YECDER I<İTAPLARI 2 • • o '-' • • • CAMI MERI<EZLI DIN EGITIM! YECDER II. ULUSAL DİN GÖREVLİLERİ SEMPOZYUMU TEBLİGLERİ (9 NİSAN 2011 - İSTANBUL) CAMi MERKEZLi DİN EGİTİMİNDE PROFESYONELLİK VE KURUMSALLAŞMA YusufDoğan42 Giriş Cami, hayatın kalbidir. Medine'de, hayatın etrafında halka halka toplandığı Mescid-i Nebi'den günümüze cami İslam medeniyetinin merkezini oluşturmuştur. Tüm değerlerimizin çağlara taşınmasında köprü vazifesi gören camiler her yönüyle işler halde olduklarında sosyal yapı bir başka olmuştur. ibadethane olmasının yanında cami, mükerrem insan yetiştiren bir irfan mektebi özelliği taşır. Kfunil insan eğitimsiz yetişmez. O zaman cami, aynı zamanda bir eğitim kurumu olarak da faal olmalı ve bu işlevini kesintisiz devanı ettirmelidir. Bu çalışmada cami merkezli eğitimde profesyonellik ve bu eğitimin kurumsallaşması üzerinde duracağız. Arapça'da "toplanıal<, bir araya getirmek" anlamındaki cem kökünden sıfat olan ve sözlükte "toplayan, bir araya getiren, buluşturup birleştiren" anlamına gelen cfuni kelimesi, hem Allah'ın isimlerinden (esma-i hüsna) biri hem de İslam mabedine verilen isimdir. Gerçekten adı ile tarih boyunca her kesimi aynı gaye etrafında çatısı altında toplayan işlevi uyum arzetmektedir. İslfuni kaynaklarda İslam mabedleri, Mescid-i Haram, Mescid-i Aksa, Mescid-i Nebi örneklerinde olduğu gibi "mescid" ki secde edilen yer anlamına gelir. 42 DİB Cami Hizmetleri Daire Başkanı. şeklinde ifade edilmiştir 72 Cami Merkezli Din Eğitimi Başlangıçta sadece cuma namazı kılınan büyük mescidler için kulla(cemaati toplayan mescid) tamlaması, hicd IV. (m. X. yy.) yüzyılın başlarında "cami" şeklinde kullanılmaya başlanmıştır. Taberfuıf'nin bir rivayetine göre "el-mescidü'l-cami" tabiri, bizzat Hz. Peygamber tarafından kullanılmıştır. Daha sonra, içinde cuma namazı kılınan ve hatibin hutbe okuması için minher bulunan mescidler cami, minberi bulunmayan yani cuma namazı kılınınayan küçük mabedler ise sadece mescid olarak anılır olmuştur. 43 nılan "el-mescidü'ı-cami" Canıinin Fonksiyonları Din/İslam insanın dünya ve ahiret mutluluğunu sağlayan ilahi sistemdir. Müslümanların, İslam'a dair tüm müktesebatı elde ettikleri kaynak mekan, Mescid-i Nebi'dir. İslam'ın ilk seçkin nesli sahabe topluluğu; inancı, iba- deti ve ahlakıyla Hz. Peygamber'in terbiyesinde Mescid-i Nebi'de yetişmiş ve oradan yeryüzüne yayılarak İslam'ın yayılmasına öncülük etmişlerdir. Kur'an ve hadis başta olmak üzere İslam külliyatının doğuşu, gelişmesi, yayılması daMescid-i Nebi'den başlamış ve günümüze kadar ulaşmıştır. Model cami diyebileceğimiz Mescid-i Nebi sadece bir ibadethane değil, aynı zamanda bir eğitim öğretim merkezidir. Dolayısıyla bütün camilerimiz aynı özelliğe sahip olmalıdır. Camiler, aynı minval üzere seçkin nesiller yetiştirecek ve İslam'ın gelecek nesillere taşınması noktasında görevini tam anlamıyla yerine getirecekse bu, Mescid-i Nebi'nin icra ettiği fonksiyonları yerine getirmesiyle mümkün olacaktır. Bu sebeble caminin, tüm fonksiyonlarıyla aktif olması ve hayatın merkezinde yerini alması gerekmektedir. Model cami Mescid-i Nebi'nin fizik! yönden öne çıkan üç bölümü vardır: ı. Mescid/Cami: Bu bölüm ibadet edilen bölüm idi. Hz. Peygamber (s.a.s)'in, mescide bitişik olan ve kapısı mescide açılan odalarının bulunduğu bölüm. 2. Suffe: Sayıları 40o'e kadar çıkan ve sadece ilim irfanla uğraşan sahabilerin bulunduğu bölüm. 3. Aslıab-ı 43 Ahmet Önkal-Nebi Bozkurt, "Cami", DİA, İstanbul 1993, VII, 46. Cami Merkezli Din Eğitimi 73 Mescid-i Nebi, fiziki olaraiz üç bölümden oluşmalda beraber, çok yönlü fonksiyonu ile her kesimden inanan insanları bünyesinde toplamıştır. Mescid-i Nebi'den başlayarak günümüze kadar camiierin fonksiyonlarını şöylece sıralayabiliriz: ı. Mabed Olarak Cami Adından gibi mescidin asıl fonksiyonu bir mabed oluşu­ dur. Kur'an, insanın varoluş nedenini kendisini yaratan ve yaşatan Allah'a ibadet/kulluk etmek şeldinde ifade eder.44 İnsanın asli görevi Allah'a ibadet etmek olunca, diğer tüm faaliyetler bu amaca hizmet eden birer araç olurlar. Hz. Peygamber'in bir hadisine göre adının anıldığı ve kendisine kulluk görevinin yerine getirildiği yerler olaraiz mescidler Allah'a en sevimli mekanlardır. 45 Namaz, dua, zikir, tevbe vb. ibadetler, mabeg olma özelligı~·yle camide yapılırlar. "~Lı:;. o~ ~ "'"-"'~ı ~rı:; o -~.i:;---:.~ ~ı .J:ıı i)_"~~ ·~ı.:. , 9 .:.~ .9CS.J-'i.J Jı..:Q~ı; "Allah'ın adı arıılan, sabah akşam tesbih edilip namaz kılınan evler.. " 46 da anlaşıldığı .. · ayetinde geçen ifade buna delalet eder. Hz. Peygamber, bir kişinin mescide girip kayıp devesini sormasını hoş görmeyerek mescidlerin ibadet yeri olduğunu ima etmiş ve yapılış maksatlarına uygun olarak kullanılmalarını istemiştir. 47 J _, _, tt " ı:.? .~. ôğ ı;~~~;~~ ~;i-ı ~9Yeryüzü bana ve ümmetime mescid kılındı ".hadisi ,cami dışında da ibadet edilebileceğini ifade etmelde beraber, dünyanın mabed duyarlılığı çerçevesinde algılanması ve değerlendirilmesi gerektiğini de ifade eder. 2 . İdare Merkezi Olarak Cami İslam dininin tebliğeisi olduğu gibi İslam devletinin de başkanı olan Hz. Peygamber'in evi m escide bitişik bulunuyordu ve cami ile evini dini ve idari münasebetler yönünden adeta bütünleştirmişti. İslam açısından din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılınazlığının bir ifadesi olan Hz. Peygamber'in bu uygulaması, daha sonraki dönemlerde de uzun bir süre devam etti. "Darül44 Zfuiyat, sı/s6. 45 Müslim, "Mesiicid", 288. 46 Nfir, 24/36. 47 İbn Miice, "Mesiicid", ıı. 74 Cami Merkezli Din Eğitimi imare" denilen hükümet konakları cami yanında inşa ediliyordu. Bu uygulama Emevi ve Abbasller'de de devam etti. Hz. Peygamber'in devlet yönetimiyle ilgili meseleleri mescidde görüşüp kararlar alması ve orada bu kararları halka duyurması sünneti kendisinden sonra devam etmiş, devlete ait idare binaları yapıldığında da bu adet sürmüştür. Halifeler başşehrin merkez camiinde imarnet görevini yerine getiriyor ve idarede minherden büyük ölçüde faydalanıyorlardı. Minher başlangıçta merkezi idarenin bir sembolü idi ve sadece Mescid-i Nebevi'de bulunmasına izin verilmişti. Halifenin vilayetlerdeki temsilcileri olan valiler merkezi camide imamlık yapar, bazen kadılık, kumandanlık gibi görevleri de üstlenirlerdi. Zira valilerin halkla bütünleşmesi istenmiş, halkın kendilerine ulaşahilmesi için cami en uygun yer kabul edilmiştir. Hz. Peygamber diplomatil< görüşmeleri de mescidde yapar, yabancı elçileri en güzel elbiselerini giyerek burada kabul ederdi. Onun elçileri kabul ettiği yer halen "Üstüvanetü'l-vüffid" (sefirler sütunu) olarak bilinmektedir. Camiler daha sonra bu fonksiyonlarını kaybettiler. 3. Kamu Yönetimi Açısından Cami Camiler ilk dönemden itibaren idarecilerin halkla bir araya geldiği yerlerdi. Asr-ı Saadet'te her türlü istek ve meseleler burada dile getiriliyordu. Müslümanlar Hz. Peygamber'e, ilk halifelereve diğer idarecilere namaz öncesinde ve sonrasında talep ve şikayetlerini kolayca intikal ettirebiliyorlardı. Bir vali haldunda merkeze şikayet ulaştığında müfettişler camileri gezerek tahkikat yaparlardı. Vergilerin tahsili ve tevziine bizzat nezaret eden Hz. Peygamber, mescidde toplanan malları gereiili yerlere ve ihtiyaç sahiplerine dağıtırdı. Bu gelenek Hulefa-yi Raşidln döneminde de bir süre devam etti. Hz. Peygamber devrinde Mescid-i Nebevi'ye bitişik "meşrebe", "gurfe" veya "hizane" adlarıyla anılan bir oda beytülmaı olar al< kullanılıyordu. 48 İdarenin cami 48 Muhammed Haınldullah, İsitim Peygamberi, II, . ;;.0 1121 • Cami Merkezli Din Eğitimi 75 ile olan ilgisinden dolayı başlangıçta beytülmal genellikle camiye bitişikti, hatta bazen caminin içinde yer alırdı. 4. Camiler Mahkeme Salonu idi. İslamiyet'in kendine has hukuk sistemi mescidlerdeki ders halkaların­ da talim edilmiştir. Hz. Peygamber'in minberi alıkamın öğretildiği, yanlış hukuki uygulamaların düzeltildiği bir yerdi. Asr-ı Saadet'te mescid kaz§i faaliyetlerin yürütüldüğü bir mekan olarak da hukuka hizmet etmiştir. Hz. Peygamber'in, "Benim şu minberimin dibinde kim yalan yere yemin ederse cehennemdeki yerine hazırlansın."49 mealindeki hadisi, davalaraMescid-i Nebi'nin minberi yarunda bakıldığını göstermektedir. Osmanlılar'da ilk zamanlar birine kadılık görevi verildiğinde görevyapacağı yerin camiine götürülür, tayiniyle ilgili berat orada okunur ve merasim yapılırdı. Kadılar davaları görmek için camide otururlardı.so 5. Askeri Karargah Olarak Cami Kendisinden önceki birçok peygamber gibi Hz. Peygamber'in bir vasfı da ordu kumandanı olmasıdır. Bu bakımdan Asr-ı Saadet'te mescid askeri bir kararg§.h, bir nevi asker! şura meclisi olarak da görev yapmıştır. Hz. Peygamber savaştan önce ashabıyla İstişare eder ve al<sine bir vahiy gelmedikçe onların fikirlerine uyardı. Uhud Gazvesi öncesinde Mescid-i Nebi'de böyle bir toplantı yapılmıştır. Hz. Peygamber savaş kararlarını genellikle mescidde verir ve bunu minherden ilan eder, açılan deftere gönüllülerin adlarını yazdırmalarını isterdi. Sefer halinde orduyu donatınal< üzere halkı yardıma çağırırdı. Bir seriyye göndereceği zaman kumandanına mescidde talimat verirdi. Orduya bizzat kumanda edeceği zaman mescidde ild rek'at namaz kılar, zırhını giyerek dı­ şarı çıl<ar ve kapıya getirilen atına binip seferi başlatırdı. Kumandanlar sefer dönüşünde mescidde rapor verirlerdi. Mescid-i Nebevi'de barınan, Kur'an'ın kendilerini cihada adamış kimse- 49 Ebu Davud, "İman", 3. so Ahmet Önkal-Nebi Bozkurt, "Cami", DİA, İstanbul1993, VII, 52. 76 Cami Merkezli Din Eğitimi ler olarak tanıttığı Aslıab-ı Suffe5', ani askeri görevler için hazır birlik özelliği taşıyordu. Mescidlerin askeri fonksiyonları Hz. Peygamber'den sonra da devam etmiştir. Türk İstildai Harbi'nde de camiler IDilllbirliğin sağlandığı ve düşma­ na karşı ilk toplu hareketin başladığı yerler olmuştur. 6. Şifahane Olarak Cami Mescidler hastahane olarak da kullanılmıştır. Hendek Gazvesi'nde yaralanan Sa'd b. Muaz için Mescid-i Nebev1'de bir çadır kurulmuştu.sı Osmanlılar'da da Ball<an Savaşı'nın bütün şiddetiyle devam ettiği 1912 yı­ lında, İstanbul'da bazı camiler hasta ve yarahiara tahsis edilmiştir. Bazen da savaş esirleri geçici olaral< mescidlerde muhafaza edilmiştir. Ancak bununla esirin İslamiyet'i kabul etmesi amaçlanmış ve bunda da genellilde başarıya ulaşılınıştır. 53 Mescidin bunların dışında daha birçok ictimru fonksiyonu vardı. Mesela mescid misafirhane olarak kullanılınış, burada savaş gösterileri yapılınış, şiir söylenmiştir. Hz. Peygamber nil<ahların da mescidlerde ilan edilmesini istemişfu.s4 Külliyeler Medine'deki Mescid-i Nebi bu anlamda bir külliye gibi çok fonksiyona sahip ill< yapı olarak görülebilir. Bünyesinde topladığı hizmetler zamanla mescide sığmaz olmuş ve sonuçta külliyeler doğmuş, böylece mescid/cami birçok müessesenin kendisinden kaynaklandığı bir ana müessese haline dönüşmüştür. Kısaca külliyye olarak adlandırılan önemli yapı toplululdarına zaman içinde manzüme, hey'et, imaret, site, imaret sitesi, kompleks gibi isimler de verilmiştir. Genellilde bir cami etrafında gelişen külliyelerin bazen medrese, ticarı bir yapı veya türbe çevresinde şekillendiği de görülmektedir. Yalnız teld<:eler birer yapı topluluğu olaral< ele alınmış olmasına sı Bkz. Bakara, 2/273. S2 Buhiiri, "Sal at", S9; Müslim, "Cihad", 67. S3 Buhan, "Salat", 83; Müslim, "Cihad", s. S4 Tirmizi, "Nikah", 6. Cami Merkezli Din Eğitimi 77 rağmen özel durumlarından dolayı bu tasnife tabi tutulmadan ayrıca değer­ lendirilmelidir. Devlet yönetiminin en üst kademesinde olan kişilerle bunların eşleri ve çocukları, yönetimin çeşitli kademelerinde bulunan vezir, bey, paşa, sadrazam gibi devlet ri diliyle halktan hayır sahibi zenginler tarafından bu sosyal tesisler, sadal<a-i cariye kapsamında halka hizmet amacıyla yapılmıştır. Cami, medrese, türbe, mektep, tabhane, imaret (yemekhane, mutfal<, kiler, fırın), darüşşifa, han, çarşı, dükkanlar, hamam, sebil, çeşme, muvalddthane, evler, odalar, ahır vb. yapıların çoğunu veya bir kısmını bünyesine alan külliyelerle şehirler gelişmiş, menziller üzerinde inşa edilenlerin etrafında yeni yerleşimierin oluşması sağlanmıştır. Osmanlı döneminde sayıları artaral< devam eden külliyeler önceki örneklere göre daha çok sayıda yapıyı bünyesinde bulundurmaktaydı. 55 7. Eğitim-Öğretim ve Kültür Merkezi Olarak Cami "Allah'ın mescidlerirıi ancak Allah'a ve ahiret gününe iman eden, namaz kılan, zekat veren ve Allah'tan başkasından korkmayan ldmseler imar eder." 56 mea.Iindeld ayet-i kerJ:me ile konuya dair diğer ayet ve hadisler dikkate alındığında ayette vurgulanan imarın camiierin maddi inşa ve imarın­ dan ibaret olmadığı düşünülmelidir. İnsan hayatının maddi-manev1, ruhibedeni, dünyevi-uhrevi bütün yönlerini ihmal etmeyen İslam'ın, mabedi de tek boyutlu olaral< sadece maddi imarı itibariyle ele alması söz konusu olamaz. Buradan hareketle İslam a.Iimlerirıin çağuna göre söz konusu naslarda yer alan "imar" tabiri camiierin inşası, onarıını, döşenmesi, aydınlahlması ve temiz tutulması gibi maddi imarı içine aldığı gibi oralarda ibadet etmek, Kur'an okumal< ve okutmak, ilim öğrenmek ve öğretmek gibi manev1 imar faaliyetlerini de ihtiva eder. Niteldm, "Allah'ın mescidlerinde O'nun isminin anılmasını engelleyen ve onların harap olmasına çalışan ldmseden daha zalim kim olabilir?57 ayetinde kastedilen tahribat da; camiierin yıkılınaya terkedilmesi, yıktırılması, satılması gibi maddi tahribi kapsadığı gibi, ora55 Ahmet Vefa Çobanoğlu, "Külliye", DİA, Ankara ıooı, XXVI, 542· 56 Tevbe, 9/18. 57 Bakara, ı/ 114. 78 Cami Merkezli Din Eğitimi larda ibadete, Allah'ı zikre, ilim irfarı tahsiline mfuıi olmak gibi yapılış maksadı dışında kullamlmasını da içine almaktadır. Mescid başlarıgıçta idare ve eğitim-öğretim merkezi olarak kullanılmış­ tır. Hz. Peygamber'in, bir gün mescide girdiğinde cemaatiri bir kısmını dua ve zikirle, diğer bir kısmım ilimle meşgul halde görüp, "Ben muallim olarak gönderildim."58 diyerek ilimle meşgul olarıların yarıma oturması, Asr-ı Saadet'te mescidin eğitim ve öğretim alarıındaki fonksiyonunu göstermeye yeterlidir. İslam'da ill< eğitim ve öğretim faaliyetleri Mekke döneminde Dfuü'l- Medine'de Mescid-i Nebi'rıin inşasındarı soma buna hız verilmiştir. Mesciddeki öğretim faaliyetleri "meclis" kelimesiyle ifade edilir. Hz. Peygamber'in Mescid-i Nebi'deki derslerine "meclisü'ı-ilm" denilmiştir ki bu ilk asırda hadis derslerini ifade ediyordu. Bu meclislerde Hz. Peygamber'in etrafında iç içe daire şeklinde oturarı dinleyici grubuna "halka" derıilmiştir.s9 Halkalara ders verınede bazı sahabiler de kendisine yardımcı olmuştur. Ubade b. Sarnit burılardarı biriydi ve mescidde Kur'arı ve okuma yazma öğretiyordu. Erkam'da başlamış, Mescidde barınarı ve sayıları zamarı zamarı 40o'e kadar çıkarı Aslıab-ı Suffe vakitlerinin büyük bir kısmını öğrerıimle geçiriyordu. 60 Mescidde eği­ tim ve öğretim sadece erkeldere münhasır değildi; kadınlar için deMescid-i Nebi'de ayrı bir gün tahsis edilmişti. camide yetişmişler ve buralarda ders okutmuşlardır. İmam Şafii küçük yaşlarda mescidlerdeki ders halkalarına katılmış, daha soma buralarda ders vermiştir. Ebu Harıife kendi mescidinde ders okutur, talebelerinin mescidde yüksek sesle müzakere yapmalarına müsaade ederdi. İmam Malik Mescid-i Nebi'de, Hasarı-ı Basri Basra Camii'nde öğretimle meşgul olmuşlardır. Tefsir, hadis, tarih, marıtık, matematik, cebir, tıp aları­ larında oldukça bilgi sahibi oları Taberi gününün bir kısmını eser yazmaya, bir kısmım mescidde ders vermeye ayırırdı. Mezhep imamları 58 İbn Mace, "Mukaddime", 17. 59 Buhiiri, "İlim", 8. 6o Kettfuıi; II, 232-233. Cami Merkezli Din Eğitimi 79 Bağdat camilerinde çeşitli konularda dersler verilirdi. Buralara hoca tayini "naklbü'n-nükaba" veya "naklbü'l-Haşirniyyin" denilen resınl bir görevli tarafından yapılırdı. Bu görevli aynı zamanda derslerin sükUnet içinde geçmesini sağlardı. Mescidler sadece dim eğitim ve öğretimin yapıldığı yerler değildi. Kur'an ve hadisi anlamadaki öneminden dolayı daha ilk asırlardan itibaren edebiyat, bilhassa eski Arap şiiri de bu derslerin konuları arasına girmiştir. Tabiinden Said b. Müseyyeb, Mescid-i Nebi'deki meclisinde sık sık Arap şiiri üzerinde dururdu. Daha sonra camilerde nazari tıp dersleri dahi verilmiştir. Mesela V. (XL) yüzyılda Hilldm-Biemrillah devrinde İbnü'l-Heysem Ezher Camii'nde tıp dersleri veriyordu. Camiler ilm! eserlerin muhafazası ve illirolerin istifadesine sunulması balamından da görev yapmıştır. Kufeli dil ilimi Ebu Amr eş-Şeyban!'ye göre müellifler bağlı oldukları şehir veya mahalle carnilerine, isteyenlerin okuması için eserlerinin birer nüshasırıı bağışlamayı adet edinrnişlerdi. Bunlar "hizane" denilen dolaplarda muhafaza edilir, bazen de caminin bir köşesin­ de kütüphane şeklinde düzenlenirdi. Yiliaıt el-Hamev!'nin rivayetine göre Horasan'ın en büyük şehri olan Merv'deki on kütüphanenin ildsi camide bulunuyordu. Vakıf eserlerden oluşan, Aziziye ve Kemaliye denilen bu iki kütüphaneden sadece birineide 12.000 civarında kitap vardı. 61 Mısır camilerinin bazılarında oldukça büyük kütüphaneler mevcuttu. Kal'atü'l-cebel'deld muhtelif ilimiere dili pek çok ldtap Müeyyediyye Camii'ndeki kütüphaneye nakledilrnişti. Ayrıca Muhammed el-Bfuiz!ıooo dinar tutarındaki soo cilt kitabını buraya bağışlamıştı. 62 mahalli olarak laıllanılınası geleneği Osmanlılar'da da başlangıçtan beri benimsenen ve devam ettirilen bir uygulama olmuştur. Osmanlı medreselerinde mevcut odalarda (hücreler) öğren­ ci ikamet etınekte, medrese dershanesinde belirli dersleri görmekte, bunun dışında genel dersleri camilerde takip etınekteydi. Takrir şeklinde halka açık olarak verilen bu dersler için XVII. yüzyıldan itibaren dersiamların taCamiierin eğitim 61 Mu'cemü'l-büldiln, V, 114. 62 Makrizi, II, 329-332. ve öğretim so Cami Merkezli Din Eğitimi yin edildiği bilinmektedir. Osmanlı Devleti'nin yıkılmasına kadar süren bu usule Cumhuriyet döneminde de devam edilmiştir. aralıksız Bunun yanında hat meşki, Kur'an tilimi ve hıfzı gibi uygulamalı derslerin camilerde verildiği de bilinmektedir. Hatta o dönemde İstanbul'da bazı camiler geleneksel olaral< yerleşmiş dersleriyle meşhur olmuştur. Mesela Nuruosmaniye ve Amasya Beyazıt gibi bazı camilerde hat meşkedilirdi. Nitekim Arif Efendi Nuruosmaniye'de verdiği hat dersleriyle tanınmıştı .. Osmanlı camilerindeki eğitim ve kültür faaliyetlerini tamamlayan önemli bir unsur da çok yaygın olaral< görülen camilerde kütüphane tesisi geleneğiydi. Cami derslerini takip eden talebe ve namaz val<itleri arasında boş vakti olan cemaat için bu kütüphaneler çok faydalı olmuştur. Osmanlı döneminde şehir, kasaba ve köylerde sıbyan mektebi (laeş, anaokulu) olmayan yerlerde camilerin, çocukların eğitimi için okul olaral< kullanılması çok yaygındı. Bu gelenek, özellilde 1950'lerden itibaren yaz aylarında ilkokul öğrencilerine camilerde Kur'an öğretilmesi ve bazı surelerin ezberletilmesi şeklinde devam etmektedir. 63 Tarihi gelişimine baktığımızda camiler, din ilimleriyle beraber her tür ilmin eğitim öğretiminin yapıldığı merkezler olmuştur. Bugün de camileri, en temel fonksiyonlarından olan eğitim öğretimin merkezi haline getirmek, camilerde yapılacak en önemli faaliyetlerdendir. Niçin Eğitim-Öğretim? Eğitim öğretim, dinin vadettiği mutluluğu elde etme konusunda önem arzetmektedir. Dini öğrenmeden, eğitimi ile olgunlaşıp, emir ve yasakları doğrultusunda hayatı tanzim edeceğimiz yaşanan bir din haline getirmeden mutluluk elde edilemez. Eğitim, bireyde davranış değiştirme sürecidir. Eğitim sürecinden geçen bireyin davranışlarında bir değişme olması beklenir. Eğitimle insan, toplum içinde yer alabilmesi için gereldi bilgi, beceri ve anlayışı elde eder, l<işilik kazanır. 64 Dinin hedefi de insanın davranış63Ahmet Önkal-Nebi Bozkurt, "Cami"' DİA, İstanbul1993. vn, so-sı. 64 Türkçe Sözlük, Türk Dil Kurumu Yay. ıoos, s. 6os-6o6. Cami Merkezli Din Eğitimi sı larında rabhani bir değişim meydana getirmektir. Öğretim ise; belli bir amaca göre gereken bilgileri verme işi, öğrenmeyi kolaylaştıracak etkinlikleri düzenleme, gereçleri sağlama ve kılavuzluk etme işidir. 65 Bu tanımlardan hareketle öğretim bireye bilgi yüldeme, eğitim de bireyin davranışlarında kendi yaşantısı yoluyla ve amaçlı olarak istenilen değişildilderi meydana getirme sürecidir. Eğitim ve öğretimi kesin hatlarıyla birbirinden ayırmak mümkün değildir. Öğretim olmadan eğitimden söz etmek mümkün olmayacağı gibi, eğitim olmadan öğretimden söz etmek de mümkün değildir. İslam bilginleridinin tanımını şöyle yapmışlardır: "Din, akıl sahipleri- ni peygamberin bildirdiği gerçekleri benimsemeye çağıranilam bir kanundur." Bu tanımdan da anlaşıldığı gibi dinin muhatabı insandır ve din, insamn dünya ve ahiret mutluluğunu hedefler. İnsana mutluluk ve esenlik vaat eden dinin konusu da tabiatıyla insanın tüm yaşam alanlarıdır. Hayatın hiçbir alam yoktur ki dinin o alanla ilgili bir öngörüsü olmasın. En mükemmel eğitimeHer olan peygamberler insanların bu mutluluğunu temin için görevlendirilmiş ve gönderilmişlerdir. Hz. Peygamber de Mekke'de başladığı hak dini tebliğ görevini Medine'ye gelir gelmez inşa ettiği dinin ilk kurumsal yapısı olan mescidde devam ettirmiş, inen Kur'an metinleri burada ezberlemniş, burada yazılmış, ilim halkaları burada oluşmuş ve burada başlayan eğitim öğretim faaliyeti ile İslam yeryüzüne yayılarak evrensel bir din haline gelmiştir. Dinin yeniden yükselen bir değer haline geldiği günümüz dünyasında, insan! değerlerin acımasızca erozyona uğraması arayış içersindeld insanları dine ve dilli değerlere yöneltmekte, insanlığın geleceğini tehdit eden ciddi sorunların çözüme kavuşturulmasında dinden yardım umulmal<tadır. Dirlin insanlığın derdine deva olabilmesi, din eğitim öğretiminin kamil manada gerçeldeştirilmesi ile mümkündür. Bilim adamları eğitimi ikiye ayırmışlardır: 65 a.g.e., s. 1533. 82 Cami Merkezli Din Eğitimi EGiTiM ı 1 Örgün Eğitim Yaygın Eğitim ı. Örgün Eğitim Kişilerin başlamadan hayata atılmadan, önce okul veya okul iş ve meslek kollarında çalışmaya niteliği taşıyan yerlerde, genel ve özel bilgiler bakımından yetişmelerini sağlamak amacıyla belli kanunlara göre düzenlenen eğitim. 66 Bu tanımdan da anlaşıldığı gibi örgün eğitim, belirli yaş grubundaki ve aynı seviyedeki bireylere, amaca göre hazırlanmış programlarla okul çatısı altında yapılan düzenli eğitimdir. Örgün eğitim kurumları: Okul Öncesi Eğitim İll<öğretim Ortaöğretim (İ.H. Liseleri) Özel Eğitim (Özürlü Okulları) Özel Öğretim (Meslek Okulları) Yükseköğretim Tanımından ve tasrıifinden de anlaşılacağı gibi örgün eğitim, ülkemizde resmi olarak Milli Eğitim Bakanlığı'nın ve bünyesindeki resmi/özel eğitim kurumlarının sorumluluk alanına girmektedir. 2. Yaygın Eğitim: Örgün eğitim imkfuılarından hiç yararlanmarnış olanlara, gittikleri okuldan erken ayrılanlara veya örgün eğitim kurumlarında okumakta olanlara ve meslek dallarında daha yeterli duruma gelmek isteyenlere uygulanan eğitim. 67 66 a.g.e., s. 1547. 67 a.g.e., s. 2150. Cami Merkezli Din Eğitimi 83 Yaygın eğitim kumınlan: Halk eğitimi merkezleri Çıraklık eğitimi merkezleri Pratik kız sanat okulları Özel kurslar Özel dershaneler Camiler Kur'an kursları Yaygın eğitim veren kurumların tasnifinden de anlaşılacağı üzere Kur'an kurslarında ve camilerde yapılan eğitim yaygın eğitim kapsamına girmektedir. Çalışmamızı ilgilendirdiği için yaygın eğitim ilkeleri üzerinde durmak faydalı olacaktır. Yaygın Eğitim ilkeleri: ,.... Herkese açıklık ,.... ihtiyaca uygunluk ,.... Geçerlilik ,.... Süreklilik ,.... Planlılık ,.... Yenilik ve gelişmeye açıklık ,.... Gönüllülük ,.... Her yerde eğitim ,.... Hayat boyu öğrenme ,.... Bilimsellik ve bütünlük ,.... İş birliği ve eşgüdüm (koordinasyon) Cami Merkezli Din Eğitimi 84 Örgün Eğitim ile Yaygın Eğitim Arasındaki Farklar Örgün eğitim uzun sürelidir ve Yaygın eğitim kısa sürelidir ve • • genel amaçları vardır. Örgün eğitimde diplama verilir • Örgün eğitim standarttır. • Örgün eğitimde yaş sınırlaması • özel amaçları vardır. vardır. yoktur. • • • Yaygın eğitimde sertifika verilir. Yaygın eğitim spesifiktir (özellikli) . Yaygın eğitimde yaş sınırlaması Örgün eğitim ile yaygın eğitim arasındaki farklara baktığımızda, eğiti­ min temel ilkeleri itibariyle çok da önemli diyeceğimiz bir farkın olmadığım görürüz. Okullardald eğitim, hangi kurallarla, hangi fiziki mekanlarda ve hangi araç gereçler kullanılarak yapılıyorsa bizim camide icra edeceğimiz yaygın eğitim de aynı şeldlde olmalıdır. Profesyonellik ve Profesyonel Profesyonel; işini eksiksiz ve tam olaral< yapan ldşidir. Bir profesyonel her şeyden önce işini halzkıyla bilir, mesleğine uzmanlık derecesinde h§ldmdir. Profesyonel kelimesinin İslami literatürdeki karşılığı ilisan olsa gerek. İhsan kelimesinin üç anlamı vardır: ı. İyilik yapmal<, 2. İyi ve güzel olan işi yapmal<, 3· İyi ve güzel olan bir işi en güzel, en mükemmel bir şekilde yapmak. Hz. Peygamber (s.a.s) ihsanın tammım şöyle yapmıştır: ''Allah'ı görüyormuş gibi Allah'a kulluk etmen, her ne kadar sen O'nu görmesen de O seni görüyor." İnsanın düşünce, söz ve eylemlerinde Allah'ı görüyor ve Allah da onu görüyor gibi bir tutum içersinde olması tüm hayatın olumlu anlamda değişimini gerektirir. Bu anlamıyla ihsan kelimesi profesyonel kelimesinden daha kapsamlı ve daha olumlu anlam içermektedir. Biz bu bölümde profesyonel ve profesyonelleşmeden söz ederken en geniş anlamıyla "muhsin ve ihsan"ı kastettiğimiz anlaşılmalıdır. Profesyonel, işini eksiksiz ve tam olarak yapmakla beraber nerede eksik Cami Merkezli Din Eğitimi ss çıkabileceğini görebilendir. İşirıi öyle bir kalitede yapar ld, insanlar onun üzerine çok fazla şey söyleyemezler. İşini eksiksiz yapmak için de tüm detayları önceden inceler, analiz eder. Profesyonel, ilham veren, destek olan, böylece çevresindeldlere hem bilgi al<tarımı hem de moral ve motivasyon açısından katkıda bulunan ve onların daha başarılı olmalarını sağlayan kişidir. O bir enerji yayıcıdır. Yani bir anlamda sinerji oluşturan ldşidir. Bu sinerji de, çevresini halka halka etkileyerek içine alır. Profesyonel, bitmek bilmeyen öğrenme meralana sahip öğrencidir. Sürekli öğrenir. İşin özüne irıildiğinde profesyonellik; işini tam yapmalz, katkı sağlamaiz ve süreiili öğrenciliktir. Profesyonellilz bir sonuç değil, bir süreçtir ve sorıradan kazanılan bir beceridir. Dünya bu kadar hızlı bir değişim ve dönüşüm sürecindeyken buna uyum sağlamayan kişiler profesyonel olamazlar. Profesyonelin bir diğer özelliği, bir işi, mesleği para karşılığında yapan insan demektir. Tersi amatördür ki herhangi bir menfaat beklentisi olmadan çalışan insanları ifade eder. Profesyonel oyuncu, profesyonel sanatçı vs. denildiğinde işirıi ücret karşılığı yapan kimse anlaşılır. Profesyonelliğin yerine, maddi karşılık beklemeksizin iş gören, fedalzfu ve candan insanlar olarak görüldüklerinden amatörlük çoklarınca daha olumlu görülür. Öyle olunca da bilgi, birildm ve liyakatine balalmaksızın işler amatörlere bırala­ lıyor. Bu ise işlerin ya yanlış ya da eksik ve hatalı yapılmasına neden oluyor. Bunun için batıda amatörlük, genel olaraiz beceriksizlik ve gelişmemişlikle eş anlamlı bir deyimdir. Oysa amatör bir ruh, profesyonel bir donanımla hareket etmelidir. Profesyonel Amatör Bir işi kazanç sağlamak amacıyla yapan kişi, meraklı, hevesli Bir işi sadece zevk için yapan 86 Cami Merkezli Din Eğitimi Profesyonel olanlar ve profesyonel olmayanlar68 • Profesyoneller, sorunların üzerine giderler; profesyonel olmayanlar sorunların etrafında dolaşır ve hedefe hiçbir zaman varamazlar. • Profesyoneller işlerine sarılırlar; profesyonel olmayanlar elierirlin ucu ile tutarlar. • Profesyoneller, mesai saatlerirıi aşsa da işlerini neticeye ulaştırırlar; profesyonel olmayanlar, "sabah 8 akşam 6 sendromu"na yakalanmış, "mesai bitimi benimişim de biter" diyen otobüs yolcularıdırlar (servis otobüsü). • Profesyoneller iş tanımlarından daha geniş bir sorumluluk hissi taşır­ lar; profesyonel olmayanlar, "biz burada sadece çalışıyoruz" derler. • Profesyoneller, iş tanımının dışına da taşsa işin gereğini yaparlar; profesyonel olmayanlara göre "bu işler benim görevim değil" dir. • Profesyoneller işlerirıi yerine getirebilmek için gerekli yetkiyi ne yapıp yapıp elde ederler, profesyonel olmayalar "sorumluluk çok, yetkim yok" diye sızlanıp dururlar. • Profesyoneller, yapabilecekleri işleri "ben bu işi yaparım" diye üstlenirler; profesyonel olmayanlar tüm işleri "valla kardeşim ben profesyonelim, istediğim koşullar sağlanınazsa çeker giderim" diye koşullandırırlar. • Profesyoneller kısıtları, engelleri aşmaya çalışan yapıcılardır; profesyonel olmayanlar her vesilede "bu şirket adam olmaz" diyen kronik mız­ mızlardır. • Profesyoneller orta yetenekteki personelle de görevlerirıi başarıya ulaş­ tırabilirler; profesyonel olmayanlar durmadan "iyi adam yok ki" diye mazeret öne sürerler. • Profesyoneller, "bu işi yapmanın daha iyi bir yolu olmalı" derler; profesyonel olmayanlar "biz bunları eskiden beri hep böyle yapardık" derler. • Profesyoneller, "araştırıp bulalım" derler; profesyonel olmayanlar "valla hiç kimsenin bir şey bildiği yok" derler. 68 http:/ /nedir.Antoloji.Com. Cami Merkezli Din Eğitimi 87 • Profesyoneller bir hata yapınca, "benim hatarn oldu" derler; profesyonel olmayanlar "benim suçum değil" derler. • Profesyoneller dinlerler; profesyonel olmayanlar konuşma sıralarının gelmesini beklerler. • Profesyoneller, kaybetmekten hemen hemen hiç korkmazlar; profesyonel olmayanlar kazanmaktan gizli gizli korkarlar. • Profesyoneller, kendilerine ayıracakları daha çok zamanları olsun diye hedefe daha kısa sürede ulaşmak için daha "sılu çalışırlar"; profesyonel olmayanlar ise kendi kafalarına göre takıldıklarııvır zıvır işlerle uğraşmaktan neticeye ulaşacak işleri yapmaya zaman bulamayacak kadar çok çalışırlar. • Profesyoneller söz verirler; profesyonel olmayanlar vaat ederler. • Profesyoneller, "olmam gerektiği kadar iyi değilim" derler; profesyonel olmayanlar "hiç olmazsa falanca kadar kötü değilim" derler. • Profesyoneller, izah ederler; profesyonel olmayarılar lafı gevelerler. • Profesyoneller, dumanlı havayı da severler; profesyonel olmayanlar bahardan başka mevsim tanımazlar. Profesyonelleşme ve profesyonel zihniyet, kurumsallaşmada bir alt yapı rolünü oynar. Kurum ve Kurumsallaşma Kurum; kuruluş, müessese, tesis, evlilik, aile, ortaldık, mülkiyet gibi insanlar tarafından oluşturulan müesseseye denir. Kurumsallaşma ise, kurumsal duruma gelmek, örgütlü duruma gelmek, süreklilik kazanmak anlamlarına gelir. 69 Kurumsallaşmayı; bir oluşumun, kişilerden ziyade kurallara, standartlara, prosedürlere sahip olması, kendisine özgü değerleri­ ni, iş yapma usul ve yöntemlerini, çalışma biçimlerini içermesi ve bu sayede diğer oluşumlardan farklı ve ayırt edici bir kimliğe bürünmesi şeklinde tanımlayabiliriz. 69 a.g.e., s. 1265. 88 Cami Merkezli Din Eğitimi Camilerimizde profesyonel bir eğitim öğretim olmadığı için bugün camilerimiz örgütlü bir eğitim sürecine dahil edilememiştir. Kurumsallaşmış bir cami eğitiminde: Fiziki ortam, araç-gereç, plan-program öngörülen eğitim standartlarına göre düzenlenir. Tepeden tırnağa tüm bölüm ve birimlerinde çalışma esasları belirlenip, benimsenerek uygulanır. Bu çalışma esasları ldşilere göre değişmez, ön planda tutulur. kişiler değil eğitim hep Adeta saat gibi periyodik ve sistemli bir çalışma vardır. Hiyerarşik ve ılımlı bir eğitim atmosferi vardır. Cami merkezli eğitimde profesyonellik ve üç ana fal<tör vardır: kurumsallaşmada öne çıkan insan Faktörü Fiziki MekanMateryal PlanProgram I. İnsan Faktörü Vereniyle alanıyla hedef kitlesi insan olan profesyonel ve kurumsal eği­ timin hayata geçirilmesinde insan faktöründe şunlar dild<ate alınmalıdır: a- Konu her düzeyde ciddi bir şeldlde ele alınmalı, gereldrse konuyla ilgili bilgi ve beceriye sahip kişi ve kuruluşlarla toplantılar yapılmalı, ortaya çıkan görüş ve öneriler vatandaşlarla paylaşılmalıdır. Cami Merkezli Din Eğitimi 89 b- İnsanlarımız, hayati önemi hiliz olan böyle bir konuda, çok iyi bir şe­ kilde bilgilendirilmeli ve inançları güçlendirilmelidir. c- Zamana yayılan bilgilendirme programları yapılmalı, insanımız işin­ de, evinde, alışverişinde, öğrencilerimiz okulunda bunu konuşmalı ve bunu düşünmelidir. d- Bu çerçevede, belli zamana yayılacal< şekilde eğitim seminerleri, konferanslar, paneller düzenlenmelidir. e- Böyle bir çalışma yapacak olan cami, insan potansiyelini iyi değer­ lendirmeli, cami bünyesinde eğitim gönüllüsü birer ekip oluşturmalıdır. Bu ekiplerin oluşturulmasında lise öğrencileri ile üniversite öğrencilerine önem ve öncelik verilmeli, onların bu hizmete sahip çıkmaları konusunda motivasyonları sağlanmalıdır. Tüm bu faaliyetlerle, konuya toplumun sahiplenmesi sağlarımalı, birkaç fedakar gönüllünün gayretleriyle yürütülen bu hizmetler, toplum şuuru haline dönüştürülerek elbirliğiyle yürütülmelidir. Cami merkezli eğitimi verecek olanların en önemli özelliği, bu kutsal hizmeti -peygamberler gibi- Allah'ın rızasını gözeterek yapmalarıdır. Cami merkezli eğitim gönüllüsünün motivasyonu ve performansının artilgili öneriler şunlardır: tırınlması ile a- Cami görevlisinin Kur'an ve sünnet eksenli bilgi birilamini arttırması gerektiği sürekli hatırlatılınalı ve bu konuda kişisel çabasının arttırımı sağ­ lanmalıdır. b- Cami görevlilerinin performansında en önemli faktör motivasyonlarının arttırılmasıdır. Müftülerimizin cami görevlileriyle ilişkisi amir-memur ilişkisinden öte, öğretmen-öğrenci, mürşid-mürid ilişkisine dönüşmelidir. Müftü, görevlisinin mesleki, şahsi, ailev1 problemlerine çözüm ve tavsiyeler önermek suretiyle en yakın arkadaşı, dert ortağı olmalı ve cami görevlisinin performansının yükselmesine katlu sağlamalıdır. c- Cami görevlilerinin niteliklerini arttırma konusunda mahallinde hizmet içi eğitim kursları/seminerleri düzenlenıneli ve bu dersler haftalık, aylık, altı aylık ve senelik olacak şekilde bütün bir seneye yayılmalıdır. 90 Cami Merkezli Din Eğitimi d- Hizmet içi eğitim seminerlerinde emekli olmuş ya da halen görevde olan ilahiyat fakültesi hocalarından istifade edilmelidir. e- Bu seminerlere katılım ve ilerleme ölçütleri dikkate alınarak, ve gayretli görevliler taltif edilmelidir.izilô Mekan/Materyal başarılı Din hizmetinin insanlara verildiği yerler cami ve mescidlerdir. Bu mekfuılar, ibadethane olmasımn yanında, aynı zamanda yaşlı cemaatin dinlendiği sosyal tesisler, kütüphane, gençlere yönelik salonlar, internet' odaları, etüt salonları, çocuk oyun odası, çocuk parkı, konferans salonları vb. bulunduğu, kısaca insanımızın her kesimine din hizmeti verilen mekfuılar olarak düzenlenmelidir. Dolayısıyla, cami ve mescidlerin eğitim amaçlı sosyal ve kültürel faaliyetlerin rahatlıkla yerine getirilebileceği mekfuılar haline dönüştürülmesi gerekmektedir. Bu konuda öncelikli yapılması gereken iş, her camide bir eğitim dershanesinin yapılmasını sağlamaktır. Bunun gerçekleşebilmesi için: a- Her camide, cami adına (Fatih Camii-Fatih Eğitim Merkezi gibi) bir eğitim dershanesi (merkez! camilerde eğitim kompleksi) kampanyası baş­ latılmalıdır. b- Her il ve ilçedeki merkez camide ya da uygun görülen bir camide "model eğitim dershanesi" yapılmalıdır. c- Eğitim faaliyetleriniri yürütüldüğü yerlerde, eğitimirı ağırlığını gölgeleyecek, eğitimin ciddiyetine ters düşecek her tür oyun, eğlence ve benzeri uygulamalar olmamalı, bu tür aktiviteler ayrı mekanlarda icra edilmelidir. d- Bu "model eğitim dershanesi"nde, eğitim öğretim için gerekli olan tüm araç-gereçler (sıra, sandalye, tahta/akıllı tahta, tebeşir, bilgisayar, yazı­ cı, fotokopi makinası, yardımcı kitap ve materyaller vb.) bulundurulmalıdır. e- Her eğitim kurumunda, tüm donammıyla bir büro / idare merkezi ve bir büro görevlisi bulunmalıdır. f- İl/İlçe Müftüsü tarafından bizzat takip edilmeli ve "model eğitim merkezi" nin o il ya da ilçedeki tüm camilerde yaygınlaştırılıp kurumsal hale getirilmesi sağlanmalıdır. Cami Merkezli Din Eğitimi 91 g- "Model eğitim dershanesi" nin kurumsal hale getirilmesi, bu hizmeti yürütecek cami görevlisinin yeterliliği, caminin sosyal ve fiziki konumu dikkate alınarak öncelik sırasına konulmalıdır. h- Bu konuda gayretleri ve fedakfulıklarıyla öne çıkan görevli ve gönüllü vatandaşlar taltif edilmelidir. A. Eğitim Teknolojisi İnsanın bildiklerini başkasına nasıl öğreteceğini kendi kendine sormasıyla ortaya çıkan ve kalıcı bilgi vermek amacıyla öğrenme-öğretme sürecin- de belirli yöntemleri uygulayarak, yararlandığı araç ve gereçlerin en etkin bir biçimde kullanılmasım amaçlayan bir bilim dalıdır.7° B. Araç-Gereç Kullanmanın Faydalan 1. Zamandan ve sözden tasarruf sağlar. 2. Belli bir fikrin göz önünde canlandznlmaszna yarar. 3. Karmaşıkfikirleri 4. Öğretimi canlı ve açık hale getirirler. 5. Öğrencilerin ilgi ve dikkatini arttznrlar. 6. Öğrenme arzusu meydana getirirler. 7. Öğretimi zenginleştirirler. 8. Öğrenilecek konu üzerinde pratik imkanı sağlarlar. basite indirgeyerek açıklarlar. C. Bina Ve Tesisler MerkezBina .,.. İdare Bürosu .,.. Öğretmen(ler) Odası .,.. Derslik(ler) 70 "Eğitimde Materyal Kullanımı", Yrd. Doç. Dr. Mustafa AKDAG, Power Po int 92 Cami Merkezli Din Eğitimi ,.. Laboratuar ,.. Bilgisayar Odası ,.. Kütüphane ,.. Konferans Salonu ,.. Çocuk Bakım ve Oyun Odaları ,.. Spor ve Oyun Alanları Genel Olarak Araçlar ,.. Kara Tahta/Alallı Tahta -Tebeşir, ,.. Kitap-Defter-Kalem, ,.. Model-Mal<et, ,.. Resim-Slayt-Film, ,.. Radyo, TV- Video, Kamera, ,.. Bilgisayar, Yazıcı, Fotokopi Makinesi, ,.. Bireysel Ve Kitlesel Otomasyon: (İnteral<tif Video, Disk, Cd, Hipercard, Telekorıferans, Bültenboard,) ,.. Ağ Sistemleri:( İnternet, intranet, Network, Novell) ,.. Telekomünikasyon: (İletişim Sistemleri-Uydular) D. Eğitimde Materyalierin Önemi İnsanlar; Okuduklarının o/o ıo' unu, İşi ttiiderinin o/o 20' sini, Gördüklerinin o/o 30' unu, Hem görüp hem işittiklerinin o/o so' sini, Söylediklerinin o/o 70' ini, Yapıp söyledikleri bir şeyin ise Öğrendİklerimizin o/o 83 ü görme o/o 11 i işitme o/o 3,5 u dokunma o/o go'ını hatırlamaktadırlar. Cami Merkezli Din Eğitimi 93 o/o 3,5 u koldama o/o ı i tatma yolu ile öğrenilir. 71 III. Plan-Progranı Faktörü Plan-prograrn faktörü kapsamına; din eğitimi, okul öğrencilerinin ev ödevlerine yardım/takviye dersleri, dil kursları, sanat kursları, bilgisayar kursları gibi eğitim ve sanatın her alanı girer. Plan-prograrn fal<töründe şun­ lara dikkat etmelidir: a- Din eğitiminin planlı ve programlı bir şeldlde, yaygın eğitimden örgün eğitime dönüştürülmesi konusunda tüm şubelerde, anılan eğitim faktörleri dikkate alınarak ciddi hazırlık ve çalışınalar yapılmalıdır. uygulanagelen eğitim ile, uygulanınası tasarlanan bu planlı programlı eğitim her yönüyle birbirinden ayrılınalı, tasarlanan eğitim faaliyetinin ciddiyeti daima korunmalıdır. b- Caınileriınizdeki c- Din eğitimi ile beraber, diğer eğitim faaliyetleri konusunda, önce pilot bölgeler oluşturularal<, geliştirilen tip projeler buralarda hiçbir al<saldığa meydan verilmeden uygularnaya konmalı, eğitim faaliyetlerinin yaygınlaş­ tırılınası konusunda bu tip projeler örneldik teşkil etmelidir. d- Plan-prograrn konusunda ınahallindeld okullardan, emekli öğretmen ve eğitimcilerden yardım ve destek alınabilir. e- Gerek din eğitimi ve gerekse diğer eğitim hizmetleri, içinde yaşadığı­ ülke şartları göz önüne alınarak ınuhakkal< ücrete tabi olmalıdır. mız her hoca efendi kendi uygulama ve metodları ile öğrencilerindeld öğrenme, algılama ve kabiliyet farklılıklarını da dikkate alaral< kendi yardırncı ders kitaplarını hazırlaınalıdır. f- Din eğitimi alanında, Eğitiındeld başarımız, geleceğimizin de terninatı olacal<tır. 71 "Eğitimde Materyal Kullanımı"; Yrd. Doç. Dr. Mustafa AKDAG, Power Point