ARAŞTIRMA (Research) Hacettepe Dişhekimliği Fakültesi Dergisi Cilt: 31, Sayı: 1, Sayfa: 3-11, 2007 Art Tekniğini Takiben Daimi Molar Dişlere Uygulanan Cam İyonomer Siman ve Kompozit Rezin Dolgu Materyallerinin 2 Yıllık Klinik Takibi Two Year Clinical Performance of Glass Ionomer Cement and Composite Resin in Permanent Molars Following Art Approach *Dr. Nazan KOCATAŞ ERSİN, *Dt. Ümit CANDAN, *Dt. Arzu AYKUT, *Prof.Dr. Cemal ERONAT, *Prof.Dr. Özant ÖNÇAĞ *Ege Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Pedodonti Anabilim Dalı ÖZET ABSTRACT Amaç: Bu çalışmanın amacı, saha koşullarında atravmatik restoratif tedavi (ART) tekniğini takiben sınıf I kavitelere uygulanan kondanse edilebilir bir kompozit rezin ile yüksek viskoziteli bir cam iyonomer simanın 2 yıllık klinik performanslarının karşılaştırılmasıdır. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya yaşları 7-11 arasında değişen ve ağızlarında çift taraflı daimi 1.molar dişinde okluzal çürüğü bulunan 55 ilkokul çocuğu dahil edildi. Bu çalışmada, yüksek viskoziteli cam iyonomer siman Fuji IX ile kondanse edilebilir kompozit rezin materyali Surefil kullanılarak toplam 104 restorasyon yapıldı. Restorasyonlar 6, 12 ve 24 ay sonra USPHSRyge kriterleri kullanılarak değerlendirildi. Elde edilen verilerin istatistiksel analizleri Kaplan-Meier ve Logrank testi kullanılarak yapıldı. Bulgular: Altıncı ay sonunda, her iki restoratif materyalin başarı oranları %100 iken, 1.yılın sonunda bu oran Fuji IX için % 100, Surefil uygulanan restorasyonlar için %97.7 olarak bulundu. İkinci yıl sonunda, Fuji IX ve Surefil materyallerinin kümülatif başarı oranları Fuji IX için %97.7 ve Surefil için %94.9 olarak saptandı. Her iki restoratif materyal arasında klinik performans açısından anlamlı bir farklılık bulunmadı. Sonuç: Bu çalışmada değerlendirilen yüksek viskoziteli cam iyonomer siman ve kompozit materyalin klinik başarıları iki yılın sonunda birbirine benzer ve her iki restoratif materyal de daimi dişlerin sınıf I ART kavitelerinde başarılı bulunmuştur. Aim: The aim of the present study was to compare the clinical performance of a packable resin basedcomposite and a high viscosity GIC following the ART approach under field conditions at the 2 year evaluation period. Material and Methods: A total of 55 school children aged between 7-11 years old that had bilateral matched pairs of occlusal carious permanent first molar teeth were included. A total of 104 ART restorations were placed by using a high viscosity GIC (Fuji IX) and a packable resin composite (Surefil). The restorations were evaluated after 6, 12 and 24 months using USPHS-Ryge criteria. The results were analyzed statistically using Kaplan-Meier and Log-rank tests. Results: The 6 month cumulative survival rate for two restorative materials were 100 % while the 12 month cumulative survival rates of ART restorations in the permanent dentition, were 100 % and 97.7 % for the glass ionomer cement and composite, respectively. The 24 month cumulative survival rates of ART restorations were % 97.7 and % 94.9 for the glass ionomer cement and composite, respectively. There was no statistical significant difference in the clinical performance of the two materials. Conclusions: The clinical performance of both materials over a 2 year period was similar and the survival rates of both materials in class I permanent ART restorations were found to be high. ANAHTAR KELİMELER Atravmatik Restoratif Tedavi (ART), Yüksek viskoziteli cam iyonomer siman, Kondanse edilebilir kompozit KEYWORDS Atraumatic Restorative Treatment (ART), High viscosity glass ionomer cement, Packable composite GİRİŞ Çürüğün uzaklaştırılmasında kullanılan teknikler 1893 yılında G.V. Black’den günümüze kadar geliştirilmiş ve günümüzde minimal kavitasyon ve uygun restorasyon teknikleri ile mümkün olduğu kadar sağlam mine ve dentin dokusunu korumayı amaçlayan ‘minimal invaziv’ teknik kabul görmüştür1-3. Minimal invaziv tekniklerden biri olan atravmatik restoratif tedavi (ART) tekniği, çürüğün el aletleri kullanılarak uzaklaştırılması ve hazırlanan kavitenin adeziv özelliğe sahip bir restoratif materyal ile restore edilmesi prensibine dayanır. 1980’lerin ortalarından itibaren uygulanmaya başlanan ve Dünya Sağlık Örgütü’nün desteklediği bir tedavi yöntemi olan ART, yeni gelişmekte olan ülkelerde yaşayan bireylerin ağız diş sağlığının korunmasında umut verici bir tedavi seçeneği olmuştur. Bu yöntem ile hastaların kliniklerde tedavi edilme zorunluluğu ortadan kalkarak, elektriğin olmadığı saha şartlarında dental tedaviler gerçekleştirilebilmektedir. Bu tedavi yönteminin, konvansiyonel yönteme göre klinik ortam gerektirmemesi, ucuz, basit ve ağrısız bir tedavi şekli olması gibi bazı avantajları vardır. Ayrıca, ART yöntemi klinik koşullarda, dental anksiyeteye sahip aşırı korkusu olan çocukların, eve bağımlı olarak yaşayan yaşlıların ve fiziksel veya mental retardasyona sahip bireylerin dental tedavilerinde de önerilmektedir4. ART tekniğinde genellikle restoratif materyal olarak, sekonder çürük oluşumunu güçleştirdiği ve flor salınımının yüksek olduğu belirtilen, diş dokusuna kimyasal olarak bağlanabilen oral dokularla biyouyumlu olan cam iyonomer simanlar kullanılmaktadır5. Ancak, konvansiyonel cam iyonomer simanların flor salınımı ile çürük önleyici etkisi klinik çalışmalar ile gösterilememiştir6. Ayrıca, fiziksel özelliklerinin diğer kompozit rezin materyallere göre daha zayıf olması, okluzal kuvvetlerle karşılaştığı alanlarda daha fazla aşınma göstermesi ve kullanımının sınırlı olması nedeniyle ART yöntemi için yüksek viskoziteli cam iyonomer simanlar geliştirilmiştir. Geliştilen bu simanların konvansiyonel cam iyonomer simanlara göre aşınmaya daha dirençli hale getirilerek yüzey sertliği ve sıkışma ve bükülme kuvvetleri karşısındaki dayanıklılığı arttırılarak suda çözünürlülüğü azaltılmıştır6. Tüm bu gelişmelere rağmen, çok yüzeyli restorasyonlarda ve sığ kavitelerde başarı oranının istenilen seviyede olmadığı rapor edilmiştir7. Bu nedenle ART yöntemi ile kullanılabilecek yeni bir adeziv materyal arayışı halen gündemdedir. Bu amaçla günümüzde, adeziv restoratif materyallerdeki son gelişmeler de gözönünde bulundurularak hassas teknik gerektirmeyen, uygulaması kolay adeziv sistemleri içeren kompozit rezinler kullanılmaya başlanmıştır. Geliştirilen son adeziv sistemlerde asit, primer ve bond tek şişede birleştirilerek asitleme ve yıkama basamakları kaldırılmış olup, uygulama süresi kısaltılmış ve uygulama esnasında hata yapma payı azaltılmıştır. Bu sistemlerde, adezivin diş dokusuna tutunabilirliği arttırılmış ve mikrosızıntı olasılığı minumuma indirilmeye çalışılmıştır8. Bu çalışmanın amacı; Dünya Sağlık Örgütü’nün tavsiye ettiği ve ağız-diş sağlığının rehabilitasyonunda ucuz, basit ve ağrısız bir tedavi seçeneği olan ART tekniğinin saha koşullarında uygulanabilirliğini ve başarısını araştırmak ve yüksek viskoziteli cam iyonomer siman ile kondanse edilebilir kompozit materyalinin 2 yıl sonundaki klinik performanslarını karşılaştırmaktır. GEREÇ VE YÖNTEM Çalışmaya başlamadan önce Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden etik kurul onayı alındı. Çalışmaya dahil edilecek olan ilköğretim okulu öğrencilerini seçmek amacıyla İzmir’de sosyoekonomik düzeyi düşük üç ilköğretim okulunda 7-11 yaş arası öğrencilere Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) kriterleri9 doğrultusunda ayna, sond kullanılarak gün ışığı altında diş taramaları yapıldı. Ağız hijyenlerinin durumlarını belirlemek için Silness&Löe10’ye göre plak skorları kaydedildi. Tedaviye başlamadan önce hastaların aileleri tedavi konusunda bilgilendirildi ve ailelerden bilgilendirilmiş gönüllü olur formu onayı alındı. Çalışmaya benzer boyutta okluzal çürüğü bulunan 55 çocuk seçildi ve ART yöntemi ile çürüğü uzaklaştırılmış toplam 104 kavite farklı 2 tip restoratif materyal kulanılarak split mouth yöntemi (aynı ağızda farklı iki dişe farklı iki dolgu) ile restore edildi. Çalışmamızda, adeziv ajan olarak Xeno-III (Dentsply/De Trey) ile birlikte kondanse edilebilir kompozit materyali olarak Surefil (Dentsply/DeTrey) kullanıldı. Yüksek viskoziteli cam iyonomer siman olarak da Fuji IX (GC, Europe NV) seçildi. Kullanılan materyallerin içeriği Tablo I’de gösterilmektedir. gerçekleştirildi (Şekil 1). Fuji IX yerleştirilmeden önce kaviteyle beraber dişin tüm minesine 10-15 sn süre ile uygulanan Fuji Conditioner ıslak pamuk peletler ile uzaklaştırıldı ve kavite kuru pamuk peletler ve puar yardımıyla kurutuldu. Fuji IX toz ve likiti üretici firmanın önerileri doğrultusunda karıştırılarak kaviteye parmak basıncı yardımıyla yerleştirildi. Dolgunun dişe adaptasyonu sağlandıktan ve fazlalıklar ekskavatör yardımıyla alındıktan sonra restorasyon üzerine kavite verniği (Fuji Varnish) sürüldü. Kompozit restorasyon yapılacak kaviteye Xeno III primer ve adeziv ka- Tedavi İşlemleri Tüm tedaviler saha koşullarına uygun, okulların sınıflarında gerçekleştirildi. Dişler, pamuk rulolar ile tükürükten izole edildi. Dişlerin minesi, mine keskisi ile yumuşak dentin ise ekskavatörler (Hu-Friedy 131/132, 151/152, U.S.A) yardımıyla kaldırıldı. Çürüğün uzaklaştırılıp uzaklaştırılmadığı gözle ve bir sond yardımıyla kontrol edildi. Fuji IX (GC Europe NV, Leuven) veya Xeno III adeziv sistem(Xeno-III, Dentsply/ DeTrey, Konstanz, Germany) ile birlikte Surefil (Dentsply/DeTrey, Konstanz, Germany) kavitelere rastgele olarak üretici firmanın önerileri doğrultusunda yerleştirildi. Hastaların tedavileri, hastalar sırtüstü sıraya yatırılarak yatay pozisyonda ŞEKİL 1 Atravmatik restoratif tedavinin uygulanması TABLO I Çalışmada kullanılan materyallerin içeriği MATERYAL Self etching adeziv Xeno III Surefil Kompozit Fuji IX Cam iyonomer siman Üretici Firma İçerik Dentsply/De Trey Konstanz, Germany Likit A: HEMA, saf su, ethanol, 2,6-Di-tert-butyl-p hydroksil tolüen, nanofiller Likit B: Pyro-EMA, PEM-F, UDMA, BHT, Kamforquin, EPD Dentsply/De Trey, Konstanz, Germany Bis-GMA, TEGDMA, bis-GMA, baryum floroalüminosilikat cam partikülleri, stabilizatörler, fotoinitiatorler GC, Europe NV, Leuven Likit :su, poliakrilik asit, karboksilik asit Toz :alümino-florosilikat cam partikülleri, poliakrilik asit tozu, pigmentler Seri no 334-012 010320 110594 rıştırılarak 20 sn süre ile uygulandı ve 10 sn süresince LED (LED Trilight, 3M ESPE Seefeled, Germany) cihazı ile ışınlandı. Daha sonra Surefil kompozit materyali tabakalama yöntemiyle 1-2 mm kalınlığında konarak her bir tabaka 40 sn ışınlandı. Yükseklik kontrolü ısırtma kağıtlarıyla yapıldı ve fazlalıklar el zımparası ile uzaklaştırıldı. Derin dentin lezyonlarında pulpa Ca(OH)2 esaslı kaide materyali (Dycal, Dentsply/DeTrey, Konstanz, Germany) ile örtülendi. Pulpası açılan dişler restorasyonları tamamlanmalarına rağmen çalışma dışı bırakıldı. Hastanın adı, soyadı, okulu, sınıfı, cinsiyeti, doğum tarihi, diş numarası, uygulanan dolgu materyali, işlem tarihi, operasyon esnasında duyulan hassasiyet olup olmadığı ve tedavinin tekrar tercih edilip edilmeyeceği daha önce hazırlanmış bir ankete kaydedildi. Restorasyonların kontrolü 6, 12 ve 24 aylık periyotlarla Modifiye-Ryge Kriterleri11 kullanılarak yapıldı (Tablo II). Kontroller iki deneyimli dişhekimi tarafından, okullarda ayna sond kullanılarak gün ışığı altında gerçekleştirildi. Kontrollerde restorasyonlar, marjinal bütünlük, marjinal renklenme, anatomik form, yüzey pürüzlülüğü ve marjinal çürük açısından değerlendirildi. Modifiye-Ryge Kriterlerine göre A ve B skoru alan restorasyonlar başarılı, C ve D skoru alan restorasyonlar başarısız olarak kaydedildi. İstatistiksel analizlerde, SPSS 13.0 programı kullanılarak restorasyonların klinik performansları Kaplan Meier ve Log-rank testi kullanılarak değerlendirildi. USPHS kriterlerine göre iki materyal grubu arasındaki farklılığı belirlemek için Mc Nemar ve Wilcoxon signed rank testi kullanıldı. İstatistiksel anlamlılık p<0.05 olarak kabul edildi. Restorasyonların kontrollerini yapan gözlemciler arasında ve gözlemcilerin kendi içlerinde tutarlılık değerleri Cohen’in Kappa skoru kullanılarak değerlendirildi. BULGULAR Çalışmaya katılan çocukların ortalama yaşı 8.07±1.51, DMFT değerleri 2.13±1.2, dft değerleri 5.08±2.66, ortalama plak skoru ise 1.54±0.65 olarak tespit edildi. Çalışma, yapılma- TABLO II Modifiye Ryge Kriterleri Marjinal Bütünlük (A) Alfa: Sondun takılmaması, diş ile restorasyonun arasındaki bütünlüğün bozulmaması, aralık gözlenmemesi. (B) Bravo: Sondun takılması ve diş ile restorasyon arsındaki bütünlüğün bozulup aralığın gözlenmesi, dentin ve kaidenin açığa çıkmaması ve restorasyonun mobil olmaması (C) Charlie: Sondun diş ile restorasyon arasındaki aralığa takılıp dentin ve kaidenin gözlenmesi (D) Delta: Dentin ve kaidenin açığa çıkması, restorasyonun kırılması, mobil olması veya düşmüş olması Marjinal Renklenme (A) Alfa: Renklenme yok (B) Bravo: Pulpaya doğru penetre olmayan renklenme (C) Charlie: Pulpaya doğru penetre olan renklenme Anatomik Form (A) Alfa: Kontürlerin bozulmaması (B) Bravo: Kontürlerin bozulması ancak dentin ve kaidenin açığa çıkmaması (C) Charlie: Aşınmaya karşı madde kaybı ve dentin kaidenin açığa çıkması Marjinal Çürük (A) Alfa: Dolgu kenarında çürük gözlenmemesi (B) Bravo: Dolgu kenarında çürük gözlenmesi Yüzey Pürüzlülüğü (A) Alfa: Restorasyon yüzeyi ile çevre mine dokusu aynı pürüzsüzlüktedir. (B) Bravo: Restorasyon yüzeyi çevre mine dokusuna gore pürüzlüdür. (C) Charlie: Restorasyon yüzeyinde fraktür oluşmuş ve yenilenmesi gerekmektedir. sı planlanan 110 restorasyondan pulpası açılan dişlerin çalışma dışı bırakılması nedeniyle 104 restorasyon ile tamamlandı ve yapılan restorasyonların 34’ünün alt çenede, 70’inin üst çenede yer aldığı saptandı. Altıncı ayın sonundaki kontrollerde bir çocuğun okulda olmaması sebebiyle muayene yapılamadı ve restorasyonların 6 aylık kümülatif başarı değerleri her iki restoratif materyal grubu için de %100 olarak bulundu. Onikinci ayın sonunda 3 çocuk muayene edilemedi ve kümülatif başarı değerleri Fuji IX için %100 ve Surefil için %97.7 olarak saptandı. Restoratif materyaller arasında başarı açısından fark değerlendirildiğinde bu farkın istatistiksel olarak anlamsız olduğu saptandı (p>0.05). Yirmidördüncü ayın sonunda toplam 7 çocuk muayene edilemedi ve Fuji IX restoratif materyali ile restore edilen dolgularda başarısızlık oranı % 2.3 iken, Surefil materyali için bu oran % 5.1 olarak tespit edildi. Yirmidördüncü ayın sonunda, Grafik 1’ de ifade edilen Fuji IX ve Surefil restorasyonların kümülatif başarıları karşılaştırıldığında farkın istatistiksel olarak anlamsız olduğu gözlendi (p>0.5). Her iki restoratif materyal için, restorasyonların 6, 12 ve 24 aylık kümülatif başarı değerleri Tablo III’de ve Grafik 1’ de gösterilmektedir. USPHS-Ryge kriterlerine göre restorasyonların; marjinal renklenme, marjinal bütünlük, anatomik form, marjinal çürük ve yüzey pürüzlülük değerleri ayrı ayrı incelendi ve bu değerler Tablo IV’de gösterilmektedir. Bu kriterlere göre incelenen restorasyonların çoğu başarılı olarak saptandı. Her iki materyal grubu arasında bu kriterlere göre istatistiksel olarak herhangi bir fark bulunmadı (p> 0.05). Yirmi dördüncü ayın sonunda restorasyonlar marginal renklenme açısından değerlendirildiğinde, Alfa skorlarının Fuji IX materyalinde (%84.8) Surefil materyaline göre (%69.7) daha fazla olmasına rağmen bu farkın istatistiksel olarak anlamsız olduğu saptandı. Charlie skoru Fuji IX materyalinde hiç görülmezken Surefil materyalinde bu oran %6.1 olarak bulundu. Her iki materyalin de anatomik form ve marjinal bütünlük açısından alfa değerleri birbirine oldukça yakındı. Marjinal çürük görülme oranı Fuji IX materyalinde %3 iken, bu oran Surefil’de %6.1 olarak bulundu. Yüzey pürüzlülüğü açısından değerlendirildiğinde Fuji IX materyalinde alfa skoru Surefil materyaline göre daha az bulundu, ancak istatistiksel olarak anlamlılık saptanmadı. Restorasyonların başarıları her üç hekime göre ayrı ayrı değerlendirildiğinde, üç hekim arasında da herhangi bir istatistiksel fark bulunmadı, gözlemciler arasında Kappa değeri 0,82 olarak bulunurken, gözlemcilerin kendi içlerinde bu değer 0,91 olarak bulundu. Çocuklara yapılan anket sonuçlarına göre, ART tekniğinin acı vermeyen bir tedavi yöntemi olduğu ve %73.5’inin bu yöntemle tekrar tedavi olmayı kabul ettiği öğrenildi. TARTIŞMA Saha koşulları altında yapılan bu çalışmada, ART tekniği ve bu tekniği takiben kompozit rezin materyalinin daimi 1. molar diş restorasyonlarındaki uygulanabilirliği yüksek viskoziteli bir cam iyonomer siman ile karşılaştırılmış ve her iki materyalin klinik performansları iki yıl süresince değerlendirilmiştir. Minimal invaziv bir teknik olan ART yönteminde genellikle konvansiyonel cam iyonomer simanlar kullanılmaktadır11. Ancak, son yıllarda konvansiyonel CİS’lerin fiziksel ve mekanik özelliklerinin yetersiz olmasından dolayı yüksek vizkoziteli CİS’ler tercih edilmektedir. Buna rağmen, bu materyallerle yapılan çok yönlü kavitelerin restorasyonlarında veya sığ kavitelerde başarılı sonuçlar elde edilmediği bildirilmiştir7. Bu nedenle ART yöntemi ile kullanılabilecek yeni bir adeziv materyal arayışı içine girilmiştir. Son yıllar- TABLO III Restoratif materyallerin 6, 12 ve 24 aylık kümülatif başarı değerleri Fuji IX Surefil Periyot (ay) Başlangıç 0-6 55 0 7-12 54 0 13-24 51 1 0-6 49 0 7-12 13-24 48 43 Başarısızlık 2 1 Ort. Başarı % 100,0 (0,0) Muayene edilemeyen rest. sayısı 1 100,0(0,1) 3 97,7 (0,30) 7 100,0 (0,0) 97,7 (0,30) 94,9(0,35) 1 3 7 Kümülatif başarı (%) Zaman (Ay) GRAFİK 1 Fuji IX ve Surefil restorasyonların 6,12 ve 24 aylık kümülatif başarı değerleri (F: Fuji IX, S: Surefil) da adeziv sistemlerdeki gelişmeler ile uygulaması kolay, hassas teknik gerektirmeyen tek aşamalı self-etching adezivler piyasaya sürülmüştür. Bu sayede asitleme ve yıkama basamakları kaldırılmış olup uygulama süresi kısaltılmış ve uygulama esnasında hata yapma payı azaltılmıştır. Bu avantajlar özellikle çocuk hastaların tedavisinde büyük fayda sağlamaktadır8. Çalışmamızda kullandığımız Xeno III adlı adeziv sistem ile asitleme basamağına gereksinim duyulmaması ve tek basamakta uygulanması nedeniyle çocuklarda kullanımı daha kolay bir adeziv sistemdir. Özellikle klinik dışında yaptığımız bu saha çalışmasında asitleme basamağının kaldırılmış olmasının büyük avantaj sağladığı düşünülmektedir. Çalışmamızda ayrıca kondanse edilebilir (packable) olarak adlandırılan ve amal- gama benzer özelliklere sahip bir kompozit rezin materyali olan Surefil kullanılmıştır. Literatürde, bu restoratif materyalin kaviteye uygulama özelliklerinin amalgama benzer olduğu, kısa sürede uygulandığı ve konvansiyonel posterior kompozitlere göre daha sıkı kontak sağladığı rapor edilmiştir. Ayrıca, aşınma, polimerizasyon büzülmesi, yüzey sertliği, sıkışma, gerilme ve esneme kuvvetleri gibi fiziksel özelliklerinin konvansiyonel kompozit rezinlere göre daha üstün olduğu bildirilmiştir13. Literatürde ART tekniğini takiben uygulanan herhangi bir kompozit rezin materyali ile yapılan bir çalışmaya rastlanılmadığından kullandığımız kompozit materyalini karşılaştırma imkanımız olmamıştır. Ancak çalışmada kullanılan kompozit materyalin konvansiyonel yöntemi takiben klinik TABLO IV Restorasyonların 24. ayda USPHS-Ryge kriterlerine göre değerlendirilmesi KRİTER marjinal renklenme marjinal bütünlük anatomik form marjinal çürük yüzey pürüzlülüğü Fuji IX Surefil A %84,8 %69,7 B %15,2 %24,2 C %0 %6,1 A %93,9 %89,7 B %6,1 %4,2 C %0 %0 D %0 %6,1 A %89,0 %87,0 B %0,6 %0 C %10,4 %13,0 A %97,0 %93,9 B %3,0 %6,1 A %90,2 %95,9 B %9,8 %4,1 C %0 %0 performansı ile ilgili birçok literatür mevcuttur. Örneğin, de Souze ve ark14. 2 farklı kondanse edilebilir ve bir mikrohibrid kompozit materyalin 1 yıllık klinik performansını değerlendirdikleri çalışmalarında Surefil materyallinin sınıf I kavitelerdeki başarı oranını %92.6 olarak belirtirlerken, Poon ve arkadaşları15 kondanse edilebilir ve hibrit rezin kompozitlerin daimi molar dişlerde başarısını karşılaştırdıkları çalışmalarında 3.5 yıl sonunda Surefil materyalinin kümülatif başarı oranını %81.3 olarak bildirmişlerdir. Türkün ve arkadaşları20 daimi molar dişlerde sınıf I ve sınıf II kavitelerde Surefil materyalinin 2 yıllık klinik performansını değerlendirdikleri çalışmalarında, Surefil materyalinin %96 başarı oranına sahip olduğunu belirtmişlerdir. Aynı araştırıcıların Surefil materyalinin 3 yıllık klinik performansını daimi molar dişlerin sınıf I ve sınıf II kavitelerde değerlendirdikleri çalışmalarında 3 yılın sonunda başarısızlık oranını her iki kavite tipi için %6 olarak rapor etmişlerdir21. Çalışmamızda Surefil materyali ile ilgili bulunan değerler literatür ile uyum göstermektedir. Yapılan araştırmalar, ART yöntemi ve cam iyonomer siman kullanılarak tedavi edilen daimi dişlerin sınıf I kavite restorasyonlarında 1 yıllık başarı oranlarını %90-100 arasında, üç yıllık başarı oranını %59-88 oranında bildirmişlerdir16-18. Holmgren ve arkadaşları17 daimi dişlerin küçük sınıf I kavitelerinin yüksek viskoziteli bir cam iyonomer siman olan Ketac Molar ile restorasyonu sonrası 1 yıllık başarı oranını %99 ve büyük sınıf 10 I kavitelerde ise bu oranı %90 olarak rapor etmişlerdir. Taifour ve arkadaşları19 ise Fuji IX’un daimi diş sınıf I kavitelerde 1 yıllık başarı oranını %90 ve 3 yıl sonundaki başarı oranını ise %78.5 olarak bulmuşlardır. Çalışmamızda, daimi dişlerde başarı oranı Fuji IX için 2 yılın sonunda %97.7 olarak bulunmuş ve bu değerlerin literatür ile uyum gösterdiği saptanmıştır. Her iki dolgu materyali arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştır. Bazı araştırmalar ART çalışmalarında kullanılan materyalin, operatör deneyiminin, hastanın yaşı ve ağız hijyeninin başarı oranını etkilediği bildirmişlerdir22-24. Ancak çalışmamızda operatör farkının klinik başarı üzerine istatistiksel olarak etkisi olmadığı saptanmıştır. Ayrıca, bu tekniğin çocuklar tarafından kolay tolere edilebilen ağrısız bir tedavi yöntemi olduğu ve çocukların çoğunun bu yöntemle tekrar tedavi olmak istediği belirlenmiş ve bu bulgularımızında literatür bilgileri ile uyumlu olduğu saptanmıştır 22,25. Elde ettiğimiz bulgular ışığında, ART tekniğinin okul şartlarında kolay uygulanabilir, konvansiyonel yönteme göre çocuklar tarafından daha kolay tolere edilebilir, etkili, başarılı ve güvenilir bir yöntem olduğu gösterilmiştir. Gelişmekte olan ülkelerde yaşayan bireylerin özellikle sosyal güvencesi ve diş hekimine gitme şansı olmayan sosyo-ekonomik düzeyi düşük hastaların ağız-diş sağlığının rehabilitasyonunda umut verici ve alternatif bir tedavi yöntemi olduğu düşünülmektedir. Ayrıca, çalışmamızda saha şartlarında ART tekniği ile beraber kullanılan her iki restoratif materyalin 2 yıl sonundaki klinik başarısı oldukça yüksek bulunmuştur. Ancak, saha şartlarında uygulanan ART tekniği için bu iki materyalden yüksek viskoziteli cam iyonomer simanların kolay uygulanabilmesi ve maliyetinin daha düşük olması gibi nedenlerle kompozit materyale göre daha uygun olduğunu düşünmekteyiz. teryalinin karşılaştırıldığı bu saha çalışmasında iki yılın sonunda yüksek viskoziteli cam iyonomer siman ile kompozit rezin materyali arasında klinik performansları açısından anlamlı bir fark bulunmamıştır. Ancak, kompozit materyalin yüksek viskoziteli cam iyonomer simana göre üstün klinik performans göstermemesi, maliyetinin yüksek olması ve uygulamasının cam iyonomer simana göre daha hassas teknik gerektirmesi nedeniyle saha şartlarında ART yöntemi ile beraber yüksek viskoziteli cam iyonomer simanların, tercih edilebileceği düşünülmektedir. Ayrıca, ART tekniğinin okul şartlarında kolay uygulanabilir, konvansiyonel yönteme göre çocuklar tarafından daha kolay ve rahat tolere edilebilir, etkili, başarılı ve güvenilir bir yöntem olduğu sonucuna varılmıştır. KAYNAKLAR 1. Fusuyama T. Clinical guide for removing caries using a caries-detecting solution. Quint Int 1998;19:397-401. 2. Stanley HR, Swedlow H. Biological effects of various cutting methods in cavity reparation: The part pressure plays in pulpal response. J Am Dent Assoc 1960;61: 450456. 3. Shovelton, S. The maintanance of pulpal vitality. Br Dent J 1972;133:95-101. 4. Frencken JE, Pilot T, Songpainsan Y, Phantumvanit P. Atraumatic restorative treatment (ART) rationale, technique, and development. J Public Health 1996; 56:135140. 5. Frencken JE, Holmgren CJ. Atraumatic Restorative Treatment for Dental Caries STI Book b.v., Nijmegen.1999. 6. Randall RC, Wilson NHF. Glass-ionomer restoratives: A systematic review of a secondary caries treatment effect. J Dent Res 1999; 78:628-637. 7. Smales RJ, Yip HK. The atraumatic restorative treatment (ART) approach for the management of dental caries. Quintessence Int 2002; 33(6):427-32. 8. Van Meerbeek B, De Munck J, Yoshida Y, Inoue S, Vargas M, Vijay P et al. Buonocore memorial lecture. Adhesion to enamel and dentin: current status and future challenges. Oper Dent 2003;215-25. SONUÇ 9. World Health Organization. Oral health surveys: basic methods. Geneva: World Health Organization; 1997. El aletleri kullanılarak çürüğün uzaklaştırıldığı ART yöntemi ile aynı ağızda iki farklı dolgu ma- 10. Silness J, Löe H. Periodontal disease in pregnancy II. Correlation between oral hygiene and periodontal condition. Acta Odontol Scand 1964; 22:121-135. 11 11. Ryge G. Clinical criteria. Int Dent J 1980; 30:347-358. 12. Louw AJ, Sarvan I, Chikte UME, Honkala E. oneyear evaluation of atraumatic restorative treatment and minimum intervention techniques on primary teeth. SADJ 2002 57; 366-371. 13. Peumans M, Van Meerbeek B, Asscherickx K, Simon S, Abe Y, Lambrechts P, et al. G. Do condensable composites help to achieve better proximal contacts? Dent Mater 2001; 17:533-41. 14. De Souze FB, Guimaraes RP, Silva Ch. A clinical evaluation of packable and microhybrid resin composite restorations: one-year report. Quintessence Int 2005;36: 41-48. 15. Poon PC, Smales RC, Yip KH. Clinical evaluation of packable and conventional hybrid posterior resin-based composites: results at 3.5 years. 2005;136: 1533-1540. 16. Anusavice KJ. Does ART have a place in preservative dentistry? Community Dent Oral Epidemiol 1999; 27:442448. 17. Yu C, Gao XJ, Deng DM, Yip HK, Smales RJ. Survival of glass ionomer restorations placed in primary molars using atraumatic restorative treatment (ART) and conventional cavity preparations: 2-year results. Int Dent J 2004;54:4246. 18. Rahimtoola S, Amerongen EV. Comparison of two toothsaving preparation techniques for one-surface cavities. Journal of Dentistry for Children 2002;69: 16-26. 19. Taifour, D., Frencken, J.E., Beiruti, N., Vant Hof, M.A., Truin, G.J. (2002). Effectiveness of glass- ionomer (a.r.t.) and amalgam restorations in the deciduous dentition: Result after 3 Years. Caries Res 36:437-444. 20. Turkün LS, Turkün M, Özata F. Two-year clinical performance evaluation of a packable resin-based composite. J Am Dent Assoc 2003; 134:1205-1215. 21. Turkün LS, Turkün M, Özata F. Clinical performance of a packable resin composite for a period of 3 years. Quintessence Int 2005; 36:365-372. 22. Frencken JE, Makoni F, Sithole WD, Hackenitz E. three-year survival of one-surface art restorations and glass-ionomer sealant in a school oral health programme in zimbabwe. Caries Res 1998; 32:119-126. 23. Honkala, E, Behbehanı J, Ibrıcevıc H, Kerosuo E, Al-Jame G. The atraumatic restorative treatment (a.r.t.) approach to restoring primary teeth in a standard dental clinic. International Journal of Paediatric Dent 2003;13:172-179. 24. Taifour D, Frencken JE, Beiruti N, van’t Hof MA, Truin GJ, van Palenstein Helderman WH. Comparison between restorations in the permanent dentition produced by hand and rotary instrumentation--survival after 3 years. Community Dent Oral Epidemiol 2003;31(2):122-128. 25. Holmgren CJ, Lo ECM, Hu DY, Wan H. Art restorations and sealants placed in chinese school chilren- results after three years. Community Dent Oral Epidemiol 2000; 28:314-320. İLETİŞİM ADRESİ Dr. Nazan ERSİN Ege Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Pedodonti Anabilim Dalı, 30100 Bornova/İZMİR Tel: +90 232 3886431 Fax: +90 232 3880325 e-mail: nazan.ersin@ege.edu.tr