On5yirmi5.com Bilge Kral Aliya'yı Unutmadık!.. Bugün Bosna Hersek’in 'Bilge Kralı' Aliya İzzetbegoviç’in ölüm yıldönümü. Aliya'nın mücadelesi hala akıllarda... Yayın Tarihi : 19 Ekim 2010 Salı (oluşturma : 10/9/2017) Bugün Bosna-Hersek diye bir ülke var, orada insanlar özgürce dinlerinin gereğini yerine getiriyor, kendi kendilerini idare edebiliyorlarsa bunu sağlayan en önemli isim kesinlikle ‘Bilge Kral’ Aliya İzzetbegoviç’ti. Bu güçlü, dirayetli ve bilge lider Bosnalılar için tarihin o döneminde olabilecek en büyük şans, hatta nimetti. Bir halkın ayakta kalmasını sağlayan, onlara direnç ve umut veren Bilge Kral aramızdan ayrılalı 7 yıl oluyor. Biz de sizlere bu gün dolayısıyla Bilge Kral Aliya’nın hayat hikayesini anlatalım dedik. BİR OSMANLI SUBAYININ TORUNU Bosna-Hersek’in kurucu Cumhurbaşkanı olan Aliya İzzetbegoviç, 8 Ağustos 1925 yılında BosnaHersek’in Şamaç kasabasında doğdu. Dedesi bir Osmanlı subayıydı. Daha sonra o dönem Sırpların baskılarından kaçarak Saraybosna’ya yerleştiler. Burada özellikle, Hırvat Ustaşaları ve Sırp Çetnikleri nin saldırıları karşısında siyasallaşmamanın imkanı yoktu. 2. Dünya Savaşı’ndan önce bölge Boşnak, Arnavut ve diğer Müslüman etnik gruplarla birlikte ‘Mladi Müslümani’ ‘Genç Müslümanlar Teşkilatı’ adlı kurmuştu. Henüz liseye giden 16 yaşındaki Aliya da bu teşkilata üye oldu. 1943’te liseyi bitiren aliya, Belgrad Üniversitesi’nde hukuk öğrenimine devam etti. Ama bu arada teşkilatla ilişkileri giderek güçlendi. Daha sonra Hırvatların kendisini askere almak istemesi üzerine yeniden yer değiştiren Aliya, Gradaçac’a kaçtı. Ancak 2. Dünya Savaşı sırasında ülkede Tito tarafından komünist rejim kurulmuştu. ‘Güneyli Slavların Memleketi’ anlamına gelen Yugoslavya’da Aliya, bu sefer de Sırplar tarafından askere alındı. Fakat henüz askerliği bitmeden 1946da tutuklandı. Tutuklandığında kendisine karşı oluşturulan iddianamede Genç Müslümanlar Teşkilatı üyesi olmak, Tito’nun fikirlerini eleştirmek ve onun fikirlerini devletleştirmek isteyen savaşcı önderler kabul edilen Partizanlar’a karşı muhalefet oluşturmak, Sovyet karşıtı gizli propaganda yapmak gibi iddialar yer almıştı. 1946 1949 yılları arasında cezaevinde yattı. MÜCADELE DOLU BİR ÖMÜR Yugoslavya ise Tito yönetimindeki komünistlerle bir değişim yaşıyordu. Müslüman nüfusun varlığından korkan Tito, Mladi Muslimani öncüsü çok sayıda kişinin tutuklanmasını istemiş ve bu kişiler ağır cezalara çarptırılmıştı. Aliya’da yine bu isimler arasında yer aldı. 5 yıllık cezanın ardından hapisten çıktıktan sonra hukuk, ziraat, sanat ve bilim konularında eğitim gördü. Aliya, Yugoslavya’da yayınlanan birçok dergi ve gazetenin yanı sıra İslam dünyasının çeşitli yayın organlarında da yazılar neşretti. Yazı hayatı boyunca iki çok önemli eser kaleme aldı. Bu eserler Müslümanları dirilişe ve direnişe çağıran ‘İslami Deklarasyon’ ile büyük kısmını cezaevinde yazdığı ‘Doğu ve Batı Arasında İslam’ adlı kitapları idi. Ayrıca, ‘İslâm Rönesansının Sorunları ve Özgürlüğe Kaçışım’ adlı bir eseri daha bulunuyordu. Fakat Ağustos 1983’te İslami Deklarasyon adlı kitabı delil gösterilerek birçok Müslüman aydınla birlikte yeniden tutuklandı. ‘Mladi Müslümani’yi yeniden örgütlemekle suçlanıyordu. Aliya, önce 14 yıl, ardından 12 ve 9 yıl hapis cezası aldı. 1988 yılında çıkarılan affın ardından 1989’da serbest bırakıldı. Ardından siyasi faaliyetlerine kaldığı yerden devam eden Aliya, 1990 yılında arkadaşı Saffet İseviç’le birlikte ‘Demokratik Hareket Partisi- Stranka Demokratske Akcije’yi (SDA) kurdu. Oybirliği ile başkan seçilen ölünceye dek de partinin genel başkanı olarak kaldı. SAVAŞ YILLARI VE BOSNA 1991’de dağılma sürecine giren Yugoslavya’da Hırvatistan, Slovenya ve Makedonya parlamentoları bağımsızlıklarını resmen ilan ettiler. 3 Mart 1992 gerçekleşen referandumun sonuçlarından yola çıkılarak, Bosna-Hersek’in bağımsızlığı ilan edildi. 6 Nisan 1992 Avrupa Topluluğu Bakanlar Konseyi , Bosna-Hersek’in bağımsızlığını tanıdı. Aynı gün Bosna Savaşı başladı. Bugün hala Uluslararası Adalet Divanı’nda yargılanan Sırp liderler Radovan Karadziç ve General Ratko Miladiç, o dönem Bosna’da Müslümanlara yönelik etnik soykırım yapmaya başlamıştı. Aliya ve arkadaşları Bosnalı Müslümanların haklılığını tüm dünyaya anlatmaya çalışıyor ve aynı zamanda direnişi örgütlüyordu. Boşnak halkı, 6 Nisan 1992 tarihinden 14 Eylül 1995 tarihine kadar sürmüş olan savaşta 200 bin şehid vererek ve yurtlarından kopan 2 milyon mülteci insana rağmen özgürlüklerine kavuştu. Aliya, savaşın ardından, Bosna-Hersek’in Yugoslavya’dan bağımsızlığını kazanmasında büyük bir rol üstlenmiş ve Batı dünyası ile İslam ülkelerinin desteğini kazanmıştı. Kasım 1990da ikinci tur seçimlerde yüzde 44 oyla Bosna-Hersek’in ilk devlet başkanı seçilen İzzetbegoviç, bu görevi 2000 yılındaki üçlü devlet başkanlığı dönemine kadar sürdürdü. Müslüman Boşnak, Hırvat ve Sırplardan oluşan taraflar kadar Dayton antlaşmasına imza koyan garantör ülkeler de, seçimin sonucunu merak ediyorlardı. 14 Eylül 1996daki seçimlerde 24 ayrı parti ve bağımsızlarla birlikte 3398 aday yarıştı. En çok oyu toplayan Aliya ikinci defa Cumhurbaşkanı seçildi. Sırp ve Hırvatlar tarafından bölgeden kovulmak istenen Müslümanlar verdikleri onurlu direniş sonunda hem bu bölgede kalmayı hem ülke yönetimini yeniden ele geçirmeyi başardılar. Aliya 1998e kadar Cumhurbaşkanlığı yaptı. 13-14 Eylül 1998da yapılan Devlet Başkanlığı seçiminde Aliya’nın şahsında müslüman Boşnak halkı bu zaferi yenilemiş oldu. Özgür ve Demokrat Bosna Hersek adı altında SDA (Demokratik Eylem Partisi), ZABİH (Herşey Bosna İçin Partisi) ve LP (Liberal Parti)’den oluşan seçim koalisyonu Aliya’yı Devlet Başkanlığına aday gösterdi. Aliya Bosna Hersek Cumhurbaşkanlık Konseyi Başkanlığına seçildi. Sırp aday Zivko Radişik ve Hırvat aday Ante Yelaviç, Aliya’ya yardımcı olarak seçildiler. Böylece Aliya, halkı tarafından kabul bulmuş karizmatik lider olduğunu bir kere daha ispatlamış oldu. BİR VEDA KONUŞMASI Aliya, mücadelesi ve siyasi kararlılığı nedeniyle tüm Müslümanların kalbinde taht kurmuştu. Aliya, SDA’nın Genel Kurulu’ndaki veda konuşmasında şunları söylüyordu: "Bu günleri gösteren yüce Allah’a hamd ediyorum. Tarihimizi kanımızla yazdık. Evlerimiz yakılıp yıkıldı. Düşmanlarımız mert değildi, alçakça katliamlar yaptılar. Yapılan katliamları dünya şimdilerde ortaya çıkartılan toplu mezarlardan anlamaktadır. Bu gerçekleri haykırmıştık, duyan olmamıştı. Tüm acılara rağmen çok şükür ayaktayız. Yıkılan ev ve camilerimizi yeniden inşa ettik. Şehitlerimizi rahmetle anıyoruz. Onlarla inşallah cennette buluşacağız, onları Allah’ın ve meleklerinin huzurunda şanlı direnişlerinden dolayı kutlayacağız. Gelinen noktada herşey bitmiş değil, yeni başlıyoruz. Başlattığımız mücadelede eksiklikler olmasına rağmen bir yerlere geldik. Bundan sonra görev sizlerindir. İlerleyen yaşım ve sıhhatim nedeniyle aktif siyaseti bırakıyor, bir nefer olarak ömrümü halkıma hizmet etmek isteyen siyasilere destekle yaşayacağım. Allah’a hamd ediyorum ki bugün elimdeki dalgalanan bayrağı teslim edeceğim inanmış yüz binler var. Artık Bosna Hersek hür ve bayrağımız kendi topraklarımızda dalgalanıyor. Selam sana ey halkım." “Çektiğimiz zulümleri imanımızla göğüsledik”, “Hayat kısa değil, ben onu uzun buluyorum.” diyen, İslam dünyası için bir model lider olan Bilge Kral Aliya İzzetbegoviç, 78 yaşında Saraybosna hastanesinde 19 Ekim 2003’te vefat etti. Aliya İzzetbegoviç birikimli ve ferasetli bir lider olarak Bosna'da Müslüman kimliğin ortaya çıkmasında ve şekillenmesinde arkadaşlarıyla birlikte önemli bir rol üstlendi. Boşnaklar karşılaştıkları insanlık dışı saldırıların ardından Kur'an ile ve İslâm ümmetine aidiyet duygusuyla tanışmış ve Kur'ani anlamda hızlı bir İslâmlaşma sürecine girdi. Şu anda Bosna Boşnak, Sırp ve Hırvat unsurların gevşek bir federasyonu halinde. Ama tabi ki, Avrupa'da bu seviyede bile olsa temsil imkânına kavuşmuş olmalarında Begoviç ve arkadaşlarının rolü kadar dünya Müslümanlarının da işgale karşı gösterildiği duyarlılığın büyük payı oldu. ESERLERİNE KISA BİR BAKIŞ Aliya, politikacı olduğu kadar saygın bir bilgin ve yazardı. İslâmî Deklarasyon (Islamic Declaration, adlı eser ilk olarak 1970'de basıldı), İslâm Rönesansının Sorunları ve Özgürlüğe Kaçışım (Problems of Islamic Renaissance and My Escape to Freedom) ve Doğu ve Batı Arasında İslâm (İslam Between East and West) bazı eserleridir. Ancak en iyi eseri yukarıda zikrettiğimiz eserlerin sonuncusuydu. Yazar Doğu ve Batı Arasında İslâm adlı eserinde sanat, ahlâk, kültür ve hukuk konusunda, seküler ve İslâmi medeniyetlerin ayrıldığı ve birleştiği noktaları gösterdi. Bu eseri 1984'te henüz kendisi komünist Yugoslavya iktidarı döneminde hapisteyken yayınlandı. Bu kitap Fransa'da yasaklanmış olmasına rağmen 1980'lerde Avrupa'da en çok satan eserler arasına girdi. Aliya'nın en çok tartışma konusu olan eseri ise İslâmi Deklarasyon adlı çalışması oldu. Bu eser Müslüman toplumların İslâmlaşması gerektiğini ve Müslümanların manevi muhtaçlık içinde ve maddi ve siyasi olarak bağımlı olduğunu vurguluyordu. Bu dökümanı orjinal adreste göster Bilge Kral Aliya'yı Unutmadık!..