C. Senatosu B : 28 hem ideolojik anlaşmazlıklar ve hem de toprak dâvaları vardır, öte yandan Moskova ve Pekin, komünist ülkelerin liderliği için rekabete giriş­ mişlerdir. Taraflar birbirlerini Marksiznıin doğ­ ru yolundan sapmakla suçluyorlar. Bu yüzden 'bir zamanlar Amerika'ya yöneltilen Sovyet pro­ pagandası, şimdi Çin'e çevrilmiştir. Buna kar­ şılık Çin de Amerika'yı arka plâna atmakta ve Sovyetleri hedef almaktadır. Bu arada Çin, çar­ lık zamanında kendinden alman geniş toprak­ ların geri verilmesini de istemektedir. Bununla beraber bu anlaşmazlıkların bir Çin - Rus sava­ şma kadar gitmesi beklenemez. Yalnız şurası kabul edilmelidir ki, Çin'in uluslararası ağırlığı artmakta/lir. Çin Amerika ile barışmış, Japon­ ya ile diplomatik ilişki kurmuştur. Avusturalya ve Yeni Zelanda ile de aynı yola girmiştir. Bu itibarla dünyada nüfuzu gittikçe büyüyen ve Birleşmiş Milletlerde, Güvenlik Konseyinde dai­ mî üye olan Çin il s Türkiye'nin ilişkilerinin ar­ tırılması da olağandır. Aziz arkadaşlarım, son konuya geldim; Kıb­ rıs sorununa geçiyorum. Evvelce bu kürsüden ileri sürdüğümüz gö­ rüşleri olaylar doğrulamıştır. Nitekim, ün it er devlet unutulan bir hayal olmuş; cemaatlerarası görüşmeler de olumlu olmamıştır. Bunun üze­ rine Birleşmiş Milletler Genel Sekreterinin ara­ cılığı ile geçen Haziranda Türkiye ve Yunanis­ tan tarafından gönderilen iki danışmanın ve Birleşmiş Milletler temsilcisinin de katılmalarıyle görüşmeler genişletilmiş idi. Bu gelişme­ ler de henüz olumlu bir sonuca ulaşamamıştır. Makarios Enosis'ten vazgeçtiğini hiç bir zaman söylememiştir. Nitekim varılacak anlaşmada.' Enosis'e kapının açık kalması arzusunu belirt­ miş ve ilk fırsatta ilhakı gerçekleştirmek iste­ diğini de itiraf etmiştir. Öte yandan Atina'da, Enosis'ten vazgeçtiğini söylememektedir. Tam tersi Yunan danışmanı, şüphesiz Atina'nın em­ riyle, Enosis'i de, taksimi de önleyecek bir hük­ mim Anayasaya girmesine karşı çıkmıştır. Za­ ten kabul edilmelidir ki, kâğıt üzerine yazılı bir taahhüt ile Enosis önlemenez. Aslında Enosis'i engelleyecek olan Kıbrıs'ın tabi olacağı rejimi­ dir. Daha birkaç gün önce, 26 Ocak 1973'te, Türk Cemaat Meclisi Başkanı Rauf Denktaş şunları söyledi : «Biz Enosis fikri unutulmadıkça barı- 6 . 2 . 1973 O : 2 şm sağlanamayacağını söylerken, Rum toplu­ munda Kilise, öğretmen ve bütün yönetici kad­ ro halka Enosis fikrini aşılamaktadır. Rum top­ lumu Enosis hayalini unutmadıkça görüşmeler­ den sonuç almak mümkün değildir. Değerli arkadaşlarım, bu arada Grivas da ortalığı büsbütün karıştırmaktadır ve Türklerin huzuru şimdi yavaş yavaş her gün biraz daha bozulmaktadır. Görülüyor ki, henüz Kıbrıs konusunda mesa­ fe alınmış değildir. Bu itibarla, fazla iyimser olmamalı, çok dikkatli bulunmalı ve Türkiye antlaşmalarla elde ettiği garanti hakkından asla feragat etmemelidir. Çok değerli senatörler, sözlerimi bağlarken, dünya ölçüsünde bir teşhise ve bir gelişmeye1 de dikkati çekeceğim. Yakın bir gelecekte genel bir silâhlı çatış­ ma ile yeni bir dünya savaşı olmayacaktır; fa­ kat ülkeler arasında iktisadî, ideolojik, kültü­ rel ve siyasal savaş devam edecektir. Öte yan­ dan uluslararası yumuşama dünya kamuoyunda demokrasi içinde, ortanın soluna doğru bir eği­ lim yaratmıştır. Bunun asıl nedeni komünizmin panzehrinin komünizme karşı en etkili çarenin ortanın solu politikası olduğunun anlaşılmalı­ dır. Nitekim Federal Almanya'da \Villy Brandt sosyal demokrat iktidarı kuvvetlenmiş, Kolanda da seçimi ortanın solu kazanmıştır. Avustralya ve Yeni Zelanda da işçi partileri iktidara gel­ miş, Japonya seçimlerinde de ortanın solu güç­ lenmiştir. Kanada'da, İtalya'da aynı belirtiler' vardır. Yapılan kamuoyu yoklamaları Fransa' da da sol koalisyonun kazanacağını gösteriyor. Dünya kamuoyundaki bu eğilime sadece işaret etmekle ve eğilimin ortanın solu sınırında kal­ masını temenni ile geçeceğim. Değerli arkadaşlarım, Türkiye'nin bugünkü siyasî durumunu Av­ rupa ülkelerinde haklı - haksız rejim tartışma­ larına konu yapıldığı ortadadır. Önümüzdeki demokratik gelişmelerin bu gibi dış tartışma­ ları da temelinden yok edeceğine inanarak, Grubum ve şahsım adına Yüce Senatoyu saygı­ larla selâmlarım. Teşekkür ederim arkadaşlarım. (Alkışlar) BAŞKAN — Millî Güven Partisi Grubu adı­ na Sayın Sami Turan, buyurun. 182 —