ÖZGÜR PORTAKAL Özgürlük nedir sizce ya da hür iradeye sahip olmak? Karakterimizi şekillendiren şey değil midir özgürce verdiğimiz kararlar? Başka bir deyişle, seçim yapma özgürlüğümüz değil midir bizi diğer insanlardan farklı kılan? İnsanlar, hayatları boyunca, bazı durumlar karşısında seçim yapmaya mahkûm kalırlar. Yaşamları boyunca karşılaştıkları bu yol ayrımlarında yaptıkları seçimler hayatlarını ve kişiliklerini yüksek derecede etkiler ve değiştirir. Yapılan bu seçimlerdir seni benden ya da beni ondan ayıran. Hür iradeyle yapılan seçimler... Özgürlüğün olmadığı, insanlara çoğu şeyin baskıyla ya da zorbalıkla yaptırıldığı bir dünyada yaşıyor olsaydık nolurdu? Sorunun cevabı oldukça açık ki kimsenin kimseden farkı kalmazdı. Böyle olunca da yeni fikirler açığa çıkamaz; çağdaşlaşma ya da devrim gibi kavramlar gerçekleşemezdi. Dünya olduğu yerde sayar, insanlık da insanlıktan çıkıp robotlaşmaya doğru giderdi. Değerli yazar Anthony Burgess’ın Otomatik Portakal adlı henüz bitirdiğim ve oldukça etkilendiğim romanında hür iradenin ezilişine, zayıflatılışına ve yok edilişine çok iyi örnek teşkil edecek bir olaya tanık oluyoruz. İlgimi oldukça çeken bu olaydan kısaca bahsetmek isterim. Kitapta, kaosa sürüklenmiş bir gelecekte yaşayan ve kötü olarak nitelendirebileceğimiz başkahramanımız Alex’in hür iradesine zincir vuruluşuna şahit oluyoruz. Alex, katıldığı deney sonucunda, kötü bir şey yapmak istediği zaman fiziksel bir acıya maruz kalıyor. Bu acı sebebiyle ne istiyorsa yapamıyor; aksine, programlanmış bir robot gibi, devlet adamlarının istekleri doğrultusunda hareket etmek zorunda kalıyor. Soruyorum size insanı insan yapan özgürlüğün kişinin elinden alınması ne kadar etik? Şimdi düşünün kitaptaki gibi bir ortamda yaşadığınızı, kötülük yapan insanların robotlaştırıldığını. O kadar acınası ki söyleyecek söz bulamıyorum. Sen kimsin ki insanın hür iradesine el koyar, onu köreltirsin? Bu hakkı nereden buluyorsun? Bu tarz sorular kafamın içinde dönüp duruyor çünkü ben her bireyin, kötü biri bile olsa, insanlığa bir şey katabileceğine ve dünyayı daha iyi bir yere getirebileceğine inanıyorum. Albert Einstein’ı ünlü teorik fizikçiyi- düşünelim. Einstein’ın isyankar ve ukala tavırları etrafındakiler tarafından hiç hoş karşılanmamış. Böyle olunca da diğer insanlar tarafından çok iyi bir insanmış gözüyle bakılmamış Einstein’a fakat hangi fizikçiye, hangi bilim adamına sorarsanız sorun, Albert Einstein’ın fiziğe katkılarını inkâr edemez hatta katkılarını sorsanız say say bitiremez. Demek istediğim şudur ki kötü damgasını yiyen herhangi bir insan bile yaratıcı olabilir, yeni şeyler üretip medeniyet ya da bilim seviyesinde bir adım ileri gitmemizi sağlayabilir yeter ki özgürlük bağımsızca insanların içinde kanatlarını çırpabilsin. Gerçekten de daha iyi bir dünya istiyorsak romandaki devlet adamlarının yaptığının aksine düşünce özgürlüğümüz başta olmak üzere, bütün özgürlüklerimize sahip çıkmamız gerekiyor. Özgürlüğün, insanlığın ilerlemesi üzerindeki büyük etkisi yadsınamaz bir gerçek. Bir diğer örnek olarak da felsefenin ortaya çıktığı yerlerde düşünce özgürlüğünün bulunması ele alınabilir ki felsefe, insanların hayata her alanda bakış açısını zenginleştirerek insanlığı kalkındırmıştır ve hâlâ da kalkındırmaya devam etmektedir. Genel olarak, bu düşünceler kapsamında, özgürlük gerçekten de güzel ve faydalı bir terim olarak çıkıyor karşımıza. Öyleyse niye ülkemizde insanların düşüncelerini özgürce ifade etmesine ket vuruluyor? Niye gazetecilerimiz, her istediğini, her gerçeği tüm açıklığıyla kamuoyuna sunamıyor? Niye yazarlarımız bazılarının çıkarlarıyla ters düşen düşüncelerini kâğıda döktükleri için hapis yatıyor? Bazı insanlar niye beraberce kalkınmak varken, toprak ve güç kavgasına giriyorlar ve binlerce kişinin yok yere can vermesine sebep oluyorlar? Kaçıncı yüzyıldayız, durup da kendinize bir sorun Allah aşkına. Hâlâ kendini misyoner olarak görüp başkalarına kendi inançlarını zorla benimsetmeye çalışan, kendi çıkarları doğrultusunda başka insanların sebepsizce ve yıllarca hapis yatmasına sebep olan ve yine kendi çıkarlarını düşünüp basın özgürlüğünü hiçe sayan insanlar var. Eğer geleceğimize önem veriyorsak özgürlüğü tasmalı köpekleri sanan bu tip insanlara “Artık yeter!” dememiz lazım. Kısacası; özgürlük bizi biz yapandır, bizi gelecekteki biz yapacak olandır. Özgürlük senle beni seri üretimden çıkmış gibi olmaktan kurtarandır. Özgürlük, çağdaşlaşmanın hatta çağdan çağa atlamanın anahtarıdır. Hayatımızı yaşanır yapandır özgürlük. Ulu önderimiz Atatürk’ün ve binlerce atamızın milletimize bahşettiği özgürlüğü elimizden almaya çalışsalar da ona sıkı sıkı sarılmamız ve ondan hiçbir zaman vazgeçmememiz dileğiyle…