T.B.M.M. 13 . 10 . 1992 B-: 14 O :1 Abhazya'nın Osmanlı hâkimiyetine girmesinden sonra, mevcut kültürün yerini İslam kül­ türü almaya başlıyor. Ancak bu arada, bundan rahatsız olanlar, Abhazya Pitsun'daki kiliseyi Gürcistan'a bağlıyorlar. Bunun gayesi şu .'Gürcistan vasıtasıyla dışa karşı birtakım mesajların verilmesi. Nitekim, bunda da başarılı oluyorlar. Böylece, Baü-Hıristiyan dünyasının desteğini alan Gürcistan daha 18 inci yüzyılın başlarından itibaren Batıya diplomatlar göndermeye baş­ lıyor; Fransa ile iyi ilişkiler içerisine giriyor, Fransa Kralının desteğini alıyor ve Osmanlılara karşı da bu desteği kullanarak, bölgedeki Osmanlıların getirdiği İslam kültürüne karşı, daha o zamandan itibaren, ciddî bir mücadeleye giriyor. Abhazya'nın 1578'de Osmanlılar tarafından fethinden sonra, Abazalar, önce, Osmanlıla­ rı sınıyorlar. Gürcülerden kötü muamele gördükleri için, Hıristiyan Gürcülerden tabiî Gürcistan'da da Abhazya'da da Türkiye'de de Müslüman Gürcüler var- Türkiye'deki, tamamı Müslüman olan bu Gürcü kardeşlerimizin o zamanki ecdatları önce, Osmanlılara karşı dikkat­ li davranıyorlar; münasebetlerinde aynı kötü muameleyle karşılaşacaklarını zannediyorlar; ama Osmanlıların onları kendilerinden bir parça saydıklarını görünce onlara güveniyorlar, tşte, bu güven duygularından sonra, 18 inci yüzyılın başlarında Abaza asıllı birçok Osmanlı paşası ye­ tişmiştir. Bu, bir hususu daha gösteriyor : Osmanlılar, gittikleri yerlerde, bölgedeki insanları azın­ lık olarak değil aynı inancı paylaştıktan sonra aynı inanca sahip topluluklar olarak, kendile­ riyle eşit değerde görüyorlar. Gürcülerin katlettikleri insanları, Osmanlılar, kendi saraylarında paşa yapıyorlar, tşte, tslamın getirdiği üstünlük, işte, îslamın getirdiği insan hakkı, insana ve­ rilen değer... Bunun neticesinde, Kafkasya'nın bu mücahit insanları, bu Abazalar, Osmanlılar­ la âdeta kaynaşıyorlar, kendilerini onlardan bir parça sayıyorlar. Osmanlılar da Ruslara karşı Kafkasya'daki Abaza, Çerkez ve Kırımlıları birleştirme kara­ rı alıyorlar; onları daha güçlendirmek, bölgeden gelen saldırılara karşı daha da güçlü hale ge­ tirmek için. Nitekim, Ferruh Ali Paşa'nın Anapa'ya tayini de bu karar neticesinde olmuştur. Böylece, Abazalar, 1780'den 1818'e kadar Osmanlıların himayesinde varlıklarım sürdürüyor­ lar; ama, gerileme dönemi başladıktan sonra, maalesef, Osmanlılar buradaki kardeşlerine, güçleri yetmediği için sahip çıkamıyorlar. 1810'da Abhazya, Rusların himayesine giriyor. Abhazalar, yabancı güçlerin, emperyalist güçlerin, orada yaşayan insanların kendi temel hak ve hürriyetle­ rine, yaşamalarına rıza göstermeyen güçlerin etkisiyle, bir kez daha Rusya'nın himayesine giri­ yorlar. Bu kez, bu Jıimaye kolay olmuyor. 1821'de, 1824'te, 1830'da ve 1840'ta Abazalar, Kaf­ kasya'daki bu kahraman insanlar, Ruslara karşı çetin mücadeleler veriyorlar. İşte, bir iman şahikası olan Şeyh Şamil'in mücadelesi, bu mücadeledir, bunun bir parçasıdır. (RP sıralarından alkışlar) Bu kahraman millet, Şeyh Şamillerin, Muhammet Eminlerin ve daha birçok kahra­ manlarının kumandasında, yetiştirdikleri bu kahramanların kumandasında, esir olmak yerine ölmeyi tercih ederek ciddî bir mücadele veriyorlar; ama, bu mücadele neticesinde, büyük ölçü­ de katliama ve Kafkasya'daki soykırıma uğruyorlar. Arkasından, Rusya'nın burada kesin kontrol sağladığı bir dönem başlıyor. Bu mazlum halkın başından geçenleri anlatırsam, belki onlara daha çok sahip çıkabiliriz diye düşünerek, bütün bunları anlatıyorum. Bu durum 1964'IereJcadar geliyor. 11-12 Mayıs 1964'te Abazalar, Hamit Beyin ve o zaman kendilerini Ruslarla anlaştırmaya çalışan, başlarındaki idarecilerinin bütün çabalarına . — 34 —