T. B. M. M. B : 46 da her seferinde kanıtlanmıştır. Politikaya katılan or­ dular değerinden çok şey kaybeder. Bu durum ileri boyutlara vardığı takdirde dış tehlikeyi davet eder. Tarihimizde bunun en canlı örneği Balkan Savaşıdır. Yüce Meclisimizin yapacağı en önemli görevlerden birisi, kesinlikle ordunun müdahalesini gerektirecek ortamı bundan sonra yaratmamaktır. Bunun tek yo­ lu da, Ulu önder Atatürk'ün söylediği «Yurtta ba­ rış» sözünü mutlaka gerçekleştirmemizdir. Askerî mü­ dahaleler ve sıkıyönetimler artık sona ermelidir. Çağ­ daş ülkelerde bu tür uygulamalara rastlamak müm­ kün değildir, iç güvenlik ve asayişi sağlamak için ku­ rulmuş iki ordumuz var; bunlardan birisi jandarma ordusu, diğeri de polis ordusudur. Bir ceviz kırmak için şahmerdan kullanılmaz. Türk Silahlı Kuvvetleri­ nin birinci görevi, yurdumuzu dışarıdan gelecek teh­ likelere karşı korumaktır. Sözlerimin sonuna gelmiş bulunuyorum. Eski bir mensubu olmakla gurur duyduğum, kıvanç duydu­ ğum Türk Silahlı Kuvvetlerinin bütün mensuplarına, mület kürsüsünden sesleniyorum : Artık sivil idareye müdahale safhaları sonuna dek kapansın. Biz sizleri her zaman olduğu gibi, yüce katınızda tertemiz, pırıl pırıl, iftiharla, gururla, göğsümüz kabararak ulusça selamlamak istiyoruz; selam sizlere, sevgi sizlere. Bu duygularla Millî Savunma Bakanlığı bütçesi­ nin Türk Ulusuna ve onun gözbebeği Türk Silâhlı Kuvvetlerine hayırlı ve uğurlu olmasını candan diler, şahsım ve grubum adına yüce heyetinize saygılar su­ narım. (Alkışlar) BAŞKAN — Teşekkür ederim Sayın Akaydın. Sayın Mustafa Kani Bürke. (SHP sıralarından al­ kışlar) Sayın Bürke, SHP Grubu adına kullanılacak 15 dakikalık süre kalmıştır. SHP GRUBU ADINA MUSTAFA KÂNI BÜR­ KE (Denizli) — Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Millî Savunma Bakanlığı 1986 bütçesi ve Türkiye' nin savunma politikası üzerindeki görüşlerimi arz et­ meden önce, yüce Meclisi Sosyaldemokrat Halkçı Parti Grubu adına saygılarımla selamlarım. Sayın milletvekilleri, Türkiye'nin jeopolitik konu­ mu hepimizin malumlarıdır. Türk Milleti ve onun or­ dusunun dünya barışı için değeri dost, düşman herkes tarafından bilinmektedir. Ancak, ne zaman zayıf kaldıysak, memleketimizde gözü olanlar harekete geç­ mektedirler. Tarihteki Osmanlı - Rus savaşları ve is­ tiklal Savaşımız hep bu zamanlara rastlamaktadır. İkinci Cihan Harbini takip eden yıllarda Rusya'nın 16 . 1 2 â 1985 O: 1 Kars, Ardahan ve Boğazlar istekleri de, zayıf oldu» ğumuz sanılan bir sırada yapılmıştır. Buradan çıkarılan sonuç şu oluyor; barış içinde huzurla yaşayabilmemiz için güçlü olmalıyız, birlik ve beraberlik içerisinde olmalıyız. Sayın milletvekilleri, ikinci Dünya Savaşı akabin­ de, dünya barışını güvence altına alabilmek için, 24 Ekim 1945'te imzalanan Birleşmiş Milletler Sözleş­ mesine Türkiye de katıldı. Sözleşmenin 51 inci mad­ desinde yazılı meşru müdafaa hakkına sahip olunuldu ve Güvenlik Konseyi tedbirlerini isteme hakkı ka­ zanıldı. Bütün tedbirlere rağmen, Doğu Blokunun gözü öncelikle Orta Doğu'daydı ve Batı toprakların­ dan toparlanmadan, Rusya güneye inme hareketleri­ ne her fırsatta girişiyordu. 1945 Sovyet istekleri üze­ rine Amerika Birleşik Devletleri durumun ciddiyetini takdir ederek, yardım elini, 1947'de Kahire Anlaş­ masında 10 milyon dolarlık bir krediyle Türkiye'ye uzattı. En nihayet 22 Temmuz 1947'de Marshall Planı olarak da tanınan Türkiye - Amerika Birleşik Dev­ letleri Yardım Anlaşması imzalandı. Sayın milletvekilleri, daha ikinci Dünya Savaşı­ nın dumanları tüterken, çok süratle gelişen politik olaylar, Batıda yeni yeni ittifakların ve birbirine des­ tek olma hareketlerinin doğmasına sebep oldu ve en nihayet 4 Nisan 1949'da NATO ittifakı imzalandı. Türkiye bu ittifaka büyük çabalardan sonra 18 Şu­ bat 1952'de Kore Savaşının verdiği güvenle katıla­ bildi. Türkiye'nin NATO'ya katılması üzerine Türk Amerikan ilişkilerinde süratli bir gelişme kaydedildi. NATO Antlaşması 3 üncü maddesine dayanılarak ikili anlaşma dönemine girildi. Bu dönemde Amerika Birleşik Devletleri hibe, FMS, ödünç verme ve kira­ lama/eğitim ve öğretim şeklinde Türk Silahlı Kuv­ vetlerinin modernizasyonuna destek olurken, buna karşılık, Amerika Birleşik Devletlerinin Türkiye'de üs ve tesis kurma ve kullanma hakkı alındı. Türkiye, şimdiye kadar Amerika Birleşik Devlet­ lerinden 3 - 3,5 milyar dolar FMS kredisi ve 500 mil­ yon dolar kadar da hibe şeklinde yardım aldı. Sayın milletvekilleri, Amerika Birleşik Devletleri ta­ rafından sağlanan bu krediler tamamen hibe şeklin­ de olmamaktadır; büyük bir kısmı belirli bir faiz ile Verilmesine rağmen, elbetteki Türk Silahlı Kuvvetleri­ nin modernizasyonuna hizmet etmiştir; ancak, zaman zaman oturup düşünmek zorunda kalıyoruz. Acaba, Türkiye gerek NATO'ya ve gerekse- Amerika Birle­ şik Devletlerine tahsis ettiği, kuvvet kullanımına ver635 —