Hacıköseler Köyü`nde Antep Fıstığı Festivali

advertisement
Hacıköseler Köyü’nde Antep
Fıstığı Festivali düzenlendi
H
Yenipazar'a bağlı Hacıköseler Köyü'nde İl Genel Meclisi üyesi Ünal Sarıoğlu’nun katkılarıyla düzenlenen 1. Hacıköseler Antep Fıstığı Festivali binlerce Yenipazarlı'yı buluşturdu.
acıköseler Köy Muhtarı Alaattin
Sarıoğlu’nun tertiplediği ve
aslen Hacıkösler Köyü'nden olan
Yenipazar İl Genel Meclisi üyesi ve AK
Parti İlçe Başkanı Ünal Sarıoğlunun da
destekleriyle düzenlenen 1. Hacıköseler
Antep Fıstığı Festivali’nde, bölgede üretimi artan ve üreticilerin ilgi duyduğu
Antep fıstığı tanıtıldı.
Hacıköseler Köyü'nde binlerce
Yenipazarlı ve Aydın’ın hemen her bölgesinden gelen davetlileri buluşturan 1.
Hacıköseler Antep Fıstığı Festivali’ne Vali
Yardımcısı Ramazan Yiğit, Yenipazar
Kaymakamı Hakan Özarslan, TBMM
İdare Amiri ve MHP Aydın Milletvekili
Ali Uzunırmak, AK Parti Aydın
Milletvekili Mehmet Erdem, Yenipazar
Belediye Başkanı Yüsran Erden ve
Yenipazar AK Parti İlçe Başkanı ve İl
Genel Meclis Üyesi Ünal Sarıoğlu’nun
yanı sıra çok sayıda davetli katıldı.
YENİPAZAR'DAKİ ANTEP
FISTIĞI DAHA YEŞİL
1. Hacıköseler Antep Fıstığı
Festivali’nde bölgede giderek artan Antep
fıstığı üretiminin önemine değinen İl
Sayfa: 5
DENGE
02 Eylül 2013 Pazartesi
Genel Meclisi Üyesi Ünal Sarıoğlu,
“Hacıköseler Köyü halkımızın geçim kaynağını oluşturan Antep fıstığı, köyümüze
1950’li yıllarda Gaziantep’te askerlik
yapan bir kişinin girişimleri sonucu yaygınlaşmış olup, şu an 52 bin Antep fıstığı
ağacı bulunmaktadır. Köyümüzde üretilen
Antep fıstığı, içinin daha yeşil olması ile
biliniyor ve kalitesi nedeniyle daha çok
rağbet görüyor” dedi.
İŞLETME KURMA
SÖZÜ ALDILAR
Hacıköseler köyünde üretim yapan
VEFAT DUYURULARI
Antep fıstığı yetiştiricilerinin en büyük
sıkıntısının Antep fıstığı işleme tesisinin
olmayışının olduğunu dile getiren Köy
Muhtarı Alaattin Sarıoğlu’nun talebine
kayıtsız kalmayan Efe Şekerleme firması
yetkilileri, köye işletme kurma sözü verdi.
ERDEM'DEN GÖLET MÜJDESİ
Hacıköseler Köyü Muhtarlığı'na,
düzenlenen 1. Hacıköseler Antep Fıstığı
Festivali nedeniyle teşekkür eden AK
Parti Milletvekili Mehmet Erdem de, bu
ay yapımına başlanacak olan Katrancı
Göleti'nin müjdesini vererek, “Katrancı
Göleti ile Hacıköseler, Paşaköy ve
Karacaören Köyleri'nin sulanamayan arazileri, sulama imkanına kavuşacak” diye
konuştu.
1. Hacıköseler Antep Fıstığı
Festivali’nin akşamki bölümünde
Yenipazarlılar'la buluşan sevilen Türk
Halk Müziği Sanatçısı Ankaralı Ayşe,
söylediği türkülerle binlerce kişiyi coşturdu. Ankaralı Ayşe’nin türkülerine eşlik
eden coşkulu kalabalık, gecenin ilerleyen
saatlerine kadar eğlendi. Hacıköseler
Köyü ve Aydın’ın çeşitli yerlerinden gelen
yaklaşık 10 bin kişinin katıldığı Antep
Fıstığı Festival hediye çekilişi ile sona
erdi. (iha)
Vefat duyurularınızı 213 80 33 nolu telefonumuzu arayarak
yazdırabilir, denge09@hotmail.com’a e-mail gönderebilirsiniz.
Tarih: 31 Ağustos 2013
Çine'nin Saraçlar Köyü'nden, Mehmet Ünver'in oğlu, Ali
Korkunç'un kayınpederi, Orhan Ünver, vefat etmiştir.
Merhumun cenazesi, saat 15.00'da Çine Merkez Cumhuriyet
Mahallesi'ndeki evinden alınarak Saraçlar Köyü
Mezarlığı'nda toprağa verilmiştir.Merhuma Allah'tan rahmet,
kederli ailesi ve sevenlerine sabır ve başsağlığı dileriz.
Tarih: 30 Ağustos 2013 Cuma
Aydın Merkez Kadıköy sakinlerinden Murat Saraç'ın oğlu
Ömür Saraç vefat etmiştir. Merhumun cenazesi Cuma
namazı sonrası Kadıköy Mezarlığı'nda toprağa veriliştir.
Merhuma Allah'tan rahmet, ailesine ve sevenlerine başsağlığı
dileriz.
Tarih: 29 Ağustos 2013 Perşembe
Çine’nin Doğanyurt Köyü’nden Ülfet Akar’ın oğlu Nazım
Akar, vefat etmiştir. Merhumun cenazesi saat 15.00’da
Doğanyurt Köyü Mezarlığı’nda toprağa verilmiştir. Merhuma
Allah'tan rahmet, kederli ailesi ve sevenlerine sabır ve başsağlığı dileriz.
Tarih: 27 Ağustos 2013
Aydın'ın Efeler İlçesinden Emekli Astsubay Veli Çelik'in
oğlu Deniz Çelik vefat etmiştir. Merhumun cenazesi ikindi
namazına müteakip Bey Cami'de kılınan namazın ardından
Kemer Mazarlığı'nda toprağa verilmiştir. Merhuma Allah'tan
rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz.
Eski Başkan göreve
yeniden talip oldu
Sultanhisar'da 1999-2009 yılları arasında Belediye Başkanlığı yapan Fazıl Törün, MHP'den belediye başkanlığı için aday
adaylığını açıkladı. Törün'ün adaylığını açıkladığı toplantıya
MHP İlçe Başkanı Salih Haylaz, MHP’li İl Genel Meclis Üyesi
Orhan Karasuoğlu, Atça Belde Başkanı Mustafa Ödemiş,
Salavatlı Belde Başkanı Birol Umut, Atça Belediye Meclis üyeleri, A. Menderes Tunca ve Mehmet Demirağ Sultanhisar Ziraat
Odası Başkanı Bilal Talha, Kadın Kolları Başkanı Münevver
Akın, mahalle ve köy muhtarları ile partililer katıldı.
Dört yıldır sürdürdüğü Milliyetçi Hareket Partisi İlçe
Başkanlığı'ndan, MHP Genel Merkezi'nden gelen genelge doğrultusunda istifa ederek 25 Ağustos’ta Sultanhisar Belediye
Başkanlığı'na aday adaylığı dilekçesini verdiğini belirten Eski
Başkan Törün, “Sultanhisar’a hizmet etmek amacıyla Milliyetçi
Hareket Partisi'nden Belediye Başkanlığı'na aday adayı olduğumu açıklıyorum" dedi. (iha)
AYDIN’DAKİ HASTANELERİN Aydın Devlet Hastanesi: Her gün 13.00 - 14.00 arası Zübeyde Hanım Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi : Her gün 13.00 - 14.00 arası
ZİYARETÇİ SAATLERİ Atatürk Devlet Hastanesi: Her gün 13.30 - 14.30 arası ADÜ Tıp Fakültesi: Salı-Perşembe-Cumartesi ve Pazar günleri 14.00 - 15.30 arası
Yrd. Doç. Dr.
Durmuş
AKALIN
Pamukkale Üniversitesi
Öğretim Üyesi
Türkiye’nin Hatıra
Defterinde Avrupa Notları
Avrupa Birliği günümüzde dünyanın en etkili uluslararası organizasyonlarından biridir. Dünya siyasetinde ve ekonomisinde önemli bir
yeri vardır ve bu yapıyı derinlemesine analiz etmek gerekir. Avrupa ya
da Avrupa Birliği ifadesi ile tek başına bir ülkeyi değil; çok başlı bir
siyasi yapıyı göz önünde tutmak gerekir. Aynı zamanda dünya siyasetinde yaşanmakta olan olaylara bakılacak olursa bu birliğin genel tutumunun ve üyelerinin yaklaşımlarını etkileyen tarihsel geçmişi bilmek
yerinde olacaktır.
Avrupa Birliği fikri ilk olarak –her ne kadar günümüzdeki anlamı
ile olmasa da- Fransız lider Napoleon Bonapart’ın siyasi eylemleri
neticesinde ortaya çıktı. Napoleon, İngilizleri yalnız bırakabilmek ve
Avrupa'daki etkilerini en aza indirmek için bir birlik kurmaya çalıştı.
Ancak bu birlik milletlerin kendi iradelerinden çok Fransız ordularının
gölgesi altında ilerledi. Çok geçmeden 18 Haziran 1815’te
Napoleon’un İngiliz ve Prusya ordularına yenilmesi ile de hem birlik,
hayali hem de Napoleon’un siyasi kariyeri bitti.
Napoleon Bonapart’ın bu girişiminden sonra birlik düşüncesi
İngiliz-Fransız rekabetinin gölgesinde kaldı. Ancak yine de uluslararası ilişkilerde Avrupa devletlerinin kendi aralarında bir uyumu ve siyasi
ilişkiler ağı mevcuttu. Osmanlı Devleti’nin de Avrupa ile siyasi ilişkileri
bu dönemde kendini iyice göstermeye başladı. Rusya ile olan savaşlarındaki yenilgiler onu hiç de memnun olmamakla birlikte mecburen
Avrupa’ya yaklaştırdı. Özellikle de 1791 Ziştovi ve 1792 Yaş
Antlaşmaları ile biten savaşlar büyük bir felaketti. Bu felaketin yaralarını sarmak ve devleti toparlamak için III. Selim döneminde Nizam-ı
Cedit adı altında Avrupa ile temaslar gelişti. III. Selim’in yenilikler silsilesi ve Avrupa ile ilişkileri geliştirme siyaseti II. Mahmud’la devam etti.
Tabi tüm bu yakınlaşmalar gönüllü bir iradeden çok şartların getirdiği
mecburi zorluklardan ortaya çıkıyordu. Avrupa ile en önemli ilişki ağı
ise 1853-1856 Kırım Savaşı sonrasında oldu. Savaşı bitiren 1856
Paris Antlaşması’nda Osmanlı Devleti’ne Avrupa’da bir kapı aralandı.
Bu antlaşmaya göre Osmanlı Devleti, Avrupa devletler topluluğunun
bir üyesi olacak ve toprakları Avrupalı devletler tarafından güvenlik
altına altında kabul edilecekti. Ancak antlaşma metninde nasıl yer alırsa alsın bu ifadelerin hiçbir zaman pratikte karşılığı olmadı. Çok geçmeden de Avrupa ile olan ilişkilerde güven duygusu yerini şüpheciliğe
bıraktı.
Osmanlı Devleti’nin son savaşı olan I. Dünya Savaşı’nda İtilaf
Devletleri grubunda yer alan İngiltere-Fransa ve Rusya ile ilişkiler
Türkiye’nin kuruluş yıllarında hem kendi politikaları hem de
Osmanlı’dan hatıralarda kalan şüphecilikle gelgitli dönemler yaşadı.
Ancak Türkiye’nin kısa sürede kendi ayakları üzerinde durması ve
dünya devletleri arasında kendini sağlam bir şekilde kabul ettirmesi
sonucunda Avrupa ile olan ilişkiler de normal bir zemine oturmaya
başladı. Fakat çok geçmeden Almanya ve İtalya’nın politikaları ile
Avrupa’da savaş rüzgârları esti. 1 Eylül 1939’da Almanya’nın
Polonya’ya saldırmasıyla tarihin gördüğü en acı savaşın fitili ateşlenmiş oldu. 1945’e kadar devam eden savaş sonucunda 50 ila 70 milyon arasında insan hayatını kaybetti. Bu savaş aynı zamanda
Nükleer Silahların da ilk ve tek kullanıldığı savaş oldu. Savaşı
Almanya ve müttefikleri açık bir şekilde kaybetmişlerdi. Ancak insanlık
da tarihindeki en büyük acılarından birini yaşadı.
II. Dünya Savaşı’nın ardından Amerika ve Rusya gibi süper güçler ortaya çıktı. Uluslararası Barışı korumak için Birleşmiş Milletler gibi
kuruluşlar kuruldu. Bu felaket aynı zamanda Avrupa’da bir birlik oluşturma duygusunu da tekrar ortaya çıkardı. İlk olarak Fransız Dışişleri
Bakanı Robert Schuman Avrupa’da kalıcı bir barış oluşturmak için 9
Mayıs 1950’de Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu’nu kurmayı önerdi
ve birlik 1951’de kuruldu. Ardından Roma Antlaşması ile 1957’de
Avrupa Ekonomik Topluluğu ortaya çıktı. Birliğin başarısı 1973’te
İngiltere, Danimarka ve İrlanda’nın da birliğe üye olmasını sağladı ve
ilk genişleme dalgası bu şekilde başladı. Genişleme dalgası
Yunanistan, İspanya ve Portekiz ile devam etti. 2013 yılına gelindiğinde ise birlik 28 üye sayısına ulaştı.
Türkiye’nin Avrupa Birliği ile ilişkileri ise 31 Temmuz 1959’da
Avrupa Ekonomik Topluluğu’na yaptığı başvuru ile başladı.
Başvurunun kabul edilmesi sonrasında 12 Eylül 1963’te Ankara
Antlaşması imzalandı. 1983’ten sonra ilişkilerde bir ivme oldu ve 14
Nisan 1987’de Türkiye resmen tam üyelik başvurusunda bulundu.
Avrupa ise bu adıma ancak 1 Ocak 1999’da Gümrük Birliği ile karşılık
verdi. 2004 ve 2005 yıllarında müzakerelerin başlaması kararı alındı.
Ancak tam üyeliğin ne zaman sonuçlanacağı konusu netleştirilemedi.
İlk olarak Türkiye, 2013’e kadar gerekli şartları yerine getireceğini dile
getirse de halen daha net bir tarih ortaya çıkmış değildir.
Genel itibariyle bakılırsa Türkiye-Avrupa ilişkilerinde genel bir
güvensizlik söz konusudur. Bu güvensizlik tarihten kaynaklandığı
kadar ileriye dönük şüphecilikle de pekişmektedir. Avrupa açısından
Türkiye önemli bir ülkedir ancak bu önem, birliğe dâhil edilme söz
konusu olduğunda son derece muğlak bir anlam kazanmaktadır. Hele
son zamanlarda Avrupa’nın kendi sorunları ve uluslararası ilişkilerin
seyri ilişkilerdeki kırılganlıkları arttırmaktadır.
Download