9 saray Sayı:111 30 Ocak 2014 Recep İvedik 4’ün fragmanı yayınlandı Saray-Magazin Şahan Gökbakar’ın ilkini 2008 yılında vizyona soktuğu Recep İvedik filminin 4’üncüsünün fragmanı bugün yayınlandı. Filmin birincisi vizyona girdiği ilk üç günde 791.536 kişi tarafından izlenen Recep İvedik, Türkiye’de ilk 3 gününde en çok izlenen filmler sıralamasında ikinci sıraya yerleşmişti. Sinema izleyicisinin merakla beklediği Recep İvedik 4, 21 Şubat 2014’tan itibariyle beyazperdede olacak. Yönetmenliğini Togan Gökbakar’ın yaptığı Recep İvedik 4’ün çekimleri İstanbul ve Maldivler’de tamamlandı. Çekimleri dört hafta süren filmin 20 günlük kısmı Maldivler’de gerçekleştirildi. Çamaşırhane Film’in yapımcılığında vizyona girecek Recep İvedik 4’te birbirinden komik ve eğlenceli sahneler yer alıyor. İvedik’in İstanbul’da başlayan ve Maldivlerde ısssız bir adada katılacağı yarışmalardaki maceralarına kadar uzanan filmin fragmanını Şahan Gökbakar Twitter adresinden takipçileriyle ilk kez paylaştı. TRT’nin haber bültenleri kimler hazırlıyor? Saray-Magazin CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a, “TRT, kurumu adına, “Yavru muhalefet” ifadesinden ötürü Türkiye kamuoyundan özür dileyecek midir?” diye sordu.ANKARA - CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç tarafından yazılı olarak cevaplandırılması istemiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na sunduğu soru önergesinde şu sorular yer aldı: * TRT, kurumu adına, “Yavru muhalefet” ifadesinden ötürü Türkiye Kamuoyundan özür dileyecek midir? 25 Ocak 2014 tarihinde TRT spikeri Anda Özmen, 19:00 Ana Haber Bülteni’ni sunuşu sırasında “Evet, Ana muhalefetten sonra yavru muhalefete geçelim….” ifadesini kullanmıştır. Bu bağlamda; 25 Ocak 2014 tarihinde 19:00 Ana Haber Bülteni metninde “ Yavru muhalefet “ ifadesi yer almakta mıdır? * Bu ifade planlı olarak mı telaffuz edilmiştir? Yer almakta ise, sarf edilen “ Yavru muhalefet “ ifadesi diğer partiler için de kullanılmış mıdır? * TRT Haber Kanalının haber bültenleri ve metinleri, kim veya kimler tarafından hazırlanmaktadır? TRT haber bültenleri metinlerinin hazırlanmasında Başbakanın siyasi üslubunun bir etkisi var mıdır? Haber bültenlerinin metinlerinin Başbakanın istediği sözcükler ve nitelendirmeler kullanılarak hazırlandıkları iddiası doğru mudur? TRT, kurumu adına, “Yavru muhalefet” ifadesinden ötürü Türkiye kamuoyundan özür dileyecek midir? Bülent Ersoy’un yerine ‘O’ geliyor! Saray-Magazin 4 yıl sonra seyircisiyle buluşuyor... Geçen hafta olaylı bir şekilde yayından kaldırılan ‘Bülent Ersoy Show’un yerine Volkan Konak’ın sunacağı yeni bir müzik programı pazar günleri 22.45’te ekranlara gelecek... Show TV’de Türk sanat müziğinin ‘Diva’sı Bülent Ersoy’un pazar günleri 22.45’te başlayan ‘Bülent Ersoy Show’programı yerine bundan sonra Volkan Konak ekrana gelecek. Geçen hafta‘Bülent Ersoy Show’u bitirdiğini açıklayan DP Yapım’ın sahibi Mehmet Fevzi Siverek zaman kaybetmeden Volkan Konak’la anlaştı. Dört yıl ara vermişti ‘Bülent Ersoy Show’ programını bitirdikten sonra Show TV yönetimiyle karar aldıklarını söyleyen Siverek, “Show TV’de pazar akşamları yine bir program yapacağız. Ama Bülent Ersoy olmayacak. Zaten, Show TV yönetimine Bülent Ersoy’u rica minnet kabul ettirmiştim. ‘Başka birisiyle yap, bu kişi sorunlu’ demişlerdi. Dinlemedim, direndim ama haklı çıktılar. Bununla kimse çalışmaz” açıklamasından sonra Bülent Ersoy’la sözleşmeyi fesh etmişti. Dört yıl önce Show TV’de ‘Kuzeyin Oğlu’programıyla ekrana gelen Volkan Konak, yuvasına dönmüş oldu. Bülent Ersoy’un programının yerine ekrana gelecek olan Volkan Konak çalışmalarına hemen başladı. ‘Kuzeyin Oğlu’ programıyla dört yıl aradan sonra seyircisiyle buluşacak olan Volkan Konak, önümüzdeki haftalarda ekrandaki yerini alacak. Emel Sayın Çocuklar ile Sahne Alacak, Düet Yapacak Saray-Magazin Emel Sayın Büyükçekmece Belediyesi “Bir Yıldız Işığında Çocuk Sesleri” korosu ile birlikte 19 Şubat’ta sahne alacak. Emel Sayın Büyükçekmece Belediyesi “Bir Yıldız Işığında Çocuk Sesleri” korosu ile birlikte 19 Şubat’ta sahne alacak. Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilecek konserde ünlü sanatçı şarkılarını çocuklarla birlikte seslendirecek. Büyükçekmece Belediyesi “Bir Yıldız Işığında Çocuk Sesleri” korosu, “Her Çocuk Bir Boncuk” konseptiyle Türk Sanat Müziği’nin güçlü sesi Emel Sayın’ı ağırlıyor. 19 Şubat’ta Atatürk Kültür Merkezi’nde (Akm) gerçekleştirilecek olan dev konserde çocuk korosu Emel Sayın’ın hafızalardan silinmeyen şarkılarını seslendirecek. Konserin finalinde çocuklarla beraber şarkı söyleyecek olan Emel Sayın’ı konser öncesi çocuklar ziyaret etti. Emel Sayın’la bir araya gelen çocuklar usta sanatçıya çiçek takdim ederek, sohbet etti. Çocuklarla sahne alacağı için oldukça heyecanlı olduğunu belirten Emel Sayın, “Ben de çocuklar kadar heyecanlıyım. Çok güzel bir proje. Büyükçekmece Belediyesi’nin ne kadar güzel şeyler yaptığının farkındayım. Ben bu davet için sayın başkan Hasan Akgün beyefendiye teşekkür ediyorum. Bu benim için çok hoş, unutulmayacak güzel bir anı olacak. Çocukları çok seviyorum. Bir de onlarla böyle bir etkinliğin içinde olmak müthiş güzel geliyor” dedi. “TÜRK MÜZİĞİ’Nİ ÇOCUKLARA TANITMAK ÇOK ÖNEMLİ” Çocukların küçük yaşlarda Türk Sanat Müziği’ni öğrenmelerinden dolayı mutlu olduğunu dile getiren Emel Sayın, “Sanata önem vermek çok önemli bir şey. Türk müziğini onlara öğretmek, tanıtmak çok önemli” diye konuştu. Yeni neslin Türk müziğine ilgisinin az olduğunu vurgulayan ünlü sanatçı, ailelere bu konuda çok sorumluluk düştüğünü belirtti. Emel Sayın, “Bütün dünyada hızlı bir gelişme var. Her konuda ritim hızlandı. Müzikte de öyle. Bu, aile büyüklerinin gayretleriyle olabilecek bir şey. Eğer bir evde küçük çocuklar varsa aile büyükleri Türk Sanat Müziği’ni seviyorsa bunlar bir şekilde dinleniyorsa çocuklar bu müziği duyarlarsa buna sevgi duyarak büyüyeceklerdir” şeklinde konuştu. MÜJDAT GEZEN’DEN EMEL SAYIN’A ÖVGÜ DOLU SÖZLER Ünlü tiyatrocu Müjdat Gezen de Emel Sayın’a övgüler yağdırarak, şunları söyledi; “Emel Sayın’ın bu işin içinde olması Türk Sanat Musikisi’ne bu kadar uzun yıllar hizmet etmiş ve hala büyük bir özveri ile hizmet etmekte olan birinin çocuklarla birlikte çıkması beni çok duygulandırdı. Ben bu koroyu iki defa dinledim. Bu defa da çok güzel bir şey olacağını düşünüyorum. saray Sayı:111 30 Ocak 2014 Çocuk Senfoni Orkestrası yurdu geziyor! Saray Türkiye’nin ilk ulusal çocuk senfoni orkestrası Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası (DÇSO), 7-8 Şubat 2014 tarihlerinde Şanlıurfa ve Gaziantep’te konserler vermeye hazırlanıyor. Yurt içi ve yurt dışında verdiği konserlerle adından söz ettirmeye devam eden DÇSO, bu yıl gerçekleşecek ilk konserlerinde ünlü solistlerŞenol Talınlı, Ayhan Uştuk ve Aykut Çınar’ın “ÜÇ TENOR” olarak bilinen grubuna eşlik edecek. Aryalar, senfonik türküler ve klasik eserlerden oluşan özel repertuvarıyla konser, Şanlıurfa ve Gaziantepli müzikseverlere unutulmaz bir dinleti sunacak. 2006 yılında Doğuş Grubu bünyesinde kurulan ve Türkiye’deki çeşitli konservatuvarların 1118 yaş grubu öğrencilerinden oluşan Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası (DÇSO), 7-8 Şubat tarihlerinde gerçekleştireceği konserlerle Şanlıurfa ve Gaziantepli müzikseverlere unutulmaz dakikalar yaşatmaya hazırlanıyor. Şefliğini ve Genel Müzik Direktörlüğünü Rengim Gökmen’in üstlendiği ve yaklaşık 90 öğrenciden oluşan DÇSO, 7 Şubat Cuma akşamı saat 19.30’da Şanlıurfa Belediyesi Nikah ve Konferans Salonu’nda gerçekleşecek konserin ardından, 8 Şubat Cumartesi günü saat 19.30’da GaziantepŞehit Kamil Kültür ve Kongre Merkezi’nde sahne alacak. Çoksesli evrensel müziği çocuklara kendi yaşıtları aracılığıyla sunan DÇSO, Şanlıurfa ve Gaziantep’te vereceği konserler ücretsiz olarak gerçekleşecek. Bugüne kadar dünyaca ünlü piyanistlerimiz Fazıl Say ve Gülsin Onay, ünlü keman virtüözü Alexander Markov, efsane gitarist José Maria Gallardo Del Rey gibi isimlerle sahne alan DÇSO, Şanlıurfa ve Gaziantep’te gerçekleşecek konserlerde bu defa ünlü solistler Şenol Talınlı, Ayhan Uştuk ve Aykut Çınar’dan oluşan “ÜÇ TENOR” grubuna eşlik edecek. Konserlerde müzikseverlere; çağdaş Türk müziğinin ilk temsilcilerinden Ulvi Cemal Erkin’in “Köçekçe”, İspanyol besteci De Falla’nın “Üç Köşeli Şapka”, Fransız besteci Saint Seans’in “Bacchanale” ve ünlü besteci Marquez’in “Danzon” gibi eserlerinden oluşan, seçkin bir repertuvar sunmayı planlıyor. DÇSO’nun ÜÇ TENOR’e ise ünlü türkülerin senfonik uyarlamalarında eşlik edeceği konserlerde, Şanlıurfa ve Gaziantepli müzikseverler benzersiz bir müzik ziyafeti sunacak. Şanlıurfa ve Gaziantep’te her yaş grubundan çocuk dinleyiciye ulaşması hedeflenen konserlere yetişkinlerin de yoğun ilgi göstermesi bekleniyor. “CRR Caz Şubatı” cazın yıldızlarını ağırlıyor Saray CRR Konser Salonu tarafından bu yıl ilki düzenlenecek olan “CRR Caz Şubatı” 1 Şubat – 18 Şubat tarihleri arasında dünyaca ünlü yıldızları İstanbullu cazseverler ile buluşturuyor. Grammy ödüllü, Kenny Garrett yeni albümü “Pushing the World Away” ile CRR Caz Şubatı’na konuk oluyor. Washington City Paper tarafından “Jenerasyonun en önemli alto saksafoncusu, belkide en cesuru” olarak tanımlanan Kenny Garrett yenilikçi ve yaratıcı kariyeri ile günümüzün en etkili caz müzisyenleri arasında yer alıyor. Kenny Garret’in son albümü “Pushing the World Away”de ,”I Say a Little Prayer” cover’ı hariç hepsi Kenny Garrett’ in kendi bestesi… Sanatçı, “Pushing the World Away” ile 2013 Grammy Ödüllleri’nde “ En İyi Enstrümantel Caz Albümü” adayıdır. 3 Şubat Pazartesi günü saat 20:00’de CRR Konser Salonu’nda gerçekleşecek. Andrea Motis ve Joan Chamorro CRR Caz Şubatı’nda ilk kez İstanbullu cazseverlerle buluşuyor! Caz sahnelerindeki 1995 doğumlu Andrea Motis, Norah Jones ‘un veliahtı olarak görülüyor. Andrea’yı caz dünyasına kazandıran akıl hocası Joan Chamorro’nın da gruba katkısı oldukça fazla. Saksafon sanatçısı olarak şöhret kazanan Chamorro’nın kariyerini birkaç cümleyle özetlemek zor … Genç yıldız Andrea Motis’in 10 küçük İskender ile şiir dünyasına davetlisiniz! Gümüşlük’te biriktirdiği enerjiyi, İstanbul’la buluşturmak için Arnavutköy’e gelen Gümüşlük Akademisi’nin edebiyattan müziğe, sinemaya uzanan “Buluşmalar”ı, Türk şiirinin en özgün şairlerinden küçük İskender’in şiir çalışmalarıyla devam ediyor Şiir dünyasına kapsamlı bir yaklaşım sunan çalışmalar, 26 Kasım Salı günü GümüşlükAkademisi Arnavutköy’de başlıyor! “Buluşmalar ve karşılaşmalar bahçesi” olarak 18 yıl önce Bodrum Gümüşlük’te hayata geçen, şimdiyse yıllardır Gümüşlük’te toplanan “enerji birikimi”ni, “enerji üretimi”ne dönüştürmek amacıyla bir ayağını da İstanbul’a koyan Gümüşlük Akademisi; Arnavutköy’de gerçekleşen “Buluşmalar”da okumak, yazmak, görmek, çizmek, dinlemek, duymak, anlamak, sezmek isteyen herkesle bir araya geliyor. Gümüşlük Akademisi İstanbul-Arnavutköy’de gerçekleştirilen “Buluşmalar” kapsamında yapılacak “küçük İskender’le Şiir Çalışmaları”; 26 Kasım 2013, Salı akşamı başlayacak. Türkçe’nin en güçlü şairleri arasında yer alan küçük İskender’in gerçekleştireceği çalışmalar; Türkçe şiire genel bir bakış, dünya şiirinin öncüleri, şiirde ana damarlar, şiirin iç dinamikleri, şiir okuma teknikleri gibi başlıkların yanı sıra, “İmge nedir, nasıl bulunur?” gibi sorulara, şiir yazma nedenlerine de eğilecek. Konuk şairlerin de katılacağı, şiir algısını açacak zihin alıştırmalarının ve ortak şiir yazımının da uygulanacağı çalışmalar; 8 hafta boyunca her Salı akşamı 19:00-22:00 saatleri arasında gerçekleşecek. Müge İplikçi, Haydar Ergülen, Ümit Ünal, Harun Tekin, İdil Akoğlu, İsmail Gezgin ve Ruşen Çakır’ın da çalışma ve atölyeler düzenlediği “Buluşmalar”; küçük İskender’in yanı sıra Mario Levi’yle roman çalışmalarıyla devam edecek. Pablo Picasso yeniden Pera Müzesi’nde! ilk albümü Joan Chamorro’nun öncülüğünde “ Joan Chamorro presents Andrea Motis” başlığı altında müzik marketlerde yerini almıştır. Bu albümle Katalan cazının dünya caz sahnelerindeki yeni temsilcisi olduğunu kanıtlayan Andrea Motis, caz klasiklerini bossa nova formuyla caz tutkunlarına sunuyor. Gitarda mükemmel eşliğiyle Josep Tarver, piyanoda Ignasi Terraza, davulda Esteve Pi ile Avrupa’nın önemli caz festivallerinde sahne alan bu grubu dinleme şansına ulaşacağınız için kendinizi şanslı hissedebilirsiniz. Andrea Motis ve Joan Chamorro Quintet konseri 4 Şubat Salı günü saat 20:00 ‘de CRR Konser Salonu’nda gerçekleşecek. Modern cazın en önemli temsilcilerinden trompet virtüözü Wadada Leo Smith Golden Quartet, son albümü “ Ten Freedom Summers ile CRR Caz Şubatı kapsamında cazseverleri büyülecek. 40 yılı aşkın bir sü- redir besteleri ve doğaçlamaları ile yaratıcı çağdaş caz müziğinin en önemli isimlerinden olan Wadada Leo Smith çok sayıda enstrümanı büyük bir ustalıkla çalmasıyla tanınıyor. Golden Quartet, cazın en sade müzikal ifade biçimini, doğu müzik kültürü ile harmanlayarak, usta besteci ve sanatçıların oluşturduğu bir dörtlü... Wadada Leo Smith, Golden Quartet, Silver Orkestra, ve Organic ile çalışmalarına devam ediyor. AACM-Orkestrası, Kronos Quartet, Da Capo Oda Oyuncuları, New Century Oyuncuları, San Francisco Çağdaş Müzik Oyuncuları, Chicago Üniversitesi Çağdaş Oda Oyuncuları, S.E.M. Topluluğu, Southwest Oda Müziği, Del Sol String Quartet ve New York Yeni Müzik Topluluğu sanatçının eserlerini seslendiren topluluklar arasında yer alıyor. Wadada Leo Smith 5 Şubat Çarşamba günü saat 20:00’de CRR Konser Salonu’nda , Golden Quartet ile karşınızda olacak. Pera Müzesi’nde 2 yeni sergi Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi, 5 Şubat-20 Nisan arasında iki yeni sergiye ev sahipliği yapacak. Müzeden yapılan açıklamaya göre, 2010’da gerçekleştirilen ve Türkiye’de ilk kez sergilenen “Picasso-Suite Vollard” gravürler serisinden sonra 20. yüzyılın efsane sanatçısı Pablo Picasso’yu yeniden ağırlayacak. Pablo Picasso’nun doğduğu evden, Malaga’daki Museo Casa Natal Koleksiyonu’ndan seçilen gravür, seramik ve kişisel eşyalarından oluşan “Picasso: Doğduğu Evden Gravürler ve Seramikler” başlıklı sergi, 5 Şubat’ta sanatseverlerle buluşacak. Sergide, 56 gravür, 8 seramik olmak üzere 66 eserle birlikte sanatçının bebeklik gömleği, patikleri ve kurşun askerleri gibi kişisel objeleri de yer alacak. Çağdaş cam sanatından bir seçkiyi sanatseverlerle buluşturan “Aurora: Kuzey Ülkelerinden Çağdaş Cam Sanatı” sergisi de 5 Şubat’ta açılacak. Sergide, İsveç, Norveç, Finlandiya, Danimarka ve İzlanda’dan 25 sanatçının 51 yapıtı beğeniye sunulacak.Her iki sergi de 20 Nisan’a kadar görülebilecek. 11 saray Sayı:111 30 Ocak 2014 Hitler sanat eserleri toplamaktan hoşlanırdı Saray Adolf Hitler, 20 Nisan 1889 yılında Yukarı Avusturya’nın Braunau kasabasında doğdu. Bir gümrük memuru olan Alois Hitler (1837– 1903) ve Klara Pölzl (18601907) ‘ün altı çocuğundan dördüncüsüdür. İlk tahsilini doğduğu kasabada, orta tahsilini Linz şehrinde yaptı. On üç yaşında tüberkülozdan babasını (Hitler’in memur olmasını isteyen babası Alois Hitler ile arası açılmıştı çünkü kendisi sanatçı olmak istiyordu), on sekiz yaşında (1907) annesini kaybetti. Orta öğrenimini başarısız bitirince ressam olma ümidiyle Viyana Güzel Sanatlar Akademisi sınavına girdi ancak başarısız oldu. Alman Tarihi derslerinde Akademideki profesörlerin Yahudi olduğu, ve Yahudilere karşı ilk kinin burada oluştuğu anlatılır. Bir başka teze göre ise Hitler’in annesinin ölüm anında gelen doktor bir Yahudiydi. Adolf Hitler annesinin ölümünü kabullenemeyip, bu Yahudi doktoru sorumlu tuttu. Ve bir çok bilim adamlara göre Hitler’in babaannesi Yahudi’dir. Bu yüzden bütün doğduğu yerleri yakmıştır. 1912’de Viyana’dan Münih’e geldi. 1914’de I. Dünya Savaşı çıkınca Hitler, Bavyera ordusuna gönüllü olarak girdi. Alman mağlubiyetinden sonra Hitler, arkadaşı mühendis Feder ve altı kişi tarafından kurulmuş olan Alman İşçi Partisi isimli gizli bir fırkaya katıldı ve kısa sürede bu fırkanın reisi oldu. Fırkanın adını NSDAP (Nationalsozialistische Deutsche Arbeiter Partei/ Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi) olarak değiştirdi ve nüfuzunu arttırdı. Taraftarlarına kısaca “Nazi” ismi verildi. Kendisine de, taraftarla- rı, rehber anlamına gelen “Führer” lakabını verdiler. Parti 25 maddelik bir program hazırladı. Bu programın ilk maddesi Almanya’yı Versay’ın zilletinden kurtarmak idi. Alman vatandaşlığının yalnız Alman kanını taşıyanlara hasredilmesi lazım geleceği programın temel maddelerindendi. Aynı zamanda büyük sermayeyi devleştirmek de yine programın esaslarından birini teşkil eder. Völkischer Beobachter adlı gazeteyi yandaşları çıkarıyordu. Josef Goebbels bu gazetenin tamamen parti bülteni halini almasını sağladı. Gazetede partisinin fikirlerini açıklayan makaleler yayınladı. 1924’de Münih’ten hükümeti devirmek için teşebbüslerde bulundu fakat başarılı olamadı. Bunun üzerine 10 ay hapse mahkum edildi ve bu zaman içinde “Mein Kampf” (Kavgam) isimli bir kitapta fikirlerini yazdı. Şimdilerde bu kitap Almanya’da antisemitizme yol açtığı gerekçesiyle yasaklanmaya çalış çok sıkışıyordu. Bu kitapla birlikte yeni teşebbüslerine de yol gösterdi. 1924 ve 1929 yılları arasında partisi başarısız oldu. Ancak Dünya Ekonomik Krizinden sonra daha fazla oy kazanabildi (1929). 1930 seçimlerinde yüzde 18 oy ile SPD’den sonra ikinci büyük parti oldu. Hitler’in oyları Katoliklerden daha fazla Protestanlardan, şehirlerden daha fazla kırsal bölge ve kasabalardan, işçilerden daha fazla orta ve üst kesimden geldi. Seçimle işbaşına gelen Adolf Hitler kısa zamanda anayasa değişikliği hakkını elde etti. Hemen ardından diğer partileri yasakladı. Almanya’da aşırı artık gösteren işsizliği savaş hazırlığı için kullanarak, iş sahası oluşturdu. Ülke genelinde büyük otobanlar inşa ettirdi. Batı Avrupa ülkelerini ve Rusya’yı karşısına aldı. Bu cephe genişliği II. Dünya Savaşı’nın sonucunu belirleyen en önemli etken oldu. Savaş sonucunda Almanya’nın yenilgisini gören Adolf Hitler ümitsizliğin iyice artması üzerine 30 Nisan 1945’te Berlin’de karısı Eva Braun’la birlikte aynı anda siyanür hapı içip, önce Eva Braun’u sonrada kendisini bir silah vasıtasıyla vurarak intihar etti. Kendi isteğiyle Führerbunker bahçesinde benzinle cesetleri yakılmıştır. Hitler’in bunu istemesinin sebebinin Sovyet ordusu tarafından yakalanıp teşhir edilmek istememesi olduğu iddia edilmektedir. Hitler ölmeden önce ikili vasiyetnamesini yazdırmıştır: Siyasi ve Özel Vasiyetname. Hitler’in siyasi vasiyetnamesi bir hınç çığlığıdır. Ona göre; Almanya bütün milletler için bir zehir gibi tehlikeli olan Yahudileri ve Bolşevizm’i kovalamaktan asla vazgeçmemelidir. Almanya’nın geleceğini tartışmasız bu olgu belirleyecektir. Hitler, savaşa girmekte haklı olduğunu savunuyor ve yenilgiden korkak yalancı generalleri sorumlu tutuyordu. Özel Vasiyetinde ise, tüm hayatı boyunca topladığı sanat eserleriyle doğduğu şehir olan Linz’de bir müze kurulmasını istedi. Tüm şahsi mallarını partiye eğer parti kalmamışsa devlete bıraktığını söylüyordu. Dünyanın en fakir cumhurbaşkanı... Haber-Roman Yusuf Uruguay Cumhurbaşkanı Jose Mujica...“Dünyanın en fakir cumhurbaşkanı” olarak tanımlanan bu çok özel insan, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmayla dikkatimi çekmişti: “Eski ruhani tanrımızı kendi ellerimizle kurban ettik ve artık Market-Tanrı’nın tapınağındayız. Bu yeni tanrı, ekonomimizi, politikamızı, alışkanlıklarımızı, yaşamlarımızı düzenliyor ve bizlere faiz oranları ve kredi kartları ile mutluluğun yeni adresini veriyor. Öyle anlaşılıyor ki, bizler, yalnız tüketme için yaratılıyoruz ve artık tüketemediğimiz zaman, derin hayal kırıklığına uğrayarak, kendimizi yok ediyoruz.” 1935 yılında doğmuş, siyaseti, Marksist-Leninist bir gerilla grubunda tanımış, yaşamının 14 yılını cezaevinde geçirmiş, bedeninde tam altı kurşun yarasının izi olan bir ateist için ilginç bir konuşmaydı bu... Nitekim, Newman’ın sorularını yanıtlarken, ateist olduğunu tekrarlıyor ama şöyle devam ediyor:Katolik kilisesine büyük saygı duyuyorum. Çünkü biz, Latin Amerikalılar’ın iki or- eşinin geliri kendilerine yetiyor, acil bir durum için bankada da bir miktar paraları var, hepsi bu.. Dünyayı değiştirebilir miyiz? Söyleşiden edindiğim izlenim, artık karşımızda bir gerilla lideri yok, yerini, düşünceleriyle iz bırakmayı hedeflemiş bir pasifist almış: “Sistemi bugün değiştirmenin mümkün olmadığını biliyorum, insanlık, tüketim üzerinden devam edecek. Ama önümüzde bilimin söyledikleri var. Eğer, bugün, dünyanın bütün ulusları, Amerikalılar kadar tüketirse, böyle tam üç dünyaya ihtiyacımız olacak. Ben, insanların geceleri yatacak bir saçak denmesi yanlış, ben, tutumlu tak zeminimiz var, birincisi dil altı bile bulamadıkları bir dünbirliğimiz, ikincisi kilise. Kiliseyi bir insanım. Asıl fakirler, sürekli yada, başkalarının 500 metred edersem, halkımı reddetmiş yaşamdan talepleri olan ve elde rekarelik malikanelerde yaşaettikleri ile yetinmeyen insanlar- masını anlamıyorum. Evsizler olurum. dır. Ben elimde hafif bir bavulla için ev, suyu olmayanlar için su Gerçek özgürlük nedir?.. Mujica, devletin kendine verdiği dolaşıyorum. Bu, bana, istedilazım, ekmek lazım. Sen, böyle ğim yaşamı sürdürmek için ye- bir dünyada özel uçağım olsun, cumhurbaşkanlığı sarayında oturmuyor. Başkent Montevidio terli zamanı veriyor. Asıl özgür- oraya buraya gideyim diyorsun. lük, yaşamak için kazandığın yakınındaki basit çiftlik evinde Eğer herkes daha fazlasını zamandır. Bir de düşündüğünü isterse, bir gün kimseye bir şey yaşamını sürdürüyor. Korumaları ve hizmetlileri yok, Newaçıkça söylemektir. Kimseyi, kalmayacak. Küresel ısınmaman’a çayını kendi demliyor, benim gibi yaşamaya ikna ede- dan söz ediyoruz ama doğaya mem. Fikirlerime karşı olanlar maaşının yüzde 90’ını hayır saldırmaya ve çöp üretmeye da vardır ama, özgürlüğü, kendi devam ediyoruz. Ben, heba işlerine ayırıyor. Bir cumhurbaşkanından çok, bir filozof ile gibi olmakta bulurum.” olan kaynaklar ve adaletsizlik karşı karşıyasınız: “Bana fakir Mujica’ya göre, senatör olan için üzülüyorum, ama siz bana bakmayın, ben, kendimin mahkümuyum. Bir şeyi değiştirmek için değil, gelecek için konuşuyorum. Bir siyasi düşünce yöntemini bırakmak istiyorum, hiçbir şey kısa vadeli zafer de hemen köşe başında değildir.” Çok özel adımlar... Mujica, dünyanın gündemine, marihuana’yı yasal kılmasıyla oturdu:”Tam 100 yıl boyunca uyuşturucu ile mücadele ettik, bu, yalnız, uyuşturucu kaçakçılığının ve örgütlerinin güçlenmesine yaradı. Şimdi, marihuana, ihtiyacı olanlara bir ilaç gibi eczanelerde satılacak ve bu yolla kaçakçılığı önlemiş olacağız. Kokain ve diğer uyuşturucu ile savaşımız sürecek.” Eski bir gerilla lideri, bugünün cumhurbaşkanı olarak, Kolombiya hükümeti ile ELN gerilla grubu arasında arabulucuk da yapıyor: Savaş acı getirir, bir bölgede yaşanılan bir acı, aslında hepimizin acısıdır. Kolombiya hükümeti gerillalarla anlaşma yapmak istediğinde uzaktan izleyemezdim, acıya birlikte son vermemiz gerekiyor. saray Sayı:111 30 Ocak 2014 Erbil’in tanınmış şahsiyeti Hekim Molla Davut hakkın rahmetine kavuştu Saray-Erbil Erbil’in tanınmış şahsiyeti Hekim Molla Davut 23 Ocak 2014 günü 77 yaşında hayata veda etti. Toplumda hayır çalışmalarıyla tanınan merhum Davut kentin önde gelen sermayedarları arasındaydı. Tam adı Hekim Molla Davut Hıdır olan merhum 1937 yılında Erbil Kalesi’nin Tekye Mahallesinde dünyaya geldi. Merhumun kardeşi Hüsam Molla Davut, merhumun babasının vasiyeti üzerine bahçeci olarak çalıştığını söyledi. Selahaddin sineması arkasında bahçeleri ve Kayseri Pazarında tarım ürünleri satan dükkanları bulunduğunu ifade eden Hüsam Davut: “merhum güzel sözlü, iyi görünüşlü ve seyahat seven biriydi. 77 idare ederdi” dedi. Halk ses sanatçısı Arap Osman: “merhum güzel sözlü, temiz ve sevecen bir kişi idi. Kendisiyle Türkiye’ye gezmeye gidecektik. Ancak ölüm planımızı bozdu” dedi. Merhumun dost ve kardeşlerinin dediklerine göre, Hekim Molla Davut tarım ve emlak işlerini çok severdi. Kazandıklarının tümünü emlak alarak değerlendirirdi. İnsanları tanımayı ve durumu olmayan insanlara yardım etmeyi ihmal etmezdi. Gelenek ve göreneklere çok bağlıydı. Büyük oğlu Müeyyet “babamız her zaman dinimize ve dilimize sahip çıkmamızı bize hatırlatır, herkese saygı göstermemizi isterdi. İşte babamızın başayaşında olsa da dinçti ve oğullarının dükkanını kendisi rı sırrı buydu” dedi. Türkmen Edebiyatçılar ve Yazarlar Birliği seminerinde Türkmen Kültür Hakları yıldönümü masaya yatırıldı Saray-Erbil Türkmen Edebiyatçılar ve Yazarlar Birliği 24 Ocak 2014 günü bir seminer düzenledi. Yetkili ve parlamenterlerin hazır bulunduğu seminerde eski rejimin 24 Ocak 1970 yılında Türkmenlere tanıdığı kültürel hakların kabulünün yıldönümü masaya yatırıldı. Türkmen Edebiyatçılar ve Yazarlar Birliği Başkanı Esat Erbil eski Baas rejiminin 11 Mart 1970 yılında Kürtlere tanıdığı özerklik hakkından hemen sonra Türkmenlere kültürel haklarını tanıdığını söyledi. Ancak bu hakların bir süre sonra askıya alındığına dikkat çeken Erbil şöyle konuştu: “O zamanlar Bağdat’tan Erbil’e gönderilen komisyon muhtarlara kentte Türkmen yaşamadığını söylemelerini dayattı. Dolayısıyla Erbil’de açılmayan Türkmen okulları Kerkük’te açıldı. Ancak bu okullara gösterilen büyük ilgi- den rahatsız olan rejim velileri tehdit ederek çocuklarını bu okullara göndermemelerini talep etti. Rejim ayrıca bu okulların istikbalinin olmadığı propagandasını da yapmaya başladı”. Milli Türkmen hareketindeki edebiyatın önemine de temas edilen seminerde konuşan Erbil, “Milletvekillerimiz var, bakanımız var, kültür, sanat ve eğitim genel müdürlüklerimiz var. Ancak Kürdistan bölgesinde ikinci toplum olduğumuz için beklentilerimiz bundan çok daha fazladır” diye devam etti. Seminerde yer alan Türkmen parlamenter Muhammet İlhanlı, Türkmenlere tanınan hakların partilerin çalışması ve mücadelesinin semeresi olmadığını söyledi. “Bu haklar bize bir millet olduğumuz için tanındı” diyen İlhanlı, Türkmen kültürel hakların kabulü üzerinden 40 yıl geçmesine rağmen bu toplumun haklarının tamamına hala kavuşmadığını kaydetti. Türkmen parlamenter İlhanlı, Türkmen siyasi ve kültürel çalışması ve ayaklanmadan sonra Erbil’de kurulan Türkmen parti ve okullar hakkında bilgi verdi. Seminerde yapılan konuşmalarda bir Türkmen meclisinin kurulması ve anayasada bölge Türkmenlerine haklar tanınması talep edildi. Türkmen Kültür ve Sanat Genel Müdürlüğü’nün Saray-Erbil Türkmen Kültür ve Sanat Genel Müdürlüğü’nün masa tenisi turnuvası sona erdi. Türkmen Salonu’nda düzenlenen müsabakaya 36 sporcu katıldı. Türkmen Kültür ve Sanat Genel Müdürü Geylan Altıparmak, bir hafta süren turnuvayı yarı yıl tatilini değerlendirerek düzenlediklerini söyledi. KDP Yönetim Üyesi Piştivan Sadık, Erbil’in ileri geleni Mahmut Çelebi ve parlamenterlerin de izlediği müsabakanın maliyeti bütçenin olmaması nedeniyle kendileri tarafından karşılandığını kaydetti. Turnuvada dereceye girenlere ödüller dağıtıldı. 12 Hayata dair Basına konuşmak Berivan Serhenk Basın mensuplarının en büyük sıkıntısı, hem resmi hem parti yetkililerinin kendilerine demeç vermeye yanaşmamasıdır. Bu yetkililer üzerlerindekileri kızdırmamak için basına konuşmuyorlar. Bazıları ise yaptıkları yolsuzluklar ortaya çıkmasın diye konuşmuyorlar. Hadi bunları anladık; ancak hiçbir sebep göstermeden basına konuşmayanları anlamıyorum...!. Hükümet, iktidar ve bazı zihniyetler bizi diktatörlüğe sürüklüyor. Bence eski Baas rejiminin etkisini hala üzerimizde hissediyoruz. O devirde özgür basın diye bir şey yoktu. Medya rejimin kontrolündeydi. Medyada Saddam’dan başka hiçbir kimseden söz edilmezdi. Ona methiyeler düzenirdi. Devlet yetkililerinin basına konuşmaları yasaktı. Bunların tek görevi Saddam’a övgüler yağdırmaktı. Bu sakat politika hala bazı zihniyetlerin kafasındaki yerini koruyor. Bu zihniyetler basına konuşmuyorlar ve bilgi vermiyorlar. Basının hedefi millete sağlıklı bilgi aktarmaktan başka bir şey değil. Basın milli güvenliği tehdit eden haber ve bilgileri yayınlamaz. Bölge yönetimi 23 yaşına girdi. Önümüzdeki günlerde 8. kabine kurulacak. Artık yetkililerimiz basına konuşmamaktan vazgeçsinler. Bırakın bunlar işlerini yapsınlar ve onlara yardımcı olsunlar. Çünkü basının işi haber yapmak ve yetkilileri konuşturmaktır. saray 13 Eski zamanlarda Erbilli kadınların gelenekleri nasıldı? Sayı:111 30 Ocak 2014 Saray Erbilli kadınların eski zamanlardaki gelenekleri bugünkünden çok farklıydı. Bugün o geleneklerden eser yoktur. Çocuk büyütmek, eşe ve ailenin diğer fertlerine karşı davranış şekli bir kadından diğerine göre farklıydı. Eskilerde ailenin tüm fertleri sofra üzerinde toplanırdı. Yemeğe Allah’ın adıyla başlanırdı. Yemek yendikten sonra kadınlar su dolusu leğeni getirerek eş ve kardeşlerin eli yıkanırdı. Ardından erkekler işlerine güzel bir şekilde uğranırdı. Türkmen kadınları dışarıya aba ve peçe (çarşaf) giyerek giderdi. Kızların dışarıya çıkması çok enderdi. Bunlar evlenene kadar dışarıya çıkmazdı. Kışa hazırlık adeti Kışa gelir gelmez kadınlar erzak hazırlama telaşına girerdi. Domates salçası hazırlanırdı, dolma ve sivri biber kurutulurdu, keşek, bulgur ve kavurma yapılırdı. Muharrem ayında kadınlar adak tutarak, erkek çocuk doğurmaları halinde aşure aşı pişireceklerine söz verirdi ve doğurdukları çocuğa siyah bir entari gidirerek 1 ve 10 muharrem günlerinde pişirdikleri aşure aşını komşulara dağıtırdı. Ancak günümüzde bu adetlerden artık eser yok. Hıdır İlyas Helvası Türkmen kadınlar Hıdır İlyas adında yılda bir günleri vardı. Türkmen kadınlar Hıdır İlyas günü çarşıdan aldıkları helvayı bir tepsiye koyarak 3 gün boyunca bodrum katında saklarlardı. Ardından helvayı çıkararak üzerinde bir parmak izi belirlediğini gördüklerine inanırlardı. Bunun Hıdır İlyas’ın parmağı olduğunu ve dolayısıyla adaklarının tuttuğuna inanırlardı. Ardından helvayı komşulara dağıtırdı. Hamam adeti Erbil’de Kale Hamamı, Cüt Hamam, Hacı Kadir Hamamı, Ali Ağa Hamamı ve diğer hamamlar vardı. Bir grup kadın anlaşarak beraber hamama giderlerdi. İlk önce çocuklar yıkanırdı. Ardından kadınlar hamamda bir süre daha kalırdı. Bayram adeti Kadınlar bayramdan birkaç gün önce, bayramın olmazsa olmazı arasında olan baklava ve küliçe hazırlardı. Ancak bugün gibi kuaför salonları yoktu. Bazı kadınlar bu işi yapardı. Bunlar ev ev dolaşarak kadınların yüzünü ve kaşını alırdı. Bunlara “üz alan” denirdi. kız istemeye giderdi. Kız ailesinden evet cevabı aldıktan sonra erkek babası bir din adamı ve birkaç ileri gelenle kızın evinin yolunu tutardı. İmam nikahı kıyıldıktan sonra birisi damdan Evlilik adeti şeker atmaya başlardı. Eskilerde erkek annesi yanına birkaç kadını alarak Düğünde ise parti bitene kadar gelin kadınlarla bir orada damat ise dışarıda beklerdi. Düğünden 7 gün sonra “hafta” yapılırdı. Haftaya katılan misafirler getirdikleri ayni ve maddi hediyelerini vermeye başlarlardı. Taziye adeti Taziye 5 gündü. Beşinci gün taziye sahibi helva hazırlayarak mezarlıkta dağıtılırdı. Ayrıca ölünün kırkı da yapılarak mevlit okunurdu. Ancak bu güzel Türkmen geleneklerinin hiçbirisinden artık eser yok. Kızlarını evlendiren Erbilliler çok fazla altın talep ediyorlar Saray-Erbil Erbil’de izdivaç geleneği Türkmen ve Kürtlere göre farklı. Kürtler evlendirdikleri kızlar için başlık parası talep ederken, Türkmenler yüklü altın talep ediyorlar. Başlık parası ve fazla altın talep etmek durumu olmayan erkek tarafı ağır bir yük altında kalıyor. Damat adayı yüklü başlık ve düğün tören masraflarını karşılamak için bazen borç almak zorunda kalıyor. Erbil’de hala bazı aileler evlendirdikleri kızları için başlık parası alıyorlar. Bu geleneğin bize Osmanlı’dan kaldığına inanılıyor. Esnaf Serkevt Hüseyin, Erbilliler kızlarına başlık parası yerine yüklü miktarda altın talep ettiklerine dikkat çekti. Hüseyin erkeğin eli ve kolunu bağlamak için bu kadar altın alındığını söyledi. Hasan Anası olarak kendini tanıtan bir kadın, Türkmenler olarak başlık parası almadıklarını söylık parası almanın haram ledi. Bu geleneğin Kürtler- olduğunu kaydetti. de yaygın olduğunu ifade Erkeğin başlık parası ödeeden Türkmen kadın, baş- mediği için bazen borç alarak ağır bir yük altında kaldığını belirten Türkmen kadın, “Erkek düğün için zaten yüklü bir para harcıyor. Dolayısıyla kendinden başlık parası almakla onu büyük bir baskı altında bırakıyorsunuz” dedi. 52 yaşındaki Kamaran Anası kızını düğüne hazırlıyor. Kızına başlık parası alan kadın, bunun doğal bir durum olduğunu söyledi. “Kürtlerde başlık parası almak doğaldır” diyen Kamaran Anası, erkek tarafından fazla altın almadıklarını söyledi. Kamaran Anası Kürtlerin aksine Türkmenlerin kızlarına fazla altın talep ettiklerini kaydetti. Erbillilerin bu geleneğinin tarihi ve siyasi bir geçmişi olduğunu ifade eden psikolog Ziyat Hüseyin, bunun topluma olumlu bir etkisi olduğunu söyledi. Altın talep etmenin Osmanlı bir gelenek olduğunu belirten Hüseyin, Osmanlılar diğer toplumlara kız verip kız alırken Türk ve Kürtlerin sosyal olarak kaynaşmasını sağladıklarını belirtti. Psikolog Hüseyin bu geleneğin bugün de sürdüğünü söyledi. saray 14 Sayı:111 30 Ocak 2014 Pozitif Ayrımcılık Dr. Soran Selahaddin Şükür Pozitif ayrımcılık, güçsüz durumda olan insan gruplarına verilen olağandışı bazı özel haklardır. Normal şartlarda başka insan gruplarının kullandığı hakları, çeşitli sebeplerden dolayı kullanamayan gruplara verilen ekstra haktır. Pozitif ayrımcılık yoluyla verilen bu ekstra haklar sayesinde bu dezavantajlı gruplar gerçekten eşit olma şansını yakalayabilirler. Yani, pozitif ayrımcılık, tüm vatandaşlara gerçek anlamda eşitlik ilkesinin uygulanmasını sağlayan ve garanti altına alan araçtır. Eşitlik ilkesinin teorik alandan uygulamaya yansıması, pozitif ayrımcılık kurumunun devreye girmesi ile ancak mümkündür. Seçimlerde kadınlara sağlanan kota sistemi, pozitif ayrımcılığın en belirgin örneğidir. Kadın kotası, erkek egemenliğine dayanan düşünce blokuna karşı girişilmiş mücadelede, eşitliğin sağlanabilmesi için gerekli olduğu savunulmaktadır. Kota, sadece kadınlar için değil, aynı zamanda azınlıkların parlamentoda temsilini sağlamak amacıyla kullanılan bir metodtur. Böylece uygulamada daha eşit bir yapının oluşması için, meclise girecek olan azınlık gruplarının meclisteki üye sayısını minimum bir sınır hedeflenmektedir. Yani, seçilme hakkının kullanılmasında güçsüz konumda olan azınlıklar, kota (pozitif ayrımcılık) yolu ile temsilleri sağlanacaktır. Parlamento hukuku alanında kota ile azınlıkların temsilini sağlamak yeni bir uygulama değildir. Farklı dönemlerde, çeşitli ülkelerin seçim hukuklarında yer alan bir uygulamadır. Örnek olarak; İran (Zerdüşt, Hıristiyan ve Yahudi toplam 5 sandalye), Ürdün (Çerkez 3, Bedevi 6 ve Hıristiyan), Filistin (Hıristiyan 6 ve Samiri 1) ve Pencap (Müslümanlar 90) şeklinde azınlıkların temsili sağlanmaktadır. Irak›ta da kota uygulaması 2005 anyasası ile ihdas edilmiş bir kavram değildir. 1924 Irak Seçim Yasası döneminde kota yolu ile Hıristiyan ve Yahudi tabaalarının Temsilciler Meclisinde temsilleri sağlamıştır. Kürdistan bölgesi seçim sistemi de bölgede yaşayan: Türkmen, Hırsıstiyan ve Eermenilere kota fırsatını sağlamaktadır. Kota sistemi sağladığı avantajlar ve yarattığı dezvantejlar açısından, anayasa hukukçuları tarafından hep tartışma konusu olmaktadır. Bu tarışma son dönemde Türkmenler arasında da sık sık yaşandığı görülmektedir. Sağladığı avantajlara rağmen, ben kota sistemine eleştirel bir bakış açısıyla yaklaşmaktayım. Öncelikle, kota sistemi ikinci millet satatümüz ile bağdaşmadığı açıktır. Yukarıda da izah etmiş olduğumuz gibi, kota genellikle azınlıkların temsil hakkını korumak için yaratılmış hukuki bir müessesedir. Oysa biz her fırsatta ve her platformda Irak›ta üçüncü ve Kürdistan bölgesinde ikinci millet olduğumuzu ifade etmekteyiz. Ayrıca kota sistemi «meritokratik» temsil sağlama yöntemidir. Yani, kota ile parlamentoya üye olmak, seçilme ile atama arasında orta bir yöntemdir. Az oyla üyelik hakkı kazan bir parlamenter, yüzbinin üzerinde oy potansiyeli ile üye seçilen bir mevkidaşı karşısında psikolojik bir eziklik içinde olacağı kesindir. Geniş halk kitlesinin desteğinden yoksun olmak, kota parlamenterlerin temsil performansını olumsuz yönde etileyen bir faktör olarak görülmektedir. Nitekim, geçmiş dönemlerde kota temsilcilerimizin parlamentodaki düşük performansları bu söylemimizi destekler niteliktedir. Kota sistemine bir başka eleştiri de şu açıdan yapılabilir; kota siyasi olgunlaşmamızın doğal süreç ve koşullarda gelişmesini engelleyen bir olgudur. Tıpkı sınavı kazanacağına dair garanti alan öğrencinin, öğrenmek için çaba göstermemesi gibi. Teslim edelim ki kota sisteminin uygulanması, Kürdistan Bölgesi siyasi iktidarının Türkmen ve Hıristiyanların mecliste eşit ve adil bir şekilde temsil edilmelerini garanti altına demokratik eğilimi ve iyi niyet göstergesidir. Ancak unutulmamalıdır ki eşit ve adil temsili sağlamak konusunda kota alternatifsiz bir yöntem değildir. Kota dışında farklı yöntemlerle de eşit ve adil temsil sağlanabilir. Örnek olrak, seçime katılmak ve seçim propagandasını yapmak hatırı sayılır bir harcama gerektirir. Bu bağlamda Türkmen adaylarına örgütlenmek ve seçim propagandasını yapmak amacıyla, hazineden maddi destek almalar iyi sonuçlar doğuracağına inanıyorum. Türkmen kamuoyunda tanınmış ve saygın çok sayıda kişi, maddi imkansızlık nedeniyle seçim yarışına katılmadığı herkesçe bilinen bir gerçektir. Irak İnsan Hakları Merkezi Erbil’de ofis açtı Saray-Erbil Irak İnsan Hakları Merkezi Erbil’de ofis açtı. 25 Ocak 2014 günü Çarçıra Oteli’nde düzenlenen törende IİHM’nin çalışmaları tanıtıldı. IİHM Başkanı Muhammet Samancı, örgütlerinin 2003 yılında Kerkük’te açıldığını hatırlattı. Irak merkezi hükümetten resmi izinleri olduğunu ifade eden Samancı Bağdat ve Musul’da da ofisleri bulunduğunu kaydetti. Gerçekleştirdikleri projelerin BM tarafından desteklendiğini belirten IİHM Başkanı çalışmalarını Erbil’e de taşımak istediklerini söyledi. Erbil’de çalışmalarını rahat yaptıklarına dikkat çeken Samancı, “Erbil’de BM ofisi, aktivistler ve konsolosluklar var. Artık toplantılarımızı burada gerçekleştireceğiz. Önceleri Bağdat’ta toplantılarımızı gerçekleştirirdik. Ancak bu bizim için çok zordu. Birincisi çevre ikincisi uyuşturucu maddelerle ilgili elimizde iki proje var” diye konuştu. IİHM’in Erbil ofis başkanı bayan Himan Remzi, beş yıldan beri sivil toplum örgütlerinde çalıştığını söyledi. IİHM’in Erbil’de ofis açmasının önemine temas eden Remzi insan hakları ihlali açısından Irak’ın kara listede bulunduğunu söyledi. Bölgede de bazı ihlallerin yapıldığını ifade eden Remzi önümüzdeki Haziran ayında Cenevre’de gerçekleştirilecek kongre için insan hakları konusunda bir rapor hazırladıklarını kaydetti. 3 kontenjan için 20 aday yarışacak Saray-Özel Saray, Erbil İl Meclis seçimlerinde yarışacak Türkmen adayların isimlerini yayınlıyor. Seçimde 20 aday Türkmenler için tahsis edilen 3 kontenjan için yarışacak. Bu arada bir parlamenter Erbil vali yardımcısının Türkmen olması gerektiğini savundu. Seçime Erbil Türkmen Listesi, Türkmen Demokrasi Hareketi Listesi ve Irak Türkmen Cephesi 6’er adayla katılacak. Ayrıca seçime 2 bağımsız Türkmen aday da katılacak. Irak Türkmen Cephesi Fraksiyonu Aydın Maruf, “Erbil vali yardımcısı veya il meclis başkanı Türkmen olmalı” dedi. Saray›a konuşan Maruf,üç kontenjanın az olduğunu söyledi. ITC parlamenteri, kontenjanın kendilerine dönülmeden tahsis edildiğini kaydetti. Türkmen parlamenter Muhammet İlhanlı, “Bu seçim Kürdistan parlamento seçiminden farklı olduğu için Türkmenler tek listeyle katılmalıydı. Çünkü 3 kontenjanı kazanmak için 20 aday çok fazla” dedi. Türkmen Yenileme ve Değişim Fraksiyonu Başkanı İlhanlı: “vali yardımcısı, nüfus olarak Erbil’de en kalabalık ikinci toplum oldukları için Türkmenler’den seçilmelidir. Ayrıca kentin resmi dairelerinde de katılımları sağlanmalıdır” diye konuştu. Kürt listelerinde Türkmen adaylara yer verilmediği eleştirilerine yanıt veren İlhanlı, Kürt listelerin Türkmen adaylara da yer vermesi gereğini savundu. Listelerin numarası ve aday isimleri şöyle: Erbil Türkmen Listesi (86) 1-Leys Rüstem Haffaf (Avukat) 2-Semir Abdülkadir Mevlüt (Tüccar) 3-Sonay Vedat Arslan (Öğretmen) 4-İmat Rifat Cemil (Gazeteci) 5-Helin İmat Halil (Öğretmen) 6-Maha Süheyl Vadi (Doktor) Irak Türkmen Cephesi (83) 1-Azat Ekrem (Azat Küreci) ITC Erbil Kol Başkanı 2-Vidat Enver (Öğretmen) 3-Nezhet Abdülgani (ITC Erbil Kol eski başkanı) 4-Halide Sabri (Avukat) 5-Dilşat Enver (Dilşat Terzi) 6-İzzettin Hıdır Vadi (ITC Erbil Kol Enformasyon Sorumlusu) Türkmen Demokrasi Hareketi Listesi (82) 1-Necip Muhsin Ali (TDH siyasi büro üyesi) 2-Yüsra Kerim (TDH Kadın Birliği üyesi) 3-Sami Abdülkadir (TDH siyasi büro üyesi) 4-Hüseyin Talat Neccar (TDH siyasi büro üyesi) 5-Sara Mecit (TDH Kadın Birliği üyesi) 6-Safa Yasin Yunus (TDH Danışmanı) Ayrıca (84) numarasıyla Türkmen Reform Hareketi siyasi büro üyesi Avukat Kava Muhammet ve (85) numarasıyla Geylan Burhan Ahmet Kasap seçime bağımsız adaylar olarak katılacaklar. 15 saray Sayı:111 30 Ocak 2014 Türkmenler, Irak parlamentosundan Telafer ve Tuzhurmatu’nun il olmasını kabul etmesini istedi Saray-Erbil Türkmen parti ve siyasi çevreleri Irak parlamentosundan Telafer ve Tuzhurmatu’nun il olması yönünde oy kullanmasını talep ettiler. Bilindiği gibi parlamento Halepçe’nin il olması talebini kabul etmişti. Irak’ın en eski ilçeleri olan Telafer ve Kerkük’e yakın Tuzhurmatu’da nüfusun hepsi Türkmenler’den oluşuyor. Türkmen yetkilileri bu iki ilçenin il olması kararının uygulanmasını bekliyorlar. Türkmen Liberaller Cemiyeti Başkanı Sami Şebek, merkezi hükümeti Telafer ve Tuzhurmatu’yu il yapmamakla suçladı. Bunun siyasi bir tavır olduğunu ifade eden Şebek: “Merkezi hükümet Türkmenlerin faydalanmasını istemediği için Telafer ve Tuzhurmatu’nun il olmasını kabul etmiyor” dedi. Türkmenlerin, iki ilçenin il olmasını sağlamak için bölge ve Irak makamlarıyla müzakere yapmalarını talep eden parti başkanı Şebek, “Merkezi hükümetin olumlu cevap vereceğini düşünmüyorum. Ancak Türkmenler iki ilçenin il olması çabalarından vazgeçmemelidirler” diye konuştu. Irak Türkmen Cephesi Siyasi Büro Üyesi Aydın Maruf, parti olarak Telafer ve Tuzhurmatu’nun özellikle Irak’ta en kalabalık nüfusa sahip Telafer’in il olmasını desteklediklerini söyledi. İki ilçenin bugüne kadar il olmaması sebebinin siyasi olduğunu savunan Maruf, mezhebi yaklaşımlarla hareket eden bazı Şii ve Sünni parlamenterlerin iki ilçenin il olmasını engellediklerini kaydetti. Ancak ITC olarak iki ilçenin il olması yönündeki çabalarını hızlandırdıklarını ifade eden Maruf, Irak parlamentosunun söz konusu ilçelerin il olması gerçeğini artık kavradığını belirtti. Türkmen Bağımsızlar Hareketi Başkanı Kenan Şakir, partilerinin son kongresinde Telafer ve Tuzhurmatu’nun il olmasını talep eden bir bildirinin çıktığını hatırlattı. Telafer’in Irak’ın en büyük ilçesi olduğunu ifade eden Türkmen parti başkanı, bu ilçenin il olmasının Türkmenlerin çıkarına olmasının yanında Irak coğrafyasının genişletilmesine de yol açacağını kaydetti. “Belli bir ilçenin il olmasını aslında halkın istemesine gerek yok. Eğer bir ilçe il olması gerekiyorsa yapılsın. Bunu halkın talep etmesine gerek yok, belki bunu hükümet düşünmelidir” dedi. Kenan Şakir: “Hangi ilçenin il olmasına Irak ve bölge hükümetleri oturup karar vermeliler” diye konuştu. Türkmeneli Partisi Siyasi Büro Üyesi Salar Enver, Irak hükümetini Türkmen ilçesi Telafer’i il yapmak istemediğini söyledi. Saray’a konuşan Enver, Telafer’in Irak’ın en büyük ilçesi olduğunu ifade ett. Telafer’deki mezhepsel soruna da dikkat çeken yetkili, bu sebeple ilçenin il olmasının kolay olmayacağını belirtti. Tuzhurmatu ilçesine de temas eden TP yetkilisi Enver, ilk başta ilçenin bağımsız bir idare olması ardından da en yakın fırsatta il olmasını talet etti. Uzun zamandan beri güvenlik sorunuyla karşı karşıya kalan Tuzhurmatu’nun il olması halinde bu sorundan kurtulacağını ifade eden Enver, “bu iki ilçenin il olmasını sağlamak için baskı olarak seçimleri boykot edelim” yönünde yapılan çağrılara katılmadığını söyledi. Türkmen yetkili: “Bu çağrıya katılmıyorum, çünkü seçim dört yılda bir yapılıyor. Milletvekillerimiz bu taleplerini parlamentoda gündeme getirebilirler. Aksi halde elde ettiklerimizi de kaybederiz” diye konuştu. Muhalefet: Yeni hükümete katılmamız engellenmeye çalışılıyor Saray-Erbil Muhalefet partileri 8. kabinenin gecikmesinden duydukları kaygıyı dile getirdiler. Yeni hükümete katılmalarının engellendiğini iddia eden muhalefet partileri, hükümetin gecikmesi piyasayı olumsuz etkilediğini ifade ettiler. Siyasi bir gözlemci ise “milli mutabakat hükümetinde muhalefet olmaz. Ancak koalisyon hükümetinde muhalefet olabilir” dedi. Seçim üzerinden 120 gün geçmesine rağmen henüz hükümet kurulmuş değil. Bu durum muhalefeti kaygılandırıyor. Muhalefet hükümetin derhal kurulmasını talep ediyor. Kürdistan İslami Cemaat’in üst düzey yetkilisi Şuan Rabar, “Hükümetin kurulması çok gecikti. Bu hem halk hem de piyasayı olumsuz etkiliyor. Bölgede mali sıkıntı başladı. Muhalefet olarak tüm tarafların katıldığı geniş tabanlı bir hükümet istiyoruz. Her taraf hükümete seçimde elde ettiği oylar nisbetinde katılmalı. Halkın beklentilerine cevap verebilen bir hükümet kurulsun” dedi. Geçen hafta basına yansıyan haberlere göre; yeni hükümete muhalefetin ka- tılması engellenecek. Haberi Saray’a değerlendiren Raber, muhalefetin hükümete katılmasının engellenmesi kötü sonuçlara yol açacağı uyarısında bulundu. İktidarın gaspedilmesi tehlikeye yol açacağını dile getiren Kürt yetkili, ancak bu haberlerin doğru olmadığını anladıklarını kaydetti. Muhalefetin hükümete katılmaması iktidara fayda sağlamayacağını ifade eden Raber, basında yansıtıldığı şekilde böyle bir haberin gerçek olmadığı ortaya çıktığını belirtti. Bu haberin asılsız olduğunu ifade eden Kürdistan İslami Birliği yetkilisi Ferhat Mala Salih, muhalefetin üç tarafının hükümete katılmasının engelleneceği yönünde yapılan haberlerin asılsız olduğunu söyledi. Saray’a konuşan Salih, bunun basının iddiası olduğunu ve gerçek payı olmadığını kaydetti. Değişim Hareketi (Goran) yetkilisi Salah Mazın, parti olarak hükümetin fazla gecikmesi halinde tavır alacakları uyarısında bulundu. Saray’a konuşan Mazın, muhalefet olarak seçmenlere verdikleri vaatlere sadık kaldıkla- rını söyledi. Hükümete katılmak ve reform gerçekleştirmek istediklerini ifade eden Goran yetkilisi, “amacımız iktidar olmak ve reform gerçekleştirmektir” dedi. Parti olarak hükümetin kurulması için soğuk davranılmasının kendilerini kaygılandırdığını dile getiren Mazın, parti olarak hükümetin fazla gecikmesi halinde tavır alacakları uyarısında bulundu. Siyasi bir gözlemci iktidarın muhalefetin eleştirilerinden yorulduğunu söyledi. Saray’a demeçlerde bulunan siyasi gözlemci Mesut Abdulhalık, “dolayısıyla iktidar muhalefetin hükümete katılmasını istiyor. Siyasi gözlemci Mazın şöyle devam etti: “Uzlaşı sisteminde muhalefet olmaz. Kıbrıs ve Lübnan’da olduğu gibi. Muhalefet koalisyon sistemde olur. Bu aşamada bölgede koalisyon sistemi uygulanırsa daha iyi olur. Bu, hükümete tüm partilerin ve tüm etnik grupların katılması demektir. Çünkü Kürdistan bölgesi sert rekabeti kaldıramaz. Buna geçenlerde şahit olmuştuk”. Sayı:111 30 Ocak 2014 Türkmenler Tuz ve Telafer›in il olması önünde engel çıkarılmasını istemiyorlar 15 Muhalefetin hükümete katılması engelleniyor mu? 15 3 kontenjan için 20 aday yarışacak Erbil’in tanınmış siması Hekim Molla Davut hakkın rahmetine kavuştu s13 Bir Türkmen aktivist Iraklı bir örgütün başına getirildi 14 Türkmen Kültür Hakları›nın kabulü yıldönümü masaya yatırıldı 13 Türkmenler Erbil vali yardımcılığını istiyorlar Saray-Özel Saray, Erbil İl Meclis seçimlerinde yarışacak Türkmen adayların isimlerini yayınlıyor. Seçimde 20 aday Türkmenler için tahsis edilen 3 kontenjan için yarışacak. Bu arada bir parlamenter Erbil vali yardımcısının Türkmen olması gerektiğini savundu. Seçime Erbil Türkmen Listesi, Türkmen Demokrasi Hareketi Listesi ve Irak Türkmen Cephesi 6’er adayla katılacak. Ayrıca seçime 2 bağımsız Türkmen aday da katılacak. Türkmen Yenileme ve Değişim Fraksiyonu Başkanı İlhanlı: “vali yardımcısı, nüfus olarak Erbil’de en kalabalık ikinci toplum oldukları için Türkmenler’den seçilmelidir. Ayrıca kentin resmi dairelerinde de katılımları sağlanmalıdır” diye konuştu. Irak Türkmen Cephesi Fraksiyonu Aydın Maruf, “Erbil vali yardımcısı veya il meclis başkanı Türkmen olmalı” dedi. Haber iç sayfalarda Kürdistan Komünist Partisi’nin yeni yönetimi seçildi Saray-Ajanslar Kürdistan Komünist Partisi gerçekleştirdiği özel toplantıda yeni yönetimini seçti. Özel toplantıda partinin başkanı ve yardımcısı ile 5 kişilik siyasi büro üyeleri seçildi. KKP binasında düzenlenen özel toplantıda parti başkanlığına Dr. Kemal Şakir, Kültür Bakanı Kawa Mahmut ise başkan yardımcılığına seçildi. Özel toplantıda partinin siyasi büro üyeleri de seçildi. Büroya Abu Karwan, Zirek Muhammet, Abu Tara, Baba Ali ve Serdar Duhoki seçildi.