Untitled - boryad.org.tr

advertisement
Bo�YAD
Borsa Yatırımcıları Derneği
Resmi Dergisi
BORYAD'm
Mesajı
Merhaba,
Yılın son haftalarının içindeyiz . . . Koca bir yıl daha hızla geçti yine.
Hem ülke hem de dünya piyasaları için yoğun gündem l i bir yıl oldu.
Pek i , yeni yılda piyasaları neler bekliyor? .. Bu sorunun cevabını Yatırım
köşemizde okuyabil i rsiniz.
Türkiye'de kadın g i rişimciliği konusundaki farkı ndalık son y ıllard a gözle görülür
bir şekilde yükseldi. Toplumun geneline yayıldı bu farkındal ı k . Bankaların kadın
g i rişimcilere destekleri a rttı . Tüm bu gelişmelere rağmen Tü rkiye'deki kadın
g i rişimci oranı %8 düzeylerinde. Türkiye Kadın G irişimciler Derneğ i Yönetim
Kurulu ( K AG i DE R ) Başka n ı Sanem O ktar, ülkem izdeki bu alandaki gelişmeleri
ve problemleri anlattı.
Faiz-enflasyon özelindeki tartışmalar uzun zamand ı r sürüyor. Faiz m i
enflasyonu doğuruyor, enflasyon mu faizi ? . . Gedi k Yatırım Araştırma Uzmanı
Erol G ü rcan, bu konuda detaylı bir makale yazd ı . G ürca n ' ı n farklı yaklaşımları
incelediği bu makalesini d i kkatle okuyacağınızı düşünüyoruz.
Türkiye'nin en büyük şirketlerinden Erdemir Grubu'nun Yönetim Kurulu
Başka n ı Ali Pandır, dergimizin bu sayısının konuklarından biri oldu . Erdemir'in
dümenine geçtiği üç yıldan bu yana şirketi d a h a hızlı ve çevik bir yapılanmaya
kavuşturduklarını söyleyen Pandır, yeni yatırımlarından da bahsett i .
Türkiye'nin kredi derecelend i rme süreci ne z a m a n başlad ı ? . . Yan i , kredi
derecelendirme kuruluşları Standard & Poo r ' s, Moody' s ve Fitch ne zamandır
hayatımızd a ? . . Geçmişten bugüne Türkiye ' n i n kredi notu yolculuğunu Yatırım
Finansman Başekonomisti Can Uz'un kaleminden okuya bilirsiniz.
Sevgili BORYAD Üyeleri;
Borsada, döviz kurlarında hareketli günler yaşanıyor. Belirsizliğin yoğun olduğu
bu gibi durumlarda yatırım kararı alırken çok daha dikkatli olarak, piyasa
uzmanlarının desteğiyle adım atmak oldukça önem taşıyor. Dernek olarak,
borsa yatırımının önemli bir yatırım bilgisi gerektirdiğini hatıriatmayı görev
bilmekteyiz.
Bir sonraki sayıda görüşmek üzere. . .
•
IçiNDEKiLER
8
10
20
26
34
Haber
Piyasaların Gündeminden
Öne Çıl<an Haberler
Araştırma
Faiz-En�asyon ilişl<isine
Parasaıcı ve Fishercı Gal<ış
Söyleşi
Erdemir Grubu Yönetim l<urulu Gaşl<anı
Ali Pandır
Dosya
Türl<iye'de l<adın Girişimciliği
Hangi Seviyede?
Söyleşi
l<atmerciler icra l<urulu Gaşl<an Vel<ili
Furl<an l<atmerci
40
44
50
52
55
MerceR
Türl<iye'nin
l<redi Derecelendirme Tarihi
Yatırım
Piyasaların 2017 Görünümü
YaRın BaRIŞ
Sürdürülebilirlil< Raporları
l<itap
El<onomi Dünyası Neler Ol<uyor";ı
Ingilizce Bölüm
Yabancı Ol<urlarımız için
l<onuların Özeti
BoRYAD
08
Dünyanin Geleceğini
Düşünen Şirl<etler l<azan1yor
Şirketler; küreselleşen ekonomik sistemin itici gücü karşısında, sürdürülebilir
iş modellerine geçiyor. Bu geçiş; hem ekonomik hem de ekolojik kazanç
sağlıyor, yeni nesil Y ve Z kuşağı ise çalışmak için bu şirketleri tercih ediyor.
�
,.
D
ünyada çok kazanan şirketler, sadece karlılık oran­
! arına göre değ i l , sosya l , çevresel, yönetişim ve
kurumsal sürdürülebilirlik gibi konularda da birbirleriyle
rekabet halindeler. Özellikle yeni nesil olan Y ve hatta
artık Z kuşağının sadece kar odaklı çalışmalar yapan
yüksek cirolu ş irketleri değil, sürdürülebilirlik kriterleri
ile kar yaratırken aynı zamanda çevresel etki lerini kont­
rol eden, sosyal faydayı önemseyen şirketleri tercih
ettiği belirtil iyor. Sürdürülebilirlik Akademisi Yönetim
Kurulu Başkanı Mu rat Sungur Bursa; bugüne kadar kısa
vadeli bakış açısının, birçok şirketin sonunu geti rdiğini,
uzun vadeli bakabilen şirketlerin ise hayatta kaldığını
söylüyor. Yeni iş modelleri nin oluşması için geleneksel
iş yapış şeklinin terk edil mesi gerektiği n i bel i rterek, sür­
dürülebilir şi rketlerin bu anlayışla büyüdüğüne di kkat
çekiyor.
nebi l i r enerji alanında referans projelere imza atan Zor­
lu Enerji de yakın zaman önce bu endekse dahil olan
şirketlerden biri . Zorlu Enerji, Borsa istanbul'un ( BI ST)
Kasım 201 6 Ekim 201 7 dönemi için açıkladığı BIST
Sürdürülebilirlik Endeksi 'nde gönüllü olarak yer a l d ı .
Sürdürülebilirlik Endeksi kriterlerine göre değerlendiri­
len BIST 50 şirketlerine ek olarak bu yıl ilk kez BIST
1 00 endeksinde yer alan şi rketlerin gönüllü başvuruları
d a kabul edi l d i . Şirketlerin doğal kaynakların tükenmesi,
küresel ısınma, sağlık, g üvenli k , istihdam gibi konulara
nasıl yaklaştıkları ve yaklaşımlarını kurumsal yönetim
politika ve uygulamalarına hangi düzeyde yansıttıkları­
n ı n değerlendirildiği BIST Sürdürülebilirlik Ende ksi liste­
sindeki şi rketlerden biri de Zorlu Enerji oldu.
-
Pegasus v e Netaş d a Borsa istanbul
Sürdürülebilirlik Endeksi' nde
Zorlu Enerji, BIST Sürdürülebilirlik Endeksi'nde
gönüllü olarak yer aldı
Türkiye' de de sürdürülebilirlik konusundaki anlayış gün
geçtikçe gelişiyor. Örneğ in; şirketlere, kurumsal sürdü­
rülebi lirlik performanslarını yerel ve küresel anlamda
karşılaştırma imkanı veren BIST Sürdürülebilirl i k Endek­
si, 201 4 yılından bu yana yayınlanıyor. Endekste yer
alan şirketlerin sayısı artış gösteriyor. Yerli ve yenile-
Pegasus H ava Yolları ile Netaş da, Borsa i stanbul ' u n
oluşturduğu Sürdürülebi l i r l i k Endeksi ' ne dahil edildi.
Böyleli kle; Borsa istanbul ' un soru mlu yatırımlar konu­
sunda bir platform oluşturmak amacıyla kurduğu ve
şi rketlerin kurumsal şeffaflık, hesap verebilirl i k ve sür­
dürülebilirlik konula rında başarısına göre dahil edildiği
sürdürülebilirlik endeksinde yer alan şirket sayısı 43'e
yü kseldi.
iş Bankasi'ndan 1, 9 Milyar Dolarlik Kaynal<
Türkiye iş Bankası, 1, 9 milyar ABD doları yurtdışı kaynak sağladı .
...
,.
T
ürkiye iş Bankası 23 Eyl ül'de aldığı yaklaşık 1 , 1
m ilyar ABD Doları tutarında sendi kasyon kredisi­
nin ard ı nd a n , uluslararası piyasalarda 600 milyon ABD
Doları tutarında 5 , 5 yıl vadeli tahvil i h raç ett i . Türkiye
dışında yerleşik yatırımcıl ara satı lan tahvilin kupon faiz
oranı ve getirisi %5 , 5 olara k gerçekleşt i . Bu ihraç, 1 5
Temmuz d arbe g i rişimi ve yatı rım yapılabilir ülke notu­
nun kaybedilmesi sonrası Tü rkiye' de özel sektör tara­
fından gerçe kleştirilen ilk e u rotahvil ihracı olma özelli­
ğ i taşıyor. iş Bankası bu yılın Nisan ayında da 5,5 yıl
vadeli eurotahvil ihraç etmiş, tahvilin getirisi %5,4 73
olara k gerçekleşmişti. Bu iki ihracın getirilerinin ne­
redeyse aynı olması, yatırım yap ı l a b i l i r ü l ke notunun
kaybedilmesine rağmen eurotahvil piyasasındaki borç­
lanma maliyetlerinde bir değişim olmadığını gösteriyor.
Sigorta, varlık yönetim ve emeklilik şirketleri ile ban­
kaların ilgi gösterdiği ihraca, yatı rımcıla rdan iki katın
üzerinde bir talep geld i . ihraç edilen tahvilin %39'u in­
giltere, %30'u Avrupa, %20'si ABD, % 6 ' sı Orta Doğu
ve %5 ' i Asya ü l kelerindeki yatırı mcılar tarafından satın
alındı. iş Bankası, ayrıca, 2 1 Ekim 201 6 tarihinde yurt
dışı havale akımiarına dayalı seküritizasyon programı
kapsamında 240 m ilyon ABD Doları tutarında yeni kay­
nak sağla d ı . Sağlanan kaynağ ı n farklı d ilimlerinin vade­
leri 5 ila 1 2 yıl arasında değişiyor.
Yılmaz Ertürk: "Ülkemize yönelik kaynak
girişinde bir kötüleşme olmadı"
iş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Yılmaz Ertürk, ko­
nuya ilişkin yaptı ğ ı değerlendirmede; "Sendikasyon,
seküritizasyon ve eurotahvil i h racı yoluyla son bir ayl ı k
dönemde yurtdışından yaklaşık 1 , 9 mi lyar ABD Doları
tutarında kaynak sağlad ı k . Y ı l ı n i l k 10 aylık döneminde
ise bu tutar 4, 7 m ilyar ABD Doları olara k gerçekleşt i .
1 5 Temmuz'da yaşanan mentur olaylar v e yatırım ya­
pılabilir ü l ke notunun kaybedilmesi, ülkem ize yönelik
kaynak girişinde ve maliyetinde belirgin bir kötüleşme­
ye neden olmadı. Türk bankalarının yurtdışından fon
sağlama kabiliyeti her koşu lda yüksek. Ban kalar vadesi
gelen send i kasyon kredilerini bir soru nla karşı laşmadan
yenileyebiliyorlar. Halen sektörde sendikasyon kredile­
rinde ortalama yenileme oranı %95 civarınd a . M aliye­
tinde ise küçük sayılabilecek bir artış yaşandı" ded i .
BoRYAD
09
10
BoıWAD
Faiz-enflasyon tartışmaları, son yıllarda dünya ekonomi gündemini epeyce meşgul
ediyor. T ürkiye'de ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Başbakanlığı döneminde,
genel kabulün tam tersi yönünde "Faiz sebeptir, enflasyon neticedir" şeklinde yaptığı
açıklamayla alevlendi. Faiz-enflasyon ilişkisi arasındaki tartışma, ekonomi dünyasında
Parasaıcı (Monetarist) ve Yeni Fishercı (Neo-Fisherite) olmak üzere iki farklı yaklaşım
üzerinden ilerliyor. Peki hangi yaklaşım doğru ya da her ekonomi için geçerli tek bir
doğru var mı? .. Gedik Yatırım'dan Erol Gürcan'ın kaleminden okuyalı m.
E
nflasyon, Türk halkının en aşina olduğu ikti­
sadi kavramlardan bir tanesi . Etkilerinin hal­
kın cebine d i rekt yansıması ve bugün özellikle
40' 1ı yaşlarda ve üzerinde olanların % 100'1erin
üzerinde enflasyon rakamlarını tecrübe etmiş olmala­
rı bu durumun en önemli sebeplerinden . Bugün artık
pek kullanılmasa da "Enflasyon Canavarı " kavramı çok
yakın dönemlere kadar günlük hayatta çok sık kullanı­
lan bir kavramdı. Bir dönemin sloganı olan bu kavram
artık nostalj i k bir özellik kazanmış olsa da enflasyona
ilişkin gelişmeler her zaman güncel kalmaya devam edi­
yor. H atta yakın dönemde faiz-enflasyon tartışmalarıyla
yen iden g ü ndemin en çok tartışılan konularından biri
haline de geld i . Son dönemde ül kemizdeki enflasyon­
faiz özelindeki tartışma temel olarak Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğ a n ' ı n Başbakanlığı döneminde, ge­
nel kabulün tam tersi yönünde " Fa i z sebeptir, enflasyon
neticedi r ( Mayıs 201 4) " şeklinde yaptığı açıklamayla
alevlen d i . Bu açıklamaya itiraz edenler çoğunlukta gibi
görünse de kabul eden ve destekleyenler de yo k d eğ i l .
Peki, hangisi doğru? . . Enflasyon yü ksek olduğu i ç i n m i
faizler yüksek, yoksa faizler düşmed iği i ç i n m i enflas­
yon düşmüyor? Genel kabulü savunanlar yanılıyor mu,
yoksa a ksi mümkün m ü ? i ktisat literatüründe yeni söy­
lemi destekleyen çalışmalar var m ı ? Bu soruların yanıt­
larını aramaya başlamadan önce konuya ilişkin temel
kavramları gözden geçirmekte fayda var.
ENFLASYON N ED iR? NASIL H ESAPLAN lR?
En yaygın ve kitabi tanımıyla mal ve hizmet fiyatları­
n ı n genel seviyesinde gözlenen sürekli artışa enflasyon
denilmektedir. Mal ve hizmet fiyatlarının zaman içinde
yü kselmesi de düşmesi de mümkündür. Enflasyon ta­
nımına girmeyen bir veya birkaç malda gözlenen ya da
sürekli olmayan yü kselişler ancak fiyat artışı olara k ta­
n ı m lanabilir. Türkiye istatist i k Enstitüsü (TÜiK) tarafın­
dan tüketicilerin satın aldığı mal ve hizmet fiyatlarındaki
değişimleri ölçen Tüketici Fiyat Endeks i (TÜFE); üretim
sürecinde girdi olara k kullanılan maddelerin fiyatların­
daki değişimleri taptancı aşamasında ölçen Ü retici FiYılsonu
TOFE
(1986 - 2016*)
140.0
120.0
100.0
80.0
60.0
40.0
20.0
h-r-r-r-r-ıc-r--<--rT--r-r--,--,..,.����
..,���
_,.,ro _..,ro ..,.<:> ..,.rı. -> ..,.ro ..,.ro -"<:> -"rı. -> ..&> -"'b �<:> �rı. � �
�����-�-���-�- ...
� ...
� ...
� ...
� ...
�� � ���
0.0
Gedik Yatmm 1 Yatmm Oomşmanltğt Birimi ve
Araştmna Merkezi
Araşttrma Uzmam Erol Gürcan
yat Endeksi ( Ü F E ) ile hesaplanır. Bu yazının genelinde
enflasyon kelimesiyle TÜFE kast ed ilmektedir. TÜFE
hesabı için ü l kenin genelini temsil eden örnek kitlenin
bir yıl içinde hangi mal ve hizmete yöneli k ne kadar
harcama yaptığı baz alınıp, harcama yapılan ürün grup­
larına ağırlık verilerek bir sepet oluşturulur. Bu sepet
için bir ay içinde yapılan harcamanın önceki yılın aynı
ayında yapılan h a rcamaya göre yüzde olarak ne kadar
yüksek (veya düşük) olduğu yıllık enflasyon oranını
gösterir. Örneğin, bir kişinin bu yılın son günü nde mar­
kete gittiğini ve tüm ihtiyacı olan ürünleri sepetine dal­
d u rduğunu, bu sepetteki ürünlerin tamamı içinde 1 00
TL ödediğ ini varsayalım. Aynı kişi, gelecek yılın aynı
gününde aynı markete cebinde yine 1 00 TL ile gitmiş
ve sepetini de ürünlerle doldurmuş olsun. Bu kez sepet­
teki ü rünlerin tamamı için ödemesi gereken tutar 1 0 5
TL olması d urumunda, sepetteki ürünlerin bir kısmını
geri bırakmak durumunda kalacaktır. Kişi, bir önceki yıl
BoR_YAD
11
12
BoRYAD
,#_
1 00 TL'ye aldığı aynı ü rü nlere sahip olabilmek için bu
yıl e kstra 5 TL daha ödemesi gerekmektedi r. işte bu,
kişinin %5 enflasyon oranını tecrübe ettiği d urumdur.
Buradan h a reketle enflasyonun fiyatları artırd ığı ve sa­
tın alma gücünü düşürdüğü söylenebilir. Diğer bir bakış
açısıyla yaklaşmak gerekirse, sınırlı m i ktardaki bir mal
için daha fazla TL'nin ödenmesinin gerekmesi TL'deki
değer kaybını göstermektedir.
Tü r�iye'de 2001 �rizin i n
ard ı ndan, 2002 - 2005 yılları
arasında Ö rtülü Enflasyon
Hedeflernesi rejimini uygulayan
ve 2006 yılından bu yana Açı�
Enflasyon Hedeflernesi rejimine
geçen TCMI3'nin enflasyonu
�ontrol altına alma� için sı�ı
para pol iti�ası uygulayara �
enflasyonun te� hanelerde
dengelenmesin i sağladığı ve
orta - uzun vadeli %S'Ii�
enflasyon hedefi henüz
ya�alanamamış olsa da
yıllar itibarıyla yıl lı� ortalama
enflasyon gerçe�leşmelerinin ve
enflasyon be�lentilerinin ağırlı�lı
olara� aşağı yön lü bir eğilim
sergilediği görülme�tedi r.
EN FLASYON NEDEN ÖNEMLi?
EN FLASYO N U N NEDENLERi
Enflasyon , bireylerin v e firmaların geleceğe i l i ş k i n e n ­
dişelerini artırarak u z u n vadeli kararlar almalarını engel­
ler; bireylerin ve firmaların biri kimlerini üretken olmayan
döviz ve altın gibi alanla ra yöneltmelerine neden olur.
Enflasyon sonucunda oluşan belirsizlik, işgücü piyasa­
sının verimli çalışmasını engelleyerek toplumdaki gü­
ven duygusun u n azalmasına yol açar, gelir dağılımının
bozu lmasına neden olur ve yo ksullaşmayı artı rır. Diğer
ü l kelerle rekabet gücünü olumsuz etkileyen enflasyon,
ül keye gelen yabancı sermayenin ağırlıklı olarak kısa
vadeli olmasına yol açara k dış ticaret dengesi ni bozar
ve kırılganlığı artırır. i nsanların yatırım, tüketim ve ta­
sarrufa yönelik kararlarında dikkate almaya gere k duy­
madıkları ölçüde düşü k bir enflasyon oranını ifade eden
fiyat istikrarı; sürdü rülebilir büyü me, ekonom i k istikrar
ve toplumsal refah için bir ön koşuldur. Bugün dünyada­
ki merkez bankalarının tamamına ya kınının temel hedefi
fiyat istikrarını sağlamak olup hemen hemen hepsinin
de ül ke dinami klerine bağ l ı olara k yakalamak istediği
hedef bir enflasyon seviyesi bulunmaktadı r. Enflasyon
gerçe kleşmeleri ve beklentileri, temel amacı fiyat istik­
rarını sağlamak olan Türkiye Cumhu riyet Merkez Ban ka­
sı (TC M B) ' nı n faiz kararları üzerinde doğrudan etkilidir.
i ktisat yazı nında enflasyonun 4 temel kaynağı üzerinde
durulmaktadır.
> Talep Kaynaklı Enflasyon
Genelli kle ekonominin toparlanma ve işsizliğin düşme
eğiliminde olduğu dönemlerde toplam kişilerin harca­
malarını artırmasıyla ortaya çıkmaktadır. Artan harca­
malar piyasadaki mevcut ürünlerin tüketi mini hızlandı­
m . Artan tüketimle, tüketilen ürünlerin yerine kanma
ve/veya artan talebin karşılayacak bir mi ktarda ürünün
üretilme hızı, talebin artış hızına göre oldukça yavaştır.
Görece azalan ya da daha yavaş a rtan ürün m iktarına
yönelik talebin artmaya devam etmesi , fiyatların yük­
selmesine yol açar (Talep Yasası) .
> Maliyet Kaynaklı Enflasyon
Üretimde kullanılan gird i ( maaş, hammadde, elektri k,
kira, finansal g ider vs. ) fiyatlarının yükselmesi veya
doğal afet, ham madde kaynaklarının azalması, kamu
düzenlemeleri, vergi artışı gibi nedenlerle ü retim mali­
yetlerin i artırıcı gelişmelerin ortaya çı kması sonucunda
toplam arzda gözlenen azalma ve/veya üreticilerin elde
ettikleri karı koruma eğilimleri nedeniyle katla nd ı kları
maliyetleri ürün fiyatlarına yansıtmaları sonucunda or­
taya ç ı k m a ktadır.
> Para Arzındaki Artış Kaynaklı Enflasyon
Yukarıda enflasyon tanımı yaparken kLillandığımız ör­
nekte değindiğimiz şekilde, sınırlı m i ktardaki bir mal
için daha fazla TL'nin ödenmesinin gerekmesi TL'deki
değer kaybını göstermektedir. Diğer bir deyişle, ekono­
mideki toplam para m i ktarı fiyatlar genel seviyesini şe­
killendirmekted i r. Para arzın ı n artması, paranın değerini
gösteren faizlerin düşmesine, faizlerin düşmesi de yatı­
rım ve tüketim harcamalarını artırarak fiyatlar üzerinde
yu karı yönlü bir baskının oluşmasına neden olmaktad ı r.
> Enflasyon Beklentileri
Gelecek dönemlerde fiyatların yü kseleceğine yönelik
bir beklentinin hakim olması, kişilerin gelecekteki ihti­
yaç duyacakları ürün ve hizmetleri bugünkü fiyatlardan
alma eğ ilimine girmesine; bu d a talep enflasyonuna gi­
den sürecin teti klenmesine yol açmaktadır. Diğer taraf­
tan, yakın dönem enflasyon gerçekleşmelerinin yüksek
olduğu bir ortamda kişilerin, ileriye yönelik enflasyon
beklentileri n i ya kın geçmişte yaşanan enflasyon ger­
çekleşmelerine göre belirlemeye devam etmesi , enf­
lasyon artış oranının geçmişe paralel bir seyir izlemeye
devam etmesine yol açarak enflasyonist ortamın deva­
mına yol açacaktır.
FAiZ- EN FLASYON i LiŞKiSi
Detaylı bir girizgahın ardından gelel im bu yazının asıl
odağ ı , güncel tartışma konusu olan faiz-enflasyon i liş­
kisine. Bir önceki başl ı k altında enflasyonun kayna kla­
rına değinmiştik . Faiz-enflasyon i lişkisine ilişkin direkt
,,
Bugün dünyadaRi
merRez banRalarının
tamamına yaRın ı n ı n temel
hedefi fiyat istiRrarını sağlamaR
olup hemen hemen hepsin i n
de üiRe d i namiRierine bağlı
olaraR yaRalamaR istediği
hedef bir enflasyon seviyesi
bulunmaRtad ı r. Enflasyon
gerçeRieşmeleri ve beRientileri,
temel amacı fiyat istiRrarını
sağlamaR olan TürRiye
Cumhuriyet MerRez
BanRası'nın faiz Rara rları
üzerinde doğrudan etRilidir.
etki ve sonuçlara talep ile mal iyet enflasyonu üzerin­
den eğilrnek daha sağlıklı olacaktır. Zira para arzındaki
artış ve beklentilerden kaynaklı enflasyon tarafındaki
faiz-enflasyon etkileşimi daha dalaylı yoldan gerçek­
leşmektedir. Öyle ki, para arzı kaynaklı bir enflasyonla
karşılaşılmamasının yolu , temel olarak karşıl ı ksız para
basılmaması ndan geçmektedir. ( Burada k i " karşılık "tan
kasıt, para arzının kabaca beklenen büyüme ve enf­
lasyon oranının toplamı kadar artırılmasıdır) Enflasyon
beklentileri kaynaklı bir enflasyonla karşılaşılmamasının
yolu ise temel olara k merkez ban kasının beklenti yö­
netimi için kullandığı iletişim politikasının başarısı ve
kredibilitesi (güvenilirliği, inandırıcılığ ı ) gibi kavramlar­
dan geçmektedir. Talep enflasyonu kaynaklı enflasyonu
kontrol altına almanın yolu, giriş bölümünde yüzeysel
olara k değindiğimiz genel kabulden, yani enflasyonun
neden faizin sonuç olduğu ya klaşımdan geçmektedir.
Eğer güçlü talep kaynaklı ısınmakta olan bir ekonomi
varsa; merkez ban kası e konomiyi soğutma k için faiz­
lerde artırıma gidecek ve enflasyon istenen seviyelere
gerileyene kadar faizleri yü ksek tutacaktır.
Faizler Artırılırsa -+ Kredi Maliyetleri Artar -+ Dola­
şımdaki Para M i ktarı Aza l ı r -+ Yatırımlar ve Tüketim
Azalır -+ Mal ve H izmet Satmakta Zorlanan Şirketler
Fiyatlarda i nd i rime G ider
Buradan hareketle, eğer talep kayna k l ı bir enflasyon
vars a ; genel fiyat seviyesinin, faiz artı rım ıyla kontrol
altına a l ı n a b i leceği ve istikrara kavuşacağı söylenebilir.
BoRYAD
13
1 4 BoRYAD
,,
Columbia
Ü n iversitesi'nde
profesör ve Yeni Fishercı
anımı destenleyenlerden
olan Martin U ri be, bu tezin
doğruluğunu savu nurnen;
faizlerin yıl lardır renor düşün
seviyelerde olduğu ü l nelerin
halen enflasyon u a rtırmaya
çabaladınları n ı işaret ediyor
TÜRI<iYE'DEI<i EN FLASYON DiNAM iKLERi
Özetle, Ta lep Kaynaklı Enflasyon ile faiz seviyeleri ara­
sında ters yönlü bir i l işki b u l u n m a kta ol u p; bu tarafta
enflasyonun neden, faizin sonuç olduğu görülmekte­
d i r. Fa iz-enflasyon etkileş i m i n i n d i re kt olarak gözle­
nebildiği diğer kaynağın mali yet enfl asyo nu olduğu­
nu ifade etmişt i k . Ü retimde kullanılan ana g i rd i lerden
biri d e finansman giderleridir. Yan i firmaları n ü retim
ya pabilmek için d ı şarıdan aldıkları borçlar. Bu fi na ns­
man giderlerinin temel olarak kur ve faiz giderlerinden
oluştuğu n u söyleye b i l i r i z . Borçl a n ı rken öden mesi ka­
bul edilen faiz ne kadar yüksek olursa, mal iyet o denli
a rtacak, ne kadar düşük o l u rsa d a o denli azalaca ktır.
Elde ettiği kar seviyesini koruma eğiliminde olan ü re­
ticiler m a liyetlerdeki bu değişimleri satış fiyatlarına da
yansıtaca ktır. Dolayısıyla, maliyet kaynaklı enfl asyon
tarafı n d a faiz ile enflasyon a rasında doğru yönlü bir
i l işki olup, faizin neden enflasyonun ise sonuç olduğu
görülm ektedir. Son bölümde yaptı ğ ı m ı z değerlendirme
d e genel kabul olan " enfl asyonun neden, faizin so­
nuç" olduğu yaklaşımının talep enflasyonu i ç i n geçerli
olduğunu; ancak genel kabulün tam zıttı olan "faizin
neden, enflasyonun sonuç" olduğu ya klaşımının m a l i­
yet enfl asyonu i ç i n geçerli olduğunu gösterd i k . Ya n i ,
faiz-enflasyon a rasındaki neden-sonuç ilişkisine yöne­
l i k tek b i r genel geçer kura l olmayı p , her i k i ya klaşımın
d a doğru olduğunu söyleye b i l i r i z . Ayrıca, b i r e kono­
mide yalnızca talep ya da mal iyet enflasyonu görül­
m e k zorunda değildir. Hem talep hem mal iyet; hatta
mal iyet, talep, para a rzı ve beklenti kayna k l ı enflasyo­
nun bir arada görülmesi m ü m k ü n d ü r. Yan i , enflasyon­
la mücadelede önemli olan öncel i k l i olarak ü l kedeki
enflasyon d i n a m i klerinin analiz edi lerek enflasyonun
kaynağ ı n ı n ne ya d a neler olduğunun ve bunlard a n
h a n g i s i n i n b a s k ı n olduğunun belirlenmesidir. Pek i ,
Türkiye ' de k i durum nedir? B a s k ı n olan talep mi yoksa
mal iyet enflasyonu m u ? Bu soruların yanıtı n ı da aşa­
ğ ı d a k i bölümde vereceği z .
Türkiye ekonom isindeki enflasyonun yukarıda bahsetti­
ğimiz 4 tip kaynaktan d a izler taşıdığını söylemek müm­
kün. Ancak bizim açımızdan baskın olan enflasyon kay­
nağının maliyet enflasyonu olduğunu söyleyebiliriz. Bu
kanıya nereden u laştığımızı aşağıda başl ıklar halinde
açı klayalım:
> 2001 krizinin a rdından, 2002-2005 yılları arasın­
da Ö rtülü Enflasyon Hedeflernesi rejimini uygulayan ve
2006 yılından bu yana Açık Enflasyon Hedeflernesi re­
jimine geçen TCM B ' n in enflasyonu kontrol a ltına almak
için sıkı para politi kası uygulayarak enflasyonun tek ha­
nelerde dengelenmesini sağladığı ve orta-uzun vadeli
% 5 ' 1 i k enflasyon hedefi henüz yakalanamamış olsa da
yıllar itibarıyla y ı l l ı k ortalama enflasyon gerçekleşmele­
rinin ve enflasyon beklentilerinin ağırlıklı olarak aşağı
yönlü bir eğ ilim serg i led iği görülmekted i r.
O 201 1
yılından itibaren a l ı nan makroihtiyati ted­
birlerle kredi büyüme hızının ve iç tüketiminin aşağı
yönlü baskılanması enflasyonun tek hanelerde kalıcı
olmasına katkı sağlamıştır.
O
201 3 yılı sonlarına doğru çekirdek enflasyon
göstergelerinde gözlenen ciddi artışa karşıl ı k olarak
40
35
30
25
20
15
1
�
·5
-10
Enflasyon Hedefiernesine Geçiş SOreel ve Sonrasında
Enflasyon Hedefleri ve Gerçeldeşmeler
L.�
..Ji
�:=_,
.J\.
�
_...
b
....
(\
"'
.<>.
�
...
�
'!>
...
.,
�
�
�-#�#�#��-��������
-sapma -Hedef -Gerçekıeşme
,,
Enflasyonla
mücadelede
önemli olan öneeli Rli
olaraR üiRedeRi
enflasyon dinamiRleri n i n
analiz edilereR
enflasyonun Raynağ ı n ı n
ne ya da neler olduğ u n u n
ve bunlardan hangisinin
basRın olduğ u n u n
beli rlenmesidi r.
Ocak 201 4 'te şok faiz artışı gerçekleştirilerek çekir­
dek göstergelerdeki artış kontrol altına alınmıştır.
> H . Burcu Gürcihan Yüncüler ve Fethi Öğünç tara­
fından yazılan ve Ocak 201 5 'te " Firma Mal iyet Yapısı
ve Mal iyet Kaynaklı Enflasyon Baskıları " başlık, 1 5/03
numaral ı TC M B Çalışma Teb l i ğ i ' nde; Türkiye'de faaliyet
gösteren, 20 + istihdamı olan girişimlerin mal iyet ya­
pısına ilişkin çalışmada, firma maliyetlerinin % 5 0 ' den
fazlasın ı personel ve ham madde g iderleri oluştu rurken,
faiz giderlerinin yer aldığı finansman maliyetlerinin top­
lam maliyetler içindeki ora n ı n ı n yalnızca %3,6 olduğu
görülmektedir. Dolayısıyla, faizlerin maliyetler açısın­
dan ana baskın faktör olduğunu söylemek mümkün
değildir.
Dolayısıyla, TCM B ' n i n temel görevi olan fiyat istikrarı­
n ı sağlamak için " M aliyet Kaynaklı Enflasyona" karşın
alı nması gereken ted birleri tercih ettiği ve bu yaklaşımla
şu ana kadar enflasyonun hedeflenen seviyelere doğru
yönlenmesini sağladığı görülmekted i r. Buradan, Türki­
ye 'deki baskın enflasyon kaynağ ı n ın "talep" olduğunu
söyleyebiliriz. Şirketlerin mal iyet dağılımında faizlerin
düşü k bir orana sahip olması ve maliyetierin büyü k
oranda kur ve emtia fiyatlarına bağlı seyreden ham­
madde fiyatlarına dayanması nedeniyle; faizlerin radi kal
bir biçimde düşürülmesinin enflasyon tarafına katkıdan
çok zarar getirebileceğ ini öngörebiliriz. Zira radikal faiz
indirimi TL' nin değer kaybetmesi anlamına gelere k it­
halat fiyatlarını artı rarak mal iyetlerdeki baskın unsur
olan hammadde g iderlerinin ciddi oranda artmasına yol
açabilecektir.
"FAiZ SEBEPTiR. E N FLASYON N ETiCEDiR"
TEZi POPÜLiST BiR SÖYLEM Mi?
B u soruya d i rekt " H ay ı r " cevabını verebiliriz. Yu karıda
maliyet kaynaklı enflasyonda bu tezin geçerli olduğunu
detaylı bir şekilde ele alm ıştı k . Bu raya kadar yaptığımız
Yen i Fishercı Yaklaşım ( Neo-Fisherite Approach) olara k adlandırılan akım, d ünyada yüksek perdeden 2010
yılından bu yana konuşulmakta. Cumhurbaşkanı Erdoğan ' ı n bu tezi net bir şekilde dile getirmesi sonucun­
da, Türkiye'de bu konunun tartışılmaya başlanmasından 4 yıl kadar önce oluşmaya başlayan bir akım bu .
Yan i , geleneksel olarak kabul gören teoriye karşı bir tez sunan tek kişi Erdoğan değil . Peki, bu tezi savunan
başka kimler m i var?
Merkez Bankası Yöneticileri: Minneapolis FED Başkanı Narayana Kocherlakota ve St. Louis FED Başkanı
James Bullard
Macroekonomi Teorisyenleri: Stephen Will iamson , John Cochrane, Stephanie Schmitt-Grohe, Martin
Uribe ve Jesus Fernandez-Villaverde
Ekonomistler: Tyler Cowen , David Andaifatta ve Noah Smith
BoRYAD
15
16
BoRYAD
,,
inceleme aslında genel kabul gören Parasaıcı Yaklaşım
(Monetarist) üzerine odaklandı. Ancak buna ek olarak
ve belki de bundan daha önemli olarak; Cumhu rbaş­
kanı Erdoğa n ' ı n ileri sürdüğü tezle çok ciddi ölçüde
uyumlu olan yeni bir i ktisadi akım oluşumu söz konu­
su. Yen i Fishercı Ya klaşım ( Neo-Fisherite Approach)
olarak adlandırılan bu a kım, dünyada yüksek perdeden
2010 yılından bu yana konuşulmakta. Cumhurbaşkanı
Erdoğan ' ın bu tezi net bir şekilde dile getirmesi sonu­
cunda, Tü rkiye'de bu konunun tartışılmaya başlanma­
sından 4 yıl kadar önce oluşmaya başlayan bir a kım
bu. Yan i , geleneksel olarak kabul gören teoriye karşı bir
tez sunan tek kişi Erdoğan değil. Pek i , bu tezi savunan
başka kimler mi var?
Merkez Bankası Yöneticileri: Minneapolis FED Baş­
kanı Narayana Kocherlakota ve St. Louis FED Başkanı
J ames Bullard
Macroekonomi Teorisyenleri: Stephen Williamson,
John Cochrane, Stephanie Schmitt-Grohe, Martin U ribe
ve Jesus Fernandez-Villaverde
Ekonomistler: Tyler Cowen, David Andolfatto ve
Noah Smith
Columbia Ün iversitesi 'nde profesör ve bu a kımı des­
tekleyenlerden olan Martin Uribe, bu tezin doğruluğunu
savunurken; faizlerin yıl lardır rekor düşük seviyelerde
olduğu ü l kelerin halen enflasyonu artırmaya çabaladık­
larını işaret ediyor: "Japonya son 1 5-20 yıldır faizleri
oldu kç a düşük seviyelerde tutuyor. Peki, Japonya ' daki
enflasyon oranını biliyor musunuz? Negatif seviyeler­
de! Peki, ya ya klaşık son 5 yıldır faizlerin O seviyesin­
de, hatta negatifte olduğu Euro Bölgesi en çok neyle
yüzleşmekten korkuyor? D efi asyon!. " Ayrıca, Japon­
ya M erkez Ban kası ' nın uyguladığı para politikasında
önemli bir değişikliğe g ittiği Eylül ayı faiz kararı önce-
Her ne Radar hedefler
henüz yaRalanamam ış
olsa da hem gerçeRieşmelerin
hem de beRientilerin yıllar
itibarıyla hedefe doğru
yaRınsıyor olması.
TCM B'nin enflasyon
hedefiernesine geçişinden
bu yana uyg u ladığı
politiRaların başarı l ı olduğunu
göstermeRtedir.
i Rtisadi gerçeRiiRier
doğrultusunda hareRet
edi lmeye devam edildiği sürece
enflasyon. büyüme.
cari denge. işsizi iR ve bütçe
dengesi g i bi temel maRro
eRonomi R göstergelerdeRi
hedefler er ya da geç
yaRalanacaRtır.
sinde; enflasyon yaratabilmek adına faizi daha negatife
çekebileceğinden ziyade faiz artırımına gidebi leceğ ine
yönelik ciddi beklentilerin azımsanmayacak bir çoğun­
luk tarafından dile getirilmiş olması d a bu yeni akımın
giderek daha fazla kişi tarafından kabul görmeye başla­
yabileceğini işaret ediyor.
YENi FISH ERCI LAR. GENEL I<ABUL GÖREN
PARASALCI LARDAN FARI<LI N E SÖYLÜYOR?
Pek i , Yeni Fishercıla r genel kabul gören Parasa lcılardan
farklı ne söylüyor? Bu soruyu cevaplarken biraz teknik
detaya girmemiz gerekecek. Öncelikle geleneksel Fis­
her Denklemi'ne baka l ı m :
i=r+TI
i: Nominal ( kısa vadeli) Faiz Oranı
r: Reel Getiri
n : Beklenen Enflasyon
Bu denklem, yatırım için kullanılan kredi faizi "i" oldu­
ğunda, bu krediyi kullanan yatırımcının yatırımı yapma­
ya değer görmesi için beklediği enflasyon ve reel getiri
toplamın ı n en az katlandığı " i " mal iyeti kadar olması
gerektiğini söylemekted ir. D iğer perspektiften, kabaca
reel getirinin nominal faizle enflasyon arasındaki fark
kadar olduğunu işaret etmektedir. Geleneksel ya klaşım­
d a "reel getiri"nin dışsal bir sabit olduğu varsayılarak;
gerçekleşen enflasyonun beklentiyi aşması durumunda
kısa vadeli faizlerin artı rılarak; gerçekleşen enflasyonun
beklentinin a ltında kalması durumunda kısa vadeli faiz­
lerin azaltılarak yukarıdaki formülün işaret ettiği denk­
liğin korunması gerektiği ifade edi l i r. Faizlerde yapılan
ayarlamalar harcamalar üzerinde belirleyici olarak enf­
lasyona etki edecektir (Taylor Ku ralı ) .
Yen i Fishercı yaklaşımın ö n e sürdüğü iddia özetle şu
şekilde açıklanabilir:
Yen i Fishercı yaklaşımın öne sürdüğü iddia
özetle şu şekilde açıklanabilir: Kısa vadeli no­
mina! faizi, O ' ı n yeterince üzerinde enflasyon
hedefinle uyumlu bir seviyede sabitle -+ Bu
hedef seviyede ısrarlı ve kararl ı ol -+ Reel faiz
oranı talep koşullarından bağımsız bir şekilde
doğal seviyesine yakınsayacaktır -+ Uzun va­
dede Fisher Denklemi çalışacaktır -+ Böylelik­
le de enflasyon uzun vadede belirlediğin faize
yaklaşacaktır. Sonuç olarak, kalıcı yüksek fa­
izler yüksek enflasyon ya da kalıcı düşük faiz­
ler düşük enflasyon anlamına gelecektir. Yan i ,
" Faiz sebepti r, enflasyon neticedir".
> K ısa vadeli nominal faizi, O ' ı n yeterince üzerinde enf­
lasyon hedefinle uyumlu bir seviyede sabitle -+ Bu
hedef seviyede ısrarlı ve kararlı ol -+ Reel faiz oranı
talep koşullarından bağımsız bir şekilde doğal sevi­
yesine ya kınsayacaktır -+ Uzun vadede Fisher Denk­
lemi çal ışacaktır -+ Böylelikle de enflasyon uzun va­
dede belirlediğin faize yaklaşacaktır. Sonuç olarak,
kalıcı yüksek faizler yüksek enflasyon ya d a kalıcı
düşük faizler düşük enflasyon anlamına gelecektir.
Yan i , " Faiz sebeptir, enflasyon neticedir " .
Şaşırtıcı değil m i ? Aynı denklem üzerinde yapılan 2
farklı yaklaşım 2 farklı tez ortaya koyuyor. Peki hangisi
doğru ? G eleneksel ya klaşım aslında koca bir yalan m ı ?
Bunca yıldır kandırı ldık m ı ? Nobel ödüllü i ktisatçı Krug­
man başta olmak üzere bi rçok önemli i ktisatçı gelişti­
rilen yeni yaklaşım ı n bazı hayati sorunlara sahip oldu­
ğunu söylüyor. Yeni yaklaşımın en önemli sorununun,
dinamik bir modeldeki denge noktasını statik bir bakış
açısıyla çözmeye çalışması ve isti krar ya da sürdürüle­
bilirlik konusunu tamamen göz ardı etmesi olduğu ifade
ediliyo r. Yan i , belki çok uzun yı llar boyunca belirli bir
faiz seviyesi üzerinde ısrarcı olara k çok uzun vadede
enflasyonun bu faiz seviyelerine yakınsaması mümkün
olabilir. Pek i , ilk ayarlama yapıldıktan sonraki kısa vadeli
süreçte karşılaşılabilecekler şoklar ne olacak ? Diyelim
ki, enflasyonun % 7 , 5-8 civarlarında olduğu Türkiye' de
TCM B' n in politika faizini % 3' e düşü rmesi durumunda
reel getirinin ne olacağ ı n ı , bu durumun sermaye giriş­
çıkışına nasıl yansıyacağını, dolar/TL kurunu hangi se­
viyelere taşıyacağ ını, dış finansmana erişim i htiyacının
nasıl seyredeceğ ini, piyasa faizlen in ve CDS' Ierin buna
nasıl tepki vereceği n i , hepsinden önemlisi kısa vadede
büyüme, enflasyon, cari denge, işsizl i k oranı ve bütçe
dengesi gibi temel makro ekonomik göstergelerin na­
sıl etkileneceğini tahayyül etmeye çalışalım . Bugünkü
şartlarda kısa vadede faydadan ziyade zararla karşıla­
şılma olasılığını çok yüksek bir ihtimal olduğunu ifade
etmek gerekir.
YENi YAI<LAŞIM YABANA ATl LMAMALI
Özetle, yeni ya klaşıma i l işkin eleştirilere katılmakla bir­
likte; tamamen yabana atılmaması gere ktiğini düşünü­
yoruz. Zira bir ekonomide çalışmayan model başka bir
ekonomide çalışabilir. Dolayısıyla, her ü l kenin farklı di­
namikleri olduğ u ve bu dinamiklere d uyarlı modellerin
kullanılması gerektiğ ini düşünüyoruz . D iğer taraftan,
öze l l i kle son küresel krizden bu yana merkez bankala­
rının beklenti yönetimi oldukça ciddi bir politika silahı
haline gelmiş durumd a . Dolayısıyla, 5 yıldan daha uzun
süredir O' a yakın, hatta negatif faize ve dünya tarihin­
de görülmemiş bir l i kidite bolluğuna karşı n enflasyon
yaratılamayan bir ortamda yeni yaklaşımın ü lke dina­
mi klerine göre revize edilmesiyle bir çözüm bulunma
ihtimali yok diyemeyiz. 2010 yılından bu yana giderek
daha yüksek perdeden ifade edilmeye başlayan yeni
ya klaşıma i l işkin a kademik çalışmalar gün geçtikçe ço-
BoRYAD 1 7
18
BoR.YAD
ğalmakta. Diğer taraftan, dünyanın en önemli merkez
bankalarından J aponya Merkez Ban kası 'nın Eylül ayın­
daki toplantısında ( böyle bir adım atmamış olsa dahi)
yapacağı radi kal değişi kliklere ilişkin en önemli beklen­
tilerden birinin Yen i Fishercı reçeteyle uyumlu olması
da; yeni modele ilişkin ilerleyen yıllarda ortaya ç ı kacak
yeni yorum ve a kademi k çalışmaların takip edilmesinin
oldukça faydalı olabileceğ i n i söyleyebiliriz.
Yararlanılan l<aynal'ılar
Internet Siteleri
TCMB -www.tcmb.gov.tr
Fed -www.federalreserve.gov
ECB - www.ecb.europa.eu
Deustche Bundasbank - www.bundesbank.de
TÜ iK - http://tuik.gov.tr/
Makele, Sunum, Kitapçtk, 8/og Yaztlart ve Çeşitli Notlar
Ant, 0.; «Econ 101 ls Bunk to Erdogan in Debate on lnterest Rates Role»
http://www.bloomberg.com/news/articles/2014-06-29/econ-101-is-bunk-to­
erdogan-in-debate-on-interest-rates-role
Attar, A .; «Yoksa Erdoğan haklı mı? Faiz neden enflasyon sonuç mu?»
Yen i Fishercı Ya klaş ı m ' ı n merkez bankası ve d üzenleyici
oteritelere ilişkin kredi bilitenin, bu kurumlara olan inan­
cın ve güveni l irliğin m ü kemmel ya da diğer bir deyişle
bu kurumların atacağı her adımın herkes tarafından ko­
şulsuz/tartışmasız doğru kabul edildiği ve ütopik olarak
adlandırılabilecek bir dünyada oldu kça başarılı sonuçlar
verebileceğini söyleyebi liriz. Ancak birçok önemli mer­
kez bankasının sıradan kişiler, hatta bazen konunun uz­
manı kişiler tarafından bile anlaşılması güç geleneksel
olmayan para politikalarına başvurduğu ve temel he­
deflerin i ya kalamakta old ukça zor olduğu günümüzdeki
ortamda bu ya klaşımın kısa vadeli etkilerinin en hafif
tabiriyle yıkıcı o labi leceğini düşünüyoruz . Yani yen i
ya klaşımın bugünkü ortamda pratikte uygulanması son
derece zor diyebiliriz. Ancak gelecek yılların neler geti­
receğini bilemiyoruz.
http s ://aci kekonomi. com/201 5/02/10/yoksa-erdogan-ha kli-mi-faiz-neden­
enflasyon-sonuc-mu/# edn3
Başçı, E.: "Monetary Policy in the New Regulatory Environment"
http://www. tcmb.gov.tr/wps/wcm/connect/ec0ab292-4ff 1-4b 7 5-8a5a­
f6f514ddc65a/SunumB26 05 2014.pdf?MOD- AJPERES&CACHEID- ROOT
WORKSPACEecOab292-4ff1-4b75-8a5a-f6f514ddc65a
Başçı, E.: "Bakanlar Kurulu Sunumu•
http://www. tcmb.gov. tr/wps/wcm/connect/11 3e2464-4bde-4035-a 16b­
Od8eOb3ccdf8/SunumB02 06 2014.pdf?MOD-AJPERES&CACHEID- ROOT
WORKSPACE 113e2464-4bde-4035-a 16b-Od8e0b3ccdf8
Benhabib, J., Schmitt-Grohe, S and Uribe, M.; «T he Perils of Taylor Rules»
http://www.columbia.edu/- mu2166/perils.pdf
Cochrane, J.; I<The New-Keynesian L iquidity Trap»
http://faculty.chicagobooth.edu/john.cochrane/research/papers/zero bound 2.
P!!!
Cochrane, J.; « Do Higher lnterest Rates Raise or Lower lnflation?»
https://faculty.chicagobooth.edu/john.cochrane/research/papers/fisher.pdf
Cohen-Setton, J.: "Understanding the neo-fisherite rebellion·
http://bruegel.org/201 5/07/blogs-review-understanding-the-neo-fisherite­
rebellion/
Delong, B.; «Why the Speed L imit on Deflation ls So Low»
http://seekingalpha.com/article/223840-why-the-speed-limit-on-deflation-is­
so-low
Howitt, P, «lnterest Rate Control and Nonconvergence to Rational Expectations»
https://www.jstor.org/stable/2138687?seg = 1#page sean tab contents
Eğilmez, M.; «Faiz Geometrisi"
Ü l kemizdeki 2001 krizinin a rdından Türkiye ekonomi­
sinin geçirdiği yapısal dönüşüm ve özel likle d e 2011
y ı l ı sonrasında uygulanan s ı k ı para pol itikası ile a l ı n a n
i htiyati tedbirler, y ü k s e k enflasyon d ö n e m i n i n sona er­
mesini ve enflasyon rakamları n ı n çift hanelerin altın­
da kal ı c ı olarak tutu nmasını sağladı. Bu anlamda çok
önemli bir yol kat edildiği h a k kı teslim edil mesi gere­
ken bir gerçektir. Bununla birli kte, enflasyonda halen
hedeflenen seviyelerin yakalanmadığı ve d ünya gene­
lindeki düşük enflasyon orta m ı n a karşın ü l kemizdeki
enfl asyon rakamları özel l i kle gelişmiş ü l kelere kıyasla
y ü ksek kalmaya devam ettiği de doğrudur. Geçmiş­
te yüksek enflasyonla yaşamanın getirdiği katı l ı klar
gibi bazı yapısal sorunlar enflasyondaki düşüş hızının
yavaşlamasına yol açmakt a . Her ne kadar hedefler
henüz yakalanamamış olsa d a hem gerçekleşmelerin
hem de beklentilerin yıllar itibarıyla hedefe doğru ya­
kı nsıyo r olması, TC M B' n in enflasyon hedefiernesine
geçişinden bu yana uyguladığı politikaların başarı l ı ol­
duğunu göstermektedir. i ktisadi gerçekli kler doğrultu­
sunda hareket edil meye devam edildiği sürece enflas­
yon, büyüme, cari denge, işsizl i k ve bütçe dengesi gibi
temel m akro e kon o m i k göstergelerdeki hedefler e r ya
d a geç yakalanaca ktır. Türkiye ekonomisinin temelleri
ve taş ı d ı ğ ı potansiye l , bu hedeflerin sadece yakalan­
ması için değil, çok daha ötesinin yakalanması için de
yeterlid ir. •
http://www.mahfiegilmez.com/2014/06/faiz-geometrisi.html
EQilmez, M.; «Enflasyon Niçin Düşmüyor?»
http://www.mahfiegilmez.com/2014/01/enflasyon-nicin-dusmuyor.html
EQilmez, M.; « Talep Enflasyonu mu Var Maliyet Enflasyonu mu?»
http://www.mahfiegilmez.com/2015/01/talep-enflasyonu-mu-var-maliyet.html
Eğilmez, M.; «Enflasyon ile Faiz ilişkisini A nlama Rehberi?))
http://www.mahfiegilmez .com/2014/08/enflasyon-ile-faiz-iliskisini-anlama.
html
Eğilmez, M.; «Faiz: Neden mi Sonuç mu?))
http://www.mahfiegilmez.com/2015/02/faiz-neden-mi-sonuc-mu.html
E§ilmez, M.; « Enflasyon ile Faiz ilişkisi»
http://www.mahfiegilmez.com/2014/05/enflasyon-ile-faiz-iliskisi.html
E§ilmez, M.; " Enflasyon ve Faiz ilişkisi»
http://www.mahfiegilmez.com/2016/10/enflasyon-ve-faiz-iliskisi.html
Krugman, P.: "lnterest Rates and lnflation and Evidence"'
http://krugman .blogs. nytimes.com/2014/05/ 1 7/interest-rates-and-inflation­
and-evidence/? r-1
Smith, N.; «The Neo-Fisherite Rebellion»
http ://noahpinionblog.blogspot.com. tr/2014/04/the-neo-fisherite-rebellion .
html
Sethi, R.; «l.essons from the Kocherlakota Controversy»
h tıp: //rajivsethi. b logspot. com . tr /2010/0 8/1 e ss o n s - f rom-koc he ri a kota­
controversy.html
TCMB - Enflasyon
http://www. tcmb.gov. tr/wps/wcm/connect/33b 1 cba 7 -cb43-4dc5-bb5c­
e6e3960ef964/enflasyon.pdf?CACHEID- 33b1 cba7-cb43-4dc5-bb5c­
e6e3960ef964&MOD-AJPERES
TCMB - Enflasyon ve Fiyat Istikrarı
http ://www. tcmb.gov. tr/wps/wcm/connect/2 2d befd0-b9db-48ff-9f9f68835b673f8a/Enflasyon Fiyatlstikrari.pdf?MOD- AJPERES&CACHEID- RO
OT WORKSPACE22dbefd0-b9db-48ff-9f9f-68835b673f8a
TCMB - Çalışma Tebli§i - Y üncüler, H.B.G. ve ÖQünç,F.: "Firma Maliyet Yapısı
ve Maliyet Kaynaklı Enflasyon Baskıları"
http://www. tcmb.gov. tr/wps/wcm/connect/d 1 9d 5039-6a81-45f4-a299fbe3dbed92b7/WP1503.pdf?MOD- AJPERES&CACHEID =d 19d5039-6a81-
45f4-a299-fbe3dbed92b7
TCMB-Ekonomi Notu- Özmen, M.U. ve Sarıkaya, Ç. "Enflasyonun Çıktı A çı§ı
ve Kredilere Duyarlılı§ı"
http://www. tcmb.gov. tr/wps/wcm/connect/8e52af87 -2927-491 c-9e9882889a526217/EN 1417 .pdf?MOD- AJPERES&CACHEID-ROOT WORKSPAC
E8e52af87-2927-491c-9e98-82889a526217
20
BoRYAD
Ali Pandır, otomotiv sektöründen çelik sektörüne transfer olan bir yönetici.
Üç yıldır Erdemir Grubu'nun dümeninde. T ürkiye'nin en büyük şirketlerinden biri
olan Erdemir'de öncelikle günün şartianna uygun olarak "daha hızlı ve çevik"
hareket edilebilecek bir yönetim yapılanmasına öncelik vermiş. Bu yapısal
değişim, şirketin finansal ve operasyonel performansına da olumlu yansımış.
Zor günler geçiren dünya çelik sektörünün global oyunculan zarar açıklarken,
Erdemir karhhğım sürdürmüş. " Grubumuza katma değer yaratacak fırsatlan
proaktif olarak takip ediyoruz ve satın alma opsiyonlarını araştınyoruz" diyen
Ali Pandır'la şirketin yeni yatırımiarım ve hedeflerini konuştuk.
lobal bir perspektiften
bakıldığında, çelik sek­
törü dinamiklerinde bazı
sıkıntılar olduğu görülüyor. Örneğin, Çin'deki üretimde
düşüşler olduğu kaydediliyor. Dev
bir çelik üretim şirketinin başındaki
isim olarak siz sektörün genel fo­
toğrafını (ve 2017 yılını) nasıl yo­
rumluyorsunuz?
G
201 5 yılı çel i k sektörü için çok
zorlu bir yı ldı. 201 6 bir önceki yıla
kıyasla daha iyi bir yıl. Ancak çe­
l i k üretim i ndeki kapasite fazlası
devam ediyor ve bu fazla l ı k çelik
fiyatlarının düşmesi, kar mariları­
nın azalması, d ünya genelinde bazı
üreticilerin piyasadan silinmesi ve
sektörde istihdamın azalması gibi
sonuçları
beraberinde
getiriyor.
Kapasite fazlası, azalan çelik tüke­
timiyle birleşince üreticiler ihraca­
ta yöneliyor, d üşük fiyatlarla ithal
pazarlara giren bu üreticilere karşı
ü l keler yerli sektörlerini korumak
için korumacılık önlemlerine baş­
vuruyor, ticaret zorlaşıyor. Son iki
yıldır küresel çel i k sektörü ndeki gö­
rünümü böyle özetleyebiliriz.
Türkiye ise bu görünümden iki te­
mel yönüyle ayrılıyor. Birincisi ül­
kemizde çelik tüketimi d ü nya ge­
neliyle kıyaslandığında güçlü bir
performans serg iliyor. i kincisi de
Türkiye ithalat artışından en fazla
etkilenen ül kelerden biri olmasına
,,
Grubumuz
her alanda
d ü nya Rlasında
şirRet olma hedefini
benimsedi. Aslında
bu hedef tüm
faaliyet alanlarında
yol haritası için
beli rleyici oldu.
Grubumuz bu hedef
doğrultusunda
Rüresel
piyasalarda Ri
varlığını ve
Ronumunu
peRiştirdi. Biz, mutlu
paydaşlar yaratan
bir şirRet olmayı
hedefi iyoruz.
rağmen, henüz sektörü korumaya
yönelik yeterince önlem alındığını
söylemek m ü m kün değil . Türkiye
on beş yıldan sonra ilk kez 201 5 'te
çelikte net ithalatçı konumuna gel­
di. Yassı çelik tüketiminin tamamını
yurt içinde karşılayabilecek kapasite
olmasına rağmen yassı çelik üreti­
m i ne yönelik kapasite kullanım oranı
% 50 seviyelerinde seyrediyor. Yas­
sı çelik tüketimi artarken kapasite
kullanımının bu seviyelerde kalması
tüketimdeki artıştan yerli üreticilerin
faydalanamadığını gösteriyor.
Küresel düzeyde bu kapasite faz­
lasının sürdürü lebilir olmadığı açı k .
Dünyanın en büyük v e en y ü ksek
oranda kapasite fazlasına sahip çe­
lik üreticisi Çin'de hü kümet kapa­
site azaltılması konusunda somut
müdahalelere başlaması d a bunun
bir göstergesi. Ancak kapasite faz­
lasının birden bire ortadan kalkma­
yacağı d a açık. Dolayısıyla çelik
sektörü bir süre daha bu sorunla
karşı karşıya gibi görünüyor.
Yaklaşık üç yıl kadar önce bu gö­
reve başladınız. . . Üç yıl içinde
Erdemir' de hem yönetim anlayışı,
hem karlılık, hem vizyon anlamında
neler değişti?
Erdemir yarım asrı aşkın geçmişiyle
Türkiye'nin en büyü k şirketlerinden
biri ve özellikle sanayinin ana teda ­
rikçilerinden biri olarak ü l ke eko­
nomisinin gelişiminde önemli rol
oynayan bir şirket. Bilgi biri kimini
geleceğe aktararak ve kendine yatı­
rım yaparak bugüne gelmiş önemli
bir sanayi varlığımız.
Ancak göreve geldiğimde özellikle
modern yönetim tarzları ve iş mo­
dellerinin uygulanm ası kon usunda
BoRYAD
21
22
BoRYAD
,,
Ü retim
alanında
ülnemizin
yünsen natma
değerli ürünlere
geçme önceliği
doğrultusunda biz
de natma değerli
ürünlerimizin
payı nı a rtırmaya
oda nlanıyoruz.
Bunun ini yolu
var: tesis nurman
ya da nuru l u
tesisleri alman.
Bu doğrultuda
satınalma fırsatlarını
izlemeye devam
edeceğiz.
Odaklandığ ı mız en önemli noktalar­
dan biri kadernesi ne olursa olsun
her çalışanın potansiyelini en üst
seviyede ortaya koydu ğ u , risk ve
soru m l u l u k almaktan, yeni fikirler
üretmekten çekinmediği ve grup
hedefine en üst seviyede katkı­
yı sağladığı bir yapıyı oturtmaktı .
büyü k bir gelişim potansiyeli ve
ihtiyacı vard ı . O ld u kça hiyerarşik
olarak değerlendirebileceğimiz bir
yapıya sahipti ve bu yapı hızlı ve çe­
vik hareket edebilmenin önündeki
en büyü k engeld i . Oysa hem günü­
müz iş dünyasında hem de o l d u kça
zorlu şartları olan çel i k sektöründe
başarıyı yakalamak ve sürdürebil­
mek hızlı karar alıp hızlı h arekete
geçmeyi gerektiriyor.
D iğer yandan Erdemir Grubu, grup
sinerjisinden yeterince yararlana­
mıyor, büyük resme odaklanmıyor,
şirketler tek bir hedef doğrultusun­
da etkin bir şekilde ileriemiyor ve
bu anlamda da kaynaklarını yeterin­
ce efektif biçimde kullanamıyord u .
Erdemir Grubu'ndaki e n büyük de­
ğişim yönetim anlayışında oldu .
Erdemir Grubu tek bir şi rket man­
tığıyla yönetilen, bütüne odakla­
nan, aynı hedefler doğ rultusunda
çalışan ve ekip olmanın gücünden
yararlanan bir yapıya kavuştu. Bu
yapı aynı zamanda hızlı karar alma
ve çevik hareket etme kabiliyetini
de beraberinde getird i .
Bunun için bir kurumsal dönüşüm
başlattık ve organizasyonel ve kül­
türel an lamada fark yaratan deği­
şimleri hayata geçird i k .
Bu o l u m l u değişimler el bette finan­
sal ve operasyonel performansımı­
za d a olumlu yansı d ı . Çelik sektörü
son 2 yıld ı r çok çalkantılı bir süreç
yaşıyor. Dünya çapında büyük üre­
ticiler zarar açı klarken, biz Erdemir
olara k karlılığımızı sürdürüyoruz .
Erdemir Grubu'ndaki önemli başka
bir değişim gelecek planları konu­
sunda old u . Grubumuz her alanda
,, 2016 yıl ında
Ali Pondlf: ''Türkiye'de çelik tüketimi ortmaya devam ediyor, sanayimiz iyi gidiyor.
Biz de bu doğrultuda sonoyimizin ihtiyoçlormo cevap vermeye çalışıyoruz."
dünya klasında şirket olma hedefini
benimsed i . Aslında bu hedef tüm
faaliyet alanları nda yol haritası için
belirleyici oldu . G rubumuz bu hedef
doğrultusunda küresel piyasala rda­
k i varlığını ve konumunu pekiştird i .
Biz, mutlu paydaşlar yaratan b i r
şirket olmayı hedefliyoruz . Elbette
her bir paydaşım ızın farklı ihtiyaç
ve beklentilere sahip olduğunun
farkındayız. Bunları dengelemek ,
ül kemiz ve sanayimiz için yarattığı­
mız katma değeri en üst seviyeye
ç ı karmak, sürdürülebilir başarıyı ya­
kalamak için çalışıyoruz.
Şirket son yıllarda uluslararası iş­
birliklerine büyük önem veriyor.
italyan çelik üreticisi ilva'nın takip
edilmesi, Alman Linde Grup ile baş­
latılan ortaklık çalışmaları bunlar­
dan bazıları. Erdemir'in, uluslarara­
sı ortaklık stratejisi ve planlarından
bahsedebilir misiniz?
G rubumuza katma değer yaratacak
fırsatları proaktif olarak takip ediyo­
ruz ve satın alma opsiyonlarını araş­
tı rıyoruz. Sizin de belirttiğ iniz gibi
llva da bu araştırmalarımız sonucu
gündeme geldi. Ancak hali hazırda
G rubumuza değer sağlayacak bir
varlı k bulamadık ve yatırımlarımızia
organik olara k büyüme kararı aldık.
Bu yatırımlar içinde Ereğl i ' de 201 8
yılının i l k yarısında devreye almayı
planladığımız G alvanizleme Hattı
projesi önemli bir yer tutuyor. Diğer
yandan yeni fırsatiara bakmaya da
devam edeceğ iz.
Üretim alanında ülkemizin yü ksek
katma değerli ürünlere geçme ön­
celiği doğrultusunda biz de katma
değerli ürünlerimizin payını artırma­
ya odaklanıyoruz . Bunun iki yolu
var: tesis kurmak ya da kurulu
tesisleri almak. Bu doğrultuda sa­
tınalma fırsatlarını izlemeye devam
edeceğ i z .
Diğer yandan kayna klarımızı etkin
kullanmak, kendi ü retim sistemi­
mizi yaratmak, üretim teknoloj i le­
rimizi en son teknoloj i k gelişmeler
doğrultusunda yenilernek için de
aralıksız çalışıyoruz. Linde Grup
ile başlatılan orta klık çalışması d a
toplamda
461 milyon dolar
yatırım harca ması
öngördün.
Yeni yatırımlarım ıza
ilave olaran
tesislerimizin en
son tennoloj i ler
doğrultusunda
yen ilenmesine
yönelin
modernizasyon
ça lışmalarımızı
da ara l ı nsız
sürdürüyoruz.
buna bir örnektir. Aslında gelişmiş
ü l kelerdeki demir çel i k ş irketlerinde
yard ımcı tesislerin, konusunda uz­
man şi rketler tarafından işletilmesi
geniş uygulama alanı olan bir iş
modelid ir. Bu çerçevede var olan
i htiyacı n geleceğe yönel i k olarak
optimum yatırım ve işletme mali­
yetiyle karşılanması, tesislerim iz­
den isdemir'in kendine yetecek en­
düstriyel gaz üretimini yapabilmesi
ve tüm tesislerinin maksimum gü­
ven i l irlikle, ver i m i i likle ve m i n i m um
maliyetle işletilmesi bu ortaklığın
temel amaçları arasında yer alı­
yor. Grubumuzun tarihinde hayata
geçireceği ilk uluslararası orta k l ı k
o l a n b u gelişme, " Dü nya Klasında
Şirket" olma hedefim i z yolunda da
önemli bir a d ı m .
Yeni yatırımlarınızla ilgili neler söy­
leyeceksiniz?
Uzun yıllara dayanan otomotiv geç­
mişim nedeniyle çalışmaları süren
yatırımlarımız arasında beni özellik­
le heyecaniandıran en önemli yatı­
rımları mızdan biri, az önce bahset-
BoRYAIJ
23
24
BoR.YAD
,,
Ali Pandır: "Ereği/'de 101 B yı/mm ilk yarısmda devreye almayı planladığımız
Galvanlzleme Hattı projesi, yeniyatmmlarımız içinde önemli bir yer tutuyor."
tiğ im yen i G alvanizleme H attı mız.
201 8'in i l k yarısında devreye g i re­
cek bu tesisimiz ürün yelpazemiz­
de katma değerli ürünlerin payının
artmasına hizmet edecek . Ayrıca
otomotiv sektörünün hali hazırda
yurt dışından yılda 1 50 bin tona
ya kın tedarik ettiği 1 900 mm ge­
n işliğindeki galvanizli ürünleri üre­
tebilir hale geleceğ iz. Bu genişlikte
Türkiye'de üretim yapan tek firma
olacağız.
Erdemir Grubu'nun hem kendi sür­
dürülebilirliğine hem de Türk çelik
sektörü ve sanayisinin gelişimine
yaptığı en önemli yatırımlardan biri
de Ar-Ge merkez i . Sektörümüzde
bir ilk olan Ar-Ge merkezimizin res­
mi açılışını 201 5 yılında gerçekleş­
tird i k . Bu alanda önümüzde uzun
bir olduğunun bilincindeyiz. Ar-Ge
merkezimizin alt yapısının gel işti­
rilmesine yönel i k çalışmalarımızı
sürdürüyoruz. Türkiye' de yine bir
ilk, Avrupa'da ise sayılı tesislerden
olan simülasyon merkezimiz hayata
geçtiğinde ürün gel iştirme çalışma­
larımızı üretim kayıplarına neden
olmada n , daha esnek ve daha az
maliyetlerle hayata geçireceğ i z .
Her t ü r l ü ç e l i k kalitesinin, özellikle
de ileri yüksek mu kavemetli çel i k­
Ierin gel iştirilmesi i m kanına sahip
olacağız.
201 6 yılında toplamda 461 milyon
dolar yatı rım harcaması öngörd ü k .
Yeni yatırımlarımıza ilave olarak te­
sislerimizin en son teknolojiler doğ­
rultusunda yenilenmesine yöneli k
modernizasyon çalışmalarımızı d a
aralıksız sürdürüyoruz.
Dünya klasında bir şirket olma viz­
yonu, Erdemir'in yatırımcı ilişkileri
yönetimine ne ölçüde yansıyor?
Şirketin yatırımcı ilişkileri anlayışını
nasıl yorumluyorsunuz ?
Borsa ' nın kuruluşundan çok önce
Erdemir hisseleri halka satışa açıl-
!<urumsal
Yönetim
i ıt�eleri'ne Uyum
Derecelendirme
Raporu'nda 1 0
üzerinden 8,83
puanın sahibi
oldu�. Bu sonuçla
BIST Kurumsal
Yönetim Ende�si'ne
dahil olmaya
ha� �azandı�.
Bu yıl aynı
değerlendirmede
daha iyi bir sonuç
aldı� ve uyum
puanı mızı 9.02'ye
yü�seltti�.
mış. E rdem i r 1 3 Ocak 1 986'dan
bu yana d a Borsa 'da işlem görüyor.
Türkiye'nin en geniş tabana sahip
halka açık şirketlerden biri olarak
paydaşlarımıza karşı sorumlulukla­
rımızın bilincindeyiz. Bu sorumlu­
luklar dünya klasında şirket olma
vizyonumuzla birleşiyor ve ortak­
larımız ve yatırı mcılarımızia il işki­
lerimizi şirket değerimizi destekle­
yecek şekilde yürütüyoruz. Şeffaf,
sorumlu yönetim anlayışına sahip,
etik ve yasal düzenlemelerle barışık
bir şi rketiz.
Sermaye Piyasası Kurulu'nun Ku­
rumsal Yönetim i l keleri ' n i tüm yö­
netim süreçlerimize entegre etmeyi
amaçladık ve ilk kez 201 5 yılında
Kurumsal Yönetim i l keleri'ne uy­
gunluğumuzun değerlendirildiği bir
çalışmaya katıld ı k . Akredite kurum
hazırlanan
Kurumsal
tarafından
Yönetim i l keleri'ne Uyum Derece­
lendirme Raporu 'nda 10 üzerin­
den 8 , 8 3 puanın sahibi olduk. Bu
Ali Pandır ile
sonuçla BIST Kurumsal Yönetim
Endeksi 'ne dahil olmaya hak kazan­
d ı k . Bu yıl aynı değerlendirmede
daha iyi bir sonuç aldık ve uyum
puanımızı 9 . 02'ye yü kseltt i k . Bu
Erdemir'in SPK tarafından yayınla­
nan Kurumsal Yönetim i l keleri'ne
büyük ölçüde uyum sağladığını, şir­
ket için oluşabilecek riskierin tespit
ve kontrol edildiğini kamuyu aydın­
latma faal iyetleri ve şeffaflığın üst
düzeyde olduğunu, pay ve menfaat
sahiplerinin haklarının adil bir şekil­
de gözetildiğini belirtiyor.
Bu rapor G rubumuzun yatı rımcı il iş­
kilerine verd iği önemi işaret eden
önemli bir çıktı. Ortaklarımızın ve
bilgilendirilme­
yatırı mcılarımızın
sinden, risk yönetim ve i ç kontrol
mekanizmalarına, stratej i k plan­
lama süreçlerimizden yönetim or­
ganlarımızın işleyişine, operasyonel
sonuçlarımızdan finansal perfor­
mansımıza, her alanda Şirketimize
ve paydaşlarımıza değer katacak
şekilde hareket ediyoruz. Bunu ya­
parken de etik kurallarım ızı reh ber
ediniyoruz.
Hem siyasi hem de ekonomik gün­
demin yoğun olduğu bir yıl yaşadık .
201 6'yı tamamlamak üzereyiz? Er­
demir için nasıl bir yıl oldu?
201 6'yı hedeflerimiıle uyumlu bir
şekilde geçiriyoruz diyebilirim. En­
tegre bir üretici olarak sektörümüz­
deki diğer yerli üreticilerden pozitif
ayrışıyoruz. Bahsettiğim gibi Tür­
kiye çel i k tüketi mi artmaya devam
ediyor, sanayimiz iyi gid iyor. Biz de
bu doğrultuda sanayimizin ihtiyaç­
larına cevap vermeye çalışıyoruz.
201 6'yı iyi sonuçlarla kapatacağı­
m ıza inanıyoruz.
Önümüzdeki yıla dair hedef ve bek­
lentilerinizi aktarabilir misiniz?
Çelik sektörü 2 yılı aşkın süred i r
küresel a r z fazlasının yarattığı so­
runlarla ve dampingli haksız itha-
�ısa �ısa ...
,,
Çel i n
sentörü
2 yılı aşnın süredi r
nüresel arz
fazlasın ı n yarattığı
sorunlarla ve
dampingli hansız
ithalatla mücadele
ediyor. l<ısa
vadede nüresel
çelin tüneti m i n i n
b i r taparlanmaya
g irmeyeceği hernes
tarafından nabul
edilmiş bir gerçen.
Buna rağmen
Türniye'nin ise
çel in tünetim a rtış
oranı ile nüresel
ortalamanın
üzerinde
büyümesin i
deva m ettirmesi n i
beni iyoruz.
latla mücadele ediyor. Sektör açı­
sından bu kadar bel irsizliğin olduğu
bir dönemde şimdiden önümüzde­
k i yıla dair net bir şey söylemek
doğru olmaz. Ancak kısa vadede
küresel çelik tüketiminin bir to­
parlanmaya g i rmeyecegı herkes
tarafından kabul ed ilmiş bir ger­
çek. Buna rağmen Türkiye'nin ise
çelik tüketim artış oranı ile küresel
ortalamanın üzerinde büyümesini
devam ettirmesin i bekl iyoruz. G ru­
bumuz açısından hedeflerimizi yine
tam kapasite kullanım oranını ko­
ruyacak şekilde bel i rlemeye devam
edeceğiz. •
Sizi tanıvabilir miyiz?
1 95 6 istanbul doğumluyu m .
Avusturya Lisesi ' nden sonra
i stanbul Teknik Ü niversitesi
M akine M ü hendisliği
Böl ümü ' nden mezun oldum.
Tekersan'da başladığım
kariyerime Koç Holding,
Otokar, General Motors
ve Tofaş'ta devam ettim.
3 3 yıl boyunca otomotiv
sektöründe çalıştı m .
Kariyerimin yarısı yurt içinde
yarısı yurt dışında geçti . Çok
u l uslu şirketlerde, değişik
kültürlere sahip insanlarla
ve farklı ortam larda çalıştım .
Son üç yıldır da Erdemir
G rubu'nun Yönetim Kuru l u
Başkanı o larak d e m i r çelik
sektöründe çalışma hayatıma
devam ediyorum .
Herhangi bir hobiniz var mı?
iş hayatının yoğun temposu
içinde yine de habilerime
vakit ayırmaya çalışıyorum .
Seyahat etmeyi , yeni
yerler görmeyi, mümkün
olduğunca deniz kıyısında
vakit geçirmeyi ve okumayı
seviyorum .
Spor yapıyor musunuz?
H aftada üç gün salonda
ağırlık ve kardiyo çalışıyorum .
Hangi takımlısınız?
Doğuştan Beşiktaşlıyım .
iş yaşamında başarılı olmanın
sırları sizce nelerdir?
Başarıyı o luşturan pek
çok bileşen var. Bunları n
arasında holistik bir bakış
açısına sahip olmayı , etkili
bir networke sahip olmayı
özelikle önemsiyorum .
Şansın da başarı d a payı olan
etkenlerden biri olduğuna
inanıyorum .
BoR.YAO
25
26
BoRYAD
T ürkiye'de kadın girişimciliğinin önemi konusunda farkındalık ve toplumsal
destek artıyor. Bu alanda çok olumlu gelişmeler var. Bankaların, KO S GEB gibi
yapıların kadın girişimcilere özel destekleri çoğaldı. T üm bu olumlu gelişmelere
rağmen T ürkiye'de kadın girişimci oranı
%8
civarında . Gelişmiş ülkelerin
oldukça gerisinde olan bu oranın yükseltilmesi gerekiyor.
2
OOO'Ierden
bu
yana
Türkiye' de artan kad ı n gi­
rişimciliği artık örgütlü bir
hal almaya başlad ı . Birçok
ilde kad ı n girişimci dernekleri kurul­
d u . Kurumsal yapılar oluşturuldu.
Ayrıca, Küçük ve O rta Ölçekli iş­
letmeleri Geliştirme ve Destekleme
i daresi Başkanlığı ( KO S G E B) gibi
yapıların fon, destek çalışmaları art­
tı. Kad ı n girişimcilere özel kred iler,
avantajl a r çoğald ı . Tüm bu olumlu
gel işmelere rağmen Türkiye'de ka­
dın girişimci oranı %8 civarında. Bu
oranın artırılması için ise çalışmalar
yürütülüyor.
Kadın girişimciliğinin bir a nlamda
sembolü diyebi leceğ imiz KAG i D E R
ise 2002 yılında, o zamanki i ş dün­
yasının ve girişimcilik alanının erkek
egemen yapısına alternatif sunmak
üzere kuruldu . Kuruluşta 37 olan
üye sayısı bugün 300 ve bu sayı
gittikçe artıyor. Türkiye' deki kad ı n
girişimciler konusunda görüşlerine
başvurduğumuz KAG i D E R Yönetim
Kurulu Başkanı Sanem O ktar, bu­
gün gelinen noktanın büyük bir ka­
zanım olduğunu ancak yeterli olma­
dığını belirtiyor: "Yüzde 8 ' 1 i k kadın
g irişimci oranı yeterli değil. Bizler
bunun için çalışmalarım ıza devam
ediyoruz ve edeceğ iz. Hepimizin
çabası ve kad ı n girişimciliğine ve­
rilen önem nedeniyle büyüme his­
sedilir olacak ve daha iyi noktalara
gelecektir. "
I<ADIN YÖN ETiCi ORANI
OLDU I<ÇA DÜŞÜI<
Küresel G irişimcilik ve Kalkın­
ma Endeksi Kadın G irişimciliği
Araştırması'na göre, Türkiye yük­
sek büyüme tempolu kadı n girişim­
ciliği açısından 30 ü l ke arasında
1 8 . sırada yer alıyor. Bu s kor, diğer
ü l kelerle karşılaştırıldığında ü l kemi­
zin kişi başına milli gelir düzeyine
göre düşü k kalıyor. Ayrıca araştır­
maya katı lan 30 ülkenin 1 4' ü nde
kadınları n % 50'den fazlasının ban­
ka hesabı bulunmadığı görülüyor.
Bu alanda cinsiyet açığının en yük­
sek olduğu ü l ke ise Türkiye . . . Kadın
ve erkek arasında % 50 düzeyinde
fark bulunuyor. Kadın girişimciliği
için eğitimin yanı s ı ra yönetim tec­
rübesinin de önem l i olduğu gerçe­
ğ inden hareket eden araştırmada
tepe pozisyonlardaki kadın oranı
d a inceleniyor. Bu oran Türkiye'de
% 1 0 - 1 2 civarında görülüyor ve ül­
kemiz bu konuda 30 ü l ke içerisinde
en alt sıralarda yer alıyor.
G i rişimcilik bir yana, kadınların ge­
nel olarak istihdama katılımı açı­
sından baktığ ı mızda da oranların
yetersiz kaldığı görülüyor. TÜ i K ' i n
M art 201 6 verilerine göre ü l kemiz­
de çalışma yaş aralığında bulunan
29 milyon 500 bin kad ının ancak
8 , 1 m ilyonu çalışıyor. Kadının iş­
gücüne katıl ı mında Türkiye O E C D
ül keleri arasında s o n sıralarda yer
alıyor. T Ü i K verilerine göre, erkekle­
rin istihdama katılım oranı % 7 0 ci­
varında i ken kadın katılımı % 30'da
kal ıyor. AB ve O E C D ü l kelerinde
,,
!<adının
işgücüne
Ratılı m ında TürRiye
OECD üiReleri
a rasında son
sıralarda yer alıyor.
T Ü i l< verilerine
göre, erReRierin
isti hdama Ratılım
oranı % 70 civarında
i Ren Rad ı n
Ratılıını %30'da
Ra lıyor. AB ve
OECD üiRelerinde
ortalama Rad ı n
istihdam oran ları
%58-59 civa rı nda
seyrediyor.
•
KAGtL>E R
T ü r k i ye Ka d ı n
G i r i ş i m c i le r D e r n e ğ i
Wo m en E n t re preneurs
Assoc iation of Turkey
KAGIDER
Yönetim Kurulu Başkam
Sanem Oktar
BoRYAD
27
28
BoRYAD
Bu çerçevede ül kemizdeki insan­
ların iş kurma cesaretinin yüksek
düzeyde olduğu söylenebilir. Bu,
Türkiye için güçlü bir noktadı r. Ül­
kemizde g irişimci l i k kapasitesinin
gelişmesini ve bu alanda kadınların
kapasitesini hayata geçirmek için
gerekli ortamın h az ı rlanmasını des­
teklemeliyiz . "
I<ADIN GiRiŞiMCiLERiN
BÜYÜK ÇOGUNLUGU
HiZM ET SEKTÖRÜNDE
Yapılan araştırmalar, kadın girişimci­
lerin % 8 2 ' sinin hizmet sektöründe
faaliyet gösterdiğini gösteriyor. Ka­
dın girişimcilerin % 40 ' ı işkolu olarak
ticaret ve satış alanınd a yoğunlaşı­
yor; % 7 0 ' i ise mikro işletme sahibi
olarak faaliyetlerini sürdürüyor.
ortalama kadın istihdam oranları
% 58-59 civarında seyrediyor.
EN ÖN EMLi ENGEL SOSYAL
VE KÜLTÜ REL ÖN YARGlLAR
Genelde girişimcilik, özelde ise
kad ı n
girişimciliği
açısından
Türkiye ' n i n istenilen düzeye u laş­
tığ ı nı ve bu alanda kadınları n po­
tansiyelinden etkin bir şekilde ya­
rarlanıldığ ı nı söylemenin mümkün
olmadığını ifade eden Sanem Ok­
tar, "Kadının g irişimci olarak veya
bir işe g i rerek ekonomik ve sosyal
açıdan güçlenmesinin önündeki en
önemli engel sosyal ve kültürel ön
yarg ı l a r ve toplumda egemen olan,
erkeğ i hayatın merkezine koyan
değerlerdir. Kad ı n g i rişimciliğini ar­
tırabilmek için bu yaklaşımlarla mü­
cadele etmek de son derece önem­
lidir" diyor. Ü l kemizde g i rişimciliğin
güçlenmesi için ciddi bir potansiyel
bulunduğunu söyleyen Oktar, şöyle
devam ediyor: "Küresel G i rişimcilik
Endeks i ' ne göre Türkiye, "Verimlilik
Oda klı Ekonomiye Sahip Ü l keler"
arasında yer alıyor. GEM 201 3 so­
nuçlarına göre Türkiye'de potan­
siyel g i rişimcilerin oranı yaklaşık
% 3 2'dir, yani her 100 kişiden 32'si
önümüzdeki üç yıl içinde g irişim­
cilik faaliyetinde bulunma n iyetin­
de olduğunu söylemiştir. Bu oran,
gelişmekte olan ül kelerde % 2 9,09,
gelişmiş ü l kelerde ise % 1 4, 2 7'd i r.
E konomik büyümenin ve kalkın­
manın yolunun kad ınları ekonomi­
ye katmaktan geçtiğini söyleyen
Sa nem O ktar' a göre, kadınların
ekonomiye katı lmadığı, g i rişimcilik
potansiyellerini hayata geçireme­
diği bir toplumun kalkınmada tam
potansiyelini gerçekleştirmesi ol-
:
du kça zor. O ktar, bu konudaki bilin­
cin tüm dünyada hızla güçlendiğini
söylüyor: "Yapılan son toplantılarda
G-20 liderleri 2025 yılına kada r
100 milyon kadını istihdama katma
sözü verd i . Araştırmalar gösteriyor
ki, dü nyada kad ı n istihdamı % 1 ar­
tarsa, G S M H 80 milyar USD artıyor.
2025 yılına kadar eğer tam olara k
cinsiyet eşitliği sağlanabilirse dün-
ya ekonomisine 2 8 trilyon U S D e k
katkı sağlanabiliyor. Bu, günümüz­
de ABD ve Çin ekonomilerine eşde­
ğer bir büyü klük oluşturuyor. G-20
l iderlerinin verd iği sözün ülkemizde­
ki karşılığı 2025 yılına kadar yak­
laşık 3 milyon kadının iş hayatına
katı lması oluyor. Halen Türkiye'de
kadınların istihdama katılımı % 27 , 5
düzeyinde kalıyor. Eğer Türkiye' de
kad ınlar ve erkekler ekonomiye eşit
katılsaydı kişi başına düşen Gay­
ri Safi Milli Hasılamız bugün % 3 0
d a h a fazla olacaktı . Ü l kemizin sür­
dürülebilir bir şekilde kal kınmasının
ve refahını a rtırmasının anahtarı
kad ınların ekonomiye daha fazla
katılmasıdır. Dolayısıyla bu yönde
yapılan çalışmalar geleceğimiz için
hayati öneme sahiptir. " •
BoRYAO
29
30
BoRYAD
l<a d ı n g i r i ş i m c i l i ğ i n i
g ü n d e m e g e t i re n
i l i< ö z e l b a n l<a y ı z
Kadın girişimciliğinin, T ürkiye
ekonomisi için en önemli itici
güçlerden biri olduğu inancıyla
2 0 0 6'da yola çıkan Garanti Bankası,
konuyu farklı bir segment olarak ele
almasının 1 0 . yılını kutluyor.
K
adın girişimciliğini günde­
me getiren ilk özel banka
olan Garanti, kad ı n gi­
rişimcileri
desteklemek
ve farkındal ı k yaratmak amacıyla
çalışmalarını 10 yıldır sürdürüyor.
Garanti, bugüne kadar hayata ge­
çirdiği birçok projeyle, günümüzde
"kadın bankacı l ı ğ ı " olarak tanımla­
nan faaliyetlerin öncülüğünü üstle­
niyor. Kadınların girişimci olmasının
önündeki engelleri kaldırmayı, ka­
dın girişimcileri güçlendirmeyi ve
sürdürülebilirliğine destek olmayı
hedefleyen Garanti, faaliyetlerini
"finansman sağlama", "cesaretlen­
dirme " , "eğitim" ve "yeni pazarlara
açılma" olarak, 4 temel başlıkta ele
alıyor.
"l<adın girişimciler engel
tanımıyor"
G a ranti Bankas ı ' n ı n , 1 0 . yılını geride
bıra kan kad ın g irişimciliği çalışmala­
rı hakkında bilgi veren Genel Müdür
Yardımcısı Nafiz Karadere, çalışma
hayatında yer alan kad ı n ı n ekono­
mik açıdan güçleni rken, aile içindeki
konumunun da iyileştiğini söylüyor:
" Kad ının, aile içi karar verme gücü,
kendine duyduğu güven ve toplum­
sal saygınlığı artıyor. Biz de Garanti
Bankası olarak, bu farkındalıkla, ka­
dın g irişimcileri odağına aldığımız ve
onları daha da güçlendirmek üzere
çıktığımız bu zorlu yolda, 1 0 . yılı mı­
zı kutlamaktan gurur duyuyoruz . Bu
10 sene boyunca tanık olduğumuz
tüm hi kayelerin ortak noktasın­
da, kadın girişimciliğinin önündeki
başlıca engellerden birinin aile ve
toplumsal baskı olduğunu söyle­
yebiliri m . Ancak iş hayatına atılan
kadın girişimciler, çevresindekilerin
"yapamazsın" telkinlerine rağmen
yoktan var ediyor, kendinden çok
başkalarını düşünüyor, çevresini ge­
liştiriyor ve engel tanımıyor. . . işte
sırf bu nedenle, sektörden bağımsız
olarak tüm kuru mların, tüm birey­
lerin farkındalıkla hareket etmesi ,
omuz omuza çalışması ve bu konu­
d a bir sorumluluk üstlenmesi gerek­
tiğine gönülden inanıyoruz. Konuyu
ilk gündeme getiren ve farkında l ı k
yaratarak birçok kuruma örnek b i r
banka o l m a n ı n bilinciyle, i l k günkü
heyecan ımızdan daha da güçlü bir
motivasyonla çalışmaya devam edi­
yoruz. Kad ı n girişimciler açısından
finansmanı doğru kullanmak, üre­
time çevirmek ve istihdama katkı
sağlamak için yol göstermenin fi­
nansman sağlamaktan daha önemli
olduğunu bil iyoruz . Sürekli yeniledi­
ğimiz araştırmalar ve sahada edin­
diğimiz tecrübeyle, önümüzdeki
dönemde de kadın g irişimcilerimizin
yoluna ışık tutmak için elimizden
gelen gayreti göstereceği z . "
l<adın Girişimeisi Yarışması'yla
33 bine yanın nadına u laşıldı
Kadın girişimcilere 10 yılda 3 mil­
yar TL' den fazla kredi desteğ i
sunan G aranti, K AG i D E R ve Eko­
nom ist dergisi işbirliğiyle, 10 yıl­
dır
gerçekleştirdiği
Türkiye ' n i n
K a d ı n G i rişimeisi Yarışması'yla,
33 bine yakın kadına ilham verici
h ikayelerini aniatma fırsatını sun­
du. 2008'den bu yana KAG i D E R ' I e
birlikte düzenled iği Kad ı n G i rişimci
Buluşmaları sayesinde 32 ilde ger­
çekleştird iği toplantılarda 7 bine
yakın kad ı n girişimcinin kişisel ge­
lişimine destek oldu. 201 2 yılında,
girişimcilik konusunda belli bir bilgi
düzeyine gelmiş kad ı n l a r için, Bo­
ğaziçi Ü n i versitesi Yaşamboyu Eği­
tim Merkezi'yle (BÜYEM) "Kadın
G irişimci Yönetici Okulu" projesini
başlatt ı . Proje sayesinde, 1 6 ilde
1 . 500 ' ü aşkın kad ı n g i rişimci, sür­
dürülebilir şirket yönetimi üzerine
ücretsiz eğitim ald ı . •
Garanti Bankasi sponsorluğunda gerçekleştirilen Türkiye'nin Kadm Girişimeisi Yaflşmasl'nda Dress Best Uniforms'un kurucusu
Hana Tü/in Yaı1c1 ve Mene Research'ün kurucusu Şule Mene "Türkiye'nin Kadm Girişimcisi"seçildi.
BoR.YAO
31
32
BoR.YAÜ
28 b i n Rad ı n ı
d e s te R i ey e r e R
e Ro n o m i y e
t< a z a n d ı ra ca ğ ı z
Şekerbank, kadın esnaf ve
işletmecilerin ihtiyaçlarına yönelik
çeşitli destek paketleri sunuyor.
Banka aynca, "Tanmda Kadın
Girişimciliğinin Güçlendirilmesi
Programı" kapsamında kadın
çiftçilere yeni kapılar açıyor.
K
adın bankacılığı kapsamında yaptıkları çalış­
malarla son bir yılda yaklaşı k 8 bin kadı n giri­
şimeiye 310 m ilyon TL finansman sağladı kla­
rını belirten Servet Taze, 201 8 sonuna kadar
da özellikle k ı rsal bölgelerde olmak üzere 28 bin kadın
girişimeiyi destekleyerek ekonomiye kazandıracaklarını
ifade ediyor. Türkiye Esnaf ve Sanatkarla rı Konfederas­
yonu (TES K) ile yaptıkları iş birliği kapsamında kad ı n
esnafa uygulamalı g i rişimcilik eğitim i ve finansman
sağlad ıklarını kaydeden Taze, tarımda kadın girişimci­
liğinin güçlendirilmesi amacıyla yürütülen projelere de
destek olduklarını belirtiyor.
Başbakan Binall Y1ld1nm, kadm girişimdiere sağladilelan
destelrten ötürü Şekerbank Genel Müdürü Servet Tazr1f
teşelckür plaketi verdi.
l<adın çiftçiler işveren oluyor
Şekerbank, kadın esnaf ve işletmecilerin yanı sıra kadın
çifçilere yöneli k de önemli projelere imza atıyor. Gıda
Tarım ve H ayvancılık Baka n l ı ğ ı ' n ı n başlattığı ve Şeker­
bank desteği ile yürütülen "Tarımda Kadın G i rişimcili­
ğinin G üçlendirilmesi Program ı " , bu çalışmalardan biri.
Program kapsamında Türkiye ' n in dört bir yanındaki ka­
dın çiftilerin projeleri değerlendirilerek ödüllendiril iyor.
l<adınlara 70 saat uygulamalı girişimcilin eğitimi
Şekerban k ' ın " Aile Çiftçifiği Bankacılığı " kapsamında
kırsal kalkınmavı destekleyerek köyden kente göçü
önlemek amacıyla dahil olduğu program kapsamında,
201 6 yılında programa katılan 9 farklı ilden kadın çift­
çilere KOSG E B ve i Ş K U R iş birliği ile istihdama yönelik,
sertifi kal ı , 1 0 gün süreli ( 7 0 saat) uygulamalı girişimci­
l i k eğitimi de ver i l d i . Tarımın değişik a l anlarında faali­
yet gösteren, yenilikçi, yaratıcı, kayna kları etkin-verimli
ve sürdürülebilir kullanan, bulunduğu çevreye öncülük
eden, rol model olabilecek kadın çiftçiler, girişimcilik
fikirlerini , özel danışmanlar a racılığıyla projelendird i . •
l<a d ı n p a t ra n l a r i ç i n a yr ı
b i r d e pa rt m a n t< u rd u t<
T ürk Ekonomi Bankası (T EB), kadın
patronlara işletmelerini büyütebilmeleri için
finansmanın yanı sıra bilgiye ulaşma, yeni
pazarlara erişim, networking kurma gibi
kilit konularda özel eğitim, danışmanlık ve
menturluk olanakları sunuyor.
T
EB KOBi Ban kac ı l iğ ı Kıdemli Genel Müdür
Yardımcısı ve Genel Müdür Vek i l i Turgut Boz,
Tü rkiye'de ilk kez banka bünyesinde ayrı bir
departman kurarak oluşturdukları kadın ban­
kacıliğı ile kadı n patronlara odaklanarak onların iş ha­
yatındaki ihtiyaçlarını bütünlüklü bir hizmet anlayışıyla
ele almayı amaçladıklarını söylüyor. Kad ı n patronlara
işletmelerini büyütebilmeleri için finansmanın yanı sıra
bilgiye ulaşma, yeni pazarlara erişi m , networking kur­
ma gibi kilit konularda özel eğitim, danışmanlık ve men­
terluk olanakları sunan TEB, bu sayede kadı n patronla­
rın iş hayatın ı n çeşitli alanlarında karşılaştıkları engelleri
aşmalarına d a yardımcı oluyor.
TEB l<adın ARademisi
işletmelerin sürdürülebilir başarıyı yakalaması için sa­
dece finansman desteğinin yeterli olmadığının farkında
olan TEB, başlattığı Kadın Akademisi ile kadın patrenla­
ra destek oluyor. TEB Kadın A kademisi ile kadın patron­
ları işletme yönetimi, l iderl i k ve yöneticilik konularında
bilgilendiriyor. Ş imdiye kadar 8 ilde düzenlenen 1 3 fark­
l ı etkinlikle 1 . 400'den iş kadınına ulaşıld ı .
.•
'-ı
ifEB'in kadı n bankacılığı alandaki çalışmaları
finansal h izmet ve bankacılık yönetimi alanın­
d a d ü nyanı n en saygın kurumlarından Bank
Administration Institute ( BA l ) tarafından d a
öç:!üle l a y ı k görüldü . TEB, B A l G l o b a l Banking
Innovation Awards'ta "Bankacılı kta Sosyal ve
Toplumsal E t ki i novasyo n u " ödülünü aldı.
_
.
L·J�.L
.
TEB1n; kodm/arın yönettiği işletmeleri desteklemek ve kadm
girişimciliğini teşvik etmek amaayla hayata geçirilen "Kadm
işletmelerine Finansman ve Danışmanlık Desteği"programı
kapsammda, 1016 yılı ikinci çeyreği itibarıyla 4500'den fazla
müşteriye toplam 180 milyon TL'nin üzerinde kredi sağlandı.
Uluslararası işbirliRieri
TEB, kadın bankacılığı çalışmaları kapsamında, kadın
patronlara bölgesel veya global anlamda büyük partner­
lerle çalışmaları konusunda eğitim , danışmanlık h izmeti
sunara k tedarik zincirine katılmalarını sağlayan WECon­
nect lnternationa l ' a üye old u . Bunun yan ı sıra, Cherie
Blair Foundation for Women'ın menterluk programında
Türkiye'deki ilk iş ortağı olarak menterluk programıyla
kadınlara iş hayatındaki ya da işletmeleriyle ilgili hedefle­
ri konusunda destek veriyor. Ayrıca, kadınların iş hayatı­
na katılımını artırmak hedefiyle çalışan ve bu kapsamda
hizmet veren bankaları bir araya getiren en büyük global
ağ G lobal Banking Alliance for Women ( G BA) üyeliğine
kabul edilen TEB, 1 35 ü l kede hizmet veren ve 3 9 finans
kurumuyla birlikte çalışan G BA üyeliğine Türkiye'den
kabul edilen iki bankadan biri olmayı başard ı . •
13oRYA0
33
34
BoRYAO
Katmerciler, Borsa istanbul'da araç üstü ekipman ü reticisi olan tek firma. Türkiye'de
faaliyet gösterdiği sektörün l ideri. Katınerciler'in yeni hedefi ise, Türk savunma
sanayinin de önemli bir oyuncusu haline gelmek. Ş irket, son birkaç yıldır savunma
sanayi yatırımlarını artırdı, 201 7'de de bu yatırımların meyveleri ni toplamayı öngörüyor.
Şirketin strateji ve gelecek planları üzerine konuştuğumuz F urkan Katmerciler, Ar·Ge
merkezleri nin kendilerine hem Türkiye hem de bölgesel arenada güç kazandıracağını
söylüyor. Ü rünlerinin %70'ine yakınını ihraç eden Katınerciler'in ilgi odağında olan yen i
pazar bölgesi i s e Latin Amerika.
K
atmerciler, dünyada bor­
sada işlem gören birkaç
araç üstü ekipman üre­
ticisinden biri . . . Yoğunlukla ihracat yapan bir şirketsiniz . . .
Borsaya kote bir şirket olmak global
arenada size neler kazandırıyor?
Katmerci ler, araç üstü ekipman
sektörünün l ider şirketi olarak Ka-
sım 2010 tarihinde halka açıldı.
Borsa i stanbul' da sektörünün tek
temsilcisi . Bildiğimiz kadarıyla dün­
yada d a halka a ç ı k üçüncü sektör
şirketi.
Hal ka arz, alternatif bir finans kay­
nağı yaratmanın çok ötesinde bir
anlam ifade ediyor bizim için. Hal ka
arzla bağlantılı olara k Sermaye Pi-
yasası Mevzuatı ' n a göre faaliyette
bulunmak, kurumsal yönetişim a n­
layışını şi rket faaliyetlerine egemen
kılmak, açı klık ve şeffaflık, şirketin
kurumsallaşması yönünde çok bü­
yük ve çok önemli itici güç oluyor.
H ızla büyürken, bu hızlı büyümenin
sağlam temeller üzerinde gelişme
imkanını artırıyor. Yeni ortaklarımız
ve hissedarlarımıza karşı taşıyaca-
ğımız sorumlulukla adım atmak bizi
daha güçlü kılıyor.
Uluslara rası arenada ise halka açık
olmak önemli bir güven unsuru
oluşturuyor. Müşterileriniz, iş or­
taklarınız, tedarikçileriniz, hatta
çalışanlarınız için açık ve şeffaf bir
şirketle i ş yapıyor, o şirkette çalışı­
yor olmak güven veriyor. U lusal ve
uluslararası i halelerde, faaliyet için
ihtiyaç olabilecek ve kamu otorite­
lerinin onayına gere k duyulan her
alanda firmanın önünü açıyor.
Borçlanmada da firmanın elini güç­
lendiren ve işini kolaylaştı ran bir et­
ken halka açık şirket o l m a k . Kendi
tahvil arzlarımızda d a bunu dene­
yimled i k . Hem çok kolay bir şekilde,
hem de oldukça makul faiz oranları
üzerinden borçlanmalar gerçekleş­
tird i k . Binlerce hissedarı olan halka
açık bir ş irketseniz, yaptı klarınız
daha çok takip ediliyor, söyled i kle­
rinize daha çok kulak veriliyor, me­
sajlarınız daha güçlü bir şekilde ye­
rini buluyor, marka değerinize çok
büyük değer katıyorsunuz.
Rekabete bir yansıması oluyor mu?
Evet. Rekabetin her alanda keskin­
leştiği günümüz dünyasında, tabiri
caizse hemen her maça 1 -0 önde
başlıyorsunuz.
Hem kurumsal hem de finansman
anlamında etkileri neler oldu?
Halka arzdan elde edi len kaynakla
büyüme planlarımız doğrultusunda
yeni yatırımlar gerçekleştird i k . Ş i r­
ketimizin büyüme potansiyeli ve
karl ı lığı daha da arttı . Biz büyürneyi
destekleyecek kaynağı, borçlanma
yöntemleri yerine halka açılarak
sağlamayı tercih ettik. H a l ka arz,
sağladığı finans kaynağının ötesin­
de her alanda firmamızın gücüne
güç kattı, işlerimizi kolaylaştırırken
kurumsallaşmamızın d a katalizörü
old u . Diğer hiçbir finansman yönte-
,,
�
Şir etimizin
mısyonunu
gerçeRieştirmesine
RatRı sağlayacaR
her türlü işbirliği
formü l ü n ü
denemeye açıR
bir şirRetiz.
Bu noRtadaRi
teR Rriterimiz.
l<atmerci Ailesi'nin
fırmadaRi çoğ u n l u R
pozisyonunu
Rorumasıdır. H isse
satışı da olabilir.
venture capital veya
joint venture da
olabilir. Şu aşamada
öneeliRl i olaraR
gündemimizde olan
bir husus değil.
ancaR Rurumsal
vizyonumuz bu
tarz i lişRilere ve
işbirli Rierine açıR.
m i , kurumsallaşmamıza bu katkı ve
desteği sağlayamazdı .
Gelinen aşamada i S 0 500, T i M 1 000
ve EBSO 1 00 şirketleri arasında yer
almamızda h a l ka açılmanın getirdi­
ği heyecan ve motivasyonun kayda
değer bir katkısı olduğunu rahatlıkla
belirtebiliriz.
Kısa bir süre önce yaptığınız açık­
lamada, azınlık hissesi satışına açık
olduğunuzu belirttiniz . . . Bu konuda
bir değerlendirme alabilir miyiz siz­
den?
Furkan Katmerci: "Türkiye; Ortadoğu'dan Kafkasya'ya,
Balkanlar'dan Afrika'ya uzanan geniş coğrafyada
bölgesel bir güç. Katmerciler de sektörünün lider
şirketi olarak, bu bölgede iş ve yatmm yapmak isteyen,
gücünü bu bölgeye taş1mak isteyen yabanct/ar ve
fonlar için ilgi ve dikkat çeken bir firma."
Katmerciler olarak temel ilkemiz,
sürdürülebil i r ve karlı büyüme yo­
luyla ül kemiz ekonomisine ve sa­
vunma sanayine değer katarken,
çalışanlarımız, hissedarlarımız ve
orta klarımız için değer üretmek. Bu
amaca hizmet edecek, şi rketimi­
zin m isyonunu gerçekleştirmesine
katkı sağlayacak her türlü işbirliği
formülünü denemeye ve hayata ge­
çirmeye açık bir ş irketiz. Çünkü biz
kendimize güveniyoruz.
Bu formü l çeşitli düzeylerde işbir­
l i kleri olabileceği gibi, strateji k or­
taklıklar ve finansal ortaklıklar gibi
yöntemler de olabilir. Bu noktadaki
tek kriterimiz ise Katmerci Ailesi ' n i n
firmadaki çoğunluk pozisyonunu
korumaya devam etmesidir. Yani,
hisse satışı d a olabil ir, venture ca­
pital veya joint venture d a olabilir.
13oRYAD
35
36
ü
Q)
...__
E
CB
:::ı:::
c
Cd
.:::ı:::.
::J
LL
...__
BoR_YAD
Şu aşamada öncelikli olarak günde­
mimizde olan bir husus değil, an­
cak kurumsal vizyonumuz bu tarz
ilişkilere ve işbirliklerine açık.
,,
mevcut
pazarlarda�i
�on u m u m uzu
güçlendirmeye
verir�en yeni
pazar arayışlarımız
�esintisiz devam
ediyor. Ö zell i �le
Latin Ameri�a
pazarı bu dönemde
ilgi odağımız.
13u bölgeye yöneli�
araştırmalarımız
sü rüyor.
Türkiye; Ortadoğu'dan Kafkasya' ya,
Balkanlar'dan Afrika'ya uzanan ge­
niş coğrafyada bölgesel bir g ü ç .
Katmerciler de sektörünün l i d e r şir­
keti olara k , bu bölgede iş ve yatırım
yapmak isteyen, gücünü bu bölge­
ye taşımak isteyen yabancılar ve
fonlar için ilgi ve d i k kat çeken bir
firma. Dönem dönem gelen talepler
çerçevesinde bazı görüşmeler de
yapıyoruz ancak ciddi ilerleme sağ­
lanan bir temasımız olmad ı .
Üretiminizin büyük bir payını ihraç
ediyorsunuz . . . ihracat ağınızı ge­
nişletme k gibi bir planınız var mı?
Hedefinizde yeni bölgeler bulunu­
yor mu?
1 98 5 yılınd a kurulan Katmerciler
ihracat odaklı bir firm a . 1 9 98 yı­
lında Japonya ile başlayan ihracat
serüveninde Asya 'dan Avrupa'ya,
Afrika' dan Orta Doğu'ya uzanan
coğrafyada 50'yi aşkın ü lkeye u laş­
t ı k . Katmerciler'in gelirleri içerisin­
de ihracat gelirlerinin payı ortalama
% 60-70 civarındadır. Sektörümü­
zün açık ara en büyük i hracatçısı
Ö nceliği m izi
durumundayız. Ulusal pazarı hiç
göz ardı etmeden, hatta bu pazar­
daki kon umumuzu güçlendirirken
esas büyümenin uluslararası pazar­
larda olacağına inançla bu alandaki
konsantrasyonumuzu hep yüksek
tutuyoruz.
Bu stratej i k yaklaşım doğru ltusun­
d a araç üstü ekipmanda bölge­
m izde önemli bir firma h a l i ne gel-
ZIRHLI KAZI(�I
YÜKLEYİ ·t
ış )lA.J\İlf.ASJ
d i k . Gelinen n o ktada önceliğimizi
mevcut pazarlardaki konumumuzu
g üçlend irmeye verirken yen i pazar
arayışlarımız kesintisiz devam edi­
yor. Özellikle Latin Ameri ka paza­
rı bu dönemde ilgi odağ ı m ı z . Bu
bölgeye yönel i k araştı rmalarımız
sürüyor.
Öte yandan, araç üstü ekipmanla
giriş yaptığımız pek çok ü l ke bizim
için savunma sanayinde de hedef
ülke durumunda olacak. Savunma
sanayindeki gelişimimize göre artık
sadece araç üstü ekipmaniarımızia
değil, zırhlı personel taşıyan araçla­
rımızia d a bu pazarlarda yerimizi al­
maya başlayacağız. Toplumsa l Olay­
lara Müdahale Araçlarıyla (TOMA)
attığımız adımları büyüterek devam
ettireceğiz. Özetle, araç üstü ekip­
manın yanı sıra savunma sanayin­
de de büyüyecek Katmerciler, uzun
vadede i h racatta da performansını
artı rara k devam ettirecek.
Ar-Ge'ye verdiğiniz önemi sıklıkla
dile getiriyorsunuz . . .
Türkiye araç üstü ekipman sektö­
rünün lideri ve savunma sanayinin
yeni oyuncusu olara k Ar-Ge'ye her
zaman önem vermiş ve yatırımlarıy­
la bunu ortaya koymuş bir firmayız.
Geniş ürün gamıyla, en hızlı, en
iyi, en kaliteli üretim i yapan şirket
olarak sektördeki rekabet gücümü­
zü artırmayı ve rekabette daha d a
ö n e ç ı kmayı hedefliyoruz. Ar-Ge
merkezimiz bu doğrultuda atılmış
önemli bir adım. Daha önce firma
bünyesinde bir departman şeklinde
yapılandırılan Ar-Ge ekibi, geçen yıl
ayrı bir merkez haline dönüştürül­
d ü ve Ara l ı k 201 5'te Bilim, Sana­
yi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından
akredite ed ilerek "Ar-Ge Merkezi
Belges i " almaya hak kazandı. Kat­
merciler, bu başarıyı elde eden
Türkiye'nin 228'inci şirketi old u .
Katmerciler Ar-Ge Merkezi , aynı za­
manda sektörünün en güçlü Ar-Ge
merkezi durumunda.
,,
Şirketin uzun vadeli planlamaların­
d a ve uluslararası vizyonunda stra­
tejik bir yer tutan Ar-Ge merkezi,
24'ü mühendis olmak üzere 44 ki­
şilik bir ekipten oluşuyor. Tamamen
yeni ürün geliştirmeye odaklanan
merkez, Katmerciler'in en önemli
itici güçlerinden birisi durumunda.
Çoğu son yıllarda olmak üzere iki
adedi TÜBiTA K-TEYD E S projesi ol­
m a k üzere toplam sekiz adet Ar-Ge
projesi gerçekleştird i k . Halen altı
adet Ar-Ge projesi yürütülüyor. 1 5
adet Ar-Ge projesi ise planlamamız
dahilinde. Bir adet patent, bir adet
tasarım başvurumuz bulunuyor.
Sektörünüzdeki dünya şirketleriyle
kıyaslandığında, kendinizi nasıl ko­
numlandırıyorsunuz?
Katmerciler olarak, her ne kadar
Türkiye'de firmaların ortalama Ar­
Ge yatırım oranlarının üzerinde ya­
tırım gerçekleştirmiş olsak d a biz
bunu hala yetersiz görüyoruz. Ge­
lişmiş ü lkelerle rekabet edebilmenin
temel şartlarından birisi ileri tekno­
lojiye dayalı, katma değeri y ü ksek
ürünler geliştirip üreterek dünya
pazarlarına sunabilmektir. Türkiye
a rtık ucuz işgücü pazarı değildir. Bu
n o ktadan çıkmıştır. Bununla birlikte
henüz teknoloji ihraç eden bir ülke
konumuna da gelebilmiş değiliz. Biz
teknoloji üreten, geliştiren ve bunu
d ünya pazarlarına sunabilen bir
ü l ke olmak zorundayız. Katmerci­
ler olarak bu noktada biz üzerimize
düşeni yapmanın gayreti içindeyiz .
Daha yüksek Ar-Ge yatırımlarıyla,
gelişmiş ü l ke şirketleriyle aramız­
daki farkı kapatmaya ç alışıyoruz.
Hatta bazı alanla rd a öne geçmeye
başladığımızı, sektörümüzün dev
şirketleriyle uluslararası arenada
rahatlıkla boy ölçüştüğümüzü söy­
leyebiliriz. i hracat rakamları b aşta
olmak üzere firmamızın elde ettiği
sonuçlar bu kon uda bir hayli yol
aldığımızı gösteriyor. Ama daha gi­
dilecek çok yol olduğunun d a bilin­
cindeyiz.
Ar-Ge merkezinin, uluslar arası pi­
yasalarda ne gibi açılımları olacak
sizce?
Katmerciler, uzun vadeli ve stra­
tej i k planlamalarl a iş yapan, araş­
tırma ve geliştirmeye her zaman
büyük önem vermiş bir firma ola­
geldi. Şimdi daha güçlü ve ku­
rumsal hale getirdiğimiz Ar-Ge
merkezimiz, şirketin uzun vadeli
l<atmerciler
olara tl, son
dönemlerde
savun m a sanayine
odatllanıyor, bu
alanda Ar-Ge ve
ürün geliştirme
çalışmalanna
yoğ unlaşıyoruz.
Bilindiği üzere,
TOMA ile bu alana
geçişin adımlannı
atmıştıtl. Savun ma
ve güvenli tl
setltörüne yöneli tl
ü rü n lerde ise
önceliğimiz, NATO
standartlannda
geliştirdiğimiz,
4x4, balistitl olara ll
g üçlendirilmiş zırhlı
personel taşıyıcı
a raç a ilesi olacatl.
büyüme stratejisi açısından kritik
bir rol oynayacak. Araç üstü ekip­
manların yanı sıra eski ürünlerin
modifiye edilmesinde ve savun m a
sanayine yöneli k yeni ü r ü n geliştir­
mede en büyük kozlarımızdan biri
olacak. i hracat odaklı çalışan bir
şirket olarak Katmerciler'in u l usla­
rarası rekabet gücünü artırmada ve
yabancı şirketlerle strateji k işbirliği
i m kanlarının yaratılmasında çok bü­
y ü k katkı sağlayacağına i n anıyoruz.
Ayrıca, Ar-Ge merkezimiz, ü niver­
sitelerle işbirliğinin geliştirilmesi ve
karşılıklı bilgi ve deneyim paylaşımı
açısından da önemli bir imkan su­
nacak. Firma olarak a kadem i k ça-
BoRYAD
37
38
BüRYAD
lışmalara daha fazla destek sağla­
yabileceğ iz.
Yakın zaman içinde piyasaya suna­
cağınız yeni bir ürününüz var mı?
Katmerciler olarak, son dönemler­
de savunma sanayine odaklanıyor,
bu alanda Ar-Ge ve ürün geliştirme
çalışmalarına yoğunlaşıyoruz. Bilin­
diği üzere, TO MA ile bu alana geçi­
şin adımlarını atm ıştı k . Savunma ve
güvenl i k sektörüne yönelik ü rünler­
de ise önceliğimiz, NATO standart­
larında gel iştird iğimiz, 4x4, balistik
olarak güçlendirilmiş zırhlı personel
taşıyıcı a raç ailesi olaca k .
B u alanda tasariayıp geliştirdiğimiz
i l k araç, "Khan" adını verdiğimiz
zırhlı personel taşıyıcı araç oldu. Bu
arac ı , 9- 1 2 Kasım tarihleri a rasın­
d a M Ü SiAD tarafından istanbul'da
düzenlenen
3.
High
Tech
Port
,,
Araç üstü
eRipman
alanında yaRiaşıR
30 fa rRiı ü rünü
sunuyorsaR. aynı
şeyi savunma
sanayi için de
yapmaR istiyoruz.
4x4. 6x6. 8x8.
orta zırh lı. hafi f
zırhl ı. yüRseR zırhlı.
mayına daya nıRiı
a raç gibi ürünl erle
bu seRtörde önemli
bir oyuncu olmayı
hedefi iyoruz.
Fuarı'nda lansmanını yapacağımız
" H ızı r'' takip edecek . Mayına karşı
dayan ı k l ı l ı ğ ı a rtırılmış, dokuz perso­
nel kapasiteli "Hızır'' , yoğun çatış­
ma koşu lları altında yü ksek perfor­
mans gösterecek şekilde tasarlanıp
geliştirilmiş bir nakil ve muharebe
aracı. Güvenlik güçleri için önemli
koruma sağlayacak Hızır, ordumu­
zun ve güvenlik güçlerimizin önemli
bir ihtiyacını karşılamaya aday.
Zırhlı personel taşıyıcı ailesinin bir
d iğer üyesi ise yine aynı fuarda ta­
n ıtacağımız, Rubicon jeep üzerine
geliştirilmiş bir araç . Ü l kem izde,
nano teknolojiden yararlanarak ge­
l iştirilmiş kompozit seramik zırhla
desteklenmiş ilk araç olacak. Ge­
leceğin teknolojisi diye tanımladı­
ğımız bu teknolojinin özel liğ i , yük­
sek bal istik koruma sağlarken aracı
ağırlaştı rmaması . Yan i , kompozit
serami k zırh, sadece çelikten olu-
201 6' da Katmerciler nasıl bir per­
formans sergiledi?
201 6 yıl ı , hepimizin m a l u m u olan
ulusal ve uluslara rası ekonom i k
ve siyasi nedenlerle, hem ü l kemiz
hem firmalarımız için zor bir yıl
oluyor. K ü resel krizin etkileri de­
vam ederken, bölgemizde yaşanan
savaş h a l i , sadece bölgesel pazar­
ları değ i l tüm d ünya pazarl arını d a
ol umsuz etkiled i . E konomiler hala
istenen büyüme seviyelerini ya­
kalamaktan uza k . i hracat pazar­
larında ciddi daralma yaşa nıyor.
Yatırımlar erteleniyor. 1 5 Temmuz
d arbe girişimi, h a l k ı n demokrasiyi
sahiplenmesiyle bertaraf edildi an­
cak ü l kemizdeki ekonom i k sorun­
ları ağırlaştırd ı . Dış pazarların yan ı
s ı ra içeride de daralma yaşıyoruz .
Tüm bu gelişmeler Katmerciler'in
i h racat gelirleri nde ve dolayısıy­
la toplam gelirlerinde b i r m i ktar
gevşemeyi beraberinde getirec e k .
A n c a k fi rma karlılığında ö n e m l i bir
değişi klik beklemiyoruz.
şan zırh ile aynı dayanıklılığa sahip
olmasına rağmen daha hafif. Do­
layısıyla muadilierine göre hafifliği
nedeniyle hem manevra kabiliyeti,
hem konforu oldukça yü ksek bir
a raç olacak.
Katmerciler olarak, araç üstü ekip­
man alanında yaklaşık 30 farklı ü rü­
nü sunuyorsak, aynı şeyi savunma
sanayi için de yapmak istiyoruz.
4x4, 6x6, 8x8, orta zırhlı, hafif
zırhlı, yüksek zırhlı, mayına daya­
n ı klı araç vb. ile bu sektörde önemli
bir oyuncu ol mayı hedefliyoruz.
Savu nma ve güvenl i k sektörüne
yöneli k ürün portföyümüz içerisin­
de ayrıca, zırhlı ADR a ka ryakıt tan­
keri, koruma kalkanı, zırhlı damper,
uzaktan kumandalı zırhlı paletli eks­
kavatör, zırhlı law bed treyler, zırhlı
su tankeri , zırhlı kazıcı yü kleyici iş
m a kinesi de bulu nuyor.
Farklı etkeniere ve gelişmelere göre
her firmada ve ü l kede iniş ç ı kışlar
yaşanabili r. Bu son derece normal
bir durum. Biz, kısa vadeli dalga­
lanmaları çok önemseyen bir firma
değiliz . Uzun vadeli bakıp strateji k
a d ı m l a r atmaya çalışıyoruz . Önem­
li olan sürdürülebil i r bir gelir ve
karl ılık düzeyiyle, istikrarlı ve sağlık­
lı bir büyüme trend ine sahip olmak.
2017 için planlarınız ne yönde?
Yeni yatırımlarınız olacak mı?
Katmerciler, bu yıldan başlamak
üzere araç üstü ekipman ve savun­
ma sanayinde birlikte faaliyet göste­
rerek kendi tarihinde yeni bir dönemi
de başlatmış durumda. Son yıl larda
yoğunlaştığımız ve önemli yatırımlar
gerçekleştirdiğimiz savunma sana­
yine yöneli k yatırım ve çalışmaları­
mızın meyvelerini 201 7 yılında al­
maya başlayacağız. Bu yönde elde
edilecek başarılar, Katmerciler'i araç
,,_
Son yı llarda
yoğunlaştığımız
ve önem l i yatırımlar
gerçe�leştirdiğimiz
savun ma sanayine
yöneli� yatırım ve
çal ışmalarımızın
meyvelerini 201 7
yılında almaya
başlayacağız.
Bu yönde elde
edilece� başarılar.
l<atmerciler'i a raç
üstü e�ipman
se�törü n ü n
liderliğinin ötesine
taşıyaca�. Tür�
savunma sanayinin
de önemli bir
oyuncusu haline
gelmesin i n
önünü açaca�.
üstü ekipman sektörünün liderliği­
nin ötesine taşıyacak, Türk savun­
ma sanayinin de önemli bir oyuncu­
su haline gelmesinin önünü açaca k .
Ü retim merkezi i z m i r Çiğli'de olan
bir firmayız. An kara Başkent Or­
g anize Sanayi Bölgesi ' nde yeni bir
üretim merkezi inşa ediyoruz. Üç
aşamalı inşa planının i l k aşaması
bu yıl içinde tamamlandı. Beş dö­
nümlük arazide inşa ettiğimiz tesis
üretime geçmeye hazır vaziyette.
Toplamı 21 bin 600 metrekare olan
ve iki aşamada hayata geçecek
diğer tesisleri de ardışık olara k i k i
yıl içinde tamamlamayı öngörüyo­
ruz. Bu tesisler tamamen savunma
sanayiine yönelik Ar-Ge ve ü retim
yapmak üzere inşa ediliyor. •
BoR.YAD
39
40
13oRYA0
Tü r�iye'n i n l<red i Notu Serüven i
Sermaye piyasalarının gözü kulağı onlardan gelecek haberlerde. Uluslararası
kredi derecelendirme kuruluşları Standard & Poor's (S&P), Moody's ve Fitch
ekonomi gündeminde hep üst sıralarda. 1 5 Temmuz darbe girişimi sonrasında ise
bu kuruluşlarla ilgili tartışmalar alevlendi. Yatırım Finansman Başekonomisti
Can Uz, T ürkiye'nin 1 9 9 2 yılında başlayan kredi notu serüvenini yazdı .
T
ü rkiye ' n i n kredi derecelen­
d i rme süreci d ünya para
piyasalarından
borçlan­
masıyla birlikte başladı.
Türkiye i l k kredi notunu, S&P'den
4 Mayıs 1 9 92 tarihinde "BBB"
seviyesinde aldı. S&P'den bir gün
sonra Moody' s de Türkiye ' nin kred i
notu nun "Baa3" olduğunu bild i rd i .
S & P ve Moody's'de yatı rım yapı­
labilir seviyeye işaret eden bu not
daha sonraki yıllarda g iderek dü­
şüş gösterd i . Fitch 1 0 Ağustos
1 9 94 tarih inde Türkiye ' n i n kred i
notunun " B " olduğunu duyurd u .
1 9 94 v e 2001 krizleri sonrasında
M oody's'deki notumuz "Ba3" ve
"B 1 " gibi spekü latif seviyelerde do­
laşırken, Fitch ve S&P'deki notlar
ise yü ksek d üzeyde spekülatif olan
"B-" seviyesine kadar geriledi.
21 BiR YIL SONRA GELEN
"YATI RIM YAPlLABiLiR" NOTU
Türkiye ' ni n kredi notu, i l k derece­
lendirme yılı olan 1 992 ve 1 99 3
yılından sonra, Fitch ' i n 5 Kasım
201 2 tarih inde verd iği " BBB-" no­
tuna kadar sürekli yatırım yapılabilir
seviyenin altında kal d ı . Moody's'in
1 6 Mayıs 201 3 'te Türkiye'nin no­
tunu artırmasıyla, 1 992 yılından
beri i l k defa, yani 2 1 yıl aradan
sonra ilk kez, iki uluslararası kre­
di derecelendirme kuruluşundan
uzun dönemli yabancı para cinsin­
den "yatı rım yapılabilir" kredi notu
alınmış oldu. Ancak Moody's 1 1
Nisan 201 4'te Türkiye ' nin " Baa 3 "
olan devlet tahvili notunu teyit
ederken, görünümü negatife çevir­
d i . Moody ' s ' i n açıklamasında, ü l ke
içindeki siyasi belirsizl i k ortamında
büyürneyi destekleyici reform bek­
lentisinin azalmasından ötürü orta
vadeli büyüme trend ine i l işkin be­
lirsizli klerin yükselmiş olmasına d i k­
kat çeki l d i . Moody ' s, Türkiye ' nin
dış finansman baskılarına açık ol­
duğu sürece notunun a rtırı lmayaca­
ğını bel i rtti. 1 5 Temmuz d arbe giri­
şimi sonrasında 1 8 Temmuz 201 6
tari hinde Moody's Tü rkiye'nin ya­
tırım yapılabilir seviyedeki notunu
olası bir indirim için yeniden değer­
lendirmeye aldı . S&P 20 Temmuz
201 6 ' d a Türkiye ' ni n kred i notunu
"BB + "dan "BB"ye, görünümünü
ise "durağan"dan "negatif"e indir­
d i . Böylece Türkiye'nin S&P'deki
notu yatırım yapılabilir seviyenin iki
basama k altına inmiş oldu. Fitch
ise 1 9 Ağustos 201 6'da ü l ke kre­
di notunu "BBB-"de korurken ü l ke
görünümünü
1/negatif"e indird i .
Türkiye'yi yeniden değerlend irme
sürecinde tutan Moody's 5 Ağus­
tos'taki kredi notu değerlendirme­
sini pas geçti ancak 2 3 Eylül 201 6
tarihinde Türkiye'nin kredi notu­
nu yatırım yapılabilir seviye olan
"Baa3 "ten "Ba 1 "e düşürdü; ü l ke
görünümünü ise "durağ a n " olarak
tayin ett i .
,,
TürRiye
iiR Rredi
notun u, S&P'den
4 Mayıs 1 992
tarihinde "BBB"
seviyesinde aldı.
S&P'den bir gün
sonra Moody's de
TürRiye'nin Rredi
notunun " Baa3"
olduğunu bildirdi.
Fitch 1 0 Ağustos
1 994 tari hinde
TürRiye'nin Rredi
notu n u n "B"
olduğunu duyurdu.
1 5 Temmuz'daki d arbe g irişiminin
ardından Türkiye'de siyasi bel i rsizli­
ğin arttığ ı n ı , bu durumun yatırımları
geri bırakmasını ve mali yönetimi
zayıflatmasını beklediklerini ifade
ettiler. S&P'ye göre bu durum dış
bağımlılığı yü ksek olan Türkiye ' ni n
yatırım ortamını, büyümesini ve
sermaye g irişlerini olumsuz etkile­
yecektir. Bir d iğer kredi derecelen-
d i rme kuruluşu olan Fitch i s e 1 9
Ağustos'taki rutin değerlendirme­
sinde Türkiye'nin yatı rım yapı labilir
"BBB- " kredi notunda değişikliğe
g itmemiş a ncak not görünümünü
"durağan "dan "negatif"e çekmişt i .
Kurum tarafı ndan yapılan değerlen­
dirmede politik dengede riskierin
arttığına değinilirken 7 0 bin kişinin
kamu sektöründen uzaklaştı rıldığı-
DARBE GiRiŞi M i SONRASI N DA
NELER OLDU?
1 5 Temmuz darbe g irişiminden
hemen sonra 1 8 Temmuz tarihin­
de Moody's Türkiye'nin notunu
olası bir not indirimi için izlemeye
a l d ı . Yayınlanan notta Moody's,
Türkiye' de iç talebin zayıfladığ ını
ifade ederken, yapısal reformların
ötelenmesine sebebiyet verecek
bir siyasi ataletin oluşup oluşma­
dığının ve d ı ş kaynaklı likiditeye
erişimde sı kıntı yaşanıp yaşanmadı­
ğının inceleneceğ ini ifade ett i . 20
Temmuz'da S&P Türkiye'nin kredi
notunu "BB + "dan "BB"ye indird i .
S & P tarafı ndan yapılan açıklamada,
IbR.YAD
41
42
BoRYAlJ
nın altı çizild i . Bu durumun devletin
işleyişinde belirsizlik oluşturabile­
ceği kayg ısı paylaşıldı. Fitch , ayrıca
politik belirsizliğin ekonomik perfor­
mansa olumsuz etki edebileceğini
ifade ett i . Ancak d arbe karşıtlarının
desteği ve politik partiler arasında
oluşan birliğin çatlakları azalta bile­
ceğine di kkat çekild i . Bunun yan ı
sıra k u r u m , politik bel i rsizliğin eko­
nomik performans üzerinde etki ya­
ratacağı yönünde beklentileri oldu­
ğuna değind i . Kredi notu üzerinde
azami etkisi olan d iğer unsurlar ise
denetim ve güç dengesi ve bozulan
güvenlik olara k sıralanmışt ı .
MOODY'S
%2,7 BÜYÜ M E ÖNGÖRDÜ
5 Ağustos tarihinde Türkiye ' n i n
n o t değerlendirmesini p a s geçen
Moody's 2 3 Eylül'de Tü rkiye'nin
uzun vadeli döviz cinsinden kre­
d i notunu bir seviye d üşürerek
" Ba a 3 "ten " Ba 1 "e i ndird i . Moody's
kredi notunun indiril mesinde i k i
noktaya d i k kat çekt i .
Birincisi
Türkiye' de dış finansman ihtiya-
cına bağlı riskierin artmış olması
oldu. Bu kapsamda kuruluş, yaban­
cı sermaye akışının ani bir şekilde
terse dönme olası lığına d i k kat çe­
kerken rezervlerde yaşanabi lecek
hızlı düşüşlere ve ödemeler dengesi
krizi ihtimalinin önemli bir ölçüde
artış gösterdiğine değinmiştir. De­
ğerlend i rmede d ikkat çekilen ikinci
bir nokta ise büyüme görünümü ve
kurumsal yapın ı n sağlamlığı gibi
kredi notunu destekleyen temel i e­
rin zayıflaması olmuştur. Moody' s
Türkiye'de kurumların gücünde ya­
şanan bozulmanın hem gelecek yıl­
lardaki büyüme görünümünde hem
de yapısal reformların uyg ulanma­
sında olumsuz etkiler yaratacağını
ifade ederken, 201 6- 1 9 yılları içe­
risinde Türkiye'nin ortalama % 2 , 7
büyüyeceğini öngörmektedir.
FITCH N OT iNDiRiMiNE
GiTM EDi
Kred i derecelendirme kuruluşları
arasında not indirimine gitmeyen
tek kuruluş Fitch kal d ı . Fitch'in
201 6 yılı geri kalanında, takvimi
içerisinde planlanmış bir Türki­
ye ülke notu değerlendi rmesi · söz
konusu değil. Ancak kurumun
Türkiye'nin görünümünü negatifte
tutuyor olması ül kemizin yatı rım
yapılabilir ü l ke notu açısından bir
risk teşkil etmektedir. Fitch, 2011
Kasım' ında Macaristan'ın ve 201 5
Ekim'inde Brezilya 'nın görünümünü
eksiye indird i kten sonra ki, sırasıyla
5 6 ve 6 2 gün içerisinde bu ül ke­
lerin notlarını bir basamak düşü­
rerek bu ü l keleri yatı rım yapılabilir
seviyeden spekü latif seviyeye ge­
riletmişt i . Ancak aynı Fitch, 201 2
H aziran ayında H indistan'ın görü­
nümünü eksiye çektikten tam 359
gün sonra bu ü l kenin görünümü
durağana yü kseltmiş ve bu sayede
H i ndistan'ın yatırım yapılabilir ülke
notunu koru muştu . Öte yandan
Rusya'nın eksi görünümü de ku­
rum tarafından yaklaşık 1 yıld ı r ko­
runmaktadır. Fitch, 1 9 Ağustos'ta
yaptığı değerlendirmede not indi-
,, Moody's'in
16 Mayıs
2013'te TürRiye'nin
notunu a rtırmasıyla,
1 992 yı lından
beri i IR defa, ya n i
21 y ı l aradan
sonra i IR Rez, iRi
uluslara rası Rredi
derecelendirme
Ruruluşundan uzun
dönem li ya bancı
para cinsinden
"yatırım yapılabilir"
Rredi notu
alınmış oldu.
·
rimine sebep olabilecek faktörleri
şu şekilde sıralamışt ı : ( 1 ) Siyasi
belirsizliğin uzaması/derinleşmesi,
iç güvenlik ve jeopolitik yoğunluk
neticesinde iktisadi performansta
yavaşlama; ( 2 ) Dış finansman kırıl­
ganlıklarından kaynaklanan baskı­
nın artması; (3) Gerileyen borç/milli
gelir rasyosunda trendin dönmesi
veya dış dengedeki bozu l m a . Öte
yandan Fitch, iç siyasi gelişmele­
rin dengelenmesin i , güvenlik risk­
lerinin azal masını ve ekonomideki
yapısal sorunları hedef alan reform
uygulamalarının hayata geçirilmesi­
ni ül ke görünümünün tekrar "dura­
ğan" seviyeye yükseltil mesi adına
önemli görmektedir. Türkiye'nin
uzun vadede büyüme hikayesinin
devam ettiği, bunun yanında vaka
risklerine ve şoklara esnek tepkiler
verebilen bir i ktisadi yapıya sahip
olduğu ( Moody's not indirimi Türk
varl ı klarında sınırlı bir etki yarattı)
göz önünde tutu lduğunda ve hükü­
metin reform paketleri konusundaki
kararlığı düşünüldüğünde Fitch'in
Tü rkiye'nin notunu koruyacağı ka­
nısındayız. •
44
BoR.YAD
201 7'de Piyasalari N eler BeRi iyor?
Yeni yıla sayılı
haftalar kaldı . . .
H em T ürkiye hem
dünya piyasalarını
2 0 1 6'ya göre daha
hareketli günler
bekliyor ...
Peki, yatırımcılar
neler yapmalı? ..
D estek Menkul
D eğerler'den Murat
Tufan ve ALB
Forex'ten Onur
Altın, 2 0 1 7 beklenti
ve öngörülerini
yatınmcılarla
paylaştı.
A l t ı n fiya t l a rı
y u l< a r ı ç e l< i l e b i l i r
�K
üresel piyasalard a 201 6
yılının ilk önemli kırı l ı m ı
muhtemelen F E D ' i n y ı l ı n
başında yaptığı toplantıd a beklentilerini aşağı yönlü revize
etmesi olarak görülebilir. F E D ' i n
faiz artırımına gittiği toplantı son­
rası bu yıl içerisinde toplam 4 faiz
artı rımına gitmesi bekleniyordu fa­
kat artan küresel riskler buna mü­
saade etmed i . F E D ' i n bu yıl faiz
artı rım beklentisini düşü rmesi ve
daha yavaş faiz artı rımına gidece­
ğini söylemesi piyasaların yönünü
belirled i . Euro Bölges i ' n i n geleceği
açısından çok önemli bir gelişme de
ingiltere' de yaşan d ı . Haziran ayın­
da ingiltere ' n i n Euro Birliğ i ' nden çı­
kışı üzerine yapılan referandumdan
"Hayır" sonucunun çıkması piyasa­
larda türbülans yarattı. 201 7 yılının
ortalarında kesi nleşmesi beklenen
bu ayrıl ı k sürecinin, uzun vadede
Euro Birliği ' n i tehdit etmesi ve d iğer
,,
i ç ve dış
piyasalarda
yaşanan gelişmeler
nedeniyle volatili te
yü�se�; dolayısıyla
bugünlerde
yatırımcıları n
tem�inli
davra nmaları
gere�iyor.
ü l kelerin de bu sürece katılabilece­
ğ i beklentisi önemli bir risk unsuru
oluşturuyor. Asya tarafında Çin ve
J aponya hareketliliği yine devam
ederken, yurtiçi tarafa geldiğimizde
ise yine dalga boyunun çok yü ksek
olduğu gelişmeler ön plana ç ı ktı .
Hükü met tarafında başbaka n l ı kta
değişikliğe g idilmesi, Temmuz ayın­
d a gerçekleşen ancak kısa sürede
püskürtülen d arbe girişimi yurtiçi
piyasaların gündemine bomba gibi
düştü . Aynı zamanda kredi dere­
celendirme kuruluşlarından S&P
ve Moody's'in Türkiye'nin yatırım
yapılabilir kredi notunu, yatırım ya­
pı lamaz seviyeye düşürmesi piya­
saların gündemini değiştiren diğer
önemli gelişmeler olarak izlend i .
yine Aralık ayında 201 7 yılı beklen­
tilerini açı klayaca k . Özellikle FED'in
201 7 yılında kaç tane faiz artışı
gerçekleştirebileceğine yönel i k tah­
m inler ön planda olaca k . Eğer FED
beklentilerin üzerinde 201 7 yılında
b irkaç faiz artışı yaparsa TL varlı k­
ları üzerinde ayna klığın y ü kseldiği­
n i görebiliriz. Bu bağlamda FED'in
açıklamaları ön planda olacak. Yur­
tiçinde ise siyasi gel işmeler takip
edilecek. Özellikle 201 7 yılının i l k
çeyreğinde Başkanlık sistemine yö­
nelik referandum gerçekleştirilme
ihtimali TL varlı kları üzerinde etkili
olabilir. Aynı zamanda merkez ban­
kasının faiz indirim sürecinin devam
edip etmeyeceği takip ed ilecek ko­
nular arasında yer alacak.
"FED'in naç faiz artışı
gerçenleştireceğine yönelin
tahminler ön planda"
"Yatırımcılar temninli olsun"
201 7 yılında TL varlı klarını etkileye­
cek yurtdışındaki gelişmelerin ba­
şında Amerika Merkez Ban kası 'nın
(FED) para politikası süreci gelecek.
201 6 yılının Aralık ayında faiz artı­
şı gerçekleştirmesi beklenen FED
iç ve dış piyasalarda yaşanan ge­
lişmeler nedeniyle volatil ite yüksek;
dolayısıyla bugünlerde yatırımcıla­
rın temkinli davranmaları gerekiyor.
Ö zellikle de merkez bankalarının
uyguladı kları politikaların para bi­
rimleri ve endeksler üzerinde yön
belirleyici etki yarattığını söylemek-
te fayda var. FED 'ten faiz artırımı
bekleni rken yaklaşan Başka n l ı k se­
çimleri de piyasalarda hareketliliği
artırmış durumda. iç tarafta ise,
TCMB'nin uyguladığı politikalar ve
siyasi taraftaki gelişmeler TL var­
l ı kları üzerinde etkili olmaya devam
ediyor. Bu gel işmelerin yanında
ABD başka n l ı k seçimi sonrası a ltı­
nın ön plana çıkması beklenebilir.
FED politikaları doların güçlü kal­
masına neden olurken ons altın
ve TL varlıklarındaki hareketlilik de
gram altın fiyatlarında etkili olmaya
devam ediyor. Önümüzdeki gün­
lerde ons a ltın üzerindeki baskının
kalkması gram altın fiyatlarını yu ka­
rı çekebilir. •
FED beklentilerin üzerinde
201 7 yılında birkaç faiz
artışı yaparsa TL varlı kları
üzerinde aynaklığın
yü kseldiğini görebiliriz .
Bu bağlamda FED 'i n
açıkla maları ön planda
olacak. Yurtiçinde ise
siyasi gel işmeler takip
edi lecek. Özellikle 201 7
yılının i l k çeyreği nde
Başkanlık sistemine yöneli k
referandu m gerçekleştirilme
ihtimali TL varlı kları
üzerinde etkili olabilir.
BoRYAD
45
46
BoRYAD
l < u r l a rd a l< i
y ü l< s e l i ş e ğ i l i m i
d eva m e d e r
B
u yıl sermaye piyasaların­
d a belirsizli k hat safha­
dayd ı . Yurtdışına baktığı­
m ızda yılın i l k yarısında
piyasalar FED'ten dört faiz artırımı
beklerken ABD verilerinin görece
zayıf kalması ve küresel piyasalarda
e konomik bel irsizli kler FED'in elini
zorlaştırd ı . FED, yılın i l k yarısını
pas geçerken yılın ikinci yarısında
ABD ekonomisindeki toparlanma­
ya paralel büyüme görünümünün
iyileşmesi ve tüketici harcamala­
rındaki artışla birlikte FED faiz a rtı­
rım beklentileri canland ı . Ayrıca yıl
içerisinde ABD 1 0 yıllık tahvil faiz­
lerinin tarihi dip seviyesi olan yüz­
de 1 , 3200'1ere gerilemesi faizler
üzerinde baskıyı artırırken, bu se­
viyelerden hızla yukarı yü kseliş gö­
rüldü . Yü kselen faizler FED'in faiz
artırımına zemin hazırlarken Aralık
ayında FED'ten faiz a rtırımı gelme
i htimali oldukça artmış durumda.
Yılın 2 . yarısında ise ABD seçimleri
ekonominin radarına gird i .
"ingiltere. cazibe merRezi
olma özel liğini yitirebilir"
Euro Bölgesi 'nde Avrupa Merkez
Bankası ' nı n parasal genişleme po­
litikasının deva m ı n ı izled i k . Başkan
Draghi özellikle ı l ı m l ı toparlanma­
n ı n devam ettiği süreçte Brexit'in
e konomiye olan olumsuz yansı­
malarının ve Avrupa' d a tekrar baş
gösteren banka c ı l ı k sorunun büyü­
meye zarar verebi leceğ i n i belirtt i .
Kişisel harcamalar tarafında henüz
beklenen ivmenin yakala namaması
ve büyümenin ılımlı toparlanma­
sının enflasyon üzerinde e k katkı
sağlamaması sebebiyle düşük enf­
lasyon öngörüleri devam etti . 201 6
y ı l ı n ı n en yankı uyand ı ran gelişme­
lerinden biri ingiltere halkının sürp­
riz bir kararla ing iltere ' n i n AB'den
ayrı lmasına ilişkin referandum d a
"evet" o y u kullanmasıyd ı . Yılın i l k
yarısında yapılan a n ketler ekonomi
üzerinde belirsizliği a rtırarak kü re­
sel ris kleri yükseltmişti . Haziran
ayında ya pılan oylama sonucunda
i n g i l iz h a l k ı n ı n Brexit'e " evet" de­
mesi ingi ltere ekonomisini derin­
den sarsarken i n g i l iz pou n d ' u tüm
para b i ri mleri karşısında çok sert
değer kaybett i . Özellikle kararın
a rd ı nd a n d ü nyanın büyü k bankaları
Londra'yı terk etmeye başlamasıy­
la gelecek dönemde finans çevre­
leri için ing i ltere ' n i n cazibe merke­
zi olma öze l l i ğ i n i yitirmesine sebep
olabil ir. ing iltere e konomisi henüz
tam anlamıyla Brexit' i n olumsuz
etkilerini h issetmemişken büyü­
rnede görülen azalma i n g iltere'ye
yapılan doğrudan ve sermaye ya­
tırımlarında görülen düşüş, 201 7
yılında pound'un d a h a da değer
kaybedeceğ i n i n işareti n i vermekte.
201 6 ' n ı n sonlarına yaklaşırken ra­
d i kal kara rlardan birisi de Japonya
Merkez Bankası'ndan (BOJ) geldi.
BOJ yıllard ı r uyguladığı parasal
tabana ilişkin ekonomi politikasın­
dan, faiz eğrisinin d i k leşti rilmesi
politikası n a geçilmesine karar ver­
d i . Faiz eğrisinin d i kleştirilmesi ile
kısa vadede düşük faizleri koruya­
cak olan BOJ , bu şekilde yatırım ve
hanehalkı harcamalarını artırmayı
plan iayarak uzun vadede yüksek
faizi savunmakta. BOJ ' u n kararı­
n ı n altında yatan en büyü k nedenin
ABD tahvil faizlerinde yükseliş ya­
şanması ve bu sürecin 201 7 yılın­
da da sürmesi beklentisi olduğunu
tahmin ediyoruz.
"TL cinsi varlıRiarda
değer Rayıpları oldu"
Yu rtiçine baktığımızda ise Türkiye
ekonomisi ve siyaseti açısından ol­
dukça hareketli bir yılı geride bıra-
,,
Ons altın
tarafında
doların nü resel
bazda değer
naza n ması ve
ABD 10 yı llın tahvil
faizlerinde yünseliş
benlentimizle
altın fıyatları basnı
altı nda nal mayı
sürdürebilir.
Anca n çon fazla
düşüşlerin olacağı n ı
düşünmüyoruz.
kıyoruz. Bu yıl içerisinde ekonomi
cephesinde öne ç ı kan gel işmelerde
yine Merkez Bankası ' n ın faiz indi­
rimleri oldu. TCMB, 201 5 yılı Ağus­
tos ayında piyasaya verd iği mesaj
çerçevesinde sadeleştirme politika­
sı uygulamasına 201 6 yılının Mart
ayında başlarken bu eğilimi yılın
sonlarına kadar sürdürd ü . Merkez
Bankası bu çerçevede koridorun
alt bandına ve politika faizine do­
kunmazken koridorun üst band ında
toplamda 2 50 baz puan indirime
giderek faiz koridorunu sıkılaştır­
d ı . Böylelikle TC M B, faiz koridoru­
nu uygulamaya konduğu tarihten
bugüne kadar en dar koridor uy­
gulamasına geçmiş oldu. Merkez
Bankası, koridorun üst bandında in­
d i rim yaparak bankaların borçlanma
maliyetlerini düşürerek karlılığını ar­
tırmasını sağlad ı . Yine bu bağlam­
da tüketici ve ticari kredi faizlerinde
düşüşü sağlarken hanehalkı har­
camalarını artırmayı planlad ı . Aynı
zamanda sermaye yatırımlarının
artırılması için ucuz kredi verilme­
sine imkan sağlamaya çalışt ı . Y ı l ı n
s o n aylarında özellikle konut kredi
faizlerinin indirilmesi ve kredi kartı
kullanım ve faiz uygulamalarında
yapılan düzenlemelerle tüketimi
teşvik yoluyla i ç talebi canlandırma
politikasını hayata geçird i . Yılın or­
tasında beklenmed i k gelişmelerden
bi riside siyasi cephede yaşanan
d arbe g i rişimiyd i . 1 5 Temmuz ge­
cesi yaşanan olayların ekonomiye
ağır hasar verdiğini gördü k . Özel­
l i kle bu olaylar sonrası üretim faa­
liyetlerinde azalma yaşanırken kre­
di derecelendirme kuruluşlarından
gelen açıklamalar yabancı yatırımcı
algısının d a negatif yönlü değiştiği­
n i bize gösterdi . Yatırım yapılabilir
notuna sahip olduğumuz iki dere­
celendirme kuruluşundan biri olan
Moody's'in kredi notunu yatı rım
yapılamaz dereceye çekmesi özel­
likle fon çı kışiarına imkan sağlar­
ken , TL cinsi varlıklarda değer ka­
yıpları izlendi. Bu paralelde tahvil
faizleri tekrar yüksel işe geçerken
Dolar TL' de yeni rekorlar kırı l d ı .
Y i n e de bu gelişmelerin k ı s a vadeli
olumsuz etkileri hükümet yetkil ile­
rin yaptığı açıklamalar ve yabancı
yatırımcı görüşmeleri sonrası pozi­
tife döndü . F E D ' i n faiz artı rım bek­
lentilerinin gel işmekte olan ül ke kur
ve borsalarından sermaye ç ı kışia­
rına sebep olması ise yılın sonuna
doğru TL cinsi varl ı klarından çıkışın
ana nedenini oluşturmakta.
"Japonya ve Avrupa MerRez
BanRalarının adım ları
eRonomide aşırı ısınma
yaratabilir"
201 7 yılında bel i rsizliklerin 201 6
yılına göre artacağını beklemekte­
yiz. Yurtdışında ABD ekonomisinde
büyümen in taparlan maya devam
edeceğ ini düşünüyoruz. FED bu
bağlamda faiz artırımlarını sıkılaş­
tırabilir. Burada di kkat edeceğ imiz
hususun yine tüketici harcamala­
rındaki artış, saatlik kazançlar de­
diğimiz reel ücretlerdeki artış ve
enflasyon tarafındaki fiyatlama ge­
lişmeleri olduğunu unutmamalıyız.
Her ne kadar geçen seneye göre
reel ücretlerde artış yaşansa da tü­
ketici harcamalarının görece zayıf
seyrini sürdürüp sürdürmeyeceği­
niz izleyeceği z . Tüketirnde görülen
yükselişin enflasyonu artırmasıyla
FED faizlerinde yükseliş eğiliminin
devam edeceği görüşündeyiz. Özel­
likle ABD 1 0 y ı l l ı k tahvil faizlerinin
201 7 yılında % 2 ,00'1erin üzerine
atıp kal ı c ı l ı k sağlaması halinde kü­
resel piyasalarda borçlanma ma­
l iyetlerinde görülecek yükselişin
özellikle Türkiye gibi gelişmek olan
ülke kur ve borsalarında negatif
etkisinin sürmesi ni bekleyebiliriz.
BoRYAD
47
48
Bo!WAD
Ancak Japonya Merkez Bankası'yla
birlikte Avrupa Merkez Bankası 'nın
parasal genişlemeyi sürdürdüğü
noktada faizlerin artırılması sonucu
ekonomide aşırı ısınma yaşanabi­
lir. Bu durumda FED kademeli faiz
artırmak isterken bir anda kendi n i
uçurumun kenarında bulabilir v e bı­
rakın faiz artı rmayı ekonomide tek­
rar tüketim i artırmak adına Q4'ün
önünü açabil ir. Bu belirsizli klerin
hakim olacağı 201 7'de FED buna
meydan vermemek adına temkin l i
duruşunu sürdürmek isteyecektir.
"Pound, yeni yılda da
değer Raybeder "
Euro Bölgesi'nde ise mevcut para­
sal genişleme politi kasının devam
etmesini be kliyoruz. Ö zellikle dün­
ya genelinde tahvil faizlerinde yük­
seliş meydana gelebilecek olması,
Avrupa' da banka c ı l ı k borçlanma
mal iyetleri n i yü kseltecektir. 201 6
yılında tekrar baş gösteren ban­
kac ı l ı k sorununun artarak devam
edebileceğinin işaretleri ni alıyoruz .
Tabii ki bu noktada Avrupa Merkez
Bankası bir yandan hanehalkı har­
camalarını artırarak tü ketimi can­
landırma yoluyla büyüme sağlama­
ya devam ederken enflasyonu d a
hedef olan % 2 'ye çı karmaya ç a l ı ­
şacaktır. A l a c a ğ ı kararlar a rasında
d a mevcut parasal genişlemenin ar­
tırılması g i bi sürpriz bir karara imza
atabilir. Bu bağlamda euro para
biriminde 201 7 yılında daha düşüş
yaşanabilir. ingi ltere' de ise Başba­
kan Theresa M ay' ı n , ingiltere'nin
A B'den ayrılma sürec i n i n 201 7 yılı
Mart sonuna kadar resmen baş­
latılacağını açıklamasın a rd ından
yaşanacak gelişmeler, kü resel pi­
yasalarda risk algısını oldukça ar­
tı racaktır. i n g i l iz pou n d ' u n u n 201 6
yılındaki kada r sert olmasa da yen i
y ı l d a d a d e ğ e r kaybedeceğ i n i d ü ­
şünüyoruz . ingiltere ekonomisinin
mevcut görünümünde büyürnede
aşağı yönlü beklentimizi korurken
düşen i n g i l iz pound ' u n u n rekabet
edilebilirliği
artırması
sebebiyle
enflasyonda y ü kseliş yaşanabilir.
Ons altın tarafında doların küresel
bazda değer kazanması ve ABD
10 yıllık tahvil faizlerinde y ü kseliş
beklentimizle altın fiyatları baskı
altında kalmayı sürdüre b i l i r. Ancak
çok fazla düşüşlerin olacağını dü­
şünmüyoruz. Özellikle yıl genelinde
1 000- 1 1 00 bandına indikçe üretim
maliyetlerinin tekrar ön plana çık­
ması altın talebini a rtıracağ ından,
altın fiyatlarında yıl genelinde
1 5 30 - 1050 bandı arasında oy­
naklık artabil i r.
"Petrolde yuRarı yönlü ivmenin
sürmesi ni beRiiyoruz"
Petrol fiyatlarında ise O P E C ' i n üre­
timi kısma kararı tartışılırken üre­
timde görülecek azaltım petrol fi­
yatları n ı yu karıya doğru taşıyabilir.
Özellikle 50 dolar civarında ABD
Yatırımcıların önümüzdeki
süreçte sepet yaparak
taşıdı kları riskleri
dengelemelerini öneriyoruz.
Mevcut jeopolitik, siyasi ve
ekonomik riskierin devam
ettiği süreçte; yatırımcıları n
portföylerinin % 30'nu
hisse senetlerinde,
% 20 ' si n i dolarda,
% 5 ' n i euroda, % 20'sini
mevduatta, % 20' sini tahvil
ve bonoda, % 5 'ni altında
tutmaları uygun o labilir.
petrol kuyuları n ı n tekrar çalışmaya
başlaması ise arz m i ktarını artıra­
cak d iğer bir gelişme olara k öne çı­
kıyor. Özel l ikle küresel piyasalard a
büyümenin b a s k ı altında kalması
talebi baskılamakta. Talebin bas­
kı altında kal m ası arz sorununu
tekrar g ü ndeme getirebilir. Yinede
yeni yılda petrol fiyatlarında y u ka­
rı yönlü ivmenin sürmesini bekle­
mekteyiz.
Yurtiçine baktığımızda ise tahvil
faizlerinde yaşanan yükselişin kü­
resel etkil i lerle birli kte yü ksel işinin
deva m ı n ı bekliyoruz . Tahvile olan
talebin azalmasıyla borsa tarafında
80,000-70,000 bandı aşağı yönlü
kırılma potansiyeli yü ksek gözük­
mekte. Sermaye çıkışlarının yaşan­
ması halinde borsada 6 2 , 000'1ere
doğru geri çekilmeler izlenebilir.
ABD faizlerinin y ü kselmesinin riskli
varlık kab u l ettiğimiz borsalardan
çıkışı tetiklemesi yurtiçi piyasala­
ra d a negatif yansıyabilir. Kurların
bu paralelde 201 7 yılında y ü kseliş
eğilimini sürdüreceği n i düşünüyo­
ruz. 201 7 yılının beklentileri mize
paralel gerçekleşmesi halinde Do­
lar TL'de 3 , 50-3, 60 bandına doğ­
ru hareketler sürebil i r. Euro TL'de
de yükselişler kaydedilmesi bekle­
nirken parite etkisi sebebiyle Euro
TL'de yükselişler sınırlı kalabilir. •
SO
LbltrAD
Özelli kle çevresel, sosyal ve ekonomik
alanlarda ki uygulamalar ile y1l içi nde elde edi len
'
performanslarm şeffaf bir şeki lde sunulduğu mecra:
Sürdürülebilirlik Raporu. Son y1l larda faaliyet
raporlanyla birlikte kurumsal firmalarm sonbahar
aylanndaki takvimini oldukça meşgul eden
sürdürebiiiriik raporlanm hedef kitle okuyor mu?
Peki, istenilen geri dönüş a l mabiliyor mu? içeri kler
dolu dolu ama kreatif tatmin söz konusu mu?
K
urumun sürdürülebilir kal­
kınma yönündeki bek­
lentileri nasıl etkiled iği,
karşılaşacakları risk ile fırsatları daha iyi anlamak, kurumsal
itibarı ve marka bağlılığını artırmak
adına yapılan raporların son yıllar­
daki trendidir sürdürebiiiriik raporu.
Fakat " Hedef kitleyi ne kadar etkili­
yoruz, nasıl okutabiiiyoruz ya da sa­
dece yapmış olmak için mi çalışıyo­
ruz? " d iye düşünmüyor da değ i l i m .
içerik olara k firmaların kurumsal
perfermansına göre şekil lenenen bu
raporlar, kreatif anlamda birbirinden
farklılaşıyor mu? " Nasıl olsa yeşil
ren k var" deyip sürdürülebilir çevre­
yi yansıttığını düşünen kreatif gör­
me kaybı, maviyi kullanarak nereye
kadar kurumsal itibarı kollayıp, he­
def kitleye inebiliyor? Ü lkem izdeki
okuma oranının yerlerde olduğunu
düşünürsek son zamanlarda yapılan
faaliyet ve sürdürülebilirlik raporla­
rının çok uzun metinlerden oluştu­
ğunu, asıl mesajın kaybolduğunu
görüyorum . Yayıncılık tabiriyle tüm
raporu yazıya boğmak, okunurlu­
ğ u azalttığı gibi, çoğu kişi nezdin­
de de sıkıcı olmaktan öte gitmiyor.
Bana göre ajansların ve kurumsal
departmanların performans kriteri;
raporların sürdürülebilirliğ inden öte
raporun okunabilirliğini artırmak
olmalıdır. Binlerce l ira alıp okunma­
yaca k rapor üreten, "fabri kasyon"
rapor hazırlayan ajansiara sormak
isterim ki; raporun hedef kitlede
o kunabilirliği konusunda bir geri dö­
nüş alabil iyor muyuz? Yine yayıncı­
lık tabiridir; "ağaca yaz ı k " mı ediyo­
ruz? * Hem faal iyet raporu hem de
sürdürülebilirlik raporunun, kurum­
sal firmaların paydaşiarına yönelik
hazırladığı prestij yüzü olduğunu
unutmamak gerekir. Bu yüze güzel
makyaj yapan, sürdü rülebi l i r farklı­
laşmayı sağlayan kreatif arkadaş­
ların önünde ceketimi ili kliyorum .
Naçizane fikrim; şirketler, kurumsal
itibarına, hedef kitlesine uygun,
anlaşılabilir, okunabilir, ilgi çekici
bir tasarımla paydaşiarına raporu
sunmalıdır. Binlerce vuruş yazıdan
kaçınarak, asıl mesaja odaklanmalı,
stockimage görsellerinden uzak
durup, firmaya özel görsellerle zen­
ginleştirmelidir. Karşıya verilmek
istenen mesajı daha çarpıcı hale
getirip, puntosuyla, fontuyla, gör­
seliyle farklılaştırmak, fabrikasyon
raporla rdan uzaklaşt ı racaktır.
* Öze l l i kle sürd ü rülebilirlik
raporunu d ij ital yerine basılı
olarak paydaşi ara i l etmek
istiyorsak, işin içeriğine ve
d oğasına uyg u n o larak biraz
daha mal iyetine katlanıp geri
dönüşü m l ü kağ ıda basmamız
ne m üstesna ol u r.
IJ
Teknolojide kimi zaman takip etmekte
zorlandığımız bu hız, herkes gibi bizim
de iş yapış biçimlerimizi değiştirdi, ko­
laylaştırdı. Artık sadece basılı yayınla
sınırlı kalmıyoruz, dijitalde de çok gü­
zel geri dönüşler aldığımız işler yapı­
yoruz. Ama şunu unutmamak lazım:
Kindie'lar 201 1 yılında çıktı ve belki
Türkiye'de değil ama gelişmiş pek çok
ülkede piyasayı salladı. Gelin görün ki
basılı kitaplar, bugün pazarın hala bü­
yük bir bölümüne sahip.
Bir ajansın basılı ya da dijital yayınlar
arasında keskin bir tercihi söz konusu
olamaz. Çalıştığımız markaların yapı­
larına, hedef kitlesine, çalışan profil­
lerine ve ihtiyaçlarına göre önerimizi
sunuyoruz. Örneğin iç iletişim için Y
kuşağına hitap ediyorsak o zaman di­
jitali es geçmek mümkün değil. Ya da
mavi yakaya seslenmek için kesinlikle
elle tutulur, geleneksel bir materyal
olması gerek. Tüm bunların yanı sıra
basılı yayınların okunmasına harcanan
süre daha uzun. Amerika'da Freeport
Press'in 600 kişiyle yaptığı bir araştır­
maya göre basılı bir dergi üzerinde bir
saat ve fazlasını harcayan kişilerin ora­
nı %40'a yakın iken, dijitalde bu oran
sadece % 10'da kalıyor. Bu sebeple,
katma değerli içerik ürettiğimiz işler
için matbu yayın, önerdiğimiz bir yön­
tem. Bunun yanı sıra online'da yayıl­
ma süresinin hızı, interaktivite olanağı
ve artık her yere taşınabilir olması el­
bette büyük avantaj . Bu özellikleriyle
online yayınların tercih edilme sebep­
leri başka. Tabii çabuk tüketildikleri bir
gerçek, özellikle görsel kullanımı ina­
nılmaz bir çekim noktası. Ben yine de
bir süre daha ikisinin birbirinin yerini
doldurmayacağını düşünüyorum.
Genel olarak medyaya baktığımızda
da artık okuyucuların daha kolay eri­
şilebilir olması sebebiyle dijitale kay­
dıkları bilinen bir gerçek. Bu noktada
gazetelerin kendilerini dijitale uyarla­
maları mutlak bir gereklilik. Gazete­
den farklı olarak derginin amacı ise,
okuyucularına yine katma değerli bil-
gi, analiz, görüş sunmak. Bu sebeple
geleneksel yaklaşımın dergicilikte bir
süre daha sağlam bir şekilde devam
edeceğini düşünüyorum.
BoRYAD
51
52
BoR.YAD
1
Timothy Gel lway'in dünyada bir milyondan fazla okunan "iş Hayatında Zihin Oyunları" adlı kitabı
Türkçe olarak iş adamları ve yöneticilerin hizmetine sunuldu.
T
imothy Gallwey her birimizin performansını üst düzeye ç ı karabilmek ve daha doygun bir yaşama sahip ola­
bilmek için önemli tavsiyeleri var. insan doğasının özü kavranıldığında öğretilen birçok şeyin ilerietmekten
çok gerilettiği n i iddia ediyor.
Verd iği örneklerden birinde şöyle anlatıyor: "Satışla ilgili konulara değindiğim seminerlerde, "Sizce beş yaşındaki
çocuklar satışta ne kadar iyi ? " d iye sorarı m . Cevap, çocukların isted iklerini ailelerine satmaları konusundaki ye­
teneklerine herkesin hayran olduğud ur. "Satın alan kişi ile uyum içindeler m i ? " Evet, doğallıkla hem de. " Konuyu
yaratıcı bir şekilde ele alırlar m ı ? " Evet, kesinli kle. "Aiıcının hassas noktaların ı bilirler m i ? " Hem de çok yakında n .
"Vazgeçerler m i ? " Asla! " B i r karar verici tarafından geri çevrildi klerinde, başka b i r karar vericiye yanaşırlar m ı ? "
Sürekli olarak. "Tüm alıcılara karşı aynı yaklaşımı benimserler m i ? " Hayır, h e r kişide farklı taktik ben imserler. "Başa­
rısızlık kaygısı ya da reddedilme kaygıs ı , onları tekrar tekrar denemekten vazgeçirir m i ? " Hayır. "Peki, beş yaşında­
kiler hangi satış kursuyla bu usta l ı k seviyesine gelmişlerdir? Başarı l ı satış için bir tür model m i uygulamaktadırlar? "
iş Hayatında Zihin Oyunları bu soruya cevap verebilmek için yazılmıştır. "
Koçlu k dünyasın ı n önemli isimlerinden Peter Block ise Timothy Gellwey' in kitabından hayran lıkla bahsediyor. "Her
işyerinde kazanmak önceliklidir. i şyeri sosyal bir etkinlik yeri değil, hayatta kalma mücadelesi verdiğimiz bir yerdir.
Bu ne kurum, ne de birey için, en temel sorular olan amaç ve anlam sorularını cevaplamaz. Somut bir şekilde zihin
oyunları insanlara ekonomik başarının yanı sıra, karl ı l ı ktan daha derin anlamı olan kurumlar yaratma fırsatı sunar.
iyi bir iş ç ı kartırken insan ruhunun da d i kkate alındığı bir oyunu nasıl oynayabiliriz? Birçok şirket bu yaklaşımda
olduğunu ifade eder fakat insanları ekonom i k bir araç gibi görme fi krinden de vazgeçmezler. iş dünyasının başarıyı
amaç edindiği bir gerçek fakat birey için önemli olan hizmet ettiği büyük amacı görmektir. Yalnızca öğrenmeyi yük­
sek değerli kılmak ve öğrenme isteğini fark etmek, bize bunu sağlayacaktır. "iş Hayatında Zihin Oyunları " , Tim ' i n
i ş dünyası ndaki yirmi y ı l l ı k deneyiminin ürünüdür. "
Yönetirnde koçluk yaklaşımının tüm dünyadaki kaşiflerinden biri olarak tanımlanan Timothy Gallwey ' in " i ş Haya­
tında Zihin Oyunları " adlı kitabı milyonlarca o kuyucuya ulaşmıştır. Rehber niteliğinde olan
iş Hayatında Zihin
Oyunları d ü nyada birçok liderl i k ve koçluk eğitim a kademisinde en çok önerilen kitap olara k yer bulma ktadır. •
H
H
Dijital Pazarlama
Paranın Dili
Türniye iş Ban nası l<ültür Yayınları
Scala Yayıncılin
Y•I'H•r Etlke
1
Türkiye iş Bankası Kültür Yayınları, iş
yönetimi serisindeki kayna klara bir yenisini
daha ekledi ve Damian Ryan'ın kaleme aldığı
D ij ital Pazarlama kitabını okurlara sundu.
M
uazzam bir hızla değişen d ijital pazarlama
d ünyasına ilişkin kapsamlı bir rehber niteliği
taşıyan kitap , sektördeki g üncellemeleri yansıtacak şekilde güçlendiril d i . Online pazarlama için öl­
çüm yöntemleri, içerik stratejileri, iç paydaş yönetim i
gibi yeni bölümlerle zenginleşen kitap, sosyal medya,
Google, mobil pazarlama, arama pazarlaması, bağlı
ortaklık pazarlaması, e-posta pazarlamacılığı, müşteri
kazanımı ve dijital pazarlama stratejileri gibi önemli ko­
n u ları ayrıntılarıyla ele alıyor.
" Dijital Pazarlama " , ürün ve h izmetlerinizi piyasaya su­
n arken hangi pazarlama kaynakların ı seçmeniz gerekti­
ği, dijital pazarlamanın kökenierini ve geleceğini şekil­
lendiren trendierin neler olduğu, rekabetle başa çıkmak
ve yerinizi korumak için neler yapmanız gerektiği ile
ilgili kolay okunan bir yol haritası işlevi taşıyor. Online
pazarın büyü klüğü, pazardaki keşfedilmemiş fırsatlar ve
faydalanabileceğiniz d ijital h izmet sağlayıcılar hakkında
fikir verece k kitapta, dijital pazarlama uzmanları ile söy­
leşiler, yapılan a nalizler, gerçek yaşamdan başarılı d ijital
pazarlama örnekleri de yer alıyor.
Harley-Davidso n , Help for Heroes, Mercadolibre ve
U E FA Avrupa Ligi gibi üst d ü zey markaların dijital pa­
zarlama başarıları hakkındaki içeriden ve derinlemesine
bilgilerle, okura şimdiki ve gelecekteki işletme hedef­
lerine ulaşmak için internetin gücünden yararlanmanın
araçlarını sunan bu kitap vazgeçilmez bir başvuru kay­
nağı niteliğinde. •
1
Yurdaer Eti ke'nin "Paranın D i l i; fi nansal
Okuryazarlı k", sermaye piyasalarında çokça
tart ışılan finansal okuryazarlık kavramının
içeriğine ışık tutuyor.
S
üregelen karlı faaliyeti n , yönetim başarısı oldu­
ğunu düşünen azımsanmayacak sayıda ki firma,
aslen üstlenilen riske karşıl ı k yeterli getiri elde
etmediğinin, hatta riskierin maliyeti düşüldüğünde za­
rar ettiklerinin farkında değildir. Kazancın ne kadarl ı k
k ı s m ı n ı n yapılan faaliyetle i l g i l i performans riskin i n , ne
kadarl ı k kısmının ise aslen kaçınmanın veya korunma­
n ı n mümkün olduğu finansal riskierin karşılığı olduğu­
nun ayrımını görememektedirler.
. . . likid ite riski d ışında firmanın analizi yapılan d iğer
bütün risklerinden, gerçekleşmesi halinde nakit etkisi
olanlar sebebiyle likid ite sıkıntısı yaşanması olasıdır.
Yan i l ikidite riski, kötü nakit planlaması hariç tutuldu­
ğunda, çoğunlukla d iğer riskierin gerçekleşmesinin bir
sonucudur.
Finansın temel soru larından birisi olan, finans uzman­
larının genellikle cevap vermek yerine futbol yorumcu­
ları gibi lafı eveleyip gevelediği ve çoğunlukla birşey
söylemediği borç özkaynak oranı ile ilgili karlılık bakış
açısı, ' Hedef Özkaynak karlılığını sağlayacak tutarda Öz­
kaynak' ifadesiyle özetlenebilir. ' Beklenmeyen kayıpla­
rı karşılayacak tutarda Özkaynak' ifadesi ise risk bakış
açısından bu sorunun cevabını vermektedir. •
Toplum Gönüllüleri Vakfı CTOG)
Ara lık 2002'de kurula n vakıf, gençleri n gönü llü olarak sosyal sorumluluk çalışmaları na katılmaları n ı sağlayarak kişisel
gelişimlerine katkıda bulu nuyor. Böylece gençlerin gönüllülük temelinde toplumsal katı lımlarını arttı rıyor.
2015 verilerine göre;
79 i l, 126 toplu lukta,
60.761 gencin katı lım ıyla
1.468 sosyal sorumluluk projesi
gerçekleştirildi.
Bu projeler a racılığıyla
621.014 kişiye
çok çeşitli ala n la rda hizmet götü rü ldü.
�-------------------------------Gençlerin projelerine destek olmak isterseniz .��
1-o
telefonunuzdan"Destek" yazı p 45 5 5 'e
���: �� �� �� � �� �� ��
gönderebilir ve Toplum Gönüllüleri Vakfı'na
�li
ba ş
_
__
u
i
niz.
O
www.facebook.com/Toplum.Gonulluleri.Vakfi O
www.twitter.com/TOGVakfi C)
www.instagram.com/TOGVakfi 9
Bir gencin hayatını değiştirmek için
küçük bir destek yeter!
www.tog.org.tr
56
BoRYAD
Awa re n ess about,
and social support
for, women's
entreprene u rship
i n Tu r key i n c rease.
There h ave been very
positive developme nts
i n this field. Special
assistance p rovided
by b a n ks and
organizations l i ke
KOS G E B m u ltiplied.
Despite a l l these
positive developments,
h owever, o n ly
8 percent of
entrepreneurs i n
Tur key a re wom e n .
�H
aving been on the rise
i n Turkey since 2000s,
women' s entrepreneur­
ship began to assume
an organized character. Women
entrepreneurs associations were
established in many provinces. ln­
stitutional structures were formed.
Additionally, support activities by
organizations l i ke the Smail and
Medium Enterprises Development
O rganization of Turkey ( KOSGEB)
expanded. Credit facil ities for
women entrepreneurs and vari­
ous advantages have multiplied.
Despite all these positive devel­
opments, however, the share of
women entrepreneurs in Turkey is
around 8 percent. Efforts are u n­
derway to bring this figure u p .
T h e Women Entrepreneurs Asso­
c i ation of Turkey (KAG i D E R ) , in a
sense the symbol of women's en­
trepreneurship, was established in
2002, as an alternative to the then
male-dominant structure of busi­
ness world and the field of entre­
preneurship. lts membership rose
from 37 to 300 as of today, with
the number i ncreasing day by day.
KAG i DER President Sanem Oktar,
whose opinion we asked with re­
gard to women entrepreneurs in
Turkey, says the current state of
affairs represents a huge gain but
is not adequate yet. O ktar states
that " 8-percent share of women
entrepreneurs is not enoug h . We
keep on and will continue working
on this issue. There will be tangible
a n d much bigger growth thanks to
all our efforts and the importance
g iven to women entrepreneurshi p . "
PROPORTION OF WOMEN
EXECUTIVES IS QU ITE SMALL
Accord ing to the G l obal Entre­
preneurship and Development ln­
stitute's ( G E D I ) Women's Entre­
preneurship Su rvey, Turkey ranks
1 8th amongst 30 countries w ith
regard to fast-paced women's en­
trepreneurship. Comparing to other
countries, this score remains low
with respect to Turkey' s G D P per
capita . Aga i n , in 1 4 out of the 30
countries surveyed, more than 50
percent of women do not have a
personal bank account. The coun­
try with the widest gender gap
AKBAN K
,, Acc��ding to
TU l l< data,
while the labor
force participation
ra te for men in
Turtley is a round
70 percent, the rate
for women is
30 percent
I n EU and OECD
countries, however,
labor force
participation rate for
women is a round
58-59 percen t i n
average.
i n t h i s regard i s Tu rkey. There i s
more t h a n a 50-percent difference
between men and wome n . Start­
ing from the fact that along with
education also management expe­
rience is i mportant for women's
entrepreneurship, the survey looks
at the proportion of women in se­
nior executive positions as wel l .
This proportion currently stands
at around 1 0- 1 2 percent in Tur­
key and our country is among the
lowest performing countries in the
list. Apart from entrepreneurship,
when we look at overall participa­
tion in the labor force, the rates
seem to be inadequate. According
to the Turkish Statistical l nstitute' s
(TÜ i K ) March 201 6 data, out o f 2 9
m i l l i o n 500 thousand working-age
women, only 8 . 1 million women
wor k . Turkey ranks near the bottom
among O E C D countries in terms of
the partici pation of women in la­
bor force. According to TÜiK data,
while the labor force participation
rate for men in Turkey is around
70 percent, the rate for women is
30 percent . I n EU and OECD coun-
•
KAGtL>E R
T ü r k i ye Ka d ı n
G i r i ş i m c i le r D e r n e ğ i
Wo m en E n tre preneurs
Association of Turkey
KAGiDER President
Sanem Oktar
tries, however, labor force partici­
pation rate for women is around
58-59 percent i n average.
VAST MAJORITY OF WOMEN
ENTREPRENEURS I N SERVICE
S ECTOR
Studies show that 82 percent of
women entrepreneurs are con­
centrated i n the service sector. I n
terms o f line o f business, 4 0 per­
cent of women entrepreneurs are
engaged in commerce and sales
and 70 percent own and run mi­
cro-businesses. Emphasizing that
economic growth and development
require integrating women into the
economy, Sanem O ktar says that
a society in which women do not
participate in the economy and
a re unable to realize their potential
can hardly actual ize its full poten­
tials with reg a rd to development.
O ktar adds that awareness about
this issue is g rowing all over the
wor l d : "In their latest meetings,
G 20 leaders have pledged to bring
more than 1 00 mill ion women into
the labor force by 202 5 . According
to various studies, a 1 % i ncrease
i n employment of women in the
world would lead to an $ 80-billion
increase i n G O P. If gender equal­
ity is fully achieved by 2025, that
would bring an additicnal centri­
bution of $28 trillion to the world
economy. This a mount is equal to
the combined G O P of the U . S . and
C hinese economies in today's fig­
ures. The prom ise made by G20
leaders means Turkey has to bring
nearly 3 million women into labor
force by 202 5 . C urrently, partici­
pation of women in labor force is
at around 2 7 . 5 percent i n Turkey.
If the rate of participation in econ­
omy for women and men in Turkey
had been equal, our per capita G O P
would have been 30 percent higher
than it is today. The key to Tu rkey' s
achieving susta i nable development
and improving the welfare of the
society l ies in integrating more
women into the economy. Hence
efforts toward this purpose are of
vital im portance for our future. " •
BoR.YAD
57
58
BoRYAD
'-- -··
_J
-
--_.-� -:--��- --�
- .
. -- r-��---� :
S upport from Ba n �s to Women Entrepreneurs
-.
1
.
,
- -. � - �_...�l_-....! �-- �
-:--___:_ -
- •
---
·-
...
�:_· ----:-:::T::....-....
._ ...____
---'=' . .
�· ı
�
Many banks in Turkey offer women entrepreneurs such advantages as special
credit and support packages. Some banks went further, even, to create a
separate line of business under the name of "Women' s Banking." Providing
trainings for women entrepreneurs is one of these support activities by banks.
We a re t h e fi rst ba n t< to b r i n g u p w o m e n e n trep re n e u rs h i p to t h e a g e n d a
T
alking about Garanti Bank's i nitiatives in regard
to women's entrepreneurship, which has been
going on for more than 10 years, Executive Vice
President Nafiz Karadere says partici pation of women
in working life em powers women economically and
strengthens their role i n the family. Karadere adds that
"Women's decision-ma king power i n the family, their
self-confidence and social prestige increase. At G a ranti
Bank, we are proud to celebrate with this awareness
our 1 0th year i n this challenging journey, i n which we
focused on women's entrepreneurs and a imed to fur­
ther empower them. A comman thread i n all the stories
we have w itnessed during these 1 0 years is that one of
the primary obstacles to women's entrepreneurship is
family and social pressures. But women entrepreneurs
who g o into business life succeed against all odds,
despite warnings about "fai lure" from those around,
being thoughtful at the same time, improving others'
lives as well and stopping at nothing. For that reason
alone, we believe wholeheartedly that rega rdless of
sectors all organ izations and individuals should act
with awareness, work together, and assume respon­
sibility. We keep on working with greater motivation
than we had at the beginning, conscious of being a
bank that addressed the issue first, created awareness
and set an example for many other organizations. •
We wi l l s u pport 2 8,000 wome n a n d b r i n g t h e m i n to the economy
ervet Taze says that as part o f their women's
banking initiatives they have provided TL 3 1 0
million financing t o araund 8, 000 women in the
recent year and that they will bring 2 8,000 women
into the economy until the end of 201 8, particularly
in rural areas, by supporting them . Taze informs that
S
as part of a cooperation initiative with the Canfedera­
tion of Tu rkish Tradesmen and C raftsmen (TES K ) . they
provide applied entrepreneurship training and finane­
ing to women tradespeople and support projects be­
ing conducted to enhance women entrepreneurship in
agriculture. •
Senior Assistant General Manager of SME 13anlling Group and Deputy General Manager at TEI3
Turgut Boz
We set u p a s e p a ra te d e pa rtm e n t fo r wome n bosses
T
urkish Economy B a n k (TEB) offers women bass­
es, along with financing, alsa special trainings,
counselling and mentarship opportunities in such
key areas as access to information, access to new mar­
kets, and networking, in order to enable them to expand
their businesses. Turgut Boz, Senior Assistant General
Manager of SME Banking G roup and Deputy General
Manager at TEB, says that for the first time in Turkey
they have set up a separate department within a bank
for women' s banking, with which they focus on women
bosses and address their needs in business life through
an integrated service concept. Offering women bosses,
along with financing, alsa special trainings, counselling
and mentarship opportunities in such key areas as ac­
cess to information, access to new markets, and net­
working in order to enable them to expand their busi­
nesses, TEB thus helps women bosses to overcome the
obstacles they face in various areas of business life. •
•
c
c
•
c
•
•
c
c
c
N ot h i n g s u c c e e d s
l i ke s u ccess
After 2012, 2013, 2014 a n d 2015, o n c e a g a i n i n 2016 A k b a n k h a s been ra n ke d a s
Tu rkey's m ost va l u a b l e b a n k i ng b ra n d · fo r t h e fift h t i me i n o row.
Brand Finance®
*Accord ing to the "Brand Finance® Banking SOO, 2016"
A K BA N K
60
BoRYAD
Ali Pandır is an executive who switched from automotive to steel industry.
He has been at the helm of the Erdemir Group for the last three years. We talked
about the company's new investments and targets with Pandır, who says
"We proactively follow opportunities with a potential to provide added value to
our group and are looking for acquisition opportunities."
T
he company has given
great importance to in­
ternational partnerships
in recent years. Showing
interest in the acquisition of the
ltalian steelmaker llva and the ef­
forts to form a joint venture with
the German technology company
Linde Group are such examples.
Could you teli us about Erdemir' s
international partnership strategy
and its plan s?
We proactively mon itor opportuni­
ties with a potential to provide add-
ed value to our group and are look­
ing for acqu isition opportunities.
As you stated, l lva was brought
to our agenda after such researc h .
Cu rrently, however, w e could not
find an asset with a potential to
add value to our g roup and decided
instead to g row organically through
our own investments. lmportant
among these investments is the
new "Galvanizing Line" project,
which we plan to bring in opera­
tion in Ereğli by September 201 8 .
Alsa we will continue to look for
new opportunities.
In line with our cou ntry' s priority
to switch to manufacturing high
value added products, we alsa fo­
cus on increasing the share of our
value added products. There are
two ways to do this: building facili­
ties or acquiring the existing ones.
Accordingly, we will continue to
monitor acquisition opportunities.
Meanwhile, we work continuously
to use our resources efficiently,
create our own production sys­
tem, and revamp our production
technologies in line with the latest
AKBAN K
,,
Ali Pandır: 'We expect Turkey to continue achieving higher growth than the global
average, thanks to an increase in consumption growth rate."
technological developments. The
i n itiative launched to form a joint
venture with the Linde G roup is a n
example o f this. In fact, operation
of auxiliary facilities i n iron and
steel plants i n developed countries
by expert companies is a business
model with a wide range of appli­
catio n . Within this framework, this
p a rtnership basically aims to meet
an existing need through optimum
future-oriented investment and
operating costs, supply the addi­
tional i ndustrial g ases requ i red for
our subsidiary isdem ir's production
and operate all its facilities with
maximum reliability and productiv­
ity and at minimum cost. The first
i nternational joint venture to be
undertaken by the Erdemir G roup
in its 50-year history, this develop­
ment represents a sign ificant step
on our path to become a world­
class company.
One of the issues of interest re­
garding Erdemir is its new invest­
ments. What would you teli us
about new investments?
Due to my experience in the au­
tomotive industry dating back to
many years, one of our most ' i m-
portant ongoing investments par­
ticularly exciting me is our new Gal­
vanizing Line. Scheduled to go into
operation by mid-201 8 , this facility
will help increase the share of val­
ue added products in our product
range. Also we will be able to man­
ufacture the seamless steel and
high-strength cold rolled strip gal­
vanized products with strip width
of 1 900 mm, of which the automo­
tive sector currently im ports a round
1 50,000 tons. We will be the only
company in Turkey to manufacture
products with that width .
One of the most important con­
tributions Erdemir G roup made to
both its own sustainability and the
development of Turkish steel in­
dustry is its R&D Center. The first
of its kind in the sector, our R&D
Center was officially launched in
201 5 . We know that we have a
long way to go in this field. We
a re carrying on efforts to improve
the i nfrastructure of the R&D Cen­
ter. When our Simu lation Center,
again the first of its kind in Turkey
and one of the most advanced in
Europe, comes into operation, we
w i l l carry out our product develop­
ment efforts without causing loss
We have
projected
a total of $461
million i nvestment
spending for 2016.
I n addition to our
new i nvestments,
we continue
modernization
efforts to revamp
our facilities in
line with the latest
technolog ies.
of production, in a more flexible
m anner and at lower costs. We
will be able to m anufacture every
kind of steel, especially ultrahigh­
strength steels. We have projected
a total of $461 m i l l ion investment
spending for 201 6 . I n addition to
our new investments, we continue
modernization efforts to revamp
our facilities in line with the latest
technolog ies.
What are your targets and expecta­
tions for the next year?
The steel industry has been strug­
gling for more than 2 years with
problems created by global supply
glut and unfair dumped imports.
With so many uncertainties facing
the industry, it would be difficult at
the moment to make accurate esti­
mates for the next year. But many in
the industry a g ree that global steel
production will not recover in the
short term . Despite that, we expect
Turkey to continue achieving high­
er growth than the global average,
thanks to an increase in consump­
tion growth rate. As for our group,
we will keep on setting targets with
a view to m aintaining maximum ca­
pacity utilization rate agai n . •
13oR..YA0
61
62
13oR.YA0
1
Katınerciler is the only public company of its sector listed on Ista nbul Stock Exchange
(BIST). lt is the market leader in its sector in Tu rkey. The company's new target is to
become an important player in the Turkish defense industry.
V
:�st :��:��:du:::. �:
u
0
you have plans to expand
your export network?
Are there new regions among your
targets?
Katmerciler, which was established
in 1 98 5 , is an export oriented com­
pany. Beginning with exports to Ja­
pan in 1 998, we have entered more
than 50 countries in our export jour­
ney in a diverse geography extend­
ing from Asia to Europe, from Africa
to the Middle East . Export revenues
account for an average of 60-70
percent of the company's overall
revenues. We are by far the larg­
est exporter in our sector. Believing
that real g rowth will come from for­
eign markets, without ignoring the
domestic market and even strength­
ening our position in it, we always
stay focused on this target.
I n line with this strategic approach ,
w e have become a significant play­
er i n our reg ion in on board equip­
ment productio n . At this point,
while giving priority to consoli­
dating our position i n our existing
markets, we keep on searching for
new markets ceaselessly. Particu­
larly Latin America is a center of
interest for us in this period. Our
researches for this region continue.
On the other hand, a lot of coun­
tries that we have entered by seli­
ing onboard equipment will be a
target market for defense industry
exports as wel l . As a consequence
of our g rowing competency in de­
fense industry, we will beg in gain­
ing a place i n this market not only
with our onboard equipment but
also with our armored personnel
carriers. We will take ever bigger
steps on the path which we em­
barked on with our anti-riot vehi­
cles (TO MA) . I n brief, Katmerciler
will g row in the defense industry
along with the onboard equipment
sector, improving its performance
in export as well in the long run .
Will you introduce a new product
to the market soo n?
At Katmerciler we have focused
on defense industry recently, and
specifically on R&D and product
development initiatives in this field.
AKBAN K
As is know n , we have entered this
field with the production of anti-ri­
ot vehicles. As for products intend­
ed for defense and security sector,
we will give priority to our 4x4
ballistic strengthened armored per­
sonnel carrier vehicle fam ily, which
complies with NATO standards.
The first vehicle that we have de­
veloped in this field is the mine-re­
sistant armored model "Khan . D " . lt
is followed by the launch of "Hızır"
at the 3 rd High-Te ch Port to be held
by M ÜSiAD ( I ndependent lndustri­
al ists and Businessmen's Associa­
tion) on 9- 1 2 November 201 6 , in
Istanbul C N R Expo Center. Provid­
ing better protection against mine
and bomb blasts and having a ca­
pacity to carry up to nine person­
nel, " H ızır" is a transport and com­
bat vehicle designed and developed
to del iver high performance under
intense fire. H ızır, which will pro­
vide critica! protection for security
personnel, is poised to meet an
important need of our military and
security forces.
Another member of our armored
vehicle family will be a mod ified
Jeep Wrangler Rubicon with armor
made of ceramic plating, to be in­
troduced at the same fair. lt will be
the first vehicle in Turkey strength­
ened with com posite ceramic plat­
ing with the help of nanotechnol­
ogy. Dubbed as the technology
of the futu re, this technology is
d istinctive as it provides high bal­
listic protection without ma king
the veh icle heavier. I n other words,
although com posite ceramic armor
is as durable as steel-only armor,
it is much lighter. Hence it offers
q u ite higher maneuverability and
g reater comfort as compared to its
equivalents.
We offer 30 different products in
the onboard equipment segment
and we want to do the same i n the
,,
While
g iving
priority to
consolidating
our position
in o ur existing
marnets, we neep
on searching for
new marnets
ceaselessly.
Particularly Latin
America is a center
of in te rest for us
i n this period. Our
researches for this
region continue.
defense industry as wel l . We plan
to become a key player in this in­
dustry with 4x4, 6x6, 8x8, light-,
medium- and heavy-armored, and
m ine-resistant vehicles ete.
Our product portfolio for defense
and security industry also compris­
es armored ADR fuel tan ker, pro­
tection shield, armored damper, re­
mote controlled armored caterpillar
excavator, armored low bed trailer,
armored water tan ker, and armored
backhoe loader.
What are your plans for 2017? Will
you make new investments?
Beginning with this year, Katmercii­
er launches a new era in its history
by operating in both onboard equip­
ment and defense industries. We
will reap the benefits of our invest­
ments and initiatives in the defense
industry, on which we have focused
in recent years and made signifi­
cant investments in, in 201 7. Suc­
cess to be obtained through these
initiatives would carry Katmerciler
Furkan Katmerci: ':4 /ot ofcountries that we have
entered by seliing onboard equipment wi/1 be a
target market for defense industry exports as well."
well beyond the leadership in on­
board equipment sector, making it
become an important player in the
Turkish defense industry as well .
O u r p roduction plant i s based i n
Ç i ğ l i , izmir. C urrently we build a
new production fac il ity in Ankara ' s
Başkent Organ ized l nd ustrial Zone.
The first phase of the three-stage
construction plan was completed
in 201 6 . Built on a 5 ,000 square
meter plot, the plant is ready to
start production. We plan to com­
plete the construction of the other
facilities, which will be built on a
total of 21 , 600 square meter plot
and real ized in two stages, in two
years. These faci l ities are intended
to conduct R&D and production
activities wholly for defense in­
dustry. •
BoR.YAD
63
64
BoiWAD
Tu r�ey's Bed i t Rating Jou rney
Capital markets are all ears for news coming from them. lnternational credit rating
agencies Standard & Poor's (S&P), Moody's, and Fitch are always at the top of
economy agenda. Following the attempted coup on July 1 5, however, debates
about these agencies have become heated. Can Uz, Chief Economist at Yatırım
Finansman, wrote about Turkey's credit rating journey which began in 1 9 9 2 .
T
urkey's credit rating jour­
ney began with its bor­
rowing from global money
markets. Turkey received
its first credit rating from S&P on
May 4, 1 992, with the grade of
"BBB. " A day after S&P, Moody' s
declared Turkey's credit rating as
"Baa 3 . " Pointing to investable level
at S&P and Moody's back then, that
rating steadily declined in the later
years. Fitch announced Turkey' s
credit rating on August 10, 1 994
as "B". After the 1 994 and 2001
crises, while our credit rating by
Moody's havered araund specula­
tive levels like "Ba 3 " and "B 1 " , rates
by Fitch and S&P declined down to
highly speculative "B-" level.
THE FI RST
"I NVESTMENT LEVEL"
GRADE AFTER 21 YEARS
After it was first declared in 1 99 2
a n d 1 993, Turkey's credit rating
had a lways remained below invest-
ab le level un til Fitch gave "BBB-" on
November 5, 201 2 . With Moody's
upgrading Turkey's credit rating on
May 1 6, 201 3 , for the first time
since 1 992 (that i s to say, after
a period of 2 1 years ) , Turkey won
an "investment leve l " grade from
two credit rating agencies for long­
term foreign currency. But Moody's
changed the outlock on Turkey's
"Ba a 3 " government bond rating
to negative from stable on April
1 1 , 201 4. In a statement after the
AKBAN K
move, Moody's said "In a context
of growing uncertainty about medi­
um-term growth trend because the
prospects for growth-enhancing
structural retorms may be dimin­
ished in the more uncertain policy
environment that is accompanying
the domestic political turbulence. "
The ageney added that "any up­
ward movement in Turkey's sover­
eign rating is unlikely in the near
term as long as Turkey remains ex­
posed to external financing and bal­
ance-of-payments pressures. " Fol­
lowing the July 1 5 failed coup, on
July 1 8 Moody's placed Turkey's
" Baa 3 " long-term issuer, senior
unsecured bond ratings on review
for downgrade. On July 20, 201 6 ,
S&P downgraded Turkey's sover­
eign debt rating level from "BB + "
to "BB", two steps below invest­
ment grade, and changed its out­
lock from "stable" to "negative. "
On Aug . 1 9 , 201 6, Fitch affirmed
Turkey's long-term foreign and lo­
cal currency issuer default ratings
( I D R) at "BBB-", revising the out­
lock to "negative" from stable.
Moody's, which placed Turkey on
review for a downgrade, did not use
the sovereign release calendar date
for Turkey on August 5, but down­
graded Turkey' s sovereign cred it
rating from "Baa3" (investable lev­
el) to " Ba 1 " (non-investment grade)
on September 23, 201 6 while af­
firming its outlock as "stable. "
,,
Turney
received i ts
fı rst credit
rating from S&P on
May 4. 1 992. with
the grade of "BBB."
A day after S&P.
Moody's declared
Turney's credit
rating as "Baa3."
Fitch announced
Turney's credit
rating on August 10.
1 994 as "B".
Can Uz, ChiefEconomist at
Yatmm Finansman
ternal liqu idity. " O n July 20, 201 6 ,
S & P downgraded Turkey's sover­
eign debt rating level from "BB + "
to " B B " . The rating ageney said,
" Following the attempted coup
on July 1 5 , we expect a period
of heig htened political uncertainty
that could further weaken the in­
vestment environment and cause
fiscal metrics to deteriorate. " Ac­
cord ing to S & P, that could con-
strain capital inflows into Turkey' s
externally leveraged economy and
reduce its g rowt h . On the other
hand, another rating agency, Fitch,
affirmed Turkey' s investable level
"BBB-" rating on its routine assess­
ment on August 1 9 , but changed
its outlock from "stable" to "nega­
tive. " The ageney said i n i ts as­
sessment that "There are height­
ened risks to political stability, with
around 70, 000 public sector work­
ers suspended so far, " leading to
worries that this would generate
WHAT HAPPENED AFTER
THE FAILED COUP?
Moody's placed Turkey's rating
g rade on review for a possible
downgrade on July 1 8 , 201 6 ,
immediately after the J u l y 1 5 at­
tempted coup . I n a statement, the
ageney said the review "will as­
sess the l i kelihood and impl ications
of a sustai ned slowdown in demes­
tic demand, a further weakening of
policy predictability and effective­
ness, as well as a rise in policy
inertia ; and reduced access to ex-
BoR_YAO
65
66
BoR.YAD
uncertainty over the functioning of
government. Fitch also added that
" Political uncertainty is expected
to impact economic performanca
and poses risks to economic pol­
icy. " However, it stated that "The
overwhelming public opposition to
the coup attempt and subsequent
unity of most political parties could
!essen political fractures. " Among
other issues cited as affecting
credit rating were "the erosion of
checks and balances, and worsen­
ing security conditions.
MOODY'S FORECAST
2.7% GROWTH
Moody's did not use the sovereign
release calendar date for Turkey
on August 5, but cut the govern­
ment's long-term issuer and senior
unsecured bond ratings debt to
"Ba 1 " from " Baa3 " on Sept . 23,
201 6 . Moody's d rew attention to
two drivers of the downgrade. The
first was an increase in the risks
related to Turkey's external fund­
ing requirements. I n this context,
the ageney stated that "The risk
of a sudden, disruptive reversal in
foreign capital flows, a more rapid
fall in reserves and, in a worst-case
scenario, a balance of payments
erisis has increased. " The second
point emphasized in the assess­
ment was deterioration in certain
credit fundamentals that support
Turkey's rating, such as "slowing
growth and the erosion of institu­
tional strength . " Moody' s said that
the erosion of Turkey's institutional
strength "has negative implications
both for the level of g rowth i n the
coming years and for the implemen­
tation of the structural changes. "
The ageney added that it expects
"real G O P to grow at an average of
2. 7 % over the 201 6- 1 9 period . "
FITCH D I D NOT DOWNGRADE
Fitch remains the only major ratings
company to refrain from downgrad­
ing Turkey's credit ratin g . Fitch has
no designated sovereign release
calendar date for Turkey for the rest
of 201 6 . But the fact that it keeps
its outlook on Tu rkey at negative
poses a risk in terms of receiving in­
vestment-level grade. Fitch !owered
Hungary's sovereign rating below
investment grade, with a negative
outlook, in November 2 0 1 1 and cut
Brazil's c redit rating to the brink of
junk with a negative outlook in Oc­
tober 201 5 . lt cut their sovereign
ratings one-notch after 5 6 days
and 62 days respectively, c lassify­
ing their rating as "non-investment
grade speculative. " H owever, the
same Fitch cut lndia's outlook to
negative in J une 201 2 and revised
it to stable after a full 359 days,
thus allowing the country to keep
its investment-level grade. On the
other hand, the negative outlook on
Russia has been kept by the agen­
ey for around a year. I n its assess­
ment on August 1 9 , Fitch listed the
factors that may cause a possible
downgrade as follows:
( 1 ) Prolonged or deepened political
,, Moody's
W ith
upgrading Tu rney's
credi t rating on
M ay 1 6, 2013, for
the fırst time si nce
1 992 (that is to say,
a fter a period of 21
years), Turney won
a n "investment
level" grade from
two credit rating
agencies for
long-term foreign
currency.
i nstability, insecurity o r geopolitical
stresses that undermine economic
performanca or economic policy
credibility.
{ 2 ) A materialization of stresses
stemming from external financing
vulnerabilities.
{3) A reversal i n the declining trend
in debt/GDP or a worsening of ex­
ternal imbalances.
On the other hand, Fitch stated that
the following factors could lead to
a revision of the outlook to "sta­
ble " : A more stable and predict­
able domestic political and security
environment, and implementation
of retorms that address structural
deficiencies in the economy. Keep­
ing in m ind that Turkey's long-term
growth story continues as the
country has an economic struc­
ture with a capacity to give flex­
ible responses to shocks a nd case
risks {the downgrade by Moody's
has had a limited impact on Turkish
assets ) , and considering the gov­
ernment's commitment to reform
packages, we believe that Fitch will
maintain its rating on Turkey. •
Download