya ve sıkı sıkıya bağlı olduğu hukuki
ilişkide uygulanacak hukuku ifade etmek için kullanılmaktadır89. Kişiler hukuku, aile hukuku ve
taşınır mirası konuları kişisel statünün hâkim olduğu alanlardır90. Kara Avrupası Hukuku’nda
genel anlayış, kişisel statü vatandaşlık-milli hukuka, Anglo-Amerikan Hukuku’nda ise,
ikametgâh- yerleşim yeri hukukuna tabidir.
Dergisi, Sayı: 475, Aralık 2012, s.218-219,
http://www.tid.gov.tr/Makaleler/Uluslararas%C4%B1%20Hukuk%20ve%20T%C3%BCrk%20Mevzuat
%C4%B1nda%20Yabanc%C4%B1%20Kavram%C4%B1%20ve%20T%C3%BCrleri.pdf,
e.t.:05.05.2017.
85
Kemal Gözler, Anayasa Hukukunun Genel Teorisi, Cilt I, ETKİN, 1.Baskı, Bursa, Haziran 2011,
s.414,
https://books.google.com.tr/books?id=7_RCwAAQBAJ&pg=PA414&lpg=PA414&dq=devletin+vatanda%C5%9F%C4%B1n%C4%B1+korumas
%C4%B1&source=bl&ots=NKsSvDsPUB&sig=bajO8zAy5baZSHJaquVpHad1q5s&hl=tr&sa=X&ved=
0ahUKEwiA4LDB5tXTAhWGZVAKHdcrC4AQ6AEIXDAJ#v=onepage&q=devletin%20vatanda%C5
%9F%C4%B1n%C4%B1%20korumas%C4%B1&f=false, e.t.:04.05.2017.
86
Karl Doehring, Genel Devlet Kuramı (Genel Kamu Hukuku), Çeviren: Ahmet Mumcu, Inkılap,
İstanbul, 2002, s.29.
87
Çelikel/Gelgel, a.g.e., s.8.
88
Odman, Vatansızların Hukuki Durumu ve Türk Hukuku, s.84-85.
89
Odman, Vatansızların Hukuki Durumu ve Türk Hukuku, s.84.
90
Gülören Tekinalp / A. Uyanık Çavuşoğlu, Milletlerarası Özel Hukuk, Bağlama Kuralları, Vedat
Kitapçılık, Genişletilmiş 11. Bası, İstanbul, 2011, s.66.
SOBİDER
Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 4, Sayı: 13, Ağustos 2017, s. 470-497
492
Özge Demirdelen _ Mustafa Tevfik Odman
Vatansız kişiler yönünden vatandaşlık hukuku söz konusu olamayacağından bu kişilerin
kişisel statüsü ikametgâh-yerleşim yeri hukukuna, yerleşim yerleri yoksa mutad mesken
hukukuna tabi tutulmuştur.
1951 Sözleşmesi mültecilerin hukuki statüsüyle ilgili olarak 12 nci maddesinde şu
hükme yer vermiştir:
“(1) Her mültecinin bireysel statüsü¸, daimi ikametgahının bulunduğu, ülkenin yasalarına
veya eğer daimi ikametgahı yoksa, bulunduğu¸ ülkenin yasalarına tabidir.
(2) Mültecinin önceden kazandığı ve bireysel statüsüyle ilgili haklara, ˆözellikle evliliğe
bağlı haklara, her Taraf Devlet tarafından, gerekirse bu devletin yasalarının gösterdiği
koşulları yerine getirmek kaydıyla, söz konusu hakkın, kişi mülteci olmasaydı o devletin
yasalarınca tanınacak haklar arasında bulunması durumunda, saygı gösterilecektir.”.
1954 Sözleşmesi vatansız kişilerin statüsünü, 1951 Sözleşmesi’nde düzenlenen
mültecilerin statüsüne benzer şekilde ele almıştır. Her iki sözleşme aynı hazırlık sürecini
paylaştığı için 1954 Sözleşmesi’nde yer alan birçok hükmün, 1951 Sözleşmesi’nde karşılık
gelen hükümlerle birebir veya asgari düzeyde değiştirilerek düzenlendiği görülmektedir91.
Global etkiye maruz kalanların kişisel statüsü, mülteci ve vatansızların durumundan ayrı
olarak ele alınmalıdır. Global etkiye maruz kalanların ülkelerini terk etmeleri, karşılaştıkları
yaşamsal, özgürlük ve güvenlik tehditlerinin nedenleri mültecilerden veya vatansızlardan çok
farklıdır. Bu kişilerin terk ettikleri devletin diplomatik korumasından yararlanamamaları veya
karşılaştıkları korku nedeniyle yararlanmak istememeleri gibi durum bulunmamaktadır.
Devletin diplomatik koruma sağlamaması söz konusu değildir. Devlet varlığını devam
ettiriyorsa diplomatik koruma sağlaması da devam edecektir. Bu durumda, kişisel statünün milli
hukuka bağlanması gerekmektedir. Bunun aksine, örneğin, deniz seviyesinin yükselmesi sonucu
ülkenin tamamı sular altında kaldığında devletin varlığından söz etmek mümkün
olamayacağından irade dışı vatansızlık hali ortaya çıkacaktır. Bunun karşısında milli hukukun
bağlama noktası olarak belirlenmesi mümkün olmamakla beraber, vatansız ve mültecilerin
kişisel statüsüyle ilgili yapılan düzenlemelere benzer bir bağlama noktası belirlemesi
yapılmalıdır.
SONUÇ
İklim mültecileri-vatansızları, vatandaşı oldukları ülke topraklarını, ırk, din, tabiiyet,
belli bir toplumsal gruba mensubiyet veya siyasi düşünceler sebebiyle zulme uğrayacağından
korktukları için vatandaşı oldukları ülke dışında bulunma ve ülke korumasından yararlanamama
veya yararlanmak istememe hali içinde değillerdir.
İklim mültecileri- vatansızlarının öncelikli olarak mülteci ve vatansız isimlerinden
arındırılması gerekmektedir. Ne mülteci ne de vatansız statülerinin içinde kendine yer
bulamayan bu kişilere, durumlarını tam anlamıyla karşılayacak bir terimin bulunması daha
uygun olacaktır. Global etkiye maruz kalanlar olarak adlandırılması bu çalışma ile önerilmiştir.
91
Vatansız KiĢilerin Korunmasına ĠliĢkin El Kitabı, s.46.
SOBİDER
Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 4, Sayı:13, Ağustos 2017, s. 470-497
493
Küresel Isınmanın Yol Açtığı Sorunlardan Biri: İklim Mültecilerinin Hukuki Statüsü
İklim mültecilerinin de sahip olduğu fakat karşılaştıkları zor durum karşısında yoksun
kaldıkları temel hak ve özgürlüklerinin tekrar sağlanabilmesi, hak ihlallerinin ortadan
kaldırılabilmesi, herkesin sırf insan olduğu için var olan hakları ile birlikte hayatlarına devam
edebilmesi için devletlerin yeniden bir araya gelerek uluslararası araçları kullanıp, bir
düzenleme yapması gerekmektedir.
KAYNAKLAR
BMMYK, Dünya Mültecilerinin Durumu, BMMYK, Türkiye Temsilciliği Yayınları, Ankara,
2001.
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği, Mülteci Statüsünün Belirlenmesinde
Uygulanacak Ölçütler Ve Usuller Hakkında Elkitabı, Mültecilerin Statüsüne İlişkin
1951 Sözleşmesi Ve 1967 Protokolü Çerçevesinde, Şubat 2013.
Çelikel, Aysel/ Gelgel, Öztekin, Günseli, Yabancılar Hukuku, Beta Yayınları, Yenilenmiş 22.
Bası, İstanbul, Nisan 2016, S.27.
Doğan, İlyas, İnsan Hakları Hukuku, Astana, Genişletilmiş 2. Bası, Ankara, Eylül 2015.
Dost, Süleyman, Temel Kavramlar Metinler Ve Kararlar Bağlamında Uluslararası Hukukta
Adalet, Yetkin Yayınları, Ankara 2016.
Doehring, Karl, Genel Devlet Kuramı (Genel Kamu Hukuku), Çeviren: Ahmet Mumcu, Inkılap,
İstanbul, 2002.
Döner, Ayhan, İnsan Haklarının Uluslararası Alanda Korunması Ve Avrupa Sistemi, Seçkin,
Ankara, 2003.
Ergül, Ergin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde Sınır Dışı Etme Ve Geri Verme, Temmuz
2015.
Gözler, Kemal, Anayasa Hukukunun Genel Esasları, Ekin Basım Yayın Dağıtım, Bursa, Eylül
2011, Güncelleştirilmiş, Düzeltilmiş Ve Genişletilmiş İkinci Baskı.
Gözler, Kemal, Anayasa Hukukunun Genel Teorisi, Cilt I, Etkin, 1.Baskı, Bursa, Haziran 2011.
Kapani, Münci, Kamu Hürriyetleri, Yetkin Yayınları, Yedinci Baskı (Tıpkı Basım), Ankara
1993.
Nomer, Ergin, Türk Vatandaşlık Hukuku, Filiz Kitabevi, 20. Bası, İstanbul, 2014.
Odman, Mustafa, Tevfik, Mülteci Hukuku, AÜSBF. İnsan Hakları Merkezi Yayınları, No: 15,
Ankara, 1995.
Odman, Mustafa, Tevfik, Vatansızların Hukuki Durumu ve Türk Hukuku, Çağ Üniversitesi
Yayınları No:15, Birinci Baskı, Adana, Ocak 2011.
Pazarcı, Hüseyin, Uluslararası Hukuk Dersleri, II. Kitap, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler
Fakültesi ve Basın - Yayın Yüksekokulu Basımevi, Ankara, 1989.
Tekinalp, Gülören/ Çavuşoğlu, A. Uyanık, Milletlerarası Özel Hukuk, Bağlama Kuralları, Vedat
Kitapçılık, Genişletilmiş 11. Bası, İstanbul, 2011.
The Un Refugee Agency, Vatansız Kişilerin Korunmasına İlişkin El Kitabı, Vatansız Kişilerin
Statüsüne Dair 1954 Sözleşmesi Kapsamında, UNCHR, Cenevre, 2014.
SOBİDER
Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 4, Sayı: 13, Ağustos 2017, s. 470-497
494
Özge Demirdelen _ Mustafa Tevfik Odman
Ünal, Şeref, Temel Hak ve Özgürlükler ve İnsan Hakları Hukuku, Yetkin Yayınları, Ankara,
1997.
Avrupa Vatandaşlık Sözleşmesi, Aykaç, Alper, Can, (Çev.), TBB Dergisi, Sayı 77, 2008.
Bayraç, H.Naci, “Enerji Kullanımının Küresel Isınmaya Etkisi ve Önleyici Politikalar”,
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi,11(2).
Ergül, Ergün, “Uluslararası Hukuk ve Türk Mevzuatında Yabancı Kavramı Ve Türleri”, Türk
İdare Dergisi, Sayı: 475, Aralık 2012.
Kan, Kürşat, “Globalleşmenin Uluslararası İlişkilere Etkileri”, Karamanoğlu Mehmetbey
Üniversitesi Sosyal ve Ekonomık Araştırmalar Dergısi, 2011.
Kurt, Latif, Aksay, Cemal Seçkin ve Ketenoğlu, Osman, “Küresel Isınma Ve İklim
Değişikliği”, Selçuk Üniversitesi Fen Fakültesi Fen Dergisi, Sayı 25, 2005, Konya.
Mutlu, Ahmet, İrdem, İbrahim Ve Üre, Berna, “Ekolojik Mültecilik”, Memleket Siyaset
Yönetim (MSY), Cilt 10, Sayı 23, Ocak 2015.
Mutlu, Yeşim, Kırımsoy, Emrah ve Antakyalıoğlu, Şahin, “Bulanık Mekanlarda Kalanlar”,
Gündem Çocuk Derneği, Suriyeli Mülteci Çocuklar ve Vatansızlık Riski Araştırma
Raporu, Ankara, Mart 2016.
Özel, Mehmet/ Kılıç, Selim, “Küresel Bir Sorun Olarak İklim Değişikliği ve İklim Politikaları”,
İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, No:34, Mart, 2006.
Topal, Ahmet Hamdi, Uluslararası Hukuk Açısından Diplomatik Sığınma ve Assange Olayı,
“Uluslararası Hukuk Açısından Diplomatik Sığınma Ve Assange Olayı”, İstanbul
Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi 1 (1), Bahar 2014.
Poyraz, Yasin, “Suriye Vatandaşlarının Geçici Korunması Ve Uluslararası Mülteci Hukuku”,
Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 20, Sayı 2, 2012.
Demirdelen, Özge, “Kanunlar İhtilafı Bağlamında Mülteci Ve Vatansızların Durumu Ve
Vatandaşlık Esasına Göre Yetkili Hukukun Değerlendirilmesi”, Yüksek Lisans Tezi,
Haziran, 2017.
<http://www.academia.edu/8466100/Uluslararas%C4%B1_Hukuk_A%C3%A7%C4%B1s%C4
%B1ndan_Diplomatik_S%C4%B1%C4%9F%C4%B1nma_ve_Assange_Olay%C4%B
1_Diplomatic_Asylum_According_to_International_Law_and_the_Assange_Case>
<http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_bts&view=bts&kategori1=veritbn&kelimesec=
118795>
<http://dergipark.gov.tr/download/article-file/214946>
<http://dergipark.gov.tr/sufefd/issue/23134/247140>
<http://www.climatevolunteers.com/?page=iklimDegisikligi>
<http://iklim.cob.gov.tr/iklim/Files/Mevzuat/BM_iklimcerceve.pdf>
<http://www.csb.gov.tr/projeler/iklim/index.php?Sayfa=haberdetay&Id=12743>
SOBİDER
Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 4, Sayı:13, Ağustos 2017, s. 470-497
495
Küresel Isınmanın Yol Açtığı Sorunlardan Biri: İklim Mültecilerinin Hukuki Statüsü
<http://haberler.boun.edu.tr/tr/haber/ipcc-iklim-degisikligi-raporunu-turkiyeye-bogaziciuniversitesinde-tanitti>
<http://dergipark.gov.tr/download/article-file/5367
<http://www.climatevolunteers.com/?page=iklimDegisikligi
<http://dergipark.gov.tr/kmusekad/issue/10216/125567>
<http://dergipark.gov.tr/download/article-file/107327>
<http://www.cnnturk.com/2006/bilim.teknoloji/bilim/08/17/ilk.iklim.multecileri.abdden.yola.ci
kti/218867.0/index.html>
<http://humanrightscenter.bilgi.edu.tr/media/uploads/2015/08/02/MultecilerinHukukiDurumun
Dair1967Protokolu.pdf>
http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2014/10/20141025-5-1.pdf>
<http://cenevreofisi.dt.mfa.gov.tr/ShowInfoNotes.aspx?ID=203413>
<http://www.danistay.gov.tr/upload/multecilerin_hukuki_durumuna_dair_sozlesme.pdf>
<http://humanrightscenter.bilgi.edu.tr/media/uploads/2015/08/03/MultecilerinHukukiDurumuna
DairSozlesme.pdf>
<http://amnesty.org.tr/icerik/8/1965/turkiye-65-yil-once-imzalanan-cenevre-multecisozlesmesi>
<http://www.unicankara.org.tr/doc_pdf/metin127.pdf>
<http://www.refworld.org/cgibin/texis/vtx/rwmain/opendocpdf.pdf?reldoc=y&docid=55fa66844>
<https://books.google.com.tr/books?id=LsVCgAAQBAJ&pg=PA27&lpg=PA27&dq=de+facto+vatanda%C5%9Fl%C4%B1k&source=b
l&ots=ZCwg9OTzG&sig=m3ZLYCEdoBcM7hpUAs5kSH8RMEY&hl=tr&sa=X&ved
=0ahUKEwj0ns6ktr7QAhXiB8AKHRt0CIEQ6AEIIjAB#v=onepage&q=de%20facto%
20vatanda%C5%9Fl%C4%B1k&f=false
http://tbbdergisi.barobirlik.org.tr/m2008-77-445>
<http://www.danistay.gov.tr/upload/insanhaklarievrenselbeyannamesi.pdf>
<http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2006/08/20060805-1.htm>
<http://www.izmirbarosu.org.tr/Upload/files/Sayfalar/merkezler/cmk/aihs.pdf>
<https://burakgemalmaz.files.wordpress.com/2015/05/02.pdf>
<https://burakgemalmaz.files.wordpress.com/2015/05/01-1981-june-27-af-ihhc59f.pdf>
http://www.eskisehirab.gov.tr/userfiles/files/AVRUPA%20B%C4%B0RL%C4%B0%C4%9E%
C4%B0%20TEMEL%20HAKLAR%20%C5%9EARTI.pdf>
<http://alternatifsiyaset.net/2015/03/13/iklim-multecileri-ve-uluslararasi-hukuktaki-bosluklarbenjamin-glahn/ >
SOBİDER
Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 4, Sayı: 13, Ağustos 2017, s. 470-497
496
Özge Demirdelen _ Mustafa Tevfik Odman
<https://dunyadanceviri.wordpress.com/2015/03/16/iklim-multecileri-ve-uluslararasi-hukuktakibosluklar-ii-benjamin-glahn/>
<http://www.un.org/en/sections/history/history-united-nations/index.html>
<http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2014/10/20141025-5-1.pdf>
<http://www.unhcr.org/turkey/home.php?page=52>
<https://ec.europa.eu/anti-trafficking/sites/antitrafficking/files/aliens_act_sweden_en_1.pdf>
<http://www.finlex.fi/en/laki/kaannokset/2004/en20040301.pdf>
<https://dunyadanceviri.wordpress.com/2015/03/16/iklim-multecileri-ve-uluslararasi-hukuktakibosluklar-ii-benjamin-glahn/>
<http://sbd.ogu.edu.tr/makaleler/11_2_Makale_11.pdf>
<http://dergipark.gov.tr/download/article-file/262776>
<http://kitaplar.ankara.edu.tr/dosyalar/pdf/151.pdf>
<https://gaiadergi.com/iklim-degisikliginin-karanlik-yuzu-iklim-multecileri/>
497
SOBİDER
Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 4, Sayı:13, Ağustos 2017, s. 470-497
Download