C. Ü. Tıp Fakültesi Dergisi 25 (4), 2003 Özel Eki TIP FAKÜLTELERİNİN HİZMET İŞLEVİ VE ETİK Prof. Dr. Erdem Aydın Hacettepe Üni. Tıp Fak. Deontoloji, Tıp Etiği ve Tarihi AD. Toplumdaki bir kamu kurumuna yüklenen etik beklentiler üniversiteler için de geçerlidir. Diğer kurumlar için olduğu gibi üniversitenin de toplumun mevcut etik beklentileri doğrultusunda konum ve çalışmasını belirlemesi gerekir. Bizim burada sözünü edeceğimiz konu, tıp fakültelerinin kendi işlev ve konumlarının getirdiği özellikler doğrultusunda ortaya çıkan etik değerlerdir. Bir başka ifade ile sağlık hizmeti özelinde tıp fakültelerine düşen etik sorumluluklardır. Tıp fakültelerinin hizmet işlevi dediğimizde karşımıza çıkan örgütlenme yapısı hastaneler; halkın kullandığı deyimle “üniversite hastaneleri” ve söz konusu hizmet topluma yönelik “tıbbi bakım” hizmetleridir. İnsanlar, yaşadığımız dünyada birbirlerine karşı belli sorumluluklar içerisinde gündelik hayatlarını sürdürürler. Gerçekleştirilen işbirliği ile insanlar birbirlerinin ihtiyaçlarını karşılamaktadır. Adı konmasa da sanki bir sözleşme ile kişiler bazı sınırlamalar, ödev ve yükümlülükler ile birbirlerine bağlıdırlar(1). Öte yandan kamu görevlileri hem tüm meslek dalları için geçerli olan mesleki değerlere uygun davranmakla hem de kamu yararı adına çalışmak ve kamu kaynaklarının doğru kullanmak konusunda etik yükümlülük içerisindedirler(2). Hekimler kamu kurumunda görev aldıklarında aynı şekilde her iki yönden de etik yükümlülükler içine girmektedirler. Günümüzde hastalıkların tanı ve tedavisi hekimin bireysel mesleki kimliği aracılığıyla değil bir hizmet ekibi ve ekipmanına ihtiyaç göstermektedir. Bunun için sağlık alanında hizmet örgütlenmelerine gitmek gerekmektedir. Bu örgüt yapılanmaları farklı düzeylerde ortaya çıkabilir. Sağlık alanında böylesi bir örgüt yapısının en iyi bilinen örneği hastaneler olmaktadır. Bir toplumda hastaneler kamu tarafından hizmete sunulabildiği gibi özel teşebbüsler aracılığıyla da kurulabilmektedir. Kuşkusuz, bu son durum ülkenin sağlık politikalarına göre biçimlenmektedir. Ülkemizde her iki biçimde de hastanelerin varlığını biliyoruz. ÜNİVERSİTE HASTANELERİ VE KURULUŞ AMAÇLARI Bilindiği gibi bir üniversitenin kuruluş amacı eğitim ve araştırmadır. Üniversitelerin kuruluşu bu iki amacı gerçekleştirmek üzere planlanmışlardır. Hatta denebilir ki yüksek öğretim konusunun üniversitelerin kuruluş planlamasında asıl hedef oldukları bile söylenebilir. Üniversiteler bilimsel bilgiyi geliştiren ve bunları öğrencilerine aktaran kurumlardır. Bilginin yenilenmesi, işlerlik kazanması, kullanılır hale gelmesi ile şimdiki ve gelecek kuşaklara aktarılması en başta üniversiteler aracılığıyla gerçekleşir. Bir üniversite birimi olarak fakültelerin kuruluşları sırasında eğitim ve araştırma çalışmaları hedeflenir. Tıp fakülteleri için de aynı şey söylenebilir. Bir tıp fakültesinin kuruluşunda amaç olan eğitim ve beraberindeki araştırma çalışmalarıdır. Genel olarak tüm fakültelerin etkinlik süreci eğitim ve araştırma olgusu şeklinde gelişir. Kuşkusuz bu süreç de tıp fakülteleri için geçerlidir. Ancak, tıp fakültelerinin toplumla ilişkisinde daha sonra farklı bir boyut ortaya çıkar. Tıp fakülteleri halka doğrudan hizmet veren sağlık kurumlarından biri olma özelliğini kazanırlar. Halka hizmet anlamında diğer fakülteler için de belki benzer şeyler söylenebilir. Her fakültenin çeşitli biçimlerde topluma “hizmet” yönü bulunmaktadır. Buna çok sayıda örnekler verilebilir: Bir şehrin planlanmasında şehir planlamacılarının katkısı, hukukçuların yasama alanındaki etkileri, eğitimcilerin eğitim planlamaları, bir tarihçinin ülke tarihini aydınlatması, bir mühendisin güvenli konutlar yapımına katkısı gibi örnekler çoğaltılabilir. Ancak, bunların hiçbirisinde üniversitenin halkla doğrudan, birebir teması ortaya çıkmamaktadır. Tıp fakülteleri hastane hizmetleri ile halkla birebir ilişkiye geçmekte ve bu konuda da belki de üniversitelerin en dinamik birimini oluşturmaktadır. Tıp fakültelerinin hizmet işlevine gelince neler söylenebilir ? Üniversite hastaneleri tıp fakültelerinin “mesleki” hizmet ürettikleri kurumlardır. Tıp fakültelerini eğitim ve araştırma gibi iki temel alandaki akademik işlevi, söz konusu “hizmet” işlevi ile daha farklı boyut kazanmaktadır. Bu konuda eğitim, araştırma ve hizmetin üçlü entegrasyonundan söz edilebilir. Bu konuya aşağıda değineceğiz. En azından ülkemiz için görülen odur ki, üniversite hastanelerinin hizmet işlevi halkın gözünde birinci işlev alanı olarak görülmeye doğru gitmektedir. ÜNİVERSİTE VE DİĞER KAMU HASTANELERİ Öyleyse tıp fakültelerinin hastane hizmeti derken ve bu konuda değerlendirmelerde bulunurken, üniversite hastanelerini özel ya da kamu olsun öteki hastanelerle karşılaştırmalı olarak ele almak gerekmektedir. Bu bağlamda üniversite hastanelerini diğer hastanelerden ayırıcı özelliklerinden söz etmek gerekir. Kuşkusuz diğer hastaneler derken, ülkemizde mukayese etmeye en uygun olanlar Devlet ya da SSK gibi yine bir kamu kurumu olan hastanelerdir. Konumuz açısından bu ayırıcı özellikleri şu şekilde sınıflandırabiliriz. 16 8. Halk Sağlığı Günleri,Halk Sağlığı Ve Sosyal Bilimler, 23 - 25 Haziran 2003 Sivas 1- Kamu hastanelerinin tek, temel amaç ve işlevi “hizmet” olgusudur. 2- Bu hizmet olgusu tedavi edici hizmet şeklindedir. 3- Tedavi edici hizmetin, eğitim ve bilim gibi dolaylı sonuçları hastanenin temel amaçları arasında yer almaz (eğitim hastaneleri hariç). 4- Bir hastaneden tıbbi bakım hizmeti dışında beklenebilecek toplumsal beklenti çok sınırlıdır. Oysa bir tıp fakültesinin hizmet işlevi yukarıdaki tespitlerle tam uyuşmaz. Birincisi, bir tıp fakültesinin anlayışı yalnızca “hizmete” odaklanmamıştır. İkincisi, bu hizmet yalnızca tedavi edici hizmet felsefesi biçiminde kendini gösteremez. Üçüncüsü, hizmet üretirken eğitim ve bilim alanlarında dolaylı sonuçlar da öngörülür. Sonuncusu ise içeriği ne olursa olsun bir tıp fakültesinden toplumsal beklenti alanı daha geniştir. Öyleyse bir tıp fakültesinin hizmet işlevi derken adını andığımız ayırıcı özelliklerini göz önüne almamız gerekmektedir. Bir başka ifade ile etik beklentilerimiz yönünden tıp fakültesi hizmetine yüklediğimiz “değer” herhangi bir hastaneden olası beklentilerimizi aşan ölçüdedir. O nedenle de bir yandan üniversitesi hastanesinin hizmet yapılanması ve işleyişi diğer yandan da ondan beklediğimiz etik sorumluluklar daha farklı biçimlerde ortaya çıkmak durumundadır. Üniversitelerin bilim üreten kurumlar olması birçok alanda onlardan beklentilerimizi de yüksek tutmamıza neden olmaktadır. Yani, öncü kurumlar olmaları, beklentilerimizi yükseltmemize ve belki de diğerlerine göstereceğimiz toleransın üniversiteden esirgenmesine yol açmaktadır. Tıp fakültelerinin hizmetteki etik sorumlulukları ile ilgili olarak burada dile getirmek istediklerimi beş alanla sınırlamak istiyorum. Bunlarında birincisi ulusal sağlık politikalarına uyum ikincisi, tıbbi bakım tercihi üçüncüsü, hasta haklarının korunması, dördüncüsü koruyucu tıbbi bakım hizmetleri sonuncusu ise tıbbi teknolojilerin kullanımına ilişindir. Ulusal Sağlık Hizmet Politikalarına Uyum Yukarıda da belirttiğimiz gibi bu hastanelerinin kuruluş amacı bir bölgeye sağlık hizmeti götürmek değil eğitim ve araştırma çalışmalarında bulunmaktır. Bir başka ifade ile tıp fakültesi faaliyetlerinden beklenen öncelikle tıp alanındaki bilimsel araştırma ve tekniklerdir. Etik yönden beklenti ve toplum adına doğru olan budur. Üniversite hastanesin kendisini tamamen bir kamu hastanesi gibi göremez. Üniversite hastanelerinin hedefi sıklıkla görülen, birinci hatta ikinci basamak dediğimiz sağlık sorunları ya da çok sayıda hasta bakmak gibi bir amaç olmamalıdır. Ayaktan tedavi kurumları, genel hastaneler gibi yerlerde tanı ve tedavisi yapılabilecek hastalıklar için üniversite hastanelerinin meşgul edilmesi doğru değildir. Bu noktada “sunulan hizmetler toplumun gereksinimi ile örtüşüyor mu?” Ya da “öncelikli sorunlara ne denli önem veriliyor ?” Gibi sorular sorulabilir(3). Öyleyse, tıp fakülteleri tıbbi bakım hizmetini ne şekilde yerine getirmelidirler ? Bütün kamu kurumlarının toplumsal bir sorumluluk içerisinde olması ilk başta altı çizilmesi gereken bir doğrudur. Hangi alanda olurda olsun bir kamu kurumunun, içinde bulunduğu toplumsal koşulları yadsıması ya da görmezlikten gelmesi söz konusu olamaz. Toplumun genelini ilgilendiren sağlık sorunları ile ilgilenmemek etik yönden nasıl açıklanabilir ? Elbette, tıp fakülteleri halkın sağlık sorunları ile ilgileneceklerdir ve başka türlü olması da beklenemez. Ancak uğraş içinde çalışma yöntemi ve kapsamı diğer hastanelere benzer nitelikte olamaz. Öyle olduğu takdirde, vurgulamaya çalıştığımız gibi, o zaman bir başka yanlışlığın içine düşülmüş olur. Tıp fakültelerinin çalışmaları hizmetle ilgili ulusal sağlık politikaları ile uyumlu olması gerekir. (ulusal sağlık politikaları derken gerçekte yalnızca “sağlık hizmetini” değil eğitim ve araştırmayı da kapsayan bir politika olmalıdır.) Bu uyumda kuşkusuz iki alanın farklı kaygıları olduğu açıktır. Halkın ihtiyaçları ve beklentileri doğrultusunda hazırlanmış bir politikanın bilim ve eğitim yönünden desteklenmesi de ayrı bir etik sorumluluğu getirir. Yani, ulusal sağlık politikalarına uygun hizmette bulunmak tıp fakülteleri için, bir hastane hizmeti yoluyla katkıda bulunmak değil eğitim ve araştırmalar aracılığıyla sağlanabilir. Sağlıktaki ulusal hizmet politikasına uyum göstermek, bir üniversite hastanesinin eğitim ve bilimsel gelişme amacına uygun kullanımıyla geçekleşebilir. Bu nedenle tıp fakülteleri ürettikleri tedavi hizmetini kendi asıl amaçları ile bağdaştırmak zorundadır ve bu bağlamda üniversite hastaneleri kendi hizmet politikalarını açıklıkla belirlemek durumundadır. Tıbbi bakım tercihi Günümüzde hekimler gerçekte birbiriyle fazla uzlaşamayacak olan iki işlevin yerine getirilmesi ile yükümlü tutulmaktadır. Bunlardan birisi her ne olursa olsun hasta için mümkün olan her şeyin yapılması diğeri ise maddi kaynakların korunmasıdır. Burada söz konusu olan gereksiz yere tedaviler, uzun süreli hastane yatışları ya da tıbbi testler değildir. Zaten bunların mantıklı tarafı yoktur Ancak, bundan başka sınırlı kaynakların kullanımına ilişkin etik değerler kapsamına giren hizmete ilişkin tıbbi olaylar yaşanmaktadır(1). 17 C. Ü. Tıp Fakültesi Dergisi 25 (4), 2003 Özel Eki Üniversite hastanelerinin sınırlı kaynakların kullanımını açısından özel koşullara sahip olduğu açıktır. Türkiye’de diğer kamu hastanelerinin halkın sağlık ihtiyaçlarını karşılama amacıyla yapılanması, onlara hizmet kapasitesi ve seçimi konusunda söz hakkı tanımaz. Oysa tıp fakültelerinin böyle bir seçimde bulunabilme şanslarının bulunduğu söylenebilir. Bir üniversite hastanesinde sınırlı kaynakların hizmet amacı çerçevesinde değerlendirilmesi, karar vericilerin etik sorumluluklarını ortaya çıkartmaktadır. Tıbbi kaynakların doğru bir paylaşım ilkesi içerisinde hastaların hizmetine sunulması, tıbbi hizmeti alma açısından hasta ve hastalıkların birbiriyle kıyaslanarak tercihlerde bulunulması sonucunu doğurabilir. Bir hastane bazı tedavi ve bakım hizmetlerine öncelik tanıyabilir. Belli hastaların tedavisi bir hastane için işlevsel bir karar olabilir. Yine “boşuna” olduğu düşünülen tedavilerin kesilmesi politikası izlenebilir. Bunlar gibi konularda artık günümüzde her hastanede bulunması gereken Hastane Etik Kurullarının görüş ve tavsiyelerinden yararlanılabilir. Örneğin, bir tıp fakültesindeki hastane hizmetlerinde, ağırlıklı alanlar ileri bilgi ve teknoloji isteyen genetik çalışmalar ya da üreme teknolojisi olabilir. Hasta Haklarının Korunması Günümüzdeki hekim-hasta ilişkisi içerisinde temel unsurlardan biri hasta haklarıdır. Hastaların, birey olarak bazı değerlere sahip olduğu ve değerlerin tıbbi tanı ve tedavi sırasında korunması gerektiği artık genel kabul gören bir yaklaşımdır. Hasta hakları sağlık hizmetleri içerisinde her düzeyde aynı şekilde ele alınmak durumundadır. Yani, Bir üniversite hastanesi, bir özel hastane ya da bir muayenehane ortamında bulunmak hasta hakları kavramını ve öğelerini değiştirmez. Amacımız kuşkusuz burada hasta haklarını dile getirmek değil. Ancak, tıp fakültelerinin hizmet işlevi içerisinde bazı hasta hakları konularının hasta adına daha “değer yüklü” olduklarını düşünüyoruz. Üniversite hastanelerinin, halkın gözündeki imajı açısından pratikte bu haklara daha geniş düzeyde anlam kazandıracağı söylenebilir. Hasta adına söz konusu hak ve imkanların bazılarını burada vurgulamak istiyoruz. (4) 1- Hastalara, kabul görmüş, bilimsel ve teknik en ileri düzeyde tıbbi bakım sağlanmalıdır. 2- Tıptaki en son bilimsel ve teknik gelişmeleri hakkında hastalar bilgilendirilmelidir. 3- Hasta insan ilişkileri açısından saygın, onurlu ve nazik bir davranışlarla karşılaşmalıdır. 4- Hastalar, kurumda kalacağı sürece uyacağı kurallar ve rutin işlemler hakkında bilgilendirilmelidir. Varsa, tıbbi bakımla ilgili hastanenin özel politikaları açıklanmalıdır. 5- Hasta, üniversite hastanesi koşullarında hekim seçme hakkına daha fazla sahip olabilmelidir. 6- Hastanın konsültasyon isteme hakkı sağlanmalıdır. 7- Hasta, kendisiyle ilgilenen sağlık personelinin kimlik ve unvanlarını öğrenebilmelidir. 8- Hastanın tıbbi müdahale hakkında bilgilendirilmesi ve tıbbi karara katılması mutlaka sağlanmalıdır. 9- Hastanın tedavisi herhangi bir dış müdahaleden etkilenmeden çalışabilen bir hekim tarafından yapılmalıdır. 10- Tıp öğrencilerinin hasta ile olan ilişkilerinde hasta yararı ve değerleri gözönüne alınmalıdır. 11- Hastanın araştırma ve eğitim çalışmalarına katılmama hakkına saygı gösterilmelidir. 12- Tıbbi tedavinin sürekliliği sağlanmalıdır. 13- Hasta, tedavi ve hastane masraflarını önceden öğrenebilmelidir. 14- Hasta tıbbi kayıtlarını inceleyebilmeli ve elde edebilmelidir. 15- Hasta, şikayet için başvurabileceği, haklarını arayabileceği etik kurul, hasta temsilcisi ya da diğer mekanizmalar hakkında bilgi alabilmelidir. 16- Hastanın, tedavi ve bakımını etkileyebilecek hastane, eğitim kurumları, sağlık çalışanları ve finansman kaynakları arasındaki ilişkileri bilme hakkına sahiptir. 17- Hastanın mahremiyetine saygı gösterilmesini beklemeye hakkı vardır. Vaka tartışmaları, konsültasyon, muayene ve tedaviler hastanın mahremiyetini koruyacak tarzda yapılmalıdır. 18- Hastanın bilincini yitirdiği zamanda tıbben ne yapılması gerektiğini belirten tıbbi vasiyet bırakmaya hakkı vardır. Hasta kayıtlarına bu yazılmalıdır. Eğer, hastanenin bu hakkı sınırlandırıcı bir politikası varsa bu hastaya bildirilmelidir. Koruyucu tıbbi bakım hizmeti Türkiye’de koruyucu sağlık hizmetlerinin finansman ve organizasyonunu yapan kurum Sağlık Bakanlığı’dır. Onun dışında bu konuda yeterli düzeyde bir girişim gözlenmemektedir. Koruyucu sağlık hizmetleri birinci basamak sağlık hizmetlerinin en önemli işlevlerindendir(5). Türkiye’de tıp fakültelerinin, tıbbi bakım düzeyinde hizmet vermeleri onları koruyucu hizmet olgusunun dışında görmemize neden olmamalıdır. En azından ülke olarak kaynaklarımızın kısıtlı olması üst düzey bilimsel etkinliğin bulunduğu tıp fakültelerini de işin içine katar. Koruyucu sağlık hizmetlerinin 18 8. Halk Sağlığı Günleri,Halk Sağlığı Ve Sosyal Bilimler, 23 - 25 Haziran 2003 Sivas bilimsel yönden doğruluğu ve üstünlüğü bilinmektedir. Bir tıp fakültesi öğrencisinin mesleki deneyim ve tecrübesinin koruyucu tıbbi uygulamalar çerçevesinde de geliştirilmesi gereklidir. Aksi takdirde bilimsel ve mesleki kimlik eksik kalır. Öğrencinin pratik olarak bu bilgileri öğrenip benimseyebilmesi için üniversite hastanelerinde sunulan hizmetin kapsamında koruyucu anlayış da yer almak zorundadır. Burada karşımıza çıkan soru “bir üniversite hastanesi düzeyinde ne tür bir koruyucu sağlık hizmeti sunulabilir ?” sorusudur. Daha önce belirttiğimiz gibi bir üniversite hastanesinin sağlık bakım politikası çerçevesinde ayrıcalıklı, daha bilimsel-teknik ve seçici bir yaklaşımının bulunması gerekmektedir. Koruyucu sağlık hizmetleri, birinci basamak hizmetler kapsamında olduğuna göre bu farklı iki nokta arasında nasıl ilişki kurulabilir ? Burada, üniversite hastanesinin aşı uygulaması, doğum kontrolü gibi rutin ve kliniğin doğal sonucu olan kaçınılamaz uygulamalarından da söz etmek istemiyoruz. Bir üniversite hastanesinin koruyucu sağlık bakım politikası kuşkusuz kendi hizmet politikası çerçevesinde ortaya çıkacaktır. Örneğin, genetik çalışmalarda bulunan bir fakültenin genetik danışmanlık hizmeti vermesi uygun ya da yapay döllenme konusunda halkın doğru bilgilendirilmesi gibi.. Tedaviden elde edilen iyilik halinin sürdürülmesi ve tekrarlamaların önlenmesini sağlayacak eğitim birimleri/programların hazırlanmasından söz edilebilir. Hastaların hastalık nedenlerini bilmeleri, tedavi planlarını eksiksiz uygulamaları, hastalığın tekrarını öğrenme bilgileri kazanmaları ve sorumluluk almaları gerekmektedir. Hasta ya da yakınları sağlık sorunlarını anladıklarında hekim ile işbirliğine girecekler ve sağlıklarının korunması konusunda sorumluluklar alacaklardır. Bunun için hastanede kaldığı sürece ve taburcu olduktan sonra da hastanın sağlık konusunda eğitimi yapılmalıdır (6). Günümüzde hasta haklarından söz ederken, buna paralel giden bir başka olgu daha karşımıza çıkmaktadır. Bu olgu tıbbi bakım hizmeti sırasındaki “hasta sorumluluğu”dur. Hastaların, tıbbi bakımla ilgili sorumluluk ruhu içinde olması tedavi amaçlarının gerçekleşmesinde önemli bir etkendir. Şikayetlerin hekime tüm gerçeğiyle anlatılması, tedavi protokollerine uyumu, hastalıkları konusunda gelişmeleri takip etmeleri gibi hastalara düşen sorumluluklar bulunmaktadır(7). Bu sorumluluğun oluşabilmesi için hastaların bu konuda yönlendirilmeleri gerekir ki bu da bir tıp fakültesinin tıbbi bakım hizmetlerindeki koruyucu tıp anlayışı içerisinde gerçekleşebilir. Tıbbi teknolojilerin kullanımı Tıp fakültelerinin araştırmaya dönük yönleri ve bilimsel yönden daha aktif kurumlar olmaları, onların benimsedikleri tıbbi yöntem ve politikaları etkili ve belirleyici hale getirmektedir. Tıp fakültelerinde kullanılan tıbbi araç-gerecin diğer sağlık kurumları ve hekimler için örnek teşkil edeceği akıldan çıkarılmamalıdır. Bir başka ifade ile tıp fakülteleri tarafından kullanılan tıbbi malzemelerin güvenirliği diğer sağlık kurumları için bir “garanti belgesi” şeklinde algılanabilir. Yüksek ekonomik miktarların söz konusu olduğu tıbbi araç-gereç tercihlerinde yeni bir etik sorumluluk noktası ortaya çıkmaktadır. Kullanılan ilaçlar konusunda da aynı kaygının olabileceğini belirtmeliyiz. Sonuç Tıp fakülteleri sağlık hizmeti üretirken kamu olsun, özel olsun diğer hastanelerden farklı konumdadır. Sağlık bakım hizmetinin geliştirilmesinde bazı etik noktaların göz önünde bulundurulması günümüzde artık kaçınılmazdır. Konumuzla ilgi etik kapsamda daha başka şeyler de söylenebilir. Ancak, en azından burada dile getirdiklerimiz çerçevesinde belli bir etik sorumluluk duygusu içinde bulunmak tıp fakültelerinin kaçınılmaz yükümlülüklerindendir. KAYNAKLAR 1- Loewy E. Textbook of Healthcare Ethics. Plenum Press. New York1996. 2- Aydın İP. Yönetsel Mesleki ve Örgütsel Etik. 3.Baskı. pegemA Yayıncılık 2002 Ankara. 3- Akdur R. Sağlık hizmetleri ve sınırlı kaynakların dağıtımı (tartışılması gereken sorular). Tıp Etiği 2000;8:38-45. 4- Aydın E. Etik yönünden hastane hizmetleri. Tıp Etiği 1999;7(2):88-92. 5- Belek İ, Belek H. Türkiye’de birinci basmak sağlık hizmetleri: finansman, kurumlar, insangücü ve hizmet açısından genel bir değerlendirme. Toplum ve Hekim 1998;13(5):322-7. 6- Çobanoğlu N. Hastane yönetiminin hekim-hasta ilişkisine müdahalesinin etik boyutları. I. Ulusal Uygulamalı etik Kongresi Kitabı. ODTÜ Felsefe Bölümü. 12-13 kasım 2001 Ankara. 7- Aydın E. Tıp Etiğine Giriş. PegemA yayıncılık. 2001 Ankara. 19