TDV DIA - İslam Ansiklopedisi

advertisement
GALATA
Gelenlerin hepsinin şansının yaver gitmediği de anlaşılmaktadır. Bazıları buradan Amerika'ya göç etmiştir. Hatta
hükümet bu gibi çaresizleri ucuz yoldan
gönderme imkanları da bulmuş, belirli bir yardım ve ucuza anlaşma yapılan
kumpanyaların vapurlarıyla bunlar Amerika'ya gönderilmiştir (BA, irade - Hariciyye, nr. 7869) italyanlar bu göçlerle ve zaman içinde diğer gayri müslimlere karı­
şarak azalmışlardır. XIX. yüzyılda italya·dan MOsevi italyan göçü de vardı. Hatta
Galata'da Küçükhendek ve Lüleci sokağındaki italyan sinagogları bulunuyordu. Dolayısıyla Levantenler ayrı bir zümreye ve kültüre mensup olup XIX. yüzyıl­
da italyanca ve çoğunlukla Fransızca'yı
kullanmışlardır; zamanla da sayıları oldukça azalmıştır.
201·219; L. Mitler, "The Genoese in Galata
1453-1682", /JI'1ES, X ( 1979), s. 71-91; M. Köhbach, "E in diplomatischer Rangstreit in Is tanbul im Jahre 1587", 1'1itteilungen des Österreichischen Staatsarchius, XXXVI, Wien 1983, s.
261-268; J. Cramer, "Einige Handelsbauten
des 18.-19. Jahrhunderts in Galata", /stanbu ler 1'1itteilungen, XXXIV, istanbul 1984, s. 417440; R. Mantran. "Images de Galata au XVII"
siecle", Varia Turcica, IX, Istanbul- Paris 1987,
s. 193 -202; Halil inaıcı k, "Ottoman Galata
1453-1553", a.e., XIII (1991). s. 17-105; S. Yerasimos, "Galata a travers les recits de voyage ( 1453-1600)", a.e., XIII ( 1991 ), s. 117-129;
ilber Ortaylı, "La vie quotidienne des missions etrangeres a Galata", a.e., XII I ( 1991). s.
131-137; a.mlf.. "XVIII-XIX. Yüzyıllarda Galata", Tarih Boyunca istanbul Semineri (Bildiriler), İstanbul 1989, s. 131-138.
italya XIX. yüzyıl başında Sardinya, Sicilyateyn, Taskana elçilikleriyle temsil
edilirken 6 Şubat 1848'de Toskana. italyan'ın birleşmesi sırasında da Sicilyateyn
elçilikleri lağvedildi. italyan okulları ve
kiliseleri XX. yüzyıl başında da küçümsenmeyecek sayıdaydı. Tevhfd-i Tedrfsat Kanunu çıktığında Fransız okulları­
nın sayısı otuz kadardı. italyan okullarının sayısı ise dokuzdu ( 1925-1926 Salnamesi, s. 460)
ğer
Bugün Beyoğlu ve Galata mimari doku olarak XIX. yüzyılın en iyi korunduğu. fakat nüfus kompozisyonundaki değişmenin en hızlı olduğu istanbul semtlerindendir. Konunun araştırılması istanbul ve Osmanlı imparatorluğu tarihinin
ötesinde bir öneme sahiptir.
BİBLİYOGRAFYA:
BA. Düveı-i Ecnebiyye, Françe Ahkamı Defteri, nr. 26/1, 28/3, s. 33; BA. irade-Hariciyye,
nr. 2096, 7869 ; BA, irade-Meclis-i Va la , nr. 6660;
Archives des affaires etrangeres. C P. Tur·
quie, Ll, s. 25 vd.; J. von Hammer. Constantinopolis und der Bosporos, Pesth 1822, tür. yer.;
M. A. Belin. Histoire de la latinite de Constan-.
tinople, Paris 1894, s. 182-212; R. de Beylie.
L 'habitation byzantine, Paris 1903; Luffi. Tarih, IX, 141 ; 1925-1926 Salnamesi, istanbul
1926, s. 460 ; S. Schweigger. Zum Ho{e des türkisehen Sultans Klassische Retsen (ed. H .
Stein). Leipzig , ts., s. 134 vd.; T. Bertele, ll Palazzo degli Ambasciatori di Venezia a Constantinopoli e lesve antiche memorie 1932-1940,
Iii
İLBER ÜRTAYLI
Galata'da Türk Eserleri. istanbul'un di-
semtlerine göre Galata. genellikle
hıristiyanların yoğun olarak yaşadığı bir
yer olduğundan , onların çok sayıdaki kilise ve manastırları buraya küçük bir
hıristiyan kasabası görünümü vermiş ve
semt Türk yapıları bakımından oldukça
fakir kalmıştır. Ancak yine de bütün Osmanlı dönemi boyunca Türk mimari geleneğine uygun biçimdeki evleri ve müslüman mezarlıkları, buranın her şeye
rağmen müslüman Türk kimliğinin işa­
retleri olarak görünürdü. Nitekim XVIII.
yüzyılda Avusturyalı Baron von Gudenus ile XIX. yüzyılın ilk yarısında ingiliz
Baker'in Galata sırtlarından Haliç ve istanbul'u tasvir eden panaramalarında
ön planda o dönemlerde Galata evlerinin Türk karakteri belirlidir. Fakat özellikle XIX. yüzyıl içlerinde Galata'da yabancı unsurların hakimiyeti çok güçlenmiş ve idarecileri azınlıklarla Levantenler olan ayrı bir belediye dairesi (VI. Daire) kurulduktan sonra semtin görünümü bütünüyle değişmiştir. Buradaki evler ve iş yerleri XVII-XVIII. yüzyıllarda o
dönemin Osmanlı mimarisine uygun ola-
Henry Aston Barker' in
yaptığı
bir sulu boya tablodan
Galata'yı
rak
bunlar yerlerini
mimari üslOplarındaki yapılara bı­
rakmıştır. Ancak Galata'nın ara sokaklarındaki birtakım kagir binaların bazı­
larınca sanıldığı gibi Bizans veya Ceneviz yapısı olmadığı. hepsinin de Osmanlı döneminde inşa edildiği duvar örgü
tekniklerinden ve mimari özelliklerinden açıkça anlaşılmaktadır. ı. Mahmud
tarafından, Beyoğlu bölgesine su veren
yeni bir şebekenin yapılması ile de 1145
(1732-33) yılında bu semtin her yerine
irili ufaklı çeşmeler inşa edilmiştir. Fakat XIX. yüzyılda Galata'yı bir hıristiyan
yerleşim yeri olarak benimseyen azın­
lıklar ve bilhassa Levantenler buranın
Türk ve müslüman görüntGsünü erityapılırken sonraları
Batı
mişlerdir.
Camiler. Oorniniken tarikatı rahiplerinin San Domenico adına Gotik üslupta
inşa ettikleri kilise Galata'da mevcut en
büyük hıristiyan ibadet yeri olduğun­
dan buranın fethinden sonra Arap Camii ad ıyla bizzat Fatih Sultan Mehmed'in
vakfı olarak camiye çevrilmiştir (bk. ARAP
CAMii) Azapkapı Camii Haliç kıyısında,
Galata'nın şehir dışına açılan bir kapısı­
nın yakınında Sadrazam Sokullu Mehmed Paşa tarafından 985 ( 1577 -78) yı­
lında Hassa Başmimarı Sinan'a yaptırıl­
mıştır. Cami, Osmanlı- Türk şehireiliği­
nin özelliklerinden biri olarak yer seçiminde bir iskelebaşı camii halinde tasarlanıp inşa edilmiştir. Çok uzun yıllar
harap halde durduktan sonra 1938-1941
yıllarında tamir edilerek yeniden ibadete açılmıştır (bk AZAPKAPI CAMii) Galata surlarının hemen dışında Tophane civarında, Kaptanıderya Kılıç Ali Paşa tarafından 1580 yılında Hassa Başmimarı
Sinan'a yaptırılan Kılıç Ali Paşa Camii,
Azapkapı Camii gibi bir iskelebaşı camii
olmakla beraber medrese, türbe ve hamamdan oluşan bir külliyenin merkezidir (bk KILIÇ ALİ PAŞA KÜLLİYESİ)
gösteren iki detay {i;tanbul Den;, Mü,e;l . m. 1746)
Bologna, ts.; P. B. Palazza - P. A. Ra ineri O. P..
La Chiesa di S. Pietro in Galata, istanbul 1943;
A. M. Schneider - M. Ts. Nomidis, Galata, istanbul 1944; Ham id Dere! i. Kraliçe Elizabeth Devrinde Türkler ve ingiliz/er, Ankara 1951, s. 104105; M. Sturdza, Grands {amU/es de Grece,
d'Albanie et de Constantinople, Paris 1983 ; G.
Pistarino, Genovesi d'Oriente, Civico !stituto
Colombiano, Genova 1990, s. 312-318, 325;
Semavi Eyice. "Galata Hakkında İki Kitab ve
Bu Münasebetle Bazı Notlar", TD, 1 ( 1949). s.
307
GALATA
Yenicami, Perşembepazarı semtinde
Latinler'e ait San Francesco Kilisesi'nin
yerine Gülnüş Emetullah Valide Sultan
tarafından inşa ettirilmiş ve 11 09 ·da
( 1697) açılışı yapılmıştır. Ewelce burada
bulunan, iç ve dış duvarları resimlerle
kaplı olduğundan Münakkaş Kilise adıy­
la anılan kilise ve yanındaki manastırın
hiçbir izi kalmamıştır. Yüksekçe bir mahzenin üstüne oturduğu için iki taraflı
bir merdivenle son cemaat yerine çıkı­
lan Yenicami dikdörtgen planlı olup kiremit kaplı ahşap bir çatı ile örtülmüş­
tü ve yüksek bir minaresi vardı. İçinde
ağaçlar olan geniş bir avlunun ortasın­
da bulunuyordu. Cami 1937'de harap
olmaya bırakılarak çatısı ve ahşap aksamı kaldırılmış, 1940-1942'de sadece
dört duvardan ibaret bir harabe halinde dururken birkaç yıl sonra bu kagir
kısımlar da yıktırılmış, 1958-1959 yılla­
rında avlunun içi parsellenerek Hırda­
vatçılar Çarşısı dükkaniarına tahsis edilmiştir. 1985 yılında Yenicami'yi ihya etmek üzere projeler hazırlanarak yıkılan
binanın Vakıflar İdaresi'ndeki rölövesiyle eski fotoğrafları da toplanmış, fakat
bu tasarı gerçekleşmemiştir.
Karaköy Camii Karaköy meydanında .
eski Avusturya Bankası olan Ziraat Bankası binasının sokak aşırı komşusu idi.
Ai. uzağındaki Kemankeş Mustafa Paşa
Camii ile bir isim karışıklığı varsa da
1683'te Viyana bozgunu arkasından idam
edilen Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa tarafından yaptınldığı kabul
edilmektedir. ll. Abdülhamid döneminde İstanbul'a gelerek pek çok bina ve
bu arada Yıldız'da Şeyh Zafir Külliyesi'ni yapan İtalyan mimarı R. D'Aranco'dan
Karaköy Camii'ni de yenilernesi istenmiş ,
o da burada "art nouveau" adı verilen
üslUpta olmak üzere dışı mermer kaplı
fevkanf bir cami inşa etmişti. Cami, çok
değişik görünümlü yapısı ve sekizgen
şekilli , kapalı şerefeli minaresiyle şehrin
en hareketli bir yerinde ilgi uyandıran
bir eser görünümünde idi. Sebepsiz olarak 1958 yılında yıktırılan Karaköy Camii'nin parçalarının Kınahada 'ya taşına­
rak orada yeniden kurulacağının söylenmesine rağmen bu tasarı uygulanmamıştır. Ceneviz idaresi sırasında yapılan
San Antonio Kilisesi 1606 yılında hıristi­
yanlardan alınmış, bir süre sonra kahntısı üstünde Sadrazam Kemankeş Mustafa Paşa tarafından kendi adıyla anı­
Kurşunlumahzen Camii de denilen Yelan bir cami yapılmıştır. Sonraları Yeralraltı Camii, aslında Bizans dönemindeki
tı Camii olan mahzenin komşusu bu caGalata surlarının Haliç girişindeki büyük
mi eski fotoğraflarda klasik üslüpta kasburcunun mahzenidir. Haliç' i kapatan
naklı kubbesiyle görülür. Bitişiğinde Refzincirin bir ucu, çeşitli kaynaklarda Kastellion ton Galatou, Phrourion, Tar de . sülküttab İsmail Efendi Mektebi ve Çeş­
mesi vardır. XIX. yüzyıl sonlarına doğru
Galathas, eastrum Galathe, Castrum
büyük ölçüde değişikliğe uğrayarak buSanctae Crucis olarak adlandırılan ve
günkü şeklini almıştır.
1453'te şehrin fethinin arkasından yık­
tırılan bu kuleye bağlanırdı. Fatih vaktiyelerinde "mahzen-i sultanl" olarak adlandırılan kulenin badrum kısmı depo
yapılmıştır. Bir halk inanışına göre. 672
yılındaki Arap kuşatması sırasında şe­
hid düşen iki müslüman emfrin kabirieri bu mahzenin içindedir. XVII. yüzyılda
bu kabirler keşfedilince Evliya Çelebi'ye göre IV. Murad burada bir cami inşa
ettirmek istemişse de bunu gerçekleş­
tirememiştir (Seyahatname, 1, 568). Ancak daha sonraları Köse Bahir Mustafa
Paşa, kitabelere göre 1166 ( 1752-53) ve
1169 (1755-56) yıllarında bu mahzeni
bir cami haline getirmiştir. Dikdörtgen
planlı bu mahzenin içinde elli dört adet
kalın paye yapının üstünü örten tonazları taşımaktadır. Cami gün ışığını sadece deniz tarafındaki duvarında açılmış
pencerelerden alır. Üstünde, ahşap bir
Türk konağı mimarisinde olan ve 1985'te restore edilen Sahiller Sağlık Merkezi müdürlüğü binası bulunmaktadır.
308
mescid 1947 -1948'de tamamen yıktı­
rılmış, haziresinde kalan asırlık ağaçlar
ve mezarlar da 1952-1953 'te komşusu
olan hastahaneye otopark yapılmak üzere yok edilmiştir. Klasik üslüpta, üstü
kiremit örtülü küçük bir ibadet yeri
olan mescidden bugün hiçbir iz kalmamıştır. Etmekyemez (Emekyemez) Mescidi, Şişhane Yokuşu ile Okçumusa caddesi arasındaki yapı adalarından birinin
köşesinde bulunuyordu. 999'da ( 159091) Hüsameddin Efendi adında bir hayır sahibi tarafından vakfedilen mescid
1884'te yenilenmiştir. Uzun süre kadro
dışı bırakılarak depo gibi kullanılmıştır.
1948'de yalnız dört duvarı vardı. Yakın
tarihlerde ihya edilmiş olup bugün ibadete açık durumdadır. Fatih vaktiyesinde adı geçtiğine göre XV. yüzyılda Galata'da yapılan ilk vakıflardan olan Hacı
Ağvar Mescidi Türkçe vaktiyede (Fatih
Mehmet ll Vakfiyeleri, s. 186) Yekçeşm
Hacı Mescidi olarak geçer. Hadikatü'lcevdmi'de ise Hacı Ama Mescidi adıyla
kayıtlıdır.
Azapkapı
yakınında
olduğu
tahmin edilen bu mescid ortadan kalktığından kesin yeri belli değildir. Kürkçüler Mescidi Ali Ağa adında bir hayır
sahibi tarafından vakfedilmişti. Katalik
Ermeniler'in günümüzde ana caddenin
kenarında bulunan, 1834'te yapılmış kiliselerinin yakınında bir yerde olduğu
ileri sürülmüştür. Bir rivayete göre Kürekçiler Mescidi adını taşıyan mabedin
bu durumda Haliç kıyısında eski Kürekçiler caddesi dolaylarında olması gerekir. Fatih Sultan Mehmed döneminin ünMescidler. Şeyhülislam Zenbilli Ali Efenlü alimlerinden Molla Güranf, İstanbul'un
içinde başka vakıflar tesis ettiği gibi
di tarafından yaptırılan Alaca Mescid 'in
mimari bakımdan bir özelliği yoktur. . Galata'da eski bir kilise veya manastır
Azapkapı ' nın iç tarafında bulunan bu
kalıntısını Manastır Mescidi adıyla ibadethaneye çevirmiştir. Ancak bu yapı orküçük ibadet yeri XIX. yüzyılda yeniden
yapılmış olmalıdır. 1956-1960 yılların­
tadan kalktığından yeri bile belli değil­
daki istimlakte yıktırılmış ve yerinden
dir. Arap Camii yakınında olduğu sanıl­
maktadır. Okçu MOsa Mescidi, Karaköy'cadde geçirilmiştir. KananT Sultan Süleyman ' ın imamlarından Bektaş Efendi
den Şişhane Meydanı'na çıkan yokuşta
eski Voyvoda, şimdiki Bankalar caddesitarafından Karaköy'de Necatibey cadnin sağ tarafında bulunmaktadır. 1938desiyle Gümrük sokağı arasındaki yapı
adasının ucunda yaptırılan Bektaş Efen1940 yıllarında yapılan bir tamirde esas
di Mescidi kadro dışı bırakıldığından bir
mimarisi tozulduğu gibi çubuklu minasüre lokanta olarak kullanılmış ve 1956resinin gövdesi de sıvanarak görünümü
değiştirilmiştir. Mescid son yıllarda yeni
1957 yıllarında yıktırılmıştır. Yeri şimdi
bir tamir geçirerek büyütülmüştür. Kaboştur. Eski İngiliz Deniz Hastahanesi
raköy'den Tophane 'ye çıkan Necatibey
iken şimdi Beyoğlu Hastahanesi olan binanın yakınındaki Bereketzade Mescidi,
caddesinin sağında bulunan Sultan BaGalata Kulesi'nin ilk dizdarlarından Beyezid Mescidi, altındaki çeşmenin kitabesinden de anlaşıldığı gibi 1292 ( 1875)
reketzade Hacı Ali b. Hasan tarafından
yılında şimdiki şekliyle yenilenmiştir. Bu
vakfedilmiş ve kapısı üstündeki kitabeye göre 1241' de ( 1825-26) bir tamir görfevkanf mescidin yapıldığı dönemin mimüştü . Bir müddet kadro dışı bırakılan
mari özelliğini taşıyan bir unsuru yok-
GALATA
tur. Şehsuvar Bey Mescidi. Şişhane ' den
Kuledibi'ne uzanan Büyükhendek caddesinin sağında bulunmaktadır. Mescid. Fatih Sultan Mehmed döneminde
Şehsuvar Bey adında bir denizci tarafından vakfedilmiştir. XIX. yüzyılda mimari bakımdan arabesk üslüpta yenilendiği anlaşılan bu tarihi eser uzun süre
harabe halinde durduktan sonra 1954'te ihya edilmiştir. Azapkapı ile Şişhane
arasında bulunan Yolcuzade Mescidi Hacı Ömer Efendi adında bir hayır sahibi
tarafından vakfedilmiştir. 1940 ' lı yıllar­
da harap halde bulunuyordu. Daha sonra tamir edilerek ibadete açılmıştır. Hüseyin Kaptan Mescidi. Yüksekkaldırım'ın
sağında yapı adaları arasındadır. Bu küçük mescidin Ma kırzade ( ?) Hüseyin
Kaptan adında bir kişi tarafından yaptı­
rıldığı kabul edilir. Kabri haziresindedir.
Hacı Hüseyin b. Mustafa adında bir hayır sahibinin yaptırdığı ve Arap Camii
çevresinde olduğu sanılan Bozacısokağı
Mescidi'nin yeri belli değildir. Eski Yağ­
kapanı Mescidi Perşembepazarı içinde
Haliç kıyısında bulunmaktadır. Bu fevkani mescid Makbul (Maktul ) İbrahim
Paşa (ö. 942/ 1536) tarafından yaptırıl­
mıştır. Altında tonozlu dükkan gözleri
bulunan mescid. eski fotoğraflarında taş
ve tuğla dizileri halinde kagir olarak inşa edilmiş, ahşap minareli klasik üslüpta bir yapı olarak görülür. XX. yüzyılın
başlarında şimdiki biçimiyle yenilenmiş­
tir. Alihoca sokağının Lülecihendeği caddesine kavuştuğu köşede bulunan Hendek Mescidi. Hoca Ali adında bir kaptan
tarafından vakfedilmiştir. Mescidin haziresindeki altı mezardan en eskisi 1155
( 1742) tarihlidir. Karabaş Tekkesi M escidi Tophane meydanında Kılıç Ali Paşa
Galata'da
Ka r abaş
Tekkesi Mescidi
1956-1960 yıkım­
iyice meydana çıkmış olan mescid Karabaş Mustafa Ağa (ö 937 1 ı 530-3 ı) tarafından vakfedilmiştir. Mescid. meydan düzenienirken 1960'lı yıllarda yeniden yapılırcası­
na restorasyon görmüştür. Haziresinde
vakfın sahibinden başka Kılıç Ali Paşa
Camii'nin yazılarının hattatı olan Demircikulu Yüsuf Efendi'nin de kabri vardır.
Beyoğlu'ndan Tophane'ye inen Humbaracı Yokuşu kenarında bulunan Karanlık Mescid. Hacı Mimi Çelebi tarafından
XVI. yüzyılda yaptırılmıştır. Son yıllarda
esas mimarisine bütünüyle aykırı bir biçimde kubbeli ve betonarme halinde yeniden yapılarak tarihi hüviyeti yok edilmiştir. Bugün ibadete açıktır. Meyyit iskelesi Mescidi. bir namazgahın yerinde
Cebeci Müsa Çelebi tarafından yaptırıl­
mıştır. Galata sırtlarında uzanan Küçük
Mezaristan·a karşıdan kayıkla getirilen
cenazelerin karaya çıkarıldığı iskelenin
yakınında bulunuyordu . Azapkapı civarında Tersane arazisi içinde olduğu tahmin edilen mescidin bugün izi kalmamıştır. Nişancı Mehmed Paşa Mescidi.
eski Perşembepazarı arazisinde buradaki yıkımlardan sonra çok harap halde
ortaya çıkan Yahya Ağa Meydan Çeş­
mesi'nin yanında bulunuyordu. Fatih'te
büyük camisi olan ve Boyalı lakabı ile tanınan Nişancı Mehmed Paşa (ö. 1004 /
ı 595) tarafından vakfedilen mescidin
hiçbir izi kalmamıştır. Eski Perşembe­
pazarı'nda Sadrazam Kemankeş Mustafa Paşa tarafından yaptırılan Yelkenci
Hanı ' nın üst katında bir de mescid bulunuyordu. Son istimlaklerde yıkılan hanla birlikte mescid de yok olmuştur. Hacı
Mustafa Ağa adında bir tüccarın vakfettiği Palamut Mescidi'nin yeri belli değil­
dir. Şahkulu Mescidi, Yüksekkaldırım ' ın
üst kesiminde Tünel meydanının az aşa­
ğısında bulunmaktadır. Avlusundaki Şah­
kulu 'nun kabrinde 1184 ( 1770-71) tarihi vardır. Mescidin kapısı üstündeki 1292
( 1875) tarihi de yapının büyük Beyoğlu
yangınından sonra bugünkü şekliyle yeniden yapıldığını gösterir. Mimari bakımdan bir özelliği olmayan bu küçük
yapı etrafını saran binaların arasında
sıkışıp kalmıştır. Yüksekkaldırım'da Galata Kulesi 'nin karşısındaki dörtyol ağ­
zında bulunan Yazıcı Mescidi Mehmed
Efendi (ö 990 / 1582) tarafından yaptı­
rılmıştır. Uzun yıllar dört duvar halinde
kalıp odun deposu olarak kullanıldıktan
sonra 1950'li yı llarda ihya edilerek tekrar ibadete açılmıştır. Sakıflı küçük bir
Camii
karşısındadır.
larında etrafı açıldığından
bina olmakla beraber yan sokaktaki cephesi taş ve tuğla örgüsü bakımından
Türk sanatının k lasik dönemine işaret
ediyordu. Ancak son yıllarda yapılan mimari müdahaleler yüzünden. esas binada ve minare gövdesinde orijinal örgüler kaybolmuştur.
Tekkeler. Tarih içinde Galata'da yalnız
bir tekkenin varlığı bilinir. Bu da bölgenin en yüksek kısmında. ewelce kırlık
ve bahçelik olan yerde kurulan Mevlevi
Asitanesi'dir ki Kule Kapısı veya Galata
Mevlevihanesi olarak da anılır. ll. Bayezid döneminde kurulan mevlevihane bazı kısımlarını kaybetmekle beraber günümüzde belli başlı binaları ile durmaktadır (bk. GAlATA MEVLEVIHANESİ) Azapkapı dışında Şişhane Meydanı'nın batı­
sında. Kasımpaşa ve tersaneye hakim
yüksek bir yerde ewelce bir tekke bulunduğu. buradaki Bedreddintekkesi sokağı adının bugün hiçbir izi kalmayan bu
tekkenin hatırası olduğu tahmin edilmektedir. Burada hala birkaç mezar vardır. Tophane'de Karabaş Tekkesi Mescidi'nin aslında aynı addaki bir tekkeye ait
olduğu anlaşılırsa da bu tekkeden de
hiçbir iz kalmamıştır.
Medreseler. Tophane'de Kılıç Ali Paşa
Camii etrafında 988'de (1580-81) inşa
edilen külliyenin parçası olan Kılıç Ali Paşa Medresesi. yanındaki cami ve hamamla birlikte Mimar Sinan ' ın eseri olmalı­
dır. Ancak Sinan'ın eserlerinin listelerini veren tezkirelerde adı geçmez. Belki
medrese onun tarafından tasarlanmış.
1588'de ölümünden sonra yapılıp tamamlanmıştır. Kare planlı . ortasında revaklı avlusu olan kubbeli odalarla bir
dershane- mescidden meydana gelen bir
yapıdır. Avlu etrafındaki on sekiz odadan bir tanesi giriş bölümü olduğundan
hücre sayısı on yedidir. Medrese. tuğla
hatıllı taş örgülü karma_teknikte inşa
edilmiştir. Günümüzde Çocuk Esirgeme
Kurumu'nun sağlık merkezi olarak kullanılmaktadır. Yenicami (Vali·cte Camii ) Medresesi Yenicami 'nin, şimdi yerinde Hır­
davatçılar Çarşısı bulunan doğu tarafın­
da bulunmaktadır. Valide kahyası (sonra paşa) Mehmed Ağa tarafından 1117'de ( 1705 -1706) yanındaki caminin eki
olarak yapılmıştır. Bunun bitişiğinde de
günümüzde iş yeri olan Galata kadısı­
nın makamı bulunuyordu. Bina. aralarında tuğladan hatılları olan muntazam
kesme taştan duvar örgüsüyle itinalı bir
işçiliğe sahiptir.
Sıbyan Mektepleri. Azapkapı'da 1. Mahmud 'un annesi Sali ha Vali de Sultan ta-
309
\.JJ-\LAıJ-1
rafından ,
hanisi
olduğu
sebil ve meydan
bir sıbyan mektebi
yaptırılmıştır. Vakfiyesi 11 44 (1731-32)
tarihli ise de dershane odasının kapısı
üstündeki manzum kitabede 1146 (173334) tarihi bulunuyordu. Altında tonozlu
dükkaniarın yer aldığı. muntazam taş
ve tuğla dizileri halinde güzel bir duvar
örgüsüne sahip olan Saliha Sultan Mektebi, 19S7'de İstanbul Belediyesi'nin emri ve Beyoğlu Şube Müdürlüğü ' nün kararıyla ilgili yerlere sorulmadan birkaç
gün içinde yıktırılmıştır. Bu mektebin
yerinde bugün Atatürk Köprüsü'nü Perşembepazarı caddesine bağlayan varyant bulunmaktadır. Refüsülküttab İs­
mail Efendi Mektebi Karaköy'de Gümrük sokağında , Kemankeş Mustafa Paşa Camii'nin bitişiğindedir. Bu fevkanl
sıbyan mektebi altındaki çeşme ile birlikte 114S'te (1732- 33) yaptırılmıştır.
Klasik dönem Türk mimarisinin taş ve
tuğladan zarif bir eseri olan bu küçük
yapı, 1940'1ı yıllarda bir süre Türkiye Turing ve Otomobil Kur umu'nun arşivi ve
deposu olarak kullanıldıktan sonra çeşitli derneklerin faaliyetlerine tahsis edilmiştir. Kılıç Ali Paşa Camii'nin önünden
yukarıya çıkan Lüleciler caddesi kenarında bulunan Topçubaşı Mehmed Ağa
Mektebi ahşap küçük bir binadan ibaretti. Yanındaki hazlrede XVIII. yüzyıla
ait mezarlar bulunan mektep 1956-1960
yıkımları sırasında ortadan kalkmıştır.
Adile Sultan Mektebi Perşembepazarı
semtinde, Yemeniciler caddesiyle Sı rma­
lı sokağının birleştikleri köşede bulunuyordu. Bu sıbyan mektebinin banisi, yakındaki Arap Camii'ne de bir sarnıç ve
şadırvan yaptıran ll. Mahmud 'un kızı
Adile Sultan'dır. 1950'1i yı llarda sağlam
durumda görülen bu kagir bina sonraçeşmesinin yanında
ları yıktırılmıştı r.
Kütüphaneler. Galata Mevlevlhanesi'nin esas girişi yanında 1234'te (1819)
Halet Efendi kendi adıyla anılan kütüphaneyi yaptırmıştır. Vakfiyesi Rebfülahir 1235 ( 1820) tarihlidir. Altındaki sebille birlikte güzel bir taş işçiliğine sahip olan bu fevkimı empire üslüplu küçük yapı uzun yıllar polis karakolu olarak hizmet etmiştir. Günümüzde Divan
Edebiyatı Müzesi tarafından kullanılmak­
tadır. Halet Efendi Kütüphanesi'ndeki
eserler Süleymaniye Kütüphanesi'ne taşınmıştır. Debbağzade İbrahim Efendi
Kütüphanesi Kılıç Ali Paşa Medresesi'nde 1216'da (1801) kurulmuş ve 1914'te kitapları Süleymaniye Kütüphanesi·ne nakledilmiştir.
310
Bedesten ve Hanlar. Osmanlı dönemi
Türk şehirlerinde önemli bir ticaret merkezi olan bedestenlerden biri de Galata'da inşa edilmişti. Bunun Fatih Sultan
Mehmed evkafından olduğu söylenmektedir. Ewelce dış cephelerine bitişik tonozlu dükkanlar bulunan Galata Bedesteni kare planlı olup ortada dört paye
ile ayrılmış dokuz bölümün üstlerini eşit
dokuz kubbe örter. Uzun yıllar kapalı
duran bedesten, 1966' da içindeki orijinal ahşap taksimat sökülüp atılarak bir
iş merkezine dönüştürülmüştür (bk. BEDESTEN) .
Ahmed Refik Altınay tarafından ya29 Zilhicce 993 (22 Ara lık 1585)
tarihli bir belgede (Onaltıncı Asırda İs·
tanbul Hayatı, s. 133-134, nr. 55), Galata'nın Lonca mahallesinde Ayasofya evkafından "yirmi adet kubbeli katiri azım
bir bina" bulunduğu ve bunun bezzazistan yapılmasının istendiği bildirilir. Hassa Mimarı Cafer ve kalabalık bir müslüman cemaatiyle yapılan keşifte bina.
"tGien yirmi ve arzen yirmi beş zira olup
demir kirişlerle on altı mermer direk üstünde yirmi adet kubbe ki içerisinde elli beş dolap olmağa kabil, hali üzre bezzazistan olmağa mütehammil üç yerden kapı yerleri hazır olup hemen kapı­
lara muhtaç, kadimden bezzazistan imiş "
cümleleriyle tanıtılmaktadır. Bu iradenin sonunda buranın derhal bedesten
yapılması emredilmiştir. Bugün mevcut
bedesten gerçekten, ewelce İskelekapı­
sı denilen Yağkapanıkapısı'nın iç tarafında bulunan Lonca mahallesindedir.
Ancak günümüzde burada Fatih devri
yapısı olduğu kabul edilen dokuz kubbeli ve bütünüyle Türk inşaatı olan bir
bina vardır. Eskiden yirmi kubbeli iken
daha sonra küçültüldüğüne de ihtimal
verilemez. Ekrem Hakkı Ayverdi de Galata Bedesteni'nin tarihçesi hususunda
tereddüte düşmüştür (Os manlı Mi'marfsi IV, s. 576-579) . Şimdiki halde söylenebilecek tek şey, bedestenin Fatih devrine ait olmayıp eski bir yapının yerinde
yirmi kubbeli değil sadece dokuz kubbeli olarak yapıldığıdır.
Kurşunlu Han da denilen Rüstem Paşa Kervansarayı , Kananı Sultan Süleyman'ın sadrazaını Rüstem Paşa ' nın evkafından olup Mimar Sinan tarafından
1544-1 SSO yılları arasında inşa edilmiş­
tir. Tarihte adı ilk defa 1296'da geçen
ve Cenevizliler'in dini reisierinin makamı olan San Michele Kilisesi'nin yıktınl­
masından sonra arsası üzerinde yapıldı­
ğı tahmin edilir. Kervansaray bedeste-
yımlanan
nin
doğu tarafında,
kapanı
ve
Haliç'e
açılan Yağ­
Balıkpazarı kapılarının
iç taiçinde bulunmaktadır.
Büyük dikdörtgen biçiminde, ortası açık
aviulu klasik üslupta bir yapıdır. Yelkenci Ha nı surların dışında, Yağkapanı- İb­
rahim Paşa Mescidi'nin batısında bulunmaktadır. İçindeki mescid Kemankeş
Mustafa Paşa tarafından vakfedildiğine
göre hanın da bu sadrazarnın evkafın­
dan olmasına ihtimal verilir. Son istimlaklerde yıkılan yapının 199S'te yapılan
araştırmada hiçbir izine rastlanmamış­
tır. Azapkapı Camii'nin güneydoğusun­
daki yapı adası binaları 1985- 1986 yıl­
larında istimlak edilerek yıkılırken burada kubbeli eski bir han meydana çık­
mıştı. Her tarafı son devir yapıları ile sarılı olduğundan varlığı bilinmeyen ve mimarisine göre XVI-XVII. yüzyıllara ait olduğu sanılan bu tarihi eser incelenmesine hiç vakit bırakllmadan Beyoğlu Fen
rafında surların
İşleri Müdürlüğü tarafından yıktırılmış­
tır. Galata'nın
bilhassa Haliç'e yakın kesiminde XVII-XVIII. yüzyılların Osmanlı
mimarisi özellikleri gösteren başka hanlar da görülmektedir.
Hamamlar. Kılıç Ali Paşa Hamamı, Mimar Sinan tarafından 988 ( 1580) yılın­
da yapılan caminin yanındadır. Hamam
hakkındaki bir belge (Orientalisches Se·
minar ·Deutsche Übersetzungen türkiseher
Urkunden, N , nr. 54, 55) 23 Muharrem
991 (16 Şubat 1583) tarihli olduğuna göre külliyenin inşası bu tarihe kadar uzanır. Duvarları taş ve tuğla örülü olan bina tek hamam olarak tasarlanmıştır. Büyük soyunma yeri (camekan) 14,10 m.
çapında bir kubbe ile örtülüdür. Hamam
mimarisinde değişik bir sistem uygulanarak ılıkhk bölümleri hemen camekanı takip etmeyip iki yanlarda küçük mekanlar halindedir. Sıcaklık bölümü ise
genellikle kaplıca mimarisinde görülen,
altıgen bir merkezi göbek taşı mekanı­
na kemerlerle açılan tiptedir. Necatibey
caddesinin girişinde sol tarafta bulunan Karaköy Hamarriı, karşısındaki Bektaş Efendi Mescidi'nin evkafından olduğuna göre onunla aynı dönemde KanOni Sultan Süleyman zamanında yapılmış
olmalıdır. Eski bir fotoğrafta . görülen
heybetli kubbesinden oldukça büyük bir
yapı olduğu anlaşılan bu hamam XX.
yüzyılın başlarında yıktırılmış, yerine baş­
ta Karaköy Palas olmak üzere iş hanı inşa edilmiştir. İstanbul'un eski ve büyük
hamamlarından olduğu anlaşılan bu binanın tam bir planı ile rölövesi de bulunmamaktadır. Buğuluca Hamamı , Azap-
GALATA
kıb le tarafında Mimar Sinan ' ın yaptürbe denize yakın bir yerde bulunmaktadır. Türbe. dış duvarları ile sekizgen biçiminde kesme taş bir yapıdı r. Üstünü iç içe çifte kubbe örter. Giriş derince bir nişin içindedir. içeride girişin
karşısında iki sütun. giriş nişinin köşele­
rindeki payelerle kubbeyi taşıyan kemerIere destek olmuştur. Böylece Sinan'ın
son eserlerinden olan türbede başka
benzerine rastlanmayan değişik bir uygulama ile karşılaşılır (bk. KILIÇ ALİ PA-
nin
tığı
Galata'da
Mevvitzade
Türbesi
ŞA
iç tarafında Alaca Mescid'in yanında idi. Şeyhülislam Zenbilli
Ali Efendi'nin evkafından olması muhtemel bulunan hamam işler durumda
iken belediye tarafından 1960'ta ortadan kaldırılmış, yerine 1980'de yapılan
iş hanı da 1986'da yıktırılmı ştır. Azapkapı'da Tersane caddesinin başında bulunan Yeşildirek Hamarnı Fatih vaktiyelerindeki Direkiice Hamam ile aynı yapı
ise XV. yüzyılın ikinci yarısına ait demektir. Evliya Çelebi'nin bildirdiği (Seyahat·
name, 1, 433) Mehmed Paşa Hamarnı da
burası olabilir. Ancak bu zatın hangi
Mehmed Paşa olduğu belli değildir. Dikkate değer bir dış mimarisi olmayan Yeşildirek Hamarnı günümüzde faaldir. Yeni Hamam, Tersane caddesinden Arap
Camii kemerine ulaşan sokağın kenarında bulunuyordu . Hamarnı kimin yaptırdığı tesbit edilememiştir. Schneider,
bunun Fatih vaktiyesinde geçen "cami
mahallesindeki hamam" olduğunu tahmin eder. Yakın tarihlerde hamam yıkı­
larak yerine bir iş hanı yapılmıştır. Galata surlarının en doğu kesiminde Tophane'ye açılan kapısının iç tarafında bulunan Kapıiçi Hamarnı Fatih vaktiyelerine göre Fatih evkafındandı. Faal durumda iken yıktınlarak yerine bir banka şu­
besi ve iş hanı yapılmak istenmiş, uzun
süren direnişierin ardından yakın yıllar­
da bütünüyle yıktırılmıştır. Mimari bakımdan ova! biçimli kubbeleriyle dikkati
çekiyordu. Karabaş Mescidi'nin kuzeydoğusunda az yukarıda bulunan Yamalı Hamam 1958'de yıktırılmıştır. Yanın­
da, en eskisi 899 ( 1493 -94) tarihini gösteren mezar taşları olan küçük bir hazire bulunduğuna göre çok eski bir yapı
idi. Araştırmalarda bir izine rastlanamamıştır. Perşembepazarı Hamamı . Arap
Camii ile Yenicami arasındaki Galatamahkemesi sokağı kenarında bulunuyordu. Günümüzde hiçbir izi yoktur.
kapı'da surların
Türbeler. Kaptanıderya Kılıç Ali Paşa
için külliyesinin bir parçası olarak cami -
KÜLLiYESil Şişhane ;Yokuşu başında
bulunan Meyyitzade Türbesi, Saliha Hatun veya Lahusa Kadın Türbesi olarak
da tanınır. Evliya Çelebi burada yatan
kişi hakkında bir efsane nakleder (Se·
yahatname, 1, 424) ve türbenin XVII. yüzyılın başlarında 1. Ahmed zamanında yapıldığını bildirir. Ancak bugün duran türbenin. Evliya Çelebi tarafından efsanesi
anlatılanla aynı olup olmadığı kesin olarak belli değildir. Türbenin batı cephesindeki penceresi üstünde "Merhum Katib Mehmed Çelebi" ibaresi ve 941 (1534 35) tarihi görülür. içerideki mezar taşı
Hüma b int Hawa'ya ait olup 943 ( 153637) tarihini taşır. Güney cephesindeki
pencere üstünde mevcut kitabede ise
Saliha Ha tu n adı ve 1097 ( 1685 -86) tarihi okunur. Ewelce Küçük Mezaristan
denilen kabristanın içinde bulunan türbe, 1940'1ı yıllarda buranın park olarak
düzenlenmesi sırasında Evliya Çelebi·ye ait olduğu sanılarak yıkılmada n bıra­
kılm ı ş ve ufak bir de tamir görmüştür.
Muntazam işlenmiş taş ve tuğla dizileri
halindeki kare biçimli binanın üstünü
küçük bir kubbe örter.
Koyun Baba Türbesi Rüstem Paşa Kerbulunmaktadır. Mimar Sinan kervansarayı in şa
ederken bu türbeyi dikkate a lmı ştır. içindeki bir kitabe, Koyun Dede Sultan denilen velinin Galata zindanında gömülü
vansarayı'nın batı köşesinde
olduğunu. Zindanağası
Harputlu Seyyid
Mustafa Ağa'nın 1187 ( 1773) yılında bu
kabri imar ettiğini bildirir. Türbenin hemen yanındaki burç zindan olarak kul lanılmaktaydı. Surların dışında Haliç kı­
y ısınd a bulunan Yünus Dede Türbesi'nin ne zaman yapıldığı ve içindeki velinin kişiliği bilinmemektedir. Schneider'e
göre türbe ll. Mahmud dönemine aittir.
Arap Baba Türbesi. Arap Camii'nin avlu
tarafında bir rüya ile keşfedildiği söylenen. tarihi esası tesbit edilememiş bir
türbed ir.
Mezarlık ve Hazireler. Taksim'den Ayaspaşa'dan geçerek Fındıklı'ya inen Büyük
Mezaristan'a karşılık. Galata sınırları içinde Kasımpaşa sırtlarında Şişhane- Tepebaşı'na yayılan hatta Kuledibi'nden Tophane'ye inen müslüman mezarlığı Küçük Mezaristan olarak adlandırılmıştı.
istanbul'dan kayı kla getirilen cenazeler
Meyyit iskelesi'ne çıkarılarak Haliç'e bakan bu yamaca defnedilirdi. Kasımpaşa
ve Tersane'ye yakınlığı dolayısıyla pek
çok denizcinin kabri burada idi. Mezarlığın alt kenan havuzlara. üst ucu Şişha­
ne'den Galata Kulesi'ne. kuzeyde ise eski Tepebaşı bahçesine kadar uzanıyor­
du. Bu mezarlık. önce XIX. yüzyıl içlerinde parça parça tahribe uğramış ve Cemal Paşa 1. Dünya Savaşı başlarında Bahriye nazırı olduğunda mezarlığı taşları.
ağaçları ile ortadan kaldırmıştır. Yakın
yıllara kadar Büyükhendek sokağının Şiş­
hane tarafındaki girişinde, Türk Hava
Yolları binasının yanında buradan kaldırılan bazı mezar taşları dururdu. Kuledibi'nde Yüksekkaldırım 'ın kenarında
kalan son taşlar da 1936'da sökülerek
buradaki set duvarının üstünün düzlenmesinde ve buranın çay bahçesi yapılan
kısmına zemin olmakta ku ll anılmıştır.
Bu durum. çok eskiden Küçük Mezaristan'ın Kuledibi'nden hendek boyunca kı­
yıya kadar indi ğin i gösterir. Küçük Me-
Ga lata
Mezarlığı'nın
eski bir
fotoğraf ı
(Semavi Eyice
foto~raf arşivi)
3~~
zaristan'da, Meyyitzade Türbesi civarın­
da Evliya Çelebi'nin babası ve dedesinin
gömülü olduğu aile sofası bulunuyordu.
Bu mezarlığın bir ucu Galata Mevlevlhanesi girişine kadar dayanıyordu. Karaköy'ü Beyoğlu'na bağlayan Tünel 1876'da açılırken yukarı ucun önüne isabet
eden mezarların kaldırılması bir mesele
olmuştu.
Galata'daki birkaç vakıf binanın yanhazireler de vardır. Bunların en
önemlilerinden biri Kılıç Ali Paşa Camii'ne komşu olandır. Burada matematikçi
Hasan Fuad Paşa ile denizci Ateş Mehmed Paşa yatmaktadır. Ayrıca Fındıklı
sırtlarındaki Defterdar Camii ile Beyoğ­
lu'nda Ağa Camii hazlrelerinden 1934 yıl­
larında bazı mezarlar buraya taşınmış­
tır. Galata Mevlevlhanesi'nin etrafında
da geniş bir hazlre vardı. Burada, birçok
Mevlevl ileri gelenlerinden başka Şeyh
Galib'in mezarı bulunmaktadır. Fransız
soylularından Comte de Bonnevaı. Humbaracı Ahmed Paşa adıyla müslüman olduktan sonra İstanbul ' da öldüğünde buraya defnedilmiştir. İlk matbaayı kuran
İbrahim Müteferrika'nın 1745 tarihli mezar taşı da ilk yeri olan Hasköy Mezarlı­
ğı 'ndan buraya getirilmiştir. Konya 'ya
sürüldükten sonra 1823'te orada idam
edilen Halet Efendi'nin kesik başı önce
buraya gömülmüşken daha sonra çıka­
rılarak Yahya Efendi Dergahı ' na götürülmüş, on sekiz yıl sonra yeni bir irade
ile tekrar mevlevlhane haziresine getirilmiştir. Buradaki geniş hazlrenin taş­
larının bir kısmı, yakın tarihlere kadar
Beyoğlu Nikah Dairesi olarak kullanılan
şimdiki Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi yapılırken sökülmüştür . Tophane'deki Karabaş Mescidi 'nin haziresinde
de birçok mezar vardır.
Sebilhaneler. Azapkapı Çeşmesi ve Sebili, Galata tarafının iskelelerinden olan
larında
Ga lata' da Meh med
312
P aşa
Sebili
Azapkapı Meydanı'nda
1145 (1732-33)
1. Mahmud tarafından annesi Saliha Valide Sultan adına yaptırılmıştır . Ortada sebil, iki yanlarında çeşmeleri bulunan bu Türk barok sanatının en güzel
eserlerinden olan mermer anıtın uzun
manzum kitabeleri şair Seyyid Vehbl'nindir. 191 O'lu yıllarda tamir edilmek üzere bazı kısımları söküldükten sonra uzun
yıllar harabe halinde kalmış ve 1954'te eski şekline uygun olarak ihya edilmiştir (bk. AZAPKAPI ÇEŞMESİ ve SEBİLİ).
Galata Mevlevlhanesi avlu girişi yanında
bulunan sebil Halet Efendi tarafından
1234 'te ( 1819) yaptırılmıştır. O yıllarda
Osmanlı- Türk mimarisinde hakim olan
empire üsiObundadır. Şebekeleri sökülüp uzun süre karakol olarak kullanılmış­
tır. Mehmed Paşa ( 7) Se b ili Azapkapı'­
nın iç tarafında, Yeşildirek Hamarnı ' nın
karşısında köşe başındadır. Üzerindeki
kitabe 1263 ( 1846-47) tarihlidir. Yapı
bakımından XIX. yüzyılın Tanzimat üsIObundadır. Vakıflar tarafından tamir
ettirildikten sonra dükkan olarak kiraya verilmiş, kiracısı dökme demir şebe­
kesini çıkardığından orijinal görünüşü
kaybolmuştur. Kılıç Ali Paşa Külliyesi'nin avlu duvarı köşesindeki sebilin aslın­
da, eski gravürlerde karşıda Boğazke­
sen caddesi başında görülen yapı olduğu sanılmaktadır. Cadde Sultan Abdülaziz döneminde genişletildiğinde bu su
yapısı esas yerinden buraya taşınmış olmalıdır. Klasik Türk üsiObuna aykırı bir
desende olan şebekeleri de bu sebilin
geç bir tarihte bazı değişikliklere uğra­
dığına işaret eder. Bunun 1.636'da yapı­
lan Bıyıklı Mustafa Paşa Çeşmesi ile birlikte inşa edilmiş olması muhtemeldir.
yılında
Çeşmeler. Tophane Çeşmesi de denilen
Sultan Mahmud Çeşmesi, 1. Mahmud 'un
Galata ve Beyoğlu tarafında yeni kurduğu su şebekesinin muhteşem bir tesisi olarak 1145'te ( 1732-33) inşa edilmiştir. Mermer cepheleri kabartma nakışlarla bezenmiş olan bu iskele meydanı çeşmesinin ewelce üstünde geniş
saçaklı bir çatı vardı. Ancak XIX. yüzyıl
içinde bu çatı yok olmuş ve üstü düz bir
teras haline getirilmişken 1957-1958 ·de eski gravürlerine göre ihya edilmiş­
tir. Bereketzade Çeşmesi, Fatih Sultan
Mehmed döneminde inşa edilmiş olup
Bereketzade Mescidi yakınında Galatakulesi sokağında bulunan bu duvar çeş­
mesidir. 114S'te (1732 -33) Beyoğlu su
şebekesi yeniden düzenienirken Defterdar Mehmed Efendi tarafından XVIII. yüzyıla hakim olan çok zengin süslü bir üs-
Galata 'da Yahya
Ağa Çeşm es i
IOpta yeniden yapılmıştır. 1260'ta (1844)
hazinedar Azm-i Cemal'in ve 191 O' da İs­
tanbul Muhibleri Cemiyeti'nin tamir ettirdiği bu çok zarif çeşme , 1957'de esas
yerinden şimdi bulunduğu Galata Kulesi
dibindeki sur duvarına taşınmıştır (bk.
BEREKETZADE ÇEŞMESİ ). Yelkenci Ham'nın batısında, sur dışında Haliç kıyısında
bulunan Yahya Ağa Çeşmesi bir meydan
çeşmesi olup 1732'de yaptırılmıştır. Çevresi istimlak edilerek yıkıldıktan sonra
bütünüyle ortaya çıkmışsa da zemini
kaymakta olduğundan tehlikeli durumda öne eğilmiştir. İki cephesi kesme küfeki taşından yapılmıştır. Relsülküttab
İsmail Efendi Çeşmesi, Karaköy'de Kemankeş Mustafa Paşa Camii bitişiğİn­
deki sıbyan mektebinin altındadır. 1145'te ( 1732-33) yaptırılan çeşme basit olmakla beraber zarif görünümlüdür ve
henüz klasik gelenekleri sürdüren biçimiyle dikkati çeker. Yanıkkapı ile Abdüsselam sokağı köşesinde bulunan Sokullu Mehmed Paşa Çeşmesi , manzum
kitabesine göre Sokullu Mehmed Paşa
tarafından 976 ( 1568 -69) yılında yaptı­
rılmıştır. Galata ' nın en eski çeşmesi durumunda olan yapı, sade mimarili klasik
tipte bir eserdir. 199S'te bakımsız durumda idi ve üstüne inşaat yapılmıştı.
GülnOş Emetullah Valide Sultan Çeşme­
si, Perşembepazarı'ndaki Yenicami ile
birlikte 1109 ( 1697) tarihinde yapılmış­
tır. Avlu duvarına bitişik klasik tipte kesme taştandır. Matbah emini Hasan Ağa
adına yaptırılan çeşmelerden biri Kuledibi'nde, Yüksekkaldırım ile Lülecihendeği caddesi köşesinde bulunan iki yüzlü çeşmedir. 10S9'da (1649) inşa edilen
çeşmenin üzerinde şair Cevrl'nin manzum tarih kitabesi vardır. İkinci çeşme.
önceki ile aynı tarihte ve Galata Mevlevlhanesi avlusu içinde yapılmıştır. Kesme taştan klasik tipteki çeşmenin uzun
manzum kitabesi şair Nisarl'ye aittir.
GALATA KULESi
son yıllarda sökülerek yok edilLaleli Çeşme. Büyükhendek caddesinden Bankalar'a inen yokuşun kenarında köşe başında bulunmaktadır. Türk
çeşme mimarisinde başka benzeri olmayan ve italyan mimar R. D'Aranco tarafın­
dan istanbul'da uygulanan "art nouveau"
üslübunun bir örneği olan bu tarihsiz
çeşmenin ll. Abdülhamid'in son yılları
içinde yapıldığı tahmin edilmektedir.
bu
çeşme
miştir.
Gala ta' n ın
eski evlerini
gösteren
bir resim
(Semavi Eyice
fotograf a rşlvl)
XIX.
yüzyılda
Sultan Abdülmecid taratamir ettirilmiş ve kemerinin üstüne 1268 ( 1851 -52) tarihli Ahmed Sadık Zfver Paşa'nın manzum kitabesi konulmuştur. Valide Sultan Çeşmesi, Etmekyemez Mescidi yakınında olup 111 o·da ( 1698 -99) yaptırılmış klasik üslüpta
küfeki taşından bir çeşmedir. Sultan lll.
Ahmed Çeşmesi , Yenicami'nin dışındaki
medrese karşısındadır. 1118'de ( 1706)
lll. Ahmed tarafından yaptırılmış olup
tarihsiz ikinci mensur bir kitabeden öğ­
renildiğine göre lll. Selim'in annesiyle
IV. Mustafa'nın cariyesi Ülfet Hatun ad ı­
na tamir ettirilmiştir. Lülecihendeği caddesiyle Alihoca sokağının birleştiği köşe­
başında yer alan Mihrişah Kadın Çeşme­
si aynı adlı mescidin yanındadır. 114S 'te ( 1732-33) yapılmış olup manzum kitabesi Seyyid Vehbi'ye aittir. Verdinaz
Kadın Çeşmesi, 1. Mahmud'un beşinci kadınının vakfı olup Yağkapanı (ibrahim Paşa) Mescidi'nin yakınındadır. Galata ' nın
birçok çeşmesi gibi bu da Beyoğlu- Taksim su şebekesinin k urulması ile 1732'de yapılan su tesislerindendir. Klasik üslüpta bir mimariye sahip olan çeşmenin
manzum kitabesi Seyyid Vehbi'ye aittir.
Günümüzde toprağa gömülmüş durumdad ı r. Hacı Mehmed Ağa Çeşmesi Şiş ­
hane Yokuşu'nun yukarı kısmında, yeni
yapılan ve Taksim yönünde giden caddenin kenarındadır. Bugün çukurda kaldı­
ğından görünmez durumda olan bu eser
114S'te (1732-33) yapılmış, büyük hazneli mermer kaplı bir çeşmedir. i. Hilmi
Tanış ı k, el- Hac Mehmed Ağa'nın 11 SS 'te ( 1742) ölen mimarbaşı Kayserili Mehmed Ağa olmasına ihtimal verirse de kitabede "el-Hac Mehmed ruhiyçün elFatiha " denildiğine göre bu görüşe katılmak mümkün değildir. içi istiridye kabuğu biçiminde işlenmiş kemeri ve mukarnas lı saçağı ile, aynı tarihe ait Kadiri
Tekkesi kapısı yanındaki Saliha Sultan
ve Taksim Meydanı'ndaki Sultan Mahfından
çeşmeleri nin bir benzeridir. KaraTekkesi Mescidi yakınındaki Hacı
Ahmed Ağa Çeşmesi 114S'te ( 1732 -33)
yapılan çeşmelerdendir. Gümrük ve Tersane emini Ahmed Ağa tarafından inşa
ettirilmiş olup klasik mimari geleneği­
ne uygun özelliklere sahiptir. Galata Kulesi dibinde Lülecihendeği caddesinde
1188'de (1774) yapılmış olan Topçubaşı
Mehmed Ağa Çeşmesi'nin bir evin duvarında yalnız kitabesi kalmıştır. Haznedar Bilal Ağa Çeşmesi, Lülecihendeği
caddesinin Tophane tarafındaki ucunda
Humbaracı Yokuş u başında 1211 ( 179697) tarihinde Bilal Ağa için yaptırılmış­
tır. Mermer kaplı olan cephesi bütünüyle barok ve empire üslüplarının bir karı­
şımı olarak işlenmiştir. Kitabesinin yanında ayyıldız kabartmasının varlığı dikkati çeker. Tünel Meydanı ' nın Marmara
tarafında eski Viktoria, sonra Boton, daha sonra Doğan Apartmanı adlarıyla anı­
lan binanın duvarı içinde kalan Topçubaşı Abdülmü'min Ağa Çeşmesi 1211
( 1796-97) tarihli m ermer bir çeşmedir.
Sultan Mahmud Çeşmesi Perşembepa­
zarı Hamarnı'nın yakınındadır. Bu mermer çeşmenin iki satırlık kitabesi ll. Mahmud'un adını vermekle beraber üzerinde tarih yoktur. Mimarisi bakımından
yabancı üslüptadır. Necatibey caddesi
kenarındaki fevkani ll. Bayezid Mescidi'nin girişi yanında, 1292 ( 1875) tarihi
ve "Saraylı Şekerpare " hanım adına bir
çeşme kitabesi vardır. Esas mimari biçimi hakkında bilgi verecek hiçbir izi kalmayan bu çeşmenin , Sultan ibrahim'in
gözdesi olup daha sonra Mısır'ın güneyinde Habeş sınırındaki ibrim'e sürgün
edilen Şekerpare Hatun'la ilgisi olup olmadığı bilinmemektedir. Kuledibi 'nde
Yüksekkaldırım kenarında, ll. Abdülhamid'in Hamidiye suyu şebekesi için yaptırdığı mermer çeşmelerden biri vardı.
Üzerinde yalnız tuğra ve 1318 ( 1900) tarihi bulunan ve yakın zamana kadar akan
mud
baş
BİBLİYOGRAFYA:
Evliya Çelebi. Seyahatname, ı , 424, 426 vd.,
568; Ayvansarayi, Hadfkatü'l·cevami', ll , 30
vd. ; J. von Hammer, Constantinopolis und der
· Bosporus, Pesth 1822, ll, tür. yer.; Mehmed Raif,
Mir'at-ı İstanbul, istanb ul 1314; Celal Esad [Arseven ], Eski Galata ve B inaları, istanbul 1329 ;
a.e. (haz . Di lek YelkenciL istanbul 1989; Orien·
talisches Seminar-Deutsche Übersetzungen
türkischerUrlwnden, Kiel1920, IV, nr. 54, 55;
Ahmed Refik [Altın ay], Onalt ınc ı Asırda İstan·
bul Hayatı (1553·.1591), İ stanbu l 1935, s. 133134; izzet Kumbaracılar, İstanbul Sebilleri, İ s·
tanbul 1938, tür. yer.; Fatih Mehmet If Vak{iye·
leri (nşr . Vakı fl ar Umum M üdür l ü ğü], istanbul
1938, s. 186 ; A. M. Schneider- M. ls. Nomidis,
Galata, İ sta nbul 1944; Tanışık, istanbul Çeş ·
me leri, ll , tür. yer.; Sadi Nirven, İstanbul Suları,
İstanbul 1946; Na ci Yüngül, Taksim Suyu Te·
sisleri, İstanbul 1957; Ayverdi, Osmanlı Mi'ma·
rfsi IV, s. 576·579; W. Müller-Wiener, Bildlexikon zur Topographie lstanbuls, Tübingen 1977,
tür.yer. ; Erünsal, Türk Kütüphaneleri Tarihi If,
s. 121 , 126·128, 159, 160, 178, 268; Kazım Çeçen. Taksim ve Hamidiye Sulan, istanbul 1992 ;
M. Nermi Haskan. istanbul Hamam/arı, İstan·
bul 1995, tür. yer.; Sema vi Eyice, "Galata Hakkında İki Kitap ve Bu Münasebetle Bazı Notlar", TD, 1/ 1 (1949], s. 201·219; a.mlf., "İstan­
bul (Ga lata)", İA, V/ 2, s. 1214 / 144·157 ; A.
Turgut Kut, " İstanbul Sıbyan Mektepleriyl e
İlgili Bir Vesika", TUBA, ll (1978], s. 55-84; J.
Cramer. "Einige Handelsbauten des 18.- 19.
Jahrhunderts in Galata", lstanbuler Mittei·
lungen, XXXIV, İstanbul 1984, s. 417·440.
Iii
SEMAVİ EYİCE
GAlATA KÖPRÜSÜ
Haliç üzerinde
Karaköy ile Eminönü arasında
günümüze kadar çeşitli değişikliklerle
birkaç defa inşa edilen köprü
(bk. HALİÇ).
L
_j
GAlATA KULESi
İstanbul'da Galata'da
alt
L
üst
kısmı
Ceneviz,
kısmı Osmanlı yapısı
kule.
_j
Galata'ya XIV. yüzyıldan itibaren yasahip olarak burada bir koloni kuran italyan asıllı Cenevizliler, Bizans
Devleti'nin iyice zayıfladığı bu yüzyıl için-
vaş yavaş
3~
3
Download