Afrika`da bir Osmanlı alimi: Ebubekir Efendi

advertisement
On5yirmi5.com
Afrika’da bir Osmanlı alimi: Ebubekir Efendi
Afrika’daki müslümanlar arasında çıkan anlaşmazlıkları çözmek üzere Sultan
Abdülaziz tarafından görevlendirilen Ebubekir Efendi’nin hikayesi.
Yayın Tarihi : 25 Ekim 2014 Cumartesi (oluşturma : 10/9/2017)
Kraliçe Victoria’nın Sultan Abdülaziz’e yazdığı mektup ve Dersaadet’ten Afrika’ya yola çıkan Kürt bir
alimin değiştirdiği hayatlar. Al Jazeera Türk’ten Abdülkadir Konuksever Güney Afrika’nın
başkentlerinden Cape Town’a giderek Ebubekir Efendi’nin izini sürdü.
Ulağın eline uzattığı fermandaki padişahın tuğrasını gördüğünde içinin titrediğini hisseder. Sultan
Abdülaziz derhal İstanbul’a gelmesini buyurmaktadır. Bir süreden beri Bağdat’ta müderrislik
yapmaktadır ve zaman geçirmeksizin mutluluk kapısı anlamına gelen Dersaadet’e doğru yola çıkar.
Lakin geçeceği kapının ona ne getireceğini bilmemektedir. Bir görev adamıdır ve görev her ne ise
yerine getirilmelidir...
Kraliçe Victoria’dan Sultan Abdülaziz’e mektup
Ümit Burnu 1805 yılından itibaren İngiliz hâkimiyetindedir. Burada yaşayan Hindistan ve Malezya
asıllı Müslümanlar İngilizlerden kaynaklanmasa bile kendi aralarında anlaşmazlığa düşmüşlerdir.
Anlaşmazlığın nedeni İslami kuralların uygulanmasındaki ciddi farklılıklardır. Bu farklılıklar hacca
giden bir kişinin yeni bilgilerle dönmesi üzerine kızışmış, şiddete varan çatışmalara yol açmıştır.
Meselenin çatışmadan çıkıp iç savaşa dönüşeceğinden endişe eden Müslümanlar bir komisyon
oluşturarak 16 Nisan 1862de Osmanlı Fahri Konsolosu Roubaix ile birlikte İngiliz Valisine giderler.
İngiltere Krallığı aracılığıyla dünya Müslümanlarının lideri olarak gördükleri Osmanlı Devleti'nden ve
Müslümanların halifesinden, İslam'ı asli şekliyle anlatıp aralarındaki anlaşmazlığı giderecek bir din
âlimi talebinde bulunurlar. Bunun üzerine Kraliçe Victoria, Sultan Abdülaziz'den Cape Town'a bir
müftü göndermesini ister. Ebubekir Efendi’nin Dersaadet’e davet edilmesi bu nedenledir. Peki,
kimdir Ebubekir Efendi?
Ebubekir Efendi
Ebubekir Efendi'nin tek fotoğrafı. (Ortada oturan siyah cüppeli) [Fotoğraf: Ahmet Uçar Arşivi]
Araştırmacıların anlattıklarına göre Hoşnav aşiretine mensup Ebubekir Efendi 1823 yılında
Şehrizor’un Hoşnav köyünde yani bugünkü Irak’ın kuzeyinde doğmuş. Hoşnav aşiretinden Kürt asıllı
bir âlim olan Ebubekir Efendi, baba tarafından şeceresine göre “Seyyid’dir. İlk tahsilini
dedelerinden Emir Süleyman adına köyde kurulu medresede yaptıktan sonra Bağdat ve İstanbul’da
okumuş. İstanbul’da okuduğu zaman memleketine hiç gitmemiş. Annesi kendisini ziyarete geldiği
zaman oğlunun Bağdat’a müderris olarak atandığını öğrenmiş. O da Bağdat’a oğlunun ders verdiği
medreseye gitmiş. Fakat burada da oğlunun kendisini derslere nasıl verdiğini görünce oğlunu
uzaktan hayranlıkla seyretmiş ve konuşup görüşmeden köyüne dönmüş.
Yolculuk
Başkente vardıktan sonra Padişahın emriyle Ahmet Cevdet Paşa tarafından görevi tevdi edilen
Ebubekir Efendi vakit geçirmeksizin hazırlıklara başlar. Yanına öğrencisi Ömer Lütfi’yi alarak 1 Ekim
1863’te yola çıkar. Lakin yol uzun ve zorludur. Önce deniz yoluyla Fransa’nın Mersilya şehrine
oradan da trenle Paris sonrasında ise Londra’ya varır. Gittiği yerlerde Osmanlı elçileri tarafından
karşılanır. Bir süre Londra’da kaldıktan sonra Liverpool’a giderek onu Afrika’ya götürecek olan
buharlı gemiye biner. Ocak ayının ortalarında Cape Town’a vardığı zaman aradan 3,5 ay geçmiştir.
Gemi limana yanaştığında göndere Osmanlı bayrağı çekilir ve karadan üç pare top atışı yapılır. Ancak
Ebubekir Efendi’yi davet eden İngilizler bölgede Osmanlı nüfuzunu arttıracağı endişesiyle kendisini
bir otele yerleştirerek gizlemeye çalışsa da gazetelerin gelişini duyurmasıyla kentin her tarafından
Müslümanlar otele akın ederler. Müslümanların arasındaki ayrılık ve cehaleti gidermek üzere Halife
Abdülaziz tarafından gönderildiği haberi büyük heyecan yaratmıştır.
Ümit Burnu’nda yeni ümitler
Cape Town’a gelir gelmez hemen görevine başlayan Ebubekir Efendi’nin işi tahmin ettiğinden daha
zordur. Karşısında batıl gelenek ve görenekleri din haline getirmiş bir topluluk bulmuştu ve hem
bunları düzeltmek hem de taraflar arasında uzlaşma sağlaması gerekiyordu. İlk iş olarak geniş bir ev
tuttu. Burada hem yaşayacak hem de okul olarak kullanacaktı. Kısa sürede 3 yüzü aşkın kız ve erkek
öğrenciyi okulunda toplarken akşamları da yetişkinlere sohbet toplantıları ile ders vermeye
başladı. Sahte hocalar ve şeyhlerle kıyasıya bir mücadeleye girişti. Birbirleriyle çatışan Müslüman
cemaatleri barıştırmayı başarınca işler kolaylaştı. Bu arada yerel dili öğrenmiş, üstelik temel dini
eserleri çevirerek kaynak oluşturmuştu.
Kurduğu okulun öğrencileri üç yıllık eğitimin ardından mezun oldular. Kendi şehir ve eyaletlerine
giderek yeni okullar açtılar. Bu sayede doğru bir İslam anlayışının Güney Afrika’da yayılmasını
sağladılar. Ebubekir Efendi 29 Ağustos 1880 tarihinde 20 yıla yakın görev yaptığı Cape Town’da
vefat etti. Arkasında pek çok cami, okul ve İslami bir anlayış bırakarak.
Cape Town’da 'Selamün Aleyküm'
Türkiye’den yaklaşık 10 bin kilometre uzaklıktaki Cape Town’da Ebubekir Efendi’nin bıraktığı izlere
rastlamak zor değil. 5 milyona yakın nüfusun yüzde otuz kadarı Müslüman. Kentin sokaklarında
birbirlerini 'Selamün Aleyküm' diye selamlayan pek çok kişiyle karşılaşmak olası. Türkiye’den gelen
ziyaretçilere de ayrı bir ihtimam gösteriliyor. Ebubekir Efendi’nin teşrifinin üzerinden 1,5 asır
geçmesine karşın bu ihtimamda o günlerden kalma bir kadirşinaslık var.
‘Fedakarlık örneği’
Başbakanlık Yurtdışı Türkler ve Akrabalar Topluluğu Başkanlığı’nda Afrika Uzmanı olarak görev
yapan Mustafa Efe’ye göre Osmanlı Devleti son döneminde bile dünyadaki Müslümanların
taleplerine cevap vermeye çalışmış. Efe, Ebubekir Efendi’nin Afrika’ya gönderilmesini bu minvalde
değerlendiriyor.
“İmparatorluk en zayıf olduğu dönemlerde bile Müslümanların ve onların ihtiyaçlarının yanında
durmuştur. Bu çerçevede hilafet merkezinden dünyanın çeşitli bölgelerine âlimler gönderilmiştir.
Azmin, inancın, fedakârlığın ve misyon adamı olmanın sembol isimlerinden Ebubekir Efendi’nin
Afrika’ya gönderilmesi de böyle gerçekleşmiştir.”
Milli mücadeleye bağış
Ebubekir Efendi’den sonra Güney Afrika’da hutbelerin Osmanlı sultanları adına okunduğunu da
belirten Mustafa Efe, buradan Hicaz Demiryolları ve Milli Mücadele için de kampanyayla para
toplanmış olduğunu belirtiyor.
“Buradaki Müslümanlar tarafından açılan kampanyalarla Hicaz Demiryolu için binlerce sterlin
toplandı. Yüzlerce Afrikalı 1911 Trablusgarp ve 1912 Balkan savaşlarında savaşmak için Harbiye
Nezareti’ne müracaat ettiler. Milli Mücadele’de de Ankara’ya 17.634 lira ve 875 sterlin
göndermişlerdir. İstiklâl Harbi şehitlerimiz için İngiliz sömürgesi olan Güney Afrika’da mevlit ve
hatimler okutmuşlardı.”
İstiratgâh
Bugün Cape Town’a yukarıdan bakan Tana Baru mezarlığında yatmakta olan Ebubekir Efendi’nin
adına bir de müze bulunuyor. Güney Afrika’ya gelişinin 115. yılı olan 1978de Güney Afrika
Hükümeti tarafından açılan ‘Ebûbekir Efendi Müzesi’nde Ebûbekir Efendi ve ailesine ait belge, resim
ve eşyalar sergileniyor.
Bu dökümanı orjinal adreste göster
Afrika’da bir Osmanlı alimi: Ebubekir Efendi
Download