ibrahim efendi konağı

advertisement
5. Tarihi Eserlerin Güçlendirilmesi ve Geleceğe Güvenle Devredilmesi Sempozyumu
TARİHİ BİR YAPIDA REKONSTRÜKSİYON
UYGULAMASI: İBRAHİM EFENDİ KONAĞI
Barış Sayın1* Cemil Akçay2 Barış Yıldızlar2
N. Mahir Korkmaz3
1
Dr., İnş.Yük.Müh., İstanbul Üniversitesi, Yapı İşleri ve Teknik Daire Başkanlığı,
İstanbul
2
Yrd.Doç.Dr. İstanbul Üniversitesi, İnşaat Mühendisliği Bölümü, İstanbul
3
Y.Mimar, İstanbul Üniversitesi, Yapı İşleri ve Teknik Daire Başkanlığı, İstanbul
*barsayin@istanbul.edu.tr
Özet
Kültür varlıkları olarak tanımlanan tarihi yapıların zaman içerisinde savaş, doğal afetler,
kullanıcı kaynaklı vb. nedenlerden dolayı özgün hallerini kaybetmesi veya tamamen
yok olması durumunda gerçekleştirilen rekonstrüksiyon uygulamaları, yapıların yeniden
kentin tarihi kültür mirasına kazandırılmasında önemli bir adım olarak
değerlendirilmektedir. Bu itibarla, bu tür bir yapıda öncelikle rölöve, restitüsyon ve
rekonstrüksiyon projeleri hazırlanarak, disiplinlerarası bir çalışma ile yapının özgün
halini yansıtacak nitelikte ihya süreci gerçekleştirilmelidir. Sunulan çalışmada, 1900’lü
yıllarda İbrahim Efendi Konağı olarak kayıtlara geçen ve zaman içerisinde yıkılmış
binanın, hali hazırda Süleymaniye Bölgesindeki İstanbul Üniversitesi arazisinde
konumlanması cihetiyle, binanın rekonstrüksiyonu amacıyla yürütülen arkeolojik kazı,
resmi kurum denetimleri ve uygulama aşamaları ele alınmıştır. Bu kapsamda
gerçekleştirilen çalışma, tarihi yapıların ihyası sürecinde, göz önüne alınması gereken
parametrelerin belirlenmesi açısından önem arz etmektedir.
Anahtar Kelimeler: Yok olmuş eski eser, Rekonstrüksiyon, Kültürel miras
Giriş
Kültürel miras olan tarihi yapılar üzerine gerçekleştirilen çalışmalar, konvansiyonel
yapılara oranla daha fazla ilgi çekmekte ve özellikle tarihi yapıların rekonstrüksiyon
uygulamaları, son yıllarda ülkemizde yoğun olarak gerçekleştirilmektedir. Söz konusu
yapıların tarihe tanıklık etme noktasındaki katkıları, yapım teknikleri ve kullanılan
yapısal malzemelerdeki farklılıklar; bu tür yapıların yeniden kazandırılmasında önemli
bir motivasyon kaynağı sağlamaktadır. Tarihi kimliğe sahip olan bu yapılar, zaman
içerisinde çeşitli nedenlerle kısmen veya belirgin düzeyde yıpranmakta ya da tamamen
yok olabilmektedir. Bu duruma karşın, son yıllarda restitüsyon, restorasyon ve
rekonstrüksiyon konularında hassasiyetin oluşması ve kamu kaynaklarının
yönlendirilerek yatırımların artması, tarihi yapıların özgün durumlarının sorgulanması
ve ihyası konusunda kayda değer adımların atılmasını sağlamıştır.
1
29
5. Tarihi Eserlerin Güçlendirilmesi ve Geleceğe Güvenle Devredilmesi Sempozyumu
Yapıların tarihi dokularına uygun teknikler kullanılarak, bulunduğu dönemdeki özgün
haline sadık kalınarak ihyası, söz konusu yapıların kültürel ve sanatsal değeri açısından
önemli bir husustur. Bununla birlikte, yapıların yeniden yapımı kapsamında, yapısal
sistem ve malzeme seçilirken, yapısal emniyet, ihtiyaç analizi ve tarihi dokunun
korunması ilkeleri beraber değerlendirilmelidir. Bu tür bir yaklaşımın, ancak farklı
disiplinlere ait yaklaşımların entegre olabilmesiyle mümkün olabileceği ve bunu
sağlamak için yapısal emniyet kriterinin yanı sıra farklı parametrelerin değerlendirmeye
alınmasıyla sağlanabileceği öngörülmektedir.
Tarihsel öneme haiz yapıların gelecek nesillere emniyetle aktarılabilmesi için
gerçekleştirilecek çalışmaların, söz konusu yapıların özgün haline zarar verecek
nitelikten uzak olması, dikkate alınması gereken kriterlerden biri olmalıdır.
Rekonstrüksiyon çalışmalarında genellikle özgün yapım yöntemleri ve malzeme
özelliklerinin kullanılması tercih edilse de; geleneksel yöntemlerin çeşitli nedenlerle
veya kısıtlarla yetersiz kalması durumunda, doğruluğu bilimsel olarak kanıtlanmış
yöntem ve malzemeler de kullanılabilmektedir. Sunulan çalışma, 1945-1950 yılları
arasında tamamen yıkılan ve yıkılmasından sonraki dönemde, yer aldığı lokasyonda
farklı fonksiyonlara sahip yapıların yer aldığı İbrahim Efendi Konağı binasının ihyası
sürecini kapsamaktadır. Çalışma; söz konusu yapının restitüsyon projelerinin
hazırlanması, özgün yapı kalıntıların varlığının araştırılması ve taşıyıcı sistemin
belirlenerek, üniversite hizmet binası olarak servis vermesi hedeflenen yapının
rekonstrüksiyon sürecinin detaylı olarak sunulmasını içermektedir.
İBRAHİM
EFENDİ
KONAĞI’NA
AİT TARİHLENDİRME
İbrahim Efendi
Konağı’na
Ait Tarihlendirme
Eski belge ve haritalardan, Fatih ilçesinin Süleymaniye Mahallesi’nde bulunduğu tespit
edilen İbrahim Efendi Konağı, bir 19.yüzyıl yapısıdır. İstanbul Yenileme Alanları
K.V.T.V Koruma Bölge Kurulu tarafından, 572 Ada 46-47-48-49 Parseller üzerinde
olduğu belirtilen İbrahim Efendi Konağı’nın iletilen belgeler ışığında 2863 sayılı Kültür
ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 6.maddesinde belirtilen tescil niteliklerini
taşıdığından tescil edilmesine karar verilmiştir [1]. Söz konusu yasanın yapı esaslarına
ilişkin 18.maddesi gereği taşınmazın koruma grubunun II olarak belirlenmesine ve
K.V.T.V.K. Yüksek Kurulu’nun kararı doğrultusunda ihya edilmesinin uygun olduğuna
karar verilmiştir [2].
Binanın yapım tarihine ilişkin kesin bir veri olmamakla birlikte, Kayserili Ahmed Paşa
Konağı gibi 1890 sonrasında inşa edilen bitişik nizam ahşap yapıların, İbrahim Efendi
Konağı gibi daha eski, birbirinden bağımsız, büyük bahçeli yapıların yerini aldığı
bilinmektedir. 1880’lerde çekilen eski fotoğraflardan da tespit edilebilen konak, Alman
mavisi ve Pervititch haritalarında yerinde gözükmekte, 1945 yılına ait İstanbul ciheti
haritasında ortaokul olarak nitelenmekte, 1950 yılına ait bir fotoğrafta ise yerinde
bulunmamaktadır (Şekil 1-4). Bütün bu bilgiler ışığında yapının, 19. yüzyılda inşa
edildiği, 1945-1950 yılları arasında bir tarihte yıkıldığı kuvvetle tahmin edilmektedir.
2
30
5. Tarihi Eserlerin Güçlendirilmesi ve Geleceğe Güvenle Devredilmesi Sempozyumu
Şekil 1. İbrahim Efendi Konağı, 1880 [3]
Şekil 2. İnas Numune Mektebi, 1913 [4]
3
31
5. Tarihi Eserlerin Güçlendirilmesi ve Geleceğe Güvenle Devredilmesi Sempozyumu
Şekil 3. İbrahim Efendi Konağı, 1935 [5]
Şekil 4. Orta okul, 1945 [6]
RESTİTÜSYON
ÇALIŞMALARI
Restitüsyon Çalışmaları
İbrahim Efendi Konağı, yarı bodrum üzerinde zemin ile iki normal kata sahip olup,
kagir üzerine ahşap konstrüksiyonlu olduğu Pervititch haritasından anlaşılmaktadır.
Döneminin büyük sayılan yığma/ahşap konaklarından biri olarak nitelendirilen yapı,
restüte edilirken eski fotoğraf, hava fotoğrafı ve haritalardan yararlanılmıştır. Konağın
restitüsyonu aşamasında, klasik plan şeması yeniden oluşturulmaya çalışılmış, bu
aşamada yapının önceki halini gösteren eski cephe ve hava fotoğraflarıyla, eski
haritalardan faydalanılmıştır. Anılan bina restüte edilirken, (i) İstanbul Arkeoloji
Enstitüsü Arşivi, (ii) Abdullah Biraderler Albümleri, (iii) Abdülhamid Albümlerinden
ulaşılan eski Süleymaniye fotoğrafları, (iv) Eski Türk evi tipolojileri, (v) Süleymaniye
bölgesindeki ahşap konaklar referans alınmıştır.
4
32
5. Tarihi Eserlerin Güçlendirilmesi ve Geleceğe Güvenle Devredilmesi Sempozyumu
Yapının çevresi ile olan ilişkisi; girişleri 1913 yılına ait Alman mavileri, 1918 yılına ait
hava fotoğrafı, 1935 yılına ait Pervititch sigorta haritaları ve 1945 yılına ait İstanbul
cihet haritası ışığında çizime aktarılmıştır. Yapının dış kontürleri 1945 yılına ait
İstanbul ciheti haritasında verilen ölçüler doğrultusunda oluşturulmuştur. Yan
cephelerdeki harem ve selamlık girişleri ile hizmetli ve bodrum girişi Pervititch
haritasından yararlanılarak kurgulanmıştır.
Yapıyı anlamak için geleneksel Türk Evinin kurgusu ve işleyişini irdelemek
gerekmektedir. Türk kültür ve geleneklerini yansıtan tarihi Türk Evi, Osmanlı
İmparatorluğu toprakları üzerinde Türklerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerde oluşmuş,
19.yüzyılın bitimiyle ömrünü tamamlamış iki veya üç katlı ahşap karkas
konstrüksiyondan meydana gelen yapı tipini betimlemektedir. Sedad Hakkı Eldem
tarafından Geleneksel Türk Evi için yapılmış tanımda; Türk Evinin, eski Osmanlı
Devleti’nin sınırları içinde Rumeli ve Anadolu bölgelerinde oluştuğu, beşyüz sene kadar
devam ettiği ve kendi özellikleriyle belirginleşmiş bir ev tipi olduğu vurgulanmıştır.
Uzun bir süreç içinde oluşan Geleneksel Türk Evi, Türklerin Anadolu’ya geldikleri
zaman karşılaştıkları kültürlerle, kendi kültürel ve geleneksel değerlerini sentezlemeleri
sonucunda ortaya çıkmıştır [7-13].
İbrahim Efendi Konağı, orta büyüklükte haremli, selamlıklı, orta sofalı bir konağı temsil
etmekte, bu özellikleriyle geleneksel Türk Evinin her türlü izini taşımaktadır.
Restitüsyon çalışmasına referans olan ve Süleymaniye’deki ahşap konak mimarisinin
bel kemiğini oluşturan sofalı plan tipleri, İbrahim Efendi Konağı’nın yeniden
kurgulanması sürecinde önemli bir rol üstlenmiştir.
Restitüsyon çalışmaları sırasında Süleymaniye Bölgesinde yapılmış tipoloji çalışmaları
referans olarak alınmış ve bölgedeki diğer ahşap konakların cephe ve plan özellikleri ile
benzerlikler kurulmaya çalışılmıştır. Süleymaniye eski dokusunda ev, mahremiyetin
etkisi ile içe dönük bir kurgu sergilemektedir. Bahçe içinde yer alan evler, sokaktan
duvarlarla ayrılmaktadır. Sofa etrafında yer alan odalar genellikle yükseltilmiş bir katta
bulunmakta, sokağa ve bahçeye bakış sağlamaktadır. Böylelikle, evin dışa dönüklüğü
sağlanmış, üst kat odaları ve çıkmalar aracılığıyla sokaktaki yaşantıyla bağlantı
kurulmuştur. Süleymaniye’deki ahşap konakların genel özelliklerine bakıldığında,
konutların çoğunlukla orta sofalı plan şeması özelliği gösterdiği anlaşılmaktadır. Zemin
kattan doğrudan sofaya girilmekte ve bir merdiven ile üst kata ve diğer odalara
geçilmektedir. Sofanın büyüklüğüne göre giriş kapısının her iki yanında sofayı
aydınlatan pencereler yer almaktadır. Odalar, kareye yakın geometrisiyle sofanın
etrafına dizilmişlerdir. Merdiven çoğunlukla sofa içinde yer almakta, evlerin ana
girişinde her zaman iki, üç basamaklı merdivenler bulunmaktadır [14]. Restitüsyon
projesi kapsamında dönemin tipolojik tavan özellikleri doğrultusunda ahşap çıtalı
geleneksel, geometrik dekorasyon formları oluşturulmuştur. Bu süslemelerin basit
çeşitlemelerle evin genelinde var olduğu düşünülmektedir.
İbrahim Efendi Konağı’nın restitüsyon araştırmaları kapsamında, yapı, Süleymaniye’ye
ait eski fotoğraflarda cepheleriyle kendini göstermektedir (Şekil 5). Fotoğraflarda
yapının çokgenler halinde çıkma yapan duvarları çok net algılanmaktadır. Cephenin tam
ortasında yer alan bu çıkmalar yarım sekizgeni andırmaktadır. Bu çokgen duvarlar,
yapının üç cephesinde zemine kadar inmekte, bir cephesinde konsol çıkmaktadır.
5
33
5. Tarihi Eserlerin Güçlendirilmesi ve Geleceğe Güvenle Devredilmesi Sempozyumu
Konsol olan arka cephede bodrum ve zemin katında ortada masif dikdörtgen bir taşma
yapmakta, çokgen çıkma bunun üzerinde iki kat boyunca yükselmektedir.
Şekil 5. İbrahim Efendi Konağı, ~1880 [15]
Anılan yapının cepheleri simetrik bir düzen sergilemekte, yalnızca arka cephede olan
simetri, bodrum ve zemin katında dikdörtgen şeklinde taşma yapan duvar ile sekteye
uğramaktadır. Bunun üzerinde yükselen cumba, sokak cephesinin çizgilerini
yakalamakta, hava fotoğraflarından algılanan çatı planında ise bina tam simetrik bir
düzen sergilemektedir. Yapının cephe düzeni Süleymaniye’nin geleneksel ahşap mimari
üslubunda kurgulanmıştır. Cephe; üst katlarda giyotin pencere, zemin ve bodrum
katında kemerli pencere dizileriyle organize edilmiştir. Giyotin pencereler ahşap söveli
ve denizlikli bir düzenle cepheye lineer bir ritim kazandırmaktadır. Kat seviyelerini
belirleyen ahşap silmeler, cepheye hareketlilik kazandırmakta, monotonluğu
kırmaktadır. Cephede ahşap kaplama tahtaları kendini göstermekte, Süleymaniye
kentsel dokusu ise ahşap mimarinin bunun gibi tekrar eden geleneksel ögeleriyle
oluşmaktadır. Çatıdaki aydınlık fenerleri tipolojide çok sık rastlanan elemanlar olmasa
da, uygulanmış nadir örnekleri bulunmaktadır. Eski fotoğraflardan ve hava
fotoğraflarından anlaşıldığı üzere İbrahim Efendi Konağı, bu uygulamalardan birini
teşkil etmektedir.
Belirtilen bilgiler ışığında, İbrahim Efendi Konağı’nın cepheleri, özgününe uygun
restüte edilmiş, cephe açıklık ve oranları harita, fotoğraf ve eski belgeler referans
alınarak oluşturulmuştur. Binanın dış kontürleri, 1945 yılına ait İstanbul ciheti
haritasında verilen ölçüler doğrultusunda çizime aktarılmış, iç organizasyonu ise,
tipolojilerden ve cephenin verdiği referanslardan yola çıkılarak kurgulanmıştır.
REKONSTRÜKSİYON
UYGULAMASI
Rekonstrüksiyon Uygulaması
İbrahim Efendi Konağı’nın özgün hali, yarı bodrum üzerine zemin ve iki normal kat
olmasına karşın, Üniversitenin ihtiyaç analizi neticesinde belirlenen alan gereksinimi
6
34
5. Tarihi Eserlerin Güçlendirilmesi ve Geleceğe Güvenle Devredilmesi Sempozyumu
nedeniyle konstrüksiyon projesinde bina yüksekliği ile zemin ve normal kat alanları
korunarak iki bodrum kat ve üç normal kat ile birlikte toplam beş kattan oluşmaktadır.
Yapı, 413m2 taban oturum alanına ve toplam 2827m2 kat alanına sahiptir.
Yapının konstrüksiyonu tasarlanırken günümüz koşullarına uygun, uzun ömürlü ve
yeraltı zemin hareketlerine dirençli bir yapı olmasına özen gösterilmiştir. İstanbul’un
aktif bir fay hattı üzerinde yer alması ve yapının yönetim binası olarak
işlevlendirilmesinden dolayı yoğun kullanım yüklerine maruz kalacak olması,
rekonstrüksiyonu yapılacak bu yapıyı günümüz modern malzeme ve yapım teknikleri
ile inşa etme zorunluluğunu gerektirmiştir. Tüm bu veriler doğrultusunda yapının
taşıyıcı sisteminin çelik konstrüksiyon olması önerilmiş ve seçilen bu konstrüksiyon tipi
sayesinde, yapının deprem etkisinde daha dirençli yapısal davranış göstermesi
öngörülmüştür. Uygulama aşamasında yapının aslına uygun bir biçimde ihya edilmesi
amacıyla, ilgili Koruma Kurulu’nun onayı doğrultusunda, yapının tarihi değeri
korunarak restitüsyona uygun bir biçimde çelik konstrüksiyonun giydirilerek gizlenmesi
sağlanmıştır. Bu amaca yönelik olarak, rekonstrüksiyon projesi kapsamında; (i)
Cephenin doğal ahşap malzeme ile kaplanması, (ii) Cephe düzeninin özgününe uygun
ahşap silme ve sövelerle oluşturulması, (iii) İç mekanların ahşap döşeme ve tavanlarla
kaplanması kararlaştırılmıştır.
Yer Radarı
İnceleme alanı, İstanbul ili Fatih ilçe sınırları içinde bulunan İstanbul Üniversitesi ana
binasının kuzey-batı kesiminde Süleymaniye Caddesi üzerinde bulunmaktadır. Alanın
mevcut durumu halı saha olarak kullanılmaktadır. İbrahim Efendi Konağı’nın inşa
edileceği alanda, temel veya mimari kalıntılarının mevcut olup olmadığının belirlenmesi
amacıyla, söz konusu yapının rekonstrüksiyon yapımı öncesinde, yer radarı tekniğiyle
arkeolojik yapı kalıntıları araştırılmıştır. Bu kapsamda, kuzey-batı, güney-doğu
yönelimli birbirine paralel profiller boyunca sürekli formda ölçümler yapılmış, elde
edilen radargramlar iki ve üç boyutlu olarak değerlendirilmiştir (Şekil 6).
7
35
5. Tarihi Eserlerin Güçlendirilmesi ve Geleceğe Güvenle Devredilmesi Sempozyumu
Şekil 6. Yer radarı tekniğiyle zemin üzerinde ölçüm çalışmaları
Yer radarı verilerini işleme ve yorumlama aşamasından sonra radargramlar üzerinde
görülen anomaliler vaziyet planına işlenmiştir. Gerek 2D radargram kesitlerinde,
gerekse 3D radargram blok diyagramlarında belirgin temel mimarisi görünümlü
anomali dağılımları tespit edilmiştir. Belli bir yapının temel mimarisi olabilecek
geometride dağılım gösteren anomali görüntülerinin eski İbrahim Efendi Konağı’na ait
yapı kalıntıları olabileceği öngörülmüştür (Şekil 7). Bu kapsamda, arkeolojik kazı
çalışması yapılmasının uygun olacağı belirlenmiştir [16]. Bu doğrultuda İstanbul
Arkeoloji Müzeleri Müdürlüğü denetiminde temel kazı çalışması gerçekleştirilmiş,
ancak herhangi bir temel kalıntısına rastlanamamıştır.
Şekil 7. Örnek bir 3D jeoradar görüntüsü: Düzenli anomaliler
İksa Sistemi
İbrahim Efendi Konağı projesi kapsamında yapılacak olan konağın temel kotu -6.60m
olarak belirlenmiştir. Yapılan iki adet sondaj verisine göre 0.00–6.00m derinliğe kadar
dolgu zemin, bu tabaka altında 6.00–9.00m derinliğe kadar kahve renkli-yeşil renkli kil,
bu tabaka altında ise haki yeşil renkli karbonatlı kil tabakası yer almaktadır. Mevcut
arazi kotu -2.30m olup buna göre dolgu tabakası -8.30m derinliğe kadar devam
etmektedir. Dolgu tabakasının kazılması sırasında çevre binaların ve yolun hasar
görmesini engellemek amacı ile iksa tedbirlerinin uygulanmasına karar verilmiştir. İksa
8
36
5. Tarihi Eserlerin Güçlendirilmesi ve Geleceğe Güvenle Devredilmesi Sempozyumu
sistemi olarak; (i) fore kazık ve öngermeli ankrajdan oluşan iksa sistemi, (ii) konsol fore
kazık sistemi, (iii) kuyu temel sistemi, alternatif çözümler olarak öngörülmüştür.
İksa sistemi seçiminde uygulanabilirlik, güvenlik ve ekonomik kriterler birlikte dikkate
alınmıştır. İksa sistemi olarak öngermeli ankrajların kullanıldığı fore kazık uygulaması
düşünüldüğünde, kazık imalatı sırasında kazık makinesinin çalışması için komşu bina,
duvar vb. yapılar ile makinenin bomu arasında çalışma payı olarak gerekli minimum
mesafe sağlanamamış ve diğer cephelerde de benzer sorunlarla karşılaşılmıştır. Bunun
yanı sıra, konağın yapılacağı alanda kaldırım kenarında elektrik direği bulunması ve
elektrik hattının bu direğe bağlı olması nedeni ile fore kazık makinesinin imalat
sırasında elektrik hattına zarar verme ihtimali bulunmaktadır. Ayrıca, konak yapılacak
alanın bulunduğu Süleymaniye Caddesinin başında tarihi kemer bulunması ve söz
konusu cadde dar olduğundan tır ile taşınması gereken fore kazık makinesinin sahaya
ulaştırılması mümkün görünmemektedir. Belirtilen bu kısıtlar çerçevesinde, inceleme
alanındaki komşu binaların temel kazısından zarar görmesini engellemek amacıyla kuyu
temel sistemi seçilmiştir. Kuyu temel sisteminde, kazının el ile yapılmasından dolayı
makinenin sahaya indirilme problemi olmayacak, daha kontrollü kazı yapılacak ve
bodrum kat alanında kayıp olmayacaktır. Ayrıca, el ile kazı yapılması nedeni ile çevre
binalarda hasar oluşumu engellenmiş olacaktır.
İksa sistemi olarak, kuyu temel olarak adlandırılan perde ve ampatmandan oluşan
sistem 3.00x2.75m2 alan ölçülerinde açılan kuyular ile oluşturulmuştur. İki kademeden
oluşan kuyu temelde, 1.kademe, perde olarak 0.4m kalınlığında ve 2.kademe ise
ampatman olarak 2.75x4.50m boyutlarında projelendirilmiştir (Şekil 8). Bu kapsamda,
kuyu temelin imalat aşamasında, el ile 3.00x2.75m2 ebatlarında kuyular açılmış,
sonrasında donatı ve kalıp imalatı yapılarak beton dökümü gerçekleştirilmiştir (Şekil 9).
Şekil 8. İksa Sistemi : Kuyu kesiti
9
37
5. Tarihi Eserlerin Güçlendirilmesi ve Geleceğe Güvenle Devredilmesi Sempozyumu
Şekil 9. Kuyu temelin uygulama aşamaları, (a-d)
Çelik Yapı
Kuyu temelin imalatı sonrasında, çelik karkastan oluşan taşıyıcı sistem kullanılarak
yapının inşası gerçekleştirilmiştir. Şekil 10’da görüleceği üzere, çelik kirişler kuyu
temelin ampatmanına oturtulmuştur. Burada amaç, zeminde arkeolojik kalıntıların
olabileceği ve bu kalıntılar için gerçekleştirilecek araştırmaların inşa sürecini
uzatılabilme olasılığı nedeniyle, yapı inşa edilecek alan içerisinde kazı yapmadan çelik
yapı sistemini uygulamaktır. Bu itibarla, gerek fore kazık sistemi, gerekse zemin
iyileştirmesi kapsamında yapılması tasarlanan jet grout yöntemi gerçekleştirilmemiş,
yerine inşa alanı çevresine kuyu temel sistemi uygulanmış ve kuyu temelin
ampatmanına çelik kirişler mesnetlenerek çelik yapı uygulanmıştır (Şekil 11).
10
38
5. Tarihi Eserlerin Güçlendirilmesi ve Geleceğe Güvenle Devredilmesi Sempozyumu
Şekil 10. Kuyu temel ve üst yapının kesit görünümü
(a)
(b)
(d)
Şekil 11. Çelik yapının uygulama aşamaları, (a-d)
Yapının bilgisayar ortamında oluşturulmuş 3D görüntüsü ve kat planları Şekil 12 ve
13’te sunulmuştur.
Şekil 12. İbrahim Efendi Konağı rekonstrüksiyonu: 3D görünümü [17]
11
39
5. Tarihi Eserlerin Güçlendirilmesi ve Geleceğe Güvenle Devredilmesi Sempozyumu
Şekil 13. İbrahim Efendi Konağı: Kat plan görünümü [17]
Sonuçlar
Çalışmada, tarihi yapıların rekonstrüksiyonu kapsamında, araştırma konusu olarak
İbrahim Efendi Konağı ele alınmıştır. 1945-1950 yılları arasında yıkıldığı bilinen söz
konusu yapının restitüsyon projeleri hazırlanmış, sonrasında rekonstrüksiyon
uygulamasıyla ihyası gerçekleştirilmiştir.
İbrahim Efendi Konağı binasının temel ve taşıyıcı sisteminin seçilmesinde, yapı
altındaki zeminin özellikleri ve komşu parsellerle olan ilişkisi parametreleri etkili
olmuştur. Zeminde dolgu bulunması nedeniyle iyileştirilmesi ve sağlam zemine ulaşma
gerekliliği, fore kazık ve jet grout yöntemlerinin uygulanmasını gerektirmiş, bu duruma
karşın zeminde eski yapıya ait veya farklı arkeolojik kalıntıların olma olasılığı, inşa
yapılacak alanın çevresinde yapılaşma nedenli arazi kısıtları olması nedeniyle belirtilen
tekniklerin uygulanması mümkün olmamıştır. Bu nedenle, fore kazık ve jet grout
uygulamalarından vazgeçilmiş, kuyu temel uygulaması gerçekleştirilmiştir.
İbrahim Efendi Konağı’nın rekonstrüksiyon uygulamasında taşıyıcı sistem olarak, eski
özgün yapı ahşap olmasına karşın, yapı ömrünün daha uzun olması, deprem etkisine
karşı dayanımın daha fazla olması amacıyla, özgün yapının ahşap dış görünümü
korunarak, çelik karkas ve ahşap kaplamadan oluşan kompozit sistem tercih edilmiştir.
Çelik karkas sisteminde, kuyu temelin ampatmanı mesnet olarak kullanılmış ve çelik
kirişler bu ampatmanlara oturtulmuştur. Bu kapsamda, inşa edilecek yapının altındaki
zeminde kazı yapılmadan çelik yapının inşası gerçekleştirilerek, bu tür durumlarda,
zeminde olası arkeolojik bulgulara zarar verilmeden uygulama örneği olabilecek özgün
bir teknik kullanılmıştır.
Teşekkür
Yazarlar, çalışma kapsamında sunulan rekonstrüksiyon uygulamasının proje müellifi
İnş.Müh. Oğuz Üner’e, yapı denetim görevlilerinden İnş.Müh. Hakan Baş’a ve anılan
işin kontrol teşkilatı olan İ.Ü Yapı İşleri ve Teknik Daire Başkanlığı’na teşekkür eder.
12
40
5. Tarihi Eserlerin Güçlendirilmesi ve Geleceğe Güvenle Devredilmesi Sempozyumu
Kaynaklar
[1]
[2]
[3]
[4]
[5]
[6]
[7]
[8]
[9]
[10]
[11]
[12]
[13]
[14]
[15]
[16]
[17]
T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı, İstanbul Yenileme Alanları K.V.T.V. Koruma Bölge
Müdürlüğü, 18.02.2010 tarih / 1301 sayı, İbrahim Efendi Konağı binası tescil kararı,
2010
T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı, İstanbul 1 no.lu Yenileme Alanları K.V.T.V. Yüksek
Kurulu, 28.11.2008 tarih, 2748 sayılı, İbrahim Efendi Konağı binası ihya kararı, 2008
Abdülhamid Albümü, 1880
Alman Mavisi, 1913
Pervititch Sigorta Haritası, 1935
İstanbul Ciheti Haritası, 1945
Bektaş C. (1996), “Türk Evi”, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul
Eldem S.H. (1984), “Türk Evi Osmanlı Dönemi”, İstanbul: T.A.Ç. Vakfı yayını
Eldem S.H. (1984), “Osmanlı – Türk Evi 1,2,3”, İstanbul
Eldem S.H. (1954), “Türk Evi Plan Tipleri”, İ.T.Ü. Mimarlık Fakültesi yayını, İstanbul
Eldem S.H. (1975), “Türk Mimari Eserleri”, İstanbul
Kuban D. (1995), “Türk Hayat’lı Evi”, İstanbul
Küçükerman Ö. (1973), “Anadolu’daki Geleneksel Türk Evinde Mekan Organizasyonu
Açısından Odalar”, TTOK yayını, İstanbul
Uysal Ö.N. (2007), “Geleneksel Türk Evi İç Mekan Kurgusunun İncelenmesi ve
Süleymaniye Bölgesi Örnekleri Analizi”, Yüksek lisans tezi, MSGSÜ, Fen Bilimleri
Enstitüsü, İstanbul
Alman Arkeoloji Enstitüsü (DAI), İstanbul, 1880
İbrahim Efendi Konağı, 3D görünümü, http://www.tebmimarlik.net/ibrahim-efendikonagi
Yüksel A.F. (2010), “İstanbul Üniversitesi İbrahim Efendi Konağı Yapımı: Jeoradar
(GPR) Yöntemi ile Arkeolojik Yapı Kalıntılarının İncelenmesi”, Proje no.2010/7160
13
41
Download