AB KONSEYĐ 17 HAZĐRAN’DA GERÇEKLEŞTĐRĐLDĐ Đspanyol El País gazetesi tarafından “tarihin en sıkıcı zirvesi” olarak betimlenen AB Konseyi Zirvesi 17 Haziran tarihinde gerçekleştirildi. Zirve’de ekonomik konular öne çıktı. Bütçe disiplini başta olmak üzere AB’de bankaların durumu, AB 2020 Stratejisi ve iklim değişikliği ile mücadelede AB hedefleri, Estonya’nın Avro alanına katılımına onay verilmesi, Đzlanda ile üyelik müzakerelerinin başlatılması kararı ve Đran’a yönelik yaptırımlar Zirve’de ele alınan konular arasında yer aldı. Hatırlanacağı gibi, 2008 yılında baş gösteren küresel ekonomik kriz ile birlikte özellikle Avro Alanı’nın istikrarı için büyük önem taşıyan Đstikrar ve Büyüme Anlaşmasının uygulanabilirliği ciddi biçimde sarsılmıştı. Zirve’de bu sorunun çözümüne yönelik olarak Anlaşma’nın önleyici ve düzeltici hükümlerinin güçlendirilmesi kararı alındı. Bu kapsamda atılan en somut adımlar arasında üye devletlerin orta vadeli hedeflere yönelik konsolidasyonu sağlamaları için yaptırım önerilmesi yer aldı. Öngörülen olası mali yaptırımlar arasında yapısal fonlar ve tarımsal yardımlardan yapılabilecek kesintiler bulunuyor. Öte yandan, Đstikrar ve Büyüme Anlaşması gereğince bütçe disiplinini sağlayamayan Avro Alanı’na dâhil üye devletlerin oy haklarının askıya alınması konusu ise daha sonraya bırakıldı. Bu kapsamda, Komisyon’un 30 Haziran’da ve Eylül ayında daha somut adımlar açıklaması bekleniyor. Bütçe disiplini konusunda halen çalışmalarına devam eden görev gücü ise nihai raporunu Ekim ayında açıklayacak. Zirve’de alınan bir diğer önemli ekonomik karar ise belli başlı Avrupa bankalarına uygulanan “stres testleri”nin Temmuz ayının ikinci yarısında kamuoyuna açıklanması oldu. Konu hakkında bir açıklama yapan Avrupa Komisyonu Başkanı José Manuel Barroso, bu adımın yatırımcıları teskin edeceğini ve mesnetsiz şüpheleri ortadan kaldıracağını söyledi. Barroso, olası bir kamu girişiminin AB kuralları çerçevesinde ele alınacağını sözlerine ekledi. Dönem Başkanı Đspanya’nın Başbakanı José Luiz Rodriguez Zapatero ise ulusal bankacılık sektörünün bu şekilde kanıtlanabileceğini ve asılsız söylentilerin önüne geçilebileceğini belirtti. Bankacılık sektörüne yönelik bir diğer gelişme ise banka ve finans kurumlarına yönelik vergi getirilmesi yönündeki karar oldu. Bu çerçevede, AB liderleri arasında oluşabilecek sistemsel mali krizlerin bedeline finans kurumlarının da dâhil edilmesi gerektiğine ilişkin fikir birliği bulunuyor; ancak, finans kurumlarına vergi getirilmesi bazı sorunları da beraberinde getirebilir. Zira küresel düzeyde bir vergi olmaması durumunda birikimlerin vergi uygulamayan ülkelerdeki bankalara kaçmasından endişe ediliyor. Bu olası sorunun engellenmesi için ABD ve AB’nin oluşturduğu blok küresel düzeyde bir vergiyi savunuyor. Öte yandan, bankacılık sektörünün, küresel krizde gelişmiş Batı ülkeleri kadar hasar görmediği ve Brezilya ve Hindistan gibi gelişmekte olan ülkeler ve Avustralya, Kanada ve Japonya gibi gelişmiş ülkeler bu öneriye karşı çıkıyorlar. Bankacılık sektörüne yönelik vergi tartışmalarının önümüzdeki G–20 toplantısına da damga vurması bekleniyor. AB Konseyi tarafından tartışılan diğer önemli konular arasında AB 2020 hedeflerinin kabul edilmesi, Milenyum Kalkınma Hedeflerine aktif destek verilmesi ve iklim değişikliği ile mücadele kapsamında AB sera gazı emisyonunun azaltılması hedefinde değişiklik yapılması yer aldı. Bu kapsamda, Almanya Şansölyesi Angela Merkel, AB’nin emisyon azaltım hedefi ve AB 2020 hedefleri arasında bağlantı kurarak, Ar-Ge harcamalarının üye devlet GSYĐH’lerinin en az yüzde 3’ü seviyesine çekilmesinin, AB ekonomisini yeşil teknolojilere yönlendireceği için, iklim için de büyük önem teşkil ettiğini söyledi.