Bülent Ersoy`un yerine `O` geliyor! Recep İvedik 4

advertisement
9
saray
Sayı:111
30 Ocak 2014
Recep İvedik 4’ün fragmanı
yayınlandı
Saray-Magazin
Şahan Gökbakar’ın ilkini 2008 yılında vizyona soktuğu Recep
İvedik filminin 4’üncüsünün fragmanı bugün yayınlandı. Filmin
birincisi vizyona girdiği ilk üç günde 791.536 kişi tarafından izlenen Recep İvedik, Türkiye’de ilk 3 gününde en çok izlenen filmler
sıralamasında ikinci sıraya yerleşmişti.
Sinema izleyicisinin merakla beklediği Recep İvedik 4, 21 Şubat
2014’tan itibariyle beyazperdede olacak. Yönetmenliğini Togan
Gökbakar’ın yaptığı Recep İvedik 4’ün çekimleri İstanbul ve Maldivler’de tamamlandı. Çekimleri dört hafta süren filmin 20 günlük
kısmı Maldivler’de gerçekleştirildi. Çamaşırhane Film’in yapımcılığında vizyona girecek Recep İvedik 4’te birbirinden komik ve
eğlenceli sahneler yer alıyor. İvedik’in İstanbul’da başlayan ve
Maldivlerde ısssız bir adada katılacağı yarışmalardaki maceralarına kadar uzanan filmin fragmanını Şahan Gökbakar Twitter adresinden takipçileriyle ilk kez paylaştı.
TRT’nin haber bültenleri
kimler hazırlıyor?
Saray-Magazin
CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a, “TRT, kurumu adına, “Yavru muhalefet”
ifadesinden ötürü Türkiye kamuoyundan özür dileyecek midir?”
diye sordu.ANKARA - CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç tarafından yazılı olarak
cevaplandırılması istemiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na sunduğu soru önergesinde şu sorular yer aldı:
* TRT, kurumu adına, “Yavru muhalefet” ifadesinden ötürü Türkiye
Kamuoyundan özür dileyecek midir? 25 Ocak 2014 tarihinde TRT
spikeri Anda Özmen, 19:00 Ana Haber Bülteni’ni sunuşu sırasında “Evet, Ana muhalefetten sonra yavru muhalefete geçelim….”
ifadesini kullanmıştır. Bu bağlamda; 25 Ocak 2014 tarihinde
19:00 Ana Haber Bülteni metninde “ Yavru muhalefet “ ifadesi yer
almakta mıdır? * Bu ifade planlı olarak mı telaffuz edilmiştir? Yer
almakta ise, sarf edilen “ Yavru muhalefet “ ifadesi diğer partiler
için de kullanılmış mıdır? * TRT Haber Kanalının haber bültenleri
ve metinleri, kim veya kimler tarafından hazırlanmaktadır? TRT
haber bültenleri metinlerinin hazırlanmasında Başbakanın siyasi
üslubunun bir etkisi var mıdır? Haber bültenlerinin metinlerinin
Başbakanın istediği sözcükler ve nitelendirmeler kullanılarak
hazırlandıkları iddiası doğru mudur? TRT, kurumu adına, “Yavru
muhalefet” ifadesinden ötürü Türkiye kamuoyundan özür dileyecek midir?
Bülent Ersoy’un yerine ‘O’ geliyor!
Saray-Magazin
4 yıl sonra seyircisiyle buluşuyor...
Geçen hafta olaylı bir şekilde yayından
kaldırılan ‘Bülent Ersoy Show’un yerine
Volkan Konak’ın sunacağı yeni bir müzik
programı pazar günleri 22.45’te ekranlara
gelecek...
Show TV’de Türk sanat müziğinin ‘Diva’sı
Bülent Ersoy’un pazar günleri 22.45’te
başlayan ‘Bülent Ersoy Show’programı
yerine bundan sonra Volkan Konak ekrana gelecek. Geçen hafta‘Bülent Ersoy
Show’u bitirdiğini açıklayan DP Yapım’ın
sahibi Mehmet Fevzi Siverek zaman kaybetmeden Volkan Konak’la anlaştı.
Dört yıl ara vermişti
‘Bülent Ersoy Show’ programını bitirdikten sonra Show TV yönetimiyle karar
aldıklarını söyleyen Siverek, “Show
TV’de pazar akşamları yine bir program
yapacağız. Ama Bülent Ersoy olmayacak. Zaten, Show TV yönetimine Bülent
Ersoy’u rica minnet kabul ettirmiştim.
‘Başka birisiyle yap, bu kişi sorunlu’
demişlerdi. Dinlemedim, direndim ama
haklı çıktılar. Bununla kimse çalışmaz”
açıklamasından sonra Bülent Ersoy’la
sözleşmeyi fesh etmişti. Dört yıl önce
Show TV’de ‘Kuzeyin Oğlu’programıyla
ekrana gelen Volkan Konak, yuvasına
dönmüş oldu. Bülent Ersoy’un programının yerine ekrana gelecek olan Volkan Konak çalışmalarına hemen başladı.
‘Kuzeyin Oğlu’ programıyla dört yıl aradan sonra seyircisiyle buluşacak olan
Volkan Konak, önümüzdeki haftalarda
ekrandaki yerini alacak.
Emel Sayın Çocuklar ile Sahne
Alacak, Düet Yapacak
Saray-Magazin
Emel Sayın Büyükçekmece Belediyesi “Bir
Yıldız Işığında Çocuk Sesleri” korosu ile birlikte 19 Şubat’ta sahne alacak.
Emel Sayın Büyükçekmece Belediyesi “Bir
Yıldız Işığında Çocuk Sesleri” korosu ile birlikte 19 Şubat’ta sahne alacak. Atatürk Kültür
Merkezi’nde gerçekleştirilecek konserde ünlü
sanatçı şarkılarını çocuklarla birlikte seslendirecek.
Büyükçekmece Belediyesi “Bir Yıldız Işığında Çocuk Sesleri” korosu, “Her Çocuk Bir
Boncuk” konseptiyle Türk Sanat Müziği’nin
güçlü sesi Emel Sayın’ı ağırlıyor. 19 Şubat’ta
Atatürk Kültür Merkezi’nde (Akm) gerçekleştirilecek olan dev konserde çocuk korosu Emel
Sayın’ın hafızalardan silinmeyen şarkılarını
seslendirecek. Konserin finalinde çocuklarla
beraber şarkı söyleyecek olan Emel Sayın’ı
konser öncesi çocuklar ziyaret etti. Emel Sayın’la bir araya gelen çocuklar usta sanatçıya
çiçek takdim ederek, sohbet etti.
Çocuklarla sahne alacağı için oldukça heyecanlı olduğunu belirten Emel Sayın, “Ben de
çocuklar kadar heyecanlıyım. Çok güzel bir
proje. Büyükçekmece Belediyesi’nin ne kadar
güzel şeyler yaptığının farkındayım. Ben bu
davet için sayın başkan Hasan Akgün beyefendiye teşekkür ediyorum. Bu benim için
çok hoş, unutulmayacak güzel bir anı olacak.
Çocukları çok seviyorum. Bir de onlarla böyle
bir etkinliğin içinde olmak müthiş güzel geliyor” dedi.
“TÜRK MÜZİĞİ’Nİ ÇOCUKLARA TANITMAK
ÇOK ÖNEMLİ”
Çocukların küçük yaşlarda Türk Sanat Müziği’ni öğrenmelerinden dolayı mutlu olduğunu
dile getiren Emel Sayın, “Sanata önem vermek çok önemli bir şey. Türk müziğini onlara
öğretmek, tanıtmak çok önemli” diye konuştu.
Yeni neslin Türk müziğine ilgisinin az olduğunu vurgulayan ünlü sanatçı, ailelere bu konuda çok sorumluluk düştüğünü belirtti.
Emel Sayın, “Bütün dünyada hızlı bir gelişme
var. Her konuda ritim hızlandı. Müzikte de
öyle. Bu, aile büyüklerinin gayretleriyle olabilecek bir şey. Eğer bir evde küçük çocuklar
varsa aile büyükleri Türk Sanat Müziği’ni seviyorsa bunlar bir şekilde dinleniyorsa çocuklar bu müziği duyarlarsa buna sevgi duyarak
büyüyeceklerdir” şeklinde konuştu.
MÜJDAT GEZEN’DEN EMEL SAYIN’A ÖVGÜ
DOLU SÖZLER
Ünlü tiyatrocu Müjdat Gezen de Emel Sayın’a
övgüler yağdırarak, şunları söyledi; “Emel
Sayın’ın bu işin içinde olması Türk Sanat Musikisi’ne bu kadar uzun yıllar hizmet etmiş ve
hala büyük bir özveri ile hizmet etmekte olan
birinin çocuklarla birlikte çıkması beni çok
duygulandırdı. Ben bu koroyu iki defa dinledim. Bu defa da çok güzel bir şey olacağını
düşünüyorum.
saray
Sayı:111
30 Ocak 2014
Çocuk Senfoni Orkestrası yurdu geziyor!
Saray
Türkiye’nin ilk ulusal çocuk
senfoni orkestrası Doğuş Çocuk
Senfoni Orkestrası (DÇSO), 7-8
Şubat 2014 tarihlerinde Şanlıurfa ve Gaziantep’te konserler
vermeye hazırlanıyor.
Yurt içi ve yurt dışında verdiği
konserlerle adından söz ettirmeye devam eden DÇSO, bu yıl
gerçekleşecek ilk konserlerinde
ünlü solistlerŞenol Talınlı, Ayhan
Uştuk ve Aykut Çınar’ın “ÜÇ
TENOR” olarak bilinen grubuna
eşlik edecek. Aryalar, senfonik
türküler ve klasik eserlerden
oluşan özel repertuvarıyla
konser, Şanlıurfa ve Gaziantepli
müzikseverlere unutulmaz bir
dinleti sunacak.
2006 yılında Doğuş Grubu bünyesinde kurulan ve Türkiye’deki
çeşitli konservatuvarların 1118 yaş grubu öğrencilerinden
oluşan Doğuş Çocuk Senfoni
Orkestrası (DÇSO), 7-8 Şubat
tarihlerinde gerçekleştireceği
konserlerle Şanlıurfa ve Gaziantepli müzikseverlere unutulmaz
dakikalar yaşatmaya hazırlanıyor.
Şefliğini ve Genel Müzik Direktörlüğünü Rengim Gökmen’in
üstlendiği ve yaklaşık 90 öğrenciden oluşan DÇSO, 7 Şubat
Cuma akşamı saat 19.30’da
Şanlıurfa Belediyesi Nikah ve
Konferans Salonu’nda gerçekleşecek konserin ardından, 8
Şubat Cumartesi günü saat
19.30’da GaziantepŞehit Kamil
Kültür ve Kongre Merkezi’nde
sahne alacak. Çoksesli evrensel
müziği çocuklara kendi yaşıtları
aracılığıyla sunan DÇSO, Şanlıurfa ve Gaziantep’te vereceği
konserler ücretsiz olarak gerçekleşecek.
Bugüne kadar dünyaca ünlü
piyanistlerimiz Fazıl Say ve
Gülsin Onay, ünlü keman virtüözü Alexander Markov, efsane
gitarist José Maria Gallardo
Del Rey gibi isimlerle sahne
alan DÇSO, Şanlıurfa ve Gaziantep’te gerçekleşecek konserlerde bu defa ünlü solistler
Şenol Talınlı, Ayhan Uştuk ve
Aykut Çınar’dan oluşan “ÜÇ
TENOR” grubuna eşlik edecek.
Konserlerde müzikseverlere; çağdaş Türk müziğinin ilk
temsilcilerinden Ulvi Cemal
Erkin’in “Köçekçe”, İspanyol
besteci De Falla’nın “Üç Köşeli
Şapka”, Fransız besteci Saint
Seans’in “Bacchanale” ve ünlü
besteci Marquez’in “Danzon”
gibi eserlerinden oluşan, seçkin
bir repertuvar sunmayı planlıyor.
DÇSO’nun ÜÇ TENOR’e ise
ünlü türkülerin senfonik uyarlamalarında eşlik edeceği konserlerde, Şanlıurfa ve Gaziantepli
müzikseverler benzersiz bir
müzik ziyafeti sunacak.
Şanlıurfa ve Gaziantep’te her
yaş grubundan çocuk dinleyiciye ulaşması hedeflenen konserlere yetişkinlerin de yoğun ilgi
göstermesi bekleniyor.
“CRR Caz Şubatı” cazın yıldızlarını ağırlıyor
Saray
CRR Konser Salonu tarafından
bu yıl ilki düzenlenecek olan
“CRR Caz Şubatı” 1 Şubat
– 18 Şubat tarihleri arasında
dünyaca ünlü yıldızları İstanbullu cazseverler ile buluşturuyor.
Grammy ödüllü, Kenny Garrett yeni albümü “Pushing the
World Away” ile CRR Caz
Şubatı’na konuk oluyor. Washington City Paper tarafından
“Jenerasyonun en önemli alto
saksafoncusu, belkide en cesuru” olarak tanımlanan Kenny Garrett yenilikçi ve yaratıcı
kariyeri ile günümüzün en etkili
caz müzisyenleri arasında yer
alıyor. Kenny Garret’in son
albümü “Pushing the World
Away”de ,”I Say a Little Prayer”
cover’ı hariç hepsi Kenny Garrett’ in kendi bestesi… Sanatçı,
“Pushing the World Away” ile
2013 Grammy Ödüllleri’nde “
En İyi Enstrümantel Caz Albümü” adayıdır. 3 Şubat Pazartesi günü saat 20:00’de CRR
Konser Salonu’nda gerçekleşecek.
Andrea Motis ve Joan Chamorro CRR Caz Şubatı’nda ilk
kez İstanbullu cazseverlerle
buluşuyor! Caz sahnelerindeki
1995 doğumlu Andrea Motis,
Norah Jones ‘un veliahtı olarak
görülüyor. Andrea’yı caz dünyasına kazandıran akıl hocası
Joan Chamorro’nın da gruba
katkısı oldukça fazla. Saksafon sanatçısı olarak şöhret kazanan Chamorro’nın kariyerini
birkaç cümleyle özetlemek zor
… Genç yıldız Andrea Motis’in
10
küçük İskender ile şiir
dünyasına davetlisiniz!
Gümüşlük’te biriktirdiği enerjiyi, İstanbul’la buluşturmak için Arnavutköy’e gelen Gümüşlük Akademisi’nin edebiyattan müziğe, sinemaya
uzanan “Buluşmalar”ı, Türk şiirinin en özgün şairlerinden küçük İskender’in şiir çalışmalarıyla devam ediyor
Şiir dünyasına kapsamlı bir yaklaşım sunan çalışmalar, 26 Kasım Salı
günü GümüşlükAkademisi Arnavutköy’de başlıyor!
“Buluşmalar ve karşılaşmalar bahçesi” olarak 18 yıl önce Bodrum
Gümüşlük’te hayata geçen, şimdiyse yıllardır Gümüşlük’te toplanan
“enerji birikimi”ni, “enerji üretimi”ne dönüştürmek amacıyla bir ayağını
da İstanbul’a koyan Gümüşlük Akademisi; Arnavutköy’de gerçekleşen
“Buluşmalar”da okumak, yazmak, görmek, çizmek, dinlemek, duymak,
anlamak, sezmek isteyen herkesle bir araya geliyor.
Gümüşlük Akademisi İstanbul-Arnavutköy’de gerçekleştirilen “Buluşmalar” kapsamında yapılacak “küçük İskender’le Şiir Çalışmaları”; 26
Kasım 2013, Salı akşamı başlayacak. Türkçe’nin en güçlü şairleri arasında yer alan küçük İskender’in gerçekleştireceği çalışmalar; Türkçe
şiire genel bir bakış, dünya şiirinin öncüleri, şiirde ana damarlar, şiirin iç
dinamikleri, şiir okuma teknikleri gibi başlıkların yanı sıra, “İmge nedir,
nasıl bulunur?” gibi sorulara, şiir yazma nedenlerine de eğilecek. Konuk
şairlerin de katılacağı, şiir algısını açacak zihin alıştırmalarının ve ortak
şiir yazımının da uygulanacağı çalışmalar; 8 hafta boyunca her Salı
akşamı 19:00-22:00 saatleri arasında gerçekleşecek.
Müge İplikçi, Haydar Ergülen, Ümit Ünal, Harun Tekin, İdil Akoğlu, İsmail
Gezgin ve Ruşen Çakır’ın da çalışma ve atölyeler düzenlediği “Buluşmalar”; küçük İskender’in yanı sıra Mario Levi’yle roman çalışmalarıyla
devam edecek.
Pablo Picasso yeniden
Pera Müzesi’nde!
ilk albümü Joan Chamorro’nun
öncülüğünde “ Joan Chamorro
presents Andrea Motis” başlığı
altında müzik marketlerde yerini almıştır. Bu albümle Katalan
cazının dünya caz sahnelerindeki yeni temsilcisi olduğunu
kanıtlayan Andrea Motis, caz
klasiklerini bossa nova formuyla caz tutkunlarına sunuyor.
Gitarda mükemmel eşliğiyle
Josep Tarver, piyanoda Ignasi
Terraza, davulda Esteve Pi ile
Avrupa’nın önemli caz festivallerinde sahne alan bu grubu
dinleme şansına ulaşacağınız
için kendinizi şanslı hissedebilirsiniz. Andrea Motis ve Joan
Chamorro Quintet konseri 4
Şubat Salı günü saat 20:00
‘de CRR Konser Salonu’nda
gerçekleşecek.
Modern cazın en önemli temsilcilerinden trompet virtüözü
Wadada Leo Smith Golden
Quartet, son albümü “ Ten Freedom Summers ile CRR Caz
Şubatı kapsamında cazseverleri
büyülecek. 40 yılı aşkın bir sü-
redir besteleri ve doğaçlamaları
ile yaratıcı çağdaş caz müziğinin en önemli isimlerinden olan
Wadada Leo Smith çok sayıda
enstrümanı büyük bir ustalıkla
çalmasıyla tanınıyor. Golden
Quartet, cazın en sade müzikal
ifade biçimini, doğu müzik kültürü ile harmanlayarak, usta besteci ve sanatçıların oluşturduğu
bir dörtlü... Wadada Leo Smith,
Golden Quartet, Silver Orkestra, ve Organic ile çalışmalarına
devam ediyor. AACM-Orkestrası, Kronos Quartet, Da Capo
Oda Oyuncuları, New Century
Oyuncuları, San Francisco
Çağdaş Müzik Oyuncuları, Chicago Üniversitesi Çağdaş Oda
Oyuncuları, S.E.M. Topluluğu,
Southwest Oda Müziği, Del Sol
String Quartet ve New York
Yeni Müzik Topluluğu sanatçının
eserlerini seslendiren topluluklar arasında yer alıyor. Wadada
Leo Smith 5 Şubat Çarşamba
günü saat 20:00’de CRR Konser Salonu’nda , Golden Quartet ile karşınızda olacak.
Pera Müzesi’nde 2 yeni sergi Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi, 5 Şubat-20 Nisan arasında iki yeni sergiye ev sahipliği yapacak. Müzeden yapılan açıklamaya göre, 2010’da gerçekleştirilen
ve Türkiye’de ilk kez sergilenen “Picasso-Suite Vollard” gravürler
serisinden sonra 20. yüzyılın efsane sanatçısı Pablo Picasso’yu
yeniden ağırlayacak. Pablo Picasso’nun doğduğu evden, Malaga’daki Museo Casa Natal Koleksiyonu’ndan seçilen gravür,
seramik ve kişisel eşyalarından oluşan “Picasso: Doğduğu Evden
Gravürler ve Seramikler” başlıklı sergi, 5 Şubat’ta sanatseverlerle
buluşacak. Sergide, 56 gravür, 8 seramik olmak üzere 66 eserle
birlikte sanatçının bebeklik gömleği, patikleri ve kurşun askerleri
gibi kişisel objeleri de yer alacak. Çağdaş cam sanatından bir seçkiyi sanatseverlerle buluşturan “Aurora: Kuzey Ülkelerinden Çağdaş Cam Sanatı” sergisi de 5 Şubat’ta açılacak. Sergide, İsveç,
Norveç, Finlandiya, Danimarka ve İzlanda’dan 25 sanatçının 51
yapıtı beğeniye sunulacak.Her iki sergi de 20 Nisan’a kadar görülebilecek.
11
saray
Sayı:111
30 Ocak 2014
Hitler sanat eserleri toplamaktan hoşlanırdı
Saray
Adolf Hitler, 20 Nisan 1889
yılında Yukarı Avusturya’nın
Braunau kasabasında doğdu. Bir gümrük memuru
olan Alois Hitler (1837–
1903) ve Klara Pölzl (18601907) ‘ün altı çocuğundan
dördüncüsüdür.
İlk tahsilini doğduğu kasabada, orta tahsilini Linz
şehrinde yaptı. On üç yaşında tüberkülozdan babasını
(Hitler’in memur olmasını
isteyen babası Alois Hitler
ile arası açılmıştı çünkü
kendisi sanatçı olmak istiyordu), on sekiz yaşında
(1907) annesini kaybetti.
Orta öğrenimini başarısız
bitirince ressam olma ümidiyle Viyana Güzel Sanatlar
Akademisi sınavına girdi
ancak başarısız oldu.
Alman Tarihi derslerinde
Akademideki profesörlerin
Yahudi olduğu, ve Yahudilere karşı ilk kinin burada
oluştuğu anlatılır. Bir başka
teze göre ise Hitler’in annesinin ölüm anında gelen
doktor bir Yahudiydi. Adolf
Hitler annesinin ölümünü
kabullenemeyip, bu Yahudi
doktoru sorumlu tuttu. Ve bir
çok bilim adamlara göre Hitler’in babaannesi Yahudi’dir.
Bu yüzden bütün doğduğu
yerleri yakmıştır.
1912’de Viyana’dan Münih’e
geldi. 1914’de I. Dünya Savaşı çıkınca Hitler, Bavyera
ordusuna gönüllü olarak
girdi. Alman mağlubiyetinden sonra Hitler, arkadaşı
mühendis Feder ve altı kişi
tarafından kurulmuş olan
Alman İşçi Partisi isimli gizli
bir fırkaya katıldı ve kısa
sürede bu fırkanın reisi oldu.
Fırkanın adını NSDAP (Nationalsozialistische Deutsche
Arbeiter Partei/ Nasyonal
Sosyalist Alman İşçi Partisi)
olarak değiştirdi ve nüfuzunu arttırdı. Taraftarlarına
kısaca “Nazi” ismi verildi.
Kendisine de, taraftarla-
rı, rehber anlamına gelen
“Führer” lakabını verdiler.
Parti 25 maddelik bir program hazırladı. Bu programın
ilk maddesi Almanya’yı Versay’ın zilletinden kurtarmak
idi. Alman vatandaşlığının
yalnız Alman kanını taşıyanlara hasredilmesi lazım
geleceği programın temel
maddelerindendi. Aynı
zamanda büyük sermayeyi devleştirmek de yine
programın esaslarından
birini teşkil eder. Völkischer
Beobachter adlı gazeteyi
yandaşları çıkarıyordu. Josef Goebbels bu gazetenin
tamamen parti bülteni halini
almasını sağladı. Gazetede
partisinin fikirlerini açıklayan makaleler yayınladı.
1924’de Münih’ten hükümeti devirmek için teşebbüslerde bulundu fakat
başarılı olamadı. Bunun
üzerine 10 ay hapse mahkum edildi ve bu zaman
içinde “Mein Kampf” (Kavgam) isimli bir kitapta fikirlerini yazdı. Şimdilerde bu
kitap Almanya’da antisemitizme yol açtığı gerekçesiyle yasaklanmaya çalış
çok sıkışıyordu. Bu kitapla
birlikte yeni teşebbüslerine
de yol gösterdi. 1924 ve
1929 yılları arasında partisi başarısız oldu. Ancak
Dünya Ekonomik Krizinden
sonra daha fazla oy kazanabildi (1929). 1930 seçimlerinde yüzde 18 oy ile
SPD’den sonra ikinci büyük
parti oldu. Hitler’in oyları
Katoliklerden daha fazla
Protestanlardan, şehirlerden daha fazla kırsal bölge
ve kasabalardan, işçilerden
daha fazla orta ve üst kesimden geldi.
Seçimle işbaşına gelen
Adolf Hitler kısa zamanda
anayasa değişikliği hakkını
elde etti. Hemen ardından
diğer partileri yasakladı.
Almanya’da aşırı artık gösteren işsizliği savaş hazırlığı
için kullanarak, iş sahası
oluşturdu. Ülke genelinde
büyük otobanlar inşa ettirdi. Batı Avrupa ülkelerini ve
Rusya’yı karşısına aldı. Bu
cephe genişliği II. Dünya
Savaşı’nın sonucunu belirleyen en önemli etken oldu.
Savaş sonucunda Almanya’nın yenilgisini gören
Adolf Hitler ümitsizliğin iyice
artması üzerine 30 Nisan
1945’te Berlin’de karısı Eva
Braun’la birlikte aynı anda
siyanür hapı içip, önce Eva
Braun’u sonrada kendisini
bir silah vasıtasıyla vurarak
intihar etti. Kendi isteğiyle
Führerbunker bahçesinde
benzinle cesetleri yakılmıştır. Hitler’in bunu istemesinin
sebebinin Sovyet ordusu
tarafından yakalanıp teşhir
edilmek istememesi olduğu
iddia edilmektedir.
Hitler ölmeden önce ikili
vasiyetnamesini yazdırmıştır:
Siyasi ve Özel Vasiyetname.
Hitler’in siyasi vasiyetnamesi
bir hınç çığlığıdır. Ona göre;
Almanya bütün milletler için
bir zehir gibi tehlikeli olan Yahudileri ve Bolşevizm’i kovalamaktan asla vazgeçmemelidir. Almanya’nın geleceğini
tartışmasız bu olgu belirleyecektir. Hitler, savaşa girmekte haklı olduğunu savunuyor
ve yenilgiden korkak yalancı
generalleri sorumlu tutuyordu. Özel Vasiyetinde ise,
tüm hayatı boyunca topladığı
sanat eserleriyle doğduğu
şehir olan Linz’de bir müze
kurulmasını istedi. Tüm şahsi
mallarını partiye eğer parti
kalmamışsa devlete bıraktığını söylüyordu.
Dünyanın en fakir cumhurbaşkanı...
Haber-Roman Yusuf
Uruguay Cumhurbaşkanı Jose
Mujica...“Dünyanın en fakir
cumhurbaşkanı” olarak tanımlanan bu çok özel insan, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda
yaptığı konuşmayla dikkatimi
çekmişti: “Eski ruhani tanrımızı kendi ellerimizle kurban
ettik ve artık Market-Tanrı’nın
tapınağındayız. Bu yeni tanrı,
ekonomimizi, politikamızı, alışkanlıklarımızı, yaşamlarımızı
düzenliyor ve bizlere faiz oranları ve kredi kartları ile mutluluğun yeni adresini veriyor.
Öyle anlaşılıyor ki, bizler, yalnız
tüketme için yaratılıyoruz ve
artık tüketemediğimiz zaman,
derin hayal kırıklığına uğrayarak, kendimizi yok ediyoruz.”
1935 yılında doğmuş, siyaseti, Marksist-Leninist bir gerilla
grubunda tanımış, yaşamının
14 yılını cezaevinde geçirmiş,
bedeninde tam altı kurşun yarasının izi olan bir ateist için ilginç
bir konuşmaydı bu...
Nitekim, Newman’ın sorularını
yanıtlarken, ateist olduğunu
tekrarlıyor ama şöyle devam
ediyor:Katolik kilisesine büyük
saygı duyuyorum. Çünkü biz,
Latin Amerikalılar’ın iki or-
eşinin geliri kendilerine yetiyor,
acil bir durum için bankada da
bir miktar paraları var, hepsi
bu..
Dünyayı değiştirebilir miyiz?
Söyleşiden edindiğim izlenim,
artık karşımızda bir gerilla lideri
yok, yerini, düşünceleriyle iz
bırakmayı hedeflemiş bir pasifist almış: “Sistemi bugün
değiştirmenin mümkün olmadığını biliyorum, insanlık, tüketim
üzerinden devam edecek. Ama
önümüzde bilimin söyledikleri
var. Eğer, bugün, dünyanın bütün ulusları, Amerikalılar kadar
tüketirse, böyle tam üç dünyaya
ihtiyacımız olacak. Ben, insanların geceleri yatacak bir saçak
denmesi yanlış, ben, tutumlu
tak zeminimiz var, birincisi dil
altı bile bulamadıkları bir dünbirliğimiz, ikincisi kilise. Kiliseyi bir insanım. Asıl fakirler, sürekli yada, başkalarının 500 metred edersem, halkımı reddetmiş yaşamdan talepleri olan ve elde rekarelik malikanelerde yaşaettikleri ile yetinmeyen insanlar- masını anlamıyorum. Evsizler
olurum.
dır. Ben elimde hafif bir bavulla için ev, suyu olmayanlar için su
Gerçek özgürlük nedir?..
Mujica, devletin kendine verdiği dolaşıyorum. Bu, bana, istedilazım, ekmek lazım. Sen, böyle
ğim yaşamı sürdürmek için ye- bir dünyada özel uçağım olsun,
cumhurbaşkanlığı sarayında
oturmuyor. Başkent Montevidio terli zamanı veriyor. Asıl özgür- oraya buraya gideyim diyorsun.
lük, yaşamak için kazandığın
yakınındaki basit çiftlik evinde
Eğer herkes daha fazlasını
zamandır. Bir de düşündüğünü isterse, bir gün kimseye bir şey
yaşamını sürdürüyor. Korumaları ve hizmetlileri yok, Newaçıkça söylemektir. Kimseyi,
kalmayacak. Küresel ısınmaman’a çayını kendi demliyor,
benim gibi yaşamaya ikna ede- dan söz ediyoruz ama doğaya
mem. Fikirlerime karşı olanlar
maaşının yüzde 90’ını hayır
saldırmaya ve çöp üretmeye
da vardır ama, özgürlüğü, kendi devam ediyoruz. Ben, heba
işlerine ayırıyor. Bir cumhurbaşkanından çok, bir filozof ile
gibi olmakta bulurum.”
olan kaynaklar ve adaletsizlik
karşı karşıyasınız: “Bana fakir
Mujica’ya göre, senatör olan
için üzülüyorum, ama siz bana
bakmayın, ben, kendimin mahkümuyum. Bir şeyi değiştirmek
için değil, gelecek için konuşuyorum. Bir siyasi düşünce
yöntemini bırakmak istiyorum,
hiçbir şey kısa vadeli zafer de
hemen köşe başında değildir.”
Çok özel adımlar...
Mujica, dünyanın gündemine,
marihuana’yı yasal kılmasıyla
oturdu:”Tam 100 yıl boyunca uyuşturucu ile mücadele
ettik, bu, yalnız, uyuşturucu
kaçakçılığının ve örgütlerinin
güçlenmesine yaradı. Şimdi,
marihuana, ihtiyacı olanlara
bir ilaç gibi eczanelerde satılacak ve bu yolla kaçakçılığı
önlemiş olacağız. Kokain ve
diğer uyuşturucu ile savaşımız
sürecek.”
Eski bir gerilla lideri, bugünün
cumhurbaşkanı olarak, Kolombiya hükümeti ile ELN gerilla
grubu arasında arabulucuk
da yapıyor: Savaş acı getirir,
bir bölgede yaşanılan bir acı,
aslında hepimizin acısıdır. Kolombiya hükümeti gerillalarla
anlaşma yapmak istediğinde
uzaktan izleyemezdim, acıya
birlikte son vermemiz gerekiyor.
saray
Sayı:111
30 Ocak 2014
Erbil’in tanınmış şahsiyeti Hekim Molla
Davut hakkın rahmetine kavuştu
Saray-Erbil
Erbil’in tanınmış şahsiyeti Hekim Molla Davut 23
Ocak 2014 günü 77 yaşında
hayata veda etti. Toplumda
hayır çalışmalarıyla tanınan
merhum Davut kentin önde
gelen sermayedarları arasındaydı.
Tam adı Hekim Molla Davut
Hıdır olan merhum 1937
yılında Erbil Kalesi’nin Tekye Mahallesinde dünyaya
geldi.
Merhumun kardeşi Hüsam
Molla Davut, merhumun
babasının vasiyeti üzerine
bahçeci olarak çalıştığını
söyledi. Selahaddin sineması arkasında bahçeleri
ve Kayseri Pazarında tarım
ürünleri satan dükkanları
bulunduğunu ifade eden
Hüsam Davut: “merhum
güzel sözlü, iyi görünüşlü
ve seyahat seven biriydi. 77
idare ederdi” dedi.
Halk ses sanatçısı Arap Osman: “merhum güzel sözlü,
temiz ve sevecen bir kişi
idi. Kendisiyle Türkiye’ye
gezmeye gidecektik. Ancak
ölüm planımızı bozdu” dedi.
Merhumun dost ve kardeşlerinin dediklerine göre,
Hekim Molla Davut tarım ve
emlak işlerini çok severdi.
Kazandıklarının tümünü
emlak alarak değerlendirirdi.
İnsanları tanımayı ve durumu olmayan insanlara yardım etmeyi ihmal etmezdi.
Gelenek ve göreneklere çok
bağlıydı. Büyük oğlu Müeyyet “babamız her zaman
dinimize ve dilimize sahip
çıkmamızı bize hatırlatır,
herkese saygı göstermemizi
isterdi. İşte babamızın başayaşında olsa da dinçti ve
oğullarının dükkanını kendisi rı sırrı buydu” dedi.
Türkmen Edebiyatçılar ve Yazarlar Birliği seminerinde
Türkmen Kültür Hakları yıldönümü masaya yatırıldı
Saray-Erbil
Türkmen Edebiyatçılar ve
Yazarlar Birliği 24 Ocak 2014
günü bir seminer düzenledi.
Yetkili ve parlamenterlerin hazır bulunduğu seminerde eski
rejimin 24 Ocak 1970 yılında
Türkmenlere tanıdığı kültürel
hakların kabulünün yıldönümü masaya yatırıldı.
Türkmen Edebiyatçılar ve Yazarlar Birliği Başkanı Esat Erbil eski Baas rejiminin 11 Mart
1970 yılında Kürtlere tanıdığı
özerklik hakkından hemen
sonra Türkmenlere kültürel
haklarını tanıdığını söyledi.
Ancak bu hakların bir süre
sonra askıya alındığına dikkat çeken Erbil şöyle konuştu: “O zamanlar Bağdat’tan
Erbil’e gönderilen komisyon
muhtarlara kentte Türkmen
yaşamadığını söylemelerini
dayattı. Dolayısıyla Erbil’de
açılmayan Türkmen okulları
Kerkük’te açıldı. Ancak bu
okullara gösterilen büyük ilgi-
den rahatsız olan rejim velileri
tehdit ederek çocuklarını bu
okullara göndermemelerini
talep etti. Rejim ayrıca bu
okulların istikbalinin olmadığı
propagandasını da yapmaya
başladı”.
Milli Türkmen hareketindeki
edebiyatın önemine de temas
edilen seminerde konuşan
Erbil, “Milletvekillerimiz var,
bakanımız var, kültür, sanat
ve eğitim genel müdürlüklerimiz var. Ancak Kürdistan
bölgesinde ikinci toplum olduğumuz için beklentilerimiz
bundan çok daha fazladır”
diye devam etti.
Seminerde yer alan Türkmen parlamenter Muhammet
İlhanlı, Türkmenlere tanınan
hakların partilerin çalışması
ve mücadelesinin semeresi
olmadığını söyledi. “Bu haklar bize bir millet olduğumuz
için tanındı” diyen İlhanlı,
Türkmen kültürel hakların
kabulü üzerinden 40 yıl geçmesine rağmen bu toplumun
haklarının tamamına hala
kavuşmadığını kaydetti.
Türkmen parlamenter İlhanlı,
Türkmen siyasi ve kültürel
çalışması ve ayaklanmadan
sonra Erbil’de kurulan Türkmen parti ve okullar hakkında bilgi verdi.
Seminerde yapılan konuşmalarda bir Türkmen meclisinin
kurulması ve anayasada
bölge Türkmenlerine haklar
tanınması talep edildi.
Türkmen Kültür ve Sanat Genel Müdürlüğü’nün
Saray-Erbil
Türkmen Kültür ve Sanat Genel
Müdürlüğü’nün masa tenisi turnuvası sona erdi. Türkmen Salonu’nda düzenlenen müsabakaya 36 sporcu katıldı. Türkmen
Kültür ve Sanat Genel Müdürü
Geylan Altıparmak, bir hafta
süren turnuvayı yarı yıl tatilini
değerlendirerek düzenlediklerini
söyledi.
KDP Yönetim Üyesi Piştivan
Sadık, Erbil’in ileri geleni Mahmut Çelebi ve parlamenterlerin
de izlediği müsabakanın maliyeti
bütçenin olmaması nedeniyle
kendileri tarafından karşılandığını kaydetti. Turnuvada dereceye
girenlere ödüller dağıtıldı.
12
Hayata dair
Basına
konuşmak
Berivan Serhenk
Basın mensuplarının
en büyük sıkıntısı,
hem resmi hem parti
yetkililerinin kendilerine demeç vermeye
yanaşmamasıdır. Bu
yetkililer üzerlerindekileri kızdırmamak
için basına konuşmuyorlar. Bazıları ise
yaptıkları yolsuzluklar
ortaya çıkmasın diye
konuşmuyorlar.
Hadi bunları anladık;
ancak hiçbir sebep
göstermeden basına
konuşmayanları anlamıyorum...!.
Hükümet, iktidar ve
bazı zihniyetler bizi
diktatörlüğe sürüklüyor. Bence eski Baas
rejiminin etkisini hala
üzerimizde hissediyoruz. O devirde özgür
basın diye bir şey
yoktu. Medya rejimin
kontrolündeydi. Medyada Saddam’dan
başka hiçbir kimseden söz edilmezdi. Ona methiyeler
düzenirdi. Devlet
yetkililerinin basına
konuşmaları yasaktı.
Bunların tek görevi
Saddam’a övgüler
yağdırmaktı.
Bu sakat politika hala
bazı zihniyetlerin kafasındaki yerini koruyor. Bu zihniyetler basına konuşmuyorlar
ve bilgi vermiyorlar.
Basının hedefi millete sağlıklı bilgi aktarmaktan başka bir
şey değil. Basın milli
güvenliği tehdit eden
haber ve bilgileri yayınlamaz.
Bölge yönetimi 23
yaşına girdi. Önümüzdeki günlerde
8. kabine kurulacak.
Artık yetkililerimiz basına konuşmamaktan
vazgeçsinler. Bırakın
bunlar işlerini yapsınlar ve onlara yardımcı
olsunlar. Çünkü basının işi haber yapmak
ve yetkilileri konuşturmaktır.
saray
13
Eski zamanlarda Erbilli kadınların gelenekleri nasıldı?
Sayı:111
30 Ocak 2014
Saray
Erbilli kadınların eski zamanlardaki gelenekleri
bugünkünden çok farklıydı.
Bugün o geleneklerden
eser yoktur. Çocuk büyütmek, eşe ve ailenin diğer
fertlerine karşı davranış
şekli bir kadından diğerine
göre farklıydı.
Eskilerde ailenin tüm fertleri sofra üzerinde toplanırdı. Yemeğe Allah’ın adıyla
başlanırdı. Yemek yendikten sonra kadınlar su dolusu leğeni getirerek eş ve
kardeşlerin eli yıkanırdı.
Ardından erkekler işlerine
güzel bir şekilde uğranırdı.
Türkmen kadınları dışarıya
aba ve peçe (çarşaf) giyerek giderdi. Kızların dışarıya çıkması çok enderdi.
Bunlar evlenene kadar
dışarıya çıkmazdı.
Kışa hazırlık adeti
Kışa gelir gelmez kadınlar
erzak hazırlama telaşına
girerdi. Domates salçası
hazırlanırdı, dolma ve sivri
biber kurutulurdu, keşek,
bulgur ve kavurma yapılırdı. Muharrem ayında kadınlar adak tutarak, erkek
çocuk doğurmaları halinde
aşure aşı pişireceklerine
söz verirdi ve doğurdukları
çocuğa siyah bir entari gidirerek 1 ve 10 muharrem
günlerinde pişirdikleri aşure aşını komşulara dağıtırdı. Ancak günümüzde bu
adetlerden artık eser yok.
Hıdır İlyas Helvası
Türkmen kadınlar Hıdır İlyas adında yılda bir günleri vardı. Türkmen kadınlar
Hıdır İlyas günü çarşıdan
aldıkları helvayı bir tepsiye koyarak 3 gün boyunca
bodrum katında saklarlardı. Ardından helvayı çıkararak üzerinde bir parmak
izi belirlediğini gördüklerine inanırlardı. Bunun Hıdır
İlyas’ın parmağı olduğunu
ve dolayısıyla adaklarının
tuttuğuna inanırlardı. Ardından helvayı komşulara
dağıtırdı.
Hamam adeti
Erbil’de Kale Hamamı,
Cüt Hamam, Hacı Kadir
Hamamı, Ali Ağa Hamamı
ve diğer hamamlar vardı.
Bir grup kadın anlaşarak
beraber hamama giderlerdi. İlk önce çocuklar yıkanırdı. Ardından kadınlar
hamamda bir süre daha
kalırdı.
Bayram adeti
Kadınlar bayramdan birkaç gün önce, bayramın
olmazsa olmazı arasında
olan baklava ve küliçe
hazırlardı. Ancak bugün
gibi kuaför salonları yoktu.
Bazı kadınlar bu işi yapardı. Bunlar ev ev dolaşarak
kadınların yüzünü ve kaşını alırdı. Bunlara “üz alan”
denirdi.
kız istemeye giderdi. Kız
ailesinden evet cevabı aldıktan sonra erkek babası
bir din adamı ve birkaç ileri
gelenle kızın evinin yolunu
tutardı. İmam nikahı kıyıldıktan sonra birisi damdan
Evlilik adeti
şeker atmaya başlardı.
Eskilerde erkek annesi
yanına birkaç kadını alarak Düğünde ise parti bitene
kadar gelin kadınlarla bir
orada damat ise dışarıda
beklerdi. Düğünden 7 gün
sonra “hafta” yapılırdı.
Haftaya katılan misafirler
getirdikleri ayni ve maddi
hediyelerini vermeye başlarlardı.
Taziye adeti
Taziye 5 gündü. Beşinci
gün taziye sahibi helva
hazırlayarak mezarlıkta
dağıtılırdı. Ayrıca ölünün
kırkı da yapılarak mevlit
okunurdu. Ancak bu güzel
Türkmen geleneklerinin
hiçbirisinden artık eser
yok.
Kızlarını evlendiren Erbilliler çok fazla altın talep ediyorlar
Saray-Erbil
Erbil’de izdivaç geleneği
Türkmen ve Kürtlere göre
farklı. Kürtler evlendirdikleri kızlar için başlık parası
talep ederken, Türkmenler
yüklü altın talep ediyorlar.
Başlık parası ve fazla altın
talep etmek durumu olmayan erkek tarafı ağır bir
yük altında kalıyor. Damat adayı yüklü başlık ve
düğün tören masraflarını
karşılamak için bazen borç
almak zorunda kalıyor.
Erbil’de hala bazı aileler
evlendirdikleri kızları için
başlık parası alıyorlar. Bu
geleneğin bize Osmanlı’dan kaldığına inanılıyor.
Esnaf Serkevt Hüseyin,
Erbilliler kızlarına başlık
parası yerine yüklü miktarda altın talep ettiklerine
dikkat çekti. Hüseyin erkeğin eli ve kolunu bağlamak
için bu kadar altın alındığını söyledi.
Hasan Anası olarak kendini tanıtan bir kadın,
Türkmenler olarak başlık
parası almadıklarını söylık parası almanın haram
ledi. Bu geleneğin Kürtler- olduğunu kaydetti.
de yaygın olduğunu ifade
Erkeğin başlık parası ödeeden Türkmen kadın, baş-
mediği için bazen borç
alarak ağır bir yük altında
kaldığını belirten Türkmen
kadın, “Erkek düğün için
zaten yüklü bir para harcıyor. Dolayısıyla kendinden
başlık parası almakla
onu büyük bir baskı altında bırakıyorsunuz” dedi.
52 yaşındaki Kamaran
Anası kızını düğüne
hazırlıyor. Kızına başlık
parası alan kadın, bunun
doğal bir durum olduğunu söyledi. “Kürtlerde
başlık parası almak doğaldır” diyen Kamaran
Anası, erkek tarafından
fazla altın almadıklarını
söyledi.
Kamaran Anası Kürtlerin aksine Türkmenlerin
kızlarına fazla altın talep
ettiklerini kaydetti.
Erbillilerin bu geleneğinin
tarihi ve siyasi bir geçmişi olduğunu ifade eden
psikolog Ziyat Hüseyin,
bunun topluma olumlu bir
etkisi olduğunu söyledi.
Altın talep etmenin Osmanlı bir gelenek olduğunu belirten Hüseyin, Osmanlılar diğer toplumlara
kız verip kız alırken Türk
ve Kürtlerin sosyal olarak
kaynaşmasını sağladıklarını belirtti. Psikolog Hüseyin bu geleneğin bugün
de sürdüğünü söyledi.
saray
14
Sayı:111
30 Ocak 2014
Pozitif Ayrımcılık
Dr. Soran Selahaddin Şükür
Pozitif ayrımcılık, güçsüz
durumda olan insan
gruplarına verilen olağandışı
bazı özel haklardır. Normal
şartlarda başka insan
gruplarının kullandığı hakları,
çeşitli sebeplerden dolayı
kullanamayan gruplara verilen
ekstra haktır. Pozitif ayrımcılık
yoluyla verilen bu ekstra haklar
sayesinde bu dezavantajlı
gruplar gerçekten eşit olma
şansını yakalayabilirler.
Yani, pozitif ayrımcılık, tüm
vatandaşlara gerçek anlamda
eşitlik ilkesinin uygulanmasını
sağlayan ve garanti altına
alan araçtır. Eşitlik ilkesinin
teorik alandan uygulamaya
yansıması, pozitif ayrımcılık
kurumunun devreye girmesi ile
ancak mümkündür. Seçimlerde
kadınlara sağlanan kota
sistemi, pozitif ayrımcılığın
en belirgin örneğidir. Kadın
kotası, erkek egemenliğine
dayanan düşünce blokuna karşı
girişilmiş mücadelede, eşitliğin
sağlanabilmesi için gerekli
olduğu savunulmaktadır.
Kota, sadece kadınlar için
değil, aynı zamanda azınlıkların
parlamentoda temsilini sağlamak
amacıyla kullanılan bir metodtur.
Böylece uygulamada daha
eşit bir yapının oluşması için,
meclise girecek olan azınlık
gruplarının meclisteki üye
sayısını minimum bir sınır
hedeflenmektedir. Yani, seçilme
hakkının kullanılmasında güçsüz
konumda olan azınlıklar, kota
(pozitif ayrımcılık) yolu ile
temsilleri sağlanacaktır.
Parlamento hukuku alanında
kota ile azınlıkların temsilini
sağlamak yeni bir uygulama
değildir. Farklı dönemlerde,
çeşitli ülkelerin seçim
hukuklarında yer alan bir
uygulamadır. Örnek olarak;
İran (Zerdüşt, Hıristiyan ve
Yahudi toplam 5 sandalye),
Ürdün (Çerkez 3, Bedevi
6 ve Hıristiyan), Filistin
(Hıristiyan 6 ve Samiri 1) ve
Pencap (Müslümanlar 90)
şeklinde azınlıkların temsili
sağlanmaktadır. Irak›ta da kota
uygulaması 2005 anyasası
ile ihdas edilmiş bir kavram
değildir. 1924 Irak Seçim
Yasası döneminde kota yolu ile
Hıristiyan ve Yahudi tabaalarının
Temsilciler Meclisinde temsilleri
sağlamıştır. Kürdistan bölgesi
seçim sistemi de bölgede
yaşayan: Türkmen, Hırsıstiyan
ve Eermenilere kota fırsatını
sağlamaktadır.
Kota sistemi sağladığı avantajlar
ve yarattığı dezvantejlar
açısından, anayasa hukukçuları
tarafından hep tartışma
konusu olmaktadır. Bu tarışma
son dönemde Türkmenler
arasında da sık sık yaşandığı
görülmektedir. Sağladığı
avantajlara rağmen, ben kota
sistemine eleştirel bir bakış
açısıyla yaklaşmaktayım.
Öncelikle, kota sistemi
ikinci millet satatümüz ile
bağdaşmadığı açıktır. Yukarıda
da izah etmiş olduğumuz gibi,
kota genellikle azınlıkların temsil
hakkını korumak için yaratılmış
hukuki bir müessesedir.
Oysa biz her fırsatta ve her
platformda Irak›ta üçüncü ve
Kürdistan bölgesinde ikinci millet
olduğumuzu ifade etmekteyiz.
Ayrıca kota sistemi
«meritokratik» temsil sağlama
yöntemidir. Yani, kota ile
parlamentoya üye olmak,
seçilme ile atama arasında
orta bir yöntemdir. Az oyla
üyelik hakkı kazan bir
parlamenter, yüzbinin üzerinde
oy potansiyeli ile üye seçilen
bir mevkidaşı karşısında
psikolojik bir eziklik içinde
olacağı kesindir. Geniş halk
kitlesinin desteğinden yoksun
olmak, kota parlamenterlerin
temsil performansını olumsuz
yönde etileyen bir faktör
olarak görülmektedir. Nitekim,
geçmiş dönemlerde kota
temsilcilerimizin parlamentodaki
düşük performansları bu
söylemimizi destekler niteliktedir.
Kota sistemine bir başka eleştiri
de şu açıdan yapılabilir; kota
siyasi olgunlaşmamızın doğal
süreç ve koşullarda gelişmesini
engelleyen bir olgudur. Tıpkı
sınavı kazanacağına dair garanti
alan öğrencinin, öğrenmek için
çaba göstermemesi gibi.
Teslim edelim ki kota sisteminin
uygulanması, Kürdistan Bölgesi
siyasi iktidarının Türkmen ve
Hıristiyanların mecliste eşit ve
adil bir şekilde temsil edilmelerini
garanti altına demokratik eğilimi
ve iyi niyet göstergesidir. Ancak
unutulmamalıdır ki eşit ve adil
temsili sağlamak konusunda
kota alternatifsiz bir yöntem
değildir. Kota dışında farklı
yöntemlerle de eşit ve adil
temsil sağlanabilir. Örnek olrak,
seçime katılmak ve seçim
propagandasını yapmak hatırı
sayılır bir harcama gerektirir.
Bu bağlamda Türkmen
adaylarına örgütlenmek ve
seçim propagandasını yapmak
amacıyla, hazineden maddi
destek almalar iyi sonuçlar
doğuracağına inanıyorum.
Türkmen kamuoyunda tanınmış
ve saygın çok sayıda kişi, maddi
imkansızlık nedeniyle seçim
yarışına katılmadığı herkesçe
bilinen bir gerçektir.
Irak İnsan Hakları Merkezi Erbil’de ofis açtı
Saray-Erbil
Irak İnsan Hakları Merkezi
Erbil’de ofis açtı. 25 Ocak
2014 günü Çarçıra Oteli’nde
düzenlenen törende IİHM’nin
çalışmaları tanıtıldı.
IİHM Başkanı Muhammet
Samancı, örgütlerinin 2003
yılında Kerkük’te açıldığını
hatırlattı. Irak merkezi
hükümetten resmi izinleri
olduğunu ifade eden Samancı
Bağdat ve Musul’da da
ofisleri bulunduğunu kaydetti.
Gerçekleştirdikleri projelerin BM
tarafından desteklendiğini belirten
IİHM Başkanı çalışmalarını
Erbil’e de taşımak istediklerini
söyledi.
Erbil’de çalışmalarını rahat
yaptıklarına dikkat çeken
Samancı, “Erbil’de BM ofisi,
aktivistler ve konsolosluklar var.
Artık toplantılarımızı burada
gerçekleştireceğiz. Önceleri
Bağdat’ta toplantılarımızı
gerçekleştirirdik. Ancak bu bizim
için çok zordu. Birincisi çevre
ikincisi uyuşturucu maddelerle
ilgili elimizde iki proje var” diye
konuştu.
IİHM’in Erbil ofis başkanı bayan
Himan Remzi, beş yıldan
beri sivil toplum örgütlerinde
çalıştığını söyledi. IİHM’in Erbil’de
ofis açmasının önemine temas
eden Remzi insan hakları ihlali
açısından Irak’ın kara listede
bulunduğunu söyledi. Bölgede
de bazı ihlallerin yapıldığını
ifade eden Remzi önümüzdeki
Haziran ayında Cenevre’de
gerçekleştirilecek kongre için
insan hakları konusunda bir rapor
hazırladıklarını kaydetti.
3 kontenjan için 20 aday yarışacak
Saray-Özel
Saray, Erbil İl Meclis seçimlerinde yarışacak
Türkmen adayların isimlerini yayınlıyor.
Seçimde 20 aday Türkmenler için tahsis
edilen 3 kontenjan için yarışacak. Bu arada bir
parlamenter Erbil vali yardımcısının Türkmen
olması gerektiğini savundu.
Seçime Erbil Türkmen Listesi, Türkmen
Demokrasi Hareketi Listesi ve Irak Türkmen
Cephesi 6’er adayla katılacak. Ayrıca seçime 2
bağımsız Türkmen aday da katılacak.
Irak Türkmen Cephesi Fraksiyonu Aydın
Maruf, “Erbil vali yardımcısı veya il
meclis başkanı Türkmen olmalı” dedi.
Saray›a konuşan Maruf,üç kontenjanın
az olduğunu söyledi. ITC parlamenteri,
kontenjanın kendilerine dönülmeden
tahsis edildiğini kaydetti.
Türkmen parlamenter Muhammet İlhanlı, “Bu
seçim Kürdistan parlamento seçiminden farklı
olduğu için Türkmenler tek listeyle katılmalıydı.
Çünkü 3 kontenjanı kazanmak için 20 aday
çok fazla” dedi.
Türkmen Yenileme ve Değişim Fraksiyonu
Başkanı İlhanlı: “vali yardımcısı, nüfus olarak
Erbil’de en kalabalık ikinci toplum oldukları
için Türkmenler’den seçilmelidir. Ayrıca kentin
resmi dairelerinde de katılımları sağlanmalıdır”
diye konuştu.
Kürt listelerinde Türkmen adaylara yer
verilmediği eleştirilerine yanıt veren İlhanlı,
Kürt listelerin Türkmen adaylara da yer
vermesi gereğini savundu.
Listelerin numarası ve aday isimleri şöyle:
Erbil Türkmen Listesi (86)
1-Leys Rüstem Haffaf (Avukat)
2-Semir Abdülkadir Mevlüt (Tüccar)
3-Sonay Vedat Arslan (Öğretmen)
4-İmat Rifat Cemil (Gazeteci)
5-Helin İmat Halil (Öğretmen)
6-Maha Süheyl Vadi (Doktor)
Irak Türkmen Cephesi (83)
1-Azat Ekrem (Azat Küreci) ITC Erbil Kol
Başkanı
2-Vidat Enver (Öğretmen)
3-Nezhet Abdülgani (ITC Erbil Kol eski
başkanı)
4-Halide Sabri (Avukat)
5-Dilşat Enver (Dilşat Terzi)
6-İzzettin Hıdır Vadi (ITC Erbil Kol
Enformasyon Sorumlusu)
Türkmen Demokrasi Hareketi Listesi (82)
1-Necip Muhsin Ali (TDH siyasi büro üyesi)
2-Yüsra Kerim (TDH Kadın Birliği üyesi)
3-Sami Abdülkadir (TDH siyasi büro üyesi)
4-Hüseyin Talat Neccar (TDH siyasi büro
üyesi)
5-Sara Mecit (TDH Kadın Birliği üyesi)
6-Safa Yasin Yunus (TDH Danışmanı)
Ayrıca (84) numarasıyla Türkmen Reform
Hareketi siyasi büro üyesi Avukat Kava
Muhammet ve (85) numarasıyla Geylan
Burhan Ahmet Kasap seçime bağımsız
adaylar olarak katılacaklar.
15
saray
Sayı:111
30 Ocak 2014
Türkmenler, Irak parlamentosundan Telafer ve
Tuzhurmatu’nun il olmasını kabul etmesini istedi
Saray-Erbil
Türkmen parti ve
siyasi çevreleri Irak
parlamentosundan Telafer
ve Tuzhurmatu’nun
il olması yönünde oy
kullanmasını talep ettiler.
Bilindiği gibi parlamento
Halepçe’nin il olması
talebini kabul etmişti.
Irak’ın en eski ilçeleri olan
Telafer ve Kerkük’e yakın
Tuzhurmatu’da nüfusun
hepsi Türkmenler’den
oluşuyor. Türkmen
yetkilileri bu iki ilçenin
il olması kararının
uygulanmasını bekliyorlar.
Türkmen Liberaller
Cemiyeti Başkanı Sami
Şebek, merkezi hükümeti
Telafer ve Tuzhurmatu’yu
il yapmamakla suçladı.
Bunun siyasi bir tavır
olduğunu ifade eden
Şebek: “Merkezi hükümet
Türkmenlerin faydalanmasını
istemediği için Telafer ve
Tuzhurmatu’nun il olmasını
kabul etmiyor” dedi.
Türkmenlerin, iki ilçenin
il olmasını sağlamak için
bölge ve Irak makamlarıyla
müzakere yapmalarını
talep eden parti başkanı
Şebek, “Merkezi hükümetin
olumlu cevap vereceğini
düşünmüyorum. Ancak
Türkmenler iki ilçenin
il olması çabalarından
vazgeçmemelidirler” diye
konuştu.
Irak Türkmen Cephesi
Siyasi Büro Üyesi Aydın
Maruf, parti olarak Telafer
ve Tuzhurmatu’nun özellikle
Irak’ta en kalabalık nüfusa
sahip Telafer’in il olmasını
desteklediklerini söyledi.
İki ilçenin bugüne kadar il
olmaması sebebinin siyasi
olduğunu savunan Maruf,
mezhebi yaklaşımlarla
hareket eden bazı Şii ve
Sünni parlamenterlerin
iki ilçenin il olmasını
engellediklerini kaydetti.
Ancak ITC olarak iki ilçenin il
olması yönündeki çabalarını
hızlandırdıklarını ifade eden
Maruf, Irak parlamentosunun
söz konusu ilçelerin il olması
gerçeğini artık kavradığını
belirtti.
Türkmen Bağımsızlar
Hareketi Başkanı Kenan
Şakir, partilerinin son
kongresinde Telafer ve
Tuzhurmatu’nun il olmasını
talep eden bir bildirinin
çıktığını hatırlattı.
Telafer’in Irak’ın en
büyük ilçesi olduğunu
ifade eden Türkmen parti
başkanı, bu ilçenin il
olmasının Türkmenlerin
çıkarına olmasının
yanında Irak coğrafyasının
genişletilmesine de yol
açacağını kaydetti.
“Belli bir ilçenin il olmasını
aslında halkın istemesine
gerek yok. Eğer bir ilçe il
olması gerekiyorsa yapılsın.
Bunu halkın talep etmesine
gerek yok, belki bunu
hükümet düşünmelidir” dedi.
Kenan Şakir: “Hangi ilçenin
il olmasına Irak ve bölge
hükümetleri oturup karar
vermeliler” diye konuştu.
Türkmeneli Partisi Siyasi
Büro Üyesi Salar Enver,
Irak hükümetini Türkmen
ilçesi Telafer’i il yapmak
istemediğini söyledi.
Saray’a konuşan Enver,
Telafer’in Irak’ın en büyük
ilçesi olduğunu ifade ett.
Telafer’deki mezhepsel
soruna da dikkat çeken
yetkili, bu sebeple
ilçenin il olmasının kolay
olmayacağını belirtti.
Tuzhurmatu ilçesine de
temas eden TP yetkilisi
Enver, ilk başta ilçenin
bağımsız bir idare olması
ardından da en yakın fırsatta
il olmasını talet etti.
Uzun zamandan beri
güvenlik sorunuyla
karşı karşıya kalan
Tuzhurmatu’nun il olması
halinde bu sorundan
kurtulacağını ifade eden
Enver, “bu iki ilçenin il
olmasını sağlamak için baskı
olarak seçimleri boykot
edelim” yönünde yapılan
çağrılara katılmadığını
söyledi. Türkmen yetkili:
“Bu çağrıya katılmıyorum,
çünkü seçim dört yılda bir
yapılıyor. Milletvekillerimiz
bu taleplerini parlamentoda
gündeme getirebilirler. Aksi
halde elde ettiklerimizi de
kaybederiz” diye konuştu.
Muhalefet: Yeni hükümete katılmamız engellenmeye çalışılıyor
Saray-Erbil
Muhalefet partileri 8. kabinenin gecikmesinden
duydukları kaygıyı dile
getirdiler. Yeni hükümete
katılmalarının engellendiğini iddia eden muhalefet
partileri, hükümetin gecikmesi piyasayı olumsuz
etkilediğini ifade ettiler.
Siyasi bir gözlemci ise
“milli mutabakat hükümetinde muhalefet olmaz.
Ancak koalisyon hükümetinde muhalefet olabilir”
dedi.
Seçim üzerinden 120 gün
geçmesine rağmen henüz
hükümet kurulmuş değil. Bu durum muhalefeti
kaygılandırıyor. Muhalefet
hükümetin derhal kurulmasını talep ediyor.
Kürdistan İslami Cemaat’in üst düzey yetkilisi
Şuan Rabar, “Hükümetin
kurulması çok gecikti. Bu
hem halk hem de piyasayı
olumsuz etkiliyor. Bölgede
mali sıkıntı başladı. Muhalefet olarak tüm tarafların
katıldığı geniş tabanlı bir
hükümet istiyoruz. Her
taraf hükümete seçimde
elde ettiği oylar nisbetinde
katılmalı. Halkın beklentilerine cevap verebilen bir
hükümet kurulsun” dedi.
Geçen hafta basına yansıyan haberlere göre; yeni
hükümete muhalefetin ka-
tılması engellenecek. Haberi Saray’a değerlendiren
Raber, muhalefetin hükümete katılmasının engellenmesi kötü sonuçlara yol
açacağı uyarısında bulundu. İktidarın gaspedilmesi
tehlikeye yol açacağını
dile getiren Kürt yetkili,
ancak bu haberlerin doğru
olmadığını anladıklarını
kaydetti. Muhalefetin hükümete katılmaması iktidara fayda sağlamayacağını
ifade eden Raber, basında
yansıtıldığı şekilde böyle
bir haberin gerçek olmadığı ortaya çıktığını belirtti.
Bu haberin asılsız olduğunu ifade eden Kürdistan
İslami Birliği yetkilisi Ferhat Mala Salih, muhalefetin üç tarafının hükümete
katılmasının engelleneceği
yönünde yapılan haberlerin asılsız olduğunu söyledi.
Saray’a konuşan Salih,
bunun basının iddiası
olduğunu ve gerçek payı
olmadığını kaydetti.
Değişim Hareketi (Goran)
yetkilisi Salah Mazın, parti olarak hükümetin fazla
gecikmesi halinde tavır
alacakları uyarısında bulundu. Saray’a konuşan
Mazın, muhalefet olarak
seçmenlere verdikleri
vaatlere sadık kaldıkla-
rını söyledi. Hükümete
katılmak ve reform gerçekleştirmek istediklerini
ifade eden Goran yetkilisi,
“amacımız iktidar olmak ve
reform gerçekleştirmektir”
dedi.
Parti olarak hükümetin
kurulması için soğuk davranılmasının kendilerini
kaygılandırdığını dile getiren Mazın, parti olarak
hükümetin fazla gecikmesi
halinde tavır alacakları
uyarısında bulundu.
Siyasi bir gözlemci iktidarın muhalefetin eleştirilerinden yorulduğunu söyledi. Saray’a demeçlerde
bulunan siyasi gözlemci
Mesut Abdulhalık, “dolayısıyla iktidar muhalefetin hükümete katılmasını
istiyor.
Siyasi gözlemci Mazın
şöyle devam etti: “Uzlaşı
sisteminde muhalefet olmaz. Kıbrıs ve Lübnan’da
olduğu gibi. Muhalefet
koalisyon sistemde olur.
Bu aşamada bölgede koalisyon sistemi uygulanırsa
daha iyi olur. Bu, hükümete tüm partilerin ve tüm
etnik grupların katılması
demektir. Çünkü Kürdistan
bölgesi sert rekabeti kaldıramaz. Buna geçenlerde
şahit olmuştuk”.
Sayı:111
30 Ocak 2014
Türkmenler Tuz ve Telafer›in
il olması önünde engel
çıkarılmasını istemiyorlar
15
Muhalefetin hükümete
katılması engelleniyor mu?
15
3 kontenjan için 20 aday yarışacak
Erbil’in tanınmış siması Hekim Molla
Davut hakkın rahmetine kavuştu
s13
Bir Türkmen aktivist Iraklı
bir örgütün başına getirildi
14
Türkmen Kültür Hakları›nın
kabulü yıldönümü masaya
yatırıldı
13
Türkmenler Erbil vali yardımcılığını istiyorlar
Saray-Özel
Saray, Erbil İl Meclis
seçimlerinde yarışacak
Türkmen adayların isimlerini
yayınlıyor. Seçimde 20 aday
Türkmenler için tahsis edilen
3 kontenjan için yarışacak.
Bu arada bir parlamenter
Erbil vali yardımcısının
Türkmen olması gerektiğini
savundu.
Seçime Erbil Türkmen
Listesi, Türkmen Demokrasi
Hareketi Listesi ve Irak
Türkmen Cephesi 6’er
adayla katılacak. Ayrıca
seçime 2 bağımsız Türkmen
aday da katılacak.
Türkmen Yenileme ve
Değişim Fraksiyonu Başkanı
İlhanlı: “vali yardımcısı,
nüfus olarak Erbil’de en
kalabalık ikinci toplum
oldukları için Türkmenler’den
seçilmelidir. Ayrıca kentin
resmi dairelerinde de
katılımları sağlanmalıdır”
diye konuştu.
Irak Türkmen Cephesi
Fraksiyonu Aydın Maruf,
“Erbil vali yardımcısı veya
il meclis başkanı Türkmen
olmalı” dedi.
Haber iç sayfalarda
Kürdistan Komünist Partisi’nin yeni yönetimi seçildi
Saray-Ajanslar
Kürdistan Komünist Partisi
gerçekleştirdiği özel
toplantıda yeni yönetimini
seçti.
Özel toplantıda partinin
başkanı ve yardımcısı ile
5 kişilik siyasi büro üyeleri
seçildi.
KKP binasında
düzenlenen özel
toplantıda parti
başkanlığına Dr. Kemal
Şakir, Kültür Bakanı
Kawa Mahmut ise başkan
yardımcılığına seçildi.
Özel toplantıda partinin
siyasi büro üyeleri de
seçildi. Büroya Abu
Karwan, Zirek Muhammet,
Abu Tara, Baba Ali ve
Serdar Duhoki seçildi.
Download