Bo�YAD Borsa Yatırımcıları Derneği Resmi Dergisi BORYAD'm Mesajı Merhaba, Yılın son haftalarının içindeyiz . . . Koca bir yıl daha hızla geçti yine. Hem ülke hem de dünya piyasaları için yoğun gündem l i bir yıl oldu. Pek i , yeni yılda piyasaları neler bekliyor? .. Bu sorunun cevabını Yatırım köşemizde okuyabil i rsiniz. Türkiye'de kadın g i rişimciliği konusundaki farkı ndalık son y ıllard a gözle görülür bir şekilde yükseldi. Toplumun geneline yayıldı bu farkındal ı k . Bankaların kadın g i rişimcilere destekleri a rttı . Tüm bu gelişmelere rağmen Tü rkiye'deki kadın g i rişimci oranı %8 düzeylerinde. Türkiye Kadın G irişimciler Derneğ i Yönetim Kurulu ( K AG i DE R ) Başka n ı Sanem O ktar, ülkem izdeki bu alandaki gelişmeleri ve problemleri anlattı. Faiz-enflasyon özelindeki tartışmalar uzun zamand ı r sürüyor. Faiz m i enflasyonu doğuruyor, enflasyon mu faizi ? . . Gedi k Yatırım Araştırma Uzmanı Erol G ü rcan, bu konuda detaylı bir makale yazd ı . G ürca n ' ı n farklı yaklaşımları incelediği bu makalesini d i kkatle okuyacağınızı düşünüyoruz. Türkiye'nin en büyük şirketlerinden Erdemir Grubu'nun Yönetim Kurulu Başka n ı Ali Pandır, dergimizin bu sayısının konuklarından biri oldu . Erdemir'in dümenine geçtiği üç yıldan bu yana şirketi d a h a hızlı ve çevik bir yapılanmaya kavuşturduklarını söyleyen Pandır, yeni yatırımlarından da bahsett i . Türkiye'nin kredi derecelend i rme süreci ne z a m a n başlad ı ? . . Yan i , kredi derecelendirme kuruluşları Standard & Poo r ' s, Moody' s ve Fitch ne zamandır hayatımızd a ? . . Geçmişten bugüne Türkiye ' n i n kredi notu yolculuğunu Yatırım Finansman Başekonomisti Can Uz'un kaleminden okuya bilirsiniz. Sevgili BORYAD Üyeleri; Borsada, döviz kurlarında hareketli günler yaşanıyor. Belirsizliğin yoğun olduğu bu gibi durumlarda yatırım kararı alırken çok daha dikkatli olarak, piyasa uzmanlarının desteğiyle adım atmak oldukça önem taşıyor. Dernek olarak, borsa yatırımının önemli bir yatırım bilgisi gerektirdiğini hatıriatmayı görev bilmekteyiz. Bir sonraki sayıda görüşmek üzere. . . • IçiNDEKiLER 8 10 20 26 34 Haber Piyasaların Gündeminden Öne Çıl<an Haberler Araştırma Faiz-En�asyon ilişl<isine Parasaıcı ve Fishercı Gal<ış Söyleşi Erdemir Grubu Yönetim l<urulu Gaşl<anı Ali Pandır Dosya Türl<iye'de l<adın Girişimciliği Hangi Seviyede? Söyleşi l<atmerciler icra l<urulu Gaşl<an Vel<ili Furl<an l<atmerci 40 44 50 52 55 MerceR Türl<iye'nin l<redi Derecelendirme Tarihi Yatırım Piyasaların 2017 Görünümü YaRın BaRIŞ Sürdürülebilirlil< Raporları l<itap El<onomi Dünyası Neler Ol<uyor";ı Ingilizce Bölüm Yabancı Ol<urlarımız için l<onuların Özeti BoRYAD 08 Dünyanin Geleceğini Düşünen Şirl<etler l<azan1yor Şirketler; küreselleşen ekonomik sistemin itici gücü karşısında, sürdürülebilir iş modellerine geçiyor. Bu geçiş; hem ekonomik hem de ekolojik kazanç sağlıyor, yeni nesil Y ve Z kuşağı ise çalışmak için bu şirketleri tercih ediyor. � ,. D ünyada çok kazanan şirketler, sadece karlılık oran­ ! arına göre değ i l , sosya l , çevresel, yönetişim ve kurumsal sürdürülebilirlik gibi konularda da birbirleriyle rekabet halindeler. Özellikle yeni nesil olan Y ve hatta artık Z kuşağının sadece kar odaklı çalışmalar yapan yüksek cirolu ş irketleri değil, sürdürülebilirlik kriterleri ile kar yaratırken aynı zamanda çevresel etki lerini kont­ rol eden, sosyal faydayı önemseyen şirketleri tercih ettiği belirtil iyor. Sürdürülebilirlik Akademisi Yönetim Kurulu Başkanı Mu rat Sungur Bursa; bugüne kadar kısa vadeli bakış açısının, birçok şirketin sonunu geti rdiğini, uzun vadeli bakabilen şirketlerin ise hayatta kaldığını söylüyor. Yeni iş modelleri nin oluşması için geleneksel iş yapış şeklinin terk edil mesi gerektiği n i bel i rterek, sür­ dürülebilir şi rketlerin bu anlayışla büyüdüğüne di kkat çekiyor. nebi l i r enerji alanında referans projelere imza atan Zor­ lu Enerji de yakın zaman önce bu endekse dahil olan şirketlerden biri . Zorlu Enerji, Borsa istanbul'un ( BI ST) Kasım 201 6 Ekim 201 7 dönemi için açıkladığı BIST Sürdürülebilirlik Endeksi 'nde gönüllü olarak yer a l d ı . Sürdürülebilirlik Endeksi kriterlerine göre değerlendiri­ len BIST 50 şirketlerine ek olarak bu yıl ilk kez BIST 1 00 endeksinde yer alan şi rketlerin gönüllü başvuruları d a kabul edi l d i . Şirketlerin doğal kaynakların tükenmesi, küresel ısınma, sağlık, g üvenli k , istihdam gibi konulara nasıl yaklaştıkları ve yaklaşımlarını kurumsal yönetim politika ve uygulamalarına hangi düzeyde yansıttıkları­ n ı n değerlendirildiği BIST Sürdürülebilirlik Ende ksi liste­ sindeki şi rketlerden biri de Zorlu Enerji oldu. - Pegasus v e Netaş d a Borsa istanbul Sürdürülebilirlik Endeksi' nde Zorlu Enerji, BIST Sürdürülebilirlik Endeksi'nde gönüllü olarak yer aldı Türkiye' de de sürdürülebilirlik konusundaki anlayış gün geçtikçe gelişiyor. Örneğ in; şirketlere, kurumsal sürdü­ rülebi lirlik performanslarını yerel ve küresel anlamda karşılaştırma imkanı veren BIST Sürdürülebilirl i k Endek­ si, 201 4 yılından bu yana yayınlanıyor. Endekste yer alan şirketlerin sayısı artış gösteriyor. Yerli ve yenile- Pegasus H ava Yolları ile Netaş da, Borsa i stanbul ' u n oluşturduğu Sürdürülebi l i r l i k Endeksi ' ne dahil edildi. Böyleli kle; Borsa istanbul ' un soru mlu yatırımlar konu­ sunda bir platform oluşturmak amacıyla kurduğu ve şi rketlerin kurumsal şeffaflık, hesap verebilirl i k ve sür­ dürülebilirlik konula rında başarısına göre dahil edildiği sürdürülebilirlik endeksinde yer alan şirket sayısı 43'e yü kseldi. iş Bankasi'ndan 1, 9 Milyar Dolarlik Kaynal< Türkiye iş Bankası, 1, 9 milyar ABD doları yurtdışı kaynak sağladı . ... ,. T ürkiye iş Bankası 23 Eyl ül'de aldığı yaklaşık 1 , 1 m ilyar ABD Doları tutarında sendi kasyon kredisi­ nin ard ı nd a n , uluslararası piyasalarda 600 milyon ABD Doları tutarında 5 , 5 yıl vadeli tahvil i h raç ett i . Türkiye dışında yerleşik yatırımcıl ara satı lan tahvilin kupon faiz oranı ve getirisi %5 , 5 olara k gerçekleşt i . Bu ihraç, 1 5 Temmuz d arbe g i rişimi ve yatı rım yapılabilir ülke notu­ nun kaybedilmesi sonrası Tü rkiye' de özel sektör tara­ fından gerçe kleştirilen ilk e u rotahvil ihracı olma özelli­ ğ i taşıyor. iş Bankası bu yılın Nisan ayında da 5,5 yıl vadeli eurotahvil ihraç etmiş, tahvilin getirisi %5,4 73 olara k gerçekleşmişti. Bu iki ihracın getirilerinin ne­ redeyse aynı olması, yatırım yap ı l a b i l i r ü l ke notunun kaybedilmesine rağmen eurotahvil piyasasındaki borç­ lanma maliyetlerinde bir değişim olmadığını gösteriyor. Sigorta, varlık yönetim ve emeklilik şirketleri ile ban­ kaların ilgi gösterdiği ihraca, yatı rımcıla rdan iki katın üzerinde bir talep geld i . ihraç edilen tahvilin %39'u in­ giltere, %30'u Avrupa, %20'si ABD, % 6 ' sı Orta Doğu ve %5 ' i Asya ü l kelerindeki yatırı mcılar tarafından satın alındı. iş Bankası, ayrıca, 2 1 Ekim 201 6 tarihinde yurt dışı havale akımiarına dayalı seküritizasyon programı kapsamında 240 m ilyon ABD Doları tutarında yeni kay­ nak sağla d ı . Sağlanan kaynağ ı n farklı d ilimlerinin vade­ leri 5 ila 1 2 yıl arasında değişiyor. Yılmaz Ertürk: "Ülkemize yönelik kaynak girişinde bir kötüleşme olmadı" iş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Yılmaz Ertürk, ko­ nuya ilişkin yaptı ğ ı değerlendirmede; "Sendikasyon, seküritizasyon ve eurotahvil i h racı yoluyla son bir ayl ı k dönemde yurtdışından yaklaşık 1 , 9 mi lyar ABD Doları tutarında kaynak sağlad ı k . Y ı l ı n i l k 10 aylık döneminde ise bu tutar 4, 7 m ilyar ABD Doları olara k gerçekleşt i . 1 5 Temmuz'da yaşanan mentur olaylar v e yatırım ya­ pılabilir ü l ke notunun kaybedilmesi, ülkem ize yönelik kaynak girişinde ve maliyetinde belirgin bir kötüleşme­ ye neden olmadı. Türk bankalarının yurtdışından fon sağlama kabiliyeti her koşu lda yüksek. Ban kalar vadesi gelen send i kasyon kredilerini bir soru nla karşı laşmadan yenileyebiliyorlar. Halen sektörde sendikasyon kredile­ rinde ortalama yenileme oranı %95 civarınd a . M aliye­ tinde ise küçük sayılabilecek bir artış yaşandı" ded i . BoRYAD 09 10 BoıWAD Faiz-enflasyon tartışmaları, son yıllarda dünya ekonomi gündemini epeyce meşgul ediyor. T ürkiye'de ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Başbakanlığı döneminde, genel kabulün tam tersi yönünde "Faiz sebeptir, enflasyon neticedir" şeklinde yaptığı açıklamayla alevlendi. Faiz-enflasyon ilişkisi arasındaki tartışma, ekonomi dünyasında Parasaıcı (Monetarist) ve Yeni Fishercı (Neo-Fisherite) olmak üzere iki farklı yaklaşım üzerinden ilerliyor. Peki hangi yaklaşım doğru ya da her ekonomi için geçerli tek bir doğru var mı? .. Gedik Yatırım'dan Erol Gürcan'ın kaleminden okuyalı m. E nflasyon, Türk halkının en aşina olduğu ikti­ sadi kavramlardan bir tanesi . Etkilerinin hal­ kın cebine d i rekt yansıması ve bugün özellikle 40' 1ı yaşlarda ve üzerinde olanların % 100'1erin üzerinde enflasyon rakamlarını tecrübe etmiş olmala­ rı bu durumun en önemli sebeplerinden . Bugün artık pek kullanılmasa da "Enflasyon Canavarı " kavramı çok yakın dönemlere kadar günlük hayatta çok sık kullanı­ lan bir kavramdı. Bir dönemin sloganı olan bu kavram artık nostalj i k bir özellik kazanmış olsa da enflasyona ilişkin gelişmeler her zaman güncel kalmaya devam edi­ yor. H atta yakın dönemde faiz-enflasyon tartışmalarıyla yen iden g ü ndemin en çok tartışılan konularından biri haline de geld i . Son dönemde ül kemizdeki enflasyon­ faiz özelindeki tartışma temel olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğ a n ' ı n Başbakanlığı döneminde, ge­ nel kabulün tam tersi yönünde " Fa i z sebeptir, enflasyon neticedi r ( Mayıs 201 4) " şeklinde yaptığı açıklamayla alevlen d i . Bu açıklamaya itiraz edenler çoğunlukta gibi görünse de kabul eden ve destekleyenler de yo k d eğ i l . Peki, hangisi doğru? . . Enflasyon yü ksek olduğu i ç i n m i faizler yüksek, yoksa faizler düşmed iği i ç i n m i enflas­ yon düşmüyor? Genel kabulü savunanlar yanılıyor mu, yoksa a ksi mümkün m ü ? i ktisat literatüründe yeni söy­ lemi destekleyen çalışmalar var m ı ? Bu soruların yanıt­ larını aramaya başlamadan önce konuya ilişkin temel kavramları gözden geçirmekte fayda var. ENFLASYON N ED iR? NASIL H ESAPLAN lR? En yaygın ve kitabi tanımıyla mal ve hizmet fiyatları­ n ı n genel seviyesinde gözlenen sürekli artışa enflasyon denilmektedir. Mal ve hizmet fiyatlarının zaman içinde yü kselmesi de düşmesi de mümkündür. Enflasyon ta­ nımına girmeyen bir veya birkaç malda gözlenen ya da sürekli olmayan yü kselişler ancak fiyat artışı olara k ta­ n ı m lanabilir. Türkiye istatist i k Enstitüsü (TÜiK) tarafın­ dan tüketicilerin satın aldığı mal ve hizmet fiyatlarındaki değişimleri ölçen Tüketici Fiyat Endeks i (TÜFE); üretim sürecinde girdi olara k kullanılan maddelerin fiyatların­ daki değişimleri taptancı aşamasında ölçen Ü retici FiYılsonu TOFE (1986 - 2016*) 140.0 120.0 100.0 80.0 60.0 40.0 20.0 h-r-r-r-r-ıc-r--<--rT--r-r--,--,..,.���� ..,��� _,.,ro _..,ro ..,.<:> ..,.rı. -> ..,.ro ..,.ro -"<:> -"rı. -> ..&> -"'b �<:> �rı. � � �����-�-���-�- ... � ... � ... � ... � ... �� � ��� 0.0 Gedik Yatmm 1 Yatmm Oomşmanltğt Birimi ve Araştmna Merkezi Araşttrma Uzmam Erol Gürcan yat Endeksi ( Ü F E ) ile hesaplanır. Bu yazının genelinde enflasyon kelimesiyle TÜFE kast ed ilmektedir. TÜFE hesabı için ü l kenin genelini temsil eden örnek kitlenin bir yıl içinde hangi mal ve hizmete yöneli k ne kadar harcama yaptığı baz alınıp, harcama yapılan ürün grup­ larına ağırlık verilerek bir sepet oluşturulur. Bu sepet için bir ay içinde yapılan harcamanın önceki yılın aynı ayında yapılan h a rcamaya göre yüzde olarak ne kadar yüksek (veya düşük) olduğu yıllık enflasyon oranını gösterir. Örneğin, bir kişinin bu yılın son günü nde mar­ kete gittiğini ve tüm ihtiyacı olan ürünleri sepetine dal­ d u rduğunu, bu sepetteki ürünlerin tamamı içinde 1 00 TL ödediğ ini varsayalım. Aynı kişi, gelecek yılın aynı gününde aynı markete cebinde yine 1 00 TL ile gitmiş ve sepetini de ürünlerle doldurmuş olsun. Bu kez sepet­ teki ü rünlerin tamamı için ödemesi gereken tutar 1 0 5 TL olması d urumunda, sepetteki ürünlerin bir kısmını geri bırakmak durumunda kalacaktır. Kişi, bir önceki yıl BoR_YAD 11 12 BoRYAD ,#_ 1 00 TL'ye aldığı aynı ü rü nlere sahip olabilmek için bu yıl e kstra 5 TL daha ödemesi gerekmektedi r. işte bu, kişinin %5 enflasyon oranını tecrübe ettiği d urumdur. Buradan h a reketle enflasyonun fiyatları artırd ığı ve sa­ tın alma gücünü düşürdüğü söylenebilir. Diğer bir bakış açısıyla yaklaşmak gerekirse, sınırlı m i ktardaki bir mal için daha fazla TL'nin ödenmesinin gerekmesi TL'deki değer kaybını göstermektedir. Tü r�iye'de 2001 �rizin i n ard ı ndan, 2002 - 2005 yılları arasında Ö rtülü Enflasyon Hedeflernesi rejimini uygulayan ve 2006 yılından bu yana Açı� Enflasyon Hedeflernesi rejimine geçen TCMI3'nin enflasyonu �ontrol altına alma� için sı�ı para pol iti�ası uygulayara � enflasyonun te� hanelerde dengelenmesin i sağladığı ve orta - uzun vadeli %S'Ii� enflasyon hedefi henüz ya�alanamamış olsa da yıllar itibarıyla yıl lı� ortalama enflasyon gerçe�leşmelerinin ve enflasyon be�lentilerinin ağırlı�lı olara� aşağı yön lü bir eğilim sergilediği görülme�tedi r. EN FLASYON NEDEN ÖNEMLi? EN FLASYO N U N NEDENLERi Enflasyon , bireylerin v e firmaların geleceğe i l i ş k i n e n ­ dişelerini artırarak u z u n vadeli kararlar almalarını engel­ ler; bireylerin ve firmaların biri kimlerini üretken olmayan döviz ve altın gibi alanla ra yöneltmelerine neden olur. Enflasyon sonucunda oluşan belirsizlik, işgücü piyasa­ sının verimli çalışmasını engelleyerek toplumdaki gü­ ven duygusun u n azalmasına yol açar, gelir dağılımının bozu lmasına neden olur ve yo ksullaşmayı artı rır. Diğer ü l kelerle rekabet gücünü olumsuz etkileyen enflasyon, ül keye gelen yabancı sermayenin ağırlıklı olarak kısa vadeli olmasına yol açara k dış ticaret dengesi ni bozar ve kırılganlığı artırır. i nsanların yatırım, tüketim ve ta­ sarrufa yönelik kararlarında dikkate almaya gere k duy­ madıkları ölçüde düşü k bir enflasyon oranını ifade eden fiyat istikrarı; sürdü rülebilir büyü me, ekonom i k istikrar ve toplumsal refah için bir ön koşuldur. Bugün dünyada­ ki merkez bankalarının tamamına ya kınının temel hedefi fiyat istikrarını sağlamak olup hemen hemen hepsinin de ül ke dinami klerine bağ l ı olara k yakalamak istediği hedef bir enflasyon seviyesi bulunmaktadı r. Enflasyon gerçe kleşmeleri ve beklentileri, temel amacı fiyat istik­ rarını sağlamak olan Türkiye Cumhu riyet Merkez Ban ka­ sı (TC M B) ' nı n faiz kararları üzerinde doğrudan etkilidir. i ktisat yazı nında enflasyonun 4 temel kaynağı üzerinde durulmaktadır. > Talep Kaynaklı Enflasyon Genelli kle ekonominin toparlanma ve işsizliğin düşme eğiliminde olduğu dönemlerde toplam kişilerin harca­ malarını artırmasıyla ortaya çıkmaktadır. Artan harca­ malar piyasadaki mevcut ürünlerin tüketi mini hızlandı­ m . Artan tüketimle, tüketilen ürünlerin yerine kanma ve/veya artan talebin karşılayacak bir mi ktarda ürünün üretilme hızı, talebin artış hızına göre oldukça yavaştır. Görece azalan ya da daha yavaş a rtan ürün m iktarına yönelik talebin artmaya devam etmesi , fiyatların yük­ selmesine yol açar (Talep Yasası) . > Maliyet Kaynaklı Enflasyon Üretimde kullanılan gird i ( maaş, hammadde, elektri k, kira, finansal g ider vs. ) fiyatlarının yükselmesi veya doğal afet, ham madde kaynaklarının azalması, kamu düzenlemeleri, vergi artışı gibi nedenlerle ü retim mali­ yetlerin i artırıcı gelişmelerin ortaya çı kması sonucunda toplam arzda gözlenen azalma ve/veya üreticilerin elde ettikleri karı koruma eğilimleri nedeniyle katla nd ı kları maliyetleri ürün fiyatlarına yansıtmaları sonucunda or­ taya ç ı k m a ktadır. > Para Arzındaki Artış Kaynaklı Enflasyon Yukarıda enflasyon tanımı yaparken kLillandığımız ör­ nekte değindiğimiz şekilde, sınırlı m i ktardaki bir mal için daha fazla TL'nin ödenmesinin gerekmesi TL'deki değer kaybını göstermektedir. Diğer bir deyişle, ekono­ mideki toplam para m i ktarı fiyatlar genel seviyesini şe­ killendirmekted i r. Para arzın ı n artması, paranın değerini gösteren faizlerin düşmesine, faizlerin düşmesi de yatı­ rım ve tüketim harcamalarını artırarak fiyatlar üzerinde yu karı yönlü bir baskının oluşmasına neden olmaktad ı r. > Enflasyon Beklentileri Gelecek dönemlerde fiyatların yü kseleceğine yönelik bir beklentinin hakim olması, kişilerin gelecekteki ihti­ yaç duyacakları ürün ve hizmetleri bugünkü fiyatlardan alma eğ ilimine girmesine; bu d a talep enflasyonuna gi­ den sürecin teti klenmesine yol açmaktadır. Diğer taraf­ tan, yakın dönem enflasyon gerçekleşmelerinin yüksek olduğu bir ortamda kişilerin, ileriye yönelik enflasyon beklentileri n i ya kın geçmişte yaşanan enflasyon ger­ çekleşmelerine göre belirlemeye devam etmesi , enf­ lasyon artış oranının geçmişe paralel bir seyir izlemeye devam etmesine yol açarak enflasyonist ortamın deva­ mına yol açacaktır. FAiZ- EN FLASYON i LiŞKiSi Detaylı bir girizgahın ardından gelel im bu yazının asıl odağ ı , güncel tartışma konusu olan faiz-enflasyon i liş­ kisine. Bir önceki başl ı k altında enflasyonun kayna kla­ rına değinmiştik . Faiz-enflasyon i lişkisine ilişkin direkt ,, Bugün dünyadaRi merRez banRalarının tamamına yaRın ı n ı n temel hedefi fiyat istiRrarını sağlamaR olup hemen hemen hepsin i n de üiRe d i namiRierine bağlı olaraR yaRalamaR istediği hedef bir enflasyon seviyesi bulunmaRtad ı r. Enflasyon gerçeRieşmeleri ve beRientileri, temel amacı fiyat istiRrarını sağlamaR olan TürRiye Cumhuriyet MerRez BanRası'nın faiz Rara rları üzerinde doğrudan etRilidir. etki ve sonuçlara talep ile mal iyet enflasyonu üzerin­ den eğilrnek daha sağlıklı olacaktır. Zira para arzındaki artış ve beklentilerden kaynaklı enflasyon tarafındaki faiz-enflasyon etkileşimi daha dalaylı yoldan gerçek­ leşmektedir. Öyle ki, para arzı kaynaklı bir enflasyonla karşılaşılmamasının yolu , temel olarak karşıl ı ksız para basılmaması ndan geçmektedir. ( Burada k i " karşılık "tan kasıt, para arzının kabaca beklenen büyüme ve enf­ lasyon oranının toplamı kadar artırılmasıdır) Enflasyon beklentileri kaynaklı bir enflasyonla karşılaşılmamasının yolu ise temel olara k merkez ban kasının beklenti yö­ netimi için kullandığı iletişim politikasının başarısı ve kredibilitesi (güvenilirliği, inandırıcılığ ı ) gibi kavramlar­ dan geçmektedir. Talep enflasyonu kaynaklı enflasyonu kontrol altına almanın yolu, giriş bölümünde yüzeysel olara k değindiğimiz genel kabulden, yani enflasyonun neden faizin sonuç olduğu ya klaşımdan geçmektedir. Eğer güçlü talep kaynaklı ısınmakta olan bir ekonomi varsa; merkez ban kası e konomiyi soğutma k için faiz­ lerde artırıma gidecek ve enflasyon istenen seviyelere gerileyene kadar faizleri yü ksek tutacaktır. Faizler Artırılırsa -+ Kredi Maliyetleri Artar -+ Dola­ şımdaki Para M i ktarı Aza l ı r -+ Yatırımlar ve Tüketim Azalır -+ Mal ve H izmet Satmakta Zorlanan Şirketler Fiyatlarda i nd i rime G ider Buradan hareketle, eğer talep kayna k l ı bir enflasyon vars a ; genel fiyat seviyesinin, faiz artı rım ıyla kontrol altına a l ı n a b i leceği ve istikrara kavuşacağı söylenebilir. BoRYAD 13 1 4 BoRYAD ,, Columbia Ü n iversitesi'nde profesör ve Yeni Fishercı anımı destenleyenlerden olan Martin U ri be, bu tezin doğruluğunu savu nurnen; faizlerin yıl lardır renor düşün seviyelerde olduğu ü l nelerin halen enflasyon u a rtırmaya çabaladınları n ı işaret ediyor TÜRI<iYE'DEI<i EN FLASYON DiNAM iKLERi Özetle, Ta lep Kaynaklı Enflasyon ile faiz seviyeleri ara­ sında ters yönlü bir i l işki b u l u n m a kta ol u p; bu tarafta enflasyonun neden, faizin sonuç olduğu görülmekte­ d i r. Fa iz-enflasyon etkileş i m i n i n d i re kt olarak gözle­ nebildiği diğer kaynağın mali yet enfl asyo nu olduğu­ nu ifade etmişt i k . Ü retimde kullanılan ana g i rd i lerden biri d e finansman giderleridir. Yan i firmaları n ü retim ya pabilmek için d ı şarıdan aldıkları borçlar. Bu fi na ns­ man giderlerinin temel olarak kur ve faiz giderlerinden oluştuğu n u söyleye b i l i r i z . Borçl a n ı rken öden mesi ka­ bul edilen faiz ne kadar yüksek olursa, mal iyet o denli a rtacak, ne kadar düşük o l u rsa d a o denli azalaca ktır. Elde ettiği kar seviyesini koruma eğiliminde olan ü re­ ticiler m a liyetlerdeki bu değişimleri satış fiyatlarına da yansıtaca ktır. Dolayısıyla, maliyet kaynaklı enfl asyon tarafı n d a faiz ile enflasyon a rasında doğru yönlü bir i l işki olup, faizin neden enflasyonun ise sonuç olduğu görülm ektedir. Son bölümde yaptı ğ ı m ı z değerlendirme d e genel kabul olan " enfl asyonun neden, faizin so­ nuç" olduğu yaklaşımının talep enflasyonu i ç i n geçerli olduğunu; ancak genel kabulün tam zıttı olan "faizin neden, enflasyonun sonuç" olduğu ya klaşımının m a l i­ yet enfl asyonu i ç i n geçerli olduğunu gösterd i k . Ya n i , faiz-enflasyon a rasındaki neden-sonuç ilişkisine yöne­ l i k tek b i r genel geçer kura l olmayı p , her i k i ya klaşımın d a doğru olduğunu söyleye b i l i r i z . Ayrıca, b i r e kono­ mide yalnızca talep ya da mal iyet enflasyonu görül­ m e k zorunda değildir. Hem talep hem mal iyet; hatta mal iyet, talep, para a rzı ve beklenti kayna k l ı enflasyo­ nun bir arada görülmesi m ü m k ü n d ü r. Yan i , enflasyon­ la mücadelede önemli olan öncel i k l i olarak ü l kedeki enflasyon d i n a m i klerinin analiz edi lerek enflasyonun kaynağ ı n ı n ne ya d a neler olduğunun ve bunlard a n h a n g i s i n i n b a s k ı n olduğunun belirlenmesidir. Pek i , Türkiye ' de k i durum nedir? B a s k ı n olan talep mi yoksa mal iyet enflasyonu m u ? Bu soruların yanıtı n ı da aşa­ ğ ı d a k i bölümde vereceği z . Türkiye ekonom isindeki enflasyonun yukarıda bahsetti­ ğimiz 4 tip kaynaktan d a izler taşıdığını söylemek müm­ kün. Ancak bizim açımızdan baskın olan enflasyon kay­ nağının maliyet enflasyonu olduğunu söyleyebiliriz. Bu kanıya nereden u laştığımızı aşağıda başl ıklar halinde açı klayalım: > 2001 krizinin a rdından, 2002-2005 yılları arasın­ da Ö rtülü Enflasyon Hedeflernesi rejimini uygulayan ve 2006 yılından bu yana Açık Enflasyon Hedeflernesi re­ jimine geçen TCM B ' n in enflasyonu kontrol a ltına almak için sıkı para politi kası uygulayarak enflasyonun tek ha­ nelerde dengelenmesini sağladığı ve orta-uzun vadeli % 5 ' 1 i k enflasyon hedefi henüz yakalanamamış olsa da yıllar itibarıyla y ı l l ı k ortalama enflasyon gerçekleşmele­ rinin ve enflasyon beklentilerinin ağırlıklı olarak aşağı yönlü bir eğ ilim serg i led iği görülmekted i r. O 201 1 yılından itibaren a l ı nan makroihtiyati ted­ birlerle kredi büyüme hızının ve iç tüketiminin aşağı yönlü baskılanması enflasyonun tek hanelerde kalıcı olmasına katkı sağlamıştır. O 201 3 yılı sonlarına doğru çekirdek enflasyon göstergelerinde gözlenen ciddi artışa karşıl ı k olarak 40 35 30 25 20 15 1 � ·5 -10 Enflasyon Hedefiernesine Geçiş SOreel ve Sonrasında Enflasyon Hedefleri ve Gerçeldeşmeler L.� ..Ji �:=_, .J\. � _... b .... (\ "' .<>. � ... � '!> ... ., � � �-#�#�#��-�������� -sapma -Hedef -Gerçekıeşme ,, Enflasyonla mücadelede önemli olan öneeli Rli olaraR üiRedeRi enflasyon dinamiRleri n i n analiz edilereR enflasyonun Raynağ ı n ı n ne ya da neler olduğ u n u n ve bunlardan hangisinin basRın olduğ u n u n beli rlenmesidi r. Ocak 201 4 'te şok faiz artışı gerçekleştirilerek çekir­ dek göstergelerdeki artış kontrol altına alınmıştır. > H . Burcu Gürcihan Yüncüler ve Fethi Öğünç tara­ fından yazılan ve Ocak 201 5 'te " Firma Mal iyet Yapısı ve Mal iyet Kaynaklı Enflasyon Baskıları " başlık, 1 5/03 numaral ı TC M B Çalışma Teb l i ğ i ' nde; Türkiye'de faaliyet gösteren, 20 + istihdamı olan girişimlerin mal iyet ya­ pısına ilişkin çalışmada, firma maliyetlerinin % 5 0 ' den fazlasın ı personel ve ham madde g iderleri oluştu rurken, faiz giderlerinin yer aldığı finansman maliyetlerinin top­ lam maliyetler içindeki ora n ı n ı n yalnızca %3,6 olduğu görülmektedir. Dolayısıyla, faizlerin maliyetler açısın­ dan ana baskın faktör olduğunu söylemek mümkün değildir. Dolayısıyla, TCM B ' n i n temel görevi olan fiyat istikrarı­ n ı sağlamak için " M aliyet Kaynaklı Enflasyona" karşın alı nması gereken ted birleri tercih ettiği ve bu yaklaşımla şu ana kadar enflasyonun hedeflenen seviyelere doğru yönlenmesini sağladığı görülmekted i r. Buradan, Türki­ ye 'deki baskın enflasyon kaynağ ı n ın "talep" olduğunu söyleyebiliriz. Şirketlerin mal iyet dağılımında faizlerin düşü k bir orana sahip olması ve maliyetierin büyü k oranda kur ve emtia fiyatlarına bağlı seyreden ham­ madde fiyatlarına dayanması nedeniyle; faizlerin radi kal bir biçimde düşürülmesinin enflasyon tarafına katkıdan çok zarar getirebileceğ ini öngörebiliriz. Zira radikal faiz indirimi TL' nin değer kaybetmesi anlamına gelere k it­ halat fiyatlarını artı rarak mal iyetlerdeki baskın unsur olan hammadde g iderlerinin ciddi oranda artmasına yol açabilecektir. "FAiZ SEBEPTiR. E N FLASYON N ETiCEDiR" TEZi POPÜLiST BiR SÖYLEM Mi? B u soruya d i rekt " H ay ı r " cevabını verebiliriz. Yu karıda maliyet kaynaklı enflasyonda bu tezin geçerli olduğunu detaylı bir şekilde ele alm ıştı k . Bu raya kadar yaptığımız Yen i Fishercı Yaklaşım ( Neo-Fisherite Approach) olara k adlandırılan akım, d ünyada yüksek perdeden 2010 yılından bu yana konuşulmakta. Cumhurbaşkanı Erdoğan ' ı n bu tezi net bir şekilde dile getirmesi sonucun­ da, Türkiye'de bu konunun tartışılmaya başlanmasından 4 yıl kadar önce oluşmaya başlayan bir akım bu . Yan i , geleneksel olarak kabul gören teoriye karşı bir tez sunan tek kişi Erdoğan değil . Peki, bu tezi savunan başka kimler m i var? Merkez Bankası Yöneticileri: Minneapolis FED Başkanı Narayana Kocherlakota ve St. Louis FED Başkanı James Bullard Macroekonomi Teorisyenleri: Stephen Will iamson , John Cochrane, Stephanie Schmitt-Grohe, Martin Uribe ve Jesus Fernandez-Villaverde Ekonomistler: Tyler Cowen , David Andaifatta ve Noah Smith BoRYAD 15 16 BoRYAD ,, inceleme aslında genel kabul gören Parasaıcı Yaklaşım (Monetarist) üzerine odaklandı. Ancak buna ek olarak ve belki de bundan daha önemli olarak; Cumhu rbaş­ kanı Erdoğa n ' ı n ileri sürdüğü tezle çok ciddi ölçüde uyumlu olan yeni bir i ktisadi akım oluşumu söz konu­ su. Yen i Fishercı Ya klaşım ( Neo-Fisherite Approach) olarak adlandırılan bu a kım, dünyada yüksek perdeden 2010 yılından bu yana konuşulmakta. Cumhurbaşkanı Erdoğan ' ın bu tezi net bir şekilde dile getirmesi sonu­ cunda, Tü rkiye'de bu konunun tartışılmaya başlanma­ sından 4 yıl kadar önce oluşmaya başlayan bir a kım bu. Yan i , geleneksel olarak kabul gören teoriye karşı bir tez sunan tek kişi Erdoğan değil. Pek i , bu tezi savunan başka kimler mi var? Merkez Bankası Yöneticileri: Minneapolis FED Baş­ kanı Narayana Kocherlakota ve St. Louis FED Başkanı J ames Bullard Macroekonomi Teorisyenleri: Stephen Williamson, John Cochrane, Stephanie Schmitt-Grohe, Martin U ribe ve Jesus Fernandez-Villaverde Ekonomistler: Tyler Cowen, David Andolfatto ve Noah Smith Columbia Ün iversitesi 'nde profesör ve bu a kımı des­ tekleyenlerden olan Martin Uribe, bu tezin doğruluğunu savunurken; faizlerin yıl lardır rekor düşük seviyelerde olduğu ü l kelerin halen enflasyonu artırmaya çabaladık­ larını işaret ediyor: "Japonya son 1 5-20 yıldır faizleri oldu kç a düşük seviyelerde tutuyor. Peki, Japonya ' daki enflasyon oranını biliyor musunuz? Negatif seviyeler­ de! Peki, ya ya klaşık son 5 yıldır faizlerin O seviyesin­ de, hatta negatifte olduğu Euro Bölgesi en çok neyle yüzleşmekten korkuyor? D efi asyon!. " Ayrıca, Japon­ ya M erkez Ban kası ' nın uyguladığı para politikasında önemli bir değişikliğe g ittiği Eylül ayı faiz kararı önce- Her ne Radar hedefler henüz yaRalanamam ış olsa da hem gerçeRieşmelerin hem de beRientilerin yıllar itibarıyla hedefe doğru yaRınsıyor olması. TCM B'nin enflasyon hedefiernesine geçişinden bu yana uyg u ladığı politiRaların başarı l ı olduğunu göstermeRtedir. i Rtisadi gerçeRiiRier doğrultusunda hareRet edi lmeye devam edildiği sürece enflasyon. büyüme. cari denge. işsizi iR ve bütçe dengesi g i bi temel maRro eRonomi R göstergelerdeRi hedefler er ya da geç yaRalanacaRtır. sinde; enflasyon yaratabilmek adına faizi daha negatife çekebileceğinden ziyade faiz artırımına gidebi leceğ ine yönelik ciddi beklentilerin azımsanmayacak bir çoğun­ luk tarafından dile getirilmiş olması d a bu yeni akımın giderek daha fazla kişi tarafından kabul görmeye başla­ yabileceğini işaret ediyor. YENi FISH ERCI LAR. GENEL I<ABUL GÖREN PARASALCI LARDAN FARI<LI N E SÖYLÜYOR? Pek i , Yeni Fishercıla r genel kabul gören Parasa lcılardan farklı ne söylüyor? Bu soruyu cevaplarken biraz teknik detaya girmemiz gerekecek. Öncelikle geleneksel Fis­ her Denklemi'ne baka l ı m : i=r+TI i: Nominal ( kısa vadeli) Faiz Oranı r: Reel Getiri n : Beklenen Enflasyon Bu denklem, yatırım için kullanılan kredi faizi "i" oldu­ ğunda, bu krediyi kullanan yatırımcının yatırımı yapma­ ya değer görmesi için beklediği enflasyon ve reel getiri toplamın ı n en az katlandığı " i " mal iyeti kadar olması gerektiğini söylemekted ir. D iğer perspektiften, kabaca reel getirinin nominal faizle enflasyon arasındaki fark kadar olduğunu işaret etmektedir. Geleneksel ya klaşım­ d a "reel getiri"nin dışsal bir sabit olduğu varsayılarak; gerçekleşen enflasyonun beklentiyi aşması durumunda kısa vadeli faizlerin artı rılarak; gerçekleşen enflasyonun beklentinin a ltında kalması durumunda kısa vadeli faiz­ lerin azaltılarak yukarıdaki formülün işaret ettiği denk­ liğin korunması gerektiği ifade edi l i r. Faizlerde yapılan ayarlamalar harcamalar üzerinde belirleyici olarak enf­ lasyona etki edecektir (Taylor Ku ralı ) . Yen i Fishercı yaklaşımın ö n e sürdüğü iddia özetle şu şekilde açıklanabilir: Yen i Fishercı yaklaşımın öne sürdüğü iddia özetle şu şekilde açıklanabilir: Kısa vadeli no­ mina! faizi, O ' ı n yeterince üzerinde enflasyon hedefinle uyumlu bir seviyede sabitle -+ Bu hedef seviyede ısrarlı ve kararl ı ol -+ Reel faiz oranı talep koşullarından bağımsız bir şekilde doğal seviyesine yakınsayacaktır -+ Uzun va­ dede Fisher Denklemi çalışacaktır -+ Böylelik­ le de enflasyon uzun vadede belirlediğin faize yaklaşacaktır. Sonuç olarak, kalıcı yüksek fa­ izler yüksek enflasyon ya da kalıcı düşük faiz­ ler düşük enflasyon anlamına gelecektir. Yan i , " Faiz sebepti r, enflasyon neticedir". > K ısa vadeli nominal faizi, O ' ı n yeterince üzerinde enf­ lasyon hedefinle uyumlu bir seviyede sabitle -+ Bu hedef seviyede ısrarlı ve kararlı ol -+ Reel faiz oranı talep koşullarından bağımsız bir şekilde doğal sevi­ yesine ya kınsayacaktır -+ Uzun vadede Fisher Denk­ lemi çal ışacaktır -+ Böylelikle de enflasyon uzun va­ dede belirlediğin faize yaklaşacaktır. Sonuç olarak, kalıcı yüksek faizler yüksek enflasyon ya d a kalıcı düşük faizler düşük enflasyon anlamına gelecektir. Yan i , " Faiz sebeptir, enflasyon neticedir " . Şaşırtıcı değil m i ? Aynı denklem üzerinde yapılan 2 farklı yaklaşım 2 farklı tez ortaya koyuyor. Peki hangisi doğru ? G eleneksel ya klaşım aslında koca bir yalan m ı ? Bunca yıldır kandırı ldık m ı ? Nobel ödüllü i ktisatçı Krug­ man başta olmak üzere bi rçok önemli i ktisatçı gelişti­ rilen yeni yaklaşım ı n bazı hayati sorunlara sahip oldu­ ğunu söylüyor. Yeni yaklaşımın en önemli sorununun, dinamik bir modeldeki denge noktasını statik bir bakış açısıyla çözmeye çalışması ve isti krar ya da sürdürüle­ bilirlik konusunu tamamen göz ardı etmesi olduğu ifade ediliyo r. Yan i , belki çok uzun yı llar boyunca belirli bir faiz seviyesi üzerinde ısrarcı olara k çok uzun vadede enflasyonun bu faiz seviyelerine yakınsaması mümkün olabilir. Pek i , ilk ayarlama yapıldıktan sonraki kısa vadeli süreçte karşılaşılabilecekler şoklar ne olacak ? Diyelim ki, enflasyonun % 7 , 5-8 civarlarında olduğu Türkiye' de TCM B' n in politika faizini % 3' e düşü rmesi durumunda reel getirinin ne olacağ ı n ı , bu durumun sermaye giriş­ çıkışına nasıl yansıyacağını, dolar/TL kurunu hangi se­ viyelere taşıyacağ ını, dış finansmana erişim i htiyacının nasıl seyredeceğ ini, piyasa faizlen in ve CDS' Ierin buna nasıl tepki vereceği n i , hepsinden önemlisi kısa vadede büyüme, enflasyon, cari denge, işsizl i k oranı ve bütçe dengesi gibi temel makro ekonomik göstergelerin na­ sıl etkileneceğini tahayyül etmeye çalışalım . Bugünkü şartlarda kısa vadede faydadan ziyade zararla karşıla­ şılma olasılığını çok yüksek bir ihtimal olduğunu ifade etmek gerekir. YENi YAI<LAŞIM YABANA ATl LMAMALI Özetle, yeni ya klaşıma i l işkin eleştirilere katılmakla bir­ likte; tamamen yabana atılmaması gere ktiğini düşünü­ yoruz. Zira bir ekonomide çalışmayan model başka bir ekonomide çalışabilir. Dolayısıyla, her ü l kenin farklı di­ namikleri olduğ u ve bu dinamiklere d uyarlı modellerin kullanılması gerektiğ ini düşünüyoruz . D iğer taraftan, öze l l i kle son küresel krizden bu yana merkez bankala­ rının beklenti yönetimi oldukça ciddi bir politika silahı haline gelmiş durumd a . Dolayısıyla, 5 yıldan daha uzun süredir O' a yakın, hatta negatif faize ve dünya tarihin­ de görülmemiş bir l i kidite bolluğuna karşı n enflasyon yaratılamayan bir ortamda yeni yaklaşımın ü lke dina­ mi klerine göre revize edilmesiyle bir çözüm bulunma ihtimali yok diyemeyiz. 2010 yılından bu yana giderek daha yüksek perdeden ifade edilmeye başlayan yeni ya klaşıma i l işkin a kademik çalışmalar gün geçtikçe ço- BoRYAD 1 7 18 BoR.YAD ğalmakta. Diğer taraftan, dünyanın en önemli merkez bankalarından J aponya Merkez Ban kası 'nın Eylül ayın­ daki toplantısında ( böyle bir adım atmamış olsa dahi) yapacağı radi kal değişi kliklere ilişkin en önemli beklen­ tilerden birinin Yen i Fishercı reçeteyle uyumlu olması da; yeni modele ilişkin ilerleyen yıllarda ortaya ç ı kacak yeni yorum ve a kademi k çalışmaların takip edilmesinin oldukça faydalı olabileceğ i n i söyleyebiliriz. Yararlanılan l<aynal'ılar Internet Siteleri TCMB -www.tcmb.gov.tr Fed -www.federalreserve.gov ECB - www.ecb.europa.eu Deustche Bundasbank - www.bundesbank.de TÜ iK - http://tuik.gov.tr/ Makele, Sunum, Kitapçtk, 8/og Yaztlart ve Çeşitli Notlar Ant, 0.; «Econ 101 ls Bunk to Erdogan in Debate on lnterest Rates Role» http://www.bloomberg.com/news/articles/2014-06-29/econ-101-is-bunk-to­ erdogan-in-debate-on-interest-rates-role Attar, A .; «Yoksa Erdoğan haklı mı? Faiz neden enflasyon sonuç mu?» Yen i Fishercı Ya klaş ı m ' ı n merkez bankası ve d üzenleyici oteritelere ilişkin kredi bilitenin, bu kurumlara olan inan­ cın ve güveni l irliğin m ü kemmel ya da diğer bir deyişle bu kurumların atacağı her adımın herkes tarafından ko­ şulsuz/tartışmasız doğru kabul edildiği ve ütopik olarak adlandırılabilecek bir dünyada oldu kça başarılı sonuçlar verebileceğini söyleyebi liriz. Ancak birçok önemli mer­ kez bankasının sıradan kişiler, hatta bazen konunun uz­ manı kişiler tarafından bile anlaşılması güç geleneksel olmayan para politikalarına başvurduğu ve temel he­ deflerin i ya kalamakta old ukça zor olduğu günümüzdeki ortamda bu ya klaşımın kısa vadeli etkilerinin en hafif tabiriyle yıkıcı o labi leceğini düşünüyoruz . Yani yen i ya klaşımın bugünkü ortamda pratikte uygulanması son derece zor diyebiliriz. Ancak gelecek yılların neler geti­ receğini bilemiyoruz. http s ://aci kekonomi. com/201 5/02/10/yoksa-erdogan-ha kli-mi-faiz-neden­ enflasyon-sonuc-mu/# edn3 Başçı, E.: "Monetary Policy in the New Regulatory Environment" http://www. tcmb.gov.tr/wps/wcm/connect/ec0ab292-4ff 1-4b 7 5-8a5a­ f6f514ddc65a/SunumB26 05 2014.pdf?MOD- AJPERES&CACHEID- ROOT WORKSPACEecOab292-4ff1-4b75-8a5a-f6f514ddc65a Başçı, E.: "Bakanlar Kurulu Sunumu• http://www. tcmb.gov. tr/wps/wcm/connect/11 3e2464-4bde-4035-a 16b­ Od8eOb3ccdf8/SunumB02 06 2014.pdf?MOD-AJPERES&CACHEID- ROOT WORKSPACE 113e2464-4bde-4035-a 16b-Od8e0b3ccdf8 Benhabib, J., Schmitt-Grohe, S and Uribe, M.; «T he Perils of Taylor Rules» http://www.columbia.edu/- mu2166/perils.pdf Cochrane, J.; I<The New-Keynesian L iquidity Trap» http://faculty.chicagobooth.edu/john.cochrane/research/papers/zero bound 2. P!!! Cochrane, J.; « Do Higher lnterest Rates Raise or Lower lnflation?» https://faculty.chicagobooth.edu/john.cochrane/research/papers/fisher.pdf Cohen-Setton, J.: "Understanding the neo-fisherite rebellion· http://bruegel.org/201 5/07/blogs-review-understanding-the-neo-fisherite­ rebellion/ Delong, B.; «Why the Speed L imit on Deflation ls So Low» http://seekingalpha.com/article/223840-why-the-speed-limit-on-deflation-is­ so-low Howitt, P, «lnterest Rate Control and Nonconvergence to Rational Expectations» https://www.jstor.org/stable/2138687?seg = 1#page sean tab contents Eğilmez, M.; «Faiz Geometrisi" Ü l kemizdeki 2001 krizinin a rdından Türkiye ekonomi­ sinin geçirdiği yapısal dönüşüm ve özel likle d e 2011 y ı l ı sonrasında uygulanan s ı k ı para pol itikası ile a l ı n a n i htiyati tedbirler, y ü k s e k enflasyon d ö n e m i n i n sona er­ mesini ve enflasyon rakamları n ı n çift hanelerin altın­ da kal ı c ı olarak tutu nmasını sağladı. Bu anlamda çok önemli bir yol kat edildiği h a k kı teslim edil mesi gere­ ken bir gerçektir. Bununla birli kte, enflasyonda halen hedeflenen seviyelerin yakalanmadığı ve d ünya gene­ lindeki düşük enflasyon orta m ı n a karşın ü l kemizdeki enfl asyon rakamları özel l i kle gelişmiş ü l kelere kıyasla y ü ksek kalmaya devam ettiği de doğrudur. Geçmiş­ te yüksek enflasyonla yaşamanın getirdiği katı l ı klar gibi bazı yapısal sorunlar enflasyondaki düşüş hızının yavaşlamasına yol açmakt a . Her ne kadar hedefler henüz yakalanamamış olsa d a hem gerçekleşmelerin hem de beklentilerin yıllar itibarıyla hedefe doğru ya­ kı nsıyo r olması, TC M B' n in enflasyon hedefiernesine geçişinden bu yana uyguladığı politikaların başarı l ı ol­ duğunu göstermektedir. i ktisadi gerçekli kler doğrultu­ sunda hareket edil meye devam edildiği sürece enflas­ yon, büyüme, cari denge, işsizl i k ve bütçe dengesi gibi temel m akro e kon o m i k göstergelerdeki hedefler e r ya d a geç yakalanaca ktır. Türkiye ekonomisinin temelleri ve taş ı d ı ğ ı potansiye l , bu hedeflerin sadece yakalan­ ması için değil, çok daha ötesinin yakalanması için de yeterlid ir. • http://www.mahfiegilmez.com/2014/06/faiz-geometrisi.html EQilmez, M.; «Enflasyon Niçin Düşmüyor?» http://www.mahfiegilmez.com/2014/01/enflasyon-nicin-dusmuyor.html EQilmez, M.; « Talep Enflasyonu mu Var Maliyet Enflasyonu mu?» http://www.mahfiegilmez.com/2015/01/talep-enflasyonu-mu-var-maliyet.html Eğilmez, M.; «Enflasyon ile Faiz ilişkisini A nlama Rehberi?)) http://www.mahfiegilmez .com/2014/08/enflasyon-ile-faiz-iliskisini-anlama. html Eğilmez, M.; «Faiz: Neden mi Sonuç mu?)) http://www.mahfiegilmez.com/2015/02/faiz-neden-mi-sonuc-mu.html E§ilmez, M.; « Enflasyon ile Faiz ilişkisi» http://www.mahfiegilmez.com/2014/05/enflasyon-ile-faiz-iliskisi.html E§ilmez, M.; " Enflasyon ve Faiz ilişkisi» http://www.mahfiegilmez.com/2016/10/enflasyon-ve-faiz-iliskisi.html Krugman, P.: "lnterest Rates and lnflation and Evidence"' http://krugman .blogs. nytimes.com/2014/05/ 1 7/interest-rates-and-inflation­ and-evidence/? r-1 Smith, N.; «The Neo-Fisherite Rebellion» http ://noahpinionblog.blogspot.com. tr/2014/04/the-neo-fisherite-rebellion . html Sethi, R.; «l.essons from the Kocherlakota Controversy» h tıp: //rajivsethi. b logspot. com . tr /2010/0 8/1 e ss o n s - f rom-koc he ri a kota­ controversy.html TCMB - Enflasyon http://www. tcmb.gov. tr/wps/wcm/connect/33b 1 cba 7 -cb43-4dc5-bb5c­ e6e3960ef964/enflasyon.pdf?CACHEID- 33b1 cba7-cb43-4dc5-bb5c­ e6e3960ef964&MOD-AJPERES TCMB - Enflasyon ve Fiyat Istikrarı http ://www. tcmb.gov. tr/wps/wcm/connect/2 2d befd0-b9db-48ff-9f9f68835b673f8a/Enflasyon Fiyatlstikrari.pdf?MOD- AJPERES&CACHEID- RO OT WORKSPACE22dbefd0-b9db-48ff-9f9f-68835b673f8a TCMB - Çalışma Tebli§i - Y üncüler, H.B.G. ve ÖQünç,F.: "Firma Maliyet Yapısı ve Maliyet Kaynaklı Enflasyon Baskıları" http://www. tcmb.gov. tr/wps/wcm/connect/d 1 9d 5039-6a81-45f4-a299fbe3dbed92b7/WP1503.pdf?MOD- AJPERES&CACHEID =d 19d5039-6a81- 45f4-a299-fbe3dbed92b7 TCMB-Ekonomi Notu- Özmen, M.U. ve Sarıkaya, Ç. "Enflasyonun Çıktı A çı§ı ve Kredilere Duyarlılı§ı" http://www. tcmb.gov. tr/wps/wcm/connect/8e52af87 -2927-491 c-9e9882889a526217/EN 1417 .pdf?MOD- AJPERES&CACHEID-ROOT WORKSPAC E8e52af87-2927-491c-9e98-82889a526217 20 BoRYAD Ali Pandır, otomotiv sektöründen çelik sektörüne transfer olan bir yönetici. Üç yıldır Erdemir Grubu'nun dümeninde. T ürkiye'nin en büyük şirketlerinden biri olan Erdemir'de öncelikle günün şartianna uygun olarak "daha hızlı ve çevik" hareket edilebilecek bir yönetim yapılanmasına öncelik vermiş. Bu yapısal değişim, şirketin finansal ve operasyonel performansına da olumlu yansımış. Zor günler geçiren dünya çelik sektörünün global oyunculan zarar açıklarken, Erdemir karhhğım sürdürmüş. " Grubumuza katma değer yaratacak fırsatlan proaktif olarak takip ediyoruz ve satın alma opsiyonlarını araştınyoruz" diyen Ali Pandır'la şirketin yeni yatırımiarım ve hedeflerini konuştuk. lobal bir perspektiften bakıldığında, çelik sek­ törü dinamiklerinde bazı sıkıntılar olduğu görülüyor. Örneğin, Çin'deki üretimde düşüşler olduğu kaydediliyor. Dev bir çelik üretim şirketinin başındaki isim olarak siz sektörün genel fo­ toğrafını (ve 2017 yılını) nasıl yo­ rumluyorsunuz? G 201 5 yılı çel i k sektörü için çok zorlu bir yı ldı. 201 6 bir önceki yıla kıyasla daha iyi bir yıl. Ancak çe­ l i k üretim i ndeki kapasite fazlası devam ediyor ve bu fazla l ı k çelik fiyatlarının düşmesi, kar mariları­ nın azalması, d ünya genelinde bazı üreticilerin piyasadan silinmesi ve sektörde istihdamın azalması gibi sonuçları beraberinde getiriyor. Kapasite fazlası, azalan çelik tüke­ timiyle birleşince üreticiler ihraca­ ta yöneliyor, d üşük fiyatlarla ithal pazarlara giren bu üreticilere karşı ü l keler yerli sektörlerini korumak için korumacılık önlemlerine baş­ vuruyor, ticaret zorlaşıyor. Son iki yıldır küresel çel i k sektörü ndeki gö­ rünümü böyle özetleyebiliriz. Türkiye ise bu görünümden iki te­ mel yönüyle ayrılıyor. Birincisi ül­ kemizde çelik tüketimi d ü nya ge­ neliyle kıyaslandığında güçlü bir performans serg iliyor. i kincisi de Türkiye ithalat artışından en fazla etkilenen ül kelerden biri olmasına ,, Grubumuz her alanda d ü nya Rlasında şirRet olma hedefini benimsedi. Aslında bu hedef tüm faaliyet alanlarında yol haritası için beli rleyici oldu. Grubumuz bu hedef doğrultusunda Rüresel piyasalarda Ri varlığını ve Ronumunu peRiştirdi. Biz, mutlu paydaşlar yaratan bir şirRet olmayı hedefi iyoruz. rağmen, henüz sektörü korumaya yönelik yeterince önlem alındığını söylemek m ü m kün değil . Türkiye on beş yıldan sonra ilk kez 201 5 'te çelikte net ithalatçı konumuna gel­ di. Yassı çelik tüketiminin tamamını yurt içinde karşılayabilecek kapasite olmasına rağmen yassı çelik üreti­ m i ne yönelik kapasite kullanım oranı % 50 seviyelerinde seyrediyor. Yas­ sı çelik tüketimi artarken kapasite kullanımının bu seviyelerde kalması tüketimdeki artıştan yerli üreticilerin faydalanamadığını gösteriyor. Küresel düzeyde bu kapasite faz­ lasının sürdürü lebilir olmadığı açı k . Dünyanın en büyük v e en y ü ksek oranda kapasite fazlasına sahip çe­ lik üreticisi Çin'de hü kümet kapa­ site azaltılması konusunda somut müdahalelere başlaması d a bunun bir göstergesi. Ancak kapasite faz­ lasının birden bire ortadan kalkma­ yacağı d a açık. Dolayısıyla çelik sektörü bir süre daha bu sorunla karşı karşıya gibi görünüyor. Yaklaşık üç yıl kadar önce bu gö­ reve başladınız. . . Üç yıl içinde Erdemir' de hem yönetim anlayışı, hem karlılık, hem vizyon anlamında neler değişti? Erdemir yarım asrı aşkın geçmişiyle Türkiye'nin en büyü k şirketlerinden biri ve özellikle sanayinin ana teda ­ rikçilerinden biri olarak ü l ke eko­ nomisinin gelişiminde önemli rol oynayan bir şirket. Bilgi biri kimini geleceğe aktararak ve kendine yatı­ rım yaparak bugüne gelmiş önemli bir sanayi varlığımız. Ancak göreve geldiğimde özellikle modern yönetim tarzları ve iş mo­ dellerinin uygulanm ası kon usunda BoRYAD 21 22 BoRYAD ,, Ü retim alanında ülnemizin yünsen natma değerli ürünlere geçme önceliği doğrultusunda biz de natma değerli ürünlerimizin payı nı a rtırmaya oda nlanıyoruz. Bunun ini yolu var: tesis nurman ya da nuru l u tesisleri alman. Bu doğrultuda satınalma fırsatlarını izlemeye devam edeceğiz. Odaklandığ ı mız en önemli noktalar­ dan biri kadernesi ne olursa olsun her çalışanın potansiyelini en üst seviyede ortaya koydu ğ u , risk ve soru m l u l u k almaktan, yeni fikirler üretmekten çekinmediği ve grup hedefine en üst seviyede katkı­ yı sağladığı bir yapıyı oturtmaktı . büyü k bir gelişim potansiyeli ve ihtiyacı vard ı . O ld u kça hiyerarşik olarak değerlendirebileceğimiz bir yapıya sahipti ve bu yapı hızlı ve çe­ vik hareket edebilmenin önündeki en büyü k engeld i . Oysa hem günü­ müz iş dünyasında hem de o l d u kça zorlu şartları olan çel i k sektöründe başarıyı yakalamak ve sürdürebil­ mek hızlı karar alıp hızlı h arekete geçmeyi gerektiriyor. D iğer yandan Erdemir Grubu, grup sinerjisinden yeterince yararlana­ mıyor, büyük resme odaklanmıyor, şirketler tek bir hedef doğrultusun­ da etkin bir şekilde ileriemiyor ve bu anlamda da kaynaklarını yeterin­ ce efektif biçimde kullanamıyord u . Erdemir Grubu'ndaki e n büyük de­ ğişim yönetim anlayışında oldu . Erdemir Grubu tek bir şi rket man­ tığıyla yönetilen, bütüne odakla­ nan, aynı hedefler doğ rultusunda çalışan ve ekip olmanın gücünden yararlanan bir yapıya kavuştu. Bu yapı aynı zamanda hızlı karar alma ve çevik hareket etme kabiliyetini de beraberinde getird i . Bunun için bir kurumsal dönüşüm başlattık ve organizasyonel ve kül­ türel an lamada fark yaratan deği­ şimleri hayata geçird i k . Bu o l u m l u değişimler el bette finan­ sal ve operasyonel performansımı­ za d a olumlu yansı d ı . Çelik sektörü son 2 yıld ı r çok çalkantılı bir süreç yaşıyor. Dünya çapında büyük üre­ ticiler zarar açı klarken, biz Erdemir olara k karlılığımızı sürdürüyoruz . Erdemir Grubu'ndaki önemli başka bir değişim gelecek planları konu­ sunda old u . Grubumuz her alanda ,, 2016 yıl ında Ali Pondlf: ''Türkiye'de çelik tüketimi ortmaya devam ediyor, sanayimiz iyi gidiyor. Biz de bu doğrultuda sonoyimizin ihtiyoçlormo cevap vermeye çalışıyoruz." dünya klasında şirket olma hedefini benimsed i . Aslında bu hedef tüm faaliyet alanları nda yol haritası için belirleyici oldu . G rubumuz bu hedef doğrultusunda küresel piyasala rda­ k i varlığını ve konumunu pekiştird i . Biz, mutlu paydaşlar yaratan b i r şirket olmayı hedefliyoruz . Elbette her bir paydaşım ızın farklı ihtiyaç ve beklentilere sahip olduğunun farkındayız. Bunları dengelemek , ül kemiz ve sanayimiz için yarattığı­ mız katma değeri en üst seviyeye ç ı karmak, sürdürülebilir başarıyı ya­ kalamak için çalışıyoruz. Şirket son yıllarda uluslararası iş­ birliklerine büyük önem veriyor. italyan çelik üreticisi ilva'nın takip edilmesi, Alman Linde Grup ile baş­ latılan ortaklık çalışmaları bunlar­ dan bazıları. Erdemir'in, uluslarara­ sı ortaklık stratejisi ve planlarından bahsedebilir misiniz? G rubumuza katma değer yaratacak fırsatları proaktif olarak takip ediyo­ ruz ve satın alma opsiyonlarını araş­ tı rıyoruz. Sizin de belirttiğ iniz gibi llva da bu araştırmalarımız sonucu gündeme geldi. Ancak hali hazırda G rubumuza değer sağlayacak bir varlı k bulamadık ve yatırımlarımızia organik olara k büyüme kararı aldık. Bu yatırımlar içinde Ereğl i ' de 201 8 yılının i l k yarısında devreye almayı planladığımız G alvanizleme Hattı projesi önemli bir yer tutuyor. Diğer yandan yeni fırsatiara bakmaya da devam edeceğ iz. Üretim alanında ülkemizin yü ksek katma değerli ürünlere geçme ön­ celiği doğrultusunda biz de katma değerli ürünlerimizin payını artırma­ ya odaklanıyoruz . Bunun iki yolu var: tesis kurmak ya da kurulu tesisleri almak. Bu doğrultuda sa­ tınalma fırsatlarını izlemeye devam edeceğ i z . Diğer yandan kayna klarımızı etkin kullanmak, kendi ü retim sistemi­ mizi yaratmak, üretim teknoloj i le­ rimizi en son teknoloj i k gelişmeler doğrultusunda yenilernek için de aralıksız çalışıyoruz. Linde Grup ile başlatılan orta klık çalışması d a toplamda 461 milyon dolar yatırım harca ması öngördün. Yeni yatırımlarım ıza ilave olaran tesislerimizin en son tennoloj i ler doğrultusunda yen ilenmesine yönelin modernizasyon ça lışmalarımızı da ara l ı nsız sürdürüyoruz. buna bir örnektir. Aslında gelişmiş ü l kelerdeki demir çel i k ş irketlerinde yard ımcı tesislerin, konusunda uz­ man şi rketler tarafından işletilmesi geniş uygulama alanı olan bir iş modelid ir. Bu çerçevede var olan i htiyacı n geleceğe yönel i k olarak optimum yatırım ve işletme mali­ yetiyle karşılanması, tesislerim iz­ den isdemir'in kendine yetecek en­ düstriyel gaz üretimini yapabilmesi ve tüm tesislerinin maksimum gü­ ven i l irlikle, ver i m i i likle ve m i n i m um maliyetle işletilmesi bu ortaklığın temel amaçları arasında yer alı­ yor. Grubumuzun tarihinde hayata geçireceği ilk uluslararası orta k l ı k o l a n b u gelişme, " Dü nya Klasında Şirket" olma hedefim i z yolunda da önemli bir a d ı m . Yeni yatırımlarınızla ilgili neler söy­ leyeceksiniz? Uzun yıllara dayanan otomotiv geç­ mişim nedeniyle çalışmaları süren yatırımlarımız arasında beni özellik­ le heyecaniandıran en önemli yatı­ rımları mızdan biri, az önce bahset- BoRYAIJ 23 24 BoR.YAD ,, Ali Pandır: "Ereği/'de 101 B yı/mm ilk yarısmda devreye almayı planladığımız Galvanlzleme Hattı projesi, yeniyatmmlarımız içinde önemli bir yer tutuyor." tiğ im yen i G alvanizleme H attı mız. 201 8'in i l k yarısında devreye g i re­ cek bu tesisimiz ürün yelpazemiz­ de katma değerli ürünlerin payının artmasına hizmet edecek . Ayrıca otomotiv sektörünün hali hazırda yurt dışından yılda 1 50 bin tona ya kın tedarik ettiği 1 900 mm ge­ n işliğindeki galvanizli ürünleri üre­ tebilir hale geleceğ iz. Bu genişlikte Türkiye'de üretim yapan tek firma olacağız. Erdemir Grubu'nun hem kendi sür­ dürülebilirliğine hem de Türk çelik sektörü ve sanayisinin gelişimine yaptığı en önemli yatırımlardan biri de Ar-Ge merkez i . Sektörümüzde bir ilk olan Ar-Ge merkezimizin res­ mi açılışını 201 5 yılında gerçekleş­ tird i k . Bu alanda önümüzde uzun bir olduğunun bilincindeyiz. Ar-Ge merkezimizin alt yapısının gel işti­ rilmesine yönel i k çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Türkiye' de yine bir ilk, Avrupa'da ise sayılı tesislerden olan simülasyon merkezimiz hayata geçtiğinde ürün gel iştirme çalışma­ larımızı üretim kayıplarına neden olmada n , daha esnek ve daha az maliyetlerle hayata geçireceğ i z . Her t ü r l ü ç e l i k kalitesinin, özellikle de ileri yüksek mu kavemetli çel i k­ Ierin gel iştirilmesi i m kanına sahip olacağız. 201 6 yılında toplamda 461 milyon dolar yatı rım harcaması öngörd ü k . Yeni yatırımlarımıza ilave olarak te­ sislerimizin en son teknolojiler doğ­ rultusunda yenilenmesine yöneli k modernizasyon çalışmalarımızı d a aralıksız sürdürüyoruz. Dünya klasında bir şirket olma viz­ yonu, Erdemir'in yatırımcı ilişkileri yönetimine ne ölçüde yansıyor? Şirketin yatırımcı ilişkileri anlayışını nasıl yorumluyorsunuz ? Borsa ' nın kuruluşundan çok önce Erdemir hisseleri halka satışa açıl- !<urumsal Yönetim i ıt�eleri'ne Uyum Derecelendirme Raporu'nda 1 0 üzerinden 8,83 puanın sahibi oldu�. Bu sonuçla BIST Kurumsal Yönetim Ende�si'ne dahil olmaya ha� �azandı�. Bu yıl aynı değerlendirmede daha iyi bir sonuç aldı� ve uyum puanı mızı 9.02'ye yü�seltti�. mış. E rdem i r 1 3 Ocak 1 986'dan bu yana d a Borsa 'da işlem görüyor. Türkiye'nin en geniş tabana sahip halka açık şirketlerden biri olarak paydaşlarımıza karşı sorumlulukla­ rımızın bilincindeyiz. Bu sorumlu­ luklar dünya klasında şirket olma vizyonumuzla birleşiyor ve ortak­ larımız ve yatırı mcılarımızia il işki­ lerimizi şirket değerimizi destekle­ yecek şekilde yürütüyoruz. Şeffaf, sorumlu yönetim anlayışına sahip, etik ve yasal düzenlemelerle barışık bir şi rketiz. Sermaye Piyasası Kurulu'nun Ku­ rumsal Yönetim i l keleri ' n i tüm yö­ netim süreçlerimize entegre etmeyi amaçladık ve ilk kez 201 5 yılında Kurumsal Yönetim i l keleri'ne uy­ gunluğumuzun değerlendirildiği bir çalışmaya katıld ı k . Akredite kurum hazırlanan Kurumsal tarafından Yönetim i l keleri'ne Uyum Derece­ lendirme Raporu 'nda 10 üzerin­ den 8 , 8 3 puanın sahibi olduk. Bu Ali Pandır ile sonuçla BIST Kurumsal Yönetim Endeksi 'ne dahil olmaya hak kazan­ d ı k . Bu yıl aynı değerlendirmede daha iyi bir sonuç aldık ve uyum puanımızı 9 . 02'ye yü kseltt i k . Bu Erdemir'in SPK tarafından yayınla­ nan Kurumsal Yönetim i l keleri'ne büyük ölçüde uyum sağladığını, şir­ ket için oluşabilecek riskierin tespit ve kontrol edildiğini kamuyu aydın­ latma faal iyetleri ve şeffaflığın üst düzeyde olduğunu, pay ve menfaat sahiplerinin haklarının adil bir şekil­ de gözetildiğini belirtiyor. Bu rapor G rubumuzun yatı rımcı il iş­ kilerine verd iği önemi işaret eden önemli bir çıktı. Ortaklarımızın ve bilgilendirilme­ yatırı mcılarımızın sinden, risk yönetim ve i ç kontrol mekanizmalarına, stratej i k plan­ lama süreçlerimizden yönetim or­ ganlarımızın işleyişine, operasyonel sonuçlarımızdan finansal perfor­ mansımıza, her alanda Şirketimize ve paydaşlarımıza değer katacak şekilde hareket ediyoruz. Bunu ya­ parken de etik kurallarım ızı reh ber ediniyoruz. Hem siyasi hem de ekonomik gün­ demin yoğun olduğu bir yıl yaşadık . 201 6'yı tamamlamak üzereyiz? Er­ demir için nasıl bir yıl oldu? 201 6'yı hedeflerimiıle uyumlu bir şekilde geçiriyoruz diyebilirim. En­ tegre bir üretici olarak sektörümüz­ deki diğer yerli üreticilerden pozitif ayrışıyoruz. Bahsettiğim gibi Tür­ kiye çel i k tüketi mi artmaya devam ediyor, sanayimiz iyi gid iyor. Biz de bu doğrultuda sanayimizin ihtiyaç­ larına cevap vermeye çalışıyoruz. 201 6'yı iyi sonuçlarla kapatacağı­ m ıza inanıyoruz. Önümüzdeki yıla dair hedef ve bek­ lentilerinizi aktarabilir misiniz? Çelik sektörü 2 yılı aşkın süred i r küresel a r z fazlasının yarattığı so­ runlarla ve dampingli haksız itha- �ısa �ısa ... ,, Çel i n sentörü 2 yılı aşnın süredi r nüresel arz fazlasın ı n yarattığı sorunlarla ve dampingli hansız ithalatla mücadele ediyor. l<ısa vadede nüresel çelin tüneti m i n i n b i r taparlanmaya g irmeyeceği hernes tarafından nabul edilmiş bir gerçen. Buna rağmen Türniye'nin ise çel in tünetim a rtış oranı ile nüresel ortalamanın üzerinde büyümesin i deva m ettirmesi n i beni iyoruz. latla mücadele ediyor. Sektör açı­ sından bu kadar bel irsizliğin olduğu bir dönemde şimdiden önümüzde­ k i yıla dair net bir şey söylemek doğru olmaz. Ancak kısa vadede küresel çelik tüketiminin bir to­ parlanmaya g i rmeyecegı herkes tarafından kabul ed ilmiş bir ger­ çek. Buna rağmen Türkiye'nin ise çelik tüketim artış oranı ile küresel ortalamanın üzerinde büyümesini devam ettirmesin i bekl iyoruz. G ru­ bumuz açısından hedeflerimizi yine tam kapasite kullanım oranını ko­ ruyacak şekilde bel i rlemeye devam edeceğiz. • Sizi tanıvabilir miyiz? 1 95 6 istanbul doğumluyu m . Avusturya Lisesi ' nden sonra i stanbul Teknik Ü niversitesi M akine M ü hendisliği Böl ümü ' nden mezun oldum. Tekersan'da başladığım kariyerime Koç Holding, Otokar, General Motors ve Tofaş'ta devam ettim. 3 3 yıl boyunca otomotiv sektöründe çalıştı m . Kariyerimin yarısı yurt içinde yarısı yurt dışında geçti . Çok u l uslu şirketlerde, değişik kültürlere sahip insanlarla ve farklı ortam larda çalıştım . Son üç yıldır da Erdemir G rubu'nun Yönetim Kuru l u Başkanı o larak d e m i r çelik sektöründe çalışma hayatıma devam ediyorum . Herhangi bir hobiniz var mı? iş hayatının yoğun temposu içinde yine de habilerime vakit ayırmaya çalışıyorum . Seyahat etmeyi , yeni yerler görmeyi, mümkün olduğunca deniz kıyısında vakit geçirmeyi ve okumayı seviyorum . Spor yapıyor musunuz? H aftada üç gün salonda ağırlık ve kardiyo çalışıyorum . Hangi takımlısınız? Doğuştan Beşiktaşlıyım . iş yaşamında başarılı olmanın sırları sizce nelerdir? Başarıyı o luşturan pek çok bileşen var. Bunları n arasında holistik bir bakış açısına sahip olmayı , etkili bir networke sahip olmayı özelikle önemsiyorum . Şansın da başarı d a payı olan etkenlerden biri olduğuna inanıyorum . BoR.YAO 25 26 BoRYAD T ürkiye'de kadın girişimciliğinin önemi konusunda farkındalık ve toplumsal destek artıyor. Bu alanda çok olumlu gelişmeler var. Bankaların, KO S GEB gibi yapıların kadın girişimcilere özel destekleri çoğaldı. T üm bu olumlu gelişmelere rağmen T ürkiye'de kadın girişimci oranı %8 civarında . Gelişmiş ülkelerin oldukça gerisinde olan bu oranın yükseltilmesi gerekiyor. 2 OOO'Ierden bu yana Türkiye' de artan kad ı n gi­ rişimciliği artık örgütlü bir hal almaya başlad ı . Birçok ilde kad ı n girişimci dernekleri kurul­ d u . Kurumsal yapılar oluşturuldu. Ayrıca, Küçük ve O rta Ölçekli iş­ letmeleri Geliştirme ve Destekleme i daresi Başkanlığı ( KO S G E B) gibi yapıların fon, destek çalışmaları art­ tı. Kad ı n girişimcilere özel kred iler, avantajl a r çoğald ı . Tüm bu olumlu gel işmelere rağmen Türkiye'de ka­ dın girişimci oranı %8 civarında. Bu oranın artırılması için ise çalışmalar yürütülüyor. Kadın girişimciliğinin bir a nlamda sembolü diyebi leceğ imiz KAG i D E R ise 2002 yılında, o zamanki i ş dün­ yasının ve girişimcilik alanının erkek egemen yapısına alternatif sunmak üzere kuruldu . Kuruluşta 37 olan üye sayısı bugün 300 ve bu sayı gittikçe artıyor. Türkiye' deki kad ı n girişimciler konusunda görüşlerine başvurduğumuz KAG i D E R Yönetim Kurulu Başkanı Sanem O ktar, bu­ gün gelinen noktanın büyük bir ka­ zanım olduğunu ancak yeterli olma­ dığını belirtiyor: "Yüzde 8 ' 1 i k kadın g irişimci oranı yeterli değil. Bizler bunun için çalışmalarım ıza devam ediyoruz ve edeceğ iz. Hepimizin çabası ve kad ı n girişimciliğine ve­ rilen önem nedeniyle büyüme his­ sedilir olacak ve daha iyi noktalara gelecektir. " I<ADIN YÖN ETiCi ORANI OLDU I<ÇA DÜŞÜI< Küresel G irişimcilik ve Kalkın­ ma Endeksi Kadın G irişimciliği Araştırması'na göre, Türkiye yük­ sek büyüme tempolu kadı n girişim­ ciliği açısından 30 ü l ke arasında 1 8 . sırada yer alıyor. Bu s kor, diğer ü l kelerle karşılaştırıldığında ü l kemi­ zin kişi başına milli gelir düzeyine göre düşü k kalıyor. Ayrıca araştır­ maya katı lan 30 ülkenin 1 4' ü nde kadınları n % 50'den fazlasının ban­ ka hesabı bulunmadığı görülüyor. Bu alanda cinsiyet açığının en yük­ sek olduğu ü l ke ise Türkiye . . . Kadın ve erkek arasında % 50 düzeyinde fark bulunuyor. Kadın girişimciliği için eğitimin yanı s ı ra yönetim tec­ rübesinin de önem l i olduğu gerçe­ ğ inden hareket eden araştırmada tepe pozisyonlardaki kadın oranı d a inceleniyor. Bu oran Türkiye'de % 1 0 - 1 2 civarında görülüyor ve ül­ kemiz bu konuda 30 ü l ke içerisinde en alt sıralarda yer alıyor. G i rişimcilik bir yana, kadınların ge­ nel olarak istihdama katılımı açı­ sından baktığ ı mızda da oranların yetersiz kaldığı görülüyor. TÜ i K ' i n M art 201 6 verilerine göre ü l kemiz­ de çalışma yaş aralığında bulunan 29 milyon 500 bin kad ının ancak 8 , 1 m ilyonu çalışıyor. Kadının iş­ gücüne katıl ı mında Türkiye O E C D ül keleri arasında s o n sıralarda yer alıyor. T Ü i K verilerine göre, erkekle­ rin istihdama katılım oranı % 7 0 ci­ varında i ken kadın katılımı % 30'da kal ıyor. AB ve O E C D ü l kelerinde ,, !<adının işgücüne Ratılı m ında TürRiye OECD üiReleri a rasında son sıralarda yer alıyor. T Ü i l< verilerine göre, erReRierin isti hdama Ratılım oranı % 70 civarında i Ren Rad ı n Ratılıını %30'da Ra lıyor. AB ve OECD üiRelerinde ortalama Rad ı n istihdam oran ları %58-59 civa rı nda seyrediyor. • KAGtL>E R T ü r k i ye Ka d ı n G i r i ş i m c i le r D e r n e ğ i Wo m en E n t re preneurs Assoc iation of Turkey KAGIDER Yönetim Kurulu Başkam Sanem Oktar BoRYAD 27 28 BoRYAD Bu çerçevede ül kemizdeki insan­ ların iş kurma cesaretinin yüksek düzeyde olduğu söylenebilir. Bu, Türkiye için güçlü bir noktadı r. Ül­ kemizde g irişimci l i k kapasitesinin gelişmesini ve bu alanda kadınların kapasitesini hayata geçirmek için gerekli ortamın h az ı rlanmasını des­ teklemeliyiz . " I<ADIN GiRiŞiMCiLERiN BÜYÜK ÇOGUNLUGU HiZM ET SEKTÖRÜNDE Yapılan araştırmalar, kadın girişimci­ lerin % 8 2 ' sinin hizmet sektöründe faaliyet gösterdiğini gösteriyor. Ka­ dın girişimcilerin % 40 ' ı işkolu olarak ticaret ve satış alanınd a yoğunlaşı­ yor; % 7 0 ' i ise mikro işletme sahibi olarak faaliyetlerini sürdürüyor. ortalama kadın istihdam oranları % 58-59 civarında seyrediyor. EN ÖN EMLi ENGEL SOSYAL VE KÜLTÜ REL ÖN YARGlLAR Genelde girişimcilik, özelde ise kad ı n girişimciliği açısından Türkiye ' n i n istenilen düzeye u laş­ tığ ı nı ve bu alanda kadınları n po­ tansiyelinden etkin bir şekilde ya­ rarlanıldığ ı nı söylemenin mümkün olmadığını ifade eden Sanem Ok­ tar, "Kadının g irişimci olarak veya bir işe g i rerek ekonomik ve sosyal açıdan güçlenmesinin önündeki en önemli engel sosyal ve kültürel ön yarg ı l a r ve toplumda egemen olan, erkeğ i hayatın merkezine koyan değerlerdir. Kad ı n g i rişimciliğini ar­ tırabilmek için bu yaklaşımlarla mü­ cadele etmek de son derece önem­ lidir" diyor. Ü l kemizde g i rişimciliğin güçlenmesi için ciddi bir potansiyel bulunduğunu söyleyen Oktar, şöyle devam ediyor: "Küresel G i rişimcilik Endeks i ' ne göre Türkiye, "Verimlilik Oda klı Ekonomiye Sahip Ü l keler" arasında yer alıyor. GEM 201 3 so­ nuçlarına göre Türkiye'de potan­ siyel g i rişimcilerin oranı yaklaşık % 3 2'dir, yani her 100 kişiden 32'si önümüzdeki üç yıl içinde g irişim­ cilik faaliyetinde bulunma n iyetin­ de olduğunu söylemiştir. Bu oran, gelişmekte olan ül kelerde % 2 9,09, gelişmiş ü l kelerde ise % 1 4, 2 7'd i r. E konomik büyümenin ve kalkın­ manın yolunun kad ınları ekonomi­ ye katmaktan geçtiğini söyleyen Sa nem O ktar' a göre, kadınların ekonomiye katı lmadığı, g i rişimcilik potansiyellerini hayata geçireme­ diği bir toplumun kalkınmada tam potansiyelini gerçekleştirmesi ol- : du kça zor. O ktar, bu konudaki bilin­ cin tüm dünyada hızla güçlendiğini söylüyor: "Yapılan son toplantılarda G-20 liderleri 2025 yılına kada r 100 milyon kadını istihdama katma sözü verd i . Araştırmalar gösteriyor ki, dü nyada kad ı n istihdamı % 1 ar­ tarsa, G S M H 80 milyar USD artıyor. 2025 yılına kadar eğer tam olara k cinsiyet eşitliği sağlanabilirse dün- ya ekonomisine 2 8 trilyon U S D e k katkı sağlanabiliyor. Bu, günümüz­ de ABD ve Çin ekonomilerine eşde­ ğer bir büyü klük oluşturuyor. G-20 l iderlerinin verd iği sözün ülkemizde­ ki karşılığı 2025 yılına kadar yak­ laşık 3 milyon kadının iş hayatına katı lması oluyor. Halen Türkiye'de kadınların istihdama katılımı % 27 , 5 düzeyinde kalıyor. Eğer Türkiye' de kad ınlar ve erkekler ekonomiye eşit katılsaydı kişi başına düşen Gay­ ri Safi Milli Hasılamız bugün % 3 0 d a h a fazla olacaktı . Ü l kemizin sür­ dürülebilir bir şekilde kal kınmasının ve refahını a rtırmasının anahtarı kad ınların ekonomiye daha fazla katılmasıdır. Dolayısıyla bu yönde yapılan çalışmalar geleceğimiz için hayati öneme sahiptir. " • BoRYAO 29 30 BoRYAD l<a d ı n g i r i ş i m c i l i ğ i n i g ü n d e m e g e t i re n i l i< ö z e l b a n l<a y ı z Kadın girişimciliğinin, T ürkiye ekonomisi için en önemli itici güçlerden biri olduğu inancıyla 2 0 0 6'da yola çıkan Garanti Bankası, konuyu farklı bir segment olarak ele almasının 1 0 . yılını kutluyor. K adın girişimciliğini günde­ me getiren ilk özel banka olan Garanti, kad ı n gi­ rişimcileri desteklemek ve farkındal ı k yaratmak amacıyla çalışmalarını 10 yıldır sürdürüyor. Garanti, bugüne kadar hayata ge­ çirdiği birçok projeyle, günümüzde "kadın bankacı l ı ğ ı " olarak tanımla­ nan faaliyetlerin öncülüğünü üstle­ niyor. Kadınların girişimci olmasının önündeki engelleri kaldırmayı, ka­ dın girişimcileri güçlendirmeyi ve sürdürülebilirliğine destek olmayı hedefleyen Garanti, faaliyetlerini "finansman sağlama", "cesaretlen­ dirme " , "eğitim" ve "yeni pazarlara açılma" olarak, 4 temel başlıkta ele alıyor. "l<adın girişimciler engel tanımıyor" G a ranti Bankas ı ' n ı n , 1 0 . yılını geride bıra kan kad ın g irişimciliği çalışmala­ rı hakkında bilgi veren Genel Müdür Yardımcısı Nafiz Karadere, çalışma hayatında yer alan kad ı n ı n ekono­ mik açıdan güçleni rken, aile içindeki konumunun da iyileştiğini söylüyor: " Kad ının, aile içi karar verme gücü, kendine duyduğu güven ve toplum­ sal saygınlığı artıyor. Biz de Garanti Bankası olarak, bu farkındalıkla, ka­ dın g irişimcileri odağına aldığımız ve onları daha da güçlendirmek üzere çıktığımız bu zorlu yolda, 1 0 . yılı mı­ zı kutlamaktan gurur duyuyoruz . Bu 10 sene boyunca tanık olduğumuz tüm hi kayelerin ortak noktasın­ da, kadın girişimciliğinin önündeki başlıca engellerden birinin aile ve toplumsal baskı olduğunu söyle­ yebiliri m . Ancak iş hayatına atılan kadın girişimciler, çevresindekilerin "yapamazsın" telkinlerine rağmen yoktan var ediyor, kendinden çok başkalarını düşünüyor, çevresini ge­ liştiriyor ve engel tanımıyor. . . işte sırf bu nedenle, sektörden bağımsız olarak tüm kuru mların, tüm birey­ lerin farkındalıkla hareket etmesi , omuz omuza çalışması ve bu konu­ d a bir sorumluluk üstlenmesi gerek­ tiğine gönülden inanıyoruz. Konuyu ilk gündeme getiren ve farkında l ı k yaratarak birçok kuruma örnek b i r banka o l m a n ı n bilinciyle, i l k günkü heyecan ımızdan daha da güçlü bir motivasyonla çalışmaya devam edi­ yoruz. Kad ı n girişimciler açısından finansmanı doğru kullanmak, üre­ time çevirmek ve istihdama katkı sağlamak için yol göstermenin fi­ nansman sağlamaktan daha önemli olduğunu bil iyoruz . Sürekli yeniledi­ ğimiz araştırmalar ve sahada edin­ diğimiz tecrübeyle, önümüzdeki dönemde de kadın g irişimcilerimizin yoluna ışık tutmak için elimizden gelen gayreti göstereceği z . " l<adın Girişimeisi Yarışması'yla 33 bine yanın nadına u laşıldı Kadın girişimcilere 10 yılda 3 mil­ yar TL' den fazla kredi desteğ i sunan G aranti, K AG i D E R ve Eko­ nom ist dergisi işbirliğiyle, 10 yıl­ dır gerçekleştirdiği Türkiye ' n i n K a d ı n G i rişimeisi Yarışması'yla, 33 bine yakın kadına ilham verici h ikayelerini aniatma fırsatını sun­ du. 2008'den bu yana KAG i D E R ' I e birlikte düzenled iği Kad ı n G i rişimci Buluşmaları sayesinde 32 ilde ger­ çekleştird iği toplantılarda 7 bine yakın kad ı n girişimcinin kişisel ge­ lişimine destek oldu. 201 2 yılında, girişimcilik konusunda belli bir bilgi düzeyine gelmiş kad ı n l a r için, Bo­ ğaziçi Ü n i versitesi Yaşamboyu Eği­ tim Merkezi'yle (BÜYEM) "Kadın G irişimci Yönetici Okulu" projesini başlatt ı . Proje sayesinde, 1 6 ilde 1 . 500 ' ü aşkın kad ı n g i rişimci, sür­ dürülebilir şirket yönetimi üzerine ücretsiz eğitim ald ı . • Garanti Bankasi sponsorluğunda gerçekleştirilen Türkiye'nin Kadm Girişimeisi Yaflşmasl'nda Dress Best Uniforms'un kurucusu Hana Tü/in Yaı1c1 ve Mene Research'ün kurucusu Şule Mene "Türkiye'nin Kadm Girişimcisi"seçildi. BoR.YAO 31 32 BoR.YAÜ 28 b i n Rad ı n ı d e s te R i ey e r e R e Ro n o m i y e t< a z a n d ı ra ca ğ ı z Şekerbank, kadın esnaf ve işletmecilerin ihtiyaçlarına yönelik çeşitli destek paketleri sunuyor. Banka aynca, "Tanmda Kadın Girişimciliğinin Güçlendirilmesi Programı" kapsamında kadın çiftçilere yeni kapılar açıyor. K adın bankacılığı kapsamında yaptıkları çalış­ malarla son bir yılda yaklaşı k 8 bin kadı n giri­ şimeiye 310 m ilyon TL finansman sağladı kla­ rını belirten Servet Taze, 201 8 sonuna kadar da özellikle k ı rsal bölgelerde olmak üzere 28 bin kadın girişimeiyi destekleyerek ekonomiye kazandıracaklarını ifade ediyor. Türkiye Esnaf ve Sanatkarla rı Konfederas­ yonu (TES K) ile yaptıkları iş birliği kapsamında kad ı n esnafa uygulamalı g i rişimcilik eğitim i ve finansman sağlad ıklarını kaydeden Taze, tarımda kadın girişimci­ liğinin güçlendirilmesi amacıyla yürütülen projelere de destek olduklarını belirtiyor. Başbakan Binall Y1ld1nm, kadm girişimdiere sağladilelan destelrten ötürü Şekerbank Genel Müdürü Servet Tazr1f teşelckür plaketi verdi. l<adın çiftçiler işveren oluyor Şekerbank, kadın esnaf ve işletmecilerin yanı sıra kadın çifçilere yöneli k de önemli projelere imza atıyor. Gıda Tarım ve H ayvancılık Baka n l ı ğ ı ' n ı n başlattığı ve Şeker­ bank desteği ile yürütülen "Tarımda Kadın G i rişimcili­ ğinin G üçlendirilmesi Program ı " , bu çalışmalardan biri. Program kapsamında Türkiye ' n in dört bir yanındaki ka­ dın çiftilerin projeleri değerlendirilerek ödüllendiril iyor. l<adınlara 70 saat uygulamalı girişimcilin eğitimi Şekerban k ' ın " Aile Çiftçifiği Bankacılığı " kapsamında kırsal kalkınmavı destekleyerek köyden kente göçü önlemek amacıyla dahil olduğu program kapsamında, 201 6 yılında programa katılan 9 farklı ilden kadın çift­ çilere KOSG E B ve i Ş K U R iş birliği ile istihdama yönelik, sertifi kal ı , 1 0 gün süreli ( 7 0 saat) uygulamalı girişimci­ l i k eğitimi de ver i l d i . Tarımın değişik a l anlarında faali­ yet gösteren, yenilikçi, yaratıcı, kayna kları etkin-verimli ve sürdürülebilir kullanan, bulunduğu çevreye öncülük eden, rol model olabilecek kadın çiftçiler, girişimcilik fikirlerini , özel danışmanlar a racılığıyla projelendird i . • l<a d ı n p a t ra n l a r i ç i n a yr ı b i r d e pa rt m a n t< u rd u t< T ürk Ekonomi Bankası (T EB), kadın patronlara işletmelerini büyütebilmeleri için finansmanın yanı sıra bilgiye ulaşma, yeni pazarlara erişim, networking kurma gibi kilit konularda özel eğitim, danışmanlık ve menturluk olanakları sunuyor. T EB KOBi Ban kac ı l iğ ı Kıdemli Genel Müdür Yardımcısı ve Genel Müdür Vek i l i Turgut Boz, Tü rkiye'de ilk kez banka bünyesinde ayrı bir departman kurarak oluşturdukları kadın ban­ kacıliğı ile kadı n patronlara odaklanarak onların iş ha­ yatındaki ihtiyaçlarını bütünlüklü bir hizmet anlayışıyla ele almayı amaçladıklarını söylüyor. Kad ı n patronlara işletmelerini büyütebilmeleri için finansmanın yanı sıra bilgiye ulaşma, yeni pazarlara erişi m , networking kur­ ma gibi kilit konularda özel eğitim, danışmanlık ve men­ terluk olanakları sunan TEB, bu sayede kadı n patronla­ rın iş hayatın ı n çeşitli alanlarında karşılaştıkları engelleri aşmalarına d a yardımcı oluyor. TEB l<adın ARademisi işletmelerin sürdürülebilir başarıyı yakalaması için sa­ dece finansman desteğinin yeterli olmadığının farkında olan TEB, başlattığı Kadın Akademisi ile kadın patrenla­ ra destek oluyor. TEB Kadın A kademisi ile kadın patron­ ları işletme yönetimi, l iderl i k ve yöneticilik konularında bilgilendiriyor. Ş imdiye kadar 8 ilde düzenlenen 1 3 fark­ l ı etkinlikle 1 . 400'den iş kadınına ulaşıld ı . .• '-ı ifEB'in kadı n bankacılığı alandaki çalışmaları finansal h izmet ve bankacılık yönetimi alanın­ d a d ü nyanı n en saygın kurumlarından Bank Administration Institute ( BA l ) tarafından d a öç:!üle l a y ı k görüldü . TEB, B A l G l o b a l Banking Innovation Awards'ta "Bankacılı kta Sosyal ve Toplumsal E t ki i novasyo n u " ödülünü aldı. _ . L·J�.L . TEB1n; kodm/arın yönettiği işletmeleri desteklemek ve kadm girişimciliğini teşvik etmek amaayla hayata geçirilen "Kadm işletmelerine Finansman ve Danışmanlık Desteği"programı kapsammda, 1016 yılı ikinci çeyreği itibarıyla 4500'den fazla müşteriye toplam 180 milyon TL'nin üzerinde kredi sağlandı. Uluslararası işbirliRieri TEB, kadın bankacılığı çalışmaları kapsamında, kadın patronlara bölgesel veya global anlamda büyük partner­ lerle çalışmaları konusunda eğitim , danışmanlık h izmeti sunara k tedarik zincirine katılmalarını sağlayan WECon­ nect lnternationa l ' a üye old u . Bunun yan ı sıra, Cherie Blair Foundation for Women'ın menterluk programında Türkiye'deki ilk iş ortağı olarak menterluk programıyla kadınlara iş hayatındaki ya da işletmeleriyle ilgili hedefle­ ri konusunda destek veriyor. Ayrıca, kadınların iş hayatı­ na katılımını artırmak hedefiyle çalışan ve bu kapsamda hizmet veren bankaları bir araya getiren en büyük global ağ G lobal Banking Alliance for Women ( G BA) üyeliğine kabul edilen TEB, 1 35 ü l kede hizmet veren ve 3 9 finans kurumuyla birlikte çalışan G BA üyeliğine Türkiye'den kabul edilen iki bankadan biri olmayı başard ı . • 13oRYA0 33 34 BoRYAO Katmerciler, Borsa istanbul'da araç üstü ekipman ü reticisi olan tek firma. Türkiye'de faaliyet gösterdiği sektörün l ideri. Katınerciler'in yeni hedefi ise, Türk savunma sanayinin de önemli bir oyuncusu haline gelmek. Ş irket, son birkaç yıldır savunma sanayi yatırımlarını artırdı, 201 7'de de bu yatırımların meyveleri ni toplamayı öngörüyor. Şirketin strateji ve gelecek planları üzerine konuştuğumuz F urkan Katmerciler, Ar·Ge merkezleri nin kendilerine hem Türkiye hem de bölgesel arenada güç kazandıracağını söylüyor. Ü rünlerinin %70'ine yakınını ihraç eden Katınerciler'in ilgi odağında olan yen i pazar bölgesi i s e Latin Amerika. K atmerciler, dünyada bor­ sada işlem gören birkaç araç üstü ekipman üre­ ticisinden biri . . . Yoğunlukla ihracat yapan bir şirketsiniz . . . Borsaya kote bir şirket olmak global arenada size neler kazandırıyor? Katmerci ler, araç üstü ekipman sektörünün l ider şirketi olarak Ka- sım 2010 tarihinde halka açıldı. Borsa i stanbul' da sektörünün tek temsilcisi . Bildiğimiz kadarıyla dün­ yada d a halka a ç ı k üçüncü sektör şirketi. Hal ka arz, alternatif bir finans kay­ nağı yaratmanın çok ötesinde bir anlam ifade ediyor bizim için. Hal ka arzla bağlantılı olara k Sermaye Pi- yasası Mevzuatı ' n a göre faaliyette bulunmak, kurumsal yönetişim a n­ layışını şi rket faaliyetlerine egemen kılmak, açı klık ve şeffaflık, şirketin kurumsallaşması yönünde çok bü­ yük ve çok önemli itici güç oluyor. H ızla büyürken, bu hızlı büyümenin sağlam temeller üzerinde gelişme imkanını artırıyor. Yeni ortaklarımız ve hissedarlarımıza karşı taşıyaca- ğımız sorumlulukla adım atmak bizi daha güçlü kılıyor. Uluslara rası arenada ise halka açık olmak önemli bir güven unsuru oluşturuyor. Müşterileriniz, iş or­ taklarınız, tedarikçileriniz, hatta çalışanlarınız için açık ve şeffaf bir şirketle i ş yapıyor, o şirkette çalışı­ yor olmak güven veriyor. U lusal ve uluslararası i halelerde, faaliyet için ihtiyaç olabilecek ve kamu otorite­ lerinin onayına gere k duyulan her alanda firmanın önünü açıyor. Borçlanmada da firmanın elini güç­ lendiren ve işini kolaylaştı ran bir et­ ken halka açık şirket o l m a k . Kendi tahvil arzlarımızda d a bunu dene­ yimled i k . Hem çok kolay bir şekilde, hem de oldukça makul faiz oranları üzerinden borçlanmalar gerçekleş­ tird i k . Binlerce hissedarı olan halka açık bir ş irketseniz, yaptı klarınız daha çok takip ediliyor, söyled i kle­ rinize daha çok kulak veriliyor, me­ sajlarınız daha güçlü bir şekilde ye­ rini buluyor, marka değerinize çok büyük değer katıyorsunuz. Rekabete bir yansıması oluyor mu? Evet. Rekabetin her alanda keskin­ leştiği günümüz dünyasında, tabiri caizse hemen her maça 1 -0 önde başlıyorsunuz. Hem kurumsal hem de finansman anlamında etkileri neler oldu? Halka arzdan elde edi len kaynakla büyüme planlarımız doğrultusunda yeni yatırımlar gerçekleştird i k . Ş i r­ ketimizin büyüme potansiyeli ve karl ı lığı daha da arttı . Biz büyürneyi destekleyecek kaynağı, borçlanma yöntemleri yerine halka açılarak sağlamayı tercih ettik. H a l ka arz, sağladığı finans kaynağının ötesin­ de her alanda firmamızın gücüne güç kattı, işlerimizi kolaylaştırırken kurumsallaşmamızın d a katalizörü old u . Diğer hiçbir finansman yönte- ,, � Şir etimizin mısyonunu gerçeRieştirmesine RatRı sağlayacaR her türlü işbirliği formü l ü n ü denemeye açıR bir şirRetiz. Bu noRtadaRi teR Rriterimiz. l<atmerci Ailesi'nin fırmadaRi çoğ u n l u R pozisyonunu Rorumasıdır. H isse satışı da olabilir. venture capital veya joint venture da olabilir. Şu aşamada öneeliRl i olaraR gündemimizde olan bir husus değil. ancaR Rurumsal vizyonumuz bu tarz i lişRilere ve işbirli Rierine açıR. m i , kurumsallaşmamıza bu katkı ve desteği sağlayamazdı . Gelinen aşamada i S 0 500, T i M 1 000 ve EBSO 1 00 şirketleri arasında yer almamızda h a l ka açılmanın getirdi­ ği heyecan ve motivasyonun kayda değer bir katkısı olduğunu rahatlıkla belirtebiliriz. Kısa bir süre önce yaptığınız açık­ lamada, azınlık hissesi satışına açık olduğunuzu belirttiniz . . . Bu konuda bir değerlendirme alabilir miyiz siz­ den? Furkan Katmerci: "Türkiye; Ortadoğu'dan Kafkasya'ya, Balkanlar'dan Afrika'ya uzanan geniş coğrafyada bölgesel bir güç. Katmerciler de sektörünün lider şirketi olarak, bu bölgede iş ve yatmm yapmak isteyen, gücünü bu bölgeye taş1mak isteyen yabanct/ar ve fonlar için ilgi ve dikkat çeken bir firma." Katmerciler olarak temel ilkemiz, sürdürülebil i r ve karlı büyüme yo­ luyla ül kemiz ekonomisine ve sa­ vunma sanayine değer katarken, çalışanlarımız, hissedarlarımız ve orta klarımız için değer üretmek. Bu amaca hizmet edecek, şi rketimi­ zin m isyonunu gerçekleştirmesine katkı sağlayacak her türlü işbirliği formülünü denemeye ve hayata ge­ çirmeye açık bir ş irketiz. Çünkü biz kendimize güveniyoruz. Bu formü l çeşitli düzeylerde işbir­ l i kleri olabileceği gibi, strateji k or­ taklıklar ve finansal ortaklıklar gibi yöntemler de olabilir. Bu noktadaki tek kriterimiz ise Katmerci Ailesi ' n i n firmadaki çoğunluk pozisyonunu korumaya devam etmesidir. Yani, hisse satışı d a olabil ir, venture ca­ pital veya joint venture d a olabilir. 13oRYAD 35 36 ü Q) ...__ E CB :::ı::: c Cd .:::ı:::. ::J LL ...__ BoR_YAD Şu aşamada öncelikli olarak günde­ mimizde olan bir husus değil, an­ cak kurumsal vizyonumuz bu tarz ilişkilere ve işbirliklerine açık. ,, mevcut pazarlarda�i �on u m u m uzu güçlendirmeye verir�en yeni pazar arayışlarımız �esintisiz devam ediyor. Ö zell i �le Latin Ameri�a pazarı bu dönemde ilgi odağımız. 13u bölgeye yöneli� araştırmalarımız sü rüyor. Türkiye; Ortadoğu'dan Kafkasya' ya, Balkanlar'dan Afrika'ya uzanan ge­ niş coğrafyada bölgesel bir g ü ç . Katmerciler de sektörünün l i d e r şir­ keti olara k , bu bölgede iş ve yatırım yapmak isteyen, gücünü bu bölge­ ye taşımak isteyen yabancılar ve fonlar için ilgi ve d i k kat çeken bir firma. Dönem dönem gelen talepler çerçevesinde bazı görüşmeler de yapıyoruz ancak ciddi ilerleme sağ­ lanan bir temasımız olmad ı . Üretiminizin büyük bir payını ihraç ediyorsunuz . . . ihracat ağınızı ge­ nişletme k gibi bir planınız var mı? Hedefinizde yeni bölgeler bulunu­ yor mu? 1 98 5 yılınd a kurulan Katmerciler ihracat odaklı bir firm a . 1 9 98 yı­ lında Japonya ile başlayan ihracat serüveninde Asya 'dan Avrupa'ya, Afrika' dan Orta Doğu'ya uzanan coğrafyada 50'yi aşkın ü lkeye u laş­ t ı k . Katmerciler'in gelirleri içerisin­ de ihracat gelirlerinin payı ortalama % 60-70 civarındadır. Sektörümü­ zün açık ara en büyük i hracatçısı Ö nceliği m izi durumundayız. Ulusal pazarı hiç göz ardı etmeden, hatta bu pazar­ daki kon umumuzu güçlendirirken esas büyümenin uluslararası pazar­ larda olacağına inançla bu alandaki konsantrasyonumuzu hep yüksek tutuyoruz. Bu stratej i k yaklaşım doğru ltusun­ d a araç üstü ekipmanda bölge­ m izde önemli bir firma h a l i ne gel- ZIRHLI KAZI(�I YÜKLEYİ ·t ış )lA.J\İlf.ASJ d i k . Gelinen n o ktada önceliğimizi mevcut pazarlardaki konumumuzu g üçlend irmeye verirken yen i pazar arayışlarımız kesintisiz devam edi­ yor. Özellikle Latin Ameri ka paza­ rı bu dönemde ilgi odağ ı m ı z . Bu bölgeye yönel i k araştı rmalarımız sürüyor. Öte yandan, araç üstü ekipmanla giriş yaptığımız pek çok ü l ke bizim için savunma sanayinde de hedef ülke durumunda olacak. Savunma sanayindeki gelişimimize göre artık sadece araç üstü ekipmaniarımızia değil, zırhlı personel taşıyan araçla­ rımızia d a bu pazarlarda yerimizi al­ maya başlayacağız. Toplumsa l Olay­ lara Müdahale Araçlarıyla (TOMA) attığımız adımları büyüterek devam ettireceğiz. Özetle, araç üstü ekip­ manın yanı sıra savunma sanayin­ de de büyüyecek Katmerciler, uzun vadede i h racatta da performansını artı rara k devam ettirecek. Ar-Ge'ye verdiğiniz önemi sıklıkla dile getiriyorsunuz . . . Türkiye araç üstü ekipman sektö­ rünün lideri ve savunma sanayinin yeni oyuncusu olara k Ar-Ge'ye her zaman önem vermiş ve yatırımlarıy­ la bunu ortaya koymuş bir firmayız. Geniş ürün gamıyla, en hızlı, en iyi, en kaliteli üretim i yapan şirket olarak sektördeki rekabet gücümü­ zü artırmayı ve rekabette daha d a ö n e ç ı kmayı hedefliyoruz. Ar-Ge merkezimiz bu doğrultuda atılmış önemli bir adım. Daha önce firma bünyesinde bir departman şeklinde yapılandırılan Ar-Ge ekibi, geçen yıl ayrı bir merkez haline dönüştürül­ d ü ve Ara l ı k 201 5'te Bilim, Sana­ yi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından akredite ed ilerek "Ar-Ge Merkezi Belges i " almaya hak kazandı. Kat­ merciler, bu başarıyı elde eden Türkiye'nin 228'inci şirketi old u . Katmerciler Ar-Ge Merkezi , aynı za­ manda sektörünün en güçlü Ar-Ge merkezi durumunda. ,, Şirketin uzun vadeli planlamaların­ d a ve uluslararası vizyonunda stra­ tejik bir yer tutan Ar-Ge merkezi, 24'ü mühendis olmak üzere 44 ki­ şilik bir ekipten oluşuyor. Tamamen yeni ürün geliştirmeye odaklanan merkez, Katmerciler'in en önemli itici güçlerinden birisi durumunda. Çoğu son yıllarda olmak üzere iki adedi TÜBiTA K-TEYD E S projesi ol­ m a k üzere toplam sekiz adet Ar-Ge projesi gerçekleştird i k . Halen altı adet Ar-Ge projesi yürütülüyor. 1 5 adet Ar-Ge projesi ise planlamamız dahilinde. Bir adet patent, bir adet tasarım başvurumuz bulunuyor. Sektörünüzdeki dünya şirketleriyle kıyaslandığında, kendinizi nasıl ko­ numlandırıyorsunuz? Katmerciler olarak, her ne kadar Türkiye'de firmaların ortalama Ar­ Ge yatırım oranlarının üzerinde ya­ tırım gerçekleştirmiş olsak d a biz bunu hala yetersiz görüyoruz. Ge­ lişmiş ü lkelerle rekabet edebilmenin temel şartlarından birisi ileri tekno­ lojiye dayalı, katma değeri y ü ksek ürünler geliştirip üreterek dünya pazarlarına sunabilmektir. Türkiye a rtık ucuz işgücü pazarı değildir. Bu n o ktadan çıkmıştır. Bununla birlikte henüz teknoloji ihraç eden bir ülke konumuna da gelebilmiş değiliz. Biz teknoloji üreten, geliştiren ve bunu d ünya pazarlarına sunabilen bir ü l ke olmak zorundayız. Katmerci­ ler olarak bu noktada biz üzerimize düşeni yapmanın gayreti içindeyiz . Daha yüksek Ar-Ge yatırımlarıyla, gelişmiş ü l ke şirketleriyle aramız­ daki farkı kapatmaya ç alışıyoruz. Hatta bazı alanla rd a öne geçmeye başladığımızı, sektörümüzün dev şirketleriyle uluslararası arenada rahatlıkla boy ölçüştüğümüzü söy­ leyebiliriz. i hracat rakamları b aşta olmak üzere firmamızın elde ettiği sonuçlar bu kon uda bir hayli yol aldığımızı gösteriyor. Ama daha gi­ dilecek çok yol olduğunun d a bilin­ cindeyiz. Ar-Ge merkezinin, uluslar arası pi­ yasalarda ne gibi açılımları olacak sizce? Katmerciler, uzun vadeli ve stra­ tej i k planlamalarl a iş yapan, araş­ tırma ve geliştirmeye her zaman büyük önem vermiş bir firma ola­ geldi. Şimdi daha güçlü ve ku­ rumsal hale getirdiğimiz Ar-Ge merkezimiz, şirketin uzun vadeli l<atmerciler olara tl, son dönemlerde savun m a sanayine odatllanıyor, bu alanda Ar-Ge ve ürün geliştirme çalışmalanna yoğ unlaşıyoruz. Bilindiği üzere, TOMA ile bu alana geçişin adımlannı atmıştıtl. Savun ma ve güvenli tl setltörüne yöneli tl ü rü n lerde ise önceliğimiz, NATO standartlannda geliştirdiğimiz, 4x4, balistitl olara ll g üçlendirilmiş zırhlı personel taşıyıcı a raç a ilesi olacatl. büyüme stratejisi açısından kritik bir rol oynayacak. Araç üstü ekip­ manların yanı sıra eski ürünlerin modifiye edilmesinde ve savun m a sanayine yöneli k yeni ü r ü n geliştir­ mede en büyük kozlarımızdan biri olacak. i hracat odaklı çalışan bir şirket olarak Katmerciler'in u l usla­ rarası rekabet gücünü artırmada ve yabancı şirketlerle strateji k işbirliği i m kanlarının yaratılmasında çok bü­ y ü k katkı sağlayacağına i n anıyoruz. Ayrıca, Ar-Ge merkezimiz, ü niver­ sitelerle işbirliğinin geliştirilmesi ve karşılıklı bilgi ve deneyim paylaşımı açısından da önemli bir imkan su­ nacak. Firma olarak a kadem i k ça- BoRYAD 37 38 BüRYAD lışmalara daha fazla destek sağla­ yabileceğ iz. Yakın zaman içinde piyasaya suna­ cağınız yeni bir ürününüz var mı? Katmerciler olarak, son dönemler­ de savunma sanayine odaklanıyor, bu alanda Ar-Ge ve ürün geliştirme çalışmalarına yoğunlaşıyoruz. Bilin­ diği üzere, TO MA ile bu alana geçi­ şin adımlarını atm ıştı k . Savunma ve güvenl i k sektörüne yönelik ü rünler­ de ise önceliğimiz, NATO standart­ larında gel iştird iğimiz, 4x4, balistik olarak güçlendirilmiş zırhlı personel taşıyıcı a raç ailesi olaca k . B u alanda tasariayıp geliştirdiğimiz i l k araç, "Khan" adını verdiğimiz zırhlı personel taşıyıcı araç oldu. Bu arac ı , 9- 1 2 Kasım tarihleri a rasın­ d a M Ü SiAD tarafından istanbul'da düzenlenen 3. High Tech Port ,, Araç üstü eRipman alanında yaRiaşıR 30 fa rRiı ü rünü sunuyorsaR. aynı şeyi savunma sanayi için de yapmaR istiyoruz. 4x4. 6x6. 8x8. orta zırh lı. hafi f zırhl ı. yüRseR zırhlı. mayına daya nıRiı a raç gibi ürünl erle bu seRtörde önemli bir oyuncu olmayı hedefi iyoruz. Fuarı'nda lansmanını yapacağımız " H ızı r'' takip edecek . Mayına karşı dayan ı k l ı l ı ğ ı a rtırılmış, dokuz perso­ nel kapasiteli "Hızır'' , yoğun çatış­ ma koşu lları altında yü ksek perfor­ mans gösterecek şekilde tasarlanıp geliştirilmiş bir nakil ve muharebe aracı. Güvenlik güçleri için önemli koruma sağlayacak Hızır, ordumu­ zun ve güvenlik güçlerimizin önemli bir ihtiyacını karşılamaya aday. Zırhlı personel taşıyıcı ailesinin bir d iğer üyesi ise yine aynı fuarda ta­ n ıtacağımız, Rubicon jeep üzerine geliştirilmiş bir araç . Ü l kem izde, nano teknolojiden yararlanarak ge­ l iştirilmiş kompozit seramik zırhla desteklenmiş ilk araç olacak. Ge­ leceğin teknolojisi diye tanımladı­ ğımız bu teknolojinin özel liğ i , yük­ sek bal istik koruma sağlarken aracı ağırlaştı rmaması . Yan i , kompozit serami k zırh, sadece çelikten olu- 201 6' da Katmerciler nasıl bir per­ formans sergiledi? 201 6 yıl ı , hepimizin m a l u m u olan ulusal ve uluslara rası ekonom i k ve siyasi nedenlerle, hem ü l kemiz hem firmalarımız için zor bir yıl oluyor. K ü resel krizin etkileri de­ vam ederken, bölgemizde yaşanan savaş h a l i , sadece bölgesel pazar­ ları değ i l tüm d ünya pazarl arını d a ol umsuz etkiled i . E konomiler hala istenen büyüme seviyelerini ya­ kalamaktan uza k . i hracat pazar­ larında ciddi daralma yaşa nıyor. Yatırımlar erteleniyor. 1 5 Temmuz d arbe girişimi, h a l k ı n demokrasiyi sahiplenmesiyle bertaraf edildi an­ cak ü l kemizdeki ekonom i k sorun­ ları ağırlaştırd ı . Dış pazarların yan ı s ı ra içeride de daralma yaşıyoruz . Tüm bu gelişmeler Katmerciler'in i h racat gelirleri nde ve dolayısıy­ la toplam gelirlerinde b i r m i ktar gevşemeyi beraberinde getirec e k . A n c a k fi rma karlılığında ö n e m l i bir değişi klik beklemiyoruz. şan zırh ile aynı dayanıklılığa sahip olmasına rağmen daha hafif. Do­ layısıyla muadilierine göre hafifliği nedeniyle hem manevra kabiliyeti, hem konforu oldukça yü ksek bir a raç olacak. Katmerciler olarak, araç üstü ekip­ man alanında yaklaşık 30 farklı ü rü­ nü sunuyorsak, aynı şeyi savunma sanayi için de yapmak istiyoruz. 4x4, 6x6, 8x8, orta zırhlı, hafif zırhlı, yüksek zırhlı, mayına daya­ n ı klı araç vb. ile bu sektörde önemli bir oyuncu ol mayı hedefliyoruz. Savu nma ve güvenl i k sektörüne yöneli k ürün portföyümüz içerisin­ de ayrıca, zırhlı ADR a ka ryakıt tan­ keri, koruma kalkanı, zırhlı damper, uzaktan kumandalı zırhlı paletli eks­ kavatör, zırhlı law bed treyler, zırhlı su tankeri , zırhlı kazıcı yü kleyici iş m a kinesi de bulu nuyor. Farklı etkeniere ve gelişmelere göre her firmada ve ü l kede iniş ç ı kışlar yaşanabili r. Bu son derece normal bir durum. Biz, kısa vadeli dalga­ lanmaları çok önemseyen bir firma değiliz . Uzun vadeli bakıp strateji k a d ı m l a r atmaya çalışıyoruz . Önem­ li olan sürdürülebil i r bir gelir ve karl ılık düzeyiyle, istikrarlı ve sağlık­ lı bir büyüme trend ine sahip olmak. 2017 için planlarınız ne yönde? Yeni yatırımlarınız olacak mı? Katmerciler, bu yıldan başlamak üzere araç üstü ekipman ve savun­ ma sanayinde birlikte faaliyet göste­ rerek kendi tarihinde yeni bir dönemi de başlatmış durumda. Son yıl larda yoğunlaştığımız ve önemli yatırımlar gerçekleştirdiğimiz savunma sana­ yine yöneli k yatırım ve çalışmaları­ mızın meyvelerini 201 7 yılında al­ maya başlayacağız. Bu yönde elde edilecek başarılar, Katmerciler'i araç ,,_ Son yı llarda yoğunlaştığımız ve önem l i yatırımlar gerçe�leştirdiğimiz savun ma sanayine yöneli� yatırım ve çal ışmalarımızın meyvelerini 201 7 yılında almaya başlayacağız. Bu yönde elde edilece� başarılar. l<atmerciler'i a raç üstü e�ipman se�törü n ü n liderliğinin ötesine taşıyaca�. Tür� savunma sanayinin de önemli bir oyuncusu haline gelmesin i n önünü açaca�. üstü ekipman sektörünün liderliği­ nin ötesine taşıyacak, Türk savun­ ma sanayinin de önemli bir oyuncu­ su haline gelmesinin önünü açaca k . Ü retim merkezi i z m i r Çiğli'de olan bir firmayız. An kara Başkent Or­ g anize Sanayi Bölgesi ' nde yeni bir üretim merkezi inşa ediyoruz. Üç aşamalı inşa planının i l k aşaması bu yıl içinde tamamlandı. Beş dö­ nümlük arazide inşa ettiğimiz tesis üretime geçmeye hazır vaziyette. Toplamı 21 bin 600 metrekare olan ve iki aşamada hayata geçecek diğer tesisleri de ardışık olara k i k i yıl içinde tamamlamayı öngörüyo­ ruz. Bu tesisler tamamen savunma sanayiine yönelik Ar-Ge ve ü retim yapmak üzere inşa ediliyor. • BoR.YAD 39 40 13oRYA0 Tü r�iye'n i n l<red i Notu Serüven i Sermaye piyasalarının gözü kulağı onlardan gelecek haberlerde. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları Standard & Poor's (S&P), Moody's ve Fitch ekonomi gündeminde hep üst sıralarda. 1 5 Temmuz darbe girişimi sonrasında ise bu kuruluşlarla ilgili tartışmalar alevlendi. Yatırım Finansman Başekonomisti Can Uz, T ürkiye'nin 1 9 9 2 yılında başlayan kredi notu serüvenini yazdı . T ü rkiye ' n i n kredi derecelen­ d i rme süreci d ünya para piyasalarından borçlan­ masıyla birlikte başladı. Türkiye i l k kredi notunu, S&P'den 4 Mayıs 1 9 92 tarihinde "BBB" seviyesinde aldı. S&P'den bir gün sonra Moody' s de Türkiye ' nin kred i notu nun "Baa3" olduğunu bild i rd i . S & P ve Moody's'de yatı rım yapı­ labilir seviyeye işaret eden bu not daha sonraki yıllarda g iderek dü­ şüş gösterd i . Fitch 1 0 Ağustos 1 9 94 tarih inde Türkiye ' n i n kred i notunun " B " olduğunu duyurd u . 1 9 94 v e 2001 krizleri sonrasında M oody's'deki notumuz "Ba3" ve "B 1 " gibi spekü latif seviyelerde do­ laşırken, Fitch ve S&P'deki notlar ise yü ksek d üzeyde spekülatif olan "B-" seviyesine kadar geriledi. 21 BiR YIL SONRA GELEN "YATI RIM YAPlLABiLiR" NOTU Türkiye ' ni n kredi notu, i l k derece­ lendirme yılı olan 1 992 ve 1 99 3 yılından sonra, Fitch ' i n 5 Kasım 201 2 tarih inde verd iği " BBB-" no­ tuna kadar sürekli yatırım yapılabilir seviyenin altında kal d ı . Moody's'in 1 6 Mayıs 201 3 'te Türkiye'nin no­ tunu artırmasıyla, 1 992 yılından beri i l k defa, yani 2 1 yıl aradan sonra ilk kez, iki uluslararası kre­ di derecelendirme kuruluşundan uzun dönemli yabancı para cinsin­ den "yatı rım yapılabilir" kredi notu alınmış oldu. Ancak Moody's 1 1 Nisan 201 4'te Türkiye ' nin " Baa 3 " olan devlet tahvili notunu teyit ederken, görünümü negatife çevir­ d i . Moody ' s ' i n açıklamasında, ü l ke içindeki siyasi belirsizl i k ortamında büyürneyi destekleyici reform bek­ lentisinin azalmasından ötürü orta vadeli büyüme trend ine i l işkin be­ lirsizli klerin yükselmiş olmasına d i k­ kat çeki l d i . Moody ' s, Türkiye ' nin dış finansman baskılarına açık ol­ duğu sürece notunun a rtırı lmayaca­ ğını bel i rtti. 1 5 Temmuz d arbe giri­ şimi sonrasında 1 8 Temmuz 201 6 tari hinde Moody's Tü rkiye'nin ya­ tırım yapılabilir seviyedeki notunu olası bir indirim için yeniden değer­ lendirmeye aldı . S&P 20 Temmuz 201 6 ' d a Türkiye ' ni n kred i notunu "BB + "dan "BB"ye, görünümünü ise "durağan"dan "negatif"e indir­ d i . Böylece Türkiye'nin S&P'deki notu yatırım yapılabilir seviyenin iki basama k altına inmiş oldu. Fitch ise 1 9 Ağustos 201 6'da ü l ke kre­ di notunu "BBB-"de korurken ü l ke görünümünü 1/negatif"e indird i . Türkiye'yi yeniden değerlend irme sürecinde tutan Moody's 5 Ağus­ tos'taki kredi notu değerlendirme­ sini pas geçti ancak 2 3 Eylül 201 6 tarihinde Türkiye'nin kredi notu­ nu yatırım yapılabilir seviye olan "Baa3 "ten "Ba 1 "e düşürdü; ü l ke görünümünü ise "durağ a n " olarak tayin ett i . ,, TürRiye iiR Rredi notun u, S&P'den 4 Mayıs 1 992 tarihinde "BBB" seviyesinde aldı. S&P'den bir gün sonra Moody's de TürRiye'nin Rredi notunun " Baa3" olduğunu bildirdi. Fitch 1 0 Ağustos 1 994 tari hinde TürRiye'nin Rredi notu n u n "B" olduğunu duyurdu. 1 5 Temmuz'daki d arbe g irişiminin ardından Türkiye'de siyasi bel i rsizli­ ğin arttığ ı n ı , bu durumun yatırımları geri bırakmasını ve mali yönetimi zayıflatmasını beklediklerini ifade ettiler. S&P'ye göre bu durum dış bağımlılığı yü ksek olan Türkiye ' ni n yatırım ortamını, büyümesini ve sermaye g irişlerini olumsuz etkile­ yecektir. Bir d iğer kredi derecelen- d i rme kuruluşu olan Fitch i s e 1 9 Ağustos'taki rutin değerlendirme­ sinde Türkiye'nin yatı rım yapı labilir "BBB- " kredi notunda değişikliğe g itmemiş a ncak not görünümünü "durağan "dan "negatif"e çekmişt i . Kurum tarafı ndan yapılan değerlen­ dirmede politik dengede riskierin arttığına değinilirken 7 0 bin kişinin kamu sektöründen uzaklaştı rıldığı- DARBE GiRiŞi M i SONRASI N DA NELER OLDU? 1 5 Temmuz darbe g irişiminden hemen sonra 1 8 Temmuz tarihin­ de Moody's Türkiye'nin notunu olası bir not indirimi için izlemeye a l d ı . Yayınlanan notta Moody's, Türkiye' de iç talebin zayıfladığ ını ifade ederken, yapısal reformların ötelenmesine sebebiyet verecek bir siyasi ataletin oluşup oluşma­ dığının ve d ı ş kaynaklı likiditeye erişimde sı kıntı yaşanıp yaşanmadı­ ğının inceleneceğ ini ifade ett i . 20 Temmuz'da S&P Türkiye'nin kredi notunu "BB + "dan "BB"ye indird i . S & P tarafı ndan yapılan açıklamada, IbR.YAD 41 42 BoRYAlJ nın altı çizild i . Bu durumun devletin işleyişinde belirsizlik oluşturabile­ ceği kayg ısı paylaşıldı. Fitch , ayrıca politik belirsizliğin ekonomik perfor­ mansa olumsuz etki edebileceğini ifade ett i . Ancak d arbe karşıtlarının desteği ve politik partiler arasında oluşan birliğin çatlakları azalta bile­ ceğine di kkat çekild i . Bunun yan ı sıra k u r u m , politik bel i rsizliğin eko­ nomik performans üzerinde etki ya­ ratacağı yönünde beklentileri oldu­ ğuna değind i . Kredi notu üzerinde azami etkisi olan d iğer unsurlar ise denetim ve güç dengesi ve bozulan güvenlik olara k sıralanmışt ı . MOODY'S %2,7 BÜYÜ M E ÖNGÖRDÜ 5 Ağustos tarihinde Türkiye ' n i n n o t değerlendirmesini p a s geçen Moody's 2 3 Eylül'de Tü rkiye'nin uzun vadeli döviz cinsinden kre­ d i notunu bir seviye d üşürerek " Ba a 3 "ten " Ba 1 "e i ndird i . Moody's kredi notunun indiril mesinde i k i noktaya d i k kat çekt i . Birincisi Türkiye' de dış finansman ihtiya- cına bağlı riskierin artmış olması oldu. Bu kapsamda kuruluş, yaban­ cı sermaye akışının ani bir şekilde terse dönme olası lığına d i k kat çe­ kerken rezervlerde yaşanabi lecek hızlı düşüşlere ve ödemeler dengesi krizi ihtimalinin önemli bir ölçüde artış gösterdiğine değinmiştir. De­ ğerlend i rmede d ikkat çekilen ikinci bir nokta ise büyüme görünümü ve kurumsal yapın ı n sağlamlığı gibi kredi notunu destekleyen temel i e­ rin zayıflaması olmuştur. Moody' s Türkiye'de kurumların gücünde ya­ şanan bozulmanın hem gelecek yıl­ lardaki büyüme görünümünde hem de yapısal reformların uyg ulanma­ sında olumsuz etkiler yaratacağını ifade ederken, 201 6- 1 9 yılları içe­ risinde Türkiye'nin ortalama % 2 , 7 büyüyeceğini öngörmektedir. FITCH N OT iNDiRiMiNE GiTM EDi Kred i derecelendirme kuruluşları arasında not indirimine gitmeyen tek kuruluş Fitch kal d ı . Fitch'in 201 6 yılı geri kalanında, takvimi içerisinde planlanmış bir Türki­ ye ülke notu değerlendi rmesi · söz konusu değil. Ancak kurumun Türkiye'nin görünümünü negatifte tutuyor olması ül kemizin yatı rım yapılabilir ü l ke notu açısından bir risk teşkil etmektedir. Fitch, 2011 Kasım' ında Macaristan'ın ve 201 5 Ekim'inde Brezilya 'nın görünümünü eksiye indird i kten sonra ki, sırasıyla 5 6 ve 6 2 gün içerisinde bu ül ke­ lerin notlarını bir basamak düşü­ rerek bu ü l keleri yatı rım yapılabilir seviyeden spekü latif seviyeye ge­ riletmişt i . Ancak aynı Fitch, 201 2 H aziran ayında H indistan'ın görü­ nümünü eksiye çektikten tam 359 gün sonra bu ü l kenin görünümü durağana yü kseltmiş ve bu sayede H i ndistan'ın yatırım yapılabilir ülke notunu koru muştu . Öte yandan Rusya'nın eksi görünümü de ku­ rum tarafından yaklaşık 1 yıld ı r ko­ runmaktadır. Fitch, 1 9 Ağustos'ta yaptığı değerlendirmede not indi- ,, Moody's'in 16 Mayıs 2013'te TürRiye'nin notunu a rtırmasıyla, 1 992 yı lından beri i IR defa, ya n i 21 y ı l aradan sonra i IR Rez, iRi uluslara rası Rredi derecelendirme Ruruluşundan uzun dönem li ya bancı para cinsinden "yatırım yapılabilir" Rredi notu alınmış oldu. · rimine sebep olabilecek faktörleri şu şekilde sıralamışt ı : ( 1 ) Siyasi belirsizliğin uzaması/derinleşmesi, iç güvenlik ve jeopolitik yoğunluk neticesinde iktisadi performansta yavaşlama; ( 2 ) Dış finansman kırıl­ ganlıklarından kaynaklanan baskı­ nın artması; (3) Gerileyen borç/milli gelir rasyosunda trendin dönmesi veya dış dengedeki bozu l m a . Öte yandan Fitch, iç siyasi gelişmele­ rin dengelenmesin i , güvenlik risk­ lerinin azal masını ve ekonomideki yapısal sorunları hedef alan reform uygulamalarının hayata geçirilmesi­ ni ül ke görünümünün tekrar "dura­ ğan" seviyeye yükseltil mesi adına önemli görmektedir. Türkiye'nin uzun vadede büyüme hikayesinin devam ettiği, bunun yanında vaka risklerine ve şoklara esnek tepkiler verebilen bir i ktisadi yapıya sahip olduğu ( Moody's not indirimi Türk varl ı klarında sınırlı bir etki yarattı) göz önünde tutu lduğunda ve hükü­ metin reform paketleri konusundaki kararlığı düşünüldüğünde Fitch'in Tü rkiye'nin notunu koruyacağı ka­ nısındayız. • 44 BoR.YAD 201 7'de Piyasalari N eler BeRi iyor? Yeni yıla sayılı haftalar kaldı . . . H em T ürkiye hem dünya piyasalarını 2 0 1 6'ya göre daha hareketli günler bekliyor ... Peki, yatırımcılar neler yapmalı? .. D estek Menkul D eğerler'den Murat Tufan ve ALB Forex'ten Onur Altın, 2 0 1 7 beklenti ve öngörülerini yatınmcılarla paylaştı. A l t ı n fiya t l a rı y u l< a r ı ç e l< i l e b i l i r �K üresel piyasalard a 201 6 yılının ilk önemli kırı l ı m ı muhtemelen F E D ' i n y ı l ı n başında yaptığı toplantıd a beklentilerini aşağı yönlü revize etmesi olarak görülebilir. F E D ' i n faiz artırımına gittiği toplantı son­ rası bu yıl içerisinde toplam 4 faiz artı rımına gitmesi bekleniyordu fa­ kat artan küresel riskler buna mü­ saade etmed i . F E D ' i n bu yıl faiz artı rım beklentisini düşü rmesi ve daha yavaş faiz artı rımına gidece­ ğini söylemesi piyasaların yönünü belirled i . Euro Bölges i ' n i n geleceği açısından çok önemli bir gelişme de ingiltere' de yaşan d ı . Haziran ayın­ da ingiltere ' n i n Euro Birliğ i ' nden çı­ kışı üzerine yapılan referandumdan "Hayır" sonucunun çıkması piyasa­ larda türbülans yarattı. 201 7 yılının ortalarında kesi nleşmesi beklenen bu ayrıl ı k sürecinin, uzun vadede Euro Birliği ' n i tehdit etmesi ve d iğer ,, i ç ve dış piyasalarda yaşanan gelişmeler nedeniyle volatili te yü�se�; dolayısıyla bugünlerde yatırımcıları n tem�inli davra nmaları gere�iyor. ü l kelerin de bu sürece katılabilece­ ğ i beklentisi önemli bir risk unsuru oluşturuyor. Asya tarafında Çin ve J aponya hareketliliği yine devam ederken, yurtiçi tarafa geldiğimizde ise yine dalga boyunun çok yü ksek olduğu gelişmeler ön plana ç ı ktı . Hükü met tarafında başbaka n l ı kta değişikliğe g idilmesi, Temmuz ayın­ d a gerçekleşen ancak kısa sürede püskürtülen d arbe girişimi yurtiçi piyasaların gündemine bomba gibi düştü . Aynı zamanda kredi dere­ celendirme kuruluşlarından S&P ve Moody's'in Türkiye'nin yatırım yapılabilir kredi notunu, yatırım ya­ pı lamaz seviyeye düşürmesi piya­ saların gündemini değiştiren diğer önemli gelişmeler olarak izlend i . yine Aralık ayında 201 7 yılı beklen­ tilerini açı klayaca k . Özellikle FED'in 201 7 yılında kaç tane faiz artışı gerçekleştirebileceğine yönel i k tah­ m inler ön planda olaca k . Eğer FED beklentilerin üzerinde 201 7 yılında b irkaç faiz artışı yaparsa TL varlı k­ ları üzerinde ayna klığın y ü kseldiği­ n i görebiliriz. Bu bağlamda FED'in açıklamaları ön planda olacak. Yur­ tiçinde ise siyasi gel işmeler takip edilecek. Özellikle 201 7 yılının i l k çeyreğinde Başkanlık sistemine yö­ nelik referandum gerçekleştirilme ihtimali TL varlı kları üzerinde etkili olabilir. Aynı zamanda merkez ban­ kasının faiz indirim sürecinin devam edip etmeyeceği takip ed ilecek ko­ nular arasında yer alacak. "FED'in naç faiz artışı gerçenleştireceğine yönelin tahminler ön planda" "Yatırımcılar temninli olsun" 201 7 yılında TL varlı klarını etkileye­ cek yurtdışındaki gelişmelerin ba­ şında Amerika Merkez Ban kası 'nın (FED) para politikası süreci gelecek. 201 6 yılının Aralık ayında faiz artı­ şı gerçekleştirmesi beklenen FED iç ve dış piyasalarda yaşanan ge­ lişmeler nedeniyle volatil ite yüksek; dolayısıyla bugünlerde yatırımcıla­ rın temkinli davranmaları gerekiyor. Ö zellikle de merkez bankalarının uyguladı kları politikaların para bi­ rimleri ve endeksler üzerinde yön belirleyici etki yarattığını söylemek- te fayda var. FED 'ten faiz artırımı bekleni rken yaklaşan Başka n l ı k se­ çimleri de piyasalarda hareketliliği artırmış durumda. iç tarafta ise, TCMB'nin uyguladığı politikalar ve siyasi taraftaki gelişmeler TL var­ l ı kları üzerinde etkili olmaya devam ediyor. Bu gel işmelerin yanında ABD başka n l ı k seçimi sonrası a ltı­ nın ön plana çıkması beklenebilir. FED politikaları doların güçlü kal­ masına neden olurken ons altın ve TL varlıklarındaki hareketlilik de gram altın fiyatlarında etkili olmaya devam ediyor. Önümüzdeki gün­ lerde ons a ltın üzerindeki baskının kalkması gram altın fiyatlarını yu ka­ rı çekebilir. • FED beklentilerin üzerinde 201 7 yılında birkaç faiz artışı yaparsa TL varlı kları üzerinde aynaklığın yü kseldiğini görebiliriz . Bu bağlamda FED 'i n açıkla maları ön planda olacak. Yurtiçinde ise siyasi gel işmeler takip edi lecek. Özellikle 201 7 yılının i l k çeyreği nde Başkanlık sistemine yöneli k referandu m gerçekleştirilme ihtimali TL varlı kları üzerinde etkili olabilir. BoRYAD 45 46 BoRYAD l < u r l a rd a l< i y ü l< s e l i ş e ğ i l i m i d eva m e d e r B u yıl sermaye piyasaların­ d a belirsizli k hat safha­ dayd ı . Yurtdışına baktığı­ m ızda yılın i l k yarısında piyasalar FED'ten dört faiz artırımı beklerken ABD verilerinin görece zayıf kalması ve küresel piyasalarda e konomik bel irsizli kler FED'in elini zorlaştırd ı . FED, yılın i l k yarısını pas geçerken yılın ikinci yarısında ABD ekonomisindeki toparlanma­ ya paralel büyüme görünümünün iyileşmesi ve tüketici harcamala­ rındaki artışla birlikte FED faiz a rtı­ rım beklentileri canland ı . Ayrıca yıl içerisinde ABD 1 0 yıllık tahvil faiz­ lerinin tarihi dip seviyesi olan yüz­ de 1 , 3200'1ere gerilemesi faizler üzerinde baskıyı artırırken, bu se­ viyelerden hızla yukarı yü kseliş gö­ rüldü . Yü kselen faizler FED'in faiz artırımına zemin hazırlarken Aralık ayında FED'ten faiz a rtırımı gelme i htimali oldukça artmış durumda. Yılın 2 . yarısında ise ABD seçimleri ekonominin radarına gird i . "ingiltere. cazibe merRezi olma özel liğini yitirebilir" Euro Bölgesi 'nde Avrupa Merkez Bankası ' nı n parasal genişleme po­ litikasının deva m ı n ı izled i k . Başkan Draghi özellikle ı l ı m l ı toparlanma­ n ı n devam ettiği süreçte Brexit'in e konomiye olan olumsuz yansı­ malarının ve Avrupa' d a tekrar baş gösteren banka c ı l ı k sorunun büyü­ meye zarar verebi leceğ i n i belirtt i . Kişisel harcamalar tarafında henüz beklenen ivmenin yakala namaması ve büyümenin ılımlı toparlanma­ sının enflasyon üzerinde e k katkı sağlamaması sebebiyle düşük enf­ lasyon öngörüleri devam etti . 201 6 y ı l ı n ı n en yankı uyand ı ran gelişme­ lerinden biri ingiltere halkının sürp­ riz bir kararla ing iltere ' n i n AB'den ayrı lmasına ilişkin referandum d a "evet" o y u kullanmasıyd ı . Yılın i l k yarısında yapılan a n ketler ekonomi üzerinde belirsizliği a rtırarak kü re­ sel ris kleri yükseltmişti . Haziran ayında ya pılan oylama sonucunda i n g i l iz h a l k ı n ı n Brexit'e " evet" de­ mesi ingi ltere ekonomisini derin­ den sarsarken i n g i l iz pou n d ' u tüm para b i ri mleri karşısında çok sert değer kaybett i . Özellikle kararın a rd ı nd a n d ü nyanın büyü k bankaları Londra'yı terk etmeye başlamasıy­ la gelecek dönemde finans çevre­ leri için ing i ltere ' n i n cazibe merke­ zi olma öze l l i ğ i n i yitirmesine sebep olabil ir. ing iltere e konomisi henüz tam anlamıyla Brexit' i n olumsuz etkilerini h issetmemişken büyü­ rnede görülen azalma i n g iltere'ye yapılan doğrudan ve sermaye ya­ tırımlarında görülen düşüş, 201 7 yılında pound'un d a h a da değer kaybedeceğ i n i n işareti n i vermekte. 201 6 ' n ı n sonlarına yaklaşırken ra­ d i kal kara rlardan birisi de Japonya Merkez Bankası'ndan (BOJ) geldi. BOJ yıllard ı r uyguladığı parasal tabana ilişkin ekonomi politikasın­ dan, faiz eğrisinin d i k leşti rilmesi politikası n a geçilmesine karar ver­ d i . Faiz eğrisinin d i kleştirilmesi ile kısa vadede düşük faizleri koruya­ cak olan BOJ , bu şekilde yatırım ve hanehalkı harcamalarını artırmayı plan iayarak uzun vadede yüksek faizi savunmakta. BOJ ' u n kararı­ n ı n altında yatan en büyü k nedenin ABD tahvil faizlerinde yükseliş ya­ şanması ve bu sürecin 201 7 yılın­ da da sürmesi beklentisi olduğunu tahmin ediyoruz. "TL cinsi varlıRiarda değer Rayıpları oldu" Yu rtiçine baktığımızda ise Türkiye ekonomisi ve siyaseti açısından ol­ dukça hareketli bir yılı geride bıra- ,, Ons altın tarafında doların nü resel bazda değer naza n ması ve ABD 10 yı llın tahvil faizlerinde yünseliş benlentimizle altın fıyatları basnı altı nda nal mayı sürdürebilir. Anca n çon fazla düşüşlerin olacağı n ı düşünmüyoruz. kıyoruz. Bu yıl içerisinde ekonomi cephesinde öne ç ı kan gel işmelerde yine Merkez Bankası ' n ın faiz indi­ rimleri oldu. TCMB, 201 5 yılı Ağus­ tos ayında piyasaya verd iği mesaj çerçevesinde sadeleştirme politika­ sı uygulamasına 201 6 yılının Mart ayında başlarken bu eğilimi yılın sonlarına kadar sürdürd ü . Merkez Bankası bu çerçevede koridorun alt bandına ve politika faizine do­ kunmazken koridorun üst band ında toplamda 2 50 baz puan indirime giderek faiz koridorunu sıkılaştır­ d ı . Böylelikle TC M B, faiz koridoru­ nu uygulamaya konduğu tarihten bugüne kadar en dar koridor uy­ gulamasına geçmiş oldu. Merkez Bankası, koridorun üst bandında in­ d i rim yaparak bankaların borçlanma maliyetlerini düşürerek karlılığını ar­ tırmasını sağlad ı . Yine bu bağlam­ da tüketici ve ticari kredi faizlerinde düşüşü sağlarken hanehalkı har­ camalarını artırmayı planlad ı . Aynı zamanda sermaye yatırımlarının artırılması için ucuz kredi verilme­ sine imkan sağlamaya çalışt ı . Y ı l ı n s o n aylarında özellikle konut kredi faizlerinin indirilmesi ve kredi kartı kullanım ve faiz uygulamalarında yapılan düzenlemelerle tüketimi teşvik yoluyla i ç talebi canlandırma politikasını hayata geçird i . Yılın or­ tasında beklenmed i k gelişmelerden bi riside siyasi cephede yaşanan d arbe g i rişimiyd i . 1 5 Temmuz ge­ cesi yaşanan olayların ekonomiye ağır hasar verdiğini gördü k . Özel­ l i kle bu olaylar sonrası üretim faa­ liyetlerinde azalma yaşanırken kre­ di derecelendirme kuruluşlarından gelen açıklamalar yabancı yatırımcı algısının d a negatif yönlü değiştiği­ n i bize gösterdi . Yatırım yapılabilir notuna sahip olduğumuz iki dere­ celendirme kuruluşundan biri olan Moody's'in kredi notunu yatı rım yapılamaz dereceye çekmesi özel­ likle fon çı kışiarına imkan sağlar­ ken , TL cinsi varlıklarda değer ka­ yıpları izlendi. Bu paralelde tahvil faizleri tekrar yüksel işe geçerken Dolar TL' de yeni rekorlar kırı l d ı . Y i n e de bu gelişmelerin k ı s a vadeli olumsuz etkileri hükümet yetkil ile­ rin yaptığı açıklamalar ve yabancı yatırımcı görüşmeleri sonrası pozi­ tife döndü . F E D ' i n faiz artı rım bek­ lentilerinin gel işmekte olan ül ke kur ve borsalarından sermaye ç ı kışia­ rına sebep olması ise yılın sonuna doğru TL cinsi varl ı klarından çıkışın ana nedenini oluşturmakta. "Japonya ve Avrupa MerRez BanRalarının adım ları eRonomide aşırı ısınma yaratabilir" 201 7 yılında bel i rsizliklerin 201 6 yılına göre artacağını beklemekte­ yiz. Yurtdışında ABD ekonomisinde büyümen in taparlan maya devam edeceğ ini düşünüyoruz. FED bu bağlamda faiz artırımlarını sıkılaş­ tırabilir. Burada di kkat edeceğ imiz hususun yine tüketici harcamala­ rındaki artış, saatlik kazançlar de­ diğimiz reel ücretlerdeki artış ve enflasyon tarafındaki fiyatlama ge­ lişmeleri olduğunu unutmamalıyız. Her ne kadar geçen seneye göre reel ücretlerde artış yaşansa da tü­ ketici harcamalarının görece zayıf seyrini sürdürüp sürdürmeyeceği­ niz izleyeceği z . Tüketirnde görülen yükselişin enflasyonu artırmasıyla FED faizlerinde yükseliş eğiliminin devam edeceği görüşündeyiz. Özel­ likle ABD 1 0 y ı l l ı k tahvil faizlerinin 201 7 yılında % 2 ,00'1erin üzerine atıp kal ı c ı l ı k sağlaması halinde kü­ resel piyasalarda borçlanma ma­ l iyetlerinde görülecek yükselişin özellikle Türkiye gibi gelişmek olan ülke kur ve borsalarında negatif etkisinin sürmesi ni bekleyebiliriz. BoRYAD 47 48 Bo!WAD Ancak Japonya Merkez Bankası'yla birlikte Avrupa Merkez Bankası 'nın parasal genişlemeyi sürdürdüğü noktada faizlerin artırılması sonucu ekonomide aşırı ısınma yaşanabi­ lir. Bu durumda FED kademeli faiz artırmak isterken bir anda kendi n i uçurumun kenarında bulabilir v e bı­ rakın faiz artı rmayı ekonomide tek­ rar tüketim i artırmak adına Q4'ün önünü açabil ir. Bu belirsizli klerin hakim olacağı 201 7'de FED buna meydan vermemek adına temkin l i duruşunu sürdürmek isteyecektir. "Pound, yeni yılda da değer Raybeder " Euro Bölgesi'nde ise mevcut para­ sal genişleme politi kasının devam etmesini be kliyoruz. Ö zellikle dün­ ya genelinde tahvil faizlerinde yük­ seliş meydana gelebilecek olması, Avrupa' da banka c ı l ı k borçlanma mal iyetleri n i yü kseltecektir. 201 6 yılında tekrar baş gösteren ban­ kac ı l ı k sorununun artarak devam edebileceğinin işaretleri ni alıyoruz . Tabii ki bu noktada Avrupa Merkez Bankası bir yandan hanehalkı har­ camalarını artırarak tü ketimi can­ landırma yoluyla büyüme sağlama­ ya devam ederken enflasyonu d a hedef olan % 2 'ye çı karmaya ç a l ı ­ şacaktır. A l a c a ğ ı kararlar a rasında d a mevcut parasal genişlemenin ar­ tırılması g i bi sürpriz bir karara imza atabilir. Bu bağlamda euro para biriminde 201 7 yılında daha düşüş yaşanabilir. ingi ltere' de ise Başba­ kan Theresa M ay' ı n , ingiltere'nin A B'den ayrılma sürec i n i n 201 7 yılı Mart sonuna kadar resmen baş­ latılacağını açıklamasın a rd ından yaşanacak gelişmeler, kü resel pi­ yasalarda risk algısını oldukça ar­ tı racaktır. i n g i l iz pou n d ' u n u n 201 6 yılındaki kada r sert olmasa da yen i y ı l d a d a d e ğ e r kaybedeceğ i n i d ü ­ şünüyoruz . ingiltere ekonomisinin mevcut görünümünde büyürnede aşağı yönlü beklentimizi korurken düşen i n g i l iz pound ' u n u n rekabet edilebilirliği artırması sebebiyle enflasyonda y ü kseliş yaşanabilir. Ons altın tarafında doların küresel bazda değer kazanması ve ABD 10 yıllık tahvil faizlerinde y ü kseliş beklentimizle altın fiyatları baskı altında kalmayı sürdüre b i l i r. Ancak çok fazla düşüşlerin olacağını dü­ şünmüyoruz. Özellikle yıl genelinde 1 000- 1 1 00 bandına indikçe üretim maliyetlerinin tekrar ön plana çık­ ması altın talebini a rtıracağ ından, altın fiyatlarında yıl genelinde 1 5 30 - 1050 bandı arasında oy­ naklık artabil i r. "Petrolde yuRarı yönlü ivmenin sürmesi ni beRiiyoruz" Petrol fiyatlarında ise O P E C ' i n üre­ timi kısma kararı tartışılırken üre­ timde görülecek azaltım petrol fi­ yatları n ı yu karıya doğru taşıyabilir. Özellikle 50 dolar civarında ABD Yatırımcıların önümüzdeki süreçte sepet yaparak taşıdı kları riskleri dengelemelerini öneriyoruz. Mevcut jeopolitik, siyasi ve ekonomik riskierin devam ettiği süreçte; yatırımcıları n portföylerinin % 30'nu hisse senetlerinde, % 20 ' si n i dolarda, % 5 ' n i euroda, % 20'sini mevduatta, % 20' sini tahvil ve bonoda, % 5 'ni altında tutmaları uygun o labilir. petrol kuyuları n ı n tekrar çalışmaya başlaması ise arz m i ktarını artıra­ cak d iğer bir gelişme olara k öne çı­ kıyor. Özel l ikle küresel piyasalard a büyümenin b a s k ı altında kalması talebi baskılamakta. Talebin bas­ kı altında kal m ası arz sorununu tekrar g ü ndeme getirebilir. Yinede yeni yılda petrol fiyatlarında y u ka­ rı yönlü ivmenin sürmesini bekle­ mekteyiz. Yurtiçine baktığımızda ise tahvil faizlerinde yaşanan yükselişin kü­ resel etkil i lerle birli kte yü ksel işinin deva m ı n ı bekliyoruz . Tahvile olan talebin azalmasıyla borsa tarafında 80,000-70,000 bandı aşağı yönlü kırılma potansiyeli yü ksek gözük­ mekte. Sermaye çıkışlarının yaşan­ ması halinde borsada 6 2 , 000'1ere doğru geri çekilmeler izlenebilir. ABD faizlerinin y ü kselmesinin riskli varlık kab u l ettiğimiz borsalardan çıkışı tetiklemesi yurtiçi piyasala­ ra d a negatif yansıyabilir. Kurların bu paralelde 201 7 yılında y ü kseliş eğilimini sürdüreceği n i düşünüyo­ ruz. 201 7 yılının beklentileri mize paralel gerçekleşmesi halinde Do­ lar TL'de 3 , 50-3, 60 bandına doğ­ ru hareketler sürebil i r. Euro TL'de de yükselişler kaydedilmesi bekle­ nirken parite etkisi sebebiyle Euro TL'de yükselişler sınırlı kalabilir. • SO LbltrAD Özelli kle çevresel, sosyal ve ekonomik alanlarda ki uygulamalar ile y1l içi nde elde edi len ' performanslarm şeffaf bir şeki lde sunulduğu mecra: Sürdürülebilirlik Raporu. Son y1l larda faaliyet raporlanyla birlikte kurumsal firmalarm sonbahar aylanndaki takvimini oldukça meşgul eden sürdürebiiiriik raporlanm hedef kitle okuyor mu? Peki, istenilen geri dönüş a l mabiliyor mu? içeri kler dolu dolu ama kreatif tatmin söz konusu mu? K urumun sürdürülebilir kal­ kınma yönündeki bek­ lentileri nasıl etkiled iği, karşılaşacakları risk ile fırsatları daha iyi anlamak, kurumsal itibarı ve marka bağlılığını artırmak adına yapılan raporların son yıllar­ daki trendidir sürdürebiiiriik raporu. Fakat " Hedef kitleyi ne kadar etkili­ yoruz, nasıl okutabiiiyoruz ya da sa­ dece yapmış olmak için mi çalışıyo­ ruz? " d iye düşünmüyor da değ i l i m . içerik olara k firmaların kurumsal perfermansına göre şekil lenenen bu raporlar, kreatif anlamda birbirinden farklılaşıyor mu? " Nasıl olsa yeşil ren k var" deyip sürdürülebilir çevre­ yi yansıttığını düşünen kreatif gör­ me kaybı, maviyi kullanarak nereye kadar kurumsal itibarı kollayıp, he­ def kitleye inebiliyor? Ü lkem izdeki okuma oranının yerlerde olduğunu düşünürsek son zamanlarda yapılan faaliyet ve sürdürülebilirlik raporla­ rının çok uzun metinlerden oluştu­ ğunu, asıl mesajın kaybolduğunu görüyorum . Yayıncılık tabiriyle tüm raporu yazıya boğmak, okunurlu­ ğ u azalttığı gibi, çoğu kişi nezdin­ de de sıkıcı olmaktan öte gitmiyor. Bana göre ajansların ve kurumsal departmanların performans kriteri; raporların sürdürülebilirliğ inden öte raporun okunabilirliğini artırmak olmalıdır. Binlerce l ira alıp okunma­ yaca k rapor üreten, "fabri kasyon" rapor hazırlayan ajansiara sormak isterim ki; raporun hedef kitlede o kunabilirliği konusunda bir geri dö­ nüş alabil iyor muyuz? Yine yayıncı­ lık tabiridir; "ağaca yaz ı k " mı ediyo­ ruz? * Hem faal iyet raporu hem de sürdürülebilirlik raporunun, kurum­ sal firmaların paydaşiarına yönelik hazırladığı prestij yüzü olduğunu unutmamak gerekir. Bu yüze güzel makyaj yapan, sürdü rülebi l i r farklı­ laşmayı sağlayan kreatif arkadaş­ ların önünde ceketimi ili kliyorum . Naçizane fikrim; şirketler, kurumsal itibarına, hedef kitlesine uygun, anlaşılabilir, okunabilir, ilgi çekici bir tasarımla paydaşiarına raporu sunmalıdır. Binlerce vuruş yazıdan kaçınarak, asıl mesaja odaklanmalı, stockimage görsellerinden uzak durup, firmaya özel görsellerle zen­ ginleştirmelidir. Karşıya verilmek istenen mesajı daha çarpıcı hale getirip, puntosuyla, fontuyla, gör­ seliyle farklılaştırmak, fabrikasyon raporla rdan uzaklaşt ı racaktır. * Öze l l i kle sürd ü rülebilirlik raporunu d ij ital yerine basılı olarak paydaşi ara i l etmek istiyorsak, işin içeriğine ve d oğasına uyg u n o larak biraz daha mal iyetine katlanıp geri dönüşü m l ü kağ ıda basmamız ne m üstesna ol u r. IJ Teknolojide kimi zaman takip etmekte zorlandığımız bu hız, herkes gibi bizim de iş yapış biçimlerimizi değiştirdi, ko­ laylaştırdı. Artık sadece basılı yayınla sınırlı kalmıyoruz, dijitalde de çok gü­ zel geri dönüşler aldığımız işler yapı­ yoruz. Ama şunu unutmamak lazım: Kindie'lar 201 1 yılında çıktı ve belki Türkiye'de değil ama gelişmiş pek çok ülkede piyasayı salladı. Gelin görün ki basılı kitaplar, bugün pazarın hala bü­ yük bir bölümüne sahip. Bir ajansın basılı ya da dijital yayınlar arasında keskin bir tercihi söz konusu olamaz. Çalıştığımız markaların yapı­ larına, hedef kitlesine, çalışan profil­ lerine ve ihtiyaçlarına göre önerimizi sunuyoruz. Örneğin iç iletişim için Y kuşağına hitap ediyorsak o zaman di­ jitali es geçmek mümkün değil. Ya da mavi yakaya seslenmek için kesinlikle elle tutulur, geleneksel bir materyal olması gerek. Tüm bunların yanı sıra basılı yayınların okunmasına harcanan süre daha uzun. Amerika'da Freeport Press'in 600 kişiyle yaptığı bir araştır­ maya göre basılı bir dergi üzerinde bir saat ve fazlasını harcayan kişilerin ora­ nı %40'a yakın iken, dijitalde bu oran sadece % 10'da kalıyor. Bu sebeple, katma değerli içerik ürettiğimiz işler için matbu yayın, önerdiğimiz bir yön­ tem. Bunun yanı sıra online'da yayıl­ ma süresinin hızı, interaktivite olanağı ve artık her yere taşınabilir olması el­ bette büyük avantaj . Bu özellikleriyle online yayınların tercih edilme sebep­ leri başka. Tabii çabuk tüketildikleri bir gerçek, özellikle görsel kullanımı ina­ nılmaz bir çekim noktası. Ben yine de bir süre daha ikisinin birbirinin yerini doldurmayacağını düşünüyorum. Genel olarak medyaya baktığımızda da artık okuyucuların daha kolay eri­ şilebilir olması sebebiyle dijitale kay­ dıkları bilinen bir gerçek. Bu noktada gazetelerin kendilerini dijitale uyarla­ maları mutlak bir gereklilik. Gazete­ den farklı olarak derginin amacı ise, okuyucularına yine katma değerli bil- gi, analiz, görüş sunmak. Bu sebeple geleneksel yaklaşımın dergicilikte bir süre daha sağlam bir şekilde devam edeceğini düşünüyorum. BoRYAD 51 52 BoR.YAD 1 Timothy Gel lway'in dünyada bir milyondan fazla okunan "iş Hayatında Zihin Oyunları" adlı kitabı Türkçe olarak iş adamları ve yöneticilerin hizmetine sunuldu. T imothy Gallwey her birimizin performansını üst düzeye ç ı karabilmek ve daha doygun bir yaşama sahip ola­ bilmek için önemli tavsiyeleri var. insan doğasının özü kavranıldığında öğretilen birçok şeyin ilerietmekten çok gerilettiği n i iddia ediyor. Verd iği örneklerden birinde şöyle anlatıyor: "Satışla ilgili konulara değindiğim seminerlerde, "Sizce beş yaşındaki çocuklar satışta ne kadar iyi ? " d iye sorarı m . Cevap, çocukların isted iklerini ailelerine satmaları konusundaki ye­ teneklerine herkesin hayran olduğud ur. "Satın alan kişi ile uyum içindeler m i ? " Evet, doğallıkla hem de. " Konuyu yaratıcı bir şekilde ele alırlar m ı ? " Evet, kesinli kle. "Aiıcının hassas noktaların ı bilirler m i ? " Hem de çok yakında n . "Vazgeçerler m i ? " Asla! " B i r karar verici tarafından geri çevrildi klerinde, başka b i r karar vericiye yanaşırlar m ı ? " Sürekli olarak. "Tüm alıcılara karşı aynı yaklaşımı benimserler m i ? " Hayır, h e r kişide farklı taktik ben imserler. "Başa­ rısızlık kaygısı ya da reddedilme kaygıs ı , onları tekrar tekrar denemekten vazgeçirir m i ? " Hayır. "Peki, beş yaşında­ kiler hangi satış kursuyla bu usta l ı k seviyesine gelmişlerdir? Başarı l ı satış için bir tür model m i uygulamaktadırlar? " iş Hayatında Zihin Oyunları bu soruya cevap verebilmek için yazılmıştır. " Koçlu k dünyasın ı n önemli isimlerinden Peter Block ise Timothy Gellwey' in kitabından hayran lıkla bahsediyor. "Her işyerinde kazanmak önceliklidir. i şyeri sosyal bir etkinlik yeri değil, hayatta kalma mücadelesi verdiğimiz bir yerdir. Bu ne kurum, ne de birey için, en temel sorular olan amaç ve anlam sorularını cevaplamaz. Somut bir şekilde zihin oyunları insanlara ekonomik başarının yanı sıra, karl ı l ı ktan daha derin anlamı olan kurumlar yaratma fırsatı sunar. iyi bir iş ç ı kartırken insan ruhunun da d i kkate alındığı bir oyunu nasıl oynayabiliriz? Birçok şirket bu yaklaşımda olduğunu ifade eder fakat insanları ekonom i k bir araç gibi görme fi krinden de vazgeçmezler. iş dünyasının başarıyı amaç edindiği bir gerçek fakat birey için önemli olan hizmet ettiği büyük amacı görmektir. Yalnızca öğrenmeyi yük­ sek değerli kılmak ve öğrenme isteğini fark etmek, bize bunu sağlayacaktır. "iş Hayatında Zihin Oyunları " , Tim ' i n i ş dünyası ndaki yirmi y ı l l ı k deneyiminin ürünüdür. " Yönetirnde koçluk yaklaşımının tüm dünyadaki kaşiflerinden biri olarak tanımlanan Timothy Gallwey ' in " i ş Haya­ tında Zihin Oyunları " adlı kitabı milyonlarca o kuyucuya ulaşmıştır. Rehber niteliğinde olan iş Hayatında Zihin Oyunları d ü nyada birçok liderl i k ve koçluk eğitim a kademisinde en çok önerilen kitap olara k yer bulma ktadır. • H H Dijital Pazarlama Paranın Dili Türniye iş Ban nası l<ültür Yayınları Scala Yayıncılin Y•I'H•r Etlke 1 Türkiye iş Bankası Kültür Yayınları, iş yönetimi serisindeki kayna klara bir yenisini daha ekledi ve Damian Ryan'ın kaleme aldığı D ij ital Pazarlama kitabını okurlara sundu. M uazzam bir hızla değişen d ijital pazarlama d ünyasına ilişkin kapsamlı bir rehber niteliği taşıyan kitap , sektördeki g üncellemeleri yansıtacak şekilde güçlendiril d i . Online pazarlama için öl­ çüm yöntemleri, içerik stratejileri, iç paydaş yönetim i gibi yeni bölümlerle zenginleşen kitap, sosyal medya, Google, mobil pazarlama, arama pazarlaması, bağlı ortaklık pazarlaması, e-posta pazarlamacılığı, müşteri kazanımı ve dijital pazarlama stratejileri gibi önemli ko­ n u ları ayrıntılarıyla ele alıyor. " Dijital Pazarlama " , ürün ve h izmetlerinizi piyasaya su­ n arken hangi pazarlama kaynakların ı seçmeniz gerekti­ ği, dijital pazarlamanın kökenierini ve geleceğini şekil­ lendiren trendierin neler olduğu, rekabetle başa çıkmak ve yerinizi korumak için neler yapmanız gerektiği ile ilgili kolay okunan bir yol haritası işlevi taşıyor. Online pazarın büyü klüğü, pazardaki keşfedilmemiş fırsatlar ve faydalanabileceğiniz d ijital h izmet sağlayıcılar hakkında fikir verece k kitapta, dijital pazarlama uzmanları ile söy­ leşiler, yapılan a nalizler, gerçek yaşamdan başarılı d ijital pazarlama örnekleri de yer alıyor. Harley-Davidso n , Help for Heroes, Mercadolibre ve U E FA Avrupa Ligi gibi üst d ü zey markaların dijital pa­ zarlama başarıları hakkındaki içeriden ve derinlemesine bilgilerle, okura şimdiki ve gelecekteki işletme hedef­ lerine ulaşmak için internetin gücünden yararlanmanın araçlarını sunan bu kitap vazgeçilmez bir başvuru kay­ nağı niteliğinde. • 1 Yurdaer Eti ke'nin "Paranın D i l i; fi nansal Okuryazarlı k", sermaye piyasalarında çokça tart ışılan finansal okuryazarlık kavramının içeriğine ışık tutuyor. S üregelen karlı faaliyeti n , yönetim başarısı oldu­ ğunu düşünen azımsanmayacak sayıda ki firma, aslen üstlenilen riske karşıl ı k yeterli getiri elde etmediğinin, hatta riskierin maliyeti düşüldüğünde za­ rar ettiklerinin farkında değildir. Kazancın ne kadarl ı k k ı s m ı n ı n yapılan faaliyetle i l g i l i performans riskin i n , ne kadarl ı k kısmının ise aslen kaçınmanın veya korunma­ n ı n mümkün olduğu finansal riskierin karşılığı olduğu­ nun ayrımını görememektedirler. . . . likid ite riski d ışında firmanın analizi yapılan d iğer bütün risklerinden, gerçekleşmesi halinde nakit etkisi olanlar sebebiyle likid ite sıkıntısı yaşanması olasıdır. Yan i l ikidite riski, kötü nakit planlaması hariç tutuldu­ ğunda, çoğunlukla d iğer riskierin gerçekleşmesinin bir sonucudur. Finansın temel soru larından birisi olan, finans uzman­ larının genellikle cevap vermek yerine futbol yorumcu­ ları gibi lafı eveleyip gevelediği ve çoğunlukla birşey söylemediği borç özkaynak oranı ile ilgili karlılık bakış açısı, ' Hedef Özkaynak karlılığını sağlayacak tutarda Öz­ kaynak' ifadesiyle özetlenebilir. ' Beklenmeyen kayıpla­ rı karşılayacak tutarda Özkaynak' ifadesi ise risk bakış açısından bu sorunun cevabını vermektedir. • Toplum Gönüllüleri Vakfı CTOG) Ara lık 2002'de kurula n vakıf, gençleri n gönü llü olarak sosyal sorumluluk çalışmaları na katılmaları n ı sağlayarak kişisel gelişimlerine katkıda bulu nuyor. Böylece gençlerin gönüllülük temelinde toplumsal katı lımlarını arttı rıyor. 2015 verilerine göre; 79 i l, 126 toplu lukta, 60.761 gencin katı lım ıyla 1.468 sosyal sorumluluk projesi gerçekleştirildi. Bu projeler a racılığıyla 621.014 kişiye çok çeşitli ala n la rda hizmet götü rü ldü. �-------------------------------Gençlerin projelerine destek olmak isterseniz .�� 1-o telefonunuzdan"Destek" yazı p 45 5 5 'e ���: �� �� �� � �� �� �� gönderebilir ve Toplum Gönüllüleri Vakfı'na �li ba ş _ __ u i niz. O www.facebook.com/Toplum.Gonulluleri.Vakfi O www.twitter.com/TOGVakfi C) www.instagram.com/TOGVakfi 9 Bir gencin hayatını değiştirmek için küçük bir destek yeter! www.tog.org.tr 56 BoRYAD Awa re n ess about, and social support for, women's entreprene u rship i n Tu r key i n c rease. There h ave been very positive developme nts i n this field. Special assistance p rovided by b a n ks and organizations l i ke KOS G E B m u ltiplied. Despite a l l these positive developments, h owever, o n ly 8 percent of entrepreneurs i n Tur key a re wom e n . �H aving been on the rise i n Turkey since 2000s, women' s entrepreneur­ ship began to assume an organized character. Women entrepreneurs associations were established in many provinces. ln­ stitutional structures were formed. Additionally, support activities by organizations l i ke the Smail and Medium Enterprises Development O rganization of Turkey ( KOSGEB) expanded. Credit facil ities for women entrepreneurs and vari­ ous advantages have multiplied. Despite all these positive devel­ opments, however, the share of women entrepreneurs in Turkey is around 8 percent. Efforts are u n­ derway to bring this figure u p . T h e Women Entrepreneurs Asso­ c i ation of Turkey (KAG i D E R ) , in a sense the symbol of women's en­ trepreneurship, was established in 2002, as an alternative to the then male-dominant structure of busi­ ness world and the field of entre­ preneurship. lts membership rose from 37 to 300 as of today, with the number i ncreasing day by day. KAG i DER President Sanem Oktar, whose opinion we asked with re­ gard to women entrepreneurs in Turkey, says the current state of affairs represents a huge gain but is not adequate yet. O ktar states that " 8-percent share of women entrepreneurs is not enoug h . We keep on and will continue working on this issue. There will be tangible a n d much bigger growth thanks to all our efforts and the importance g iven to women entrepreneurshi p . " PROPORTION OF WOMEN EXECUTIVES IS QU ITE SMALL Accord ing to the G l obal Entre­ preneurship and Development ln­ stitute's ( G E D I ) Women's Entre­ preneurship Su rvey, Turkey ranks 1 8th amongst 30 countries w ith regard to fast-paced women's en­ trepreneurship. Comparing to other countries, this score remains low with respect to Turkey' s G D P per capita . Aga i n , in 1 4 out of the 30 countries surveyed, more than 50 percent of women do not have a personal bank account. The coun­ try with the widest gender gap AKBAN K ,, Acc��ding to TU l l< data, while the labor force participation ra te for men in Turtley is a round 70 percent, the rate for women is 30 percent I n EU and OECD countries, however, labor force participation rate for women is a round 58-59 percen t i n average. i n t h i s regard i s Tu rkey. There i s more t h a n a 50-percent difference between men and wome n . Start­ ing from the fact that along with education also management expe­ rience is i mportant for women's entrepreneurship, the survey looks at the proportion of women in se­ nior executive positions as wel l . This proportion currently stands at around 1 0- 1 2 percent in Tur­ key and our country is among the lowest performing countries in the list. Apart from entrepreneurship, when we look at overall participa­ tion in the labor force, the rates seem to be inadequate. According to the Turkish Statistical l nstitute' s (TÜ i K ) March 201 6 data, out o f 2 9 m i l l i o n 500 thousand working-age women, only 8 . 1 million women wor k . Turkey ranks near the bottom among O E C D countries in terms of the partici pation of women in la­ bor force. According to TÜiK data, while the labor force participation rate for men in Turkey is around 70 percent, the rate for women is 30 percent . I n EU and OECD coun- • KAGtL>E R T ü r k i ye Ka d ı n G i r i ş i m c i le r D e r n e ğ i Wo m en E n tre preneurs Association of Turkey KAGiDER President Sanem Oktar tries, however, labor force partici­ pation rate for women is around 58-59 percent i n average. VAST MAJORITY OF WOMEN ENTREPRENEURS I N SERVICE S ECTOR Studies show that 82 percent of women entrepreneurs are con­ centrated i n the service sector. I n terms o f line o f business, 4 0 per­ cent of women entrepreneurs are engaged in commerce and sales and 70 percent own and run mi­ cro-businesses. Emphasizing that economic growth and development require integrating women into the economy, Sanem O ktar says that a society in which women do not participate in the economy and a re unable to realize their potential can hardly actual ize its full poten­ tials with reg a rd to development. O ktar adds that awareness about this issue is g rowing all over the wor l d : "In their latest meetings, G 20 leaders have pledged to bring more than 1 00 mill ion women into the labor force by 202 5 . According to various studies, a 1 % i ncrease i n employment of women in the world would lead to an $ 80-billion increase i n G O P. If gender equal­ ity is fully achieved by 2025, that would bring an additicnal centri­ bution of $28 trillion to the world economy. This a mount is equal to the combined G O P of the U . S . and C hinese economies in today's fig­ ures. The prom ise made by G20 leaders means Turkey has to bring nearly 3 million women into labor force by 202 5 . C urrently, partici­ pation of women in labor force is at around 2 7 . 5 percent i n Turkey. If the rate of participation in econ­ omy for women and men in Turkey had been equal, our per capita G O P would have been 30 percent higher than it is today. The key to Tu rkey' s achieving susta i nable development and improving the welfare of the society l ies in integrating more women into the economy. Hence efforts toward this purpose are of vital im portance for our future. " • BoR.YAD 57 58 BoRYAD '-- -·· _J - --_.-� -:--��- --� - . . -- r-��---� : S upport from Ba n �s to Women Entrepreneurs -. 1 . , - -. � - �_...�l_-....! �-- � -:--___:_ - - • --- ·- ... �:_· ----:-:::T::....-.... ._ ...____ ---'=' . . �· ı � Many banks in Turkey offer women entrepreneurs such advantages as special credit and support packages. Some banks went further, even, to create a separate line of business under the name of "Women' s Banking." Providing trainings for women entrepreneurs is one of these support activities by banks. We a re t h e fi rst ba n t< to b r i n g u p w o m e n e n trep re n e u rs h i p to t h e a g e n d a T alking about Garanti Bank's i nitiatives in regard to women's entrepreneurship, which has been going on for more than 10 years, Executive Vice President Nafiz Karadere says partici pation of women in working life em powers women economically and strengthens their role i n the family. Karadere adds that "Women's decision-ma king power i n the family, their self-confidence and social prestige increase. At G a ranti Bank, we are proud to celebrate with this awareness our 1 0th year i n this challenging journey, i n which we focused on women's entrepreneurs and a imed to fur­ ther empower them. A comman thread i n all the stories we have w itnessed during these 1 0 years is that one of the primary obstacles to women's entrepreneurship is family and social pressures. But women entrepreneurs who g o into business life succeed against all odds, despite warnings about "fai lure" from those around, being thoughtful at the same time, improving others' lives as well and stopping at nothing. For that reason alone, we believe wholeheartedly that rega rdless of sectors all organ izations and individuals should act with awareness, work together, and assume respon­ sibility. We keep on working with greater motivation than we had at the beginning, conscious of being a bank that addressed the issue first, created awareness and set an example for many other organizations. • We wi l l s u pport 2 8,000 wome n a n d b r i n g t h e m i n to the economy ervet Taze says that as part o f their women's banking initiatives they have provided TL 3 1 0 million financing t o araund 8, 000 women in the recent year and that they will bring 2 8,000 women into the economy until the end of 201 8, particularly in rural areas, by supporting them . Taze informs that S as part of a cooperation initiative with the Canfedera­ tion of Tu rkish Tradesmen and C raftsmen (TES K ) . they provide applied entrepreneurship training and finane­ ing to women tradespeople and support projects be­ ing conducted to enhance women entrepreneurship in agriculture. • Senior Assistant General Manager of SME 13anlling Group and Deputy General Manager at TEI3 Turgut Boz We set u p a s e p a ra te d e pa rtm e n t fo r wome n bosses T urkish Economy B a n k (TEB) offers women bass­ es, along with financing, alsa special trainings, counselling and mentarship opportunities in such key areas as access to information, access to new mar­ kets, and networking, in order to enable them to expand their businesses. Turgut Boz, Senior Assistant General Manager of SME Banking G roup and Deputy General Manager at TEB, says that for the first time in Turkey they have set up a separate department within a bank for women' s banking, with which they focus on women bosses and address their needs in business life through an integrated service concept. Offering women bosses, along with financing, alsa special trainings, counselling and mentarship opportunities in such key areas as ac­ cess to information, access to new markets, and net­ working in order to enable them to expand their busi­ nesses, TEB thus helps women bosses to overcome the obstacles they face in various areas of business life. • • c c • c • • c c c N ot h i n g s u c c e e d s l i ke s u ccess After 2012, 2013, 2014 a n d 2015, o n c e a g a i n i n 2016 A k b a n k h a s been ra n ke d a s Tu rkey's m ost va l u a b l e b a n k i ng b ra n d · fo r t h e fift h t i me i n o row. Brand Finance® *Accord ing to the "Brand Finance® Banking SOO, 2016" A K BA N K 60 BoRYAD Ali Pandır is an executive who switched from automotive to steel industry. He has been at the helm of the Erdemir Group for the last three years. We talked about the company's new investments and targets with Pandır, who says "We proactively follow opportunities with a potential to provide added value to our group and are looking for acquisition opportunities." T he company has given great importance to in­ ternational partnerships in recent years. Showing interest in the acquisition of the ltalian steelmaker llva and the ef­ forts to form a joint venture with the German technology company Linde Group are such examples. Could you teli us about Erdemir' s international partnership strategy and its plan s? We proactively mon itor opportuni­ ties with a potential to provide add- ed value to our group and are look­ ing for acqu isition opportunities. As you stated, l lva was brought to our agenda after such researc h . Cu rrently, however, w e could not find an asset with a potential to add value to our g roup and decided instead to g row organically through our own investments. lmportant among these investments is the new "Galvanizing Line" project, which we plan to bring in opera­ tion in Ereğli by September 201 8 . Alsa we will continue to look for new opportunities. In line with our cou ntry' s priority to switch to manufacturing high value added products, we alsa fo­ cus on increasing the share of our value added products. There are two ways to do this: building facili­ ties or acquiring the existing ones. Accordingly, we will continue to monitor acquisition opportunities. Meanwhile, we work continuously to use our resources efficiently, create our own production sys­ tem, and revamp our production technologies in line with the latest AKBAN K ,, Ali Pandır: 'We expect Turkey to continue achieving higher growth than the global average, thanks to an increase in consumption growth rate." technological developments. The i n itiative launched to form a joint venture with the Linde G roup is a n example o f this. In fact, operation of auxiliary facilities i n iron and steel plants i n developed countries by expert companies is a business model with a wide range of appli­ catio n . Within this framework, this p a rtnership basically aims to meet an existing need through optimum future-oriented investment and operating costs, supply the addi­ tional i ndustrial g ases requ i red for our subsidiary isdem ir's production and operate all its facilities with maximum reliability and productiv­ ity and at minimum cost. The first i nternational joint venture to be undertaken by the Erdemir G roup in its 50-year history, this develop­ ment represents a sign ificant step on our path to become a world­ class company. One of the issues of interest re­ garding Erdemir is its new invest­ ments. What would you teli us about new investments? Due to my experience in the au­ tomotive industry dating back to many years, one of our most ' i m- portant ongoing investments par­ ticularly exciting me is our new Gal­ vanizing Line. Scheduled to go into operation by mid-201 8 , this facility will help increase the share of val­ ue added products in our product range. Also we will be able to man­ ufacture the seamless steel and high-strength cold rolled strip gal­ vanized products with strip width of 1 900 mm, of which the automo­ tive sector currently im ports a round 1 50,000 tons. We will be the only company in Turkey to manufacture products with that width . One of the most important con­ tributions Erdemir G roup made to both its own sustainability and the development of Turkish steel in­ dustry is its R&D Center. The first of its kind in the sector, our R&D Center was officially launched in 201 5 . We know that we have a long way to go in this field. We a re carrying on efforts to improve the i nfrastructure of the R&D Cen­ ter. When our Simu lation Center, again the first of its kind in Turkey and one of the most advanced in Europe, comes into operation, we w i l l carry out our product develop­ ment efforts without causing loss We have projected a total of $461 million i nvestment spending for 2016. I n addition to our new i nvestments, we continue modernization efforts to revamp our facilities in line with the latest technolog ies. of production, in a more flexible m anner and at lower costs. We will be able to m anufacture every kind of steel, especially ultrahigh­ strength steels. We have projected a total of $461 m i l l ion investment spending for 201 6 . I n addition to our new investments, we continue modernization efforts to revamp our facilities in line with the latest technolog ies. What are your targets and expecta­ tions for the next year? The steel industry has been strug­ gling for more than 2 years with problems created by global supply glut and unfair dumped imports. With so many uncertainties facing the industry, it would be difficult at the moment to make accurate esti­ mates for the next year. But many in the industry a g ree that global steel production will not recover in the short term . Despite that, we expect Turkey to continue achieving high­ er growth than the global average, thanks to an increase in consump­ tion growth rate. As for our group, we will keep on setting targets with a view to m aintaining maximum ca­ pacity utilization rate agai n . • 13oR..YA0 61 62 13oR.YA0 1 Katınerciler is the only public company of its sector listed on Ista nbul Stock Exchange (BIST). lt is the market leader in its sector in Tu rkey. The company's new target is to become an important player in the Turkish defense industry. V :�st :��:��:du:::. �: u 0 you have plans to expand your export network? Are there new regions among your targets? Katmerciler, which was established in 1 98 5 , is an export oriented com­ pany. Beginning with exports to Ja­ pan in 1 998, we have entered more than 50 countries in our export jour­ ney in a diverse geography extend­ ing from Asia to Europe, from Africa to the Middle East . Export revenues account for an average of 60-70 percent of the company's overall revenues. We are by far the larg­ est exporter in our sector. Believing that real g rowth will come from for­ eign markets, without ignoring the domestic market and even strength­ ening our position in it, we always stay focused on this target. I n line with this strategic approach , w e have become a significant play­ er i n our reg ion in on board equip­ ment productio n . At this point, while giving priority to consoli­ dating our position i n our existing markets, we keep on searching for new markets ceaselessly. Particu­ larly Latin America is a center of interest for us in this period. Our researches for this region continue. On the other hand, a lot of coun­ tries that we have entered by seli­ ing onboard equipment will be a target market for defense industry exports as wel l . As a consequence of our g rowing competency in de­ fense industry, we will beg in gain­ ing a place i n this market not only with our onboard equipment but also with our armored personnel carriers. We will take ever bigger steps on the path which we em­ barked on with our anti-riot vehi­ cles (TO MA) . I n brief, Katmerciler will g row in the defense industry along with the onboard equipment sector, improving its performance in export as well in the long run . Will you introduce a new product to the market soo n? At Katmerciler we have focused on defense industry recently, and specifically on R&D and product development initiatives in this field. AKBAN K As is know n , we have entered this field with the production of anti-ri­ ot vehicles. As for products intend­ ed for defense and security sector, we will give priority to our 4x4 ballistic strengthened armored per­ sonnel carrier vehicle fam ily, which complies with NATO standards. The first vehicle that we have de­ veloped in this field is the mine-re­ sistant armored model "Khan . D " . lt is followed by the launch of "Hızır" at the 3 rd High-Te ch Port to be held by M ÜSiAD ( I ndependent lndustri­ al ists and Businessmen's Associa­ tion) on 9- 1 2 November 201 6 , in Istanbul C N R Expo Center. Provid­ ing better protection against mine and bomb blasts and having a ca­ pacity to carry up to nine person­ nel, " H ızır" is a transport and com­ bat vehicle designed and developed to del iver high performance under intense fire. H ızır, which will pro­ vide critica! protection for security personnel, is poised to meet an important need of our military and security forces. Another member of our armored vehicle family will be a mod ified Jeep Wrangler Rubicon with armor made of ceramic plating, to be in­ troduced at the same fair. lt will be the first vehicle in Turkey strength­ ened with com posite ceramic plat­ ing with the help of nanotechnol­ ogy. Dubbed as the technology of the futu re, this technology is d istinctive as it provides high bal­ listic protection without ma king the veh icle heavier. I n other words, although com posite ceramic armor is as durable as steel-only armor, it is much lighter. Hence it offers q u ite higher maneuverability and g reater comfort as compared to its equivalents. We offer 30 different products in the onboard equipment segment and we want to do the same i n the ,, While g iving priority to consolidating our position in o ur existing marnets, we neep on searching for new marnets ceaselessly. Particularly Latin America is a center of in te rest for us i n this period. Our researches for this region continue. defense industry as wel l . We plan to become a key player in this in­ dustry with 4x4, 6x6, 8x8, light-, medium- and heavy-armored, and m ine-resistant vehicles ete. Our product portfolio for defense and security industry also compris­ es armored ADR fuel tan ker, pro­ tection shield, armored damper, re­ mote controlled armored caterpillar excavator, armored low bed trailer, armored water tan ker, and armored backhoe loader. What are your plans for 2017? Will you make new investments? Beginning with this year, Katmercii­ er launches a new era in its history by operating in both onboard equip­ ment and defense industries. We will reap the benefits of our invest­ ments and initiatives in the defense industry, on which we have focused in recent years and made signifi­ cant investments in, in 201 7. Suc­ cess to be obtained through these initiatives would carry Katmerciler Furkan Katmerci: ':4 /ot ofcountries that we have entered by seliing onboard equipment wi/1 be a target market for defense industry exports as well." well beyond the leadership in on­ board equipment sector, making it become an important player in the Turkish defense industry as well . O u r p roduction plant i s based i n Ç i ğ l i , izmir. C urrently we build a new production fac il ity in Ankara ' s Başkent Organ ized l nd ustrial Zone. The first phase of the three-stage construction plan was completed in 201 6 . Built on a 5 ,000 square meter plot, the plant is ready to start production. We plan to com­ plete the construction of the other facilities, which will be built on a total of 21 , 600 square meter plot and real ized in two stages, in two years. These faci l ities are intended to conduct R&D and production activities wholly for defense in­ dustry. • BoR.YAD 63 64 BoiWAD Tu r�ey's Bed i t Rating Jou rney Capital markets are all ears for news coming from them. lnternational credit rating agencies Standard & Poor's (S&P), Moody's, and Fitch are always at the top of economy agenda. Following the attempted coup on July 1 5, however, debates about these agencies have become heated. Can Uz, Chief Economist at Yatırım Finansman, wrote about Turkey's credit rating journey which began in 1 9 9 2 . T urkey's credit rating jour­ ney began with its bor­ rowing from global money markets. Turkey received its first credit rating from S&P on May 4, 1 992, with the grade of "BBB. " A day after S&P, Moody' s declared Turkey's credit rating as "Baa 3 . " Pointing to investable level at S&P and Moody's back then, that rating steadily declined in the later years. Fitch announced Turkey' s credit rating on August 10, 1 994 as "B". After the 1 994 and 2001 crises, while our credit rating by Moody's havered araund specula­ tive levels like "Ba 3 " and "B 1 " , rates by Fitch and S&P declined down to highly speculative "B-" level. THE FI RST "I NVESTMENT LEVEL" GRADE AFTER 21 YEARS After it was first declared in 1 99 2 a n d 1 993, Turkey's credit rating had a lways remained below invest- ab le level un til Fitch gave "BBB-" on November 5, 201 2 . With Moody's upgrading Turkey's credit rating on May 1 6, 201 3 , for the first time since 1 992 (that i s to say, after a period of 2 1 years ) , Turkey won an "investment leve l " grade from two credit rating agencies for long­ term foreign currency. But Moody's changed the outlock on Turkey's "Ba a 3 " government bond rating to negative from stable on April 1 1 , 201 4. In a statement after the AKBAN K move, Moody's said "In a context of growing uncertainty about medi­ um-term growth trend because the prospects for growth-enhancing structural retorms may be dimin­ ished in the more uncertain policy environment that is accompanying the domestic political turbulence. " The ageney added that "any up­ ward movement in Turkey's sover­ eign rating is unlikely in the near term as long as Turkey remains ex­ posed to external financing and bal­ ance-of-payments pressures. " Fol­ lowing the July 1 5 failed coup, on July 1 8 Moody's placed Turkey's " Baa 3 " long-term issuer, senior unsecured bond ratings on review for downgrade. On July 20, 201 6 , S&P downgraded Turkey's sover­ eign debt rating level from "BB + " to "BB", two steps below invest­ ment grade, and changed its out­ lock from "stable" to "negative. " On Aug . 1 9 , 201 6, Fitch affirmed Turkey's long-term foreign and lo­ cal currency issuer default ratings ( I D R) at "BBB-", revising the out­ lock to "negative" from stable. Moody's, which placed Turkey on review for a downgrade, did not use the sovereign release calendar date for Turkey on August 5, but down­ graded Turkey' s sovereign cred it rating from "Baa3" (investable lev­ el) to " Ba 1 " (non-investment grade) on September 23, 201 6 while af­ firming its outlock as "stable. " ,, Turney received i ts fı rst credit rating from S&P on May 4. 1 992. with the grade of "BBB." A day after S&P. Moody's declared Turney's credit rating as "Baa3." Fitch announced Turney's credit rating on August 10. 1 994 as "B". Can Uz, ChiefEconomist at Yatmm Finansman ternal liqu idity. " O n July 20, 201 6 , S & P downgraded Turkey's sover­ eign debt rating level from "BB + " to " B B " . The rating ageney said, " Following the attempted coup on July 1 5 , we expect a period of heig htened political uncertainty that could further weaken the in­ vestment environment and cause fiscal metrics to deteriorate. " Ac­ cord ing to S & P, that could con- strain capital inflows into Turkey' s externally leveraged economy and reduce its g rowt h . On the other hand, another rating agency, Fitch, affirmed Turkey' s investable level "BBB-" rating on its routine assess­ ment on August 1 9 , but changed its outlock from "stable" to "nega­ tive. " The ageney said i n i ts as­ sessment that "There are height­ ened risks to political stability, with around 70, 000 public sector work­ ers suspended so far, " leading to worries that this would generate WHAT HAPPENED AFTER THE FAILED COUP? Moody's placed Turkey's rating g rade on review for a possible downgrade on July 1 8 , 201 6 , immediately after the J u l y 1 5 at­ tempted coup . I n a statement, the ageney said the review "will as­ sess the l i kelihood and impl ications of a sustai ned slowdown in demes­ tic demand, a further weakening of policy predictability and effective­ ness, as well as a rise in policy inertia ; and reduced access to ex- BoR_YAO 65 66 BoR.YAD uncertainty over the functioning of government. Fitch also added that " Political uncertainty is expected to impact economic performanca and poses risks to economic pol­ icy. " However, it stated that "The overwhelming public opposition to the coup attempt and subsequent unity of most political parties could !essen political fractures. " Among other issues cited as affecting credit rating were "the erosion of checks and balances, and worsen­ ing security conditions. MOODY'S FORECAST 2.7% GROWTH Moody's did not use the sovereign release calendar date for Turkey on August 5, but cut the govern­ ment's long-term issuer and senior unsecured bond ratings debt to "Ba 1 " from " Baa3 " on Sept . 23, 201 6 . Moody's d rew attention to two drivers of the downgrade. The first was an increase in the risks related to Turkey's external fund­ ing requirements. I n this context, the ageney stated that "The risk of a sudden, disruptive reversal in foreign capital flows, a more rapid fall in reserves and, in a worst-case scenario, a balance of payments erisis has increased. " The second point emphasized in the assess­ ment was deterioration in certain credit fundamentals that support Turkey's rating, such as "slowing growth and the erosion of institu­ tional strength . " Moody' s said that the erosion of Turkey's institutional strength "has negative implications both for the level of g rowth i n the coming years and for the implemen­ tation of the structural changes. " The ageney added that it expects "real G O P to grow at an average of 2. 7 % over the 201 6- 1 9 period . " FITCH D I D NOT DOWNGRADE Fitch remains the only major ratings company to refrain from downgrad­ ing Turkey's credit ratin g . Fitch has no designated sovereign release calendar date for Turkey for the rest of 201 6 . But the fact that it keeps its outlook on Tu rkey at negative poses a risk in terms of receiving in­ vestment-level grade. Fitch !owered Hungary's sovereign rating below investment grade, with a negative outlook, in November 2 0 1 1 and cut Brazil's c redit rating to the brink of junk with a negative outlook in Oc­ tober 201 5 . lt cut their sovereign ratings one-notch after 5 6 days and 62 days respectively, c lassify­ ing their rating as "non-investment grade speculative. " H owever, the same Fitch cut lndia's outlook to negative in J une 201 2 and revised it to stable after a full 359 days, thus allowing the country to keep its investment-level grade. On the other hand, the negative outlook on Russia has been kept by the agen­ ey for around a year. I n its assess­ ment on August 1 9 , Fitch listed the factors that may cause a possible downgrade as follows: ( 1 ) Prolonged or deepened political ,, Moody's W ith upgrading Tu rney's credi t rating on M ay 1 6, 2013, for the fırst time si nce 1 992 (that is to say, a fter a period of 21 years), Turney won a n "investment level" grade from two credit rating agencies for long-term foreign currency. i nstability, insecurity o r geopolitical stresses that undermine economic performanca or economic policy credibility. { 2 ) A materialization of stresses stemming from external financing vulnerabilities. {3) A reversal i n the declining trend in debt/GDP or a worsening of ex­ ternal imbalances. On the other hand, Fitch stated that the following factors could lead to a revision of the outlook to "sta­ ble " : A more stable and predict­ able domestic political and security environment, and implementation of retorms that address structural deficiencies in the economy. Keep­ ing in m ind that Turkey's long-term growth story continues as the country has an economic struc­ ture with a capacity to give flex­ ible responses to shocks a nd case risks {the downgrade by Moody's has had a limited impact on Turkish assets ) , and considering the gov­ ernment's commitment to reform packages, we believe that Fitch will maintain its rating on Turkey. •