1 İzel Sarı Sonradan Görme, Gözden Düşme “…ve para icat edildi. İnsanlık değişti.” İnsanoğlunun hikâyesi tam da bu sözle şekil aldı. Paranın icadından sonra hikâyemiz ikinci bölüme kavuştu. Kavuşmak kelimesi daha çok sevinci barındırır ancak paraya kavuşmak ne yazık ki insanların düş kırıklığına mal oldu. Hemen hemen her gün paraya olan düşkünlüğümüz arttı. Hemen hemen her saat ve her saniye… Kimi zaman bir metal kimi zaman bir kâğıt parçası olan bu cisim, esir aldı her bireyi. Hem de yaşına başına bakmaksızın... Küçük bir çocuğun çikolatayla tanışması için para gerekti. Bir öğrencinin eğitim alabilmesi için para gerekti. Bir hastanın iyileşmesi için para gerekti. Yaşamak için para gerekti. Hatta para kazanmak için bile para gerekti. Para, modern köleliğin başı oldu. İtaatkâr olan biz insanlar ise bu durumu kabullenmekten başka bir şey yapamaz olduk. Peki, para gerçekten her şeyi alabilir mi? Şüphesiz ki alır. “Para her şey değil” demeyi bir alışkanlık olarak dile getiren biz insanlar, bir paraya kavuşmaya görelim akıl almaz şekilde değişiyoruz. Alışkanlıkları bile satın almaya kalkıyoruz. Başkalarının alışkanlıklarını, başkalarının gülüşlerini, sözcüklerini ya da davranışları ne kadar tutuyorsa kıyıveriyoruz paraya. Bu eşsiz ve özgün özellikleri para karşılığı satmaksa bir para kazanma biçimi karşı taraf için. Alan memnun satan memnun oluyor anlayacağınız. Peki, paranın bedeni tam geliyor mu sahibine? “Seneye de giyerim” diyerek bir beden büyük alınabilen bir yatırım aracı olabilir para. Eğer ki yaşı küçük biriyseniz... Ancak, yaş kemale ermişse seneye giyeceğiniz elbiseyle bu seneninki arasında çok bir fark olmayacaktır. Bu yüzdendir ki, size çok büyük gelen bir ceketle dolaşmanız herkesin gözüne batacaktır. Ait olmadığınız bir hayatı yaşamakla aynı değil midir bu? 2 Kimi geç ulaşır paraya, kimi paranın içinde doğar, kimileri ise istediği para için bir ömür feda eder ama o para sadece kefen parasına yeter. Değineceğimiz konu ise parayla bir anda tanışanlar. Birden hayatı lüks bir kademeye giren, istediği zaman çocuğuna çikolata alan, eğitimi özelleştiren ve sağlığına bir çırpıda kavuşabilen insanlar. Bu tür insanlar alışılmadık bir hayat havuzuna çivileme atlamalarından dolayı diğer insanların kıskanç bakışlarına maruz kalırlar. “sonradan görme” kelime bütünlüğünün maskesi altında dedikodu malzemesi olurlar. Kendileri her ne kadar hoşnut olurlarsa olsunlar, paranın onlarda bir değil dört, beş beden büyük durduğu söylenir. Alışılmadık bir veya birkaç hayatla aşık atmaksa paranın cilvesi deyip geçmek zor oluyor bu insanlar için. Altta kalmak hiçbir insanoğluna bahşedilmiş bir özellik değil ne yazık ki. Onca yaşadığınız hayatı hiçe sayıp yeni bir hayatı yaşıyormuş gibi yapmak ne kadar doğru sizce? Bu çağdan bahsedecek olursak, golf size teneke kutuyla yapılan bir mahalle maçından daha fazla haz verebilecek mi gerçekten? Eskilerin şiire düşkünlüğü malumunuz, yeteneğe bağlı olarak gelen ilhamı ne kadar kovalayabilirsiniz etkili şiir okuyabilmek için? 3 Bu anlattıklarım Haldun Dormen ile birleşince gülüp geçiyorsunuz elbette. Yeni unvan sahibi olmuş fakir bir Fransız’ın şiirle ve hitapla ilgili yaşadığı karmaşa hiç yormadan güldürüyor sizi. Parasıyla tuttuğu hocalar ve parayla ıslah edilen uşaklardan oluşan bir evde, paranın her yerde kapıyı açtığı bir devirde, eski halini unutup yeni bir dünyaya karışmaya çalışıyor Haldun Dormen. İçinde ki istek ve lüks bir yaşam sürme arzusu yeterli olmuyor ne yazık ki. Her ne unvan takılırsa adınızın başına maalesef ki değiştirmiyor eski yaşamınızı. Zaten yeni alınan bir ad nasıl değiştirebilir sizi? En başından beri size ait değilse…