Temmuz 2011 Kadın Sağlığı Dr. Aytuğ Kolankaya ile Kadın Sağlığı Hakkında Konuştuk www.tapv.org.tr Kadınlar Anlatıyor TAPV Vakfı - Kadın Sağlığı Hemşireleri Derneği Cinsel Sağlık Eğitim Programı Yaygın Bir Kadın Sağlığı Sorunu Pelvis İçi Enfeksiyonlar Toplum Merkezleri’nde Kadın Sağlığı Eğitim Programı Kadın Saglıgı _ _ “Kadın ve erkek bedeni, taşıdıkları farklı kromozomlar, buna bağlı olarak gelişen üreme organları ve vücutta, üreme yanında birçok metabolik faaliyeti etkileyen, cinsiyete özgü hormonlar açısından farklılıklar gösterir.’’ 2 Görünüm Temmuz 2011 D işi genetik yapıda baskın olan östrojen ve eril genetik yapıda baskın olan testesteron hormonları gebeliğin ilk haftalarından itibaren yaşam boyunca bedeni etkiler ve önce farklı cinsel organ şekillenmesine, sonra ergenlik döneminde üreme fonksiyonlarını sağlayacak gelişim ve değişime neden olurlar. Bu farklı organları ve farklı hormonların etkisindeki bedenler, maruz kaldıkları benzer etkenlere farklı tepkiler verirken, çıkan semptom ve bulgular da farklılıklar gösterir. Bu durum, kadın ve erkeğe özgü farklı hastalık tabloları olarak karşımıza çıkar. Sağlık bedence, ruhça ve sosyal yönden tam bir iyilik halidir. Kadın sağlığı; sağlığın tanımında yer aldığı üzere ruhsal, sosyal ve bedensel iyiliği içermekte ve bunlar kadar, hayatın sosyal, politik ve ekonomik boyutu tarafından da belirlenmektedir. (Dünya Sağlık Örgütü) Bunlara ek olarak, kadın sağlığı; aile ve toplumdan kaynaklanan psiko-sosyal faktörler, kadının bireysel sağlık durumu, doğurganlık davranışı gibi çeşitli faktörden etkilenmektedir. Önemli bir bulgu olarak tüm toplumlarda erkeklerden göre daha fazla hastalıkla karşılaşmalarına rağmen kadınlar, erkeklere kıyasla daha uzun yaşamaktadırlar. Kadın Bedenine Özel Sık Rastlanan Hastalıklar: Metroraji (Vajinal Kanama) Metroraji (Vajinal kanama), adet kanamaları ile ilgisi ve benzerliği olmayan adetler arasında veya âdetten kesildikten sonra olabilen kanamalardır. Bu cins kanamalar iç hormonal bozukluklarda olabileceği gibi adetle ilgisi olmaksızın iç üreme organlarındaki yaralardan, miyomlardan, kolaylıkla zedelenebilen poliplerden kaynaklanabilir. Üreme organlarının iltihabı da kanamalara neden olabilir. Adet Düzensizlikleri Düzenli adet gören bir kadında döngü fizyolojik olarak 21-35 gün arasında değişir. Bir adet döngüsünün 35 günden uzun sürmesi durumunda adet gecikmesinden bahsedilir. Yılda bir iki kez adet gecikmesi olabilir ancak adet düzensizliği 2-3 ay devam ederse hekim tarafından değerlendirilmelidir. Adet gecikmesinin en sık görülen nedeni yumurtanın geliştiği folikülün çatlamamasıdır. Yumurtalıklarda gelişebilecek endometriozis kistleri, yumurtalıkların iyi ve kötü huylu tümörleri de düzensizliklere neden olabilmektedir. Bazı hormonal bozukluklarda da ilk belirti adet gecikmesi şeklinde olabilir. En sık rastlananları polikistik over sendromu, tiroid bezi fonksiyon bozuklukları ve süt hormonu olarak bilinen prolaktin hormonu salgı bozukluklarıdır. Bu hormon bozuklukları arasında adet düzensizliklerine en sık yol açan durum ise polikistik over sendromudur. Kadın hastalıkları ve doğum uzmanı muayene ve ultrasonografi ile tanı koyar. Detaylı yapılacak olan hormon profili analizi de teşhisin en önemli parçasını oluşturur. Tedavi şekli, bulunan patolojiye göre değişir. Tiroid hormonu, yetersizliğine bağlı durumlarda tiroid hormonu verilir, prolaktin hormonunun yüksek düzeyde salgılandığı durumlarda, ise salgılamayı kesici ilaçlar verilir. Polikistik over sendromunda ise sadece kilo vermeyle bile adetler düzene girebilir. Ayrıca progesteron hormonu veya doğum kontrol haplarıyla da tedavi mümkün olabilir. Anemi (Kansızlık) Kandaki alyuvarların veya alyuvarların taşıdığı hemoglobin denilen maddenin ya da her ikisinin birlikte azalmasıdır. Yetersiz beslenme, süregen hemoroid (basur) kanamalar, adet kanamasının uzaması (7 günden fazla sürmesi), doğuştan olan bazı hastalıklar, romatizma, lösemi ve kanser kansızlık nedenleri arasındadır. Kansızlığın tipik belirtileri; yüzde solgunluk, nefes darlığı, çarpıntı, halsizlik, ve ayak bileklerinde ödemdir. Vajinal Akıntı Vajinadan (döl yolu) kendi doğal akıntısı dışında renkli, kokulu, leke yapan ve bazen sadece miktar artışıyla görülen sıvı gelişleridir. Akıntılar genelde enfeksiyon belirtisi olarak ortaya çıkar. Prolapsus Uteri (Rahmin Sarkması) Rahmin döl yolu duvarını da beraber sürükleyerek aşağıya doğru sarkmasına tıp dilinde prolapsus uteri (rahmin sarkması, dışarı çıkması) adı verilir. Genelde sayıca fazla doğum yapanlarda, yardımsız doğum yapanlarda, doğum sırasında erken ıkınan kadınlarda ve rahmi tutan bağların gevşemesi sonucu ortaya çıkar. Rahmi tutan bağların gevşemesiyle ıkınma, ağır kaldırma, öksürme ve aksırma gibi karın içi basıncını arttıran eylemler ise sarkmayı hızlandırır. Bazı kadınların vajina veya rahimleri bacaklarının arasına doğru sarkar. Bu durum, yaşlı kadınlarda görüldüğü gibi gençlerde de görülebilir. Dış Gebelik Dış gebelik, döllenmiş yumurtanın rahim boşluğu dışında, kendi gelişmesi için uygun olmayan bir yere (çoğu kez tüplere) yerleşmesi ve gelişmesine devam etmesi durumuna denir. Gebeliğin devamı çoğu kez acil müdahaleyi gerektirecek belirti ve bulgulara neden olur. Dış gebelik şiddetli karın ağrısı, bulantı kusma gibi belirtiler yanında koyu kahve renkli kanamaya neden olabilir. Dış gebeliğe yapılan müdahalelerle anne yaşamı kurtarılır, cenin genelde kaybedilir. Infertilite (Kısırlık) Gebeliği önleyici hiçbir yöntem kullanmaksızın düzenli cinsel ilişki yaşayan ancak bir yıllık süre içinde gebeliğin görülmediği ya da olan gebeliğin sürdürülemediği durumlara infertilite (kısırlık) denmektedir. İnfertilite kadından, erkekten ya da her ikisinden kaynaklanabilir. İnfertilite %30 - 40 oranında yalnızca kadından , %10 - 30 oranında yalnızca erkekten kaynaklanan sorunlardan dolayı ortaya çıkar. Vakalar %15 - 30 oranında her iki cinsten kaynaklanmaktadır. Yapılan araştırmalara göre çiftlerin %5 - 10 oranında problemin nedeni bulunamamakta ve bu duruma açıklanamayan infertilite denilmektedir. Kadınlarda yumurtlama bozuklukları, tüplerin hasara uğraması, endometriozis ve hiperprolaktinemi gibi yapısal nedenler infertiliteye yol açmakta; erkeklerde ise sperm sayısını ve kalitesini etkileyen sperm yapım bozuklukları, anatomik tıkanıklıklar, bağışıklık sistemi ile ilgili (immünolojik) sorunlar, testislerin hormonal uyarıya sperm üretimi ile cevap verememesi infertiliteye neden olmaktadır. PID ( Pelvik İnflamatuar Hastalığı ) PID olarak adlandırılan pelvik inflamatuar hastalığı kadında üst genital sistemin yani rahim (uterus), tüpler, yumurtalıklar (overler) ve etrafındaki karın zarının (periton) enfeksiyonudur. Obezite Obezite ya da şişmanlık, vücutta sağlığı tehlikeye sokacak ölçüde fazla miktarda yağ birikmesi sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır. Obezite “Beden Kitle Indeksi” (body mass index) kilogram cinsinden beden ağırlığının, metre cinsinden boyun karesine bölünmesiyle hesaplanır. Beden Kitle Indeksi: 18.5 kg/m2 altı zayıf 18.5-24.9 kg/m2 arası normal kilolu 25-29.9 kg/m2 arası fazla kilolu 30-39.9 kg/m2 arası obez (şişman) 40 kg/m2 üzeri ileri derecede obez olarak tanımlanmaktadır. Obezitenin Nedenleri: 1. Kalıtsal Faktörler 2. Fizyolojik Faktörler (yaşlanma, gebelik sayısı gibi) 3. Yaşam Biçimiyle ilgili Faktörler (besinlerle fazla miktarda yağ alınması, pasif ve hareketsiz yaşam) 4. Psikolojik Faktörler (sıkıntı ve üzüntü gibi olumsuz duygulara tepki olarak yemek yenmesi) Kalp damar hastalıkları, hipertansiyon, şeker hastalığı, solunum rahatsızlıkları, eklem rahatsızlıkları ve bazı kanser türlerine de yol açabilen obezite mutlaka tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır. Görünüm Temmuz 2011 3 Dr. Aytuğ Kolankaya ile Kadın Sağlığı Hakkında Konuştuk 1. Türkiye’de Kadın Sağlığı konusunda kadınların genel bilinç düzeyini nasıl buluyorsunuz? Lise eğitimini Robert Kolej’de tamamlayan Op. Dr. Aytuğ Kolankaya, İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi’nin ardından ihtisasını Viyana Üniversitesi’nde kadın doğum alanında tamamlamıştır. Yeditepe Üniversitesi’nde Sosyal Antropoloji dalında doktora yapan Kolankaya, üremeye yardımcı tekniklerde 5000’den fazla uygulama yapmıştır ve riskli gebeliklerde tanı gibi konularda sertifikasyona sahiptir. “Doktorum” programında sunuculuk ve doktor olarak danışmanlık yapan Kolankaya, aynı zamanda Medical Park Göztepe Hastanesi İnfertilite ve Tüp Bebek Merkezi’nde görev yapmaktadır 4 Görünüm Temmuz 2011 Son yıllarda gerek resmi organların gerekse de basının büyük çabalarıyla ilerlemeler kaydedildiyse de yeterli olmadığı ortadadır. Neden “Kadın Sağlığı” da insan veya erkek sağlığı değil? Kadın erkeğe göre hem çok daha karışık bir yapıya sahip hem de geleceğimiz olan çocukların doğum öncesi ve sonrası yaşam güvencesidir. Ancak kadınlarımızın sağlıklı ve bilgili olması insanlığın geleceğine umutla bakabilmemizi sağlar. 2. Toplumsal cinsiyet açısından, Türkiye’de Kadın Sağlığına ilişkin sorunların kadınların tutum ve davranışları ile olan ilişkisini nasıl değerleniyorsunuz? İlk soruda belirttiğim gibi özellikle televizyonun etkileriyle kadın sağlığı konusunda ciddi bir bilinçlenme artışı sağlanmışsa da halen yeterli düzeyin çok uzağındayız. 3. Sosyoekonomik açıdan düşük, orta ve yüksek seviyedeki aileleri göz önünde bulundurarak, kadınların sağlık hizmeti kullanımı konusundaki alışkanlıkları karşılaştırmalı olarak açabilir misiniz? Düşük sosyoekonomik seviyelerde sıklıkla rastladığımız büyük bir sorun veya doğum söz konusu olmadıkça kadın sağlığının gündeme gelmemesidir ki bu da koruyucu hekimliği imkansız kılmaktadır. Ne yazık ki aynı durumu yüksek sosyoekonomik seviyenin büyük bir kısmında da izlemekteyiz. 4. Ülkemizde sık rastlanan anemi, pelvis içi enfeksiyon (PID) gibi sağlık sorunlarının altında yatan temel nedenler nelerdir? Anemiye gerçekten ülkemizde ve özellikle kadınlarda sık rastlanmaktadır. En önemli sebepleri arasında uygunsuz beslenme ve adet kanamalarının düzensizliği yer almaktadır. Pelvik enfeksiyon durumu ise tahminimce Batı ülkelerinden daha seyrek görülmektedir, ancak uygunsuz şartlarda yapılan sağlık müdahaleleri belki ülkemizde daha sıktır. 5. Karşılaştığınız talep ve şikâyetleri düşünürseniz, ülkemizde sağlık hizmet sunucuları açısından değişmesi gereken öncelikli noktalar nelerdir? Değişimin önündeki başlıca engeller nelerdir? Eğitim, eğitim, eğitim; eğitimsizlik, eğitimsizlik, eğitimsizlik. 6. Infertilite sürecini, tedavi aşamasını da dikkate alarak, kadın, erkek ve toplumsal açıdan değerlendirebilir misiniz? İnfertilite sorunu artık ülkemizde Batı ülkelerinde görüldüğü sıklığa ulaşmıştır. Ülkemizin özel durumu ise çiftlerin ailelerinin (büyüklerinin) ve çevrelerinin hemen evlilik sonrası gelen aşırı çocuk yapma baskısıdır. Bu durum çiftleri çok ciddi stres altına sokmakta ve gereksiz tedavilerin peşine koşmalarına sebep olmaktadır. Şahsen gördüğüm çiftlerde çevre baskısı nedeniyle psikolojik sorunlara sahip olanların oranı çok yüksektir. gözlemlediğiniz kadın sorunlarını paylaşabilir misiniz? Hormonal bozukluklar, infertilite ve birebir konuşulduğunda cinsel isteksizlik. 9. Ülkemizde kadın sağlığı sorunlarına çözüm üzerine ilk öneriniz ne olur? Her zaman söylediğim gibi, eğitim bu konunun tek ve esas çözümüdür. Vakfınız gibi sosyal sorumlulukla hareket eden kuruluşların bu konuda ciddi insiyatif alması ile, toplumun diğer dinamikleri de harekete geçebilecektir. Hepimize tüm insanlığın geleceğini bağlayan bu konuda çok görev düşmektedir. 7. Cinsel sorunların görünürlüğünün gittikçe arttığı ülkemizde, size başvuran kadınlar hangi durumları cinsel sorun olarak tanımlamaktadır? Kadınlar açısından cinsel ilişkiye girememe sorun olarak görülse de maalesef bu ilişkiyi isteksiz olarak yapmak ya da zevk alamamak hemen hiçbir zaman sorun olarak görülmemektedir. 8. İzlenme oranı oldukça yüksek bir TV programında hem doktorluk hem de sunuculuk yapmaktasınız. Programınızda en sık Görünüm Temmuz 2011 5 Kadınlar Anlatıyor Bir kadının geçirdiği yaşam dönemlerini (bebeklik, çocukluk, ergenlik, gebelik, doğum, lohusalık, menopoz) düşündüğünüzde, kadın olmakla ilgili neler düşünüyor/ hissediyorsunuz? Kaygılarınız oldu mu/var mı? Kadın olduğumu 11 yaşında adet sancılarıyla hissetmeye başladım. İlk doğuma kadar devam eden adet sancısından sonra, 21 yaşında anne oldum. İlk çocuktan sonra farklı korunma yöntemleri duydum ama bunların hiçbirini korkudan kendime uygun görmedim. 30 yaşına kadar 2 doğum ve 6 kürtaj olunca çaresiz spiral kullandım. Herhangi bir kadın sağlığı problemi yaşadınız mı? Bir kadında 6 kürtaj ve 2 çocuk olunca sağlık sorunu olmaz mı? Rahimde yara ve miyom vardı. İlk doğumum zor olduğu için rahmimde yırtılma oldu, sonra yara oluştu, tedavi oldum. Miyom nedeniyle kanamalarım oldu, doktora gittim, çocuksuz kürtaj oldum, ilaç kullandım, şu an bir problem yok. İkinci doğumumda yara tekrar açıldı, sonrasında çok sıkıntı yaşadım. Problem yaşadığınızda hekime gittiniz mi? Gittim. Kadın sağlığı problemlerinden korunmak için nelere dikkat ediyorsunuz? Temizliğe dikkat ediyorum. Her gün duş alıyorum, adet döneminde sık sık ped değiştiriyorum. Kadın sağlığı kontrollerine gidiyor musunuz? Gidiyorum. Senede bir smir testi yaptırıyorum. Kadın olmak zor mu? Evet. Doğum, kürtaj derken 52 yaşına geldim. Menopoz belirtileri henüz başladı, düzensiz adet görüyorum ve hâlâ kadınsal problemlerle uğraşıyorum. Tülin Öztosun, 52, lise mezunu, anaokulu öğretmeni, Gaziantep 6 Görünüm Temmuz 2011 Bir kadının geçirdiği yaşam dönemlerini (bebeklik, çocukluk, ergenlik, gebelik, doğum, lohusalık, menopoz) düşündüğünüzde, kadın olmakla ilgili neler düşünüyor/ hissediyorsunuz? Kaygılarınız oldu mu/var mı? Bir kadın, hayatının her dönemini erkeklere nazaran çok daha zor geçiriyor. Şu ana kadar geçirdiğim dönemler içinde benim için en zor olanı lohusalıktı. Hamilelik, diğer pek çok kadının aksine, kolay geçirdiğim bir dönem oldu. Fakat lohusalık gerçekten zordu. Lohusalık döneminde etraftaki insanlar anneyi neredeyse yok sayarak sadece bebek varmış gibi davranıyor. “Şunu ye süt olsun, bunu içme gaz olmasın” gibi söylemler beni çok strese sokmuştu. Menopoz ne getirecek onu bilmiyorum. Tabii ki bir takım kaygılarım var ve bununla ilgili olarak yaptırmam gereken yıllık kontrollerimi yaptırıyorum. Herhangi bir kadın sağlığı problemi yaşadınız mı? Hayati önem taşıyan bir problem yaşamadım. Ufak-tefek, tedavi edilebilir rahatsızlıklarım oldu. Bunlar vajinal enfeksiyon ve rahim ağzında yara idi. Problem yaşadığınızda hekime gittiniz mi? Evet gittim. Enfeksiyon ilaçla, yara ise dondurulmak suretiyle tedavi edildi. Kadın sağlığı problemlerinden korunmak için nelere dikkat ediyorsunuz? Hijyene dikkat ediyorum. Mesela, adet döneminde kullandığım pedleri belli sıklıkta değiştiriyorum. Kadın sağlığı kontrollerine gidiyor musunuz? Evet, düzenli gittiğim bir doktorum var. Muayene oluyorum, smir testi ve meme kontrolü yaptırıyorum. Kadın olmak zor mu? Evet, zor. Hamilelik döneminde yaşanan hormonal değişiklikler ve (gülerek) doğumdan sonra kalan kilolar ilk aklıma gelen zorluklar. A. Şule Binbaşıoğlu, 42, üniversite mezunu, İstanbul Bir kadının geçirdiği yaşam dönemlerini (bebeklik, çocukluk, ergenlik, gebelik, doğum, lohusalık, menopoz) düşündüğünüzde, kadın olmakla ilgili neler düşünüyor/ hissediyorsunuz? Kaygılarınız oldu mu/var mı? Özelliklerimiz açısından erkeklere kıyasla daha fazla zorluk çekiyoruz, daha çok riskle karşı karşıyayız. Zaten gebe kalmak, doğum yapmak, dünyaya yeni bir canlı getirmek başlı başına bir olay. Bu dönemde bedenimiz, hormonlarımız bambaşka bir hal alıyor, bütün sistemler değişiyor. Tabi duygularımız ve hayatımız da.. Kaygılarım var elbette, henüz doğum yapmadım ama özellikle üreme sistemi açısından erkeklerden daha riskli durumda olduğumuzun farkındayım. Herhangi bir kadın sağlığı problemi yaşadınız mı? Üreme organlarında enfeksiyon problemi yaşadım. Problem yaşadığınızda hekime gittiniz mi? Evet gittim, ilaç tedavisiyle düzeldi. Kadın sağlığı problemlerinden korunmak için nelere dikkat ediyorsunuz? Hijyene dikkat ediyorum. Özellikle üreme organları enfeksiyonu yaşadıktan sonra daha dikkatli davranmaya başladım. Tuvalet kağıdı kullanıyorum, her gün iç çamaşırı değiştiriyorum, adet döneminde çok sık ped değiştiriyorum ve duş alıyorum. Kadın sağlığı kontrollerine gidiyor musunuz? Pek düzenli gittiğim söylenemez. Yıllık kontrole gitme alışkanlığını henüz yerleştiremedim ama gitmem gerektiğinin farkındaydım. Kadın olmak zor mu? Çok mucizevi bir bedene sahibiz aslında, düşünsenize içimizde bir canlı büyüyebiliyor, her ay bunun için bedenimiz hazırlanıyor ve adet görüyoruz ama bir yandan da çok dikkat etmemiz gerekiyor. Hem çok güzel hem zor. (Gülerek) Yine de tekrar dünyaya gelsem kadın olmak isterdim. Fatma Özcan, 32, üniversite mezunu, İstanbul yaşıyorsun. Çok zor. Erkeklerin böyle sıkıntıları yok. Menopozdan korkuyorum. Etrafımdaki kişiler zor bir dönem olduğunu söylüyor. Bilmiyorum, yaşayıp göreceğiz. Herhangi bir kadın sağlığı problemi yaşadınız mı? Pek yaşamadım. İki doğum yaptım, bir problem olmadı. Sonrasında spiral taktırmıştım, düzenli kontrole gitmediğim ve çıkartma vaktini geçirdiğim için enfeksiyon yaşadım. Problem yaşadığınızda hekime gittiniz mi? Evet geç de olsa gittim ama bana iyi bir ders oldu, uzun süre ilaç tedavisi gördüm, geçti çok şükür. Kadın sağlığı problemlerinden korunmak için nelere dikkat ediyorsunuz? Özellikle yaşadığım sıkıntıdan sonra temizliğe dikkat eder oldum. Önceden de dikkat ettiğimi düşünüyordum ama yanlış yaptığım çok şey varmış. Üreme organları mikrop kapmaya çok açık, en küçük bir yanlışta kötü şeyler olabiliyor. Hele bir de spiral varsa çok dikkat etmek zorundasın. Elle yıkama yapmıyorum, çamaşırlarımı kaynatıp ütülüyorum, pedlerimi sık değiştiriyorum. Aklıma gelenler bunlar... Kadın sağlığı kontrollerine gidiyor musunuz? Evet, artık düzenli gidiyorum. Belediye’nin Kadın Sağlığı Merkezleri büyük avantaj, ücretsiz smir testi filan yaptırabiliyorsun. Bir kadının geçirdiği yaşam dönemlerini (bebeklik, çocukluk, ergenlik, gebelik, doğum, lohusalık, menopoz) düşündüğünüzde, kadın olmakla ilgili neler düşünüyor/ hissediyorsunuz? Kaygılarınız oldu mu/var mı? Kadın olmak çok zor. Adet görüyorsun, gebe kalıyorsun, doğum yapıyorsun, sonra emziriyorsun, menopozda sıkıntılar Kadın olmak zor mu? Evet, zor. Ama çoğu zaman yaşadığımız zorlukları, sıkıntıları biz davet ediyoruz, kendimize dikkat etmiyoruz. Çocuğumuz biraz ateşlense kapıp doktora götürüyoruz da, kendimizi boş veriyoruz. Melek İnce, 45, lise mezunu, İstanbul Görünüm Temmuz 2011 7 Yaygın Bir Kadın Sağlığı Sorunu: Pelvis İçi Enfeksiyonlar Pelvis İçi Enfeksiyonlar (PID) Pelvis içi enfeksiyonlar (PID); rahim, yumurtalıklardan atılan yumurtaları taşıyan tüpler ve pelvis içinde yer alan diğer üreme organlarının enfeksiyonlarını ifade eden bir terimdir. PID özellikle klamidya ve bel soğukluğu gibi cinsel yolla bulaşan enfeksiyonların (CYBE) sık görülen ve ciddiye alınması gereken komplikasyonları şeklinde ortaya çıkar. PID’ler tüplerde, rahim ve yumurtalık civarındaki dokularda tahribata, infertilite, dış gebelik (gebeliğin rahim dışında –örneğin tüplerde gelişmesi), karın içinde apseler ve süreğen pelvis içi ağrılar gibi ciddi sonuçlara yol açabilir. Bir fikir vermesi açısından değerlendirdiğimizde ABD’de, her yıl yaklaşık 1 milyon kadının akut PID kaynaklı bir rahatsızlık geçirdiği tahmin edilmektedir. Aynı ülke verilerine göre; her yıl 100.000’den fazla kadının PID’ler sonucu doğurganlığını yitirdiği ve dış gebelik vakalarının büyük bir bölümünün de PID’lere bağlı olarak ortaya çıktığı hesap edilmektedir. Hastalık en sık 18-24 yaşlarında görülmektedir Bu yaşlardaki her 1000 kadından 18-20’si bu hastalığa yakalanmaktadır. Ülkemizde PID sıklığına ilişkin bir veri bulunmamaktadır. Ancak yapılan bazı çalışmalarda dolaylı olarak fikir edinilebilmektedir. PID lerin yarıdan fazlasında bel soğukluğu (gonore) ve klamidya enfeksiyonlarının neden olduğu dikkate alındığında, ülkemizdeki yaygınlığının yukarıda verilen rakamlardan daha az olması beklenemez. Bir hesaplama yapıldığında ülkemizde PID olan kadın sayısının her yıl 150-200 bin civarında olması beklenmelidir. PID’ler kadınlarda, mikropların vajina (hazne) veya serviksten (rahim 8 Görünüm Temmuz 2011 boynu, rahim ağzı) tırmanarak üreme organlarının içlerine ulaşmasıyla oluşur. PID’lere neden olabilen çok çeşitli mikroorganizmalar (mikroplar) vardır. Vakaların çoğu, iki yaygın bakteriyel CYBE etkeni olan bel soğukluğu ve klamidya ile birlikte görülmektedir. Bir PID atağının ardından yeni bir atak görülme olasılığı, üreme organlarında yayılmaya başlayan enfeksiyonun ilk tahribatının devam etmesi nedeniyle artar. Doğurganlık çağında ve cinsel aktif kadınların doğum yaptığı yıllarda, PID riski en yüksek düzeye çıkmaktadır. Örneğin 25 yaşından önce PID’ye yakalanma riski, sonrasına oranla daha fazla olmaktadır. Bu durum, onlu yaşlardaki kızlar ve genç kadınların serviksinin tümüyle olgunlaşmamış olmasıyla ilgilidir. Bu genç kadınların CYBE’lere karşı daha duyarlı olması nedeniyle, üreme sisteminde bunlara bağlı PID’lerin kolaylıkla yayılmasına yol açmaktadır. Birden fazla cinsel eşi olan kadınlar PID gelişimi açısından yüksek riske maruzdur. Çoklu ilişkiler, enfeksiyon etkenine maruz kalma ihtimalini yükselterek PID riskini de artırmaktadır. Cinsel ilişkiden sonra vajinasını yıkayan kadınlar, yıkanmayan kadınlara göre daha yüksek risk altındadırlar. Araştırmalar yıkamanın, vajinal florayı (vajina içinde yaşayan mikrop örüntüsü) değiştirerek zarara yol açtığını ve buradaki mikroplardan bazılarının güçlenerek iç üreme organlarına yayıldığı ve PID’ye neden olduğunu göstermektedir. Rahim içi araç (RIA) uygulanan kadınlarda, uygulamanın ilk aylarında; farklı bir gebeliği önleyici yöntem kullanan veya hiçbir gebeliği önleyici yöntem kullanmayan kadınlara oranla PID riskinin az da olsa arttığı görülmektedir. Bununla birlikte kadına RIA uygulanmasından önce, gerek görülmesi halinde gerçekleştirilebilecek testler ve CYBE tedavileri, bu riski çok büyük oranda düşürmektedir. PID belirtileri çeşitlilik gösterdiği gibi hiçbir belirti görülemeden de ortaya çıkabilir. Özellikle klamidya enfeksiyonlarından kaynaklanan PID’ler, üreme organlarında ciddi tahribatlar oluşturmalarına rağmen, belirtisiz veya hafif belirtilerle seyrederler. Bu sebeple PID’lerin üçte ikisi; gerek hastanın kendisi, gerekse sağlık çalışanları tarafından tanımlanamamaktadır. PID’si olan kadınlarda en sık görülen belirti, karnın alt kısmında ortaya çıkan ağrılardır. Diğer belirtiler arasında; kötü kokulu ve alışılmışın dışında vajinal akıntılar, vajinal cinsel ilişki sırasında, idrar yaparken ağrı, düzensiz adet kanamaları ve nadiren karın üst bölgesinde hissedilen ağrılar sayılabilir. Tedavinin yapılamadığı hallerde PID’ler, kadın üreme organlarında kalıcı tahribatlara neden olurlar. Bakterilerin neden olduğu enfeksiyonlar, hissettirmeden tüplere saldırır ve tüplerin içerisindeki özel yapıyı, skar (nedbe) dokusuna çevirir. Tüplerde ve karın içinde oluşan ve bazen aylarca; hatta yıllarca sürebilen skar dokuları, yumurtanın rahim içine olan olağan gidişini kesintiye uğratır ya da tamamen bloke eder. Tüplerin bu şekilde tümüyle tıkandığı durumlarda spermler, yumurtayı dölleyemeyeceğinden, kadın infertil olur; yani gebe kalamaz. İnfertilite, tüplerin kısmen tıkandığı ya da iç dokunun kısmen tahrip olduğu durumlarda da söz konusu olabilir. PID’si olan yaklaşık her on kadından biri infertil olmaktadır ve tekrarlayan PID ataklarına maruz kalanlarda infertilitenin gelişme ihtimali artmaktadır. Tüplerin kısmen tahrip olduğu durumlarda döllenme gerçekleştiğinde, döllenen yumurta rahime taşınamamakta ve döllenmiş yumurta tüplerde gelişmeye devam etmektedir. Gebeliğin rahim yerine tüplerde geliştiği bu durumlara dış gebelik denir. Bu tür gebeliklerde; büyüyen döllenmiş yumurta, tüplerin yırtılmasına, çok ciddi karın ağrılarına, iç kanamaya; bazı zamanlarda ölüme neden olabilmektedir. PID Tanısı PID yi teşhis etmek, kesin ve belirgin olmayan belirtiler nedeniyle güçtür. Birçok PID atağı, kadının ya da sağlık çalışanlarının tanımlayamadığı tipik olmayan hafif belirtiler nedeniyle saptanamaz. PID tanısında kullanılan rutin ve kesin testlerin olmaması, tanının klinik bulgularla dayandırılmasını gerektirmektedir. Karın alt kısmında ağrı şikâyetiyle gelen kadınlarla karşılaştığında hekimler bu ağrının kaynağını, yerini ve özelliklerini mutlaka araştırmalı ve ateş kontrolü yapmalı; anormal bir akıntı, klamidya veya belsoğukluğu enfeksiyonlarına ilişkiler belirtiler olup olmadığına bakılmalıdır. Belirti ve bulguların PID ihtimalini desteklediği her durumda mutlaka tedavi yapılmalıdır. Sağlık hizmet sunucuları PID ve PID benzeri belirtiler verebilecek enfeksiyonları ayırabilmek için enfeksiyona neden olan etkeni (mesela Klamidya veya bel soğukluğu enfeksiyon etkenlerini) tanımlamaya yönelik çeşitli testlerin yapılmasını isteyebilirler. Pelvisin (alt karın bölgesi) ultrasonla incelenmesi, PID tanısı koymada yardımcı olabilir. Örneğin ultrasonla yapılan incelemede pelvik alan içinde dolgun bir tüp görünümü ya da bir apse yapısının varlığı, PID için destekleyici bulgulardır. Bazı vakalarda tanıyı doğrulamak için laporoskopi yapılması gerekebilir. Laporoskopi, ucunda ışığı ve kamerası olan ince, sert bir tüple yapılan cerrahi bir girişimdir. Cilde açılan küçük bir kesik ile karın boşluğu içine girilerek organ ve dokular kontrol edilir. Bu işlemle doktor, pelvis içindeki organları görür ve gerektiğinde incelenmek üzere doku örnekleri alabilir. PID Tedavi PID’ler çeşitli antibiyotiklerle tedavi edilebilirler. Sağlık personeli duruma göre en uygun tedaviyi belirleyecek ve uygun ilaçları önerecektir. Ancak antibiyotik tedavisi, tedaviye başlanana kadar üreme organlarında oluşmuş bozuklukları düzelterek eski haline getirmeyecektir. Karın alt bölgesinde ağrısı olan ya da PID’nin diğer belirtilerini taşıyan kadınlar için hızla tanı konması ve tedaviye başlanması bu nedenle çok önemlidir. Zamanında gerçekleştirilen antibiyotik tedavisi üreme organlarında hasar oluşumunu önleyecektir. İç üreme organlarını tutan enfeksiyon etkenlerinin tam olarak tanımlanmasının zorluğu ve PID ataklarında genelde birden fazla mikroorganizmanın etken olduğunun bilinmesi nedeniyle PID tedavisinde sıklıkla, en az iki geniş spektrumlu antibiyotiğin birlikte kullanılması öngörülmektedir. Antibiyotikler ağızdan ya da enjeksiyon yoluyla uygulanabilmektedir. Enfeksiyona bağlı belirtiler, tam iyileşme olmadan da kaybolabilmektedir. Bu durumda kadınların ilaç kullanımına ara vermemeleri; hekimin önerdiği dozu, belirtiler kaybolsa bile almaya devam etmeleri gerekir. Aksi durumda enfeksiyon iyileşmeyip yineleyecektir. PID tedavisine alınan kadınlar, ilaçların alınmaya başlanmasını takiben; ikinci veya üçüncü günde hekim tarafından tekrar görülmeli ve ilaçların etkisi yönünden değerlendirilmelidirler. Bunlara ek olarak; hiçbir belirti olmasa bile kadının cinsel eşi veya eşleri de enfeksiyonun kadında tekrarlamasını önlemek için tedavi olmalıdır. PID vakalarının aşağıdaki durumlarda hastanede yatırılarak tedavisi gerekebilir: 1. Bulantı, kusma ve yüksek ateş görüldüğünde, 2. Gebelik döneminde, 3. Ağızdan verilen antibiyotikler yarar sağlamadığında; 4. Damar içi tedavi yapılması gereken durumlarda, 5. Tüpleri ve yumurtalıkları tutan apse veya apseler oluştuğunda, 6. Bulgular, PID benzeri belirtiler veren ve acil cerrahi girişim gerektirecek durumlarla (mesela akut apandisit gibi) karıştığında. Tedaviye rağmen belirtilerin sürmesi veya mevcut apsenin gerilemesi gibi durumlarda cerrahi müdahale gerekebilir. Süreğen karın ağrıları ve üreme organlarında oluşan tahribatlar gibi komplikasyonların da bazen cerrahi olarak düzeltilmesi veya giderilmesi gerekebilir. PID’den Korunma Kadınlar PID’lerden korumak için mutlaka CYBE’lere karşı tedbir almalı ya da herhangi bir CYBE’ye yakalandıklarında erken dönemde tedavi olmalıdırlar. CYBE’lerden korunmanın en emin yolu, cinsel ilişkide bulunmamak ya da CYBE taşımadığı bilinen, testler sonucu böyle bir enfeksiyon taşımadığı tespit edilmiş kişilerle uzun süreli ve tek eşli ilişkiler yaşamaktır. Erkeklerin kullandığı kauçuk prezervatifler sürekli ve doğru kullanıldıklarında klamidya ve bel soğukluğu mikrobunun geçişini önemli ölçüde azaltmaktadır. Alışılmadık ağrılar, kokulu akıntı, idrar yaparken yanma ya da adetler arasında kanama gibi belirtiler CYBE anlamına gelebilmektedir. Eğer kadında bu belirtilerden herhangi birine rastlanıyorsa, cinsel yaşama ara verilerek hızla bir sağlık personeline başvurulmalıdır. CYBE’lerin erken tedavisi PID’leri önleyecektir. Kaynaklar: American College of Obstetricians and Gynecologists (ACOG). Pelvic Inflammatory Disease. ACOG Patient Education Pamphlet, 1999. Westrom L and Eschenbach D. In: K. Holmes, P. Sparling, P. Mardh et al (eds). Sexually Transmitted Diseases, 3rd Edition. New York: McGraw-Hill, 1999, 783-809 Görünüm Temmuz 2011 9 Kadın Sağlığı Verileri Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası 2011 Yılı Sağlık Raporu Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) raporunda, kadın sağlığına ilişkin; doğumda anne ölüm oranlarının Ortadoğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde Türkiye ortalamasının üzerinde olduğunu vurgulanmaktadır. Anne ölümlerinin bölgede yüksek olmasının başlıca nedenleri; gelir düzeyinin düşüklüğü, eğitimsizlik, sık ve erken yaşta gerçekleştirilen doğumlar, doğumun eğitimli sağlık personeli olmadan uygunsuz koşullarda gerçekleşmesi, anadilde hizmet sunulmaması, doğum sonrası bakımın yeterli düzeyde alınamaması olarak sıralanmıştır. Batıda ölen 1 bebeğe karşılık doğuda 2.7 bebeğin öldüğü, ehil olmayan ebe oranının yüksekliği, ve bölgedeki sağlık personelinin eksikliği ölümlere neden olarak gösterilmiştir. Verilere göre; sağlık kuruluşunda doğum yapma oranı düşük eğitim, ve refah düzeyine sahip kadınlarda %71, en yüksek eğitim ve refah düzeyindeki kadınlarda %100’dür. Türkiye geneli ehil olmayan ebe • Güneydoğu Anadolu’da 22.6, 10 bin kişiye düşen hastane yatak oranının %4.3 olduğu, Doğu ve • Ortadoğu Anadolu’da 26.1, sayıları Türkiye ortalaması 26.3, Güneydoğu Anadolu Bölgeleri’nde • Kuzeydoğu Anadolu’da 22.9 Güney Doğu Anadolu 15.5 ile %13.9’a yükseldiği, Türkiye olduğu ifade edilmiştir. Türkiye’nin en eşitsiz bölgesidir. genelinde kadınların %9,7’sinin evde doğum yaptığı, rakamın Doğu 10 bin kişiye düşen yoğun bakım Doğumda anne ölüm oranlarının ve Güneydoğu’da %27.2 düzeylerine yatak sayısı ise Türkiye’de %2, 2005 yılından itibaren %50 oranında ulaştığı vurgulanmıştır. Güneydoğu Anadolu’da %1,4’tür. azalmasına rağmen Türkiye’deki Güneydoğu’yu Ortadoğu ve anne ölüm oranının Avrupa Kuzeydoğu Anadolu izlemektedir. Bebek ölüm hızları incelendiğinde ortalamasının üzerinde olduğu ülke genelinde düşüş olduğu, bebek belirtilmiştir. Anne ve bebek ölüm Yeşil kart dağılıma bakıldığında; ölüm hızlarının doğudaki yüksek oranlarının sağlık düzeyi açısından Sağlık Bakanlığı verilerine göre seyrinin, sağlık hizmetine ulaşım ve önemli ölçütler olduğunun ifade Kasım 2010’da, türkiye’de toplam hizmetten faydalanma eşitsizliği ile edildiği raporda anne ölümünün ilgili olduğu, doğuda doğan her 100 yeşil kartlı sayısı 9 milyon 388 bin Doğu Anadolu’nun en gelişmiş 146, Doğu Anadolu Bölgesinde bebekten 16,7’sinin 2,5 kilodan az illerinden biri olan Van’da yüz 2 milyon 178 bin 35 olarak doğduğu belirtilmiştir. binde 65.7 olarak saptanmıştır. belirlenmiştir. Yeşil kartlı sayısının yüksek olduğu ilk on il olarak SAĞLIK PERSONELİ Adana, Ağrı, Diyarbakır, Erzurum, YARDIMI OLMADAN DOĞUM ÖNCESİ BAKIM Hatay, İstanbul, Kahramanmaraş, YAPILAN DOĞUMLAR (EN AZ DÖRT ZİYARET) % Mardin, Şanlıurfa ve Van (EVDE DOĞUM) % kaydedilmiştir. 2008 yılı verilerine göre; Türkiye anne ölüm oranı yüz bin canlı doğumda 19.4 ; Türkiye Güneydoğu Anadolu Ortadoğu Anadolu Kuzeydoğu Anadolu 8.7 73.7 21.9 47.0 34.0 44.4 24.5 45.1 Anne Sağlığı Verileri, (Yüz bin Canlı Doğumda), 2008 TÜRKİYE GENELİ % 4,3 DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU % 13,9 Evde doğum % 9,7 % 27,2 Doğum Sonrası ilk bakım alamayan % 15,5 % 32,6 Neonetal ölüm hızı % 1,5 % 2,4 Bebek ölüm hızı % 2,6 % 3,9 5 yaş alt ölüm hızı % 3,3 %5 Ehil olmayan ebe oranı 10 Görünüm Temmuz 2011 Sağlık Stratejisi’nin ulusal hedefler yanında, bölgelerarası açığı kapatmaya dönük hedeflere yoğunlaşması gerektiği belirtilen raporda, kamu hizmetlerinin geri çekilerek, özel sektörün öne çıkarılmasının hizmetlere erişimdeki eşitsizlikleri ve sorunu derinleştireceği ifade edilmiştir. Türk Tabipler Birliği 2011 Seçimlerine Giderken Türkiye Sağlığı Yayını Toplumsal Sağlık Düzeyi Verileri Anne ve Bebek Ölümü Türkiye Ulusal Anne Ölümleri Çalışması’ndan ve Sağlık Bakanlığı’nın verilerinden elde edilen sonuçlar değerlendirildiğinde ülke genelinin sosyoekonomik gelişmişlik düzeyi Batı Anadolu’nun düzeyine ulaştığı takdirde, yaşanmış olan anne ölümlerinden %38’inin engellenebilir olduğu; Türkiye’deki 10 anne ölümünden yaklaşık dördünün bölgeler arasındaki sosyoekonomik eşitsizliklerden kaynaklandığı belirtilmiştir. kaynaklanan ve önlenebilir ölümler olduğu tespit edilmiştir. Bebek ölümleri açısından sadece bölgeler arası eşitsizlikler yaşanmamaktadır. Annesinin eğitim düzeyi de bir çocuğun hayatta kalma olasılığını etkilemektedir. En az ilkokul mezunu olan bir anne ile karşılaştırıldığında eğitimsiz bir annenin bebeğinin bir yaşına gelmeden ölme olasılığı 1993 yılında 1.5 ve 1998 yılında 1.7’dir. 2003 yılı verilerine göre eğitimsiz annelerin bebeklerinin ölüm hızının ilköğretim ikinci kademe ve üzeri eğitim düzeyine sahip annelerin bebeklerinin 2.8 katı olduğu tespit edilmiştir. 2008 yılında eğitimsiz bir annenin bebek ölüm oranı diğer annelerin bebeklerine göre 3.2 katlık artış göstermiştir. 2008 TUIK Sağlık Araştırması 2008 yılında gerçekleştirilen TUIK Sağlık Araştırması sağlık problemlerini cinsiyete ve yaşa göre değerlendirmiştir. Sonuçlara göre; Türkiye’de yaşayan erkeklerin %71,9’u kadınların ise %55,5’i genel sağlık durumunu çok iyi ya da iyi olarak beyan etmişlerdir. Türkiye genelinde kadınlarda görülen oran her bir hastalık grubunda erkeklerden yüksektir. Araştırmada Türkiye nüfusunun % 47,6’sının fazla kilolu veya SES raporunda belirtilen anne obez olduğu tespit edilmiştir. ölüm hızındaki azalma, Tabipler Erkeklerde fazla kilolu veya Birliği raporunda da belirtilmiş, obez olanların oranı % 49,2 iken azalmanın bebek ölüm hızında da kadınlarda bu oran % 45,9’dur. gözlendiği üzerinde durulmuştur. Kırsal yerlerde yaşayan kadınlar Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması arasında obezite oranı % 19,6 ile (TNSA) sonuçlarına göre, 1978’lerde TNSA’ da refah düzeyine göre diğer gruplara göre daha yüksektir. oldukça yüksek düzeyde olan değerlendirme ilk kez 2008 Düşük kiloluların oranı %6,2 ile en bebek ölüm hızı, 2008 yılında yılında yapılmıştır. En düşük refah yüksek kentsel yerlerde yaşayan binde 17.6’ya düşmüştür. Diğer düzeyinde yer alan bebeklerin kadınlarda görülmektedir. Ülkede yandan anne ölümlerinde bir yaşını tamamlayamadan erkeklerin %2,4’ü, kadınların %4,7’si olduğu gibi bebek ölümlerinde ölme olasılığı, en yüksek refah herhangi bir yardım almadan ya de bölgeler arası eşitsizliklerin düzeyindeki bebeklerden 3.4 kat da yardımcı bir araç kullanmadan varlığını koruduğu, ve derinleştiği fazla çıkmıştır. Dolayısıyla Türkiye’de yürüyememekteler. belirlenmiştir. 1978’de Batı bebek ölümlerinin yarısından Tedavi hizmetinden faydalanma bölgesinde bir bebek ölümüne daha fazlası sosyoekonomik oranı da cinsiyete göre farklılık karşı Doğu’da 1.4 bebek, 2008 eşitsizliklerden kaynaklanmaktadır. göstermektedir. Erkeklerin %3,7’si, yılında 2.7 bebek ölmüştür. kadınların %6’sı son 12 ay içerisinde bir doktor tarafından yataklı ya 1978 yılında yüz bebek ölümden da günübirlik (24 saatten daha az 19’nun, 2003 yılında 28’i ve 2008 süreyle) tedavi hizmeti önermesine yılında 47’sinin eşitsizliklerden rağmen hizmeti almamıştır. 15 Ve Daha Yukarı Yaştaki Bireylerin Yaşadığını Belirttiği Hastalık/Sağlık Sorunlarının Oranı % Türkiye Hastalık - Sağlık Sorunu Kent Kır Toplam Erkek Kadın Toplam Erkek Kadın Toplam Erkek Kadın Bel Bölgesi Kas İskelet Sistem Problemleri 22,5 17,0 27,9 20,5 15,6 25,5 27,2 20,6 33,0 Romatizmal Eklem Hastalığı 17,7 11,7 23,4 15,0 9,5 20,5 23,9 17,4 29,6 15,3 12,8 17,7 13,8 11,7 15,8 18,9 15,5 21,8 15,3 9,1 21,3 14,0 8,4 19,7 18,3 10,8 24,7 14,8 9,9 19,5 13,3 8,9 17,8 18,1 12,3 23,1 Ülser (mide, gastrik veya oniki parmak bağırsağı ülseri) Migren ve Benzeri Şiddetli Baş Ağrısı Hipertansiyon Görünüm Temmuz 2011 11 TAPV Vakfı - Kadın Sağlığı Hemşireliği Derneği Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Temelinde Cinsel Sağlık Eğitim Programı Kadın Sağlığı Hemşireliği Derneği ile Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Temelinde Cinsel Sağlık Eğitim Programı Kadın Sağlığı Hemşireliği Derneği ve TAP Vakfı İşbirliği ile başlayan çalışma kadın-doğum kliniklerinde çalışan ebe ve hemşirelerde toplumsal cinsiyet eşitliği bağlamında farkındalık yaratmayı ve cinsel sağlık hizmetlerini geliştirmeyi amaçlıyor. Bu amaç kapsamında hazırlanan “Hemşire ve Ebelere Yönelik Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Temelinde Cinsel Sağlık Eğitimi” uygulaması Mayıs- 2011 tarihinde İstanbul’da başladı. Bu işbirliği kapsamında ilk eğitim 27-28 Mayıs 2011 tarihlerinde Acıbadem Sağlık Grubu Maslak Hastanesi’nde 29 sağlık çalışanı katılımıyla gerçekleşti. Çalışmaya Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Yeditepe Üniversitesi Hastanesi ve Acıbadem Sağlık Grubu Hastanelerinden International Hospital ebe ve hemşireleri katıldılar. İkinci eğitim ise 24-25 Haziran 2011 tarihlerinde İstanbul’da TAP Vakfı Eğitim Salonu”nda yapıldı. Bu kez eğitime aynı hastanelerin kadın doğum kliniklerinde çalışan toplam 17 sağlık çalışanı katıldı. Dernek ve Vakfın eğitimcileri ile yürütülen çalışmaları Cinsel Eğitim Tedavi ve Araştırma Derneği (CETAD) eğiticileri de destekliyor. Eğitime katılan 46 sağlık çalışanı, toplumsal cinsiyet eşitliği ve sağlık hizmetlerine yansıması, cinselliğe yaklaşım, cinsel sorunlar ve cinsel mitler, yaşam boyu cinsellik, cinselliğin fizyolojisi, 12 Görünüm Temmuz 2011 cinsel işlev bozuklukları, cinsel şiddet, cinselliğe ilişkin değerler ve etik ilkeler başlıklarında bilgileri paylaştılar. Cinsel sağlık tanılama formu ve veri toplama araçlarının tartışılmasının ardından çalışma takvimleri oluşturuldu. Eğitimin üzerinde durduğu başlıklar katılımcıların cinsel sağlık konusundaki farkındalıklarını artırarak, toplumsal cinsiyet ayrımcılığı noktasında duyarlılık geliştirmiş, hizmet sunumunda kendilerine düşen sorumluluklarını tanımlamış, cinsel sağlık konusunda bilgi ve becerilerini geliştirmiştir. Eğitim alan sağlık çalışanlarının kullanması amacıyla, projenin hazırlık aşamasında, ebe ve hemşirelere ait anamnez formlarının cinsel sağlık bölümü hazırlanmıştır. Geliştirilmiş formlar ile sağlık çalışanları cinsel sağlık hizmetine ilişkin yeni bir uygulamaya başlayacaklar. Formlar kurumlarda cinsel sağlık hizmet kalitesinin yükselmesi, takip edilebilir olması ve başvuruda bulunanları bu hizmetten yararlanması hedeflenerek tasarlandı. fırsatı buldukları ve bu yararlı konuların çoğu meslektaşları ile paylaşılması için eğitimin diğer grupların katılımlarını sağlayacak şekilde tekrarlanması yer aldı. Katılımcıların memnun oldukları konular arasında; programın organizasyonu, mekan, ikramlar, eğitimcilerin yaklaşımı ve konuya hakimiyetleri yer aldı. Eğitim programı vaka örnekleri ve zenginleştirilmiş sunumlar ile başırılı bir şekilde tamamlandı. Eğitim sonunda katılımcıların eğitim değerlendirme formlarını değerlendirildiğinde eğitim başarı puanı %97 olarak belirlendi. Katılımcıların ön-test ve son-test değerlendirmeleri katılımcılarla paylaşıldı. Ayrıca katılımcıların eğitim başında belirledikleri kontratlara tamamen ulaştıklarını ifade ettikleri ve eğitimi değerlendirmeye yönelik bireysel sözel ifadelerde de memnuniyetlerin oldukça fazla ifade edildiği belirlendi. Katılımcıların ortak istekleri arasında; eğitimin çok yararlı olduğu, birçok konuyu öğrenme Görünüm Temmuz 2011 13 Haberler TOPLUM MERKEZLERİ’NDE KADIN SAĞLIĞI EĞİTİM PROGRAMI 75. Yıl Gazi Mahallesi Toplum Merkezi’nde 4, Zeytinburnu Toplum Merkezi’nde 1 ve Mustafa Kemal Mahallesi Toplum Merkezi’nde 4 grupla yürüttüğümüz Kadın Sağlığı Eğitim Programı’nı tamamladık ve yaklaşık 175 kadına ulaştık. Programın tamamlanmasının ardından, eğitimlere katılan tüm kadınların bir araya geldiği bir kahvaltı organizasyonu gerçekleştirdik. Genel koordinatörümüz Nurcan Müftüoğlu, Gazi Mahallesi TM müdürü Deniz Hayat Han, Zeytinburnu TM müdürü Songül Elidar ve Mustafa Kemal Mahallesi TM müdürü Yasemin Kotan’ın da katıldığı Beykoz Sabancı Öğretmenevi’ndeki kahvaltıda bir arada olmaktan keyif aldık. KADIN SAĞLIĞI EĞİTİM PROGRAMI ŞANLIURFA İZLEM ÇALIŞMALARI Şanlıurfa Valiliği’ne bağlı 25 Kadın Kültür Merkezi’nden 18’inde yürütülmekte olan Kadın Sağlığı Eğitim Programı’nın izlem çalışmalarını NisanHaziran 2011 tarihleri arasında tamamladık. Kadın Kültür Merkezi birim sorumlularının, eğitici eğitimini takiben açtıkları gruplara katılarak oturumları izledik, kadınlarla paylaşımlarda bulunduk ve eğitimcilere geri bildirim verdik. İzlem çalışmaları sırasında, eğitimcilerin heyecanını ve programı sahiplenişini, kadınların ilgisini ve deneyim paylaşımı konusundaki isteğini görmek son derece motive ediciydi. KADIN SAĞLIĞI EĞİTİM PROGRAMI EĞİTİCİ EĞİTİMİ Kadın Sağlığı Eğitim Programı’nın 4. eğitici eğitiminin ilk 5 günlük bölümünü 19-23 Eylül 2011 tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleştireceğiz. Marmara bölgesinden yerel yönetimlerin, kadın kuruluşlarının ve toplum merkezlerinin katılımına açık olan bu çalışmaya kayıt olmak için tek koşul, çalışma grupları oluşturarak Kadın Sağlığı Eğitim Programı’nı düzenli şekilde uygulayabilmek. Katılmak isteyenler 1 Eylül 2011 tarihine kadar Vakfımıza başvurabilirler. (Telefon: 0212 257 79 41) OKUL EĞİTİMLERİ Cinsel Sağlık Eğitim Programımız Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında devam etti. Bu dönemde; Marmara Eğitim Kurumları İlköğretim Okulu’nda 4, 5, 6, 7 ve 8, Avrupa Koleji Kazlıçeşme, Kent State ve Çekmeköy Okulları’nda 4 ve 5, Robert Lisesi’nde 10, Ulus Özel Musevi Okulları’nda 7, 9, 10, 11, Feyziye Mektepleri Vakfı Ayazağa ve Erenköy Işık Okulları’nda 6 ve 8, Özel Alev İlköğretim Okulu’nda 5, Bahçeşehir Koleji Florya İlköğretim Okulu’nda 4, 5, 6, 7 ve 8, Terakki Vakfı Okulları Şişli Terakki İlköğretim Okulu’nda 4 ve 5, İTÜ Geliştirme Vakfı Özel Dr. Natuk Birkan İlköğretim Okulu’nda 5. sınıflarla verimli ve keyifli çalışmalar yaptık. Yaz tatili dönemini eğitim modüllerimizi ve materyallerimizi güncelleyerek değerlendiriyoruz. Sonbaharla birlikte okul eğitimlerimiz yeniden başlayacak. 14 Görünüm Temmuz 2011 Haberler SHÇEK MUSTAFA KEMAL MAHALLESİ TOPLUM MERKEZİ YIL SONU ETKİNLİĞİ SHÇEK Mustafa Kemal Mahallesi Toplum Merkezi’nin yıl sonu etkinliği 26.06.2011 günü Ümraniye Atakent Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. Ataşehir Belediyesi Başkan Yardımcısı Abdullah Der, Ataşehir Belediyesi Meclis Başkan Vekili Hüseyin Çulha ve Toplum Merkezi’nden hizmet alan ailelerin katıldığı program, dönem boyunca Toplum Merkezi’nde birçok eğitim programına ve etkinliğe katılan kadınların oluşturduğu Türk Halk Müziği Korosu’nun seslendirdiği türkülerle başlayıp Toplum Merkezi Çocuk Oyun Odası’ndan yararlanan 3-6 ve 7-11 yaş grubu çocukların renkli gösterileriyle devam etti. Programın sonunda, Toplum Merkezi’nde bir yıl boyunca çeşitli kurum ve kuruluşlarla işbirliği içinde yürütülen “0-3 ve 3-6 Yaş Aile Eğitim Programı”, “0-6 Yaş Benim Ailem Eğitim Programı” ve “Kadının İnsan Hakları Eğitim Programı”nı tamamlayan kadınlara belgeleri verildi. Biz de, “Kadın Sağlığı Eğitim Programı”nı tamamlayan 70 kadına belgelerini verirken heyecanlı ve mutlu anlar yaşadık. İZMİR GÜVENLİ ANNELİK PROGRAMI İzmir İl Sağlık Müdürlüğü ile birlikte yürütmekte olduğumuz Güvenli Annelik (GA) çalışmaları kapsamında; hizmet birimlerinde gebe, lohusa ve ailesini eğitim boyutu ile desteklemeye ve gebe-lohusaların öz bakımlarına ilişkin doğru tutum ve davranışlar geliştirilmeye yönelik uygulamalar devam ediyor. İlde bulunan 8 ilçede tüm birimlerde, 2 ilçede de doğurganlığın yüksek olduğu birimlerde olmak üzere 250 birimde, 500 sağlık personeli için Güvenli Annelik programı dahilinde eğitimler planlandı. Program ilk olarak Kemal Paşa Kaymakamlığı işbirliği ile İzmir Kemal Paşa ilçesinde uygulanmaya başladı. Kemal Paşa Aile Sağlığı Merkezlerinde, Toplum Sağlığı Merkezinde, Sağlık Evlerinde görevli 74 sağlık personelinin (27 hekim,17 hemşire, 30 ebe) katılımıyla ‘Güvenli Annelik ‘ eğitimi gerçekleşti. Toplam 74 sağlık çalışanı eğitimi tamamladı. İzmir Menemen ilçesinde uygulanmaya devam eden program; 35 Aile Hekimliği biriminde görevli 33 hekim, 33 ebe, hemşire ve 4 sağlık evinde görevli 2 doktor, 6 ebe, hemşire olmak üzere 89 sağlık personelinin katılımıyla ağını genişletti. Menemendeki 87 sağlık hizmet sunucusunun hizmet içi eğitimleri ile İzmir’de toplam olarak 161 sağlık görevlisi Güvenli Annelik eğitim programını tamamladı. Görünüm Temmuz 2011 15 Temmuz 2011 Kadın Sağlığı Eğitim Programı (KSEP) katılımcılarına yönelik bilgi notu olarak hazırladığımız “Kadın Sağlığı” kitapçığı tamamlandı. Şanlıurfa, Diyarbakır, Mardin, Van ve İstanbul’da yürütmekte olduğumuz KSEP’i tamamlayan katılımcılara dağıtılacak olan kitapçık, koruyucu sağlık davranışları geliştirmeye yönelik temel bilgileri içeriyor. Görünüm Türkiye Aile Sağlığı ve Planlaması Vakfı bültenidir. Üç ayda bir yayınlanır. Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü: Nurcan Müftüoğlu Yayın Ekibi: Dr. Enis Balkan, Ezgi Öztosun, Efsun Sertoğlu Sayfa Mizanpajı: Begüm Sönmez Kapak Fotoğrafı: Behiç Günalan Yönetim Yeri ve Haberleşme Adresi: Ulus Mahallesi Güzel Konutlar Sitesi A-Blok Daire: 3-4 34760 Etiler - İstanbul Tel: (0212) 257 79 41-42 Faks: (0212) 257 79 43 info@tapv.org.tr www.tapv.org.tr www.dikkatbebek.org.tr www.gencakran.net Baskı : Empati Yayınları Pazarlama ve Dağıtım Yayıncılık Matbaacılık Reklamcılık San. ve Tic. Ltd. Şti. www.empatimat.com.tr Tel: (0212) 451 70 70 pbx