Saç Zarfı ve Kızlık Zarı

advertisement
Mine G. Kırıkkanat
Saç Zarfı ve Kızlık Zarı
başında da Fransa'da yayımlandı.
Kitabın başlığı bile İslam ülkelerinin 'erkek' tüylerini ürpertecek
türden: 'Başörtüleri ve Kızlık Zarları' (Headscarves and Hymens).
Türkiye'de türban özgürlüğünü savunup tesettürün ilkokul
çağına inmesine seyirci (işbirlikçi!) kalan tesettürsüz hanım
yazarlara kapak olsun: Mona'ya göre 'İslamiyet adına savunulan
saç yasağı ve kızlık zarı, kadına duyulan nefretin simgeleri'...
***
Mona Eltahawy, 1967 yılında Mısır'da doğdu. Tıp doktoru anne
ve babasıyla birlikte Glasgow'a yerleştiğinde 7 yaşındaydı.
Cidde'ye göç ettiklerinde ise 15...
Tam ergenlik çağında uğradığı kültür şokunu, ailesinin gönülsüz
uyduğu İslami geleneklere samimiyetle sahip çıkıp tesettüre
girerek atlatmaya çalıştı.
Ne var ki gözlerini kapatamıyor, düşünüyor, düşündükçe
okuyor; tesettür kozasının içindeki munis tırtıl, kanatlarını
özgürce açmaya kararlı bir kelebeğe dönüşüyordu.
Cidde'de yaşadığı üç yılı, daha sonra şu sözlerle anlatacaktı:
'Suudi Arabistan'da kadın olmak, günahın ete kemiğe
bürünmüşlük halidir. Bu ülkede yaşadığım travma öyle büyüktü
ki, ister istemez feminist oldum.'
Suudi Arabistan'dan Mısır'a dönüp Kahire'deki
Üniversitesi'nde okurken de tesettürlüydü.
Amerikan
Kozasından nihayet fırlayıp çıktığında, 25 yaşındaydı. Güzel
başını salladı, aslan yelesi saçlarını açtı. Artık İslam dünyasındaki
erkek egemenliğine karşı isyan halinde ve kadın hakları için
dünya çapında savaşmaya hazırdı.
***
Serbest gazeteci oldu. Şakır şakır konuştuğu İngilizceyle, önemli
medyaların yerel muhabirliğini yapıyordu.
Hüsnü Mübarek'in iktidardan indirilmesiyle sonuçlanan Mısır
Baharı'nda, Tahrir Meydanı'ndaydı. Dünya, aylarca süren isyanı
sıcağı sıcağına onun yazdığı tweet'lerden, adeta 'canlı yayın'da
gibi izliyordu. Sosyal medyada 218 bin takipçi edinmiş, Tahrir
Meydanı'ndan toplam 312 bin tweet göndermiş, tutuklandığını
ve kendisine cinsel tacizde bulunan polisleri de tweeter'den
ihbar etmişti!
Mona Eltahawy'nin ilk kitabı, 2015 Mayıs ayında ABD'de, Haziran
http://www.mgkmedya.com
Kitabının Fransa'da çıkışı için verdiği röportajlarda, 'Müslüman
kadınlar kendilerine kökten düşman bir kültür içinde yaşıyorlar.
Arap dünyasının kadınlara duyduğu nefret, korkudan
kaynaklanıyor.' diyor Mona. 'Bedenini gizlemek ve kızlığını
korumak, kadınların üzerindeki iki temel baskı ögesi olup
vücutlarına yönelik erkek egemenliğini vurgulamaya yarıyor,'
diyor.
'Cinsel anlamda özgür bir kadın erkeği korkutuyor. Kadına
arzusunu uyandırdığı, dolayısıyla iradesini zayıflattığı için kızıyor
ve tam da bu yüzden kadın vücudunu bir savaş alanı olarak
algılıyor.' diyor.
'Kadınlar saç ve bacak arasından ibaret değildir. Kadın bedeni,
kullanımını erkeklerin erkeklerle konuştuğu bir saplantı
olmaktan çıkmalıdır,' diyor.
Mona Eltahawy, Arap Baharlarının kadınları unuttuğu için
özgürlük ve demokrasi getirmediğini, umulan devrimin
yapılamadığını söylüyor ki, bence de doğrudur.
Mona'nın kitabı, elbette Türkçeye çevrilmeyecek!
Gerçekten özgürleşen toplumlarda, kadın özgür ve tapılasıdır.
Antoine de Saint-Just
'G' NOKTASI
'Başörtüleri ve Kızlık Zarları' kitabının alt başlığı, 'Ortadoğu
Cinsel Devrimini Niçin Yapmalıdır' biçiminde. Çünkü Mona,
hepsi geri kalmış ve Batı'dan satın aldıkları silahlarla birbirini
boğazlayan Arap dünyasının ancak cinsel özgürlükle zihniyet
değiştirebileceğine, başka bir deyişle kadınlara eşit yaşam alanı
açınca akıllanacağına inanıyor.
'Bir diktat rejiminde, tüm yurttaşlar baskı altındadır. Ama erkek
egemen rejim, sadece kadını eziyor. Örneğin Suudi Arabistan,
ayrımcılık döneminde Güney Afrika nasıl boykot edildiyse, öyle
boykot edilmeli.
Güney Afrika'da ayrımcılık baskısı ırksaldı. Suudi Arabistan'da
Pazar, Haziran 28, 2015 - Sayfa 1 / 2
Mine G. Kırıkkanat
Saç Zarfı ve Kızlık Zarı
cinsel!
Kadının da cinsel arzusu ve zevk almaya hakkı var, bunu kabul
etmiyorlar. Erişkin iki insan, evlilik dışı cinsel ilişki kurdu diye
cezalandırılıyor. Öte yandan sekiz dokuz yaşında kız çocukları
ihtiyarlarla evlendirilince, yasal oluyor.
Dehşet verici bu çarpıklığa son verip, ölçüleri doğru koymak
gerek: Çocukların evlendirilmesi suçtur, iki erişkinin rızasıyla
cinsel ilişkiye girmesi suç değildir.'
Mona Eltahawy'nin düşünce sistematiğini izleyecek olursak, her
kadının kendisine sorması gereken iki soru var:
Bedenim bana mı ait? Hayatımın sahibi ben miyim?
Bu sorulardan birine 'hayır' yanıtı veren kadının feminist; ikisine
birden 'hayır' diyen kadının hem feminist, hem de devrimci
olması gerekiyor.
Elbette ne feministlik kolay, ne devrimcilik.
Ama kimi kadınlar için, bugün yaşadıklarından daha zor olmasa
gerek.
http://www.mgkmedya.com
Pazar, Haziran 28, 2015 - Sayfa 2 / 2
Download