‹.Ü. Cerrahpafla T›p Fakültesi Sürekli T›p E¤itimi Etkinlikleri Bafl, Boyun, Bel A¤r›lar› Sempozyum Dizisi No: 30 • May›s 2002; s. 23-26 Sekonder Bafl A¤r›lar› Prof. Dr. Mustafa Ertafl Baş ağrısının, altta yatan başka bir hastalığa bağlı olarak geliştiği durumlarda "sekonder" baş ağrısından söz edilir. Sekonder baş ağrılı durumlarda baş ağrısı tek başına bulunabileceği gibi ek başka semptom veya bulgular da bulunabilir. İnfeksiyonlar (meninjit, ensefalit); vaskülitler (temporal arterit); vasküler diseksiyon; intrakranyal hipertansiyon veya hipotansiyon; kitlesel lezyonlar (abse, tümör, hematom); serebral anevrizma veya arteriovenöz malformasyona bağlı subaraknoid kanama; sistemik hastalıklar; malin hipertansiyon; kafa travması; geçici istemik atak veya inme; göz, kulak, burun ve boğaz hastalıkları sekonder baş ağrısı nedenleri arasında sayılabilir. SEKONDER BAfi A⁄RISINI TELK‹N EDEN ÖZELL‹KLER • "İlk veya en kötü" baş ağrısı • Yeni veya farklı baş ağrısı • Sıklığı veya şiddeti progresif olarak artan baş ağrısı • Yeni bafllayan bafl a¤r›s›: - Kanserli olduğu bilinen hastalarda - 50 yaş üzeri hastalarda - Kafa travmasını takiben • Egzersizle birlikte ortaya çıkan baş ağrıları • Belirli bir paterne uymayan baş ağrısı • Tedaviye yanıt vermeyen baş ağrısı İnfeksiyonlarda baş ağrısı bulunabilir. Nonspesifik viral infeksiyonlara sıklıkla baş ağrısı eşlik eder. Sinüzitlerde frontal ve maksiller ağrılar bulunabilir. Baş ağrısı nedeni infeksiyonlar içinde en ağır olanı meninjit ve ensefalittir. Baş ağrısı ani başlayabileceği gibi günler içinde de kötüleşebilir. Meninjitte baş ağrısına ateş, ense sertliği, fotofobi, bulantı, kusma, bilinç bozukluğu sıklıkla 23 • Mustafa Ertafl eşlik eder. Ensefalitlerde meninjitlerden farklı olarak nörolojik kusur ve bilinç bozukluğu sıklıkla söz konusu olduğundan baş ağrısı ön planda yer almayabilir. Baş ağrısına neden olan serebrovasküler olaylar içinde en dramatik olanı subaraknoid kanamadır (SAK). Sıklıkla serebral anevrizma rüptürüne bağlıdır. "En şiddetli" baş ağrısı yakınması her zaman SAK tanısını düşündürmelidir. Anevrizmal SAK’ta klasik olarak ani başlangıçtı, şiddetli baş ağrısı ve beraberinde ense sertliği, fotofobi, bulantı, kusma ve bazen bilinç bozulması söz konusudur. Bir egzersizle tetiklenmiş olabilir. Anevrizma kanamasından önce olguların yaklaşık yarısında minör bir hemoraji, asıl kanamanın haberini verebilir. Bu öncü minör kanama, anevrizma rüptüründen saatler, günler veya haftalar önce olabilir. Anevrizma rüptürü sıklığı prospektif otopsi çalışmalarında %3.6, bu oran prospektif anjiografi çalışmalarında ise %6 bulunmuştur. Bir otopsi çalışmasında %8 otopside tesadüfi olarak intrakranyal anevrizma bulunmuş ve bunların %28’inde rüptür bildirilmiştir. SAK kuşkusu duyulduğunda kranyal bilgisayarlı tomografi (BT) yapılmalıdır. Eğer BT’de kanama bulguları saptanmazsa baş ağrısının en erken 2 saat sonrasında (kanın lomber bölgeye inmesi için geçmesi gereken süre) lomber ponksiyon (LP) yapılarak BOS’ta kanama bulguları aranır. Karotis interna veya vertebral arter diseksiyonu (damar içi kanama) beraberinde sıklıkla baş ağrısı da olur. Arteryel diseksiyon, manyetik rezonans görüntüleme (MRG) veya manyetik resonans anjiografi (MRA), ultrason veya konvansiyonel anjiografi ile doğrulanabilir. Geçici istemik atak veya inme, baş ağrısına yol açabilir. Laküner inmede baş ağrısı en seyrekken hemorajik inmede çok sıktır. Serebral venöz tromboz sanıldığından çok daha yaygın olup baş ağrısı en sık karşılaşılan, bazen yegane semptomudur. Baş ağrısı sıklıkla başlangıç semptomu olup olguların %80-90’ında bulunur. Belirli bir karakteri olmayıp, şiddeti değişkendir. Genellikle subakut başlar (2-30 gün) fakat ani olarak da gelişebilir. Ağrı genellikle sürekli olmakla birlikte ataklar şeklinde de olabilir. %95 olguda beraberinde nörolojik bulgular vardır. MRG, manyetik rezonans venografi veya konvansiyonel anjiografi ile ortaya konabilir. Kavernöz sinüs trombozunda frontal baş ağrısı ana semptomdur. Akut olgularda tipik klinik tablo kemozis, proptoz, oftalmopleji şeklinde olup başlangıçta tek yanlı iken sıklıkla iki yanlı hale gelir. Baş ağrılı bir hastada travma öyküsü, subdural veya epidural hematomu akla getirmelidir. Epidural hematom akut bir durum olup şiddetli kafa travmasıyla birlikte bilinç kaybı ve ardından sıklıkla bilincin geri geldiği bir dönem (lucid interval) ve ardından bilinçte tekrar kötüleşme şeklinde bir klinik gidiş tipiktir. Lucid interval döneminde hasta sıklıkla baş ağrısından yakınır. 24 Sekonder Bafl A¤r›lar› • Subdural hematomlar ise seyrek olarak akut, sık olarak ise kroniktir. Kronik subdural hematom genellikle bir travmayı takiben ortaya çıkar. Bu travma şiddetli olabileceği gibi yaşlılarda anımsanmayacak denli minimal bir travma bile haftalar aylar sonrasında klinik bulgu verecek bir kronik subdural hematoma yol açabilir. Baş ağrılı bir çok hasta kendinde beyin tümörü olma korkusu duyarak hekime gelir. Oysa beyin tümöründe nadiren başlıca yakınma baş ağrısı olup, sıklıkla beraberinde fokal nörolojik kusurlar ve epileptik nöbetler bulunur. Beyin tümörlü olguların %60 kadarında herhangi bir dönemde baş ağrısı ortaya çıkar ve beyin tümörlü olguların %20’sinde ise baş ağrısı ilk bulgudur. İnfratentoryel tümörlerde ise baş ağrısı sıklıkla ilk bulgu olup baş ağrısı sıklıkla bilateral olmakla birlikte tümör tarafında da olabilir. Supratentoryel tümörler ise beşinci kranyal sinir innervasyonlu yapıları tuttuysa frontotemporal baş ağrısı yaparken dokuz ve onuncu kranyal sinir yapılarını tutan arka çukur tümörleri oksipital yerleşimli baş ağrısı yaparlar. Primer beyin tümörleri ve metastatik beyin tümörleri sıklıkla benzer bulgu vermekle birlikte metastatik tümörler bazen meninkslere yayılım gösterebilir (meningeal karsinomatoz) ve yaygın baş ağrısı yanısıra diğer meningeal irritasyon bulgularına yol açarlar. Beyin tümörleri seyrek olarak migren benzeri baş ağrıları oluştururlar fakat görsel auralı atak nadirdir. Tümörle birlikte olan baş ağrısı yatar pozisyonda kötüleşirken ayaktayken hafifleyebilir. Kafa için basıncında artma veya azalma baş ağrısı nedeni olabilir. İdyopatik intrakranyal hipertansiyonda genellikle baş ağrısı ve papilödem birliktedir. Daha seyrek olarak da altıncı kranyal sinir felci, tinnitus ve geçici görme kayıpları ile birliktedir. Kranyal BT veya MR incelemesinde kitle görünümü yokken LP incelemesinde BOS basıncı yüksek bulunur, BOS mikroskopisi ve biyokimyası ise normaldir. Obez kadınlarda daha sık görülür. Baş ağrısı sürekli veya aralıklı olabilir ve gerilim tipi baş ağrısı, migren, ya da her ikisinin özelliklerine de sahip olabilir. LP ile BOS boşaltımı ve bu işlemin tekrarlanması tedavi için yeterli olabilirken tedavi edilmediğinde görme kaybı söz konusu olabilir. İntrakranyal hipotansiyondan kaynaklanan baş ağrısı ise sıklıkla LP sonrası ortaya çıkar, bununla birlikte travma veya egzersize sekonder veya spontan olarak da oluşabilir. Tipik olarak ortostatik baş ağrısı söz konusu olup baş ağrısı ayağa kalkmakla kötüleşir ve yatmakla düzelir. LP ile düşük BOS basıncı (<50 mmH20) ortaya konur. 50 yaşın üzerinde ortaya çıkan şakakta lokalize baş ağrısı temporal arteriti akla getirir. Aralıklı veya sürekli; künt, zonklayıcı veya keskin karakterde olabilir. Kortizonla tedavi edilmediğinde %50 olasılıkla tek veya iki gözde görme kaybı gelişebilir. Sıklıkla sedimentasyon hızı yüksek bulunur. Olası tanı durumunda temporal arter biyopsisi alınmalı fakat sonucu beklenmeden steroid tedavisine başlanmalıdır. %10 olguda biyopsi bilateral negatiftir. 25 • Mustafa Ertafl Göze lokalize ağrı, lokal oküler patolojiyi akla getirmelidir. Akut dar açılı glokomda orbitaya lokalize şiddetli baş ağrısı, gözde kızarıklık ve korneal opasite oluşur. Objelerin etrafı haleli görülür ve tonometride artmış göz içi basıncı (>21 mmHg) saptanır. Anemi ve hipoglisemi baş ağrısı nedeni olabilir. Uyku apneli hastalar sıklıkla sabah baş ağrısından yakınırlar. Baş ağrısı sistemik hipertansiyona eşlik edebileceği gibi baş ağrısının kendisi de geçici olarak kan basıncında ciddi yükseklikler oluşturabilir. Depresyonda somatik bir yakınma olarak baş ağrısı görülebileceği gibi, migren veya gerilim tipi baş ağrısıya birlikte komorbit bir durum olarak da depresyon veya anksiyete ortaya çıkabilir. Sekonder baş ağrılarını değerlendirilmesinde kranyal görüntülemeye sıklıkla baş vurulur. SAK kuşkusu ve kafa travması öyküsünde kranyal BT, kranyal MR’a yeğlenir. SAK ortaya konduğunda anevrizma veya arteriovenöz malformasyon araştırılmasında ise kranyal MR ve MR anjiografiye baş vurulur. MR görüntülemenin BT’ye üstün olduğu durumlar ise primer veya metastatik beyin tümörleri, servikomedüller lezyonlar, infeksiyonlar (beyin absesi, serebrit veya meninjit), serebral venöz trombozlar, subdural ve epidural hematomlar, hipofiz patolojileridir. MR anjiografi her ne kadar konvansiyonel serebral arteriografinin yerini almadıysa da, anevrizma ve arteriovenöz malformasyon araştırmasında ya da diğer anjiografi endikasyonlarında genellikle önce MR anjiografiye baş vurulur ve pozitif bulgu saptanması durumunda ardından konvansiyonel anjiografiyle daha kesin sonuç elde edilir. KRANYAL GÖRÜNTÜLEMEYE GEREK DUYURAN NEDENLER • Sıklık veya şiddeti artan subakut baş ağrısı • Progresif veya yeni günlük ısrarlı baş ağrısı • Papilödem, kognitif bozukluk veya kişilik değişikliğinin eşlik ettiği baş ağrısı • Tedaviye yanıtsız baş ağrısı • 50 yaş üzeri kişide yeni başlayan baş ağrısı 26