T.B.M.M. B : 74 2 7 . 3 . 2001 O:1 Değerli milletvekilleri, bugün Avrupa Birliğiyle tam üyelik yolundaki bu büyük değişim ve dönüşüm projesinde ülkemizin çıkarları için Meclisimizden başlayarak, milletimizin doğru bilgilen­ dirilmesine ihtiyaç vardır. Bu nedenle, sizlere, geri çekilen İçtüzük değişikliğinde Avrupa Birliğiy­ le ilişkilerden sorumlu Meclisimizde bir komisyon kurulmasını önermiştik, reddedilmişti; gelin, bugünkü Ulusal Programı bir hükümet programı olmaktan çıkarıp, ona milletin iradesini kazan­ dıracak ve altyapısını sağlayacak şekilde, Meclisimizin halkın adına sorumluluğu alabilmesi için gerekenleri birlikte yapalım ve gerçek ulusal programa kavuşalım diyorum.Hepinizi sevgi ve say­ gıyla selamlıyorum. (Alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Yılmaz. Efendim, gündemdışı ikinci söz, Dünya Tiyatrolar Günü nedeniyle söz isteyen İstanbul Millet­ vekili Yılmaz Karakoyunlu'ya aittir. Buyurun Sayın Karakoyunlu. (Alkışlar) 2.- İstanbul Milletvekili Yılmaz Karakoyunlu'nun, 27 Mart Dünya Tiyatrolar Gününe ilişkin gündemdışı konuşması ve Kültür Bakanı Mustafa îstemihan Talay'ın cevabı YILMAZ KARAKOYUNLU (İstanbul)-Teşekkür ederim. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, Dünya Tiyatrolar Günü. Dünya Tiyatrolar Günü, 40 seneden beri dünya çapında ve 28 yıldan beri de Türkiye çapında kutladığımız önemli bir günümüz. Değerli arkadaşlar, Tanzimatı ilan ettikten sonra ülkemize Batı'dan aktardığımız en önemli kül­ tür hareketlerinden bir tanesi tiyatro olmuştur. O ana kadar, geleneksel tiyatrolarımızdan ibaret olan sergileme sanatımızın içerisine, Şinasi'nin Şair Evlenmesi'yle birlikte ilk defa geleneksel tiyatronun dışında çağdaş, modern tiyatro anlayışını getirdik. Selanik'ten İstanbul'a doğru yürüyen bütün döne­ min içerisindeki tiyatro binalarında, tiyatro eserleriyle ilgili olarak her söylenilen yerde, Türkiye'nin yeni çağdaşlaşma modelindeki benimsediği bu sistematiğin fevkalade önemli bir yeri olduğuna işaret ediliyor idi. Şinasi'nin Şair Evlenmesi'ni sahnelediğimiz zaman daha bu ülkede darülfünun kurulmamıştı, yani, bugünkü İstanbul Üniversitesi kurulmamıştı. Sanayii Nefise Mektebi, yani, bugünkü Mimar Sinan Üniversitesi de kurulmamıştı. Mektebi Ticariye dediğimiz, bugünkü Mar­ mara Üniversitesinin kökünü teşkil eden mektep de kurulmamıştı. Yine, aynı şekilde, Mektebi Hendesei Mülkiye dediğimiz, bugünkü Teknik Üniversitenin esasını teşkil eden okul da kurulmamıştı. Tıp fakültesi kendi halindeydi, baytar mektebi yoktu, mülkiye mektebi yoktu, hukuk mektebi yok­ tu; ama, Türkiye'de, tiyatro sanatının icra edildiği sahneler ve sanatçılar vardı. 1870 yılında Âli Paşa -Sadrazam- ilk defa olarak, Güllü Agop'u Gedikpaşa Tiyatrosundaki bulunduğu mevkiinden zorla getirtip karşısına oturttu ve kendisiyle bir anlaşma yaptı; dedi ki: "Önümüzdeki on yıl içerisinde, eğer, Türkiye'deki, Anadolu'daki on büyük ilde tiyatro binası açar­ san, on yıl müddetle Osmanlı İmparatorluğundaki bütün tiyatrolarda oyun oynama imtiyazını sana veririm." Böylelikle, henüz -dediğim gibi- üniversiteler kurulmamış, meclisi bulunmayan bir ül­ kede, tiyatro sanatının icrası için gerekli bütün imkânlar ve fırsatlar hazırlanıp verildi. O tarihte, tek bir Türk tiyatro oyuncusu yoktu. Güllü Agop'un oyunundaki sahneleri tercüme edenler bile Ermeni mütercimlerdi; ama, Âli Paşa, Güllü Agop'u çağırdığı zaman kendisine şöyle diyordu:"Dikkat et, gecede 25 000 kişinin tiyatroyla kucaklaştığı amfilerin hemen tamamı, bu im­ paratorluğun hudutlarında ve topraklarındadır. Böylesine üstün bir sanata karşı bu kadar büyük yüreklilik içerisinde zaman ve mekân ayırmış bir imparatorluğa layık tiyatroları inşa etmek aslî -325-